#Konservatuvar
Explore tagged Tumblr posts
Text
Giresun Belediye Konservatuvarı Halk Oyunları Kursu Açıyor
Yaptığı başarılı çalışmalarla dikkat çeken Giresun Belediyesi Konservatuvarı kapılarını sanatseverlere açmaya devam ediyor. Çeşitli branşlarda eğitim fırsatı sunan konservatuvar gitar, piyano, bağlama, keman, ney, kanun ve kemençe branşlarında enstrüman eğitiminin yanı sıra halk oyunları kursu da açıyor. Başvuruların 30 Kasım 2024 tarihine kadar kabul edileceği ve adayların bu tarihe kadar kayıt…
0 notes
Text
#hazım can ercan#alperen kuzu#musiki muallim mektebi#konservatuvar#mamak belediyesi#müzik müzesi#hitit#enstrüman#başkent#ankara#necdet gürsoy#ankara net haber
1 note
·
View note
Text
Ata Demirer Brand Week İstanbul'da Onur Konuğu Oldu
Ata Demirer, Brand Week İstanbul’un Onur Konuğu Oldu Ünlü oyuncu ve komedyen Ata Demirer, Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Brand Week İstanbul’un onur konuğu olarak sahne aldı. “Bir Tarihin Başlangıcı” teması altında düzenlenen etkinlikte, Demirer, Yekta Kopan’ın yönettiği bir söyleşide katılımcılara keyifli anlar yaşattı. Demirer, söyleşi sırasında Bursa Erkek Lisesi’ndeki anılarına…
#Ata Demirer#Brand Week İstanbul#Ege hikayeleri#Fırsatlar#Haliç Kongre Merkezi#Konservatuvar#sanat yolculuğu#Söyleşi#Tiyatro#Yekta Kopan
0 notes
Text
Balıkesir Üniversitesi Eğitimi Ve Geleceği
Balıkesir Üniversitesi, Türkiye'nin batısında yer alan bir devlet üniversitesidir. 1992 yılında kurulmuştur ve şehir merkezine yakın konumuyla öğrenciler için kolay erişim imkanı sunar. Balıkesir Üniversitesi, 8 fakülte, 5 enstitü, 6 meslek yüksekokulu, 1 konservatuvar ve 19 araştırma merkezi ile öğrencilere geniş bir eğitim ve araştırma imkanı sunmaktadır. Çankaya Üniversitesi hakkında bilgi almak isterseniz tıklayın. Read the full article
0 notes
Text
Her telden çalıyor
Konservatuvar mezunu galiba...🤭🤔
...
42 notes
·
View notes
Text
Şuraya birşeyler yazmak isterim.
Şu son 3-4 gündür kendi içimde bazı kavgalar veriyorum, sürekli kafama şu soru takılıp duruyor: "Sen bu imtihan dünyasına ne amaçla geldin, madem herkesin kendince bir başarımı var, sen bu hayata neyi başarmak için geldin?". Daha sonrasında ise bu zamana kadara yaşadığım onca zamanı, anı aklıma getiriyorum. Travmalar dışında kendimde keşfettiğim şeyler, resim çizme konusundaki yeteneğimi 15 yaşında keşfetmiştim mesela. Bu alana yönelmiş olup kendimi düzenli ve önem vererek geliştirseydim şuan nerede olurdum. Ya da 17 yaşında keşfettiğim müzik yapabilme yeteneği. Acaba konservatuvar okuyor olsaydım nerede olurdum.
Sonrasında ise yaşadığım ülkemin durumuna bakıyorum, kimsenin sanata değer verdiği yok. Ülkemde değere gören 3 temel alan var: Tıp, Hukuk ve Ticaret. Buna bağlı kalmak zorundaydım ve şuan temel bilimler fakültesinde %100 ingilizceyle matematik okumaya çalışıyorum. Ama hiç mutlu olamıyorum.
