#denizbaykal
Explore tagged Tumblr posts
Photo
@chp eski Genel Başkanı, Antalya Milletvekili Sayın #denizbaykal'a Allah’tan Rahmet; ailesine, sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum. (Adana, Turkey) https://www.instagram.com/p/CohKpCHIu1q/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
Text
Deniz Baykal ile Bülent Arınç’ın kan bağı
Deniz Baykal'ın annesi ile Bülent Arınç'ın annesi teyze çocuklarıdır.
İkisinin de Rockefeller bursu ile okuduğu haberini uzun zaman önce ortaya çıkmıştı yazmıştım.
Bülent Arınç bir dava adamı olarak biliniyordu.!!.
Baykal ise, Erdoğan muhtar bile olamaz dendiği bi zamanda Erdoğan'ın önünü açması ve ardından Başbakan oluşu bizleri etkilemiş Baykal'a sempati duymamıza sebep olmuştu.
Onların dürüst olduklarını zannetmiştik. Meğerse planları çok farklı imiş.
Deniz Baykal ve CHP'nin ağır topları toplantı gerçekleştirirler.
Toplantıda bunlar konuşulur.
Erdoğan meclis dışında kalması çok tehlikelidir.
Halk onu seviyor, yasaklı olması onu efsanelestirir.
O halde onun önünü açalım, hükümeti kursun, üç ayda onun prestiji yerle bir olur.
Yapamayacaklar, başaramayacaklar, bırakıp kaçacaklar.
Çünkü bunlar dünya bankasıyla anlaşmaya karşılar.
Laiklikle problemleri var. Başbakanlığı o yüzden çok sürmeyecek, kısa zamanda ekonomik krizler baş gösterecek ve prestiji yerle bir olacak..
Bir yandan da irtica yaftası ile Erbakan'ın alaşağı edildiği gibi Erdoğan'ı da aynı yolla bitiririz.
Plan ve tuzakları kısaca buydu.
Planları tutmuş, Erdoğan başbakan olmuş, Bülent Arınç ise meclis başkanı..
Hesaplayamadıkları bir şey vardı ; O da Allah'ın hesabıydı.
Tuzak kuranların tuzakları boşa çıkacaktı.
Deniz Baykal'ın sinsiliğini belliydi ama Bülent Arınç'ı çözememiştik.
Taki Erdoğan - Fetö mücadelesine kadar.
O güne kadar meğerse içimizde ne çok sözde dava adamı varmış.!
Hayret etmemek elde değil.!
Tarih boyunca bunlar gibi, bizdenmiş gibi gösterilip aramıza ne çok ajanlar yerleştirmişler.
Maalesef dün de bugün de, bu gibi kriptolu insanlara inanıp cezasını çekiyor ve çekmeye devam ediyor..
Ülkemizde bunlar deşifre olmadığı sürece bizlere rahat yok.
Çünkü bu gibi kriptolu ajanları içimize sokanlar ser verir sır vermezler.
Planları doğrultusunda sonuna kadar kullanırlar ama ruhumuz bile duymaz.
Yine aynı oyun sergileniyor kanmayın.
Şu günlerde yine Bülent Arınç Erdoğan'la görüşmek istemiş, ancak red cevabı almış.
Bunun üzerine mektup yazmış. Mektubunda Erdoğan'dan özür diliyor, yanlış yaptığını Fetö'nün bu kadar tehlikeli olabileceğini düşünemediğini yazmış.
Bülent Arınç'ın eylem ve söylemlerine terminolojik sırayla baktığımızda takiyye yaptığı apaçık anlaşılıyor.
10-Bu kişi yüzünden devletin en mahrem yerlerine Fetö savcıları girip devletin sırlarının peşkeş çekildiğini de çok iyi biliyoruz..
Tekrar kanmayın..
Deniz Baykal ve Bülent Arınç kimdir, yazısını tekrar yazıyorum.
Sebatayist olduğu için can korkusuyla Suriye'den Alanya'ya kaçarak yerleşen Ahmet Neşşar vardır.
Yıl 1860.
İyi Arapça bildğginden bu kişiye Alanya'lı yörükler "Şeyh Ahmet Neşşar" demişler...
Sebatay Şeyh Ahmet Neşşar'ın bir oğlu iki kızı varmış.
Kızlarından biri Raziye,diğeri Şadiye. Raziye'nin lakabı da var "Alık Raziye" Raziye Bergama Yahudilerine gelin gitmiş.
Bugünkü İsrail büyükelçisi Levi Ailesine.
Raziye'nin kızı ise Sevdiye.
