#bahçeden
Explore tagged Tumblr posts
quartermind · 1 year ago
Text
Tumblr media
Mantaaaarrrr :)
2023
0 notes
aglayankahkahaa · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
42 notes · View notes
aysekadinfasulyesi · 4 months ago
Photo
Mood
Tumblr media
530K notes · View notes
opicalypso · 6 months ago
Text
Tumblr media
Ben yine dalından kırmızı orman meyveleriyle bezenen leziz bisküvili pastamla offline'ım 💞
0 notes
g-u-v-e-n · 2 months ago
Text
Tumblr media
Çocuk:
“-Anne neden hep iyiler kaybediyor...?”
Anne:
“-şimdi bahçeden bir çiçek koparsan, hangisini koparırdın...?”
Çocuk:
“-en iyisini...!”
🌼🌼🌼🌼🌼🌼
131 notes · View notes
yolguncesi · 4 months ago
Text
Aidiyetin karşısında bir duruşum var ama bana ait tek yerin varlığından da bihaber değilim. İçimdeki bahçeden söz ediyorum.
Toprağım orada! Suyum, yağmurum, hislerim orada. Ara sıra toplanan bulutlar, öfkem, mücadelem orada. Çocukluktan kalma bir bahçe o.
Biraz da olsa orayı güneş ışıklarına açtığımdan beri daha da güzelleşti. Ara sıra bir meyve koparıp yoğun hissedebildiğim insanlara uzatabiliyorum ama buna rağmen bahçem halen çok kapalı.
Acaba böylesi daha mı iyi?
Yani belki de varsa bir derinlik, bir anlam, o bahçeden kapalılığından besleniyordur.
Bu gece bu soruyu aya da soracağım.
Acaba bahçemin sınırlarından gökyüzüne baktığımda gördüğüm güzelliği gören kaç insan var yeryüzünde?
61 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 6 months ago
Text
Teyze Kızının Eltisi! (3) (Murat 45 Y., Aydın)
Perdenin arkasında Hale'yi bekliyordum. Birkaç dakika sonra telefonum çaldı. Hale arıyordu, galiba dinletmeye devam edecekti. Açtım telefonu. Hale, "Bak Mustafa, bu kadar yakından ve çok fotomu sanırım hep arka bahçeden çektin?", Mustafa, "Evet ama kızmayacağım demiştin!". Hale, "Kızmadım, beni bu kadar beğenmen hoşuma bile gitti!", Mustafa, "Çok güzelsin abla!". Hale, "Teşekkür ederim, ama bak birileri görür hem senin hem benim için iyi olmaz!", Mustafa, "Duramıyorum ki!". Hale, "Durman lazım, hem bak bir sürü fotom var zaten, onlara bakıp boşalıyor musun?", Mustafa, "Günde birkaç kez!". Hale, "Bugün yaptın mı?", Mustafa, "İki kez!". Hale, "Tekrar yapacak mısın? Bunları seninle konuşmak çok daha heyecanlandırdı, görüyorum zaten!", Mustafa, "Hale abla yaa!". Hale, "Sen beni hergün siktiğini hayal et, sonra da Hale abla yaa! Bak Mustafa, bir anlaşma yapacağız!", Mustafa, "Nedir abla?". Hale, "Bu akşam ve yarın gözüme gözükmeyeceksin, Çarşamba günü sana kararımı bildireceğim, ne yapacağımızı düşünüp buna bir hal yolu bulacağız, tamam mı?", Mustafa, "Tamam abla!". Hale, "Bak söz verdin ve bu konuşmalar aramızda kalacak!", Mustafa, "Söz abla, valla söz, ama fotolar kalacak değil mi?". Hale, "Şimdilik kalsın, şimdi ben gidiyorum, söz verdin, ona göre iki gün gözüme gözükme!", Mustafa, "Tamam abla, söz!".
