#cici babam filmi
Explore tagged Tumblr posts
Link
BKM ekibinin son yeni filmi olan “Cici Babam” filminin ilk görüntüleri sizlerle. hdfilmevreni.co sitesinde.
0 notes
Photo
"Güldür Güldür Ekibinden Aşka ve Aile İlişkilerine Dair Bir Komedi Filmi: Cici Babam" https://yoogbe.com/film/guldur-guldur-ekibinden-aska-ve-aile-iliskilerine-dair-bir-komedi-filmi-cici-babam/
#Mahir İpek#Derya Alabora#Onur Buldu#Onur Atilla#Meltem Yılmazkaya#Derya Karadaş#Burak Topaloğlu#cici babam#cici babam filmi#cici babam filmi vizyon tarihi#cici babam filmi ne zaman vizyona girecek
0 notes
Text
Cici Filmi Nerede Çekildi? Netflix Cici Konusu ve Oyuncuları 2022
Cici Filmi Nerede Çekildi? Netflix Cici Konusu ve Oyuncuları 2022
Cici Filmi Nerede Çekildi? Netflix Cici Konusu ve Oyuncuları 2022.. Cici Babam filminin çoğu sahnesi Ege Bölgesi‘nde çekildi. Muğla’da bir köy evini merkeze alan film, Muğla’nın Köyceğiz başta olmak üzere çeşitli ilçelerinden görüntüleri içeriyor Cici filminin oyuncu kadrosunda; Ayça Bingöl, Fatih Artman, Funda Eryiğit, Nur Sürer, Olgun Şimşek, İncinur Daşdemir, Okan Yalabık ve Yılmaz Erdoğan…
View On WordPress
0 notes
Text
Rüştü Onur Atilla, oyunculuk yeteneği ile izleyicilerin övgüsünü kazanıyor. Gelin Rüştü Onur Atilla'yı tanıyalım Rüştü Onur Atilla Doğum Tarihi Rüştü Onur Atilla 18 Mayıs 1986’da Samatya’da doğmuştur. Rüştü Onur Atilla Burcu ne? Rüştü Onur Atilla boğa burcudur. Rüştü Onur Atilla Boyu Kaç? Rüştü Onur Atilla'nın boyu 1.80 cm'dir. Rüştü Onur Atilla Kilosu Kaç? Rüştü Onur Atilla 100 kilodur. Rüştü Onur Atilla Göz Rengi Rüştü Onur Atilla'nın göz rengi kahverengidir. Rüştü Onur Atilla Eşi Kim? Rüştü Onur Atilla'nın eşi Sinem Ayyıldız'dır. 2014 yılında evlenmiştir. Rüştü Onur Atilla Eğitim Hayatı Atilla, Aydın Doğan Anadolu İletişim Meslek Lisesi mezunudur. Kendisi tiyatro çalışmalarına bu dönemde başlamıştır. Anadolu Üniversitesinden 012 yılında mezun olan Rüştü Onur Atilla, PERA Güzel Sanatlar Akademisi mezunudur. Rüştü Onur Atilla Rüştü Onur Atilla Tiyatro ve Televizyon Kariyeri Rüştü Onur Atilla Tiyatro Kılçık, Tiyatro Kedi, Tiyatro Bahane ve Tiyatro Pera gibi sahnelerde çalıştı. 2006 yılında Tiyatro Pera ve Tiyatro Bahane’de eğitmenlik ve aktif yazarlık yapmaya başladı. TRT’de yayınlanan Partal isimli komedi eğlence programında yazarlık yapmış ve oyunculuğu ile programı renklendirmiştir. Ayrıca dönem dönem reklam ve internet reklamlarında yer almıştır. TRT Çocuk kanalında Kasaba ve Karagöz programlarında yazarlık ve seslendirme işlerini yapmıştır. Tarlabaşı Toplum Merkezi’nde ve çeşitli devlet okullarında Yaratıcı Drama eğitmenliği de yapmıştır kendisi. 2016 yılında vizyona giren Dedemin Fişi isimli yapımda Özge Borak, Doğa Rutkay, Onur Buldu gibi isimlerin yer aldığı ve Yılmaz Erdoğan’ın senaryosunu yazdığı ve Meltem Bozoflu’nun yönettiği Dedemin Fişi filminde rol almıştır. 2017 yılında vizyona girem Öznur Serçeler, Erdal Tosun, Mahir İpek ve Devrim Yakut’un rol aldığı, Burak Aksak’ın yönettiği Alman yapımı Salur Kazan: Zoraki Kahraman filminde rol almıştır. Rüştü Onur Atilla Güldür Güldür Show’da Show TV ekranlarında yer alan Güldür Güldür Show programında yer alan Rüştü Onur Atilla, burada İbrahim Çekiç karakterine an vermektedir. Bu programda yer alan Ali Sunal, Alper Kul, Aylin Kontente, Aziz Aslan, Burak Topaloğlu, Doğa Rutkay, Meltem Yılmazkaya, Çağlar Çorumlu, Mahir İpek ve Onur Buldu gibi isimlerle aynı sahneyi paylaşmaktadır. Kendisi özellikle vücudu ile olan barışıklığı sayesinde kilosunun odak noktası olduğu karakterlere keyifle can vermektedir. Ayrıca sempatikliği ile canlandırdığı tüm karakterleri sevdirmektedir. Özellikle ekşisözlük içinde kendisi ile alakalı Güldür Güldür’ün demirbaşı, sırtlayıcısı, başrolü gibi yakıştırmalar ve övgüler yapılmaktadır. Rüştü Onur Atilla ve Ailesi Rüştü Onur Atilla Kiminle Evli? Rüştü Onur Atilla 2014 yılında Sinem Ayyıldız ile