Sevdiye'nin oğlu Bülent Arınç.
Şadiye'den gelme, Atike'nin torunu Deniz Baykal, Bülent Arınç'la teyze çocuklarıdır.
Zaten her ikisi de Denizli milletvekilidir.
Ahmet Uğur Neşşar için, dayımın çocuğu dediklerine göre.
Beyinleri yıkanmış CHP'lilere bunları anlatamazsınız.
Levi çok vefakardır.
Çok dinci (!) Bülent Arınç'ın oğlunun düğününde tek müslüman ülkesinden büyükelçi yoktu ama tek başına İsrail büyükelçisi Levi şeref misafiri oldu.. Tebrik ederiz !
Deniz Baykal'da çok vefakardır.
İsrail Büyükelçisi Levi Anadolu gezilerinde; Erzincan'dan, Kayseri'den, Trabzon'dan her ilden kovulduğu halde Levi'nin baba tarafından kuzeni, CHP'nin bir numara Manisa milletvekili Şahin Mengü'yü görevlendirerek İsrail Büyükelçisini kırmızı halılarla karşıladılar…
Akrabaları için Manisa'da coşkulu törenler yaptılar..
Manisa sanki İsrail olmuştu..
Teyze çocukları işi biliyor..
Zaten her ikisinin de patronu ABD'deki Yahudi Rockefeller vakfı değil mi ?
Her ikisini de bu vakıf okutmadı mı? Her ikisini de ABD'de bu vakıf karşılayıp kolladı.
Neden?
Deniz Baykal Atatürkçüleri aldattı.
Teyze oğlu ise dindarları aldattı. Ve İsrail lobisine eklediler.
Bu ülkede gizli kalmış o kadar kriptolu aile var ki hayret etmemek elde değil.
Su uyur düşman uyumaz atasözü ne kadar manidar.
Biz uyurken onlar ne çok planlar yapmışlar.
Arşivimden
Osman Bahri Bilgili
https://m.facebook.com/658493768/posts/10159720771533769/?utm_source=pocket_mylist
1 note
·
View note
Photo
Vah ülkem vahhh.. #deniz #denizbaykal #chp #milletvekili #başkan #eski #partner #arabulucu #akp #siyaset #rezillik #pazar #pazarsabahı #sosyalokuz #keşfet https://www.instagram.com/p/CQmmp3og7ji/?utm_medium=tumblr
#deniz#denizbaykal#chp#milletvekili#başkan#eski#partner#arabulucu#akp#siyaset#rezillik#pazar#pazarsabahı#sosyalokuz#keşfet
0 notes
Text
Halk TV fezlekesi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Meclis Başkanlığı'ndan Baykal hakkındaki fezlekenin iadesini istedi. İade edilen dosya tekrar incelendi. Ve Baykal hakkında takipsizlik kararı verilerek, dosya kapatıldı. Habertürk'te yer alan habere göre Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Halk TV'de yayımlanan bir film hakkındaki telif hakkı şikayeti nedeniyle o dönem kanalın yönetim kurulu başkanı olan ve kanalın müdürü hakkında soruşturma başlatılmıştı. Soruşturma neticesinde kanalın müdürü hakkında "mali haklara tecavüz" davası açılırken, Baykal hakkında ise aynı suçlama ile fezleke düzenlendi. DAVA DÜŞÜNCE FEZLEKE GERİ ÇEKİLDİ Fezleke, Baykal'ın rahatsızlığının sürdüğü dönemde Meclis Başkanlığı'na gönderildi. Ancak dönemin kanal müdürü hakkında Ankara 1. Fikri Sinai Haklar Ceza Mahkemesi'nde görülen davada düşme kararı verildi. Mahkemenin gerekçesinde; şikayette bulunanların söz konusu yapımla ilgili mali haklara sahip olduklarına ilişkin belgeleri sunmadıkları, bu nedenle de dava şartının oluşmadığı belirtildi. BU KEZ TAKİPSİZLİK Bu gelişme üzerine Savcılık, Baykal hakkındaki fezlekenin iadesini talep etti. Meclis Başkanlığı da fezlekenin iadesine karar verdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hamza Yokuş dosyayı yeniden açtı. Ve Baykal hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verdi. Bu karar sonrası Baykal hakkındaki soruşturma dosyası kapanmış oldu. "DAVA ŞARTI GERÇEKLEŞMEDİ" Takipsizlik kararında; "Kanal müdürü ve Deniz Baykal'ın birlikte şerik konumları nazara alındığında Ankara 1. Fikri ve Sinai Haklar Ceza Mahkemesi'nin kesinleşmiş kararı gözetilerek, Fikri ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 71/1. maddesindeki suç yönünden gerek soruşturma evresinde gerekse de kovuşturma evresinde müşteki şirket tarafından soruşturmaya konu film üzerinde hak sahibi olduklarına ya da bu filme ilişkin mali hakları kullanma yetkisine sahip olduklarına ilişkin hak sahipliği belgelerinin şikayet tarihinden itibaren 6 aylık süre içerisinde sunulmaması nedeniyle müsned suç yönünden kovuşturma ve soruşturma şartı gerçekleşmediğinden, şikayet edilen Deniz Baykal hakkında açıklanan gerekçe doğrultusunda kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildi" denildi. Read the full article
0 notes
Text
UÇKURUNDAN YAKALANAN SİYASET!!!
