#boş
Explore tagged Tumblr posts
korressamm · 4 months ago
Text
Söz blogu deyiləm sadəcə boş boş danışmağı sevirəm.
53 notes · View notes
unutgitsinbenolur · 4 months ago
Text
Tumblr media
Dibsiz kuyulara ekilen çiçeklere sadece yazık eder heba edersiniz
21 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 8 months ago
Text
Tumblr media
Oruca geceden niyet ederek, oruçla nefs-i emmâreyi kahretmeye ve şehvetlerini, arzularını kesmeye niyet etmek orucun sünnetlerindendir. Faydasız, boş ve çirkin sözler söylememek de orucun sünnetlerindendir. Oruçlu kimse mâlâyânî yani lüzumsuz şeyleri terk eder, oruçlu hiç kimseye sövmez, kimseyle kavga ve münakaşa etmez. Birisi gelip sataşırsa "ben oruçluyum" der. Oruç tutanın üzerinde sükûnet, âzâlarında vakar (ağırbaşlılık) kalbinde huşû, dilinde sükût olmalıdır, birisi ona hoşuna gitmeyen kötü bir harekette bulunursa "Selâmünaleyküm ben oruçluyum" demelidir.
Şir'atü'l İslam
44 notes · View notes
jupiterliyazar · 1 year ago
Text
Ne desem boş çünkü önce kelimelerin bir anlamı olmalı. Bir anlam ifade etmeli karşıda. Halbuki benim kelimelerim boşluğa akıp giden fuzuli bir zaman gibi.
59 notes · View notes
uranuseyolculuk · 11 months ago
Text
Bir boşluk işte içimdeki. Boşluk nasıl telaffuz edilir ki?...
33 notes · View notes
umuttherzamanvar · 16 days ago
Text
Tumblr media
DİL BELÂLARI (İMAM-GAZÂLÎ)
BİRİNCİ ÂFET BOŞ SÖZLER
Bilmiş ol ki, senin hållerinin en güzeli; anlattığımız gıybet, nemime, yalan, mira, cidal ve benzeri sözlerden korunarak, sana ve başkalarına zararı olmayan sözleri konuşmandır.
Ne yazık ki sen muhtaç olmadığın lüzumsuz sözlerle meşgül olursun da bu süretle kıymetli zamanlarını öldürür ve dilinin ameli üzerine hesaba çekilirsin.
Bu süretle hayırlı olanı atıp kötü olanı almış olursun.
Zira sen, kıymetli zamanını Allanın azameti ve yaratıkları üzerinde düşünmeğe sarfetsen, bu düşünce sırasında faydası daha büyük olan ilâhî nefhalar sana açılabilir.
Veyå tehlil, zikir ve tesbih etsen, yine senin hakkında daha hayırlı olurdu.
Öyle kelimeler olur ki, Allahu Teâlâ onun karşılığında Cennet'de bir köşk verir.
Bir hazîne almağa gücü yeterken onun yerine faydasız bir boncuk alan elbette aldanmış ve büyük hüsrändadır, işte zikrullalı terkedip faydasız mubahlarla meşgül olan böyledir.
Bu adam mübâh ile meşgül olurken her ne kadar günahkar olmazsa da Allah'ı zikir sayesinde yapacağı büyük kårdan mahrûm olduğu için zarardadır.
SAYFA 21
Çünkü mü'minin sükûtu fikir,
bakışı ibret, konuşması zikir olur.
Resûl-i Ekrem böyle buyurmuştur.
Bilmiş ol ki, kişinin en değerli sermâyesi, vakitleridir.
Bunları boş yere harcar ve âhiret için bir sevab hazırlamazsa, ana sermayeyi iflås ettirmiş olur.
Bunun için Resûl-i Ekrem (s.a.v.):
من حُسْنِ إِسْلَامِ الْمَرْءِ تَرْكُهُ مَا لَا يَعْنِيهِ
"Boş ve faydasız işleri terketmek, kişinin İslâmiyetinin güzelliğindendir" buyurmuştur.
Belki bu hususta bundan daha şiddetlisi värid olmuştur.32
Enes (r.a.) şöyle anlatıyor: Uhud cenginde şehid düşen bir gencin karnı üzerine açlıktan taş bağlanmış olduğunu gördük.
Annesi yüzündeki toprakları sildi ve:
Ne saadet sana oğlum, sana Cennet'le müjde olsun, dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem:
وما يُدْرِيكَ لَعَلَّهُ كَانَ يَتَكَلَّمُ فِي ما لا يَعْنِيهِ وَيَمْنَعُ مَا لا يَضُرُّهُ
"Ne biliyorsun, belki boş sözler konuşur ve kendisine zararı olmayan şeylerden men'ederdi" buyurdu.33
Resûl-i Ekrem bir müddet Ka'b'ı görememişti.