evlenmiştir. Çiftin 15 Ağustos 2018 yılında Kemal Atilla isimli bir erkek çocukları dünyaya gelmiştir. Rüştü Onur Atilla’nın Halley isimli bir köpeği vardır ve kendisi için her dönem evde doğal mama hazırlamaktadır. Rütşü Onur Atilla’nın Oynadığı Tiyatro Oyunları Ayşegül Sıkıntıda - Tiyatro Kılçık Cin Ali Aşık - Tiyatro Kılçık Tanıyor Olabileceğin Kişiler - Tiyatro Kılçık Düğünde Panik - Tiyatro Kılçık Don Kişot - Tiyatro Kedi Güldür Güldür Show / İbrahim Çekiç Rütşü Onur Atilla’nın Rol Aldığı Dizi ve Filmler 2018 – Cici Babam (Sinema Filmi) 2017 – Salur Kazan: Zoraki Kahraman (Sinema Filmi) 2016 – Deli Dumrul (Sinema Filmi) 2016 – Dedemin Fişi (Vecdi) (Sinema Filmi) 2015 – Buyur Burdan Bak (Tv Programı) 2014 – Yola Çıkmak (Erkin) (Sinema Filmi) 2014 – Olur Olur! (Sinema Filmi) 2014 – Eyyvah Eyvah 3 (Sinema Filmi) 2013 – BKM Güldür Güldür (İbrahim Çekiç) (TV Dizisi) 2012 – İnsanlar Alemi (Konuk Sanatçı) (TV Dizisi) 2011 – Huzurum Kalmadı (TV Dizisi) 2010 – Şen Yuva (TV Dizisi) 2009 – Kahve Bahane (TV Dizisi) 2007 – Kavak Yelleri (TV Dizisi)
0 notes
Text
Bir anlamı olmak zorunda (mı?)
ğlum çok kötü bir dönemdeyiz lan. Herkesin kafayı yediğini düşünüyorum şu son birkaç haftadır. Hayatımdaki en büyük ikilemin olduğu yılların içindeyim. Hayatımın hiçbir evresinde böyle bir duygu, fikir, tavır karmaşası yaşamadım. Mantıklı gelen her şeyi parçalarına ayırıp anlamsız hale getiriyorum. Bir kelimenin anlamını, hatta bir ekin ve bir bağlacın anlamını çıkarırsan geriye hiçbir şey kalmaz. ''-Da'' hecesi tek başına bir anlam ifade etmez. Fakat cümle içinde kullanırsanız ek veya bağlaç görevini başarıyla yerine getirir. Böyle deyince KPSS'den tam not almış birini övüyor gibi hissettim lan. Heheh. Fakat benim derdim bu kadar basit değil. Dövüş Kulübü filmi çıktığında 11 yaşındaydım galiba. Tanıştığımda ise 16. Her insanın hayatında dipler ve zirveler vardır ya moruk, benim ilk dibe dalmam tam da o filmle tanıştığım yaşın bir yıl öncesiydi. Ölümü bekliyordum o yaşlarda. Şaka yapmıyorum. Eğer beklentileriniz varsa bilirsiniz, ki bu kötü bir şeyse ne demek istediğimi çok iyi anlarsınız. Daha ölümü filmlerden gördüğü kadar bilecek yaştaysanız, ölümü bayılmak veya kısa süreli uyumak olarak tanımlayabilirsiniz. Geceleri nefesiniz kesik uyanmaya kaç gün dayanabilirsiniz? Düşüncesi bile kötü değil mi? Gerçi bunu ilk kitapta yazdım ama tam manasıyla anlatabildiğimi zannetmiyorum. Aynı filmde ''dibe vurmak, haftasonu gidilen bir piknik ya da tatil değil'' diyordu. Fakat aynen öyleydi. Gittiğiniz tatilde dibe vurabilirsiniz. Hatta tatile giderken bile dibe vurabilirsiniz. Ufak bir kaza sizin dibe vurmanızı sağlayabilir. O kazada herhangi bir uzvunuzu kaybetmeniz de bunu sağlayabilir. O nedenle şükretmeyi seviyoruz. Çok garip lan. Harbiden çok garip. Neyi, neden yaptığımızı bilmeyi geçtim sorgulamadan ölüp gidiyoruz. Buradayken yaptığımız şeyler popüler olmak için götünü vermek, duyarlı görülmek için kılıf değiştirmek, anlaşılmaya çalışmak, yarak kürek unvanlara sahip olmak için alçalmak, paraya domalmak, bilgili ve zeki görülmeye çalışmak için okumadığımız şeyleri savunmak, kaybetmenin ne olduğunu bilmeden nihilist takılmak, çıkarlarımızı hesaplamak, kazık atmak, intikam almak, boşluğu değerlendirmek, kaliteli görülmek adına saçma sapan şeyler yapmak, marka uğruna ölmek, tanımadığımız insanların düşüncesine uygun davranmak, kuralsız görülmek için ''x yerde x şeyi yapmak yasaktır'' levhalarının önünde çizgiyi geçtiğimizi düşünüp poz vermek, sürekli çelişmek, asla sorgulamamak... Kuralsız olmak; trafikte kırmızı ışıkta geçmek değil, ters yönde devam etmektir. Kuralsız olmak (?) Bilmiyorum moruk. İnsanları anlamayı geçtim, tanımanın bile zaman kaybı olduğunu düşünüyorum. Sonra da bana ait olmayan zamanı kaybettiğimi zannetmemenin denyoluk olduğunu düşünüyorum. İyi bir şeyi yapmadan önce milyonlarca kez düşünürken, şimdi