#diğeri kusurlu geldi..
Explore tagged Tumblr posts
dususbitti · 2 years ago
Text
nasıl oluyor da 60 tlye aldığım ürün 180 tlye aldığım üründen daha sağlam geliyor
3 notes · View notes
trafiksozluk · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Asli Kusur Nedir? Kusur Oranı Nasıl Hesaplanır? https://www.trafiksozluk.com/asli-kusur-nedir/
Bu yazımızda sürücülerin ve kazazedelerin en çok aradığı asli kusur nedir, oranı nasıl hesaplanır ve asli kusur hakkında bilgi verdik. Peki asli kusur nedir gelin beraber görelim. İşte; Asli kusur nedir.
Asli Kusur Nedir?
Trafik kazasında birinci derecede kazanın meydana gelmesinde etken olan asıl kural ihlaline asli kusur denir. Başka bir ifadeyle trafik kanununda belirtilen asıl sebep sayılan maddelerden birini veya birden fazlasını ihlal etmektir.
Kara yolu üzerinde bir veya birden fazla aracın karışmış olduğu maddi zararla, yaralanmayla veya ölümle sonuçlanmış olaylara trafik kazası denir.
Görevli kişilerin kaza incelemesi ve araştırması yaparken ilk dikkat ettiği konu neden bu kazanın olduğunu tespit etmeye çalışmaktır.
Yapılan araştırma ve incelemede kimin hatası sonrası trafik kazası olmuş ise kusurlu sayılır.
Elbette birçok sebepten dolayı kaza meydana gelebilir, hangi ihlallerin asli hangi ihlallerin tali olduğunu, oranların nasıl belirlendiğini, rücu oranları % kaç olduğu, itiraz nasıl yapılır gibi merak ettiğiniz tüm soruların cevabını sizler için yazdık.
Asli Kusurlu Sayılan Haller Nelerdir?
Trafik kazasında sürücü kusurlarının tespiti ile ilgili olarak ktk 84. maddesi on üç farklı durum belirlemiştir. Peki bu haller nelerdir?
84/a görevli kişilerin dur işaretinde veya kırmızı ışıkta geçmek
84/b taşıt giremez levhası bulunan yola veya bölünmüş yollarda karşı şeride ters şeride girmek
84/c şerit sayısı iki veya daha fazla olan yollarda karşı şeride girmek
84/d öndeki araca arkadan çarpmak (takip mesafesini korumamak)
84/e geçmenin yasak olduğu yoldaki öndeki aracı geçmek
84/f şerit izleme ve şerit değiştirme manevrasını yanlış yapmak
84/g şerit ihlali yapmak
84/h kavşakta ilk geçiş hakkı olan araca geçiş hakkı vermemek
84/i yolun dar olduğu yerde geçiş önceliğini ihlal etmek
84/j genel olarak belirtilen manevraları hatalı yapmak
84/k zorunlu durumlar haricinde yerleşim birimi dışında kara yolu üzerinde durmak veya park etmek
84/l nizami olarak park halinde bulunan arabaya çarpmak
Sürücüler için asli kusurlu sayılan haller bunlardır.
Buradaki maddeler haricindeki diğer maddeler tali kusur sayılmaktadır. Ancak tam da bu noktada gerek trafik yönetmeliğinde gerekse de kanununda çelişki vardır.
Çünkü yayalar ile ilgili herhangi bir hüküm olmamasına rağmen trafik jandarma ve polis görevlileri trafik kazası tespit tutanağı tanzim ettiklerinde yayaların uyması gereken kural ve kaideleri belirleyen ktk 68. Maddesini yayalar için asil ihlallerden kabul etmektedirler.
Yaya Asli Kusurları Nelerdir?
Trafik denilince hiç şüphesiz ki aklımıza ilk gelenlerden biri araçlar diğeri ise sürücülerdir. Aslında hiçte öyle değil çünkü sürücüler ve araçların haricine yayalar, yolcular hatta hayvanlarda trafiğin kelime anlamı içerisinde bulunmaktadır.
Hep kaza dediğimizde arabaların çarpışması gözümüzde canlanır ne yazık ki yayaya çarpma kaza sayıları da küçümsenmeyecek kadar fazladır.
Elbette sadece araç sürücüleri hata yapmaz, yayalar ve yolcularda kural ihlali yapabilir. Peki yaya asli kusurları nelerdir hemen tek tek açıklayalım.
68/1-a-1 gece veya gündüz görüşün az olduğu zamanlarda olası bir çarpışmayı önleyici tedbir, önlem almamak
68/1-a-2 yayalar için ayrılmış yaya yollarının kullanılamaması veya yaya yolu olmayan yollarda araç yolunda tehlike yaratarak yürümek
68/1-a-3 yolun her iki tarafında da yaya yolu olmayan iki yönlü karayolunda yolun sol kenarını kullanmamak
68/1-b-1 yayalar için bulunun trafik ışıklı işaretlerine veya levhalarına uymamak
68/1-b-2 karşıdan karşıya geçiş yapmak isterken trafik işaretlerine uymamak
68/1-c yaya veya taşıt yollarında tehlike davranışlarda bulunmak
Yayalar için asli kusur sayılmaktadır.
Tekrar belirtmekte fayda var trafik mevzuatlarında böyle bir hüküm olmamasına rağmen trafik literatüründe böyle kabul görmektedir.
Asli Kusur Maddeleri ve Anlamları
Asli kusur ne demek olduğunu ve hangi durumlar olduğunu belirttik şimdi ise asli kusur maddeleri hangileri ve anlamlarının ne olduğunu açıklamaya geldi.
Tumblr media
Asli Kusur Maddeleri ve Anlamları Nelerdir
Asli Kusur Maddeleri ve Anlamları Nelerdir?
