#ders de seçmeli
Explore tagged Tumblr posts
Text
Yataktan kalkıp yarım saatlık derse gitmem lazım ama o kadar gidesim yokki
13 notes
·
View notes
Text
Ders kaydının bu kadar saçma sapan bir şey olduğunu düşünmemiştim
#lan zaten bana sunduğunuz seçenekler belli#kredi dolmuyorsa ben yapayım#uzaydan ders ekleyecek hâlim yok ya#üstten falan alabiliyor muyum acaba#hepsi zaten benim zorunlu dersim olarak gözüküyor sadece biri seçmeli#seçmelinin de kredisi 0 ise ben niye seçiyorum o zaman boşu boşuna#cumartesi ders olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi gerçekten#bunu bilmiyordum#gerçekten hafta sonu olmaz diye düşünüyordum#online bile olsa çok gereksiz#sistemi de anlamadım zaten#yapamadım da#gidip üstten ders alacağım#zaten danışman onay vermeden olmuyormuş#en azından vermezse iletişime geçebilirim
3 notes
·
View notes
Text
Şu hayatta herkes kendine Bir Soru seçmeli.
O soru, insanın tüm hassasiyetlerini ve zihni alt yapısını temsilen sorulmalı. Karşılaşılan her durumda elde bir "es" miktarı kadar süre kazanmalı ve bir soru sorma hakkını zihninde canlandırmalı. Böylece yapıp ettiklerinden daha emin olabilir.
İnsan pişmanlıklarıyla insandır, amenna. Neden pişmanlıkları azaltmıyoruz? Her haltı yedikten sonra düzelmeyi mi bekliyoruz sürekli?
Suyun içine bir damla siyah pislik döküldüğünde tüm suyu kirletmesi gibi. Biz de su ve topraktan yaratıldık. Dünyadaki %20.95 oranındaki oksijen miktarı ile birlikte suyun ve toprağın değmediği şey yok. Peki ben neyden kirleniyorum ?
Kimi bu soruları bilinçli soruyor, kimisi bilinçaltı ile.. Çocukların herhangi bir durumda "Annem ne der?" sorusu sorması gibi. Ya da ailesinden fert olarak babası kalan biri "Babama sormam lazım?" demesi gibi.
Bir 'insan' vardı mesela, kendine çok güzel şahane destür edinmişti. Başında besmele çekmediğin/çekemediğin işlere kalkışma derdi. Kimi bunu farklı algılasa da onun hafsalasında şu canlanırdı: Bu işin başında besmele çekebilir miyim? Cevap evetse zaten yoluna devam ederdi. Cevabın değişikliği esnasında en kötü ihtimali düşünerekten kalbiyle buğz ederdi.
Benim de zihnimde şöyle bir soru canlanıyor son dönemde. "Böyle olur mu?" Bir miktar duraksama sonrası Neler oluyor ? demeye başlıyorum. Kaset başa sarıyor, algı kanalları tekrardan idrakin zirvesine tırmanmak için çaba sarfediyor.
Birine haksızlık olduğunda, başıma bir iş geldiğinde, saçma sapan insanları dinlediğimde, dönüp durduğum yollarda, keyfimin rızasına esen her işte "Böyle olur mu?" diyerek tekrardan düşünüyorum.
Bize düşen tertemiz olmak değil, temizlik için çaba sarfetmek. Temizlik ruhta başlar. Elbiseler hep kirlidir zaten.
Yarın belki unutabilirim, olsun. Yeniden başlamak şok cihazına has özellik değil. Bir daha bir daha..
8 notes
·
View notes
Text
ders seçimimizi de yaptık şükürrr 9 dersim var 2si alttan 2si seçmeli 1 öğretmenlik uygulaması seçmelilerin biri online 5 derse gidicem okula neydi benim o 11 ders aldığım zamanlar dhwhdhwjd
13 notes
·
View notes
Text
Meursault'la Konuşmalar 44
Uzun bir aradan sonra merhaba dijital günlüğüm. Elimde nefretlik seviyesinde sıkıldığım bir iş var. Deadline'ı 3 Haziran'dı, hala bitmedi. Üstelik yarılamadım bile. Başına otursam bitecek ama başında oturmakla da bitmiyor. Tamam saçma oldu. Bu şu demek, her iki sayfada bir dikkatim dağılıyor kaç sayfa olduğuna bakıyorum dakikaya bakıyorum, aslında okusam hızlı gidiyorum diyorum sonra hop bakıyoruz başka bir sekmeye geçmişim. Böyle bir şey yok. Bu daha önce editörlüğünü yaptığım bir cildin son okuması. Piyasaya kıyasla güzel para getiren bir iş ama gel gör ki aynı metni üçüncü kez gözden geçirmek bıkkınlık veriyor ve neredeyse 700 sayfa. Bumerang gibi bir iş, bitti diyoruz başa dönüyor. A. Y.'nin alacağı olsun, bana "ilgini çekeceğini düşündüğüm bir iş var" girizgahıyla işi kabul ettirdi sonra bi baktım bizim bumerangmış. Arada bir de korkunç derecede hatalı yazılmış bir metnin son okumasını yaptım o da editörlüğe dönüştü ve bitirene kadar fenalık geçirdim. Üst üste geldiler yani. Biriyle de tezi için görüşmüştük, güya 1 Haziran'da elimdeki işi bitireceğim için ona tezini okuyup tashih etmeye o tarihte başlayabileceğimi söylemiştim. Daha elimi bile sürmedim. Haftaya çarşamba seansım var, doktor "tezi ne yaptın, hani karar almıştık" diyecek ve ben ne diyeceğim bilmiyorum. Teze bakmaya beş dk bile vaktim olmadığı için bakasım da geliyor biliyor musunuz?
