#büyü nasıl işler
Explore tagged Tumblr posts
Text
Yolculuk | 11 - Sora'nın Sürprizi
<Ertesi gün>
Natsume: Senpai.
Tsumugi: Ah, Natsume!
Natsume: Kedicik'ten ses kaynağını sunucuya yüklemesini isteDİM.
Tsumugi: Aa, teşekkürler. Ben de ondan istemeye gidecektim.
Tsumugi: Az çok kendine gelmiş gibisin? Çok sevindim~
Natsume: Dün de bir sorunum yokTU, ama Sora benim için o kadar endişelendi ki yanından ayrılamaDIM. Sanki gitmemem için yalvarıYORDU.
Tsumugi: Ahaha, geçen gün az daha bayılacağın için korkmuş olmalı.
Natsume: HmM~... AcaBA...
Tsumugi: Hm? Aklına takılan bir şey mi var?
Natsume: Endişelendiğini biliyorum amA... Sanki gözaltında gibiyDİM. Odadan çıkmama izin vermiyor gibi davranıYORDU...
Natsume: NeySE, fazla düşünüyor olmalıYIM...
Tsumugi: Aa~...
Natsume: HmM? "Aa" derKEN? Yoksa olan bitenden haberin var MI, Senpai?
Tsumugi: (Natsume geminin etrafında hazırladıklarımızı görseydi sorun olurdu... Sora bu yüzden dikkatli davrandı sanırım.)
Tsumugi: Yok~ Ben de bilmiyorum!
Natsume: ......
Tsumugi: Hadi ama. Bakma bana öyle~ Kötü bir şey yapmıyoruz.
Tsumugi: Zamanı gelince anlarsın. Sadece bize güven ve sabırlı ol, Natsume.
Natsume: AhH... İkinizin bir işler çevirdiğini biliyorDUM.
Tsumugi: O kadar tepki vermeni gerektiren bir şey değil. Sadece Sora'nın düşünceliği ile hazırladığımız bir mutluluk büyüsü. Endişelenme.
Tsumugi: Sana ayrımcılık yapıyoruz gibi düşünme... Sora seni herkesten daha çok umursuyor, Natsume.
Natsume: Kendini açıklamanın sinsi bir yolu bU. Öyle dediğin için cevabı senden zorla çıkaraMAM, değil Mİ, saçaklı dört göz?
Tsumugi: Yaa~ Keşke Sora olmasa bile benden zorla bilgi çıkarmayı bıraksaydın... Sana da hayır diyemediğimi biliyorsun, Natsume.
Natsume: ...Neyse NE.
────────────────────────────
<Konserin olduğu gün>
Natsume: HmM? Önceden sahneye göz atmışTIM, ama ışıkları açılınca çok daha farklı görünüYOR, değil Mİ?
Sora: HaHa~ Sizce de burada yetişkin atmosferi yok mu~? Sora sersemlemiş hissediyor...
Tsumugi: Hehe. Burası yolcuların alkollü içecek alabileceği bir yer nasıl olsa~
Tsumugi: Senin için ciddi olabilir, Sora, yani bu alkollü atmosferinin seni etkilenmesine izin verme, olur mu?
Sora: Tamam! Sora dikkatli olacak!
Tsumugi: Hehe, doğru! Ben de sana destek olurum!
Sora & Tsumugi: ......(Birbirine bakıp işaret verirler)
Natsume: (OffF. Bunu Sora için yaptığımı biliYORUM, ama hiç hoşuma gitmiYOR. Şu süprizi ne zaman öğreneceĞİM?)
Natsume: TamamDIR, başlayalım MI?
Natsume: 𝐵𝑢 𝑔𝑒𝑐𝑒 𝑆𝑤𝑖𝑡𝑐ℎ, 𝑏𝑢̈𝑦𝑢̈ 𝑘𝑢𝑙𝑙𝑎𝑛𝑎𝑟𝑎𝑘 𝑢̈𝑠𝑡𝑢̈𝑛𝑢̈𝑧𝑒 𝑎𝑦 ı𝑠̧ı𝑔̆ı 𝑦𝑎𝑔̆𝑚𝑢𝑟𝑢 𝑦𝑎𝑔̆𝑑ı𝑟𝑎𝑐𝑎𝑘—
Natsume: "♪~♪~♪~"
Tsumugi: "♪~♪~"
Tsumugi: (Böyle bir yerde şarkı söyleyebilmek çok tuhaf hissettiriyor.)
Tsumugi: (Eğer bu işi almasaydık... Eğer Sora bu adaya gelmek istemeseydi... Eğer Natsume'nin neden buraya gelmek istemediğini bilmeseydim...)
Tsumugi: (Bunların bir tanesi bile yaşanmasaydı bu sahnede duruyor olamazdık. Dürüst olmak gerekirse... Hayat birçok ilginç tesadüften ibaret.)
Tsumugi: (Beklenmedik şeylerin kötü olduğunu düşünmesem de, Natsume kızsa bile...)
Tsumugi: (Bu beklenmedik olaylar başımıza gelmeseydi, iyi ya da kötü, Sora ve Natsume'nin farklı yanlarını göremezdim.)
Tsumugi: (Bu, hayatta çok önemli bir şey.)
Tsumugi: (Şimdi... Natsume'nin sevmediği bir şeyi bile hoş bir deneyime dönüştürmenin yolu olduğunu biliyoruz.)
Tsumugi: (Bu yüzden, Natsume. Umarım Sora ile senin için yaptığımız bu "büyüyü" beğenirsin.)
Tsumugi: (Ne derler bilirsin—asıl önemli olan sonuçtur♪)
Sora: "♪~♪~♪~"
Sora: (Sora'nın her günü çok mutlu geçiyor. Tüm yıl boyunca, sonsuza dek, Shisho~ ve Senpai olduğu sürece Sora hep mutlu olacak.)
Sora: (Sora, Shisho~ ve Senpai'nin de böyle hissetmesini istiyor.)
Sora: (Bütün yıl boyunca... Sora, Shisho~'nun bizimle mutlu olmasını istiyor.)
Sora: (Bu yüzden umarım Shisho~ mutlu bir hayat sürer!)
Sora: (Bu dileği gerçekleştirmek için, Sora ve Senpai bir büyü yapacak!)
Natsume: !
Natsume: (Ne...!? Gemi denizin derinliklerine mi battı yokSA!?)
Natsume: (Neler oluYOR? Teknik bir arıza mı yaşanDI...!?)
Natsume: (HmM? Sora ve Senpai hiç panik yapmıyor...)
Natsume: (AhH... AnlaşılDI. Demek hazırladıkları büyü buyDU.)
Sora: (Aynen öyle.)
Sora: (Sora, sıcak olduğunu ve yüzemediğini biliyor, Shisho~, ama lütfen yazdan nefret etme~ Sevmesen bile ikimiz, sihir kullanarak senin eğlenebilece��in bir şey ortaya çıkaracağız!)
Natsume: (HehE. Beni gerçekten hazırlıksız yakaladıLAR, değil Mİ...)
Natsume: (Aslında önceden Kanata abiye neden yüzemese de suyu bu kadar sevdiğini sormuşTUM...)
Natsume: (Bana "Okyanus bir göz alıcı bir mücevher kutusuna benzer, içindeki hazinelere bakmamak yazık olur." demişTİ.)
Natsume: (HakLI. Belki bu görüntüleri göremeyen insanlar öok şey kaçırıyorDUR...)
← Önceki bölüm ◆ Sonraki bölüm →
#ensemble stars#ensemble stars music#enstars#enstars music#natsume sakasaki#tsumugi aoba#sora harukawa
2 notes
·
View notes
Text
7 güzel adamın dergisi "Mavera Dergisi Sempozyumu" tamamlandı
https://pazaryerigundem.com/haber/195144/7-guzel-adamin-dergisi-mavera-dergisi-sempozyumu-tamamlandi/
7 güzel adamın dergisi "Mavera Dergisi Sempozyumu" tamamlandı
Kocaeli’ne bağlı Gölcük Belediyesi tarafından düzenlenen edebiyat sempozyumları serisinin altıncısı olan Mavera Dergisi Sempozyumu’nun kapanışında, 7 Güzel Adam olarak bilinen dergi yazarlarının çocukları, babalarının kendilerine olan bağlılıklarını duygu dolu sözlerle anlattılar.
KOCAELİ (İGFA) – Gölcük Belediyesi tarafından düzenlenen edebiyat sempozyumları serisinin altıncısı olan; 25 kıymetli akademisyen, yazar ve şairin bildiri sunduğu, “Mavera Dergisi Sempozyumu” bugün sunulan bildirilerle tamamlandı. Sempozyumun 7.oturumu, Mavera Dergisi’ni yayınlayan 7 Güzel Adam’dan; Erdem Beyazıt’ın oğlu Ökkeş Beyazıt, Cahit Zarifoğlu’nun kızı Betül Zarifoğlu, Rasim Özdenören’in kızı Merve Özdenören ve Mehmet Akif İnan’ın kızı Banu İnan’ın katılımıyla düzenlendi. Kapanış oturumuna söz alan yazarların çocukları, babalarından duygu dolu sözlerle bahsettiler.
ŞİİRLERİNDEKİ BÜYÜ GİBİ ŞİİR GİBİ BİR BABAYDI
Dr. Hüseyin Yorulmaz’ın başkanlığını yaptığı oturumda babası Cahit Zarifoğlu’na olan hayranlığını anlatan Betül Zarifoğlu, “Babam, erken yaşta vefat ettiği için 10 yaşına kadar babamı tanıma fırsatım oldu. Yazan bir babaya sahip olduğunuzda yıllar sonra da onunla bir bağ kuruyorsunuz. Onunla sohbet ederek, sorularınızın cevaplarını yazılarında bulabiliyorsunuz. Bu anlamda şanslı görüyorum kendimi. Cahit Zarfioğlu şiirlerinde çok hüzünlü bilinir. Benim hatırladığım, kocaman bir gülümsemesi olan çok komik bir baba. Bizim ona garip bir düşkünlüğümüz vardı. Bunu nasıl sağladı bilmiyorum ama şiirindeki büyü gibi belki de evde de şiir gibi bir babaydı” dedi.
PROGRAMIN ADINI DUYUNCA HEYECANLANDIM
Erdem Bayazıt’ın oğlu Ökkeş Bayazıt ise programın adını duyunca heyecanla yola çıktığını söyleyerek, “Böyle bir programın düzenlenmesi beni çok heyecanlandırdı. O yüzden siz değerli akademisyenlere ve programı düzenleyen Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer’e çok teşekkür ediyorum. Babamla anılarımıza gelecek olursak babamın emeklilik döneminde her sene Kahramanmaraş’a giderdik. Yazılarında memleket vurgusuna çok önem verirdi. ‘Bir insan memleketi ve arkadaşları ile bağı kopmuşsa ondan hayır gelmez’ derdi” diye konuştu.
CAHİT AMCAM VEFAT ETTİĞİNDE BABAM AYLARCA GÜLMEDİ
Babası Akif İnan’ın ailesine çok düşkün olduğunu anlatarak sözlerine başlayan kızı Banu İnan, “Babam, ailesine düşkün, cömert ve fedakar bir insandı. O heybeti, karizmatik kişiliğinin yanında sevgiyi verebilen bir insandı. Ben hep şiirle büyüdüm. Şiir yazar, okullarda dereceler alırdım. Babam bizi şiir şölenlerine götürürdü. Ama babalarımız şiirde seviyeyi çok yukarda tuttuğu için daha güzelini yazmaya çalışırken hep geri çekiliyoruz. Bizim şiir hayat biçimimiz oldu. Ama Cahit amcam vefat ettiğinde babam aylarca gülmedi, konuşmadı ve yaşayacak kadar yedi. Birbirlerine kardeş gibi düşkünlerdi” şeklinde konuştu.
