#evde gıda güvenliği
Explore tagged Tumblr posts
Text
0 notes
Text
KOCAKAMBALAJ - MEGA+
Pet şişe, modern dünyamızda en çok kullanılan ambalaj türlerinden biridir ve hem çevre dostu hem de pratik özellikleriyle dikkat çeker. Su ve diğer içecekleri saklamanın yanı sıra, boş şişelerin yeniden kullanımıyla sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimsememiz de mümkün. Damlalıklı şişe ve sprey şişe gibi farklı tasarımları sayesinde, hem evde hem de iş yerinde günlük yaşamımızı kolaylaştırırken, son derece işlevsel çözümler sunar.
Pet Şişe
Pet şişe, su, içecek ve diğer sıvıların saklanması için en yaygın kullanılan ambalajlardandır. Bu şişeler genellikle hafif ve dayanıklı yapıları sayesinde pratik bir kullanım sunar. Ayrıca, pet şişelerin geri dönüştürülebilir olması çevre dostu bir seçenek haline gelmelerini sağlar. Kullanıcılar tarafından kolayca taşınabilir olmaları, onların popülerliğini artıran bir diğer faktördür.
Pet şişe, gıda güvenliği standartlarına uygun olarak üretilmektedir. Bu sayede, içlerinde sakladıkları sıvıların sağlığa zararlı bir etkisi olmadan uzun süre bekletilmesi mümkün olmaktadır. Ayrıca, geniş bir yelpazede bulunan boyutları ile her ihtiyaca cevap verebilen bu şişeler, özellikle su tüketim alışkanlıklarını destekler.
Son yıllarda, pet şişe üreticileri, daha sürdürülebilir ve çevre dostu alternatifler geliştirme konusunda çalışmalar yapmaktadır. Bu, hem doğaya olan etkilerini azaltmayı hem de kullanıcıların daha bilinçli tercihler yapabilmelerini sağlamaktadır. Pet şişelerin geri dönüşümü, bu alışkanlıkların yaygınlaşmasına katkıda bulunurken, aynı zamanda yeni malzemelerin ve teknolojilerin devr
Damlalıklı Şişe
Damlalı şişe, sıvıların kontrollü bir şekilde damlatılmasını sağlar. Bu özellik, özellikle hassas uygulamalar için son derece önemlidir. Örneğin, ilaç, yüksek kaliteli yağ veya çeşitli bitki özleri gibi ürünlerin dozajını ayarlamak için bu tür şişeler tercih edilmektedir.
Bunun yanı sıra, damlalıklı şişe kullanımı, ürünün hijyenik kalmasını sağlar. Kapak kısmındaki damlalık mekanizması, dış etkenlerin sıvıya doğrudan temasını engelleyerek, ürünün taze kalmasına yardımcı olur. Kullanım kolaylığı da önemli bir avantajdır; tek bir sıkma ile istenilen miktarda sıvıyı damlatmak mümkündür.
Ayrıca, çevre dostu malzemelerden üretilen damlalıklı şişe seçenekleri, sürdürülebilir yaşam tarzını benimseyenler için iyi bir tercihtir. Kullanıcıların hem pratik hem de çevreye duyarlı bir seçim yapmasına olanak tanır.
Sprey Şişe
Sprey şişe, sıvı ürünlerin pratik bir şekilde uygulamasını sağlayan özel bir şişe tasarımıdır. Genellikle parfüm, temizlik ürünleri, böcek ilaçları ve cilt bakım ürünleri gibi çeşitli alanlarda kullanılır. Sprey mekanizması, sıvının ince bir sis halinde dağılmasını sağlayarak, ürünün daha verimli bir şekilde kullanılmasına olanak tanır.
Sprey şişelerin birçok avantajı bulunmaktadır. İlk olarak, kullanımı oldukça kolaydır; sadece düğmeye basmak yeterli. Ayrıca, ürünün homojen bir şekilde dağıtılmasını sağladığı için israfı en aza indirir. Bunun yanı sıra, sıvı ürünlerin uygulandığı alanı daraltarak, daha kontrollü bir kullanım sunar.
Yüksek kaliteli sprey şişeleri, genellikle geri dönüştürülebilir malzemelerden üretilir. Bu sayede çevre dostu bir alternatif sunarlar. Ayrıca, bu şişeler farklı boyut ve renk seçenekleriyle, kullanıcıların ihtiyaçlarına uygun çözümler sunar. Bu da onları, hem endüstriyel hem de bireysel kullanımlar için popüler kılar.
Sprey Başlıklı Şişe
Sprey başlıklı şişe, çeşitli sıvıları pratik bir şekilde uygulamak için tasarlanmış çok yönlü bir üründür. Genellikle temizlik ürünleri, kozmetikler ve kişisel bakım ürünleri için kullanılır. Bu şişelerin en önemli özelliği, içeriklerin ince bir sprey şeklinde dağılmasını sağlamasıdır. Böylece, kullanıcılar ürünleri daha verimli bir şekilde kullanabilirler.
Sprey başlıklı şişe kullanmanın en büyük avantajlarından biri, sıvıların eşit bir şekilde dağıtılabilmesidir. Örneğin, bir temizlik maddesini yüzeye spreyleyerek, ürünün her alana ulaşmasını sağlamak mümkündür. Bu, hem ürün tasarrufu sağlar hem de uygulama rahatlığı sunar. Böylece, zahmetsiz bir temizlik süreci oluşur.
Ayrıca, sprey başlıklı şişe çeşitli boyutlarda ve tasarımlarda mevcuttur. Bu sayede, ihtiyaçlarına uygun en iyi seçeneği bulmak oldukça kolaydır. Hem evde hem de iş yerlerinde kullanıma uygun bu şişeler, özellikle hijyen ve temizlik açısından önemlidir. Kullanıcıların ürünleri daha kontrollü bir şekilde kullanmasına olanak tanıyarak, israfı önler ve çevre dostu bir seçenek sunar.
840 notes
·
View notes
Text
Hamileyken mayonez yenir mi sorusu net bir cevaba sahip olmamakla birlikte, gıda güvenliği konusunda dikkatli davranmak gerekmektedir. Uzmanların önerileri doğrultusunda mayonezi tüketmek, sağlıklı bir hamilelik süreci geçirmenize yardımcı olabilir. Hamilelik sürecinde birçok gıda tüketimi konusunda anne adayları çekinceler yaşayabilirler. Bunların arasında en bilinenlerden biri ise mayonez tüketimidir. Hamileyken mayonez yenir mi sorusu sıkça sorulsa da, verilecek net bir yanıt bulunmamaktadır. Bazı hamile kadınlar mayonezi güvenle tüketirken, bazıları ise tüketmemektedir. Mayonez, yumurta, sirke ve yağ gibi malzemelerin karışımından oluşan bir yapısı vardır. Bu nedenle bazı uzmanlar, hamilelik sürecinde mayonez tüketiminin kaynaklarının güvenilir olduğundan emin olunmasını önermektedir. Bununla birlikte, gıda güvenliği konusunda dikkatli davranmakta fayda var. Hamilelik sürecinde hazır mayonez tüketmek yerine evde yapımı mayonez tercih edebilirsiniz. Ayrıca pastörize edilmemiş süt ve yumurta gibi çiğ besinleri tüketmekten kaçınmalısınız. Hamilelikte Mayonez Yemek Zararlı Mıdır? Mayonez, yumurta sarısı, sirke, limon suyu ve sıvı yağ gibi malzemelerin karıştırılmasıyla yapılan bir sos türüdür. Özellikle salatalarda, sandviçlerde, patates salatasında sıklıkla kullanılır. Hazır mayonezlerin yanı sıra evde de kolayca yapılabilmektedir. Hamilelik dönemi, anne adaylarının sağlığı açısından oldukça hassas bir dönemdir. Bu dönemde tüketilen besinlerin sağlık açısından güvenli olması önemlidir. Mayonez gibi bazı yiyeceklerin hamilelikte tüketilip tüketilemeyeceği konusu da oldukça önemlidir. Mayonez, hamilelikte tüketilen besinler arasında yer almaktadır. Ancak bu yiyeceğin tüketilmesi bazı riskleri de beraberinde getirebilir. Mayonez içerisinde yer alan yumurta sarısı nedeniyle, hamilelikte toksoplazma ve salmonella gibi enfeksiyonlara yol açabilir. Bu enfeksiyonlar, anne adayının sağlığını ve bebeğin sağlıklı gelişimini olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, Hamilelikte Sarımsak Yemek Zararlı Mıdır? başlıklı yazımızı okuyarak sağlıklı gebeliğin sürmesi için bilgi edinebilirsiniz. Hamilelikte Mayonez Yerken Dikkat Edilmesi Gerekenler Hamilelyken mayonez yemek isteyen kadınların dikkat etmesi gereken birkaç nokta vardır. Öncelikle, mayonez yapılırken kullanılacak yumurtaların taze olması ve hijyenik koşullarda hazırlanması gerekmektedir. Bunun yanı sıra, mayonez tüketmeden önce güvendiğiniz bir markanın ürünlerini tercih etmeniz de sağlık açısından önemlidir. Hamilelyken mayonez yemek isteyen kadin Hamileyken mayonez yerken Dikkat Edilmesi Gerekenler:1- Yumurtaların taze ve hijyenik koşullarda hazırlanması gerekmektedir.2- Mayonez yaparken hijyen kurallarına dikkat etmelisiniz.3- Tüketeceğiniz mayonezin güvenilir bir markaya ait olduğundan emin olmalısınız. Hamilelik dönemi, anne adaylarının sağlığını koruması ve bebeğin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için oldukça kritik bir dönemdir. Bu dönemde annelerin sağlıklı ve dengeli beslenmeleri önemlidir. Beslenme planında yer alan yiyeceklerin sağlıklı ve hijyenik koşullarda hazırlanması, sağlıklı bir gebelik geçirmek için oldukça önemlidir. Hamilelikte Mayonez Yemek Bebeğe Zarar Verir Mi? Hamilelerin beslenmesi anne ve bebeğin sağlığı için önemlidir. Hamileler, bazı yiyeceklerde alerji veya diğer sorunlar yaşayabilirler. Ülkemizde mayonez, birçok yemekte kullanılan yaygın bir sosdur. Ancak hamilelikte mayonez yemek, bebeğe zarar verir mi? Mayonez yapımında kullanılan yumurta, bazı kişilerde alerjik reaksiyona neden olabilir. Ayrıca, yüksek yağ ve kalori içeriği nedeniyle aşırı tüketildiğinde kilo alımına yol açabilir. Hamilelerde, kilo kontrolü ve dengeli beslenme oldukça önemlidir. Hamilelikte mayonezin tüketimi konusunda net bir görüş olmamakla birlikte, yüksek yağ içeriği nedeniyle aşırı tüketimden kaçınılmalıdır. Hamilelerin sağlıklı bir diyet uygulaması, bebeğin sağlıklı gelişimi için hayati önem taşır. Hamilelikte Mayonez Tüketiminde Dikkat Edilmesi GerekenlerAz miktarda tüket
ilmelidir. Aşırı tüketimden kaçınılmalıdır. Mümkünse evde yapılan mayonezler tercih edilmelidir. Eğer alerjik reaksiyon belirtileri yaşıyorsanız, tüketmeyi bırakın ve doktorunuza danışın. Farklı yiyeceklerle mayonezli sosları değiştirin. Örneğin, balsamik sirke sosu, zeytinyağı ve limon sucu gibi diğer sağlıklı soslar tercih edilebilir. Hamilelikte Mayonez Yemek Anneye Zarar Verir Mi? Hamilelikte mayonez yemek anneye zarar verir mi? Bu sorunun cevabı, mayonez sosunun kalitesine göre değişiklik gösterir. Evde yapılan mayonezler genellikle pastörize edilmediği için, zararlı bakterilerin üremesine izin verebilirler. Bu nedenle, hamile kadınların, ambalajlı mayonezi tüketirken sağlık standartlarına uymayan ve açıkta satılan tekstil pazarı gibi yerlerde hazırlanan sandviçlerden uzak durmaları önerilir. Bununla birlikte, pastörize edilmiş ve standartlara uygun bir şekilde hazırlanmış mayonezlerin hamile kadınlar için herhangi bir tehlikesi yoktur. Burada önemli olan, mayonezin miktarıdır. Aşırı tüketim, hamilelik döneminde giderek artan kilo sorunlarına ve yüksek tansiyona neden olarak anneye zarar verebilir. Özetle; hamileyken mayonez yemek tehlikeli değildir. Ancak, pastörize edilmemiş veya sağlık standartlarına uymayan mayonezlerin tüketilmesi sağlık riskleri oluşturabilir. Ayrıca, aşırı tüketim de zararlı olabilir. Bu nedenle, hamile kadınların mayonez tüketirken kalitesine ve tüketim miktarına dikkat etmeleri önerilir. Hamileler Mayonez Yerken Nelere Dikkat Etmeli? hamileyken mayonez yemek Mayonez lezzetli bir sos olabilir, ancak hamilelik döneminde tüketilirken bazı dikkat edilmesi gereken noktalar bulunmaktadır. Mayonez genellikle hamurişi, patates salatası, tavuk ve deniz ürünleri gibi birçok yemekte kullanılır. Ancak birçok mayonez çeşidi; yumurta sarısı ve sirke, limon veya hardal gibi bileşenler içerir. Bu sebeple de hamileler tarafından tüketilirken bazı önlemler alınması gerekmektedir. İlk olarak, hamilelik sırasında tüketilen mayonezin taze olması önemlidir. Taze mayonez ürünlerdeki bakteri riskini azaltır. Ayrıca, hazır mayonezlerin ambalajı açıldıktan sonra buzdolabında saklanması gerekmektedir. Buzdolabında saklandığı takdirde mayonez uzun süre dayanabilir. Bununla birlikte, evde yapılan mayonezler daha riskli olabilir. Yumurta sarısı hamilelerin tüketmesi gereken bir besin kaynağıdır ancak, ev yapımı mayonezlerde yumurta sarısının pastörize edilmesi konusunda endişeler olabilmektedir. Yumurtaların pastörize edilmesi, hamilelik sırasında ideal bir seçenek olarak kabul edilir. Ayrıca, gıda zehirlenmesi gibi riskler açısından, hamilelerin çiğ veya yarı pişmiş yumurta ve deniz ürünlerinden kaçınması önemlidir. Bu nedenle hamileler, et, kümes hayvanları ve deniz ürünleri gibi yiyeceklerin doğru bir şekilde pişirilmesini sağlamalıdır.
