#ekolojik çeşitlilik
Explore tagged Tumblr posts
Text
Türkiye'de Nesli Tükenen Bitkiler
Türkiye'de Nesli Tükenen Bitkiler
#BitkiBiyolojisi, #BitkiÇeşitleri, #BitkiÇeşitliliği, #BitkiEkolojisi, #BitkiKaybı, #BitkiKoruma, #BitkiTürleri, #BitkiTürlerininKorunması, #Biyoçeşitlilik, #BiyoçeşitlilikKoruma, #BiyolojikÇeşitlilik, #Biyosfer, #ÇevreBilinci, #DoğaKoruma, #DoğalHabitatlar, #DoğalKaynaklar, #DoğalYaşam, #EkolojikÇeşitlilik, #EkolojikDenge, #Ekosistemler, #EndemikBitkiler, #Flora, #HabitatKaybı, #HabitatTahribatı, #HabitatYokOlması, #KorumaAltınaAlmak, #NesliTükenenBitkiler, #TehditAltında, #Türkiye https://is.gd/YXxsWb https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/turkiyede-nesli-tukenen-bitkiler/
Türkiye’de nesli tükenen bitkiler ile ilgili bir çok araştırma yapılmakta ve Türkiye, biyoçeşitlilik açısından zengin bir ülke olmasına rağmen, doğal yaşam alanlarının azalması, habitat kaybı, iklim değişikliği ve insan faaliyetleri gibi faktörler nedeniyle bazı bitki türlerinin nesli tehdit altındadır. Bu bitkiler, nadir bulunan ve koruma altına alınması gereken önemli türler arasındadır. Türkiye’de nesli tükenen bitkilerin belirlenmesi ve korunması, biyoçeşitliliğin sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşır.
Türkiye’de nesli tükenen bitkilerin birçoğu endemik türlerdir, yani sadece Türkiye’ye özgüdürler ve dünya genelinde başka bir yerde bulunmazlar. Bu endemik bitkilerin nesli tükenme riski, habitat kaybı ve bölgesel olarak azalan popülasyonlar nedeniyle artmaktadır. Özellikle tarım, kentleşme, endüstriyel faaliyetler ve ormansızlaşma gibi insan faaliyetleri, birçok bitki türünün doğal yaşam alanlarını tehdit etmektedir.
Bazı nesli tükenen bitki türleri arasında orkide çeşitleri, anemonlar, lalalar ve nergisler gibi çiçekler bulunmaktadır. Bu bitkiler genellikle özel ekosistemlerde, dağlık bölgelerde veya sulak alanlarda yetişirler ve doğal olarak korunmaları gereken hassas habitatlarda bulunurlar. Ancak, tarım alanlarının genişlemesi, ormansızlaşma ve kentsel gelişim gibi faktörler, bu bitkilerin yaşam alanlarını daraltmakta ve nesillerinin tehlikeye girmesine neden olmaktadır.
İlginizi çekebilir: Nesli Tükenmiş Bitki Türlerini Yeniden Keşfetti!
Nesli tükenen bitkilerin korunması için çeşitli önlemler alınmaktadır. Bunlar arasında habitat restorasyonu, koruma alanlarının oluşturulması, yasadışı avlanmanın ve bitki toplamanın önlenmesi, endemik türlerin izlenmesi ve bilimsel araştırmaların desteklenmesi yer alır. Ayrıca, toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi ve yerel halkın katılımı da koruma çabalarının başarılı olması için önemlidir.
Türkiye’de nesli tükenen bitkilerin korunması, biyoçeşitliliğin sürdürülebilirliği ve ekosistemlerin sağlığı için kritik bir öneme sahiptir. Bu bitkilerin yok olması, doğal yaşamın dengesini bozabilir ve ekosistemlerde çeşitliliği azaltabilir. Bu nedenle, yerel ve ulusal düzeyde alınacak koruma önlemleri, Türkiye’nin biyoçeşitliliğini korumak ve gelecek nesillere aktarmak için hayati öneme sahiptir.
Kardelen (Galanthus elwesii): Türkiye’nin kuzey ve batı bölgelerinde yaygın olarak bulunan kardelen, soğuk iklimlerde yetişen endemik bir bitkidir. Ancak, aşırı otlatma, habitat kaybı ve kaçak bitki toplama gibi faktörler nedeniyle nesli tehdit altındadır.
Porsuk (Rhododendron ponticum): Karadeniz bölgesinde doğal olarak yetişen porsuk, yaprak dökmeyen ve çiçekli bir çalı türüdür. Ormanlık alanlarda ve yaylalarda sıklıkla görülürken, ormansızlaşma ve tarım faaliyetleri nedeniyle habitatı daralmış ve nesli tehlikeye girmiştir.
Anadolu Yaban Gülü (Rosa canina subsp. anatolica): Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yaygın olan bu yaban gülü türü, kırmızı meyveleriyle bilinir. Ancak, tarım alanlarının genişlemesi ve kentsel gelişim nedeniyle doğal yaşam alanları azalmış ve nesli tehdit altına girmiştir.
Gümüş Çalı (Salix acutifolia): Akarsu kenarlarında ve nemli habitatlarda yetişen gümüş çalı, sulak alanların tahrip edilmesi ve tarım faaliyetleri nedeniyle nesli tehlike altındadır. Bu türün nadir bulunması ve özel yaşam alanlarına olan gereksinimi, korunmasını önemli kılar.
İncir (Ficus carica subsp. sylvatica): Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde yaygın olan bu incir türü, orman yangınları ve ormansızlaşma nedeniyle habitat kaybı yaşamaktadır. Yabani incir ağaçlarının nesli tehdit altında olup olmadığına dair detaylı araştırmalar devam etmektedir.
Daha fazla bilgi: Dünyada ve Türkiye’de Nesli Tükenen ve Tehlikede Olan Bitkiler
Bu listede yer alan bitki türleri, Türkiye’nin biyoçeşitliliği açısından önemli bir kaynak oluştururken, koruma altına alınmaları ve habitatlarının restore edilmesi büyük önem taşır. Bu türlerin yok olmasının, ekosistemlerin dengesini bozabileceği ve biyolojik çeşitliliğin azalmasına yol açabileceği unutulmamalıdır.
#Bitki Biyolojisi#bitki çeşitleri#bitki çeşitliliği#Bitki ekolojisi#bitki kaybı#Bitki koruma#bitki türleri#bitki türlerinin korunması#biyoçeşitlilik#biyoçeşitlilik koruma#Biyolojik Çeşitlilik#biyosfer#çevre bilinci#Doğa Koruma#doğal habitatlar#doğal kaynaklar#doğal yaşam#ekolojik çeşitlilik#ekolojik denge#ekosistemler#Endemik bitkiler#Flora#habitat kaybı#habitat tahribatı#habitat yok olması#koruma altına almak#nesli tükenen bitkiler#tehdit altında#türkiye
0 notes
Text
Zehirsiz Sofralar - İşlevsel Ormanlar -IV-
Çürük Elma
“Tarım zehirlerinin 95%’ i, hatta daha fazlesı Türkiye’ ye yurt dışından geliyor,
2020 yılında Türkiye bu tarım ilaçları için bir yılda 600000000(Altı Yüz Milyon)$ ödedi.” diyor Ankara Üniversitesi Zirrat Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Cem Özkan.
Tarım Zehirlerinin yoğun olarak kullanılması, çiftçinin maliyetinin de artmasına sebebiyet veriyor. Çiftçilerin en büyük girdi maliyeti, en yüksek gideri tarım zehirleridir. Dolayısı ile çiftilerin üretim maliyetlerini de artırmış oluyor.
Bugünün gerçeğinde pestisitleri tamamen silebilir miyiz, hayır tabi ki, ama pestistler de mahkum olmadığımız gerçeğini de unutmamız gerekir. Alternatifleri denemek zorundayız.
“Zehrisiz toprak tabi ki mümkün, bundan altmış sene önce mümkündü de şimdi neden mümkün olmasın. Dünyanın doğal kaynakları, insanların sadece ihtiyaçları kadar gıda tüketimeleri halinde, tüm dünyayı zehirsiz bir şekilde besleyebilecek kadar yeterli olduğunu düşünüyorum ve biliyorum” diyor Gürsel Tonbul, Yerlim Organik tarım çiftçisi.
Çiftçiler de şu an Türkiye’ de ilacın, zehirin tek çare olmadığını anlamaya başladılar, insanları sağlıklı beslemek için, tarım ile uğraşan insanların sağlığı için, zehire gerek olmadığı ve alternatif çözüm arayışları içinde oldukları görülüyor. İlaç alternatifi yöntemleri kullanmaya mecburuz, bunlar gerek fiziksel veya mekanik, gerek kültürel, biyoteknik savaşım yöntemleri ve biyolojik mücadele yöntemlerinin hepsinin denenmesi lazım.
Başka bir organik tarımcı ise “Biz herşeyi ortanik yemek isteriz, kendi kendimizi neden zehirleyecek miyiz, ne elmaya ne başka birşeye ilaç vermiyoruz, allah ne verdiyse o, bazen çürüğü dökülüyor, çürüğü inekler yiyor, sağlamı da biz yiyoruz”
Nilüfer Belediyesi Çevre ve Kırsal Alan Koordinatörü Arca Atay, Kent bostanlarında mümkün olduğu kadar yerelden, çeşitli il ve ilçelerden topladıkları yerel tohumların ya da standart tohumların denemesini yaptıklarını, eğer çok uzun süre aynı coğrafyada, çok uzun senelerdir ekiliyorlarsa, o coğrafyaya adapte olmuşlar demektir. O coğrafyaya adapte olan bitki, illa ki bir takım hastalıklara ve zararlılara da direnç geliştirmiştir.
Kent bostanlarında tarımsal üretimi, ekolojik tarım koşullarında yapıyorlar. Ekolojik tarım da herhangi bir tarım ilacı kullanılmıyor, herhangi bir ticari gübre, sentetik gübre kullanılmıyor. Biyolojik çeşitlilik kendi döngüsü içerisinde birtakım doğal döngü oluyor zaten, birtakım böcekleri kuşlar yiyor, başka bir böcek oluyor, onun predatörü var. Tarım ilacı kullanıldığı zaman zararlı böcekleri yeyen böcekleri de ölüyor. Dolayısı ile o bölgenin eko sistemi bozulmuş oluyor. Ekolojik tarım, hem felsefi olarak, hem de tarım sistemi olarak, eko sisteme olan dostluk ve ona saygı olarak en ideal tarım modeli
Ege Üniversitesi Tarım Ekonomisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Özkaya “Endüstriyel tarım malesef doğayla çatışarak yapıyor. Agroekoloji de böceği öldürmeye çalışmak yerine, onu kaçırmak, uzaklaştırmak yetiyor. Agroekoloji aslında, doğayla barışık bir şekilde, dost bir şekilde tarım yapmak anlamına geliyor. Bu birçok çeşitli şekillerde yapılabiliyor bu, örneğin doğadan elde edilmiş ürünlerle el yapımı doğal ilaçlarla, böcekleri kendilerine çeken otlarla, bitkilerle, veya böcekleri uzaklaştıran, ittiren, hoşlanmadıkları kokular saşam bitkiler var, bunlar kullınılabiliyor. Daha bunun gibi çeşitli birtakım yöntemler var.
Toprak artık bize üretim anlamında artık yetmiyorsa, bunun sebeplerinden biri de, pestist ve kimyasal gübrelerin aşırı olmasından dolayıdır. Topraklar bu yüzden verimsizleşip ölmeye başlıyor. Sadece insan sağlığı için değil, çevre, hayvanlar ve özellikle de arılar zarar görüyor.
Koca bir ellma ağacında üç-dört çürük elma olması kadar normal birşey yok, normal olmayan, o koca elma ağacındaki bütün elmaların pırıl pırıl olması, deliksiz, elle çizilmiş gibi, ama hepsi zehirli.
Zehirsiz gıda, zehirsiz sofra mümkün.
Not: Türkiye’ de organik üretim yapan çifçi sayısı 15 yılda 13 binden, 80 bine yükseldi.
#ilaçsız#zehirsiz#organik#tarım#üretim#tarımsal üretim#ekosistem#ekoloji#agroekoloji#çiftçi#pestisist#organiktarım#ilaçsıztarım#doğa#doğadostu#doğayasaygı#saygı#dost
0 notes
Text
Bursalı öğrenciler Polonya’da iklimsel çözüm aradı
New Post has been published on https://pazaryerigundem.com/haber/168987/bursali-ogrenciler-polonyada-iklimsel-cozum-aradi/
Bursalı öğrenciler Polonya’da iklimsel çözüm aradı
Bursa’da Yıldırım Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğretmen ve öğrencilerinden oluşan 2. ise Poronin’de düzenlenen Avrupa Birliği tarafından finanse edilen “Emission is not Our Mission” projesine katılım sağladı. Projede ev sahibi ülke Polonya ve Slovakya’da öğrenciler katılım sağladı.
BURSA (İGFA) – Yıldırım Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri “Emission is not our mission” projesi ile Slovakya ve Polonyalı öğrencilerle buluştu.
Slovakya, Türkiye ve Polonya’nın ortak girişimiyle gerçekleştirilen Emission is not Our Mission (Emisyon Bizim Görevimiz Değil) projesinde et üretiminin doğal çevre ve iklim üzerindeki etkileri, gıda israfının olumsuz etkileri ve ekolojik farkındalığının arttırılması hedeflendi. İklim ve su krizinin son dönemlerde en fazla konuşulan konulardan biri olduğunu belirten Okul Müdürü Ömer Yılmaz, “Öğrencilerimiz de gerçekleştirilen proje kapsamında Polonya’lı ve Slovakya’lı öğrencilerle bir araya gelerek gerçekleştirilen workshoplarda İklim krizi, su krizi, Biyolojik çeşitlilik ve iklim değişikliği konularına çözüm bulmaya çalıştılar” dedi.
