#cereyan
Explore tagged Tumblr posts
ysrayarg · 6 months ago
Text
Tumblr media
2 notes · View notes
duyuelektrik · 2 years ago
Photo
Tumblr media
Toplumun Temel Taşı Olan Kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü Kutlarız. ⚡Elektrik Güç Arttırımı, ⚡Güç Düşürümü, ⚡Yeni İstek Talebi, ⚡Tesisat Birleştirme, ⚡Tesisat Ayırma Talebi, ⚡Sanayi Sicil Belgesi, ⚡Kapasite Raporu, ⚡Topraklama Raporu, ⚡Periyodik Ölçümlemeler, ⚡Elektrik Tesisat İşleri, ⚡Kompanzasyon Pano Yapımı, ⚡Tadilatı ve Bakımı, ⚡AG ve OG Projelendirmeleri ve daha birçok ELEKTRİKSEL işlemleriniz için bir telefon uzağınızdayız. Alanında Uzman Kalifiye Ekibimiz ile Her An Hizmetinizdeyiz. Ücretsiz Tespit Hizmetimiz vardır. Arıza Durumlarında 7/24 hizmet vermekteyiz. DU-YU ELEKTRİK İHTİYAÇ (DU-YU)LDUĞU ANDA... ⚡🛠⚡🛠⚡🛠⚡🛠⚡🛠 #elektrikci #elektrik #elektriktaahhüt #elektrikproje #elektrikustası #elektrikçiler #elektriktesisatı #elektrikarıza #elektrikprojeçizimi #elektrikariza #istanbul #kesfet #kesfetteyiz #kesfetteyim #kesfettengelenler #keşfetbeniöneçıkar #cereyan #elektrikciler #bedas #tedas #güçarttırımı #gucarttirimi #istanbul https://www.instagram.com/p/CphwYJjI4-O/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
otuzsekizinciparalel · 10 months ago
Text
hem çok komik hem çok ilginç,, şeyhim canım iki göz aydınlığım kurban olurum 💘💫
11 notes · View notes
rayhaber · 5 months ago
Text
Canlandıranlar Uluslararası Film Festivali 2023
Canlandıranlar Uluslararası Film Festivali İstanbul, 21-27 Ekim tarihleri arasında animasyon sanatının büyülü dünyasına ev sahipliği yapacak olan Canlandıranlar Uluslararası Film Festivali, “Animasyon, sihre en yakın şey!” temasıyla bu yıl izleyicileri hayal gücünün sınırlarını zorlayacak bir yolculuğa davet ediyor. Festival, Institut français, Kadıköy Müze Gazhane ve İBB Beyoğlu Sineması’nda,…
0 notes
dipnotski · 8 months ago
Text
Kolektif – Bir Cereyan Hâsıl Oldu (2024)
Elektrik günümüzde modern hayatın vazgeçilmez bir parçası. Uzak mesafeler kat etmemizi sağlayan ulaşım araçları, hastanelerde, işyerlerimizde, evlerimizde farklı amaçlar doğrultusunda kullandığımız elektronik cihazlar, geceleri bizlere güvende olduğumuz hissini veren kent ve sokak ışıkları… Peki, günümüzde hayati bir rol oynayan elektrik gündelik hayatımıza nasıl girdi, düşünce ve duygu…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
uykucupenguen · 3 months ago
Text
Tumblr media
Cereyan geçecek ve Kudüs uyanacaktı. Diriliş Kudüs'ü doğacaktı yanmış Kudüs'ün külleri arasından. Roma'nın çarmıhı gün gelecek işe yaramayacaktı. Çünkü, onlara zahmet olmasın diye, çarmıhını omuzunda taşıyanlar gelecekti. Çarmıhı, Musa'nın asası gibi omuzlarında taşıyanlar, Roma'nın firavunluğunu ve mermerin büyüsünü hiçe indireceklerdi.
Yitik Cennet, Sezai Karakoç
78 notes · View notes
yolguncesi · 4 months ago
Text
Bir Sanrı'ya...