Hani şey derler ya: "Hiçbir şey için geç değildir.". Bu ülkede bu söylem anlamsız kalıyor. Artık sanata yönelmem için çok geçmiş gibi hissediyorum, ya da çok resmi düşünüyorum, inan bana emin olamıyorum.
Daha sonra diyorum ki kendime: "Ulan madem resmi düşünüyorsun, hayatında tanıdığın insanlara ne demeli, iki tane konservatuvar mezunu adam tanıdın, biri orkestrada çello çalıyor, diğeri ise kurye. Sence de bu işte bir terslik yok mu, okuyan var okuyan var.". Belki ben de şuan mezun olup bir orkestraya katılmış olabilirdim, ya da herhangi bir metal müzik grubunda ilk albüm çalışmasında olabilirdim. Ama bunlar için artık geç kaldım.
Sonrasında "Madem geç kaldın, sevmediğin, sevemediğin bir bölümü bitirip oradan ilerleyeceksin." diyorum. Sonrasında ise şu soruya cevap arıyorum: "Senin mental sağlığın yerinde mi ki sen bu bölümü bitirebilecek, adam akıllı bir baltaya sap olacaksın." Bu noktada yaşadığım travmalar geliyor gözümün önüne.
Babamı örnek almaya çalışıyorum mental konusunda. Babam her zorluğa göğüs germeye çalışıyor, bu gerçekten insanı çok zorlayan bir davranış, ki babam bile zorlanıp krizlere girebiliyor. "Benim babamdan daha güçlü olmam, her olumsuz duruma katlanmam gerekiyor." diye düşünüyorum, evet 22 yaşımda bunları düşünüyorum. Gençliğim elimden kayıp gitti maalesef, neşeli ve sağlıklı bir birey olamadım, belki bunun için geç değildir.
Buraya kadar okuduysan sana teşekkür ederim, bu yaptığın hareket, benim gibi bir insana değer verdiğini, veya blogumu sevdiğini gösterir.
11 notes
·
View notes
Video
youtube
Ernst Praetorius | 1941 Ankara Senfonisi
Şef Burak Tüzün yönetimindeki Hacettepe Senfoni Orkestrası, Ernst Praetorius'un 82 yıl önce bestelediği “1941 Ankara” senfonisinin prömiyerini yaptı. Senfoni 4 yıl önce konservatuvar kütüphanesinde sarı bir zarfta bulunmuştu. 1888 yılında Berlin'de doğan Praetorius 1935-1946 yılları arasında CSO şefliğini yürütmüştü.
5 notes
·
View notes
Text
Arkadaşım devamlı biriyle tanışmam için ısrar ediyor istemiyorum dediğimde de “ay istediklerini gördük bir kere söz dinle tanış şununla 1-2 yıldır devamlı seni soruyor.” diyerek beni gaza getirmeye çalışıyor…ama gerçekten artık konservatuvar, gsf, sanat sepet tayfaya tövbeliyim sksksks
10 notes
·
View notes
Text
Terzi: Yüzleşme
Herkese merhaba. Bugünkü dizi analizini buradan yazıyorum. Frizbi tv'de de var. Orayı da okuyun mutlaka.
Terzi, dijital platform Netflix'te 2 Mayıs'ta seyirciyle buluştu. Senaristliğini Rana Mamatlıoğlu ve Bekir Baran Sıtkı üstlenirken, yönetmen koltuğunda ise Cem Karcı var. Başrollerini genç kızların yakından takip ettiği ve sevdiği Çağatay Ulusoy, Salih Bademci ve Şifanur Gül paylaşıyor. Tabii ki Olgun Şimşek, Celile Toyon ve Engin Şenkan'ı unutmamak gerek.
Peyami, çocukluğundan kaçmak istercesine ailesinden uzaklaşan ve herkesçe tanınan bir terzi. Babasından utanıp dedesine "buralardan gönder beni" diyor. Aslında küçük Peyami'yi anlamaya çalışıyoruz. Arkadaşları tarafından babasıyla dalga geçilen bir çocuk o. Neticede Peyami, İstanbul'a gönderiliyor, orada okuyup dede mesleği olan terziliğe gönül veriyor.
