#eylül geldi
Explore tagged Tumblr posts
selin-n · 6 months ago
Text
Hikâye bitmedi ki..... Senin için...
Eylüldü.
Dalından kopan yaprakların Sararan yanlarına yazdım adını
Sahte bir gülüşten ibarettin oysa.
Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu. Eylüldü.
Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız Adımlarımızın kısalığı bundandı Bundandı gözlerimin durgunluğu.
Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
Ellerin kadar ıssız,
Sen kadar zamansız molalar veriyordum Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz. Eylüldü.
İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin, Şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun. Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde.
Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman En çok sesini aradım.
Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ.
Gözlerini sildi zaman..
Dedim ya…
Eylüldü.
Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin
Cemal Süreya
Tumblr media Tumblr media
Günaydın.......mutlu sabahlar💙🦋
Huzurla 🍀
Sevgilerimle 💙
91 notes · View notes
dianaa70 · 6 months ago
Text
Abi normal bi ay işte abartmayın bu kadar sadece havalar serinleyecek biraz daha bunun için sevinebilirsiniz mesela. Sanki Ağustos ta ki adam Eylül ayına gelince değişiyor.
8 notes · View notes
alperen1emre · 1 year ago
Text
Olum eylülde düzelcez her şey iyi olacak diyen ben değildim benim niye gtüme giriyor manifestmiş ne boksa iyilik perilerinin gtune girsin ben bir şey dememiştim BWNESMNASHSNSNS
22 notes · View notes
cayindibindekipiskevit · 6 months ago
Text
uf eylül geleli 2 gün oldu ama edebiyatı 10 gündür var biraz fazla abartilmadi mi ama kizlar hani hayatı su kadar romantize etmedik sanki artık yetmez mi yani hayir bi de eylül nasıl güzel olabilir ki okullar aciliyo etraf kalabaliklasiyo sanli insanlae çoğaliyo tek iyi yanı havanın serinlemesi abartmayalim artık eylülü lütfen 😭
6 notes · View notes
dipnotski · 2 years ago
Text
William Alexander – Dünyayı Değiştiren On Domates (2023)
Domates, 1500’lerde bir gece yarısı, bir geminin ambarında Yeni Dünya’dan Avrupa’ya göç eder. Yüzyıllarca tarihin çöplüğünde kaybolur, zehirli olmakla suçlanır, henüz sert ve yeşilken toplanır; hayat bu ya, hem dünya mutfaklarının en popüler aktörlerinden biri, hem de endüstriyel gıdalardan hoşnutsuzluğumuzun sembolü haline gelir. Peki maceraların, enteresan tarihî figürlerin, çeşit çeşit…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
defnekalbim96 · 2 years ago
Text
Hepsini yaptım gibi daha fazlasını yapmaya calıstım ama olmadı yani buna da sükür gün gelicek öyle bi basıcaz ki üf yani
EVET BUGÜN NAPIYORUZ
Simdi soğuk kahve ve kurabiye yiyip dün yarım bıraktığım konu anlatımını bitiricem. sonra 2 kaynaktan da kalan soruları çözerim
Türkçe deneme 🙏🏻
Felsefe 2. fasikül
Ayt coğrafya türkiye ekonomisini bitiricem sorularını çözücem
Benim hocamdan tyt tarihi diğer kaynağımla eşitlicem
Okula giderken dinlemelik çalma listesi yapıcam
ÇEKMECEMİ DÜZENLEMEM LAZIM
Eğer vaktim kalırsa da film izlicem OH HADİ BAKİM
38 notes · View notes
eniyilisanspazarim · 8 months ago
Text
PCHOCASİ - PLATİN
Tumblr media
PC Hocası blogumuza hoş geldiniz! Teknolojinin hızla geliştiği bu dijital çağda, bilgisayar ve donanım konularında sağlıklı ve güncel bilgilere ulaşmak hiç bu kadar önemli olmamıştı. PC Hocası, teknoloji tutkunlarına ve bilgisayar meraklılarına en son gelişmeleri, ipuçlarını ve donanım haberlerini sunmaya kararlıdır.
PC Hocası
PC hocası, bilgisayar kullanımı, donanım ve yazılım hakkında bilgi edinmek isteyenler için önemli bir kaynaktır. Bu eğitim platformu, hem yeni başlayanlar hem de ileri düzey kullanıcılar için geniş bir içerik sunmaktadır. Bilgisayar dünyasında bilgi edinmek artık hiç bu kadar kolay olmamıştı.
Kullanıcıların bilgisayarlarını daha verimli kullanabilmeleri için çeşitli eğitimler düzenlemektedir. Bu eğitimler arasında Windows işletim sistemi, yazılım kurulumları, donanım yükseltmeleri ve genel bakış eğitimi gibi konular bulunmaktadır. Her seviyeden bilgisayar kullanıcısına hitap eden içerikler, kullanıcıların kendi hızlarında öğrenmelerine olanak tanır.
Ayrıca, PC Hocası platformu, bilgisayar sorunlarına yönelik ipuçları ve çözümler de sunmaktadır. Kullanıcılar, yaşadıkları problemleri çözmek için çeşitli makaleler ve videolar aracılığıyla yararlanabilirler. Bu, bilgisayar kullanıcılarının bağımsız bir şekilde sorunlarını çözmelerine yardımcı olur.
Teknoloji dünyasının hızla değiştiği günümüzde, PC Hocası olarak güncel makaleler ve videolarla kullanıcıların bilinçlenmelerini sağlamaktadır. Yeni çıkan yazılımlar, donanımlar ve teknoloji trendleri hakkında bilgilendirmeler yaparak, kullanıcıların teknolojik gelişmeleri takip etmelerine yardımcı olmaktadır.
PC Hocası ile bilgisayar becerilerinizi geliştirebilir, yeni teknolojileri öğrenebilir ve hatta kariyerinizde bir adım öne geçebilirsiniz. Bilgisayarınızı daha iyi anlamak ve onu daha verimli kullanmak için PC Hocası harika bir başlangıçtır.
Teknoloji Haberleri
Teknoloji dünyası her geçen gün daha da gelişiyor. Yeni cihazlar, uygulamalar ve inovatif çözümler ile kullanıcıların hayatını kolaylaştırmaya devam ediyor. Özellikle mobil teknoloji, yapay zeka ve bulut bilişim alanlarındaki yenilikler, gündemi oldukça meşgul ediyor.
Son dönemde dikkat çeken gelişmelerden biri, 5G teknolojisi. Bu teknoloji, daha hızlı internet bağlantıları ve düşük gecikme süreleri ile kullanıcı deneyimini üst seviyelere taşıyor. Özellikle akıllı şehirler ve nesnelerin interneti projelerinde 5G'nin rolü büyük. Şu anda birçok ülkede bu teknoloji test aşamasında ve gelecekte yaygın olarak kullanılması bekleniyor.
Ayrıca, yapay zeka uygulamaları da hızla yaygınlaşıyor. Artık günlük yaşamımızda sıkça karşılaştığımız sesli asistanlar ve öneri sistemleri, kullanıcılara kişiselleştirilmiş deneyimler sunuyor. Örneğin, sanal asistanlar sayesinde kullanıcılar, yalnızca sesli komutlar vererek birçok işlemi yapabiliyor.
25 Eylül 2023’te gerçekleşen Teknoloji Zirvesi, bu alandaki yeniliklerin tanıtıldığı önemli bir etkinlik oldu. Etkinlikte, birçok teknoloji devi son ürünlerini sergiledi. Katılımcılar, sanal gerçeklik, augmented reality ve robot teknolojileri gibi alanlardaki gelişmeleri yerinde inceleme fırsatı buldu.
