#bu adam aynı ben
Explore tagged Tumblr posts
Text
disco!
#disco elysium#kim kitsuragi#harry du bois#my art#iskoart#some planets must have aligned bc these paintings came out PERFECTLY#who wants to be the kim to my harry#bu adam aynı ben#GODDD THIS GAME. I HAVE NO OTHER WORDS#kimharry
1K notes
·
View notes
Text
Bi eleman var çok alakasız karşılaşmalar oldu başta arkadaşlarımla bu çocuk benim kaderim herhalde diye dalga geçiyorduk ama bugün bi de Bursalı olduğunu öğrendim bu kadar tesadüfe artık ben de kaderim olduğuna ikna olmaya başlayacağım ✋🏻
#cidden dalga geçiyordum......#canı sıkılan varsa anlatanzi dünyanın en boş şeyi ndbdsjdsjd inşallah daha önxe post olarak anlatmamışımdır🤨🤔#neyse vizelerden önce bi gün okuldan sonra metroya bindim kalabalıktı epey#ben biner binmez yandaki kapıdan biri zeynep diye bağırdı hemen ardından da ikinci ismimi de ekleyerek seslendi#ve ikinci ismim nadir bi isim 3.bir kişi tanımıyorum yani o isimle#2.kişi de zaten annemlerin bana adını koydukları kişi ndsnbsbsndnsjs NEYSE çok uzatmiyim#şok oldum tabi öyle olunca o tarafa baktım kimin bağırdığını anlamaya çalışıyorum çünkü cidden ismimi BAĞIRIYOR metronun içinde#her şey 5 10 snde falan yaşanıyor bu arada dnbsdnsjdjd#2 3 kere öyle ismimi seslendi sonunda kalabalığı yardı ve görebildim djbsdnkskd yanına 2 3 adım attım o da bana doğru geldi#FİLM SAHNESİ ANLATIYORUM SANKİ UZATMA BE#asla tanımıyorum bu arada o yüzden şokum#yanıma geldi bi baktım metro kartımı uzattı ahhsshshjdsjsjs#o kalabalığın içinde ismimi BAĞIRARAK beni bulması maalesef saçma bir şekilde etkiledi arkadaşlar bi de metroya binmeden düşürmüşüm#içeri girip beni arıyo yani adamlığa bakar mısınız sndbnsnsnkdkd#neyse yakışıklıydı da.... yaşını da bilemiom liseli falan çıkar diye ödüm kopmuştu ve bi daha asla göremicem diye üzülmüştüm snsnabaahahahsh#sonra bikaç gün mü hafta mı ne geçti vizelerde sınava giderken metroda not okuyodum inmeme 1 2 durak kaldı kafamı kaldırdım baktım#tam karşımda bu eleman oturuyor nddndjdjdj aynı durakta indik farklı çıkıştan çıktık tüh aynı fakülte değilmişiz dedim dndndndnffkh#sonra bi ara bizim bölümün topluluğu foto paylaştı baktım bu metrodaki elemana aşşşşırı benziyor ama tam da emin olamadım#daha da sonra bi gün okulda yine çokkkkk benzeyen birini gördüm ama çok kısa gördüm ve uzaktı yine emin olamadım#en son bu finallerde üst sınıftan 1 2 kişiyi gördüm sınıfta kocaman adam oldukları için dikkat çekiyolardı biraz sjshjsjajdlf#sınav arası o iki kişiyi bahçede gördüm kalabalık gruplardı bi bakiyim bizim üst sınıflar kimlermiş dedim çünkü kimseyi tanımıyorum 😁😁#çok zorbalıypr arkadaşlarım#💔💔#neyse o gruba bi baktım metrodaki şahıs.....hshshsbbajsjajsks#meğersem büyük gösteren bi liseli bile olabilir bi daha asla göremicem tüh diye düşündüğüm kişi benim 1 üst dönemmiş djndjsjsjskd#ve o instada gördüğüm benzettiğim kişi de oymuş#o kişi benim arkadaşımın mentörü çıkmıştı 1.sınıftayken#o an şarjım yok biriniz çekebilir mi demişti ben çocuğun numarasının fotosunu çekmiştim..... sbdnsndkaldls#bugün de öğrendik ki o da Bursalıymış......#aynı okul olduğumuzdan habersiz metroda 2 okulda 2 karşılaşma ve 1.sınıfta numarasının fotosunu çekmiş olmam ve Bursalı olması✋🏻 jfndjfndjf
7 notes
·
View notes
Text
ben aldırdığım yer kistleştiği için sabah plastik cerrahide randevum vardı, almıyorlarmış, cilt düzelsin diye iğne yapıyorlarmış,, iğne lafını duyunca kendimi nasıl sıktıysam iğne vurulurken yine gözlerim karardı, ayılıp bayıldım,, fildirofil de kulağı için aynı iğneden oldu gıkı çıkmadı maşallah, bir de şovcu drama queen diye ona derdim... #rezil oldum 👎🏻
#doktor: iğne yazacağım#ben: şurup verseniz olmaz mı#gahhahahahah#şey daha komik#beraber girdik fildirofille#doktor adam ikimizin de aynı sorun olduğunu görünce genetik oluyor zaten dedi#kesi atınca oluyor. yine kessek daha büyük kist olabilir. alamayız travmatik yara. dedi#iğne almaya gidiyoruz fildirofil başladı kahkahaya#6senedir tek travmam bu olsa keşke diye#hard times.....
20 notes
·
View notes
Text
Az önce oda arkadaşım dedıkı allah seninle evlenebecek adama sabır versin dmkdkdkflmfmkfldöfldldlfmdll
#sevgilisinin ailesi onu istemiyormuş sevgilisinin annesi ile kavga etmiş adam evlendireceklee başka kızla bu hala diyorki ben bana ilgi#göstersin istiyorum bla bla#ben de demdimki ben olucam her yerden engeller ağlatırım o adamı yüzüne bile bakmam dedim#bana böyle dedi dmdmktlfmfkşsödld#ne yapalım erkeklerin peşinden köpek gibi koşalım mı mal mıyız da aynı erkeğe takılı kalıyoruz kızlar#allahalla#bende bir problem yok değil mi sizcede#yani bence normal olan benim#ama nus
1 note
·
View note
Text
valla katil olsam bu adam yüzünden gözüm açık gitmicem öyle sinir öyle nefret
#her defasında aynı konuya kızıyor biz kavga etmekten bıktık bu adam aynı şeyleri söylemekten bıkmadı robot amk#ne yaşatmışlar buna zamanında sikicem travmalarınızı ben senin mal karakterini çekmek zorunda mıyım ya#yalnız kal inşallah
0 notes
Text
Merhaba hocam ben Derya 28 yaşında oldukça değil çok güzel bir kadınım. 178 boyunda 75 kilo esmer memeleri dik kalçası büyük olmayan ama yinede cazibesi olan bir kalçaya sahibim. Kapalı ( modern türbanlı ) Babam bana sürekli aynı Sibel Egemen e benzediğimi söyler. Devlet memuruyum 2 kez evlenip boşandım her 2 kocamda beni aldattı aslında ben evliliklerimde hatalıyım bunu 2 kocamdan boşandığımda öğrendim seksi bir görev gibi görüyordum istediklerinde sevişir döner arkamı yatardım bunu aslında annemden öğrenmiştim annem de babamla yatar babam isterse istediği şekilde siker işi bitince yatardı evimiz 1+1 olduğu için rahat rahat izlerdim.
Boşanmıştım arkadaşım beni evine götürdü o gece orada yatmam gerekiyordu çünkü gideceğim bir ev otel vs yoktu İstanbul un ücra bir yerinde oturuyorum bu arada belirteyim . O gece arkadaşım kocasıyla o kadar zevk alarak seks yaptı ki kadınlığımdan utandım bir ara kalkıp izlemek istedim ama utandım gidemedim . Ertesi gün cumaydı yine arkadaşımda kalacaktım kocası oturduğumuz yerde otomobil alım satım işleriyle uğraşan zengin bir adamdı o gece saat 9 gibi geldi yemek vs derken içki masası kurdu hep birlikte içmeye başladık. Arkadaşım slow müzik açtı ardından kendi kendine dans etmeye başladı birden benim elimi tutup kendine çekti senede bir gün şarkısı eşliğinde dans etmeye başladık kadın kadına eşi bizi izleyerek bize doğru kadeh kaldırıyor bizi alkışlıyordu uzunca bir dans ettik arkadaşım Perihan benim kulağıma eğilip bu gece bize katılmak istermisin diye sordu şaşırmıştım ne diyeceğimi bilemiyordum aslında çok istiyordum ama Perihan benim en yakın arkadaşım ve tek sırdaşımdı hatta kocamla yaşadıklarımı bilen tek arkadaşımdı .