(NE ÖZELİ GENEL GENEL!!! )
#DenizBaykal kasetini kimin çektiği ilk gün belliydi, şimdi netleşti. #GülenCemaat’nin üzerine yıkmaya çalışanlardan yüzü olanların yüzleri bir kez daha kızardı. #AKP ise kendini bu çirkinlikten kurtaramadı.
İktidar “uçkuru” bir kement gibi kullanıyor, siyasileri yakalıyor, isteği yöne çekiyor. Özgül ağırlığı olanları paspasa çeviriyor. Erdoğan rejimi bütün muhalifleri için bu yöntemi kullandı.
Bu olaylarda rahatsız eden bir yön var. İrrite edici bir tavırlar söz konusu… Siyasilerin ahlaksızlıkları ne zaman ortaya dökülse konu “özel hayat”a geliyor. Bazı gazeteciler özel hayat söylemleriyle ortada geziniyor. Bunlar arasında isimleri cemaatle anılan bir çok isim var… Siyasetçilerin ahlaksızlıklarını özel hayatla savunan veya geçiştiren isimler ya gazetecilik bilmiyor, ya da sözde “ahlakçılık”la prim yapmaya çalışıyor.
Öncelikle belirteyim ki Baykal kasetlerinin nasıl çekildiğini tartışmıyorum. Kasetler ortaya çıktıktan sonraki tavırlara bakıyorum ben. Bir siyasetçinin gayri ahlaki bir görüntüsü dünyanın her yerinde haberdir. Hem de birinci haberdir. Manşetlerden düşmez. Bill Clinton’un oral ofisteki maceralarını Amerikan gazeteleri görmezden mi geldi? Sizin elinize bu haber gelse yayınlamayacak mıydınız?
Gazeteci gazeteciliğini; siyasetçi, siyasetçiliğini; polis polisliğini; öğretmen öğretmenliğini yapacak… Ahlak bekçiliğini boş verin. Ahlaksızlık yapanlar düşünsün.
Tayyip Erdoğan’ın siyasetteki belki de en doğru sözü, Baykal kasetleri ortaya çıktığında miting meydanlarında söylediği sözdü: NE ÖZELİ GENEL, GENEL..
youtube
Videonun rejisörü olması, daha sonra meseleyi Gülen Hareketi/Cemaati’nin üzerine yıkmaya çalışması , kendi özel hayatı ile ilgili iddialar veya AKP’lilerle ilgili meselelerde tam tersini davranması ayrı mesele… O iki yüzlülüktür. Son 20 yıl gösterdiki zaten AKP siyaseti eşittir münafıklıktır.
Siyasetçinin özel hayatı eşiyle ilgili, ailesiyle ilgili olanıdır. Kendi mahreminde 4 duvar arkasında olandır.
Çıkıp en baştan söylemediği müddetçe sevgilileriyle, metresleriyle yaptıkları her şey; herkesi, seçmenleri, bütün toplumu ilgilendirir. Hele ki bu kişiler kendilerini “ahlak timsali” olarak satıyor, topluma bu yönde örnek olmaya çalışıyorsa…
Eşini döven bir siyasetçi kendini nasıl “eşimdir hem severim hem döverim” diye savunamazsa, eşini aldatması da “özel hayat”la açıklanamaz.
Özel hayatı konusunda seçmenine yalan söyleyen bir siyasetçi ülke meseleleri konusunda neler yapmaz ki!
Uçkurundan yakalanan bir siyasetçiyi herkes istediği her şeyi yaptırabilir. türk siyasetinde bunun izlerini görmek mümkün. Korkmaz Karaca ile birlikte fotoğraf karesine giren herkeste görülen radikal değişiklikler sadece para, makam veya ideolojik aydınlanma ile izah edilemez.