Baktım Hale kapıdan çıktı, bana doğru gülümsüyordu. Evine gelip içeri girdi. Kapıya sırtını verdi. "Dinledin mi aşkım? Bir ara baktım kapanmış, sonradan farkettim!" dedi. "Evet! Gel bak!" deyip perdenin arkasına götürdüm, Meleği siktikten sonra yere boşalttığım döllerimi gösterdim. Hale, "Ben de çok fena azdım, az kalsın siktiriyordum. Ama şimdi boşalmam lazım!" deyip aleti koyduğu çekmeceden aldı. Amcığına soktu, "Aşkım gel buraya ağzıma ver!" dedi. En fazla 5 kez kökledi amına aleti, daha yarağımı iki kez ağzına sokarken inleye inleye orgazm olmaya başladı. Ardı ardına aleti içine köklediğinde her köklemede hıçkırır gibi ses çıkarıyordu. 5 dakika sonra eli yorulup alet amcığından düşene dek devam etti...
Sonra bir şey olmamış gibi kalkıp, "Acıktın mı aşkım?" dedi. Sofrayı içeriye kurduk mecburen, normalde verandada yemek isterdim, ama ayrıca arka kapıyı kapatıp perdeleri de sonuna kadar kapadık. Masayı kurup rakıları koyduk. Tam o sırada arka camlı kapı çalındı. Hale beni içeri odaya gönderdi. Az sonra bana seslenip, "Hayatım gelebilirsin dedi. Odadan çıktığımda, Melek üzerini değişmiş ama yine kısa kırmızı bir plaj elbisesi giymişti. Hale, "Melek, bu bahsettiğim sevgilim Murat! Aşkım, bu da komşum Melek!" dedi. Yarım saat önce iki kez siktiğim kadınla yeni tanışıyor gibi yaptık.
Hale, "Hayatım, tamam Murat arkadaşlarından birini ayarlayacak yazınca merak etmiş, müsait misiniz diye sordu, müsaitiz dedim. Sakıncası var mı senin için?" dedi. "Ne sakıncası olacak? Memnuniyet duyarım!" dedim Meleğe bakıp. Masaya bir kadehle bir tabak daha koyuldu. Karşımda iki inanılmaz sexy kadın oturuyordu. O sırada karım aradı. Telefonu alıp içeri gittim. "Otele geldim, şimdi çıkıp meslektaşlarla yemek yiyeceğiz, üzerimi değişip ineceğim, aşağıda bekliyorlar!" deyip kısa kesip kapattım...
Melek ortaya direk lafı attı. "Akşam üstü Mustafa'lardan çıkıyordun, bakkala giderken gördüm, ne iş?" dedi. Hale, "Yemek götürdüm, ama neler gördüm neler!" dedi. Melek, "Ne gördün kız?" dedi. Hale bana dönüp, "Şey aşkım, laf arasında unuttum söylemeyi, en çok sevdiği fotoğrafımı içerdeki bilgisayara yükledim dedi ya, ben domalmışım Ayhan da arkamdan götüme girmişken foto çekmiş, biz arka taraf kapalı, ağaçlar ve site duvarı var ondan sonrası da boş tarlalar diye rahat hareket ediyoruz. Site dışına çıkıp erik ağacının arkasından benim her türlü fotomu, hatta zoomlayarak çekmiş!" dedi. Sonra da kısaca tüm gün Mustafa ile ilgili olayları, sonrasında da bizim yaşadıklarımızı ayrıntılı olarak hem de herşeyi açık adıyla anlattı.
Masa altında benim yarak yine hareketlenmeye başlamıştı. Hem Hale, hem melek sandalyelerinde kıpırdanıp duruyorlardı, eminim sulanan amcıklarını sandalyelere sürtüyorlardı. Melek Hale'ye, "Eee, siktirecek misin? Murat bey ne der buna?" deyip bana dönüp baktı. Ben de, "Ben bugün yaşananlardan çok zevk aldım. Ama sonuçta onun kararı! Yalnız..." dedim Melek'in gözlerinin içine bakıp, "Hayatımda ilk kez Hale'yle grup seks yapmanın hayalini kurdum bugün, müthiş zevkli, o isterse neden olmasın?" deyip Hale'ye döndüm. O an Hale konuşamadan Melek atladı lafa, "Ben de böyle bir sevgili istiyorum!" dediğinde, Hale, "Hopppp sahipli yavrum, başka kapıya!" dedi. Melek te, "Yemedik sevgilini!" dedi. (Oysa yemişti, beni değil ama yarağımı). Gülüşmeye başladık, kadehler şerefe kalktı.
