Tumgik
#bırak herkes gitsin
insanogluu · 4 months
Text
İnsanoğlu,
Herkes bir yerlerde bir şeylerini bırakıyor,çocukluğunu, gençliğini,benliğini, bedenini
..
Hayattır ya bu..... yoluna devam etmek zorundadır,bıraktığı şeylerin hepsi ruhunda bir yük bedeninde ızdıraptır artık ...
İnsanoğlu sana tavsiyem nasıl ki senin için değerli olanları bıraktın,yüklerini ızdıraplarınıda bırak gitsin ....
VE/FA
Tumblr media
İyi akşamlar
75 notes · View notes
yamanates34 · 4 months
Text
Tumblr media
Beni koyup gitme ne olursun
Durduğun yerde dur
Kendini martılarla bir tutma
Senin kanatların yok
Düşersin yorulursun
Beni koyup gitme ne olursun
Bir deniz kıyısında otur
Gemiler sensiz gitsin bırak
Herkes gibi yaşasana sen
İşine gücüne baksana
Evlenirsin çocuğun olur
Sonun kötüye varacak
Beni koyup gitme ne olursun
Elimi tutuyorlar ayağımı
Yetişemiyorum ardından
Hevesim olsa param olmuyor
Param olsa hevesim
Yaptıklarını affettim
Seninle gelmeyeceğim
Beni koyup gitme ne olursun
Attila İlhan
9 notes · View notes
nefes-s · 1 year
Text
Tumblr media
❤️"Bir deniz kıyısında otur, gemiler sensiz gitsin bırak. Herkes gibi yaşasana sen, işine gücüne baksana. Evlenirsin çocuğun olur, beni koyup koyup gitme n'olursun."💙 Attila İlhan
35 notes · View notes
venaamoris1 · 1 month
Note
Eril dişil erkek laflarına katılıyor musun
Asla. Bana çok saçma, çirkin ve iğrenç geliyor üzgünüm. Bir erkek sizi evinizin önünden arabayla almadı diye dişil olmuyor. Gideceğiniz yeri planlamadı diye de. Daha sakin ve sessiz diye, sizin ona attığınız tribin %2'sini şaka maksatlı size attı diye özellikle. İşte neymiş yok efendim gideceğimiz yer için "ben yaptım planı rahat ol bana bırak" demiyorsa gitsin bir de regl olsunmuş falan filan. Bunlarla regl, dişil olunuyorsa olsun kardeşim. Ben kendime özel şoför, koruma, finansal köle, mutluluk perisi tutmuyorum. Aşk yaşamaya çalışıyorum, eylemsel operasyon değil. Sevgilim beni evimden almayabilir ama ben onun gözündeki bakıştan dehşet derecede etkileniyorsam ve "aşığım sana aşığımm" diye içimden söyleniyorsam zaten o dışındaki herkes benim gözümde hemcinsim olur. "Kadın dediğin böyle olur" laflarına hepimiz deli gibi sinirleniyoruz ama kalkıp erkekler hakkında şöyle olsun böyle olsun diye atıp tutuyoruz. Biz nasıl ki onlar için yaratılmış işlevsel mutfak aleti değilsek, onlar da bizim için yardımcı robot değiller. Size göre şartlanmayacaklar. Siz popüleritenin, modernitenin kölesi olacaksınız ve insanları yargılayacaksınız diye kimse regl olmuyor, olmayacak. Bir akımdır, yeni nesil algıdır sürmüş gidiyor saçma sapan bir şekilde. Dişillik ve erillik normalde bana göre verilen vibe ve hormonal bir durum. Bir kadın hareketleri, konuşması veya enerjisiyle çevreye eril enerji saçabilir. Ama bu içinden gelen veya istemeden de olsa vibe olarak yansıttığı durumdur. Aynı şekilde erkek de öyle. Dişil enerjisi yüksek olabilir. Verdiği vibe budur. Ama beni evimin önünden almadı, arabayla gelmedi, bana trip attı, benim yerime plan yapmadı diye değil. Sadece enerjisi budur. Bayılıyorsunuz her geçen gün saçma zırvalıklar yaratmaya. Gelsin sevgilim regl olsun sırf bunları yapmıyor diye, ben ayıcığını çikolatasını sıcak su torbasını verir tribini çekerim. Aşkı ve köleliği karıştırmadım çok şükür. O'nun için yanındayımdır, başka bir şey için değil.