0 notes
Text
Etiketlerin Hayatımızdaki Önemi ve Kullanım Alanları
Ürünlerimizin tanıtımı ve pazarlanması, işletmelerin başarısında önemli bir rol oynamaktadır. Bu sebeple, ürünlerin ambalajlanması ve etiketlenmesi de büyük önem taşır. Doğru bir etiketleme, ürünlerin tüketicilere sunulmasında güvenlik, kalite ve verimlilik sağlar. Bu yazıda, etiketlerin hayatımızdaki önemini ve çeşitli kullanım alanlarını ele alacağız.
Etiket, bir ürünün tanıtımı ve güvenliği için vazgeçilmezdir. Etiketler, ürünlerin özelliklerini, içeriğini ve kullanım talimatlarını gösterir. Ayrıca, fiyatlandırma ve tarih bilgileri gibi önemli bilgileri de içerir. Etiketler, bir ürünün müşteri tarafından seçilmesini kolaylaştırmak için de tasarlanabilir. Birçok tüketici, etiketlerdeki bilgileri inceleyerek, ürünlerin kalitesini ve uygunluğunu değerlendirir.
Yapıştırma etiket, herhangi bir yüzeye kolayca uygulanabilen en yaygın etiket türüdür. Sticker olarak da bilinen yapıştırma etiketler, genellikle kağıt veya plastikten yapılır. Yapıştırma etiketler, ürünlerin ambalajına, posta gönderimlerine veya evde kullanılan ürünlere uygulanabilir.
Kablo etiketleri, kabloların kolay tanınmasını sağlayan bir tür etikettir. Bu etiketler, kablo bükümlerine yerleştirilir ve kabloların hangi işlevi yerine getirdiğini belirlemek için kullanılır.
Çift taraflı etiketler, yapıştırma yüzeylerinin her iki tarafında yapıştırıcı bulunan bir tür etikettir. Bu etiketler, iki yüzeyi birbirine bağlamak için veya posterlerin duvara asılmasını sağlamak için kullanılabilir.
Baskılı etiketler, genellikle bir ürünün marka veya logo bilgilerini içeren bir tür etikettir. Baskılı etiketler, bir ürünün ambalajına veya ürüne doğrudan uygulanabilir.
Garanti etiketleri, ürünlerin orijinal olup olmadığını belirlemek için kullanılan bir tür etikettir. Bu etiketler, ürünlerin güvenli bir şekilde açılmadığı veya kullanılmadığından emin olmak için kullanılır.
PP etiketler, polipropilen malzemeden yapılan bir tür etikettir. Bu etiketler,gıda endüstrisi, kozmetik endüstrisi ve ilaç endüstrisi gibi birçok endüstride yaygın olarak kullanılır. PP etiketler, dayanıklı ve suya dayanıklıdır, bu nedenle ürünlerin ambalajında sıklıkla tercih edilirler.
Etiketsanati.com, yüksek kaliteli etiketlerin üretiminde uzmanlaşmış bir şirkettir. Şirket, farklı boyutlarda ve şekillerde yapıştırma etiketleri, baskılı etiketler, kablo etiketleri ve PP etiketler gibi birçok etiket türü sunar. Etiketler, şeffaf, metalik veya mat kaplamalı olabilir ve mü��terinin ihtiyacına göre özelleştirilebilir. Ayrıca, çift taraflı etiketler de şirketin ürün yelpazesinde bulunmaktadır.
Etiketsanati.com'un sunduğu ürünler, yüksek kaliteli malzemelerden üretilir ve en son teknolojiler kullanılarak üretilir. Şirket, müşteri memnuniyeti ve kalite odaklı bir yaklaşımla çalışır ve müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak için sürekli olarak yenilikler yapar.
#etiket#yapıştırma etiket#sticker#kablo etiketi#çift taraflı etiket#baskılı etiket#garanti etiketi#pp etiket
0 notes
Text
Kediler için kış güvenliği ipuçlar
Bir kediye sahip olmak istiyorsunuz ya satın alabilirsiniz ama satın almak isteyeceksiniz. Sokakta gördüğünüz bir yavruyu veya barınaktan almak istiyorsunuz. Ne olursa olsun evde bir kedi bakmanın da maliyetleri mevcuttur. İşte sizler için 11 maliyet bilgisi.
Benimseme Giderleri Bir kutu kedi yavrusuna rastlamazsanız veya mahallenizde arkadaş canlısı bir başıboş fark etmezseniz, bir kediye sahip olmanın ilk maliyeti muhtemelen evlat edinme ücreti olacaktır.
Kısırlaştırma Maliyetleri Bazı hayvan severler çok uygun görmese de bazı insanlar kedilerini kısırlaştırmayı tercih ediyor. Eğer sizde kısırlaştırma taraftarıysanız bununda belli bir ücreti tabi olacaktır.
Aşılar Kedinizi kuduz, kedi hastalığı ve viral rinotrakeit olarak bilinen üst solunum yolu hastalığına karşı aşı yaptırmak isteyeceksiniz ve tabi bununda belli başlı ücreti olacaktır.
Rutin Muayeneler ve Acil Ziyaretler Kedinizi yıllık muayenesi için veterinere götürmek nispeten ucuzdur. Ama tabi bazı beklenmedik talihsiz olaylarla karşılaşırsanız bunların maliyetleri daha yüksek olabilir.
Diş Maliyetleri Tıpkı temizlik için diş hekimini düzenli olarak ziyaret ettiğiniz gibi, kedinizin dişlerinin ömrü boyunca en az bir kez temizlenmesine ihtiyaç duyacaksınız.
Gıda ve Çöp Yemek ve çöp, kediniz için yıllık masraflarınızın büyük kısmını oluşturacaktır. Ve ne kadar harcayacağınız, kedinize vermek istediğiniz mama türüne ve markasına (ıslak, kuru veya karışık) ve sizin / tercih ettiğiniz çöp türüne bağlıdır. Tipik olarak, kedinizi çoğunlukla çiğ bir diyetle beslemeye karar verirseniz, bu size mal olur.
Oyuncaklar Mobilyalarınızın çizilmesini önlemeye yardımcı olmak ve kedinizi meşgul etmek için onlarla çok oynamak isteyeceksiniz. Ve bu oyuncak satın almak anlamına gelir, ancak aşırıya kaçmayın - kedilerin oyuncakları çok ucuza almaları gerekir.
Mobilya Koruması Mobilyalarınızı korumak için, " yapışkan pençeler " olarak bilinen çift taraflı yapışkan bantlara yatırım yapmak isteyeceksiniz . Genel olarak kediler pençelerinin yüzeylere yapışmasına dayanamazlar, bu yüzden yapışkan pençeler sonunda kedinizin güzel kanepenizi ve sandalyelerinizi yok etmesini engelleyecektir
Evcil Hayvan Sigortası Tıpkı sağlık sigortasına ihtiyacınız olduğu gibi, Garfield'ınızın da sağlık sigortasına ihtiyacı var.Tabi bu size kalmış bir tercihtir.
Bakım Sık sık fiziksel banyoya ihtiyaç duyan köpek meslektaşlarının aksine, ortalama bir ev kedisi oldukça temiz bir hayvandır. Onlar, günlerinin çoğunu banyo yaparak ve uyuyarak geçiren el değmemiş kendi kendine bakım yapan kişilerdir. Yani evdeki kedinizin bakım maliyetleri sizi çok zorlamayacaktır.
Seyahat Aksesuarları Kedinizle seyahat etmek istiyorsanız, özellikle pandemi sırasında hazırlanmanız gerekir. Araba ile seyahat edenler için, kedinizin bacaklarını uzatmasına yardımcı olmayı planlıyorsanız, bir çöp kutusu, yiyecek ve su kapları ve bir koşum takımı içeren iyi bir seyahat taşıyıcısına yatırım yapmanız gerekir
0 notes
Link
Gıda Mühendisleri Derneği Malatya İl Temsilcisi Hatice Sancaklı'nın Evde Gıda Güvenliği İle İlgili Açıklaması
0 notes
Photo
Gıda güvenliği için israftan kaçınalım Palandöken, “Özellikle evde olduğumuz bugünlerde artan alışverişlerin israfa yol açmaması için doyabileceğimiz kadar yemek pişirmeye ve ihtiyacımız kadar ekmek, pide ve kuru bakliyat almaya dikkat etmeliyiz” diye konuştu. Palandöken, israf sebebiyle çöpe giden parayla onlarca hastane ve okulun yapılabileceğini vurguladı.
