#doktor hatası
Explore tagged Tumblr posts
alittlefurtheroutoftheway · 1 month ago
Text
Sosyal Medya Fenomeni Neşe Özkan'ın Ameliyat Sonrası Ölümü
27 Yaşındaki Sosyal Medya Fenomeni Neşe Özkan’ın Ameliyat Sonrası Ölümü Bursa’dan İstanbul’a karın gerdirme ameliyatı için giden 27 yaşındaki sosyal medya fenomeni Neşe Özkan, yaklaşık 5 saat süren bir operasyonun ardından hayatını kaybetti. Ailesi, doktorların ihmali olduğunu öne sürerek, “Biz bir operasyon yapılacak sanıyorken, aslında üç ayrı operasyon gerçekleştirilmiş. Kalbinde rahatsızlık…
0 notes
rayhaber · 3 months ago
Text
Aleyna Kalaycıoğlu, Kardeşi Cansu'nun Doktor Hatasıyla Engelli Kalmasını Anlattı
Aleyna Kalaycıoğlu’ndan Kardeşi Cansu’nun Doktor Hatası İddiası Survivor yarışmasıyla tanınan ve sonrasında müzik kariyerine adım atan Aleyna Kalaycıoğlu, kardeşi Cansu’nun yaşadığı trajik durumu sosyal medya platformu X üzerinden paylaştı. Kalaycıoğlu, doktor hatası nedeniyle kardeşinin hayatının nasıl alt üst olduğunu ve bu süreçte yaşadıklarını anlattı. Kardeşi Cansu’nun bir doktor ihmali…
0 notes
sertsiken0606 · 2 months ago
Text
Merhaba Hasan bey ben Tülay. Sizin hikayeleri okudukça bende başımdan geçen bir olayı anlatmak istedim. Paylaşım yaparsanız sevinirim.Ben şuan dul bir bayanım kocam doktor hatası sonucu vefat etti yoksul bir hayat sürdüm kocam ölünce büyük bir paraya kondum rahmetli ile görücü usulü ile evlendik hiç sevemedim benim ilk okuldan beri sevdiğim Mesut isminde bir sevgilim vardı evliliğimin ilk yıllarında Mesut tan uzak bir yerde oturuyorduk ev sahibi fazla artış yapmak isteyince Mesut un oturduğu yere yakın bir yerde ev tutturdum kocama 21 yaşıma yeni girmiştim Mesut askerliğini yapmış iş arıyordu kocam işe gittiği bir gün Mesut un evine telefon ettim annesi açtı iş başvurusu yaptığı yerden arıyorum dedim o zamanlar cep telefonu yok hatta çoğu evde telefon yok neyse Mesut u annesi çağırdı telefonu aldı annene belli etme ben ilk okuldan arkadaşın Tülay dedim adresimi verdim telefonu kapattım 5 dakika sonra kapıma geldi açtım hemen öpüşmeye başladık soyunarak yatak odasına gittik birbirimizi okşuyor emiyorduk o kadar özlemiştik ki birbirimizi ön sevişmemiz hemen hemen 1 saat sürmüştür. Ben kendimi Mesut un ellerine teslim ettim. Bacaklarımı omzuna aldı sikini tutup amımın dudaklarına sürmeye başladı biraz soktu çıkardı ben yalvardım artık sok kökle içime gir dedim fakat beni dinlemedi bildiği gibi yaptı sikini amıma dayadı birden yüklendi hepsini soktu sanki ilk defa sikiliyordum kocamın 13 cmlik sikinin yanında Mesut un siki beyzbol sopası gibiydi hem kalın hemde uzundu hızlandı hızlandı artık bende ritmi tutturup zevk çığlıkları atıyordum siki beni çosturmuştu 2 posta sikti göt deliğime sürdü sikini izin vermedim ama merakta ediyordum yarın sabah geldiğinde sana götümü siktireceğim dedim beni öptü giyinip gitti ertesi gün uyandığımda kocam gitmiş Mesut yatak odasında karşımda duruyordu şaşırmıştım ama sevinmiştim hemen soyundum Mesut ta soyundu yatağa girdi öpüşmeye başladık sırtımı yalıyordu elleri memelerimi okşuyor dili sırtımda değmedik yer bırakmadan emiyordu göt deliğime gelmişti kalçamı ayırıp dilini göt deliğime sokmaya başladı canım hiç bu kadar seks yapmak istememişti yeter çıldırtacakmısın beni sok artık parçala götümü sok artık dedim cebinden çıkardığı bir şey ile götüme parmaklarını soktu biraz sonra sikine de sürdü sikini amıma soktu çıkardı birden yüklendi sikini sokuyor biraz biraz geri çıkarıp tekrar yüklemiyordu artık gir parçaladın zaten sok artık hepsini dedim dediğimi yapıyordu birden soktu taşakları amıma vuruyordu gidip geldikçe o kadar zevkliydi ki o gün akşama kadar seks yaptık 5 yıl boyunca kocam işe gider gitmez gelirdi benim koynumda uyur sonra sikerdi 27 yaşında evlendi hemde amcamın kızı ile onlar Almanya ya gitti bende rahmetli ile ölene kadar idare etmeye çalıştım çocuksuz bir kadın olarak sizlerin hikayesini okuyarak mastürbasyon yapıyor o şekilde kendimi mutlu ediyorum
66 notes · View notes
bir-devrin-tarihcisi · 2 years ago
Text
Tumblr media
"Bir doktor olarak eğer İslam kimliğini kabul edip Kelime-i Tevhid ile İslam'a girmişsem, bahsettiğim tüm bu izmlere, düşüncelere, akımlara ve hayat tarzlarına "La" demeden iddiamın geçerli olduğuna inanmam kendimi kandırmaktan öteye gitmez. İslam'a girdikten sonra bazı ayetlerde ya da hadislerde "mantık hatası bulmamız, kendi mantıksızlığımızın bir ürünüdür. Dinin ana ve sahih kaynaklarında bilime aykırı birkaç şey tespit etmek, dinin değil, bilimin ayıbıdır."
s. 35
18 notes · View notes
distumial · 2 years ago
Text
şeker çıktı bende ve ailede kimsede yok, doktor laboratuvar hatası mı acaba falan diyo demir ve kan değerlerimden bahsetmiyorum bile.. rezalet bi dönem, aşka kavuştum sağlık elden gidiyo şimdi de
7 notes · View notes
cagatayakgun · 7 months ago
Text
UYKU BOZUKLUĞU
      Artık kalın bir sis perdesi ardında kalan çocukluk dönemine ilişkin anılarını anımsamıyordu. Bu sürecin dışında kalan tüm yaşamı boyunca, kısa sürede uyuyabildiği ve uykularının bölünmediği tek bir gece bile yoktu. Çoğu zaman günün ilk ışıklarına yakın vakitlerde uyuyabiliyordu. Ancak bu, uyumaktan çok bir tür kendinden geçmeydi. Onun açısından daha dayanılmaz olan ise bir veya bir buçuk saat aralarla irkilerek, korkuyla uyanmasıydı. Kimi zaman korkutucu bir düşle uyanıyor ancak rüyasında ne gördüğünü anımsayamıyordu. Dolayısıyla oldukça kalitesiz bir uyuklama olarak gerçekleşen bu süreç dinlendirici olmaktan uzaktı.