5 notes · View notes
dilhunbiri · 2 years
Text
Neye elini uzatsan taşa mı döner. bırak dönsün. demek ki senin için hayırlı değilmiş onlar. elin kopmadı ya, yeni şeylere uzat. daha farklı şeyler bul. eskiyi bırak. geçmişe adımlama. önüne bak. yaran mı var, olsun. böyle de güzelsin. herkes gitti mi, gitsin. sen varsın. sen hâlâ sensin. seninlesin. çiçeklerin mi soldu, solsun. yenilerini ekeriz. daha güzellerini. düştün mü, düş. ölmedin ya, kalkarsın elbet. adım atmaya mecâlin mi kalmadı, otur bir köşeye. dinlen. tek başına direnmeye gücün mü yok, bana yaslan. umudun mu tükendi, benimkini al. korkuyor musun, arkama saklan. üşüyor musun, ceketimi giy. yine de neye elini uzatsan taşa mı döndü. öyleyse kanatlarını kıranları taşla. kendi geleceğini değil.
29 notes · View notes
hisboslugu · 1 year
Text
beni koyup koyup gitme, n'olursun. durduğun yerde dur. kendini martılarla bir tutma, senin kanatların yok. düşersin, yorulursun. beni koyup koyup gitme, n'olursun. bir deniz kıyısında otur, gemiler sensiz gitsin bırak. herkes gibi yaşasana sen, işine gücüne baksana. evlenirsin, çocuğun olur. beni koyup koyup gitme, n'olursun. elimi tutuyorlar, ayağımı, yetişemiyorum ardından. hevesim olsa param olmuyor, param olsa hevesim. yaptıklarını affettim. seninle gelemeyeceğim attilâ ilhan. beni koyup koyup gitme, n'olursun.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
10 notes · View notes
sillage-p · 1 year
Text
İnsanlar mı? Herkes gelip geçici. Sana sen lazımsın. Senin senden başka kimsen yok. Gitmek isteyeni bırak gitsin. Sana acı veren, seni huzursuz eden her şeyden ve herkesten kurtul. Onları affet ve bırak. Bu, kendine yapacağın en büyük iyilik olacaktır.
5 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years
Text
Vladimir Vladimiroviç Mayakovski
hayatın en hüzünlü anı, mevsimine kapıldığın kişinin bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını anladığın andır… bırak, gitsin… bırak, git… dedi ve gitti Mayakovski... Aşkta da devrimini yaptı sevdiği kadın Lili'ye intiharıyla. 1918'den itibaren propagandalar için gittiği ülkelerden sevdiği kadına 12 yıldır yazdığı mektupları kesti ölümüyle, kendi kanıyla sonsuza dek Lili'nin posta kutusunu mühürledi. Sevdiği kadından geç gelen cevaplar, umursamaz halleri ya da evli Lili'ye çıkmaz aşk bu noktaya getirdi..  Oysa  "Alanlar fırçamız, sokaklar paletimiz." demiyormuydu Mayakovski? Ülkeleri rengarenk boyarken; bir tanem, pisim, yavrusum, seni hasretle bir milyon kere öperim dediği kadının yüreğine aşkın fırça darbelerini atıp, yüreğinde devrim yapıp yanına getiremedi. Sevmek herşeyi göze almak demek değilmiş Lili için belki de... Mayakovski şunu unutmuştu propaganda yaparken herkes nasıl göze alamıyorsa devrimi, ardından gelecek ölümü; Lili de göze alamadı belki bazı şeyleri, oniki yıl boyunca mektuplaşmayla yetindi...  Öyle güzel bir aşkla yazılmış mektuplarki bunlar bıkmadan usanmadan "senin kuçun" diyecek kadar büyük bir aşk... Mektupların başına, altına, kenarına çizilmiş kedi köpek resimleri, kendi üzgün olduğunda üzgün suratlı adam resimleri. Bazen bir iki cümle, bazen sayfalarca, bazen şiirler, bazen piyeslerden oluşan bu mektuplar....  9 Nisanda, Plehanof Ulusal İktisat Enstitüsü öğrencilerine şöyle seslenir : "Arkadaşlar, bu akşam beni güçlükle getirdiler buraya. Konuşmak istemiyordum, konuşmaktan bıktım çünkü..."  Artık bunaldığının göstergesiydi bu ve veda mektubunda :  "Ölüyorum, bundan ötürü kimseyi suçlamayın. Gereksiz şamata da yapmayın. Ölen adam bundan tiksinirdi çünkü..."  Lili' ye : "Lili, sev beni..."  Ona ne aşk yaradı, istediğini alamadığı devrim.