Hale, "Açıkcası kararım net. Grup seks istiyorum ben, ama Mustafa'nın doğru kişi olduğunu düşünmüyorum. Tek sevişeceksem, zaten Murat'ım beni deli gibi sikiyor, o yüzden hayır diyeceğim! dedi. Elinde kadehiyle gelip yanıma oturdu, yanağımdan öpüp, başını omzuma koydu. Melek kalkması gerektiğini biliyor, ama bir türlü kalkamıyordu. Hale bir elini atmış yarağımı okşuyordu, yarağım zaten hazır kalkıktı. Hale birden aklına gelmiş gibi kafasını Melek'e çevirip, "Baksana hayatım, bugün beni kaç kez sikti sayamadım, ama halen kaskatı, acaba yetmiyor muyum, yardım gerekiyor gibi?" dedi.
Melek yerinden kalkıp yanıma diz çöktü. Şimdi iki yanımda iki kadın, biri dudaklarımı öpüp yalarken diğeri yarağımı önce eline sonra da ağzına aldı. Öğlen geldiğimde Hale'yi iki erkek sikmeyi hayal eder konuşurken, birden ben iki kadınla sikişecek haldeydim. Hale kalkıp aleti getirdi ve Meleğe, "Bak sevgilim bana ne hediye almış!" dedi. Melek yarağımdan ağzını ayırmadan göz ucuyla bakıp tekrar taşaklarıma ve yarağıma yumuldu. Hale bacaklarını açıp aleti elime verdi ve "Aşkım hadi, hediyemi ver bana!" dedi gülümseyerek, sonra da, "Benim sana hediyem nasıl?" dedi Melek'i işaret edip. "Sen süper bir kadınsın!" dedim...
Koltuğa geçip, onlar birbirlerini öperken, ikisini de koltuğa domaltıp sırayla siktim. Aleti Hale'nin amına soktuğumda, yarağımı da Melek'in amcığına gömüp pompalıyordum. Belki iki saat bu şekilde sikiştik. Cial*s ve gün içindeki defalarca boşalmak semeresini vermiş boşalamıyordum. Kasıklarım, belim ve ayaklarım ağrıdan çatlarken gidip masaya oturdum. Onları izlemeye başladım. Yaklaşık yarım saat kadar aletle ve parmaklarıyla birbirlerini amdan götten siktiler. Sanırım ikisi de bugün en az 10'ar kez orgazm olmuşlardı. En sonunda yığılıp kaldılar koltukta...
Ben rakı içmeye devam ederken, Melek kalkıp giyindi ve "Ben gidip uyuzum gelmiş mi bakayım, gelirim!" dedi. Hale gelip karşıma oturdu ve "Hayatım emrivaki gibi olmadı değil mi, birden aklıma geldi, neden birini arayalım ki, Melek hazır dedim kendimce, memnun musun?" dedi. Kendime çekip öperek, "Buna hangi erkek hayır der ki?" dedim. Hale de, "Daha pilin bitmedi mi, vay sevgilime bak!" deyip kıkırdadı.