Proje Koordinatörü Müdür Yardımcısı Güner Yönel Pala, bilinçsiz et tüketiminin zararlarını Avrupalı paydaşlarımızla tartışan öğrencilerimiz tespit ettikleri sorunlara küresel iklim krizini de göz önünde bulundurarak çözümler bulmaya çalıştıklarını söyledi.
İngilizce Öğretmeni Filiz Balçık Taç, öğrencilerin dünyanın en büyük sorunlarından biri olan iklim ve su krizine karşı projeler geliştirmelerinden dolayı mutlu olduklarını belirtti. Taç, uluslararası öğrencilerle birlikte gerçekleştirilen projelerde öğrencilerin hem mevcut sorunlara çözüm üretmesi hem de gelecekte doğabilecek sorunlara karşı fikir oluşturulmasının amaçlandığını ifade etti.
Düzenlenen ulusal gecelerde gençlik değişimi katılımları yabancı kültürler hakkındaki bilgilerini pekiştirdiler.
Proje sonunda her katılımcıya Youthpass sertifikası verildi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
50 YILA KALMADAN BAŞIMIZA GELECEKLER;
KÜRESEL ISINMA, ÇÖLLEŞME, KURAKLIK,
İÇİLEBİLİR SU KITLIĞI…
Küresel ısınma, dünya genelindeki iklim değişikliklerinin en önemli ve endişe verici sonuçlarından biridir.
Son yıllarda, insan faaliyetlerinin neden olduğu sera gazı emisyonları atmosferde birikmekte ve dünyanın ısınmasına yol açmaktadır. Bu fenomen, iklim sistemimizde önemli değişikliklere neden olmakta ve birçok ekolojik, sosyal ve ekonomik sorunları beraberinde getirmektedir. Bu yazımda, küresel ısınmanın nedensel faktörlerini, etkilerini ve alınabilecek önlemleri detaylarıyla ele alacağız.
Küresel Isınma Nedir?
Küresel ısınma, atmosferdeki sera gazlarının birikimi sonucu dünya yüzeyindeki ortalama sıcaklıkların artması olarak tanımlanabilir.
Bu artışın temel nedeni ise insan faaliyetlerinin sonucunda ortaya çıkan sera gazı emisyonlarıdır. Fosil yakıtların kullanımı, sanayi üretimi, ormansızlaşma ve tarım faaliyetleri gibi faktörler, atmosfere sera gazları salınımını artırmaktadır.
Küresel Isınmanın Nedenleri
Fosil Yakıt Tüketimi ve Sera Gazı Emisyonları
Küresel ısınmanın temel nedenlerinden biri, fosil yakıtların (kömür, petrol, doğalgaz) yaygın kullanımıdır. Endüstriyel süreçler, enerji üretimi, ulaşım ve tarım gibi sektörlerdeki faaliyetler, büyük miktarda sera gazı emisyonuna neden olmaktadır. Özellikle karbondioksit (CO2), metan (CH4) ve azot oksitleri (NOx) atmosfere salınarak sera etkisini artırmaktadır. Bu gazlar, güneşten gelen ısıyı atmosferde hapseder ve dünya yüzeyinin ısınmasına yol açar.
Orman Tahribatı ve Karbon Döngüsü
Ormanlar, karbon döngüsünün önemli bir parçasıdır ve atmosferdeki CO2 seviyelerini düzenleyen doğal bir süreç olan fotosentez yoluyla karbondioksiti emerler. Ancak, ormanların tahrip edilmesi ve yok edilmesiyle, bu karbon döngüsü etkilenir ve atmosferdeki CO2 seviyeleri artar. Ağaç kesimi, ormansızlaşma ve tarım alanlarının genişlemesi, küresel ısınmanın hızını artıran etkenler arasında yer almaktadır.
Endüstriyel Süreçler ve İklim Değişikliği
Sanayileşme ve endüstriyel faaliyetler, küresel ısınmayı hızlandıran bir diğer faktördür. Fabrika emisyonları, kimyasal atıklar, sera gazı salınımı ve enerji yoğun üretim süreçleri, iklim değişikliği üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Özellikle büyük şehirlerdeki hava kirliliği ve sanayi bölgelerindeki emisyonlar, iklim sistemine zarar veren etkileriyle bilinir.
Küresel Isınmanın Etkileri ve Sonuçları
Küresel ısınma, dünyamızı etkileyen birçok olumsuz sonuçla birlikte gelir. İşte küresel ısınmanın başlıca sonuçları:
Hava Durumu Değişiklikleri: Küresel ısınma, iklim sisteminde önemli değişikliklere neden olur. Sıcaklık artışı, daha sıcak yaz ayları, daha uzun ve daha sıcak dönemlerin yaşanması anlamına gelir. Aynı zamanda, daha sık ve şiddetli hava olayları, özellikle fırtınalar, kasırgalar ve seller gibi doğal afetler meydana gelme olasılığını artırır.
Deniz Seviyesi Yükselmesi: Küresel ısınma, buzulların erimesine ve deniz seviyelerinin yükselmesine yol açar. Bu durum, kıyı bölgelerindeki yerleşim alanlarını ve ekosistemleri tehdit eder. Deniz seviyesindeki yükselme, tuzlu suyun tatlı su kaynaklarına sızmasına ve içme suyu kaynaklarının tuzlanmasına da neden olabilir.
Ekosistem Bozulması: Sıcaklık artışı, bitki ve hayvan türlerinin dağılımını etkiler. Bazı türler, iklim değişikliğine uyum sağlamak için yeni bölgelere göç ederken, diğerleri yaşam alanlarını kaybedebilir. Bu durum biyolojik çeşitlilik kaybına ve ekosistemlerin dengesinin bozulmasına yol açar. Ayrıca, mercan resiflerinin beyazlatılması gibi olaylar da küresel ısınmanın etkileri arasındadır.
Tarımsal Verimde Azalma: Yüksek sıcaklıklar ve değişen yağış desenleri, tarımsal üretim üzerinde olumsuz etkileri olan faktörlerdir. Kuraklık, su kaynaklarının azalması, tarımsal hastalıkların yayılması gibi etkiler, tarım üretimini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu durum, gıda güvenliği konusunda ciddi tehditler oluşturabilir.
Su Kaynaklarının Azalması: Küresel ısınma, su döngüsünü etkiler ve su kaynaklarının azalmasına yol açar. Sıcaklıktaki artış, su buharının daha fazla buharlaşmasına ve yağışların azalmasına neden olabilir. Kuraklık, su kaynaklarının azalması ve içme suyu temininde sorunlar yaşanması gibi sonuçlarla karşılaşılabilir.
Sağlık Sorunları: Yüksek sıcaklıklar ve değişen iklim koşulları, insan sağlığını da olumsuz etkiler. Artan sıcaklık, sıcak çarpmaların riskini artırır. Ayrıca, artan hava kirliliği, solunum yolu hastalıklarının ve alerjik reaksiyonların yayılmasına neden olabilir.
Küresel ısınmanın sonuçları, tüm dünya için önemli bir tehdit oluşturur. Bu nedenle, sera gazı emisyonlarının azaltılması ve sürdürülebilir çözümlerin benimsenmesi önemlidir. İnsanların, hükümetlerin ve uluslararası toplumun bu soruna karşı ortak hareket etmesi gerekmektedir.
Küresel Isınmayla Mücadele ve Önlemler
1. Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği
Küresel ısınmanın azaltılması için en önemli adımlardan biri, fosil yakıtlardan kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltmaktır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının (güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, hidroelektrik enerji) kullanımı teşvik edilmeli ve enerji verimliliği ön planda tutulmalıdır. Bu sayede, temiz enerji üretimi ve tüketimi artırılarak sera gazı salınımı azaltılabilir.
2. Ormancılık ve Ağaçlandırma Projeleri
Orman tahribatının önlenmesi ve ağaçlandırma projelerinin desteklenmesi, küresel ısınmanın etkileriyle mücadelede önemli bir rol oynamaktadır. Ormanların korunması, karbon döngüsünün devamını sağlar ve CO2 emilimini artırır. Ayrıca, ormancılık projeleri, ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına da katkı sağlar.
3. Uluslararası İşbirliği ve Politikalar
Küresel ısınmanın etkileriyle mücadele etmek için uluslararası işbirliği ve etkili politikalar önemlidir. Uluslararası anlaşmalar, sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğiyle mücadele için stratejilerin belirlenmesinde rol oynar. Ülkeler arasındaki ortak çabalar, küresel ölçekte olumlu sonuçlar doğurabilir ve iklim değişikliği krizini yönetmede etkili olabilir.
Küresel ısınma, dünya genelindeki iklim değişikliklerinin en büyük tehditlerinden biridir. Fosil yakıtların kullanımı, endüstriyel faaliyetler ve ormansızlaşma gibi insan kaynaklı etkenler, küresel ısınmayı hızlandırmaktadır. Bu durum atmosferde ve ekosistemlerde önemli değişikliklere yol açmakta ve birçok olumsuz etkiyi beraberinde getirmektedir. Ancak, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, ormanların korunması ve uluslararası işbirliği gibi önlemlerle küresel ısınmanın etkileriyle mücadele edilebilir. Toplumların ve hükümetlerin bu konuda bilinçlenmesi ve harekete geçmesi, gelecek nesillerin yaşayabileceği sağlıklı ve sürdürülebilir bir dünya için elzemdir.
0 notes
Text
Doğanyurt Köyü’nde Yapılacak Kalker Ocağı Projesi Durduruldu
Ankara ili Beypazarı ilçesi Doğanyurt Köyü’nde yapılması planlanan “Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi” projesine karşı yıllardır köy sakinleri ve sivil toplum kuruluşları mücadele veriyordu. Doğaya zarar verecek proje durdurdu. Proje alanı zengin biyolojik çeşitliliğe sahip olmasına rağmen proje ÇED’den muaf tutulmuştu. Köylüler ve sivil toplum kurumları bir araya gelerek bu karara karşı açtığı davayı kazanmıştı. Ancak şirket proje alanını büyüterek ÇED başvurusunda bulundu. Geçtiğimiz günlerde köyde Halkın Katılım Toplantısı yapılmak istendi ancak halk toplantıya katılmayı reddetti.
ASKİ olumsuz görüş verdi
Ankara Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ), patlatmalı madencilik faaliyetleri neticesinde yer altı sularının akım yönünün değişmesi, bölgedeki potansiyel su kaynaklarının korunması gerektiği nedenleriyle projeye olumsuz görüş verdi. Böylece projenin mevzuat bakımından uygun olmadığı tespit edildi ve ÇED süreci, ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü tarafından sonlandırıldı.
Bölge SİT Alanı ilan edilecek
Doğanyurt, Türkiye’deki dört akbaba türünün aynı anda görülebildiği, geyik, vaşak, ayı ve kurt gibi 28 memeli türünün ve 21 endemik bitkinin yaşam alanı olan ender özelliklere sahip bir köy olarak biliniyor. Proje alanının kendisi milyonlarca yıl yaşında orman fosilleriyle kaplı. Uzmanlar hem doğa tarihi araştırmaları hem de biyolojik çeşitlilik için önemli olan bu alanın hemen koruma altına alınması gerektiğini söylüyor. Bölgenin koruma altına alınması için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvurulmuştu. Bölgenin ekolojik raporu tamamlandı, kısa süre içinde SİT alanı ilan edilmesi bekleniyor. Ankara ili Beypazarı ilçesi Doğanyurt Köyü’nde yapılması planlanan “Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi” projesine karşı yıllardır köy sakinleri ve sivil toplum kuruluşları mücadele veriyordu. Doğaya zarar verecek proje durdurdu.