Sonsuzluğun derinliklerinde kaybolurken, seninle paylaştığımız her an, varoluşsal sorgulamalarımızın bir parçası haline geliyor -ki bunu aramızda cereyan eden akışın her bir anında yeniden yakalamanın heyecanını yaşıyorum.-
Gözlerindeki parıltı, Platon’un idealar dünyasına açılan bir kapı gibi, ruhumun en karanlık köşelerine ışık tutuyor. İçim böylesine karanlıkken bunun ne demek olduğunu anlayabilir misin sahiden?
Yüzünden düşen tek bir gülüş zerresi, yaşamıma yeni bir anlam katarken, bu geçici dünyada kalıcılığı arayışımın patikası oluveriyor.
Aramızda cereyan eden bu duruluk -bunu tanımlamakta zorlanıyorum çünkü koca bir dağı derenin dibindeki ufak bir taşla anlatamazsın-, ruhumuzun karmaşık doğasında bir arayışa dönüşüveriyor… Derin bir okyanusta kaybolmuşken, her dalga yeni bir keşif, her kıyı yeni bir bakış açısını da getiriyor.
Yanımda olmasan ne olur diye düşünüyorum kimi zaman. İşte o zaman neyi yitirdiğimi anlıyorum. Zamanın sıfıra vurup dibe yuvarlandığı o noktada yalnızca varlığımızın sonsuzluğuna tanıklık edişlerim yitip gidiyor.
Yani cancağızım; seninle biz, bilinçaltımızda yankılanan arzu ve korkulardan taştığımız kadar var olabiliyoruz. Bu varoluşun içinde birbirine göz kırpan acılarımızı yok sayabilir misin şimdi? Acını benim paylaşmayacağını söyleyebilir misin?
Sevgimiz, içsel çatışmaların kıyısında durup akışı izleyen bir bağa tanıklık ediyor şimdi; Hani birbirimizin yüz hatlarını keşfederken, kaygılarımızı ve kırık-dökük geçmişizi anlamlandırıyoruz ya, öyle bir şey…
Sonsuzluk, yalnızca sıfırı bulan zamanın değil, benden sana köprü olan tüm o yakarışların bir yansıması artık! Neden mi? Çünkü bir biçimde sevmek, kendini keşfeden bir bebeğin heyecanını da taşıyor.
Şimdi bu heyecanı bütün evrene taşıyan sevgimiz, yavanlığın tüm o habis izlerini silerken, geleceğin belirsizliklerini de kucaklamamıza yardımcı olan bir köprü işlevi görüyor ve her adımda daha da güçleniyor, varoluşumuzu derinleştiriyor.
Çünkü biz seninle sonsuzun kıyısında bütün mümkünlerin mimarıyız…
Çünkü biz seninle bir yitirme ihtimalinin en büyük kaygısını taşıyoruz; yokuş yukarı…
65 notes · View notes
2528hayat · 1 year ago
Text
İyi akşamlar ve İyi geceler 😊
Lutfenn kapı pencereye kapatın cereyan yapmasın 😁🤪 Ama çok güzel söylemiş ben beğendim
231 notes · View notes
endergelisenataklar · 5 months ago
Note
Karl marx ile alıp veremediğin ne
"deli gibi uykum var nermin
gövdemi söküyor şafak
ipliğim çözüldükçe
içimde ağırlaşan bir ittifak
cebimde marx
boynumda dükkan kapatan esnaf
dünya elindeki aynayla
açı kuruyor omuzlarımın ortasına
uyumuyorum nermin
kustuğum kükürt soluduğum azotla akraba
birbirini bulan iki açık pencere
gibi cereyan yapıyoruz seninle hayata"
20 notes · View notes
yasamsallik · 6 months ago
Text
CELAL ŞENGÖR'DEN BAKANA...
