#bekir coşkun
Explore tagged Tumblr posts
Text
"Ben Bu Kaypaklara Güvenirim...
Bu topraklarda tarihi yazan kaypaklıktır...
*
27 Mayıs...
Milyonlarca seçmeni, bir ordu aydını, bir sürü medyası vardı...
Menderes asılırken kimse başını kaldırıp “Niye asıyorsunuz?” demedi...
Tam yarım asır sonra hesabını sormaya kalktılar...
Utanmadan...
*
12 Eylül...
Herkes “Evrenci” olmuştu...
Kenan Evren’e tam üç bin; plaket, ödül, takdirname, teşekkür, berat, madalya, nişan verildi...Koyacak yer bulamadı, kayığa yükleyip gizlice denize attı...
Caddelere, meydanlara, okullara adını verdiler.
“Kuş resmi” yaptı, görgüsüz 50 milyon bastırıp “Gemi resmi” diye satın aldı, astı...
33 sene sonra...
Hasta ve 90 yaşına dayanmış Evren için “Mahkemeye kafes içinde getirilip hesabı sorulsun” diye bağırıyorlar...
*
Atatürk’e dil uzatmak kimin haddineydi?..
Ama Atatürk ile İnönü için “Ayyaş” deyince...
Alkışladılar...
*
Geninde var koçum...
Döneksin...
Kaypak...
*
Yarın bu iktidar biraz sallansın, göreceksiniz...
Çevrelerindeki binlerce yanaşma aydın, sanatçı, medya, patron...
Eğer “İrtica tehlikesi atlattık” diye fırlamazlarsa namerdim...
*
Bu nedenle işte...
Korkma...
Bir anda her şey değişir...
Ben bu kaypaklara güvenirim..."
Bekir Coşkun
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#ben bu kaypaklara güvenirim#bekir coşkun#kaypaklık#melez Türkler
4 notes
·
View notes
Text
“Siz sokak köpeklerini bilmezsiniz. Tek bir suçları vardır, köpek olmak. Bu suçu da asla isteyerek işlememişlerdir. O sıcacık kebap kestanelerine benzeyen, hüzün dolu gözleriyle özür diler gibi bakmaları, işte bu yüzdendir. Eğer ta içine bakmasını bilirseniz o gözlerin, ısınıverir içinizin bütün üşümüşlükleri. Siz sokak köpeklerini bilmezsiniz, bilseniz seversiniz onları...” Bekir Coşkun
48 notes
·
View notes
Text
“Komşunun radyosunda, her sene bu mevsimde durmadan çalan yine o hüzzam şarkı var:
Böyle mi esecekti bu mevsimde bu rüzgâr
Bütün kuşlar vefasız mevsim artık sonbahar
Unutmuş ellerimi eşim, dostum sevgilim
Kalbim acılarla bölünmüş dilim dilim
Bütün kuşlar vefasız mevsim artık sonbahar…”
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Yazlıkçılar döndüler…
Kırlangıçlar Nil deltasına gitti…
Bu aylarda renk çiçekten ayrılır…
Güneş kumdan…
Menekşe kırmızıdan…
Bahçeler çocuk seslerinden…
Salkım asmadan…
Yaprak dalından…
Bir boş salıncak, rüzgarla terasta sallanır…
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Her sene bu aylarda ben “ayrılık” yazımı yazarım…
Her cümlenin sonuna noktalar, artı iki damla…
Hüzün günleridir…
Yaş gözden ayrılır…
Küçük köpek kaç gündür arkadaşı çocuğu arıyor kumsalda…
Arada bir koşuyor kendi kendine…
Koşunca arkadaşı gelecek sanıyor…
Nereden bilsin…
Bu mevsim ayrılık zamanıdır…
Dün gece ilk yağmur yağdı…
Çatılarda tıkır tıkır…
Küçük gölcükler oluştu sokakta…
Kediler saçak altlarına sığındılar…
Bu sonbahar yağmurları, sanki doğanın ayrılıklara ağlayışıdır…
Yaz aşklarında bu günlerde tenler ayrılır…
Ne çok giden olur…
Ne çok el sallanır bu mevsimde…
O ne çok vedadır…
Bu mevsimde ne çok “Beni unutma!..” vardır…
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Aklında bir hüzzam şarkı…
Bir de ayrılıkların sızısı kalır…
“Bütün kuşlar vefasız, mevsim artık sonbahar…”
Bekir Coşkun.... .