İstanbul'da okuduğu dönemde Ermeni bir ailenin oğlu Dimitri ile arkadaş oluyor. Dimitri'nin huyuna, yaptıklarına rağmen arkadaşını sevmekten asla vazgeçmiyor. Dimitri'nin evleneceği Esvet ise yetiştirme yurdunda kalan, evlat edinildiği aile tarafından zorla evlendirilmeye çalışan bir kız. Aklıma takılan birkaç soru var fakat birazdan değineceğim onlara. Şimdi anlatmaya devam edeyim.
Peyami, bir gün dedesinin ölüm haberini alıyor ve Kars'a gidiyor. Babası ile yıllar sonra yüzleşmek, onu görmek Peyami'ye acı veriyor. Olgun Şimşek'in deli(!) Mustafa'yı nasıl oynadığını görünce Çağatay Ulusoy'un oyunculuğunun biraz yavan kaldığını gördüm. Tabii Olgun Şimşek çok eski ve konservatuvar alt yapılı bir oyuncu. Elbette bunun etkisi var, ben Olgun Şimşek'i izlerken daha çok keyif aldığımı söylemeden geçemeyeceğim. Çağatay da iyi oyuncu fakat biraz daha iyi bir performans beklerdim, ne yalan söyleyeyim.
Dedesi ölünce babasının ve babaannesine bakmak Peyami'ye kalıyor. Bu sırrını arkadaşı ve sağ kolu Suzi'den başka kimse bilmiyor. Mesela neden Dimitri değil de Suzi biliyor? Neyse devam edelim. Babasına özel bir oda hazırlatan Peyami, ona bakmak için bir bakıcı tutmak zorunda kalıyor. Bu sırada Dimitri ve Esvet evlilik hazırlığında. Gelinlik için Peyami'ye haber veriliyor. Peyami de koşa koşa gidiyor tabii. Geleneklere göre kızı gelinlik içinde evlenmeden hiçbir erkek göremezmiş. Bu durumda Peyami'nin gözleri bağlanıyor ve gelinlik içinde Esvet karşısına getiriliyor. Gözleri kapalı şekilde terziliğini gösteren Peyami, babasının bakıcısı hakkında Suzi ile konuşurken biri konuşulanlara kulak misafiri oluyor. Bu kişiyi tahmin ettiniz mi, ben söyleyeyim tabii ki Esvet.
Dimitri'nin hem fiziksel hem de psikolojik olarak şiddetlerinin devam edeceğini bilen Esvet, bir şekilde kaçıyor ve Peyami'nin evine bakıcı Firuze olarak giriyor. Öncelikle Esvet, o evden nasıl kaçtı? Dimitri'nin her şeyi planlayan biri olduğunu anladık, Esvet'in kaçmak istediğini düşünüp ona göre önlemlerini almıştır diye düşünüyorum. Sonra Peyami'nin evini nereden buldu? Ah be Dilek, dizi işte çok kafa yorma diyorsunuzdur muhtemelen. Siz de haklısınız ne diyeyim.
Firuze, Peyami ile tanıştıklarında aralarında bir çekim meydana geliyor. Birkaç bölüm sonra da zaten Firuze'nin Esvet olduğunu anlıyor. Arkadaşına ihanet ettiğini düşünse de Esvet'i Dimitri'nin ellerine bırakmıyor. Peyami de biliyor Dimitri'nin ne kadar psikopat biri olduğunu elbette. Son bölümlere yaklaşırken Dimitri bir aydınlanma yaşıyor, bulduğu ipucular ile Esvet'in Peyami'nin yanında olduğunu anlıyor ve arkadaşının evini basıyor. Fakat ikisini de bulamıyor. Sezonun son bölümünde ise Peyami ve Dimitri karşı karşıya geliyor.
