#bi' 4 yıl kadar geç ama
Explore tagged Tumblr posts
Text
Kardeşim alacakaranlık serisini izlememiş, her ergenin izlemesi gerektiğini düşündüğüm için zorla izleteceğim çünkü ben iyi bir ablayım
8 notes
·
View notes
Text
Hayat işte. Beklemez ölümü yaşamı. Kader işte. Beklemez seçmenizi. Nefes işte. Kesilir gider bi anda beklemez hissetmenizi. Ama ne olur biliyor musunuz? Çırpınıp daha da batarsınız. En dibe. En derine. Defalarca iter bunlar sizi. Yapmak istediğinizi geciktirir, bazı şeylerden nefret bazı şeylerden ise sakınmanızı sağlar. Devam ettirmez size yaşa der ama öldürür, seç der ama seçtirmez, nefes al der bazen ama bir anda engeller bunu. İzin vermez işte. Sev der ama sonra da sevgi yetmez der size. Eline alamazsın ipleri yorulursun ya da ne bileyim hepimizin canını acıtan o "şey"ler olur ve engelleyemeyiz. Biliyor musunuz her şey bir anlık. Bir köpeğim vardı adı Lucy. 4 yıl olmuştu bizde olalı ve sonra bir anda çok hastalandı. O kadar ihtimal vermedim ki öleceğine. O kadar düşünmedim ki veterinerde gitmedim ilk günler sonra dedim ki bende gideyim ona yanında olduğumu hissettireyim. Ramazan ayıydı. Oruc için sahurdaydık. O komaya girmiş ölmüs tam gideceğim gün ölmüş. İronikliği görüyor musunuz? Tam gideceğim gün ölmüş ve ben onu görememistim bile. 1 yıldan fazla oldu simdi ama ilk gün gibi acıtır bu canımı. Keşke diyorum bazen keşke geç kalmasaydım da gitseydim onun yanına. Son kez de olsa öpseydim tüylerini sarılsaydım. İşte bir anlık her şey. Geç kalınmışlıklarla dolu saçma sapan bir hayat bu da. Yapın gitsin. Düşünmeyin, üşenmeyin. Yapın işte. Yapın ki o yapmadığınız şey size ömür boyu kanayacak bir yara olmasın. Sizlere en ufak ama aynı zamanda en büyük tavsiye bu olur. Hayat sizi beklemez ama keşkelerinizi siz düzeltin. Hayat beklemez sizde beklemeyin.
Bugünün şarkısı şu olsun;
#spotify#müzik#kitap#kitap alintilari#love#gece ve müzik#iyi geceler#love yourself#güne dair#güneşe not#life goes on but nah goes on#geceye dair#geceye bir söz bırak
8 notes
·
View notes
Note
Abi ben 2 seneden fazladır birini çok seviyorum. Hayatıma kimseyi alamıyorum bu yüzden. Unutmayı çok denedim ama başaramadım. Tamam bu sefer unuttum diyip hayatıma birini almaya karar verdiğimde vicdanım çok sızlıyor ve olduramıyorum. 1 yıl önce 1 aylık bir sürede konuştum. O 1 ay bana 1 ömür gibiydi. Beni ilk kez o zaman resmi olarak tanıdı. Daha önceden uzaktan sevmekle yetiniyordum. Telefon numarasından tut yaşadığı şehire kadar kendim buldum ve en son cesaret edip aradım onu. Konuşurkende mükemmel davranıyordu bana ama yaşımı çok problem ediyordu ve haklıydı bir şey diyemiyorum. Aramızda 4 sene var kimliğinde ama normalde 3 sene. Şu anda ben 17 o 20 o zamanlar 16'ya 19'duk. Ben ilk kez birini bu denli sevdim ve beklemeyi düşünüyorum. Reşit olana kadar onunda yaşımla sorunu bitene kadar ama bazende beklesem kabul eder mi ya da ya o zamana kadar başkası olursa ve ben geç kalırsam bu şekilde nasıl yaşarım ikilemde kalıyorum. Bu durumda ne yapmam gerekiyor? Unutmaya devam etmeyi sürdürüyorum yoksa son bir kez başarabilmeyi denemem gerekiyor mu?
Seven herkes sevdiğine söylemeli, cesaret edip bi şekilde yolunu bulmalı güzel kardeşim. Evet yaşlarınız gerçekten küçük, ilerleyen dönemlerde zaman neyi gösterir kimse bilemez, bence hayatınızın tadını çıkarmanız, birbirinize gerçekten kıymet veriyorsanız, yürümeniz gereken yolları birlikte yürümelisiniz. Farklı şehirler sadece aradaki KM’yi değiştiriyor, duyguları değiştirmiyor. Konuş bence çok geç olmadan. Çünkü yarının ne olacağını kimse bilmiyor. Reddeder diye düşünme, eğer öyle bile yapsa vicdanını rahatlatırsın can dostum. Kendine iyi davran.
8 notes
·
View notes
Text
19.12.23
Yarın benim doğum günüm. Bu sefer ki farklı çünkü hem babaannemin vefat günü hem de benim 18 ime gireceğim gün. Dün gece ağladım. 18 yılımı boşa geçirmiş gibi hissettim. Büyük streslerle belki boş boşuna olan belki de saçma olan ama olan streslerimle. 6 yaşımdan beri geçirdiğim bunalımlarla. Kendi içimde olan sürekli başarısız olursam hissiyle. Kendi kendimi kıyaslamalarımla. Her gün yaşadığım yalnızlık hissiyle. Kocaman bir boşluk vardı hep içimde. Her zaman bi adım ileriyi düşündüm. Hiçbir zaman anı yaşayamadım. Dediğim gibi. Geç kaldım sanki her şeye. Bitti sanki o çocukluk dönemi. Halbuki olmuş muydum ki çocuk ? Bilmem. Sadece isterdim daha çok konuşmayı açıkça yardım istemeyi. Annemle dertleşmeyi babamdan çekinmemeyi isterdim o küçücük bedenimle kalbimle. Oysa çok hırpaladım çok zarar verim o minicik bedenime, kalbime, ruhuma.. Geçer dedim her şey biter dedim sonra. Büyüdüm sandım birden 8. sınıfta. Oysa başlangıcıymış yepyeni bir dönemin hatta belki de büyümenin. Anlayamamıştım o zamanlar. Yol gösteren biri yoktu yanımda ışığım yoktu kaldırımlarım yoktu. 4 yıl boyunca evde kalacağımdan haberim yoktu. Çok şey yaşadım kendi adıma bu 4 yılda. Asla olmaz dediğim deneyimler de yaşadım imkansız dediğim şeyler de yaptım. Mecburiyet her şeyi yaptırıyormuş insana. Şimdi ise 17 den 18e geçiş yapacağım. 18 yıl yaşadım. İyisi ile kötüsü ile. Koskoca 18 yıl. Acaba bi on sekiz yıl daha yaşayabilecek miyim? Ama şu an şu anı düşünüyorum sadece. Öyle olmalı çünkü. Yoksa ileriyi düşünmekten hiç bir zaman anın tadını çıkaramadım çıkaramayacağım. Hatalarım yüzünden kendime kızdığım gecelerim olmasın kendini sevmekten vazgeçme ne olur. Şefkatli ol herkese olduğun gibi. Kulak asma herkese dinleme negatif olan şeyleri. Umudunu yitirme kendini başarısız görme herkesle eşit olduğunuzu unutma. Şimdi ise :
Sevgili 18 yaşım ; bana güzellikler kat, ruhuma ferahlık ver. Ailemi her zaman benimle kıl. Boş şeyler için kendini yıpratma olur mu. Artık kocaman bi kız oldun demek istiyorum ama sen hep öyleydin aslında ) o yüzden sevgili 18 yaşım küçücük ol, istediğin gibi ol. Vazgeçme ne olur korkma, sev, barış, eğlen, kendinle gurur duy hep. Bu kadar üzdüğüm için yıprattığım için özür diliyorum gökteki yıldızlar kadar senden. Ama artık güneş kadar parlama zamanın. Hala kötü günlerin olacak hala kırılacaksın üzüleceksin ama daha sakin ol nefes al ve burada olduğunu geçici olduğunu unutma her şeyin. Seni çok seveceğim. Umarım hiç bir zaman sönmez ışıkların. Kendine ördüğün duvarların ardında bir denizin olduğunu unutmazsın umarım. İyi ki doğmuşum. İyiki.