     Uyanışı ise hiç de kolay olmuyordu. Bekâr olduğu dönemlerde annesinin, evlendikten sonra da eşinin uzun çabaları sonucu yatağından güçlükle çıkabiliyordu. Yataktan çıkıp ayağa kalkmasıyla birlikte, başa çıkması gereken pek çok sorunla da karşı karşıya kalıyordu. Uyuma ihtiyacı içindeki yorgun beyni, zihnini kısa sürede toparlayabilmesine izin vermiyordu. Zihinsel fonksiyonlarının büyük ölçüde yetersiz kalması, odaklanma gerektiren konularda büyük sorunlara yol açıyordu.
     Yaşadığı bu uyku sorunu orta ve lise eğitimi sürecini de derinden etkilemişti. ‘’Sabahçı’’ olduğu dönemlerde okul, ona göre oldukça erken saatlerde başlıyor ve öğlen bitiyordu. Yani son ders saatinin bittiğini ilan eden zil sesi onun zihinsel anlamda yavaş yavaş uyanmaya başladığı süreye denk geliyordu. Sonuçta beş ders boyunca boş gözlerle kara tahtaya bakıyor, öğretmeninin anlattıklarını işitiyor ama sonrasında hiç bir şey anımsamıyordu. Bu nedenle matematik ve fen bilimleri ders notlarının karşılığı olarak karnesinde ‘’geçersiz’’ olması beklenen bir şeydi. Aksine, ‘’öğlenci’’ olduğu dönemlerde ise aynı derslerin karne notları oldukça yüksek oluyordu.  
     Aile büyüklerinin bir anlam veremedikleri bu tuhaf duruma çözüm arayışları sonucunda Doktor ziyaretleri başlamıştı. İlk olarak Nörolojik muayeneden geçirilmişti. Yapılan incelemeler sonucu beyninde herhangi bir sorun saptanamamıştı. Ancak Nöroloji uzmanı olan doktor, uyku hormonu Melatonin salınımının yetersiz olduğunu söylemişti. Bu nedenle kendisinin yapılabileceği bir şey olmadığını, bir Psikiyatr Doktorun görmesinin daha uygun olacağını belirtmişti.
     Gösterildiği Psikiyatri uzmanı, iyimser ve şakacı kişiliğiyle anılarında unutulmaz bir iz bırakmıştı. Doktor hiç acele etmeden daha önceki meslektaşının istediği röntgen filmini ve kan tahlili sonuçlarını dikkatle inceliyordu. İncelemesi bittikten sonra bakışlarını, merak içindeki anne ve babasına çevirmişti. Gülümseyerek, çocuklarının bir ‘’imalat hatası’’ olduğunu, ‘’tamirinin’’ de mümkün olmadığını söylemişti! Sözlerine, eğer ‘’garanti belgesi’’ varsa değiştirmelerini aksi halde bu şekliyle ‘’idare etmekten’’ başka çarelerinin olmadığını eklemişti. Doktorun şakacı yaklaşımı anne ve babasının gergin bekleyişini yumuşatmaya yetmişti. Gülüşmelerden sonra, psikolojik açıdan ciddi bir sorun tespit etmediğini, yaşı ilerledikçe uyku düzeninin kendiliğinden düzelebileceğini söylemişti.
     Zaman hızla geçip gitmiş ancak uyku sorununda en küçük bir düzelme olmamıştı. Yaşamındaki olağan değişmeler ise oldukça sıradandı. Zorlukla da olsa eğitimini tamamlamış, maaşlı bir işe girmişti. Askerlik görevini yerine getirdikten sonra evlenmiş ve bir çocuk babası olmuştu. Uyku bozukluğuna çözüm arayışlarını ise aralıksız sürdürüyor, konu hakkındaki hemen her yayını yakından izliyordu. Son okuduğu, konuyla ilgili bir Popüler Psikoloji kitabında basit ve kolay uygulanabilir bir çözüm önerisi yer alıyordu. Yazı, uyku öncesi olumsuz düşüncelerin zihninden uzaklaştırılmasını, güzel ve olumlu düşüncelere odaklanılmasını öneriyordu. Örnek olarak da durgun bir denizi, mavi gökyüzünü ve güneşi ya da yemyeşil bir ormanı, çiçekleri hayal etmenin yararlı olabileceği anlatılıyordu.
     Yazıdaki öneriler aklına yatmıştı. Daha önce hiç böyle bir şey denemediğine hayıflandı. Etkili olabileceğine inanarak hemen o gece uygulamaya karar verdi. Uyumak üzere yatağına uzanırken umudunu besleyen hayli yüksek beklentiler içindeydi. Uzun zaman önce ailece gittikleri son tatildeki yöresindeki güzellikleri anımsamaya çalıştı. Dalgasız mavi deniz, altın sarısı kumlarıyla uzayıp giden kumsal ve sarı sıcak bir güneş hayali içini ferahlatmaya yetmişti. Tam uykuya dalmak üzereyken, nasıl olduğunu anlayamadan zihni ansızın kontrolden çıkmıştı. İçine ferahlık veren hayalleri önce yavaşça sislenerek bulanıklaşmış ve sonrasında da bütünüyle yitip gitmişti. Şimdi artık geçmişin üzüntü verici anıları ve gelecek kaygılarıyla baş başaydı. Kitapta önerilen, güzel şeyler düşünerek derin bir uykuya geçiş çalışmasını başaramamıştı. Başarısızlığına öfkelendi. Uykusu tamamen kaçtı!