Son olarak, çevre dostu teknolojilerin önemi de giderek artıyor. Yeşil enerji, sürdürülebilir üretim ve atık yönetimi konularında birçok şirket, çevreye duyarlı çözümler geliştiriyor. Bu sayede, teknoloji kullanımı sırasında doğaya olan etki minimize edilmeye çalışılıyor.
Teknoloji haberleri her daim dinamik bir yapıya sahiptir. Bu nedenle, gelişmeleri takip etmek, kullanıcılar için büyük önem taşır. Her yeni gün, yeni bir inovasyon ve değişiklik getirebilir, bu yüzden yeniliklere açık olmak ve öğrenmeye devam etmek gereklidir.
Donanım Haberleri
Son zamanlarda teknoloji dünyasında pek çok donanım haberi gündeme geldi. Özellikle bilgisayar bileşenleri konusunda yapılan yenilikler ve geliştirmeler, teknoloji meraklılarının dikkatini çekiyor. Bu yazıda, en güncel donanım haberlerine ve trendlerine bir göz atacağız.
Grafik Kartları: Oyun ve grafik tasarımlarında önemli bir yere sahip olan grafik kartları, her geçen gün daha fazla gelişiyor. Yeni nesil grafik kartları, yüksek çözünürlüklerde ve akıcı performansla oyun oynamak isteyen kullanıcılar için vazgeçilmez hale geldi. Öne çıkan markalardan biri olan NVIDIA, yeni RTX serisini tanıttı ve bu kartlar, ray tracing gibi ileri düzey teknolojilere destek veriyor.
İşlemciler: Donanım dünyasında önemli bir diğer bileşen ise işlemciler. Intel ve AMD, kullanıcıların ihtiyaçlarına yönelik farklı model ve seriler sunmaya devam ediyor. Özellikle çok çekirdekli işlemciler, daha yüksek performans ve çoklu görev yetenekleriyle dikkat çekiyor. Son dönemde piyasaya sürülen yeni nesil işlemciler, oyun performansını oldukça artırmış durumda.
SSD Depolama Alanı: Veri depolama çözümleri de donanım haberlerinin önemli bir parçası. Geleneksel HDD'lere kıyasla daha hızlı veri erişimi sağlayan SSD'ler, kullanıcıların tercih ettiği bir seçenek haline geldi. Kaliteli bir SSD ile sisteminizin açılış süresini ve programların yüklenme sürelerini önemli ölçüde azaltabilirsiniz.
Bunların yanı sıra, RAM güncellemeleri ve yeni soğutma çözümleri gibi konular da donanım haberciliğinin gündeminde. Bilgisayar toplama veya güncelleme sürecinde, bu bileşenlerin uyumlu olması ve performansı etkilemesi büyük önem taşıyor. Son gelişmelerle birlikte, kullanıcıların ihtiyaçlarına uygun donanım çözümleri bulmak daha kolay hale geliyor.
Teknoloji dünyasındaki bu donanım haberleri ile ilgili gelişmeleri yakından takip ederek, bilgisayarınızı en iyi şekilde optimize edebilir ve performansını artırabilirsiniz.
681 notes · View notes
sertsiken0606 · 23 days ago
Text
Merhaba Hasan ben Yusuf Ankara da özel bir üniversitede güvenlik görevlisi olarak çalışıyorum. Hasan bey sizmiydiniz yada başka bir Hasan mıydı tam olarak bilmiyorum, bir olay yaşanmış bizde güvenlik güçleri ve ambulans çağırmıştık , ambulans şoförünün adı Hasan'dı o söylemişti Tumblr sertsikici06 ekle demişti. Ogün ekleyip şimdiye kadar okumakla yetintim. Sizlere anlatacağım olay okulun ilk başladığı zaman yani Eylül ayında gerçekleşti. Ben 26 yaşında bekar bir gencim aslında bende üniversite mezunu bir işsizim mecburen güvenlik sertifikası alıp buraya işe başladım. Evim tam üniversitenin karşısında evde tek başına kalıyorum annem babam öldükten sonra tüm arsa ev ne varsa satıp Ankara ya geldim bu evi satın aldım . Okul bitince mecburen bu işe girdim.
23 Eylül dü üniversite öğrencileri sarmaş dolaş geziyor bazıları gizli kuytu köşelerde öpüşüp sevişiyorlardı . Okul açılalı az bir zaman olmuş bütün öğrenciler gelmişti . 23 Eylül de 45 yaşlarında çok bakımlı tahmini 170 boylarında kumral yeşil badem gözlü bembeyaz teni olan afet bir kadın geldi öğrenci işlerine gideceğini tarif edebilir misiniz yada 1 görevli verip vermeyeceğimi sordu o kadar etkilemişti ki ne diyeceğimi ne yapacağımı bilemiyordum , buyrun gidelim dedim birlikte yola çıktık ismi kezban mış itiraf ediyorum hiçte Kezban değilsin dedim gülerek o da teşekkür etti . Öğrenci işlerine gelmiştik içeriye girmeden bu yakınlarda ev tutsam bulabilirmiyim dedi siz işinizi halledin bakarız dedim içeri girdi ben o taraflarda gezdim Kezban dışarı çıktı bende hemen yanına gittim benim hemen karşı tarafta evim bizim binada 2 daire öğrenci arkadaşlar tarafından kiralandı istersen konuş dedim ben görevimin başına geri döndüm o da gidip emlakçıları dolaşmış işim 15 te bitmişti evime gittim bir baktım Kezban bizim binanın önünde birisiyle konuşuyor yanlarına gittim , merhaba Kezban hanım ne yaptın buldun mu ev dedim ne gezer yorgunluktan bacaklarıma ağrılar girdi yürüyecek halim yok dedi o adam hemen uzaklaştı kim bu adam dedim bu binada yönetimdeymiş yardımcı olacaktı bana sen gelince kaçtı tanımıyormusun dedi ben bu binada 6 katta oturuyorum bizim binada oturmuyor bu adam seni kandırıyor dedim eve davet ettim bilmem ki nasıl olur ki rahatsız etmeyeyim falan birşeyler geveledi elinde küçük bir valiz vardı aldım birlikte eve çıktık kapıyı açtım içeri girdik hemen çay suyu koydum benim diploma yı görünce sen bu diploma ne dedi atama bekleyen öğretmenler arasındayım dedim. Şaşırdı bende sen neden bu yaşında okumaya karar verdin dedim okulu babası yüzünden bıraktığını babası vefat edince okumaya karar verdiğini söyledi. Yemek yaptık birlikte bende anlattım kısaca hayat hikayemi . Kezban da bende kimsesizdik iyi anlaşmıştık saat 18 i geçmişti ben WC ye gittim döndüğümde uyuya kalmıştı üzerine ince bir pike örttüm bilgisayarın başına geçtim biraz internette dolaştım benimde uykum geldi bende yatak odasına gidip yattım gece 2 de uyanmıştım gidip Kezban a baktım mışıl mışıl uyuyordu üzeri açılmış tekrar örttüm. Laptop u aldım odama gittim aklıma porno izlemek geldi hemen açtım izledim tabiki 31 çekmeyide ihmal etmedim tekrar yattım acaba burada kalmasını istesem kalırmı ileriye dönük planlar yaparken uyuya kalmışım sabah 7 de işbaşı yapacaktım telefon alarmı çaldı hemen kalkıp banyoya girdim duş aldım giyinip işe gittim saat 11 gibi Kezban geldi teşekkür etti anahtarı verdi ne o neden kalmıyorsun dedim olmaz ya uygun olmaz dedi ne uygun olmayacak kim karışır sen al şu anahtarı git eve dedim. Aldı ve sevindi gerçekten çok sevindi . Kamu yönetimi bölümü son sınıf öğrencisiymiş dersine gitti benden önce dersleri bitti eve gitti tabiki evi baştan aşağı ter temiz yapmış yemek yapmış çamaşırlarımı yıkamış asmış bulaşıkları makinaya atıp yıkattırmış. Eve gittiğimde şok olmuştum mis gibi kokuyordu etraf ter temiz olmuştu . Teşekkür ederim dedim asıl ben teşekkür ederim dedi yemeğimizi yedik çay vs derken evde 1 yatak olduğu aklıma geldi. İnternetten hemen 1 yatak baza başlık siparişi verdim sohbet ediyoruz şakalaşıyoruz o kadar ki sanki birbirimizi 40 yıldır tanıyor gibiydik işin garibi onun da benimde ailemizden kimse yoktu ne bir amca ne bir dayı ne hala ne teyze kimsemiz yoktu .