Saat 23:00 civarı Melek elinde viski şişesi ile gelip, "Benimki gelmemiş, not yazdım Hale ile rakı içiyoruz, belki orda kalırım diye, gelirse okur!" dedi. Ben de, "Eee, anlatın bakalım, birini daha bulayım mı?" dedim. Hale fırladı önce, "Şimdilik biraz bunu sindirelim aşkım!" dedi. Melek, "Bence bakınsın, ama evet şimdilik bunu sindirelim!" dedi. Aklımdan geçen isimleri ve özellikleri anlattım. Rakıdan sonra viskiye geçtik. O ara Ayhan aradı, Hale onunla konuşmaya başladı. Elinden çekip kucağıma oturttum. Üçümüz de çırılçıplaktık zaten. Hale kalçalarını oynatıp yarağımı amına aldı. O anda da, "Immmm!" diye bir ses çıkardı, sanırım alkolün etkisiyle umrunda değildi. Ayhan sordu, "Ne oldu?" diye. Hale, "Ya Melek'le viski içiyorduk da, bardağı taşırdım!" dedi.
Salak Ayhan racon keser gibi, "Ahmet salağı yok değil mi?" diye sordu, oysa telefonun hoparlörü açıktı. "O adamın sana bakışlarını sevmiyorum!" diye de ekledi. Hale, "Sen adamın karısına nasıl bakıyorsan, o da bana öyle bakıyor, kadın verse sikeceksin ama, değil mi?" dedi. Bu arada kucağımda oturup kalkıyor, dudaklarını ısırıyor, zevkten sesler çıkarıyor, ama her seferinde konuşma arasına sıkıştırıyordu. Karımın böyle bir şey yapamayacak kadar seksten uzak olduğunu bilirken bile, karım bu sesleri telefonda çıkarsa anlardım kesin. Ama Ayhan sanki anlamıyor, habire konuyu yayıyordu, onun da alkollü olduğu belliydi.
Hale bir sigara yaktı, halen kucağımda oturup kalkarken kocasıyla telefonda konuşuyordu. Melek kalkıp geldi ve Hale'nin göğüslerini emmeye başladı. Hale sesini çıkaramıyor, kıvranıyor, telefonu kapatmaya çalışıyor, ama Ayhan konuştukça konuşuyordu. Ayhan en sonunda, "Melek karşında mı?" dedi. Hale, "Evet!" dedi artık kısılan sesiyle. Ayhan, "Ne giymiş?", Hale, "Kırmızı!" dedi. Bunu daha öncede konuştukları belliydi. Ayhan, "Uhhhh! Konuşamıyorsun sanırım hayatım?" dedi. Hale, "Hı hı! dedi. Ayhan, "Ben şimdi 31 çekmeye gidiyorum, iyi geceler!" deyip kapadı telefonu. Hale, "Her zamanki gibi, senden bahsetmeden kalkmıyor yarağı!" deyince, Melek kahkahayı patlattı.
Yatağa geçtik. Sırtüstü yatıp ellerimi enseme koydum ve "Sevişin!" dedim. Sabah yola çıktığımda aklıma gelmeyecek şeyler yaşıyordum. Alet ortada, bir birinin amında, bir diğerindeydi. Bu arada şakacıktan birbirlerini itip yarağımı ağızlarına almaya çalışıp sonra da yarağımdan kaldırdıkları dudaklarını öpüyor yalıyorlardı. "Murat sen çok şanslısın!" dedim yüksek sesle, ikisi de bana bakıp gülerek yarağımı iki tarafından dibine kadar yalamaya başladılar. Akıtacak dölüm kalmamıştı. Sikişiyor, dinleniyor tekrar sikişiyorduk...
[Murat]
84 notes · View notes
sonvapurdakacti · 10 months ago
Text
sonra uyuduğun odadan, balkondan, gezdiğin dolaştığın bahçeden eksildin. oysa sen geniş alanları severdin, gezmeyi hava almayı… koydukları yere nasıl sığdın dar gelmiyor mu, düşündükçe beni boğan o küçük alan? “pencereden bakmıyor yollara çıkmıyorsun, seni görmem imkansız, imkansız, imkansız rüyalarım olmasa“ diyor şarkı. deremeyeceğim bir çiçeksin artık o dağda. bilmediğin bir toprağın acemisisin artık, daldığın uykuya iyi geceler de denmez şimdi..
toprağa teslim ederlerken seni, kolun kanıyordu, “durun, acıtmayın “ dedi içim, kolumda saatin zaman hala akarken sen nasıl da durdun öyle. ne bu telaş , nedir bu acele? ömrün bana yaşlı, aksi bir adam olduğunu göstermeye yetmedi ama çok yakışıklı öldün. iyyiz biz merak etme, seni bazen gülerek bazen gözümüzde yaşla hatırlıyoruz. şarkı söyleyen sesin kulaklarımızda. gözlerinden ve atmayan kalbinden öperim. adettendir, kal sağlıcakla.