Bir siyasetçinin, 50'sinden sonra fikir değiştirmesi, dün ak dediğine bugün kara demesi ve bunu bir maharetmiş gibi sunmasının başka nedenleri vardır. Kafka’nın romanındaki gibi “böcekleşmeyi” şükürle karşılıyorsa bunun arkasında “utanacağı günahları” aramak gerekir…
Baykal örneği bize bambaşka bir durumu daha gösteriyor. Evlendirdiği özel kalemiyle görüntüleri yakalanan bir genel başkanın vezir olmak isterken siyasi ömrünü nasıl rezil bir şekilde tamamlandığını görüyorsunuz.
***
Şimdi anlıyoruz ki, Baykal’la Erdoğan arasındaki sert polemikler aslında hile, göz boyama bir horoz döğüşünden başka bir şey değilmiş!
Bunun işaretlerini Zülfü Livaneli yıllar öncesinden vermişti…
Sedat Peker’in paylaşımlarıyla tekrar gündeme gelen Erdoğan ve Baykal’ın gizlice görüşüp anlaştıklarını sanatçı ve yazar Zülfü Livaneli Vatan gazetesinde yazdığı dönemde 2007’de köşesine taşımıştı. 24 Temmuz 2007’de Zülfü Livaneli’nin, CHP lideri Deniz Baykal ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın gizlice buluşup anlaşma yaptığını iddia ettiği ve Baykal’a ağır eleştiriler yönelttiği o yazı:
“Seçimler öncesi CHP’ye zarar vermemek için bildiğim birçok konuyu içime gömerek sustum, bundan sonra da bu parti ve liderine ilişkin hiçbir şey yazmayacağım.
Çünkü bir faydası olacağına inanmıyorum.
Ama bu konudaki son yazımda size bir tanıklığımı aktarmak zorundayım. Bunu bir borç olarak görüyorum:
***
Deniz Bey lütfen hatırlayın:
19 Aralık 2002 tarihinde karlı bir Ankara gününün akşamında Mehmet Sevigen’in evindeydik.
Ben Cumhurbaşkanı ile görüşmeden geliyordum.
Abdullah Gül Başbakandı, Tayyip Erdoğan’ın ise Meclis’e girme umudu kalmamıştı.
Cumhurbaşkanı Sezer bir gün önce, Tayyip Erdoğan’ın “milletvekili olmadan başbakan olma” önerisini reddetmişti.
Türkiye’nin kaderi o akşam o evde değişti, çünkü siz “Tayyip Erdoğan başbakan olacak!” diye tutturdunuz.
Sizi “Çok tehlikeli bir oyun bu!” diye uyaran parti dışından önemli şahsiyetlere kızdınız, “Hayır!” dediniz “İki ay dayanamaz. Göreceksiniz iki ay dayanamaz.”
Sizin bu iddianıza karşılık ben ne dedim: “Erdoğan herhangi bir kişi değil, bütün tarikatların birleşerek Erbakan’ın yerine seçtiği siyasetçi; arkasında Amerika, Avrupa desteği de var. Program Türkiye’yi ılımlı İslam cumhuriyeti yapma programı. Sizin dediğiniz gibi iki ayda gitmeyecek; tam tersine, bu odada bulunan herkesin siyasi hayatını bitirecek.”
İki ay dayanamaz iddianızı, “görüşleri gereği IMF ile anlaşma yapmaz, ekonomiyi zora sokar ve dayanamazlar.” tezine oturttunuz.
Ama bunların hepsi bahaneydi çünkü siz iki partili rejimin işinize yaradığını anlamış ve seçim sonuçlarına sevinmiştiniz. Çünkü size ana muhalefet partisi lideri olmak ve soldaki rakiplerinizi yok etmek yetiyordu. Bu iş birliğini daha sonra da sürdürdünüz.
O zaman ben sizin Tayyip Erdoğan’la seçim öncesinde Beylerbeyi’nde gizlice buluştuğunuzu ve bir anlaşma yaptığınızı bilmiyordum.
Bu gecenin tanıkları var: Önder Sav, Eşref Erdem, Mehmet Sevigen, Bülent Tanla, Yaşar Nuri Öztürk.
Belki bazıları sizden korkar ve tanıklık etmez ama bir kısmı da bu sözlerin doğru olduğunu açıklar. Yani tanıklar var. Ötekiler de söylemese bile içten içe bunun doğru olduğunu bilir. Siz de bilirsiniz.
Tartışmanın sonunda dediniz ki: “Bu gece birbirimizin fotoğrafını çektik. İki ay sonra çıkarıp bakalım. Ama rotuş yapmadan. Hangimiz haklı çıkmışız?”