Aradan 2 gün geçmişti birbirimize o kadar alıştık ki evde yarı çıplak vaziyette gezer olmuştuk , benim odamda ebeveyn banyosu var ayrıca normal banyo da var . Birgün banyo yaparken sular soğuk akmış bana seslendi ilk defa Yusuf canım kombiye bakabilirmisin sıcak su akmıyor dedi . Hemen koşarak baktım kombinin suyu bitmişti hani şu bar dedikleri var ya o bitmişti. Tamamlatıp Kezban tamam açabilirsin suyu artık şu soğumaz diye seslendim duşunu alıp yanıma geldi. Üzerimde bornoz vardı hani şu kısa mini etek gibi olan bornozlardan artık iyi arkadaş olmuştuk kız bu halin ne beni mi azdırmaya çalışıyorsun dedim. Güldü hani sende icraat yok ki kaç gündür uğraşıyorum okuldaki öğrenciler bana yürüyor senin evinde yarı çıplak gezip duruyorum yatıyorum yanında yine de senden icraat yok dedi oturduğum yerden kalkıp sarıldım saclarını toplayıp boynuna yumuldum döndü öpüşmeye başladık bornozu attı üzerinden bende soyunmaya başladım bu arada öpüşmeye devam ediyorduk. Bende çırılçıplak olmuştum sevişmeye başladık yatağa gelene kadar okşayarak öpüşerek gelmiştik 69 pozisyonuna geçtik o benim yarrağımı ben onun amını emiyordum . Kezban ilk orgazmını emerken oldu bende gelmek üzereydim çıkarttım ağzından tekrar aldı ağzına boşalmak üzereyim dedim her tarafıma boşalabilirsin dedi bende daha fazla dayanamadım ağzına boşaldım. Hepsini yuttu . Tekrar emerek benim yarrağımı kaldırdı hadi şimdi bekaret bozmaya geldi yavaş yavaş gir seninim hiçbir tarafa gitmiyorum canımı yakmadan zevk vererek gir dedi bende biraz daha emdim yaladım amını bacaklarını ayırıp omzuma aldım yarrağımı amına dayayıp hafif hafif yüklenmeye başladım aşkım seni istiyorum patlat seninim tek vücut olalım sen benim ben seninim artık sok parçala amım götüm bütün deliklerim senin diyordu bende yavaş yavaş girdim içeri tamamen girmiştim içine aşkım acıtmadım değil mi dedim anlamadım bile dedi sikimi çıkardım içinden kan olmuştu sikim öpüşmeye başladık ben tekrar amıma soktum pompalamaya başladım yaklaşık 25 30 dakika siktim bu pozisyonda kaç kez boşaldı bilmiyorum ama ben 2 yi amına boşaldım.
O günden sonra yataklarımızı birleştirdik şimdi çok mutluyuz , sizin sayfayı özellikle kezban a öğrettim o da girip okuyor bizde aramıza üniversite öğrencilerini almaya başladık bazen çift olarak bazen tek erkek veya kadın .
Birgün sizinle tekrar karşılaşmak umuduyla hoşçakalın gözüm üzerinizde.
26 notes · View notes
noksanbiri · 1 year ago
Text
veda 2023.
galiba bu yazım biraz uzun olacak. bu yılda bana uzun geldi herhalde ondan. hemen hemen yılın başında ani bir kararla çok uzun seneler çalıştığım işyerinden istifa ettim. birden bire oldu diyemem. sürekli bir gel git vardı aklımda 2022'nin son aylarında başlamıştı ama hiç sonrasını düşünmeden bıraktım. çünkü kafam hiç rahat değildi. hiç. bedenimi saymıyorum bile. iyice kafayı sıyırmıştım iş iş iş diye diye. iyi mi oldu? evet. çok iyi oldu. gerçekten şu an devam ediyor olsaydım hiçbir zaman bu kararı alma cesaretinde bulunamazdım. sonrasında ise beni blogdan bilenler bilir köyde bi tadilata giriştik nisanın başından eylüle kadar uzanan bir tadilat serüveniydi. ev hariç her tarafı yıktırıp. duvarlar. evin dış cephesi. evin çatısı. veranda. kümes. kuzuluk. odunluk. havuz. yaptırdık. her şeyde büyük emeklerim var. şimdi böyle söyleyince biraz şımarıklık yapıyor gibi olurum ama gerçekten öyle. ustalardan önce kalkıp ustalardan sonra bırakıyordum işi. bakmayın bana çok uzun bir süre kurumsal bir firmada çalıştım ve babamın işi dolayısıyla çocukluğum hep doğularda geçti. çimentonun harcın nasıl karıldığını geçtim mala bile tutmadı hiç elim. başlarda biraz garipsedim ama sonrasında ufak tefek diye diye en son havuzun fayanslarını döşerken buldum kendimi. ondan diyorum çok emeğim var diye. çok şükür halimize. köyde ise sadece peyzaj kaldı onuda bu baharda yaptıracağız nasipse. yılın büyük bir kısmı bu şekilde geçti benim için. arabamda nasibini aldı tabii bu süre zarfında yetmeyince demir, çıta odunu çimentolar, alçılar her şeyi taşıdım. arada bi hakkını helal et diyorum. Eskişehir dışına çıktım birkaç kez. Afyonkarahisar, İstanbul, Bursa, Kütahya şehirlerine gittim. üç tane kursa katıldım. yolcu ve yük belgelerimi tamamladım. motosiklet ve otobüs ehliyet aldım. heralde en çok kitap okuduğum yıl bu yıldı. birçok yeni müzikler keşfettim keza aldığım plaklarda o şekilde. bir sürü kedi besledim. köpek besledim. doğum günümde alınan kuluçka makinasından civciv çıkartıp yetiştirip tavuk yapıp yumurta almaya başladım. tabii bunu duyan köyün yarısından çoğuna makinaya yumurta koyup civciv çıkarttım. çayırda uçurtma uçurdum. birçok güzel yemek yaptım. birçok tarif öğrendim. daha çok mutfakta zaman geçirdim. geçen aylarda bir işe başlamıştım ve aşırı yorucu olduğunu söylemiştim. ilk etapta deneyim ön plandaydı ama yılıp bıraktım. Eskişehir Büyükşehir belediyesinin otobüs şoförlüğüne başvurdum sonrasında mülakatlardan geçtim haber bekliyorum inşallah 2024 ilk ayında bu haber gelir bana. bu süre zarfında boş kalmamak adı altında çok güzel bir mutfakta çalışıyorum. çalışma şartları biraz zorluyor beni ama çok alıştım. hatta bugün bana kadro teklifi bile geldi ama geri çevirdim. yılın büyük bir kısmı sadece bir şey üstüne geçtiği için oradan buradan konuşamıyorum ama şunları da eklemek isterim elbette. insanız. duygularımız biraz daha ön planda. baktığım zaman üzüntülerim daha ağır basıyor. hayal kırıklıklarım çok fazla. açıp bak buram yaralıda diyemiyorum ama körü körüne bir şeylere inanmak adı altında kandığım birçok şey oldu. şimdi böyle yazdığıma bakmayın normalde zaten böyle pat pat anlatamam bir şeyleri ama geçti. geçecek her şey biliyorum. her şey geride kalacak ve evet diyeceğim başardım. sadece gönül ilişkisi değil aile kavramında da düşünelim bunu. ve gelelim 2024 den beklentilerime. en başa en başa düzenli olarak namaz kılmayı koyuyorum. buna niyetliyim inşallah. ikinci sıraya ise bana gelecek olan iş haberini koyuyorum. üçüncü ise bütün insanlık için diliyorum. savaşın olmadığı insanları ötekileştirmeden ırk cinsiyet ayrımı yapmadan insanın insan olduğu için kucak açtığı sağlıklı ve mutlu bir dünya diliyorum. inşallah diyelim. Amin. 2023'den en sevdiğim karelerle bu yazımı sonlandırayım. sevgiyle Tumblr ailesi.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
188 notes · View notes
fikret-i · 6 months ago
Text
Tumblr media
Niye böyleyim ya!