🌺🍁🍂
35 notes
·
View notes
Text
“Komşunun radyosunda, her sene bu mevsimde durmadan çalan yine o hüzzam şarkı var:
Böyle mi esecekti bu mevsimde bu rüzgâr
Bütün kuşlar vefasız mevsim artık sonbahar
Unutmuş ellerimi eşim, dostum sevgilim
Kalbim acılarla bölünmüş dilim dilim
Bütün kuşlar vefasız mevsim artık sonbahar…”
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Yazlıkçılar döndüler…
Kırlangıçlar Nil deltasına gitti…
Bu aylarda renk çiçekten ayrılır…
Güneş kumdan…
Menekşe kırmızıdan…
Bahçeler çocuk seslerinden…
Salkım asmadan…
Yaprak dalından…
Bir boş salıncak, rüzgarla terasta sallanır…
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Her sene bu aylarda ben “ayrılık” yazımı yazarım…
Her cümlenin sonuna noktalar, artı iki damla…
Hüzün günleridir…
Yaş gözden ayrılır…
Küçük köpek kaç gündür arkadaşı çocuğu arıyor kumsalda…
Arada bir koşuyor kendi kendine…
Koşunca arkadaşı gelecek sanıyor…
Nereden bilsin…
Bu mevsim ayrılık zamanıdır…
Dün gece ilk yağmur yağdı…
Çatılarda tıkır tıkır…
Küçük gölcükler oluştu sokakta…
Kediler saçak altlarına sığındılar…
Bu sonbahar yağmurları, sanki doğanın ayrılıklara ağlayışıdır…
Yaz aşklarında bu günlerde tenler ayrılır…
Ne çok giden olur…
Ne çok el sallanır bu mevsimde…
O ne çok vedadır…
Bu mevsimde ne çok “Beni unutma!..” vardır…
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Aklında bir hüzzam şarkı…
Bir de ayrılıkların sızısı kalır…
“Bütün kuşlar vefasız, mevsim artık sonbahar…”
Bekir Coşkun...
114 notes
·
View notes
Text
❤️ Kalbimizdesin! ❤️
"Ben Atatürk'ü sevmeyenleri de sevmem… O bir insan değildir bizler için… Bir ilkedir, bir idealdir, bir rejimdir, bir ülkedir, özgürlüktür, bağımsızlıktır, medeniyettir… Biz hepsine birden “Atatürk” deriz… Bu yüzden dilimizden düşmez..." Bekir Coşkun
68 notes
·
View notes
Text
Bu aylarda renk çiçekten ayrılır..
Güneş kumdan; Menekşe kırmızıdan..
Bahçeler çocuk seslerinden..
Salkım asmadan; Yaprak dalından..
Bir boş salıncak, rüzgarla terasta sallanır.. Ayrılık mevsimidir bu aylar..
Aklında bir hüzzam şarkı..
Bir de ayrılıkların sızısı kalır..
Bütün kuşlar vefasız, mevsim artık sonbahar..
🍂🍁🍂🍁🍂
Bekir Coşkun
14 notes
·
View notes
Text
BÜTÜN KUŞLAR VEFASIZ...