Şimdi, 2007 seçimlerinin ardından o fotoğrafı cebinizden çıkarıp bakın Deniz Bey.
Ve düşünün; Meclis grubunda “Erdoğan’ı başbakan yapıyor diyorlar. Evet yapıyorum. Var mı itirazı olan!” diye bas bas bağırmanıza değdi mi?
Erdoğan’la Beylerbeyi’nde gizlice buluşmaya ve size oy veren milyonları hiçe sayarak gizli anlaşmalar yapmanıza değdi mi? (Deniz Bey, biliyorsunuz ki bu gizli buluşmanın da tanığı var.)
Başbakan olmak, elbette Erdoğan’ın demokratik hakkıdır. Ama bunun için olağanüstü çaba harcamak CHP’nin birinci görevi değildir. Üstelik dokunulmazlık kaldırılmadan.
Bir milletvekilinin mazbatasını iptal ettirip, Anayasa’yı değiştirip, grubu baskı altına alıp, Siirt seçimlerini es geçip Erdoğan’ı meclise sokmak ve dokunulmazlık zırhına kavuşturmak için verdiğiniz canhıraş çabanın yüzde birini partiniz için verseydiniz sonuç bambaşka olurdu.
Size o gün söylediğim gibi, Türkiye’nin kaderini değiştirdiniz.
Deniz Bey; sözlerimde en ufak bir çarpıtma varsa çıkıp söyleyin. “Öyle değildi. Böyle konuşmadık.” deyin.
Genel Sekreterinizin ve en yakınlarınızın tanık olduğu bu konuşmayı inkâr edin.
Ya da başınızı önünüze eğin ve tarihin hakkınızda vereceği yargıyı düşünün.
Deniz Bey; çok ağır şeyler yazdığımın farkındayım. O akşamki tartışmaya kadar bir dostluğumuz vardı, bunları yazmak istemezdim.
Ama hem duruma doğru teşhis koyamamanız, hem de aşırı derecede inatçı olma huyunuz yüzünden hepimizi tehlikeye attınız.
Tayyip Erdoğan’ın yüzde 34 oyla meclisin üçte ikisini ele geçirmesinin manivelası oldunuz.
Daha önce Refah Partisi’nin belediyeleri ele geçirmesi de sizin oyları bölmeniz sayesinde gerçekleşmişti..
Tayyip Erdoğan’ların ve yine çok yakın dostunuz olan Melih Gökçek’lerin en büyük şansı sizdiniz.
CHP’nin ise en büyük şanssızlığı oldunuz.
Bu ülkenin sola şiddetle ihtiyaç duyduğu bir dönemde, bütün uyarılarımıza rağmen partiyi sağa çekmekte, Kürtlerden, Alevilerden, solculardan ayırmakta ısrarlı oldunuz.
Erdal İnönü, Hikmet Çetin, Murat Karayalçın, Fikri Sağlar, Ercan Karakaş, Mehmet Moğultay, Seyfi Oktay, Celal Doğan ve daha birçok sosyal demokratla el ele tutuşup halkın karşısına çıkmanız gerekirken; eski MHP’lileri, eski ANAP’lıları, idamla yargılanmış sağcı militanları parti vitrinine çıkarmakta ısrar ettiniz.
Size defalarca “Bir şeyin aslı varken kopyasına kimse bakmaz!” dememize rağmen, sol politikaları değil, MHP çizgisini tercih ettiniz.
Sağcıları ve sekreterinizi Meclis’e sokarken, İsmet Paşa’nın Avrupa Konseyi’nde komisyon başkanı olma başarısını gösteren torunu Gülsün Bilgehan’ı Meclis dışında bıraktınız.
İnanın ki bunları yazarken samimi olarak üzülüyorum. Keşke haklı çıkmasaydım, keşke sizin tahminleriniz doğrulansaydı diyorum ama durum ortada.
Yazık oldu Deniz Bey, hem size, hem partinize, hem de size inanan temiz yürekli sosyal demokratlara.
Artık bundan sonra istifa etseniz de bir etmeseniz de.
Bad-el harab-ül Basra! (iş işten geçtikten sonra)”
Neredeyse 70 yıldır Türk siyasetinin içinde yer alan bir liderin nasıl “uçkurundan oraya buraya sürüklendiğini”, Cumhuriyetin kurucu partisi olarak övünen bir siyasi partinin, kasetlerle “rejim değişikliğine” nasıl yol verdiğini de Erk Acarer yazmış. İyi uykular Türkiye…
Uçkurgate’ten Çukurgate Türkiye’ye
Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi ve AKP Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı Korkmaz Karaca’ya, Sezgin Baran Korkmaz’ın bir Audi A8 hediye ettiği anlaşılmıştı. Sedat Peker, Karaca ile ilgili iddialarını sürdürdü. Şimdi de ortaya uçkur ile dizayn edilen bir Türkiye şaibesi çıktı.