Sürükleniyorum hissiyatındayım bu aralar. Eylül yaklaşıyor, okullar açılıyor, okulda işler bir hayli fazlalaşmaya başladı. Ceviz, üzüm, bademin mahsül zamanı geldi. Sadece mahsül değil ayıklama, pekmez, pestil gibi türevler de var. Köy ile şehir yaşamı arasında bocaladığım zamanlardayım. Kendi okumalarım, ilgilenmem gereken ailem de üst üste binince yoğun bir tempo ile karşı karşıyayım. Acilen planlama yapmam gerekiyor. Günüm geçiyor boş da durmuyorum ama verimsiz geçtiğini hissediyorum. Silkelenmem lazım aksi halde her şeye geç kalacağım.
50 notes · View notes
bilmece · 2 months ago
Text
Bir yıl daha geçti: ikibinyirmidört
Ocak: evliliğimde ortalık karışık, ayrılık denemesi mi yapıyoruz ayrıldık kabullenemiyor muyuz belli değil üstelik her kafadan bir ses çıkıyor: öğrenilen ders yorum duymak istemediğin konuları kimseyle paylaşma. Saçımı kısacık kestirdim. Yurtdışında iş başvurularım ve ret cevabı almalarım sürüyor, yine de bambaşka bir hayata dair umudum yüksek fakat bunun neye benzeyeceği konusunda fikirsizim. Pek tanımadığım birisi birkaç soruyla hayatıma bambaşka bir perspektifle bakmamı sağladı, önce sarsıldım sonra minnet duydum. Çocukluk arkadaşım Londra’da Ezhel konserine bilet aldı, harikaydı.
Şubat: ilişkiyi sürdürebilmek için şartlar konuşuldu, denemeye karar verildi. Cam atölyem evin balkonuna taşındı, marka-logo çalışmaları yapıldı (yıl boyunca cam yapılmadı). Özel ders vermeye başladım.
Mart: piyano derslerine başladım (devamı gelmedi). Denklik belgelerini toparladım. Uzun zamandır ilk defa biriyle beraber olmadan ve birinin yanına gitmeden şehir dışına çıktım ve Ankara’da denkliğe başvurdum. Sadece kendime sorarak bir şeyler yapmaktan inanılmaz keyif aldım. Sinemada kendimle Poor Things izledim. Bir takım sözler tutulmadı.
Nisan: eylemin laftan daha önemli olduğunu idrak ettim. Görüştük, tanıdıktı ve bir o kadar da değildi. Bittiğini kabullendim, ağlayarak söyledim ve hayat belki de bitmemiştir diyerek bir gol attı, umutlandım ama ölmüş bir şey yeşertmeye çalıştığımdan o anlarda habersizdim. Ay sonuna doğru arafta daha fazla yaşayamayacağımı anladım ve son noktayı koyduk.
Mayıs: yas ayıydı biraz, bol yüzleşmeli, sosyalleşmeli her zamanki gibi inişli çıkışlı. Çok keyifli bir hıdırellez geçirdim, yanaklarım ağrıyana kadar güldüm. Kendimle baş başa kalmamak adına başkalarının yardımına koştum, kendimi işe yarar hissettim iyi geldi. Bazen hayatta zor kalıyormuşum gibi hissettim ama kaldım. Büyük Ev Ablukada konserine gittim. 12 yıllık bloguma nokta koydum.
Haziran: bloga ara verdim. Hayatımda ilk defa saçımı boyattım. Adliyeye gittik. Doğduğum soyadıma geri döndüm. İş yerimle sözleşme imzaladım. Uzun zamandır ilk defa önümü görebildiğimi hissettim, bu hissi sevdim. Asla olamayacağını düşündüğüm güzellikler yaşadım. Sevilmeme, değer görmeme müsade ettim.
Temmuz: hastalandım, her seferinde olduğu gibi genel sağlığıma şükrettim. Bir düğüne bir nişana gittim. Alelacele yeni ailem bellediğim arkadaş çevremle bağları sarsan bir olay yaşadım, kaçmak istedim, kaçmadım. Aptal dedim kendime, nasıl devam edeceğimi sorguladım, ettim yine de.
Ağustos: çalıştım bolca, yazın nasıl geçtiğini anlamadım, oldukça bunaldım. Birkaç kere de olsa denize girdim. Acotar serisi ile yutarcasına kitap okumaya geri döndüm.
Eylül: yaz tatilimi Eylül’de yapabildim. İlk defa Fethiye’ye gittim çok keyifliydi. Yıllardır hayatımda olan bir kadınla çok keyifli bir kaç gün geçirdim. Burnumu deldirdim. Bir şeyler için çok heyecanlandım ve umutlandım, iyi hissettirdi.
Ekim: yeni dönem başladı, ilk derslerimde yönetemeyeceğim kadar çok kaygılandım ve kendimden korktum. Sonrasında düşündüğüm kadar zorlanmadım. Ailesel mevzularla kendime yarattığım minik huzur alanı sarsıldı, rahatsız oldum.
Kasım: bir daha tatmama ihtimal vermediğim duygular tattım, hayal etmediğim yerlerde buldum kendimi ve bundan hoşlandım. İlk defa babama karşı ağlamadan kendimi ifade ettim, bu dönemeçle hayatımın kontrolünü elime aldığımı hissettim.
Aralık: 35 oldum. Kendime özel pasta yaptırdım ve beklentiye girmeden kutlanmama izin verdim çok keyifliydi. Kardeşimle yaşamaya başladım. Devamını getirmediğim birkaç şeye başladım. Evi düzenledim - büyük ölçüde.
Enteresan bir seneydi. İstediğim birçok şeyi yap(a)madım, olacağını aklımdan bile geçirmediğim birçok güzellik yaşadım. Bitmek üzereyken iyi bir yerdeyim açıkçası, memnun ve umutluyum.