46/2a hızının gerektirdiği şeritte araba kullanmamak
46/2b şerit değiştirmeden önce gireceği şeridi kontrol etmemek
46/2c tehlikeli şekilde şerit değiştirmek
46/2d sürekli sol şeritte araba kullanmak
46/2e büyük araçların sağ şeridi kullanmamaları
46/2f emniyet şeridi veya bankette araç sürmek
46/2g ardı ardına tehlikeli şerit değiştirmek (makas atmak)
46/2h ters şeride girmek
47/1a kırmızı ışık yanarken veya görevli kişinin dur işaretinde geçmek
47/1b kırmızı ışıkta geçmek
53/1a sağa dönüşü hatalı yapmak
53/1b sola dönüşü hatalı yapmak
53/1c dönel kavşak kuralını ihlal etmek
53/1d dönel kavşakta geriye dönmek kuralını ihlal etmek
53/2 sola veya sağa dönerken varsa yayalara ilk geçiş hakkını vermemek
54/1a hatalı sollama yapmak
54/1b önündeki arabayı geçmenin yasak olduğu yerde geçmek
56/1a hatalı şerit izleme veya şerit değiştirme yapmak
56/1b yokuşlu yollarda yokuş çıkan araca ilk geçiş hakkını vermemek
56/1c arkadan çarpma
56/1d çok yavaş araç sürmek veya aniden durmak
56/1e yolun dar olduğu yerlerde geçiş önceliği kuralını ihlal etmek
57/1a kavşaklarda geçiş hakkını ihlal etmek
57/1b kavşaklarda geçiş üstünlüğü olan araca ilk geçiş hakkını vermemek
57/1c kontrolsüz kavşak kurallarına uymamak
57/1d yeşil ışık yansa dahi kavşak dolu ise kavşağa girmek
57/1e kavşak içinde durmak
57/1f raylı sistemin bulunduğu kavşaklarda kurala uymamak
59 yerleşim yeri dışında zorunlu bir sebep yokken kara yolunda durmak veya park etmek
67/1a hatalı manevra yapmak
67/1b hatalı geriye dönmek
67/1c şerit değiştirmeden önce sinyal vermemek
67/1d el freni çekerek tehlikeli dönüş ve drift yapmak
Asli kusur maddeleri sayılmaktadır.
Asli Kusur Yüzde Oranı % Kaç 8’de 8 kusur ?
Trafik kazalarındaki bilirkişiler 2012 yılına kadar 8’de 8 kusur olarak değerlendirmekteydi. Ancak trafik yönetmeliğinin 156. Maddesindeki, kaza tespit tutanağı tanzim eden görevliler oran belirtmeden kazanın oluşumunda kimin hangi kuralı ihlal ettiğini belirtmesi yeterli olacağı yönünde 21 Mart 2012 yılında yapılan değişiklikle 8’de 8 veya 8’de 2 gibi oranlar belirtilmemektedir.
Peki trafik kazalarında kusur oranı nasıl belirlenir hemen açıklayalım. Sigorta şirketleri ve bilirkişiler genel olarak;
asli kusur yüzde oranı %75
tali kusur yüzde oranı %25
olarak kabul etmektedir. Trafik kazasının oluşumunda her iki sürücü veya yaya ihlali asli – asli veya tali – tali olması durumunda ise %50 – %50 oranı olarak kabul görür.
Ancak meydana gelen kazanın oluşumunda tek bir hatalı taraf var ise ister asli ister tali olsun;
kusur yüzde oranı %100
Kabul edilir.
Asli Kusur Cezaları Nelerdir?
Trafik kazalarında somut olarak ihlal tespit edilebiliyorsa trafik cezası yazılır ve asli kusur cezaları denir. Ancak diğer durumlarda ceza uygulanmamaktadır.
Somut tespit nedir hemen açıklık getirelim. Kırmızı ışık yanarken bir aracın geçmesi sonucunda kaza meydana geliyor ve araç içi kamerası, mobesse kamerası, çevre iş yerleri veya konutlardan elde edilen kamera kayıtları ile bu durum somut olarak tespit edilebiliyorsa 47/1-b trafik cezası yazılır.
Ancak bu tarz haller dışında ceza yazılmamaktadır. Eğer ki ceza yazılacak olsaydı hangi cezanın kaç lira olduğunu merak ediyor musunuz?
Tumblr media
Asli Kusur Cezaları Nelerdir?
Asli Kusur Cezaları Listesi
46 2a hızının gerektirdiği şeritte araba kullanmamak 235 TL
46 2b şerit değiştirmeden önce gireceği şeridi kontrol etmemek 235 TL
46 2c tehlikeli şekilde şerit değiştirmek 235 TL
46 2d sürekli sol şeritte araba kullanmak 235 TL
46 2e büyük araçların sağ şeridi kullanmamaları 488 TL
46 2f emniyet şeridi veya bankette araç sürmek 1002 TL
46 2g ardı ardına tehlikeli şerit değiştirmek (makas atmak) 1002 TL
46 2h ters şeride girmek 1002 TL
47 1a kırmızı ışık yanarken veya görevli kişinin dur işaretinde geçmek 235 TL
47 1b kırmızı ışıkta geçmek 235 TL
53 1a sağa dönüşü hatalı yapmak 108 TL
53 1b sola dönüşü hatalı yapmak 108 TL
53 1c dönel kavşak kuralını ihlal etmek 108 TL
53 1d dönel kavşakta geriye dönmek kuralını ihlal etmek 108 TL
53/2 sola veya sağa dönerken varsa yayalara ilk geçiş hakkını vermemek 108 TL
54 1a hatalı sollama yapmak 235 TL
54 1b önündeki arabayı geçmenin yasak olduğu yerde geçmek 235 TL
56 1a hatalı şerit izleme veya şerit değiştirme yapmak 108 TL
56 1b yokuşlu yollarda yokuş çıkan araca ilk geçiş hakkını vermemek 108 TL
56 1c arkadan çarpma 108 TL
56 1d çok yavaş araç sürmek veya aniden durmak 108 TL
56 1e yolun dar olduğu yerlerde geçiş önceliği kuralını ihlal etmek 108 TL
57 1a kavşaklarda geçiş hakkını ihlal etmek 108 TL
57 1b kavşaklarda geçiş üstünlüğü olan araca ilk geçiş hakkını vermemek 108 TL
57 1c kontrolsüz kavşak kurallarına uymamak 108 TL
57 1d yeşil ışık yansa dahi kavşak dolu ise kavşağa girmek 108 TL
57 1e kavşak içinde durmak 108 TL
57 1f raylı sistemin bulunduğu kavşaklarda kurala uymamak 108 TL
59  yerleşim yeri dışında zorunlu bir sebep yokken kara yolunda durmak veya park etmek 108 TL
67 1a hatalı manevra yapmak 235 TL
67 1b hatalı geriye dönmek 235 TL
67 1c şerit değiştirmeden önce sinyal vermemek 235 TL
67 1d el freni çekerek tehlikeli dönüş ve drift yapmak 5010 TL
Trafik Kazası Kusur Oranına İtiraz
Artık asli kusur nedir biliyoruz ve trafik kazasında asli kusurlu bulundunuz itiraz etmek istiyorsunuz ne yapmalısınız.