Ben müsaade istedim odama gittim uzandım onlar biraz daha müzik eşliğinde içip yavaştan seks yapmaya başladılar Perihan ın inlemelerinden anlaşılıyordu ışık kapanmış yatak odalarına geçmişlerdi 2 gece üst üste bu adam makina mı yoksa azgın bir tekemiydi 2 kez evlendim 2 kocamda beni bu şekilde hiç sikmemişti belki de annemin öğrettikleri doğru değildi . Bunları düşünürken uyuya kalmışım gece uyandığımda arkadaşım halen kocası ile sevişmeye devam ediyordu tuvalete gittim canım istiyordu gitmek istedim ama cesaret edemedim o gece kendimi okşayarak orgazm oldum sonra uyudum sabah uyandığımda Perihan halen uyuyordu bende banyo yapıp giyindim kahvaltı yapmadan Pendik otobüsüne binip İstanbul a oradan Beylikdüzü ne gittim günlük ev kiraladım aklım gecede kalmıştı tüm cesaretimi toplayıp arkadaşımı ve eşini aradım 2 siyle konferans görüşme yaptım konum at geliyoruz dediler onlar gelene kadar hemen en yakın güzellik merkezine gidip tüm vücuduma bakım yaptırdım saat 5 e geliyordu kiraladığım eve gittim ilk gelen bendim benden 10 dakika sonra kapıyı çaldılar içeri buyur ettim merhaba deyip içeri aldım , kapıyı kilitleyip hemen soyundum Perihan da Ayhan da benim soyunduğumu görüp onlarda soyunmaya başladı artık hepimizde çıplaktık önce karısı ile öpüşmeye başladı sonra beni yanlarına alarak hep birlikte öpüşüyorduk ellerimiz vücudumuzda geziyordu yatağa uzandım onlarda yanıma geldi benim amımı yalamaya başladı karısı kocasının sikini ağzına aldı emmeye yalamaya başladı bende film kopmuştu, orgazm üzerine orgazm oluyordum hayatımda hiç bu kadar üst üste orgazm olmamıştım daha yarağı içime dahi girmeden orgazm oluyordum. Perihan hadi kadın altında eridi sok artık doyur yarağa dedi hemen sağ bacağımı omzuna aldı sikini amıma sürtüp birden soktu hızlı hızlı girip çıkıyordu Perihan bacaklarını açıp başımın üstüne çıkıp amını yalamam için tam ağzımın üzerine oturdu mis gibi kokuyordu yalamaya başladım ben yaladıkça dahada fazla oturmaya başladı nefes alamıyordum ama emmeyede devam ediyordum Ayhan boşalmak bilmiyordu bende sikilmeye doymuyordum. Ayhan beni biraz daha rahat sikmek için belimin altına yastık kırlent koydu birden tekrar soktu sert bir şekilde girip çıkıyordu arada bir etimi sıkıyor vuruyordu kaçıncı kez orgazm oluyordum bilmiyorum ama bu sefer ikimiz aynı anda boşalmaya başladık.
Ben bitmiştin karısını altına aldı ilk olarak götüne sokmaya başladı benim en korktuğum şey götümün sikilmesiydi Perihan hemde bu yarağı içine rahat bir şekilde alıyordu porno video izler gibi onların sikişmesini izliyordum bana baktı Perihan gel dedi gittim onun yaptığı gibi yapıp amımı ağzına verdim kocası Ayhan ile öpüşmeye başladık öpüşürken o beni bende onu okşuyordum . Biraz önce sikilip pert olan ben sanki hiç sikilmemiş gibi bir taraftan emiliyor bir taraftan öpüşüyordum bu kez arkadaşımın ağzına bütün zevk sularımı boşalttım .
Benide sikmesi için domaldım arkama geçti sırtımı öperek emerek göt deliğime birşey döktü birden yüklendi hepsini soktu içime pompalamaya başladı ben bağırıyor zevk çığlıkları atıyordum Perihan altına eğilip memelerimi okşuyor emiyor öpüyordu arada bir amıma parmaklarını sokuyordu . Ayhan beni kendine çekti öpüşmeye başladık içinde durmuştu birden kalp gibi atmaya başladı bosalmıştı ilk kez sikilen göt deliğime ilk döl de boşalmıştı.
O gece saat 4 e kadar seviştik . Artık bende azgın bir fahişe gibi her gece sikişmek istiyordum. O geceden sonra adet günlerimde dahil hiç boş bir günüm olmadı her gece aynı erkekle birlikte olmuyorum bu Tumblr den Facebook tan Twitter dan buluyorum kendimi siktiriyorum. Artık sikilerek mutluluğun tadına bakıyorum.
115 notes
·
View notes
Text
Tatlı Komşum! (1) (Furkan 31 Y., Manisa)
Olacaksan evli kadınla olacaksın derdim her zaman; çünkü sen de evlisin o da, müsait değilim dediğinde anlar, zırt pırt çağırıp beni oraya götür buraya götür demez, ay sevgililer gününü unuttun, doğumgünümde bir çiçek bile almadın diyemez. Canı istediğinde çağırır gidersin, canın istediğinde çağırırsın gelir, bağlılık olmaz, yarım saatte bir mesaj yazmadın diye küsüp trip atmaz. Çapkınlık mevzusu açıldığında arkadaş arasında beylik haline gelmiş laflarımdı bunlar...
İsmim Furkan, 31 yaşında, evli, tek çocuklu, özel sektörde çalışan, yakışıklı olduğu söylenen biriyim. Karımla severek evlendik. Karım öğretmen benden 1 yaş küçük. Hovardalığı her zaman sevdim, ama her zaman da dikkatli oldum. Manisa'da yaşıyoruz. Gelelim başıma gelenlere. 2 yıl önce Kasım ayında bir daire alma fırsatı doğdu, aileler yardım etti, biraz kredi çektik, 5 katlı, çift daire bir binanın 3. katından bir daire aldık. Daire ikinci eldi, taşınmadan önce boya badana yapıyorduk. Akşam üzeri iş çıkışı ben, fabrikadan bir abim (fabrikada da boyacı) ve karım birlikte, boya kokusu çıksın, çabuk kurusun diye pencereler ve dış kapı açıktı.
Birisi, "Merhaba!" diye seslenince koridora çıktık karımla. Kısacık simsiyah saçları, müthiş güzel bir yüzü olan, 1.65 boylarında, zayıf, kot gömlek ve pantolonlu, ama muhteşem çekici bir kadın çaydanlık ve çay bardaklarıyla kapıda duruyordu. Arkasında karşı dairenin kapısı açıktı. "Hoşgeldiniz, size çay yapmıştım!" dedi. Karım koşup çaydanlığı aldı, içeriye buyur etti. Kadın, "Ben Ebru. karşı dairede oturuyoruz, hoşgeldiniz, daha erken gelmek isterdim, ama işten gel, yemek bulaşık ancak bu saati buldu!" dedi. Karşı kapıdan kocası çıktı, aynı karısının boyunda, zayıf, bıyıklı, kadınla tam ters görüntüde biri. Kadın ne kadar havalı ve Cool görünüyorsa, adam o kadar paspal, üzerinde hani pazarlarda satılan koyu renk çizgili bir polo tişört, altında penye diz altına kadar şort ve nefret ettiğim şort altına diz altına kadar gelen siyah çoraplar. Ulan evde bari giyme o çorapları, görgüsüz! Cevat'mış ismi, zerzevat gibi. Kadın ne kadar çekici geldiyse adam da o kadar iticiydi.
Neyse çayları hepimize servis etti, hep beraber 2'şer bardak içtik. "Biz sizi daha fazla tutmayalım!" dediler. Teşekkür ettik. Ama bu arada apartmanda pek komşuluk olmadığını, çünkü herkesin çalıştığını öğrendik. İşimize gelirdi aslında.
Bir hafta içinde taşındık. Taşındığımız akşam yine aynı olay gerçekleşti. Ama sanırım günlerden Cumartesi olması sayesinde poğaca ve kek te vardı çayın yanında. Ama kocası gelmedi bu sefer. Saat 22:00 civarı arabamda kalan ıvır zıvırı çıkarırken, kapı ağzında Cevat vardı. Abi diyemiyorum ama benden 9 yaş büyükmüş. "Ebru sizde mi?" dedi. "Ben inerken yoktu, ama bakayım!" dedim. Baktım, "Yok!" dedim. "Yine hangi kapıya daldıysa!" deyip kapıyı kapattı. Benim karım saat 22:00'de bana haber vermeden ortadan kaybolacak, ben de kapıyı kapatıp içeri gireceğim ha, imkansız.
Saat 23:45 gibi kağıt atıklarını bir çuvala koyup çöpe atmak için indim. Ebru arabayla yanaştı. Beni gördü, gülümseyip, "İyi geceler!" dedi. Önümden binaya girdi. Merdivenlerden çıkarken arkasından baktım. Sanki biri götüne bakıyor dedi kadına, ikinci katta aniden kafasını çevirip baktı. Önüne dönüp evine girdi.