İSLAM BAKIŞINI GELECEK NESİLLERE AKTARMAK TEK EN BÜYÜK AMACIYDI
Rasim Özdenören’in çok yumuşak huylu bir insan olduğunu ifade eden kızı Merve Özdenören İlter sözlerini şöyle sürdürdü: “Babamın asıl amacı Müslüman olarak yaşayıp Müslümanca düşünmeyi başarabilmek ve bunu kendisinden sonraki nesillere de aktarabilmekti. Bunu hem Mavera Dergisi aracılığı ile hem edebiyatı hem de bürokrasi alanında bürokratların yetişmesine vesile olarak yaptığına inanıyorum.”
HOŞ BİR SEDA BIRAKMAK GAYRETİYLE YAŞIYORUZ
Mavera Dergisinin müzakere oturumunda söz alan Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, tüm katılımcı akademisyenlere ve salonda yer alan izleyicilere teşekkür etti. Başkan Sezer konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Biz aslında güzel işler yaparak anı aslında bu şekilde geriye hoş bir seda bırakmak gayretiyle yaşıyoruz. Biz yaşadığımız kültürü sözlerle aktarıyoruz. Dolayısıyla edebiyat asla görmezden gelinemeyecek, yadsınamayacak, en önemli aktarım aracı. Mavera dergisi zamanında en fazla satıldığı dönemde maksimum satıldığı sayı 10.000’dir ama Türk kültürüne, edebiyatına katkısı o rakamlarla ölçülmeyecek düzeydedir. Bizim yaptığımız sempozyumların da edebiyat dünyamıza sağlayacağı katkılar dolayısıyla çok büyüktür.”
TÜRK EDEBİYATINA SUNULAN KATKI İÇİN TEŞEKKÜR ETTİLER
Sempozyumun ardından Başkan Sezer, tüm akademisyenlere sempozyumun anısına hazırlanan hediyeler ile teşekkür etti. Akademisyen ve yazarlar ise 6 sempozyum ile Türk edebiyatına sağladığı katkılar için Başkan Sezer’e teşekkür ettiler.
0 notes
Text
Aşk ve Bağlama Tılsımları
Aşk ve Bağlama Tılsımları
Aşk ve bağlama tılsımları fazlasıyla tesirli olduğundan sabır isteyen bir işlemdir. Bu işlemlerin yapılması sonucu kişiler birbirine aşık olup bağlanmaktadır. Hatta oluşan bağların daha sıkı olması için de bu işlemler kullanılır. Aşk tılsımı yapılan kişi hiç beklemediği bir anda aşık olacaktır. Duygularınıza karşılık beklediğiniz ve alamadığınız durumlarda bu tılsımlar sayesinde karşılık alabileceksiniz. Evli olan birçok çiftin ihtiyaç duyduğu işlemlerden biri de bağlama tılsımlarıdır. Bu tılsımlar çiftlerin birbirine bağlanmasını, sadık kalmasını ve daha huzurlu olmasını sağlayacaktır. Bu yüzden özellikle bu gibi işlemler tercih edilmektedir. İşlemlerin tesirli olmasından ziyade kimler tarafından yapıldığı da önemlidir. İşin ehli kişilere yaptırmanızda fayda var.
Aşk ve Bağlama Tılsımları Aşk ve Bağlama Tılsımları Nasıl Yapılmaktadır? Aşk ve bağlama tılsımları nasıl yapıldığı konusu yapan kişi tarafından değişiklik gösterebilir. Bir büyünün birden fazla yapılış biçimi vardır. Bunun nedeni büyülere olan ilgi ile büyülerin daha fazla zemin kazanıp gelişmesidir. Bağlama tılsımları genellikle kişilerin saçları ve kağıtlar ile yapılmaktadır. Fakat istenildiği taktirde farklı materyaller de kullanılabilmektedir. Örneğin aşk tılsımı yapılırken birçok kişi malzeme seçimini hocaların inisiyatifine bırakmıştır. Resim ve kişisel eşyalar ile de bu tılsımların yapılma olasılığı vardır. Bu tılsımları yaptırmaya karar verdiyseniz yaptıracağınız kişiden detaylı bir şekilde bilgi alabilirsiniz. Bu konularda ne kadar bilgi sahibi olursanız vereceğiniz karardan o kadar emin olursunuz. Aşk ve bağlama Tılsımlarını Kimler Yapar? Büyülere olan ilginin artması ile birlikte yapan kişilerin de çoğaldığı görülmektedir. Büyü yapmak isteyen herkes büyüleri doğru bir şekilde yapamaz. Bu işler oldukça ilim istemektedir. Ayrıca bilgisi olmayan kişiler için de tehlikelidir. Bu yüzden bu işin ehli olan kişilere yaptırılması en iyisidir. Medyum, hoca, büyücü ve sihirbaz gibi özel yetenekleri olan kişiler bu tür büyüleri yapabilmektedir. Aşk ve bağlama tılsımları kendi kendinize yapacağınız kadar basit işlemler değildir. Sizlere zarar verebilme riski taşır. Bu yüzden özellikle doğru bir hoca ile bu işlemleri gereğine uygun yapmalısınız. Yapım aşamasında birtakım dualar edilir ve büyüler yapılmaya başlanır. Sadece ilme sahip kişiler bu büyüleri doğru yapabilir. Read the full article
#AşkveBağlamaTılsımları#AşkveBağlamaTılsımlarıNasılYapılmaktadır?#AşkvebağlamaTılsımlarınıKimlerYapar?
0 notes
Text
11 Düğüm Büyüsü Nedir?
11 Düğüm Büyüsü Nedir?
11 Düğüm Büyüsü Nedir? 11 Düğüm Büyüsü Nedir? insanların niyetlerini etkilemek için yapılan bir büyü türüdür. Bu büyü, bir kişinin başına gelen kötü şeyleri tersine çevirmek için yapılabileceği gibi, aynı zamanda bir kişinin hayatında yeni bir başlangıç yapması için de kullanılabilir. Genellikle bir aşk büyüsü olarak bilinse de, aslında aşkın yanı sıra para, iş, sağlık gibi konularda da yapılabilmektedir. Bir 11 düğüm büyüsü yapmak için bazı malzemelere ihtiyacınız olabilir. Bu malzemeler arasında mum, ip, fotoğraf, kağıt ve kalem gibi şeyler yer alabilir. Büyüyü yapan kişi, bu malzemeleri kullanarak bir ritüel yapar ve niyetini dile getirir. Büyünün etkili olması için inanç ve sabır çok önemlidir. - Büyü etkili midir? - Büyü kimler tarafından yapılabilir? - Büyü nasıl bozulur? 11 düğüm büyüsü, yapılan ritüelin gücüne ve büyüyü yapan kişinin niyetine göre etkili olabilir. Ancak, bu tarz büyülerin etkisinin ne kadar süreceği bilinmemektedir. Ayrıca, büyü yapmak herkesin yapabileceği bir şey değildir. Büyü yapmanın belirli bir bilgi ve tecrübe gerektirdiği düşünülmektedir. Büyünün etkisinden kurtulmak isteyenler genellikle büyü bozma ritüellerine başvurur. Büyünün bozulması için uzman bir medyumdan yardım almak her zaman daha etkili olabilir. Ancak bazı insanlar, bu konuda kendi yöntemlerini kullanarak da başarılı sonuçlar elde edebilirler. Özetle, 11 düğüm büyüsü, insanların niyetlerini etkilemek için yapılan bir ritüeldir. Etkisi kişiden kişiye farklılık gösterebilir ve büyü yapmak herkesin yapabileceği bir iş değildir. Büyüden kurtulmak isteyenler için etkili bozma yöntemleri mevcuttur.
11 Düğüm Büyüsü Bozma
11 Düğüm Büyüsü Bozma tarihin en eski büyü işlemlerinden biridir ve kökleri Ortaçağ'a kadar uzanmaktadır. İster bu büyüyü yaptıran kişi olun, ister bu büyünün etkisi altında kalan kişi; bu durumdan kurtulmanın yollarını ararsınız. Bu nedenle, düğüm büyüsü bozma işlemi de son derece önemlidir. Düğüm büyüsü bozma işlemi, öncesinde kişinin büyü etkisi altında olduğuna dair belirtilerini iyi bir şekilde gözlemlemek gerekmektedir. Kişide aniden görülen sağlık sorunları, aralıksız olarak yaşanan şansız olaylar, başarısız işler, ani para kaybı veya ilgisizlik gibi sebeplerle ortaya çıkan sorunlar düğüm büyüsü etkisi altında olunduğunu gösterebilir. Böyle durumlarda kişi, mutlaka düğüm büyüsü bozma işlemini yaptırmalıdır. Ancak, düğüm büyüsü bozma işlemi yapılırken, dikkatli davranılması gerekmektedir. Bu işlemi, güvenilir, profesyonel bir medyum veya hoca yapmalıdır. Aksi takdirde, büyünün etkisi daha da artabilir. Düğüm büyüsü bozma işlemi, öncelikle işlemi öğrenen, tecrübeli bir medyum tarafından yapılmalıdır. Burada kullanılan malzemeler de son derece önemlidir. Medyum, bu işlemin yapılabilmesi için gerekli olan özel malzemeleri temin etmelidir. Bu malzemeler, söz konusu büyü ile alakalı olabilir. Düğüm büyüsü bozma işlemi, zaman alabilecek bir işlem olabilir. Bu işlem, büyünün etkisinin ne kadar kuvvetli olduğuna, hangi malzemeler kullanıldığına ve kaç düğüm yapıldığına bağlı olarak değişebilir. Ancak, düğüm büyüsü etkisi altında kalan kişi için uzun süreli olumsuz bir etki yaratabileceğinden, işlem ne kadar uzun sürerse sürsün, mutlaka sonuçlandırılmalıdır.
11 Düğüm Büyüsü Deneyenler
11 Düğüm Büyüsü Deneyenler, büyü konusuna ilgi duyanların oldukça merak ettiği bir konudur. Bu tür büyüler genellikle kişiler arasında ayrılık yaratmak, bağları kırmak veya kontrol etmek amacıyla yapılmaktadır. Ancak, bu tür büyülerin son derece tehlikeli olduğu ve büyüden yapılan kişilerin çok ciddi risklerle karşı karşıya kalabileceği unutulmamalıdır. - Birçok kişi, 11 düğüm büyüsünü yapmadan önce, bu tür büyülerin etkileri konusunda detaylı bilgi sahibi olmalıdır. Bu büyü türünün, hedeflenen kişinin hayatını tamamen mahvetmek için kullanılabileceği bilinmektedir. - 11 düğüm büyüsünün etkileri arasında; fiziksel ve zihinsel yorgunluk, sürekli ağlama nöbetleri, uyku bozuklukları, depresyon ve hatta intihar düşünceleri yer alabilir. Bu nedenle, 11 düğüm büyüsü konusunda bilgi sahibi olmak son derece önemlidir. - 11 düğüm büyüsü, yalnızca uzman kişiler tarafından yapılmalıdır. Aksi takdirde, büyü yapan kişilerin de büyüden etkilenebileceği ve büyünün kendilerine de zarar verebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, bu tür büyülerden uzak durmanız tavsiye edilir. 11 Düğüm Büyüsü Nedir? 11 Düğüm Büyüsü Hangi Amaçlarla Yapılır? 11 düğüm büyüsü, hedeflenen kişinin hayatını mahvetmek amacıyla yapılan bir büyü türüdür. 11 düğüm büyüsü, kişiler arasında ayrılık yaratmak, bağları kırmak veya kontrol etmek amacıyla yapılabilir. 11 düğüm büyüsü, son derece tehlikeli bir büyü türüdür. Bu nedenle, bu tür büyülerden uzak durmak en doğru tercih olacaktır. Ancak, eğer bu tür bir büyüye maruz kaldıysanız, mutlaka uzman bir medyumla görüşmeniz ve büyüyü bozdurmanız önerilir.