Bu ara moralmanlarım inanılmaz bozuk, öyle böyle değil. Pazar gününü bütünüyle ağlayarak geçirdim mesela. Bu muhtemelen önceki hafta kendime çok yüklenmiş olmamdan oldu. Özellikle cuma günüm sabahtan akşama doluydu. O günün tek güzel yanı @tahrirdefteri ile buluşmuş olmamız. Bana Sevincini Bulmak kitabını almış Mustafa Kutlu'nun. İnşallah sevincimi bulurum falan derken Pazar günü kendimi ağlarken bulmam da çok ironik. Bir de o günün akşamında ders verdim bir platformda, derse başlar başlamaz bir baş ağrısı geldi yerleşti ve 36 saat perişen etti beni. Yeni yeni geçiyor gibi, hatta geçti de sayılmaz. Perşembe günü de tüm gün çalışıp sonrasında akşam konsere gitmiştim. Çarşambayı hatırlamıyorum. Salı günü gündüz İsam'da bahsettiğim tez görüşmesini yapıp üstüne biraz çalıştıktan sonra akşam Abdülmecit Köşkü'ne seminere gittim. Seminer beklediğim perspektiften olmadığı için bir şey katmadı ama öncesinde rehberle Maziden Atiye Zarafet sergisini gezdik, o güzeldi.
Lacivert olanı Afet İnan kadınlara seçme seçilme hakkı ile ilgili Türk Ocağı'nda konuşma yaparken giysin diye M. Kemal tasarlamış. Baya iyiydi, kendime diktirsem mi aynısından diye düşündüm. Diğeri de Yunanistan CB'ının şerefine verilen bir davette yine Afet İnan'ın giydiği elbise. Çok güzeldi.
Pazartesi akşam yorgun argın eve geldikten sonra hastalanan kuzenimi almaya gittik annemle, yolda kötü oldu eve varmak üzereyken acile gittik, onu bekle al eve gel derken gece yarısı oldu tabii ki. Bir de o hasta olduğu için odamı ona vermem gerekti, bu sefer akşamları uykum gelince perişan oldum çünkü salonda yattım pazar gününe kadar. Öncesinde bir gün kütüphanemi toplayıp kolilemiştim o da çok canımı sıkmıştı ama buraya yazmış mıydım hatırlamıyorum. Kendi evimde göçebe gibi kolilemem gerekti kitaplarımı. İşin kötüsü kolileri koyacak yer de yok evde. Tahammül sınırlarımın burcundayım. Bir an önce evlenmek ve kendi düzenime sahip olmak, kitap alınca "nereye koyacağım" diye düşünmemek, hayatımın her anını benim dışımda gelişen olaylara ve kişilere göre planlamamak istiyorum. Biliyorum son kısımdan evlenince de kaçılmıyor ama en azından kendi evim ve düzenim olur. Onun için de efor sarfedecek durumda değilim bu arada. Hazır bir düzene yerleşmek istiyorum, öyle çeyiz alayım ona bakayım buna bakayım hevesim yok, gücüm de yok.
Geçtiğimiz cumartesi değil ondan önceki cumartesi kendime lale almıştım. Aslında bu renk pembeyi sevmem ama lalede seviyorum. Bu sefer suyuna 1 lira attım, daha uzun dayandılar gibi. Bu süreçte bin tane öğrenci görüşmesi yaptım, o da ayrı tabii.
Arada mutlaka başka şeyler de olmuştur ama ne hatırlamak istiyorum ne de düşünmek. Aa bir de bu cumartesi halamlarla pikniğe gittik, sofra efsaneydi ama bana bir şey oldu pikniğin yarısında. Halam fark etti, dönüş yolunda bunu anneme söyledim o fark etti sen dalga geçtin benimle "hayırdır nerede nazar oldun" diye dedim annem de hep bana suç buluyorsun zaten dedi. Neyse dedim geçtim.
İyi hissetmiyorum ama deadlinelar benim nasıl hissettiğimi umursamıyor. İşi bitirme hevesim gelsin diye Suadiye Kronotrop'a geldim, dondurmalarında su da olduğu için affogato istediğim gibi olmuyor ama idare eder diye düşünüp aldım, dondurma damla sakızlıymış benim sakızdan midem bulanır. O hisle kalktım Civitas'a geldim, biraz para harcasam ne olur diye düşünüp kendime yemek ısmarladım. Şimdi onun pişmanlığı var içimde ve çalışamıyorum yine. Onun yerine bu yazıyı yazıyorum. EVe gitmek istiyorum. Doktor bu eve gitme isteğimden bahsettiğimde bunun kaçınan tarafım olduğunu, büzüşüp kendimi korumaya alarak yüzleşmekten korktuğumu hatırlatıyor. Biliyorum ama eve gitmek istiyorum. Ben adam olmayacak mıyım?
