Tumgik
#cici sözleri
13replik · 2 years
Photo
Tumblr media
cici film sözleri
6 notes · View notes
melissaakoc · 7 years
Text
Çok üzgünüm, o kadar üzgünüm ki koca bir kase cici bebe yiyorum
15 notes · View notes
i-mag-blr · 6 years
Photo
Tumblr media
YABGU NEDİR, YABGU KİME DENİR, YABGU ÖZELLİKLERİ, Türklerde hükümdarlık ünvanlarından. Bilinen ilk Türk hükümdarı Teoman’ın ünvanı Yabgu idi. Hunlar, Göktürkler, Uygurlar, Karahanlılar ve Oğuzlarda Yabgu, “hükümdar”
0 notes
baybaykus · 3 years
Text
🇹🇷 Rifat Serdaroglu...👌
MAFYA ÜRETİM MERKEZİ!
Bademlere “Organize Suç Örgütü” gibiler demiştim, alındılar!
Haklıymışlar! Organize Suç Örgütü deyimi bunların yanında çömez kalırmış!
Sedat Peker adlı Mafya elemanı, bas-bas bağırıyordu;
“Temiz Süleyman”, “Aslan Süleyman”, “Konuşsana Süslü Sülü”, “Cici Sülü”!
Peker’in seslendiği kişi, CB Erdoğan’ın atadığı T.C İçişleri Bakanı Süleyman Soylu!
Peker kimdi? O da Tayyip Abisi için, CB’nın memleketi Rize’de meydan mitingi yapan eleman! Yani, CB için, miting yapacak kadar yakın biri! (Rize’de Tayyip Bey’in izni olmadan kimse miting yapamaz)
Peker’e, “Koruma Kararı” aldırtıp ona devletin Polisini “Bodyguard” yapan kimdi? Bildiniz! Güvenliğimizden sorumlu Bakan Süleyman Soylu…
Çakıcı Kim?
O da Mafya elemanı. Karısını öldürtmek için başka bir mafya elemanını tetikçi olarak tutan biri!
Yanında poz veren “Devlet” gibi adam kim?
Bildiniz, MHP Genel Başkanı ve CB Erdoğan’ın ortağı, Bahçeli.
Kim kimin arkadaşlığı, ülküdaşlığı ile övünüyor? Çakıcı mı, Devlet Bahçeli ile övünüyor? “Çakıcı benim ülküdaşımdır. Babası da öyleydi” diye övünen MHP Genel Başkanı Bahçeli mi?”
Ağar kim?
Özer Çiller’in postacısı, Susurluk elemanı, Petrolcü, Otel sahibi, Muğla ve on iki İlçesinde Taşıt Muayene İstasyonu, Yalıkavak Marina sahibi, oğlu AKP Milletvekili, CB Erdoğan’ın can dostu.
Tansu Çiller ve Süleyman Soylu ile “Merkez Sağ” oyları AKP’de tutacağız diye kendisini pazarlayan kişi. (Yakında Çiller için konuşurlar)
Kendisini “Ben olmasam Yalıkavak Marinaya mafya çökerdi” diye, devletten üstün gören kişi…
Genelkurmay Başkanının Silivri’de 4 metrekare hücrede kaldığı bu ülkede, Tayyip abisi tarafından “Özel Cezaevinde” tek başına ağırlanan eleman!
Bu Mafya elemanları gibi onlarcası var! Bazıları yurtdışında, çoğu Türkiye’de!
Bu elemanlar, AKP döneminde en rahat ve bereketli dönemlerini yaşıyorlar. Onlardan istenen tek şey Reyiz’e sadık kalmaları. Yeri geldiğinde, sonunda insan öldürmek olan emirleri anında uygulamak!
Bunlar iç içe girmiş, fakat tümü Reyize teslim olmuş illegal örgütler.
Erbakan’ın “Fabrika yapan fabrika” projesi gibi, bunlar da, “Mafya Üreten Merkezler!” MÜM yani. Organize Suç Örgütünün bir tık üstü!
Değerli Okurlar;
Cici Sülü, Peker’in sözleri karşısında darmadağın oldu ya, ona destek olmak için “Halkın Filozofu Bergamus’tan” destek istedim. Bize birkaç Mafya Jargonu göndersin diye! Gönderdi. Ben de bunları Soylu Süleyman’a göndereceğim. Bundan böyle yanıtını ona göre versin. Ezilmesin çocuk!
-Eyy Peker, senin kopardığın fırtına, bizim ancak tozumuzu alır!
-Kısa mesajda 160 karakter var, sende bir tane bile yok!
-Yüz verip adam ettiysek, sıfırla çarpıp hiç etmesini de biliriz!
-Eyy Peker, bizim üç sandığımız var. Çeyiz sandığımız, oy sandığımız bir de adam sandığımız. Sen üçüncüsüsün!
-Eyy Peker, eskiden senin için dünyaları yakardım ama artık senin için kibrit bile yakmam!
Şimdi de benim Peker’den bir isteğim var;
Peker, sen kendine yakışanı yap, herkese yapışanı değil!
15 Temmuz çakma darbesi sırasında, Boğaziçi Köprüsünde kimin adamları para karşılığı sivil halkın üzerine ateş edip çok sayıda insanımızı öldürdü?
Neden oradaki binlerce boş kovanın bir tanesine bile balistik kontrolü yapılmadı?
Yine aynı köprüde, kimin adamları, Türk Askerlerinin kafasını kesti?
Silahsız zavallı askerlerimizi öldüren piçler, hangi milletten idiler?
Cici Sülü’ye de Bayram nasihatimizi verelim ve yazıyı öyle bağlayalım;
Bak Süleyman Soylu;
Siyasetçi olarak dünyanın en yüksek tahtına çıksan da, yine aynı mabadla oturacaksın ve mutlaka aşağı ineceksin. Unutma öküz tahta çıkarsa, öküz padişah olmaz. Olsa olsa saray ahır olur.
Üstelik DOĞRU Parti iktidarında hesap vereceksiniz. Hem de yedi soyunuza kadar…
Sağlık ve başarı dileklerimle 14 Mayıs 2021
Rifat Serdaroğlu
1 note · View note
uravinia · 5 years
Text
Merhaba
Yoruldun değil mi? sürekli aynı yalanları dinlemekten,aynı sözleri duymaktan,aynı insanlarla karşılaşmaktan..
Doğruyu söylemek gerekirse ben bu tarz insanlar yüzünden kendime bir çok kez zarar verdim. 
Dayanmaya çalıştım olmadı, yeni bir hayata başlamaya çalıştım gene olmadı,beni üzenleri hayatımdan çıkarmaya çalıştım olmadı.. 
Ama öğrendim ki iyi olmak istiyorsan kötülüklere katlanacaksın. 
Dayan, kötü günler geçiriyorsun biliyorum ama eminim ki atlatacaksın.
