Tumgik
#dayatma
onderkaracay · 3 months
Text
🗣️ Dünya'da dayatma temelli düzen çöküyor.
Kural temelli düzen çöküyor diyenlerde var.
Dayatmanın tek bir kuralı var. Her sonuçta ben kazanacağım kuralı dışında kural tanımaz.
Oysa kural herkesin hakkını koruyan hukuk sistemi temelli olmalıdır.
Dayatmaya alışmış dayatıcılar ve bu düzeni yaşatmaya yemin etmiş dayatılanlar düzenin çökmemesi hatta sürdürülebilir olması için bütün dünyayı kana bulamaya kalkarak bunu silah zoruyla yapacağız demek istiyorlar.
Dayatmaya boyun eğmeyenler ve eğmeyecek olanlar buna hayır diyor.
Güç haklı olarak dayatmacı tutumu reddedenlere geçiyor.
Bu doğumun sancısını biraz çekeceğiz.
Uzun zamandan beridir gebeydi dünya ve insanlık bu doğumu yaşamaya.
Alışkanlıklardan vazgeçmek biraz zor geldiği için haliyle dayatan ile yaşama devam edelim eğilimi de güçlü gösterilmeye çalışılıyor.
İki arada bir derede kalanlar bir o yöne bir bu yöne bakarak şaşkına dönmüş durumdalar. Yönsüz olmak zordur.
Mustafa Kemal Atatürk'ün yönünü terk eden yön bulamaz.
Önder Karaçay
3 notes · View notes
belleepoque7 · 1 year
Text
üç hurma yiyip yatmam konusunda niye bu kadar ısrarcı anlamıyorum tamam bir gün denerim ama şu an bunun için hazır hissetmiyorum ben olumsuz yanıt verince de hemen bir karşı saldırıda bulunuyor sanki fark etmiyorum
1 note · View note
noor-kazem · 1 year
Text
Tumblr media
لقد توصلت إلى استنتاج - جزئي وقابل للنقاش ، مرة أخرى بحكم هذه النظرية -أن المقاربة للواقع من خلال فرض الذات هي بوصلة متوسطة الحجم من النيوترونات ، في رأيي يتحتم توفير التوازن بدقة من خلال تحديد المبدأ ، أن كل شيء من حولنا له منطقه الخاص ، وهذه فكرة ألجأ إليها عندما أكون في ورطة.
I have come to the conclusion—partial and debatable, again by virtue of this theory—that the approach to reality by self-imposition is a medium-sized compass of neutrons, that in my opinion the balance must be provided precisely by defining the principle, that everything around us has its own logic, and that An idea I turn to when I'm in trouble.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Kendi kendine dayatma yoluyla gerçekliğe yaklaşmanın orta büyüklükte bir nötron pusulası olduğu ve bence dengenin tam olarak ilkeyi tanımlayarak sağlanması gerektiği sonucuna - yine bu teori sayesinde kısmi ve tartışmalı - ulaştım. , etrafımızdaki her şeyin kendi mantığı olduğu ve başım belaya girdiğinde başvurduğum bir fikir.