Anlaşmalı kaza tespit tutanağı KTT bildiğiniz üzere tramer olarak da bilinen sigorta bilgi merkezi SBM sistemine ilgili evrakların yüklenmesi ve tramer komisyonu kanaati doğrultusunda kusur dağılımı yapmaktadır.
Hatalı taraf olarak sizi belirlediklerinde tramer itiraz sayfasından itiraz edebilirsiniz. Ne yazık ki sbm sistemi tali kusurları değerlendirmeye almaz ve itirazların büyük çoğunluğu sonucu değiştirmemektedir.
Jandarma veya polis ekiplerince düzenlenen kaza tespit tutanakları ise itirazın hukuk mercileri yapılması gerekmektedir ve doğru yol haritası ile hareket etmezseniz yıllarca sürebilir sizi bıktırabilir.
Trafik Sözlük ekibi ücretsiz olarak kazalarınızı adli bilirkişilerimiz tarafından incelenerek sizlere yardımcı olmaktayız tek yapmanız gereken destek hattımız üzerinden bizlere ulaşmak olacak.
Kazasız günler dileriz.
0 notes
iletimdemetleri · 6 years ago
Text
şüphe
sevgili iletimdemetleri okurları..:)
bugün biraz geriye gidip eskisi gibi düşüncelerimi paylaşmak istedim. özlemişim böyle yazmayı deneyimlerimi paylaşmayı. çok şey mi yaşadım bilmiyorum ama en azından bana yol gösterecek şeyler yaşadığımı düşünüyorum. bugün iki arkadaşımla buluştum(DeryaEsra) kendi düşüncelerimin beni nasıl yanılttığını gördüm aslında. biliyorsunuz ben uzun süredir korkularım ve kendi iç savaşım yüzünden kimseyle görüşmek istemiyorum.buluştuğum arkadaşlarımdan biri okulu sorsa, üstüne kendi fikrini söylese, sonra yol göstermeye çalışsa ya da bunlar yetmezmiş gibi sana ne kadar boş olduğunu hissettirecek kendi başarılarından bahsetse (üstükapalı olarak)ben kullanılamaz halde o gün eve dönüyorum. uzun süre bunun neden böyle hissettirdiğini düşündüm evet. karşımdaki insanları çok suçladım. kısmen de haklıydım. çünkü o insanlar ne kendilerini tanıyorlardı ne de beni. kaldı ki böyle kalabalık buluşmalarda kimse kimseyi gerçekten tanıyamazdı. kendini de ifade edemezdi. işte benim arkadaşlarımla yaşadığım temel sorun buydu bence. gelelim bugünkü meseleye.  E ile daha buluşmamızı ayarlama aşamasında kendimi birden aşağılık kompleksi içinde buldum. ortada bir belirsizlik oldu buluşup buluşmama konusunda. hemen aklıma şu soru geldi “acaba buluşmak istemiyor mu?” “acaba başka bir plan mı yaptı” “diğer arkadaşıyla buluşması daha mı önemli? “ gibi gibi gibi..
ben bu saçma ve bana acı veren sorularımla kendimi bunaltırken artık kendime bunu yapmamam gerektiğini ve dürüst olmam gerektiğini söyledim. ve bu netlik sayesinde E. nin de gerçek fikrini öğrenmiş oldum. aslında ortada benim düşündüğüm gibi bir durum yooktu. içim o kadar rahatlamıştı ki o günü kendime zehir etmekten kıl payı kurtardım diyebilirim. biliyorum ki o travmalarımı atlatmam zor. kendime zehir ettiğim günleri de getiremem. ama bundan sonra kendi düşüncelerimi sağlamlaştırmak benim görevim. karşımdaki insanda hangi etkiyi bırakacağım benim görevim. geçenlerde arkadaşım S. “mutluluk bir tercihtir” dedi bunu bilim adamları mı kanıtlamış bilmiyorum ama ilk başta bu kadar basit olamaz diye reddettim bu düşünceyi. ama şunu kabul ediyorum değişim tamamen kendi içimizden geliyor. ben bugün E. ye sormadan da açık açık konuşmadan da inanabilirdim. ama şimdilik bu kadar saf düşünceli bir insan değilim. o şüpheye düştüğüm an iyi olana yönelmek tamamen bana kalmış ve ben şimdiye kadar hep kötü olanı layık görmüşüm kendime. kendime bakışımın ne kadar kusurlu olduğunun bir göstergesi de bu işte. ya da bana bu çevreden bir kez kötü olanı layık görmüşse bir arkadaşım bunu hepsine mal etmişim. kendime de hayatı zehir etmişim. sadece bunlar da değil başka şeyler elbette var ama artık bunların üzerinde durmak bana bir fayda sağlamıyor. bütün yaşananları bir kenara bırakıp yeniden insanlara güvenmeyi çok istiyorum bu yüzden. sadece iyi niyet görmek istiyorum. ve istersem kendi pozitif dünyamı kurabiliyorum. 
gittiğimiz yerde bir kitaplık vardı. orada gözüme iki kitap çarptı. biri “posta kutusundaki mızıka”, diğeri “yusuf ile züleyha”  ben bu iki kitabı iki insanla hatırlıyorum. ve insanları kitaplarla hatırlamak kadar güzel bir şey olamaz sanıyorum. bana insanları ve kitap okumayı sevdiren dostum Z. ye sevgilerimle.. :)
soymuk
0 notes
elansooth · 8 years ago
Text
LESSONS.
Hayatıma giren herkesten bir şeyler öğrenmişim meğer.
Belki de uzun bir zaman önce hayat mottolarımdan biri haline gelen “hayatıma giren herkesin bir görevi var, tamamladığında çıkıp gider” cümlesi bu kozmik enerjiyi hayat akışıma entegre etmiştir. 
Eski dostum Seço'dan, daimi kankim Mırro'dan, eski sevgilim Doktor Beyden, hayatımdan bir rüzgar gibi geçen eski arkadaşım Mersi'den, yurtdışı yol arkadaşım Seko’dan, seneler önceki derin ilişkimin kahramanı adaşımdan...
Bir şekilde hayatımdan çıkan ya da hala hayatımda olan insanlardan aslında hep bir şeyler öğrenmişim. 