Güzel günleri görmeye az kaldı :) 
Kendine cici bak :) 
-uravinia
2 notes · View notes
nazenderr · 5 years
Text
Tumblr media
Dünden kopup gelen misafirlerim var, ayrı ayrı diyarlardan. Birisi hırçın, biri meraklı, bir diğeri ise şenşakrak içlerinde öyle birisi varki, pek bi masum duruşlu, saf bakışlı... Hayatla henüz tanışmamış belli.. Modern çağlardan atlamamış, taş devrinden çıkmış gelmiş gibi, şimdi sorsam tekerleğin bile ne olduğunu bilmiyordur, kaldımı senden hala diyecek oluyorum susuyorum.. Konuk oluyorlar suratsız bana.. Beni anlamaya çalışıyorlar, boş bakışlarından anlıyorum, beni ne anlayacaklar ne de anlamaya çalışacaklar .. Ah bu yıllar öncesinde tanıdıkları ben değilki, fakat ben hepsine aşinayım, hepsiyle tanışıklıyım. Hepsinin huyunu-suyunu biliyorum.. Mesela şenşakrak olan, böyle bir cilveli işveli haller içerisinde, bilmiyorum zannediyor o tertemiz aşkını, aşkın ona ne yaptığını.. Hırçın olanı hiç sormayın, o hayat kavgasında, biraz arabesk tadı versede sözleri, aslında cıvıl cıvıl birisi.. Meraklı olan soru sormamak için zor tutuyor kendini, zavallı. En sevdiğim saf kız, çok da masum, çok da şaşkın, ilkel, içine kapanık, çok cici bir kız o... Hepsi benimle şuan oturuyoruz birlikte, duymasınlar ama, onların yeri ayrıdır benim yanımda... Böyle arasıra toplanıp geliyorlar işte.. Varsın Ay gece olunca pay etsin yalnızlığı, benim hisseme geçmişten bugüne gelen birileri düştü.. Başım gözüm üstüne...
26 notes · View notes
gajder · 5 years
Text
Hikaye Oku; "Bayan Brill"
Tumblr media
Hikaye Oku; "Bayan Brill" Hikaye; Pırıl pırıl bir gün olmasına karşın –mavi gökyüzü altın rengi ve kocaman ışık benekleriyle bezenmişti, sanki Jardins Publiques’in üzerine beyaz şarap serpiştirilmiş gibi–Bayan Brill kürkünü sırtına aldığına memnundu. En küçük bir esinti yoktu, ama ağzınızı araladığınızda bir bardak buzlu suyu yudumlamak üzereymişsiniz gibi hafif bir serinlik geliyor ve arada sırada nereden geldiği belirsiz bir yaprak düşüyordu gökyüzünden salına salına. Bayan Brill elini kaldırıp kürküne dokundu. Ne kadar cici! Ona yeniden dokunmak çok hoştu. Onu o gün öğleden sonra kutusundan çıkarmış, naftalinlerini silkelemiş, bir güzel fırçaladıktan sonra, ovalayarak o minicik donuk gözlere yeniden hayat vermişti. “Bana neler oluyor?” diyordu hüzünlü minik gözler. Kırmızı yorganın üstünden kendisine yeniden göz ucuyla baktıklarını görmek ne kadar hoştu!… Ne ki, siyah bir nesneden oluşan burun örselenmişti. Nasılsa bir darbe yemiş olmalıydı. Zararı yok –vakti gelince azıcık siyah mühür mumu derdine deva olurdu– ille de gerekirse… Küçük yaramaz! Evet, gerçekten de böyle görüyordu onu. Sol kulağının yanı başında kuyruğunu ısıran küçük yaramaz. Sırtından çıkarıp, kucağına yatırmak, okşamak geldi içinden. Ellerinde, kollarında bir karıncalanma hissettiyse de, yürümekten olmalı diye düşündü. Nefes alırken, göğsünde hafif ve hüzünlü bir şey –hayır, tam olarak hüzünlü değil de– yumuşak bir şey geziniyordu sanki. Öğleden sonra birçok insan kendini dışarıya atmıştı, geçen pazardan çok daha fazla. Bando da geçen pazardan daha yüksek perdeden, daha neşeli çalıyordu. Nedeni, sezonun açılmış olmasıydı. Çünkü bando yıl boyunca her pazar çalmasına karşın, sezon açılmadan hiç böyle olmazdı. Yalnızca yakınlarına çalar gibi çalarlar, dinleyenler arasında hiç yabancı yoksa nasıl çaldıklarını pek umursamazlardı. Hem bugün şef de yeni bir ceket giymemiş miydi? Ceketin yeni olduğundan Bayan Brill’in kuşkusu yoktu. Bando şefi ayağını yere vurup, öttü ötecek bir horoz gibi kollarını çırptı; yeşil çardakta oturan bandocular da gözlerini notalardan ayırmadan yanaklarını şişirerek çalgılarını üflediler. “İncecikten” bir flüt sesi duyuldu –çok hoş!– parlak damlacıklar döküldü birbiri ardı sıra. Bayan Brill, bunun tekrarlanacağını adı gibi biliyordu. Yanılmadı da; hafifçe başını kaldırıp gülümsedi. “Özel” yerini onunla paylaşan yalnızca iki kişi vardı: Ellerini kocaman oymalı bir bastonun üstünde kavuşturmuş, kadife ceketli, efendiden bir yaşlı adam ile işlemeli önlüğünün üstünde bir yün yumağıyla dimdik oturan iri bir yaşlı kadın. Konuşmuyorlardı. Bu da Bayan Brill’in hevesini kursağında bırakıyordu, çünkü konuşmalara kulak kabartmayı sabırsızlıkla beklerdi. Dinlemiyormuş gibi yapıp dinlemekte, kendini bir an için de olsa yanı başında sohbet eden insanların yerine geçirmekte eline kimsenin su dökemeyeceğine inanırdı. Yaşlı çifte yan yan baktı. Belki de birazdan gideceklerdi. Geçen pazar da her zamanki kadar ilginç geçmemişti. Bir İngilizle karısı, adamın kafasında felaket bir hasır şapka, kadının ayaklarında düğmeli potinler. Kadın gözlük takması gerektiğini söyleyip durmuştu; biliyordu, takmak zorundaydı; ama gözlük almak boşunaydı; nasıl olsa kırılacaktı, gözlüğün dayandığı görülmüş şey miydi. Adam ise adeta sabır taşıydı. Önermediği gözlük kalmamıştı – altın çerçevelisinden tutun da, sapları kulaklarınızın arkasına geçirilenlere, burun köprüsünün iç kısmında minik plaketler bulunanlara kadar. Yok, hiçbirini beğendirememişti. “Hepsi de burnumdan aşağıya kayar.” Bayan Brill kadını sarsalamamak için kendini zor tutmuştu. Yaşlı çift bankta hâlâ heykel gibi oturuyordu. Ne yapalım, hem ortalıkta seyredilecek o kadar çok insan vardı ki. Çiftler ve gruplar, çiçek tarhları ve bandonun bulunduğu çardağın önünde piyasa yapıyor, durup konuşuyor, selamlaşıyor, sepetini parmaklığa dayamış olan yaşlı dilenciden bir demet çiçek alıyorlardı. Küçük çocuklar da onların arasında itişip kahkahalar atarak koşuşuyorlardı; çenelerinin altındaki büyük beyaz ipek fiyonklarıyla oğlan çocukları, kadifelere ve dantellere bürünmüş, oyuncak Fransız bebeklerinden farksız kız çocukları. Arada sırada da minik bir bacaksız birden ağaçların altından yalpalayarak ortaya fırlıyor, durup etrafa bakındıktan sonra “pat” diye poposunun üstüne oturuveriyordu; annesi de o saat genç bir tavuk gibi ayaklarını kaldırarak kısa adımlarla fırlıyor, çocuğun imdadına yetişirken zılgıtı vermekten de geri kalmıyordu. Bazıları da banklarda ve yeşil iskemlelerde oturuyorlardı, ama bunlar her pazar gelen hemen hemen aynı insanlardı –Bayan Brill’in hep dikkatini çekmişti– hemen hepsinde bir gariplik vardı. Tuhaf, sessiz, hemen hepsi de yaşlı insanlardı; etraflarına sanki karanlık küçük odalarından –hatta dolaplarından!