Ek
Bir önceki günceden sonra aslında ben Seyyid Hüseyin Nasr'ı dinlemeye gitmiştim. Hoca yaşından dolayı bazı kelimeleri yutarak konuşuyor olmasına rağmen kulaklığa gerek duymadan dinledim ve not aldım. Çıkışta da Taksim Camii'ne uğradım, İlhami Atalay'ın öğrencilerinin sergisi vardı, güzel şeyler gördüm. Bir gün önce "bir süre yeni kitap almamalıyım" kararı almış olmama rağmen kitabevinden de bir kitap aldım ama en azından kendimi birde durdurdum. Geçen cuma da İSAM'da İngilizce bir konferans vardı, aksanlı bir konuşmaydı çok zorlanmadım. Arada İngilizcem çok zayıfladı perileri geldiği için iyi geldi bu bana. Bunu da tarihe not düşmüş olalım.
12 notes
·
View notes
Text
Selam . Ne zamandır yoktum kendime küçük bir durum güncellemesi yapıp çalışmaya döneceğim.Tatilimin iki hafta olması biraz canımı sıksa da eve gitmeme son 5 gün kalması beni çok heyecanlandırıyor. Anama muhteşem bir yemek listesi saydım hghhg . Haa bir de tatilden sonra kurulum var maalesef. Yani anlayacağınız benim tatil pek tatil gibi olmayacak. Neyse eve gitmek bile başlı başına mutluluk sebebi. Bu arada bölüm yeterince zor değilmiş gibi sevgili seçmeli ders hocam da final sınavını yüz yüze yapmaya karar vermiş gidem de ders çalışmaya çalışayım😅
2 notes
·
View notes
Text
Rüyamda yine ders seçmeye çalışıyordum sonra bi baktım yeni seçmeli eklemişler iki tane birinin 70 kontenjanı vardı baktım dolmuş ama diğerini alıp sonunda onaya gönderebiliyordum nasip olursa rüya değil gerçekte de olur
3 notes
·
View notes
Text
Bu adamda öyle bir gen var ki Darwin görse Seksüel seçme kitabinı yazmaktan vazgeçer, başlarım gen'ine de evrimine deyip kadıköy sahilde içki içer "istanbul bu aralar kilo almış" der istanbul üzerine çözümlemelere odaklanırdı.
Olm nasıl bir baskın gene sahipsin çocuklari sanki torna makinasından el emeği ile tek tip üretim bandından çıkmış gibi.
Reptilian olabileceğini düşünüyorum.
8 notes
·
View notes
Text
MAHİNUR BAKAN KİMDİR?
Bu ülkede öyle fitne, öyle ihanet şebekesi var ki biri bitiyor diğeri başlıyor...
Yeni kabine kurulur kurulmaz ilk çamur atılan kişi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş oldu...
Yok efendim Belçika vatandaşıymış!
Beyler..
Mahinur hanım Belçika'da doğduğu için çifte vatandaşlık hakkını almış bir kişi...
Bugün yurt dışında kullanan belkide milyonlarca çift pasaport taşıyan gurbetçi vatandaşımız var...
Her biri TC kimlik numarasına sahip birer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu ülkede her türlü seçme ve seçilme hakkına sahip...
Bu bir...
İki...
Mahinur Bakan kim biliyor musunuz.
MHP'nin efsane lideri Alparslan TÜRKEŞ'in yakın dava arkadaşı, örnek Türk federasyonu başkanlığı yapmış Hasan ÖZDEMİR'in kızı...
Yani...
Belçika da doğup büyüdüğü için çifte vatandaşlığa sahip ve Türklüğü ile onur duyan birisi..
Üç...
Ďört yabancı dil bilen bu Türk kızı Belçikada milletvekili seçilince Belçika parlamentosunun sözde Ermeni Soykırım yasasını çıkarmasını Belçika Meclisinde protesto etti...
Dört...
Bu nedenlede Belçika'da partisinden ihraç edilmiş...
Beş...
Onun bu milli davranışını gören Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan''Sahip çıkın bu kızımıza"diyerek kendisini Cezayir Türk büyükelçiliğine atayarak Belçika'ya güzel bir cevap verdi..
Altı...
Cevabın en büyüğünü de tokat gibi atarak bu hanımı Bakan yaptı.
Diyeceğim şu ki;
Mahinur Bakan'a çamur atmaya kalkanlar Mahinur hanımın 10'da 1'i kadar Türkiye Cumhuriyeti Devletine, bayrağına, milletine karşı aşkla bağlı olsun...
O, Türk Milliyetçisi örnek bir babanın kızı..
Ve...
Bunuda Belçika parlamentosunda verdiği ders ile kanıtladı ki Allah herkese böyle bir duruşu nasip etsin...