Ertesi akşam saat 20:30 gibi zil çaldı. Açtım. Ebru, "Yerleşe bildiniz mi?" dedi. "Nerdeee!" dedim. Buyur ettim, karım da geldi kapıya. Ebru, "Yok, siz gelin, bir nefes alırsınız!" dedi. "Peki olur!" dedik. Yarım saat sonra ordaydık. 12 ve 8 yaşlarında iki oğulları vardı. Bizimki de 7 yaşındaydı. Onlar odaya çekilip bilgisayar oynamaya başladılar. Cevat dönüp, "Ebru, bira getir!" dedi. O ana dek görmemiştim, koltuğun yanında yerden aldığı boş şişeyi karısına uzatıp, bana dönüp, "İçersin değil mi?" dedi. Şaşkınlıktan içerim bile diyemeyip kafamı salladım. Kadınlar da kendilerine kahve yaptılar.
O arada öğrendik. Cevat'ın büyük bir bisiklet firmasına malzeme üreten bir fabrikası vardı OSB'de, fabrikayı biliyordum. Kadının da çarşının göbeğinde bujiteri parfumeri dükkanı varmış, (ulan bunlar neden bu binada oturuyorlar diye düşündüm ilk an), dükkanı karım da ben de biliyorduk, iki katlı kocaman bir dükkandı. Ebru, "Taşınacaktık..." dedi, sanki aklımdan geçenleri okumuş gibi, "Ama iki yıl önce bana dükkan açtık, sonra da dükkan sahibi satmaya karar verdi. Dükkanı satın aldık. O yüzden kaldık. Hatta borçlar bitene dek burdayız!" dedi gülerek.
Bu arada dikkat ettim, ben 1 bira bitirene dek Cevat 3 içmişti. Kahveden sonra Ebru karıma da bira teklif etti, ama karım, "Ben içmem!" dedi. Ebru, "Ben içsem mahsuru var mı?" deyip kendine de bir bira açtı. Her seferinde de aynı işlem oluyordu, adam kısaca, "Ebru bira!" deyip, boş şişeyi veriyor, kadın dolusunu getiriyordu. Aslında genel anlamda güzel sohbet oldu. Ben de 3 bira içtim, ama adam yanlış saymadıysam 12 tane içti, o ufak tefek adama gram birşey olmamıştı. Eve dönünce karımın anlatışından Ebru'yu çok sevdiği belli oluyordu. Bunda hediye ettiği Teaserların ve incik boncuğun etkisi var mı bilmiyorum.
Hemen hemen her akşam ya Ebru bizde, ya biz onlardaydık. Cevat çok nadir geliyordu, zaten gelse de ben onun içtiği birayı karşılayamazdım. İlk seferinde aldım 15 bira adama yetsin diye bir taneyi emzik gibi ağzımda tutunca anladı sanırım, "Ebru bira getir!" dedi yine. Ebru gidip evden bira getirdi. Cevat, "Kardeş, bana her hafta 10 kasa bira gelir, biliyorsun seviyorum birayı, o yüzden senin almana gerek yok. Canın istedi mi çal kapıyı iste Ebru verir!" dedi. İste Ebru verir kısmında gülecektim, ama yemin ederim Ebru gözlerime bakıp, "Veririm!" dedi gülümseyerek. Bereket yanımızda karım yoktu, çay koymaya gitmişti. Adam lafın nereye gittiğine bakmayan, sonradan görme bir tipti...
Şubat ayında 15 tatil olduğunda, karımla oğlumuzu da alıp memleketimize aileleri ziyarete götürüp bırakıp geldim. Bu her yıl yaz kış yaptığımız bir rutindi. Geri geldiğim Pazartesi akşamı zil çaldı. Ebru, "Maç varmış (tuttuğum takımın maçı vardı) galiba, Cevat seni çağırıyor, yalnız oturmasın kukumav kuşu gibi dedi!" dedi. "Olur!" dedim. 10 dakikaya gittim. Biralar su gibi akıyordu. Cevat, "Seviyorum senle içmeyi be Furkan!" diyordu. Sonra Ebru, "Ben mutfakta dizi izleyeceğim!" deyip gitti. Bira bitince Cevat sadece, "Ebruuuuu!" diye sesleniyordu...
Maç bitince telefonum titredi. Aldım telefonuma baktım. Ebru fotoğraf çekip yollamış, mutfakta masada bira ve çerez var önünde ve "Ben de seviyorum seninle içmeyi!" yazmış. "O zaman ben eve geçiyorum, 10 dakika sonra gel!" yazdım. "Tehlikeli!" diye yazdı. Telefonu sessize aldım, yazışmaya başladık. O gelemem dedi diye kalkmadım ben de, maçın geyiğini yapıyorduk Cevat'la. "Ebruuuu!" dediğinde bira geliyordu, ama her seferinde Ebru koridora çıkıp Cevat'ın görmeyeceği pozisyona geçip, boğma işareti yapıyor, kafasına vurma işareti yapıp, gülüp mutfağa gidiyordu...
Saat 24:00'e gelirken kalktım. Cevat yine yerinden kalkmamış, kapıdan geçirmek Ebru'ya kalmıştı. Kendime çekip dudağından öptüm. "İyi geceler!" dedi gülerek. "İyi geceler!" dedim içerden duyulacak sesle. Eve geçip, "Offf, ne tatlı dudaklar!" yazdım. "Daha tatlı yerlerim var!" yazdı. "Onların da tadına bakmak isterdim. Gelsene!" yazdım. "Bu saatte imkansız, ama orda olmak istediğimi bil!" yazdı.
Sabah işyerine telefon edip, biraz geç kalacağımı söyleyip, öğlene kadar izin aldım. Cevat 09:00'da gitti. Ebru 10:00'dan sonra çıkıyordu evden biliyordum. Mesaj attım, "Ben evdeyim, hadi gel!" dedim. "Tamam!" yazdı. En az 15 dakika gözümü kırpmadan kapı deliğinden baktım. 15 dakika sonra kapının arkasında o filmlerde dizilerde seyrettiğimiz kapıdan girer girmez birbirine yapışıp delice sevişen çiftler gibi hem soyunmaya çalışıp, hem de öpüşüyorduk. Erik tipi denilen bir kalçası vardı ve bu kadında sevdiğim bir özellikti. 75 beden vardı sanırım göğüsleri, göğüslerini ağzıma alıp, kalçalarının ikisini birden sıkıyor okşuyordum. Yatağa sürükledik birbirimizi.
Öpüşerek altıma alıp, amcığına girdim, çünkü haftalardır bu kadını düşlüyordum, daha fazla ön sevişme yaparsam yatağa boşalacaktım. Ne kadar kontrol etmeye çalışsam da (normalde ederim) o orgazm olmadan boşalacağımı söyledim. "İçime değil!" dedi. Zaten zor geri çekilip başta korktuğum şeyi yaptım, yatağa boşaldım. Ebru, "Benim dükkana gitmem lazım!" deyip kalkıp giyindi. Kendi kendime (Tamam Furkan bu ilk ve sondu, ne o oğlum kerhaneye ilk kez gelmiş ergen gibi?) dedim. Tam bu düşüncelerle boğuşurken. Giyinmiş halde yatakta yanıma oturdu. Bu kadın düşüncelerimi okuyordu. "Dert etme, aşırı heyecan ikimizi de gerdi. Sen erken geldin, ben kasılıp gelemedim. Daha vücutlarımız birbirini tanıyacak, tenlerimiz uyumlu, bunu ilk akşam hissettim!" dedi. Sonra beni öpüp kalkıp gitti...
Kendimi ergen gibi hissediyordum. Kadında gerçekten müthiş Cool bir hal vardı ve ben beni seçtiğini düşününce havaya giriyordum. Tüm gün yazıştık. Bana, "18:30'da sendeyim, akşam üstü kapıyı bacayı kontrol et!" yazdı. Karanlık odada pencerenin ardında bekledim yarım saat. Arabası geldiğinde merdivenleri kontrole başladım. Zaten sorun yoktu, karşı kapı yerine bize girecekti. Kapıyı açıp aralık bıraktım.
İçeri girdiğinde direk kucakladım. Bacaklarını belime doladı. Kollarımda doğru yatak odasına götürdüm. Yatağa yatırıp çizmelerini ve montunu çıkardım. Kucağıma alıp sırtımı yatağın bir tarafındaki duvara dayadım. Öpüp okşamaya başladım. Alışmıştım bile, sabahki o ilk heyecan yerini şehvete bırakmıştı. Dudaklarını boynunu yaladım, kazağını çıkarıp göğüslerine indim. Göğüs uçlarını dudaklarımla ezerken alttan pantolonunun üzerinden amına baskı yapıyordum. Yatakta ayağa kalkıp dans edercesine hareketlerle üstündeki herşeyi çıkardı. Ben de o anda eşofmanımı sıyırıyordum oturduğum yerden...