– az önce çıkıp gelmişler gibi bakınıyorlardı. Çardağın arkasında sarı yaprakları aşağıya eğilmiş ince belli ağaçlar, ağaçların arasından incecik bir çizgi gibi görünen deniz ve mavi göğün ötesinde altın damarlı bulutlar. Bando, bum-ça, bum-ça! trum-trum! bum-ça! diye çalıyordu. O sırada kırmızılı iki genç kız geldi, onları mavili iki genç asker karşıladı, gülüşüp kol kola girdiler gittiler. Başlarında tuhaf hasır şapkalarıyla asık suratlı iki köylü kadın, sevimli boz eşeklerini çeke çeke geçip gözden kayboldu. Donuk bakışlı, solgun yüzlü bir rahibe telaşlı adımlarla geçip uzaklaştı. Çok güzel bir kadın göründü, elindeki menekşe demetini yere düşürünce, küçük bir oğlan arkasından koşup demeti uzattıysa da kadın çiçekleri alıp mikropluymuşlar gibi fırlattı attı. Olur şey değil! Bayan Brill, bu davranışı takdir mi etsin, ayıplasın mı, bilemedi! Bu sefer de ermin şapkalı bir kadınla gri giysili bir adam tam önünde karşılaşmasınlar mı. Adam uzun boylu, sağlam yapılı, kellifelli; kadın ise saçları sarıyken aldığı ermin şapkayı takmış başına. Gel gör ki, artık her şey, saçları, yüzü, hatta gözleri bile o külüstür ermin şapkanın rengini almış; yıkanmış eldivenin içinde dudaklarına dokunmak için havaya kalkan eli sarıya çalınan minik bir pençe. Ah, onu gördüğüne o kadar sevinmişti ki – bayram etmişti! Öğleden sonra rastlaşacaklarını bilmişti sanki. Gittiği yerleri, sahilde nasıl gezindiğini anlatmaya başladı. Çok güzel bir gündü – o da öyle düşünmüyor muydu? Hem, belki o da?… Ama adam başını salladı, bir sigara yaktı, derin bir nefes çekip dumanını ağır ağır kadının yüzüne üfledi ve kadın kıkır kıkır konuşadursun kibriti bir fiskede fırlatıp yürüdü gitti. Ermin şapkalı kadın oracıkta bir başına kalakaldı; yüzünde daha da ışıltılı bir gülümseyiş. Ama bando bile onun neler hissettiğini anlamışçasına daha yumuşak, daha sevecen çalıyor, trampet “Küstah! Küstah!” diye tempo tutup duruyordu. Ne yapacaktı bakalım? Bakalım şimdi ne olacaktı? Bayan Brill’in merakı uzun sürmedi, kadın arkasını döndü, hemen oracıkta başka birini, daha kibar birini görmüş gibi elini kaldırdı ve koşar adım yürüyüp gitti. Bando da yeni bir tempo tutturdu, her zamankinden de daha hızlı, daha neşeli çalmaya başladı; Bayan Brill’in bankında oturan yaşlı çift kalkıp oradan uzaklaştı; müziğe adım uydurmuş, hoplaya zıplaya ilerleyen uzun favorili garip bir ihtiyar yan yana yürüyen dört kıza çarpınca az daha yere devrilecekti. Ah, o kadar büyüleyiciydi ki! O kadar eğleniyordu ki! Burada oturup olan biteni seyretmeye bayılıyordu! Bir oyun gibiydi. Tıpatıp bir oyun gibiydi. Arkadaki göğün boyalı bir dekor olmadığına kim inanabilirdi ki? Ama Bayan Brill, burayı bu kadar heyecan verici kılanın ne olduğunu, ancak küçük kahverengi bir köpek minik bir “sahne” köpeği gibi, uyuşturulmuş minik bir köpek gibi olanca ciddiyetiyle hızlı hızlı gelip sonra ağır ağır oradan uzaklaşınca keşfetti. Buradaki herkes sahnedeydi. Yalnızca seyirci değildiler, yalnızca seyretmiyorlardı; oynuyorlardı da. Onun bile bir rolü vardı ve her pazar buraya geliyordu. Bir pazar gelmese mutlaka farkına varırdı biri; ne de olsa gösterinin bir parçasıydı. Ne tuhaf, daha önce hiç böyle düşünmemişti! Hem, her hafta evden aynı saatte çıkmak için titizlenmesinin de –gösteriye geç kalmamak için– İngilizce öğrencilerine pazar öğleden sonraları ne yaptığını anlatırken kendini bir tuhaf hissetmesinin, utangaçlığa kapılmasının da nedeni bu olsa gerekti. Hiç şaşmamalı! Bayan Brill az kalsın yüksek sesle gülecekti. Sahnedeydi. Haftada dört gün öğleden sonraları bahçede uyurken gazete okuduğu yatalak ihtiyar düştü aklına. Pamuk yastıktaki o güçsüz başa, çukura kaçmış gözlere, açık ağza, havaya dikilmiş burna o kadar alışmıştı ki. Adamcağız ölecek olsa haftalarca farkına varmayabilirdi; umurunda olmazdı. Ama kendisine gazete okuyanın bir oyuncu olduğunu birden anlayıvermişti adam! “Bir oyuncu!” Yaşlı baş hafifçe kalkmış, yaşlı gözlerde iki ışık beneği titreşmişti. “Oyuncu musun sen, bakiim?” Bayan Brill de elindeki gazeteyi sanki orada rolünün sözleri varmış gibi şöyle bir düzeltip, nazikçe, “Evet, ne zamandır oyunculuk yapıyorum,” demişti. Bir süre ara vermiş olan bando yeniden çalmaya başladı. Canlı, neşeli bir parça çalıyorlardı, ama yine de insanı hafifçe ürperten bir şey vardı – nasıl söylemeli? – hüzün değil – yok, hüzün değil – insanda şarkı söyleme isteği uyandıran bir şey. Melodi yükseldi, yükseldi, ışıklandı; Bayan Brill’e az sonra herkes, oradaki herkes şarkı söylemeye başlayacakmış gibi geldi. Gülüşerek birlikte yürüyen gençler başlayacaklar ve onlara kararlı ve yürekli erkek sesleri katılacaktı sanki. Ve sonra kendisi, evet kendisi ve banklardakiler de hep birlikte eşlik edeceklerdi –alçak perdeden, fazla yükselip alçalmadan, harikulade– dokunaklı… Bayan Brill’in gözleri doldu ve bütün oradakilere gülümseyerek baktı. Evet, anlıyoruz, anlıyoruz, diye geçirdi aklından – gerçi onların ne anladıklarını bilmiyordu ya. Tam o sırada bir oğlanla kız gelip daha önce yaşlı çiftin oturduğu yere oturdular. İki dirhem bir çekirdektiler; birbirlerine vurgundular. Esas çocukla esas kız, oğlanın babasının yatından geliyorlardı elbette. Ve hâlâ bir şarkı mırıldanan Bayan Brill o titrek gülümseyişini hiç bozmadan kulak kesildi. “Hayır, şimdi olmaz,” dedi kız. “Burada olmaz, yapamam.” “Neden olmazmış? Bankın öbür ucunda oturan şu salak ihtiyarın yüzünden mi?” diye sordu oğlan. “Ne işi var ki burada – bayılmıyoruz ya ona! Muşmula suratını görmek zorunda mıyız?” “Sen asıl şu kürküne bak, amma komik,” diye kıkırdadı kız. “Aynı kızarmış mezgit gibi.” Oğlan öfke içinde, “Cehenneme kadar yolu var!” diye söylendi. Sonra da, kıza, “Hadi ama, ma petite chère.