Prof. Dr. Celal Şengör'den, Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde kılıç çekip "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganı atan ve yemin metni okuyan teğmenlere ilişkin "Toplum kesimlerini, milletimizi rahatsız edecek eylem ve söylemlerden kaçınmak lazım" ifadelerini kullanan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a:
“Adalet Bakanı!
Ne zamandan beri ‘Atatürk’ün askeriyiz’ demek rahatsızlık yaratır oldu?
Bakan!
Vatansever, kahraman teğmenlerimizin kılıç çakıştırmaları askeri disipline aykırı değildir, gelenektir. Ben Hava Harp Okulu mezuniyet törenlerinde defaatle benzer kılıç çakıştırmalarına şahit oldum ve bu çakıştırmalar, davetlilerin ve velilerinin alkışlarıyla karşılandı.
Önce askeri disiplin nedir, onu öğren konuşmadan, beyanat vermeden. Genç teğmenlerimizin Teğmen Ebru Eroğlu liderliğinde kılıç çakıştırırken okudukları andımız mı birilerini rahatsız ediyor?
O zaman o kişiler kimdir ve ne istemektedirler ve sen Atatürk düşmanlığını temsil eden bu kişilere Cumhuriyetin bir bakanı olarak nasıl destek verirsin? Biz yurttaşlar genç teğmenlerimizle iftihar ediyor, onları bağrımıza basıyoruz. Mezkûr hadise Sayın Cumhurbaşkanımızın önünde cereyan etmiş, bu teğmenler onun takdirlerini kazanmışlardır. Sen kimin sözcüsüsün? Atatürk’e düşman bir avuç yobazın mı?
Milletimizin onuruyla oynamak, geleceğini tehlikeye atmak, Türkiye’yi bir Afganistan yapmaya kalkmak hiç kimsenin haddi olamaz.
Bunu iyi belle.
Sen sözlerinle milyonları rahatsız ettin. Sanırım milletimiz senden bir özür dileme beklemektedir, çünkü bu ülkeyi muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkarmak isteyenleri çok, ama çok rahatsız ettin.
Hem de git, Anıtkabir’de Atatürk’ün manevi şahsiyetinden özür dile. Bu tüm milletimizden özür dilemek olacaktır. Bunu yapmazsan adın tarihe ne yazık ki karanlığın savunucusu olarak geçecektir. Bir bakanımızın bu duruma düşmesini hiçbir yurttaşımız istemez. Takdir elbette senindir.
A. M. Celâl Şengör”
22 notes · View notes
devrimgibiyim · 3 months ago
Text
7 notes · View notes
baybaykus · 4 months ago
Text
Ziya Gökalp ne demiş, kendisinden dinleyelim:
''... Ben gençliğimde tahsil için ilk defa İstanbul'a gittiğim zaman, bu ilmî tahkikata başlamak mecburiyetinde kaldım. Çünkü orada eskiden kalmış fena bir itiyada (alışkanlığa) göre, bütün Karadeniz ahalisine Laz, bütün Suriyeliler ve Iraklılara Arap, bütün Rumeli halkına Arnavut dedikleri gibi, bizim gibi doğu illeri ahalisinden bulunanlara da Kürt milliyetini izafe ettiklerini (yakıştırdıklarını) gördüm. O zamana kadar kendimi hissen Türk sanıyordum. Fakat bu zannım ilmî bir tahkikata (araştırmaya) müstenit (dayalı) değildi. Hakikati bulabilmek için bir taraftan Türklüğü, diğer cihetten Kürtlüğü tetkike başladım. Evvelemirde (öncelikle) lisandan başladım. Diyarbakır şehrinde, ana lisan Türkçe olmakla beraber, her fert biraz Kürtçe de bilir. Lisandaki bu ikilik iki suretten biriyle izah edilebilirdi (açıklanabilirdi): Ya Diyarbakır'ın Türkçesi bir Kürt Türkçesiydi, yahut Diyarbakır'ın Kürtçesi bir Türk Kürtçesiydi. Lisanî tetkiklerim gösterdi ki Diyarbakır'ın Türkçesi Bağdat'tan ta Adana'ya, Bakü'ye, Tebriz'e kadar imtidat eden (uzanan) tabiî bir lisandan yani Akkoyunlu ve Karakoyunlu Türklerine mahsus olan Azerî (Azerbaycan) lehçesinden ibarettir. Bu lisanda hiçbir sun'îlik (yapaylık) yoktur. Binaenaleyh, Kürtlerin tahrif ettiği (bozduğu) bir Türkçe değildir. (Diyarbakır lisanının Azerî Türkçesi olması, şehirlerin Osmanlı hükümetinin tesiriyle Türkçe konuştuğu iddiasını da esasından çürütür. Çünkü öyle olsaydı, bu şehirlerde konuşulan lisanın Osmanlı lehçesi olması lazım gelirdi.)