#günlük#doğumgünü#kendi kendime#iyi kiii#şefkat#huzur#umutlar#hayaller#sevgi#pişmanlık#geceye not#ışık#bazı yollar yalnız yürünür#hayat
3 notes
·
View notes
Text
Çocuk yaşta(15) kaptırdım kendimi onu sevmeye, Herkesler uzak dur zor olur bak bela olur dediler, Bu adamdan sana yar olmaz bu adam iyi biri değil dedileer, inanmadım. Bana öyle değil bana karşı duruşu tutumu sizin söz ettiğiniz gibi değil dedim inatla. Ve çok sevdim. O hayatıma gireli bir kaç ay oldu bir kere tek yüz yüze birbirimizi görmüştük kapılmıştım bir hayale kalbim onun aşkıyla dolup taşıyordu. Bi gün bi anda tutuklandı ve cezaevine girdi korktum aslında biraz ama deli cesareti vardı tabi o zamanlar bende bana beni sevdiğini benimle evlenmek istediğini söyleyen adama şimdi hayatın düzgün değil diyip bi tekmede ben mi atayım diye düşüncelerle boğuşurken, O sıralar hasta olan babam hayata gözlerini yumdu. Derin bir acıya sahiptim ve ölümün ne demek olduğunu yeni anlayabildim çünkü televizyonlarda hergün ölüm haberleri görmeme rağmen ölümün böyle bişey olduğunu bilmiyordum insanın evinden olmayıncaya kadar anlamakta zor bence her gün eve geldiğinde kapıda duran ayakkabıları olmuyor artık askıda duran ceketi olmuyor hiç kapı kilitli mi diye düşünmemiştim insanın babası ölünce kanatları yaralanmış bir kuş gibi oluveriyor insan bi anda velhasıl kelam Allah düşmanıma vermesin böyle acılar. Sonra ben sevdiğim adamı düşünüyorum bi yandan sonra o kırıklığın verdiği etkimiydi yada adama olan o aşkmı bilmiyorum ölüm değil ya insanız herkesin başına gelebilir diye düşünmeye başladım ve onu bekledim Hayatıma kimseyi almadım ona ihanet etmek bana göre değildi. Kendime bunu yakıştıramıyordum. Ailesiyle tanışmak zorunda kaldım mektuplaşmaya başladım onunla sonra görüş günlerinde onu görmeye gittim beni görünce şaşkındı bir kere gördüğün adamın peşinden gider mi insan diye düşündürdüm birçok insanı. Ama öyle böyle derken 1 sene 10 ay cezaevinde kaldı ve sonra çıktı tabi ben o sıra yeni 18 yaşıma basmıştım güzel günlerimiz olacağına inanmıştım
Sonra bu ilişki hep beklemekle geçti hapisteyken bekledim, Ailesiyle arasına bozukluk girdi bi dönem başka şehire gitti o zaman bekledim, Askere gitti bekledim, Askerlikten sonra hiç gelmeden olduğu şehirde iş kurup orda kaldı üç buçuk yıl onu görmedim sadece telefonla görüşerek uzak mesafe ilişkisi yaşadık yani bu böyle 7 seneyi buldu ve sonra evlenmeye and içtik artık her sene evlenecez dedikçe hep bi engel çıkıyordu defalarca ayrılıp barışıyorduk bizimkisi artık alışkanlık meselesi olmuştu ben onu deli gibi seviyordum onunda beni sevdiğine inanıyordum ta bi o benim kadar sadık değildi yakaladım bi kaç kere ama yine bilmiyorum nasıl birlikte kalabildik sonra iyice toksik bi ilişki haline gelmişti elinde kuklası olmuştum sürekli kendimi ona ispatlamaya çalılmaktan yoruldum artık zorlamalı kısıtlamalı aşırı dozda kıskanmalı bi ilişkimiz vardı ın işleride çıkışlarıda sertti bizim ilişkinin 7 yıl 13 gündem sonra evlendik ve evlendikten sonra herşey çok daha ağırlaştı o beni seven bem için deli olan adam gitti hevesini almıştı amacına ulaşmıtı sanki üçüncü günden başladı şiddetli geçimsizliğimiz anlaşamıyorduk ben aşk istedikçe o daha kaba saba bi adama dönüştü kölesi ymiş ı'm gibi ona muhtaç ve mecburmuşum gibi davranmaya başladı o sevdiğim adam yoktu artık karşımda onu tanıyamıyordum artık ve bi gece işten eve geldi abuk sabuk konular hakkında tartışmıştık gündüzden onun suratsızlığı üstünde ayrıca ben o zaman hamileyim tabi yaklalık 4 aydır evliydik tahminimce bir aylık falan hamileydim sonra üstüne gitmedim bilmiyorum hamilelik hormonlarımıydı bilmiyorum ilgi istiyordum gerçekten sevilmek istiyordum böyle isteklerim yerine getirilsin senin için desin istiyordum sevdiğim adam tarafından şımartılmak istiyordum ve bence bu en doğal hakkım sadece sarılıp seni çok seviyorum sen benim herşeyimsin demesini istiyordum ama yapmadı gece 12-1 olmuş hala doğru dürüst konuşamıştık geç oldu uyumalısın dedim yatağa geçtik benimle konuşmamaya ant içmişti sanki üzüldüm neden benimle konuşmuyorsun dedim seninle konuşmak istemiyorum dedi bende haklısın dedim kızdım hata bende dedim sen konuşamyı hak etmiyorsun dedim çektim yastığımı yorganımı yan odaya geçtim onunla uyumak istemedim çok gereksiz konular üzerine benimle tartışmıştı ve bu beni kahrediyordu . Sonra gelip başımda durdu neden burdasın dedi git dedim beni yanlız bırak desim laf dalaşına girdi benimle git dedi bana yarın terk et git babanın evine dedi. Tamam dedim durmadı yada yok şimdi git dedi tabi gece olmuş artık saat 2 kimsecikler uyanık değil ve ben hamileyim yani bu tabi onun umrunda bile değildi .