Bakalım 2025 neler getirecek?
41 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 1 year ago
Text
Baldızımın İlik Gibi Kızını Siktim! (Kerem 38 Y., Edirne)
Eylül ayının ikinci haftasıydı, geçici görev için Tekirdağ'a gönderilmiştim. Bunu biraz da ben istemiştim, çünkü orada üniversite okuyan (baldızımın kızı) Çilem vardı. Hem bir büyüğü olarak onu kontrol edecektim, hemde işimi yapacaktım. Arabamla Pazar akşamı Tekirdağ'a gittim ve anlaşmalı otelimize yerleştim. Daha önceden de orda kaldığım için, ısrarla çatı katındaki deniz manzaralı odayı istedim. Yol yorgunluğu hissetmiyordum, saat de erkendi, bizim Çilem'in öğrenci evine bir baskın yapayım dedim. Arabaya atladım ve Çilem'in evinin önüne geldim.
Seslerden anlaşıldığına göre içeride bir hengamedir kopuyordu. Kızlardan biri avaz avaz bağırıyor, bir erkek sesi de cevap vermeye çalışıyordu. Dışarda beklemeye başladım. Ve birazdan, ince uzun bir genç hışımla evden ayrıldı, peşinden de bir kız koşarak gitti. Ve evdedi hengame de sona erdi.
Arabadan çıkıp zile bastım. İçeriden ağlama sesi geliyordu. "Kim O?" dedi ağlayan ses. Çilem'in eniştesi olduğumu söylediğimde kapı açıldı. Yeğenimin ev arkadaşı Leyla'nın ağlamaktan şişmiş gözlerini görünce içim parçalandı. Oysaki 20 gün önce bizim yazlığa geldiklerinde ne kadar neşeliydi. Az önceki bağrışmayı duyduğumu ve ne olduğunu sordum. Leyla ağlayarak, erkek arkadaşını bir başka kızla kendi yatağında yakaladığını, oysa onu sevdiğini falan söyledi. Leyla'yı teselli ettim, kendisinin daha çok genç olduğundan, yarın birgün o çocuğu unutup başkasını bulabileceğinden bahsettim. Leyla halen erkek arkadaşına küfürler savururken, Çilem ve arkadaşları geldi. Tabii onlar da merakla ne olduğunu sordular. Leyla konuyu bir posta da onlara anlatırken, Çilem boynuma sarıldı ve "Canım eniştem!" diye koca bir öpücük kondurdu yanağıma. Ben de onu öpmek isterken yüzünü çevirdi ve kazayla tam dudağının yanından öptüm. Bu küçük kazaya Çilem gülümserken, doğrusu ben biraz utandım. Çükü Çilem kendi çocuğum gibiydi.
Akşam yemek yeyip yemediklerini sordum. Leyla yememişti, Çilem ve Tuğba ise birşeyler atıştırmışlar. Onlara, "Hadi hep beraber çıkıyoruz!" dedim. Benim arabya atladık hep birlikte ve otelin restoranına gittik. Izgara et söyledik. Kızlara, "Ne içersiniz?" dediğimde, Çilem ve Leyla bira istedi. Tuğba ve ben, pek alkol almadığımızdan, önce kola söyledik, ama Leyla ve Çilem'e yarenlik etmek için bizler de bira istedik. Hem manzaranın hemde deniz havasından olacak, bayağı bir içtik. Hesap kaçtı bir tarafımıza diye düşünüyordum. Garson Şeref'i kenara çektim, eline iyi bir bahşiş toka edip, hesaba tenzilat yapmasını ve kızların daha çabuk kelle olması için biralarına votka koymasını söyledim. Başka türlü hesabın altından kalkamayacaktım çünkü. Şeref elinden geleni yapacağını söyledi...
Saat gece 02:00 oluyordu. Çilem ve Tuğba uyukluyor, Leyla ise bana, karşısına ne kadar fırsat çıktığını, ama sevgilisini aldatmayı asla düşünmediği konusundaki resitalinin 35. baskısını yapmaktaydı. Bir ara bana kendini pek iyi hissetmediğini söyledi. Açıkçası ben de pek iyi durumda değildim. Daha önceden böyle birşeyi tahmin edemediğim için yine de kendimi tebrik ettim. Şeref'e bir işaret çakıp hesabı istedim. Hesap pusulası (indirimli) geldi. Şeref'e, "OK, odamın hesabına ekle, yarın görüşürüz!" dedim. Leyla ile birlikte, Tuğba ve Çilemin koluna girerek, yukarıya odama çıktık. Daha sonra kızlar için bir oda daha tutmak için aşağı indim. Resepsyonist Metin abi, bana, "Senin yan oda bu akşam boşaldı, o yüzden başkasına vermeyeceğim, eğer ihtiyacınız varsa o odayı ücret vermeden kullanabilirsiniz!" dedi. Ona teşekkür edip anahtarı aldım ve yukarıya çıktım.
Kızların üçü de alkolün ve sıcağın etkisiyle sızmıştı. Yan odayı bir kolaçan ettim. Odayı tutanlar birkaç saat uzanıp çıkmak zorunda kalmışlar galiba, çünkü ne banyo havluları kullanılmış, nede yatak bozulmuştu. İçinde birkaç izmarit bulunan bir kültablasından başka kirli bir şey yoktu odada.
Önce Tuğba'yı, sonra da Leyla'yı yan odaya götürdüm. Tuğba'nın kemerini ve pantolonunun düğmelerini çözdüm, pantolonunu sıyırdım, gayet kolay çıkmıştı. Ben Tuğba ile ilgilenirken, Leyla'nın üzerine kusmuş olduğunu farkettim. Onun da üzerindekileri çıkartmaya başladım. Önce kotunu, sonra da bluzunu çıkardım. Leyla'yı bikini ile defalarca gördüğüm için bu manzarayı yadırgamamıştım, fakat yinede tahrik olmadığımı söyleyemem. Bir koşu odama gidip benim temiz tişörtlerden birini aldım geldim. Üzerine tişörtü giydirirken parfümü ile kendimden geçtim ve boynuna masum bir öpücük kondurdum. Kızların odaları ile benim oda arasında balkondan geçiş olduğu için, odalarının kapısını içeriden kilitleyip, balkondan kendi odama geçtim.
Çilem kendi kusmuğu içinde uyuyordu. Önce askılı badisini, sonra da leş olmuş kotunu çıkarttım. Külot sütyen kalmıştı, ama halen saçında, kolunda ve sütyeninde kusmuk vardı. Yatağın üzerindeki battaniye kusmuktan kullanılacak gibi değildi zaten. Battaniyeyi balkona attım. Çilem'i kucaklayıp, banyoya götürdüm, küvete yatırdım, üzerine ılık suyu tutmaya başladım. Biraz kendine gelir gibi oldu. Yıkanması gerektiğini, bu şekilde yatamayacağını anlattım. "Ok!" dedi. O yıkanırken ben banyodan çıktım, odaya geçtim. Birkaç dakika sonra havlu istedi. Havluyla birlikte, benim çamaşırlarımdan bir boxer ve tişört verdim. Sonra tekrar odaya geçtim, dolaptan yedek battaniyeyi üzerime alıp, ışığı söndürdüm ve yatağa girdim.