Ne olduğunu sorunca, hasta olduğunu söylediler.
Resûl-i Ekrem doğruca Ka'b'ı ziyarete gitti ve:
- Ey Ka'b, sana müjde olsun, dedi.
Ka'b'ın anası: Senin için Cennet hâzır ey Ka'b, dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem:
Kimdir bu Allah üzerine kat'î söz veren? buyurdu.
Ka'b:
- Annemdir, dedi.
SAYFA 22
Resûl-i Ekrem:
Ne bilirsin ey Ka'b'ın annesi, belki Ka'b lüzumsuz sözler konuşmuş veyâhut lüzumsuz şeylerden men'etmiş olabilir" buyurdu."34
Yani Cennet, hesab görmeyecekler için hazırlanmıştır.
Bu sözleri konuşanlar, bu sözlerinden de hesaba çekileceklerdir.
Her ne kadar konuştukları mübah olsa da he sapları münakaşalı geçeceğinden ve münakaşalı hesablar bir nevi azab olduğu için, bu gibilere Cennet hazırlanamaz.
Muhammed b. Ka'b diyor ki; Resûl-i Ekrem bir defa:
"Şu kapudan ilk girecek olan, Cennet eblinden biridir" buyurdu
ve Abdullah b. Selâm biraz sonra içeri girdi.
Ashab-ı kiram, Resûl-i Ekrem'in bu müjde haberini kendisine ulaştırdı ve hangi ameli ile bu mertebeye ulaştığını kendisinden sordular.
Abdullah "Ben zayıf bir kimseyim.
Benim en kuvvetli umûdum, kalb selâmeti, yani kimseye karşı içimde kötülük beslememek ve boş sözleri terketmiş olmamdır, başka bir filim yoktur" dedi. 35
Ebû Zer (r.a.) diyor ki;
Resûl-i Ekrem bana:
- Sana, bedene hafif, fakat terazide ağır gelen bir amel öğreteyim mi? buyurdu.
Ebů Zer:
- Evet ya Resûlâllah, deyince, Resûl-i Ekrem:
- O, sükût etmek, güzel ahlâka sahib olmak ve lüzumsuz şeyleri terketmektir, buyurdu.36
Mücahid anlatıyor:
İbn Abbas, "Beş hafif şey var ki, bunlar eğerlenmiş binit için bekletilen bir Arab atından benim için daha sevimlidir" dedi
ve bu beş şeyi şöyle anlattı: "Üzerine elzem olmayan ve sana faydası dokunmayan şeylerde konuşma;
zîra bu fuzûli bir iştir, zararından da emin değilsin.
Yerini bulmadıkça lüzumlu olan sözü de konuşma.
Çok kere faydalı söz yerini bulmaz da kaybolur gider.
Ne halim, ne de sefih, abmak kimselerle mücadele etme!
Çünkü halim kalbinden sana buğz eder.
Ahmak ve âdî kimseler, dili ile sana eziyyet ederler.
Tanıdığın bir kimse yanından ayrıldığı zaman, onun ayrı bir yerde seni nasıl anmasını istersen, sen de onu öyle an.
Sen, afvedilmeni istediğin hususlarda, onu da afvet.
Kardeşinin sana ne şekil muamele yapmasını istersen, sen de ona o şekilde muamele et.
Suçlu olarak yakalanıp ibsân ile mücâzât görenin ameli gibi amel et."
Lokman-ı Hakîm'e, hikmetin nedir? diye soranlara,
o "Benden gizlenen şeyi araştırmadım.
Üzerime elzem olmayan şeyin üzerinde durmadım" diye cevab vermiştir.
Mevrik el-Aceli37
"Yirmi senedir bir dava peşinde uğraştığım hâlde muvaffak olamadım. Bununla beraber ardını da bırakacak değilim" dedi. Dâvasının ne olduğu kendisinden soruldukda, mâlâyâniden sükûttur, dedi.
Hz. Ömer (r.a.) "Üzerine elzem olmayan şeye karışma, düşmanından uzaklaş, dostundan sakın, ancak emîn bulduğun ile birleş.
Emîn de Allahu Teâlâ'dan korkan kimsedir.
Fâcîr ile sohbet etme, kötülüğünden sana da sirâyet eder.
Sırrını da ona verme.
İşinde Allahu Teâlâ'dan korkan kimselerle istişare et" demiştir.
