#dünyayı arzulamak
Explore tagged Tumblr posts
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/3a5b23043763ec5b9bcbccfa8bff4cfa/8861b4b82154d992-2f/s540x810/0e9536f7a49bf3c2d46782b8dc42f52640caaecf.jpg)
Zahidlerin en büyük övüncü, Kur’ân-ı Kerim'de zühdün ilim sahiplerine izafe edilmesidir. Kârun gayet süslü bir şekilde ata binip dışarı çıktığında, onu gören herkes "keşke ben de böyle olsaydım" demişti. Ayet-i kerimede bu temenni şöyle kınanır:
"Kârun ihtişamla kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler, 'keşke Kârun'a verilen gibi bizim de olsaydı. Şüphesiz o büyük servet sahibidir' dediler. Kendilerine ilim verilenler ise şöyle dediler: 'Yazıklar olsun size! İman edip sâlih amel yapanlar için Allah'ın vereceği mükâfat daha hayırlıdır. Ona da ancak sabredenler kavuşur." (Kasas 79-80)
Bunun için," Dünyada kırk gün zâhid olanın kalbine hikmet çeşmeleri açılır." denilmiştir.
Bir hadiste şöyle buyrulmuştur: "Allah'ın seni sevmesini istiyorsan dünyadan gönlünü çek!" (İbn Mâce, Zühd, 1; Hâkim, el-Müstedrek, 4/313)
|Kimyâ-yı Saâdet - İmam Gâzâlî (rah.)
#dünya#zühd#dünyadan gönl��nü çek#dünyalıklar#dünyaya kapılmak#dünyayı arzulamak#nasihatler#tasavvuf#ariflerden öğütler#islam#mümin#iman
13 notes
·
View notes
Text
Ne kadar komik her şey, bedenleriniz bu kadar ucuzlaşmışken düşüncelerinizin fahişliği.. Bir karşılık bulamadan yitip giden onlarca fikir.. Yazık! Ne kadar yazık ettik gençliğimize. Olabileceklerimizdense hep günü atlatmayı; yatağımızı, ceplerimizi, kafamızı değersiz şeylerle doldurmayı seçerek yazık ettik kendimize. Ben ki parçalamak istedim bu dünyayı, yakmak istedim gökyüzünü, boğmak istedim hepinizi aptal takıntılarınızda. Gel gör ki ne dünya paramparça ne gökyüzü alevler içerisinde, ne de siz son nefesinizi veriyorsunuz ellerimde. Biz ki hep bir fikirden ibaret kaldık, biz ki asla cesaret edemedik hayallerimizdeki gibi olmaya. Ama sen.. Senin gözlerinde buldum o cesareti, seni arzulamak bağladı beni hayallerime. Madem yitip gideceğim bu karmaşanın içerisinde. Yanmalı gökyüzü aydınlanmalı gece.
1 note
·
View note
Photo
...Dünyayı arayanlar ne kadar mahrumdurlar ki, dünyanın en tatlısını, en güzelini tatmadan bu hayattan çıkıp gidiyorlar.
Mu'az Bin Cebel Hazretleri sordu? , Ve içindeki en tatlı ve en keyifli şey nedir?
Dediler, "Allah'ı sevmek ve (O'na ibadet etmekle) teselli bulmak, O'na kavuşmayı arzulamak, O'nu anmaktan ve taat etmekten zevk ve hoşnutluk duymak."