11 Düğüm Büyüsü Etkileri
Düğüm büyüsü, insanların hayatına yönelik olumsuz etkiler yaratan bir gizli büyü türüdür. Aslında efsanelere ve masallara konu olan düğüm büyüsü, günümüzde de yapılmakta ve kişilerin hayatında ciddi etkiler oluşturmaktadır. Düğüm büyüsü, bir kişinin özel hayatını, aile ilişkilerini, iş hayatını veya sosyal yaşamını bozmaya yöneliktir. Bu nedenle yapılan büyünün etkileri oldukça ciddidir. Büyünün yapıldığı hedef kişi, iş hayatında başarısız olabilir, sosyal yaşantısında problemler yaşayabilir veya sağlık problemleriyle karşı karşıya kalabilir. 11 Düğüm Büyüsü Etkileri - Düğüm büyüsü, kişinin bir anda hayatının kararmasına neden olur. - Büyü yapılan kişi, iş hayatında başarısızlık yaşayabilir ve maddi anlamda zorluklarla karşı karşıya kalabilir. - Kişinin sosyal çevresiyle olan ilişkileri bozulabilir ve yalnız kalmaya başlayabilir. Kategori Özellikleri Duygusal Etkiler Bunalım, depresyon, kaygı, panik atak Fiziksel Etkiler Uyku problemi, yemek yeme bozukluğu, cilt problemleri, kronik yorgunluk 11 Düğüm Büyüsü Etkileri Düğüm büyüsü, yapıldığı kişinin hayatında olumsuz yönde derin izler bırakabilmektedir. Bu nedenle, büyünün varlığı fark edildiğinde hemen bozulması gerekmektedir. Bozulmayan büyü, zamanla etkisini artırarak büyük sıkıntılara neden olabilir. Bozulması içinse, bir medyum yardımı alınması gerekmektedir. Medyumlar, yılların verdiği birikimle büyüyü çözmekte ve kişinin yaşamını tehdit eden bu durumu ortadan kaldırmaktadır. İlk belirtilerinde hemen müdahale edilmesi gereken bu büyünün etkilerine karşı dikkatli ve özenli olunması gerekmektedir.
11 Düğüm Büyüsü Hangi Amaçlarla Yapılır?
11 Düğüm Büyüsü, birçok amaç için kullanılabilir. Sadece olumlu niyetli insanlar tarafından kullanılması tavsiye edilir. - Birine âşık olmak: Bir kişi, birine âşık olmak istediğinde, bir düğüm büyüsü uygulayabilir. Bu büyü, kişinin sevdikleriyle daha sık görüşmesini sağlayabilir ve aşkı arttırabilir. - Evlilik amaçları: Evlilik hayalleri kuran çiftler, düğüm büyüsü yaparak birbirlerine daha çok bağlanabilirler. Bu büyü, çiftin evlilik yolunda birbirlerine daha uyumlu olmalarını sağlayabilir. - Hayatta başarı: Düğüm büyüsü, başarı ve zenginlik için de kullanılabilir. Bu büyü, kişinin çevresindeki olumlu enerjileri hareket ettirerek, iş hayatında daha başarılı olmasını sağlayabilir. Bu amaçlardan başka düğüm büyüsü, özellikle olumsuz niyetlerle kullanılmamalıdır. Örneğin, düşmanlıkların bir tarafından diğerine zarar vermek gibi. Bu sebeple, bu tür büyülerin kullanımı dikkatli olunmalıdır. Olumlu Amaçlar Olumsuz Amaçlar Birine âşık olmak Birine zarar vermek Evlilik hayalleri Bölücülük yapmak Başarı ve zenginlik Öfke kontrolü
11 Düğüm Büyüsü Hangi Malzemeler Kullanılır?
11 düğüm büyüsü, insanların hayatlarına doğrudan müdahale edebilen bir tür büyüdür. Bu tür büyülerde, kullanılan malzemeler önemli bir rol oynar. Olumsuz enerjileri emerek kişinin hayatına müdahale etme amacı taşıyan bu büyüler için genellikle negatif enerjilerden oluşan malzemeler kullanılır. Bu malzemelerin başında ise muska kağıdı, siyah mum, kara ip, tüy ya da benzeri materyaller yer alır. - Muska kağıdı: Büyülerin olmazsa olmaz malzemelerinden biri de muska kağıdıdır. Bu kağıdın özellikleri büyüyü yapacak kişinin niyetine göre değişir. - Siyah mum: Siyah mum olumsuz enerjileri emme özelliği nedeniyle 11 düğüm büyüsünde yaygın bir şekilde kullanılır. - Kara ip: Kara ip, büyünün yapımında kullanılan temel malzemelerden biridir. Büyüyü yapacak kişi, kara ipi çeşitli şekillerde bağlayarak farklı sonuçlar elde edebilir. Bu malzemelerin yanı sıra tüy ya da benzeri materyaller de 11 düğüm büyüsünde yaygın olarak kullanılır. Büyüyü yapacak kişinin niyetine göre bu malzemeler farklılık gösterse de, büyünün amacına ulaşması için kullanılan malzemelerin olumsuz enerjileri emebilmesi önemlidir. Ancak, bu tür büyü işlemleri son derece tehlikeli ve etkileri olumsuz olabilen işlemlerdir. Bu nedenle, kişilerin bu tür işlemleri yapmaktan kaçınmaları ve profesyonel destek almaları önerilir. 11 Düğüm Büyüsü Kimler Yapabilir? 11 Düğüm Büyüsü Nedir? 11 Düğüm Büyüsü, insanların birbirine olan iyi niyetlerini ve sevgilerini artırmak için kullanılan bir büyüdür. Bu büyüde, 11 adet düğüm kullanılmaktadır. Her bir düğüm, yapılan niyetin gücünü temsil etmektedir. Bu nedenle, büyünün yapılması ve etkili olması için kişinin inançlı olması gerekmektedir. 11 Düğüm Büyüsü Hangi Amaçlarla Yapılır? Birçok farklı amaç için kullanılabilen 11 Düğüm Büyüsü, genellikle sevgi ve ilişki konularında tercih edilir. İlişkisi kötü giden çiftler ya da sevdikleriyle arasında sorun yaşayan kişiler, bu büyüyü yaparak aralarındaki bağı güçlendirebilir ve sevgilerini artırabilirler. Ayrıca, iş hayatında da kullanılan bu büyü, iş arkadaşları arasındaki ilişkileri güçlendirebilir. 11 Düğüm Büyüsü Kimler Yapabilir? 11 Düğüm Büyüsü yapmak için özel bir yeteneğe ya da bilgiye sahip olmanıza gerek yoktur. Herhangi bir kişi, doğru uygulama yöntemleriyle bu büyüyü yapabilir. Ancak, yapılacak olan her büyü gibi, bu büyü de olumlu niyetlerle yapılmalı ve kişilerin özgür iradelerine zarar vermemelidir. Aksi takdirde, size karşı negatif enerjiler oluşabilir. Büyüler ile ilgili yazılarıma da göz atabilirsiniz. Read the full article
0 notes
Link
Geri getirme büyüsü nedir diyorsanız cevabı için linke tıklayabilirsiniz. Hocamızın sitesinde numarasını da bulabilirsiniz. En doğru medyum seçimi olan Saddam Ali Hoca sizi de memnun edecektir.
#giden sevgiliyi geri getirme#uzman medyum#medyum büyüler#gizemli büyüler#büyü nasıl işler#güvenilir medyum#bağlama büyüsü#aşık etme büyüsü#papaz büyüsü
0 notes
Text
Şubat 2021
Çocukluğum, Maksim Gorki
Maksim Gorki’nin kendi hayatını anlattığı eserlerinin ilki Çocukluğum. Üç kitabın içinde en sevdiğim eseri bu oldu. Hem çocukluk yıllarını anlatması, hem de oldukça ilgi çekici olduğunu düşündüğüm ninesinin ve dedesinin daha çok yer alması etkiledi bu durumu. Gorki’nin hayatı oldukça renkli karakterlere sahne olmuş. Bazıları çok acıtmış ama bazıları da ilham olmuş, yol açmış ona. Ailesi de bu karakterlerin başında geliyor. Babasını küçük yaşta kaybetmiş, annesi ise yeni evlilik yaparak onu ninesinin yanında bırakmış ve sonra hayatını kaybetmiş. Annesi ölünce dedesi var git, hayatın içine karış diyerek ilk kitabı noktalıyor.
“Hasta yattığım o birkaç günün, hayatımda önemi büyük oldu. O günler içinde büyüyüverdim sanki, özel birtakım duygular gelişti içimde. O günden sonra tedirgin edici bir dikkat gelişti bende insanlara karşı; benimle ilgili olsun olmasın her türlü acı, aşağılama karşısında duyarsız kalamıyordum, sanki yüreğimin derisi soyuluyordu.”
“Çocukluğumda bir kovan gibi görürdüm kendimi: Basit, sıradan insanlar, hayat üzerine bilgilerinin, düşüncelerinin balını arılar gibi kovanıma taşır, sunabildikleri ne varsa ruhumu zenginleştirmek üzere getirip cömertçe sunardı. Bal her zaman temiz olmazdı, hatta çoğu kez acı olurdu. Ama her bilgi, yine de baldı!”
Siyasal Kavramı, Carl Schmitt
Şimdi size oldukça gereksiz bir bilgi: eser sahibinin boyu 1.59muş. Ailesinde ilk defa üniversite okuyan yoksul biriymiş. Belli bir dile ve alana sıkışıp kalmamış (belli bir alanda çalışmak kötü bir şeymiş gibi neden sıkışmak fiilini kullanırız acaba) ve birçok düşünürü etkilemiş biri. Kitaba gelirsek Schmitt’in nazi sempatizanı, destekçisi olmasından mütevellit akademide görmezden gelinmek istenen, kötü şöhreti olan bir eser. Ama bu önemini etkilemiyor. Carl Schmitt siyasal olanı dost ve düşman ayrımından yapıyor. Bu ayrımı yapabilen kişinin ise egemen olduğuna hükmediyor. Hatta dostunu ve düşmanını seçemeyen halkların zayıf olduğunu ve yok olmaya mahkum olduklarını söylüyor. Liberalleri ve onların ileri sürdüğü fikirleri oldukça eleştirmiş. Onların arzu ettiği gerçekliğin siyasetin olmadığı bir durum olduğunu söylüyor. Ve siyaseti her şeyin üstüne koyuyor. Yıl bitmeden tekrar okumayı düşünüyorum.
“Demokrasi, yani binlerce değişik kaynaktan beslenen, destekleyicilerinin ait olduğu sosyal sınıfa göre çok büyük farklılıklar gösteren dünya görüşü. Ama bu dünya görüşü bir tek noktada çok tutarlıdır ki, o da devletin bireyler üzerindeki iktidarının hiçbir zaman olması gerektiği kadar büyük olamayacağıdır. Bunun sonucunda demokrasi, devletle toplum arasındaki sınırları ortadan kaldırır; toplumun muhtemelen yapmayacağı şeyleri devlete havale eder; buna karşılık her şeyi sürekli biçimde tartışmaya aşık ve hareket halinde tutmak ister; nihayet belirli sosyal sınıflara çalışma ve yaşamını kazanma hakkı tanır.” (Jacob Burckhardt)
“Eğer devlet içinde örgütlenmiş partiler, üyelerine devletin sağlayabildiği en daha çok güvenlik sağlayabilecek konumdaysa, devlet en iyi ihtimalle bu partilerin bir eklentisi olabilir ve her bir yurttaş da kime itaat edeceğini bilir.”
“Eskiden olduğu gibi bugün de siyaset kaderimizdir; değişen ise, ekonominin de siyasal bir unsura dönüşmüş olması, dolayısıyla kaderimiz haline gelmesidir.”
Ekmeğimi Kazanırken, Maksim Gorki
Dedesinin var git insanların arasına karış dediği yerden başlıyor kitap. Ninesinin evi yok artık. Arada dönüyor ama artık kendi durumları da çok kötü olan dedesinin yanında barınamıyor. Çalışması gerek. Gittiği her yerde seviliyor (insanlara kitap okuyor, ninesinden öğrendiği hikayeleri anlatıyor) ancak kötülüğü amaç haline getirmiş insanlar ve şartlar yüzünden çok kalamıyor. Bambaşka işler yapıyor.