yapmamayı düşünüyorum. Kötülük ve iyilik kavramlarını, fizik ve matematik kuralları içinde birleştirip kuralların aslında sonuca gitmenin en mantıklı olduğuna inanıyorum. Sonra o üstte yazdığım ters yönde ilerlemenin cesaret değil de aptallık olduğunu düşünüyorum. Evet, çelişiyorum. Belli bir zaman sonra paniğin bile azaldığını fark ediyorum. Çok feci ölümlerin bile hızla unutulduğunu, fakat modası geçmiş malzemeleri süper bir reklamla sattıran projeler gibi tekrar kendini hatırlattığını seyrediyorum. Fırtınadan kurtulamıyorum. Mahcubiyetin; milletin dalga geçeceğini düşünüp X büyük marka poşetlerin içine markasız elbise koymaktan çok, gücü yetmeyen insanlara ayıp olacağını düşünüp X büyük marka ayakkabıyı siyah poşetlerin içine koymak olduğunu biliyor muydun? O nedenle Sokrates, ''hiçbir şey bilmiyorum'' diyerek aslında cehaletin gösteriş olduğunun altını çizmek istemiş. Bunu da kişiliğinden ve bilgisinden çok maddiyat ve unvanın arkasına sığınan sığırlara hitaben söylediğini fark edebiliyor musun sen de? Doktorlar neden yemin eder hiç düşündün mü? Bunu Google'da arama ananı sikerim senin. Çok basit bir soru sordum ve cevap vermek için o motordan harmanlanma. Peki, ''heyecanlanma'', ''üzülme'', ''korkma'' diye başlayıp önüne de ''ama'' bağlacı getirilen cümlenin sonunda karşı taraf neden tam tersini yapar; bunu hiç düşündün mü? Sermayesiz ortaklık yaptın mı hiç? Kumar, illegal mi olur hep? Hayat nedir? Ezberlediğin tekerleme var mı? Babam bu kadar iyi pasta yapmayı nereden öğrendi... Chuck Palahniuk; dünyayı parçalara ayırdık, fakat o parçalarla ne yapacağımızı bilmiyoruz, demiş. Peki, bütün haldeyken, parçalara ayırmaktan başka bir şey aklımıza neden gelmedi? Düşünsene, başkasına ait bir tuvaleti bile temiz bırakmak için yırtılıyoruz. Hatta ses gelmesin diye neredeyse susturucu takacağız bir yerlerimize. E abisi, dünya da bize ait değilse parçalamak niye? Düşün kardeşim, ne olur düşün biraz. Rahatlamak için yaptığın şeyleri getir aklına. Ya da volta atarken yaktığın sigara bitene kadar yaptığın en mantıklı şeye odaklan. Kuralları olmayan cennetten, kuralları olan dünyaya gönderilip, kurallara uyarak kuralsızlığa ulaşacağını sana inandıran olguyu bul içinde. -x-= + öğrendiğin matematik formüllerini düşün. Ne olur biraz akışına bırakmayı somut bir şekilde yapacak kadar, neyi neden yaptığını iyice bil! Bunun için çabala. (ma?) Parçalara ayırmak? Hatırladın mı? Anlam, mana, ananın amı. Benim hayatımda hep dibe vuruşlar vardı. Bukowski lalesinin dediği gibi hem de; ''dibe vurduğunu zannedip bir dip daha keşfediyorsun''. İlk kitabımın ismi neden ''Dibe Vurma Sanatı'' anladın mı? Dışarıdan bakınca ne gördüğünü bilmiyorum, beni ne olarak görüyorsun onu da bilmiyorum ama emin ol çok sağlıklı değilim içeride. Önüne ne gelirse gelsin parçalayan manyağın birini getir gözünün önüne. Sonra da o parçaladığı neyse onu bir araya getirip; ''benim kalbim daha kötü halde moruk'' dediğini düşün. Hatta sigarayı bile adam gibi içmeyen birini getir aklına. İkinci kitabım da neden ''Bubi Tuzağı'' diye sormama gerek yok herhalde. Çünkü dibe vurmaya başlarsanız, tuttuğunuz dallar, bastığınız yerler, konuştuğunuz kişiler, inandığınız değerler, anlamı olan kutsallar... hepsi birer bubi tuzağıdır. Bunlardan kurtulmanın tek yolu da ''bir parçanı feda etmek''tir, ama yaşamaya devam edebilmek için daha fazlasını kaybedeceksin, unutma. Kırmızı ışıkta beklerken, arkadan vuran şey hayattır. Hayat; ne kadar da önüne bir şeyler koysa da, önüne çıkan her şey seni arkandan vurur, bunu da unutma! Kürtaj edilen bebekler ne kadar sinirliyse annelerine, o kadar sıyırdığımı düşünüyorum ben de. Bir silah al eline. Cüneyt Arkın filmlerindeki gibi olsun. Rus ruleti tarzında yani. İçine de bir tane mermi koyup çevir kovanı ve kapat. Daya kafana. Sıkmaya başla, patlayana kadar. İşte insanın Bing Bang'i bu. Yani hayat ve ölüm böyle işler. Tek