Sayın Bakanı kutluyor yeni görevinde başarılar diliyorum...
14 notes
·
View notes
Text
Öylesine
Hayatımın en mükemmel yaşında ve senesinde olmam gereken zamandayım belki de ama ben hiç öyle hissetmiyorum. Hayatım bir anda yeni insanlarla ve yeni yollarla birlikte değişti , ben bile . Şu an hayatımda neyi ve kimi istediğimi bile bilmiyorum. Sorumluluklarımı bile yerine getiremiyorum. Tutunacak bir dala hiç ihtiyaç duymam sanıyorum ama şu an ihtiyacım var ama kimse yok. Kalbim ve beynim birbirine giriyor. Her anlamda karışığım. Bu bana göre değil ama bana bunun için seçme hakkı verilmiyor. Krize girip duruyorum. Her an her şeyi yapabilirim ama onu bile yapmak istemiyorum. Gitmek istiyorum. Ben bir anada düşerim ama kalkarım ama bu sefer kendimi kaldırmak istemiyorum . Bu çukurdan biri beni asılsın artık. Kendi başıma sıkıldım. Bir yazmasıyla bile mutlu olacağım insan istiyorum. Kimine göre bencillik ama benim istediğim bu , birinin hayatında ve kendi hayatımda önemli ve değerli olmak istiyorum. Bana zorla ders çalış desin. Beni yeri geldiğinde kızdırsın. Saçma anlarımız bile bize güzel gelsin. Bir yere tutunmak istiyorum ... Hep tavsiye verirdim ama artık tavsiye istiyorum. Bu hayatta her an her şey başına gelebilir.
#i am alone#yanlızkadın#içimden geldi#hayattan alıntı#aesthetic#kafamın içi#iç huzur#izmir#bul beni kaybolmuşum#mutlu ol#ölmüş hisler ve geriye kalan bir mezar#aloneshe
4 notes
·
View notes
Text
Abi bakın şimdi ben 1 hafta okula gidemedim karnım çok feci ağrıyordu acile hastaneye falan gittik ve ben fen sınavını, seçmeli bilim uyg. Sınavını kaçırdım ve ikisi üst üste olacaktı. Yarın da 4 tane sınavımız var ikisi mat. Biri Türkçe diğeri de İngilizce. Ve ben de tabiki fenle seç. bilim uyg. sınavına gireceğim. Yani 6 sınava gireceğim. ALTI. A harfiyle başlayıp ortalarında L,T harfleri bulunduran sonunda ise I harfi olan ALTI. Sadece bir dersim boş olacak yani gerisi full sınav. YA AĞLICAM YA TUTMAYIN BENİ DİLE KOLAY ALTI DERS SINAV. 240 DAKİKA 14.400 SANİYE SINAVDA OLACAĞIM. HAYIR KOLAY DERSLER DE DEĞİL YANİ. 2 MAT 2 FEN TÜRKÇE VE İNG SINAVI YA.BEN BÖYLE İŞİN TA SÜLALESİNDEN GİRİP OLMAYAN BEYİN HÜCRELERİNDEN ÇIKAYIM.YETER.BİZ DE İNSANIZ BE AZ İNSAF. TAMAM 6 SINAVA GİRMEK BENİM SUÇUM AMA 4 SINAV DA AZ DEĞİL+AĞIR DERSLER. GERÇEKTEN YETER. BIKTIM USANDIM. Buraya kadar benim yakarışımı okuduğunuz için teşekkürler. Görüşmek üzere.
2 notes
·
View notes
Text
~ÖZEL DERS~
Bağış yaptığı okulun konferans salonunda ilk sırayı tamamen akrabalarına ayırmıştı zengin adam. Oluk gibi para akıtmıştı oğlunun eğitimi için. Şimdi ise başarı bekliyordu.Gururlanacaktı başarısıyla. Ve tüm akrabaları önünde göğsü biraz daha kabaracaktı. Adı gibi emindi dereceye gireceğinden. Oldum olası oğluyla aralarındaki bağda işlerinin yoğunluğu nedeniyle kopukluklar olduğu için gözgöze dahi gelmemişti o günde...Bunun hiçbir önemi yoktu gözünde.
Okul müdürü yurt genelinde yapılan sınavda büyük bir başarı gösteren öğrenciyi sahneye çağırdı o an. Önlüğünün rengi öyle solgundu ki öğrencinin.Belki birkaç yerindede yaması vardı. Başarı plaketini alıp sahneden inerken giydiği kara lastikler" gacır, gucur"diye sesler çıkarıyordu. Civarın en zengin adamı pek bir sinirlenmişti bu duruma. Aynı okulda okuyan oğlu barajı dahi geçememişti.Sınavda birinci olan fakir öğrenciyi sahneden inerken kolundan yakaladı. Ve nasıl bu başarıyı yakaladığını sordu.Her akşam köşkünün önündeki çöpten artık sebze meyveleri toplayan adamın oğlunu tanımıştı o an...
Çocuk,
-"Özel ders alıyorum-" deyince, zengin adam bir kahkaha patlatmıştı.