Gorki’ye dair beni hayrete düşüren üç şey var. Kitap okumaya olan aşkı (örneğin kaldığı evlerden birinde kitap okuduğu için çok ağır dayak yediği oluyor), çalışkanlığı ve kadınlara olan bakışı. Erkeklerin kadınlar hakkında konuşmalarını ve davranışlarını çok yadırgıyor. Onlar öyle söyledikçe annesine ve ninesine yürekten bağlı olan küçük Aleksi anlam veremiyor. Diğerleri gibi davranmıyor bu yüzden.
“Çekip başka yerlere gitme isteği yükseliyor içimden, yüreğimi sıkıştıran bir istek bu; daha az uyunan, çekişmelerin, kavgaların daha az olduğu, yerli yersiz şikayetlerle Tanrısı rahatsız edilmeyen, insanların bu denli sert, acımasız değer yargılarıyla kalplerinin bu denli sık kırılmadığı bir yerlere...”
“Hayat, büyük bir inatla ve inanılmaz bir kalabalıkla ruhumun en güzel harflerini silip onların yerine alay eder gibi son derece saçma, gereksiz, bayağı birtakım şeyler yerleştiriyordu. Onun bu baskısına inatla, öfkeyle karşı duruyordum. Ben de herkesle aynı ırmakta yüzüyordum. Ama hem ırmağın suyu bana daha soğuk geliyordu, hem de ben herkes kadar kolay duramıyordum suyun üstünde. Zaman zaman, hatta, suyun derinlerine gömülüyormuşum gibi geliyordu.”
Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu, Haldun Taner
İçinde iki öyküyü sevdim. Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu ve Fasarya. Atatürk’ün Galatasaray Lisesini ziyaretini anlatan bir öykü de var içinde. Eski İstanbul’u okumak ve eski kelimeleri görmek açısından güzel bir eser. Özellikle bildiğim kadarıyla Şişhane çevresini çok severim. O yüzden o öykü ayrı bir keyif verdi bana :)
Benim Üniversitelerim, Maksim Gorki
Üçlemenin son kitabı. Bu kitabı diğer ikisine kıyasla daha az sevdim. Gorki burada siyasetin içine girmeye başlıyor diyebiliriz. Üniversiteyi okuyabilme hayaliyle Kazan’a gidiyor ama bu gerçekleşmiyor. Hatta bir yerde üniversiteye gidebileceğini ama hafta sonu dayak yiyebileceği söylense yine de üniversiteye zevkle gideceğini söylüyor. İnsan çok üzülüyor böyle okuyunca. Kitabın ortalarına doğru başarısız bir intihar girişiminde bulunuyor. Zaten kitabı okurken insan bu negatifliğin ortasında nasıl hayatta kalabiliyor diye şaşırıyor. Üstelik kendi hataları yüzünden kötü durumda değil. Bu ruh hali kitabı da etkilemiş olacak ki diğerleri gibi değildi.
“Doğrudan gözlemcisi olduğum hiçbir şeyin insanlara merhamet duygusuyla bir ilgisi yoktu; gördüğüm, yaşadığım her şey hemen tümüyle bu duyguya yabancıydı. Önümde göz alabildiğine açılan hayat, bitmez tükenmez düşmanlıklar, acımasızlıklar, beş para etmez şeylere sahip olma uğruna verilen bitmez tükenmez kirli savaşlarla doluydu. Bense yalnızca kitap peşindeydim, kitap dışında hiçbir şey umurumda değildi.”
Beşinci Çocuk, Doris Lessing
Elimdeki kitaplara pek başlamak istemiyordum, e kitaplara göz atarken daha önce Rosemary’s Baby filminin atmosferine benzetilen bu kitaba denk geldim. Filmi izlemiş, sevmiş biri olarak öncelikle çok da benzerlik olmadığını söyleyebilirim. Harriet ve David, mutlu bir yuva hayali içinde olan genç çiftimiz. Beşinci çocuklarına kadar her şey yolunda, tam da hayal ettikleri gibi gidiyor ama beşinci çocukla büyü bozuluyor. Anne figürü oldukça sevimsiz biri lakin çocuğunun olağanın dışında olmasında bir payı var mı emin değilim. İnsanlar böyle durumlarda sürekli anneyi suçlarlar, kitapta da bunu görüyoruz. Benim suçlu olduğunu düşündüğüm nokta beşinci çocuğu uğruna diğer dört çocuğunu evden uzaklaştırması. Onu koruma içgüdüsü, diğerlerinin yatılı okula gitmelerine, evden olabildiğince uzaklaşmalarına neden oluyor. Anneler diğer çocuklarını yok etme pahasına sorunlu çocuklarından neden vazgeçemez insan anlamıyor.
Bir Aradayız Hepsi Bu, Anna Gavalda
Kitabın adını çok zaman önce film uyarlamasını izledikten sonra duymuştum. O zaman bakmıştım ama baskısı yoktu. Ara ara canım sıkıldığında tekrar izlediğim birkaç filmden biri. Geçen ay yine öyle bir dönemde izleyince nadir kitaba bakayım dedim. Orada da oldukça uygun bir fiyata görünce aldım. Başta film daha güzel gibi geldi ama ilerledikçe filmde olmayan birçok güzel anı barındırdığını gördüm. Hayatın şımartmadığı üç enteresan karakterimizin, Paris’te miras kavgaları sonuçlanıncaya kadar barındıkları tarihi bir evde hayata tutunmalarını, bir aile olmalarını okuyoruz. Büyük olaylar ya da mutluluklar yok. Sıradan insanların hikayesi. Böyle hikayeleri çok seviyorum. İçinde yaşamak istediğim kitaplardan biri oldu. Camille ve Philou ile arkadaş olmayı çok isterdim.
“Sen daha doğmadan hayatının sıradan bir şey olacağı çoktan belirlenmişti, öyleyse neden şimdi değişsin? Ne sanıyordun? Ona tüm yüreğinle bağlandığın için, onunla kibar olduğun için bu iyi cepte keklik mi sanıyordun, mutluluk... Ne acınası durum...”
15 notes
·
View notes
Text
Heavenly Blessing – 162. Bölüm
Mega // Drive // Wattpad
Bölüm 162: Bu Yeşim Atılan Bir Tuğla Olmayı Reddediyor
Zapt edebilmek için öne atılan düşük seviyeli mensuplar Quan Yi Zhen’in yumruklarına hiç karşı koyamıyorlardı ve hepsi bir anda yok olmuşlardı. İşlerin ciddi bir hal aldığını gören Feng Xin, Pei Su ve Lan Qian Qui aynı anda zıplayarak Quan Yi Zhen’i çevirdiler, saldırmaya hazırlardı. Yin Yu haykırdı. “ONU BIRAKIN! DOKUNMAYIN! O ZAMAN KİMSEYİ ÖLDÜRMEZ!”
Quan Yi Zhen’in emrini yerine getirmesine engel olmadıkları sürece, o da kimseye zarar vermeyecekti. Ancak Quan Yi Zhen çoktan on tane kadar savaşçı cennet mensubunu öldürmüştü, kim onun kaçıp gitmesine izin verirdi ki? Elbette kimse Yin Yu’nun sözlerine inanmadı. Eğer hızlı tepki veren ve kaosun ortasında bile sakin kalan biri olsaydı, hemen bağırırdı. “Yere yat, pes et ve hareket etme.” Diye, veya bu etkiyi yaratacak bir emir verirdi, ama işler çok hızlı gelişmişti, tepki verecek zaman yoktu. Yin Yu daha önce hiç böyle bir olayla karşılaşmamıştı, ayrıca zaten çok sıkıntılı bir haldeydi, karar verebilme yeteneği tümden yok olmuş gibiydi, birbiri ardına hatalar yapıp duruyordu; birbiri ardına hatalar yapınca gerisi domino taşları gibi devrilmişti. Yin Yu kafası kesilmiş gibi koşuşturup dururken Mu Qing aniden arkasında belirdi. “Kaçıyor musun?”
Ancak o zaman Yin Yu nereye olmadığını bilmeden kaçtığını fark etti ve anında durdu, kendini açıklamaya çalıştı. “Ben hayır…” Ama Mu Qing onun konuşmasını beklemeden onun kollarını arkaya doğru büktü ve Xie Lian ÇATIRT sesini duymuştu, Yin Yu’nun yüzü buruştu.
Bir savaş tanrısı olarak, hem yetenek hem güç bakımından kendinden daha iyi bir savaş tanrısı tarafından alıkonulmak hem bedenen hem zihnen büyük bir darbeydi. Sadece kenarda durmuş, dahil olmadan izlemekte olan Pei Ming’e gelince, uzaklardan yorum yapıyordu. “Nasıl böyle aniden güç patlaması yaşadı?”
Elbette Quan Yi Zhen’i kastediyordu. Quan Yi Zhen zaten savaşmak konusunda oldukça iyiydi, ama üzerinde Brokarlı Ölümsüz varken tüm gücü ikiye katlanmıştı. Diğer savaş tanrıları onunla birer birer yüzleştiklerinde, aslında ikiye karşı bir durumdaydılar ve hiçte adil olmuyordu, ama bu sırrı kimse bilmediği için, birleşerek saldırmaya da utanıyorlardı, sonuçta çok acınası bir duruma düşmezler miydi? Onlar dövüşürken, Quan Yi Zhen Cennet’in ana caddesinden koştu, baştan aşağıyla kanla kaplanmıştı ve aniden yolda bir saray görünce doğrudan içeriye girdi. Kalabalık haykırdı. “YIN YU SARAYINA GİRDİ!”
Yin Yu’nun ona verdiği emir ‘git’ idi, ama nereye olduğunu söylememişti, bu yüzden Quan Yi Zhen rasgele seçmişti. Peşinde birkaç savaş tanrısı vardı. Diğer herkesin aklı başında olduğu için, Quan Yi Zhen ile savaşırken kendilerini tutuyorlardı ama o kimseyi umursamıyordu ve emirlere uymasını engelleyen herkesle tüm gücüyle savaşıyordu. Bu nedenle diğer savaş tanrıları da kızmaya başlamışlardı. Feng Xin bağırdı. “BU VELET KÖTÜLÜK KOKUYOR, ÖNCE DÖVELİM SONRA KONUŞURUZ!”
Herkes tam olarak aynı fikirdeydi ve Feng Xin bağırdığı anda kimse kendini daha fazla tutmadı ve hepsi birden içeriye girdiler, etrafını sararak pelte haline gelene dek Quan Yi Zhen’i dövdüler. Kılıçlar savuruldu, tokatlar atıldı, yumruklar uçtu, tekmeler yağdı; bunların yarısı bile Yin Yu Sarayının hemen yıkılmasına neden olabilirdi!
Hala Mu Qing tarafından tutulmakta olan Yin Yu sarayının kavga nedeniyle yıkılmakta olduğunu görünce gözleri ardına dek açıldı ve bağırdı. “LÜTFEN DÖVÜŞMEYİ BIRAKIN!”
Sanki bu sözleri savaş tanrılarını durdurabilirmiş gibi, ama Quan Yi Zhen emrini duymuştu ve aniden yumruklarını indirmişti. Şimdi başarmıştı işte. Tüm savrulan kılıçlar, güç patlamaları, yumruklar ve tekmeler ağır bir şekilde Quan Yi Zhen’in üzerine inmişti; bir diğer trajedi patlak vermişti!
Lan Qian Qiu’nun uzun kılıcını geri çekmeye fırsatı olmamıştı ve kılıç Quan Yi Zhen’in omzunun derinliklerine gömülmüştü. Neyse ki kılıç kördü ve Quan Yi Zhen ikiye kesilmeden saldırısını durdurabilmişti. Lan Qian Qiu bağırdı. “DÖVÜŞMEYİ KESİN, ARTIK HAREKET EDEMİYOR!”
Feng Xin yüzündeki kanı sildi. “En sonunda!”