…”(küçük sevgilim) dedi. “Hayır, burada olmaz,” dedi kız. “Daha olmaz.” Bayan Brill eve dönerken fırından bir dilim ballı kek alırdı. Pazar keyfiydi bu onun. Kek bazen bademli, bazen de bademsiz olurdu. İkisinin arasında büyük fark vardı. Bademli çıkarsa keki eve minik bir hediye, beklenmedik bir sunu gibi götürürdü. Bademli pazarlarda eve kadar zor sabreder, hiç oyalanmadan çaydanlığın altını yakardı. Ama bugün fırının önünden geçip gitti, merdivenleri çıktı, doğruca küçük karanlık odasına –dolaptan farksız odasına– girdi, kırmızı yorganın üstüne oturdu. Uzun süre öyle oturdu. Kürkü çıkardığı kutu yatağın üstünde duruyordu. Kürkün kopçasını çabucak açtı; bakmadı bile, çabucak kutuya koydu kürkü. Ama tam kutunun kapağını kapatıyordu ki, bir şeyin ağladığını duyar gibi oldu. Katherine Mansfield hikaye, hikaye oku, hikaye yaz, düşündüren hikayeler, dünya klasikleri, yanlızlık hikayeleri, Bayan Brill, Katherine Mansfield, https://secmehikayeler.com/ Read the full article
0 notes
olumsuzsozler · 5 years
Photo
Tumblr media
Bugün hala birileri küçücük kız çocuklarına tecavüz ediyorsa, ölen abisinin ya da yine en yakın akrabasının karısı ve kızını kendine helal sayıyorsa, bu ahlaksız geleneklerinin hepsi,  peygamberlerden kalmadır. Muhammed: Dokuz yaşında kız çocucuyla evlendi. Yetmedi, gelini Zeynep ile evlendi. Davut: En yakın adamını öldürtüp karısıyla evlendi. Yusuf: Üvey annesi Züleyha ile evlendi. Ibrahım: Kız kardeşi Sara ile evlendi. Adem: Çocuklarını birbirleriyle evlendirdi. Yine İslamiyetten çok önce yaşamış olan Lut peygamberin iki kızıdan da çocukları oldu. Yani anlayacağınız, cinsiyetinden dolayı sadece ve sadece bir zevk aracı sayılır kadın.
Nalan Türkeli
╚►Sözler Gif Linki:
Tumblr media
Nalan Türkeli Sözleri-3 Öldüre öldüre gerçek susar sanıyorlar. Nalan Türkeli Ne cehennem korkusu ne cennet hayali.  Nalan Türkeli İmam Hatipler, köleci zihniyet yetiştirmenin, en güçlü araçlarından biridir.   Nalan Türkeli Ey Tanrı, neredesin ki sen?  Ey Tanrı cevap ver! Senin hiç çocuğun öldü mü? Nalan Türkeli Meğer özgürlüğün olduğu yerde din, dinin olduğu yerde, özgürlük olmazmış. Nalan Türkeli Yalanlarla sürü yaratıp sürüleri esir alan o din tüccarı iktidarlardır yaşayacak olan!  Nalan Türkeli Din sorgulamayanların üzerinden yürütülen ticari bir müesseseden başka hiçbir şey değildir.   Nalan Türkeli Uygarlık, gök bilimi araştırır. Elektron/ Pozitron çarpıştırır. İslamiyet ise, insanı insana kırdırır.  Nalan Türkeli Kur’an Araplarındır. Kâbe denilen o yapı ise, tamamen ticari amaçla kullanılmak için kutsanmaktadır. Nalan Türkeli Hem güç sahibi olan, hem de intikam almak isteyen bir yaratıcı olabilir mi, bunu bile akıl edemiyorduk.   Nalan Türkeli Hayata dair ilkel ne varsa, o ilkelliği kutsallaştıran kim varsa, neredeyse bütün malzemelerin hepsi burada. Nalan Türkeli Sen, din denilen inancın kıskacında; “Hikmetinden sual olunmaz,” safsatasıyla kandırılırken yok ediliyorsun. Nalan Türkeli Bu karanlık zihniyet, önce kadını sermaye yapıyor. Varlığını günahkâr sayarak, kendi himayesine hapsediyor.   Nalan Türkeli Muhammed baktı ki, din denilen şeyin bayağı bir getirisi var,  aynı uyduruk mistik inançlarla, o da kendini kutsal kıldı.  Nalan Türkeli Dinler, insanların varoluşundan milyon yıllar sonra, yine insanlar tarafından yaratılmıştır. Böylelikle, her kavim, bir öncekini taklit etti.  Nalan Türkeli Sen, çaresizliğin adını kader koydukça, o çaresizliğini ilahi takdir sandıkça, insanca yaşamayı cennetten umdukça çoğalacak çaresizlik. Nalan Türkeli Din ve din kitabı asla bir Allah kanunu değil, siyasilerin korkutma aracı olarak kullandığı, yalanlar üzerine kurgulanmış ilkel bir öğretidir. Nalan Türkeli   Yazmak, sanki vicdan kürsüsü gibi bir yer. İnsan yazarken daha adil, daha cesur, daha cömert, daha barışçı, daha özverili, daha ön görülü oluyor.  Nalan Türkeli Nitekim din, aklın bilimin ve sorgulama gücünün olmadığı yerde kök salar. O tarihte, insanlığa ışık tutan, bilimsel düşünen tek bir peygamber yoktur.  Nalan Türkeli Din denilen safsatanın, aç ruhlular tarafından nasıl da maske olarak kullanıldığını. O safsata maskeleri kullananları sorgulamayı!... Çok iyi hatırlıyorum. Nalan Türkeli Taksit taksit aç kalır… Taksit taksit ölür insan… Kiminin karın açlığı, Kiminin göz açlığı… Bana açlıktan öleni göster derler de, Tokluktan yatan mezar var mı bilmezler… Nalan Türkeli İslamın ve tüm dinlerdeki peygamberlerin, aslında ahlakla uzaktan yakından hiç bir alakası yoktur. Arap geleneğinde, kendi öz kızına bile helallenmek normal karşılanır. Nalan Türkeli Vay be. Bu Arap oğlundan bu kadarını da beklemiyorduk. Harbiden de helal olsun. Siyasetle dini ne güzel harmanlamış. Şimdilik yarı dindar, yarı gelenekçi, yarı yenilikçi.  Nalan Türkeli İslam’da o kadar çok tarikatlar cemaatler var ki, sayısını akılda tutmak mümkün değil zaten. En az seksen tarikat var deniliyor. Ama hepsinin ortak noktası, din tüccarlığı. Nalan Türkeli   Bizleri asıl kandıran kimdi? Öldükten sonra cehennem ateşinde yanan kaç günahkâr bu dünyaya tekrar geri gelmişti de, daha ölmeden cehennemi yaşıyorduk yeryüzünde!  