Ayakta duvara tutunup amını ağzıma dayadı. Yalayıp yuttum, dilimle sikerken ellerim kalçalarından tutmuş, ağzıma daha çok bastırıyor, okşuyor, sıkıyordum kalçalarını. Ebru inliyor, "Harikasın!" diyordu. Ben de, "Yok böyle bir tat!" deyip emmeye devam ediyordum. Kasılarak orgazm oldu, ağzıma sularını akıttı. Dizleri tutmaz gibi oldu. Orgazm olması bitince kucağıma oturup göğüslerini ağzıma verdi. Amını yarağıma sürtüyor, vıcık vıcık olmuş amına yarağımın kafasını alıyor, sonra ani hareketle dışarı çıkarıyor, zaman zaman saçlarımdan çekerek kafamı göğüslerinden uzaklaştırıp dudaklarını dudaklarım arasına alıyor, diliyle dilimi iğfal ediyordu. Bütün sikişin kontrolü ondaydı.
Sonra tek hareketle yarağımı amcığına alıp, "Ohhhh!" diye inledi. Başrol onundu, "Immm!" diye bir ses çıkardım ancak. Kucağımda hoplamaya, göğüslerini yalatıp, dudaklarımı öpmeye, yanaklarımı öpmeye devam etti. Kucağımda onu tutmakta zorluk çekiyordum, belini kalçalarını tutmaya çalışırken ellerimin arasında kayıp gidiyordu. Birkaç dakika sonra sadece, "Oh, oh, oh, oh!" diye kısa inlemelerle orgazm oldu. Bir dakika yarağımı içinde tutup kalktı. Yarağımı ağzına alıp, "Hadi erkeğim, geç kaldım, akıt döllerini komşuna!" dedi. Daha cümlesi biter bitmez doldurdum ağzını, sanki sabah boşalmamış, günlerdir biriktirmişim gibi. İki dakika yalandı, temizlendi, kalktı, giyindi ve "Aşkım yarım saate yemeğe çağıracağım haberin olsun!" deyip apartman boşluğunu kontrol edip gitti.
Koridordaki ışıkta bile sakallarımın sürtmesinden kıpkırmızı olmuş çenesini yanaklarını görebiliyordum, ama o aldırış etmeden girdi evine.
[Furkan]
157 notes
·
View notes
Text
Biraz tebessüm edelim yayını😊
Bu akşam @asikan dostumun payında işi konusunda yorumlaşırken bizimkiler çok dindar deyince benim patron aklıma geldi halen sırıtıyorum:)
Dostum sen dindar patron görmemişsin bak dinle..
Benimki hiç bir cumayı kaçırmazz.. Ama vergi kaçırır😊
Daha da ilginç olanı ise bayan muhasebeci, sekreter ve bayan çalışanları da kaçırıyormuş😄
Konunun üzerine gitmeye başladım.. iki tıfıl çocuk vardı gözüme çarpan sordum ayrıldığı ilk eşindenmiş sonra başka bi velet daha gördüm o da muhasebecidenmiş.. Sonrasını sormayın bende bilmiyorum😊
Benimle aynı günlerde işe başlayan bi hanım sekreter vardı ki 1500 kilo falan🥰😇 be adam onda ne buldun🤔 onu sağdan sola çevirmek için bile ağır iş makinaları gerek:) yani vinç, kepçe falan olmadan zor.. Neyse o da gitti çocuk ne zaman gelir bilmiyorum:)) (kilolu hanımlar alınmasın bu kiloya gelmeyen bi kilodaydı ağır vakaydı😊)
Ama asıl sıkıntı yeni başlıyor.
Part çalışan, o bölümde işi bilen tek kişi enes diye bir genç vardı son günlerde sürekli midem bulanıyo, başım dönüyo falan derken o da gitti🤔 berk diye bi genç işe başladı o da yemin olsun benzer şikayetlerle gitti🤔 berk le aynı gün işe başlayan şoför arkadaş emir de bugün başım dönüyo midem bulanıyo deyip izin aldı gitti gelir mi bilmem..gelirse kesin çocukla gelir😄 bana sürekli oturarak çalış niye yoruyon kendini derlerdi ben de ayakta daha hızlı, daha rahatım derdim şimdi bütün bu olanları biraraya getirince anladım ki götünü sağlama al demek istiyorlarmış😄 şimdi tabure götümde dolaşıyorum😂 artık sakal traşı da olmam tövbeler olsun.. Zaten beyaz tenliyim sıkıntı büyük olur.. Bu yaştan sonra hiç gerek yok maceraya😁 yani abim demem o ki hiç yoruldum, öldüm, bittim deme beterin beteri var😂
Seni seviyorum, esenlikler diliyorum @asikan dostum
☕🍫🎵🎶🍀
93 notes
·
View notes
Text
Seni özledim adam. Seninle uyumayı özledim, seninle battaniye üstümüzde birbirimize sarılıp film izlemeyi özledim, kış geliyor seninle karda yürümeyi özledim, beraber sigara içmeyi sohbet etmeyi özledim, 20’ lerimizdeyiz seninle parkta çocuklaşmayı özledim, seninle beraber sabahlamayı özledim, bana küsmeni özledim, arkanı dönüp yattığında bile dayanamayıp yanıma sokulmanı özledim, seninle piknik yapmayı özledim, konserlere gidip bağıra çağıra şarkı söylemeyi özledim, beraber dans edemeyişimizi ama çok eğlendiğimizi özledim, asker yolunu beklemeyi özledim, bana çiçek almanı bu çiçek 800 tl tuttu deyip gülüştüğümüzü özledim, aynı kombini yapıp el ele yürümeyi özledim, kavga edip sonunda birbirimize sarılıp sakinleşmeyi özledim, sinir krizi geçirip ağladığımda beni kucağına alıp ninni söyleyerek sakinleştirmeni özledim, nerde olursam olayım çıkıp gelmeni özledim, her şey geçecek yalanını bile özledim, geceleri uzun uzun iyi geceler mesajı atmanı özledim, gülerken taa içi parlayan gözlerini özledim, yüzüme bakıp çok güzelsin demeni özledim, balım sultanım böcüümm demeni özledim, uykulu sesini özledim, göğsümde uyuyakalmanı özledim, saçlarını sevmeyi özledim, kokunu özledim, beni ısırmanı bile özledim, bi gün hiç ısırmayacağını bilseydim kızmazdım ısırıyosun diye, ellerimle oynamanı özledim, sinirlenince bana öfke dolu bakışlarını bile özledim, beraber imkansız hayaller kurup gerçekmiş gibi hissetmeyi özledim, burnumu sıkmanı bile özledim, soğukta dona dona buluşmayı özledim, saçlarımı öpüp koklamanı özledim, beraber içip saçmalamayı özledim, inadını bile özledim, Hümeyra diye seslenişini özledim halbuki çok kızardım, beni deli gibi kıskanmanı ama kıyamamanı özledim, olmayan çocuğumuza beraber isim koymayı bile özledim, olmuyor kızım sensiz deyip çaresiz bakmanı özledim, gece iş çıkışı kapımın önünden geçip ışığını kapat camını ört uyu demeni özledim, 2 dakika sesini duyuyum diye aramanı özledim, bebeğin gibi sevip ilgilenmeni özledim, yanımda ettiğin kahkalarını özledim, canım irmik helvası çekti yapar mısın demeni özledim, hastayken zorla sarımsak yedirmeni bile özledim sarımsaktan nefret ettiğim halde, öpiyim de barışalım diye diretmeni özledim, Ankaradan dönüşte benzinlikten aldığımız o tadsız kahveyi bile özledim, cebimizde beş kuruş yokken bile buluşup saatlerce oturmayı özledim, bana araba kullanmayı öğretmeni özledim, beni yanına herkesi karşına almanı özledim, karım da karım diye sevmeni özledim, beraber araba yıkamayı özledim, bana sürpriz yumurta almanı özledim, beni mutlu etmeni özledim, beraber evde yaptığımız kahvaltıları özledim, annemle ettiğin sohbetleri dinlemeyi özledim, anneme abla çok seviyorum demeni özledim, çeyizlerime puan vermeni bununla bana ne yemek yapacaksın diye sormanı özledim, bana makyaj yapmanı özledim, sivilcelerini patlatmayı bile özledim, saçlarımla oynamanı özledim, yaralarımdan öpüp iyileşti mi diye sormanı özledim, seninle konuşacağım diye uykusuz kaldığım günleri özledim, beni öperek uyandırdığın sabahları özledim, deli gibi yattığım için sabaha kadar 40 kere yanına çekip üstümü örtmeni özledim, omzunda ağlamayı özledim, çok yorgun olmana rağmen bana masaj yapmanı özledim, başım ağrıyor ilacım sensin dediğinde gecenin bi vakti ağrın dinsin diye yanına gelmeyi özledim, seninle bi çikolatayı paylaşmayı özledim, bağıra çağıra kavga etmemizi sonra yine birbirimize sarılıp sakinleşmeyi özledim, telefonun başında uyuyuşunu izlemeyi özledim, beraber lunaparka gidip en tehlikeli oyuncaklara bile beraber binmeyi özledim, beni kızdırmanı özledim, el kol şakaları yapmanı bile özledim hep kızmama rağmen, doğum günlerimizi beraber kutlamayı özledim, üflemeden önce bizimle ilgili ettiğin dileklerini özledim, beraber namaz kılıp birbirimiz için dua etmeyi özledim, ders çalış diye beni darlamanı bile özledim, seni gördüğüm an titreyen içimi özledim, bana aşkla bakan gözlerini özledim,Ben seni çok özledim be adam yemin ederim çok özledim. Şimdi bunların birini bile yaşayamayacak kadar imkansız olmamız el olup boğazımı sıkıyor. Senden vazgeçerken seni niye hâlâ bu kadar özlediğimi bilmiyorum.