Quan Yi Zhen sanki kumaşlara sarılmış gibi yerde katı bir şekilde duruyordu. Kenarda ise Mu Qing Yin Yu’nun bileklerini İlahi Bağlam Kementi ile bağlayarak onu bırakmıştı. Yin Yu sersemlemiş bir halde yere düştü, Yin Yu Sarayının geldiği hale bakarken şaşkın görünüyordu. Etrafı taradı, gözleri ondan önce yere düşmüş olan Quan Yi Zhen’in üzerine geldi. Quan Yi Zhen sahiden çok güçlü bir yaşam enerjisi vardı; daha biraz önce birkaç savaş tanrısı tarafından ölümüne dövülmüş olmasına rağmen bedeni basitçe çarpılmış gibiydi, uzun süre orada yatmamıştı ki aniden dimdik bir şekilde oturma pozisyonuna geçmişti, şaşkındı. “Neler oluyor?”
“…”
Savaş tanrıları öfkeden delireceklerdi ve hepsi aynı anda bağırdılar. “BAŞIN BÜYÜK BELADA!”
Ling Wen onları takip etmekte ve yakından incelemekteydi ve en sonunda rahat bir nefes verdi, yüzü bembeyazdı ama yine de iki parmağını şakaklarına bastırırken yardım işini organize etmeyi başarmıştı, ruhani iletişim rününden bağırdı. “ŞİFACILAR, ACİL YARDIM GEREK, HEMEN!”
Quan Yi Zhen hala şaşkındı. Arkasına bakınca Yin Yu’nun yerde olduğunu gördü, bu nedenle ayağa kalkmaya çalıştı, ona yardım etmek ister gibiydi. Yüzü arka plandaki yıkılmış kutsal tapınağıyla birebir aynı olan Yin Yu sessizdi ama yüzü yavaş yavaş buruşuyordu.
Quan Yi Zhen’in neler olduğu hakkında en ufak bir fikri bile yoktu ve sordu. “Shixiong, ne yapıyorsun?”
“…”
Sanki Yin Yu aniden tüm mantığını yitirmişti. Aniden bir kahkaha attı ve kıpkırmızı gözlerle bağırdı. “GEBER!”
Bu haykırışı duyunca, diğer cennet mensuplarının ve Xie Lian’ın gözleri ardına dek açıldı. Emri alan Quan Yi Zhen bir an düşünmeden eyleme geçti, yerdeki kılıcı aldı ve bir elinde kılıç, diğer eliyle kendi saçını çekti, hedefi boğazıydı.
O hareket ettiği anda, savaş tanrılarının ilk tepkisi onun sinsi bir saldırıda bulunacağı olmuştu, bu nedenle birkaç adım gerilemişlerdi. Ancak, kendi boğazını kesmesini hiç beklememişlerdi ve fark ettikleri anda kılıcı almaları için artık çok geçti ve hepsi birden bağırdılar. Yin Yu da hayrete düşmüştü ama hala kendine gelememişti. Tam kanlar fışkıracaktı ki Jun Wu aniden Quan Yi Zhen’in arkasında belirdi.
PAT PAT PAT PAT, bir anda Quan Yi Zhen’in dört uzvu da yerinden çıkmıştı.
Ardından, Jun Wu temiz bir şekilde Quan Yi Zhen’in boynunun arkasını kesti ve Quan Yi Zhen bilincini tümden yitirdi, bir yığın halinde yere düştü, artık bedeni bir insanınkine hiç benzemiyordu, etrafında kandan bir göl oluşmuştu. En sonunda herkes, Xie Lian dahil, rahat bir nefes verdi. Jun Wu hariç.
O arkasını döndü, yüz ifadesi ne öfkeli ne de neşeliydi onun yerine son derece katıydı, Yin Yu’ya döndü. “Böylesine olaylar gelişmişken, bir açıklama yapacağına inanıyorum?”
Yin Yu’nun başı ellerine gömülmüştü ve ancak onu duyduğu zaman bilinçsiz bir halde başını kaldırdı. “Ben bilmiyorum. Hiçbir alakam yok. Ben değildim. Ben..!”
Ancak kekelerken aniden kendine geldi, sanki neler söylediğini aniden fark etmiş gibi görünüyordu.
Onlarca gözün altında Quan Yi Zhen’e ölmesini söylemişti ve Quan Yi Zhen de eyleme geçmişti!
Birilerinin bir şeyler anlamamış olması imkansızdı. Mu Qing konuştu. “Lordum, Qi Ying’in biraz önceki tepkisi üzerindeki kötü bir büyü yüzündendi. Üzerindeki bir şey onun Yin Yu’nun emirlerine itaat etmesini sağlıyor. Ama ne olduğunu bilmiyoruz.”
Doğal olarak kenarda durmakta olan Ling Wen bu şeyin ne olduğunu tam olarak biliyordu ama tek kelime etmeye cüret edemedi. Yardım edecek olan kişileri çağırmak tek yapabileceğiydi. Lang Qian Qiu hayretle konuştu. “Bu dünyada öyle bir şey yok???”
Tam bu sırada birisi içeriye girmek için kalabalığı itti, bu kişi Jian Yu’ydu. Yin Yu’nun arkasından koştuğu ve onu aradığı açıktı, daha şimdi geri dönmüştü ama neler olduğunu bilmiyordu. “Siz ne yapıyorsunuz? Ne… Yin Yu Sarayına ne oldu? NASIL BU HALE GELDİ?! BUNU KİM YAPTI??”
Jin Wu sakince Yin Yu’ya yaklaştı. “Senin emirlerine uydu. Onu nasıl kontrol ediyorsun?”
Sesi sert değildi, ama hakim olan baskılayıcı bir güç taşıyordu, son derece boğucuydu ve yukarıdan Yin Yu’yu süzerek, kalbine bir korku katmanı daha salıyordu. Xie Lian büyük hatalar yapmamış değildi, ama Jun Wu’yu daha önce hiç böyle görmemişti. Görünüşe göre Jun Wu sahiden onu kayırmıştı.
Yin Yu’nun zihni dağılmış durumdaydı ve Xie Lian’ın görebildiği kadarıyla zaten sağlam bir zihne de sahip değildi ve tepkileri zayıftı, böyle bir durumda tek kelime bile söyleyemiyordu. Onun cevap vermediğini görünce Jun Wu konuştu. “Pekala. Konuşmasan da ben zaten biliyorum. Sorun zırhta.”
Bitmişti. İşi bitmişti. Her şey mahvolmuştu.
Yin Yu yere çöktü, o başını tekrar ellerinin arasına alırken etrafındakiler konuşmaya başlamışlardı:
“İnanılmaz… daha önce cennette hiç bu kadar akıl almaz bir şeyle karşılaşmamıştım!”
“Bir cennet mensubu bir diğer cennet mensubunu başkalarını hiç çekinmeden öldürmesi için manipüle ediyor. Üstüne on kişiyi katlettirdikten sonra gidip bir de ona geber diyor?!”
“Nasıl kara bir kalp…”
Kalabalığın arasındaki Jian Yu, büyük bir olay olduğunu kavradığı zaman yüzü anında bembeyaz oldu. Yine de dişlerini sıktı ve öne çıktı, yere diz çöktü. “Lordum! O ZIRH, ZIRHI, QUAN YI ZHEN’E VEREN BENDİM, YIN YU’NUN BU İŞLE HİÇBİR İLGİSİ YOK!”
Ancak o zaman Yin Yu kımıldanmış ve konuşmuştu. “Jian Yu…”
Jian Yu cesaretini topladı ve yüksek sesle haykırdı. “BEN SADECE O VELEDE BİR DERS VERMEK İSTEMİŞTİM, AMA HİÇ AKLIMA… BU KADAR BÜYÜK BİR OLAYA YOL AÇACAĞI GELMEMİŞTİ…”
Kenarda Quan Yi Zhen hala baygın ve kendi kanından bir gölde yatmaktaydı, şifa ile görevli ustalar ve cennet mensupları ise içeriye koşmuş ve onun etrafını sarmışlardı. Jian Yu devam etti. “Ben hep o veletten nefret ettim ama Yin Yu hep ona iyi davrandı, içinizden pek çokları buna şahit oldunuz. O zırh hakkında hiçbir şey bilmiyor!”
Ancak, bu sözlerin ardından artık çok geçti. Artık hiç kimse Yin Yu’nun bir ilgisi olmadığına inanmıyordu. Aniden birisi araya girdi. “Sadece Yin Yu Sarayındaki düşük rütbeli bir cennet mensubusun ama nefretin seni ona zarar vermeye itecek kadar büyük. Hizmet ettiğin cennet mensubunun daha iyi olduğuna inanmak güç.”
Hatta kışkırtanlar bile vardı. “Hiçbir şey bilmiyor mu? Eğer hiçbir şey bilmiyorduysa neden ona ‘geber’ dedi? Sadece ‘şaka yapıyordu’ deme olur mu?”
Eğer Yin Yu’nun tüm hareketlerinin mantıklı olduğu ve sadece stresten kendini kaybettiği söyle bile, son sözü olan ‘geber’ hepsiyle çelişiyordu, suçlamalardan kaçamazdı.
Ling Wen ilk Xie Lian’a bu hikayeyi anlattığında, Yin Yu’nun sadece ‘kötü bir şaka’ yaptığını söylemişti, şimdi Xie Lian bu sözlerinin Yin Yu’yu biraz olsun korumak için olduğunu fark ediyordu. Jian Yu ise bu sözlere inanmamıştı. “Ne? Saçmalamayı bırakın, Yin Yu nasıl böyle bir şey söyler? Her zaman ona velede karşı kibar ve nazik davrandı, neden ona ‘geber’ desin? Yin Yu, öyle bir şey söylemedin değil mi? Öyle şeyler söylemezsin değil mi? Söylemezsin!”
Ancak Yin Yu ona cevap vermedi, onun yerine gözlerini kapattı. Jian Yu kabullenemiyordu ve etraflarındaki herkes sus pus olmuştu. “Hepimiz kendi kulaklarımızla duyduk, nasıl inkar edebilir?”
Jian Yu hızla konuştu. “Bir yanlış anlaşılma olmalı! Bilmediğiniz çok fazla şey var!”
“Nasıl bir yanlış anlaşılma olursa olsun, bilsek de bilmesek de, kişinin kendi shidi’sinin ölmesini isteyeceği kadar büyük bir yanlış anlaşılma yoktur.”
Bunu duyunca hem Yin Yu hem de Jian Yu sessizliğe bürünmüşlerdi. Konuşan cennet mensubu devam etti. “Quan Yi Zhen’in bağımsız olduğu ve kendi sarayını kurduğu günden beri, Yin Yu Sarayındaki insanların onunla ilgilenmeyi bıraktığını duydum. Quan Yi Zhen ne zaman ziyaret etse, herkesin bir yerde olduğuyla ilgili bahaneler uyduruluyormuş. İlk başta şaşırmıştım, demek ki ona katlanamıyormuşsunuz ha…”
“Sırası gelmişken, geçen gün Ay Festivalinde birisi onları karıştırmamış mıydı? O esnada yüzleri nasıl karardı ben gördüm.”
Bunların hepsi inkar edilemeyecek gerçeklerdi, ama varılan sonuç yanlıştı. “Ah, o olayı ben de biliyorum, çok garip olmuştu, ama yine de birisine zarar vermek isteyecek kadar kötü değil ki…”
“Evet, fazla dar fikirli…”
Jian Yu çok sinirlenmişti ve bağırdı. “SİZE SÖYLEDİM Ekselansları’nın BU MESELEYLE HİÇBİR İLGİSİ YOK, BU SUÇU İŞLEYEN KİŞİ BENİM! HER ŞEYİ İTİRAF EDİYORUM, YETMEZ Mİ?!”
Ancak Yin Yu eğer Sarı Irmakta yıkansaydı bile, adını temize çıkartamazdı. Diğerlerinin gözünde, bu yaşananlar Yin Yu’nun sadık bir shidi’sine kötülük yaptığını kanıtlamaya yetiyordu. Ayrıca, sadece tek bir kelime bile tüm karşıt görüşleri susturmaya yeterdi. “Eh, ‘geber’ diyen başka kimseyi duymadım!” *ÇN: Sarı Irmak bir tür günahlardan arındırdığı var sayılan nehir??