O beni de bebeğimizi de düşünmedi hazırlandım tabi laf atmaya devam etti sonra evin kapıdına kadar peşimden geldi kapıyı açtı tam asansör kapısında eğer gidersen geri gelemezsin gibi cümleler kurmaya başladı tabi ben kırılmışım bir kere kalbimi almaktan sa hala göz dağı veriyor bu değil doğru olan biliyorum bişeyler ters gidiyordu biliyorum. Sonra indim dışarda yağmur deli gibi yağıyor kimsecikler yok . Babasını aradım gel al beni dedim gel al beni Aileme götür dedim tamam dedi bekledim eşim geldi karşıma dikildi neden babamı aradın kendi aileni ara dedi kendin git dedi. Gitmek istedim bu sefer engel olmaya başladı gel yukarı hadi çık eve diyip zorladı neden dedim sen git dedin şimdi niye çağırıyorsun beni dedim. Cevap vermedi verecek bir cevap bulamadı gururundan gitme özür dilerim de demiyor. Çekiştirip durdu sonunda o il tokadı attı tabi ben ağlamaya başladım o daha fazla vurmaya başladı
Döve döve eve çıkardı beni zorla evde de şiddetin âlasını uyguladı babası gelip engel olacak sözde tuvalete kitledim kendimi bir ara aileme mesaj attım ulaşamadım. Çünkü aylardır telefonuma paket yapmıyordu evde internet var gerek yok diyordu. Ne yazıkki aileme ulaşamadım. Aklıma Kades uygulaması geldi mecburdum artık tuvaletin kapısını kırdı ben iki dk'da bir kaçıp elimi yüzümü yıkıyayım diyip kaçıyordum bastım sonunda o butona hemen beni aramaya başladılar ama açamıyorum ki telefonun titreşim sesi gidecek diye ödüm kopuyor adam bana cehennemi yaşatıeken kaşla göz arasında açtım gelen çağrılardan birini öksüre öksüre ses ver demelerine cevap vermiş oldum. Sonra babası geldi bana çay yaptırdı o halime beye efendilere çay ikram ettim babası hiçbirşey yapmadı oğluna kızmadı bile halbuki beni sevdiklerini sanıyordum ama yalan hep günün sonunda herkes kendi çocuğunun yanında duruyor bu aptal gibi sevdiğim adamın beni soktuğu son halde acınası durumdaydım artık neyse daha fazla yazmak istemiyorum aklıma geldikçe o geceyi teker teker yine yaşıyorum ve canım acıyor bu olayın sonunda polisler geldi ben şikayetçi olmadım korktum o anki ruh haliyle sonra sabahına babası ailemin evine bıraktı beni .
bebeğimi düşürdüm acılar içinde kaldım. Şimdi kolum kanadım kırık. Ailemi karşıma almıştım bu adam için, herkesten geçmiştim bu adam için peki o ne yaptı tabiri caizse ağzıma sıçtı yarı yolda bıraktı şimdi Aile evinde 18. Günümdeyim bunları yazmak benim için zordu boşanmak istiyorum Ailesi sözde arayı düzeltiyorlar gelip gidiyorlar arıyorlar ve her gelişlerinde her arayışlarında beni eleştirip beni eziyorlar o geldi o sevdi o tanıyordu sevdiğim için bunları hak ediyormuşum sözün bittiği yerdeyim şikayetçi olacağmı duyan ailesi etekleri tutuşmuş olsa gerek, aramızı düzeltmeye çalışıyorlar şuan o günden sonra sesini bile duymadım, görmedim onu her yerden engelledim ama bana ulaşmak isteseydi pişman olsaydı bi yolunu bulurdu oda boşanmak istiyor Ailesi zorluyor gereksiz bir şekilde bu işin sonu nereye varacak bilmiyorum umarım tez zamanda artık biter çünkü ben çok yoruldum...
1 note
·
View note
Text
Arada böyle okuldaki trreklerden bahsediyorum. Yazıp parmaklarımı yormaya bile değmez. Bi kaç güne unuturum da. Yazmam aklıma takmam saçma. Ama yazacam ha yazacam. Kiii arada baktığımda kimin ne bokum olduğunu arada göreyim tekrar edeyim. İkinci dönem geldi geçti. Virda weda derken 1. Sınavlar başladı. Medine o gün kapıya geldi işte ince memedi almak ixin. Neyse o gün dedim ki Medine benim bu yıl geçmem lazım. O da şaşırdı. sonuçta geçip geçmemek umrumda bile değil hix bir şeyi takmıyorum. Neyse dedim ki ben okula gitmedim bende notlar yok. Sen bana yazılı takvimini de at çıkacak konuları da at aldığın tuttuğun notları da çekip at. Dedi tamam. Zaten yazılı haftasının 2. Gunundeyim iki yazılım çöp oldu. Yarın da iki sınav var. Saat öğle 4,5 şimdi notları almaya başlasam sadece bir dersin notları gece 12 de 1 de biter. Daha Bi de bunu ezberi anlamsı var. öyle böyle çalışmam ixin benim sabahlamam lazım. Tüm bunları yapsam bile 3,4 ayın konusunun hepsini öğrenmem ki zaten 60,70 yani gerçekten en fazla. tüm bunalri sadece bir ders ixin bile yapsam hem günüm yetmez zaman yetmez hem de aman aman bi puan bile almam.Hani bu normal şartlar işte. Değil ki ben yapamam. Kimse yapamaz son geceye bırakayım 3,4 ayın konusu. virda wêda. Neysee. Dedim bari gider gitmez at, notları almaya başlayayım. Dedi tamam geç attı. Tuttuğu not eksikti. Hoca demiş bu üniteler çıkıyor o bana sadece bir ünitenin notlarını atmış o da eksik. Veee Hani bir ünitenin 3 sayfa olsun 4 olsun 5 olsun...15 sayfadan fazla bile attı. Sadece bir ünitenin özeti...o da eksikkk...gercekten insan kimseyle rahat olmuyor. Bir de en nefret ettiğim şey yazısı okunmuyordu. Yemin ederim ki bak yemin ederim abartmıyorum gelecekteki ben bunları okursam derim ki abartarak yazmışım zamaninda. Asla abarmiyieum her bir kelimesini anlamak ixin 10 dakika okuyordum anlayayım diye...neyse gerçekten insan diyecek bir şey bulamıyor. Tarih sınavına girmedim. bir sonraki gün yazili günü okula gitmedim cunku. Tarih sınavı geçmesine rağmen yine de çalıştım. Dedim deprem meprem belki hoca bir ihtimal da olsa koyar sonra. 