sen gideli tam 7 yıl oldu. bozkırın tam ortasına girerken öğrendim göçtüğünü. beni bir gün arayıp "arkanda deden var, hiçbir şeyden korkma" demiştin. gidince arkamda bir dağ yıkıldı. sen gittikten sonra çok şey oldu. yüksek lisansımı, doktoramı tamamladım, bir öykü kitabı yazdım, diğeri de yolda. keşke bunları sana sevinçle bildirebilseydim. sen göçtüğünden beri havalar daha sıcak oldu, salgın patlak verdi, ekonomik kriz yaşandı. başımıza nice felâketler geldi. bunlardan haberin olmadığı için mutlu mu olmalıyım bilmiyorum. bütün bunlara rağmen yokluğunun yerini hiçbir şey dolduramadı. sen yoksun, ben günden güne hâlâ kaybediyorum. ve inancımı neredeyse yitirecek duruma geliyorum. sen şimdi istediğin yerde annenin yanında uyuyorsun. sen göçmeden de göçtükten sonra da her şey istediğin gibi oldu. "üç gün yatak dördüncü gün toprak" derdin. aynen öyle oldu hâlâ mezarına geldiğimde o toprağın altında senin yattığına inanamıyorum. hâlâ rüyalarımda seni görüp, tekrar dirildiğini hissederek ağlayarak sana sarılıyorum. tekrar gideceğinden korkuyorum her gördüğümde. yüzünü unutmamak için resimlerine, videolarına bakıyorum. sesini unutmamak için tuttuğum kayıtları dinliyorum. kulağımda yankılanan sesinle sarılıyorum sana. bazı şeyleri sen sevdirdin bana, hayatı, Allah'ı sevmeyi ve güvenmeyi ona. kitapları, okumayı sen sevdirdin, ben hâlâ sana layık bir torun olmaya çalışıyorum, hâlâ kitaplar okuyorum, hâlâ hayatı sevmek için nedenler arıyorum. bazen güçsüz düşüyorum, o an arayıp sesini duymayı çok istiyorum. o kadar zaman geçmesine rağmen hâlâ telefon numaranı silemiyorum. evin bomboş kaldı şimdi. sen göçtükten sonra yanına göçen çok insan oldu. sağın solun hep tanıdığın, sevdiğin insanlarla doldu. keşke zamanı geri alıp, seni son gördüğüm ana tekrar dönüp, kapıdan içeri tekrar girip sıkı sıkı sarılabilsem. seni çok özledim dede. sen göçüp gideli tam 7 sene oldu, göçtüğün yaşa gelebilirsem eğer o zaman bile seni özleyeceğim. şu şarkı sözleri hep seni hatırlatıyor bana, ben bunları yazarken yine bu şarkıyı dinliyorum ve en kısa sürede yanına gelmeyi bekliyorum:
"Ak saçların vardı senin, güneş gibi bir gülüşün
Senin için ağlamıştı, ırmakları gökyüzünün
Şimdi buradan çok uzakta, rüzgârların tahtındasın
Belki masal diyarlarda, kaf dağının ardındasın"
Genç adam; güzel bir tatil sabahı, çevre yolundan direksiyonu kırdı. Eşini kaybettiğinden beri çiftliğinde yalnız yaşamakta direnen, 90 yaşındaki dedesini merak etmişti. İnatçı ihtiyar ne yapıyor, nasıl yaşıyordu?
Dede; torununu karşısında görünce sevindi, onu kucakladı ve sofrada ona da yer açtı. Sahanda yumurtaya uzanan genç adam, yağ ve yumurtadan başka şeyler gördü:
- Dede! Bu tabak temiz mi?
Dede çok sakin:
- Soğuksu bu kadar temizler. Otur da kahvaltını yap..
Öğle oldu. Dede, torununa mangalda et hazırlarken, torunun gözü tabaktaki siyah lekelere takıldı, dayanamadı:
- Dede, bu tabağın temiz olduğundan emin misin?