🍁
“Komşunun radyosunda, her sene bu mevsimde durmadan çalan yine o hüzzam şarkı var:
Böyle mi esecekti bu mevsimde bu rüzgâr
Bütün kuşlar vefasız mevsim artık sonbahar
Unutmuş ellerimi eşim, dostum sevgilim
Kalbim acılarla bölünmüş dilim dilim
Bütün kuşlar vefasız mevsim artık sonbahar…”
🍁
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Yazlıkçılar döndüler…
Kırlangıçlar Nil deltasına gitti…
Bu aylarda renk çiçekten ayrılır…
Güneş kumdan…
Menekşe kırmızıdan…
Bahçeler çocuk seslerinden…
Salkım asmadan…
Yaprak dalından…
Bir boş salıncak, rüzgarla terasta sallanır…
🍁
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Her sene bu aylarda ben “ayrılık” yazımı yazarım…
Her cümlenin sonuna noktalar, artı iki damla…
Hüzün günleridir…
Yaş gözden ayrılır…
🍁
Küçük köpek kaç gündür arkadaşı çocuğu arıyor kumsalda…
Arada bir koşuyor kendi kendine…
Koşunca arkadaşı gelecek sanıyor…
Nereden bilsin…
Bu mevsim ayrılık zamanıdır…
🍁
Dün gece ilk yağmur yağdı…
Çatılarda tıkır tıkır…
Küçük gölcükler oluştu sokakta…
Kediler saçak altlarına sığındılar…
Bu sonbahar yağmurları, sanki doğanın ayrılıklara ağlayışıdır…
🍁
Yaz aşklarında bu günlerde tenler ayrılır…
Ne çok giden olur…
Ne çok el sallanır bu mevsimde…
O ne çok vedadır…
Bu mevsimde ne çok “Beni unutma!..” vardır…
🍁
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Aklında bir hüzzam şarkı…
Bir de ayrılıkların sızısı kalır…
“Bütün kuşlar vefasız, mevsim artık sonbahar…”
Bekir COŞKUN...... Saygıyla
8 notes
·
View notes
Text
Bu aylarda renk çiçekten ayrılır…
Güneş kumdan…
Menekşe kırmızıdan…
Bahçeler çocuk seslerinden
Salkım asmadan
Yaprak dalından
Bir boş salıncak, rüzgarla terasta sallanır…
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Aklında bir hüzzam şarkı
Bir de ayrılıkların sızısı kalır
Bütün kuşlar vefasız, mevsim artık sonbahar…!
BEKİR COŞKUN
26 notes
·
View notes
Text
BİZİM kuşaklar arada kaldılar. Bizler "bilgisayarlar" ile "daktilolar" arasında kaldık.
"Tel dolaplar" ile "buzdolapları" arasındaki kuşağız biz.
"Nihansın dideden" ile "Love story" arasındaydık.
Vitrindeki "Renkli ti-vi" ile evdeki "siyah-beyaz" arasında ne kadar gidip geldik, bilemezsiniz.
"Hamburger" ile "köfte" arasındaki kuşaktır bizim kuşak.
* * *
"Mahalle bakkalı" ile "süpermarketlerin" arasında... "Veresiye defterleri" ile "kredi kartları"nın tam ortasındaydık.
"Milliyetçilik" ile "yabancı sermaye" arasında bir yerde...
"G-string" ile "dantel don" arasında...
"Yerli malı" ile "marka" arasında...
"Aşk" ile "flört" arasında...
"Ucu parfümlü mektuplar" ile "e-mail'ler" arasında...
"Alın teri" ile "kolay para" arasında...
"Meyhane" ile "Reina" arasında kaldık...
* * *
Arada kalan kuşağız biz.
"Tel çember" ile "ateş eden pilli robot" oyuncaklarının arasında kala kala büyüdük.
"Arnavut taşı" ile "asfalt" sokakların kesiştiği köşeydi yerimiz.
İşte bakın;
"Cumhuriyet" ile "demokrasi" arasında sıkıştık, birisine koşsak öbürünü yitiriyoruz.
"Namus" ile "para" arasındayız.
Hangisi?..
"Havuç maskesi" ile "botoks" arasında...
"Berber Mahmut" ile "Erkek kuaförü Lemi" arasında kalmaktı bizimkisi.
* * *
Yine şaşkınız bu günlerde.
El öpülen, şeker ikram edilen ziyaretler mi, yoksa Antalya'ya gitmek mi bayram?..
Aradayız yine dostlar.
Böyle günler gelip çattığında benim canım sıkılır.