5,6 sayfa ezberledim önceden. Sonra yine çalışsaydım bir o kadar tamamdı. Ama yapmadım yine sınava girmedim. Nwyseew ikinci yazılılar başladı. Hocalar hangi konular çıktığinıi söylüyor. Yazdım yazmak istemesem de yazdım... dedim çıkan konuları atar mısın. 4,5 saat sonra yazdı. Bisey demiyorum belki görmemiştir olabilir bak bişey demiyorum. Ama konuları atmdı. Kasten de atamamış demiyorum ha. Bunlar hep umursamizliktan! Dedi ki ben bu sefer çok okula gitmedim notları almadım. Doğru söylüyor biliyeoum okula gitmedi bu sefer. Zaten kendisinin sınavlara girmesine gerek yok. 1. Dönemin notlarının aynısı giriyor deprem bölgesi olduğu ixin. Biliyoeum doğru söylüyor. Daa.. ben dedim ki konuları at demedim notları at. İşte o kadar umursamaz. Neyse gece 12 yi geçiyordu cevap verdi. Zaten artık o saatten sonra da calismazdim. Neyse işte böyle. Konular önemli bu arada. Bazen Hocalar 1. Dönem konularından da soruyor bazen sormuyor. Bazen sınavda çıkan başlıklara kadar bile çıktığını söylüyor. Onun ixin saatlerimi verip çalışıp ezberlemiş olsam bile sınavda çıkmayabikir. Bunun ixin de sormam lazımmm. Böyle işte. Şimdi de tarihin notlarını alacam. Ama not bile değil. 2. Donrm Full not varr yoeutube ta. 1 saat ve 2. Dönem konuları full diyor. Yani tam konuyu anlatan Hocalar da yokkk. Herkesten nefret ediyorum . Bir ekleme daha yapayım. Medine ye demiştim ki notları konuları at benim bu sene gevmemde yardımcı ol demiştim. Allah beni kahretmesin de öyle seyelr demiyeydim. Gercekten kimse kimse zerrrree kadar düşünmüyor. Sınav zamanında sınavların nasıl geçti diye iki kere sordu. Girmedim diyince hix bir şey demiyordu. İşin zor diyordu o kadar. Neyse bunları unutmamalıyım. Çok boş insanlar ve çok boş olaylar ama gerçekten de unutmak istemiyroum.
0 notes
Note
Bir şey sorucam belki şu an ne alaka diyebilirsin ama merak ettiğim için sormak istiyorum çünkü seni takip ediyorum uzun zamandır kilo vermeyle alakalı bir şeyler paylaşmıştın. Ne kadar sürede kaç kilo verdin acaba ve nasıl verdin ?
Evet 1.5 yıl kadar önce 4 aylık bir süreç yaşadım kilo verme ile alakalı. 4 ayda 20 kilo verdim ve sağlıklı bir şekilde verdim bende kas oluşumu ve sıkılaşma da oldu. Sağlıklı beslendim makarna pilav sarma dolma börek vb. şeyler asla yemedim sadece meyve sebze ve et yani protein ağırlıklı beslendim. Sabahları uyanınca spor yapıyordum sonra bi kahvaltı ara öğün olarak bir meyve ve kahve sonra öğle yemeği bir daha ara öğün akşam yemeği akşam en geç 6 da yemeği yemiş oluyordum ve sonrasında hiçbir şey yemiyordum sadece çay kahve içiyorum sonra gece yatmadan önce spor+ yoğa yapıyordum ve bu süreç 4 ay boyunca sürdü. İlk haftalarda çok fazla kilo veriliyor ki buna kilo vermek denemez ödem atılıyor. Sonrasında kilo vermeye başlıyorsun. Sadece diyet hiçbir işe yaramaz yağdan az gider çoğunu kastan zayıfların bu da deri sarkmasına yol açar o yüzden sporla desteklemen şart hem vücut kondisyonu için hem kas gelişimi için hem de sarkmayı önlemek için. Umarım yardımcı olmuştur. Merak ettiğin olursa sorabilirsin daha.
0 notes
Note
annemle benim aramda 33 yas var babamla da 36 yaş var. Gözlerimin önünde çöktüklerini görüyorum ve ben daha 18 yasındayım. Eski sağlıklarında değiller ve babam mesela abim 14 yaşındayken abimle yaptığı şeyleri ben 14 yaşındayken benimle yapamıyordu. Mesela denizde uzaklara açılmak gibi ve bunun birçok örneği daha var. Yaşadığım 18 yılın 4 5 yılını hatırlamıyorum. Kaldı 14. Tek başıma geçirdiğim arkadaşlarımla geçirdiğim okulda geçirdiğim zamanı da çıkartırsak ailemle aslında 5 yıl kadar zaman geçirmişim. Şansları varsa bi hastalıkları olmazsa 20 30 yıl daha yaşayabilecekler. Yani beraber geçirebileceğim 10 yıldan az bi süre var. Bu bana çok yük oluyor. Ben de evlenirsem geç çocuk yapmayı planlıyorum ama bu yaşadıklarımı yaşasınlar da istemiyorum.Bilemiyorum
Evliliği düşünmek için beş buçuk ay biraz kısa değil mi?
Düşünsene ben 22 yaşındayım ve evlendigimde 23-24 yaşında olacagim.
Hadi diyelim senin dediğin gibi olsun 30 yaşında evleneyim. 32 de çocuk yapayım. Çocuk 18 yaşına gelince ben 50 yaşında oluyorum. Ne çocukla ilginebilirim, ne yataktan kalabilirim, ne de ailemle vakit gecirebilirim. Geç evlenmek bence kötü bir şey hocam. Elimde imkan olsa şimdi evlenirim. Ailemle vakit geciremedikten sonra ne anlamı var evliliğin.
13 notes
·
View notes
Text
.