0 notes
Text
0 notes
Photo
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Milli Dayanışma Kampanyası başlatıyoruz' Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaklaşık 4,5 saat süren kabine toplantısının ardından “Millete Sesleniş” konuşması yaptı. Erdoğan konuşmasında şunları kaydetti: “Kabinemizin 25'inci toplantısını biraz önce tamamladık. KOVİD-19 hastalığına karşı aldığımız tedbirler sebebiyle, bu toplantımızı telekonferans yöntemiyle gerçekleştirdik. Toplantımızda, bakan arkadaşlarımızla sağlık önlemleri, gıda güvenliği, kamu güvenliği gibi hususları etraflıca ele aldık. Salgının ilk günlerinden itibaren, Sağlık Bakanlığımız bünyesinde oluşturduğumuz Bilim Kurulumuzun tavsiyeleri doğrultusunda, sağlık tedbirlerini eksiksiz hayata geçiriyoruz.” “Sağlık altyapımız diğer ülkelere göre oldukça iyi durumdadır” Sağlık altyapımızın diğer ülkelere göre oldukça iyi durumda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sağlık altyapımız, gerek personel, gerek ilaç ve malzeme, gerekse yoğun bakım yatağı açısından, hamdolsun, diğer ülkelere göre oldukça iyi durumdadır. Maskeden tanı kitine ve bağışıklık sistemini güçlendirici kimi ilaçlara kadar hemen her ihtiyacımızı kendimiz karşılayabiliyoruz. Şu ana kadar hastanelerimiz ile diğer sağlık birimlerimize, 24 milyon cerrahi maske, 3 milyonun üzerinde N-95 maske, bir milyonun üzerinde koruyucu tulum, 181 binin üzerinde koruyucu gözlük dağıttık. Bu malzemelerin üretimlerini daha da artırma imkanına sahibiz” şeklinde konuştu. “Yeni hastanelerimizi de süratle hizmete açıyoruz” Yeni hastanelerin süratle hizmete açıldığını vurgulayan Erdoğan, “Mevcut hastanelerimizi güçlendirme yanında, yeni hastanelerimizi de süratle hizmete açıyoruz. Gerçekten çok modern bir sağlık tesisi olan, Şehir Hastanesi standartlarındaki 600 yataklı Okmeydanı Hastanemiz bugün itibariyle hizmet vermeye başladı. Yine Şehir Hastanesi statüsündeki 1 bin 150 yatak kapasiteli Kartal Hastanemizi de bir süre önce hizmete sunmuştuk. İkitelli Şehir Hastanemizi ise, 520'si yoğun bakım olmak üzere 2 bin 682 yatak kapasitesiyle Mayıs ayında hizmete açmayı planlıyoruz. Ülkemizin en modern hastanelerinden biri olacak bin yataklı Göztepe Şehir Hastanemizin inşasında da sona yaklaştık, inşallah onu da Eylül ayında hizmete alacağız. Böylece Türkiye, sağlık altyapısında zaten güçlü olan yerini, daha da sağlamlaştırmış olmaktadır” ifadelerini kullandı. “Gıda konusunda da herhangi bir sıkıntımız yok” Gıda konusunda herhangi bir sıkıntı olmadığını belirten Erdoğan, “KOVİD-19 hastalığı sürecinde tedbirlerimizi, hamdolsun, pek çok ülkeden daha erken aldık ve hayata geçirdik. Aşama aşama ilave tedbirleri de yürürlüğe sokuyoruz. Gıda konusunda da herhangi bir sıkıntımız yok. Ülkemiz, tüm temel gıda maddelerini kendisi ürettiği için, hem stoklarımız, hem de tedarik zincirlerimizin işleyişi, ihtiyacımızı karşılayacak düzeydedir. Kamu güvenliği konusunda ise milletimizin dirayetli tutumu ve emniyet birimlerimizin gayretleri neticesinde, kayda değer bir sıkıntı yaşamıyoruz. Bu vesileyle, tüm sağlık görevlilerimize, güvenlik güçlerimize, gıda ve ihtiyaç malzemelerinin halkımıza ulaştırılmasını sağlayan esnafımıza, üretimi devam ettiren sanayicimize ve işçilerimize şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu. “Vatandaşlarımızın, acil olmayan durumlar dışında hastaneye gitmemelerini rica ediyorum” Vatandaşlardan acil durumlar dışında hastaneye gitmemelerini rica eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, Avrupa ve Amerika'ya kıyasla, bu hastalığın yayılmasının üstesinden gelmeye en yakın ülkelerden biridir. Vatandaşlarımızın, her geçen gün daha bilinçli bir şekilde tedbirlere uyduğunu görüyoruz. Salgın sürecinde en önemli hususlardan biri sağlık sistemimizi ayakta tutmaktır. Sağlık kuruluşlarımızın personel ve araç-gereç imkanlarını ne kadar yüksek oranda KOVİD-19 hastalığı ile mücadeleye tahsis edersek, salgınla o derece etkili şekilde baş edebiliriz. Ayrıca, bu tür durumlarda sağlık kuruluşları salgın merkezi haline dönüşebiliyor. Bunun için vatandaşlarımızın, gerçekten acil olmayan durumlar dışında hastaneye gitmemelerini hassaten rica ediyorum” dedi. “Gerekirse, şehir içi ulaşımda da benzer yöntemleri devreye sokabiliriz” Gerekirse şehir içi ulaşımda da kısıtlamaya gidilebileceğini belirten Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Okullarda uzaktan eğitime geçerek, kamuda ve özel sektörde evden çalışma yöntemini devreye alarak, yaşlılarımıza özel ihtimam göstererek, sokaktaki hareketliliği büyük ölçüde azalttık. İnsanların toplu olarak bulunduğu tüm mekanların faaliyetlerine ara vermesi de, evde kalma çağrımızın hayata geçmesine önemli katkı sağladı. Son olarak, kara, hava ve deniz yollarıyla yapılan şehirlerarası ulaşımı sınırlandırdık. Gerekirse, şehiriçi ulaşımda da benzer yöntemleri devreye sokabiliriz.” “Ülke genelinde 41 yerleşim birimimiz karantina altındadır” “Günlük test sayısını 10 bine ulaştırdık” diyen Erdoğan, “Tespit yapılan kişi, hastalık belirlenen vaka, vefat ve taburcu rakamlarımızı, şeffaf bir şekilde her gün milletimizle paylaşıyoruz. Virüsün yayılmasını önlemek için her yola başvurmakta kararlıyız. Halihazırda ülke genelinde köy ve mahalle statüsündeki 41 yerleşim birimimiz karantina altındadır. Benzer örneklerin yaygınlaşmasının önüne geçmenin tek yolu, her birimizin kendi karantinasını kendi uygulamasıdır” ifadelerini kullandı. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada en önemli hassasiyetimiz, temel ihtiyaç maddelerinin arzında sürekliliği sağlamak ve ihracatı desteklemek için üretimin kesintisiz sürmesini temin etmektir. Türkiye, her hal ve şart altında üretime devam etmek, çarklarının dönmesini sağlamak zorunda olan bir ülkedir. Üretimini sürdüren şirketlerin çalışanlarının sağlığını koruması için gereken tedbirleri en sıkı şekilde almalarını sağlayacağız.” İspanya'ya bir uçak dolusu, İtalya'ya da bir gemi dolusu yardım malzemesi yardımı Pek çok ülkeye sağlık ve temizlik malzemesi gönderildiğini vurgulayan Erdoğan, “Kendimizle birlikte dostlarımızın da ihtiyaçlarını karşılamanın gayreti içindeyiz. Bu çerçevede, içinde bulundukları şu zor günlerde pek çok ülkeye sağlık ve temizlik malzemesi gönderdik. Son olarak, salgından en olumsuz etkilenen ülkelerden biri olan İspanya'ya bir uçak dolusu malzemeyi birkaç gün içinde naklediyoruz. Aynı şekilde sıkıntılı bir dönemden geçen İtalya'ya da, Kızılay aracılığıyla bir gemi dolusu yardım malzemesi ulaştırdık. Üretimini kendi yaptığımız malzemeleri gönderdiğimiz başka ülkeler de var. Türkiye ne kadar güçlü olursa, dostlarına da o derecede fazla yardım eli uzatabilecektir” dedi. “Kurallara uyalım, tedbiri elden bırakmayalım, başaracağımıza inanalım” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki tüm kalkınma ajanslarının, bu hastalıkla mücadele için yapacakları yenilikçi çalışmalara destek vereceğiz. Sağlığımız ve güvenliğimiz için gereken her türlü tedbiri alarak, bu doğrultuda yolumuza devam edeceğiz. İşi olmayan, zorunluluğu bulunmayan vatandaşlarımız gönüllü karantina ile kendilerini ne kadar evde tutarlarsa, hayatımızın normale dönme süreci o kadar kısalacaktır. Temizlik ve mesafe kurallarına riayet edilmesi, hastalığın kırılma zincirine çok önemli katkı yapacaktır. Nice sıkıntıyı birlikte göğüslediğimiz, nice mücadeleyi birlikte yürüttüğümüz milletimizle ele ele vererek, Rabbimizin yardım ve inayetiyle inşallah bu musibetin de üstesinden geleceğiz. Yeter ki kurallara uyalım, tedbiri elden bırakmayalım, başaracağımıza inanalım. Hiçbir virüs bizim birliğimizden, beraberliğimizden, kardeşliğimizden daha güçlü değildir. Hiçbir hastalık önümüzdeki aydınlık yarınların önüne geçemez. Hiçbir tehdit bizi hedeflerimize vazgeçiremez” şeklinde konuştu. Ekonomik ve sosyal destek paketleri hakkında konuşan Erdoğan, “Devlet olarak, açıkladığımız ekonomik ve sosyal destek paketleriyle, her kesimden insanımızın yanında olduğumuzu gösterdik, göstermeye devam ediyoruz. İstihdamın sürmesini sağlamak için, esnafımıza, sanatkarımıza, küçük ve orta ölçekli işletmelerimize, ihracatçılarımıza pek çok erteleme ve destek düzenlenmesini hayata geçirdik. Ülkemizdeki 2 milyondan fazla vergi mükellefinin 54 milyar lirayı bulan muhtasar, KDV ve pirim ödemelerini 6 ay süreyle erteledik. Nakit akışı bozulan KOBİ'ler ve diğer firmalara, mevcut kredilerinin 6 aya kadarı ödemesiz olmak üzere, 12 aya kadar ilave süre tanınmasını sağladık. Sektör ayrımı gözetmeksizin tüm kurumsal ve ticari firmalara işletme sermayesi desteği için 6 ayı ödemesiz 36 ay vadeli ve yıllık yüzde 7,5 maliyetli kredi imkanı getirdik. Esnaflarımızın hem Nisan, Mayıs, Haziran ayı ödemelerini faizsiz öteledik, hem de yüzde 4,5 maliyetli 36 aya kadar vadeli bir kredi paketini hayata geçirdik. Personel maaşlarını kamu bankalarından ödeyen firmalara, istihdamı azaltmamaları şartıyla, önümüzdeki 3 aylık personel gideri kadar ilave likit sağladık. Kredi Garanti Fonunun limitini 50 bin liraya ve toplam kapasitesini de 850 bin kredi talebini karşılayacak şekilde 450 milyar liraya yükselttik. Reeskont kredilerinin geri ödemelerini 90 gün daha uzatarak 50 milyar liralık bir kaynağı ihracatçılarımızın kullanımına sunduk” diye konuştu. Erdoğan, “Sosyal yardım programlarımızda kayıtlı 2 milyon haneye biner lira nakit yardımı yapıyoruz. Kısa çalışma ödeneğin şartlarını kolaylaştırdık. En düşük emekli maaşını bin 500 liraya yükselttik. Emeklilerimizin bayram ikramiyesini öne çektik. Asgari ücret desteğini yaygınlaştırdık. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarımızın ödeneklerini artırdık. Yükseköğrenim yurtlarında kalan öğrencilerden, Mart ayında yurtta kalmadıkları günlerin ücretlerini iade ediyor, Nisan, Mayıs ve Haziran ayları için de ücret almıyoruz. Öğrencilerimizin kredi ve burs ödemelerinde de herhangi bir kesinti yapmıyoruz. Yine öğrencilerimizin kredi geri ödemeleri, Nisan, Mayıs ve Haziran ayı için ilave bir maliyet yansıtılmadan ertelenebilecek. Halen 41 ilimizdeki yükseköğrenim yurtlarımızda, yurt dışından gelen 21 bin 500 vatandaşımızı 14 günlük karantina kuralına göre misafir ediyoruz. İlk ve orta öğrenimdeki öğrencilerimize 8 cigabayta kadar ücretsiz internet imkanı getirdik. Yaşadığımız dönemin kahramanları olan sağlıkçılarımıza, 6 milyar liralık ilave bir destekle performans ödemelerini en üst tavandan yapıyoruz. Yine sağlıkçılarımızın her birine, TÜRKSAT üzerinden 100'er cigabayt ücretsiz internet kotası veriyoruz” dedi. “Tarım ürünlerinin üretiminde kendi kendimize yeterlilik oranımız yüzde 100'ün üzerindedir” “Çiftçilerimize destek olmak için 2020 yılı tarımsal desteklerinin yarıya yakınını bugüne kadar ödedik” diyen Erdoğan, “Hububat ve sebze başta olmak üzere hemen tüm tarım ürünlerinin üretiminde kendi kendimize yeterlilik oranımız yüzde 100'ün üzerindedir. Bu dönemde yoğun talebi olan bakliyat, makarna, temizlik malzemesi, yağ gibi ürünlerin üretimlerinde 3 katına varan artışlar sağladık. Gerekirse bu kapasiteleri çok daha fazla artırma imkanına sahibiz. Aldığımız her tedbirle, devletimizin vatandaşının yanında olduğunu gösterdik” şeklinde konuştu. “'Biz Bize Yeteriz Türkiyem' diyerek Milli Dayanışma Kampanyası başlatıyoruz” “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” sloganıyla bir kampanya başlatıldığını belirten Erdoğan, “Sivil toplum kuruluşlarımızın, imkanları çerçevesinde ihtiyaç sahiplerine destek olmaya çalıştığını biliyoruz. Bu konuda da devletin öncülük etmesi gerektiğini gördüğümüz için milli dayanışma kampanyası başlatıyoruz. 'Biz Bize Yeteriz Türkiyem' diyerek başlattığımız bu kampanya için, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız tarafından, şu anda bilgileri ekranda gözüken bir yardım hesabı açıldı. Ayrıca, yine ekranda gözüken kısa mesaj numaraları üzerinden de bağış yapılabilecek. Amacımız, yevmiye ile geçimini sürdüren kesimler başta olmak üzere, alınan tedbirlerden dolayı mağdur olan dar gelirli vatandaşlarımıza ilave destek sağlamaktır. Her ilimizde ve ilçemizde bulunan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarımız aracılığıyla ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızı belirleyip, bu yardımları kendilerine sunacağız. Gerekirse muhtarlıklarımızı da devreye alarak, kampanyada toplanan paraların en doğru şekilde yerine ulaşmasını temin edeceğiz” diye konuştu. “Kampanyayı 7 aylık maaşımı bağışlayarak açıyorum” “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” kampanyasına 7 aylık maaşını bağışladığını söyleyen Erdoğan, “Kampanyayı, şahsım olarak, 7 aylık maaşımı bağışlayarak açıyorum. Biraz önceki toplantımızda bakan arkadaşlarımız da, aynı şekilde bu ayki maaşlarını kampanyaya bağışlama kararı aldılar. Tabii bazı bakanlarımız çok daha yüksek bağış rakamları da ifade ettiler. Meclis'teki tüm milletvekillerimizi, AK Parti başta olmak üzere tüm partilerimizin teşkilatlarını, tüm belediye başkanlarımızı, bürokratlarımızı kampanyaya katılmaya davet ediyoruz. Tabii en büyük katkıyı da iş adamlarımızdan, hayırseverlerimizden bekliyoruz. Zekatlarını Ramazan ayında dağıtmayı düşünen vatandaşlarımız da bu kampanyaya katılarak, hayır yarışında yerlerini alabilirler. Kampanyamıza yapılan yardımların şimdiden Hak katında kabul olmasını diliyorum. İnşallah yaşadığımız sıkıntılı günleri geride bıraktığımızda, hatırlayacağımız en güzel şeylerden biri de, işte bu birlik, beraberlik, kardeşlik, dayanışma fotoğrafımız olacaktır” dedi. #urfahaber #urfayazar #urfa #sanliurfa #urfagündemi #urfasondakika #haber #sondakikahaber #haberler
0 notes
Text
Tarım çağına hoş geldiniz
Şu an yaşanılan küresel salgın dünyayı eve kapattı.