7 notes · View notes
bakmasenonlara · 2 years
Note
Geldim yine içimi dökmeye...
Her haftanın birkaç günü yaptığım gibi bugün de hayatım hakkında ciddi değişiklikler yapmaya karar verdim. Hani şu herkesin ağzından düşüremediği "kendini sev" olayı var ya, heh işte onu deneyeceğim. Seviyorum sanıyorsun ama kendin hakkında sevdiğin özellikleri say diyince öylece kalıyorsun. Oysa gelip bana kendinde sevmediğin özellikleri say deseler sayfalar doldururum. Yani çok da kolay değil kendini sevmek. Bu zamana kadar kendimden bir haber yaşamışım belki de. Her şeyi baştan al, toparlan, sigarayı bırak, günlük yaz, düzenli spor yap, aynada olumlama yap vs bunlar mı kendini sevmek? Herkes dedi ki bunları yaparsan oluyor işte. E denemekten zarar gelmez. Şeyi düşünüyorum, acaba sevildim mi? Ailem dışında, gerçekten dışarıdan biri tarafından sevildim mi? Haberim olmadan izlendim mi? Uyumadan önce aklına getirdi mi beni biri? Kendini benimle el ele hayal etti mi? Bunu bilmeye ihtiyacım var. Sevdiğim kadar sevildim mi acaba
Sevilmişsindir be sevilmemişseb bile koy gitsin nolcak 4/4lük bulamazsın zaten sevgiyi ufak hareketler bile sevildiğine dair kanıtlar gösterir
2 notes · View notes
wworldisyours · 2 years
Text
sıkıcı eski ofis hikayeleri 
Çünkü hayatımın 2 yılı bu lanet yer yüzünden yok. Lise ve ortaokul benim için nasıl bir boşluksa burası da benim için KOCA bir boşluk. Çevremdeki çoğu insan kadar şanslı değildim ve ne okulu uzatma şansım vardı ne de çalışmayıp boş boş yatma. O şansı ablam kullanmıştı benim yerime ve ikinci çocuğun böyle bir şansı olmadı.
Tumblr media
Bu angut bizim neredeyse 40 yaşında olan sr motioncımızdı. Durduk yere yukarıdaki mesajı atınca sinir oldum.
Burjuva takılan ama eli sikinde dolaşan bi tipti. Normal konuşurken bile eli kolu durmayıp bir şekilde omzuma, saçıma, sütyenimin askısına kadar gidiyordu. Sütyenimin askısına kadar gidince olay,  patronlarıma söyledim ama bir bok yapılmadı. “yerini değiştirelim istersen” ne bu ilkokulda mıyız :D Ayrıca dedim bilmiyorsanız bu adam yanında meyve suyu gibi gösterip alkol alıyor iş saatlerinde. Bu içme olayı önce öğleden sonrayla başladı, sonra başlama saati sabah 10a kadar gitti. Ve yani adam dümdüz sarhoş ofiste. 
Tumblr media
Biliyorsunuz ki beyaz yakalılar “marjinal” oldukları için böyle olayları normalleştiriyorlar ve çoğu insan sessiz kalıyor. Ben de son ana kadar sessiz kalanlardan oldum.