7 notes
·
View notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/7fc74cef19e42718009d02c10de23954/e44adc7ad02eed26-e3/s540x810/301aad779f87f0933557bb91be2b8ce896bb8db8.jpg)
yutkunamadım ama tüküremedim de. gırtlağımda kaldı öylece. benim anlatabilmeye gücümün olmadığı şeylerin gerçekleşme evresinde utanç duygusunun bulunmayışı, yükün omzumdaki hacmini arttırdı. izlemekle yetindim, olduğum yerde, öylece. duyuyordum ama dinlemiyordum. bende olmuştum artık. bir evdeki yan oda olmuştum. kanepe olmuştum. koltuk. insan. böyle bir şeymiş insan olmak. olabilmek. kafa sallamak demekmiş. bol bol yanaklarını açmak iki köşeye. inandırıcı olsun diye detaylarına düşmek gülümsemenin. gözlerini kısmak bazen. ama yummamak asla. olmak demek, uyum sağlamak demekmiş. aynı boktan şarkıları dinlemek. aynı boktan zevkler edinmek. hobilerini havalı şeylerden yapmak. kolayca unutmak bazen. unutmasan da unutmuş gibi davranmak. üstün görmek kendini. aynaya bakınca sahtekarla karşılaşmak. çıkarların uğruna her şeyi feda edebilmek. yalanlar söylemek. arzulamak. canı değil, teni. kaçmak bazen ama hiç kaçmamış gibi görünmek. hiç ağlamamış olmak, ağladığında bunu havalı kılmak. böyleymiş olmak. olabilmek. istemediğin yerlerde bulunmak. istenmediğin yerleri aşağılamak. silmek dünü. ve sikmek bugünü. yastık yorgan ıslandıysa eğer inan terdendir, gece efsaneydi demek. bunlar havalı çünkü burada. kavga etmek demekmiş. tanınmak. saygı, korkuyla eşdeğermiş. oysa sevgi kurtaracaktı dünyayı sözde. sözler hep fotoğrafların açıklamasıymış. iki bacak arasındaymış sevgi. bu kurtaracakmış dünyayı ve herkes süper kahraman olmak istermiş.
ben tamamen olamadım. duydum ve dinlemedim ama ötesine geçemedim hiç. uyum sağlayamadım. yalandan gülümsemeler edindim evet. çok iyi tasarladım hatta bunu. fakat uyum sağlamak için değil. ‘’nasılsın?’’ sorusuna vereceğim cevaptan çekindiğimden. ben tamamen olamadım. bu dünyaya ait olamadım hiç. hiç sevemedim. hissetmedim varlığını. belki o da hissettirmek istemedi. bilmiyorum. olsun. zaten birhan hep söylerdi. ‘’yerini yadırgayan eşyalar gibiydim ya ben hep.’’
1 note
·
View note
Text
Gece efendi
Gökte kanatlarını çarpan bir cennet kuşuyum. Çölde vahasını bulmuş bir akbabayım. Kimi zaman yiyeceğim leş için kimi zaman sadece dans etmek için kanatlarımı açarım. Dünyayı gezdim. Şu altın kumlu çölden haberim var. Şu ırmakların geçtiği yeşil ormanlardan haberim var.
Kendimle bile konuşmaktan kaçalı çok zaman oldu. Orada burada kanatlarımı arkadaşlarıma bıraktım. Onlar ki konuştuklarının ne olduğunu bilmeyenler beni şu suskunluğa hapsedenlerdir. Hapsettikleri için en ufak pişmanlık duymadıkları gibi kendilerini doğru yolda görmektedirler. O yüzden şu kara topraktan başka dostum yoktur.
Ey gece söyle bana hece hece bu bahtsız bedevi ruhum kaybetmeye mahkum mudur? Kendimi kaybederken, arzulamak için yeni bir bilmeceyi şurada öpüşen sevgilileri ve onların çevresinde dans ederek uçan kuşları hayal ederek daha çok sevgi peşinde koşmamı ve daha çok kaybetmeye mahkum olmamı mı istersin?