Nalan Türkeli Ekmekten, sudan, havadan daha önemli olan din inancının tesiriyle yaşayanlar büyütecek, palazlandıracaktı İktidarı. Sadakayla doyuramadıklarını, ahretle ödüllendiriyorlardı. Nalan Türkeli Kur’a na göre tecavüz, kaza, savaş falan ne varsa hepsi kader. Bu şer ve kötülükler niye bizim gibi ülkelerin kaderi sayılıyor? Gelişmiş ülkelerin niye kaderi değil, bir sorgulayın!  Nalan Türkeli İbrahim peygamber, oğlu İsmail’i kurban edecekken, birden  merhamete gelip yukarılardan koç gönderen Allah, çocuklara hayvanlara  göz diken o sapıklara neden engel olmaz?   Nalan Türkeli Önce biz kadınlar öderiz her şeyin bedelini. Cinsiyetimiz utanılası bir günah tohumu gibi görülür bizim oralarda.  Sokakta kavga eden gençler bile cinsimize sövmeden rahatlayamaz. Nalan Türkeli Devlet okullarında bile, haremlik selamlık anlayışı yayılırken, türban, ana okul çocuklarına kadar cici gösterilmeye çalışılıyor. Bu kız çocukları, ileride toplumdan tamamen men edilecek.   Nalan Türkeli Allah’ın emri diyenlerin yalanlarıdır. Din denilen inancın temeli yalanlarla döşelidir. Akıl ve bilimden uzak, sömürüye şükreden sürüleri bir arada tutmanın en kolay yolu din olmuştur çünkü. Nalan Türkeli Artık, okuduğumuz Üniversitelerde de, (özgürlük) adı altında var olmaları, toplumun laik rejimini tamamen yıkmaktan başka hiç bir amaç taşımıyor. Yani oradakilere vitrin görevi gördürülüyor.   Nalan Türkeli Ağır ağır pasifize edilerek, sosyal, kültürel, ekonomik özgürlüğün bitirilip, topluma kapalı, kimliksiz, tam da istedikleri gibi, sorgulamayan tevekkülcü sürüler yaratmak, kadını tamamen eve hapsetmek.  Nalan Türkeli   İktidar’a oy verebilecekler olanlar, sanki özellikle seçiliyor? Ve ekranlara çıkarılan mağdur aileler üzerinden, milyonlarca insanların inanç duyguları sömürülerek büyük vurgun galiba böyle gerçekleştiriliyordu.  Nalan Türkeli “Ol” dediğinde her istediğinin oluverdiği güç sahibi biri, insanlara niçin tuzak kurar, aciz ve çirkin bir tuzağa niçin tenezzül eder, intikam almak için niçin fırsat kollar, niçin böyle bir kader yazar, düşünemiyorduk.  Nalan Türkeli Asıl hedef, Laik demokrat cumhuriyetin yıkılıp, İslami bir rejimin kurulmak istenmesiydi. Bunlar, emperyalizmin görevlendirildiği aktörlerdi sadece. Cumhuriyetle birlikte, çağdaşlığın, bilimin ve aklın düşmanıydılar. Nalan Türkeli Yine sudan sebeplerle, kadının kadına muhalif olduğu gerçeği köle kılar kadını, asıl. Kadının kadına karşı olduğu o ürkütücü, saldırgan iradesiz tutumu karşısında, etten kemikten olan hangi insan meta sanmaz, kadını!  Nalan Türkeli İktidar, toplumda öne çıkmış ünlü isimleri model olarak kullanıyor, yine onlar aracılıyla yaratıyordu, ezberci toplumu. Toplumun cahil ve çaresiz kesiminin düşünebilme yetkisi, biraz da onlar aracılığıyla alınıyordu ellerinden. Nalan Türkeli Kutsal denilen kitapların içinde bulunan akıl dışı söylemleri eleştirmeyi hakaret olarak görenler, sorgulamaktan aciz ve özgür iradesi olmayan kimliksizlerdir. Var olan ezici sistemin kölesi olarak yaşayıp, köle olarak ölenlerdir ne yazık ki.     Nalan Türkeli Toplum ve mahalle baskısı yetmez, bir de koca ezer ev içinde. Üstünlük, hep erkeğindir. Patronuna kızan koca, acısını da bizden çıkarır. Her küfür, her sövgü, biz kadınları aşağılar. İlk görevimiz, doğurmak, çocuk bakmak, yemek pişirmek, temizlik yapmaktır.  Nalan Türkeli Hâlbuki İslamiyet’ten çoook önceleri vardır bilim düşünürleri. Bugün yaşanılır bir dünya inşa edilmişse, onların da bilime ve aydınlığa sundukları katkıları sayesindedir. (Din sorgulanmaz) safsatasından kurtulmayan toplumlar, çağın gerisinde yaşamaya mahkûmdur.  Nalan Türkeli Bugün hala birileri küçücük kız çocuklarına tecavüz ediyorsa, ölen abisinin ya da yine en yakın akrabasının karısı ve kızını kendine helal sayıyorsa, bu ahlaksız geleneklerinin hepsi,  peygamberlerden kalmadır. Muhammed: Dokuz yaşında kız çocucuyla evlendi. Yetmedi, gelini Zeynep ile evlendi. Davut: En yakın adamını öldürtüp karısıyla evlendi. Yusuf: Üvey annesi Züleyha ile evlendi. Ibrahım: Kız kardeşi Sara ile evlendi. Adem: Çocuklarını birbirleriyle evlendirdi. Yine İslamiyetten çok önce yaşamış olan Lut peygamberin iki kızıdan da çocukları oldu. Yani anlayacağınız, cinsiyetinden dolayı sadece ve sadece bir zevk aracı sayılır kadın. Nalan Türkeli
youtube
.............................................. ╚►Facebook: https://www.facebook.com/Pusulasoz ╚►Tumblr: http://pusulasozler.tumblr.com/ ╚►Twitter: https://twitter.com/pusula1sozler ╚►Twitter: https://twitter.com/SozlerOlumsuz ╚►Pinterest: https://tr.pinterest.com/szler/ ╚►Site arşiv: https://pusulasozler.tr.gg/ ╚► https://www.youtube.com/channel/UCAX5hFduX25sE6MAETi9raw ╚►Sözler Gif: https://i.hizliresim.com/LlqY40.gif ..............................................
0 notes
Text
Cici Kız Alemde - Çelik Erişçi
Cici Kız Alemde – Çelik Erişçi
Vah cici kız, cicili bicili giyinince Sosyeteye gircen mi sandın
Kesmedi di mi memur maaşı seni Alamadın yine cici elbiseleri Gidemedin koleje, öğrenemedin ingilizce Yapamadın kariyer, bulamadın parayı
Sorma be kardeş, paranın gözü körolsun Ben de istemem mi, arabam yatım katım olsun Canıma yetti valla. ama gördüm televizyonda Bi girersem aleme, yırttık şükürler olsun
Herkes kafayı yemiş, okusan ne…
View On WordPress
0 notes
melissaakoc · 7 years
Quote
Oysa daha seninle gecenin bi yarısı soğuk sütle cici bebe yiyecektik, ben bana çok koyma kilo alacağım diye tutturacak sonra da kendine neden çok koydun diye dudak büküp alınacaktım.