86 notes
·
View notes
Text
"SUFFE" ?!
Çok seneler önce bir gece rüyamda bir çöldeyim.
Baştan aşağı siyah Bedevi kıyafetleri içinde sadece gözlerini görebildiğim bir adam bağdaş kurmuş oturuyor arkasında beyaz badanalı bir mihrap var başka hiçbir şey yok.
Karşısında da 7-8 tane aynı siyah bedevi kıyafetleri içinde adamlar mihrabın önündeki adama doğru yarım halka olmuş oturuyorlar.
Ben arkalarından yaklaştım yarım halka şeklinde oturan adamların ortada oturanların iki elimde omuzlarını kenara ittirip mihrabın önündeki adamın önüne oturdum gözleriyle bana baktı ve sitem ettim.
"Aşk olsun ya "Resulallah" geliyorsunuz da bana haber vermiyorsunuz diye."
Gözlerindeki gülümsemeyi gördüm adamlara döndü dedi ki...
Geldi bizim "SUFFE"!
İlk defa bu "suffe" kelimesini rüyamda duydum.
O yıllarda çok şiir yazdığım için devamlı her odada hatta mutfakta masada bile bir kağıt kalem bulunurdu.
Gece hemen başucumdaki kağıda suffe kelimesini yazdım anlamını bilmiyordum çünkü.
Ertesi sabah Osmanlıca Türkçe lügâtı aldım elime suffe kelimesini aramaya başladım ve buldum.
"SUFFE"Resulullah efendimiz zamanında şehir dışından İslam dinini öğrenmeye gelen, bütün bakımları devlete ait olan öğrencilermiş.
Sadece üstleri çadırla örtülü yerlerde kalırlarmış.
Gözlerimden yaşlar boşandı "Elhamdülillah" dedim, Resulullah beni öğrenciliğe kabul etmişti. 🤲
🥺😢
61 notes
·
View notes
Text


Temmuz ayı okuduklarım :
CHARLIE'NİN ÇİKOLATA FABRİKASI:(Roald Dahl)
Charlie adındaki bir çocuğun yoksulluk içinde büyümesi ve bu sebepdendir ki senede sadece bir sefer doğum gününde çikolata yiyebiliyor. Bi yarışma sonucu dünyanın en büyük çikolata fabrikasına girmeye hak kazanıyor. Ve o çikolata fabrikasının sahibi oluyor...
Sayfa sayısı :205
📖🤍:10/6
MACBETH(WILLIAM SHAKESPEARA)
Tiyatro türünde bir kitap birazda fantastik. Konusuna gelecek olursak hatırlamaya çalışıyorum :) macbeth adında bir gencin bir savaşta büyük başarı gösterip krallığa oturuşuna sonrasında düşmanlarının onun elinden krallık koltuğunu alışını anlatıyor...
Sayfa sayısı :105
📖🤍:10/4
PİNAKYO(CARLO COLLODI)
Gapetto adındaki bir ustanın bir odun parçasından bir Pinokyo yapışını, bu küçük çocuğun fazlasıyla yaramaz oluşunu tek dileğinin ise gerçek bir çocuğa dönüşme arzusu olduğunu anlatıyor...
Sayfa sayısı :192
📖🤍: 10/5
TOPRAK ANA (CENGİZ AYTMATOV)
Bozkırın ortasında bir Kırgız köyünde erkeklerin savaşa gidişini geride kalanların çektiği zorlukları, savaşın uzaması sonucu aşağı çekilen cepheye çağrılma yaşı, bi kadının 3 oğlunu eşini kaybedişini konu edinmiş çok acıklı ama akıcı bir roman 🤍
Sayfa sayısı :135
📖🤍:10/10
Yaşlı Adam ve Deniz (HEMINGWAY)
Yaşlı bir adamın okyanusta geçen bikaç gününü anlatıyor. Okyanusta bi tane büyük bir balık tutuyor bu balık hayallerimiz oluyor yaşlı adam biz oluyor :)) yani şöyle ki hayallerimizin peşinden gitmeliyiz bütün zorluklara rağmen. Değişik bi dili var kitabın beni böyle aşırı sarmadı kitap oysaki Nobel edebiyat ödülü almış
Sayfa sayısı :86
📖🤍:10/6
Her Şey Seninle Başlar (Mümin Sekman)
Ihımm sadece 69 sayfa okumuşum ayy bi sarmadı bi sarmadı anlatamam normalde sevmesem de bitiririm bitirmeye çalışırım ama olmadı. Kitap gözümde dağ oldu konusuna gelecek olursak kişisel gelişim kitabı insanın başarılı olması için yapması gerekenler, sürekli örnekler veriyor yazar. Ve bunu hayvanlar üzerinden yapıyor sürekli aynı şeyi tekrarlıyormuş gibi geldi
Sayfa Sayısı :238
📖🤍:10/2
KÜÇÜK PRENS (Antoine de Sint _Exupery)
Okumak için geç kaldığım tek kitap budur. Okadar tatlıydı ki pamuk gibi hissettim son sayfalarını sabah okudum neden se çok ağladım. Bana onu hatırlattı. Bitirdikten sonra bi ilk 20 sayfayı tekrar okudum daha da okurum ben bunu kafama estikçe tekrar tekrar 🌟⭐☀️🌟⭐☀️🌠🌟☀️⭐🌠☀️🌟
Sayfa sayısı :106
📖🤍:10/10
GENÇ WERTHER'İN ACILARI (GOETHE)
Fotoğrafa kitabı dahil etmeyi unutmuşum 🍂
Garip bi kitaptı, herkes aşık olabilir ama ben saplantılı aşk sevmiyorum, sevmenin de bi sınırı olmalı bence, sonu çok duygusaldı ama benim sadece sinirim bozuldu..
Sayfa sayısı :126
📖🤍:10/6 yada 5 mi bilemedim
63 notes
·
View notes
Text
*Nur yüzlü ihtiyar bir adam şeyh edasıyle kuyumcuya girdi.*
Kuyumcu saygıyla karşıladı..
İhtiyar dedi ki:
*Ben senin sevabınım..!!*
Kuyumcu güldü ve alaycı bir şekilde:
*"Pırıl pırıl bir yüzün olduğu doğru, ama bir sevabın böyle görüneceğini hiç düşünmemiştim!"*
Bu sırada genç bir çift dükkana girerek altın siparişi verdi.
*Kuyumcu siparişi hazırlarken oturmalarını söyledi.*
*Genç hanım gidip yaşlı şeyhin kucağına oturdu..*
Kuyumcu şaşırdı ve kadına sordu:
*Neden şeyhin kucağına oturdunuz?*
Genç hanım şaşkınlıkla söylendi;
*"Hangi şeyh?"*
*İyi misiniz siz?*
*Neden bahsediyorsunuz?*
*Burada kimse yok ki.*
*Bize siparişimizi verecek misiniz, vermeyecekmisiniz*
Şaşıran ve utanan kuyumcu genç çiftin altınını vererek parayı aldı ve genç çift dükkandan ayrıldı.
Şeyh kuyumcuya dönerek şöyle dedi:
*Beni senden başka kimse göremez ve bu ancak salih ve iyiler için mümkündür.*
O arada başka bir erkek ve kadın girdi ve aynı hikaye tekrarlandı.
Şeyh kuyumcuya:
*Ben senden bir şey istemiyorum! Rızkını artırmak için bu mendili yüzünüze sürün..*
*Kuyumcu mendili kutsal ve ruhani bir tavırla aldı, kokladı ve yere yığıldı.*
*Şeyh ve arkadaşları bütün para ve altınları alarak kaçtılar.*
*4 yıl sonra şeyh kılıklı bu adam, 2 hırsız sözde çift hırsız ve 2 polis dükkâna girdiler..*
*Polis memuru, şeyh ve kuyumcuya hikâyeyi sordu ve sırayla hikâyeyi anlattılar.*
Polis memuru:
*"Tabii ki sahneyi aynen tekrarlamalısınız"* dedi ve *şeyh mendili kuyumcuya verdi ve kuyumcu koklayıp ovuşturdu ve anında yere düştü ve bu kez şeyh, polis ve arkadaşları dükkânı tekrar soydular...*
Sonuç;
*Her 4 yılda bir seçimler tekrarlanıyor ve biz millet olarak şeyh kılıklı soyguncular tarafından aynı hikayelerle kandırılarak soyuluyoruz.*
*Ve hiç te akıllanmıyoruz...!*
Sağlıcakla ve uyanık kalın..