Målâyäninin haddi ise, sükût etmekle günahkar olmadığını ve hiç bir süretle zarar görmediğin sözleri konuşmaktır.
Mesela, bir mecliste seyahat hatıralarını, yolculukta gördüğün orman, dağ, ova, şehir ve ırmak gibi şeyleri, karşılaştığın hålleri, hoşuna giden ve gitmeyen hususları ve gördüğün bazı zatları anlatman gibi.
Bunları anlatmasan da bir şey lâzım gelmez.
Gördüklerine bir şey ilåve etmemek ve eksik de söylememek, böyle yerler gördüm diye kendisine süs vermemek, kimseyi gıybet etmemek, Allah'ın yarattıklarını yermemek şartıyle, bunlardan bahsetmek, mâlâyanidir.
Bütün bunlara riayet etmekle, yine kıymetli zamanını kaybetmiş oluyorsun.
Vaziyet bu merkezde iken anlattığımız diğer åfetlerden nasıl kurtulmuş olursun?
Üzerine elzem olmayan şeyi başkasından sorman da
bir mâlâyânîdir.
Çünkü bunu sormakla zamânını kaybediyorsun.
Aynı zamanda sorduğun adamdan cevab istemekle yine zaman kaybediyorsun.
Zararın bu kadarı, sorulan soruda âfet olmadığı zamandır.
Halbuki soruların
çoğunda åfet vardır.
Meselâ, adama tutar da yaptığı ibadetten sorar ve "oruçlu musun?" dersen, adam: "Evet, oruçluyum" diye cevab verirse, ibadetine riyā karışabilir.
Şayet riya karışmazsa gizlilik ehemmiyetini kaybeder. Hålbuki gizli ibadetler aşikåre ibadetlerden kat kat üstündür. Şayet oruçlu olduğu halde, değilim, derse yalan söylemiş olur.
Sorduğun soruyu cevabsız bırakırsa sana hakaret etmiş
olur.
Şayet kaçamaklı cevab verecekse, bunun için de çâreler aramakla yorulmuş olur.
Demek ki, adama ibadeti husúsunda sorduğun bir suål ile adamı ya riyaya veya yalana, yahut seni tahkire yahut da bir sürü zahmete sokmuş olacaksın.
İsyanından ve duyulmasını istemeyip gizli tuttuğu her şeyden sorman yine aynı hükümdedir.
Başkasının söylediği bir söz hakkında adama suål edip, sen ne dersin, senin görüşün nedir?
demek de aynıdır.
Ayrıca yolda
karşılaştığın bir adama, kimsin, nerden geliyorsun? şeklinde suåller tevcih etmek de bu nevidendir.
Adam belki bunu
açıklamak istemez.
Utanıp kaçınacağı sebebleri var, doğrusunu haber vermek istemez.
Doğruyu söylemezse yalancı olur ve buna sen sebep olmuş olursun.
Yine bunun gibi, üzerine elzem olmayan bir mes'eleyi adama sorarsın.
Kendisine suål sorulan herkes, bilmediğine "bilmem" demez.
Adam kafadan bir cevab verir.
Bu mes'üliyetede sen sebep olursun.
İşte bütün bunlar, kendilerinde åfet bulunan målâyänilerdir. malaya
Benim málâyânî sözlerden maksadım bu nevi sözler değildir.
Çünkü bu gibi sözlerin hem günahı, hem de zararı vardır.
Mâlávání sözlerin misāli, Lokman-ı Hekim, Dâvud aleyhisselâmın yanına gider. Dâvud aleyhisselâm ise demirden zırh yapıyordur. Lokmån böyle bir şeyi hiç görmemiş olduğundan, buna hayret eder.
Ne yaptığını bilmediğinden, sormak ister, fakat hikmeti buna mâni olur ve bir türlü soramaz.
Dâvud aleyhisselâm işini bitirip yaptığı şeyi giydikten sonra
"Bu, harb için güzel bir zırh oldu" deyince, Lokman "Sükût hikmettir, fakat susmasını bilenler azdır" demiştir.
Yani azıcık sabretmekle sormadan ne olduğunu öğrenmiş oldu.
Hattå rivayete göre, bu imålåtın ne olduğunu öğrenmek maksadıyla, bir sene Dâvud aleyhisselämın yanıma gitti geldi.
Işte bu ve bunun benzeri, zararı olmayan, gizliliği açığa çıkarmağa sebeb de olmayan, riya ve yalana insanı sürüklemeyen suåller, målâyání, lüzumsuz ve boş sözlerdir.