Bu kapanma herkesi içe dönmeye, özeleştiri yapmaya, yaşam tarzıyla ilgili yeni arayışlara zorluyor.
Sanırım çokları kendileri ve ülke geleceği için sağlığın, onunla özdeşleşen gıda güvenliği ve yeterliliğinin ne kadar önemli olduğunun yeni yeni farkına varmaya başladı.
Birilerinin; uzun süredir düşündüğü, dillendirdiği ama çok da kaale alınmadığı şeylerin bugün ne kadar hayati önem taşıdığının tüm dünya farkına vardı.
Polen ve propolisin immun (bağışıklık) yapısını güçlendirmek için taşıdığı önem yeni yeni anlaşılıyor adeta. Balın yanına polen, propolis, arı sütü hatta arı ekmeği (perga) konulacak.
Bugün bütün tv kanalları, gazete ve sosyal mecralar propolis diyor.
Uzmanlar kuzu ve oğlak etiyle birlikte küçükbaş hayvan ürünlerini ısrarla tavsiye ediyor.
Artık sütün kaynağına inilecek.
Şeker, şeker pancarından üretilecek.
Daha çoktan ziyade daha sağlıklı-daha doğal üretim bilinci yayılıyor.
Eve kapanan insanlar marketlerde bulunan gıda ürünlerinin tarladan geldiğini adeta yeni yeni fark ettiler.
Her gün market raflarının dolup boşaldığına, insanların evlerde yeterli gıda stoku yapma telaşına şahit oluyoruz.
Aynı insanlar yurtdışı kapıları kapalı (ithalat yok) olmasına rağmen rafların her gün yeniden dolduğunu görünce “iyi ki bizde var” motivasyonuyla panik yapmıyorlar.
Türkiye iklimiyle, toprağıyla, biyoçeşitliliği ile çok zengin bir ülke.
İyi planlanmış tarım politikaları ile de dünyanın en güçlü tarım ülkelerinden biri olabilir.
Toplum, sağlık çalışanlarını her akşam saat 21’de pencere veya balkondan sesli olarak; çiftçileri ise her sofra başında sessiz ve derinden alkışlıyor.
İster bardağınıza süt dökün, ister bir elma ısırın, bugün yenilen yemeğin çalışkan çiftçilerden ve çiftliklerden geldiğini daha iyi anlıyoruz.
Gazeteler tam sayfa “iyi ki tarım var” haberleri yapıyor.
Salgın sürecinde tarımsal faaliyetler haber değeri taşımaya başladı.
TV kanalları, sosyal platformlar, sanal iletişim kanalları yoğun olarak tohum, makarna, buğday, et, süt, arı ürünleri vs. haberleri yapıyor
Tarım platformu algısı olağanüstü arttı.
Tarım kanalları daha çok izlenecek.
Bu süreç sonrasında çoban ve çiftçi sayısı kesinlikle artacak.
Korona yeni devrimle, dönüşümle, aslına rücu ettirdiği sektörel hamle ile geldi.
Bu süreçte hem halkın hem de devletin tarıma bakışı değişti.
Evde kalan bireyler zengin-yoksul benzer tüketimle yaşamlarını devam ettirdiler.
Bu süreçte çiftçilerin, çobanların, köylülerin, kendi yiyeceğini üretenlerin yaşam konforu; tüketen, israf eden, değer bilmeyen, yaşamın anlamının farkına varamayan zenginlerin üzerine çıktı.
Ölümle yüzleşme, insan olduğunun farkına varma, sahip olunan zenginliğin bazen hiç işe yaramayacağı idraki insani duyguları zirve yaptırdı.
Bu süreçte gıdayla beslenen ölümlü bir canlı olduğumuzu hatırladık.
Kısaca; tarım, ülkelerin gündemindeki gerçek (hak ettiği) yerini alıyor.
Dünya yeni düzenine, hakim sektörüne yeniden kavuşuyor.
Yeni tarım toplumuna, tarım çağına hoş geldiniz.
Ahmet Ulusoy
01.04.2020
YeniŞafak Gazetesi
•&•
https://www.yenisafak.com/yazarlar/ahmetulusoy/tarim-cagina-hos-geldiniz-2054708
0 notes
Text
Cumhurbaşkanı Erdoğan 7 Aylık Maaşını Bağışladı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Ulusa Sesleniş' konuşması yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı sonrası koronavirüsle mücadele kapsamında alınan kararları açıkladı. Milli Dayanışma Kampanyası başlattıklarını açıklayan Cumhurbaşkanı, 7 aylık maaşını da kampanyaya bağışladığını duyurdu. Cumhurbaşkanı yeni paket kapsamında, vergilerin de 6 ay ertelendiğini duyurdu. Erdoğan konuşmasında, "İlk ve orta öğrenimdeki öğrencilerimize 8 CİGABAYT’a kadar ücretsiz internet imkanı getirdik. Yaşadığımız dönemin kahramanları olan sağlıkçılarımıza, 6 milyar liralık ilave bir destekle performans ödemelerini en üst tavandan yapıyoruz. Yine sağlıkçılarımızın her birine, TÜRKSAT üzerinden 100’er CİGABAYT ücretsiz internet kotası veriyoruz" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı, sosyal yardım programlarında kayıtlı 2 milyon haneye bin lira nakit yardımı yapılacağını da açıkladı. Kabine Toplantısı Sonrası Millete Sesleniş https://t.co/WbHJBcM8b4 — Recep Tayyip Erdoğan (@RTErdogan) March 30, 2020 Erdoğan’ın konuşma metni şöyle: Aziz Milletim, Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Kabinemizin 25’inci toplantısını biraz önce tamamladık. KOVİD-19 hastalığına karşı aldığımız tedbirler sebebiyle, bu toplantımızı telekonferans yöntemiyle gerçekleştirdik. Toplantımızda, bakan arkadaşlarımızla sağlık önlemleri, gıda güvenliği, kamu güvenliği gibi hususları etraflıca ele aldık. Salgının ilk günlerinden itibaren, Sağlık Bakanlığımız bünyesinde oluşturduğumuz Bilim Kurulumuzun tavsiyeleri doğrultusunda, sağlık tedbirlerini eksiksiz hayata geçiyoruz. Sağlık altyapımız, gerek personel, gerek ilaç ve malzeme, gerekse yoğun bakım yatağı açısından, hamdolsun, diğer ülkelere göre oldukça iyi durumdadır. Maskeden tanı kitine ve bağışıklık sistemini güçlendirici kimi ilaçlara kadar hemen her ihtiyacımızı kendimiz karşılayabiliyoruz. Şu ana kadar hastanelerimiz ile diğer sağlık birimlerimize, 24 milyon cerrahi maske, 3 milyonun üzerinde N-95 maske, bir milyonun üzerinde koruyucu tulum, 181 binin üzerinde koruyucu gözlük dağıttık. Bu malzemelerin üretimlerini daha da artırma imkanına sahibiz. Mevcut hastanelerimizi güçlendirme yanında, yeni hastanelerimizi de süratle hizmete açıyoruz. Gerçekten çok modern bir sağlık tesisi olan, Şehir Hastanesi standartlarındaki 600 yataklı Okmeydanı Hastanemiz bugün itibariyle hizmet vermeye başladı. Yine Şehir Hastanesi statüsündeki 1.150 yatak kapasiteli Kartal Hastanemizi de bir süre önce hizmete sunmuştuk. İkitelli Şehir Hastanemizi ise, 520’si yoğun bakım olmak üzere 2 bin 682 yatak kapasitesiyle Mayıs ayında hizmete açmayı planlıyoruz. Ülkemizin en modern hastanelerinden biri olacak 1.000 yataklı Göztepe Şehir Hastanemizin inşasında da sona yaklaştık, inşallah onu da Eylül ayında hizmete alacağız. Böylece Türkiye, sağlık altyapısında zaten güçlü olan yerini, daha da sağlamlaştırmış olmaktadır. KOVİD-19 hastalığı sürecinde tedbirlerimizi, hamdolsun, pek çok ülkeden daha erken aldık ve hayata geçirdik. Aşama aşama ilave tedbirleri de yürürlüğe sokuyoruz. Gıda konusunda da herhangi bir sıkıntımız yok. Ülkemiz, tüm temel gıda maddelerini kendisi ürettiği için, hem stoklarımız, hem de tedarik zincirlerimizin işleyişi, ihtiyacımızı karşılayacak düzeydedir. Kamu güvenliği konusunda ise milletimizin dirayetli tutumu ve emniyet birimlerimizin gayretleri neticesinde, kayda değer bir sıkıntı yaşamıyoruz. Bu vesileyle, tüm sağlık görevlilerimize, güvenlik güçlerimize, gıda ve ihtiyaç malzemelerinin halkımıza ulaştırılmasını sağlayan esnafımıza, üretimi devam ettiren sanayicimize ve işçilerimize şükranlarımı sunuyorum. Aziz Milletim… Türkiye, Avrupa ve Amerika’ya kıyasla, bu hastalığın yayılmasının üstesinden gelmeye en yakın ülkelerden biridir. Vatandaşlarımızın, her geçen gün daha bilinçli bir şekilde tedbirlere uyduğunu görüyoruz. Salgın sürecinde en önemli hususlardan biri sağlık sistemimizi ayakta tutmaktır. Sağlık kuruluşlarımızın personel ve araç-gereç imkanlarınıne kadar yüksek oranda KOVİD-19 hastalığı ile mücadeleye tahsis edersek, salgınla o derece etkili şekilde baş edebiliriz. Ayrıca, bu tür durumlarda sağlık kuruluşları salgın merkezi haline dönüşebiliyor. Bunun için vatandaşlarımızın, gerçekten acil olmayan durumlar dışında hastaneye gitmemelerini hassaten rica ediyorum. Okullarda uzaktan eğitime geçerek, kamuda ve özel sektörde evden çalışma yöntemini devreye alarak, yaşlılarımıza özel ihtimam