Melissa
186 notes · View notes
dogumgunumesajlari · 8 years
Text
en güzel aşk sözleri
Güzel Sözler
en güzel aşk sözleri
Sen beni benim seni sevdigim kadar sev ki ,ben senin beni benim seni sevdigim kadar sevdigini bileyim. Hayallere dalip gitmem ben, Çünkü tek hayalim sensin benim! Hiçbirsey isteyemem ben Çünkü birtek istedigim sensin benim. Sevmiyorum su saatin sesini,akmasin dursun zaman.herseyin bir öncesi ve sonrasi vardir derler ya; YALAN. senden önce vardim belki ama askim senden sonra olmayacagim inan. Ask kaçmaktan çok kovalamak, görmekten çok özlemek, gitmekten çok beklemek, dokunmaktan çok düsünmektir.Ve ask öyledirki nerde imkansiz varsa onu seçer. Gecenin karanliginda, günesin isiginda, Suyun damlasinda, selin coskusunda Kimi yanimdasin kimi rüyamda Ama hep aklimdasin sakin unutma… Sen benim incimdin. parildayan masum güzelliginle seni sarp kayaliklardan tirnaklarimla kazidigim bir istiridyede bulmustum. ve bir daha kaybetmiyeyim diye kalbimin derinliklerine gömdüm. Günesin dogdugu da bir gerçek battigi da… Kalbimin attigi da bir gerçek, günün bittigi de… Ne çikar tüm gerçekleri saysak tek tek. Seni seviyorum, iste o en büyük gerçek… Yedi ayri iklimden yedi çesit ari getirseler yedi çesit ari yedi ayri çiçegi dolassa yedi ayri çiçekten bal yapsa senin kadar tatli olamaz… ”Zira her ne kadar başkaları aksini iddia etse de aşk dediğin bugün var yarın yok cici bir histen ibaret değildir…” ”Sen,sen ol kelimelere fazla takılma.Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir.Aşık dilsiz olur.” Aşkın ilk soluğu mantığın son soluğudur. En sürekli aşk karşılığı olmayan aşktır. Bir delinin seni öpmesine izin ver ,ama bir öpücüğün seni delirtmesine izin verme İnsanlar hep birilerinin peşinden koşarlar, ama dönüpte kendi peşlerinden koşanlara hiç bakmazlar Nice insanlar gördüm kalpleri bomboş ama mutlu, çok az insanlar gördüm kalpleri sevgiyle dolu ama aşk ateşiyle yanıp kavrulan, hüzünlü ve mutsuz! Ben seni unutmak için sevseydim sana olan tutkunluğumu kalbime değil günesin çıktığı zaman kaybolan buğulu camlara yazardım Gökyüzündeki bütün yıldızları toplasan bir tek sen etmez, fakat bir tek sen hepsine bedelsin. Aşk Çoraba Benzer ; Çifttir ve birbirine uymalıdır Sen benim hayatımda olduğun sürece, ne sen kimseye rakip ne de kimse sana rakipti..Çünkü sen benim için daima tektin Eğer geceler seni düşündüğüm kadar uzun olsaydı asla sabah olmazdı… Sen gözlerimde bir damla yas olsaydın seni kaybetmemek için ömür boyu ağlamazdım!!! Aşkımızın suya düşeceğini bilseydim , balık olurdum Hayatta üç şeyi sevdim. Seni, Kalbimi, Ümit Etmeyi. Seni sevdim, sensin diye. Kalbimi sevdim, seni sevdi diye. Ümit etmeyi sevdim, belki seversin diye. Seni Sevdiğim kadar ibadet etseydim ; cennette köşküm olurdu… Rüzgarın kemanini çaldığı ve damlaların pencerene vurduğu bir gecede yatağına uzanıp hayalini kurduğun ve keşke dediğin tüm güzellikler senin olsun… Tek başıma değilim ben ve ümitsiz aşkım var GECEYE İNAT GÜN AĞARMAKTA, AĞACA İNAT DAL ÇOĞALMAKTA,ÖLÜME İNAT İNSANLAR ÇOĞALMAKTA, BENSE SANA İNAT SENİ SEVMEKTEYİM İNAT BU YA HEPTE SEVECEĞİM… RÜZGAR ALABİLDİĞİNE HIRÇIN, YAĞMUR ALABİLDİĞİNE İNATÇI ,YÜREĞİN İSE ONLARA İNAT SANKİ BİR LİMAN… TIPKI GÖZLERİNDEKİ HUZUR GİBİ… Böyle basit bir dünyada sen benim için çok özelsin AŞK:GÜLÜ DİKENİYLE AVUÇLAMAYA BENZER. ELLERİN KAN İÇİNDE KALIR AMA DİKENLERİN HESABINI GÜLDEN SORAMAZSIN….. Eğer aşkta güzel bir an varsa oda başkalarını baştan çıkartan o yüreğin benim için kan ağladığı zamandır. Ne insanlar tanıdım yıldızlar gibiydiler. hepsi göklerdeydi parlıyordu. ama ben seni güneşi seçtim. bir güneş için bin yıldızdan vazgeçtim… Nasıl ki uzaktaki yıldız parlak gelirse insana,uzakta olduğun için tutkunum sana! hani en güzel aşklar imkansız gelir ya insana, imkansız olduğun için tutkunum sana Aşk bir su damlası olsaydı okyanusları, bir yaprak olsaydı bütün ormanları, bir yıldız olsaydı tüm kainatı sana vermek isterdim. Ama, sadece seni seven kalbimi verebiliyorum… Seni sevdiğim kadar yaşasaydım; ölümsüzlüğün adını aşk koyardım… Önce düştüğümde kalkmayı,sonra aleve dokunduğumda acıyı,sevmeyi öğrendim,sevilmeyi. her şeyi öğrendim de yalnız seni unutmayı öğrenemedim .! Bir gül olmak isterdim neden mi? beni koparıp kokladığında vücudunun derinliklerine girip bir daha oradan çıkmamak için Hayata niye geldim diye düşünmeye başlamıştım 19umdan sonra seninle tanışınca anladım dünyaya geliş sebebimi.. BEN SENİNLE SONSUZDAN GELEN İKİ IŞIN OLUP İNCE KENARLI MERCEĞİN ODAK NOKTASINDAN KESİŞEBİLME İHTİMALİNİ SEVDİM SESİNE MEVSİMLERİN EĞİLDİĞİ, GÖZLERİNE BAHARIN AĞLADIĞI,AĞLAR GİBİ GÜLMENİ,DOKUNUŞLAR GÜLECEK GİBİ DURAN YÜZÜNÜ ÖZLEDİM.. ACI VE HÜZÜN BİR YILDIZ KADAR UZAK, MUTLULUK GÖZBEBEĞİN KADAR YAKIN OLSUN. UMUTLARIN GERÇEK, GERÇEKLERİN MUTLULUK, MUTLULUKLARIN SONSUZ OLSUN.. DÜNDE, BUGÜNDE, YARINDA, YÜREĞİN KADAR YANINDAYIM. KENDİNİ YALNIZ HİSSETTİĞİNDE ELİNİ KALBİNE KOY; BEN HEP ORDAYIM Sen sahra çöllerinde bir gül olsan seni kurutmamak için göz yaşlarımla sulardım seni AŞK BİTTİKTEN SONRA ARKADAŞ KALALIM DEDİLER.. GÜLE BAŞKA İSİM VERSEN DEĞİŞİK KOKAR MI ??? VE TANRI İNSANLARA SEVMEYİ ÖĞRETTİ İNSANLARDA BİRBİRLERİNE ACI ÇEKTİRMEYİ AY IŞIĞININ AYDINLATTIĞI BİR KUMSALA KÜÇÜK BİR DAL PARÇASIYLA SENİ SEVİYORUM YAZMAK İSTERDİM AMA SEN HIRÇIN