kullanımlık hayatının özeti budur; mermi gelene kadar yaşamak. İster sev, ister nefret et, istersen ölümsüzlüğü ara, istersen zırlayıp duaya başla, ya da kork. Ama aklından çıkarma, hayat hikayen sadece bu kadar. Anlık yaşamak dedikleri bu. Her patlamanın öncesi karanlıktır. Geçenlerde biri bana mesaj attı. Keşke silinmeseydi de buraya atsaydım. Bana, ''herkes kötü bir sen mi iyisin?'' yazdı. Ben de, ''hayır, en büyük orospu çocuğu benim.'' dedim. Eğer öyle olmasaydım, izin vermezdim bunlara. Vicdan ve tetik arasında ne var biliyor musun? Bok biliyorsun amın feryadı. Söylemeyeceğim de amına koyim. Sanki izin verdiğim her şey intikamını böyle alıyor kuzen. Cesaret ve aptallık arasında sadece ''bakış açısı'' vardır, bunu da unutma. Tıpkı delilik ve geri zekalılık arasındaki o incecik çizgi gibi. Ne olur anla. Bak şimdi iki seçenek veriyorum sana: 1- Evden çıkar çıkmaz kaza kurşununa denk geldin ve öldün. 2- Kutsal gördüğün bir şey uğruna öldün. Hangisini istersin? İkisi de aynı oğlum. Farkı yok. Donarak, yanarak, boğularak ve bir kamyonun altında kalarak ölmek üstteki iki maddeden farksız. Ölümü anlamlı kılan sikimsonik değerlerimiz olmazsa emin ol korkudan kafamıza sıkardık. Birinin sevgilini taciz etmesinden sonra kavga edip ölmeyi göze alabilirsin, öyle değil mi? Peki, ne olur sonra? Kız gider başkasını bulur. Tüm kutsal değerler de böyle amına koyim. Sen ölürsün ve senin ölümünü onurlandıranlar peşinden aynı şekilde ölmek için kuyruğa girer. Hayatın amacı budur artık. ''Neden?'' ve ''nasıl?'' sorusunun önemini anlıyor musun? Öleceksin, ama bunun için bile sebep gerekiyormuş hissi. Yani ''vade'', ''ömür'' ve ''taktiri ilahi'' dedikleri şey sadece ''sebep''. Bu sebep seni hayatta tutan en büyük etkendir moruk. Ölümün anlamlı olması için yaşıyorsun. Nietzsche gibi adamların da aramış olduğu sebep budur. Eğer böyle olmasaydı ve sen de hayatın anlamını ölüm sebebin ve vaatler (kutsal anlamlar) üzerine inşa olmasaydı şu an öldürürdün kendini. Eğer tersini düşünüyorsan öldür kendini. Niye mi? ''Çünkü'' Bilinmezliğin kucağında seni tutan yapıştırıcı budur! Geleceği bilmeden yaşamayı göze almanın sebebi budur! Boğularak, yanarak ve donarak ölme ihtimalini gözardı etmenin sebebi budur! Uyku haplarını kutusuyla içmenin, kanser olup kemoterapilerde sürünüp ölmekten daha mantıklı olduğunu bildiğin halde seni durduran tek şey budur! Beni korkutan ne biliyor musun? Yaptığım hiçbir şeyin benim kontrolümde olmaması. Tıpkı bunu inkar eden tanrı gibi! Anlayacağın senaryoyu doğaçlama oynamak istiyorum ben. Elimdeki metni okuyup ''böyle olmaz'' deyip kendim tekrar yazmak istiyorum. O nedenle bu kazayı yaptım;
Hem de bilerek amına koyim. Çünkü eğer senaryoda böyle ölmek yoksa emin ol burnun bile kanamaz. Sanırım senaryoyu değiştiremeyeceğim. Fakat heyecan katabilirim, ya da buna inanıp sürekli böyle şeyler yapabilirim, ne dersin? İşte senin ''kutsal değer'' olarak belirlediğin ölümlerin aksine bu cesaret değil geri zekalılık, öyle değil mi? Peki, neye ve kime göre? Her neyse. Eline, benim deyimimle sikindirik, senin deyiminle X büyük markalı bir telefon alıp selfie çekmek ne kadar kolaysa, bunu yapmak o kadar kolay cici kız, ve bu doğrultuda da bir erkeğe memeni çekip atmak ne kadar cesaret istiyorsa, bu da o kadar cesaret istiyor. Fazlası değil. Tabii bunu herkes(e) yapamaz(sın). Ya aptallık derler. Ya da cesaret. Ama kimse kayıtsız kalamaz. Bunun için çabala. (ma!) Sonu da Tyler'ın, ''lanet olsun, yaşamı sevmemize ramak kalmıştı!'' sözüyle getirelim. Slm. Nbr? bn çk ktü. Şimdilik bu kadar. (Yeni yazıya kadar ölmeyin)
05.07.2020
0 notes
Photo
Cici Babam konusu nedir, oyuncuları kimlerdir? Cici Babam nerede çekildi? Yabancı ve yerli yapım filmler televizyon ekranlarında izleyicilerle buluşuyor. Onur Atilla, Özgün Aydın ve Mahir İpek'in oyuncu kadrosunda yer aldığı Cici Babam filmi bugün televizyonda yayınlanacak.