Bunları terketmek, kişinin Islâmiyetinin güzelliğindendir.
Mäläyäninin sebebi, muhtaç olmadığı şeyleri bilmeğe iştiyak, tatlı tatlı sohbet ve faydasız hikâyelerle zaman öldürmektir.
Bütün bunların tedavi ve kurtuluş çâreleri, ölümün gözü ile kaşı arasında olduğunu, ağzından çıkan her kelimeden mes'ül bulunduğunu, nefeslerinin ana sermâye olduğunu, dilinin, hûrîleri avlayabilecek bir tuzak olduğunu bilmesidir.
Dilim ihmal edip başı boş salivermek, büyük zarara sebeb olur.
İşte ilim cihetinden ilaç budur. Bunları bilip ona göre diline hâkim olması icab eder.
Amel cihetinden tedavisi, dilini korumak için yapılacak şey, yalnız kalmak veya
Ebu Bekir (r.a.) gibi ağzında bir şey taşımak, hatta lüzumlu bazı şeylerde bile susmağa alışmak ve bu suretle dilinden målåyånîyi kesmektir.
Uzlette olmayanların bu şekilde dillerine hâkim olmaları cidden zordur.
#2NCİ #BEYÂN
#BİRİNCİ #ÂFET
#BOŞ #SÖZLER
#DİL #BELÂLARI
#LİSAN #ÅFETLERİ
#İMAM-I #GAZÂLÎ
32 Tirmizi ile Ibn Máce, Ebû Hüreyre'den rivayet etmişlerdir.
33 Tirmizi rivayet etmiştir.
34 Ibn Ebi'd-Dünya, Ka'b'dan rivayet etmiştir.
35 Ibn Ebi'd-Dünya, mürsel olarak rivayet etmiştir.
36 Ibn Ebi'd-Dünya, Ebů Zer'den rivayet etmiştir.
37 "Ebü'l-Mütemer Basralıdır. Sika'dandır.
Abiddir.
Bir çokları kendisinden rivayette bulunmuştur.
3 notes · View notes
benimsadeceben · 7 months ago
Text
Boşa geçen bir gün daha
4 notes · View notes
bunudaburayayazdim · 2 years ago
Text
Booommmbooş
Evvet, bu yazı hiçbir amaca hizmet etmeyen dersem yalan söylemiş olacağım, ana amacı benim can sıkıntım ve boş yapma ihtiyacımı giderme amacıyla bu blogda yerini alacak. Hazırsak bir şarkı seçelim ve başlayalım, çünkü neden olmasın?
"Who cares if one more light goes out? In a sky of a million stars"
Çünkü neden olmasın çok garip bir soru. Hayatımın büyük bir kısmına yön vermiş, şu an olduğum kişi, olduğum yer ve yaptığım, ilgilendiğim her şeyin altında yatan soru bu neredeyse. Bunu söylerken de aklımda Levent Ülgen'in "Ya Öyle Değilse?" TED konuşması geliyor. Çok hoşuma gidiyor ya, bu yazıdan sonra bir kez daha izleyeyim onu. Eğer bu yazıdan şimdiden sıkıldıysan ve onu merak ettiysen, buna tıklayıp izleyebilirsiin. Yok ben daha sıkılmadım, biraz daha sıkılabilirim okuyarak diyorsaan devam edelim. Sahi edelim de ne hakkında boş yapalım, neleri konuşalım? Çok kararsız bir başlangıç yaptım, çoğu yazımda yaptığım gibi. Tek fark bu kez nasıl başladığımı elli kez silip yeniden yazmadım. Ufak imla kontrolleri haricinde hiçbir cümleyi silmeden saçmalayarak ilerliyorum. 02.51 itibariyle şarkıyı seçmeyi başardım, podcast ile ilgili yeni kararlar almayı deniyorum. Video Podcast konusunu ciddi ciddi düşünmeye başladım, animasyonlar yaparak tatlı bir görsel destek sağlamak ama dinleyicinin hayal gücünü bastırmadan bunu başarmak zorlu ve zaman alan bir süreç olacak. Ama istedikten sonra olabileceğine inanıyorum. Birazcık kafamın içindeki gürültülerin uzaklaşması lazım sadece. Onlar da sağ olsunlar 5 küçük çocuğu olan üst kat komşu gibi, beş dakika bile sessizlik yok.. Garip bir örnek oldu bu bak. Neden sürekli partileyen gençler demedim ya da ev içinde durdukça yüksek sesle havlayan köpekleri olan biri demedim bilmiyorum. Şimdiye dek hiç ara katta da oturmadım haliyle böyle bir şey de yaşamadım aslında. Ruhumda bir yerlerde biri apartmanda sıkışıp kalmış sanırım. Çıkması için uyarıyorum tekrar, anılar için bir yerde kalmamalı insan, o yer ne kadar kıymetli olursa olsun. Bundan birkaç yıl önce maskeleri kırıp atmanın vakti demiştim kendi kendime. O gün gerçekten de kırıp attım maskeleri ama sözü eksik söylemişim belli ki. Çünkü geçen zamanda yeni maskeler yaptım, onları kırdım, başkalarını yaptım. Kendimi maskesiz tutamadım. Eleştirdiğim sahteliğin kuvvetli bir parçası oldum her bir personada ve hayatımın genel saçmalığında söz sahibi olacak kadar da yapıştılar ruhuma. 