Flashbacklerin oldukça etkin olduğunu görüyoruz. Salih Bademci'yi övmemişim, çok pardon. Dimitri karakterine can veren Bademci, oynamamış, yaşamış adeta. İlk olarak Öyle Bir Geçer Zaman Ki adlı dönem dizisinde izlemiştim. Orada da oyunculuğu harikaydı. Engin Şenkan'ı ise Peyami'nin dedesi olarak görüyoruz. Dizide yukarıda da bahsettiğim, aklıma takılan daha birçok soru var. Bakalım ikinci sezon sorularıma yanıt alabilecek miyim?
Heyecanla bekliyorum. Puanlamayı unutmadım, 6.5/10 benim gözümde. İyi seyirler diliyorum...
9 notes
·
View notes
Text
Alaturka'dan sonra, Alafranga'dan önce Arabesk
Alaturka’dan sonra, Alafranga’dan önce Arabesk
Sene 1926. “Tek Yol Alafranga!” düsturuyla batılılaşma hareketini mahmuzlayan Cumhuriyet, konservatuvar öğrencilerine Türk müziği öğrenimini kaldırıyor. Tabii ki bu hamle bir kültür devrimi için yetmiyor ve “Zurnanın en çatlağından darbukanın en patlağına kadar” diye tanımlanan, fazla Alaturka bulunan Türk müziğinin radyolarda çalınması da 1934 yılında yasaklanıyor. Hâl böyle olunca halk…
View On WordPress
4 notes
·
View notes
Text
Usta Çırak Konseri Yoğun İlgi Gördü!
Giresun’da hayata geçirdiği fiziki yatırımların yanında sosyal ve kültürel projelere de büyük önem veren Giresun Belediyesi bir etkinliğe daha imza attı. Bu kapsamda, Giresun Belediyesi Konservatuvarı öğretmen ve öğrencileri tarafından ‘Usta Çırak Konseri’ gerçekleştirildi. Keman, Piyano, Bağlama, Ritim, Flüt, Şan ve Halk Oyunları branşlarındaki 18 öğretmen ve 80 öğrenci daha önce hiç yapılmamış…
View On WordPress
0 notes
Text
Gebze'de konservatuar yetenek sınavları yapıldı
https://pazaryerigundem.com/haber/191720/gebzede-konservatuar-yetenek-sinavlari-yapildi/
Gebze'de konservatuar yetenek sınavları yapıldı
Kocaeli’de Gebze ilçesinde açılan Büyükşehir Belediye Konservatuvarının yetenek sınavlarına 324 kişi katıldı.
KOCAELİ (İGFA) – Kocaeli Büyükşehir Belediye Konservatuvarı, Gebze ilçesindeki yeni eğitim binasında yetenek sınavları düzenledi. Hafta sonunda gerçekleştirilen ve 7 sanat branşında yapılan yetenek sınavlarına 324 kişi katıldı.
Sınav sonuçları, 5 Kasım Salı günü Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin resmi internet sitesi üzerinden açıklanacak. Bu arada Konservatuvar Gebze Yetenek Sınavları ile birlikte hafta sonunda Büyükşehir Konservatuvarının en kıymetli koroları arasında yer alan Çocuk Korosu’nun seçmeleri yapıldı. 8-12 yaş arasındaki çocuklar, Çocuk Korosu’nun yeni üyesi olmak için yeteneklerini sergiledi. İzmit Dr. Şefik Postalcıoğlu Konferans Salonu’nda yapılan seçmelerde Büyükşehir Belediye Konservatuvarı eğitmenleri görev yaptı.
BAŞKAN VEKİLİ SOBA’DAN ÖĞRENCİLERE MORAL
Öte yandan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Hasan Soba, Büyükşehir Konservatuvarının Gebze’deki binasını ziyaret ederek, yetenek sınavlarına giren öğrencilere başarılar diledi. Başkan Vekili Soba, Büyükşehir Belediyesi’nin Gebze ilçesine kazandırdığı konservatuvardan önemli sanatçıların yetişeceğine olan inancını dile getirdi.