0 notes
Photo
CANIM KARDEŞİM:TÜRK SİNEMASININ İYİ YAPIMLARINDAN BİRİDİR. 70'lerde benim gibi dar gelirli aile şartlarında büyümüş kişiler anlar o ortamı. Televizyon:hepimizin hayâliydi tıpkı küçük KAHRAMAN karakteri gibi. Bir komşumuzun ALTINYILDIZ fabrikasından eşiyle işlerine son verilmişti. Tazminatıyla tv almışlardı çocuklar onun penceresine toplanıp seyrederdik. Çaresizlik işsiz kalan karı-koca kalan parayla bakkal açmak istemişler gecekondunun bodrumunu dükkân yapmak için kazarlarken evi çatlatmışlardı. 1974 son günü Babam bana sürpriz yapıp tv almıştı o sevinci bir daha yaşayamadım hayatımda, çünkü 4 yaşındaki bir çocuğun kanâati ve dünyadan habersiz yetinmesi vardı beynimde. Küçük şeylerle mutlu olan işçi ailesi çocuklarıydık. Küçük KAHRAMANIN tüm sevinci tavuk yemek/tv seyretmek/lunaparka gitmek onun ulaşılmazları onlar! Gine o dönem pembe panter çizgi filmi vardı, YASEMİN KUMRAL kucağında pembe panterle"bimbambom" şarkısını söylerdi. TÜRKİYE'de satılan pembe panterler hem küçük hem de kalltesizdiler, ulaşılmazım bu oyuncak olmuştu yemin ediyorum rüyalarıma girerdi. 6.doğum günümde SUZY TEYZEM VE ERİCH AMCAM gelip bana sürpriz yapmışlardı fakat en büyük mutluluğu hediyemi görünce yaşamış güzellik yarışmasında kraliçe seçilen kızlar gibi ağlamıştım. Koskocaman boyumdan büyük bir pembe panter. Aman ALLAHIM! Ne muciceydi o aklımla, cahil masumiyeti😀getirdikleri cici elbiseler ve çikolataları gözüm görmemişti bile😄İnsanın bilgisi-görgüsü artıkça daha doyumsuzlaşıyor. https://www.instagram.com/p/B4XgRdMn0Tn/?igshid=1e03q07ef0vpe
0 notes
Photo
http://izlefilmfullhd.com/cici-babam-2018-yerli-filmi-full-izle/
0 notes
Text
'Çaresizlikten oyuncu oldum'
New Post has been published on https://www.haberci90.com/caresizlikten-oyuncu-oldum-9447h.html
'Çaresizlikten oyuncu oldum'
“Cici Babam aile komedisi”Onur Buldu, 20 Nisan’da vizyona giren yeni filmi ‘Cici Babam’ı anlattı:“Urfalı bir ailenin annesi, sıra dışı bir adama âşık oluyor. Hippi bir adam bu. Gitar hocası. Dünyayı gezmiş, çok rahat bir adam. Biz de annemizi ziyarete geldiğimizde onunla karşılaşıyoruz ve tabii ki onu istemiyoruz. Ben kardeşlerimi örgütlüyorum. Ailenin en serti de benim, ‘Asla öyle bir şey olamaz, annem nasıl yeniden evlenir, babamızın hatırası ne olacak?’ diyorum, çok gelenekçiyim. Sürekli herkesi örgütlüyorum. Zamanla yavaş yavaş kopmalar oluyor babaya doğru ama ben sonuna kadar hep reddediyorum. ‘Cici Babam’ bir aile komedisi. Ama sadece komedi değil tabii ki, içinde duygusallık da var. Ağlatmasa da hüzünlendirir diye düşünüyorum.”
İhtiyar kurt Mahir İpekOnur Buldu, “Sette en çok bulaştığın adam kimdi?” sorusuna, “Mahir İpek. İhtiyar kurt. Tam bir atıl kurt” yanıtını verdi.
“Jön olmak istemem, yan rolleri seviyorum”Ünlü oyuncu, “Jönü oynamak ister miydin?” sorusuna olumsuz yanıt verdi: Hayır. Çünkü jön rolleri her zaman etsiz rollerdir. Jönler daha düz rollerde olur. Yan karakterler daha meselesi olan insanlardır, ben onları daha çok seviyorum.
“(Yani) kelimesini çok kullanıyorum, nefret ediyorum bundan”Onur Buldu, “En çok kullandığım kelime…” cümlesindeki boşluğu şöyle doldurdu:“(Yani)yi çok kullanıyorum. Nefret ediyorum bundan.”
“Başka hiçbir yeteneğim yok”“Meslek olarak oyunculuğu … sebepten dolayı tercih ettim” cümlesindeki boşluğu doldurması istenen Buldu, “Çaresizlikten. Başka hiçbir yeteneğim yok çünkü. Biraz müzik var ama zaten birlikte işler bunlar. ‘Gideyim bir ticaret yapayım’ desem 3 günde beni soyup soğana çevirirler” ifadelerini kullandı.
“Çok dağınığım, destek gerekiyor”Onur Buldu, “Annem veya hayatımdaki kişi en çok … konusunda bana dırdır yaparlar” cümlesindeki boşluğa ise ‘dağınıklık’ kelimesini yerleştirdi: Eve giriyorum, üzerimi çıkarıp bırakıyorum, yatıp uyuyorum. Sabah kalktığımda da kıyafetleri yerine koymuyorum. O konularda hep bir destek gerekiyor bana.
“Boyumun kısalığına alıştım”Başarılı oyuncunun Trabzonspor Basketbol Takımı oyuncularıyla çektirip instagram’da paylaştığı fotoğraf yayın sırasında ekrana yansıtıldı. Buldu, boyunun kısalığını kafaya takıp takmadığı sorusuna, “Bu fotoğrafı çektirdiğimiz gün çok moralim bozuldu. Adamlar sırım gibi! Şaka bir yana boyumla ilgili espri yapılmasından rahatsız olmam. Bunun dezavantajını ergenlikte yaşıyorsun. Sonra alıştım” cevabını verdi.