-"Daha karnınızı doyuracak paranız yok. Nasıl özel okula gönderebilirki baban seni?Kesin bir hile yapmışsınızdır. Her akşam üzeri baban benim köşkün önüne gelir seyyar arabasıyla. Çürük çarık meyveleri toplayıp gider. Yanında çok defa seni bile gördüm-" deyince. Kendisini az ileride ışıl ışıl gözleriyle bekleyen babasına baktı çocuk.
Ve şöyle dedi:
-" Babam verir özel derslerimi.Hayat yarışında beni okutmaya çalışırken hayat bilgisi, Sırf beni okutabilmek için hesap yapıp kılı kırk yararken matematik, ne kadar yorgun olursa olsun masallar anlatırken başucumda Türkçe, en ufak derdimle dahi ilgilenirlen seçmeli dersler, ailemiz için koca istanbulu yürüyerek dolaşırken coğrafyayı öğretir sanki bana.Babamın bana karşı verdiği bu dersleri boşa çıkarmamak için çok çalıştım bu sınava.Evet doğru dediniz. Bana sizin evinizin artıklarıyla koca bir hayat kurar babam... Bakın. Babam bana bakarken nasılda gözleri parlıyor.Siz ve oğlunuz ise yanyana dururken bile mutlu değilsiniz sanki. Siz oğlunuzu en pahalı özel okullara göndereyim derken ikiniz birden sınıfta kalmışsınız...Demekki sadece parayla tutulan öğretmenlerle alınmıyor özel dersler.Sevgi dolu bağlardan ne dersler alınıp ne hayatlar kuruluyor bu dünyada"-
Başarı eğitimden geldiği kadar, sevgiden, ilgiden de gelir. Sevgiyle ilgiyle büyüyen çocuklar gerçek başarıyı yakalamış demektir.
Yazar Suat Özge
3 notes
·
View notes
Text
döneme motivasyonum yüksek bir şekilde başlamak istiyorum. güzel derslerim var:
özellikle identity, culture and conflict baya bi ilgimi çekti çünkü tam olarak benim çalıştığım ve ileride de çalışmak istediğim konuları içeriyor. hocanın da arkaplanı güzel, japonya'da eğitim almış, o yüzden bakış açısını görmeyi merakla bekliyorum. euroamerican şeyler okumaktan bıktığım için böyle şeyler beni çok heyecanlandırıyor.
quantitative konusunda birazcık endişelerim var çünkü nitelde ne kadar fazla şey öğrendiysem nicel araştırmada bir o kadar eksiğim, ama bu ders güzel bir fırsat olabilir. normalden daha fazla çaba vermem de gerekebilir ama zaten bu yüksek lisansı okumaya karar verdiğimde kendimi bu konularda geliştirme amacını aklıma koymuştum. sadece psikolog değil, sosyal bilimci kimliğimi geliştirmek istiyorum. daha iyi bi araştırmacı olmak için de hem nitel hem nicel bilmek lazım.
seminer dersini şebnem hoca veriyor ve açıkçası kendisini çok sevsem de çok fazla şey yaptırıp zor beğenen biri olduğu için seçmeli dersi olursa almam diyordum ama zorunlu dersi şebnem hocaya vermişler ♡ neyse ki not ile değil geçti kaldı ile bitirilen bir ders
gender and migration dersini tuba hoca veriyor ve bölümdeki ennn sevdiğim hoca olma özelliğini taşıyor kendisi, zaten gender konuşmak hep hoşuma giden bir şey, çok gerçek, çok hayattan, bir de transnational motherhood konusunu geçen dönem çalışamamıştım nüshu daha ağır bastığı için, belki bu dönem ona yoğunlaşırım, bence keyifli olur
加油!hadi bakalım
1 note
·
View note
Text
ara tatil başlangıcı
tekrardan merhaba tumblr.seni özledim mi bilmiyorum.yani eğer özleseydim yokluğunu hissederdim herhalde.zaman zaman hissettim de,yalan yok.ve işte tekrardan burdayım.sınav dönemi bir cümle bile yazamadım.evet,sınav dönemleri beni gerçekten fazla yıpratıyor.bunun olması beni çok üzüyor ama karşı koyamıyorum.sınavlar beni alıyor ve karşı konulamaz bir karadeliğe götürüyor sanki.halbuki daha yaşım kaç başım kaç.kısaca notlarımdan ve ders performanslarımdan bahsetmek istiyorum:
matematik benim en korktuğum,yapamadığım ve kafamın basmadığı ders.nasıl oluyor anlamıyorum ortaokulda falan matematiğim iyiydi sonra lgs matematikte batırdım ve bir daha da hiç düzelmedi.yani ben öyle sanıyormuşum.1. matematik yazılım 65ti ve tahmin edin 2. yazılı kaçtı?85!belki sizin için büyük bir anlam ifade etmeyebilir ama benim için değeri büyük çünkü artık çalışmaktan popom falan çıkmıştı.
edebiyat en sevdiğim ders.kuşkusuz.ve ilk notum da 100dü hani fena değil.ama ikinci not 88.1??neyse daha fazla konuşmak istemiyorum,kendimden utanıyorum.