(Alıntıdır)
36 notes
·
View notes
Text

Cemal Süreya Anısına... Lokman şair senin hayatın Yedi kırlangıcın hayatı kadar Altısını ardı ardına yaşadın Bir kırlangıcın daha var. * * * ““Kehanet” adlı kısacık bir şiir buldum Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.” Cemal Süreya... En az bizler kadar yalnız bir insan, yalnız bir şair. Aramızdaki fark ise onun eline kalemi, bizim ise onun şiirlerini alıyor oluşumuz. Yalnızlık paylaşılır mı bilmiyorum ama kelimeleriyle ruhunu aktarmış bize Cemal Süreya. Yalnızlığı bizim yalnızlığımız olmuş, hüznü bizim hüznümüz, aşkı bizim sevdamız. “Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orası” Etrafını yalnızlık sarmışken bile söze aşkla başlamış Cemal Süreya. Zaten gece aydınlanıp elimizdeki kelimeler tükendiğinde geriye sevda kalıyor zihinlerde. “Bu adam gerçekten çok sevmiş!” diyorsunuz. Ellerini sevmiş kadınların, boyunlarını, bembeyaz tenlerini, bakışlarını bile sevmiş. Hepsini ayrı sevmiş ama birini bile diğerinden az sevmemiş. Yalnızlığıyla arasına giren de yine o kadınlar olmuş. “Önce bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramda Sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar Sonra yüzün onun ardından gözlerin dudakların Sonra her şey çıkıp geldi” Ve sonrasında şairin hasreti, yalnızlığı kabullenişiyle giden, arkasında koca bir yalnızlık bırakan bir kadın var. “Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git. Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler. Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin” Oysa Cemal Süreya’nın ne kadar cesur bir adam olduğunu hatırlatıyor başka bir şiiri. Öyle ki o, kaybettiği bir iddia sonucu soyadından bir harf eksilten bir adam, cesur bir şair. “Adımın bir harfini atıyorum”
Bu cesareti şiirlerinde çokça gördüğümüz erotizmden de anlaşılıyor. Aslında biraz da “çıplak romantizm” onunki. Cinselliği hayatın bir parçası olarak görüyor ve hayatın parçası olan her şey onun için şiirin de bir parçası hâline geliyor. Erotizmi ve aşkı aynı potada eritiyor şiirlerinde ve bunu o kadar olağan şekilde yapıyor ki okurken hiç de rahatsızlık duymuyor insan. “Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor” Cemal Süreya’nın şiirlerinde beynimizi kurcalayan bir diğer konu ise ölüm ve ölüm kavramını ele alışı. Oldukça genç yaşlarda sırasıyla kardeşinin, annesinin ve babasının vefatına tanıklık eden Cemal Süreya, ölümle tüm gerçekliğiyle yüzleşiyor. Bu nedenledir ki şiirlerinde ölüm kavramının ele alınışı oldukça somut. “Sen ki gözlerinle görmüştün 57’de Babanın parçalanmış beynini Kâğıt bir paketle koydular mezara İstesen belki elleyebilirdin de Ama ağlamak haramdı sana” Yaşı ilerledikçe ve gitgide arkadaşlarının ölümüne tanık olmaya başladıkça ölüm temasını şiirlerinde daha yoğun işlemeye başlamıştır Cemal Süreya. Ondan korkup kaçmak yerine, ölümü görsel veya işitsel nesneler yardımıyla somutlaştırmış ve hayatın tam anlamıyla bir parçası hâline getirmiştir. Ölümden sonrası için de büyük endişeler taşımamış ve bir şiirinde tanrının da bizim ölümümüzle birlikte öldüğünü ileri sürmüştür. Cemal Süreya’nın ölüme karşı takındığı dingin tavrı iki minik dizede çok güzel özetlenmiştir. Hayat kısa, Kuşlar uçuyor. Son şiirinde bile ölüm teması yine her zamanki gibi gerçekliği yadsınmadan işlenmiştir. Ama bu son şiirinde okuyucusuna değil, tanrıya seslenir Cemal Süreya. Ölmek için doğru bir zaman yoktur belki, ama yaşanmış güzel bir hayat vardır. Ölüyorum tanrım Bu da oldu işte. Her ölüm erken ölümdür Biliyorum tanrım. Ama, ayrıca, aldığın şu hayat Fena değildir.. Üstü kalsın.. “Şairin hayatı da şiire dâhil” diyen, seven, âşık olan, hasret çeken, acılara katlanmaya çalışan, çoğu kez ağlayan, kıskanan, yalnız kalan ve eşsiz şiiri de bunlarla doğan ve şiirleri hâlâ bu kadar canlı ve şiirleri hâlâ bu kadar içimize işleyen Cemal Süreya’yı ölü saymanın doğru olduğuna inanılabilir mi? Cemal Süreya, şiirleriyle ve içlerinde barındırdıkları o hoş, eskimeyen imgelerle birlikte yaşamaya ve ruhumuza güzellikler katmaya devam ediyor. Anısına, bıraktıklarına, yaşadıklarına sevgi, saygı ve özlemle... * * * Cemal Süreya (Kendi seçimiyle “10 Ağustos” 1931 - 9 Ocak 1990) * * * - Görsel: Cemal Süreya (Ekin Başak Akgül)
#Cemal Süreya#Anısına#Cemalettin Seber#Şair#Şiir#Yazar#Edebiyat#Ölüm Yıl Dönümü#9 Ocak#9 Ocak 1990#Yürekbalı#Ekin Başak Akgül#Türk Şiiri#İkinci Yeni#ikinci yeni#ikinci yeni şiiri#İkinci Yeni Şiiri#Ölüm#ölüm#ölüm yıl dönümü#İmge#imge#Yaşam#Hayat#Yalnızlık#Cemal Süreya Seber#Cemal Süreyya
20 notes
·
View notes
Text
Merhaba arkadaşlar ben Özlem güzel sanatlar fakültesinde öğretim görevlisiyim. Aslen heykeltıraşım. Şuan 38 yaşında dul bir bayanım. Mavi gözlü beyaz tenli sapsarı saçları olan güzel bir kadın. Üniversite son sınıfta evlendik 5 ay geçmişti kocamı 2 kadın ile birlikte yakaladım hemde kadınlardan 1 tanesi kendi amcasının kızıydı. İlk celsede boşandık . Aslında sizlere anlatacağım hikaye de o eski kocamla ilgili sayılır.
Boşanmamıza sebep olan amca kızı ile 4 yıl sonra Didim de karşılaştık geçmişte kalan o günleri birbirimize gülerek anlattık . Aynı pansiyonda yan yana 2 hafta geçirecektik. Hergün olmasada 2 günde 1 mutlaka karşılaşıyorduk. 4 günümüz kalmıştı eski kocam da geldi kafam ağrımaya başladı o kadar şiddetli ağrıyordu ki mecburen pansiyon görevlisinden ağrı kesici istedim ama vermek yerine doktor çağırdı . Aman Allahım bu adam çok yakışıklı uzun boylu esmer kalıplı biriydi tahmini 35 40 yaşlarında bir doktordu muayene etmeye başladı sonuçta yaz aylarındaydık adamda şort giyinmişti ve sikinin kalınlığı ve uzunluğu şorttan azda olsa belli oluyordu ben kocamdan boşanalı hiçbir erkekle birlikte olmamıştım. . .
Doktorun sikine adapte olmuştum doktor bana birşeyler söylüyor ama hiç anlamıyorum sanki hipnoz olmuş gibiydim. Pansiyon görevlisi olmasa belki oracıkta beni sikmesini isterdim o derece kötü olmuştum. Amımdan sular akmıyor şarıl şarıl şarıldıyordu sanki . Doktor artık benim anlamadığıma kanaat getirmiş ki ambulans istemiş ben sadyeye konulurken kendime geldim gerçekten o süre halen aklımda hiç yok.