153 notes · View notes
acid-gramma · 3 months
Note
Nej seninle neredeyse her konuda fikrimiz ayni olurdu ama erkek kadin cinselligi konusunda katilmiyorum. Erkeklerin kadinlardan daha cok cinsel ihtiyaca sahip oldugu erkekler tarafindan one surulen bir bahane. Medeniyetin basindan beri dahil erkekler her zaman bir gozu disarida olmaya hakki olan cinsiyet olarak goruldu, bu kaliplasmis bir olgu oldu artik. Bilimsel olarak bakinca ise kadinlarin da sex drive’i erkekler kadar yuksek ama erkekler gibi rahatca bahsetmedikleri ve disa vurmadiklari icin oyle degilmis gibi algilaniyor. Bir iliskide kadin tarafi da acik iliski teklifinde bulunabilir, baskalarini arzulayabilir ki yapiyorlar da. “Ozellikle erkekler” dedigin icin demek istedim bunu
doping,testesteron takviyesi alan kadin sporcularda sex drive konusunda dehset bi artis gozlemleniyor. hatta bu erkekler hep boyle mi hissediyor diye isyana giriyorlar. benzer olarak pms donemimizde ve regl suresince bizim ostorojen artip progesteron azaldigi icin de gozlemlenen yanma durumu oluyo biliyosun. bahane degil baya farkliyiz erkeklerden. medeniyetin basindan beri erkeklerin gozunun disarda olmaya hakli(?) gorulmesi toplumsal kabul dayatma falan degil ki evrimsel surecte beyinleri ve hormonlari boyle ilerledigi icin oyle oluyo. kadin cinselligi farkli erkeklerle tatmin olmuyor en iyisiyle, koruyucu saglayici olanla oluyorken(dogurmak ve bebegi buyutmek zaman aliyor)erkek icin olabildigince farkli kadinlara bebek yerlestirmek daha mantikli olani hayatta kalacak bebek ihtimalini ve genetik cesitliligi arttiriyor cunku ve hamilelik suresi gibi bariyerlere takilmiyorlar cunku erkek gunde 4-5 kadini dolleyebilirken kadin en az 9 ay boyunca tek bir erkekten gebe kalabiliyor. yani asil sosyolojik toplumsal dayatmalari ve us gelisimini gormezden gelip insan cinsini bir hayvan ciftlesmesi seklinde analiz edersek mantikli olan erkegin bulduguna atlamasi kadinin secici olmasidir. kaldi ki farkli hayvan turlerinde farkli isliyor yine surec. ornegin ciftlesmeden sonra erkege ihtiyac kalmadigi icin erkegi olduren ya da kovan turler mevcut kuslar bocekler fln biz memelilerde yine bebisin saglikli kalabilmesi icin bi miktar erkegin disinin yaninda kaldigi bebisin buyumesini gozlemleyip kolladigi zamanlar oluyo. biz insanlar askim cicim balayi donemi diye adlandiriyoruz mesela 10-12 aydan sonra azaliyo partnerlerin birbirine tahamulu onun da bebis gelistirip buyumesine zaman taniyacak kadar oldugunu dusunuyorum. he bizi hayvanlardan ayiran tek sey de bilincli karar mekanizmamiz gelismis beynimiz toplumsal standartlarimiz aile yapimiz ve sikimizle dusunmuyor evrimsel surecte gelisen fucked up hormonlarla? icgudulerimizle hareket etmek zorunda olmayisimizdir. bu durumda erkegin herkese atlayayim gudusunun settle down olmasi beklenir. yanii aslinda kadinlar da erkekler gibi de biz de kendimizi baskiliyoruz onlar da aynisini yapicak gibi bisi yok mlsf. erkek olmayi deneyimlemedigim icin net konusamiyorum ama farkli cinsler oldugumuz ve farkli bir cinsel strateji surecinden gectigimiz bariz
21 notes · View notes
Text