     Uyuyabilmek amacıyla kurduğu hayallerin etkisiyle, uzun zamandır ihmal ettiği bir tatilin kendisine iyi gelebileceğini düşündü. Daha önceki tatillerinin uyku sorunu üzerinde olumlu etkilerini yaşayamamıştı. Ama bu kez, yeni bilgiler ışığında durumun öncekilerden farklı olabileceğine inanıyordu. Aldığı bu kararla az da olsa zihninin rahatladığını ve tüm bedeninin gevşediğini hissediyor gibiydi. Şimdi, diğer gecelerden biraz daha derin uyuyabileceği konusunda yeniden umutlanmıştı. Ancak bunun için en rahat ve en uygun yatış pozisyonunu bulmalıydı. Sayısız farklı arayışlar deniyor, ancak hiç birinde de rahat edemiyordu. Dinlendirici bir uyku umudu gittikçe zayıflıyordu. Günün ilk ışıkları pencere perdelerinin aralıklarından sızarak odasının duvarlarını aydınlatmaya başlamıştı. Ancak o, bunun hiç farkında değildi ve hala en uygun yatış pozisyonunu bulma çabalarını kararlılıkla sürdürüyordu. Bir yandan da zihnini meşgul eden geçmişte yaşadığı kırıcı, üzücü anılarla ve geleceğe yönelik kaygıların yarattığı korkularla başa çıkmaya çalışıyordu.
     Yaşadığı bu olumsuzluklar, Psikosomatik tıbbın isim babası olarak kabul edilen Fransız Tıp Doktoru Franz Alexander’ın tespitleriyle örtüşüyordu. Dr. Alexander, 1905 yılında pek çok bedensel hastalığın nedeninin aslında psikolojik olduğunu savunuyordu. Kendisine baş vuran hastalarının büyük bir çoğunluğunda sorunun temel nedeninin gerçekte somatik değil; psikolojik olduğunu öne sürüyordu. Örnek olarak da migrenin, kronik kabızlığın, ishalin, uyku bozukluklarının ve kalp çarpıntılarının pek çoğunun hastanın daha önce yaşadığı travmalardan kaynaklandığını belirtiyordu.
     Bu bilimsel görüşten hareketle, uyku bozukluğuna bireyin bilinç dışı korkularının yarattığı yaşama karşı güvensizlik duygusunun neden olduğu açıktır. Kuşkusuz ki kendini güvende hissedemeyen birinin huzur içinde ve derin bir uyku uyuması beklenemez.
0 notes
haytaogluyunus · 10 months ago
Text
Tumblr media
ANMA:
BUGÜN; 18 MART (1929)
CEDİTCİ HAREKETİN ÖNEMLİ İSİMLERİNDEN
ÖZBEK TÜRK’Ü; EDEBİYATÇI, EĞİTİMCİ
HAMZA HEKİMZADE NİYAZİ’NİN
ÖLÜM YIL DÖNÜMÜ.
RAHMETLE ANIYORUM.
Hamza Hekimzade Niyazi, şiirlerinde "Nihanî”nin dışında "Niyazi", hicvî eserlerinde ise "Tavanteşer" mahlasını kullanmıştır. 6 Mart 1889 tarihinde Hokand’da dünyaya gelmiştir. Babası zamanının nüfuzlu aydınlarından Doktor İbn Yemin Niyaz oğlu, annesi ise okuryazar bir kadın olan Rabbibay kızı Cehanbibi’dir. Eski usulde eğitim gördükten sonra Rusça öğrenmiştir. 1911-1914 yılları arasında dış ülkelere seyahat ederek, Vakit ve Tercüman gazetelerinin de etkisiyle eski usuldeki medreseleri ıslah etme ve aydınlatma hareketiyle, halkın yaşamındaki değişmelerle, medeniyet, istiklal meseleleriyle ilgilenmeye başlamıştır. Ülkesine geri döndüğünde ise Fergana vadisindeki ilk usul-i cedit okullarını başlatmış, “Yardım Cemiyeti” kurmuş ve “Darü’l-Eytam”ı açmıştır. Yaşça büyük kişiler için de 2-4 aylık gece mektebi açmış, Hamza’nın teşebbüsü ile Hokand’da “Gayret” kütüphanesi oluşturulmuştur. Kengeş ve Hürriyet adında iki dergi çıkaran Hamza, bay ve ulemaları rahatsız ettiği için dergiden uzaklaştırılmıştır. Yazar, şair, tiyatro yazarı, pedagog, bestekâr, rejisör olarak bilinen Hamza, Şah-ı Merdan’da dinsizliği yaydığı gerekçesiyle halk tarafından taşlanarak öldürülmüştür.
Geleneksel divan anlayışına uygun şiirlerinin yanında, millî duyguları yansıtan metinler de kaleme almıştır. “Milli Aşuleler Üçün Milli Şiirler Mecmuası” serisindeki şiirler, Özbek edebiyatına yeni şekil, yeni fikirler getirmiş ayrıca cedit edebiyatının gelişmesini sağlamıştır. 1914-1915 yılları arasında diğer ceditçi şair ve yazarlar gibi mektepler için ders kitapları yazmıştır: Yengil Edebiyat, Okış Kitabı ve Kıraat Kitabı. 1914'ten sonra nesir türünde eserler vermeye başlayan Hamza, 1915'te modern Özbek nesrinin ilk örneklerinden biri olan Yengi Saadet Yahud Milli Roman'ı yazmıştır. Hamza, asıl şöhretini yazmış olduğu tiyatro eserleriyle kazanmıştır. Onun bu alandaki ilk çalışması, Zeherli Hayat Yahud Işk Kurbanları piyesidir. 1915'ten itibaren yazdığı tiyatro eserlerinden bazıları şunlardır: Laşman Faciası, Bay ile Hizmetçi, Kim Togrı, Molla Narmuhammed Damlanın Küfr Hatası, Burungı Saylavlar, Fergana Faciası, İşçiler Hayatıdan, Töhmetçiler Cezası, Burungı Kazılar Yaki Meyserening İşi, Perenci Sırlarıdan Bir Levha Yaki Yallaçılar İşi. Bazı eserlerinin müziklerini de kendisi hazırlayan Hamza'nın en meşhur olan tiyatro eseri ise Bay ile Hizmetçi'dir.
Niyazi, 1920'lerde, eski Çağatay Türkçesi'nin yerine edebî bir Özbek dilini yaratan tartışmalı Özbek dil reformlarına da katıldı. Niyazi, Özbekçe'ye ek olarak Arapça, Farsça, Rusça ve Türkçe de dahil olmak üzere birçok dil biliyordu. Eserlerinde genellikle kadın hakları, toplumsal eşitsizlik ve batıl inanç yaygınlığı gibi toplumsal sorunlar dile getirilirdi.