#ya aklım o kadar karışık ki buraya bir şeyler karalayayım#sınava başvurdum parayı da ödedim hemen#ve çalışıylrum bir sürü kitaplar da aldım ama 4 yıl daha okumak hakkında ne düşünüyorum bilmiyorum#yani kazanamazsam 2 yıl sonra mezun olacağım kazanırsam yıllardır istediğim okulda 4 yıl okuyacağım#2 türlü de kaybettiğim bir şey olmuyor ama sanki zaman geçiyor gibi hissediyorum bu çok rahatsız etti beni#sanki geç kalıyorum gibi hissediyorum ve yaşlanmak beni çok korkutmaua başladı#30 yaşına gelince hayat bitiyor gibi hissediyorum sanki ondan sonrasını yaşayamam gibi#tam olarak olduğum kişi oralarda da kabul edilmese de japonya ya da korede yaşamak istediğime karar verdim#okumak daha doğrusu#yükseklisans#neden bilmiyorum avrupa şeylerimden bi anda vazgeçtim#ve 4 yıl sonra ne#2 yıl da yüksek lisans okursan öğretmen olabiliyorum oralarda#sanki param var da#düşündüğüm şeylere bak daha ne okul bitirdim ne sınav kazandım ben neden böyleyim ya#yıllar sonraki şeyleri dert edip anı kaçırıyorum hayal kurmaktan elimdekş zamanı kaybediyorum#her şeyin tam olarak kafamdaki gibi olması imkansız#bazen gerçekten keşke hayal kurma yeteneğimiz olmasaydı diyorum çünkü dünyada o kadar çok#olasılık var ki ve sen bunları internetten gördükçe benim de hayatım bu olsun diyorsun ama herkes japonyada ya da korede doğup büyümüyo#ya da herkes amerikadan değil#sonra işte diyorum ben 20 yılımı bok gibi bir şehirde harcadım ve hayat sana o 20 yılı geri vermiyor#hayatına yeniden başlayıp idol olarak dünyaya gelemiyorsun#çok saçma ya her şey keşke hayvanlar kadar basit olsaydı hayatımız#1 kere yaşıyoruz ve ortalama ömür biçsem 60 yılım daha kaldı diyelim#ben bu 60 yıla o kadar şey sığdırmak istiyorum ki ama buna yeterli zaman var mı ya da para bilmiyorum#2 gündür hayal kurmaktan camdan dışarı bakmıyorum etrafımdaki dünyayı yaşamadan hayalde yaşıyorum#ama çalışmazsan hepsi hayalde kalıyor yani#japonya ve kore turu 1 arkadaşıma da çok mantıklı geldi eğer biriktirebilirsem ben de gelim senle diyo#kendim düşünmüştüm ama bilmiyorum gelse çpk eğlenceli olur gibime geldi#neyse o zaman sanırım susup ders çalışmam gerekiyor
0 notes
Text
Merhabalar olsun.
Kendim için uzun zamandır hem yapmak istediğim hem de yapmak istemediğim bişey yapma kararı aldım.
Aslında yaklaşık 3 yıldır ikisini de yapmaya çalışıyodum taa ki bundan 3 ay öncesine kadar...
Umut fakirin ekmeği diye bi söz vardı hani bilirsin;
Ben ekmeğimi yedim bitirdim artık bi ümidim kalmadı
Seni seviyo olmam beni en çok yoran şeydi ve beni birçok yönden alı koyuyodu.sosyallik olsun konuşma olsun eğlenme olsun gezmek olsun örneklerle saymaya kalkarsak sabaha kadar bitiremem iki üç örnek verip geçmem daha iyi olacak bence
Dışarı çıkıp gezmek,
yeni yerler görmek istemedim
seninle gezmek istiyodum.
Yeni yerlere seninle gitmek,
oraları seninle birlikte görmek istiyodum.
Ki bidaha oraya gittiğimde/gittiğimizde seninle olan anısı canlansın diye.
Kendimi eğlenceden mahrum bıraktım seninle eğlenmek, seninle mutlu olmak istedim,
Ruh Halim ve kafamın içine kapkara bulutlar ve gri duman renkli bi dünya hakimdi;
dumanın arkasındaki güzellikleri seninle görmek istedim diye...
Ve hep hastaydım iyileşmek istemedim,
sen bana iyi gel istedim,
ilacım sen ol istedim...
Dediğim gibi örnekleri uzatmaya gerek yok sabaha kadar bitiremem çünkü demek istediğimi umarım anlatabilmişimdir.
Bu ve türevi şeyler yüzünden ben kendimi çok kısıtladım,
Hep sustum, ruh halimi bozup ruhumu hasta ettim.
Hep bi umudum vardı aslında.
Ulen diyodum ya olursa,
Nerden bilebilirsin hayat bu,
benim de yüzüm bi gün güler deyip
sabrımla umudumu besliyodum,
Umudum tükenecek gibi olduğunda başka bi duygumu aç bırakıp yine umudumu besliyodum,
ama artık besleyebileceğim ne bi umudum kaldı ne de o umuda verebileceğim zerre bi ışık tanesi kaldı,
En başta bi hevesti,
kapıldım peşinden sürüklendim,
hayatımı alt üst ettim,
kendimi harap ettim,
Bundan 3 5 yıl öncesinde aşkın ne olduğunu tanımlamıştım o tanımlamayı yaşadım nefessizlikten boğuldum artık
O yığının altında,
Öldüm.
Daha fazla uzatmadan kısa keseyim özrümü ileterek
En başta yanlış olduğunu biliyodum ama istemeden devam ettim ben ne kadar kaçsam da başaramadım.
Kendimi seni sevmekten alıkoyamadım.
Bana hâlâ çok yanlış geliyo,
ama hatamı çok geç te olsa düzeltiyorum, kendime o fırsatı 4 yıl sonra verebildim,
Bugün yirmi dördüme ayak bastım ve bi karar aldım;
Demin de dediğim gibi artık bi umudum kalmadı ve onca yılın vermiş olduğu yükün altından artık kalkamıyorum.
yorgunluğum beni bitirdi.
Sana olan sevgimi öldürme kararını aldım bu gün.
Dediğim gibi çok geç kaldım ama bu fırsatı daha önce bulamadım bulduğumda da istememiştim.
Hâlâ istemiyorum ama mecburum.
Şunu bilmeni isterim ki seni sevmiş olmaktan hiçbir zaman pişmanlık duymadım;
Hatta iyi ki seni sevmişim,
bi başkasını sevmiş olsaydım bana vereceğin bu muazzam tecrübeden mahrum kalırdım.
Bunun için sana ne kadar teşekkür etsem az.
Ve yine şunu bilmeni isterim ki bu intihar mektubu sana olan sevgimin yine sana olan son mektubu.
Sevgilerle;
Umuyorum saygı ve minnetle...
11 notes
·
View notes
Text
Kovuk
Online eğitim muhabbetinden sonra okulun bitmesine bir sene kalmıştı ve tekrar ev tutma adam bulma muhabbetleriyle uğraşmamak ümidiyle yurda başvurmuştum, yedeklerden çıkmıştı. Yurtta ilk haftalar pek fena değildi, yan odadan tanıştığım bir elemanla ara sıra beraber yemek yiyip bahçede konuşurduk, biraz kendini beğenmiş bir havası vardı ama o kadarı normal diyip konuşmaya devam ederdim. Oda arkadaşım başka yurda gidince bu eleman onun yerine geldi ve beraber kalmaya başladık.