“Abimle annemi çıldırttık”Onur Buldu, çocukluk yıllarına ait komik bir anısını da paylaştı: Aktif bir çocuktum. Abimle çok sinirlendiriyorduk annemi. Garibim bir de ebe olduğu için hem 3-4 köyle uğraşıyor, hem de evde iki tane sığırcıkla uğraşıyordu. Ben o zaman da çok dağınıktım, o yüzden delirirdi. Annemi bir gün çıldırttık abimle. Dayım gelmişti bize. Bir tane dayım var benim. 12 kardeşler, bir tanesi erkek. 11 kız, bir erkek. O gelince ölüyoruz biz ‘Dayım geldi, dayım geldi’ diye. Öyle çok yaş farkı da yok aramızda, 6-7 yaş büyük sadece. O gün kötü kötü fıkralar anlatıyor bize, abimle ben de yalakalıktan nasıl gülüyoruz. Derken abim bir ‘zırt’ yaptı, altına kaçırdı. Ona gülerken de ben kaçırdım. Evde de misafir var. Annem tam çay dağıtırken biz ‘Gitmemiz lazım’ diye dışarı kaçtık. Abim tam misafirlerin yanından geçerken düşürdü. Annem dünyanın en iyi insanıdır ama ben onu hiç öyle görmedim. Önce derin bir sessizlik. Banyoda iki çocuk bekliyor. Sonra hortumla açıldı kapı ‘çaaat’ diye. Indiana Jones gibi girdi içeri annem!
0 notes
Text
Bu hafta beşi yerli beşi yabancı toplam 10 film vizyona girdi. Haftanın en dikkat çekici filmleri, 381 kopya ile gösterime giren “Güldür Güldür Show” ekibinin yeni filmi “Cici Babam” ve 349 kopya ile gösterime giren sevilen animasyonun ikinci filmi “Maşa ile Koca Ayı Sonsuz Arkadaşlık 2”.
Vizyona giren tüm filmler (Kopya sayısına göre sıralı):
Cici Babam (Komedi) (381)
Masha i Medved / Maşa ile Koca Ayı Sonsuz Arkadaşlık 2 (Animasyon) (349)
A Wrinkle in Time / Zamanda Kıvrılma (Macera, Aile, Fantastik) (141)
Vallahi Hortladı (Komedi) (111)
Winchester / Gizemli Ev (Korku, Gerilim) (60)
Sandık (Korku, Gerilim, Bilim-Kurgu) (47)
Isle of Dogs / Köpek Adası (Animasyon) (38)
Bütün Saadetler Mümkündür (Dram) (25)
Permission / İlişki Durumu: Açık İlişki (Komedi, Aşk, Dram) (22)
Horoz Bayram (Komedi) (13)
Haftanın tüm yeni filmlerinin Türkçe afişlerini sırasıyla aşağıdaki galerimizde; fragmanlarını ise yukarıdaki playlistimizde bulabilirsiniz. ( Filmlerle ilgili daha fazla içerik için film başlığına tıklayınız.
Cici Babam
Maşa ile Koca Ayı 2
Zamanda Kıvrılma
Vallahi Hortladı
Winchester Gizemli Ev
Sandık
Köpek Adası
Bütün Saadetler Mümkündür
İlişki Durumu Açık İlişki
Horoz Bayram
Haftanın Filmleri – 20 Nisan 2018 Bu hafta beşi yerli beşi yabancı toplam 10 film vizyona girdi. Haftanın en dikkat çekici filmleri, 381 kopya ile gösterime giren "Güldür Güldür Show" ekibinin yeni filmi
#20 Nisan 2018#A Wrinkle in Time#Afiş#Afişler#Bütün Saadetler Mümkündür#Cici Babam#Fragman#Frontier#Gizemli Ev#Haftanın Filmleri#Haftanın Filmleri 20 Nisan 2018#Horoz Bayram#İlişki Durumu: Açık İlişki#Isle of Dogs#Köpek Adası#Maşa ile Koca Ayı Sonsuz Arkadaşlık 2#Masha i Medved#Permission#Poster#Sandık#Trailer#Türkçe Afiş#Türkçe Altyazılı Fragman#Türkçe Altyazılı Trailer#Türkçe Fragman#Vallahi Hortladı#Vizyon#Vizyonda#Vizyonda Bu Hafta#Vizyondakiler
0 notes
Text
“Güldür Güldür Show” ekibi ’Cici Babam’ filmi için basınla bir araya geldi
“Güldür Güldür Show” ekibi ’Cici Babam’ filmi için basınla bir araya geldi
SHOW TV’nin fenomen programı “Güldür Güldür Show” ekibi, yeni projesi ‘Cici Babam’ filmi için önceki gün düzenlenen toplantıda basınla bir araya geldi HT Magazin’den Serkan Öztürk’ün haberine göre, toplantıya, filmin hikâyesindeki aşkları temsil ettiği için muhabirlere nar dağıtılarak başlandı. Cici Baba rolünü canlandıran Mahir İpek filme ilgili “Yıllardır televizyonda yaptığımız mizahıbu filmde…
View On WordPress
0 notes
Text
“Güldür Güldür Show” ekibi ’Cici Babam’ filmi için basınla bir araya geldi
“Güldür Güldür Show” ekibi ’Cici Babam’ filmi için basınla bir araya geldi
SHOW TV’nin fenomen programı “Güldür Güldür Show” ekibi, yeni projesi ‘Cici Babam’ filmi için önceki gün düzenlenen toplantıda basınla bir araya geldi HT Magazin’den Serkan Öztürk’ün haberine göre, toplantıya, filmin hikâyesindeki aşkları temsil ettiği için muhabirlere nar dağıtılarak başlandı. Cici Baba rolünü canlandıran Mahir İpek filme ilgili “Yıllardır televizyonda yaptığımız mizahıbu filmde…
View On WordPress
0 notes
Text
Albüm Yapabilmem İçin Babam Kredi Çekti
Ünlüler Mutfakta bölümümüzün bu ayki konuğu popüler müziğin kazandırdığı yeni isimlerden Fulin oldu. Kimyager olmuşken, nasıl çark edip hayatını müzikle devam ettirmeye karar verdiğinden, aşkın hayatını nasıl etkilediğine, aile yaşantısından, isterse nasıl maharetli bir ev hanımı olduğuna kadar birçok şey konuştuk. Renkli kişiliği ise tüm çekimimize yansıdı. O kadar yansıdı ki; fotoğrafları bizim sayfalarımızdan önce magazin basınının sayfalarını süsledi. Balığa hayat öpücüğü verdiği fotoğrafı bizim sayfalarımızdan önce gazetelerde gördüyseniz şaşırmayınız efendim. Ne diyelim, magazin Fulin’i, Fulin magazini seviyor…
İsmin, sahne ismin mi? Ne manaya geliyor?