- Eee.. Soğuksu bu kadar temizliyor evlat!! İkide bir, bunu sormasan!
Akşam oldu yine yemeğe oturdular, torun tabağa baktı tam ağzını açacakken, yutkundu ve sustu. Yemeğini yine de yedi..
Gece yarısına doğru, TV’de maça odaklanmış dedesine gideceğini söyledi ve vedalaştılar. Adımını dışarı attığında kapının önünde uyuklamakta olan köpek birden ayağa dikildi ve dişlerini göstererek başladı hırlamaya. Genç adam geçemeyeceğini anlayınca:
- Dede, köpeğin beni bırakmıyor!!
Maçı seyreden dede, kafasını bile çevirmeden bağırdı:
Mutluluk getiriyorsa da hüzün de derhatır ettiren bayramlar.
Ailede ne anne tarafından ne de baba tarafından kimsenin daha ölmediği, yokluk yılları olsa da tebessümlerin bolca sergilendiği bayramlar.
Rahmetli dedem, Kore Gazisiydi. Biraz şakacı birazcık da palavracı bir karaktere sahipti. Bayram günleri tüm teyzeler ve dayılar kuzenlerle doluşurduk dedemlere. Dağ başında, ahşap ve topraktan yapılmış evleri vardı. Kucaklık dediğimiz modern ismiyle şömineli mutfakları vardı. Ben kucaklık ismini daha çok seviyorum. Bir nevi tüm aileyi o mekan, bir araya getirip kucaklıyordu çünkü. Tüm torunlar, ateşin etrafında toplanır anneannemin, ateşte hazırlamış olduğu etli, nohutlu, patates sulusu ve dövme pilavı bakır tabaklarla önümüze bırakılırdı. Bir taraftan iştahla yemeğimizi yer, bir taraftan da heyecanla dedemin Kore hikayelerini dinlerdik. (Ah ah ateşte pişen o lezzet harikası yemek yazarken bile kokusu burnuma geldi.) Dedeme sorardık, en meraklı torun olarak genelde de ben sorardım tabi.
- Dede ne yerdiniz oralarda?
- Çekirge
Herkesin yüzünde bir tiskinme belirtisi.
- Dede küçücük çekirgeyle nasıl doyardınız?
- Orada çekirgeler çok büyük, bu dağdan diğer dağa kadar zıplarlar.
- E dede nasıl yakalardınız?
- Kamalak ağacının çalılarıyla.(Kamalak, bizim buralara has bir ağaç ne gezsin oralarda)
Arkada annelerimiz bize bakıp tebessüm ediyor. Büyük torunlar atma dede ya diyorlar. Anneannem de arada uyarıyor dedemi:
- Yalan söyleme çocuklara.
Biz her ne kadar yalan olsa da tabiki de dedeme inanacağız o bir kahraman çünkü. Diğerleri sanki oralara mı gidip görmüşler.
Yemeğin de lezzetiyle dedemin palavraları pek bir hoş gelirdi bizlere. (Sonradan öğrendik dedem Kore'ye indiğinde savaş bitmiş imiş.)
Vesaire anılar işte. Her bayramda bir parça geçmişe götüren bazen hüzünle, bazen özlemle, bazen de tebessümle yadettiğimiz anılar.
Kapımız çaldı açtım, ne göreyim, karşımda dede diyeceğimiz yaşta bi adam “günaydın efendim, buyurun kargonuz” diyo tatlı tatlı, kargoyu aldım ama şoktayım bu kadar yaşlı bi adamın ne işi var çalışma hayatında, gerçekten inanılmaz üzüldüm, evde torun sevmesi, arkadaşlarıyla gezip dolaşması özetle dinlenmesi gereken yaşta adam kargoculuk gibi zor bir işte çalışıyor. Hakikaten yazıklar olsun bize yazıklar olsun bu ülkeye yazıklar olsun böyle sisteme. Cennetimiz olacak olabilecek toprakları cehennem eden koltuklara yazıklar olsun. Anca böyle sessiz sedasız üzülürüm bi köşede bi bok yapamayız artık insanlarımızdan da bi cacık olmaz sağolsun korku sistemi yaşasın korku sistemi.