Bu arkadaşla konuşurken beni aşırı rahatsız eden iki durum vardı; birincisi etrafında gördüğü kişileri genelde aşağılamaya varan eleştirileri . İkincisi birbirimize özel bir durum açtığımızda asla benim paylaştığımdan fazlasını paylaşmaması ve politik bir sessizlik takınması. Ha bi de aynı espiriyi ve konuyu her gün rutin olarak açıyordu ve artık kusmak üzereydim. Okuldan bi kız arkadaş arıyordu proje için, onun adını öğrendi ve her gün ''seninki ne yapıor'' ''bugün ne yaptın senin kızla ?'' Gibi yayık yayık espriler yapar, sürekli beyaz futbol ve bazı dizilerden kesitler izleterek gülmemi beklerdi. Gülmeyince mizahın çok bayat knk bunu çözmen lazım derdi.
Ona göre çözmem gereken çok şey vardı, mesela masamın üzerine istiflediği plastik şişeleri bir gün yanlışlıkla devirdiğimde. Ya sana statik de öğretmemiz gerek bak onun öyle yapınca düşeceğini bil diyerek sinirden elimin ayağımın titremesine sebep olurdu. Sana ben başka bir şey öğretmek isterdim ama... Hala sinirleniyorum...
Bir gün konuşmayı kestim, yüzüne bakınca hem ona hem kendime sinirleniyordum çünkü. Konuşmadığımı fark edince kendince küfürler edip sorunumun ne olduğunu sordu, ben de senlik bir durum yok dedim. Ama vardı, mesela akşam bilgisayarı açamıyordum, ışığı rahatsız ediyormuş, gece ranzada çizim yapamıyordum kalem sesi rahatsız ediyormuş, odaya geç gelsem olur muymuş beyfendi spor yapamıyomuş.
Kısacası bir kısmı benden kaynaklanmak üzere bok gibi bi oda arkadaşlığımız oldu. Orijinal birisidir aslında kendisi, az konuştuğunda ve başkaları hakkında konuşmadığında daha çekilebilir olur. Hayatta ona başarılar dilerim, dediği gibi bir gün onu televizyondan izlemek nasip olur umarım. :I
Bunu yazdım çünkü bu adam hala rüyalarıma giriyor, geçen rüyamda gizlice odaya girip unuttuğum eşyaları alıyordum bunu uyandırmadan, ama uyanıyordu ve konuşmak zorunda kalıyorduk.
Yurtlar sıkıntılı yerler ve 4.sınıfın başına dönme şansım olsaydı tekrar o zahmete girip ev tutardım.
Bu aşırı toxic ilişki neyseki bitti, bugün babamla ev arkadaşıyız ve günün çoğunda yalnız olma şansım oluyor yurdun aksine. Babamın bir ev arkadaşı olarak en büyük sorunu ilgimi çekmeyen konuları her gün ısıtıp ısıtıp tekrar sunmaya çalışması. Mesela bir haftadır aynı hikayeyi anlatıyor, geçen ay eve her geldiğinde selam vermeden ayakkabısının ne kadar kötü olduğundan yakınıp duruyordu. Bazen çok adi şeylerle uğraşıyor ve neden saçma sapan şeylere bu kadar zaman harcadığını anlamıyorum. Benden beklentisi ne kestiremiyorum. Birlikte eve çıkmadan önce 7 yıl cezaevindeydi, o zamanlar ona çok daha fazla saygı-sevgi duyardım, hala sevip sayıyorum tabii ama bilmiyorum, beklenmedik şeyler yapıyor. Belki henüz alışamamıştır.
...
Farklı bir şeyler yapmak istiyorum, buradan gitmek, kendi yolumu bulmak... Şu an tamamen bana ait olan tek şey Lotte'ye karşı olan hislerim. Birlikte olamayacak olsak da yakınına taşınmak istiyorum, onun yürüdüğü sokaklarda yürümek, onun baktığı manzaralara bakmak... Buradan çıkmak için çok çalışmam lazım.
Eski oda arkadaşım ile ilgili sorunlarımı yazmayı hiç istemezdim ama içimde birikip kokmaya başlamıştı. Belki rahatlarım diye yazdım o yüzden bunun için özür dilerim. ;-;
Telafi edicem mutlaka.
3 notes
·
View notes
Text
Ocak’21
Bitmesinin üzerinden günler geçmişken, yazmak için ancak fırsat bulduğum ocak notlarım. 31′inde yüklediğim final ödevi sonrası yazmayı beklerken, o gün başlayan ve bugüne kadar devam eden migren ataklarıyla ve şansızlık zinciri ile beraber sakız oldu. Sonunda başındayım. Uzun zamandır bir şeyler yazmadığım için sonradan yazdığıma pişman olacağım onlarca şey yazacağım gibi duruyor. Başlayalım.
Doğduğum ay olan marttan sonra en sevdiğim iki ay aralık ve ocaktır. Yıllardır ocak ayında onlarca hedefe başlarım. Geçen yıllardan edindiğim derslerle birlikte bu defa uzun vadede süreklilik sağlayacağım ve birbiriyle alakalı olursa devam ettireceğimi düşündüğüm hedefler seçtim. Üniversite hazırlıktan itibaren hiç aşağı inmeden daima yükselen kilo grafiğimdeki artış ben aynaya bakınca mutlu değilim artık farkındalığı ile son buldu. Egzersiz, sağlıklı beslenme ve düzenli uyuma gibi küçük hedeflerden sonra uzun zamandır duyduğum ama hiç denemediğim aralıklı orucu (intermittent fasting) denemeye karar verdim. 31 gün boyuna her gün en az yarım saatlik yapılan hafif düzeyli egzersiz ve 16:8 beslenme düzeni ile giden 4.5 kilo için kendimizi bir tebrik edelim. Aldığım kiloların 6 yılda alındığını hesap edersek ilk ay için gayet memnun edici bir sonuç.
Üniversitedeki en yakın arkadaşlarımdan olan ve aynı bölümden mezun olduğumuz dostum bir üniversitede araştırma görevlisi kadrosu aldı. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam, bu yola girdiğimde her şeyin çalışmakla olacağına aşırı inanan ben zaman ilerledikçe tuhaf ama acı gerçeklerle karşılaşmaya başlamıştım. Şimdi 4 yıl boyunca aynı hayali kurduğumuz ve verdiği emekleri gördüğüm arkadaşımın emekleri ve hakettiği için kazanması umutlarımı yeniden canlandırdı. Demek ki hala doğru işleyen şeyler var. Şimdi ellerimizi semaya kaldırıp hayırlı bi kadro da mutlufil için istiyoruz. Başkası için dua etmek iyi dilekte bulunmak çok güzeldir diye diyorum. İşin şakası daha mezun olmamın üstünden altı ay bile geçmeden her gece umutlarımdan bir parçayı daha kaybetmek aşırı sinir bozucu. Ama yapacak bir şey yok.