“Sadece köyümüz değil keçiler, geyikler de kurtuldu”
Doğanyurtlular Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Adil Taşkıran ‘Binlerce yıldır bu dağlarda tiftik keçileri, geyikler, akbabalar yaşıyor. Biz de bu yaşamın bir parçası olarak üretimler yapıyoruz. Köyümüzü, meralarımızı ve kültürümüzü yok edecek bu projeye karşı üç yıldır mücadele veriyoruz. Biz çocuklarımızla köyümüze ve doğamıza sahip çıkıyoruz. Nihayet doğamızı yok edecek bu proje iptal edildi. En kısa sürede proje alanının SİT alanı olarak koruma altına alınmasını bekliyoruz. Bu mücadelede yanımızda olan avukatlarımıza ve uzman kuruluşlara teşekkür ederiz” dedi. 10 yılı aşkın süredir bölgede çalışmalarını sürdüren Doğa Derneği’nin başkanı Dicle Tuba Kılıç “Beypazarı Doğanyurt Köyü’nün doğası için verdiği mücadele, Anadolu’nun doğa koruma tarihinde başarılı bir örnek olarak yerini aldı. Doğa üzerinde geri dönüşü olmayan zararlar veren bu tür projelere ruhsat verilirken bölgenin biyolojik çeşitliliği ve kültürel değerleri dikkate alınmalı” diye konuştu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) Read the full article
0 notes
Text
Küresel Riskler Raporu 2023 Yayınlandı Küresel Riskler Raporu 2023 yayınlandı: acil yaşam maliyeti krizi ile sürdürülebilir iklim aksiyonu arasındaki gerilimler doruk noktasında. Yaşam maliyeti krizi kısa vadeli en büyük risk iken, iklim değişikliğini azaltma ve iklime uyum sağlamadaki başarısızlık ise uzun vadeli en büyük endişelerdendir.Jeopolitik rekabetler ve içe kapanma eğilimleri, ekonomik kısıtlamaları artıracak ve hem kısa hem de uzun vadeli riskleri daha da artıracaktır.Küresel Riskler Raporu, ülkeleri "kaynak rekabetinden" kaçınmak için birlikte çalışmaya çağırmaktadırRapor, 1.200'den fazla uzmanın, politika yapıcıların ve sektör liderlerinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Küresel Riskler Raporu 2023'ü buradan okuyun, Küresel Riskler Girişimi'ni keşfedin ve #risks23 etiketini kullanarak sohbete katılın Cenevre, İsviçre, 11 Ocak 2023 – Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu stratejik ortaklığında hazırlanan Küresel Riskler Raporu, son 17 yıldır, birbiriyle derinden bağlantılı küresel riskler konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 Küresel Riskler Raporu'na göre, çatışmalar ve jeo-ekonomik gerilimler birbiriyle derinden bağlantılı bir dizi küresel riski tetiklemiştir. Bunlar, önümüzdeki iki yıl boyunca devam etmesi muhtemel olan enerji ve gıda tedariğindeki sıkıntıları ve yaşam maliyeti ile borç ödemede güçlü artışları içermektedir. Aynı zamanda bu krizler, özellikle iklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve insan sermayesine yatırımla ilgili olanlar olmak üzere uzun vadeli risklerle mücadele etme çabalarını baltalama riski taşıyor. Bunlar, bugün yayınlanan Küresel Riskler Raporu 2023'ün bulgularıdır ve en ciddi uzun vadeli tehditlere ilişkin eylem penceresinin hızla kapandığını ve risklerin bir taşma noktasına ulaşmasından önce toplu eyleme ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmektedir. Marsh McLennan ve Zurich Sigorta Grubu ile ortaklaşa hazırlanan rapor, 1.200'ün üzerinde küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Dünya önceden var olan ve daha önce geriliyor gibi görünen birçok riskle karşı karşıya olduğundan, üç zaman dilimini kapsayacak şekilde hem yeni hem de ürkütücü bir şekilde tanıdık olan küresel risk manzarasının bir resmini ortaya koymaktadır. Halihazırda küresel salgın ve Avrupa'daki savaş; enerji, enflasyon, gıda ve güvenlik krizlerini yeniden ön plana çıkardı. Bunlar, önümüzdeki iki yıla hakim olacak şekilde devam eden riskleri oluşturmaktadırlar: durgunluk riski; artan borç sıkıntısı; devam eden bir yaşam maliyeti krizi; dezenformasyon ve yanlış bilgilendirmenin mümkün kıldığı kutuplaşmış toplumlar; hızlı iklim aksiyonlarındaki bir boşluk; ve sıfır toplamlı jeo-ekonomik savaş. Dünya, iklim değişikliğinin hafifletilmesi ve iklim adaptasyonu konusunda daha etkin bir şekilde iş birliği yapmaya başlamadığı takdirde, bu durum önümüzdeki 10 yıl boyunca sürekli küresel ısınmaya ve ekolojik bozulmaya yol açacaktır. İklim değişikliğinin azaltılmaması ve buna adapte olunmaması, doğal afetler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevresel kötüleşme, en önemli 10 riskten beşini temsil etmektedir ve biyoçeşitlilik kaybı ise önümüzdeki on yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülmektedir. Buna paralel olarak, sağlık, eğitim ve ekonomik kalkınmaya yapılan yatırımlar ortadan kalktıkça ve sosyal uyumu daha da aşındırdıkça, kriz odaklı liderlik ve jeopolitik rekabet eşi görülmemiş bir düzeyde toplumsal sıkıntı yaratma riski taşımaktadır. Son olarak, artan rekabetler yaln��zca büyüyen jeo-ekonomik silahlanma riskine yol açmakla kalmamaktadır, fakat aynı zamanda özellikle yeni teknolojiler ve haydut aktörler aracılığıyla yeniden askerileşmeyi de beraberinde getirmektedir. Küresel Riskler 2023 Raporu - TOP 10 Risk Önümüzdeki yıllar, toplum, çevre ve güvenlik açısından rekabet halindeki endişelerle karşı karşıya kalan hükümetler için zorlu takaslar sunacaktır
. Daha şimdiden kısa vadeli jeo-ekonomik riskler net sıfır taahhüdünü teste tabi tutmaktadır ve bilimsel olarak gerekli olan ile politik olarak kabul edilebilir olan arasındaki boşluğu ortaya çıkarmıştır. Isınan bir dünyanın sonuçlarını sınırlamak için iklim krizi konusunda dramatik bir şekilde hızlandırılmış müşterek eyleme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu arada, güvenlik hususları ve artan askeri harcamalar, artan yaşam maliyeti krizinin etkilerini hafifletmek açısından daha az bir mali pay bırakabilir. Bu gidişatta bir değişiklik olmazsa, savunmasız ülkeler, gelecekteki büyümeye, insani gelişmeye ve yeşil teknolojilere yatırım yapamayacakları sürekli bir kriz durumuna ulaşabilirler. Rapor, liderleri kısa ve uzun vadeli bakış açılarını dengeleyerek birlikte ve kararlı hareket etmeye çağırmaktadır. Rapor, acil ve koordineli iklim eylemlerine ek olarak, finansal istikrarı, teknoloji yönetişimini, ekonomik kalkınmayı ve araştırma, bilim, eğitim ve sağlığa yapılan yatırımları güçlendirmek için ülkeler arasında ortak çabaların yanı sıra kamu-özel sektör işbirliğini tavsiye etmektedir. “Kısa vadeli risk ortamına enerji, gıda, borç ve felaketler hakimdir. Halihazırda en savunmasız olanlar bunların sıkıntılarını çekmektedir ve birden fazla kriz karşısında savunmasız olarak nitelendirilenler, hem zengin hem de fakir ülkelerde hızla artmaktadır. İklim ve insani gelişme, mevcut krizlerle mücadele ederken bile küresel liderlerin endişelerinin merkezinde yer almalıdır. İş birliği, ilerlemenin tek yoludur”, diyor Dünya Ekonomik Forumu İdari Direktörü Saadia Zahidi. Zurich Sigorta Grubu Sürdürülebilirlik Riski Başkanı John Scott şunları söylemiştir: “İklim değişikliğinin etkileri, biyolojik çeşitlilik kaybı, gıda güvenliği ve doğal kaynak tüketimi arasındaki etkileşim tehlikeli bir karışım. Önemli politika değişiklikleri veya yatırımlar olmaksızın, bu karışım ekosistemin çöküşünü hızlandıracak, gıda kaynaklarını tehdit edecek, doğal afetlerin etkilerini artıracak ve iklim değişikliğini azaltma girişimlerinin ilerlemesini sınırlayacaktır. Eylemleri hızlandırırsak, on yılın sonunda 1.5ᵒC derecelik bir yörüngeye ulaşmak ve doğa acil durumunu ele almak için hala bir fırsata sahip olabiliriz. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve elektrikli araçların konuşlandırılmasındaki son gelişmeler, iyimser olmamız için bize iyi nedenler veriyor.” Kıta Avrupası Marsh Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint şunları söylemiştir: “2023 yılı, küresel tedarik zincirlerinde daha fazla aksamaya neden olan ve yatırım kararlarını etkileyen gıda, enerji, hammaddeler ve siber güvenlikle ilgili artan risklerle belirgin olacaktır. Ülkelerin ve kuruluşların esneklik çabalarını artırması gereken bir zamanda, ekonomik ters rüzgarlar bunu yapma yeteneklerini kısıtlayacaktır. Bir nesildeki en zor jeo-ekonomik koşullarla karşı karşıya kalan şirketler, yalnızca kısa vadeli endişeleri gidermeye değil, aynı zamanda kendilerini uzun vadeli riskler ve yapısal değişimler açısından iyi konumlandıracak stratejiler geliştirmeye de odaklanmalıdırlar.” Küresel Riskler Raporu, riske hazırlıklı olma ve esneklik konusunda öğrenmeyi mümkün kılmak için kısa, orta ve uzun vadeli küresel risklere ilişkin daha ileri bir ortak anlayışı teşvik etmeye çalışan Forum'un Küresel Riskler Girişimi'nin bir ayağıdır. Bu yılki rapor ayrıca, mevcut ve gelecekteki risklerin birbirleriyle nasıl etkileşime girerek bir "polikriz" - bileşik etkileri ve öngörülemeyen sonuçları olan ilgili küresel risklerin bir kümesini - oluşturmak için nasıl etkileşime girebileceğini ele almaktadır. Rapor, gıda, su ve enerji dahil olmak üzere doğal kaynakların arz ve talebiyle ilgili birbiriyle ilişkili potansiyel bir çevresel, jeopolitik ve sosyoekonomik riskler kümesi olan “Kaynak Rekabetini” araştırmaktadır. Küresel Riskler 2023 outlook
0 notes
Text
Küresel Riskler Raporu 2023 Yayınlandı Küresel Riskler Raporu 2023 yayınlandı: acil yaşam maliyeti krizi ile sürdürülebilir iklim aksiyonu arasındaki gerilimler doruk noktasında. Yaşam maliyeti krizi kısa vadeli en büyük risk iken, iklim değişikliğini azaltma ve iklime uyum sağlamadaki başarısızlık ise uzun vadeli en büyük endişelerdendir.Jeopolitik rekabetler ve içe kapanma eğilimleri, ekonomik kısıtlamaları artıracak ve hem kısa hem de uzun vadeli riskleri daha da artıracaktır.Küresel Riskler Raporu, ülkeleri "kaynak rekabetinden" kaçınmak için birlikte çalışmaya çağırmaktadırRapor, 1.200'den fazla uzmanın, politika yapıcıların ve sektör liderlerinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Küresel Riskler Raporu 2023'ü buradan okuyun, Küresel Riskler Girişimi'ni keşfedin ve #risks23 etiketini kullanarak sohbete katılın Cenevre, İsviçre, 11 Ocak 2023 – Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu stratejik ortaklığında hazırlanan Küresel Riskler Raporu, son 17 yıldır, birbiriyle derinden bağlantılı küresel riskler konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 Küresel Riskler Raporu'na göre, çatışmalar ve jeo-ekonomik gerilimler birbiriyle derinden bağlantılı bir dizi küresel riski tetiklemiştir. Bunlar, önümüzdeki iki yıl boyunca devam etmesi muhtemel olan enerji ve gıda tedariğindeki sıkıntıları ve yaşam maliyeti ile borç ödemede güçlü artışları içermektedir. Aynı zamanda bu krizler, özellikle iklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve insan sermayesine yatırımla ilgili olanlar olmak üzere uzun vadeli risklerle mücadele etme çabalarını baltalama riski taşıyor. Bunlar, bugün yayınlanan Küresel Riskler Raporu 2023'ün bulgularıdır ve en ciddi uzun vadeli tehditlere ilişkin eylem penceresinin hızla kapandığını ve risklerin bir taşma noktasına ulaşmasından önce toplu eyleme ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmektedir. Marsh McLennan ve Zurich Sigorta Grubu ile ortaklaşa hazırlanan rapor, 1.200'ün üzerinde küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Dünya önceden var olan ve daha önce geriliyor gibi görünen birçok riskle karşı karşıya olduğundan, üç zaman dilimini kapsayacak şekilde hem yeni hem de ürkütücü bir şekilde tanıdık olan küresel risk manzarasının bir resmini ortaya koymaktadır. Halihazırda küresel salgın ve Avrupa'daki savaş; enerji, enflasyon, gıda ve güvenlik krizlerini yeniden ön plana çıkardı. Bunlar, önümüzdeki iki yıla hakim olacak şekilde devam eden riskleri oluşturmaktadırlar: durgunluk riski; artan borç sıkıntısı; devam eden bir yaşam maliyeti krizi; dezenformasyon ve yanlış bilgilendirmenin mümkün kıldığı kutuplaşmış toplumlar; hızlı iklim aksiyonlarındaki bir boşluk; ve sıfır toplamlı jeo-ekonomik savaş. Dünya, iklim değişikliğinin hafifletilmesi ve iklim adaptasyonu konusunda daha etkin bir şekilde iş birliği yapmaya başlamadığı takdirde, bu durum önümüzdeki 10 yıl boyunca sürekli küresel ısınmaya ve ekolojik bozulmaya yol açacaktır. İklim değişikliğinin azaltılmaması ve buna adapte olunmaması, doğal afetler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevresel kötüleşme, en önemli 10 riskten beşini temsil etmektedir ve biyoçeşitlilik kaybı ise önümüzdeki on yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülmektedir. Buna paralel olarak, sağlık, eğitim ve ekonomik kalkınmaya yapılan yatırımlar ortadan kalktıkça ve sosyal uyumu daha da aşındırdıkça, kriz odaklı liderlik ve jeopolitik rekabet eşi görülmemiş bir düzeyde toplumsal sıkıntı yaratma riski taşımaktadır. Son olarak, artan rekabetler yalnızca büyüyen jeo-ekonomik silahlanma riskine yol açmakla kalmamaktadır, fakat aynı zamanda özellikle yeni teknolojiler ve haydut aktörler aracılığıyla yeniden askerileşmeyi de beraberinde getirmektedir. Küresel Riskler 2023 Raporu - TOP 10 Risk Önümüzdeki yıllar, toplum, çevre ve güvenlik açısından rekabet halindeki endişelerle karşı karşıya kalan hükümetler için zorlu takaslar sunacaktır