fen derslerinde hepsi düştü hele fizik...off ben napıcam bilmiyorum ayvayı yedim.
diğer sözel dersler de idare eder onlar da düştüama diğerleri kadar değil mesela coğrafya hala aynı 88...
dil dersleri de düştü ama beklemediğim şekilde orta-iyi geçen ingilizceden 85 almışken kötü-çok kötü geçen almancadan 88 almışım??
beden,seçmeli ve resimden konuşmaya gerek yok herkesin 100 zaten.
böyle yani tumblr aslında çok tembel bir öğrenci de değilim ama notlarım neden böyle kötü inanın bilmiyorum.sanırım alex dunphye falan dönüşmeliyim?bu arada modern family 3. sezona başladım ve harikaydı tek sorun lily denen o lavuk veledinin büyümesi.o çock çok tatlı ama felaket sinir bozucu...her neyse tumblr benim mutfağı toplamam lazım zaten arkadaşımla görüntülü konuşuyorum o yüğzden görüşürüzzzz seni seviyorummmm.
0 notes
Text
almanca kursu
Almanca… Evet, başta kulağa nispeten sert gelebilir, fakat ben diyeyim ki bu dilin ardında bambaşka bir dünya var. Şimdi şöyle düşün: Bir dili öğrenmek sadece kelimelerin sıralaması değil, aynı zamanda o kültürün kapısını aralamak demek. Özellikle Almanca söz konusu olduğunda, Avrupa’nın ortasında yer alan kültür, tarihi, sanatı ve teknolojisiyle meşhur Almanya’yı anlamaya başlarsın. Tam bir dil yolculuğu yani. Bugün neden “almanca kursu” ile neler yapabilirsin, bunlardan söz edeceğim. Hazırsan, kahveni kap ve Tumblr ruhunu koruyarak dalalım.
1. Almanca Kursuna Giriş
Öncelikle “almanca kursu” deyince aklına ne geliyor? Gramer mi, bitmek bilmeyen çekimler mi yoksa Alman ekmeği (Brot) yaparken tarifleri Almanca okumak mı? Bence hepsi olabilir. Almanca, Hint-Avrupa dil ailesinin Cermen kolundan geliyor. Yani İngilizce’ye (ve hatta biraz da Flemenkçe, Danca gibi dillere) kıyasla kimi ortak noktalar barındırır. Yine de derinlemesine baktığımızda gramerindeki Artikel (der, die, das) ve çekimler insanı yer yer zorlayabilir. Tam da bu noktada, doğru bir kurs ve iyi bir rehber devreye giriyor.
Peki neden kurs? Çünkü kendi kendine öğrenirken gözden kaçıracağın ayrıntılar, hatalı telaffuzlar, telaffuzu doğru bilsen de cümle kurarken yaptığına emin olamadığın ufak hatalar epey birikiyor. Almanca kursunda, özellikle de online almanca kursu alırsan, anında geri bildirim alma şansın var. Hem hocayla etkileşimin sürüyor hem de öğrenme serüvenin esnekliğini koruyorsun. Tumblr tayfası da bilir: evde konforunla, keyfin yerindeyken ders yapmak gibisi yok.
2. Online Almanca Kursu ve Avantajları
Artık dijital çağdayız. Uçak bileti alırken bile dijital arayüzler kullanıyoruz. Öyleyse dil öğrenmek için de online almanca kursu niye denemeyelim? Bu yöntemde zaman ve mekân esnekliği, en büyük artılardan biri. Almanya saat dilimiyle eş zamanlı öğretmen bulmana bile gerek yok, çünkü her şey çevrimiçi platformlarda ayarlanabiliyor.
Ayrıca, bir sürü interaktif materyal mevcut. Mesela canlı konuşma pratikleri, kelime kartları (flashcards), video dersleri, oyunlaştırılmış alıştırmalar… Bir bakıma “kendi kişisel Almanca dünyanı” yaratıp orada sevimli bir şekilde dil öğrenmekten söz ediyoruz. Bu işin Tumblr ruhuna da uygun değil mi? Yaratıcılık, kendi tarzında öğrenme, belki yan sekmede Spotify listeni açıp “German Chillout” parçalarla dersi tatlandırma…
3. İlginç Bilgiler: Almancanın Akıllara Durgunluk Veren Yanları
Şimdi “Almanca neden öğrenmeliyim?” sorusuna cevap ararken, biraz da bu dilin merak uyandıran taraflarına değinelim. Örneğin:
En uzun Almanca kelime rekoru: “Rindfleischetikettierungsüberwachungsaufgabenübertragungsgesetz.” (Kırmızı et etiketleme yasası falan filanla ilgili!) Tahmin etmesi zor ama Alman bürokrasisinde her türlü birleşik kelimeyi üretme kapasitesi var.
Felsefe ve Bilim: Almanca, yüzyıllar boyunca felsefe ve bilim dilinin merkezi oldu. Kant, Hegel, Heidegger… Bunlar hep Almanca yazan üstatlar. Bilimsel araştırmaların bir kısmına orijinal dilinden erişmek bile seni apayrı bir seviyeye taşıyabilir.