Tumblr media
Bu gerizekalıya çok üzülüyordum ilk zamanlarda, hala sövsem bile üzülürüm içten içe.  Çünkü yardıma ihtiyacı vardı, tedavi olması gerekiyordu ama istemedi. Alkolik olması dışında borderline’ı olduğunu da düşünüyorum ekstra, teyzemden bildiğim için. 
Ekipte en yakın çalışmamız gereken iki kişiydik iş dolayısıyla. Bir kere demişti ki “Yaşımız yakın olsa asla seni kaçırmazdım, hiç rastlaşamayacağım platonik ruh ikizimsin” Bu, söylediği en taciz gibi olmayan romantik cümleydi :’)
Babası öldüğünde ilk beni aradı. Bir süredir hasta olduğunu söylüyordu zaten. O dönem yanında olmaya çalıştım ama herkes acısını farklı şekilde yaşıyor. Kendini daha da alkole verdi.
Arada düşünüyorum belki daha yakın olsaydım veya yardım edebilseydim tedavi olmasına ikna edebilir miydim.
Tumblr media
Hayatım boyunca mentally unstable erkekleri magnet gibi çektim. Bi tane stable erkek yok çevremde, babam dahil. Bunları zamanında düzeltmeye çalışır ya da düzeleceklerini düşünürdüm. 
Bırak gitsin.
5 notes · View notes
gorkemc · 2 years
Text
19.10.2022 04.41
en acısını sevgilim en acısını tadayım istedin: en acısı buydu. omurgamı aldın benim. omurgamı aldın. omurgamı aldın omurgamı. niye?
Varla yok arasındayım  Varla yok arasındayım Hep, varla yok arasındaydım. Zaten. Ben bilmedim ki  niye teyelliyim, niye? Varla yok arasında Varla yok arasında Elimde bir kırık testi Elimde bir kırık testi Nereye bırakayım!
Gitmek mi yitmektir kalmak mı artık bilmiyorum yerini yadırgayan eşyalar gibiydim ya ben hep ve inançlı, gitmenin bir şeyi değiştirmediğine. bilemem, belki bu yüzden ben sana yanlış bir yerden edilmiş bir büyük yemin gibiydim. beni hep aynı yerimden yaralayan o eve yine de döneyim döneyim istedim.
onu sevebileceğinin en yücesiyle sevdin. titreme daha fazla kalbim. bağışla kendini artık onu da bırak gitsin. bırak gitsin. o senin en ezel gününden kaderin sen onu nasılsa bin kere daha seveceksin.
günler öylece kendi kendine geçsin diye bir camın arkasında durdum bana dokunmasın hiçbir şey hiçbir şey yarama merhem olmasın iyileşecekse, hiçbir şeysiz iyileşsin diye bir camın arkasında durup akan hayata ve zaman baktım. bilirdim, biliyordum, biliyorum, bittiğinde, geçtiğinde, azaldığında sızı, iyileştiğimde, o saman tadıyla karıştığında; her şey daha acı olacak.
ne sanıyorsun? ne sanıyorsun? benim olan artık senin de kaderin: dağbaşı, oradaki yaralı ıssızlık.
ben seninle sevgilim  mutsuz ama bahtiyardım. bir taş ağırlığında olabilir mi? olurmuş meğer. birlikte bir masala inanmak istedim ben seninle, sadece bu. sen beni tek tek tek bıraktın. benim artık taş taşıyacak, taş kaldıracak, taş atacak halim mi var! ömrümü adamıştım.  elimden aldığın ve parçaladığın şey bu!  adaletin adını neden anmıyorsun burada da?  o yüzden büyük yaram  o yüzden büyük öfkem  o yüzden dinmiyor  içimde hepsi, hınca hınç.
o kadar uzun yol geldik ki seninle şimdi, sen ayrı ben ayrı olan o yolu nasıl yürüyeceğiz? (biz seninle yoldayken yanımızdan ovalar, ağaçlar; titreşen rüzgârlar akmıştı. bir yolumuz olduğunu, yol kazalarını, yol yorgunluğunu o zamanlar biliyor muyduk?)
sonra, çoook sonra, bu parçaların sonunda sen beni kızını çok seven bir anne olarak hatırla. ben ki hiç kavuşamamıştım sana.