Avokado ve limon ile başlayan çekirdekten filizlendirme hevesim meşe palamudu ve cevize de sıçradı. Onlarla tek tek ilgilenmek, topraktan başlarını çıkarmalarını görmek, aynı gün içinde büyüdüklerini fark etmek, güneşle olan ilişkilerini seyretmek anlatamayacağım kadar güzel bir duygu. Şu an filizlenip fidan olmuş 14 meşe ve 3 cevizim var. Zamanı gelince bahçeye geçmeyi bekliyorlar. Seneye nasip olursa bu işi daha sistematik bir şekilde yapmayı planlıyorum. Buyrunuz bebeklerim:
Anlatacağım daha çok şey vardı ama hepsi yine aklımdan gitti.
Bir şeyi hatırladım şimdi. Her ne kadar bir noktada gün içerisinde kendime serbest alan bırakmak istesem bile gün içerisinde uyguladığım bazı rutinler olmazsa gerçekten dağılıyorum. Gelecek aylarda devam eder miyim bilmiyorum ama bir ay boyunca sabah kalktığım andan itibaren uymaya çalıştığım birkaç rutin belirledim. Şimdilik yolunda gidiyor. Rutinleri bozduğum günler elbette oluyor sonuçta robot değil insanım fakat genel manada belirli bi çizgiyi takip etmek beni duygusal olarak çok rahatlatıyor.
İlk alırken günlük olmaması nedeniyle çok üzüldüğüm haftalık ajandamı son yılların en verimli haliyle kullanabiliyorum. Ajanda kullanma yetilerim mi artık gelişti, yoksa her şeyi kayıt altına alma isteğim mi çok arttı bilmiyorum. Açıp topluca baktığımda yanaklarımı sıkmadan edemiyorum.
Ajanda demişken bu yıl uyku saatlerim ve günlük duygu durumlarım için bir tablo kullanmaya başladım. Uyku saatleri neyse de duygularım için bir tablo tutmak devam ettiremeyeceğim bir durum gibiydi. Ama 31 Ocak’ta açıp baktığımda şöyle topluca görmek çok iyi geldi. Aslında kendimi tanımak yolunda da attığım önemli bir adım. Başka nasıl 31 günün 12′sinde işlerimi aksatacak kadar kaygılı olduğumu bilecektim. Sonradan yorumlamak için faydalı bir kayıt.
Bu aya dair anlatacaklarım bitti. Bu bölümüne kadar bir şeye katmayan yazımı faydalı bir iki şeyle bitirmek istiyorum:
Kitaplar:
Yürümenin Felsefesi / Frederic Gross: Henry David Thoreau ile başlayan yürüyüş üzerine okumalarımın devamı. Güzel bir kitap. Yürümenin de felsefesi mi varmış dememek lazım. Varmış.
Çocuk Eğitimi / Alfred Adler: Sadece bir kitap ismi yazdım ama Adler’in tüm kitaplarını kesinlikle tavsiye ederim. Çocuk teorileri dersimde yapmam gereken ödev için seçtiğim Adler hayatımın en doğru ödev seçimi oldu. Mutlaka okumalısınız.
İzlediklerim:
Less is Now: The Minimalist belgesellerinden sonra youtube, podcast ve blog olmak üzere erişebildiğim her yerden takip ettiğim bu insanların elbetteki son belgesellerini de kaçıramazdım. Minimalizm hayatıma ben çok tuhaf bir zaman aralığındayken girdi. Hala kendimi bir minimalist olarak adlandıramam ama şu an olduğum halimi şekillendirmeme inanılmaz faydaları olan bir felsefe.
Spirited Away:
La La Land: aldığı ödüllerle hiç ilgilenmemekle birlikte minik hassas kalbimi aşırı kırdığı için her yere büyük harflerle hayal kırıklığı yazdığım film. Hüngür hüngür ağlattı beni. Kırgınlığım büyük. Belki de bu yüzden iyi filmlerden anlamıyorum.
Prensen Mononoke: Ormanın ruhu ölmez diyelim bir kalp bırakalım.
10 Years with Hayao Miyazaki: İzlediklerimden anlaşılacağı üzere geç gelmiş bir Miyazaki keşif sürecine girmiş bulundum. Takınca tam olarak taktığım için elbette hakkında yapılmış her şeyi izlemem gerekiyordu. 4 bölümlük bir belgesel, ilk iki bölümü Türkçe son iki bölümü İngilizce altyazı ile izleyebilirsiniz. O kadar güzelki, o üretim sürecindeki disiplinden, sıkıntılardan kapanan yaratıcılı açmak için yapılanlardan etkilenmemek elde değil. Bir daha izlerim.
Podcast:
Bazı yeni keşiflerim oldu.
-Eee N’olmuş Yani?
-Akademik link
-Anadolu’nun şifacı kadınları
Buraya kadar okuduysanız önce kalpten teşekkür ederim, vaktinizi epey almış bulundum, umarım laf kalabalığından çok faydalı bir şeyler yazabilmişimdir.
03.02.2021
29 notes
·
View notes
Text
EKİM AYI NEDEN ÖZELDİR?
Bundan yaklaşık olarak 4-5 yıl evvel hayatımdaki ilk uzun süreli survivor deneyimimi yaşamak için bir ev tuttum. Yalnız yaşadığım tipik bir öğrenci eviydi. İçerisinde medeniyet namına tek belirti 55 ekran tüplü gri Beko televizyon ve 80 darbesinden kalma bir buzdolabı. Kapağı her açışında silah seslerinin duyulmasından anlamıştım bunu. Ayrıca bu ev eskimoların iglolarına kafa tutabilecek kadar soğuktu.
Soğuk derken hem gerçek hem mecazi anlamından bahsediyorum. Kaba inşaatı bittikten sonrasıyla o anki arasındaki tek fark içinde eşya adı verilen unsurların olması. Kısacası ev tam bir döküntüydü. O dönemdeki tecrübesizlikler sebebiyle bu evi tutmak mecburiyetinde kaldım. Günün hiçbir saatinde güneş almayan, merkezi sistem adında bir insanlık suçu tarafından soğutulan bir ısıtma sistemine sahipti. Soğutulan demeyi daha uygun buluyorum çünkü bina komple kiralık dairelerden oluşuyor ve 35 dairenin sahibi tek kişi. Binanın yönetimini de elinde tutan bu burjuva, yakıt için ayrı bir para almadığı için daire sakinlerinin eceli olmaya yemin etmiş gibi soğuktan öldürmeye çalışıyordu. Allah sizi inandırsın ama ben hayatımın hiçbir döneminde 2016 yılı ekim ayında yaşadığım kadar soğuktan kırılma hissi yaşamadım.