Niyazi 1929'da din karşıtı propaganda yaptığı gerekçesiyle Şahimerdan'da linç edilerek öldürüldü. 1926'da Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin ulusal şairi ilan edildi. Anılarını onurlandırmak için, 1967 yılında Özbekistan Komünist Partisi Merkez Komitesi, edebiyat, sanat ve mimarlık alanındaki olağanüstü başarıyı tanımak için Devlet Hamza Ödülü'nü kurdu. Adı Taşkent metrosunda bir istasyon, üç tiyatro, çeşitli okullar ve sokaklar da dahil olmak üzere Özbekistan'daki birçok kuruma verilmiştir.
Niyazi, Gafur Gulam ile birlikte 20. yüzyılın en etkili Özbek yazarlarından biri olarak bilinir. Özbek toplumsal gerçekçiliğinin kurucusu olduğu kadar, modern Özbek müzik formlarının kurucusu ve ilk Özbek oyun yazarı olarak da kabul edilir.
0 notes
yalnizcakendiolan · 1 year ago
Text
08.02.2023
(Öncelikle kusura bakmayın gece müsait olamadım. Bekleyen arkadaşlardan özür diliyorum.)
Her çözüme adım adım, her çözüm aslında bir adım
Bugün benim için biraz geç başladı. Doktor randevusu (tamamen kontrol amaçlı ciddi bişi değil) günümün yarısını yedi. Çünkü tam günün ortasındaydı. Ama sonrasında eve döndüğümde özgürce kendime kalan zamanımı ayırabildim.
Yine de eksik kalıyorum. Yine de kendim için her konuda yeterince çabalayamıyorum. Çok çabuk çokça şey yüzünden dağılıyorum. Yarın bunun olmaması için çabalamalıyım.
Bir çiçek açtı diye bahar olmuyor. Ama her bahar bir çiçekle başlıyor. Yalnızlığım bir kişi yanımda oldu diye ölmüyor tükenmiyor. Ama her yanımda olan insan bana yalnız olmamanın da mümkün olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Geçmiş bir günü üzerine uyuduktan sonra yazmak çok zormuş.
******
"Evet dedim ya seni çok güzel bir mekana götüreceğim. Şaşkınlıktan küçük dilini yutacaksın. Tamam. Hayır şu an kapatmalıyım. Çalışıyorum dedim ya... Hayır kadın falan yok. Tamam (daha kısık sesle) ben de seni seviyorum. Hoşçakal." Telefonu kapadıktan sonra ağzı bağlı şekilde içinde saklandığım dolabın önünde bir sandalyeye bağlı olarak oturan adamın yanına geldi.
Bana bekleme odasında bekle demişlerdi. Önüme su ve o pahalı ama tadı aslında iğrenç olan şekerlerden de koymuşlardı. Ama ben heyecandan ve sabırsızlıktan, gizlice patronun odasına girmek ve onunla hemen yüzleşmek istemiştim.
Neyse ki, koridorun başından gelen bağırışmaları ve dayak atıla atıla getirilen bu adamı fark etmiş ve hemen ceket dolabına saklanmıştım. Nefes almamaya ve kesinlikle dolabın kapaklarına dokunmamaya çalışarak olanı biteni anlamaya ve izlemeye çalışıyordum. Daha adamların geldiğini gördüğüm an, telefonumu sessize almıştım. Bu tarz saçma klişelerle uğraşmak istemiyordum.
Patron sonunda telefonu kapatınca adamın önüne geldi. Adamın sandalyesi benim saklandığım dolabın tam önünde olduğu için, şu an patronla neredeyse yüz yüze sayılırdık. Babamla...
Biraz inceleyince gözlerimi ve ağız yapımı kimden aldığım belli oluyordu.
"Eskiden bu ülkede hiç tanımadığı birinden bile olsa bir şey çalanın eli kesilirmiş. Sen ise ekmek paranı kazandığın yerden çaldın. Bu ikisine aynı ceza verilmesi yanlış olurdu, değil mi? Üstelik henüz başka neler çaldığını ve o paraları ne yaptığını bile bana söylememişken..."
"Durun! Durun yalvarırım. Her şeyi anlatacağım. Her şe-" Adamın sesi silah sesinin ardından çığlığa dönüştü. İzlediğim açının darlığı ve yönünden dolayı vurulan adamın sırtını gördüğüm için tam olarak neresinden vurulduğunu anlayamamıştım. Fakat bu sefer parmaklarından birinden daha fazlasını kaybettiği belliydi.
"Gerçekten benden ne kadar çaldığını umursamayacağımı, gerçekten benden beni zarara sokacak kadar çok çalabileceğini, GERÇEKTEN BU KADAR GÜÇSÜZ VE AZ KAZANAN BİRİ OLDUĞUMU MU SANDIN?!"
"Seni birazdan öldürecek olmamın nedeni, benden çaldığın paranın miktarı değil. Benden para çalmaya cüret etmiş olman."
"Keşke sana harcadığım mermiye bile layık olabilecek kadar dürüst ve onurlu biri olsaydın. O zaman en azından seni öldürmenin bir anlamı olurdu." Dedikten sonra tek bir el daha silah sesinin ardından çığlıklar, gözyaşları her şey sustu. Odaya ilk girdiğimde duyduğumu fark ettiğim saatin tik takları bile artık duyulmuyordu.
Ölümün girdiği her ortamdaki her sesi susturup her şeyi durdurmak gibi izleyenleri bile duraklatıcı bir etkisi vardı. Çünkü ölüm her şeyin nihai sonuydu. Her şeyin ama her şeyin başına gelecek en son şey ve varacakları en son durak ölümdü. Ve birini öldürmek, onu son durağına yollamak değil; gittiği yolda arabadan aşağı atıp yarı yolda bırakmaktı.
(Bazı günler çok kısa pasajlar yazabilirim. Nihayetinde her gün yazacağım için, şu an pek öyle yapamıyor olsam da, sizi çok fazla bekletmemiş olacağımı düşünüyorum. Kurgu nereye gidecek nasıl olacak hiçbir şey bilmiyorum. Karakterlerin hiçbirini tanımıyorum. Hep beraber göreceğiz. Bu yüzden ilk başlarda herhangi bir mantık hatası zıtlık olursa çekinmeyin söyleyin düzeltirim hemen.)