Mütevazi yaşamdan Rolex saat koleksiyonuna
Yakın zamanda, bir mekanda önünde Peker’in hediye ettiği tesbih ile oturan Korkmaz Karaca ile ilgili merak ettiklerimizi Twitter’da sorduk: “Peker’e mi ‘Reis’ diyorsunuz yoksa Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’a mı? Ayrıca Peker ile görüşme talebiniz oldu mu? Sanıyorum ki bu sorulara cevap vereceksinizdir!”
Karaca, cevap vermek yerine ‘Korktu’ ve engelledi. Belki ek olarak, ‘Rolex saat koleksiyonu’ yapacak serveti nasıl edindiğini de soruya iliştirmeliydik. Peker, onun siyasetin ikbal basamaklarını tırmanışını kısaca özetledi:
‘Soylu’nun arkadaşı olduğunu, 6 sene önce Bakırköy Eski Belediye Başkanı Ünal Erzek başta olmak üzere tüm CHP’li isimlerden para dilendiğini’ anlattı. ‘Sıradan bir evde otururken, Çekmeköy’de süper lüks bir villa aldığını ve lüks otellerde kalmaya başladığını’ söyledi.
Bir getir-götürcü: Kadınları getir, videoyu götür
Bu servet, Peker’in işaret ettiği sırların zaman ve olaylarla örtüşmesinde saklı. İddiaları, daha anlaşılır halde, basitçe anlatalım. Karaca’nın kariyeri, bir ‘getir-götürcü’ olarak şekillenmişti.
Genç kadınların bulunması, ‘kritik şahıslara’ fuhuş için götürülmesi ve bu ilişkilerin siyasi saikler için en tepeden kullanılmasının sağlanması! Önce muhabbet tellallığı sonra arşiv ve kasetçilik faaliyetleri. Çift taraflı bir oyun.
Sağlam arşiv!
İddiaya göre Karaca’nın ‘siyasi ünlülerle’ olan fotoğraf arşivi sağlam. En önemlileri; CHP’nin sağlık durumu yerinde olmayan vekili Deniz Baykal, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Soylu ve eski Maliye Bakanı Damat Berat Albayrak ile olanları. Tabii Erdoğan ile de göz göze bir hali var!
Kim bilir belki de bu albümün, ’20 yıllık iktidarın ortaya çıkışı’ ve ‘yargının kriz zamanlarında iktidar lehine attığı adımlar veya suskunluğu ile’ ilişkisi vardır. Ya da ‘bakanlar ile top gibi oynanmasıyla’.
Peker’in, Karaca ile ilgili iddiaları Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü, İlahiyatçı Hasan Doğan’a da uzanıyor. Peker, Baykal’ın özel hayatı (Genel) nedeni ile siyaseten kıskaca alındığına gönderme yapıyor:
“Baykal bu durumdan haberi olduğu için bunun eline düştü. Tabii ki Cumhurbaşkanıyla Deniz Baykal’ın hastanedeki görüşmesini, Hasan Doğan üzerinden koordine eden Korkmaz Karaca’dır. Sonraki yükselişini zaten tüm Türkiye biliyor.”
Eğer bu iddialar doğru ise Deniz Baykal eli ile Türkiye’nin bir değil birden çok kere dizayn edildiği anlaşılıyor. İlki, meşhur kaset sakandalının patlak verdiği 2010 yılı. İkincisi AKP’nin kaybedip kan ile geri aldığı 2015 seçimleri. (Baykal belki de bu süreçte Saray’da ne olduğunu açıklayacaktır.) Üçüncüsü ise, Peker’in sözünü ettiği 18 Ekim 2017 tarihli hastane ziyareti. 3 Mayıs 2018’de Türkiye’de rejim değişmişti.
Bir ‘derin bürokrat’ hikayesi.
Oklar, Antalya’ya uzanan ve rejim dizayn eden bir fuhuş çetesini gösteriyor. İddialar arasında genç kadınlardan birinin ailesinin şikayetçi olması da var. Karaca, bu konuda Peker’in aracı olmasını istese de Peker kabul etmiyor. Aile açısından da ‘çok ahlaklı’ bir durum yok. Tek amacın para kopartmak olduğunu belirtelim.