Hastaneye kaldırıldım doktor başımda üzerine doktor önlüğü giyinmiş altına beyaz keten pantolon giymişti içinde ya baxer yoktu yada aynı renkteydi doktora baş ağrısından başka bir şeyim yok ağrı kesici verin ben gideyim dedim kontrol etmemiz lazım pansiyonda durumunuz kötüydü dedi. Bende eğilmesini birşey söyleyeceğimi işaret ettim . Pansiyonda altınızda şort vardı sikiniz çadır kurmuştu o beni benden aldı bu yüzden oldu dedim. Doktor beyin gülmesi ile şok olmuştum içeride bulunan hemşire hizmetli vesaire kim varsa hepsini dışarı çıkardı kapıyı kilitledi pantolonu indirip sikini dışarı çıkardı bunumu merak ettin dedi ağzıma verdi birden yalamaya başladım hem yalıyordum hemde kendime inanamıyordum. İlk defa bir erkeğin sikini ağzıma aldım gerçekten kocam başta olmak üzere belki 5 erkek ile birlikte oldum hiçbir erkeğin sikini ağzıma almadım. Ben yaladıkça dahada büyüyor taş gibi olmuştu . Üstelik hastane odasında sikilecektim ben kocamla birlikte olduğumuzda orgazm olurken çok bağırıyordum bunu bildiğim için sikini ağzımdan çıkarıp burada olmaz başka bir yere götür beni orada sik dedim , toparlanıp odadan çıktık hemşire ile birşeyler konuştu birlikte dışarı çıktık ne söyledin hemşireye dedim pansiyonda ilaçları varmış nereye koyduğunu bilmiyormuş dedim dedi birlikte evine gittik müstakil evdi içeri girer girmez öpüşerek soyunduk sevişmeye başladık yatağa gelene kadar emmediği yer kalmamıştı yatağa geldiğimizde beni yatağın kenarına oturttu eğilip amımı yalamaya başladı bende sikini tutup ağzıma aldım dilimle yalamaya başladım daha 3 Saniye olmadan kazık gibi olmuştu bende yeter tekrar emersin sok şu amıma doyur beni dedim kucağına aldı içime girmeye başladı zevk bu işte o salak kocam olacak aptal beni aldatıp boşalmamış olsaydık şimdi onun koynunda olurdum dedim . Gerçekten iyiki boşanmıştım yoksa doktora kendimi nasıl siktirirdim doktor inletiyordu o amıma sokup çıkarttıkça inliyordum sularımın aktığını hissediyordum kendimi zor tutuyordum birden tuhaf sesler çıkararak boşalmaya başladı amımın içine sperm banyosu yaptırıyordu ,..
Sonra beni ters çevirip domalttı sokmaya başladı bende o sırada orgazm oluyordum. Doktor benim orgazm sıvılarımı parmağı ile alıyor göt deliğime sürüyordu anlamıştım götümü sikeceğini , birden çıkardı aniden göt deliğime sokmaya başladı canım yanıyordu kaçmaya çalıştım ama başaramadım hepsini soktu içime hızlı hızlı girip çıkıyordu birden durdu döllerini bu sefer göt deliğime boşalttı.o sırada cep telefonu çaldı hastaneden arıyorlardı hemen toparlanıp giyindi gitti bende orada uzandığım yerde uyuya kalmışım. Sabah saatlerinde uyandım kahvaltı hazırladım banyoyu bulup banyo yaptım doktor 11 olmuştu gelmemişti demek ki akşama kadar gelmeyecekti . kahvaltı yapıp pansiyona gittim
O gün akşama otobüs bileti alıp memleketime geri döndüm.
80 notes
·
View notes
Text
Çok Hızlı! (2) (Orhan 36 Y., Bursa)
Sevgi'yi arabayla kaynanasının muhitine bırakırken, akşam mesaj yazmamamı, misafirinin geleceğini, bana cevap yazamayacağı için aklının kalacağını, benim de boşuna cevap bekleyeceğimi söylemişti. Eve gidip duş aldım. Votkayı arabada bırakmıştım, dolaptan Rakı çıkardım. Zaten pelte gibi olmuştum, iki kadeh içip yattım. Deliksiz bir uyku çektim.
Sabah duşumu alıp kahvaltımı yaptım, evden çıktım. Arabaya atladığım anda geldi ilk mesaj: "AKLIMDAYDIN :)" diye. Cevap yazdım, "Ben bugünün de dün gibi süper bitmesini istiyorum :)" diye. O da, "Kahve molasında görüşürüz :)" yazdı. Saat 10:00'da odasındaydım. Direkt sarıldım, dudaklarını dudaklarıma hapsettim. Kollarımdan kurtulup elimi tuttu ve bayanlar tuvaletine doğru gittik. İçerde 4 tane tuvalet, bir de kova ve paspasları koydukları bir bölme daha vardı. O bölmeyi açtı, içeri girdik. Kapıyı kilitleyip, "Acele etmemiz lazım!" dedi. Hemen önlüğünü açtım, yüzünü duvara döndürüp ellerini duvara dayadım. Pantolonlarımızı dizlerimize indirdim. Götünün yanaklarına küçük sessiz iki tokat attım, her tokatta resmen tüm vücudu titredi. Külodunu kenara çekip, yarağımı amına soktum. "Ohhh!" diye bir ses çıktı ikimizden de, sessiz olmalıydık.
Tişörtünün altından ellerimi sokup göğüslerini avuçlarken öyle bir şehvet vardı ki aramızda, yanıyorduk resmen. Göğüslerinden çektiğim parmaklarımı ağzına uzattım, deli gibi emmeye başladı. Ben amına pompalamaya devam ettikçe taşaklarım amına götüne çarpıyor, 'Şlap, şlap!' sesleri çıkıyordu. O an daracık pembe göt deliği süper cezbediciydi. Sol elimi belinden çekip işaret parmağımı göt deliğine bastırdım. "Offf!" dedi, ama ilk boğuma kadar parmağım götüne girdiğinde amının suları bacaklarından akmaya, kasılarak orgazm olmaya başladı. Yakalanmamak için birkaç pompalamadan sonra ben geri çekilip beline ve kalçalarına boşalttım tüm döllerimi. Toparlanıp çıktık ayrı ayrı. Kadınlar Çay ocağının yanındaki tuvaletleri kullandıkları için bu tarafa çok sık gelmiyorlarmış, öyle söyledi odasında oturup nefeslenirken...
Haftanın kalan günleri sadece mesaj sohbetiyle geçti geceli gündüzlü. Bu arada o kadar çok şey öğrendik ki birbirimizle ilgili. Kocasının aslında seksi sevip yapmaya çalıştığını, ama ön yargılarından kurtulamadığını öğrendim. Mesela, adam eve pørnø CD getiriyor, ama yarağının emilmesini ve emildikten sonra karısının dudaklarını tiksinç görüyor, aynı şekilde karısının amını yalayıp sonrasında öpüşmeyi sevmiyormuş. O yüzden bunca yıllık evliliklerinde birer kez oral yapmışlardı. Oysa Sevgi her iki türlü oral seksten de (birer kez yapmalarına rağmen) müthiş zevk almıştı. Kocası eve bir kez çoklu (anal, oral, cuckload, swinger) CD getirmiş. Ama daha ikinci dakikada seyretmekten vazgeçip Sevgi'yi sikip boşalmış. Sevgi kocasının eve geç geldiği günlerde defalarca seyredip her seferinde de eliyle defalarca boşalmış. Bu arada ben de defalarca karımı amından ve götünden nasıl siktiğimi yazıyor, onu daha da azdırıyordum...
Perşembe gecesi gelen mesaj farklıydı, kocasının yarağını ağzına almak istediğini, ama kocasının öğürerek sikişi yarıda kestiğini yazdı. Delirmiştim ve daha çok ister olmuştum. Cuma günü eşimin ablası geldiği için oğlumla annesinde kalacağını yazdım. Fabrikada yakalanırız korkusuyla biraz mesafe koymuştuk aramıza. "Sen ne yapacaksın akşam?" diye sordu. "Oturur içerim, nasılsa yarın tatil!" dedim. "Kocam birahaneye gider her Cuma akşamı, sarhoş gelir!" dedi ve birahaneyi tarif etti.
Plan hazırdı. Akşam 20:30'da kocasının gittiği birahanedeydim. Masaların hepsinde birer, ikişer insan vardı. Kocasını önceden gördüğüm için masasına yanaştım, tek oturuyordu. Müsaade istedim, buyur etti. Bir bira ve ortaya meyve ve çerez söyledim. Tanıştık. "Hamit ben!" dedi, "Ben de Orhan!" dedim. Ne iş yaptığımı sordu, söyledim. Nerede çalıştığımı sordu, söyledim. "Aaa, karım da orda çalışıyor, ismi Sevgi!" dedi ve karısını tarif etti. Afallamış gibi yaptım ve "Sevgi hanım bizim odacı, çok hanımefendi, çok iyi, işini de iyi yapıyor!" dedim. Gevrekçe güldü ve "Sağolun!" dedi. Ben de karımın ailesi ile şehir dışına çıktığını, benim de en yakın birahaneye kapak attığımı söyledim. Bu arada Sevgi ile yazışıyorduk. Sevgi'ye, "Hikmet 4 bira içti!" yazdığımda, "Beşinciyi içerse pert!" yazdı...