Gay arkadaşlarımın aslında gerçekten "arkadaşım" olmadıklarını anlamakla başlamış bu, artık kayıtsız bir razı oluş içerisinde, direnmeden, çabucak öğrenilir hale gelmiş. Durup geçmişe şöyle bir baktığımda, bu insanların hayatıma giriş ve çıkış şekilleri aslında son derece akıcı, doğal ve zahmetsiz. Bir kavga, tartışma, alevli bir olay barındırmıyor içinde bu bitişler. İşte bu noktada gerçekten arkadaşlıkların da ömrünün olabileceği ihtimali beliriyor kafamda; sonra 20 küsür yıldır benden kopmayan hetero arkadaşlarım geliyor aklıma ve bir anda yıkılıveriyor bu hipotez. Demek oluyorki bu giden kişilerin kendisinde sıkıntı var. O zaman da şu sancılı soru beliriyor kafamda; "gay arkadaşlarım mı bu ilişkide kusurlu olan, yoksa ben mi?" Gerçekten medeni bir şekilde, "artık seninle arkadaşlığıma devam etmek istemiyorum" açıklamasını yaparak gitmek isteselerdi, sorunun benimle ilgili kısmının ne olduğunu kendilerine sormak isterdim. Ama hiçbir gay arkadaşım konuşarak çıkmadı hayatımdan, sessizce sıvıştılar! Sonrasında bu kopuşlara dair geri bildirim aldığım, iki taraf için de ortak gay veya hetero arkadaşlarımın hepsinin genel yorumu 'gidenlerin' hatalı olduğu şeklindeydi. Bu 'sen haklısın' hissinin de samimi olmayan, huzursuzluk verici ve içe sinmeyen bir tarafı var.
Hayatı daha farklı anlamlandırıyorum artık. Hayallerin ufalarak daha gerçekçi boyutlara indiği, hedeflerin daha görünür, kararların daha hızlı alınabilir ve risklerin daha az tehlikeli olduğu bir boyut ve zamana geçmiş gibi hissediyorum. Yarın ölecekmişim gibi bir ruh halinde olmam hem şaşırtıcı hem de keyifli.
Son 1 yıldır farklı fazlarda depresyon rahatsızlığı yaşadım. İlaçla ve kendi çabalarımla iyileştim. Ardından yaklaşık 1 yıl süren ilişkimin bitmesi ve kendimi herkesten çekerek olaylara yukarıdan bakma kararı bana daha önce hiç görmediğim bir vizyon sağladı; bununla da kalmayıp müthiş bir iç huzuru, sahip olduklarıma dair kuvvetli bir şükran duygusu ve de hayatıma dair kesintisiz pozitif bir inanç getirdi. İlişkim sonrasında tanıştığım insanları artık daha derin şekilde gözlemliyor, içselleştiriyor ve özümsüyorum. Onlar üzerinden kendime dair daha keskin sonuçlar çıkarabiliyorum. Kendime ve hayatıma olan farkındalığım artıyor, üstelik bunu tamamen objektif bir şekilde, kişiselleştirilmemiş bir karşılaştırma ile yapabiliyorum.
Yukarıda dediğim gibi, hayatıma giren herkes bana bir şeyler öğretiyor. Son ilişkimde günlerim hep birini birisiyle ve bir şeyi başka bir şeyle karşılaştırarak geçti. Ne kadar dirensem de bir süre sonra ister istemez kendimi ve hayatıma ait olan şeyleri gereksiz bir kıyaslamanın ortasında buluverdim. Şu anda bütün mukayeseleri bitirmiş ve elinde olanlarla tatmin olmuş, mutlu bir adam olarak yazıyorum yazımı.
Huzur, gerçekten böyle bir şey olmalı.
Tesadüfen başlayan kaliteli sanal sohbetin ardından, sıra dışı bir tanışma ile cidden aklımı başımı almıştı son flörtüm kısa bir süre önce. Ne yazık ki 1 hafta içerisinde, onun evinde beraber geçirilen 3 ayrı günün ardından hevesim kursağımda kaldı ve ruhsuz bir şekilde koptuk. Evinde geçirdiğim son gecenin sabahında mutsuz bir kahvaltı yaptıktan sonra yapıcı ve olumlu bir konuşma yapmaya çalışsam da, genel olarak ceviz kabuğunu doldurmayacak şeylere takılan, bunları büyük meselelere çeviren ve beni suçlayan biriyle karşı karşıya kaldım. Üzgündüm, çünkü 1 hafta öncesinde, yıllardır duymadığım heyecanı duymamı sağlayan, içimi kıpır kıpır eden muhteşem bir adam olduğunu düşünüyordum. Kısa cümleler, yapıcı bir tavır ve soğukkanlılık ile ayrıldım o gün onun evinden. Akşamında keyifsiz birkaç mesajlaşmanın ardından çıkardı baklayı sıkıştırmalarıma dayanamayıp: "Depresyondayım."
O an bir çok duyguyu aynı anda hissettim. Her şeyi açıklıyordu bu, ancak beni yine bir çeşit kullanılmışlık/kandırılmışlık düşüncesine itiyordu sinsice. Depresyonda olduğunu itiraf ettikten sonra sıraladığı hayatında kötü giden onca şeye rağmen "neden biriyle olmak ister insan" diye düşündüm. "Bunu o kişiye neden yapar? Bir yardım eli, bir can simidi, bir kurtarıcı görevi mi yükler karşısındaki kişiye?"
Nitekim aynı gece gönderdiğim mesajlara cevap alamadığım gibi ertesi gün de ne bir mesaj aldım ne arandım. Özellikle ben de adım atmadım. Sürekli adım atan, haksız yere suçlanılmasına rağmen sineye çeken ve flörtünün peşinden koşan insan görüntüsü vermek istemediğimden sanırım. İşin aslı, bu ego yarışından değil de, sanırım hayal kırıklığı ile beraber gelen "depresif insanla uğraşmak istemiyorum" hissinden.
Mutlu olmak istiyorum. Mutluluk vermek istiyorum. İşteş, nice güzel aktiviteler yapmak istiyorum ama hepsi mutlu, huzurlu olsun istiyorum. O yüzden sessizce hayatından çıkmayı seçtim sanırım ve bu yazı buradan bunu kendime ilk kez itiraf edişim bir anlamda. Bir çeşit "aşk" tadı verdi bir süreliğine, yıllar sonra "yok artık" dedirten bir heyecan yaşattı, ama uzun sürmedi. Ki bu da şaşırtmadı.