göstererek, sokaktaki hareketliliği büyük ölçüde azalttık. İnsanların toplu olarak bulunduğu tüm mekanların faaliyetlerine ara vermesi de, evde kalma çağrımızın hayata geçmesine önemli katkı sağladı. Son olarak, kara, hava ve deniz yollarıyla yapılan şehirlerarası ulaşımı sınırlandırdık. Gerekirse, şehiriçi ulaşımda da benzer yöntemleri devreye sokabiliriz. Günlük test sayısını 10 bine ulaştırdık. HER YOLA BAŞVURMAKTA KARARLIYIZ Tespit yapılan kişi, hastalık belirlenen vaka, vefat ve taburcu rakamlarımızı, şeffaf bir şekilde her gün milletimizle paylaşıyoruz. Virüsün yayılmasını önlemek için her yola başvurmakta kararlıyız. Halihazırda ülke genelinde köy ve mahalle statüsündeki 39 yerleşim birimimiz karantina altındadır. Benzerörneklerin yaygınlaşmasının önüne geçmenin tek yolu, her birimizin kendi karantinasını kendi uygulamasıdır. Burada en önemli hassasiyetimiz, temel ihtiyaç maddelerinin arzında sürekliliği sağlamak ve ihracatı desteklemek için üretimin kesintisiz sürmesini temin etmektir. Türkiye, her hal ve şart altında üretime devam etmek, çarklarının dönmesini sağlamak zorunda olan bir ülkedir. Üretimini sürdüren şirketlerin çalışanlarının sağlığını koruması için gereken tedbirleri en sıkı şekilde almalarını sağlayacağız. Kendimizle birlikte dostlarımızın da ihtiyaçlarını karşılamanın gayreti içindeyiz. Bu çerçevede, içinde bulundukları şu zor günlerde pek çok ülkeye sağlık ve temizlik malzemesi gönderdik. Son olarak, salgından en olumsuz etkilenen ülkelerden biri olan İspanya’ya bir uçak dolusu malzemeyi birkaç gün içinde naklediyoruz. Aynı şekilde sıkıntılı bir dönemden geçen İtalya’ya da, Kızılay aracılığıyla bir gemi dolusu yardım malzemesi ulaştırdık. Üretimini kendi yaptığımız malzemeleri gönderdiğimiz başka ülkeler de var. Türkiye ne kadar güçlü olursa, dostlarına da o derecede fazla yardım eli uzatabilecektir. Ülkemizdeki tüm kalkınma ajanslarının, bu hastalıkla mücadele için yapacakları yenilikçi çalışmalara destek vereceğiz. Sağlığımız ve güvenliğimiz için gereken her türlü tedbiri alarak, bu doğrultuda yolumuza devam edeceğiz. İşi olmayan, zorunluluğu bulunmayan vatandaşlarımız gönüllü karantina ile kendilerini ne kadar evde tutarlarsa, hayatımızın normale dönme süreci o kadar kısalacaktır. Temizlik ve mesafe kurallarına riayet edilmesi, hastalığın kırılma zincirine çok önemli katkı yapacaktır. Nice sıkıntıyı birlikte göğüslediğimiz, nice mücadeleyi birlikte yürüttüğümüz milletimizle ele ele vererek, Rabbimizin yardım ve inayetiyle inşallah bu musibetin de üstesinden geleceğiz. Yeter ki kurallara uyal��m, tedbiri elden bırakmayalım, başaracağımıza inanalım. Hiçbir virüs bizim birliğimizden, beraberliğimizden, kardeşliğimizden daha güçlü değildir. Hiçbir hastalık önümüzdeki aydınlık yarınların önüne geçemez. Hiçbir tehdit bizi hedeflerimize vazgeçiremez. Çünkü biz Türkiye'yiz. Çünkü biz Türk Milletiyiz. Aziz Milletim… Medeniyetimiz ve kültürümüz, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma üzerine kuruludur. Devlet olarak, açıkladığımız ekonomik ve sosyal destek paketleriyle, her kesimden insanımızın yanında olduğumuzu gösterdik, göstermeye devam ediyoruz. İstihdamın sürmesini sağlamak için, esnafımıza, sanatkarımıza, küçük ve orta ölçekli işletmelerimize, ihracatçılarımıza pek çok erteleme ve destek düzenlenmesini hayata geçirdik. 6 AY SÜRE ERTELEDİK Ülkemizdeki 2 milyondan fazla vergi mükellefinin 54 milyar lirayı bulan muhtasar, KDV ve pirim ödemelerini 6 ay süreyle erteledik. Nakit akışı bozulan KOBİ’ler ve diğer firmalara, mevcut kredilerinin 6 aya kadarı ödemesiz olmak üzere, 12 aya kadar ilave süre tanınmasını sağladık. Sektör ayrımı gözetmeksizin tüm kurumsal ve ticari firmalara işletme sermayesi desteği için 6 ayı ödemesiz 36 ay vadeli ve yıllık yüzde 7,5 maliyetli kredi imkanı getirdik. Esnaflarımızın hem Nisan, Mayıs, Haziran ayı ödemelerini faizsiz öteledik, hem de yüzde 4,5 maliyetli 36 aya kadar vadeli bir kredi paketini hayata geçirdik. Personel maaşlarını kamu bankalarından ödeyen firmalara, istihdamı azaltmamaları şartıyla, önümüzdeki 3 aylık personel gideri kadar ilave likit sağladık. Kredi Garanti Fonunun limitini 50 bin liraya ve toplam kapasitesini de 850 bin kredi talebini karşılayacak şekilde 450 milyar liraya yükselttik. Reeskont kredilerinin geri ödemelerini 90 gün daha uzatarak 50 milyar liralık bir kaynağı ihracatçılarımızın kullanımına sunduk. Sosyal yardım programlarımızda kayıtlı 2 milyon haneye biner lira nakit yardımı yapıyoruz. Kısa çalışma ödeneğin şartlarını kolaylaştırdık. En düşük emekli maaşını 1.500 liraya yükselttik. Emeklilerimizin bayram ikramiyesini öne çektik. Asgari ücretdesteğini yaygınlaştırdık. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarımızın ödeneklerini artırdık. Yükseköğrenim yurtlarında kalan öğrencilerden, Mart ayında yurtta kalmadıkları günlerin ücretlerini iade ediyor, Nisan, Mayıs ve Haziran ayları için de ücret almıyoruz. Öğrencilerimizin kredi ve burs ödemelerinde de herhangi bir kesinti yapmıyoruz. Yine öğrencilerimizin kredi geri ödemeleri, Nisan, Mayıs ve Haziran ayı için ilave bir maliyet yansıtılmadan ertelenebilecek. Halen 41 ilimizdeki yükseköğrenim yurtlarımızda, yurt dışından gelen 21 bin 500 vatandaşımızı 14 günlük karantina kuralına göre misafir ediyoruz. İlk ve orta öğrenimdeki öğrencilerimize 8 CİGABAYT’a kadar ücretsiz internet imkanı getirdik. Yaşadığımız dönemin kahramanları olan sağlıkçılarımıza, 6 milyar liralık ilave bir destekle performans ödemelerini en üst tavandan yapıyoruz. Yine sağlıkçılarımızın her birine, TÜRKSAT üzerinden 100’er CİGABAYT ücretsiz internet kotası veriyoruz. Çiftçilerimize destek olmak için 2020 yılı tarımsal desteklerinin yarıya yakınını bugüne kadar ödedik. Hububat ve sebze başta olmak üzere hemen tüm tarım ürünlerinin üretiminde kendi kendimize yeterlilik oranımız yüzde 100’ün üzerindedir. Bu dönemde yoğun talebi olan bakliyat, makarna, temizlik malzemesi, yağ gibi ürünlerin üretimlerinde 3 katına varan artışlar sağladık. Gerekirse bu kapasiteleri çok daha fazla artırma imkanına sahibiz. Velhasıl aldığımız her tedbirle, devletimizin vatandaşının yanında olduğunu gösterdik. Sivil toplum kuruluşlarımızın da, imkanları çerçevesinde ihtiyaç sahiplerine destek olmaya çalıştığını biliyoruz. BU AYKİ MAAŞIMI BAĞIŞLIYORUM Bu konuda da devletin öncülük etmesi gerektiğini gördüğümüz için MİLLİ DAYANIŞMA KAMPANYASI başlatıyoruz. “BİZ BİZE YETERİZ TÜRKİYEM” diyerek başlattığımız bu kampanya için, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız tarafından, şu anda bilgileri ekranda gözüken bir yardım hesabı açıldı. Ayrıca, yine ekranda gözüken kısa mesaj numaraları üzerinden de bağış yapılabilecek. Amacımız, yevmiye ile geçimini sürdüren kesimler başta olmak üzere, alınan tedbirlerden dolayı mağdur olan dar gelirli vatandaşlarımıza ilave destek sağlamaktır. Her ilimizde ve ilçemizde bulunan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarımız aracılığıyla ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızı belirleyip, bu yardımları kendilerine sunacağız. Gerekirse muhtarlıklarımızı da devreye alarak, kampanyada toplanan paraların en doğruşekilde yerine ulaşmasını temin edeceğiz. Kampanyayı, şahsım olarak, bu ayki maaşımı bağışlayarak açıyorum. Biraz önceki toplantımızda bakan arkadaşlarımız da, aynı şekilde bu ayki maaşlarını kampanyaya bağışlama kararı aldılar. Tabii bazı bakanlarımız çok daha yüksek bağış rakamları da ifade ettiler. Meclis’teki tüm milletvekillerimizi, AK Parti başta olmak üzere tüm partilerimizin teşkilatlarını, tüm belediye başkanlarımızı, bürokratlarımızı kampanyaya katılmaya davet ediyoruz.