Okuduğunuz için teşekkür ederimmm. 😊
0 notes
keskegercekolsaydin · 2 years ago
Text
Tarih 30 Haziran 2023 Cuma
Saat 20:28
Evet bugün içimde birikmişler var çok şey birikti içimde yine tartışmalar yine haksız çıkmalar yine kalp kırıklıkları bu zaman kadar hep düşündüm neden her tartışmada ben suçluyum neden hep beni suçlu çıkarıyorlar anlamış değilim.
Dün ela ile annem ve babamla kavga ettik, o kavgada bile yanımda ela da olmasına rağmen hep beni ortaya attılar yine beni gömdüler yine beni hatalı,suçlu çıkardılar peki soruyorum neden?
Babamı bir önceki yazdıklarım da söylemiştim her şeyde annemi savunduğunu bu adamın neden her şeyde annemi savunduğunu anlamıyorum neden ya neden seviyor olabilirsin ama hatası olduğunda da yüzüne söyle be adam.
Dün dedem için tartışmıştık annem ve babamla, bugün dedem cidden bizi kırdı onun için tartışmış olsak bile bizi attı dediki ben oğlumdan ve gelinimden razıyım sizi ilgilendirmez dedi.. pişman etti bizi her şeyi bilmesine rağmen yine suçlu kim çıktı tabiki de biz “ben”…
Cidden bu aralar hayallerim fazla değişti eskisi gibi değilim hayallerim başka artık eskiden olsa yatlar katlar lüks evler ömrüm boyunca gezmek tozmak isterdim artık öyle değilim hayalim evlenmek ve yuva kurmak ve en büyük hayalim çocuğumun olması bende istiyorum öyle bir hayat bunu annem ve babamda öğrendi artık dün ve bana dediler ki “sen mi evlenip yuva kuracaksın ‘güldürler’ senin evlendiğinden ertesi gün kocan seni geri getirir evden atar seni, sen kimseyle evli kalamazsın” dediler… Sadece soruyorum o kadar kötü bir insan mıyım neden bu kadar hevesimi kırdılar ben bunları mı hak ediyorum bilmiyorum insan annesinden babasından bunları duyunca daha da bir kötü hissediyor onlar böyle düşünüyor ama inşallah iyi kalpli sadık evine eşine düşkün birini bulup onunla bir yuva kurabilirim tek duam bu…
Eski okul anılarımı öğrendiklerinde ve bunların bende travma kaldığını fark ettiklerinde neden bize anlatmadın dediler neden anlatmadığım gayet ortada değil mi :) yine beni suçlu göreceklerdi çünkü ve o duyguyu yaşamak istemedim o yüzden kendi içime attım ve anksiyete hastası oldum o yüzden geceleri uyuyamadım panik ataklar geçirdim ve bunları geçirirken bana neler dediler “ölde kurtulalım, hastaneye yatıralım bunu, yeter artık bıktık senden de hastalığından da vb” hep bunları duydum hâlâ aklımda hatırlıyorum hepsini, bunları hatırlıyorum ve asla unutmayacağım..
Annemin panik atak geçirdiğimde beni dövmesini..
Sırf ayakkabımı 5 dk sonra kaldırmak istediğim için beni dövmesini
Hastaneye kaldırılmamı istemelerini
Hevesimi sürekli kırmalarını
Bir şeyler yapmak, başarmak istediğimde sürekli senden bir şey olmaz demelerini
Yanlarına geldiğimde beni kovmalarını
Virüs olup ağrıdan kıvrandığımda bile bana inanmamalarını
Her zaman beni susturmaya çalışmalarını
Geceleri korkarak geldiğimde rahat bırak biz uyuyacağız diyip beni yalnız bırakmalarını
Kardeşim için her daim doktor olacak vb şeyleri söyleyip bana senden bir şey olmaz demelerini
Evden kiminle kavga edersem edeyim her zaman beni suçlamalarını
Beni her dövdüğünde ardından beddua küfür edipte elaya bir tokat attığında vurduğu için ağlamasını “annem”
Çocukken sırtımı yumruklayarak dövmelerini “annem”
Diğer insanlarla benim dedikodumu yapmasını ve onların benim hakkımda kırıcı ve ezikleyici yorumlar yapmasına izin vermesini “annem”
Beni her zaman en alt seviyede görmelerini
Her zaman diğer insanlara sinirlenip bütün hınçlarını benden çıkarmalarını
Ve her daim bana bu vb olayları hatırlatıp tekrardan kalbimi kırıp beni ağlatmalarını…
Babamın beni onu tanımayan bir adam için dövdüğünü
Ölsen 5 gün bile üzülmem demesini
Evden gitte kurtulalım demelerini
Evdeki tek sorun sensin demelerini
Bana sürekli sorunlu olan benmişim gibi muamele yapmalarını
İçim yana yana ağlatmalarını
Bana sürekli evlende kurtulalım demelerini
Babamın kardeşimi her gördüğünde gülümserken beni her gördüğünde bıkmış gibi tiksiniyor gibi bakmasını
Kardeşime daha fazla emek sarf edip daha fazla para harcayıp ben nedenini sorduğum da git çalış bizene demelerini
Unutmayacağım…
Neyse bugünlük bu kadar elbet böyle olaylar daha çok gelecek başıma hissediyorum ve her birini yaşadığım sürece yazacağım buraya
HOŞÇAKALIN.
1 note · View note
cindemirtu · 2 years ago
Text
International Apostille Services in Istanbul
If you are in Istanbul and require documents to be used abroad, you may need to go through the process of obtaining an apostille. An apostille is a certificate that authenticates the origin of a document and ensures its legal recognition in foreign countries that are party to the Hague Convention. Istanbul, being a bustling and cosmopolitan city, offers international apostille services to cater to the needs of its residents and visitors.
Tumblr media
Obtaining an apostille can be a complex and time-consuming process, as it involves several steps and requires adherence to specific legal requirements. Thankfully, there are dedicated services in Istanbul that specialize in providing assistance with apostille services, making the process easier and more efficient.
One of the primary reasons why people seek international apostille services in Istanbul is for the legalization of educational documents. Istanbul is home to several prestigious universities and educational institutions, attracting students from around the world. When these students complete their studies and wish to use their educational documents in another country, they often need to obtain an apostille. Apostille services in Istanbul can help students navigate through the bureaucratic procedures and ensure that their educational documents are properly apostilled for international use.