Uçuk aklım eski ile yeni arasında sıkışıp kalır.
Tek ayağımın üzerinde zıplaya zıplaya dönerim.
Sonunda...
Gülmek ile ağlamak arasında...
Bükerim boynumu.
Bir yanımda sevinç, bir yanımda hüzün...
Bekir Coşkun
28 notes
·
View notes
Text
Bu aylarda renk çiçekten ayrılır…
Güneş kumdan…
Menekşe kırmızıdan…
Bahçeler çocuk seslerinden…
Salkım asmadan…
Yaprak dalından…
Bir boş salıncak, rüzgarla terasta sallanır…
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Her sene bu aylarda ben “ayrılık” yazımı yazarım…
Her cümlenin sonuna noktalar, artı iki damla…
Hüzün günleridir…
Yaş gözden ayrılır…
Küçük köpek kaç gündür arkadaşı çocuğu arıyor kumsalda…
Arada bir koşuyor kendi kendine…
Koşunca arkadaşı gelecek sanıyor
Bu mevsimde ne çok “Beni unutma!..” vardır…
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Aklında bir hüzzam şarkı…
Bir de ayrılıkların sızısı kalır…
“Bütün kuşlar vefasız, mevsim artık sonbahar”…
Bekir Coşkun
23 notes
·
View notes
Text
Kadınlar gittiklerinde arkalarında daha büyük boşluklar bırakırlar.
Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde ‘yetim-öksüz’ kalan çok olur:
Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler.. .
Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.
Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
Sık sık boynunu büker ’sarıkız’.
O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz, değerini kimse anlayamaz krom hac tasının.
Balkon artık sessizdir, koridor kimsesiz.
Bir kadın gittiğinde…
Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci.. .
Bir anne gider…
Bir dost…
Bir arkadaş…
Bir sevgili…
Ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde.
Hep böyle olur; bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır.
Kapı eşiğindeki ‘Dikkat et…’ duyulmaz, annesi gitmiştir ‘geç kalma’nın.
Kadınlar, arkalarında büyük boşluklar bırakarak giderler.
Bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında.
Ve bir kadın gittiğinde pek çok ‘yetim’ bırakmıştır arkasında.🥀🌹🌼
Bekir Coşkun
10 notes
·
View notes
Text
KAVUN ...
İsrail'in geliştirdiği Dünya'nın en güzel ve değişik bir tür kavunun tohumunu, bizimkilerden biri nasıl yaptıysa gizlice alıp TÜRKİYE'ye getirdi...
Ekti, hayal kurdu.
Yetiştirip tohumluk çekirdeğini satarsa köşeyi dönecek...
Çapasını yaptı, gübresini verdi, suyunu eksik etmedi...
Her sabah erkenden gidip baktı, kavun çıktı mı diye?..
Kavun çıktı...
Yapraklarını bile saydı...
Yanına korkuluk yaptı, kendi eski ceketini giydirdi, kasketini taktı
korkuluğa ki tilki, karga yaklaşmasın...
Geceleri kavun hayalleri kurdu...
Altına Mercedes çekecek...
Kavun çiçek açtı...
Sarı sarı...
Birkaç hafta sonra ceviz büyüklüğünde kavun gözüktü...
Sabredemeyip sağa sola zengin olacağını bildirdi. İsteyene dünyanın en iyi kavununun tohumluk çekirdeğini satabileceğini duyurdu...
Oldu nihayet...
Biraz bekledi ki tohumları olgunlaşsın...
Ve o gün geldi, kavunu eve getirdi...
Kesti...
Baktı, çekirdeği yok...
İsrail, tohumu olmayan, dünyanın en iyi kavununu yetiştirmişti...
Ki her seferinde tohumu kendisinden alsınlar...
İsrail'de her beş çocuktan dördü, teknik eğitimde...
Seçmeli dersleri motor, mekanik, bilgisayar, havacılık, gemicilik,
tasarım, inşaat, tarım, vs...
Bir de sen seçmeli derslerini say istersen...
