#ceviz ağacı
Explore tagged Tumblr posts
Text
Uzun zamandır, neden Gregor Samsa gibi bir sabah böcek şeklinde uyanmıyorum diye hayıflanıyorum. Belki o zaman her şeye karşı daha kayıtsız, insanların ayakları altında ezilirken daha gamsız olabilirdim. Hem böylece onları ileride yaptıklarından doğacak vicdan azaplarından kurtarabilirdim. Ne de olsa epi topu ezdikleri bir böcek olacaktım. Suçum ne bilemiyorum.
Neden şimdi bir böcek bile olamıyorum ben.
Ceviz Ağacı
4 notes
·
View notes
Text
erkin baba
mustafa erkin koray 1943-2023
Anadolu rock, psikedelik rock, halk rock, progresif rock
Küçük yaşlarda, piyano öğretmeni olan annesi Vecihe Koray'dan piyano öğrendi, daha sonra gitar çalmaya başladı. İstanbul Alman Lisesi'nde eğitim gördüğü yıllarda arkadaşları ile kurduğu amatör topluluk olan “Erkin Koray ve Ritimcileri” ile dönemin güncel parçalarını çalmaya başladı. Lise eğitiminin ardından çalışmalarını yarı amatör yarı profesyonel olarak sürdürdü. 1957 yılında, 16 yaşındayken, Galatasaray Lisesi’nde piyanoyla ilk konserini verdi.
1960 şonlarında, Koray, Orhan Gencebay ile birlikte, lavta ile akraba olan geleneksel Türk müzik aletinin elektrikli versiyonu olan elektro bağlamanın mucidiydi .
Terhisi sonrasında Almanya'nın Hamburg şehrine giden Koray 1966 yılında Türkiye'ye döndüğünde “Erkin Koray Dörtlüsü” grubunu kurdu. 1967 yılında basılan, bir yüzünde Kızları da Alın Askere, diğer yüzünde Aşk Oyunu adlı parçalar bulunan 45'liği ile önemli başarı kazandı. Özellikle Kızları da Alın Askere parçası Erkin Koray'ın geniş kitleler tarafından tanınmasında önemli rol oynadı.
1969 yılında kurduğu “Yeraltı Dörtlüsü” adlı grubu ile Türkiye'de ilk "Underground" müzik akımının öncüsü oldu. 70'li yıllarda kendine özgü müzik çizgisini belirleyerek geniş bir dinleyici kitlesine sahip oldu.
1971'de “Erkin Koray Süper Grup”, 1972'de “Ter” gruplarını kurdu.
Koray, 1974-84 yılları arasında kısa sürelerle Türkiye'ye gelişleri dışında Hollanda, Almanya ve Kanada'da yaşadı. Hakkında pek fazla bilgi olmayan bu dönemde, Estarabim, Arap Saçı gibi çok bilinen eserleri yayınladı. 1977 yılında kurduğu “Erkin Koray Tutkusu” adlı gruptan sonra başka grup kurmadı.
Türkiye'ye kesin dönüşünün ardından, 1985-90 yılları arasında belki en çok bilinen çalışması olan Çöpçüler ile büyük bir çıkış yaptı. Çöpçüler'in de yer aldığı Ceylan albümü 1985'te yayınlandı. Albümde çoğu enstrümanı kendisi çaldı. Bu dönemde, devrin modasına uyarak piyanist-şarkıcı olarak bir restoranda müzik yapmaya başladı; nedeni olarak da "para kazanması gerektiği"ni belirtti.
Koray, 7 Ağustos 2023'te 82 yaşında, Toronto , Kanada'da akciğer hastalığından öldü. https://www.biyografya.com/tr/biographies/erkin-koray-85624245
bayıldığım eserleri:
anma arkadaş
bir eylül akşamı***** en bayıldığım
köprüden geçti gelin
kendim ettim kendim buldum
goca dünya
cemalim
eştarabim
şevince
çöpçüler
aşkımız bitecek
arap şaçı
öyle bir geçer
gönül salıncağı
Seni Her Gördüğümde
ceviz ağacı
ve daha niceleri....
#erkin koray#erkin baba#bir eylül akşamı#arap saçı#ceviz ağacı#çöpçüler#cemalim#goca dünya#anma arkadaş#estarabim
1 note
·
View note
Text
Üçüncü Mekân Film Günleri Sona Erdi.