ana sayfamda altın dişli, kolyeli zenciler, dövmeli kadınlar, tango yapan çiftler, asla sahip olamayacağımız impalalarla fink atan egzotik ve bir o kadar da marjinal insanlar var. fiyonklu masa örtüleriyle dizayn edilmiş, eskit dekore edilmiş, boyası badanası şık, iç ve dış mimarisi mükemmel evler var. 32. gün’de hizbullah gaffar okkan’ı nasıl öldürdü diye izlerken tuhaf geliyor bütün bunlar. sahilleriniz, denizleriniz, faize sevimden dayatılan moda anlayışınız, kadraja almak için didindiğiniz banklarınız, altın saatleriniz, revulation rujlarınız, binbir türlü çeşit kahveleriniz sizlere kalsın birader. osman konuk oluyor böyle şeyler salaklık endüstrisinde diyor da, kim yönetiyor bu endüstriyi olum? akşama kadar çalış et, ertesi gün yine aynı şekilde devam et, her gün aynı ülkeye uyan, emeğin şımarık dar paçalı nargile kafe çocuklarının günlük masrafı etmesin. sonra eve dön. ismet özel’in of not being a jew’deki eve dön çağrısı değil ama bu. kalbine veya kalbinden değil, işten dön. aç ünlülerin janjanlı hayatlarını izle, şeyma nereleri gezmiş, beğen instagramdan. aleyna’nın pembe ayıcıklı kliplerini izle. demet akalın konserde beğenmediği şampanyayı yanındakinin kafasına dökmüş, izle. irem derici estetik yaptırmış göğüslerine bilmem kaç bin euro’ya, izle, imren. çalışma masandaki vogue dergisini aç, dış görünüşünden rahatsız olman on saniyeni almasın henüz on yedi yaşında. her şeyiyle garip lan. içgüdüsel olarak yoldan geçen mercedes’i görünce dudağımızı büzerek ince bir ıslık çalıp imrenmemiz gereken bir dayatma. etmeyin oğlum heves. yani sikeyim romantizmi, rb’lediğimiz o ihtişamlı hayatları yaşayanlardan olmayacağız hiçbirimiz. dayatılan popülizm imrenmemiz için var, her kesimden insanın yaşaması için değil. burada gördüğünüz o sexi kadınlar sizin hayatınızda değil. hepimiz arjantin’e aşık olup almanya ile evleneceğiz, bunu biliyoruz. bakın mesela eski topraklara. su böreği yaparken babaannenizi mac rujlar kandırabilir mi? realizme inanın. algınız ihtişama kapalı olsun. öyle veya böyle yine de her şeyiyle bizim gerçeklik algımızı sikeyim.
85 notes · View notes
edebiugrak · 7 days
Text
“Benim Savaşım Değil!” 
“Ne demek bu benim savaşım değil? Sen bu dünyanın parçası değil misin?”
Nereden alıntılamışım bilmiyorum. Muhtemelen ya bir film repliğidir ya da okuduğum kitapta geçen bir cümledir. O an için etkilenmiş ve bir kenara not almışım. Az önce bir yerlerden alıntıladığım notlara bakarken gördüm ve yine etkilendim.
Sahiden de böyle yaşamıyor mu insanlar? ‘Bu benim savaşım değil’ diyerek yani. Dünyanın bana en uzak köşesinde acı çeken birinin acısı benden ne kadar bağımsız olabilir? Yalnızca acı duyma üzerinden belirtmiyorum. Yine dünyanın öbür ucunda konuşulamayan bir dil eğer ben bu dünyanın bir parçasıysam benim de sorunumdur elbette. Ya da soyu insanlar yüzünden tükenmekte olan bir başka canlı da öyle. Eğer ben kendimi bu dünyanın bir parçası olarak kabul ediyorsam dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan bir sorun benim de sorunum olabilmeli.
Bir savaş var sürekli kendini var etme çabasında olan. Ben bunu evrensel işleyişin bir zorunluluğu olarak görmüyorum. Çünkü yürütülen genel savaş, varlığını sürdürmenin savaşı olarak görülebilir. Ama öyle değil. Yer kapma, alan kazanma, daha fazla imtiyaz sahibi olma maksadı taşıyan savaş nasıl doğal olabilir? Ya da kendini baskın hale getirme, grubunu hâkim kılma, anlayışlarını dayatma… Bunlar benim kavgam, savaşım, mücadele gerekçem olamaz. Doğal, direnmeyi gerektiren kavgalardan değil bu. Bu yüzden elbette dünyanın öbür ucunda yaşam savaşı veren bir çocuğun kavgası kavgamdır. Tek renge boyun eğmeyen insanın mücadelesi mücadelemdir. Cins mücadelesi veren kadının savaşı savaşımdır. Direnişte olan işçinin hak arayışı hak arayışımdır. Soyu tükenmemesi için doğal bir direniş içerisinde olan bir hayvanın direnişi direnişimdir. Çünkü hepsinden önce ben de bu evrenin bir parçasıyım ve bu parçanın içinde bir de insanım...