Çocukluğumdan beri herkes ismimi sorar. Hayır, sahne ismim değil, gerçek ismim. İnanmayana kimliğimi çıkarıp gösteriyorum. İç güzellik, büyük beyaz, parlak ışık demek. Aynı zamanda bir çiçek ismiymiş. Çin’de bir imparatorun da ismi olarak geçiyor.
Çin demişken, sen nerelisin?
Adanalıyım. Babam Adanalı, annem Selanik göçmeni.
Nasıl bir ailen var, bahseder misin?
Babam tıp fakültesinde profesör. Annem öğretmen. Adana’da yaşıyorlar. Bir de erkek kardeşim var. O da endüstri mühendisi. Otoriter bir aileye sahibim. Aslında müzik yapmamı hiç istemediler.
Sen de aslında kimyagersin.
Evet, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi, Kimya Bölümü’nden mezunum. Bir seneye yakın kimyagerlik yaptım. İçimde hep müzik aşkı vardı. Bir şekilde İstanbul’a gelmem gerekiyordu. Uzun süre mücadele ettim. Babam sırf İstanbul’a gelmeyeyim diye, kazanmış olduğum Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne göndermedi. Kimyagerlik yapmayı bahane edip İstanbul’a geldim. Bir ilaç firmasında çalıştım. Çok mutsuzdum. Babama çok mutsuz olduğumu, yaratıcı bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Çocukluğumdan beri gitar çalıyorum, klavye çalıyorum, beste yapıyorum. Benim olayım müzik! Babam da yaratıcılığını yansıtmak istiyorsan, moda okuluna git dedi. İstanbul Moda Akademisi’nde 2 sene okudum. Orayı da bitirip, diplomamı aldım, başladığım şeyi asla yarıda bırakmam ama beni tabii ki kesmedi.
Kaç yaşındasın?
30 yaşındayım ama bana sorsan 24. İnsanın gerçekten hissettiği bir yaş var.
Gelelim müziğe… Ailene rağmen müziği hayatına nasıl alabildin?
Enerji denilen şeye çok inanırım. Hande Yener’in bir lansmanına katıldım. Orada yetenekli bir aranjörle tanıştım. Ki o zamanlar Emrah Karaduman bu kadar tanınmıyordu. Sonra birlikte kahve içtik, konuştuk, beni tanımaya başladıkça, içinde müzik var neden müzik yapmıyorsun dedi. Ona hissettiğim duygular vardı, o duyguları yazıp gönderdim, o da üzerine beste yaptı. Bana beste yaptığı parçayı gönderdiğinde Adana’daydım. Babama dinlettim. Aslında fena değil dedi. Sonra babamı ikna edene kadar göbeğim çatladı ama bir şekilde kandırdım. O aranjör arkadaşım, Fulin bu işi yapmanın maddi bir külfeti var dedi. Albümü yapabilmem için babam kredi çekti. Çıkışım, sözü benim, aranjesi Emrah Karaduman’ın olan “İçinden Oku” şarkısı ile oldu. Sonra hep çalışmak istediğim DMC firmasına geçtim. Samsun Bey, lafımdan, sözümden çıkmayacaksın dedi. Tamam dedim. DMC ile sözleşme yaptığımızda dünyalar benim oldu.
Sonrasında seni magazin haberlerinde gördük. Otoriter ailen bu durumu nasıl karşıladı merak ettim.
Bizim evde aslında despot olan annemdir. Ben ün peşinde değilim, müzik yapmak istiyorum. Maalesef istem dışı magazinsel olaylar gelişti. Babam kızdı. Magazin kuşağı, sabah programında beni ağlarken görünce arayıp, keşke yapmasaydın çünkü bu sen değilsin dedi. Aslında içimdeki duygu: “müzik yapmak istiyorum ama istediğim yere gelemiyorum.” duygusuydu.
Çabuk gaza gelir misin?
Eskiden çok gelirdim. Şimdi o kadar gelmiyorum.
Sence sen kimin tahtını zorlarsın?
Kimsenin, ben kendi tahtıma gitmek istiyorum.
Müzikal anlamda nerede olmak istiyorsun?
Ruhumda elektronik alt yapılı müzikler yapmak var. Bu ülkemizde daha yeni yeni oturmaya başlıyor. Şuan elektro-pop anlamında piyasada bir açıklık görüyorum. Açıkçası çok popüler kültüre ait bir şey yapmak istemiyorum ama piyasaya hitap etmek zorundayım, yoksa istediğim kapılar bana açılmaz.