126 notes · View notes
selin-n · 10 months ago
Text
Akşamınız huzurlu, sofranız bereketli, sevdikleriniz yanınızda olsun...!
---Keyifle geçireceğiniz bir akşam diliyorum hepinize---
Şu aşıklara bir bak hele:
Bahçeden daha güler yüzlü onlar,
Gülden daha güler yüzlü.
Bilgiden daha doğru,
Akıldan daha hünerli,
Serviden daha hür.
Ölmezlik suyundan daha arı, duru.
Diken içindeler, ama gül gibiler.
Gece içindeler, ama sabah gibiler.
Hz Mevlâna
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Sevgilerimle 💙🕊️
Tumblr media
91 notes · View notes
kadir01sblog · 2 months ago
Text
Biraz tebessüm 😀
Tumblr media
Adam otomobil almayı düşünüyor. Gazetedeki ilanlara bakıyor. Derken, o da ne, "250 DOLAR A MERCEDES" Yanlış basılmış deyip sayfaları çeviriyor. Ertesi gün yine aynı sayfa, yine aynı ilan. 250 DOLAR A MERCEDES" Hata devam ediyor diye düşünmüş. Ertesi gün yine aynı sayfa, aynı ilan. "250 DOLAR A MERCEDES" Bir dakika yaa bir arayıp ikaz edeyim, yanlış yapmasınlar deyip numarayı çevirmiş. Çok kibar ve güzel sesli bir bayan cevap vermiş,
-Buyurun beyefendi. -Hanımefendi, gazetede bir mercedes ilanı var, siz mi verdiniz? -250 dolar a yeni bir süper lüks mercedes, bunu soruyorsunuz sanırım Evet, zaten sadece siz aradınız. -Yani, ilan doğru mu? -Evet beyefendi, arabayı almak mı istiyorsunuz? -Yani 250 dolar a mercedes öyle mi..? Evet. -A ar.. arab.. araba ara.. arabayı gö.. gö.. göreb.. görebilirmiyim? -Tabii adresi vereyim yazın. Adam hızla yola düşer, şehir dışındaki adresi bulur, görkemli bir malikanedir. Bahçeden girer, zili çalar, Bir uşak kapıyı açıp adamı salona alır. Güzel, genç ve alımlı bir bayan gelir, kibarca karşılayıp buyur eder adamı. -Hanımefendi, ara.. ara.. aa.. aarabayııı g.. ggö.. görebilirmiyim? -Tabii ki, buyurun garaja gidelim. Garajın kapısı açılır,... pırıl pırıl, özel yapım, son model mercedes tüm ihtişamıyla orada.
-Ha ha han hanımefendi, a a ara araba ça çal çalışıyor mu? -Alın anahtarları deneyin. Adam elleri titreyerek arabaya oturur, anahtarları takıp marşa basar, araba saat gibi çalışmaktadır. -P.. pe.. pekii, y.. yü.. yürüyor mu? Diye sorar. -Bahçede bir tur atın isterseniz. Adam bahçede bir tur atar, evet... Mercedes şahane... Geri döner ve sorar. -Şimdi ben, size 250 dolar verirsem bu arabayı alabilirmiyim yani? -Evet Beyefendi, aynen öyle. Adam yine elleri titreyerek cebinden çıkardığı paraları kadına uzatır. Kadın aracın belgelerini imzalayıp adama uzatır, -Hayırlısı olsun beyefendi, deposu da dolu, arabanızı güle güle kullanın.