Şimdi sen ‘bütün bunlar beni ilgilendirmez, benim savaşım değil’ diyebilir misin? Her şeyi birbirine bağlayan, birbirine ortak eden bir bağ var. İnsan nasıl olur da o bağdan nasibini alamaz? Bu kadar kayıtsız, bu kadar kökünden uzak nasıl yaşanabilir anlam veremiyorum. Kendinden başka bir insana, varlığa ve hatta maddeye, ruha temas etmek bu kadar mı zorlaştı? Bu durum yalnızca liberalizmin bireyciliği ya da çözmeye çalıştığımız diğer kişilik özellikleriyle açıklanamaz ki! Onun vicdanı hedef aldığı doğru fakat ‘vicdanımız da zedelenecek zemin arıyor’ diyebilir miyiz?
17 notes · View notes
insanze-24 · 1 year
Text
Aşk'ı dayatma çabası aşk'ta nefreti, din'i dayatma çabası din'e nefreti doğurur.
Arthur schopenhauer
26 notes · View notes
alhuznn · 9 months
Text
"dinde zorlama yoktur" ayetini öne sürüp,dinde zorlama yok işte zorlamayın gibi ifadeler söylenebiliyor. Müslüman olmayan bireyler için dinde zorlama yoktur,kendisi kararını vermiştir ve zorla dayatma yapamayız ama müslüman olan biri namaz kılmak zorundadır,farz ibadetlerini yapmak zorundadır.
14 notes · View notes
sensussinyor · 10 months
Text
Politik ve sistemsel söylenme içeriyor aşağıdaki yazı.
Babaannem TRT1 izlerken trtnin kamu spotu gibi insanları protestoya davet ettiğini gördüm. Saraçhanede lgbti karşıtı slogan atmak için toplanacaklarmış. Açıklama da şu; lgbti propagandası yüzünden gençler ve çocuklar "ailelerine rağmen" daha fazla eğilim gösteriyormuş. Takım tutar gibi sapkinca lgbti "üyesi" oluyormuş. Ama bakın en komik yeri geliyor, bu yüzden ileride 23 Nisan, 19 Mayıs kutlanacak çocuk ve gençler kalmayacakmış AHSJDKDJSJSJSKDJLEJDLSNSKSNSK
Aile yapısını bozuyorya artık heteroseksüel ilişkiler tükenecek ve insan neslinin Türkiye sınırlarında sonuna gelinecek, böyle yorumladım ama ne düşündükleri biraz karışık olabiliyor yalnızca politik mantığı olduğu için. Mesela şey de olabilir lgbti ise kültürel ve milli değerleri de otomatik olarak siliniyor veya yozlaşıyor. Hayır bunu savunanlar da ülkesindeki genç nüfusu nasıl yönetecegini, nasıl yatırıma çevireceğini bilemediği(?!), beceremedigi(?) için hala beyin göçü veren, ekonomik kriz yaşayan, üretimde geri kalmış hatta yine bu nedenle gençleri oyalama tasarımları geliştiren akıl. Ya sana bol bol hetero çocuk genç fırlatsak ne olur SHKSSNSK
Küresel bir cinsiyetsizleşme veya cinsel yönelimde farklı bulunan tercihlerin normallestirilmesine dair propaganda olduğu doğru. Bu durum küçük çocukların ve ergenlik dönemindeki gençlerin etkilenebilecegi bir durum, bu da doğru. Cinsiyetini ve cinselliğini keşif döneminde, karışık hormonal ve zihinsel bir süreçte ilerideki hayatını ciddi şekilde etkileyecek uçlardan daha izole olmalı veya bilinçlenme adımları profesyonel olmalı. Fakat kimseyi sonsuza dek bir cinsel yönelime propaganda ile zorlayamazsiniz veya manipüle ederek elde edebileceginiz bir sonuç değil, çünkü bu zaten sosyalizasyonla edinilen, sonradan aktarılan bir tercih veya