"Ben artık kalkayım!" dediğimde, Hikmet de hareketlendi. Hesabı ödedim. Teşekkür etti, beraber çıktık. Bana, "Eee gecenin devamı dedi?" dedi. Ben de, "3-4 bira alır evde devam ederim!" deyip tekel bayisine yöneldim. Saat 22:00'yi geçiyor olsa da halen gizli kapaklı satış vardı. "İçer misin, sana da alayım mı?" dedim. O ara telefonu çaldı, arayan Sevgi idi. Hikmet ona, "Orhan beyle tanıştım, beraber çalışıyormuşsunuz!" dedi. Ben bu arada 4 bira kendime alırken, Hikmet'e işaret edip, "Sevgi de içer mi?" diye sordum ve 4 bira daha söyleyip ayrı torbalara koydurdum. Hikmet telefonda, "İçer mi Sevgi de diye soruyor?" diye sordu. (Oysa biz çoktan yazışmıştık detayları). Dönüp hikmetin eline poşeti tutuştururken, Hikmet telefonda, "Tamam..." diyordu. Telefonu kapatınca, "Ne oldu?" dedim. Sevgi (Davet et adamı, bak bira almış, hesabını ödemiş, evde de yalnızmış, ayıp!) demiş. Hikmet bunu bana aktarınca, "Ya olmaz, sizi rahatsız etmeyeyim!" dedim. "Ne demek Orhan bey!" dedi, beni nerdeyse zorla evine götürdü.
Kapıyı çaldığında, açıldı. Sevgi'nin üzerinde tek parça önden düğmeli sarı bir elbise vardı, yakası oldukça açık, dizlerinin 4 parmak üstünde. Hikmet karısına, "Bak güzelim, sana iş arkadaşını getirdim!" dedi yarı dili dönmeyerek. Sevgi elini uzatıp, "Orhan bey hoşgeldiniz!" dediğinde yarağım elbiseden mi temastan mı dikildi anlamadım. Sevgi karşımıza, ben ve Hikmet üçlü koltuğa oturduk. Çerez tabakları ve biralar bardakta geldi. Sevgi eğilip kalktıkça götü, göğüsleri hep frikikti ve Hikmet sarhoştu, anlamasa da gözleri kayık, ama takipteydi. Yarım saat sonra birahanede içtiği 4 biranın üstüne, evde ikinci birayı bitiren Hikmet'in gözler iyice kaymaya, dili dönmemeye başladı. Koltukta kaykılmıştı, gözler kapanıyordu.
Sevgi bana bacaklarını açıp kapayarak içindeki G-Stringi gösteriyor, beni daha çok kıvrandıyordu. Önden düğmeli sarı elbisesinin altında sütyen olmadığını daha ilk anda anlamıştım zaten. Hikmet'in nefes alışları düzenleşip küçük horultular çıkarmaya başladığında, Sevgi kalkıp kocasını dürterek, "Git yerine yat!" dedi. Hikmet kalkıp bana baktı, ama gördüğüne dair en ufak bir ibare olmaksızın karısının kolunda yatak odasına gitti...
Birkaç dakika sonra Sevgi tüm düğmelerini açmış, sexy elbisesi, sütyensiz göğüsleri ve siyah G-stringiyle salonun kapısında belirdi. Elimi uzattım (Gel!) işareti yaptım. Geldi, direkt yere oturup fermuarımı açtı, yarağımı ağzına aldı. Emmiyor adeta esir alıyordu diliyle. O kadar güzel yalıyordu ki dayanamadım, tüm akşam bu anları düşündüğümden olsa gerek döllerimi ağzına boşalttım. Elleri ile yarağımı kökünden tutup sağarak tüm döllerimi yuttu. Bu kez yer değiştirip, onu koltuğa oturttum. Dilimi amına soktum, sıra bendeydi. Bızırını dudaklarımın arasına alıp emiyor, sıkıştırıyordum. İki parmağımı amına soktum, dilimle parmaklarımdan kalan yerlere sürtüyor, amının suyunu yalıyordum. Kasıla kasıla orgazm oldu. Dudaklarımın ve parmaklarımın üzerine işiyor sandım bir an...
Kalkıp kocasını kontrol edip geri geldi. Bir bira açıp ikimizin bardaklarına bölüp verdi. "Nasıl aşkım, benim öküz içerde sızmışken, karısını ağzınla sikmek?" diye sordu. "Muhteşem amk, harikasın sen, bunu kırk yıl düşünsem akıl edemezdim!" dedim. Sevgi de, "Seyrettiğim pørnøda böyle bir sahne görmüştüm, ordan aklıma geldi. Hem korkudan, hem de zevkten ölecektim!" dedi. Koltukta kucağıma çektim. Yarağım yine taş gibiydi. Direk üzerine oturtup alttan pompalamaya başladım. Avuçladığım kalçalarını sıkıyor, okşuyor, dudaklarımı ve dişlerimi göğüslerine ve göğüs uçlarına geçiriyordum. Sürekli kalkıp oturarak daha sert daha tempolu sikişiyorduk. O an Hikmet kapıdan girse bile eminim umrumuzda olmazdı, duracak halde değildik...
Sürekli, "Sik aşkım, devam et!" diyerek beni gazlayan Sevgi'nin götüne orta parmağımın ikinci boğumuna kadar soktuğumdaki zevk seslerine kocası halen nasıl olurda uyanmaz ona şaşırıyordum. Sevgi kaçıncı kez orgazm oldu bilmiyorum, ama ben artık kendimi tutamıyordum. Dudaklarını dudaklarıma kapatıp delice kalkıp oturuyordu. Birden kasıldım ve içine fışkırmaya başladım. Sırılsıklam terlemiş, vıcık vıcık vücutlarımız sımsıkı birbirimizin kollarındaydık.
Saat 01:20 olmuş biz halen koltukta birbirimizle oynayıp bira yudumlarken yatakodasından sesler geldi. Sevgi toparlanıp kalktı, bakmaya gitti. Hikmet tuvalete kalkmıştı ama yatakta oturuyormuş. Sevgi onu tuvalete götürdü, sonra tekrar yatağına yatırdı. Adam külçe gibi uyuyordu. Bu arada ben de koridoru geçip yatakodasının önüne gittim. Sevgi'nin elinden tutup yatakodasına soktum. Kocası gök gürültüsü gibi horlarken onu makyaj aynasına dayadığı elleriyle domaltıp, amını arkadan parmaklamaya başladım. Üç parmağım içinde bir pørnø sitesinde gördüğüm hızlı parmak hareketini yapıyordum. Amının suları nasıl fışkırıyor, Sevgi bağırmamak için elini ısırıyordu.
O sularla sürekli göt deliğini ıslatıp, yarağımın kafasını bastırdım o pembe küçücük göt deliğine. Yarısına kadar girdiğimde Sevgi götünü çekmek ister gibi yaptı, canının yandığı belliydi, ama bunu da çok istiyordu. Daha ilk göt deliğini okşadığım sevişmede anlamıştım bunu. Köküne kadar soktum götüne yarağımı. Uzanıp sol elimle göğsünü avuçladım, sağ elimle de amını. Çok değil, bir dakika geçmeden Sevgi titreye titreye orgazm olurken, ben kafamı sağa çevirip Hikmet'e baktım. Hikmet horlarken, ben de iki adım ötesinde karısının götüne oluk oluk boşaldım.
Saat 02:30'da ayrılıp evime gittim.
[Orhan]
198 notes
·
View notes
Note
yanılıyorsun, hiç kimsenin yolu aynı değil. uçurumun kendinle başkalarının yollarıyla değil. ama unutma, sen uçuruma baktıkça uçurum da sana bakar. gözlerini kaldır ve kendi dünyana aldır. çünkü belli ki burada bunca cümleyi tam da bu yüzden kuruyorsun. çünkü öyle olmasaydı böyle olmazdın.
meseleyi dikte etmeye hacet yok, gözlerimi kaldırıp kendi dünyama aldırdığım anın furyasında da bu düşünceler var. ben artık uçuruma uzun uzun bakmayı değil, direkt uçurumun ta kendisi olmak istiyorum. dolayısıyla bu düşüncelerden uzak durmak, bana uzak olan şeyler artık. hep söylemişimdir, tekrardan belirteyim. ben psikolojikmen sağlıklı biri olsaydım, muhtemelen çok sıkıcı bir adam olurdum. asıl meseleye dönmek gerekirse şayet, farklı kulvarlarda top koşturmuş olabiliriz ama hepimiz değilse bile bir kısmımız, yine sadece bir kısmımızın farkında olduğu bir güç savaşının içindeyiz. apolojik olursak kazanamayız. biraz da arkaik düşüncelerden medet ummakta yarar var. düşmanı sindirir, yıldırır, geri çekilmeye zorlar ve manipüle edersek kazanacağız. anlayacağın, sınıfsal. aklını başına al. mesele tamamen sınıfsal.
17 notes
·
View notes