Bu ülkede, bilhassa İstanbul'da insanların artık 'aşkı' araması mümkün görünmüyor. İnsanlar hayat meşgalesi içinde öylesine boğulmuşlar, öyle kaybolmuşlar ki; aşk lisede kalmış tatlı bir anı; anılardan hikayelere, hikayelerden mitlere dönüşmüş ve şimdiyse bir ütopya olmuş. Hemen herkes aslında farklı derinliklerde depresyonda, kimi farkında iyileşme çabasında; kimi farkında ama umursamıyor ve aslında daha derine sürükleniyor; kimiyse farkında bile değil ve durumu çok vahim. İşin kötü tarafı zaten normal koşullar altında bile heteroseksüel insanlara nazaran daha stresli hayatları olan eşcinsel insanlarımızın depresyona girme veya içinde kalma ihtimalinin daha yüksek olması.
Mekanik, hidrolik, elektronik hayatın içerisinde otomatik bir kol, bir çark, bir piston gibi çalışır hale gelmiş insanlar. Matrix'teki sanal dünyada yaşayan ancak aynı zamanda köle makineler gibi sorgulamadan, düşünmeden, aydınlanmadan çalışarak yaşlanan insanlara...
Düşünüyorum da, bu kadar içi boşaltılmış, efsaneleştirilmiş bir hale nasıl geldi aşk? Nerede inanmayı, umutlanmayı kaybettik?
Bütün suç birbirimizi arkamızdan vurduğumuz, en saf inançlarımızı gözümüzün içine baka baka yok ettiğimiz o ilişkilerde mi? Birbirimizi kandırarak mı zamanla "kandırılmaz" insanlar haline geldik? "Aşk" mı oldu bunca hengameden sonra suçlanan?!
"Aşk" da "Karma" gibi bir kelime. O kelimelerin zihnimizde ne ifade ettiğiyle alakalı bütün anlamı. "Aşk" kelimesinin altında biriktirilmiş ise sayısız aldatılma, terk ediliş, karşılıksız duygular ile zihinde pozitif yüklü nöronların depreşmesi pek de mümkün görünmüyor. Hala aşk denilince gözü parlayan, yüzü gülen insanlarla karşılaşınca mutlu oluyorum ve gıpta ile bakıyorum onlara...
Rol modelleri olmayan gaylerin aşkı ilişkiyi kör-topal yaşamaya çalışması geliyor yine aklıma...
- Heteroseksüellerde iş kolay, kız hoşlanır naza çeker, erkek hoşlanır üstüne düşer.
- Gaylerde aşk söz konusu olunca, iki taraf da üstüne düşmeye ya da naza çekmeye meyilli. Hoop gelsin senaryolar:
Senaryo 1: Biri naza çekerse diğeri panik olup daha çok saldırıyor, ardından naza çekenin götü kalkıyor, kalktığı anda diğeri ona aşık oluyor; götü kalkan da onun halini görünce ondan soğuyor.
Senaryo 2; Taraflardan biri beğeniyor, öbürü hiç yüz vermiyor, aşık direkt üstteki hikayenin sonundaki kahraman oluyor.
Senaryo 3: Taraflar birbirinden hoşlanıyor, biri daha aşık oluyor, öbürü sadece seviyor ama ite kaka peşinden sürükleniyor. Sonra o ilişkiyi çeken bir dönüp arkasına bakıyor "eee, ben buna mı aşık oldum" deyip duruyor; sürüklenen bir ayağa kalkıyor ve "neden durduk, ben seviyordum seni yaa, ne oldu" deyip bir anda aşık oluveriyor ama öbürü çoktan basıp gitmiş oluyor...
Gaylerin ilişkiye karşı bu denli laçkalaşmış halde olmalarının sebebi bu yıllara yayılmış, sürekli, birikerek büyüyen "deneme" hırsı. Artık 'tecrübe' olarak değil de 'kaşarlanma' olarak tanımlanabilecek bu durum, aslında heteroseksüellerin duygu dünyasını alt üst eden bu flirt-date-ilişki deneme-yanılma aksiyonlarına karşı gaylerin müthiş bir bağışıklık kazanmış olmasından ötürüdür.
Bir yazımda "aşk, meşk yalan; sevişin a dostlar" derken, ardından gelen yazımda iyi, kötü yaşanmış bitmiş ya da yaşanamamış, içimde patlamış ilişki girişimlerine dem vuruyor olmam bir çelişkidir, bir daha da böyle kişisel bir cümle okuyamazsınız buralarda.
Addio.
4 notes · View notes
osmaniyemhaber2 · 5 years ago
Text
ATV kazasında gözünü kaybeden genç kadın hakkaniyet beklemekte
https://osmaniyemhaber.com/?p=41225 ATV kazasında gözünü kaybeden genç kadın hakkaniyet beklemekte  Vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar ve yaralanmalar olan genç kadına protez göz takıldı. Yüzde 46 engelli belgesi alan genç kadın fazlaca sayıda dava açtı sadece senelerdir bir sonuca bağlanamadı. Yılmaz, “Benim davam hukuki anlamda fazlaca karışık bir halde, ben artık bununla savaşım edemiyorum” diyerek probleminin artık çözülmesini istediğini söylemiş oldu. Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Kayaköy mevkisinde 2 Eylül 2017 tarihinde saat 14.00 sıralarında meydana gelen vakada, 35 yaşındaki Melek Yılmaz kız arkadaşıyla beraber geldiği dinlence köyünde ATV turuna katılmak istedi. Genç kadın ve arkadaşı firmaya giderek ATV kiralamak istedi. Sadece şirket mecburi olmasına karşın iddiaya bakılırsa Yılmaz ve arkadaşına yeterlik sormadan ATV’yi kiraladı. Sigorta evrakları imzalatılan iki dost, ATV’leri alarak tura katıldı. Burada katılımcılar dağlık alanda konvoy halinde seyrettiği esnada engelli bir bölüme gelindi. Öndeki iki kişinin engelli alandan atlamasının arkasından Melek Yılmaz da atlamak istedi. Sadece genç kadın havada direksiyon hakimiyetini kaybedince takla atarak yere düştü. Ağır şekilde yaralanan Yılmaz, çevredekilerin ve sonrasında sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin arkasından ambulansla hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Burada 2 gün süresince uyutulan genç kadının sinirlerinin zarar görmesi sebebiyle sağ gözü ameliyatla alındı. Yüzünde ve vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar oluşan genç kadın, 6 kez ameliyat geçirdi. Hem maddi hem de