BİR DALGA OLUP SİLERSİN DİYE YAZMAKTAN KORKTUM ALIP KIRSALAR KALEMİMİ KANIMLA YAZARIM SENİ SEVDİĞİMİ En büyük okyanusta bir su damlası olmak, uçsuz bucaksız sahilde bir kum tanesi olmak ama en önemlisi milyonlarca insanın içinden senin sevgilin olmak… Her yağmur damlası seni seviyorum demek olsaydı her yeri sel götürürdü… KÜL OLMUŞ ATEŞ YANAR MI? BUZ TUTMUŞ SU AKAR MI? BU GÖZLER SENİ SEVDİ BAŞKASINA BAKAR MI Bir yudum mutluluk, Peşinden koşuyorum, ne olacak halim bilmiyorum, Sevmişim seni bir kere, Doyamadan gidiyorum … Eller bana kalpsizsin diyorlar, doğru çünkü kalbimin sende olduğunu bilmiyorlar!!! Benim için Hayat Sen, Nefes Sensin bebeğim. Aşkın nedemek olduğunu bilen tek insansın seni bu yüzden seviyorum Eğer Dünyada Aşk Olmasaydı Kimsede Acıma Vicdan Duygusu Olmazdı. Bir gülüşüne Bu Hayatımı feda Ederim . Tut Elimden Aşkım Cesaretin Varmı Bakalım öLüm benim diğer adım.. Her sabah otururum deniz kenarina,Dalgali gene deniz su alaca aydinlikta,Gene dusundum seni onca dert arasinda,Caresizligim sen,Hasretim sen,Sevdamda yine sensin, sen,Care degil bilirim gozyaslarim,Care degil hep seni beklemek, Olsun genede ben beklerim Seni her özlediğimde kalbime bir yıldız çiziyorum. Seni ne kadar mı özledim? Artık kalbimde bir gökyüzüm var. Çünkü seni seviyorum. Duyuyorum sana dokunmanın ezikliğini ve düşünüyorum aşık olmanın rezilliğini inan yanındayken çekiyorum en çok hasretini!! Yıllardır sevgimin öyle çok muhafızı ve öyle çok düşmanı oldu ki inan ben seninle onları aştım. Ve inan ki seni seviyor olmak bile büyük bir nimet benim için Nasıl doldurduysan hayatımı varlığınla, Ben de yazmak isterim adımı defalarca Dudaklarımla dudaklarına.. Bir gül olmak isterdim! Neden mi? Beni koparıp kokladığında vücudunun derinliklerine girip bir daha oradan çıkmamak için? Hani gözler vardır sözleri anlatır, hani sözler vardır gözleri anlatır, bir de aşk vardır seni anlatır… Uykudan uyanınca insanı uyandığına pişman eden, geri dönmek isteyip de dönemeyince çaresizlikten delirten, hayatta bir defa görülebilen harika bir rüyasın!.. Ağırdır sevmelerim her yürek taşıyamaz, büyüktür umutlarım her omuz kaldıramaz, her şey olur da şu kalbim, bir tek sensiz olamaz. Mürekkepten denizler, kağıttan gemiler yaptım. Sonra ismini her yere yazdım. İsmini yazınca seni sevdiğimi sandın, ben seni sevmedim sana taptım!.. Seni her düşündüğümde kalbime bir yıldız çiziyorum. Benim şimdi kaç yıldızım var biliyor musun? Benim artık bir gökyüzüm var.. Bugün her zamankinden farklı bir şey yapayım dedim olmadı yine sana defalarca aşık olup seni düşündüm… Yedi ayrı iklimden yedi çeşit arı getirseler yedi çeşit arı yedi ayrı çiçeği dolaşsa yedi ayrı çiçekten bal yapsa senin kadar tatlı olamaz… Ben seni dün sevmedim çünkü dün geride kaldı, ben seni bugün de sevmeyeceğim çünkü bugün de bitecek; ben seni yarın seveceğim çünkü yarınlar hiç bitmeyecek!
kapak-sozler.blogspot.com
1 note · View note
uyurucar · 4 years
Text
başlıklar birkaç kelimeyle özetlenebilecek gereksiz laflar içindir
güzel insanlık. cici insanlık. seviyorum seni. balık hafızan tanrının hediyesi gibi. bu küçük ben ölüm korkusuyla kıvranıyordu, bugün hayatın götüne tekmeyi basar. bunu ona sağlayan her detayınsa götünü öper... güzel insanlık. cici insanlık.
her gün onlarca işlenen cinayeti aklında tutsan, unutmasan; söylenen sözleri aklında tutsan –bil ki her biri bir sonraki gün yalan çıktı- sorgulasan;  vahşetin resmini aklından çizebilsen varlığını sorgulamaz mısın? güzel insanlık. cici insanlık. sorgularsın ya. ben var mıyım. varlık nedir. aptal filozoflar hayatlarını sorularla harcarlar. kendilerini –insan ırkından bahsediyorum- bir adım ileri götürmek için o küçük değersiz sandıkları hayatlarını –gerçekten değersiz, sadece değerli olduğu yanılgısına düşmeleri gerekirdi- heba ederler. insanlık da topyekün böyle mi yapmalıydı? insanlık bir düşünce adamı gibi ölür müydü, insanlığın sonrası var mıydı. bir filozof öldüğünde sonrası yine bir filozofsa, insanlığın sonrası da yine insanlıktır: filozof başka filozof, insanlık başka insanlık. hayır, inanmıyorum. kendini ileri götüreceğine inanmıyorum. küçük sivilcelerine rağmen insanlık karşımda “nasıl daha iyi olurum-yaparım” diye düşünen bir düşünce adamından çok “nasıl daha uzun yaşarım, daha iyi satarım, daha iyi yolarım, daha kısa yola saparım” diye düşünen bir adi gibi karşımda sırıtıyor. kısa hafızasıyla kayıplarını bakkal defterine yazıyor, ve daha şerefsiz olmanın yollarını arıyor. kayıplarını unuttukça kendini daha zengin, daha uzun ömürlü sanıyor ve gün geçtikçe daha şerefsiz, daha samimiyetsiz daha cüretkar bir gülüşe sahip oluyor. bilemiyorum, yok olacak demesem sırıtmaktan yüzünün yırtılıp öleceğini düşünürüm. yine de bir süredir sahip olduğum düşüncelere yanlış yapmak istemiyorum. evet, yok olacak. evet.  kayıpları o saymasa bir sayan olacak ve bir gün gelip tuttuğu ak pak defteriyle beraber hesap soracak. aptal bakışlarla karşısında duran şeyin yüzüne defteriyle değil –kirlenmesini istemez- ayağının tabanıyla vuracak. ayak tozunu tattıracak, gerekirse yutturacak. darmadağın edecek, yıkacak, yok edecek. evet; gelecek, gelecek ki, umarım bu şerefsiz daha fazla sırıtmadan gelecek. ve ben de haklı çıktım diye övüneceğim –bu benim hoşçakal hediyem olacak-mutlu gideceğim.