Additionally, individuals who need to authenticate their personal documents, such as birth certificates, marriage certificates, or power of attorney documents, can also benefit from international apostille services in Istanbul. These services have in-depth knowledge of the specific requirements for apostille authentication and can guide individuals through the necessary steps. By utilizing their expertise, individuals can save time and effort while ensuring that their documents are properly legalized for international purposes.
Doktor Hatası Tazminat Miktarı ve Davaları
Businesses and professionals operating in Istanbul also frequently require apostille services for various legal and commercial purposes. Whether it is for establishing a foreign branch, registering a trademark internationally, or entering into a business agreement with a foreign entity, having documents properly apostilled is essential. International apostille services in Istanbul can assist businesses in preparing the required documents and ensure that they meet the necessary legal criteria for authentication.
When choosing an international apostille service provider in Istanbul, it is important to select a reputable and experienced company. Look for a service that has a track record of successfully handling apostille requests and is familiar with the specific requirements of different countries. Additionally, consider factors such as turnaround time, pricing, and customer reviews to make an informed decision.
Visit Here For More Information About This :- Türk Vatandaşlığı Başvurusu Reddi ve İptal Davası.
In conclusion, international apostille services in Istanbul play a vital role in facilitating the authentication and legalization of documents for international use. Whether you are a student, an individual, or a business professional, utilizing these services can save you time and ensure that your documents are properly apostilled. By entrusting the process to experts in the field, you can navigate through the bureaucratic procedures with ease and have peace of mind knowing that your documents meet the necessary legal requirements for international recognition.
0 notes
hamilelikte · 2 years ago
Text
Erken gebelikte kese büyüklüğü kontrolü önemlidir. Doktor kontrolleri sonrası özel beslenme ve dinlenme önerilir. Düzenli folik asit kullanımı bebeğin sağlığı için önemlidir. Stresi gidermek için egzersiz yapılabilir. Erken Gebelikte Kese Büyüklüğüne Dikkat Edin Gebelikte en erken dönemlerde bir rahatsızlık hissedilmemesi normaldir. Ancak bebeğin sağlıklı gelişimi için erken gebelikte kese oluşumu ve büyüklüğüne dikkat edilmesi gerekiyor. Hamilelikte kese oluşumu embriyonun rahim içindeki doğru yerleşimine yardımcı olur. Gebeliğin ilk aşamalarında embriyo, içi sıvı dolu kesenin içinde yer alır. Kese, embriyonun büyümesine izin verecek kadar büyük olmalıdır. Kesede herhangi bir anormallik ya da oluşum hatası görüldüğünde doktora başvurulmalıdır. Gebelikte kese oluşumu genellikle gebeliğin 4. ya da 5. haftasında gerçekleşir. Bu sırada gebelik testleri pozitif çıkarken anne adayının adet dönemi de gecikmeye başlar. Kese oluşumu, yeterince beslenmeyi, dinlenmeyi ve sağlıklı bir gebelik dönemi geçirmeyi gerektirir. Bebek kesesinin oluşması ile beraber küçük bir embriyo oluşur. Embriyonun boyutu kesenin boyutuna oranla küçük kalabilir. Bununla birlikte, kese genişlerken bebek de büyür ve normal bir gebelik yaşanır. Gebelik kesesi büyük, embriyo küçük olabilir. Ancak bazı durumlarda bu durum anormallik gösterir. Bu nedenle doktor kontrolleri bu dönemde oldukça önemlidir. Erken gebelikte kesenin ölçümleri takip edilerek rahimin durumu hakkında da bilgi sahibi olunur. Gebelikte kese büyüklüğüne dikkat etmek, anne ve bebeğin sağlığı için oldukça önemlidir. Bu nedenle hamile olunan dönemde belirli aralıklarla doktor kontrolleri yapılmalı ve gerekli beslenme ve dinlenme düzenine uyulmalıdır. Hamilelikte Kese Oluşumu Nasıl Olması Gerekiyor? Gebelikte, bebeğin annesi rahmindeki gebelik kesesi içinde gelişmeye başlar. Gebelikte kese oluşumu, gebeliğin belirgin bir işaretidir ve genellikle ultrason testleri ile tespit edilir. Bebek kesesi, düzgün bir şekil ve boyutla oluşması gereken çok önemli bir yapıdır. Bebek kesesi oluşumu, embriyo büyüdükçe gerçekleşir ve kese, rahmin iç yüzeyine tutunmak için bazı küçük köklerle bağlıdır. Bebek kesesi, genellikle embriyo küçükken büyük olur ve zamanla daha küçük hale gelir ve doğum zamanına kadar bebeğin ana besin kaynağı olan plasentaya dönüşür. Gebeliğin başlangıcında bebeğin büyüklüğüne dikkat etmek önemlidir. Doktor kontrollerinizin ardından sağlıklı beslenmeye ve düzenli dinlenmeye dikkat edin. Gebeliğiniz boyunca, doktorunuz gebelik keseniz hakkında bilgi edinmek için ultrason görüntülemesi kullanabilir. Gebelikte kese büyüklüğü boyut ve şekil bakımından düzgün olduğunda ve bebeğin gelişimi için yeterli alan sağladığında endişelenmenize gerek yoktur. Gebelik kesesi oluşumu ve bebeğin normal büyümesi için özellikle ilk trimesterde sağlıklı bir beslenme planı ve düzenli dinlenme önemlidir. Ayrıca, doktorunuzun vereceği folik asit takviyelerini düzenli olarak almanız ve gebelik kesesinin büyümesi için aşağıdaki önerilere uymanız gerekmektedir: Beslenme Önerileri:Dinlenme Önerileri:Hamileler için zengin protein, kalsiyum, demir, D vitamini, folik asit içeren gıdalar tüketin.Mümkün olduğunca dinlenin, yorulduğunuzda kısa molalar verin.Bol miktarda taze meyve ve sebze tüketin.Stresi azaltmak için yoga, meditasyon ve diğer rahatlama tekniklerini uygulayın.Tam tahıllar, balık, yumurta, süt ürünleri ve kuru baklagillerle vücudunuzdaki zengin nutrisyonu destekleyin.Yatmadan önce sıcak bir duş alarak uyku kalitenizi artırabilirsiniz. Unutmayın ki, doktorunuzun gebelik sürecinizdeki yönlendirmeleri önemlidir. Gebelik kesenizin ve bebeğinizin sağlığı için düzenli olarak kontrollerinizi yaptırın, sağlıklı beslenmeye ve düzenli dinlenmeye özen gösterin. Gebelik Kesesinin Büyümesi İçin Ne Yapmalıyım? Gebelik kesesi, rahmin kalın iç duvarı içinde yaklaşık 8-10 mm büyüklüğünde siyah bir halka olarak belirir ve günde 1-2 mm büyür. Gebelik kesesi yaklaşık 1 cm boyutuna ulaştığında, yumurta kesesi görünme