. Daha şimdiden kısa vadeli jeo-ekonomik riskler net sıfır taahhüdünü teste tabi tutmaktadır ve bilimsel olarak gerekli olan ile politik olarak kabul edilebilir olan arasındaki boşluğu ortaya çıkarmıştır. Isınan bir dünyanın sonuçlarını sınırlamak için iklim krizi konusunda dramatik bir şekilde hızlandırılmış müşterek eyleme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu arada, güvenlik hususları ve artan askeri harcamalar, artan yaşam maliyeti krizinin etkilerini hafifletmek açısından daha az bir mali pay bırakabilir. Bu gidişatta bir değişiklik olmazsa, savunmasız ülkeler, gelecekteki büyümeye, insani gelişmeye ve yeşil teknolojilere yatırım yapamayacakları sürekli bir kriz durumuna ulaşabilirler. Rapor, liderleri kısa ve uzun vadeli bakış açılarını dengeleyerek birlikte ve kararlı hareket etmeye çağırmaktadır. Rapor, acil ve koordineli iklim eylemlerine ek olarak, finansal istikrarı, teknoloji yönetişimini, ekonomik kalkınmayı ve araştırma, bilim, eğitim ve sağlığa yapılan yatırımları güçlendirmek için ülkeler arasında ortak çabaların yanı sıra kamu-özel sektör işbirliğini tavsiye etmektedir. “Kısa vadeli risk ortamına enerji, gıda, borç ve felaketler hakimdir. Halihazırda en savunmasız olanlar bunların sıkıntılarını çekmektedir ve birden fazla kriz karşısında savunmasız olarak nitelendirilenler, hem zengin hem de fakir ülkelerde hızla artmaktadır. İklim ve insani gelişme, mevcut krizlerle mücadele ederken bile küresel liderlerin endişelerinin merkezinde yer almalıdır. İş birliği, ilerlemenin tek yoludur”, diyor Dünya Ekonomik Forumu İdari Direktörü Saadia Zahidi. Zurich Sigorta Grubu Sürdürülebilirlik Riski Başkanı John Scott şunları söylemiştir: “İklim değişikliğinin etkileri, biyolojik çeşitlilik kaybı, gıda güvenliği ve doğal kaynak tüketimi arasındaki etkileşim tehlikeli bir karışım. Önemli politika değişiklikleri veya yatırımlar olmaksızın, bu karışım ekosistemin çöküşünü hızlandıracak, gıda kaynaklarını tehdit edecek, doğal afetlerin etkilerini artıracak ve iklim değişikliğini azaltma girişimlerinin ilerlemesini sınırlayacaktır. Eylemleri hızlandırırsak, on yılın sonunda 1.5ᵒC derecelik bir yörüngeye ulaşmak ve doğa acil durumunu ele almak için hala bir fırsata sahip olabiliriz. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve elektrikli araçların konuşlandırılmasındaki son gelişmeler, iyimser olmamız için bize iyi nedenler veriyor.” Kıta Avrupası Marsh Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint şunları söylemiştir: “2023 yılı, küresel tedarik zincirlerinde daha fazla aksamaya neden olan ve yatırım kararlarını etkileyen gıda, enerji, hammaddeler ve siber güvenlikle ilgili artan risklerle belirgin olacaktır. Ülkelerin ve kuruluşların esneklik çabalarını artırması gereken bir zamanda, ekonomik ters rüzgarlar bunu yapma yeteneklerini kısıtlayacaktır. Bir nesildeki en zor jeo-ekonomik koşullarla karşı karşıya kalan şirketler, yalnızca kısa vadeli endişeleri gidermeye değil, aynı zamanda kendilerini uzun vadeli riskler ve yapısal değişimler açısından iyi konumlandıracak stratejiler geliştirmeye de odaklanmalıdırlar.” Küresel Riskler Raporu, riske hazırlıklı olma ve esneklik konusunda öğrenmeyi mümkün kılmak için kısa, orta ve uzun vadeli küresel risklere ilişkin daha ileri bir ortak anlayışı teşvik etmeye çalışan Forum'un Küresel Riskler Girişimi'nin bir ayağıdır. Bu yılki rapor ayrıca, mevcut ve gelecekteki risklerin birbirleriyle nasıl etkileşime girerek bir "polikriz" - bileşik etkileri ve öngörülemeyen sonuçları olan ilgili küresel risklerin bir kümesini - oluşturmak için nasıl etkileşime girebileceğini ele almaktadır. Rapor, gıda, su ve enerji dahil olmak üzere doğal kaynakların arz ve talebiyle ilgili birbiriyle ilişkili potansiyel bir çevresel, jeopolitik ve sosyoekonomik riskler kümesi olan “Kaynak Rekabetini” araştırmaktadır. Küresel Riskler 2023 outlook
0 notes
Text
Küresel Riskler Raporu 2023 Yayınlandı Küresel Riskler Raporu 2023 yayınlandı: acil yaşam maliyeti krizi ile sürdürülebilir iklim aksiyonu arasındaki gerilimler doruk noktasında. Yaşam maliyeti krizi kısa vadeli en büyük risk iken, iklim değişikliğini azaltma ve iklime uyum sağlamadaki başarısızlık ise uzun vadeli en büyük endişelerdendir.Jeopolitik rekabetler ve içe kapanma eğilimleri, ekonomik kısıtlamaları artıracak ve hem kısa hem de uzun vadeli riskleri daha da artıracaktır.Küresel Riskler Raporu, ülkeleri "kaynak rekabetinden" kaçınmak için birlikte çalışmaya çağırmaktadırRapor, 1.200'den fazla uzmanın, politika yapıcıların ve sektör liderlerinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Küresel Riskler Raporu 2023'ü buradan okuyun, Küresel Riskler Girişimi'ni keşfedin ve #risks23 etiketini kullanarak sohbete katılın Cenevre, İsviçre, 11 Ocak 2023 – Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu stratejik ortaklığında hazırlanan Küresel Riskler Raporu, son 17 yıldır, birbiriyle derinden bağlantılı küresel riskler konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 Küresel Riskler Raporu'na göre, çatışmalar ve jeo-ekonomik gerilimler birbiriyle derinden bağlantılı bir dizi küresel riski tetiklemiştir. Bunlar, önümüzdeki iki yıl boyunca devam etmesi muhtemel olan enerji ve gıda tedariğindeki sıkıntıları ve yaşam maliyeti ile borç ödemede güçlü artışları içermektedir. Aynı zamanda bu krizler, özellikle iklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve insan sermayesine yatırımla ilgili olanlar olmak üzere uzun vadeli risklerle mücadele etme çabalarını baltalama riski taşıyor. Bunlar, bugün yayınlanan Küresel Riskler Raporu 2023'ün bulgularıdır ve en ciddi uzun vadeli tehditlere ilişkin eylem penceresinin hızla kapandığını ve risklerin bir taşma noktasına ulaşmasından önce toplu eyleme ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmektedir. Marsh McLennan ve Zurich Sigorta Grubu ile ortaklaşa hazırlanan rapor, 1.200'ün üzerinde küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Dünya önceden var olan ve daha önce geriliyor gibi görünen birçok riskle karşı karşıya olduğundan, üç zaman dilimini kapsayacak şekilde hem yeni hem de ürkütücü bir şekilde tanıdık olan küresel risk manzarasının bir resmini ortaya koymaktadır. Halihazırda küresel salgın ve Avrupa'daki savaş; enerji, enflasyon, gıda ve güvenlik krizlerini yeniden ön plana çıkardı. Bunlar, önümüzdeki iki yıla hakim olacak şekilde devam eden riskleri oluşturmaktadırlar: durgunluk riski; artan borç sıkıntısı; devam eden bir yaşam maliyeti krizi; dezenformasyon ve yanlış bilgilendirmenin mümkün kıldığı kutuplaşmış toplumlar; hızlı iklim aksiyonlarındaki bir boşluk; ve sıfır toplamlı jeo-ekonomik savaş. Dünya, iklim değişikliğinin hafifletilmesi ve iklim adaptasyonu konusunda daha etkin bir şekilde iş birliği yapmaya başlamadığı takdirde, bu durum önümüzdeki 10 yıl boyunca sürekli küresel ısınmaya ve ekolojik bozulmaya yol açacaktır. İklim değişikliğinin azaltılmaması ve buna adapte olunmaması, doğal afetler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevresel kötüleşme, en önemli 10 riskten beşini temsil etmektedir ve biyoçeşitlilik kaybı ise önümüzdeki on yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülmektedir. Buna paralel olarak, sağlık, eğitim ve ekonomik kalkınmaya yapılan yatırımlar ortadan kalktıkça ve sosyal uyumu daha da aşındırdıkça, kriz odaklı liderlik ve jeopolitik rekabet eşi görülmemiş bir düzeyde toplumsal sıkıntı yaratma riski taşımaktadır. Son olarak, artan rekabetler yalnızca büyüyen jeo-ekonomik silahlanma riskine yol açmakla kalmamaktadır, fakat aynı zamanda özellikle yeni teknolojiler ve haydut aktörler aracılığıyla yeniden askerileşmeyi de beraberinde getirmektedir. Küresel Riskler 2023 Raporu - TOP 10 Risk Önümüzdeki yıllar, toplum, çevre ve güvenlik açısından rekabet halindeki endişelerle karşı karşıya kalan hükümetler için zorlu takaslar sunacaktır
. Daha şimdiden kısa vadeli jeo-ekonomik riskler net sıfır taahhüdünü teste tabi tutmaktadır ve bilimsel olarak gerekli olan ile politik olarak kabul edilebilir olan arasındaki boşluğu ortaya çıkarmıştır. Isınan bir dünyanın sonuçlarını sınırlamak için iklim krizi konusunda dramatik bir şekilde hızlandırılmış müşterek eyleme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu arada, güvenlik hususları ve artan askeri harcamalar, artan yaşam maliyeti krizinin etkilerini hafifletmek a��ısından daha az bir mali pay bırakabilir. Bu gidişatta bir değişiklik olmazsa, savunmasız ülkeler, gelecekteki büyümeye, insani gelişmeye ve yeşil teknolojilere yatırım yapamayacakları sürekli bir kriz durumuna ulaşabilirler. Rapor, liderleri kısa ve uzun vadeli bakış açılarını dengeleyerek birlikte ve kararlı hareket etmeye çağırmaktadır. Rapor, acil ve koordineli iklim eylemlerine ek olarak, finansal istikrarı, teknoloji yönetişimini, ekonomik kalkınmayı ve araştırma, bilim, eğitim ve sağlığa yapılan yatırımları güçlendirmek için ülkeler arasında ortak çabaların yanı sıra kamu-özel sektör işbirliğini tavsiye etmektedir. “Kısa vadeli risk ortamına enerji, gıda, borç ve felaketler hakimdir. Halihazırda en savunmasız olanlar bunların sıkıntılarını çekmektedir ve birden fazla kriz karşısında savunmasız olarak nitelendirilenler, hem zengin hem de fakir ülkelerde hızla artmaktadır. İklim ve insani gelişme, mevcut krizlerle mücadele ederken bile küresel liderlerin endişelerinin merkezinde yer almalıdır. İş birliği, ilerlemenin tek yoludur”, diyor Dünya Ekonomik Forumu İdari Direktörü Saadia Zahidi. Zurich Sigorta Grubu Sürdürülebilirlik Riski Başkanı John Scott şunları söylemiştir: “İklim değişikliğinin etkileri, biyolojik çeşitlilik kaybı, gıda güvenliği ve doğal kaynak tüketimi arasındaki etkileşim tehlikeli bir karışım. Önemli politika değişiklikleri veya yatırımlar olmaksızın, bu karışım ekosistemin çöküşünü hızlandıracak, gıda kaynaklarını tehdit edecek, doğal afetlerin etkilerini artıracak ve iklim değişikliğini azaltma girişimlerinin ilerlemesini sınırlayacaktır. Eylemleri hızlandırırsak, on yılın sonunda 1.5ᵒC derecelik bir yörüngeye ulaşmak ve doğa acil durumunu ele almak için hala bir fırsata sahip olabiliriz. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve elektrikli araçların konuşlandırılmasındaki son gelişmeler, iyimser olmamız için bize iyi nedenler veriyor.” Kıta Avrupası Marsh Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint şunları söylemiştir: “2023 yılı, küresel tedarik zincirlerinde daha fazla aksamaya neden olan ve yatırım kararlarını etkileyen gıda, enerji, hammaddeler ve siber güvenlikle ilgili artan risklerle belirgin olacaktır. Ülkelerin ve kuruluşların esneklik çabalarını artırması gereken bir zamanda, ekonomik ters rüzgarlar bunu yapma yeteneklerini kısıtlayacaktır. Bir nesildeki en zor jeo-ekonomik koşullarla karşı karşıya kalan şirketler, yalnızca kısa vadeli endişeleri gidermeye değil, aynı zamanda kendilerini uzun vadeli riskler ve yapısal değişimler açısından iyi konumlandıracak stratejiler geliştirmeye de odaklanmalıdırlar.” Küresel Riskler Raporu, riske hazırlıklı olma ve esneklik konusunda öğrenmeyi mümkün kılmak için kısa, orta ve uzun vadeli küresel risklere ilişkin daha ileri bir ortak anlayışı teşvik etmeye çalışan Forum'un Küresel Riskler Girişimi'nin bir ayağıdır. Bu yılki rapor ayrıca, mevcut ve gelecekteki risklerin birbirleriyle nasıl etkileşime girerek bir "polikriz" - bileşik etkileri ve öngörülemeyen sonuçları olan ilgili küresel risklerin bir kümesini - oluşturmak için nasıl etkileşime girebileceğini ele almaktadır. Rapor, gıda, su ve enerji dahil olmak üzere doğal kaynakların arz ve talebiyle ilgili birbiriyle ilişkili potansiyel bir çevresel, jeopolitik ve sosyoekonomik riskler kümesi olan “Kaynak Rekabetini” araştırmaktadır. Küresel Riskler 2023 outlook