Birazdan Çilem, kurulanmış, benim boxer ve tişörtü giymiş halde geldi. Aslında halen ayılamamıştı, ama en azından temizlenmişti. Benim normalde yatarken iç çamaşır giymek gibi bir adetim yoktur, ama Çilem yanımdayken o halde yatamazdım. Çilem geldiğinde dikkat ettim, ıslanmış sütyenini ve külodunu çıkarmış, sadece benim verdiklerimi giymişti. Geldi ve yatağa süzüldü. Konuşamıyordu, hemen uykuya daldı. Bense bir süre daha uyumamıştım, su içmek için kalktım. Yatağa tekrar girerken Çilem döndü ve bacağıma sarıldı. Ayağımın üzeri tam amına geliyordu, verdiğim boxer bol geldiği için, ayağım amının dudaklarına da değiyordu. Çok tahrik olmuştum. Ayağımı oynattıkça Çilem de hareketlenmeye başladı. Amını benim ayağıma sürttükçe, benim ufaklık artık ufaklık mufaklık kavramını geçmiş, azmanlık mertebesine gelmişti.
Biraz daha aşağıya doğru kaydım ki, ayağımın yerini kasığım ve yarağım aldı. Birazdan Çilem'de hareketlenme tekrar başladı, ama bu sefer benim yarrak Çilemin amına badana çekiyordu. Dayanacak gücüm kalmamıştı, göğüslerini tişörtün üstünden hafiften okşamaya başladım. Çilem uyuduğu için, normal şartlarda biraz sürtündükten sonra uykuya devam etmesi gerekirken, durmuyor ha bire kerkiniyordu. En sonunda durdu. Orgazm olmuştu. Olaydan çok zevk aldığı amından akan sıvılardan belliydi. Ben de durdum, ama ben daha boşalmamıştım. Onu dudaklarından öpmek istiyordum. O ise, sanki (Memelerim ve amımla oynamana izin veriyorum ya, dudaklarımda ne işin var?) der gibi, dudaklarını kaçırıyor, bir türlü öptürmüyordu. Doğrusu biraz sinirlenmiştim.
Kalktım ve balkona çıktım. Balkonda bir sigara yakacakken, yan odadan (kızların odasından) gelen sesler dikkatimi çekmişti, balkondan hemen onların odaya daldım. Hava aydınlanıyordu ve içerisi alaca karanlıktı. Tuğba sağa sola dönerek yatıyordu, herhalde uyuyordu, yine de tam emin değildim. Ama Leyla yatakta yoktu. Banyoya baktığımda Leyla'yı orada yerde yatar buldum. Sanırım tuvalete gitmek istemiş, ama düşmüştü. Hemen kaldırdım. Yerler ıslak ve kaygandı. Yavaş yavaş yürüyerek balkona çıktık. Temiz hava iyi gelecekti. Leyla balkon demirine yaslanmıştı, ama halen kendine gelemiyordu ve düşecek gibi duruyordu. Arkasından sarıldığımda yarağım çıplak tenine değdi, altında külotu yoktu. İşemek için banyoya giderken çıkarmış olmalıydı. Çok kötü tahrik olmuştum, ama ileri gitmedim, Leyla'yı tekrar odalarına götürdüm ve yatağa yatırdım. Bacaklarını öyle bir ayırmıştı ki, bu sefer dayanamadım ve cillop gibi amına bir dil attım. Leyla hiç tepki vermedi, ama ben Tuğba'nın uyanmasından çekindiğim için, üstünü örtüp odama gittim. Çilemin yanına yattım, uyudum...
Uyandığımda yarağım şişmiş, kasıklarımın ağrısından kıvranıyordum. Çilem ise bacağını ve kolunu üzerime atmış, bütün ağırlığını bana vermişti. Dizimi yukarı kaldırdığımda yine benim yarrak Çilem'in amına değiyordu. Azıcık sürtünsem boşalacaktım. Öyle de yapmaya karar verdim ve sürtünmeye başladım. Biraz da o kıpırdadı. Tam icraat başlayacaktı ki, Çilem yatakta doğruldu. Ne olduğunu anlamadım, benim yarrağı tuttu, beni halen uyuyor sanıyordu galiba, yarağımı öptü ve banyoya gitti. Fırsatı kaçırmıştım, peşinden banyoya gitmek istedim, ama nedense yapamadım. Yatakta kendi kendime kızıyordum...
Çilem banyodan gelip yanıma oturduğunda, ben yatakta doğruldum. Yine kirlilerini giymişti. Bana, "Uyandırdım mı?" dedi. "Yok şimdi uyanmadım." deyince, utancından alt dudağını ısırmaya başladı. Güldüm. Akşam olanları sordu, kısaca anlattım. Şimdi duş alma sırası bana gelmişti. Ben yataktan kalkmış, duşa giderken, gözünün ucuyla benim alete bakıyordu. Ona kasıklarımın çok ağrıdığını söyledim. Güldü, konuşmadı. Banyodan çıktığımda, "Acıktım!" dedim. Onun da içi kıyılmıştı. Kızların yan odada olduğunu söylediğimde, hemen koştu, onları da uyandırdı. Kahvaltı edecektik, ama otelde öğlen yemeği servisi başlamıştı bile. Kızlara sordum, "Evde çayınız var mıydı? Ben çaysız kahvaltı yapamam!" dedim. "Var!" dediler. Otelden ayrıldık.
Eve giderken, marketten peynir, zeytin, salam, yumurta, domates, salatalık falan aldım ve kızların evine geldik. Öğrenci evlerini çok iyi bilirim, bir dolap vardır ve içindekiler bozuktur, bir şey yememek gerekir. Kızlar aldığım malzemelerle kahvaltı hazırlamaya girişti, ben de evi dolaştım. Kahvaltıda, Leyla, "Deniz kenarındayız, ama daha denize giremedik!" dedi. Ben hemen, "Bu gün denize gidelim ozaman!" dedim. Tuğba, "Benim erkek arkadaşım gelecek, olmaz!" dedi. Tuğba'ya, "OK! Sizi evde yalnız bırakalım mı?" dedim. Güldü, evet anlamında kafa salladı. Karar verilmişti, denize gidilecekti. Kızlar iki yıldır o evde bir aradaydılar ve gidilecek hiçbir yeri bilmiyorlardı.
Hazırlandılar, atladık arabama, Uzunçiflik tarafına doğru yol aldık. Bu çevreyi biraz biliyordum, ağaçlı ve kıraç bölümler arasında küçük gizli plajlar vardı. Bunlardan birine saptık. Hem hafta içi, hem de Eylül ayında olduğumuzdan çok tenhalaşmıştı her yer. Gözümüzün görebildiği yerde kimsecikler yoktu. İyice yayıldık bir gölgeliğe. Mübarek güneş, Temmuz güneşi gibi yakıyordu. Çilem tişört ve şortunu fora etti, Leyla da çarçabuk üstündekileri çıkardı, denize koştular. Ben daha duba gibi sahilde bekliyordum. Ben pantolonumu çıkarana kadar, ikisi de suya dalmıştı bile.
Yiyecekleri ve biraları gölgeye sakladım, soyunup peşlerine takıldım. Ben tam suya girecekken çıktılar, "Hadi güneşlenelim!" dediler. "Haydaaa!" diye kızdım onlara. Ama su soğuk gelmişti onlara, güneşte yatmak içlerini ısıtacaktı. Ben de geri döndüm onlarla birlikte. Kurulandılar, hasırlarını serdiler ve güneşin altında yattılar. Saat 15:30 falan olmuştu, sandviçleri biralarla yuvarladık. Onlara, "Bakın güneşte fazla durmayın, kötü çarpılırsınız!" dedim, ama dinleyen kim?