tinsel olarak büyük zarara giren Yılmaz’a tedavi sonrasında sağ gözünün yerine protez göz takıldı. Yapmış olduğu başvurular sonrası ise yüzde 46 engelli belgesi aldı. Kaza ile aniden yaşamı kararan ve engelli olarak hayatına devam eden genç kadın dava açtı sadece kazadan 2 gün sonrasında kendine gelmeden şirket yetkilileri ve jandarma tarafınca ayrı ayrı imzalatılan belgeler sebebiyle onlarca defa davada takipsizlik sonucu verildi. Geçtiğimiz yıl ise savcının değişmesi ile dava tekrardan gün yüzüne çıkartıldı. Ceza ve hukuk davası açan Melek Yılmaz, davanın sonuçlanmasını beklemekte. “2 gün sonrasında şirket gelip benden ‘suçlu benim’ diye imza aldılar” Vakası özetleyen Melek Yılmaz, “2017’nin Eylül ayında arkadaşımla beraber gittiğimiz tatilde bir ATV turuna katılalım dedik. ATV’leri ehliyetli kiralanması icap ettiğini sonradan öğrendik fakat bilmediğimiz için ehliyetsiz olarak kiraladık. Yeterlik vakasından bilgim yoktu, olsaydı gene binerdim. Sadece bizlerden hiçbir şekilde kimlik istenmedi. Bizlere sigorta evrakları imzalatıldı. Sonrasında tura katıldık, ormanda giderken bir engelden öğretmen atladı, arkasından başka biri daha atladı. Öğretmen sende atla diyince bende atladım. Ondan sonrasında da kaza gerçekleşti. Kaza sonrası gözümü kaybettim, sonrasında burun kırıkları, karın içi yaralanmalar ve kaburga kırıkları derken 2 gün sonrasında şirket gelip benden ‘suçlu benim’ diye imza aldı. Oysa hiçbir şey hatırlamıyorum, tek gözümü aslına bakarsan vaka yerinde kaybettim. Diğeri aslına bakarsan morluktan gözükmüyor. Kendilerini kurtarmak için beni suçlu çıkarttılar” şeklinde belirtti. “Bu haldeki bir insandan iyi mi imza alıyorlar?” “Sonrasında 3-4 gün sonrasında jandarma geldi ve benden aynı şekilde imza aldı” diyen Melek Yılmaz, “Bu haldeki bir insandan iyi mi imza alıyorlar? Kazadan 6 gün sonrasında beni İstanbul’a gönderdiler. 6 ameliyat daha oldum, buraya erişince o attığım imzaların geçerli olmadığını öğrendim. Sonrasında ceza davası açtım sadece ilk dava takipsizlik aldı. Buna itiraz etmeme karşın gene takipsizlik aldım. Sonrasında hukuk davası açtım, davayı 10 ay sonrasında açabildim. Şu sebeple ben tek yaşamını devam ettiren ve tek olan bir insan olduğum için sadece toparlandım. Bu dava ilerlerken 2018 senesinde ikinci kez takipsizlik aldım. Temmuz 2019’da ise davaya bakan savcı değişti ve yerine gelen savcı dosyayı incelediğinde benim takipsizliğimi kaldırıyor” ifadelerini kullandı. “Engelli bir fert olarak sizlerden yardım isterim” “Kazada benim ikincil kusurlu olmam gerekiyor sadece bana asli kusur verdiler” diyen Melek Yılmaz, “Benim davam niçin başa dönüyor. Niçin bir savcı 2 senemi yiyip de sonrasında yanlış bir karar verilmiş benzer biçimde dönülmesi beni fazlaca yıprattı. Ben maddi ve tinsel olarak mağdurum, zira tek gözümden oldum. Devlet hastanesinden yüzde 46 engelli raporu aldım. Ben artık hukuk mücadelesi veriyorum. Devlet büyüklerimden yardım isterim. Ceza davam ilerlemiyor, devamlı olarak başa dönüyor. Buradaki probleminin ben artık çözülmesini isterim. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a da mektup yazdım, gittim elimle korumalarına teslim ettim. İnşallah kendisine ulaşmıştır, hakkaten zor durumdayım, hukuken Hakkaniyet Bakanından yardım isterim. Benim davamın niçin bu şekilde bulunduğunun yanıtını isterim. Benim davam hukuki anlamda fazlaca karışık bir halde, ben artık bununla savaşım edemiyorum. Engelli bir fert olarak sizlerden yardım isterim” diye belirtti. Doğan Can Yürekli  
0 notes
osmaniyemhaber · 5 years ago
Text
ATV kazasında gözünü kaybeden genç kadın hakkaniyet beklemekte
https://osmaniyemhaber.com/?p=41225 ATV kazasında gözünü kaybeden genç kadın hakkaniyet beklemekte  Vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar ve yaralanmalar olan genç kadına protez göz takıldı. Yüzde 46 engelli belgesi alan genç kadın fazlaca sayıda dava açtı sadece senelerdir bir sonuca bağlanamadı. Yılmaz, “Benim davam hukuki anlamda fazlaca karışık bir halde, ben artık bununla savaşım edemiyorum” diyerek probleminin artık çözülmesini istediğini söylemiş oldu. Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Kayaköy mevkisinde 2 Eylül 2017 tarihinde saat 14.00 sıralarında meydana gelen vakada, 35 yaşındaki Melek Yılmaz kız arkadaşıyla beraber geldiği dinlence köyünde ATV turuna katılmak istedi. Genç kadın ve arkadaşı firmaya giderek ATV kiralamak istedi. Sadece şirket mecburi olmasına karşın iddiaya bakılırsa Yılmaz ve arkadaşına yeterlik sormadan ATV’yi kiraladı. Sigorta evrakları imzalatılan iki dost, ATV’leri alarak tura katıldı. Burada katılımcılar dağlık alanda konvoy halinde seyrettiği esnada engelli bir bölüme gelindi. Öndeki iki kişinin engelli alandan atlamasının arkasından Melek Yılmaz da atlamak istedi. Sadece genç kadın havada direksiyon hakimiyetini kaybedince takla atarak yere düştü. Ağır şekilde yaralanan Yılmaz, çevredekilerin ve sonrasında sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin arkasından ambulansla hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Burada 2 gün süresince uyutulan genç kadının sinirlerinin zarar görmesi sebebiyle sağ gözü ameliyatla