Bir nefeslik can kalsaydı sana üflerdim canımdan  Diyecekler; çok yüksekti ondaki zindan  Görmeli, eline almalı, sıvazlamıydın, öğretemeden Yazgına kanat ol kol ol diyemeden ayrı düştüysem senden. Buna yanarım çok, en çok buna yanarım inan. Onaramazdım kırdığım yerleri  Onaramazdın kırdığın yerleri  Son bir nefesle sana sarılmıştım. En acısı buydu.  En acısı buydu. 
aşk iki kişi arasında asla eşitlenmeyendir. ben bir divan şairi değilim ki sevgilim sana bercesteler düzeyim yine de giderayak, gözlerine, ellerine, ayaklarına tutulmuşluğumu herkes bilsin isterim. ben bu çıldırmış vaktin, ben bu yılan zamanının paramparça edilmiş şairiyim.ne diyeyim! yine de içimde, çooook eskiden kalma bir ya sele... bir çöl gecesine ismini bırakayım.
sözde kalır sevgilim sözde kalır bütün sözler aşk çünkü, aşk çünkü kendine bir yol, bir ideoloji ister. bilirim, çöl rüzgârında çalıdır bazı yaşlar. sen sevgilim ilerde, biraz daha ilerde bir tarihe başlayacaksın, orası işte benim tarihimle başlar. ve say, geriye doğru, tek tek sende kalsın şimdi al bu taşlar.
2 notes · View notes
vazgecenlersokagi · 1 month
Text
Çok sevdiğin insanlar değil miydi sende en çok izi bırakan? En fazla anıyı, En fazla acıyı, En fazla sevgiyi ya da yarayı? Ama bazen kabullenmeyi de vazgeçmeyi de bilmeli insan... Biri senin hayatında olmak istemiyorsa olmaz, olmayacak da... Nereye kadar bekleyebilirsin ki? Sonsuza kadar beklerim, der bazıları. Ama sonsuza dek kaçan ve başka mutluluğa kollarını açan birini kovalayamazsın! Bırak giden gitsin. Kimseye kendini zorla sevdiremezsin... Yanında mutlu olan insanları kaybetme yeter. Her boşluk dolar, her yokluğa alışılır. Oluru varsa bekle. Ama imkansız bir şeyi bekleyerek kendine eziyet etme. Gerçekten değmiyor bazen. İnsan acısı soğuyunca anlıyor her şeyi. Hayat her zaman yepyeni başlangıçlara gebe. Unutma ki herkes mutluluğu hak eder. Yeter ki mutlu olmayı sen kendine çok görme... Mutluluk vereni kovalamaktan korkma ama hüzün verenin peşinden de koşma..’
0 notes
operasyon · 3 months
Text
Dünün daşbordundan aklıma gelenler:
Üniversite yıllarında sınıfta psikolojik sorunlu bir herif var. Çocuğu sevmedim ama nedense acıdım. Ruhsal durumuna yardım etmeye çalışıyorum. Herkes aşağılarken ben sabırlı davranıyorum. Sürekli konuşmasına filan kızmıyorum.
O da minnet ediyor şeklen. Hayatımı sen değiştirdin. Bir sürü şeyi sayende yaşadım. Senin verdiğin güvenle yaşadım şöyle büyük adamsın böyle kralsın vs... övgüler.
Bir kış gecesi sinemadan çıktık saat gecenin bir vakti. Kızlar dahil yedi sekiz kişi varız. Sanırım on bir buçuk filan. Yanımda bu psikolojik sorunlu tipte var. Zaten gurur yapmaz hiç bir şeyi. Sürekli aşağılandığından alışkın. "Dışarda kaldım bu soğukta. Beni bu saatte yurda almazlar. Ne olur size gidelim" dedi.
"Oğlum bilmiyor musun filmin kaçta biteceğini? Öyleyse niye geldin? Ev halkı uyumuştur bile. Şimdi seni nasıl götürüyüm. Kal bu soğukta aklın başına gelsin" dedim. Yalvarıyor yakarıyor. Ne olur size gidelim. Bir daha böyle bi durum yaratmam diyor..