0 notes
Text
Küresel Riskler Raporu 2023 Yayınlandı Küresel Riskler Raporu 2023 yayınlandı: acil yaşam maliyeti krizi ile sürdürülebilir iklim aksiyonu arasındaki gerilimler doruk noktasında. Yaşam maliyeti krizi kısa vadeli en büyük risk iken, iklim değişikliğini azaltma ve iklime uyum sağlamadaki başarısızlık ise uzun vadeli en büyük endişelerdendir.Jeopolitik rekabetler ve içe kapanma eğilimleri, ekonomik kısıtlamaları artıracak ve hem kısa hem de uzun vadeli riskleri daha da artıracaktır.Küresel Riskler Raporu, ülkeleri "kaynak rekabetinden" kaçınmak için birlikte çalışmaya çağırmaktadırRapor, 1.200'den fazla uzmanın, politika yapıcıların ve sektör liderlerinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Küresel Riskler Raporu 2023'ü buradan okuyun, Küresel Riskler Girişimi'ni keşfedin ve #risks23 etiketini kullanarak sohbete katılın Cenevre, İsviçre, 11 Ocak 2023 – Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu stratejik ortaklığında hazırlanan Küresel Riskler Raporu, son 17 yıldır, birbiriyle derinden bağlantılı küresel riskler konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 Küresel Riskler Raporu'na göre, çatışmalar ve jeo-ekonomik gerilimler birbiriyle derinden bağlantılı bir dizi küresel riski tetiklemiştir. Bunlar, önümüzdeki iki yıl boyunca devam etmesi muhtemel olan enerji ve gıda tedariğindeki sıkıntıları ve yaşam maliyeti ile borç ödemede güçlü artışları içermektedir. Aynı zamanda bu krizler, özellikle iklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve insan sermayesine yatırımla ilgili olanlar olmak üzere uzun vadeli risklerle mücadele etme çabalarını baltalama riski taşıyor. Bunlar, bugün yayınlanan Küresel Riskler Raporu 2023'ün bulgularıdır ve en ciddi uzun vadeli tehditlere ilişkin eylem penceresinin hızla kapandığını ve risklerin bir taşma noktasına ulaşmasından önce toplu eyleme ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmektedir. Marsh McLennan ve Zurich Sigorta Grubu ile ortaklaşa hazırlanan rapor, 1.200'ün üzerinde küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Dünya önceden var olan ve daha önce geriliyor gibi görünen birçok riskle karşı karşıya olduğundan, üç zaman dilimini kapsayacak şekilde hem yeni hem de ürkütücü bir şekilde tanıdık olan küresel risk manzarasının bir resmini ortaya koymaktadır. Halihazırda küresel salgın ve Avrupa'daki savaş; enerji, enflasyon, gıda ve güvenlik krizlerini yeniden ön plana çıkardı. Bunlar, önümüzdeki iki yıla hakim olacak şekilde devam eden riskleri oluşturmaktadırlar: durgunluk riski; artan borç sıkıntısı; devam eden bir yaşam maliyeti krizi; dezenformasyon ve yanlış bilgilendirmenin mümkün kıldığı kutuplaşmış toplumlar; hızlı iklim aksiyonlarındaki bir boşluk; ve sıfır toplamlı jeo-ekonomik savaş. Dünya, iklim değişikliğinin hafifletilmesi ve iklim adaptasyonu konusunda daha etkin bir şekilde iş birliği yapmaya başlamadığı takdirde, bu durum önümüzdeki 10 yıl boyunca sürekli küresel ısınmaya ve ekolojik bozulmaya yol açacaktır. İklim değişikliğinin azaltılmaması ve buna adapte olunmaması, doğal afetler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevresel kötüleşme, en önemli 10 riskten beşini temsil etmektedir ve biyoçeşitlilik kaybı ise önümüzdeki on yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülmektedir. Buna paralel olarak, sağlık, eğitim ve ekonomik kalkınmaya yapılan yatırımlar ortadan kalktıkça ve sosyal uyumu daha da aşındırdıkça, kriz odaklı liderlik ve jeopolitik rekabet eşi görülmemiş bir düzeyde toplumsal sıkıntı yaratma riski taşımaktadır. Son olarak, artan rekabetler yalnızca büyüyen jeo-ekonomik silahlanma riskine yol açmakla kalmamaktadır, fakat aynı zamanda özellikle yeni teknolojiler ve haydut aktörler aracılığıyla yeniden askerileşmeyi de beraberinde getirmektedir. Küresel Riskler 2023 Raporu - TOP 10 Risk Önümüzdeki yıllar, toplum, çevre ve güvenlik açısından rekabet halindeki endişelerle karşı karşıya kalan hükümetler için zorlu takaslar sunacaktır
. Daha şimdiden kısa vadeli jeo-ekonomik riskler net sıfır taahhüdünü teste tabi tutmaktadır ve bilimsel olarak gerekli olan ile politik olarak kabul edilebilir olan arasındaki boşluğu ortaya çıkarmıştır. Isınan bir dünyanın sonuçlarını sınırlamak için iklim krizi konusunda dramatik bir şekilde hızlandırılmış müşterek eyleme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu arada, güvenlik hususları ve artan askeri harcamalar, artan yaşam maliyeti krizinin etkilerini hafifletmek açısından daha az bir mali pay bırakabilir. Bu gidişatta bir değişiklik olmazsa, savunmasız ülkeler, gelecekteki büyümeye, insani gelişmeye ve yeşil teknolojilere yatırım yapamayacakları sürekli bir kriz durumuna ulaşabilirler. Rapor, liderleri kısa ve uzun vadeli bakış açılarını dengeleyerek birlikte ve kararlı hareket etmeye çağırmaktadır. Rapor, acil ve koordineli iklim eylemlerine ek olarak, finansal istikrarı, teknoloji yönetişimini, ekonomik kalkınmayı ve araştırma, bilim, eğitim ve sağlığa yapılan yatırımları güçlendirmek için ülkeler arasında ortak çabaların yanı sıra kamu-özel sektör işbirliğini tavsiye etmektedir. “Kısa vadeli risk ortamına enerji, gıda, borç ve felaketler hakimdir. Halihazırda en savunmasız olanlar bunların sıkıntılarını çekmektedir ve birden fazla kriz karşısında savunmasız olarak nitelendirilenler, hem zengin hem de fakir ülkelerde hızla artmaktadır. İklim ve insani gelişme, mevcut krizlerle mücadele ederken bile küresel liderlerin endişelerinin merkezinde yer almalıdır. İş birliği, ilerlemenin tek yoludur”, diyor Dünya Ekonomik Forumu İdari Direktörü Saadia Zahidi. Zurich Sigorta Grubu Sürdürülebilirlik Riski Başkanı John Scott şunları söylemiştir: “İklim değişikliğinin etkileri, biyolojik çeşitlilik kaybı, gıda güvenliği ve doğal kaynak tüketimi arasındaki etkileşim tehlikeli bir karışım. Önemli politika değişiklikleri veya yatırımlar olmaksızın, bu karışım ekosistemin çöküşünü hızlandıracak, gıda kaynaklarını tehdit edecek, doğal afetlerin etkilerini artıracak ve iklim değişikliğini azaltma girişimlerinin ilerlemesini sınırlayacaktır. Eylemleri hızlandırırsak, on yılın sonunda 1.5ᵒC derecelik bir yörüngeye ulaşmak ve doğa acil durumunu ele almak için hala bir fırsata sahip olabiliriz. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve elektrikli araçların konuşlandırılmasındaki son gelişmeler, iyimser olmamız için bize iyi nedenler veriyor.” Kıta Avrupası Marsh Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint şunları söylemiştir: “2023 yılı, küresel tedarik zincirlerinde daha fazla aksamaya neden olan ve yatırım kararlarını etkileyen gıda, enerji, hammaddeler ve siber güvenlikle ilgili artan risklerle belirgin olacaktır. Ülkelerin ve kuruluşların esneklik çabalarını artırması gereken bir zamanda, ekonomik ters rüzgarlar bunu yapma yeteneklerini kısıtlayacaktır. Bir nesildeki en zor jeo-ekonomik koşullarla karşı karşıya kalan şirketler, yalnızca kısa vadeli endişeleri gidermeye değil, aynı zamanda kendilerini uzun vadeli riskler ve yapısal değişimler açısından iyi konumlandıracak stratejiler geliştirmeye de odaklanmalıdırlar.” Küresel Riskler Raporu, riske hazırlıklı olma ve esneklik konusunda öğrenmeyi mümkün kılmak için kısa, orta ve uzun vadeli küresel risklere ilişkin daha ileri bir ortak anlayışı teşvik etmeye çalışan Forum'un Küresel Riskler Girişimi'nin bir ayağıdır. Bu yılki rapor ayrıca, mevcut ve gelecekteki risklerin birbirleriyle nasıl etkileşime girerek bir "polikriz" - bileşik etkileri ve öngörülemeyen sonuçları olan ilgili küresel risklerin bir kümesini - oluşturmak için nasıl etkileşime girebileceğini ele almaktadır. Rapor, gıda, su ve enerji dahil olmak üzere doğal kaynakların arz ve talebiyle ilgili birbiriyle ilişkili potansiyel bir çevresel, jeopolitik ve sosyoekonomik riskler kümesi olan “Kaynak Rekabetini” araştırmaktadır. Küresel Riskler 2023 outlook
0 notes
Text
Küresel Riskler Raporu 2023 Yayınlandı Küresel Riskler Raporu 2023 yayınlandı: acil yaşam maliyeti krizi ile sürdürülebilir iklim aksiyonu arasındaki gerilimler doruk noktasında. Yaşam maliyeti krizi kısa vadeli en büyük risk iken, iklim değişikliğini azaltma ve iklime uyum sağlamadaki başarısızlık ise uzun vadeli en büyük endişelerdendir.Jeopolitik rekabetler ve içe kapanma eğilimleri, ekonomik kısıtlamaları artıracak ve hem kısa hem de uzun vadeli riskleri daha da artıracaktır.Küresel Riskler Raporu, ülkeleri "kaynak rekabetinden" kaçınmak için birlikte çalışmaya çağırmaktadırRapor, 1.200'den fazla uzmanın, politika yapıcıların ve sektör liderlerinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Küresel Riskler Raporu 2023'ü buradan okuyun, Küresel Riskler Girişimi'ni keşfedin ve #risks23 etiketini kullanarak sohbete katılın Cenevre, İsviçre, 11 Ocak 2023 – Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu stratejik ortaklığında hazırlanan Küresel Riskler Raporu, son 17 yıldır, birbiriyle derinden bağlantılı küresel riskler konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 Küresel Riskler Raporu'na göre, çatışmalar ve jeo-ekonomik gerilimler birbiriyle derinden bağlantılı bir dizi küresel riski tetiklemiştir. Bunlar, önümüzdeki iki yıl boyunca devam etmesi muhtemel olan enerji ve gıda tedariğindeki sıkıntıları ve yaşam maliyeti ile borç ödemede güçlü artışları içermektedir. Aynı zamanda bu krizler, özellikle iklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve insan sermayesine yatırımla ilgili olanlar olmak üzere uzun vadeli risklerle mücadele etme çabalarını baltalama riski taşıyor. Bunlar, bugün yayınlanan Küresel Riskler Raporu 2023'ün bulgularıdır ve en ciddi uzun vadeli tehditlere ilişkin eylem penceresinin hızla kapandığını ve risklerin bir taşma noktasına ulaşmasından önce toplu eyleme ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmektedir. Marsh McLennan ve Zurich Sigorta Grubu ile ortaklaşa hazırlanan rapor, 1.200'ün üzerinde küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Dünya önceden var olan ve daha önce geriliyor gibi görünen birçok riskle karşı karşıya olduğundan, üç zaman dilimini kapsayacak şekilde hem yeni hem de ürkütücü bir şekilde tanıdık olan küresel risk manzarasının bir resmini ortaya koymaktadır. Halihazırda küresel salgın ve Avrupa'daki savaş; enerji, enflasyon, gıda ve güvenlik krizlerini yeniden ön plana çıkardı. Bunlar, önümüzdeki iki yıla hakim olacak şekilde devam eden riskleri oluşturmaktadırlar: durgunluk riski; artan borç sıkıntısı; devam eden bir yaşam maliyeti krizi; dezenformasyon ve yanlış bilgilendirmenin mümkün kıldığı kutuplaşmış toplumlar; hızlı iklim aksiyonlarındaki bir boşluk; ve sıfır toplamlı jeo-ekonomik savaş. Dünya, iklim değişikliğinin hafifletilmesi ve iklim adaptasyonu konusunda daha etkin bir şekilde iş birliği yapmaya başlamadığı takdirde, bu durum önümüzdeki 10 yıl boyunca sürekli küresel ısınmaya ve ekolojik bozulmaya yol açacaktır. İklim değişikliğinin azaltılmaması ve buna adapte olunmaması, doğal afetler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevresel kötüleşme, en önemli 10 riskten beşini temsil etmektedir ve biyoçeşitlilik kaybı ise önümüzdeki on yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülmektedir. Buna paralel olarak, sağlık, eğitim ve ekonomik kalkınmaya yapılan yatırımlar ortadan kalktıkça ve sosyal uyumu daha da aşındırdıkça, kriz odaklı liderlik ve jeopolitik rekabet eşi görülmemiş bir düzeyde toplumsal sıkıntı yaratma riski taşımaktadır. Son olarak, artan rekabetler yalnızca büyüyen jeo-ekonomik silahlanma riskine yol açmakla kalmamaktadır, fakat aynı zamanda özellikle yeni teknolojiler ve haydut aktörler aracılığıyla yeniden askerileşmeyi de beraberinde getirmektedir. Küresel Riskler 2023 Raporu - TOP 10 Risk Önümüzdeki yıllar, toplum, çevre ve güvenlik açısından rekabet halindeki endişelerle karşı karşıya kalan hükümetler için zorlu takaslar sunacaktır