Yarısı çöl İsrail, dünyaya tohum satıyor... Tarım ülkesi Türkiye tohumunu
dışarıdan (173.9 milyon dolara-2012 yılı rakamı) alıyor...
45.7 tonu İsrail'den...
Savaşta dersen...
Şu anda uçan uçaklarımızın son bakımını İsrail yaptıydı... Pilot oturunca şüpheleniyor zaten. Yanında sanki gözükmeyen bir İsrailli pilot mu var ne?..
Tankların revizyonunu İsrail yaptı...
Sen imam yetiştir...
Üfürsün, artık kim uçarsa...
Bu sebeptendir...
Dünyanın en hukuksuz, en haksız, en ahlâksız savaşını sürdüren
İsrail'in nüfusu 7.5 milyon...
Çevresinde 300 milyon Müslüman...
Ama tümünü pataklıyor...
Kavun meselesidir bu...
Şarkısı da vardır:
"Ah felek, zalim felek. Kimine kavun yedirdin, kimine kelek..."
Bekir Coşkun
3 notes
·
View notes
Text
Siz sokak köpeklerini bilmezsiniz…
Evlerde telaşla sofraların kurulduğu, lüks lokantalarda kahkahaların çınladığı, karanlığın ve hüznün şehir üzerinde ağır bir kadife perde gibi indiği saatlerde, onlar gün boyu saklandıkları kovuklardan dışarı çıkarlar…
Siz sokak köpeklerini bilmezsiniz…
Uyku kara bir çarşaf gibi bedenleri sarıp sarmalarken, onlar gün ışıyana dek süren amansız bir ekmek maratonuna başlarlar.
Tehlikelerle dolu bu bin çehreli kentte, nasır bağlamış patileriyle çöp yığınlarının bulunduğu sokakları arşınlarken, düşlerini süsleyen tek bir şey vardır. Bir parçacık kemik bulabilmek…
Siz sokak köpeklerini bilmezsiniz…
Uyuz illetinden can veren onlardır. Kuduz yaygarasıyla çoğu kez boş yere öldürülen, acımasızca çöp gibi toplattırılarak kafeslere tıkılan bir türlü anlaşılamayan nedenlerden ötürü toplu katliamlara hedef olan hep onlardır…
Siz sokak köpeklerini bilmezsiniz…
Tanrı’nın heybesinden paylarına düşen 15 yıllık ömürlerini asla tamamlayamazlar. İtile kakıla, horlana taşlana geçen kısacık bir zaman diliminde bir güncük bile köpek tadında yaşayamadan, göç edip gidiverirler bu dünyadan.
Siz sokak köpeklerini bilmezsiniz.
Duygulu, sadık ve sevecendirler. Bir lokmacık ekmek uğruna, kulunuz köleniz olurlar. Dövseniz de, sevseniz de, uğruna her şeyinizi verdiğiniz hayırsız insanoğlu gibi terk edip gitmezler sizi.
Siz sokak köpeklerini bilmezsiniz.
Tek bir suçları vardır, köpek olmak. Bu suçu da asla isteyerek işlememişlerdir. O sıcacık kebap kestanelerine benzeyen, hüzün dolu gözleriyle özür diler gibi bakmaları, işte bu yüzdendir. Eğer ta içine bakmasını bilirseniz o gözlerin, ısınıverir içinizin bütün üşümüşlükleri.
Siz sokak köpeklerini bilmezsiniz,
bilseniz seversiniz onları…
Bekir COŞKUN
29 notes
·
View notes
Text
ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE SAYGIYLA...❤ ❤ ❤
Duvardaki çerçeveli fotoğrafa baktı…
Duruşuna baktı…
Kalpağına baktı…
Mavi gözlerine baktı…
Demek ki imrendi…
“Bizim reis de böyle olsa” dedi içinden…
*
Tuttu reisin resmini kesip, Atatürk'ün yüzünün yerine yapıştırdı…
Eminim uzaklaşıp baktı:
“Oldu mu, olmadı mı?..”
*
Olmuş mu?..