kültürleme ürünü değil. Biz bunu anlayamıyoruz, yönetmeyi beceremiyoruz ya da işimize gelmiyor zorla istediğimiz tipolojide ürünler olacaksiniz anlamına geliyor karşıt propaganda. Toplum her halükarda egemen güçlerin standart yakaladığı ürünleridir, farkında olduğunuzu sandığınız tercihler, beğeniler zart zurt ne varsa bir düzeyde kontrol ve yönlendirme gücü barındırıyor (küresel ve bölgesel düzeyde). Ancak artık insanların cinsel yönelimlerini de bir salsalar ya. Cinsel yönelim etkeninden bağımsızca, kamusal alanlarda erotik yakınlaşmayı, dozu kaçan koklaşmalari uzun öpücükleri uygunsuz buluyorum (hem çocuklar için hem de yersiz olması nedeniyle saygısızca, bardaysaniz afiyet olsun)
Mecliste, yandaşlarda vs 50-60 yaşındaki dayıların görüntüleri, haberleri zaman zaman gündem oluyorken bunun bir dayatma meselesi olmadığı ihtimali hiç akliniza gelmez mi? 60 yaşındaki adam cinselliğini kesfetmeye Netflix izlerken karar vererek homoseksuel olmamıştır değil mi veya grup fantezisini küresel yönlendirmeler ile kesfetmemistir umarım ndkxj He bir de kırsal kesimlerde dönen olaylar var gündüz kuşağında hiç eksik kalmayan. Şimdi bunları görmezden geleceksek çok ilginç bir mevzu var.
Biraz daha geçmişe gidelim, bu insanlar Evrim teorisi gibi dev bir teoriyi müfredattan çocukların aklı karışıyor diye çıkarmadı mı? Çocuklara siz mi anlatamiyorsunuz, (olurya çoğu öğretmenin kendisi bile yanlış biliyor çok denk geldim, öğretmenlerimiz bile cahil kalmış veya anlama zorluğu yaşıyor lol) yoksa çocukların sorgulayıp kendi inanç ve görüşlerini oluşturan bireyler olmasını mı istemiyorsunuz?
Bu ülkede düşünen, sorgulayan, kaderini yönetmek isteyen, hak arayan insana tahammül yok. En büyük düşman düşünen insandır. Oysa İslam ne güzel alet ediliyor, üstelik bu dinde öğrenmemenin, okumamanin, atalarının yanlışını körü körüne devam ettirmenin kötülüğünden bahsedilmesine rağmen.
Çelişkilerle doluyuz. Biz homo sapien sapiens olamamışız ki kardeşim maks homo erectus aşaması bu.
12 notes · View notes
mnsrykt · 2 years
Text
"Mü'minler, yaşadıkları çağların zorladığı düşüncelerin etkisi altında kalarak, imanlarıyla en direkt bağlantılardan birini yorumlamaya kalkışamazlar. Evliliği, mobilyanın ortak kullanımından öteye götüremeyen, evliliğin en tabii gereklerinden olan nesil yetiştirmeyi bile dayatma planlara mahkûm eden bir anlayışın sahiplerinin, vahyin saat başı geldiği bir zamanın ve toplumun uygulamalarını tenkit etmesi dikkat çekicidir."
58 notes · View notes
onderkaracay · 1 year
Text
Tumblr media
3 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
Dindarlık, bireyin bir dine veya dini inançlara bağlı olması ve bu inançları yaşamının merkezine koyması durumunu ifade eder. Dindar bir insan, genellikle bir topluluğa ait olma duygusuyla birlikte, kendisini tanrısal veya kutsal bir otoriteye bağlı hisseder. Din, inanç, ibadet ve ritüeller gibi unsurları içeren bir düşünce sistemini ve yaşam tarzını benimser.