. Daha şimdiden kısa vadeli jeo-ekonomik riskler net sıfır taahhüdünü teste tabi tutmaktadır ve bilimsel olarak gerekli olan ile politik olarak kabul edilebilir olan arasındaki boşluğu ortaya çıkarmıştır. Isınan bir dünyanın sonuçlarını sınırlamak için iklim krizi konusunda dramatik bir şekilde hızlandırılmış müşterek eyleme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu arada, güvenlik hususları ve artan askeri harcamalar, artan yaşam maliyeti krizinin etkilerini hafifletmek açısından daha az bir mali pay bırakabilir. Bu gidişatta bir değişiklik olmazsa, savunmasız ülkeler, gelecekteki büyümeye, insani gelişmeye ve yeşil teknolojilere yatırım yapamayacakları sürekli bir kriz durumuna ulaşabilirler. Rapor, liderleri kısa ve uzun vadeli bakış açılarını dengeleyerek birlikte ve kararlı hareket etmeye çağırmaktadır. Rapor, acil ve koordineli iklim eylemlerine ek olarak, finansal istikrarı, teknoloji yönetişimini, ekonomik kalkınmayı ve araştırma, bilim, eğitim ve sağlığa yapılan yatırımları güçlendirmek için ülkeler arasında ortak çabaların yanı sıra kamu-özel sektör işbirliğini tavsiye etmektedir. “Kısa vadeli risk ortamına enerji, gıda, borç ve felaketler hakimdir. Halihazırda en savunmasız olanlar bunların sıkıntılarını çekmektedir ve birden fazla kriz karşısında savunmasız olarak nitelendirilenler, hem zengin hem de fakir ülkelerde hızla artmaktadır. İklim ve insani gelişme, mevcut krizlerle mücadele ederken bile küresel liderlerin endişelerinin merkezinde yer almalıdır. İş birliği, ilerlemenin tek yoludur”, diyor Dünya Ekonomik Forumu İdari Direktörü Saadia Zahidi. Zurich Sigorta Grubu Sürdürülebilirlik Riski Başkanı John Scott şunları söylemiştir: “İklim değişikliğinin etkileri, biyolojik çeşitlilik kaybı, gıda güvenliği ve doğal kaynak tüketimi arasındaki etkileşim tehlikeli bir karışım. Önemli politika değişiklikleri veya yatırımlar olmaksızın, bu karışım ekosistemin çöküşünü hızlandıracak, gıda kaynaklarını tehdit edecek, doğal afetlerin etkilerini artıracak ve iklim değişikliğini azaltma girişimlerinin ilerlemesini sınırlayacaktır. Eylemleri hızlandırırsak, on yılın sonunda 1.5ᵒC derecelik bir yörüngeye ulaşmak ve doğa acil durumunu ele almak için hala bir fırsata sahip olabiliriz. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve elektrikli araçların konuşlandırılmasındaki son gelişmeler, iyimser olmamız için bize iyi nedenler veriyor.” Kıta Avrupası Marsh Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint şunları söylemiştir: “2023 yılı, küresel tedarik zincirlerinde daha fazla aksamaya neden olan ve yatırım kararlarını etkileyen gıda, enerji, hammaddeler ve siber güvenlikle ilgili artan risklerle belirgin olacaktır. Ülkelerin ve kuruluşların esneklik çabalarını artırması gereken bir zamanda, ekonomik ters rüzgarlar bunu yapma yeteneklerini kısıtlayacaktır. Bir nesildeki en zor jeo-ekonomik koşullarla karşı karşıya kalan şirketler, yalnızca kısa vadeli endişeleri gidermeye değil, aynı zamanda kendilerini uzun vadeli riskler ve yapısal değişimler açısından iyi konumlandıracak stratejiler geliştirmeye de odaklanmalıdırlar.” Küresel Riskler Raporu, riske hazırlıklı olma ve esneklik konusunda öğrenmeyi mümkün kılmak için kısa, orta ve uzun vadeli küresel risklere ilişkin daha ileri bir ortak anlayışı teşvik etmeye çalışan Forum'un Küresel Riskler Girişimi'nin bir ayağıdır. Bu yılki rapor ayrıca, mevcut ve gelecekteki risklerin birbirleriyle nasıl etkileşime girerek bir "polikriz" - bileşik etkileri ve öngörülemeyen sonuçları olan ilgili küresel risklerin bir kümesini - oluşturmak için nasıl etkileşime girebileceğini ele almaktadır. Rapor, gıda, su ve enerji dahil olmak üzere doğal kaynakların arz ve talebiyle ilgili birbiriyle ilişkili potansiyel bir çevresel, jeopolitik ve sosyoekonomik riskler kümesi olan “Kaynak Rekabetini” araştırmaktadır. Küresel Riskler 2023 outlook
0 notes
Text
Küresel Riskler Raporu 2023 Yayınlandı Küresel Riskler Raporu 2023 yayınlandı: acil yaşam maliyeti krizi ile sürdürülebilir iklim aksiyonu arasındaki gerilimler doruk noktasında. Yaşam maliyeti krizi kısa vadeli en büyük risk iken, iklim değişikliğini azaltma ve iklime uyum sağlamadaki başarısızlık ise uzun vadeli en büyük endişelerdendir.Jeopolitik rekabetler ve içe kapanma eğilimleri, ekonomik kısıtlamaları artıracak ve hem kısa hem de uzun vadeli riskleri daha da artıracaktır.Küresel Riskler Raporu, ülkeleri "kaynak rekabetinden" kaçınmak için birlikte çalışmaya çağırmaktadırRapor, 1.200'den fazla uzmanın, politika yapıcıların ve sektör liderlerinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Küresel Riskler Raporu 2023'ü buradan okuyun, Küresel Riskler Girişimi'ni keşfedin ve #risks23 etiketini kullanarak sohbete katılın Cenevre, İsviçre, 11 Ocak 2023 – Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu stratejik ortaklığında hazırlanan Küresel Riskler Raporu, son 17 yıldır, birbiriyle derinden bağlantılı küresel riskler konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 Küresel Riskler Raporu'na göre, çatışmalar ve jeo-ekonomik gerilimler birbiriyle derinden bağlantılı bir dizi küresel riski tetiklemiştir. Bunlar, önümüzdeki iki yıl boyunca devam etmesi muhtemel olan enerji ve gıda tedariğindeki sıkıntıları ve yaşam maliyeti ile borç ödemede güçlü artışları içermektedir. Aynı zamanda bu krizler, özellikle iklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve insan sermayesine yatırımla ilgili olanlar olmak üzere uzun vadeli risklerle mücadele etme çabalarını baltalama riski taşıyor. Bunlar, bugün yayınlanan Küresel Riskler Raporu 2023'ün bulgularıdır ve en ciddi uzun vadeli tehditlere ilişkin eylem penceresinin hızla kapandığını ve risklerin bir taşma noktasına ulaşmasından önce toplu eyleme ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmektedir. Marsh McLennan ve Zurich Sigorta Grubu ile ortaklaşa hazırlanan rapor, 1.200'ün üzerinde küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Dünya önceden var olan ve daha önce geriliyor gibi görünen birçok riskle karşı karşıya olduğundan, üç zaman dilimini kapsayacak şekilde hem yeni hem de ürkütücü bir şekilde tanıdık olan küresel risk manzarasının bir resmini ortaya koymaktadır. Halihazırda küresel salgın ve Avrupa'daki savaş; enerji, enflasyon, gıda ve güvenlik krizlerini yeniden ön plana çıkardı. Bunlar, önümüzdeki iki yıla hakim olacak şekilde devam eden riskleri oluşturmaktadırlar: durgunluk riski; artan borç sıkıntısı; devam eden bir yaşam maliyeti krizi; dezenformasyon ve yanlış bilgilendirmenin mümkün kıldığı kutuplaşmış toplumlar; hızlı iklim aksiyonlarındaki bir boşluk; ve sıfır toplamlı jeo-ekonomik savaş. Dünya, iklim değişikliğinin hafifletilmesi ve iklim adaptasyonu konusunda daha etkin bir şekilde iş birliği yapmaya başlamadığı takdirde, bu durum önümüzdeki 10 yıl boyunca sürekli küresel ısınmaya ve ekolojik bozulmaya yol açacaktır. İklim değişikliğinin azaltılmaması ve buna adapte olunmaması, doğal afetler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevresel kötüleşme, en önemli 10 riskten beşini temsil etmektedir ve biyoçeşitlilik kaybı ise önümüzdeki on yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülmektedir. Buna paralel olarak, sağlık, eğitim ve ekonomik kalkınmaya yapılan yatırımlar ortadan kalktıkça ve sosyal uyumu daha da aşındırdıkça, kriz odaklı liderlik ve jeopolitik rekabet eşi görülmemiş bir düzeyde toplumsal sıkıntı yaratma riski taşımaktadır. Son olarak, artan rekabetler yalnızca büyüyen jeo-ekonomik silahlanma riskine yol açmakla kalmamaktadır, fakat aynı zamanda özellikle yeni teknolojiler ve haydut aktörler aracılığıyla yeniden askerileşmeyi de beraberinde getirmektedir. Küresel Riskler 2023 Raporu - TOP 10 Risk Önümüzdeki yıllar, toplum, çevre ve güvenlik açısından rekabet halindeki endişelerle karşı karşıya kalan hükümetler için zorlu takaslar s
unacaktır. Daha şimdiden kısa vadeli jeo-ekonomik riskler net sıfır taahhüdünü teste tabi tutmaktadır ve bilimsel olarak gerekli olan ile politik olarak kabul edilebilir olan arasındaki boşluğu ortaya çıkarmıştır. Isınan bir dünyanın sonuçlarını sınırlamak için iklim krizi konusunda dramatik bir şekilde hızlandırılmış müşterek eyleme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu arada, güvenlik hususları ve artan askeri harcamalar, artan yaşam maliyeti krizinin etkilerini hafifletmek açısından daha az bir mali pay bırakabilir. Bu gidişatta bir değişiklik olmazsa, savunmasız ülkeler, gelecekteki büyümeye, insani gelişmeye ve yeşil teknolojilere yatırım yapamayacakları sürekli bir kriz durumuna ulaşabilirler. Rapor, liderleri kısa ve uzun vadeli bakış açılarını dengeleyerek birlikte ve kararlı hareket etmeye çağırmaktadır. Rapor, acil ve koordineli iklim eylemlerine ek olarak, finansal istikrarı, teknoloji yönetişimini, ekonomik kalkınmayı ve araştırma, bilim, eğitim ve sağlığa yapılan yatırımları güçlendirmek için ülkeler arasında ortak çabaların yanı sıra kamu-özel sektör işbirliğini tavsiye etmektedir. “Kısa vadeli risk ortamına enerji, gıda, borç ve felaketler hakimdir. Halihazırda en savunmasız olanlar bunların sıkıntılarını çekmektedir ve birden fazla kriz karşısında savunmasız olarak nitelendirilenler, hem zengin hem de fakir ülkelerde hızla artmaktadır. İklim ve insani gelişme, mevcut krizlerle mücadele ederken bile küresel liderlerin endişelerinin merkezinde yer almalıdır. İş birliği, ilerlemenin tek yoludur”, diyor Dünya Ekonomik Forumu İdari Direktörü Saadia Zahidi. Zurich Sigorta Grubu Sürdürülebilirlik Riski Başkanı John Scott şunları söylemiştir: “İklim değişikliğinin etkileri, biyolojik çeşitlilik kaybı, gıda güvenliği ve doğal kaynak tüketimi arasındaki etkileşim tehlikeli bir karışım. Önemli politika değişiklikleri veya yatırımlar olmaksızın, bu karışım ekosistemin çöküşünü hızlandıracak, gıda kaynaklarını tehdit edecek, doğal afetlerin etkilerini artıracak ve iklim değişikliğini azaltma girişimlerinin ilerlemesini sınırlayacaktır. Eylemleri hızlandırırsak, on yılın sonunda 1.5ᵒC derecelik bir yörüngeye ulaşmak ve doğa acil durumunu ele almak için hala bir fırsata sahip olabiliriz. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve elektrikli araçların konuşlandırılmasındaki son gelişmeler, iyimser olmamız için bize iyi nedenler veriyor.” Kıta Avrupası Marsh Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint şunları söylemiştir: “2023 yılı, küresel tedarik zincirlerinde daha fazla aksamaya neden olan ve yatırım kararlarını etkileyen gıda, enerji, hammaddeler ve siber güvenlikle ilgili artan risklerle belirgin olacaktır. Ülkelerin ve kuruluşların esneklik çabalarını artırması gereken bir zamanda, ekonomik ters rüzgarlar bunu yapma yeteneklerini kısıtlayacaktır. Bir nesildeki en zor jeo-ekonomik koşullarla karşı karşıya kalan şirketler, yalnızca kısa vadeli endişeleri gidermeye değil, aynı zamanda kendilerini uzun vadeli riskler ve yapısal değişimler açısından iyi konumlandıracak stratejiler geliştirmeye de odaklanmalıdırlar.” Küresel Riskler Raporu, riske hazırlıklı olma ve esneklik konusunda öğrenmeyi mümkün kılmak için kısa, orta ve uzun vadeli küresel risklere ilişkin daha ileri bir ortak anlayışı teşvik etmeye çalışan Forum'un Küresel Riskler Girişimi'nin bir ayağıdır. Bu yılki rapor ayrıca, mevcut ve gelecekteki risklerin birbirleriyle nasıl etkileşime girerek bir "polikriz" - bileşik etkileri ve öngörülemeyen sonuçları olan ilgili küresel risklerin bir kümesini - oluşturmak için nasıl etkileşime girebileceğini ele almaktadır. Rapor, gıda, su ve enerji dahil olmak üzere doğal kaynakların arz ve talebiyle ilgili birbiriyle ilişkili potansiyel bir çevresel, jeopolitik ve sosyoekonomik riskler kümesi olan “Kaynak Rekabetini” araştırmaktadır. Küresel Riskler 2023 outlook