Tabii en büyük katkıyı da iş adamlarımızdan, hayırseverlerimizden bekliyoruz. ZekâtlarınıRamazan ayında dağıtmayı düşünen vatandaşlarımız da bu kampanyaya katılarak, hayır yarışında yerlerini alabilirler. Kampanyamıza yapılan yardımların şimdiden Hak katında kabul olmasını diliyorum. İnşallah yaşadığımız sıkıntılı günleri geride bıraktığımızda, hatırlayacağımız en güzel şeylerden biri de, işte bu birlik, beraberlik, kardeşlik, dayanışma fotoğrafımız olacaktır. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla… Read the full article
#BizBizeYeteriz#EvdeKal#EvdeKalSağlıklıKal#EvdeKalTürkiye#HayatEveSığar#KDV#KOBİ#RecepTayyipErdoğan#UlusaSesleniş
0 notes
Text
Kovid-19'un belalısı 'güçlü bağışıklık sistemi'
Küresel salgın olarak tüm dünyayı etkileyen yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak için hijyen kurallarına uyumun yanında güçlü bağışıklık sisteminin önemine de işaret edilirken, bu dönemde özellikle dengeli ve zengin beslenme, kaliteli uyku ile egzersizin güçlü immün sistemi için temel unsurlar arasında olduğu bildiriliyor. Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) pandemi olarak kabul ettiği Kovid-19 salgını ile mücadelenin kesintisiz ve etkin sürdürülebilmesinde bireysel olarak alınacak tedbirler, en önemli unsurlar olarak öne çıkıyor. Kovid-19'dan korunmada kişisel hijyen kurallarına uyum kadar, güçlü bağışıklığın da önemine dikkat çekilirken, bunun doğru beslenme, kaliteli uyku ve egzersiz birleşimiyle desteklenebileceği vurgulanıyor. Konuya ilişkin İstinye Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, "Bağışıklık sistemini harekete geçirecek bir beslenme biçimi veya özel bir besin takviyesi henüz yok ancak besin hijyenini (iyi yıkamak) sağlayarak bireyler kendilerini enfeksiyona karşı koruyabilirler. İmmün sistemimizin fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde sürdürülmesinde bakır, folat, demir, selenyum, çinko, A, B6, B12, C ve D vitaminleri gibi birçok besin öğesi önemli rol oynamaktadır. Bu besinlerin kaynaklarını dengeli bir beslenme düzeni ile tüketmek, bağışıklık fonksiyonlarını destekleyecektir." diye konuştu. "Besinlerde çeşitlilik sağlayın" Elmacıoğlu, iyi bir diyetin, sağlık için önemli olduğunu belirterek, "Çeşitli besinlerden oluşmuş beslenme örüntüsü, genel iyilik halini destekler, kalp hastalığı, felç, bazı kanserler, diyabet ve osteoporoz (ince kemikler) gibi sağlık problemlerinin riskini azaltabilir ve kilonuzu yönetmenize yardımcı olabilir. Mantıklı bir şekilde yemelisiniz, çeşitli yiyeceklerden oluşan bir diyet seçmek, sigara içmemek ve ev içinde bile aktif kalmak sağlığınızı artırmanın harika yoludur." ifadelerini kullandı. Tüm besin gruplarından dengeli ve çeşitli bir biçimde oluşturulmuş öğünlerin sağlıklı beslenme hedeflerine ulaşmada bireylere yardımcı olacağını dile getiren Elmacıoğlu, günlük beslenmede aşırı yağ, tuz ve şekere sahip yiyeceklere ihtiyaç olmadığını kaydetti. Elmacıoğlu, beslenme alışkanlıklarını ve besin örüntüsünü sağlıklı hale getirmek için şu önerilere kulak verilmesi gerektiğini belirtti: Günde 5 porsiyon sebze-meyve tüketin. Besinlerinizde çeşitlilik sağlayın. Tam tahıl ürünlerini tercih edin. Biyoyararlılığı yüksek protein kaynaklarından yararlanın. Kurubaklagiller, balık eti, tavuk eti, yumurta, kırmızı et gibi kaynakları tüketirken, kırmızı etin aşırı yağlı kısımlarını veya tavuk etinin derisini tüketmemeye özen gösterin. Haftada mümkün olursa 1-2 porsiyon gibi balık kaynaklarını tüketin. Günde 3 porsiyon kadar süt ürünleri tüketmeye özen gösterin. Süt ürünlerini tercih ederken bunun 1 porsiyonunu yoğurt, 1 porsiyonunu süt ve 1 porsiyonunu peynir olarak tüketebilirsiniz. Yağ tüketiminde trans yağlardan kaçınmalı, az miktarda doymuş, daha fazla tekli doymamış ve çoklu doymamış yağ asitlerinden dengeli bir tüketim sağlamalısınız. Şeker ve yağ içeriği yüksek besinler, enerji içeriği bakımından da yüksektir. Bu tür besinler, beslenmemizde daha az yağ veya daha az şeker içeren, besleyicilik değeri yüksek olan besinler ile yer değiştirmelidir. "Besleyiciliği yüksek kaliteli besinleri tercih edin" Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, sosyal izolasyon sürecinde tüketilen besinlerden en iyi şekilde yararlanılması gerektiğini anlatarak, şöyle devam etti: Öncelikle, normalde tüketilen besin miktarlarından fazlasını almak veya yersiz bir panik haliyle stok yapmak zorunda değilsiniz. Sağlıklı bir bireyseniz, gerekli öneriler ve hijyen koşullarına uyarak alışverişinizi yapabilirsiniz. Bu süreçte en doğru alışveriş önerisi, besleyicilik oranı yüksek, uzun süre dayanabilen besinlere yönelmek ve ihtiyacımızdan fazlasını almamaya gayret göstererek israfı önlemektir. Taze besinlerinizi dayanıklılık süreleri içinde öncelikli olarak kullanmaya özen gösterin. Taze besinlerden, özellikle kök sebzelerinin raf ömürlerinin uzun olduğu ve bunların tercih edilebileceği bilinmelidir. Elmacıoğlu, salata yapraklarının ve taze otların da dikkatlice yıkayıp, durulayıp kurutulduktan sonra, uygun bir şekilde buzdolabında saklanabileceğini söyledi. Genel gıda güvenliği tavsiyelerine uymaya devam edilmeli Şu anda Kovid-19'un yiyecekleri işlerken veya hazırlarken bulaştığını gösteren hiçbir kanıt olmadığını, bu nedenle genel gıda güvenliği tavsiyelerine uymaya devam edilmesi gerektiğini dile getiren Elmacıoğlu, yemek hazırlarken ellerin iyice yıkanması, yüzeylerin temizlenmesi ve çiğ et/balığın diğer gıdalardan ayrılmasının önemli olduğunu anlattı. Elmacıoğlu, gıda güvenliği rehberlerinin önerdiği gıda güvenliği kurallarına uymanın, dayanıklı, besleyici değeri yüksek kaliteli besinleri tercih etmenin, gıda ve kişisel hijyene özen göstermenin başlıca önerileri olduğunu aktardı. Gün içerisinde sıvı gereksinmesini başta su olmak üzere, ayran, maden suyu gibi seçenekler ile desteklemek gerektiğini, bu nedenle aşırı çay ve kahve tüketiminden uzak durulmasını öneren Elmacıoğlu, "Unutulmamalıdır ki bağışıklık sistemi sadece beslenme ile güçlendirilmez. Ancak sağlıklı beslenme alışkanlıklarına sahip olmak bağışıklık fonksiyonlarını destekler. Bu süreçte fiziksel aktivite, yeterli sıvı alımı, sağlıklı yeterli ve dengeli besin tercihleri, düzenli uyku bize yardımcı olacaktır." ifadelerini kullandı. İzolasyon süreci için bu önerilere dikkat İç Hastalıkları ve Metabolizma Uzmanı Dr. Ayça Kaya da "Kovid-19 ile mücadele için sosyal izolasyonun yanında, bağışıklık sistemimizi güçlü tutan doğru beslenme, kaliteli uyku ve yeterli egzersizi kapsayan bir yaşam tarzı oluşturmak önemlidir." dedi. Kaya, bu zor dönemi olabildiğince rahat atlatmak için tüketilen gıdaların protein, lif, vitamin, mineral ve antioksidanlardan zengin olmasının güçlü bir bağışıklık adına büyük önem taşıdığını söyledi. Doğru miktarda protein alımının oldukça önemli olduğunu, haftada 2 kez balık tüketerek, günlük beslenmede ceviz/badem/fındık, keten tohumu bulundurarak Omega-3 ihtiyacının karşılanabileceğini anlatan Kaya, şu bilgileri verdi: Evde oturduğumuz dönemlerde doğru karbonhidrat kaynaklarına yönelmeliyiz. Unutmayalım güçlü bağışıklık sistemi güçlü bağırsak sağlığından geçer. Bağırsak floranızın güçlü olması açısından ev yapımı turşu, şalgam suyu, yoğurt, kefir, peynir gibi probiyotik kaynaklarını ve yağlı tohumlar, soğan, sarımsak, muz, elma, kuru baklagiller, yulaf gibi prebiyotik kaynaklarını tüketin. Tabağımızın en az yarısını salata ve sebzeyle doldurup kalan yarısına yoğurt gibi önemli bir süt grubu üyesini, diğer kalan kısımlarına da et ve karbonhidrat türü besinleri koymalıyız. Günlük yağ ihtiyacınızı karşılamak bağışıklık sistemimiz için önemli ancak ihtiyacımızdan fazla olan yağdan kaçınmalıyız. Kan şekerini hızla yükselten şeker, şekerli yiyecek ve içecekler, beyaz ekmek de dahil hamur işi ürünlerden, işlenmiş et ürünleriyle aşırı tuz içeren besinlerden ve vitamin, mineral emilimini olumsuz etkileyebildiği için alkollü içeceklerden uzak durun. Kaya, gün içerisinde yeterli miktarda su içmenin de oldukça önemli olduğunu ancak özellikle enfeksiyon durumlarında su tüketiminin daha özenli şekilde artırılması gerektiğini belirterek, günde en az 8-10 bardak su tüketilmesini önerdi. Ayrıca Kaya, güçlü bağışıklık sistemi için günde 6-8 saat kesintisiz olarak uyunması gerektiğini ifade etti. Güçlü bağışıklık için vitaminler olmazsa olmaz İç Hastalıkları ve Metabolizma Uzmanı Dr. Ayça Kaya, koronavirüse karşı bağışıklık sistemini güçlü tutmak için belirli mikro besinlere özellikle ihtiyaç olduğunu, Çin'de yayımlanan güncel bir derlemede koronavirüsle mücadele için A, B, C, D ve E vitaminlerinin, selenyum, çinko, demir minerallerinin ve Omega-3 çoklu doymamış yağ asitlerinin öneminin vurgulandığını aktararak, şu bilgileri verdi: A ve D vitamini: Karaciğer, balık, süt, yumurta, peynir, yoğurt, ıspanak, maydanoz, mercimek, pırasa, brokoli, pazı, havuç, patates ve bezelyeden karşılanabilir. D vitamini: Eğer kan değerlerinizde D vitamini eksikliğiniz görünüyorsa, D vitamini takviyesi kullanmanız gereklidir. Ayrıca, her gün balkona veya pencereye çıkıp yarım saat el, kol ve yüzünüzü güneşlendirmek D vitamini ihtiyacınızın karşılanması için önemlidir. E vitamini: Ceviz, badem, fındık, gibi kuruyemişlerden, zeytinyağından ve yumurtadan karşılanabilr. C vitamini: Kivi, turunçgiller, brokoli, yeşil yapraklı sebzeler gibi kaynakları düzenli olarak tüketin. B vitamini: Tam tahıllı gıdalar, et/tavuk/balık, yumurta, süt ürünleri, yağlı tohumlar ve koyu yeşil yapraklı sebzeleri tüketmek bu ihtiyacı karşılamayı sağlar. Demir: Hücre oksijenlenmesi için en önemli minerallerden olan demiri sağlamak için kırmızı et, yumurta, karaciğer, kurubaklagiller, pekmez de günlük beslenmede düzenli olarak bulundurulmalı. Demir kaynaklarını C vitamini ile beraber tüketmek yararlılığını artıracaktır. Çinko ve selenyum: Kırmızı et, mantar, bezelye, kuru baklagiller, kabak çekirdeği, süt ürünleri ve yumurta ile bu ihtiyaçlar karşılanabilir. En önemli bağışıklık sistemi koruyucusunun hareket olduğuna işaret eden Kaya, ev içerisinde yeterli fiziksel aktivite düzeyini sağlayacak egzersizler yaparak bağışıklığa katkıda bulunabileceğini sözlerine ekledi. Read the full article
0 notes
Text
Yılbaşı Sofranız Kabusa Dönmesin http://ift.tt/2BJfFLO
Yeni Yıla Sağlıkla Girin…
Heyecanla beklenen bayram, yılbaşı gibi özel günlerde yoğunlaşan alışveriş trafiği ve sevdiklerimizle bir araya geldiğimiz kalabalık sofralar, gıda güvenliği önlemlerinin önemini bir kat daha arttırıyor.
Bayram, yılbaşı gibi özel günlerde yoğunlaşan alışveriş trafiği ve birlikte olunan kalabalık yemekler gıda risklerini arttırıyor. Böyle dönemler sahteciler için de bulunmaz bir fırsat yaratıyor. Yaklaşan yeni yıl öncesinde gerek fırsatçı kayıt dışı üreticilerin gerekse uygun koşullarda üretilmemiş, saklanmamış, hazırlanmamış gıdaların neden olabileceği sağlık sorunlarını gündeme getiren Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, alışverişte, gıdaları hazırlama ve tüketmede böyle günlerde her zamankinden daha özenli ve dikkatli olunması gerektiğini söyledi.