Magazine sarmadı aksine siyasetin en tepesine daha da girdi!
Buraya kadar olanlar, anlatılanlar ve edindiğimiz bilgiler mide bulandırıcı. Dönelim, Peker ile ilgili artık “Video çekmeyecek”, “İşi magazine sardı” ya da “CHP’ye uzandı, sulandırıyor, Erdoğan’ı kapsam dışı tutacak” diyenlere. Saflık bu! Peker, son anlattıkları ile rejim dizaynından söz etti. Bu da Erdoğan’a damardan bağlı.
Çok şey oluyor!
Tıpkı diğer anlattıkları gibi. Peker, başlıklar halinde Suriye silahlarını, Saray’a uzanan büyük yolsuzlukları, iktidar eli ile yapılan gaspçılığı, dizayn edilen medyayı, son olarak da seks skandallarını ve uçkur ile dönüşen Türkiye’yi konu aldı. Bunlar magazin değil! “Hiçbir şey olmuyor!” diyen karamsarlar da var.
Öyle de değil, Peker bize göre bir plan yürütüyor. 2 ayda yandaş medya dağıldı. Artık ‘havuzun’ Cumhur İttifakı tabanında da karşılığı yok. Bir kenara yazın detaylar bize Fatih Tezcan gibi isimlerin de konuşmaya başlayacağını gösteriyor.
Devam edelim, SADAT ifşası, 4 bin kişilik ‘özel orduyu’ köşeye kıstırdı, elini kolunu bağladı. Yargı ve ordu hamleleri konusunda da rahatlıklarını yitirdiler. Başka… Görmüyor musunuz? Peker, Marina’daki o fotoğrafı dağıttı. Yalıkavak, Ağar ailesinden çıktı, Korkut Eken yargılanıyor, Engin Alan’ın, Can Dündar saldırısı azmettiricisi Ergun Celep ile ilgili fotoğrafları da konuşulacak. Allaattin Çakıcı ise Kıbrıs’a ‘gitti’.
Dahası belki gözden kaçırmışsınızdır. Mübariz Mansimov Gurbanoğlu’nun, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Yalıkavak Marina davasında şikayetçi olduğu sanıklar hakkında beraat kararı verilmişti. İstanbul Başsavcılığı ise 3 gün önce harekete geçip, bu karara itiraz etti.
#Baykal olayı, #MHP’li yöneticiler… #muharremince, #numankurtulmuş.. vd.. İçeride ve dışarıda #AKP iktidarın bal tuzağını nasıl kullandığına dair örnekleri daha önce @medium’da yazmıştım… Meraklısına…
2 notes
·
View notes
Text
Sırrı Süreyya Önder Anlatıyor: Bütün bölümler
#ahmetdavutoglu#akp#alibabacan#ayseltugluk#cezaevi#chp#cozumsureci#denizbaykal#erdogan#film#hdp#kisadalga#kurtsorunu#maraskatliamı#mehmetmetiner#mhp#odp#roman#selahattindemirtas#sirrisureyyaonder
0 notes
Photo
#Zatürre teşhisiyle yoğun bakıma alınan #CHP Eski Genel Başkanımız #DenizBaykal 'a acil şifalar diliyorum
0 notes
Link
Cumhurbaşkanı gitti AKP’ye üye oldu. Oysa, partili cumhurbaşkanına şimdiki değil,yeni anayasa imkan veriyor. O da 2019’da yürürlüğe girecek. Cumhurbaşkanı 2 Mayıs’a kadar, anayasaya göre “tarafsız”dı ! Ama, AKP’ye üye olunca “taraf” ..