0 notes
Text
Küresel Riskler Raporu 2023 Yayınlandı Küresel Riskler Raporu 2023 yayınlandı: acil yaşam maliyeti krizi ile sürdürülebilir iklim aksiyonu arasındaki gerilimler doruk noktasında. Yaşam maliyeti krizi kısa vadeli en büyük risk iken, iklim değişikliğini azaltma ve iklime uyum sağlamadaki başarısızlık ise uzun vadeli en büyük endişelerdendir.Jeopolitik rekabetler ve içe kapanma eğilimleri, ekonomik kısıtlamaları artıracak ve hem kısa hem de uzun vadeli riskleri daha da artıracaktır.Küresel Riskler Raporu, ülkeleri "kaynak rekabetinden" kaçınmak için birlikte çalışmaya çağırmaktadırRapor, 1.200'den fazla uzmanın, politika yapıcıların ve sektör liderlerinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Küresel Riskler Raporu 2023'ü buradan okuyun, Küresel Riskler Girişimi'ni keşfedin ve #risks23 etiketini kullanarak sohbete katılın Cenevre, İsviçre, 11 Ocak 2023 – Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu stratejik ortaklığında hazırlanan Küresel Riskler Raporu, son 17 yıldır, birbiriyle derinden bağlantılı küresel riskler konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 Küresel Riskler Raporu'na göre, çatışmalar ve jeo-ekonomik gerilimler birbiriyle derinden bağlantılı bir dizi küresel riski tetiklemiştir. Bunlar, önümüzdeki iki yıl boyunca devam etmesi muhtemel olan enerji ve gıda tedariğindeki sıkıntıları ve yaşam maliyeti ile borç ödemede güçlü artışları içermektedir. Aynı zamanda bu krizler, özellikle iklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve insan sermayesine yatırımla ilgili olanlar olmak üzere uzun vadeli risklerle mücadele etme çabalarını baltalama riski taşıyor. Bunlar, bugün yayınlanan Küresel Riskler Raporu 2023'ün bulgularıdır ve en ciddi uzun vadeli tehditlere ilişkin eylem penceresinin hızla kapandığını ve risklerin bir taşma noktasına ulaşmasından önce toplu eyleme ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmektedir. Marsh McLennan ve Zurich Sigorta Grubu ile ortaklaşa hazırlanan rapor, 1.200'ün üzerinde küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Dünya önceden var olan ve daha önce geriliyor gibi görünen birçok riskle karşı karşıya olduğundan, üç zaman dilimini kapsayacak şekilde hem yeni hem de ürkütücü bir şekilde tanıdık olan küresel risk manzarasının bir resmini ortaya koymaktadır. Halihazırda küresel salgın ve Avrupa'daki savaş; enerji, enflasyon, gıda ve güvenlik krizlerini yeniden ön plana çıkardı. Bunlar, önümüzdeki iki yıla hakim olacak şekilde devam eden riskleri oluşturmaktadırlar: durgunluk riski; artan borç sıkıntısı; devam eden bir yaşam maliyeti krizi; dezenformasyon ve yanlış bilgilendirmenin mümkün kıldığı kutuplaşmış toplumlar; hızlı iklim aksiyonlarındaki bir boşluk; ve sıfır toplamlı jeo-ekonomik savaş. Dünya, iklim değişikliğinin hafifletilmesi ve iklim adaptasyonu konusunda daha etkin bir şekilde iş birliği yapmaya başlamadığı takdirde, bu durum önümüzdeki 10 yıl boyunca sürekli küresel ısınmaya ve ekolojik bozulmaya yol açacaktır. İklim değişikliğinin azaltılmaması ve buna adapte olunmaması, doğal afetler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevresel kötüleşme, en önemli 10 riskten beşini temsil etmektedir ve biyoçeşitlilik kaybı ise önümüzdeki on yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülmektedir. Buna paralel olarak, sağlık, eğitim ve ekonomik kalkınmaya yapılan yatırımlar ortadan kalktıkça ve sosyal uyumu daha da aşındırdıkça, kriz odaklı liderlik ve jeopolitik rekabet eşi görülmemiş bir düzeyde toplumsal sıkıntı yaratma riski taşımaktadır. Son olarak, artan rekabetler yalnızca büyüyen jeo-ekonomik silahlanma riskine yol açmakla kalmamaktadır, fakat aynı zamanda özellikle yeni teknolojiler ve haydut aktörler aracılığıyla yeniden askerileşmeyi de beraberinde getirmektedir. Küresel Riskler 2023 Raporu - TOP 10 Risk Önümüzdeki yıllar, toplum, çevre ve güvenlik açısından rekabet halindeki endişelerle karşı karşıya kalan hükümetler için zorlu takaslar sunacaktır
. Daha şimdiden kısa vadeli jeo-ekonomik riskler net sıfır taahhüdünü teste tabi tutmaktadır ve bilimsel olarak gerekli olan ile politik olarak kabul edilebilir olan arasındaki boşluğu ortaya çıkarmıştır. Isınan bir dünyanın sonuçlarını sınırlamak için iklim krizi konusunda dramatik bir şekilde hızlandırılmış müşterek eyleme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu arada, güvenlik hususları ve artan askeri harcamalar, artan yaşam maliyeti krizinin etkilerini hafifletmek açısından daha az bir mali pay bırakabilir. Bu gidişatta bir değişiklik olmazsa, savunmasız ülkeler, gelecekteki büyümeye, insani gelişmeye ve yeşil teknolojilere yatırım yapamayacakları sürekli bir kriz durumuna ulaşabilirler. Rapor, liderleri kısa ve uzun vadeli bakış açılarını dengeleyerek birlikte ve kararlı hareket etmeye çağırmaktadır. Rapor, acil ve koordineli iklim eylemlerine ek olarak, finansal istikrarı, teknoloji yönetişimini, ekonomik kalkınmayı ve araştırma, bilim, eğitim ve sağlığa yapılan yatırımları güçlendirmek için ülkeler arasında ortak çabaların yanı sıra kamu-özel sektör işbirliğini tavsiye etmektedir. “Kısa vadeli risk ortamına enerji, gıda, borç ve felaketler hakimdir. Halihazırda en savunmasız olanlar bunların sıkıntılarını çekmektedir ve birden fazla kriz karşısında savunmasız olarak nitelendirilenler, hem zengin hem de fakir ülkelerde hızla artmaktadır. İklim ve insani gelişme, mevcut krizlerle mücadele ederken bile küresel liderlerin endişelerinin merkezinde yer almalıdır. İş birliği, ilerlemenin tek yoludur”, diyor Dünya Ekonomik Forumu İdari Direktörü Saadia Zahidi. Zurich Sigorta Grubu Sürdürülebilirlik Riski Başkanı John Scott şunları söylemiştir: “İklim değişikliğinin etkileri, biyolojik çeşitlilik kaybı, gıda güvenliği ve doğal kaynak tüketimi arasındaki etkileşim tehlikeli bir karışım. Önemli politika değişiklikleri veya yatırımlar olmaksızın, bu karışım ekosistemin çöküşünü hızlandıracak, gıda kaynaklarını tehdit edecek, doğal afetlerin etkilerini artıracak ve iklim değişikliğini azaltma girişimlerinin ilerlemesini sınırlayacaktır. Eylemleri hızlandırırsak, on yılın sonunda 1.5ᵒC derecelik bir yörüngeye ulaşmak ve doğa acil durumunu ele almak için hala bir fırsata sahip olabiliriz. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve elektrikli araçların konuşlandırılmasındaki son gelişmeler, iyimser olmamız için bize iyi nedenler veriyor.” Kıta Avrupası Marsh Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint şunları söylemiştir: “2023 yılı, küresel tedarik zincirlerinde daha fazla aksamaya neden olan ve yatırım kararlarını etkileyen gıda, enerji, hammaddeler ve siber güvenlikle ilgili artan risklerle belirgin olacaktır. Ülkelerin ve kuruluşların esneklik çabalarını artırması gereken bir zamanda, ekonomik ters rüzgarlar bunu yapma yeteneklerini kısıtlayacaktır. Bir nesildeki en zor jeo-ekonomik koşullarla karşı karşıya kalan şirketler, yalnızca kısa vadeli endişeleri gidermeye değil, aynı zamanda kendilerini uzun vadeli riskler ve yapısal değişimler açısından iyi konumlandıracak stratejiler geliştirmeye de odaklanmalıdırlar.” Küresel Riskler Raporu, riske hazırlıklı olma ve esneklik konusunda öğrenmeyi mümkün kılmak için kısa, orta ve uzun vadeli küresel risklere ilişkin daha ileri bir ortak anlayışı teşvik etmeye çalışan Forum'un Küresel Riskler Girişimi'nin bir ayağıdır. Bu yılki rapor ayrıca, mevcut ve gelecekteki risklerin birbirleriyle nasıl etkileşime girerek bir "polikriz" - bileşik etkileri ve öngörülemeyen sonuçları olan ilgili küresel risklerin bir kümesini - oluşturmak için nasıl etkileşime girebileceğini ele almaktadır. Rapor, gıda, su ve enerji dahil olmak üzere doğal kaynakların arz ve talebiyle ilgili birbiriyle ilişkili potansiyel bir çevresel, jeopolitik ve sosyoekonomik riskler kümesi olan “Kaynak Rekabetini” araştırmaktadır. Küresel Riskler 2023 outlook
0 notes
Text
Küresel Riskler Raporu 2023 Yayınlandı Küresel Riskler Raporu 2023 yayınlandı: acil yaşam maliyeti krizi ile sürdürülebilir iklim aksiyonu arasındaki gerilimler doruk noktasında. Yaşam maliyeti krizi kısa vadeli en büyük risk iken, iklim değişikliğini azaltma ve iklime uyum sağlamadaki başarısızlık ise uzun vadeli en büyük endişelerdendir.Jeopolitik rekabetler ve içe kapanma eğilimleri, ekonomik kısıtlamaları artıracak ve hem kısa hem de uzun vadeli riskleri daha da artıracaktır.Küresel Riskler Raporu, ülkeleri "kaynak rekabetinden" kaçınmak için birlikte çalışmaya çağırmaktadırRapor, 1.200'den fazla uzmanın, politika yapıcıların ve sektör liderlerinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Küresel Riskler Raporu 2023'ü buradan okuyun, Küresel Riskler Girişimi'ni keşfedin ve #risks23 etiketini kullanarak sohbete katılın Cenevre, İsviçre, 11 Ocak 2023 – Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu stratejik ortaklığında hazırlanan Küresel Riskler Raporu, son 17 yıldır, birbiriyle derinden bağlantılı küresel riskler konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 Küresel Riskler Raporu'na göre, çatışmalar ve jeo-ekonomik gerilimler birbiriyle derinden bağlantılı bir dizi küresel riski tetiklemiştir. Bunlar, önümüzdeki iki yıl boyunca devam etmesi muhtemel olan enerji ve gıda tedariğindeki sıkıntıları ve yaşam maliyeti ile borç ödemede güçlü artışları içermektedir. Aynı zamanda bu krizler, özellikle iklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve insan sermayesine yatırımla ilgili olanlar olmak üzere uzun vadeli risklerle mücadele etme çabalarını baltalama riski taşıyor. Bunlar, bugün yayınlanan Küresel Riskler Raporu 2023'ün bulgularıdır ve en ciddi uzun vadeli tehditlere ilişkin eylem penceresinin hızla kapandığını ve risklerin bir taşma noktasına ulaşmasından önce toplu eyleme ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmektedir. Marsh McLennan ve Zurich Sigorta Grubu ile ortaklaşa hazırlanan rapor, 1.200'ün üzerinde küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Dünya önceden var olan ve daha önce geriliyor gibi görünen birçok riskle karşı karşıya olduğundan, üç zaman dilimini kapsayacak şekilde hem yeni hem de ürkütücü bir şekilde tanıdık olan küresel risk manzarasının bir resmini ortaya koymaktadır. Halihazırda küresel salgın ve Avrupa'daki savaş; enerji, enflasyon, gıda ve güvenlik krizlerini yeniden ön plana çıkardı. Bunlar, önümüzdeki iki yıla hakim olacak şekilde devam eden riskleri oluşturmaktadırlar: durgunluk riski; artan borç sıkıntısı; devam eden bir yaşam maliyeti krizi; dezenformasyon ve yanlış bilgilendirmenin mümkün kıldığı kutuplaşmış toplumlar; hızlı iklim aksiyonlarındaki bir boşluk; ve sıfır toplamlı jeo-ekonomik savaş. Dünya, iklim değişikliğinin hafifletilmesi ve iklim adaptasyonu konusunda daha etkin bir şekilde iş birliği yapmaya başlamadığı takdirde, bu durum önümüzdeki 10 yıl boyunca sürekli küresel ısınmaya ve ekolojik bozulmaya yol açacaktır. İklim değişikliğinin azaltılmaması ve buna adapte olunmaması, doğal afetler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevresel kötüleşme, en önemli 10 riskten beşini temsil etmektedir ve biyoçeşitlilik kaybı ise önümüzdeki on yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülmektedir. Buna paralel olarak, sağlık, eğitim ve ekonomik kalkınmaya yapılan yatırımlar ortadan kalktıkça ve sosyal uyumu daha da aşındırdıkça, kriz odaklı liderlik ve jeopolitik rekabet eşi görülmemiş bir düzeyde toplumsal sıkıntı yaratma riski taşımaktadır. Son olarak, artan rekabetler yalnızca büyüyen jeo-ekonomik silahlanma riskine yol açmakla kalmamaktadır, fakat aynı zamanda özellikle yeni teknolojiler ve haydut aktörler aracılığıyla yeniden askerileşmeyi de beraberinde getirmektedir. Küresel Riskler 2023 Raporu - TOP 10 Risk Önümüzdeki yıllar, toplum, çevre ve güvenlik açısından rekabet halindeki endişelerle karşı karşıya kalan hükümetler için zorlu takaslar sunacaktır