0 notes
Text
CİCİ OTO KİRALAMA
Tumblr media
Metropol şehir İstanbul'da yaklaşık yedi senedir, son sürat büyümeye ve gelişmeye devam eden Cici Oto Kiralama şirketimiz, sizlere daha yakın olabilmek için merkezi yerleşke olan Avcılar'da öncelikle hızlı hizmetler sunmaktayız. Bu hızlı hizmet ne anlama mı geliyor? Hemen açıklayalım. Örneğin; bir hastanızı bir şehirden başka bir şehre sarsmadan götürmek  istiyorsunuz, bunun için yapmanız gereken yegane şey bizi aramak olacaktır. İddia ediyoruz! İstanbul'da Avcılar Oto Kiralama olarak kendi firmamız olduğu için değil gerçekten kaliteli işler yaptığımız için bu sözleri söylüyoruz.   Gelin sizlere biraz da hizmetlerimizden bahsedelim. Taşeron firmaya ait hiçbir kiralık aracımız bulunmamaktadır. Tüm araçlar firmamıza aittir. Bu ne demek biraz açalım. Bütün araçlarımızın bakımları ile kendimiz bizzat ilgilenmekte ve alakadar olmaktayız.   Sevgililer günü, düğün, nişan ve aklınıza gelebilecek daha nice özel günleriniz için sizlere gösterebileceğimiz çeşitli araçlarımız filomuzda bulunmaktadır. Bu tatlı günler için ihtiyacınız olan araçlara Avcılar oto kiralama firmamızın sitesinden ulaşabilir ve tercihlerinizi yapabilirsiniz.   İyi günler dileriz. Read the full article
0 notes
ahu-kaya-blog · 6 years
Text
Ayrılık Sözleri
Kaynak : https://is.gd/ZTTJ4F #AyrılıkSözleri #ÖzlüSözler Ayrılık Sözleri EN ANLAMLl AYRlLlK SÖZLERİ Manşet: Lades bitti cici kız, artık aklımda değilsin. Birini yitirmek istiyorsanız onu fazlaca sevin yeter. Süre değilmiş gideni geri getiren, aslına bakarsak zamanmış, var olanı götürmüş olan. Ayrılık dilinden ne olur sanki sen gittin ellere ben de ö...
0 notes
cicibebektvtr · 7 years
Video
youtube
Merhaba Çocuklar, Hepinize Cici Bebek TV 'den kucak dolusu selamlar, bugün sizlere Kare Takımı Kuti Aypa Rupi Enda ve Niloya ile Parmak Ailesi Şarkısı - Çocuk Şarkıları Animasyonu hazırladık umarım beğenirsiniz.. Parmak Ailesi - Çocuk Şarkısı Sözleri Baba Parmak Baba Parmak neredesin? Buradayım buradayım. İşte buradayım. Anne Parmak Anne neredesin? Buradayım buradayım. İşte buradayım. Ağabey Parmak Ağabey Parmak neredesin? Buradayım buradayım. İşte buradayım. Abla Parmak Abla Parmak neredesin? Buradayım buradayım. İşte buradayım. Bebek Parmak Bebek Parmak neredesin? Buradayım buradayım. İşte buradayım. Yeni Videolarımızı Kaçırmamak için Kanalımıza Abone Olmayı Unutmayınız : ► https://goo.gl/cejowK Kanalımızda anaokulu, okul öncesi çocuklar ve ilkokul seviyesindeki çocuklar için hazırladığımız en sevilen en popüler çocuk şarkılarını ve de eğitici , Çizgi film ,animasyon karakterleri ile yaptığımız Özgün çocuk şarkıları videolarını bulabilirsiniz. En güzel çocuk şarkılarını sizlerle paylaşıyoruz. Miniklerimizin çizgi film tadındaki animasyon çocuk şarkılarımızı severek izlemeleri dileğiyle iyi seyirler :) Youtube Türkiye'nin en çok izlenen ve en çok beğenilen çizgi film çocuk şarkıları kanalımız Cici Bebek TV'ye gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederiz. Cici Bebek TV ile EĞİTİCİ ve EĞLENCELİ Çizgi Film Animasyon Çocuk Şarkıları (Buradaki mavi linklere tıklayarak istediğin Playlist'i hemen izle : ) ► Çocuklar Renkleri Öğreniyor: https://goo.gl/Z55jKm ►Cici Bebek TV: https://goo.gl/HkYaup ►Renkleri Öğreniyorum: https://goo.gl/Qq8uVS ►Eğlenceli Çocuk Videoları: https://goo.gl/xRJmJW ►Türkçe Parmak Ailesi Şarkısı: https://goo.gl/5FyLjK ►Bebek Şarkıları: https://goo.gl/UL4LAi ►Okul Öncesi Eğitim - Kara Tahta Öğreniyorum: https://goo.gl/hjgvVp ►Daha Dün Annemizin Çocuk Şarkıları: https://goo.gl/FxYXGm ►Sürpriz Yumurta Videoları - Surprise Egg Videos: https://goo.gl/4YiRTJ ►Akıllı Tavşan Momo Videoları: https://goo.gl/fHsy24 ►Niloya Videoları: https://goo.gl/tzLKTi ►Harika Kanatlar Videoları: https://goo.gl/TzBFVg ►Rafadan Tayfa Videoları: https://goo.gl/UgMb8R ►Tom Çocuk Şarkıları - Tom Angela Ginger Çocuk Şarkıları: https://goo.gl/Laeb86 ►10 Dakika Parmak Ailesi Şarkıları: https://goo.gl/1hCxmj ►Akıllı Tavşan Momo Çizgi Film: https://goo.gl/aUb25v ►Araba Oyunları: https://goo.gl/hk1z73 ►Hapşuu Çizgi Film: https://goo.gl/DNEL7g ►Monster High Bebekleri: https://goo.gl/2Y8smc ►Çocuk Oyunları Parkta Oyun Oynuyorlar: https://goo.gl/ARGWsG ►Sayıları Öğrenelim | Toplama Çıkarma Öğreniyoruz: https://goo.gl/8bv7my -------------------------------------------- Kanal Linkimiz : https://www.youtube.com/c/CiciBebekTV Google Plus : http://ift.tt/2f57T97 Facebook : http://ift.tt/2wYMLpz Twitter : https://twitter.com/cicibebektv Dailymotion : http://ift.tt/2f4Borw İrtibat Mail : [email protected] ---------------------------------------------- Video Etiketlerimiz: aypa,kuti,rupi,enda,kare takımı izle,kare takımı oyunu,kare takımı çizgi filmi,kare takımının şarkısı,kare takımı 1. bölüm,kare takımı aç,kare takımının şarkıları,kare takımı son bölüm,kare takımı 1 saat,kare takımı oyunları,kare takımı,kare takımı kare takımı,kare takımı çizgi filmleri,kare takımı aypa,kare takımı çizgi film,kare takımı çizgi film izle,Kare Takımı Parmak Ailesi Şarkısı,Kare Takımı Parmak Ailesi,Kare Takımı Parmak
0 notes
Text
Cici Bebek - MFÖ (Mazhar Fuat Özkan)
Cici Bebek – MFÖ (Mazhar Fuat Özkan)
Şarkılarım sana Olacak artık bebek
Ninnilerin en güzeli Senin olsun bebek
Senin için çalışmak Seni ısıtmak Mutlu etmek Sabırla beklemek Cici bebek
Hoş gelecek Sefalar getirecek Cici bebek
View On WordPress
0 notes