Diyarbakırlıların mahdut (sınırlı) kelimelerden mürekkep olarak söyledikleri Kürtçeye gelince, bu lisanın köylerde konuşulan fasih (düzgün) Kürtçeden farklı olduğunu gördüm. Kürtçe, Farisî'nin akrabası olduğu halde, nahv (dilbilgisi) itibarıyla hiç ona benzemez. Çünkü Farisîde bulunmadığı halde, Kürtçede hem tezkir ve te'nis (erillik ve dişillik), hem de Arapça ve Latincede olduğu gibi ''i'rab'' vardır. Demek ki Kürtçe, Türk lisanına nispetle daha mürekkep, daha karışıktır. Türkler kendi lisanlarında tezkir, te'nis, i'rab gibi ahvale (durumlara) müsadif olduklarından (rastlamadıklarından), Kürtçenin bu gibi hususiyetlerine nüfuz edememeleri iktiza ederdi (gerekirdi). Filhakika, vakıalar bu suretle cereyan etmiş, Diyarbakırlılar Kürtçenin tezkir, te'nis, i'rab kaidelerini tamamıyla hazfedip (kaldırıp), Kürt nahvini (dilbilgisini) Türk sarfına (dilbilgisine) uydurarak sun'î (yapay) bir Kürtçe icat etmişlerdir. Bu Kürtçeye ''Türk Kürtçesi'' namını vermek gayet doğru olur. Lisaniyat (dilbilimi) noktainazarından (açısından) gayet mühim olan bu vakıa, Diyarbakırlıların Türk olduğuna en büyük delildir.
Bundan başka Diyarbakırlılar bu lisanı yalnız Kürtlerle konuştukları zaman kullanırlar. Kendi aralarında yalnız Türkçe konuşurlar. Diyarbakırlıların güya bildikleri bu düzme Kürtçenin kelimelerine gelince, bunlar da gayet mahduttur (sınırlıdır). Bu sebeple, boşlukları Türkçe kelimelerle doldururlar. Zaten, birçoğunun bildiği Kürtçe kelimeler ''gel, git'' gibi birkaç tabire münhasırd��r (sözle sınırlıdır).
Diyarbakırlıların Türk olduğunu ispat eden delillerden birini de mezhep sahasında buldum. Diyarbakır'ın hakikî ahalisi umum Türkler gibi Hanefidirler. Kürtler ise umumiyetle Şafiidirler. Bu iki alâmet-i mümeyyize (ayırt edici im/işaret) yalnız Diyarbakır halkına mahsus değildir. Şark (doğu) ve cenup (güney) vilâyetlerimizdeki bütün şehirlerin ahalisi, Kürtçeyi Diyarbakırlılar gibi tahrif ederek (bozarak) söylerler ve Hanefi olmak alametiyle Şafii Kürtlerden ayrılırlar. Bunlardan başka, elbise, yemek, bina ve mobilya gibi harsa ve âdetlere taalluk eden hususlarda da derin farklar vardır.