. Daha şimdiden kısa vadeli jeo-ekonomik riskler net sıfır taahhüdünü teste tabi tutmaktadır ve bilimsel olarak gerekli olan ile politik olarak kabul edilebilir olan arasındaki boşluğu ortaya çıkarmıştır. Isınan bir dünyanın sonuçlarını sınırlamak için iklim krizi konusunda dramatik bir şekilde hızlandırılmış müşterek eyleme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu arada, güvenlik hususları ve artan askeri harcamalar, artan yaşam maliyeti krizinin etkilerini hafifletmek açısından daha az bir mali pay bırakabilir. Bu gidişatta bir değişiklik olmazsa, savunmasız ülkeler, gelecekteki büyümeye, insani gelişmeye ve yeşil teknolojilere yatırım yapamayacakları sürekli bir kriz durumuna ulaşabilirler. Rapor, liderleri kısa ve uzun vadeli bakış açılarını dengeleyerek birlikte ve kararlı hareket etmeye çağırmaktadır. Rapor, acil ve koordineli iklim eylemlerine ek olarak, finansal istikrarı, teknoloji yönetişimini, ekonomik kalkınmayı ve araştırma, bilim, eğitim ve sağlığa yapılan yatırımları güçlendirmek için ülkeler arasında ortak çabaların yanı sıra kamu-özel sektör işbirliğini tavsiye etmektedir. “Kısa vadeli risk ortamına enerji, gıda, borç ve felaketler hakimdir. Halihazırda en savunmasız olanlar bunların sıkıntılarını çekmektedir ve birden fazla kriz karşısında savunmasız olarak nitelendirilenler, hem zengin hem de fakir ülkelerde hızla artmaktadır. İklim ve insani gelişme, mevcut krizlerle mücadele ederken bile küresel liderlerin endişelerinin merkezinde yer almalıdır. İş birliği, ilerlemenin tek yoludur”, diyor Dünya Ekonomik Forumu İdari Direktörü Saadia Zahidi. Zurich Sigorta Grubu Sürdürülebilirlik Riski Başkanı John Scott şunları söylemiştir: “İklim değişikliğinin etkileri, biyolojik çeşitlilik kaybı, gıda güvenliği ve doğal kaynak tüketimi arasındaki etkileşim tehlikeli bir karışım. Önemli politika değişiklikleri veya yatırımlar olmaksızın, bu karışım ekosistemin çöküşünü hızlandıracak, gıda kaynaklarını tehdit edecek, doğal afetlerin etkilerini artıracak ve iklim değişikliğini azaltma girişimlerinin ilerlemesini sınırlayacaktır. Eylemleri hızlandırırsak, on yılın sonunda 1.5ᵒC derecelik bir yörüngeye ulaşmak ve doğa acil durumunu ele almak için hala bir fırsata sahip olabiliriz. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve elektrikli araçların konuşlandırılmasındaki son gelişmeler, iyimser olmamız için bize iyi nedenler veriyor.” Kıta Avrupası Marsh Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint şunları söylemiştir: “2023 yılı, küresel tedarik zincirlerinde daha fazla aksamaya neden olan ve yatırım kararlarını etkileyen gıda, enerji, hammaddeler ve siber güvenlikle ilgili artan risklerle belirgin olacaktır. Ülkelerin ve kuruluşların esneklik çabalarını artırması gereken bir zamanda, ekonomik ters rüzgarlar bunu yapma yeteneklerini kısıtlayacaktır. Bir nesildeki en zor jeo-ekonomik koşullarla karşı karşıya kalan şirketler, yalnızca kısa vadeli endişeleri gidermeye değil, aynı zamanda kendilerini uzun vadeli riskler ve yapısal değişimler açısından iyi konumlandıracak stratejiler geliştirmeye de odaklanmalıdırlar.” Küresel Riskler Raporu, riske hazırlıklı olma ve esneklik konusunda öğrenmeyi mümkün kılmak için kısa, orta ve uzun vadeli küresel risklere ilişkin daha ileri bir ortak anlayışı teşvik etmeye çalışan Forum'un Küresel Riskler Girişimi'nin bir ayağıdır. Bu yılki rapor ayrıca, mevcut ve gelecekteki risklerin birbirleriyle nasıl etkileşime girerek bir "polikriz" - bileşik etkileri ve öngörülemeyen sonuçları olan ilgili küresel risklerin bir kümesini - oluşturmak için nasıl etkileşime girebileceğini ele almaktadır. Rapor, gıda, su ve enerji dahil olmak üzere doğal kaynakların arz ve talebiyle ilgili birbiriyle ilişkili potansiyel bir çevresel, jeopolitik ve sosyoekonomik riskler kümesi olan “Kaynak Rekabetini” araştırmaktadır. Küresel Riskler 2023 outlook
0 notes
Text
Bakan Kirişci'den Biyoçeşitlilik İçin Küresel Eylem Çağrısı
Bakan Kirişci’den Biyoçeşitlilik İçin Küresel Eylem Çağrısı
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, dünyadaki biyolojik çeşitliliğin azalmasını tersine döndürebilmek için küresel bir eyleme ihtiyaç olduğunu belirtti. Bakan Kirişci, Kanada’da Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 15. Taraflar Konferansı (COP15) çerçevesinde “Ekolojik Uygarlık-Dünyadaki Tüm Yaşam İçin Ortak Bir Gelecek İnşa Etmek” oturumunda konuşma yaptı. İklim değişikliği,…
View On WordPress
0 notes
Text
Emirates Grubu Yaban Hayatı ve Yaşam Alanlarının Korunmasına İlişkin Taahhüdünü Sürdürüyor https://ift.tt/3ec2Uzy
Dubai Çöl Koruma Rezervi ve Emirates Wolgan Valley‘deki başarı öyküleri onlarca yıllık yatırımın sonuçlarını sergilemekte.
Emirates SkyCargo yasa dışı yaban hayvan ticaretine karşı sıfır hoşgörü politikasını destekliyor.
Dünya Yaban Hayatı Günü sebebiyle, Emirates Grubu yaban hayat ve yaşam alanlarının korunmasına ilişkin uzun süreden beri devam eden taahhüdünü sürdürüyor. Ayrıca çalışanları için çevrim içi bir Çevre forumunda kuruluş genelindeki koruma çabalarına ışık tuttu.
Forum sırasında, Dubai Çöl Koruma Rezervi, Avustralya’daki Emirates One & Only Wolgan Valley ve Emirates SkyCargo’dan uzmanlar, Dubai’deki nesli tehlikede olan türler ve yaşam alanlarını korumak için yapılmakta olan işleri, Avustralya’daki orman yangınları sonrasındaki yenileme çabalarını ve havayolunun kendi ağı genelinde yaban hayvan ticaretini engellemek için kendi üzerine düşeni nasıl yaptığı hakkında konuştu.
Emisyonu azaltma ve gerektiği kadar tüketime ek olarak, yaban hayatının ve yaşam alanlarının korunması, Emirates Grubu’nun çevresel sürdürülebilirlik stratejisinin üç dayanağından biridir. Grup, gelecek nesillerin vahşi doğada yaban hayatını görmekten keyif alınması gerektiğine, dünyanın güzelliğinin ve biyo-çeşitliliğinin seyahatlere ilham verdiğine inanmaktadır.
Emirates’in yaban hayatın korunmasına ilişkin taahhüdü hakkındaki videoyu izlemek için buraya tıklayınız.
Yaban hayat ve doğal yaşam alanlarının rehabilitasyonu
2003’den beri Emirates Grubu, 560’tan fazla farklı türe ev sahipliği yapan ve 31.000 yerli ağacın dikildiği korumalı bir çöl yaşam alanı olan 225 kilometrekarelik Dubai Çöl Koruma Rezervi’ne (DDCR) fon ve destek sağlamıştır. Yöreye özgü flora ve faunası dahil olmak üzere Dubai’nin eşsiz çöl alanının korunmasında DDCR önemli bir rol oynamaktadır.
Kazanımları arasında DDCR’nin 1999 yılında başlayan başarılı yeniden kazandırma programı vardır. O günden beri program Arap oriksi, Arap ceylanı ve kum ceylanı dahil toynaklı hayvan nüfusunun 1.300’ün üstüne çıkmasını sağlamıştır. Yeniden kazandırma programları o kadar başarılı olmuştur ki, bazı türlerin bölge içerisinde diğer koruma alanlarına taşınmaları sürecini de tetiklemiştir. Ek olarak, 2.800’den fazla yakalı toy veya Macqueen’in toy kuşu DDCR’ye yeniden kazandırılırken, firavun kartal-baykuş ve sarkık yanaklı akbaba gibi diğer önemli kuş türleri rezervin sakinlerindendir ve bazı kuşlar uydu etiketleriyle izlenmektedir.
Yerel ve uluslararası eğitim ve araştırma kurumlarıyla aktif iş birliği yaparak şu ana kadar 30’dan fazla biyo-çeşitlilik projesinin tamamlanmasıyla, DDCR ekolojik araştırmada bölgesel liderdir. DDCR ayrıca sürdürülebilir turizmi teşvik eder ve ziyaretçilere Dubai’nin hassas doğası ve yaşayan mirası konusunda eğitim verirken özgün çöl tecrübeleri sunar. Pandemi öncesinde, rezerv bölgede en fazla ziyaret edilen koruma alanı olacak şekilde yılda 290.000’e yakın turist ağırlıyordu.
Avustralya’da Emirates, Dünya Miras Listesinde yer alan Büyük Mavi Dağlar Bölgesinde konumlandırılmış koruma temelli Emirates One&Only Wolgan Valley aracılığıyla Avustralya’nın bakir bölgelerini ve ormanlarının korunmasını 12 yıldan uzun bir süredir desteklemektedir.
Emirates One&Only Wolgan Valley çevresel mirası ve çevresel girişimlerini arttırarak karbon-nötr durumuna ilişkin güçlü bir bağlılık sergilemektedir. Mavi Dağların bir bölümünü etkileyen 2020 yılının başındaki anız yangınlarından sonra, One&Only Wolgan Valley’deki ekipler arazinin yenilenmesi için çalışmış ve çok sayıda yaban hayatı kurtarmak ve ekosistemlerin kademeli yenilenmesini izlemek için çevresel veri kaynağı olarak tespit edilen tesiste “Yaşam Alanı Kurtarma’ olarak tanımladığı yaşam alanı yenileme işlerini hızlandırılmıştır.
Arazinin etkilenen bölümleri hızlı bir iyileşme göstererek yaban hayatı biyo-çeşitliliği ve ekosistemler büyük ölçüde korunmuştur. Son on yıl içerisinde, arazi kılavuzları, otel çalışanları ve tesisteki misafirler tarafından 25 yerli türü temsil eden bir milyondan fazla tohumluk bir tohum bankası oluşturulmuştur. Bu fideler hasar gören alanların yeniden doldurulmasında, anız yangınlarından etkilenen böcekler, sürüngenler ve küçük keseli hayvanların doğal yaşam alanını yeniden yaratmaya yardımcı olmada şu anda hayati bir rol oynamaktadır.
Ek olarak, orman yangınlarının olduğu bölgeye sığınan farklı türler üstündeki etkisi hakkında bilgi toplamak ve bu etkinin bir enstantanesini sunmak amacıyla tesiste bazıları 150 yaşından büyük, önemli kovuklu ağaçların haritalanması yapılmıştır. Diğer projeler, misafirlerle birlikte yaşam alanını iyileştirmek için enkazın taşınması ve kaldırılmasını içeren yaşam alanı yenilemesini içermektedir. Bu anız yangınlarından sonra gelişen hayvan ve böcek nüfuslarına yardımcı olmada hayati önem taşıyan barınaklar ve yaban hayatı koridorları oluşturmaya yardım ediyor.
Yasa dışı yaban hayvan ticaretini durdurmak için ihtiyatlı bir yaklaşım
Emirates SkyCargo yaban hayvan ticareti ve sömürüsüne karşı mücadelede küresel bir lider olarak gücünü arttırdı. 2016 yılında Emirates Buckingham Sarayı Deklarasyonunu imzaladı ve yasa dışı yaban hayvan ticaretine karşı mücadelede Yaban Hayatı için Birlikte Çalışanlar Ulaştırma Görev Gücü’ne katıldı. Ayrıca, ROUTES (Nesli Tehlikede Olan Türlerin Yasa dışı Taşınması için Fırsatların Azaltılması) ortağıdır.
Emirates SkyCargo diğer kaçak hayvan kargo türleri arasında büyük kediler, filler, gergedanlar ve karıncayiyenler dahil olmak üzere yasa dışı yaban hayvan ticareti konusunda sıfır hoşgörü politikası benimsemiştir ve sevkiyatın CITES* kuralları kapsamında yasal kabul edildiği durumlarda bile Büyük-4 için yapılan avlanma safarileri için kati bir yasak uygulamaktadır.
Emirates SkyCargo farkındalık kampanyaları yanı sıra ekiplerine yasa dışı yaban hayvanı ticaretiyle bağlantılı konularda eğitim verilmesine yatırım yapmaktadır. Kargo ekipleri kargo taşımacılığı ve görüntülemesi sırasında kaçak yaban hayat ürünlerine ilişkin uyarı işaretlerine dikkat etmeleri yönünde eğitilmiştir. Bu, belge doğrulama, konteyner veya kafes muayenesi ve CITES* izinlerinin doğruluğunun teyit edilmesini içerir. İşletme genelindeki çalışanlar araştırma için belirlenmiş kurum içi kanallar vasıtasıyla şüpheli faaliyetleri raporlamalar�� için teşvik edilmektedir ve bir araya getirilen istihbarat, ilgili makamlarla paylaşılmasının yanı sıra yaban hayvan ticaretinin önlenmesinin ilerlemesine yardım etmek amacıyla dünya genelinde veri toplanmasına fayda sağlamak için kullanılmaktadır.
Dubai Gümrüğü, Dubai Polisi ve küresel olarak diğer makamlarla birlikte çalışan Emirates SkyCargo 2017’den beri çok sayıda yasa dışı yaban hayvan nakliyesinin engellenmesine yardımcı olmuştur.
* Nesli Tehlikede Olan Yabani Bitki ve Hayvan Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES). Emirates CITES’in listesinde yer alan nesli tehlikede olan hayvan ve bitki ürünleri ve parçalarının taşınmasına ambargo uygulamaktadır.
Emirates hakkında:
Emirates, dünyayı global merkezi olan Dubai aracılığıyla birbirine bağlayan, dünyanın en hızlı büyüyen havayolu şirketlerinden biridir. Emirates, bugüne kadar 500’ün üzerinde uluslararası ödül kazandı. Modern, verimli ve rahat uçaklarıyla 1987 yılından beri Türkiye’deki yolcularını Dubai üzerinden dünyaya bağlıyor. Emirates, İstanbul Havalimanı’ndan haftanın her günü uçuş gerçekleştiriyor.
The post Emirates Grubu Yaban Hayatı ve Yaşam Alanlarının Korunmasına İlişkin Taahhüdünü Sürdürüyor first appeared on Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/3kYVv8d via IFTTT
0 notes