Ülkemizde ve dünyada gıda güvenliğinin sağlanabilmesi için Gıda Güvenliği Derneği olarak bölgemizde konusu salt gıda güvenliği odaklı tek kongre olma özelliği taşıyan Gıda Güvenliği Kongresi‘ni iki yılda bir düzenlediklerini belirten Samim Saner, 6.’sı 3-4 Mayıs 2018 tarihlerinde düzenlenecek olan kongrede de gıda güvenliği konusunda bu ve buna benzer bir çok konunun ulusal ve uluslararası katılımcılar tarafından ele alınacağını, kongreye online kayıtların başladığını da bildirdi. http://ift.tt/2CbQgxOsi.org
Yeni yıla yaklaşırken gıda kaynaklı yaşanabilecek olumsuzluklara dikkat çeken Samim Saner, sevdiklerimizle paylaştığımız sofralarımızı tüm olumsuzluklardan uzak tutabilmemiz için alınması gereken basit tedbirleri hatırlattı. Samim Saner yılbaşı sofralarının kâbusa dönmemesi için basit ama etkili önerileri şöyle sıraladı;
Merdiven altı olarak tabir edilen kayıt dışı üretici ve satıcılardan ambalajsız, etiketsiz gıda ürünlerini kesinlikle satın almayın. Özellikle yılbaşı, bayram gibi dönemlerde daha yoğun tüketilen ürünlerde sahtecilik arayışlarının daha yoğun olduğunu unutmayın.
Aldığınız gıda ürünlerinin başta raf ömrü olmak üzere etiketlerini dikkatle okuyun. Amacınıza uygun ürünler satın aldığınızdan emin olun.
Alışveriş sırasında çiğ ve işlenmiş ürünleri, hayvansal ve hayvansal olmayan ürünleri, gıda ve gıda dışı ürünleri ayrı ayrı poşetleyin. Evinizde de aynı ilkelere uyulması gerektiğini unutmayın.
Alışverişte ve evde, gıdaların kendilerine uygun saklama koşullarında tutulduğundan emin olun.
Et, süt, yumurta gibi çabuk bozulabilen ürünleri yeterince satın alın, son tüketim tarihi geçmeden tüketin.
Eti (kanatlı veya kırmızı) yıkamadan pişirin.
Genel hijyen kurallarına özen gösterin. Pişirilmiş ürünlerin oda sıcaklığında 2 saatten fazla kalmamasına dikkat edin.
Evde veya yemeği hazır tüketeceğiniz ev dışı ortamlarda sıcak yemeklerin yeterince sıcak, soğuk yemeklerin ise yeterince soğuk olmasına özen gösterin. Ilık bekleyen yemeklerde riskin arttığını hatırlayın.
Et ürünlerinin merkez noktaları dahil iyi pişmiş olmasına özen gösterin.
Taklit, tağşiş ve gıda güvenliği risklerinin çok büyük bölümünün kayıtdışından uzak durarak ve basit hijyen kurallarını uygulayarak önlenebileceğini unutmayın.
Gıda Güvenliği Derneği Hakkında:
Ülkemizde gıda güvenliği bilincinin geliştirilmesinde, üretimden tüketime, yön verici, organize edici, yaygınlaştırıcı faaliyetlerde bulunan Gıda Güvenliği Derneği, 2003 tarihinde Türkiye Kalite Derneği (KalDer)’nin gıda sektöründeki üyelerinin ‘Temiz Mutfak’ projesi çalışmaları sırasında şekillenmiş; KalDer’in sürekli desteği, değerli bilgi ve deneyimlerini paylaşması, yapıcı ve destekleyici yaklaşımı ile gıda sektöründeki üyelerinin de özverili ve duyarlı çabaları sonucunda ayrı bir dernek olarak hayata geçirilebilmiştir.Gıda sektöründe çalışan büyük küçük tüm şirket, kişi ve kurumları gıda güvenliği ortak paydası altında toplamak,Gıda Güvenliği kavramının, tüm toplumda benimsenmesini ve yaygınlaştırılmasını sağlamak, tüketicinin en etkin ve itici güç olduğunun bilincinde olarak, tüketicinin eğitilmesini ve bu yolla güvenli gıdayı talep etmesini sağlamak, ulusal ve uluslararası düzeyde ilgili taraflarla işbirliğini geliştirici faaliyetlerde bulunmak, projeler geliştirmek gibi çalışmaları yürütmektedir.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2C9S22B via IFTTT
0 notes
Text
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Milli Dayanışma kampanyası başlatıyoruz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Dayanışma kampanyası başlatıldığını açıklayarak, "BİZ BİZE YETERİZ TÜRKİYEM” diyerek başlattığımız bu kampanya için yardım hesapları açıldı. Kampanyayı, şahsım olarak, bu ayki maaşımı bağışlayarak açıyorum. Biraz önceki toplantımızda bakan arkadaşlarımız da, aynı şekilde bu ayki maaşlarını kampanyaya bağışlama kararı aldılar." dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları; Aziz Milletim, Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Kabinemizin 25’inci toplantısını biraz önce tamamladık. KOVİD-19 hastalığına karşı aldığımız tedbirler sebebiyle, bu toplantımızı telekonferans yöntemiyle gerçekleştirdik. Toplantımızda, bakan arkadaşlarımızla sağlık önlemleri, gıda güvenliği, kamu güvenliği gibi hususları etraflıca ele aldık. Salgının ilk günlerinden itibaren, Sağlık Bakanlığımız bünyesinde oluşturduğumuz Bilim Kurulumuzun tavsiyeleri doğrultusunda, sağlık tedbirlerini eksiksiz hayata geçiyoruz. Sağlık altyapımız, gerek personel, gerek ilaç ve malzeme, gerekse yoğun bakım yatağı açısından, hamdolsun, diğer ülkelere göre oldukça iyi durumdadır. Maskeden tanı kitine ve bağışıklık sistemini güçlendirici kimi ilaçlara kadar hemen her ihtiyacımızı kendimiz karşılayabiliyoruz. Şu ana kadar hastanelerimiz ile diğer sağlık birimlerimize, 24 milyon cerrahi maske, 3 milyonun üzerinde N-95 maske, bir milyonun üzerinde koruyucu tulum, 181 binin üzerinde koruyucu gözlük dağıttık. Bu malzemelerin üretimlerini daha da artırma imkanına sahibiz. Mevcut hastanelerimizi güçlendirme yanında, yeni hastanelerimizi de süratle hizmete açıyoruz. Gerçekten çok modern bir sağlık tesisi olan, Şehir Hastanesi standartlarındaki 600 yataklı Okmeydanı Hastanemiz bugün itibariyle hizmet vermeye başladı. Yine Şehir Hastanesi statüsündeki 1.150 yatak kapasiteli Kartal Hastanemizi de bir süre önce hizmete sunmuştuk. İkitelli Şehir Hastanemizi ise, 520’si yoğun bakım olmak üzere 2 bin 682 yatak kapasitesiyle Mayıs ayında hizmete açmayı planlıyoruz. Ülkemizin en modern hastanelerinden biri olacak 1.000 yataklı Göztepe Şehir Hastanemizin inşasında da sona yaklaştık, inşallah onu da Eylül ayında hizmete alacağız. Böylece Türkiye, sağlık altyapısında zaten güçlü olan yerini, daha da sağlamlaştırmış olmaktadır. KOVİD-19 hastalığı sürecinde tedbirlerimizi, hamdolsun, pek çok ülkeden daha erken aldık ve hayata geçirdik. Aşama aşama ilave tedbirleri de yürürlüğe sokuyoruz. Gıda konusunda da herhangi bir sıkıntımız yok. Ülkemiz, tüm temel gıda maddelerini kendisi ürettiği için, hem stoklarımız, hem de tedarik zincirlerimizin işleyişi, ihtiyacımızı karşılayacak düzeydedir. Kamu güvenliği konusunda ise milletimizin dirayetli tutumu ve emniyet birimlerimizin gayretleri neticesinde, kayda değer bir sıkıntı yaşamıyoruz. Bu vesileyle, tüm sağlık görevlilerimize, güvenlik güçlerimize, gıda ve ihtiyaç malzemelerinin halkımıza ulaştırılmasını sağlayan esnafımıza, üretimi devam ettiren sanayicimize ve işçilerimize şükranlarımı sunuyorum. Aziz Milletim… Türkiye, Avrupa ve Amerika’ya kıyasla, bu hastalığın yayılmasının üstesinden gelmeye en yakın ülkelerden biridir. Vatandaşlarımızın, her geçen gün daha bilinçli bir şekilde tedbirlere uyduğunu görüyoruz. Salgın sürecinde en önemli hususlardan biri sağlık sistemimizi ayakta tutmaktır. Sağlık kuruluşlarımızın personel ve araç-gereç imkanlarını ne kadar yüksek oranda KOVİD-19 hastalığı ile mücadeleye tahsis edersek, salgınla o derece etkili şekilde baş edebiliriz. Ayrıca, bu tür durumlarda sağlık kuruluşları salgın merkezi haline dönüşebiliyor. Bunun için vatandaşlarımızın, gerçekten acil olmayan durumlar dışında hastaneye gitmemelerini hassaten rica ediyorum. Okullarda uzaktan eğitime geçerek, kamuda ve özel sektörde evden çalışma yöntemini devreye alarak, yaşlılarımıza özel ihtimam göstererek, sokaktaki hareketliliği büyük ölçüde azalttık. İnsanların toplu olarak bulunduğu tüm mekanların faaliyetlerine ara vermesi de, evde kalma çağrımızın hayata geçmesine önemli katkı sağladı. Son olarak, kara, hava ve deniz yollarıyla yapılan şehirlerarası ulaşımı sınırlandırdık. Gerekirse, şehiriçi ulaşımda da benzer yöntemleri devreye sokabiliriz. Günlük test sayısını 10 bine ulaştırdık. Tespit yapılan kişi, hastalık belirlenen vaka, vefat ve taburcu rakamlarımızı, şeffaf bir şekilde her gün milletimizle paylaşıyoruz. Virüsün yayılmasını önlemek için her yola başvurmakta kararlıyız. Halihazırda ülke genelinde köy ve mahalle statüsündeki 41 yerleşim birimimiz karantina altındadır. Benzer örneklerin yaygınlaşmasının önüne geçmenin tek yolu, her birimizin kendi karantinasını kendi uygulamasıdır. Burada en önemli hassasiyetimiz, temel ihtiyaç maddelerinin arzında sürekliliği sağlamak ve ihracatı desteklemek için üretimin kesintisiz sürmesini temin etmektir. Türkiye, her hal ve şart altında üretime devam etmek, çarklarının dönmesini sağlamak zorunda olan bir ülkedir. Üretimini sürdüren şirketlerin çalışanlarının sağlığını koruması için gereken tedbirleri en sıkı şekilde almalarını sağlayacağız. Kendimizle birlikte dostlarımızın da ihtiyaçlarını karşılamanın gayreti içindeyiz. Bu çerçevede, içinde bulundukları şu zor günlerde pek çok ülkeye sağlık ve temizlik malzemesi gönderdik. Son olarak, salgından en olumsuz etkilenen ülkelerden biri olan İspanya’ya bir uçak dolusu malzemeyi birkaç gün içinde naklediyoruz. Aynı şekilde sıkıntılı bir dönemden geçen İtalya’ya da, Kızılay aracılığıyla bir gemi dolusu yardım malzemesi ulaştırdık. Üretimini kendi yaptığımız malzemeleri gönderdiğimiz başka ülkeler de var. Türkiye ne kadar güçlü olursa, dostlarına da o derecede fazla yardım eli uzatabilecektir. Ülkemizdeki tüm kalkınma ajanslarının, bu hastalıkla mücadele için yapacakları yenilikçi çalışmalara destek vereceğiz. Sağlığımız ve güvenliğimiz için gereken her türlü tedbiri alarak, bu doğrultuda yolumuza devam edeceğiz. İşi olmayan, zorunluluğu bulunmayan vatandaşlarımız gönüllü karantina ile kendilerini ne kadar evde tutarlarsa, hayatımızın normale dönme süreci o kadar kısalacaktır. Temizlik ve mesafe kurallarına riayet edilmesi, hastalığın kırılma zincirine çok önemli katkı yapacaktır. Nice sıkıntıyı birlikte göğüslediğimiz, nice mücadeleyi birlikte yürüttüğümüz milletimizle ele ele vererek, Rabbimizin yardım ve inayetiyle inşallah bu musibetin de üstesinden geleceğiz. Yeter ki kurallara uyalım, tedbiri