Kale Mahallesi’nde bulunan Tarihi Millet Bahçesi’nde organize edilen etkinlikte Yılanların Öcü, Ceviz Ağacı ve Gelin adlı filmler de izleyicilerle buluştu. Etkinlikte ayrıca çeşitli konularda söyleşiler ve atölyeler gerçekleştirildi. Vatandaşların yoğun katılım gösterdiği ve büyük bir ilgi içerisinde geçen etkinliğe katılanlar keyifli vakit geçirdi. Üçüncü Mekân Film Günleri’nin son gününde…

View On WordPress
#Ceviz Ağacı#Gelin#Giresun#Kale Mahallesi#Konservatuvar#Mekân Film Günleri#Sinema günleri#Yılanların Öcü
0 notes
Text
Tepedeki Mabet
Zümrütten yapılmış bir aynaya benzeyen gökyüzünü, bir örtü gibi beyaz bir bulut kaplamıştı. Güneşin ışınları, kibar ve nazlı bir kadının güzelliğinin parıltıları gibi her yeri aydınlatıyor ama yakmıyordu. Sık yapraklı ağaçların gölgeliklerine yaslanıp uzanan çimenlerin, çevrelerini küçümser gibi bir duruşları vardı… -Abla son durak… Kitaptan başımı kaldırıyorum şaşkın, Üsküdar’dan bindiğim…

View On WordPress
#Abdülhakhamit#Araba Sevdası#ağaç#Çamlıca#Çevre#çay#Bağ-ı cihan#ceviz ağacı#Enril#Esma Sultan#Gılgamış#Gılgamış destanı#Humbaba#Işın Güner Tuzcular#karanlığın sol eli#Kral#kule#mabet#metinlerarası#Namık Kemal#orman#Recaizade Mahmut Ekrem#tepedeki mabet#Yahya Kemal#şamaş#İntibah
0 notes
Text
Beni engelleyenlerin şerefine bu ağacın altında içilmez mi beya🙂🍷

Sizi meze yapacaktım da bu doğal mezeye dua edin😉
Kadehimi tüm şerefsizlerin şerefine kaldırıyorum. Sağlığınıza, pardon şerefinize so.....m🍷🥂🎶 öpüldünüz😘😘😘
#Şerefekmekbulamazkenşarapiçilmez ama..#Ben bir erik ağacıyım ceviz ağacı olamayınca😊#Şeref ile şerefsizler#Şarap ile bira
37 notes
·
View notes
Text
Hani 'kozları paylaşmak' diye bir deyim var ya şu andaki günlük kullanımı mücadele etmek, güçlerini karşılaştırmak şeklinde. Bu söz aslen Kastamonu'da çıkmış. Koz dediğimiz şey cevizmiş. Ve bir zamanlar 2 köyün kimin tarafında belli olmayan bir ceviz ağacı olduğu için de cevizler ortak toplanır ve köy meydanına getirilip paylaşırlarmış. Ancak sürekli paylaşılma esnasında eşit dağıtılmadığı iddia edilir ve kavga çıkarmış. Bu kavgalar artık ünlenip ceviz toplama zamanı köy halkını heyecan kaplarmış. Ergenliğe ermiş, eli sopalı delikanlılar cevizlerini korumak amacıyla meydan yolunu tutarlarmış. Yıllar boyu süren bu hasat zamanı koz paylaşma günü olmuş. Fakat hiçbir zaman gerçekten cevizleri paylaşmak için değil bu çaba. Hep bir üstünlük göstergesi. O yıl belki kilo bakımından daha az ceviz de alsalar karşı köydeki gençleri daha fazla pert ederlerse sevinerek evlerine dönüyorlar. Hatta o dönemki anneler oğullarının yetişkinliğini vurgulamak için “Benim oğlum koz paylaşacak yaşa geldi.” şeklinde izah ederlermiş. Uzun lafın kısası bu kozları paylaşmak deyimin orijinali bir savaş değil barış işareti. Sonuçta ceviz bölüşmek bir paylaşım işi. Fakat çoğu olayın sonu gibi bu da insanın kendini karşısındakinden daha üstün bir konumda görmek istemesiyle bitiyor. Şu an aslında birçoğunun çıkış noktasını, hikayesini bilmesek de ya da farkında olmasak da deyimler, atasözleri bize çok şey anlatıyorlar. Sadece biraz kulaklarımızı dikleştirmek yeterli.