Adam arabaya biner, tam gidecekken döner ve dökülür: -Hanımefendi, Allah aşkına ne olursunuz şu işin aslını bana anlatın, yoksa delireceğim! Kadın buruk bir kahkaha atarak "pekiyi", der. Ve çantasını açıp bir kağıt Çıkartır.
-Bu benim geçen hafta sekreteri ile yurtdışına kaçan utanmaz eşimin bıraktığı mektup: Bakın ne diyor: "Sevgili karıcığım bana çok emeğin geçti, beni affet...Sana evi, çocukları, eşyaları, şirketlerden birini, sahildeki yazlığı bırakıyorum. Senden küçük bir ricam olacak: Lütfen garajdaki mercedesi sat ve parasını bana yolla"
Alıntıdır
34 notes · View notes
sayebulut · 3 months ago
Text
Tumblr media
Sizin için getirdim , cevizlerimiz bizim bahçeden ama elinize sığmaz ki …
O zaman cebimmmm var?
23 notes · View notes
noksanbiri · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media
herkese merhabalar. bu sene bahçeden aldığımız sebzeleri kışlık olarak turşu kurutmalık vs vs yaptık. daha da yaparsak eğer bize çok fazla gelecek. biberler aşırı derecede dökmeye sebze vermeye devam ediyor. çok şükür. biberleri hayır anlamında Eskişehir’de oturan arkadaşlara elimden geldiğince dağıtmak istiyorum. ya da bir tanıdığınız varsa oda olabilir. neredeyse 9-10 çeşit biber var. özelden yazabilirsiniz bu konuyla ilgili. sevgiyle. 🌻
149 notes · View notes
gokyuzuveumuut · 5 months ago
Text
Bahçeden Organik domates kokusu da tadı da harika..🍅
#Gökçeada# 🍅#💙
Tumblr media
20 notes · View notes
guzyazi · 6 months ago
Text
Yörükler 1
Bu yörük geni inanılmaz bir şey. Bugün annemi bahçeye domates dikerken çektim, kuzenim de annesini bostanını biçerken çekmiş, küçük teyzem de bahçesinden arapsaçı, biber falan toplamış onları çekmiş. Anneanneme uğradım yine çapalıyordu bahçesini. Dayım desen emekli olunca tamamen zeytin, incir bahçesi ile üzüm bağına verdi kendini.
İyi hoş ama aşırı yayılmacılar. Anneannem bu çapalama işini yazlıkta yapıyor, komşular böyle şeylerle uğraşmadığı için onların toprağı boşa yatıyor anneannem için. Hiç değilse kışın, diyor. Komşulardan izin alıp onların bahçesine de bir şeyler diksek? Bu genin zerresini alamamış torunlar olarak hep bir ağızdan ANNEANNE SAKIN diye bağırıyoruz. Ama bu esnada bostanın salatalığını çatırdatarak yüzsüz yüzsüz yiyoruz.
Annemse, evinin önündeki bahçeden taşıp yavaş yavaş tüm site topraklarını işgal ediyor. Eve asla giremiyor. Domates, biber tamam da börülce falan doluyor kargıya. Bahçevana maaş veriliyor ama annem işin yarısını yüce gönlüyle hallediyor. Bakımsız bahçeleri temizliyor, yükünden arındırıyor, hazırlıyor, ters yüz ediyor, etmişken oraya da bir şeyler dikiyor. Böyle oyunlar vardı hani; bahçede çalışıp, altın kazanıp oraya çardaklar, döşeme taşlar, ağaçlar, güzellikler falan yapıyordun. İşte o annem. Sitede hep yeni seviye açılıyor.
Teyzem desen emekli olunca aynı şehirde bir köye yerleşti. İş makinelerini araziye soktu, kayaları kaldırttı, evini de oraya yaptı. Ne yazık ki yayılamıyor çünkü Youtuberlar köyü keşfedip komşuları oldu. Duvarları sağlam. Yayılamıyor ama bahçesinin ürünü kırk öküz doyurur. Bizlere dağıtıyor.