İşler gittikçe daha da kızışıyordu ve Jun Wu araya girdi. “Hepsini aşağıya götürün. Ling Wen, burada kal ve Qi Ying’e göz kulak ol.”
Ling Wen başını sallayarak emri kabul etti ve Jun Wu Yin Yu Sarayında dolaşmaya başladı. Birkaç savaş tanrısı Yin Yu’yu ayağa kaldırdılar ve Yin Yu kalbinden vurulmuş gibiydi. “Boş ver Jian Yu. Artık konuşma.”
Jian Yu da tutulmuş ve İlahi Bağlam Kementiyle bilekleri sarılmıştı, haykırdı. “Hep ‘boş ver, boş ver’ diyorsun, bu kez boş veremem! Boş verirsem işin biter! Sürülürsün! Sürüleceksin!”
Ancak Yin Yu sadece iç çekti. “Boş ver. Eğer sürüleceksem sürülürüm. Burada kalsam bile… zaten hiçbir anlamı yok.”
Jian Yu acı bir şekilde bağırdı. “…SEN, SEN ASLA, AMA ASLA BÖYLE SÖYLEMEMELİSİN. SADECE TEK BİR KELİME YÜZÜNDEN İŞLERİ YOLUNA KOYMAK İÇİN TÜM UMUDUNU YİTİRDİN! ONA DAHA ÖNCE HİÇ GEBERİP GİTMESİNİ SÖYLEMEDİN, NEDEN BUNCA ZAMAN İÇİNDE ŞİMDİ SÖYLEDİN? NEDEN!”
Yin Yu sanki on yaş yaşlanmış gibiydi ve gözlerindeki ışık kaybolmuştu. Kaybolmuş gibi görünüyordu, başını iki yana salladı. “Ben de bilmiyorum, sadece… Oof, artık tartışmak istemiyorum.”
Götürülürken tökezleyerek birkaç adım attı ve Jian Yu aniden tekrar haykırdı. “NEDEN?!”
Herkes dönerek ona baktı. Jian Yu devam etti. “TEMBELLİK ETMİŞ DEĞİLSİN! ONDAN BİN KAT DAHA GÜÇLÜSÜN, MİLYON KAT DAHA İYİSİN! QUAN YI ZHEN BİR HİÇ! NE OLMUŞ ONDAN NEFRET EDİYORSAM? NEDEN O BÖYLEYKEN SEN BU HALDESİN? NEDEN SÜRÜLEN O DEĞİL??”
Nefretle dişlerini sıktı, yaşanan bu olay yüzünden nefretle doluydu, gözlerinden nefretle dolu gözyaşları süzüldü. Ama bu dünyada sadece çok çalışarak elde edilmeyecek şeyler vardı.
Belki o da aslında içten içe biliyordu, ama kabullenemiyordu, nefretini yutamıyordu.
Onun haykırışını dinlerken Yin Yu’nun adımları hareket edemeyeceği kadar ağırlaştı.
Yüzünü ellerine gömdü ve Yin Yu Sarayının önünde yere düştü, bağırdı. “YETER! SANA ARTIK KONUŞMA DEDİM!!! LÜTFEN BENİ RAHAT BIRAK!”
Kulaklarını kapattı ve sesi kısılana dek bağırdı. “BANA TEKRAR TEKRAR HATIRLATMAYI BIRAK, KONUŞMAYI BIRAK, LÜTFEN, HEPİNİZE YALVARIYORUM, ARTIK KONUŞMAYIN!!!”
Xie Lian daha fazla izlemeye dayanamayacaktı. “…Bu kadarı yeter.”
Böylece Hua Cheng göstermeyi bıraktı ve ikisi hafifçe alınlarını ayırdılar.
Uzun zaman boyunca alınları değince Xie Lian biraz uyuşuk ve hatta biraz da kaşınıyormuş gibiydi, rahatsız edici derece sıcaktı. Ovalamak için elini kaldırmak istedi ama uzuvlarını hareket ettiremiyordu. Hua Cheng onu rahatsızlığını fark etmiş gibiydi ve sanki dünyadaki en doğal şeymiş gibi elini kaldırarak onun alnını ovaladı, ardından elini indirdi. Taş duvarın dışındaki hayalet maskesi giyen Yin Yu volta atıyordu ve bir süre sonra Quan Yi Zhen’e döndü ve soğuk bir sesle konuştu. “Çıkmak mı istiyorsun?”
Bilerek sesini değiştirmişti. Quan Yi Zhen başını salladı. “İstiyorum.”
Yin Yu cevapladı. “Pekala. Buraya bak!” Ardından neredeyse seçilemeyecek bir hızla kürek Quan Yi Zhen’in kafasına vurdu!
KLANK! Quan Yi Zhen anında sessizliğe gömülmüştü. Xie Lian donakaldı. “Olmaz. Ona ölümüne vurdu mu sahiden?? Sahiden onu öldürdü mü??”
Hua Cheng içten bir şekilde güldü. “Endişelenme gege, ölmedi, sadece bayıldı.”
Kürek savurulduktan sonra Yin Yu bir nefes verdi. En sonunda Quan Yi Zhen’i sahiden duvardan çıkartmaya karar vermişti, Toprak Ustasının küreğini kaldırarak duvarı adım adım kazmaya başladı. Xie Lian anlamıştı.
Eğer Yin Yu, Quan Yi Zhen’i doğrudan kurtarmaya kalkacak olursa, Yin Yu onunla dövüşürse kazanamayacağı için kimliğini ifşa etme riskiyle yüz yüze kalırdı, ki bu da istemediği bir şeydi. Shixiong ve shidi’nin arasındaki ilişki son derece sıkıntı vericiydi ve hangisinin daha çok sıkkın olduğu aşikardı. Yin Yu’nun onu tanımıyormuş gibi davranması muhtemelen en iyi çözümdü.
“San Lang, biz de buradan çıkmanın bir yolunu mu bulsak?” Dedi Xie Lian.
Hua Cheng oldukları yerde halinden epeyi memnundu. “Hm? Şimdiden mi?”
Xie Lian gülse mi ağlasa mı bilmiyordu. “Eee, evet? Burada mı yaşamak isterdin?”
“Eğer gege yanımda olacaksa, neden olmasın?” Dedi Hua Cheng. “Peki, tamam. Şakaydı.” Yüz ifadesini düzeltti ve Xie Lian’ın kulaklarını kapatmak için uzandı.
“Bu neden?” Dedi Xie Lian.
Hua Cheng gülümsedi. “Yürümeye çok üşeniyorum, bu yüzden de her yeri yıkmak daha kolay geldi.”
“…”
Xie Lian tam dağ ruhu tarafından yutulan diğerlerinin patlamadan etkilenip etkilenmeyeceklerini düşünürken aniden yüz ifadesi değişti. “Bekle.”
Hua Cheng aynı yüz ifadesiyle ellerini indirdi. İkisi dikkatle dinlediler ve bir an sonra Xie Lian fısıldadı. “Duydun mu?”
Hua Cheng de sesini alçalttı. “Duydum.”
Duvarın bir tarafındaki Yin Yu Toprak Ustası küreğiyle duvarda delikler açıyordu ve duvarın diğer tarafında, konuşmakta olan birisi vardı.
Gözlemekte olan kelebekler yoktu, sesi kendi kulaklarıyla duymuşlardı, bu kişi taş duvara çok ama çok yakın duruyordu, neredeyse yaslanmıştı ve konuşuyordu. Xie Lian dinlemek için nefesini tuttu ama sadece boğuk, yarım, ayırt edilemeyen ‘yedin mi?’, ‘Üst Cennet’, ‘savaş tanrıları’ gibi kelimler duydu. Zihni hızla çalışıyordu ve Hua Cheng’le bakıştı, ardından sese yaklaşmaya çalıştı.
Ses bir erkeğe aitti ve görünüşe göre birisiyle sohbet ediyordu, çünkü ne zaman bir şey söylese bir an için duruyordu. Ancak Xie Lian konuştuğu kişinin sesini hiç duymuyordu. Belki diğer kişi daha uzakta olduğu içindi.
Sessizce yaklaştıkları zaman ses daha net duyulmaya başladı. Her ne kadar bazen kelimeler boğulsa da, Xie Lian en azından daha tam cümleler duyuyordu.
Adam konuştu. “Ekselansları Veliaht Prens de geldi. Bunu yapmak istemiyorum, eminim sen de öyle, ama o artık kurtarılmanın ötesinde.”
Xie Lian içten içe merak etti, Ben mi? Kurtarılamaz mıyım? Bekle bu ses…
Ses oldukça tanıdıktı; daha önce duymuş, uzun, uzun zaman önceydi, üstelik sadece bir iki kez de değil. Ama uzun, uzun zaman önce olduğu için Xie Lian sesle kişiyi hemen eşleyememişti. Tam o tüm gücüyle düşünürken, adam ekledi. “O zaman bırakın gelsin.”
Aniden Xie Lian sesin kime ait olduğunu hatırladı.
Dudakları kımıldadı ve hiç ses çıkarmadan iki kelime oluştu. “Baş Rahip?!”
Taş duvarın diğer tarafındaki kişi, bir zamanlar onu Xian Le Krallığında eğiten saygın ustayla birebir aynı sese sahipti!
Çevirmen: Nynaeve
157 notes
·
View notes
Text
Ücretsiz Xml Bebek,Çocuk,Kadın ve Erkek İç Giyim, Ev Tekstili
{
{Kategoriler|Çeyiz İç Giyim 4500+ Ürün XML Bayilik/Yıl|Bayilik ile ilgili talebiniz için uzun ve gereksiz formlar doldurmanıza gerek yok. Tek bir tıklama yeterlidir.}
|}
youtube
Ceyyiz.com stoklarında bulunan onlarca kategorideki binlerce ürün, XML ağımızdaki tüm işletmelerin stoğudur aynı zamanda. Böylelikle bütçesi dar olan yeni girişimler veya stok takibi yapmak istemeyen E-Ticaret platform sahiplerinin, diğer iş kalemlerine ayıracak bütçe ve zamanları olmuş olur. Stoksuz E-Ticaret, Ceyyiz.com'un bayilerine sunduğu en önemli hizmetlerden biridir.
Büyü{k|okay|ok} giyim eticaret siteleri İstanbul dışında uygun fiyatlı depolarda yer alırken biz İstanbul'un üretim merkezi olan merter tekstil merkezi içerisinde yer alıyoruz.Üretim haneden çıkan mallar yan kapıdan depomuza giriş yapıyorlar. Satmış olduğunuz tüm ürünler {ad pijama xml bayilik|advert pijama xml bayilik}ınıza veya firmanıza mutlaka aynı gün içerisinde faturalandırılır.
{
XML entegrasyonu yaparak tek tı{k|okay|ok} ile tüm ürünleri sitenize yükleyin ve arkanıza yaslanarak sadece satışlarınıza odaklanın.
|}
Kullanım şekli olarak, stok tutmayan yeni e-ticaret işletmeleri tedarikçileri aracılığı ile bu ürünleri e-ticaret sitelerinde sergiler ve son kullanıcıların satın almalarına olanak sağlarlar.
{
Giyim ve iç giyim mağazaları {sex|intercourse} {shop|store} ve ürünlerimizi satmak isteyen diğer mağazalar lütfen buradan başvuru yapınız.
|}
Bayi Kapıda Ödeme Siteminin Detaylı Nasıl çalıştığını Bayi Başvuru yaptıktan sonra Sizi arayan Bayi Sorumlularından veya bayiliğiniz onaylandığında Sitenin Altında Bulunan Bayi Kapıda Ödeme Sistemi Bölümünden inceleyebilirsiniz.
Hiç bir zaman başkasının ürünlerini sitemize eklemiyoruz.Pek ç{ok|okay} xml veren firma aslında başka yerlerden xml alarak xml satışı yapmakta bu ç{ok|okay} yanlış ve bayileri işlerinden soğutan işler çıkmasına neden olan bir hareket.