7 notes
·
View notes
Text
iyi gecelerr
6 notes
·
View notes
Text
Okumanızı Tavsiye Ediyorum.
DELİCE..
1951-1952 yıllarında İspanya Hükümeti, Türkiye’den çok yüksek miktarda odun kömürü satın almak istiyor. O güne kadar İspanya’ya yapılan ihracat kalemleri arasında yer almayan bu talebin bir de özel şartı vardı:
Kömürler İskenderun'dan Saroz Körfezi'ne kadar Akdeniz ve Ege sahillerinde doğada kendiliğinden yetişen *"delice"* ağacından elde edilmesi isteniyordu. ! İstek dönemin Hükumeti tarafından yüksek getirisinden sevinçle karşılanıyor,
ülkemizde bol miktarda bulunan delice kömürü ihraç edilmeye başlanıyordu. Görgü tanıklarının anlattıklarına göre, limanların üzeri gemi yüklemeleri sebebiyle kara bir bulut ile kaplanıyor göz gözü görmüyordu! O yıllarda Ankara'da görev yapan
ABD Ticaret Ataşesi, dönemin Dış işleri Bakanı'na ihraç edilen kömürün İspanya tarafından nasıl değerlendirildiği ya da nerelerde kullanıldığını araştırıp araştırmadıklarını soruyor. Aldığı cevap, getirisinin önemli olduğu, nerede kullanıldığının Türkiye'yi ilgilendirmediği şeklinde oluyor.
Bunun üzerine ataşe konuyu kendisi araştırıyor ve otoyollarda dolgu malzemesi olarak kullanıldığı bilgisine ulaşıyor. Bununla yetinmeyip ABD'de tanıdığı mühendislerden bilgi alıyor ve otoyolda kömür dolgunun bir yararı olmadığını öğreniyor.
Öğrendiklerini Bakan'a iletiyor, Türkiye'nin rahatsız olmadığını, gelirden dolayı memnun olduklarını söylüyor, konu kapanıyor... *Delice ağacının zeytin aşılamak için en uygun ağaç olduğunu bilenler Türkiye'ye oyun oynamışlardı.
Sonuç olarak İspanya dünyanın en büyük zeytinyağı ihracatçısıdır ve ne tesadüf ki aynı yıllarda Türkiye margarinle tanışmıştır.
NOT; Aşılanmamış zeytin ağacına "delice" denir. Marshall yardımlarıyla Ege ve Akdeniz bölgemizdeki milyonlarca zeytin ağacımız kökünden sökülerek gemilerle Avrupa'ya götürüldü. ABD bize bu ağaçların yerine milyonlarca kavak ve çam(çıra) fidanı verdi. Kavak ağacı memlekette alerjik hastalıklar başlattı. Çam ağacı ise bildiğimiz yağlı çıra idi.
Dağlarımıza ovalarımıza her yere diktik. Oksijenden başka hiç bir işe yaramayan bu ağaç, ülkemizin dağına bayırına dikilen saatli bomba oldular. Bu ağaçlar yandığı zaman kozalakları patlayarak yanar halde 200 metre uzağa fırlamakta oradaki çam ağaçlarını da tutuşturmaktadır.
Bugüne kadar kimi gördüysem yetkili yetkisiz, beyinli beyinsiz herkese anlattım. "ABD liler bizim ormanlarımızı çam (ÇIRA) ağaçlarıyla dolduruyor, bir kibrit çakmasıyla 100 savaş uçağının verdiği zararı veriyorlar.
Şimdi soruyorum size devletimiz bu çam ağaçlarının yerine zeytin, ceviz, badem, incir, sakız ağacı dikse hem bu ağaçlar kolay kolay yanmaz hemde köylümüze bir gelir olur. Hala çam dikiyoruz bıkıp usanmadan...!!!
≈=============
Türkiye Hükûmeti veya II. Menderes Hükûmeti, 9 Mart 1951 - 17 Mayıs 1954 tarihleri arasında görev yaptı.


9 notes
·
View notes
Text
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkında
Ne sen bunun farkındasın
Ne de polis farkında
#nazim hikmet#cem karaca#enkazaltındakiler#spotify#ömer ege zorlu#izmiregededir#izmiregenindir#beyzaalkoc#authors#anonim#egeninizmiri#egeizmirindir#ayazblog
18 notes
·
View notes