Benim arabanın bagajında her zaman, dalma gözlüğü, palet ve zıpkın bulundururum. Benimkisi özel merak işte, dalmayı seviyorum, kısmetim varsa iyi balık avlarım. Bagajdan malzemeleri alıp denize girdim. Denize girdiğimiz yerin etrafında kayalık alanlar olduğundan iyi balık vardı. 2 adet Karagöz, 2 adet de Kefal vurdum. Sahile çıktığımda, kızlar güneşte uyuyordu. Üstlerine su damlattım, aldırış eden olmadı. Güneş kremi döktüm, yine hareket yok. Çilem'in üzerindeki kremi elimle yaydırmaya başladım. Bikinisinin üstünü çözdüm, bütün sırtını kremledim, halen kalkmıyordu. Boynunu, omuzlarını, belini bolca güneş kremi ile sıvadım. Sıra bacaklara gelmişti, bu sefer tacizlerime 'Dur!' diyeceğini düşünüyordum, ama demedi...
Ayak bileklerinden başlayıp yukarı doğru masaj yaparak çıktım. Kalçalar iki posta kremlendi. Elim bacaklarının birleşme yerine geldiğinde, poposunu biraz daha yukarı kaldırdı. Bu, 'Devam et!' dercesine bir işaretti. Leyla'yı kontrol etmek amacıyla baktım, yüzü öbür tarafa dönük uyuyordu. Elimi Çilem'in bikinisinin içine sokup, poposunun yanaklarını yoğura yoğura kremledim. Başparmağımla götünün deliğine masaj yaparken, Çilem poposunu biraz daha kaldırıyordu. Bikinisinin amına gelen kısmı ise çoktan ıslanmıştı. Çok tahrik olmuştum, yarağım patlamak üzereydi. Çilem'in kulağına eğilip, "Devamı akşama, hadi şimdi denize girelim!" diye fısıldadım.
Çilem'le kalktık, denize girdik. Serin suya girince biraz olsun rahatlamıştım. Ama orada da pek sakin duramadık, Çilem'le elleşmelerimiz, oynaşmalarımız devam etti. En sonunda Çilem bacaklarını belime doladı. Ve tam kucağıma yerleştiği esnada bir ses duyduk, "Napıyorsunuz bakiim siz?" diye. Leyla ödümüzü koparmıştı, ikimiz de bir yana attık kendimizi suyun içinde. Çilem, "Gidelim artık, akşam oluyor!" dedi. Oysa benim planımda geceyi burada geçirmek vardı. Leyla güneşte uyuduğundan başı ağrımıştı ve eve gidip uyumak istiyordu. Mecburen toparlandık ve yola çıktık. Leyla'yı eve bırakıp, Çilem de otelde duş almak daha kolay olacak diye, evden üzerine giymek için birkaç parça giysi aldı ve otele döndük.
Otele vardığımızda anahtarı alıp yukarıya çıktık. Odanın kapısına varana kadar ikimiz de sakin ve usluyduk. Ama içeriye girip te kapıyı kilitler kilitlemez, dudaklarımız birbirine yapıştı, hoyratça birbirimizin vücudunu okşamaya başladık. Yarağım kazık gibi olmuştu. Çilem benim pantolonumu indirirken, ben de onun şortunun arkasından elimi içeri sokmuş, götünü amını kurcalıyordum. Şıpır şıpır olmuştu amı yine. O zevk sularını kana kana içmek, kafamı amına gömüp, bütün geceyi o şekilde geçirmek istiyordum. Çilem bu arada özgürlüğüne kavuşturduğu yarağımı ağzına alarak, büyük bir ustalıkla yalayıp emmeye başladı. Boş durmak istemiyordum, Çilem'i ayağa kaldırdım, ikimizi de çırılçıplak soyup, yatağa geçtik, 69 olduk. Birbirimize uzun süre oral yaptık, defalarca birbirimizin ağzına yüzüne patladık. Duş alıp tekrar yatağa geçiyorduk. En son sefer dudaklarımız birleştiğinde, ikimiz de yorgunluktan geberiyorduk. Çilem öpüşürken uyuya kaldı. Ben bir süre daha uyanık kaldım, Çilem'i uyurken izledim. Sonra ben de uyumuşum...
Gözlerimizi açtığımızda sabah ezanı okunuyordu. Tekrar öpüşmeye başladık, herşey yeniden başlıyordu. Ama bu sefer uykumuzu aldığımızdan, ikimiz de dinlenmiştik. Artık Çilem'i sikmek istiyordum. Yarrağım amına badana yaparken, Çilem, "Ben daha kızım!" dediğinde, Zonkkk oldum, "Nasıl yani, bakire misin halen?" diye sordum. Şaşırmıştım, bu kadar porfesyonelce yarak yalayan bir kız nasıl bakire olabilir diye. Çilem, anlattığına göre, okuldan bir çocukla (geçen aya kadar) çıkmış ve sonunda ayrılmışlar. Fakat ilişkileri süresince oral seksten öteye gitmemişler. Kızlığına elletmediğini, hatta arkadan bile yaptırmadığını söyledi. İnanmak istemiyordum, çünkü artık onu sikmek için sabırsızlanıyordum, ama bakire olması işime de gelmiyordu açıkçası.
Moralimin bozulduğunu gören Çilem, dudaklarıma bir öpücük kondurdu, "Fakat şimdi istiyorum, neremden istiyorsan yapabilirsin aşkım!" diyerek bacaklarını ayırdı. Aslında onu amından sikmeyi çok istiyordum, ama o an için kızlığını bozup bozmamakta kararsızdım. Onun için, "Dön arkanı ve domal!" dedim. Çilem götten sikeceğimi anladı ve banyodan şampuan şişesini getirip uzattı, sonra domaldı. Götünün deliğini önce biraz dilledim, sonra şampuan sürüp, bir parmağımı sokup parmakladım bir süre. Gerçekten de götten sikilmediği belli oluyordu, çok dardı göt deliği. Canını yakmamaya çalışarak, ikinci parmağımı da sokup, göt deliğini esnetip, biraz alıştırdım. Bu arada öteki elimle de sürekli klitorisini okşuyordum...
Şimdi iki parmağımı götüne rahat rahat sokup çıkarıyordum. Amını okşayan elime ise amının suları gelmeye başladığında, Çilem inleyerek, "Sik beni enişte, yarağını sok, hadi!" diye yalvarmaya başladı. Parmaklarımı götünden çıkarıp, yarağımın başına da şampuan sürüp ve arkasına yanaştım. Çilem kafasını yastığa bastırmış ve götünü havaya dikmişti. Bir elimle götünün yanaklarını ayırıp, öbür elimle yarağımın başını göt deline yasladım ve bastırmaya başladım. Yarağımın başı 'Plöp!' diye girdiğinde, Çilem çığlık atmamak için yastığı ısırıyordu. Yarrağımın başı girmişti, kalanını da sokmak için biraz bastırdığımda, Çilem elini arkaya atıp, göbeğimden ittirerek, "Dur enişte! Çıkart, çok acıyor!" dedi. Canını yakmak istemediğim için çıkardım.