{
549 TL ve üzeri Tüm Siparişlerinizde Deri Kaplama Makyaj Malzeme Kutusu {49|forty nine} TL yerine BEDAVA!!
|}
{Bayilik|XML Bayilik - Sistina İç Giyim|Xml Bayilik İletişim}
1- Xml veren firmalar üreticinin gönderdikleri bir adet {k|okay|ok}ötü resim ile yetinerek bayilerine bu resimleri iletmekte ve onlardan bu şekilde satış beklemektedir.Tarzgo da ise tüm ürün resimleri {3|three} adet değişik açıklardan ve kendi stüdyosunda kendi mankenleri ile çekilmektedir. XML entegrasyonu yaparak tek tı{k|okay|ok} ile tüm ürünleri sitenize yükleyin ve arkanıza yaslanarak sadece satışlarınıza odaklanın. Sitemizdeki kayıt formları, sipariş formları, anketler ve kampanyalarda, irtibat bilgilerinizi ({ad|advert}ınız, soyadınız, {email|e-mail|e mail} adresiniz, telefon numaralarınız ve posta adresiniz) vermeniz talep edilmektedir. Ayrıca, satın alma formunda kredi kartı bilgilerinizi vermeniz gerekmektedir. şahısların teknik, lojistik ve benzeri diğer işlevlerini bizim {ad|advert}ımıza yerine getirmelerini sağlamak amacıyla kullanılmaktadır.
7 günü geçirdiğiniz durumda yeniden iade kargo kodu almanız gerekir. 9-İade edilecek ürünler ile birlikte faturayı tek bir pakete koyun.
Gerçekte büyü{k|okay|ok} bir eticaret deposuna sahip olmayan bir yer seçerseniz gerçekten ç{ok|okay} başınız ağrır.Bu nedenle xml bayilik alacağınız firmalardan deposunun görüntülerini isteyin hatta canlı arayarak deposunun olduğunu kanıtlamasını bile istemeniz makul bir istek olacaktır. Fileli.com da ki binlerce giyim ve farklı kategorilerdeki ürünleri sitenize aynı gün otomatik olarak xml bayilik sayesinde alarak satışa hemen başlayabilirsiniz. 549 TL ve üzeri Tüm Siparişlerinizde Deri Kaplama Makyaj Malzeme Kutusu {49|forty nine} TL yerine BEDAVA!! (Sepette En az 5 farklı ürün siparişi gerekmektedir.) Faturada 5 adet üründen az adet olursa promosyona eklense bile gönderilmemektedir. {3|three}-Ürünlerde herhangi bir depo eksiklik bulunması durumunda Tarzgo tüm kargo ücretlerini karşılar siparişi yeniler.
2 notes
·
View notes
Text
Yolculuk | 10 - Konsere Hazırlık (2)
<İki gün sonra, Shu'nun kaldığı odada>
Tsumugi: —İşte oldu!
Sora: HaHa~! Çok güzel oldu, Senpai! Sora fazla yardım edemediği için özür diliyor!
Tsumugi: Deme öyle. Senin yardımın da okundu, Sora.
Shu: Hm? Bitirdiniz mi?
Tsumugi: Evet. Ne kadar teşekkür etsek az. Hayatımızı kurtardın, Shu.
Sora: Konser hakkında bütün planlamaları yaptık, ama giyecek kostümümüz yoktu!
Tsumugi: Bu doğru. Shu'nun yanında getirdiği örnek kıyafetler sayesinde ortaya güzel sahne kostümleri çıkarabildik!
Shu: Yardımımın dokunmasına sevindim. Bu arada, Çocuğun durumu nasıl?
Tsumugi: Natsume iyileşti sonunda. Bugün yataktan çıkar diye düşünüyorum.
Shu: İyi, rahatladım. Sonra onu ziyarete giderim.
Sora: HiHi~! Bence Shisho~ çok sevinecek!
Shu: Senin planın nasıl gidiyor, Chibisuke? Çocuk için uygun bir büyü buldun mu?
Sora: Aa... Daha bulamadım~ Aklıma bir şey gelmiyor! Senpai de Sora'ya yardım ediyor, ama Sora henüz bulamadı.
Tsumugi: Hey, travmaların üstünden gelmek kolay iş değil nasıl olsa.
Tsumugi: Natsume'nin durumu o kadar ciddi değil. Ama yine de sevmediği şeyleri bir anda sevmesini sağlamak zor bir iş.
Tsumugi: Bu yüzden durmadan fikir üretmeye çalışıyoruz.
Shu: Hmm. Büyük olsa da, olmasa da, insanların bir şeylerden hoşlanmamasının nedeni vardır.
Tsumugi: Haklısın~ Üstüne üstlük içeride kalmayı tercih eden biri, yani en başından beri yaza hayran kaldığını sanmıyorum.
Tsumugi: Üstüne yüzmeyi bilmemeyi de koyarsan, neden tüm mevsimden nefret etmesi gayet normal...
Shu: ...Hmm. Kanata'ya fikrini sorsak nasıl olur?
Sora: ? Okyanus abi mi? Neden?
Shu: Kanata da yüzmeyi bilmiyor. Ancak yine de su ve denizlerden ayrılamıyor.
Shu: Aynı durumda olsalar da, o ve Çocuk çok farklı kişiler. Belki de bu, sadece Kanata'nın sevdiği bir dünyadır?
Sora: Okyanus abinin sevdiği bir dünya...
Tsumugi: ......
Tsumugi: ...! Shu, Sora! Sanırım Natsume'yi neşelendirecek bir büyü buldum!
Sora: Ah! Cidden mi!?
Tsumugi: Evet. Shu, bu sahnede projeksiyon eşleme vardı, değil mi?
Shu: Hm? Ah, evet...
Shu: Bir gemide olduğumuz için sahnenin boy ve büyüklüğünde kısıtlamalar olabilir.
Shu: Bu nedenle ses, video, dans ve kostümleri bütünleştirmek için projeksiyon eşlemeyi kullanan ben olacağım. Neden sordun?
Tsumugi: Gösterimizde onu da kullanabilir miyiz?
────────────────────────────
Natsume: HmM~ İyileşmeye başladım sonunDA. Ama iki gündür yattığım için uyuşuk hissediYORUM...
Natsume: Aa... Sora ve Senpai, Shu abinin yanına gitmişlerdi sanıRIM?
Natsume: (Shu abinin örnek kıyafetlerine düzenlemeler yapacaklarını söylemişLERDİ, yani yakında gelirLER. Onlar geri dönmeden önce ben de konsere hazırlık yapmaLIYIM...)
Natsume: (HmM? Dışarıdan bir ses geliYOR... Tam zamanınDA!)
Sora: Geri döndük~
Natsume: HoşgeldiNİZ♪
Sora: Ne!? Shisho~, şimdiden yataktan kalktın mı!?
Natsume: EveT. Artık daha iyi hissediYORUM. Seni endişelendirdiğim için özür dileRİM, Sora.
Natsume: Shu abinin yanındaydıNIZ, değil Mİ? Kostümler tamamlandı MI?
Sora: Evet, hepsi hazır! Senpai hemen işini bitirdi~
Natsume: ...HmM? O neden burada değiL? Neler oluYOR?
Natsume: Senpai'den bahsediyoruz buraDA... Yoksa bir işi batırıp Shu abiden azar mı işitiYOR?
Sora: Ha? S-Senpai'nin... Şey, önemli bir işi çıktı!
Natsume: AnlaDIM. Sahne hazırlıkları için Mİ? Belki yanına gitsem iyi oluR? Eminim birden fazla kişiye ihtiyacı olacakTIR.
Sora: Aah~ Shisho~! Gidemezsin! Senpai'nin yanına gitme!
Natsume: Ha? NedenMİŞ?
Sora: Çünküü...! şey—
Sora: Ah, doğru! Senpai havuzda! Aklına bir fikir gelmediği için şelale antrenmanı söyledi!
Natsume: Havuz MU...? Cidden antrenman olduğuna emin miSİN? Bana boş işler yapıyor gibi gelDİ...?
Natsume: Eh, neyse nE. Havuza gideceğim falan yok zatEN. O saçaklı dört göz kendi istediğini yapSIN.
Natsume: PekâLÂ. Beraber hazırlıklara devam edeLİM, Sora♪
Sora: Evet! Edelim, Shisho~
Sora: (Uuu... Sora'nun yalanı Senpai'yi deli gibi gösterdi~ Üzgünüm, Senpai...!)
────────────────────────────
Tsumugi: Ahh-Hapşu...!
Tsumugi: Hmmm. Esinti yüzünden soğuk algınlığına mı yakalandım...? Yaz hastalıkları çok kötü~*
* ç.n. Bazı Doğu Asya bölgelerinden gelen bir batıl inanç. Eğer birisi arkanızdan konuşursa veya sizi düşünürse, hapşırırsınız.
← Önceki bölüm ◆ Sonraki bölüm →
#ensemble stars#ensemble stars music#enstars#enstars music#tsumugi aoba#sora harukawa#shu itsuki#natsume sakasaki
0 notes
Text
Sahtekar medyum
Dünya üzerinden her daim etkili olan gaybi alemler ve bu alemlerin yoğun enerjileri, her zaman için hayatlarımız üzerinden büyük değişiklikler yapabilmekte. İnsanların iş hayatından ailevi meselelerine kadar her anında yardımcı olabilen bu özel etkilerin, en iyi şekilde kullanılabilmesini sağlayan vefk uygulamaları, alanında uzman kişiler tarafından yerine getirilmemesi halinde hiçbir işe yaramamaktadır. sahtekar medyumlar Vefkler gerçek anlamda zor ve bilgi isteyen uygulamalardır. Medyum Olcay gibi, bu alanda uzmanlaşan isimler, her konuda ihtiyaç duyulan vefkleri başvuran kişilere gönderebilmektedir. İşten korunmaya, kısmet açmaya kadar her konu için vefk yaptırılabilir.
Medyum Ali gibi, bu alanda uzmanlaşan isimler, vefklerin nasıl hazırlanması gerektiği konusunda da bilgi sahibidir. Eğer bir medyum hoca, vefk hazırlanırken hangi çalışmalar ile yapılacağını bilmiyorsa, yaptığı işin etkisi ya çok zayıf olur ya da hiçbir şekilde görülemez. Bu nedenle, özellikle konu vefk gibi karmaşık işler olduğu zaman, Ali Hoca gibi isimlerle çalışmak adeta bir zorunluluk halini alır.
İster vefk, ister başka bir büyü konusu işin içine girdiği zaman medyumların bu enerjileri doğru şekilde kullanması çok önemlidir. Medyum hocaların tecrübeli olması, büyü hakkında her şeye hakim olması, bu enerjilerin en doğru şekilde kullanılabilmesi için gereklidir. Bu nedenle, özellikle vefk gibi konularda çalışacağınız kişiyi iyi belirlemeniz çok önemlidir. Öncesinde araştırma yapmanız, yaptıracağınız çalışmanın çok daha rahat tutmasını sağlayacaktır.
1 note
·
View note
Text
Büyü Bozma Konusunda Medyumun Faydası
Büyü Bozma Konusunda Medyumun Faydası
Büyü bozma konusunda medyumun faydası araştırmaları yaparsanız birçok farklı işlemle karşı karşıya kalabilmektesiniz. Bu noktada medyum hocalarla çalışmak çok önemlidir. Eğer iyi bir medyum hoca seçerseniz, yüksek ihtimalle büyülerden alacağınız faydalar sizlere çok yardımcı olacaktır. Öte yandan kendi başınıza yaptığınız hamleler sizleri pek memnun etmeyecektir. Büyü bozmak oldukça zor ve meşakkatli bir süreçtir. Eğer iyi bir medyum hoca ile çalışırsanız büyüleri bozabilmek oldukça kolay olacaktır. Aynı zamanda büyüleri bozmak genel manada belirli bir süreç istemektedir. Eğer bu süreçte verimli ve başarılı olmak istiyorsanız kesinlikle sabırlı bir şekilde beklemeniz gerekmektedir. Aksi halde büyüler bozulmayacak daha da kuvvetli bir şekilde tesir edecektir.