alındı. Yüzünde ve vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar oluşan genç kadın, 6 kez ameliyat geçirdi. Hem maddi hem de tinsel olarak büyük zarara giren Yılmaz’a tedavi sonrasında sağ gözünün yerine protez göz takıldı. Yapmış olduğu başvurular sonrası ise yüzde 46 engelli belgesi aldı. Kaza ile aniden yaşamı kararan ve engelli olarak hayatına devam eden genç kadın dava açtı sadece kazadan 2 gün sonrasında kendine gelmeden şirket yetkilileri ve jandarma tarafınca ayrı ayrı imzalatılan belgeler sebebiyle onlarca defa davada takipsizlik sonucu verildi. Geçtiğimiz yıl ise savcının değişmesi ile dava tekrardan gün yüzüne çıkartıldı. Ceza ve hukuk davası açan Melek Yılmaz, davanın sonuçlanmasını beklemekte. “2 gün sonrasında şirket gelip benden ‘suçlu benim’ diye imza aldılar” Vakası özetleyen Melek Yılmaz, “2017’nin Eylül ayında arkadaşımla beraber gittiğimiz tatilde bir ATV turuna katılalım dedik. ATV’leri ehliyetli kiralanması icap ettiğini sonradan öğrendik fakat bilmediğimiz için ehliyetsiz olarak kiraladık. Yeterlik vakasından bilgim yoktu, olsaydı gene binerdim. Sadece bizlerden hiçbir şekilde kimlik istenmedi. Bizlere sigorta evrakları imzalatıldı. Sonrasında tura katıldık, ormanda giderken bir engelden öğretmen atladı, arkasından başka biri daha atladı. Öğretmen sende atla diyince bende atladım. Ondan sonrasında da kaza gerçekleşti. Kaza sonrası gözümü kaybettim, sonrasında burun kırıkları, karın içi yaralanmalar ve kaburga kırıkları derken 2 gün sonrasında şirket gelip benden ‘suçlu benim’ diye imza aldı. Oysa hiçbir şey hatırlamıyorum, tek gözümü aslına bakarsan vaka yerinde kaybettim. Diğeri aslına bakarsan morluktan gözükmüyor. Kendilerini kurtarmak için beni suçlu çıkarttılar” şeklinde belirtti. “Bu haldeki bir insandan iyi mi imza alıyorlar?” “Sonrasında 3-4 gün sonrasında jandarma geldi ve benden aynı şekilde imza aldı” diyen Melek Yılmaz, “Bu haldeki bir insandan iyi mi imza alıyorlar? Kazadan 6 gün sonrasında beni İstanbul’a gönderdiler. 6 ameliyat daha oldum, buraya erişince o attığım imzaların geçerli olmadığını öğrendim. Sonrasında ceza davası açtım sadece ilk dava takipsizlik aldı. Buna itiraz etmeme karşın gene takipsizlik aldım. Sonrasında hukuk davası açtım, davayı 10 ay sonrasında açabildim. Şu sebeple ben tek yaşamını devam ettiren ve tek olan bir insan olduğum için sadece toparlandım. Bu dava ilerlerken 2018 senesinde ikinci kez takipsizlik aldım. Temmuz 2019’da ise davaya bakan savcı değişti ve yerine gelen savcı dosyayı incelediğinde benim takipsizliğimi kaldırıyor” ifadelerini kullandı. “Engelli bir fert olarak sizlerden yardım isterim” “Kazada benim ikincil kusurlu olmam gerekiyor sadece bana asli kusur verdiler” diyen Melek Yılmaz, “Benim davam niçin başa dönüyor. Niçin bir savcı 2 senemi yiyip de sonrasında yanlış bir karar verilmiş benzer biçimde dönülmesi beni fazlaca yıprattı. Ben maddi ve tinsel olarak mağdurum, zira tek gözümden oldum. Devlet hastanesinden yüzde 46 engelli raporu aldım. Ben artık hukuk mücadelesi veriyorum. Devlet büyüklerimden yardım isterim. Ceza davam ilerlemiyor, devamlı olarak başa dönüyor. Buradaki probleminin ben artık çözülmesini isterim. Cumhurbaşkan��mız Recep Tayyip Erdoğan’a da mektup yazdım, gittim elimle korumalarına teslim ettim. İnşallah kendisine ulaşmıştır, hakkaten zor durumdayım, hukuken Hakkaniyet Bakanından yardım isterim. Benim davamın niçin bu şekilde bulunduğunun yanıtını isterim. Benim davam hukuki anlamda fazlaca karışık bir halde, ben artık bununla savaşım edemiyorum. Engelli bir fert olarak sizlerden yardım isterim” diye belirtti. Doğan Can Yürekli  
0 notes
aileterapisi · 7 years ago
Photo
Tumblr media
Yoksa Sizde Bir Çatlak Testi misiniz? #Çin'de bir #adam, her gün boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna astığı testilerle dereden #su taşırmış evine. *Bu testilerden birinin yan kısmında bir #çatlak varmış...* *Diğeri ise hiç #kusursuz ve çatlaksızmış; ve her seferinde bu kusursuz #testi adamın doldurduğu suyun tümünü taşır, ulaştırırmış eve.* *Ama her zaman boynunda taşıdığı testilerden çatlak olanı eve yarım; diğeri dolu olarak varırmış. İki sene her gün bu şekilde geçmiş.* *Adam her iki testiyi de suyla doldururmuş ama evine vardığında sadece 1,5 testi su kalırmış.* *Tabi ki kusursuz, yani çatlaksız testi vazifesini #mükemmel yaptığı için çok gururlanıyormuş.* *Fakat zavallı çatlak yani kusurlu testi, çok utanıyormuş bundan.* *Doldurulan suyun sadece yarısını eve ulaştırabildiği için çok üzülüyormuş. İki yılın sonunda bir gün, görevini yapamadığını #düşünen çatlak testi, ırmak kenarında adama şöyle demiş:* *"Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle, #sular eve gidene kadar akıp gidiyor... Sen boşuna taşıyorsun beni demiş"* *Adam gülümseyerek dönmüş testiye;* *Göremedin mi? Yolun senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu ama.* *Kusursuz testinin tarafında ise hiç bir şey yok. Çünkü ben başından beri senin kusurunu, çatlaklığını biliyorum... Senin tarafına ben #çiçek tohumları ektim...* *Her gün o yolda su taşırken, sen onları herp suladın... 2 senedir o güzel çiçekleri toplayıp evimi, duvarımı, masamı süslüyorum. Sen kusursuz olsaydın, yani o çatlağın olmasaydı evime böyle güzellik ve zarafet veremeyecektim" diye cevap vermiş...* *İşte aslında hepimiz birer çatlak testiyiz ve Her birimizin kendine has kusurları vardır. Fakat sahip olduğumuz bu kusurlar ve çatlaklardır hayatlarımızı ilginç yapan, mükafatlandıran, renklendiren... Bu nedenle etrafımızdaki her kişiyi, oldukları gibi kabullenmeliyiz *Onlardadaki kusurları değil, içlerindeki güzellikleri görürsek #mutlu oluruz. Yıllar önce #Dale #Carnegie demişti ki: *Herkese #portakal gelirken, niye bana #ekşi #limon geldi?" diyeceğinize, limonunuzla limonata yaparak herkesten farklılığı yaşayın (1An Tv)