. Bu alâmetler bana Diyarbakırlıların Türk olduğunu gösterdiği gibi, babamın iki dedesinin birkaç batın (kuşak, nesil) evvel Çermik'ten, yani bir Türk muhitinden geldiklerine nazaran ırken de Türk neslinden olduğumu anladım. Mamafih dedelerimin biri Kürt yahut Arap muhitinden geldiğini anlasaydım, yine Türk olduğuma hüküm vermekte tereddüt etmeyecektim. Çünkü milliyetin terbiyeye istinat ettiğini de (dayandığını da) içtimaî tetkiklerimle anlamıştım. Zannederim ki bu taharrilerimle (araştırmalarımla) yalnız kendim için değil, bütün vilâyât-ı şarkîye ve cenubîye (doğu ve güney illeri) şehirlileri ve şimdiye kadar Türk kalan köylüleri için, son derece mühim bir meseleyi halletmiş oldum.''
Kaynak:
Ziya Gökalp, "Millet Nedir?", Küçük Mecmua Yazıları, Ötüken Neşriyat, s. 145, 146, 147.
Mesut Şen sayfasından alıntı.
6 notes · View notes
1ruhefzaa · 15 days ago
Text
“..damarlarımızda ilmin hayatı cereyan etmedikçe, onu dışardan almak kâbil olmayacaktır.”
|Nurettin Topçu
2 notes · View notes
yolguncesi · 3 months ago
Text
“Eğer su da çürüyorsa” diyordu bilge insan, “Yeniden arınmasını istiyorsanız ona yeni kanallar açmalısınız.”
Kaçıncı günün devir zamanlarında tanıdık birbirimizi? Almış olduğumuz bir karar ya da değişim istencimizin hangi zamanıydı?
İstemeden de olsa her birimiz farklı farklı mekânların ortak düş kuran insanlarıydık. Buluşmamız kaçınılmaz mıydı?
Buluşmanın fiziki bir olay olmadığını anladığımız an birbirimize dolanıklığımızın bu kadar büyük bir gücü açığa çıkaracağını bilmiyorduk.
Çünkü çürüyen su, aramızda cereyan eden duygularda yeni kanallar oluşturdu akışına…
54 notes · View notes
sillagen · 1 year ago
Text
Bizim evde iki tane ana giriş kapısı var üst üste biri telli çelik kapı pervazları aşağıya doğru karşıdaki sizi görmüyor ama siz onu fark ediyorsunuz. Hava sıcak olduğunda evdeki havayı cereyan yapması için yazın sadece onu kitleriz. Diğeri açık durur. Kışın ise normal olarak diğerini kapatıyoruz. Üste yeni bir komşu taşındı. Çocuklar kapıyı çalmış aradan gördüm. Bir dk çocuklar başörtümü tam kapatayım dedim. Ben bunlara çocuk olunca kapıyı 🌝 şöyle açtım. Sonra beni görünce "👀 aa aa abla bizim çarşaf düşmüş de verir misin?" ( tedirgin bir ses tonu ) Ay tabi veririm bir dk neyse çarşafı getirdim yüzüme bu sefer 👁👄👁 👁👄👁 iki kardeş böyle bakıyor. Jdjxjdjxjd Çarşaf ellerinde merdivene doğru giderken bana dönüp bir daha baktılar gülümseyerek jdjxjfx Buyur çay içelim desem kabul edeceklerdi. Çocukların bana ısınmasını Allah'ın izniyle inanılmaz seviyorum. Çünkü safi bir kalpte bulunmak çok hoşuma gidiyor.
36 notes · View notes
birfiill · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Belki 8 ay evvel di hiç düşünmem Allaha emanet ettim diyerek inandığım şeyle sınandım,ama bu sefer daha farklı cereyan etti imtihan bende,sakinledim,içime dönmeme vesile oldu,hatta hiç bukadar kendimden emin ve rahat olmamıştım.bazen düşünüyorumda ne yapmak için varız.neyin savaşını nekadar vermeliyiz,bunu bilememişim ben.sevgide vefa,dostlukta ömür,”bir insanda bir ömür’bir niyeti bozmadan nasıl devam ettirilir”işte burda hala kalıyorum…
43 notes · View notes