Bu insafsız burjuva sözleşmelerde ısıtma sisteminin kasım ayından evvel çalıştırılmayacağını belirttiği için her gün evde fön makinesiyle ısındıktan sonra 4 kat yatağın altına girerek soğuktan korunmaya çalıştığım bir ekim ayı geçirdim. İkinci öğretim olmanın da etkisiyle eve geç saatlerde gelir ve yine geç saatlere kadar uyanık kalırdım. Bütün bu süreler boyunca ya devamlı evde hareket halinde ya da bi köşede hırkalara bürünmüş halde hayat mücadelemi verdim.
Tam hatırlayamıyorum ama ekimin son haftasının içindeyken bir gün yine dersten eve geldim. Eve girdiğim an içeride farklı bir his beni esir aldı ama bunun ne olduğunu tam olarak idrak edemedim. Farklı bi kokuya, tenimi kesmeyen bir yumuşaklık eşlik ediyordu. “Yoksa” nidalarıyla bi anda kendimi kalorifer peteklerine dokunurken buldum veee... İşte o an ateşi keşfetmiş ilkel kabile mensubunun mutluluğunu aratmayacak şekilde havalara uçtum. Haftalardır beklediğim sevgiliye sonunda kavuşmuştum. Günde sadece 4 saat olsa da birlikteliğimiz nisan ayına kadar devam etti. İşte bu yüzden ekim ayı yolları gözlenenlerin müjdecisidir.
22 notes
·
View notes
Text
GURBET YARI ÖLÜMDÜR
Öyle çok kolaymış gibi Almancı demeyin.
Gurbette yaşamayan bilmez.
Bildiğiniz açık ceza evi.
Bir yıl hiç durmadan çalışır, izin paranızı biriktirir imkanınız varsa senede 1 kere gidersiniz vatanınıza.
Çünkü yazın 4 kişilik bir ailenin uçak parası şanslıysanız minimum 2000€ tutar.
Birde harçlığın olacak yanında,
Bi 2000€ da o ..
Yani, sevdiklerini öpüp koklamanın bedeli minimum 4000€ ...
Gurbette yaşayanlar mutluluklarını satın alır, söke söke alır öyle gelir Vatanına ..
Çünkü yaz oldumu 2 misli artar herseyin fiyatı.
Koskoca bir yılda vatan toprağına basabilmek için bedelini öder ve sevdiklerini bir kere görür bi gurbetçi.
Kardeşlerini, annesini, babasını, arkadaşlarını o koca yılda bir kere öpüp koklar ama DOYAMAZ.
Türkiye'ye gitmene bir kaç ay kala geçmez o günler, bitmez.
Uçağa binince saatler ilerlemez.
Gittiğinde bitmesin, yavaş geçsin günler diye edersin dua’larını.
Gurbetten gelen misafirlerinizi izleyin uzaktan.
Geç yatarlar ama ne kadar geç yatarlarsa yatsınlar erken kalkarlar.
Ne kadar az uyursa o kadar çok kalmış gibi hissederler çünkü.
Yıllarca aynı sevinçle gider gelirler sevmeye doyamadıklarına.
Her sene ailelerinden ayrılırken bir yanı ölür gurbetçilerin.
Gelirken heyecandan, dönerken ömürlerinden hep bir yanları eksilir.
Geleceği zaman ailesi karşılar sevinçle, evde bayram havası olur ama yolcu ederken cenaze evine döner orası...
Kimsenin yüzü gülmez, herkes ağlar.
O gitme diye bakan son bakışlara cevap veremeyip, çaresizce dönüp gidenlerdir gurbetçiler....
Böyle geçer bir gurbetçinin ömrü.
Sonra bir bakarsın birgün bir uçak iner!
Ailesi gelir, tabutunu teslim alır gurbetçinin.
Gülerek heyecanla beklenen o misafir ağlanarak ağıtlarla karşılanır son kez...
Kimsesiz gibi.
Bir uçağın deposunda bir eşya gibi gelir, sevdiklerine ve ülkesine..
Kısaca gurbet yarı ölümdür.
[ Alıntı ]
HUZUR DOLU AKŞAMLAR
9 notes
·
View notes
Text
23.38
Yine sıradan bir gün geçiriyorum. İyi geçinirlerse bir yerleri s*kilecek bir aile.. Tek derdi sevgilisinin olmaması olan aptal zengin bebeleriyle geçirilen lanet 6 saat..
Ve günü sıradan kılacak birkaç şey daha işte.
Bayadır konuşmadığım bir arkadaşımla konuştum. Gerçi bayadır dediğime bakmayın. Lise 1e giden bir bebeyim daha. Kaç yıl yaşadım sanki de bayadır konuşmuyorum. Kime göre neye göre gerçi.. Çok fazla yaşayan bir insan değilim henüz. Bu yüzden 6 ay bana fazla geliyor. Ama aynısı yaşımın 2 3 katı olan bir insan için 6 ay değil de 6 gün gibi geliyor belki de. Emin değilim. Garip bir konu şu kime göre neye göre muhabbeti. Sinir bozucu da biraz. Biraz değil baya.
Neyse siktir et.
2 3 saat her boktan konuştuk. Bi ara bir şeyler bestelemeye çalıştık hatta. Garipti.
Dersler konusunda boka batıyor gibiyim ama çalışsam toparlayabilecek durumdayım bir yandan da.
Biraz daha gelecekteki Mel'e yazmak istiyorum.
Merhaba.
Dolar 7.72 , Euro 9.05 diyim anla sen ülkenin durumunu. Gerçi o zamanlara 15 falan olduklarından şüpheliyim :1
Hadi arabayı falan geç. Şuan ülkede bi PC dizmeye kalkamıyorsun bile mk.
Gelecekten cidden bi umudum yok bu konuda. Bu yüzden bu ülkede kalmanın cidden bir anlamı yok. Hayal falan kurcam az :")
Üniversitenin son senesi erasmus için git. Sonra yüksek lisans programlarına başvur. Belki bu sırada hayatının kalanını geçireceğin 'o insanı' bulursun. Küçük bir şeyler. Nikah falan sonrasında orada kalabiliyorsun zaten. Yine de öyle bir şey olacak diye bir şart yok. Bu zaten gittiğin ülkeye göre değişir.
Ya daha 4 sene var sonra araştırırım. Benim daha İngilizcem tam değil.
Halledilir.
Umarım.
Neyse bu kadar yazacaklarım. Kısa özet geçersem yapman gereken bu sikik ülkede kalmamak. Git burdan. Uzaklara git. Napcan olum. Ülke mükemmeldi de biz mi kalmak istemedik sanki mk.
Haydin göşşüz sağlıcakla kal 💙
18 notes
·
View notes