Neyse razı geldim. Eve geldik yemek filan yedik. Uyumalıyız zaten geç.
Bu nerden duyduysa ısrarla bana Jezabel hikayesini soruyor. Kim olduğunu bile bilmiyor. Kim bu jezabel kim?
O vakitte olayı anlatmadım bile sadece ismen dedim ki Jezabel şu kişi. Doğal olarak tanır tabii. Aynı sınıfta değiliz ama bilebileceği aynı bölümden biri.
"Haaa tamam... demek Jezabel o" filan dedi
Öyle yattık kalktık.. bir kahvaltı tekrar okula dönüş...
Herifin tapusu üstüme değil ya.. okula girince ben bölüme çıktım o kantine doğru gitti.
Bölümde işlerimi hallettim. Bi de ben bakıyım kantine... bir girdim. Bu çakal Jezabel'i bir yerde sıkıştırmış. Elini eline almış... akşam bana nasıl yalvarıyorsa bu sefer de kıza yalvarıyor. Seni seviyorum filan demiş.
Jezabel " Şunu al başımdan ya.. ne yapışkan.. sözden anlamıyor. Bi tane vur" dedi.
Elini niye herifin eline veriyorsun da ben vuruyorum_? Başından defet gitsin doğrusu bu değil mi? diye düşündüm. "kov gitsin" dedim.
Yanımda defetse gitmezse ben o herife bir araba sopa çekerim ama o durumda vurulamaz.
Öylece bıraktım onları ama tabii fena kızdım.
Jezabelin o geri zekalıyla bir ilişkisi olması ihtimali mi var? Milyonda bir olasılık yok. Yani sefil yaratığı kıskanmam filan mümkün bile değil.
Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanı misali. O günün akşamı o şerefsiz ruh hastasını sınıfın girişinde yakaladım. Koridordayız. Sınıfta az kişi var. Bizi göremedikleri noktadayız.
Kendim de unutamıyorum olayı çünkü öyle bir güç beklemiyordum. Nasıl bir öfkeyle kavradıysam sol elimle yakasından tuttuğum gibi havaya kaldırdım elemanı. Çelimsiz zayıf biri zaten. Ayakları yerden kesildi. Sağ elimi de kaldırdım çakmak üzereyim. Sadece bir kere vursam duvardan ancak kazıyarak alırlar onu.
Dehşet içinde zavallı. " Vurma ben senin intikamını aldım. O senle dalga geçmiş diye yaptım. Ben de onla dalga geçtim" diye yalvarmaya başladı bu sefer de.
Baktım. Karşımda erkek olsa da karşılık verse ciddi döverim ama özürlü- engelli birini dövmek gibi geldi bana o anda. Sadece tiksindim zavallığından. " Benim için bundan sonra zavallı bir böceksin. Bir daha yoluma çıkarsan seni ezerim" dedim. "Vallaha çıkmayacağım" filan dedi. Bıraktım.
----
Geçen yıl evi tadilat yaptırıyorum. Kendimde yapabilecek olsam da bırak bu sefer başkaları yorulsun senin yerine dedim. Ustalar çağırdım ayrı ayrı günlerde fayans parke vs yaptırıyorum.
Parkeci standart uyuz bir tip. Benden biraz küçüktür yaşça. Saç sakal üst baş perişan. Belli cahil de biri. Yine de çalışırken dereden tepeden konuşuyoruz. Adam onca cehaletiyle " İki şey var ustam" dedi. Kaba konuşmadı da eliyle bir para sayma işareti yaptı... bir de kadın cinsel organı işareti..
" Erkek milletinin bu ikisi için düşmeyeceği alçaklık, girmeyeceği kılık, yapmayacağı pislik yoktur. Ben de pisliğimdir. İnsanlar böyle, artık bu durumu kabul ettim. Bu yüzden ben kendim dahil kimseye güvenmiyorum" dedi.