502 ile yapıştı sanki hepsi, çektikçe ruhumdan da parçaları götürmekle tehdit ediyorlar. O da çözülür tabi elbet, bazen zamanla bazen kaynar suyla. Sabredebilir miyim sonuna dek bunu sadece bekleyip görebiliriz, kendime zerre güvenmiyorum bu konuda fdjgdfjgfjd Az önce random sonuna nokta koydum. Sonra da diyorum ki "ben o kadar ciddi mi duruyorum?" galiba kendi kendime yanıtladım bu soruyu. Hadi ben sıkıldım, iş güçten bunaldım ve biraz saçmalayayım istedim. Peki ya sen, gecenin üçünde bu satırları okumaya devam eden sevgili arkadaşım, sen gözlerinden ne istiyorsun? Hadi sen de anlat okuyalım. Dinleyelim diyecektim ama ses atılmıyor hala buraya, geri getirmediler özelliği... Bu gece için bu kadar boş yeter, yazacak şey çok ama gereksiz uzadı gibi hissediyorum. Bundan sonraki belki bloğa gider, belki podcaste, kim bilir? benim bilmediğim kesin. AAAAA hala saçmalıyorum bak, gidiyorum ben
15 notes · View notes
eskilerdeyeniler · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
hissettirdiği hüzün sessizce yer ediniyor aklımda, fırtınadan sağ salim çıkmıştım ya, yalnızlık hatırlatıyor hırçın dalgalarla
23 notes · View notes
damladanummana · 1 year ago
Text
Dünya Hayatı
Şems-i Tebrizi der ki ” Ne yöne gidersen git; doğu, batı, kuzey ya da güney. Çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün. Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.” Başkalarının eksiklikleriyle, fazlalıklarıyla, kusurlarıyla uğraşmayın, boş verin. Kimseyi yargılayıp, hakkında hüküm vermeye ve dahi kınamaya kalkmayın. Bunlar size bir şey kazandırmadığı gibi…
Tumblr media
View On WordPress
3 notes · View notes
tahapodcasts · 2 years ago
Text
Boş (kısa öykü) "Spotify Podcast"
Tumblr media
Kadının o güne dek çizdiği tüm hikayeler üst üste resmedildiğinde, ortaya kainatın resmi çıkmıştı. Galaksiler, kara delikler, süpernovalar, ölmekte olan yıldızlar ve yeni doğan nebulalar, gök taşları ve sonsuz potansiyel içeren dünyalarıyla, bütünüyle bir evren resmi…
“Böyle işte… Özetle hayatımın çoğu safhasında başkalarının yazdığı hikayelerde rol aldım, bana biçilen kostümleri giyip başkalarının repliklerini okudum. Fakat sana bahsettiğim o an, hiçbir yerde okumadığım, hiç kimsenin bana söylemediği, çok orijinal bir andı. Kendimi her şeyle bağlantıda, bütün ve tam hissettiğim bir an…”
10 notes · View notes
onderkaracay · 2 years ago
Text
Tumblr media
2 notes · View notes
asosyalbirininkaleminden · 2 years ago
Text
bu ilaçlardan biri duyguları bastırıyor diğeri odaklanmamı sağlıyor ben niye kendime kızıyorsam ama duygularımı kontrol edebilseydim gerekte olmayacaktı neyse bi sigara içim kendime gelim
2 notes · View notes
jupiterliyazar · 1 year ago
Text
Bom boş hissediyorum.
17 notes · View notes
benimsehrim · 2 years ago
Text
Tumblr media
Bir yağmurun damlalarını izlemek gibidir hayat. Amaçsız ve boş..
2 notes · View notes
kohnelerdehisler · 5 days ago
Text
Boş gemiler geçiyor gönlümün kıyısından
Ruhum yorgun ve bezmiş düşman sayısından..
0 notes