Almanca’da “üç cinsiyet” var: “der” (maskülen), “die” (feminen), “das” (nötr). Bu bazen öğrencileri zorluyor. Ama belki de Almanların nesnelere farklı duygusal değer vermesini yansıtıyordur, kim bilir?
4. Nasıl Bir Kurs Seçmeli?
Bir “almanca kursu” seçerken şu kriterlere dikkat etmeni öneririm:
Öğretmenin Niteliği: Anadili Almanca olan veya Almanya’da uzun süre yaşamış, deneyimli hocalar idealdir. Aynı zamanda sabırlı olmaları da büyük avantaj.
Materyal Çeşitliliği: Kursta sadece PDF’lere bağımlı kalmayın. Videolar, podcastler, interaktif alıştırmalar zihin açıcıdır.
Esneklik: Ders saatlerini kendi programına uyarlamak, iş ya da okul hayatına devam ederken büyük kolaylık sağlar.
Kültürel Vurgular: Bazı kurslar, dil öğretmenin yanında yemek kültüründen müziğe kadar Alman kültürünü de anlatır. Bu da motivasyonu yükseltir.
Ve tabii ki online ortamda her an geri bildirim alabildiğin, yazılı sınavların anında sonuçlandığı bir düzen bulunuyor. Bu da seni hatalarını görüp düzeltmeye teşvik eder.
5. Almanca’yı Sevmenin Sırları
Tumblr diliyle konuşacak olursak, bazen Almanca’yı “kaba” bulanlar var, ama aslında içeride son derece zengin ve melodik bir mantık yatıyor. Mesela “ich liebe dich” (seni seviyorum) cümlesi, doğru tonlamayla duygusal bir güce sahip. Ayrıca Almanların “Gemütlichkeit” dediği o sıcacık, rahat, samimi ortam kavramı var. Arkadaşlarla toplanıp kahve eşliğinde tatlı yemeye “Kaffeeklatsch” diyorlar. Şahane değil mi?
Bir yandan da Almanca öğrenirken Almanya’nın meşhur Noel pazarlarını, Bavyera’nın dağ köylerini veya Berlin’in sanat dolu sokaklarını hayal etmek, insanı motive ediyor. Bir belgesel açıp Almanca altyazıyla izlemek, sonra “Hah, bu kelimeyi anladım!” demek kadar keyif verici çok az şey var.
6. Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
S: Almanca zor mu? C: Zorluk görecelidir. Kurallarına alışınca İngilizce kadar sistematik olduğunu fark edersin. Özellikle Artikeller başta göz korkutur, ama pratikle oturur.
S: Kaç ayda Almanca öğrenirim? C: Ne kadar sık çalıştığına, hangi seviyeye ulaşmak istediğine göre değişir. A2-B1 seviyelerine 3-6 ay arası düzenli bir kursla varabilirsin. Ama üst düzey akademik düzeye çıkmak için birkaç yıla ihtiyacın olabilir.
S: Almanca kursu ile online almanca kursu arasında fark var mı? C: Aslında her iki link de seni “almanca kursu” konusunda çözüm bulmaya yönlendiriyor. Biri daha genel, diğeri tamamen “online almanca kursu” odaklı bir içerik sunuyor. Her ikisi de sana esnek ve kişiye özel seçenekler vaat ediyor.
S: Almanca sertifika sınavları neler? C: Goethe, TestDaF, Telc gibi sınavlar yaygın. Almanya’da üniversite okumak veya çalışma izni almak gibi hedeflerin varsa, bu sınavlardan birine hazırlanman gerekebilir.
S: Çevrimiçi kurslarda konuşma pratiği nasıl oluyor? C: Canlı derslerde hoca ve diğer öğrencilerle konuşma pratiği yapıyorsun. Ayrıca sesli mesaj ödevleri, bire bir konuşma seansları gibi aktivitelerle de destekleniyor.
7. Almanca Öğrenmenin Sana Kazandıracakları
Kariyer Fırsatları: Almanca, Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip olan Almanya ile iş bağlantılarını kolaylaştırır. Uluslararası şirketlerde CV’ne artı yazar.
Akademik İmkanlar: Almanya’da pek çok üniversite düşük ya da sıfır harçla kaliteli eğitim sunuyor. Almanca bilerek orada rahatça okumak mümkün.
Kültürel Zenginlik: Wagner operasından Rammstein müzik grubuna, Karlar Prensi (Der Schneekönig) masalından Modern Alman sinemasına… Bu dünyaya Almanların gözünden bakmak bambaşka hissettirir.
8. Minik Bir Motivasyon: “Fehler sind erlaubt!”
Almanca öğrenirken hata yapmak son derece normal. Hocalar bunu sıklıkla vurgular: “Fehler sind erlaubt!” (Hata yapmak serbest). Zaten hiçbirimiz mükemmel değiliz, önemli olan denemek. Her hatan, seni bir sonraki aşamaya hazırlıyor. Tıpkı Tumblr post’larında olduğu gibi: Bazı paylaşımlar milyonlarca beğeni alıyor, bazıları gözden kaçıyor. Ama yine de devam ediyoruz, değil mi?