ye başlar. Ortalama çapı 1,5 cm olan gebelik kesesi içinde embriyo bir arada bulunur. Gebelik Kesesinin Buyumesi Icin Ne Yapmaliyim Gebelik kesesinin büyümesi doğal koşullarda gerçekleşir. Ancak bu aşamada folik asit alımı gibi beslenme düzenine dikkat edilmesi ve hamileyken yasak olan şeylerden kaçınılması çok önemlidir. Gebelikte ilk haftalarda embriyo rahimde oluşur ve gebelik kesesi olarak adlandırılan bir yapıda büyümeye devam eder. Hamilelikte kese oluşumu normal bir süreçtir ancak kese büyük, embriyo küçük ise bir sorun olabilir. Normalde gebelik kesesi görüntüsü zeytin, elma ya da fındık büyüklüğündedir ve düzenli olarak büyümeye devam eder. Gebelik kesesi ultrasonografi yoluyla incelenebilir ve uzmanlar bu sayede gebeliğin nasıl ilerlediğini takip edebilir. Doğal gebelikte ortaya çıkan embriyo için normal kese boyutu ve şekli önemlidir. İlaç tedavisi ya da yumurta dondurma gibi yardımcı üreme teknikleri kullanıldığında, bebek kesesi oluşumu farklılıklar gösterebilir. Bu durumda, uzman doktorlar gebelik kesesindeki değişiklikleri yakından takip ederler. Folik asit, hamilelik öncesinden başlayarak düzenli kullanılması gereken bir vitamindir. Bu vitamin alınmadığı takdirde, bebeğin nöral tüp defekti riski artar. Folik asit alınmaya başlandığında ve hamilelik sırasında devam ettirildiğinde bebekteki olası nöral tüp defektleri önlenmiş olur. Gebelikte anne adayları için oldukça önemli olan bebek kesesi oluşumu, embriyonun rahimdeki yerini almasını sağlar ve büyümesine yardımcı olur. Gebelikte kese oluşumuna dikkat edilmesi gerekmektedir. Gebelikte oluşan kese büyük embriyo küçük olduğundan, gebelik kesesinin doğru büyüklükte olması, sağlıklı gebelik için oldukça önemlidir. Bebek kesesinin oluşması, 4-5 haftalık gebelikte gerçekleşir. Gebelik testinin pozitif çıkmasından sonra doktor kontrolleri randevularının alınması oldukça önemlidir. Gebelik dönemi, kimi anne adaylarında oluşan stres ve kaygı nedeni ile oldukça zor geçebilir. Bu nedenle, muhtemel stres faktörlerinden en az seviyede etkilenmek, bebeğin sağlığı ve gebelik kesesinin büyümesi için oldukça önemlidir. Hamilelikte rahatlatıcı egzersizler yapmak, stresin hafifletilmesine yardımcı olabilir. Yürüyüş, yoga gibi egzersizleri düzenli olarak yapmak, anne adaylarına ferahlık ve huzur sağlayabilir.
0 notes
epifizz · 4 years ago
Note
antideprasan ilaçlar yarar sağlamaktan çok zarar mı veriyor? yan etkileri özellikle uykusuzluk ve dalgınlık gibi hâller beni çok düşündürüyor. doktor 50mg dozda bir ilaç verdi zaten her gelene veriyor orası ayrı:) ama içip içmemek konusunda çok kararsızım bırakayım desen bırakamazsın bilemiyorum ya pek bir bilgimde yok hani yanlış ya da doğru yapıyorsun diyecek
Hekimliğin ilk kuralı “zarar verme”dir. Elbette hekimler bir ilaç verirken bunun yan etkileri olacağını bilirler. Ancak bu yan etkiler ve risk faktörleri süre giden şikayetlerin olası sonuçlarıyla yapılan kıyasa göre verilir. Kazanç, bedelden daha fazlaysa verilir. Ki antidepresanlar temelinde basit hormon düzenleyicidirler bunun ertesi gün hapına benzer bir mekanizması vardır, elbette etkidiği noktalarda çok daha belirgin yan etkiler gözlenir ancak sağlık çalışanları size zarar verme gayesi güdüyor değildir.
İlaçların düzgün kullanımı ve hekimin gözetmenliğinde uygun şekilde sürdürmek de önemlidir. Hekimlerin içinde yanlış uygulamalar yapan vardır ancak her hekim bunu yapmamaktadır böyle bir bakışla itibarı zedelenen kurumun sağlık hizmetlerinde etkinliği de zihindeki yargılarla düşecektir maalesef. İlaç terapisini ve seyrini hekiminle düzgün bir şekilde sürdürmek önemlidir, şayet ciddi bir zararı olursa hiçbir hekim bunu inatla sürdürmez zaten ancak açıkça gördüğünüz bir hekim hatası varsa (önyargılardan uzak) bunu elbette bildirmelisiniz ilgili kurumlara.
3 notes · View notes
venahora · 5 years ago
Text
Seni sevmek laik bir ülkede ruhsal yönde başkaldırı çıkarmaktı. Bir zenginin binbir yüzü kadar iğrençleşti. Güneş girmeyen evinden atılmaktı. Sokağa bırakılmak kadar kötü, serbest kalmak kadar özgürlüktü. Birbirine giren kaldırım taşlarını delip geçen bir papatya değil. Üzgünüm. O kadar saf değil. Seni sevmek masum değil. İntihar etmekten bile korkacak kadar hemde. Hatası yüzünden hastasını kaybeden doktor kadar çaresiz, bu hata yüzünden memnun olan hasta gibiyim. Gökyüzünden korkan kuş gibi mesela. Gökyüzünü özgürlük benimseyen insanlar gibi değil. Seni sevmek hiç masum değil..
2 notes · View notes
saglikhukuku67-blog · 5 years ago
Text
Sağlık Hukuku
Bir bireyin fiziksel başta olmak üzere sosyolojik, mental ve ruhsal anlamda dışarıda ki çevre ile uyum içerisine olabilmesine sahip olması ve bu açıdan herhangi bir işlev bozukluğunun veyahut sakatlık etkisi altında olmamasını sağlıklı bir birey olarak tanımlayabilmekteyiz. Sağlık Hukuku ise sağlık hizmeti alan bir bireyin, sağlık hizmeti sunan ve hizmetten yararlananlarla birlikte bu hizmetler için görevlendirilmiş kontrol sağlayıcıları arasında ki bütün ilişkileri düzenli bir hale getiren hukuk dalıdır.