Dincilik ise daha sınırlayıcı ve aşırı bir inanç biçimidir. Dinci bir kişi, kendi dini inançlarını diğerlerine dayatma eğilimindedir ve bunu sıklıkla zorlayıcı veya şiddet içeren yöntemlerle yapar. Dincilik, hoşgörüsüzlük, ayrımcılık veya fanatizm gibi negatif özellikleri barındırabilir. Dincilik, genellikle bireyin inancını diğer insanların üzerinde bir baskı aracı olarak kullanma çabasıyla karakterizedir.
Felsefecilerin görüşlerine baktığımızda, dindarlık ve dincilik arasındaki farkı açıklayan birçok yaklaşım mevcuttur. Örneğin, filozof Karl Popper, "açık toplum" kavramını kullanarak, dinciliği totaliterlikle ilişkilendirmiş ve buna karşı dindarlığı hoşgörü ve çoğulculuk değerleriyle uyumlu olarak değerlendirmiştir.
Diğer bir örnek olarak, filozof Ludwig Wittgenstein, dil oyunları teorisini kullanarak dindarlığı ve dinciliği farklı kategorilere ayırmıştır. Ona göre, dindarlık, kişisel bir inanç sistemiyle uyumlu olarak yaşama ve anlam bulma çabasıdır. Dincilik ise belirli bir inanç sisteminin diğerlerine zorla kabul ettirilmesi veya dayatılmasıdır.
Bu örnekler, dindarlık ve dincilik arasındaki ayrımı göstermektedir. Dindarlık, bireyin özgür iradesiyle seçtiği inançları ve değerleri yaşamasını ifade ederken, dincilik ise inançları diğer insanlara dayatma veya zorlama eğilimindedir.
Sonuç olarak, felsefecilerin farklı görüşleri ışığında, dindarlık ve dincilik arasındaki farkı çeşitli açılardan analiz edebiliriz. Bu analizler, insanların inançlarını nasıl yaşadıkları ve diğer insanlara nasıl yaklaştıkları konusunda derinlemesine bir anlayış sağlayabilir.
7 notes · View notes
61oflu2 · 1 year
Text
Tumblr media
Akp kendisiyle rakip olmuş gibi,seçime giriyor görüntüsü var.
Aslında Türk milletine seçenek sunulmuyor,dayatma yapılıyor.
#seçim #Cumhurbaşkanlığı #Akp #Chp #İYİ parti #Mhp #Zafer Partisi Memleket Partisi
6 notes · View notes
safasamsa · 1 year
Text
Bu konu hakkında son kez konuşacağım. Karşısına kim çıkarsa çıksın oy veririz ortamı oluştuğu için hazıra konan dayatmacıların kazanması halinde mevcut hükümetten farkı olmayacaktır. Millete dayatma yapılmaz. Halk kimi istiyorsa o Cumhurbaşkanı olur. Demokrasi böyledir.
12 notes · View notes
zkyvaelmira · 1 year
Text
Aşkı dayatma çabası aşkta nefreti,dini dayatma çabası dinden nefreti doğurur.(c)
5 notes · View notes
benmisim · 1 year
Text
inanır mısın, hiç umurumda değil. bana bugünlerde neyi düşünmem ve neyi konuşmam gerektiğinin dayatılışı falan hiç umurumda değil. konuşanlar, herkes, böyle bir dayatma altında gibi ve bu çok tiksinç ya. ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?!?! otantiklikten uzak, entrylerin, tivitlerin, reels videolarının, yani kaynak:götüm’ün gölgesinde düşünülmüş, konuşulmuş her şey. her şey aynı, her şey bozuk plak gibi, ezber, sıkıcı, gereksiz ve tiksinç. kimsenin iki soru öteye taşıyamayacağı bir fikri olmadığı halde konuşmak zorunda hissederek konuşmasından doğan ağız birlikleri beni çok darlıyo. 
5 notes · View notes