9. Son Çağrı (CTA)
“Hey, hala kararsız mısın? Durma. Bir almanca kursu ile adım atmak veya online almanca kursu alarak konfor alanından çıkmadan dil öğrenmek senin için yeni kapılar açabilir. Belki Berlin’de bir start-up’ta çalışmak istiyorsun, belki Oktoberfest’i daha içeriden deneyimlemek, belki de sadece büyük Alman yazarlarını orijinalinden okumak… Sebep ne olursa olsun, hem keyifli hem de öğretici bir yolculuğa hazır ol.
Unutma, bu bir “maraton”, kısa bir sprint değil. Sakin ol, gülümse, hata yapmaktan korkma ve “Hallo, wie geht’s?” diyerek dünya görüşünü genişlet. Sen de Tumblr ruhuna uygun şekilde, kendi hikâyeni yazmaya başlayabilirsin. Almanca öğrenmek bir tık uzağında. Hazırsan, gel bu maceraya beraber atılalım!”
0 notes
Text
KPSS Hazırlık Sürecinde Yardımcı Kaynaklar ve Sınav Takvimi
Kpss forum ve 2025 sınav takvimi konuları, sınavlara hazırlanan adaylar için oldukça önemli başlıklar arasında yer alıyor. Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (KPSS) hazırlık süreci genellikle bilgiye erişim ve doğru kaynakları kullanma ile şekilleniyor. Bu süreçte doğru bir planlama yapmak, sınav başarısını artıran en önemli unsurlardan biri olarak karşımıza çıkıyor.
Kpss Forumları ve Adaylara Sağladığı Avantajlar KPSS hazırlık sürecinde bilgi paylaşımı ve motivasyon oldukça önemli. Bu noktada, Kpss forum gibi platformlar, adayların deneyimlerini paylaşabileceği ve çeşitli kaynaklardan faydalanabileceği bir ortam sunuyor. Forumlar, adayların geçmiş yıllardaki sınav sorularını inceleyebileceği, ders çalışma stratejileri hakkında fikir alışverişinde bulunabileceği ve hatta sınav kaygısıyla baş etme yöntemlerini öğrenebileceği alanlar arasında yer alıyor. Bu tür platformlar, farklı branşlardan gelen adayların, sınav sürecindeki sorularına hızlı yanıtlar almasını sağlıyor.
2025 Sınav Takvimi: Planlama İçin Önemli Bir Kılavuz KPSS hazırlık sürecinde en önemli unsurlardan biri de sınav tarihlerini önceden bilmek ve buna göre bir çalışma takvimi oluşturmak. Bu noktada, 2025 sınav takvimi adaylar için kritik bir rehber niteliği taşıyor. Takvim, adayların sınav tarihlerini önceden planlayarak hazırlık süreçlerini daha verimli bir şekilde organize etmesine olanak tanıyor. Özellikle birden fazla sınava hazırlanan adaylar için bu takvim, sınav yoğunluğunu dengeli bir şekilde dağıtmak açısından oldukça faydalı.
KPSS’de Başarı İçin Etkili Çalışma Stratejileri Sınav hazırlık süreci, yalnızca bilgi birikimi değil aynı zamanda etkili bir çalışma stratejisi gerektirir. İlk adım, sınav içeriğine tam anlamıyla hakim olmaktır. Bu nedenle, konu anlatımlı kitaplar, geçmiş yıllara ait sınav soruları ve online deneme sınavları kullanılarak eksik olunan konular belirlenmelidir. Daha sonra, eksiklerin giderilmesi ve düzenli tekrarlarla bu bilgiler pekiştirilmelidir. Ayrıca, Kpss forum gibi platformlar, bu süreçte adayların bireysel zorluklarını aşmalarına yardımcı olabilecek bir topluluk desteği sunar.
Sınav Stresi ile Başa Çıkma Yöntemleri Sınav sürecinde stres, adayların performansını olumsuz etkileyebilir. Ancak bu durumla başa çıkmak için uygulanabilecek bazı etkili yöntemler vardır. Düzenli uyku, dengeli bir beslenme programı ve günlük egzersiz rutini bu yöntemlerden sadece birkaçıdır. Bunun yanı sıra, motivasyonu artırmak ve rehberlik almak için Kpss forum gibi platformlarda diğer adaylarla iletişim kurmak, sınav sürecini daha rahat bir hale getirebilir. KPSS’ye hazırlık süreci, doğru kaynaklar ve etkili bir planlama ile başarıya ulaşılabilir bir hedef haline gelir. Kpss forum ve 2025 sınav takvimi gibi araçlar, adayların bu zorlu süreçte yanlarında olacak önemli desteklerdir. Bu platformlardan faydalanarak, bilgiye erişim kolaylaşır ve hazırlık süreci daha verimli bir hale gelir. Son olarak, düzenli bir çalışma programı ve pozitif bir tutum, bu süreçte başarının anahtarları arasında yer alır.
0 notes