Başkan Özdoğan: 'Nesiller arası tecrübe aktarımını sağlayacağız’
Hacılar’da yeni dönemde farklı projelere imza atmaya hazırlanan ve ilçenin değerine değer katan Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan’ın, projeleri arasında yer alan “Dede Torun Evi Projesi” ilçe genelinde yer alan yaşlı ve genç neslin bir araya gelmesine olanak sağlayacak.
Mehmet Uzel / KAYSERİ (İGFA) – Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan’ın projeleri arasında yer alan ve ilçe merkezindeki Halit Özkaya Kütüphanesi’nin yanındaki kapalı pazar yerine yapılacak olan Dede Torun Evi Projesi ile nesiller arası tecrübe aktarımı sağlanacak.
Proje hakkında açıklamalarda bulunan Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan şunları söyledi: “Dedenin tecrübesinden torunlarımız faydalansın, dedenizin hayat hikayesini dinlesin. Mümkünse tabii kendi dedesi ile torununu buluşturacağız. Bu bizim sosyal bir çalışmamız ve yine hayırsever ailemizle birlikte yapacağımız bir çalışma. Çalışmalar birbirini hep tamamlar. Halit Özkaya Kütüphanesi’nin hemen bitişiğindeki kapalı pazar yerini kaldıracağız. O pazar yerini kaldırınca, kütüphanemizi rahmetli Halit Özkaya adına yaptıran evlatları ve değerli eşi Şerife Hanım teyzemiz, böyle bir proje olursa katkı vereceklerini söylediler. Projemiz oluşturuluyor. Dedelerimiz bir gece, iki gece kalabilir; burada kişisel bakımları da yapılacak. Sadece sohbet alanı değil, geçici konaklama alanı olarak düşündük. Anlaştığımız esnaf arkadaşlarımız orada hizmet edecekler. Akabinde belirli zaman diliminde de gençlerimizle, torunlarımızla dedelerimizi buluşturacağız. Geçmişten feyiz alacaklar; dedelerinin, o büyüklerinin hayatıyla ilgili tecrübelerini gençlerimizle buluşturmak istiyoruz” dedi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
Sedef hastalığı, cilt hücrelerimizin normal olağan işleyişden fazla gelişmesi ve biraz daha hızlı çoğalmasına neden olan bir tür cilt hastalığıdır. Sedef Hastalığı Nasıl Olur ? olarak sizlerle paylaşacağımız bilgiler tamamen araştırma sonuçlarıyla çıkan bilgilerdir. Sedef hastalığı sırasında ciltte beyaz pullarla kaplı inişli çıkışlı kırmızı lekeler oluşmaya başlar. Bu pullu yamalar cildin herhangi bir yerinde büyüyebilir, ancak en yaygın olarak kafa derisi, dirsekler, dizler ve sırtta bulunur. Sedef hastalığı bulaşıcı değildir, yani insandan insana bulaşamaz.
Bununla birlikte, bazı durumlarda, aynı ailenin üyeleri arasında görünecektir. Ayrıca hamilelik sedef hastalıgında bir etkenmi diyerek sorular soruluyor. Sedef hastalığı genellikle erken erişkinlik devrelerinde görülmeye başlar. Çoğu durumda, sadece birkaç cilt bölgesi etkilenir. Fakat daha da ciddi vakalarda sedef hastalığı bedenin büyük bir kısmını kapsayabilir. Eritem zamanla iyileşecek ve kişinin yaşamı boyunca tekrarlayacaktır.
Reklam ( Sedef Hastalığı )
Hipotermi Tanımı
Fibromiyalji Nedir?
Çocuklarda obezite
Acı Badem
Sedef Hastalığı Nasıl Olur ?