#sinaçıladır#receptayyiperdoğan#denizbaykal#kemalkılıçdaroğlu#meralakşener#devletbahçeli#akp#chp#mhp
0 notes
Photo
#DenizBaykal, bir kasetle gitti. Yerine #KemalKılıçdaroğlu geldi. Kılıçdaroğlu, #Doğan Medyası tarafından '#GandiKemal' olarak gündeme getirildi. Ancak #Kılıçdaroğlu, #Gandi'liğinden çok çarkçılığıyla adından söz ettirdi! #FETÖ'nün 15 Temmuz'daki kanlı girişimi için 'kontrollü darbe' ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, kameralar tarafından fena sobelendi! #TAKVİM'in ulaştığı görüntülere göre Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz gecesi #Ankara'dan #İstanbul'a geldi. #AtatürkHavalimanı VIP bölümüne 23.17'de girdi. Saat 23.00 itibariyle ise Atatürk Havalimanı'nın birçok bölümüne darbeci askerler yerleşmişti. Kılıçdaroğlu'nun bulunduğu VIP'nin önünü de iki tank kesti. Kamera görüntülerine göre, Kılıçdaroğlu, VIP bölümüne girer girmez çıkışa yöneldi. Ancak sonradan fikir değiştirerek geri dönüp VIP toplantı salonuna doğru hareketlendi. Kılıçdaroğlu 23.30'a kadar burada vakit geçirdi. VIP nizamiyesini kapatan tanklar ise şaşırtıcı bir şekilde olay yerinden ayrılıp adeta Kılıçdaroğlu için bölgeyi terk etti. Kılıçdaroğlu'nun Atatürk Havalimanı'na indiği sırada birkaç yüz metre ötesinde VIP nizamiyesinde bulunan #darbeci askerlerle karşı karşıya gelmemek üzere VIP'de beklemesi #dikkat çekti. Havalimanından ayrılan Kılıçdaroğlu, bir süre otel arayışında bulunduktan sonra #Bakırköy !#Belediyesi'nin #CHP'li #Başkanı #BülentKerimoğlu'nun evinde geceledi. (Üçköy, Bolu, Turkey)
#başkanı#bakırköy#ankara#atatürkhavalimanı#doğan#dikkat#bülentkerimoğlu#denizbaykal#belediyesi#fetö#gandi#i̇stanbul#chp#kemalkılıçdaroğlu#kılıçdaroğlu#darbeci#takvi̇m#gandikemal
0 notes
Text
Deniz Baykal’dan flaş Muharrem İnce açıklaması: İnce Kılıçdaroğlu görüşmesi mi gerçekleşiyor? @vekilince @kilicdarogluk @herkesicinCHP #denizbaykal #muharremince #cumartesi #Haftasonu http://dlvr.it/RdGvBz
0 notes
Photo
Kısa günün kârı bir kitap daha. Tersyüz, Hasanali Yıldırım, Pınar Yayınları. Renkli dergisinde yayınlanan portre-tahlil yazılarından derlenmiş. Konu edilen kişilerin tamamı ünlü isimler. Ve yazılar, hem üslûp hem içerik itibariyle, gayet kaliteli. Okuması tavsiye edilir. Hadi, bazı isimleri de sayalım da, içeriğinden de azıcık çıtlatmış olalım: #OkanBayülgen, #FerhanŞensoy, #LeventKırca, #ÖzgüNamal, #TuncayÖzkan, #DenizBaykal... Yazılar, yazarın tüm frenlerine rağmen, ağır eleştiriler içeriyor. Ve, evet, metinleri okurken siz de hakveriyorsunuz. #Kitap #Tersyüz #Okumak #Kütüphane#HasanaliYıldırım #Edebiyat #Eleştiri #Portre #Tahlil
0 notes
Photo
(AK Parti'den Flaş Açıklama: 'Erken Seçime Hazırız' | En Son Güncel Haber gönderdi)
0 notes
Photo
#DenizBaykal #kaset #kumpas #Turkiye #Turkey #Ankara #İstanbul #İzmir #Erzurum #Bursa #Aydın #Manisa #Bolu #Ordu #Samsun #Trabzon #Rize #Van #mugla #Antalya #Hatay #sondakika #haber #haberler #sosyalmedya #socialmedia #flaş #flash #digg #reddit #news #haberdesifre #haberdeşifre
#antalya#sondakika#manisa#haberdesifre#rize#ankara#bolu#news#trabzon#turkiye#van#hatay#i̇stanbul#bursa#sosyalmedya#mugla#erzurum#flaş#kumpas#reddit#aydın#digg#turkey#i̇zmir#socialmedia#kaset#denizbaykal#haberdeşifre#ordu#haber
0 notes
Text
Deniz Baykal Hasta Yatağında Atatürk'ü Andı. #denizbaykal #chp #onkasım #atatürküandı #alanyahaber https://goo.gl/Gy6s12
0 notes
Link
#Gundem AK Parti'den Gül'e "spekülasyonları bitir" çağrısı #Antalya #AbdullahGul #RecepTayyipErdogan #DenizBaykal…… http://bit.ly/2pzZYmp http://bit.ly/2pzZYmp
#Gundem AK Parti'den Gül'e "spekülasyonları bitir" çağrısı #Antalya #AbdullahGul #RecepTayyipErdogan #DenizBaykal… http://bit.ly/2pzRFXR http://pic.twitter.com/SUftMRrpEY
— MayaHaber (@mayahabercom) May 4, 2017
via Bildirio http://bildirio.com
0 notes