Sağlık Hukukunun birçok alt başlığı bulunmaktadır ancak bu hukuk dalı ile ilgili en çok karşılaşılan davalar tıbbi adı ile malprtaktis olan doktor hatalarıdır. Malprtaktis doktorun hatası, bilgisizliği, tecrübesinin azlığı veya ilgisizliğinin sonucunda hastanın fiziksel ve ruhsal olarak zarar görmesi olarak tanımlanmaktadır. Hekim hatası olarak bilinen Malpraktis’in belli cezai uygulamaları bulunmaktadır. Bu cezai uygulamalar doktor kadar doktorun bulunduğu sağlık kuruluşunu da etkilemektedir. Doktor hatasından veya sağlık kurumunun kusurundan kaynaklı olarak zarar gören hastalar doktordan veya kurumdan maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptirler. Ancak Sağlık Hukuku içerisinde ki mevzuatın karışık olmasından Sağlık Hukuku ile ilgili konularda kaliteli sonuçlar alabilmek için bir hukuk bürosu ile bu yola çıkılması gerekmektedir.
2018 yılında Emel Yılmaz Hukuk Bürosunu kuran Avukat Emel Yılmaz Özbay 20 yıl boyunca finans sektörünün öncü bankalarında çalıştığından kaynaklı Banka ve Finans Hukuku, Sözleşmeler Hukuku, İş Hukuku, Borç Yapılandırma, Kredi ve Yatırım Danışmanlığı, Proje Finansmanı, Birleşme & Devralma, Şirketler Hukuku, Ticaret Hukuku, Rekabet Hukuku, İcra ve İflas Hukuku alanlarında uzmanlığı bulunmaktadır.
EY Hukuk Bürosu sektörün liderlerinin de bulunduğu birçok gerçek ve tüzel kişiye hukuki hizmet vermektedir. Malpraktis (Doktor Hatası) davaları başta olmak üzere hastanın hakları, doktorların hataları, doktorların mesleki sorumluluğu, Yüksek Sağlık Şûrası kararları, organ naklinin hukuki tüm boyutları, özel sağlık kuruluşlarının sorumluluğu gibi sağlık hukuku içerisinde bulunan tüm konularda hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti sağlamaktayız.
EY Hukuk Bürosu Bankacılık ve Finans Hukuku, Şirketler ve Sözleşmeler Hukuku ve Ticaret Hukukuna İlişkin İşler, İş Hukuku, Proje Finansmanı ve Sendikasyon ile Birleşme & Devralma, Yurt Dışı Fonlama ve Hazine İşlemleri, Borç Yapılandırma, Kredi ve Yatırım Danışmanlığı, Yabancılar Hukuku ve Yatırım Danışmanlığı, Fikri Mülkiyet Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, Rekabet Hukuku, Kişisel Veriler Hukukuna ilişkin dava ve danışmanlık hizmetleri olmakla birlikte ayrıca Türkiye’de veya yurt dışında yatırım yapan yerli ve yabancı müvekkillerine de pek çok alanda danışmanlık hizmeti sunmaktadır.
1 note · View note
derdiderun · 6 years ago
Text
Sınava girecek kardeşlerimize Rabbim razı olacağı şekilde hayırlı başarılı sonuçlar almayı nasip etsin. Rabbim kolaylık versin.
....
Ama şunları da söylemeden geçmek istemiyorum:
Şimdiki Anne ve Babalar sanki çocuğunun bütün hayatını dünyalık bir sınavın başarısına bağlamak gibi bir hatası var.
Çocuk bu üniversite sınavından başarılı olursa bütün her şeyi başardığını bütün sorumluluklardan kurtulduğunu artık başka bir şeye gerek yok. Ben üstüme düşeni yaptım. Ailenin ve çocuğun gözündeki bu yeterlilik hali hiç hayırlı bir şey değil.
İşte bu durum çocuğun yaratılış gayesini unutmasına sebepleri amaç edinmesine neden oluyor. Bu sonucunda da Rabbini unutan, ölümü, ahireti, hesabı unutan ve haliyle her türlü günahı işlemekten geri durmayan bir çocuğu Anne ve Babalar kendi eliyle yetiştiriyor kendi elleriyle ateşe atıyorlar farkında değiller. Allah muhafaza buyursun.
Bir Anne ve Babanın aslında yapması gereken şudur: Oğlum bak Üniversite sınavını kazandın, istediğin üniversiteye de gidiyorsun. Ama biz bunun için yaratılmadık. Sen mühendis olmak için ya da doktor ya da hangisi olursa bunlar için yaratılmadık.
Bunlar sebeptir. Bunları yaparken asla Rabbini anmaktan geri durma. Yoksa senin mühendis olman doktor olmanın sana hiçbir faydası yok demesi gerekir.
Bu nedenle kardeşlerime önerimizdir. Asla sebepleri amaç edinmeyin. Biz Allah’ı bilmek ve ona ibadet etmek için yaratıldık.
Bu nedenle bu hayattaki bütün başarınızı dünyalık bir sınavı kazanmak ya da kazanmamak ile ölçmeyin.
Başarınızı çalışıp sebeplere sarılıp Allah’a (celle celaluhü) yaptığınız kulluğunuz ile ölçün. Gerisi hikaye...
Öldüğümüzde kılmadığımız namazlar, işlediğimiz günahlar için ama ben mühendislik okudum demekle kurtulamayacağız. Ameli salih isteyecekler...
Nasıl dünyalık bir sınav için evlatlarımıza her türlü imkanı sağlıyoruz, onları hazırlıyoruz, aynı şekilde MBS sınavına da çocuklarımızı hazırlayabilmeyi Allahü Teala nasip etsin...
(MBS - Mahşerdeki Büyük Sınav)
16 notes · View notes
mihcihukuk · 2 years ago
Link
Taksirle Adam Öldürme Suçu (TCK 85) - TCK 85 Taksirle adam öldürme suçu ve cezası nedir? Trafik, iş kazası, doktor hatası ile taksirle ölüme neden olma ve sebebiyet verme suçu hakkında bilgiler. #tck85 ₺taksirleoldurmesucu #mihcihukukburosu https://mihci.av.tr/taksirle-oldurme/
0 notes