Yeni single ‘ın çıktı, tepkiler nasıl?
Tam beklediğim gibi oldu. Sözü, müziği bana ait. Tamamen içimden geleni yaptım. Sözler hep o anki hissettiğim şeylerdi. Aldım elime, yazdım biranda çıktı. Şuan yap desen belki yapamam. Bundan sonraki yapacağım şarkı bir tık daha farklı olacak. Daha Avrupai bir şeyler olacak.
Samsun Bey’in lafından hala çıkmıyor musun?
Bazen çıktığım oldu. DMC ile ilk çalışmamdı “Keyfi Halik” diye bir şarkı yaptık. Açık konuşmam gerekirse; 2014 yılında birden bire müzik sektörüne girdim. İlk şarkımda kaliteli isimlerle çalıştım. Sektöre girdiğimin 1. Senesinde pat diye DMC’ye geçtim. Samsun Demir, Alper Narman, Onur Özdemir, Murat Küçük, Ozan Çolakoğlu, Özgür Aras gibi isimlerle çalışacağımı duydum. Elim, ayağım birbirine dolandı. Ne yapacağımı bilemeyip, agresif ve fevri davrandım. Profesyonel davranmadığım noktalar oldu. Samsun Bey bana “bu işi yapacaksan, herkesle iyi olmak zorundasın, bu uzun bir yol, sabır lazım” demişti. Ben dinlemedim. Sanki bana bunları dememiş gibi davrandım. Şuan yeni yeni anlıyorum. Benim için DMC’de olmak çok büyük şans.
Angelina Jolie’ye benzetilme durumun var, nereden çıktı bu?
Sektöre ilk başladığımda, Umut Kuzey söylemişti. Ya, sen bu kadına benziyorsun diye. Aman bu durumu gündeme getirmeyin, kimsenin gölgesinde olmak istemiyorum dedim. Benzememek için saç rengimi açtım, biraz da kilo aldım. Sonra, sosyal medya fenomeni Halil Söyletmez, seninle gel Angelina Jolie şakası yapalım dedi. Yaptık, mevzu oradan çıktı.
Oyunculuğa başlıyormuşsun diye duydum.
Akademi 35.5’ta eğitim aldım. Vahide Gördüm ile çalıştım. Onun hiç kimseyi beğenmeyen bir yapısı var. Şuanda dizilerde izlediğimiz oyuncuların bir çoğu Akademik 35,5 dan çıkma oyuncular. Hep daha iyisini istiyor aslında, ondan beğenmiyor. Şuanda gündemimizde 2 tane dizi var. Bir sinema filmi için anlaşma yaptık. Çekimler Nisan veya Mayıs gibi olacak. Eylülde yayınlanacak.. Amaa, oyunculukta çok fazla ilerlesem de şarkıcılığı hayatta bırakmam.
Kendini yanlış ifade ettiğini düşündüğün oluyor mu?
Evet, çok oluyor. Mesela magazine röportaj verdiğimde sonradan hiçbirini izlemem. Evet, o an %50 benim ama % 50’si ben değilim. Bunu görüyorum ve izlemiyorum. Anlamıyorum, o anda ben ben olmuyorum. Çok aklı başında, olgun, bambaşka düşünen bir Fulin varken; o kamerayı kaldırdıkları zaman, bazen saçma sapan bir karaktere bürünebiliyorum. Vermemem gereken cevapları verebiliyorum.
Seni nasıl sinirlendirebilirim?
Bana haksızlık yaparsan sinirlenirim.
Madem mutfaktayız, soralım; Mutfakla aran nasıl? Biraz cici kız gibi duruyorsun. Sanki ne yemekten, ne temizlikten anlarmışsın gibi geliyor.
Gerçekten öyle değilim. Tek yaşıyorum, yemeğimi de temizliğimi de ben yapıyorum. İnanılmaz da bir ev kızıyım, çamaşırım, ütüm, her şeyi ben yaparım. O imajı kırmam lazım. Kendimle ilgili beğenmediğim nokta işte bu. Bunu ben ilişkilerime de yansıtıyorum.
Kusura bakma, seni elinde toz beziyle hayal edemiyorum..
Beni tanıdıkça, gerçek kimliğimi anlayabilirsin. Ama ilk tanıştığım anda da karşı tarafa kendimi doğru anlatabilmem lazım. Bu benim üzerine çalışmam gereken bir konu. Neden farklı algılanıyorum bilmiyorum.
O zaman en iyi yaptığın yemeği soralım.
Mantarlı tavuk sote. Güzel yaparım.
Son olarak ne söylemek istersin?
Yeni şarkı geliyor. Yeni bir söz – müzik yaptım. Bu sefer profesyonel insanlardan yardım alacağım. Hiçbir şarkım yaz aylarına yetişmedi, Allah’ın izniyle, bu sefer yaza yetiştirmeyi düşünüyorum. Kazakistan’da bir yarışmada yarıştım, Türkiye’yi temsil ettim. Orada Kazak bir starla stüdyoya girip bir düet yaptık. O şarkıyı dijitalde yayınlayabiliriz. Görüşülen sinema projeleri var. Zaten bu işler olursa çok yoğun koşturmalar başlayacaktır.
The post Albüm Yapabilmem İçin Babam Kredi Çekti appeared first on istandist.com - İstanbul' u Keşfet & Explore the Istanbul.
from WordPress https://istandist.com/album-yapabilmem-icin-babam-kredi-cekti/
0 notes