elden bırakmayalım, başaracağımıza inanalım. Hiçbir virüs bizim birliğimizden, beraberliğimizden, kardeşliğimizden daha güçlü değildir. Hiçbir hastalık önümüzdeki aydınlık yarınların önüne geçemez. Hiçbir tehdit bizi hedeflerimize vazgeçiremez. Çünkü biz Türkiye’yiz. Çünkü biz Türk Milletiyiz. Aziz Milletim… Medeniyetimiz ve kültürümüz, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma üzerine kuruludur. Devlet olarak, açıkladığımız ekonomik ve sosyal destek paketleriyle, her kesimden insanımızın yanında olduğumuzu gösterdik, göstermeye devam ediyoruz. İstihdamın sürmesini sağlamak için, esnafımıza, sanatkarımıza, küçük ve orta ölçekli işletmelerimize, ihracatçılarımıza pek çok erteleme ve destek düzenlenmesini hayata geçirdik. Ülkemizdeki 2 milyondan fazla vergi mükellefinin 54 milyar lirayı bulan muhtasar, KDV ve pirim ödemelerini 6 ay süreyle erteledik. Nakit akışı bozulan KOBİ’ler ve diğer firmalara, mevcut kredilerinin 6 aya kadarı ödemesiz olmak üzere, 12 aya kadar ilave süre tanınmasını sağladık. Sektör ayrımı gözetmeksizin tüm kurumsal ve ticari firmalara işletme sermayesi desteği için 6 ayı ödemesiz 36 ay vadeli ve yıllık yüzde 7,5 maliyetli kredi imkanı getirdik. Esnaflarımızın hem Nisan, Mayıs, Haziran ayı ödemelerini faizsiz öteledik, hem de yüzde 4,5 maliyetli 36 aya kadar vadeli bir kredi paketini hayata geçirdik. Personel maaşlarını kamu bankalarından ödeyen firmalara, istihdamı azaltmamaları şartıyla, önümüzdeki 3 aylık personel gideri kadar ilave likit sağladık. Kredi Garanti Fonunun limitini 50 bin liraya ve toplam kapasitesini de 850 bin kredi talebini karşılayacak şekilde 450 milyar liraya yükselttik. Reeskont kredilerinin geri ödemelerini 90 gün daha uzatarak 50 milyar liralık bir kaynağı ihracatçılarımızın kullanımına sunduk. Sosyal yardım programlarımızda kayıtlı 2 milyon haneye biner lira nakit yardımı yapıyoruz. Kısa çalışma ödeneğin şartlarını kolaylaştırdık. En düşük emekli maaşını 1.500 liraya yükselttik. Emeklilerimizin bayram ikramiyesini öne çektik. Asgari ücret desteğini yaygınlaştırdık. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarımızın ödeneklerini artırdık. Yükseköğrenim yurtlarında kalan öğrencilerden, Mart ayında yurtta kalmadıkları günlerin ücretlerini iade ediyor, Nisan, Mayıs ve Haziran ayları için de ücret almıyoruz. Öğrencilerimizin kredi ve burs ödemelerinde de herhangi bir kesinti yapmıyoruz. Yine öğrencilerimizin kredi geri ödemeleri, Nisan, Mayıs ve Haziran ayı için ilave bir maliyet yansıtılmadan ertelenebilecek. Halen 41 ilimizdeki yükseköğrenim yurtlarımızda, yurt dışından gelen 21 bin 500 vatandaşımızı 14 günlük karantina kuralına göre misafir ediyoruz. İlk ve orta öğrenimdeki öğrencilerimize 8 CİGABAYT’a kadar ücretsiz internet imkanı getirdik. Yaşadığımız dönemin kahramanları olan sağlıkçılarımıza, 6 milyar liralık ilave bir destekle performans ödemelerini en üst tavandan yapıyoruz. Yine sağlıkçılarımızın her birine, TÜRKSAT üzerinden 100’er CİGABAYT ücretsiz internet kotası veriyoruz. Çiftçilerimize destek olmak için 2020 yılı tarımsal desteklerinin yarıya yakınını bugüne kadar ödedik. Hububat ve sebze başta olmak üzere hemen tüm tarım ürünlerinin üretiminde kendi kendimize yeterlilik oranımız yüzde 100’ün üzerindedir. Bu dönemde yoğun talebi olan bakliyat, makarna, temizlik malzemesi, yağ gibi ürünlerin üretimlerinde 3 katına varan artışlar sağladık. Gerekirse bu kapasiteleri çok daha fazla artırma imkanına sahibiz. Velhasıl aldığımız her tedbirle, devletimizin vatandaşının yanında olduğunu gösterdik. Sivil toplum kuruluşlarımızın da, imkanları çerçevesinde ihtiyaç sahiplerine destek olmaya çalıştığını biliyoruz. Bu konuda da devletin öncülük etmesi gerektiğini gördüğümüz için MİLLİ DAYANIŞMA KAMPANYASI başlatıyoruz. “BİZ BİZE YETERİZ TÜRKİYEM” diyerek başlattığımız bu kampanya için, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız tarafından, şu anda bilgileri ekranda gözüken bir yardım hesabı açıldı. Ayrıca, yine ekranda gözüken kısa mesaj numaraları üzerinden de bağış yapılabilecek. Amacımız, yevmiye ile geçimini sürdüren kesimler başta olmak üzere, alınan tedbirlerden dolayı mağdur olan dar gelirli vatandaşlarımıza ilave destek sağlamaktır. Her ilimizde ve ilçemizde bulunan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarımız aracılığıyla ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızı belirleyip, bu yardımları kendilerine sunacağız. Gerekirse muhtarlıklarımızı da devreye alarak, kampanyada toplanan paraların en doğru şekilde yerine ulaşmasını temin edeceğiz. Kampanyayı, şahsım olarak, bu ayki maaşımı bağışlayarak açıyorum. Biraz önceki toplantımızda bakan arkadaşlarımız da, aynı şekilde bu ayki maaşlarını kampanyaya bağışlama kararı aldılar. Tabii bazı bakanlarımız çok daha yüksek bağış rakamları da ifade ettiler. Meclis’teki tüm milletvekillerimizi, AK Parti başta olmak üzere tüm partilerimizin teşkilatlarını, tüm belediye başkanlarımızı, bürokratlarımızı kampanyaya katılmaya davet ediyoruz. Tabii en büyük katkıyı da iş adamlarımızdan, hayırseverlerimizden bekliyoruz. Zekâtlarını Ramazan ayında dağıtmayı düşünen vatandaşlarımız da bu kampanyaya katılarak, hayır yarışında yerlerini alabilirler. Kampanyamıza yapılan yardımların şimdiden Hak katında kabul olmasını diliyorum. İnşallah yaşadığımız sıkıntılı günleri geride bıraktığımızda, hatırlayacağımız en güzel şeylerden biri de, işte bu birlik, beraberlik, kardeşlik, dayanışma fotoğrafımız olacaktır. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla… Read the full article
0 notes
Text
0 notes
Photo
'Gelecek nesiller için suyu korumak, hepimizin görevi' Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun aldığı kararla, 1993 yılından bu yana küresel ölçekte su ile ilgili konulardaki gelişmelere dikkat çekmek, insanların temiz ve güvenilir suya erişimi konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla kutlanan 22 Mart Dünya Su Günü için her yıl farklı bir tema belirleniyor. 2020 yılı Dünya Su Günü teması 'su ve iklim değişikliği' 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nin altıncısı "2030 yılında herkes için suyun erişilebilirliğinin ve sürdürülebilir yönetiminin güvence altına alınması" olan BM, 2020 yılı için Dünya Su Günü temasını 'su ve iklim değişikliği' olarak belirledi. Günümüzde küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği, su döngüsündeki değişkenliği arttırarak, aşırı hava olaylarını tetiklemekte; kullanılabilir su için öngörülebilirliği azaltarak su kalitesini etkilemekte ve dünya genelinde biyolojik çeşitliliği tehdit ettiği belirtiliyor. Yaşanan iklim değişiklikleri; su kaynaklarının yok olmasına, kirlenerek kullanılamaz hale gelmesine neden olmaktadır. Bu durum, halen milyonlarca insanın yaşadığı temiz suya erişim sorununun, ilerleyen yıllarda daha geniş kitleler için de tehdit oluşturacağını gösteriyor. SUDER Başkanı Seyhanlı: "Su ve iklim değişikliği teması, çok anlamlı" 22 Mart Dünya Su Günü mesajında, Birleşmiş Milletler'in bu yıl için belirlediği 'Su ve İklim Değişikliği' temasına dikkat çeken Ambalajlı Su Üreticileri Derneği (SUDER) Başkanı S. Serdar Seyhanlı, "İklim değişikliğinin tatlı su kaynakları üzerindeki olumsuz etkilerini düşündüğümüzde, bu tema daha da fazla anlam kazanıyor. İklim değişikliği ile mücadele konusunda, hepimize önemli görevler düşüyor. Ulusal ve bölgesel iklim politikası ve planlaması, iklim değişikliği ve su yönetimine entegre bir yaklaşım benimsemelidir. Gelecek nesiller için su kaynaklarımızı sorumlu ve sürdürülebilir şekilde korumamız gerektiği çok açık bir şekilde ortadadır." diye konuştu. "Sektör, su kaynaklarını korumakta da hassas" Mesajında, ambalajlı ürünleriyle suyun tek bir damlasını dahi heba etmeyen sektörün doğal su kaynaklarının korunmasına ve çevreye hassasiyetinin altını çizen SUDER Başkanı Seyhanlı, şunları kaydetti: "Türkiye ambalajlı su sektöründe faaliyet gösteren üreticiler, dünyada ve ülkemizde bulunan suyun miktarının ve kalitesinin korunmasının öneminin farkında olarak, sahip olduğumuz su varlığının gelecek nesillere aktarılması için kaynaklarını heba etmeden, en verimli şekilde kullanmaya özen göstermektedir. Derneğimize üye ambalajlı su üreticileri, doğal su kaynaklarını çevreleyen alanları da hassasiyetle koruyarak, su ekosisteminin korunmasına da yardımcı olmaktadırlar. Doğal su kaynaklarının kullanımında sürdürülebilir üretim adına kamu otoriteleri, üniversiteler ve yerel topluluklar ile kurulan işbirlikleri, sadece kaynakların, biyoçeşitliliğin ve doğal yaşam ortamlarının korunmasının yanı sıra, aynı zamanda bölgenin sosyal ve ekonomik açıdan gelişimini de desteklemektedir. Bu bağlamda, faaliyet gösterdikleri bölgelerde çevrenin korunması için kamu ve üniversite işbirliği içinde yürütülen çalışmalara da destek vermektedirler." "Salgın durumunda hijyen önemli, ambalajlı su tüketimi öncelikli olmalı" Bütün dünya ile birlikte ülkemizi de etkileyen koronavirüs salgını konusunda da değerlendirmelerde bulunan Seyhanlı, "Uzmanlar vücut direncinin artırılmasının virüslere karşı en etkili yollardan biri olduğunu belirtiyor. Vücut direncini artırmanın en etkili yollarından biri de önerilen miktarda güvenli ve kaliteli su tüketmek. Ambalajlı suların, güvenilirliği ve kalitesinin yanı sıra sağlık için yararlı olan mineralleri de bünyesinde bulundurduğunu unutmamak gerekir. İçinde bulunduğumuz günlerde dışarıdan alışveriş yapmaktan çekinen ve evde zaman geçiren tüketicilere, gıda güvenliği ve hijyen kurallarına uygun olarak temizliği ve dolumu yapılan ve evlere servis edilen damacana suları öneriyoruz. SUDER üyesi firmalarımız, damacana dağıtımını yapan görevlileri hijyen konusunda sıkı sıkıya uyarmakta, dağıtıcılar tarafından da her türlü tedbir alınmaktadır." şeklinde sözlerini noktaladı. #urfahaber #urfayazar #urfa #sanliurfa #urfagündemi #urfasondakika #haber #sondakikahaber #haberler
0 notes