Gebze ilçesinde yapılan Konservatuvar Yetenek Sınavları; Piyano (7-8 yaş), klasik gitar (10-17 yaş), Batı Keman (8-16 yaş), Bağlama (9-30 yaş), Çocuk Resim (9-16 yaş), Yetişkin Resim (17- 55 yaş) ve Ebru (17-55 yaş) branşlarında gerçekleştirildi. Konservatuvar öğrencisi olmak isteyen adaylar, Büyükşehir Konservatuvarının Gebze Olimpik Yüzme Havuzu karşısındaki binasına sabahın erken saatlerinden itibaren gelmeye başladı. Giriş belgelerini yetkililere teslim eden öğrenciler daha sonra sırasıyla sınav komisyonunun karşısındaki yerini aldı. Söz konusu komisyonlarda belediye konservatuvarı eğitmenlerinin yanı sıra Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde görev yapan akademisyenler yer aldı.
Sınavlarda başarılı olanlar için 6-7 ve 8 Kasım tarihleri arasında kayıt dönemi başlayacak. Eğitimler ise 11 Kasım Pazartesi günü başlayacak.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Pamukkale Üniversitesi Öğrenci Yaşamı Ve Etkinlikleri
Pamukkale Üniversitesi, 1992 yılında Denizli'de kurulan bir devlet üniversitesidir. Üniversite, adını bulunduğu bölgedeki doğal güzelliklerden biri olan Pamukkale travertenlerinden almıştır ve 17 fakülte, 4 enstitü, 6 meslek yüksekokulu ve 1 konservatuvar ile geniş bir akademik yelpaze sunmaktadır. Read the full article
0 notes
Text
Oktay Kaynarca
27 Ocak 1965 tarihinde doğan Oktay Kaynarca, dizi ve film oyuncusudur. Annesi İstanbullu, babası da Malatyalıdır. Ayrıca babaannesi de Malatya Hekimhan Güzelyurtludur. Oktay Kaynarca, 16 yaşından itibaren iş yaşamına atıldı. Birçok iş kolunda çalıştı. Restoran fotoğrafçılığı yaptı. Lisede okurken İstanbul Fiat kamyon firmasında yedi ay kadar elektrik işçisi olarak görev aldı. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarında tiyatro eğitimi gördü. Bu süreçte sinema, dizi ve tiyatro oyunculuğu alanında deneyimler elde etti.
Sahneye ilk defa Ege Tiyatrosu'nda Duvarların Ötesinde isimli tiyatro oyunu ile adım attı. Sonrasında da çeşitli çocuk oyunlarında oyunculuk deneyimi elde etti. Oktay Kaynarca’nın ilk oyunu bir müzikal idi. Konservatuvar öğrencisi iken TRT 1'deki Gençler dizisinin başrol oyuncularından biri olmayı başardı. İlerleyen süreçte Kurtlar Vadisi, Yengeç Sepeti, Can Dostum, Deli Yürek, Kalbin Zamanı, Beynelmilel, Sis ve Gece, Aynalı Tahir, Geniş Zamanlar, Kuzey Rüzgarı gibi çok sayıda yapımda rol aldı.
➡️ Haber Linki: https://www.sondakikam.com.tr/kimdir/5n1k-icerikleri/kim-milyoner-olmak-isterin-yeni-sunucusu-oktay-kaynarca-kimdir-nereli-kac-yasinda/241
#OktayKaynarca #KimMilyonerOlmakİster #Kimdir #5N1Kİçerikleri #Sondakikam
0 notes
Text
Her telden çalıyor
Konservatuvar mezunu galiba!
...🦋...
39 notes
·
View notes
Text
Tırnak ustam bilişim teknolojileri okuyor, diğer bir oradaki çalışan kız da konservatuvar mezunu, yüksek lisans yapıyor.
Toplumun değişime ihtiyacı var mı yoksa hep böyle miydi ve olacak mı?
1 note
·
View note