Küçük teyzem de İstanbul'da öğretmen. Bahçesine zeytin ağacı dikti, arapsaçı falan yetiştiriyor. Ablaaa, diyor, ben bu fideyi elmanın dibine diksem fışkırır mı? Ablası da diyor ki yooook, oradan poyraz gelir, incinmesin.
Ya... Göç, kon, şehirleş, iş hayatına gir, emekli ol; kan seni bulsun, elmanın dibine koysun, yelden alsın, yeşil yeşil fışkırtsın, incitmesin, bereket ve şifa olsun. Anladım artık başka türlü iyileşmezler, iyi de gelmezler, hepppsi aman iyi olsun.
Tumblr media Tumblr media
25 notes · View notes
okurlardanbirokur · 7 months ago
Text
Bir bahçeden izinsiz bir çiçek almanın günahsı var mıdır?
23 notes · View notes
kadir01sblog · 3 months ago
Text
Tumblr media
Bir çiftçi, “fırtınası bol” olan bir tepede bir “çiftlik” satın almıştı… Çiftliğe yerleştikten sonra, ilk işi bir “yardımcı” aramak oldu. Ama; ne yakınındaki köylerden, ne de uzaktakilerden hiç kimse onunla çalışmak istemiyordu. Çalışmak için müracaat edenlerin çoğu da,“çiftliğin yeri”ni görünce, çalışmaktan vazgeçiyor; “Burası fırtınalıdır, siz de vazgeçseniz iyi olur” diyorlardı.Nihayet; çelimsiz, orta yaşı geçkince bir adam, işi kabul etti.Çiftlik sahibi; adamın haline bakıp “Çiftlik işlerinden anlar mısın?” diye sormadan edemedi.“Sayılır” dedi adam;“Fırtına çıktığında uyuyabilirim!” Çiftlik sahibi, bu “ilgisiz sözü” biraz düşündü, sonra boşverip, adamı işe aldı. Zaten, başka çaresi de yoktu. Haftalar geçtikçe, adamın “çiftlik işlerini düzenli yürüttüğünü” görünce, içi rahatladı. İşler, tıkır tıkır yürüyordu… Ta ki; O “fırtına”ya kadar!.. Gece yarısı, fırtınanın o müthiş “uğultu”suyla uyandı… Öyle ki; Bina çatırdıyordu!.. Yatağından fırladı!.. Yardımcısının odasına koştu; “Kalk!.. Kalk!.. Fırtına çıktı… Bu fırtına her şeyi uçurmadan yapabileceklerimizi yapalım!” Adam, yatağından bile doğrulmadan, mırıldandı: “Boşverin efendim; gidin yatın!.. Ben size fırtına çıktığında uyuyabileceğimi söylemiştim ya!..” Çiftçi, adamın bu rahat, bu umursamaz tavrı karşısında çılgına dönmüştü… O öfkeyle, kararını verdi… Ertesi sabah, ilk işi; bu adamı işten kovmak olacaktı. Ama, şimdi fırtınaya bir çare bulmak gerekiyordu… Ki, hasarı ucuz atlatsın!.. Dışarı çıktı, “Saman balyaları”na koştu… Aaa, o da ne?.. Saman balyaları birleştirilmiş, sıkıca bağlanmış ve üzerleri de muşamba ile örtülmüştü!.. Ahıra koştu… İneklerin tamamı bahçeden ahıra sokulmuş, ahırın kapısı da sıkıca kapatılmıştı… Tekrar evine yöneldi… Baktı ki, evin “kepenk”lerinin tamamı kapatılmış… Çiftçi, hayli rahatlamış bir halde odasına döndü ve yatağına yattı. Fırtına, uğuldamaya devam ediyordu. Gülümsedi ve gözlerini kapatırken şöyle mırıldandı; “Fırtına çıktığında uyuyabilirim!”
……
“Sıkıntılara; zihnen (bilgi, plân), manen (dua) ve maddeten (tedbir) hazırsanız, fırtına çıktığında uyuyabilirsiniz. Hem de, hayatınız boyunca.”
40 notes · View notes