" Kime ne anlatıyorsun hacım, sanki biz görmedik mi" demedim tabii. İlk örnekte psikolojisini düzeltiyim de harcanıp gitmesin diye onca zaman uğraştığım, sokakta kalmış köpeği evime götürüyorum, yedirip içirip yatırıyorum. Üstünden gün geçmeden anında hoşlandığım hatuna yavşıyor.
Bir alt metinde... evet. Gerçekten bu dünyada kime iyilik etmişsem iyiliğimle orantılı biçimde büyük bir kötülük görmüşümdür. Yani birine çok büyük bir iyilik ediyim o çok büyük kötülük eder. Az iyilik etmiş oluyum az kötülük eder. Hiç bir iyiliğim dokunmamışsa durum nötrdür. Yüzde elli yüzde elli şans.
Neden böyle bilmiyorum ama herhalde doğanın dengesine müdahale etmemden dolayı böyle. Hapishaneye yada tımarhaneye düşmesi gereken düşmeli. Ölmesi gereken ölmeli. Acı çekmesi gereken çekmeli. Bu doğal dengeyi ben bozunca bütün negatif enerji bana yönelmiş oluyor. Ama.... anlatmak istediğim konu bu iyilik kötülük dengesi değildi.
İnsanlara güvenmek meselesi.
Aşk meşk dünyasında bir erkeğin bir erkeğe güvenmesi mümkün müdür?
Asla! Mümkün değil. Bütün ideolojik sıfatların bağlayıcılığı dahil, yani o erkek filanca tarikatın içinde süper ahlaklı müslüman bilinsin, süper ahlaklı ülküdaş yada komünist bir yoldaş olsun... Sonuç itibariyle benim için yine de güvenilemez biridir.
Cahil parkecinin eliyle tarif ettiği şeyleri ismiyle anarsak para yada seks için değişmeyecek, hainleşmeyecek, ilkeli davranmaya devam edebilecek erkek sayısı binde birdir.
Kim kendini o istisna binde birin içinde sayıyor?
---
Bu yazıyı biraz da tumblr arkelojisi için yazdım.
Bir insan kimseye zaten güvenmiyorsa aldatılması ihanete uğraması vs mümkün mü?
Zaten güvenmiyor ki ihanete uğrasın adam.
----
Gençlikte üzülmek istemiyorsa bu dünyada güvenin lüks bir şey olduğunu göz ününde tutmalı.
Bence zaten öyle bir çağdan geçiyoruz ki, güvenmek gerekmiyor. Varolan durum insanı mutlu ediyorsa ediyor. Ondan ötesini beklemek lüks işte.
0 notes
thekingoftheego · 8 months
Text
Lanetli günlerden sonra aylar ve yıllar geçirmekmiş kader denilen. Çekilen acıların haddi hesabı olmadan sessizliğe alışıp susmakmış her şey. Herkes hayata devam ederken sen etmeyenlerin peşinde canlı olarak kalmaya çalışıyorsun-yapma-bırak aksın zaman, bırak gidenler gitsin, bırak biraz üstünden geçsin dalgalar karşısında dimdik ayakta durmak zorunda değilsin. Bırak ki biraz rahatla,nefes al , duygularını gör ve hayata bak. Yaşadığın hayata bak. Gidenler gitsin,hatıraları yaşat sadece. Döktüğün gözyaşını görmemeleri için herkesten ayrılma, insanlar olsun etrafında seni daha iyi hissettirmek için uğraşan,seni düşünen,senin için her şeyi yapabilecek insanlar olsun. Altında kaldığın sorumluluklar sana ait değildi bırak ipleri bırak yıkılsın her şey ama tutmaya çalışma,çekme acısını daha fazla her şeyin. Yorgunluğun gözlerinden okunuyor,ruhundaki gittikçe açılan o büyük boşluk yok ediyor seni,kendine gel,bırak artık düşünmeyi,bırak artık gidenleri,bırak artık kaybettiğin duygularını,benliğini,sorumluluklarını,yüklerini,dertlerini,kederini… Bırak ki kendini bul eskiye dön. Bırak ki hatırla o güzel zamanları ,o nefes aldığın sokakları,o ilkleri yaşadığın yerleri,bırak ki dön eskiye.
Derdim herhalde şu an kendimle konuşuyor olsam.