Çilem döndü ve "Bu böyle olmayacak enişte, ben yapayım, uzan sen!" dedi. "Tamam!" deyip, sırtüstü uzandım. Çilem götünün deliğine ve yarağımın başına biraz daha şampuan sürüp, Alaturka tuvalete çişini yaparmış gibi yarağımın üstüne çöktü. Eliyle yarağımı tutup, göt deliğinin ağzına denk getirdi ve yavaş yavaş üstüne oturmaya başladı. Acıdan dudaklarını ısırsa da, bu şekilde daha kolay alıyordu götüne. Yarrağımın milim milim götüne girişini seyrediyordum. Sonunda ıhılaya ıhılaya yarrağımı köküne kadar götünün içine almış ve oturup kalmıştı öylece. Halen acı duyduğu yüzünden belli oluyordu. Ben yarağımı alttan oynatacak gibi olduğumda, "Ahhh! Kımıldama ne olursun enişte!" diyordu.
Çilem bir süre daha hareketsiz oturduktan sonra kendiliğinden götünü hafif hafif oynatmaya başladı. Götünü birkaç santim kaldırıyor, sonra tekrar yavaşça oturuyordu. Her seferinde biraz daha, biraz daha derken, belli bir süre sonra artık yarağımın başı görünecek kadar götünü yükseltiyor ve yeniden oturuyordu. Dudaklarını ısırışından, hem acıyı, hem zevki aynı anda yaşadığı belli oluyordu. Elimi amına atıp klitorisini okşamaya başlayınca, Çilem oturup kalkma hareketlerini hızlandırdı. Artık ellerini arkaya atmış, ayak bileklerimden tutunarak, hem inliyor, hem de götüyle yarağımı deli gibi sikiyordu. O kadar hızlı oturup kalkıyordu ki, her seferinde götü kasıklarıma vurduğunda, taşaklarım inanılmaz ağrıyordu.
Fakat bu fazla sürmedi, Çilem, "Geliyorum enişteee!" diye bağırıp, kasılmaya, titremeye başladı. Benim durumum da ondan farklı değildi, ben de uzun bir 'Ohhh!' çekerek götüne fışkırmaya başladım. Çilem kendini öne atarak, göğüslerini göğsüme yapıştırdı ve dudaklarıma yumuldu. Yarrağım götündeyken öpüşmeye, deli gibi birbirimizin dudaklarını kemirmeye başladık. İkimiz de nefes nefeseydik. Bu pozisyonda bir süre kalıp soluklandık. Çilem yarrağımın üstünden kalktığında, götünden çıkan osurukla birlikte döller taşaklarıma püskürdü. Çilem osurduğu için utanmıştı, mahçup bir şekilde elini götüne tutarak banyoya gitti. Ben de arkasından gittim, birlikte duş aldık.
Banyodan çıktığımızda Çilem'e, "Biraz daha uyuyalım!" dedim. Birbirimize sarılıp uyuduk. Sabah birlikte otelin restoranında kahvaltı ettikten sonra Çilem'i okuluna bırakıp, ben de işime gittim. Daha 2 hafta orada olacağım için çok sevinçliydim :)
[Kerem]
200 notes · View notes
japonyamesken · 5 months ago
Text
dünya köyü
Tumblr media Tumblr media
Üniversitedeki binlerce öğrencinin seçebileceği ve kontejanının 24 kişilik olduğu bi ders var. Böyle elevator pitch hazırlama, networking kurma üzerine. Biraz da arkadaşımın zoruyla kaydolmuştum, beklediğimden çok daha güzel geçiyor 🧿 İlk defa Güney Afrika beyazı bi hocam oldu mesela. (Ve inanılmaz tatlı, yardımsever, işinde harika biri🫠❣️)
İşte sabah tam ikinci derse başlayacakken sınıfın diğer köşesinden bi adam geldi, bizden büyük görünen, saçları ara ara beyazlamış birisi.
“Pardon siz X misiniz?” dedi bana. Ben de “Evet…???” dedim ama imza listesi gibi bir şey falan verecek diye düşündüm. Bu sefer de
“Babanız Y hoca mı?” diye sordu. Daha şaşırıp “Evet..???” dedim.
KONUŞACAĞIZ! deyip yerine geçtifkfkfkffl
Ders çıkışı yanıma geldi ve konuştuk. Ankara’da bir üniversitede hocaymış ve babamın doktora öğrencisinin doktora öğrencisiymiş gibi bir şey. Ve işin daha da ilginci yanımdaki araştırma görevlisi olan arkadaşımla aynı üniversitede çalışıyor çıktılar. Veee hepimiz JM ile Hollanda’dayız. Böyle enteresan tesadüfler ve denk gelişler yumağı içinde hissediyorum kendimi.
Canım sıkkın olduğu ve bi an önce arkadaşımla kahvaltı planımıza geçelim istediğim için konuşmayı kısa kestik. Ama tanıdık birilerine denk gelmiş olmanın tazelediği bi güvendelik hissettim yine.
Ve tüm Türkiye akın akın buraya geliyor sanırım. Başka bir açıklama bulamıyorum. Kaldı ki burası Hollanda için ilk üçte yer alan büyüklükte bi şehir bile değil. Dünyayı küçücük bi köy haline getirmişiz gerçekten 🏯🎎🍡
PS: Operasyon Bentley’i gerçekleştirdim. Litvanya’yı aramama biraz şaşırdılar. Kafamda yapsam mı yapmasam mı dediğim bi şeyi yapıp listeden çizdiğim için mutluyum. Artık öncelik sıralaması yapıp aslında öncelik olmayan şeyler için üzülmeyi de bırakıyoruz, hadi bakalım🌸
20 Eylül 2024
35 notes · View notes
seyyahe-iavare · 6 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Kalbimle konuşmalar-2
Cânım kalbim,
15 Eylül sabah namazı sonrası hayatımı yeni bir düzene koyma çabası içinde cânım Limon ile anlaştığımız üzere sabah namazı sonrası uyumamak ve yürüyüş yapma hedefi için ufak adımlar atarken yazıyorum bu yazıyı. Dinlediğim podcastte Terapist sürekli ertelediğimiz şeyleri yürürlüğe koymak için gerçekten çok çok küçük adımlarla başlamamız gerektiğinden bahsediyordu. Spor yapmak istiyor ama yapmaya kendimizi bir türlü ikna edemiyorsak, kıyafetlerimizi giymeyi hedef koyup giyip öylece oturmamız gerektiğinden bahsediyordu. Ben de yürüyüşe çıkacak gibi giyinip balkonda oturmak şeklinde uyarladım.
Zamanımın bol olduğu şu günlerde kendime bu iyiliği uzun süredir yapmadığımı fark ettim. Elime bir kupa çay alıp göğü izlemeyeli ne çok olmuş sahi. Ne kadar boğmuşum kendimi, nefes almayı unutmuşum. Hatırlatana şükürler olsun. En azından iki güne bir bunu yapıp buraya birkaç satır yazma niyeti aldım. Rabbim muvaffak kılsın. Eskiye bakıp bakıp ben böyle değildim ne hâle geldim diye dövünüp durmanın bir anlamı olmadığını geç de olsa idrak ettim. Hasar tespiti yeterince yapıldı artık tamir aşamasına geçme vakti geldi. Ruh tamiri...
Tumblr media Tumblr media
Günaydın umut, günaydın kalbim, günaydın ruhum, günaydın cânım hoş geldik ♥️🌻
15 Eylül 2024/Yozgat
33 notes · View notes
duygusalintiharlar · 6 months ago
Text
Yine geldi Eylül ile Mayıs arası uzun uzun sorgulama ve depresyon vakitleri...
21 notes · View notes
leyliii · 6 months ago
Text
Eylül öyle ferahlıkla geldi ki umarım içimizi de ferahlatacak olaylar yaşarız ✨
39 notes · View notes