Sedef hastalığının kesin nedeni henüz bilinmemekle birlikte, uzmanlar bunun birden fazla faktörün birleşiminden kaynaklandığına inanmaktadır. Bağışıklık sisteminin zarar görmesi, cildin gereksiz iltihaplanmasına neden olur ve bu da yeni cilt hücrelerinin hızla çoğalmasına yol açar. Genellikle, cilt hücreleri her 10 ila 30 günde bir değiştirilir. Sedef hastalığında 3-4 günde bir yeni hücreler ile büyümeye başlar . Sıklıkla yenileriyle değiştirilen eski hücreler birikir ve ciltte görünen gümüş pulları açığa çıkarır. Sedef hastalığı aynı ailedeki kişilerde de görülebilmekle birlikte bazen kuşaklara göre de olabilir. Örneğin bu durum dede ve torun için geçerli olabilirken çocuğun annesi için geçerli olmayabilir. Ayrıca sedef hastalığı insandan insana geçmez, bulaşıcı değildir. Hemen hemen tüm sedef hastalığı türlerinin ortak birkaç tetikleyicisi vardır.
Sedef Hastalığı Semptomları ?
Sedef hastalığı çeşitleri biraz değişkenlik göstermektedir. Sedef hastalığının belirtileri kişiden kişiye, kişinin tipine göre değişiklik gösterir. Sedef hastalığının en yaygın şekli olan plak sedef hastalığının en belirgin belirtisi kırmızı lekeler şeklinde gümüşi pullarla kaplı plaklardır. Bu plaklar kaşıntılı ve ağrılı olabilir. Plakalar zaman zaman çatlayabilir ve kanayabilir. Daha ciddi vakalarda, plaklar büyüyebilir ve cildin çok geniş bölgelerini kaplayacak şekilde birleşebilir. Parmaklarda ve ayak tırnaklarında çukurlaşma dahil renk değişikliği meydana gelebilir.
Ayrıca tırnaklar tırnak yatağından ayrılabilir veya ayrılabilir ve kafa derisinde pullanma veya kabuklanma görülebilir. Diğer sedef hastalığı türleri arasında, genellikle yetişkinlerde görülen, avuç içlerinde ve ayak tabanlarında iltihaplanmayan beyaz veya sarı bir sıvıyla dolu kabarcıklar olan ve kırmızı ve pullu cildin ortaya çıkmasına neden olan küçük püstüllerle ortaya çıkan püstüler sedef hastalığı yer alır.
Sedef Hastalığı Tedavisi Nasıldır?
Malesef yazımızın başında söylediğimiz gibi uzun süreli bir hastalıktır. Ömür boyu süren bir hastalık olup, çeşitli tedavi araçları ve uygun müdahallerle kontrol altına alınması mümkündür. Kortizonlu ilaçlar tercih edilerek deri üstündeki kepekleri deriden uzaklaştırmak gibi yöntemlere bakabilirsiniz. Banyoda liflenme sürtünme gibi olaylardan kaçınılmalıdır. Tedavi için kesinlikle kendi başınıza ve özellikle kulaktan duyma yöntemlerle işlem yapmayınız. Yazımızın içeriğinde hatırlarsınız sedef hastalığı çeşitleri olsada bünye bazındada çeşitlilik göstermektedir. Kesinlikle bir uzmandan yardım alıp tedavi boyunca adımları izlemeniz önerilir.
Bir aileden üç nesil soykırım kurbanı! Doğu Türkistan'da aile dramı
İşgal altındaki Doğu Türkistan’da bir aileden dede, baba ve torun olmak üzere 3 nesil Çin’in soykırım politikasının kurbanı oldu.
Kaynak: QHA
Doğu Türkistan genelinde Çin’in soykırım politikası devam ediyor. Türk devletlerinin yaşanan soykırıma karşı sessizliği Çin’e fırsat sağlıyor. Çin yönetimi, bu durumdan cesaret alarak, Türklere olan düşmanlığını da artırıyor.
BİR AİLEDEN DEDE,…