Zamanın ve olayların aldıklarını,kaybolanları ve kendimde kaybettiklerimi geri getiremiyor oluşum katlanılmaz bir yük. Eskiye dönememek,kalbini unutmak,duygularını kaybetmek veya kaybettiğini sanmak batan güneşin bütün ışığı alışı gibi ruhun tüm ışığını söndürmesi gibi.
Çok uzun zaman oldu,artık güneşin doğması gerek.
MB
0 notes
kendimihissetmiyorum · 9 months
Note
Bana gerçeği söyle dedi bende yalnız bırak kafamı dinleyim söylerim dedim kuzenine yazmıştım seninle tanışmadan önce o da biliyor ama sana söylemeyince bende söylemedim benim kimsenin mutluğunda gözüm olmaz kızın manitası çok uzun sürmez ama djsldksödksldksls senin kuzenin ile aynı masaya oturmam arkadaşta olmam çünkü bir zamanlar aklıma olan oydu diyim mi amına koyım sonra zaten ikisi de instafan beni çıkartır herkes yoluna bakar bu kuzenini de siker böyle birşey var neden bana söylemedin diye
kanka doğruyu söyle gitsin
0 notes
mavigece65 · 10 months
Text
Umut kuşun uçup gidecek bir gün. Ve sen, saatlerce konuşmanın işe yaramadığını anlayacaksın. Cehennem dediğin öldükten sonra günahın bedelini ödediğin yer değil, insanın insanı anlamadığı yerdir. Bir an gelir daha büyük bir cehennem yaşayacaksın.
Bir gece gelir, canın daha çok yanacak, daha çok ağlayacaksın, daha çok yumruklayacaksın kuytu köşesine sindiğin odanın duvarlarını. En dibe düşüp göreceksin, burası son diyeceksin belki de. Geçecek diyerek avutacaksın kendini acılarına rağmen. Bazen geçmez.
En dibin daha da dibi olur. Daha da dibe düşeceksin. Göğüs kafesinde bir sızı hissedeceksin, nefes almakta güçlük çekecek en yakın pencereye koşacaksın, açacaksın sonuna kadar, ilmek ilmek işleyecek soğuk hava ama sen yine de nefes alamayacaksın.
Anlayacaksın sonra, nefes almak için havanın değil bir çift göze ihtiyacın olduğunu.
Uğruna kendini heba ettiğin insanlar beton dökecek üstüne, bir kez daha düşeceksin açılan çukurlara. Teker teker gidecekler seni bırakmam diyenler. Sen yine yanlızlığınla baş başa kalacaksın, uykusuz gecelerinle, avaz avaz bağırıpta içine akıttığın göz yaşların yoldaş olacak umutsuzluğuna.
Gitsinler...
Bazen gitmek daha az acıtır kalmaktan.
Unutacaksın...
Unutup tekrar hatırlayacaksın, tekrar tekrar dağlayacak ve tekrar tekrar iyileştirmeye çalışacaksın yaralarını. Geçmeyecek!
Üstüne gelecek, boğacak seni sığındığın evin.
Üşüyeceksin..
Issız sokaklara atacaksın kendini, koşacaksın ayaklarının seni götürdüğü yere. Bir kez daha nefessiz kalacaksın. İnanacak yeni yalanlara koştuğunu bilmeden, bilsen bile bir umut koşacaksın gücün yettiğince. Bulunduğun her yere, gidenin anılarını da kendinle götüreceksin. Anlayacaksın, kalmanın gitmekten daha zor olduğunu.
Yorulacaksın...
Gücün yetmeyecek, bir veda bile ağır gelir omuzlarına. Gitme demek istersin ama bırak... bırak gitsin.
Herkes gitmek için gelir. Söyleyemediklerin takılacak boğazına, düğümlenecek, yutkunamayacaksın. Aldığın hiç bir darbe, sırtına yediğin hiç bir hançer yakmayacak canını sevdiğinden işittiğin sözler kadar.
Ölüyorum diyeceksin...
Artık yaşam bitti diyeceksin ama yaşayacaksın... Alışacaksın!
1 note · View note