*
Çünkü Atatürk'e baktığında, sadece görülenleri değil, gözükmeyen daha nice şeyi de görür insan…
Beyaz bir at üzerinde düşünürsün mesela…
Hadi seninkini atın üzerinde düşün…
*
Gözlerine baktığında…
Askerler yürür…
Kağnı sesleri duyarsın…
Ve zaferi görürsün gözlerinin ta bebeğinde…
Burnun direği sızlar…
Kendiliğinden bir marş başlar…
Resmi kes yapıştır…
Ne duydun?..
*
O resimdeki dünyanın hayran olduğu askerdi…
Zeybek de oynardı…
Dans ederdi…
Rakı içerdi…
Milleti ile yüzmek için yüzmeyi öğrenmişti…
Yüzünü kesip yapıştırdın, tamam da…
Bir mayo giydir seninkine, bir bak…
Durdu mu?..
*
Belki düşündü ki kalpağının altına kesip koyarsam benzer…
Benzemez…
*
Mesela Atatürk'ün sadece kalpağını koy çerçeveye, sokağa çık “Bu kim?” diye sor…
Tanır millet…
Sadece “Mavi gözlüm kim?” diye sor…
Yanıt “Sarı saçlım” derler…
Türküsünü mırıldan:
“Kırmızı gülün alı var
Her gün ağlasam yeri var…”
Bilirler türküsünü, bir ağızdan söylerler, hüzün dinmez…
*
Değil resmini, kendini oturtsan çerçeveye…
Hiç kimse Mustafa Kemal'e…
Benzemez…
Bekir COŞKUN. ❤ ❤ ❤
3 notes
·
View notes
Text
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Aklında bir hüzzam şarkı…
Bir de ayrılıkların sızısı kalır…
“Bütün kuşlar vefasız, mevsim artık sonbahar…”
Bekir Coşkun
8 notes
·
View notes
Text
BEKİR COŞKUN…
Bir gece yatıp kalktık…
Türk Ordusu yok…
Darbe yapacaklardı ama silahları tarlada gömdükleri yeri de unuttular demek…
Darbe olacak mıydı, olmayacak mıydı derken, ordu artık yoktu…
*
Bir gece yatıp kalktık…
Yargı yok…
Yargıyı bölüşmüşler yarısı hocaya, yarısı imama…
*
Bir gece yatıp kalktık…
Cumhuriyetçi aydınlar yok…
Hücrelerdeler…
*
Bir gece yatıp kalktık…
Medya yok…
Yarısını almışlar parayı bastırıp, kalan yarısının da gırtlağına bastırıp…
*
Bir gece yatıp kalktık…
Ben yokum…
Muhterem karıma “Ben yok muydum şu köşede yahu?” dedim…
“Yoksun, kovuldun” dedi…
Ağladı…
*
Bir gece yatıp kalktık…
Laiklik yok…
Devlet tekbirle açılıyor…
*
Bir gece yatıp kalktık…
“Türk” yok
*
Bir gece yatıp kalktık…
Bayrak yok…
*
Bir gece yatıp kalktık…
Yarısı gitmiş…
“Türkiye” de yok…
*
Bir gece yatıp kalktık, marşlar yok, andımız yok, bayramlar yok…
Bir gece yatıp kalktık, bu 4+4+4’tür dediler…
Çocuklar yok…
*
Bir gece yatıp kalktık…
Cumhuriyet yok…
*
Ve bir gece yatıp kalktık ki..
Biz yokuz…
*
Yatma o zaman…
Kaldır başını artık…
Bir böcek gibi ezilip, bir dal gibi kırılıp, bir sürü gibi güdülüp,
bir toz gibi üfürülüp, bir ot gibi sökülüp, bir kuş gibi vurulacağına…
Yatma…
(3 Ocak 2015)
Nurlar içinde ol Bekir Coşkun. “Pako” ya da selam söyle üzülmesin. Arkadaşlarının hepsi deprem bölgesindeydiler…
HER "TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞIYIM ve NEREDEN NEREYE GELDİK" DİYENLERİN OKUMASI GEREKEN YAZI…
5 notes
·
View notes