0 notes
antidepresangulumsemesii · 8 years ago
Text
*Çin'de bir adam, her gün boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna astığı testilerle dereden su taşırmış evine.* *Bu testilerden birinin yan kısmında çatlak varmış...* *Diğeri ise hiç kusursuz ve çatlaksızmış; ve her seferinde bu kusursuz testi adamın doldurduğu suyun tümünü taşır, ulaştırırmış eve.* *Ama her zaman boynunda taşıdığı testilerden çatlak olanı eve yarım; diğeri dolu olarak varırmış iki sene her gün bu şekilde geçmiş.* *Adam her iki testiyi suyla doldururmuş ama evine vardığında sadece 1,5 testi su kalırmış.* *Tabi ki kusursuz, çatlaksız testi vazifesini mükemmel yaptığı için çok gururlanıyormuş.* *Fakat zavallı çatlak olan kusurlu testi, çok utanıyormuş.* *Doldurulan suyun sadece yarısını eve ulaştırabildiği için de çok üzülüyormuş. İki yılın sonunda bir gün, görevini yapamadığını düşünen çatlak testi,ırmak kenarında adama şöyle demiş:* *"Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle, sular eve gidene kadar akıp gidiyor.."* *Adam gülümseyerek dönmüş testiye;* *Göremedin mi? Yolun senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu.* *Fakat kusursuz testinin tarafında hiç yok.Çünkü ben başından beri senin kusurunu, çatlaklığını biliyordum..Senin tarafına çiçek tohumları ektim..* *Ve hergün o yolda ben su taşırken,sen onları suladın.. 2 senedir o güzel çiçekleri toplayıp, masamı süslüyorum. Sen kusursuz olsaydın, o çatlağın olmasaydı evime böyle güzellik ve zarafet veremeyecektim" diye cevap vermiş.* *Aslında hepimiz birer çatlak testiyiz Her birimizin kendine has kusurları vardır. Fakat sahip olduğumuz bu kusurlar ve çatlaklardır hayatlarımızı ilginç yapan, mükafatlandıran, renklendiren.. Etrafımızdaki her kişiyi, oldukları gibi kabullenin..* *Onlardadaki kusurları değil, içlerindeki güzellikleri görün...* *Yıllar önce Dale Carnegie demişti ki:* *Herkese portakal gelirken, niye bana ekşi limon geldi?" diyeceğinize, limonunuzla limonata yaparak herkesten farklılığı yaşayın...* *Hz Mevlana derki. "Kaderimi ben seçmedim, Rabbim ikram etti Elhamdulillah!* *"İyiyim desem yalan olur, kötüyüm desem inancıma dokunur. En iyisi şükre vurayım dilimi, belki o zaman kalbim kurtulur"* *Dua'm belli, Duyan belli, Gerisi Takdiri Ilahi...
0 notes
aileterapisi · 7 years ago
Photo
Tumblr media
Yoksa Sizde Bir Çatlak Testi misiniz? #Çin'de bir #adam, her gün boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna astığı testilerle dereden #su taşırmış evine. *Bu testilerden birinin yan kısmında bir #çatlak varmış...* *Diğeri ise hiç #kusursuz ve çatlaksızmış; ve her seferinde bu kusursuz #testi adamın doldurduğu suyun tümünü taşır, ulaştırırmış eve.* *Ama her zaman boynunda taşıdığı testilerden çatlak olanı eve yarım; diğeri dolu olarak varırmış. İki sene her gün bu şekilde geçmiş.* *Adam her iki testiyi de suyla doldururmuş ama evine vardığında sadece 1,5 testi su kalırmış.* *Tabi ki kusursuz, yani çatlaksız testi vazifesini #mükemmel yaptığı için çok gururlanıyormuş.* *Fakat zavallı çatlak yani kusurlu testi, çok utanıyormuş bundan.* *Doldurulan suyun sadece yarısını eve ulaştırabildiği için çok üzülüyormuş. İki yılın sonunda bir gün, görevini yapamadığını #düşünen çatlak testi, ırmak kenarında adama şöyle demiş:* *"Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle, #sular eve gidene kadar akıp gidiyor... Sen boşuna taşıyorsun beni demiş"* *Adam gülümseyerek dönmüş testiye;* *Göremedin mi? Yolun senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu ama.* *Kusursuz testinin tarafında ise hiç bir şey yok. Çünkü ben başından beri senin kusurunu, çatlaklığını biliyorum... Senin tarafına ben #çiçek tohumları ektim...* *Her gün o yolda su taşırken, sen onları herp suladın... 2 senedir o güzel çiçekleri toplayıp evimi, duvarımı, masamı süslüyorum. Sen kusursuz olsaydın, yani o çatlağın olmasaydı evime böyle güzellik ve zarafet veremeyecektim" diye cevap vermiş...* *İşte aslında hepimiz birer çatlak testiyiz ve Her birimizin kendine has kusurları vardır. Fakat sahip olduğumuz bu kusurlar ve çatlaklardır hayatlarımızı ilginç yapan, mükafatlandıran, renklendiren... Bu nedenle etrafımızdaki her kişiyi, oldukları gibi kabullenmeliyiz *Onlardadaki kusurları değil, içlerindeki güzellikleri görürsek #mutlu oluruz. Yıllar önce #Dale #Carnegie demişti ki: *Herkese #portakal gelirken, niye bana #ekşi #limon geldi?" diyeceğinize, limonunuzla limonata yaparak herkesten farklılığı yaşayın (Istanbul, Turkey)
0 notes