Bilirsiniz ki sevdiğim ölmüştür. Ve ben bütün sevgililerimi arar olmuşumdur. Öldüğünü söylemek bile beni öldüğünü ilk öğrendiğim güne götürüyor ve ben her an o ilk gün ki acıyı tekrar tekrar ve tekrar yaşıyorum. Bu uzun ve makus yası size şöyle tarif etmek isterim ben ki şu sarmaşık çiçeklerden yaptığım altın bahçelerimin arasına koyduğum aynalarla gemimde kendimi izlerken bir anda bütün aynaların kırılması sonucu kendimi kırılmış görmekteyim. İşte bu kırılganlığa gözlerimin alışmasını beklersiniz fakat alışmak yerine gözlerini tamamen kapatmayı tercih etti. Anlıyorum ki bu sizin için yeterli bir açıklama değil. Kör bırakılmak istenmedim süründürülmek istendim. Ve ben o yarı görmenin içinde bu dünyaya karşı oluşan mide bulantımla birlikte ta ki dostum kara toprağın beni bir gün yanına alacağına emin oluncaya dek kendimle bile konuşamaz haldeydim. Artık eminim ki bu sonsuz yaşamımın bir sonu vardır. O meşhur kütüphanenizde en nadide parçası olmak her gün bir başkası tarafından ölümsüzlük lanetiyle okunmak ve bu nefretin bir parçası olmak beni oldukça üzmektedir. Ama bilirim ki bu tozlu sayfalara girmek isteyenler, çıkmak isteyenlerle aynı kişilerdir. Beni seven ne kadar insan varsa öncesinde benden nefret ettikleri içindir. Aynı şekilde ben de ne kadar seviyorsam o kadar nefret ediyorum kendimden. Ama bu kaybettiğim sevginin ardından uzunca süren yas sürecimin sonucudur.
Eskiden çok eskiden herkesi sevdiğim gibi kendimi severdim. Şimdi bu nefret duygusu beni büsbütün sardı. Hayır eskisi gibi kendime acı çektirmeyeceğim. Fakat bu mümkün değil işte. Mümkün olması için susmam ve bir daha konuşmamam gerekli. Söyle gece var mı bunda bir bilmece?
Sevgili Gece sevgilimi kaybetmemin sonunda oluşan bu uzun süredir beni saran duygu kısaca söylemek gerekirse kaybetmeye duyduğum nefret, sevgilimi kara topraktan çıkartıp kanlı canlı yanımda olmasından bana daha büyük bir haz vermektedir. Fakat bu yine de sevdiğimi yanımda görmek istemediğim anlamına gelmez değil mi Gece? Ölmeden önce son bir kez daha görmezsem hiçbir şey yapamam. Ve bu beni burada bu dünyada sevebileceğim her şeyden nefret etmeye iten yegane şeydir. İntikam alma duygum nefretimle birlikte beni sardı.
İnsan bir gece içinde tek bir rüya görmeyeceği için tek bir duygu yaşamaz. Fakat yine de insan rüyasını beğenmeyip uyanabilir. İşte ben bu rüyadan bir türlü uyanamıyorum Gece. Bu sevdiğimin başka bir dünyaya gittiği fikrine alışamıyorum ve gözlerimi açmam veya kapatmam durumu değiştirmiyor. Susmam veya konuşmam bir şey değiştirmiyor. Acı ya da haz duymam bile beni mutlu edemiyor. Söyle şimdi gece ben ne yapacağım?
https://www.youtube.com/watch?v=51fmvI6VMhk
2 notes
·
View notes
Text
Eskiden masal gibi bir dünyayı isterdim hep. Sonraları tabi bu değişti anladım ki bu dünya o dünya değilmiş . Önceleri kabullenmek çok zor geliyordu ama sonra daha iyi anladım ki masal gibi bir dünyayı arzulamak bencillikten başka bişey değilmiş . Çünkü ilkeleri olan bir insanın öyle hayalleri olmazmış . Devrimciler eylemciler gibi insanları araştırdım, bu insanlar neden böyle yapıyorlar diye . Araştırırken anladım bu insanların bir amacı bir hedefi vardı hatta başarılı her insanın bir amacı varmış aslında hepsi birer devrimciymis , Fatih Sultan Mehmet , Hezarfen,Steve jops,Jeff bezos, Elon musk ve daha nice nitelikli insan. Anladım ki köşesine sinen korkan insanlari tarih hiçbir zaman umursamazmış. Bunlardan çıkardığım tek ders oldu , korkma,inan ve savaş. Korkak insan hiçbir konuda başarılı olamaz.
0 notes