Büyü Bozma Süreci Nasıl İşler? Büyüler, kişilerin hayatlarını doğrudan etkileyen çok önemli bir uygulamadır. Örnek vermek gerekirse, kişiler sevdikleri insanlarını kendilerine bağlamak için bağlama büyüsü kullanabilmektedirler. Öte yandan her büyü insanların iyiliklerini düşünerek yapılmamaktadır. Kötü amaçla yapılan uygulamalar, insanların hayatlarını çok kötü bir noktaya getirebilmektedir. Büyüler, insanlara etki etmeye başladığında kişiler kesinlikle bir büyü tesiri altında olduğunu anlamayacaktır. Bu noktada dışarıdan bazı kişiler, insanların davranışlarına göre bir büyü etkisi altında olup olmadığını fark edebilmektedir. Bu noktada büyü bozma işlemlerini gerçekleştirmek gerekmektedir. Büyü bozma konusunda medyumun faydası tam olarak sizlere göre olacaktır. Medyum hocalar, büyülerin bozulması için çok etkilidir. Büyü Bozmak Neden Önemlidir? Büyü etkisi altında olan kişiler, çok büyük bir değişim içerisine girebilmektedir. Eğer yapılan büyü kaliteliyse bu noktada kişiler kendileri gibi hissetmeyecek farklı kişilerin kontrolünde gibi hareket edeceklerdir. Önemli olan kesinlikle iyi bir medyum hoca ile iletişime geçerek büyünün bozulmasını sağlamak olacaktır. Büyü bozma konusunda medyumun faydası saymakla bitmeyecek kadar çoktur. Örnekle bunu açıklamak gerekirse, kendi üstünüzde bir büyünün etkili olduğunu düşünüyorsanız büyüden kurtulmak için birçok farklı şey deneyebilirsiniz. Eğer kendi başınıza bu süreci atlamaya çalışırsanız yüksek ihtimalle büyüyü daha kompleks bir hale getireceksiniz. Öte yandan iyi bir medyumla çalışırsanız büyüden kurtulmak çok daha kolay olacaktır. Read the full article
0 notes
Text
Saç Büyüleri: Etkili ve Hızlı Sonuçlar İçin Rehber
Saç büyüleri, sevdiklerinizi kendinize bağlamak için kullanabileceğiniz etkili ve hızlı yöntemlerdir. Bu yazıda, saç büyüleri hakkında bilmeniz gerekenleri ve bu büyülerin nasıl yapılacağını öğreneceksiniz.
Saç Büyüleri Nedir ve Nasıl Yapılır?
Saç büyüleri, saç teli kullanarak sevdiklerinizi kendinize bağlayabileceğiniz güçlü ve kesin büyülerdir. Bu büyüler, platonik aşklarınız, uzaklaştığını düşündüğünüz sevgilileriniz veya aile yakınlarınızı kendinize bağlamak için kullanılabilir. Saç büyüleri, malzeme açısından basit olsa da, etkili ve güçlü büyüler arasında yer alır. Saç Büyüsü Bozulması Zor Bir Büyüdür Saç büyüsünü bozmak oldukça zor olabilir, ancak başarılı ve deneyimli medyumlar sayesinde bu mümkündür. İyi bir medyum ile çalışarak, saç büyüsünden kurtulabilirsiniz.
Saç Büyüsü nedir?
Saç Büyüsü: Etkili ve Hızlı Sonuçlar
Saç büyüsü, etkisi hızlı ve güçlü olan bir büyüdür. Bu büyü, yapıldığı andan itibaren etkisini gösterir ve kişilerde tutma olasılığı yüksektir. Ancak, gerçek ve deneyimli bir medyum ile çalışmak, başarılı sonuçlar almanızı sağlar. Saç Büyüsü Uygulanışı ve Malzemeler Saç büyüsü yapılırken dikkat ve titizlik gereklidir. Bu nedenle, evde kendi başınıza yapmayı denememelisiniz. Saç büyüsünün uygulanışı, malzemeleri ve duası hakkında en doğru bilgileri medyumunuzdan alabilirsiniz.
Uzman Medyumlar ve Saç Büyüleri
İyi bir medyum, saç büyüsü dahil olmak üzere tüm büyü ve benzeri uygulamaları başarılı bir şekilde gerçekleştirir. Bu sayede, insanlar güzelliklerle karşılaşır ve büyüden memnuniyet duyarlar. Kadınlara ve Erkeklere Yapılan Saç Büyüleri Kadınlara ve erkeklere yapılan saç büyüleri, farklı uygulamalara sahip olsa da, aynı etki oranına sahiptir. Her iki durumda da, sevdiğiniz kişinin saç teline ihtiyaç duyacaksınızdır.
Saç Büyüsü Yaparken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Saç büyüsü yaparken dikkat etmeniz gereken önemli noktalar vardır. Bu noktaların başında, büyüyü yapacak olan medyumun tecrübesi ve bilgisi gelir. İyi bir medyum ile çalışmak, büyünün başarılı olmasında önemli bir faktördür. Ayrıca, büyü yap��lırken kullanılacak malzemelerin kalitesi ve doğruluğu da önem arz eder. İşte saç büyüsü yaparken dikkat etmeniz gereken bazı noktalar: - Medyum seçimi: Saç büyüsünün başarısı büyük ölçüde medyumunuzun deneyimi ve bilgisiyle alakalıdır. Bu nedenle, büyüyü yapacak medyumunuzu dikkatlice seçmelisiniz. İyi referansları olan ve başarılı işlere imza atan medyumlarla çalışmayı tercih edin. - Saç telinin temin edilmesi: Saç büyüsünde kullanılacak saç telinin doğru kişiye ait olduğundan emin olmalısınız. Ayrıca, saç teli temiz ve kullanılabilir durumda olmalıdır. - Büyü yapılırken uyulması gereken kurallar: Her büyünün kendine özgü kuralları vardır. Saç büyüsü yaparken de bu kurallara uyulmalı ve medyumunuzun talimatlarına göre hareket edilmelidir. - Gizlilik: Saç büyüsü yapılırken, büyüyü yaptıran kişinin ve hedef kişinin gizliliği korunmalıdır. Büyünün başarısı için bu önemli bir unsurdur. - Sabırlı olmak: Saç büyüsünün etkisini göstermesi zaman alabilir. Bu nedenle, büyüyü yaptırdıktan sonra sabırlı olmalı ve medyumunuzun önerdiği süre boyunca beklemelisiniz. Saç büyüsü yapılırken karşılaşılabilecek bazı sorunlar vardır. Bu sorunlar genellikle büyünün etkisini azaltabilir veya başarısız olmasına neden olabilir. İşte saç büyüsü yaparken karşılaşılabilecek sorunlardan bazıları: - Yanlış medyum seçimi: Tecrübesiz veya bilgisi yetersiz bir medyum ile çalışmak, saç büyüsünün başarısız olmasına neden olabilir. Bu nedenle, medyumunuzu dikkatlice seçmeli ve güvenilir bir medyum ile çalışmalısınız. - Saç telinin yanlış kişiye ait olması: Saç telinin yanlış kişiye ait olması durumunda, büyü istenilen sonucu vermeyebilir veya yanlış kişi üzerinde etki gösterebilir. Bu nedenle, saç telinin doğru kişiye ait olduğundan emin olmak önemlidir. https://www.youtube.com/watch?v=O8ZhUx2m5uQ Read the full article
0 notes
Text
Küsleri Barıştırma Büyüsü
Küsleri Barıştırma Büyüsü
Küsleri barıştırma büyüsü, küs olanların barışmalarını sağlamak ve aralarındaki sorunları gidermek için yapılan büyülerdi. Bununla ilgili gerekli malzemeler ve gerekli özel işlemler ile karşıdaki kişiler birbirlerine sevgi saygı muhabbet kazanarak birbirleri ile barışmaları, dargın kimseler barışması, geçimsiz huysuzların birbirlerini sevmesi için, eş, arkadaş, aile, dostların birbirlerine bağlı olması için yapılan bir işlemdir. Bu büyünün yapılmasından sonra işlem kişileri tesir altına alır ve aralarındaki küslükler, kırgınlıklar gide. Büyünün yapılmasının etkili bir şekilde sonuçların ortaya çıkması önemlidir. Özellikle bu büyü yapan kişilerin niyetinin salih olması gerekmektedir. Belirtildiği gibi tam olarak yapılması durumunda kısa sürede tutar. Küs olunan kişiyle aradaki bağ düzelme fırsatı bulur.
Dargınlıkları Giderme Büyüsü
Dargınlıkları giderme büyüsü, küs olan kişileri barıştırmak için yapılan büyülerin gerçekleştirilmesi ile meydana gelmiştir. Kişiler bu büyü işleminde ayrı ve önemli olan işlemler sağlarlar. Bu işlerin sağlanması ile büyünün tutması kolaylaşır. Kişiler bu işlemleri yaparken salih bir niyetle yapması aralarında gerçekleşecek dostluk, muhabbet bağına güvenerek gerçekleştirilmesi her zaman doğru bir davranıştır. Ayrıca dargınlıkları giderme büyüsünü bilmeyen kişilerin alanında uzman kişilerden destek alması önemlidir. Çünkü kişiler bu işlemi tek başlarına nasıl yapacaklarını bilmedikleri için hatalı bir işlemde gerçekleştirebilirler. Küsleri barıştırmak, dargınlıkları, gidermek için yapılacak büyüler de her zaman uzman bir kişiye başvurmak çok önemlidir. Küsleri barıştırma büyülsü yapılırken alanında uzman işlere başvurulması gerektiği unutulmamalıdır.
Dargınları Barıştırma Büyüsü, Küsleri Barıştırma Büyüsü
Dargınları barıştırma büyüsü, dargınları barıştırmak için yapılacak büyüler her zaman istenilen şartlara uygun şekilde gerçekleştirilmesi gerekir. Bu noktada alanında uzman kişilere giderek bunlardan destek alınması, bu durum hakkında bilgi alınması önemlidir. Küsleri barıştırma büyüsü yapılmasından sonra büyü muhakkak etkisini gösterecektir. Ama bu büyü yapılırken kişiler salih niyetli olmalı ve büyünün tutacağına inanmalıdırlar. Bunun için yapılması gereken işlemler sağlanabilir. Öncelikle bu büyüye başlanmadan önce kişiler niyetlerini salih bir şekilde alması gerekir. Niyet alındıktan sonra alanında uzman kişiden alınan destek ile birlikte yapılmaya başlanır. Büyü için istenilen adımlar tek tek uygulanır ve küs olduğunuz kişi ile barışma fırsatını elde edersiniz.
Etkili Barışma Büyüsü, Küsleri Barıştırma Büyüsü
Etkili barışma büyüsü, öncelikle en kuvvetli etkiye sahip olan büyülerdendir. Bu büyü sayesinde küs olan kişiler birbirleri ile barışırlar. Aralarındaki sorunlar düzelir kişilerin içinde bulunduğu nefret duygusu tamamen ortadan kalkmış olur. Dargın eşlerin barışması da etkili bir güce sahip olan duanın veya büyünün yapılmasında her zaman kişinin içten ve samimi niyetle olması gerekmektedir. Ayrıca bu büyülerin yapılış süreçleri bulunmaktadır. Alanında uzman bir kişiden destek alınarak doğru zamanda yapılması doğru etki vermesi anlamına gelmektedir. Bütün şartlar sağlandıktan sonra büyünün yapılması ile aradaki kırgınlıklar son bulur. Eşleri barıştırma büyüsü etkili bir büyüdür. Sonuçları çok çabuk ortaya çıkacaktır. Bu büyünün yapılması sırasında kişinin niyeti oldukça elzemdir. Bu büyüler sayesinde küs olduğunuz kişiyle aranızdaki sorun giderilir ve eski dostluğunuza kaldığınız yerden devam etmeye başlayabilirsiniz.
Barışmak İçin Büyü Nasıl Yapılır?
Barışmak için büyü nasıl yapılır? Sorusunun cevabı çok sık olarak araştırılmaktadır. İnsanlar arasındaki küslüğü yok etmek, ortadan kaldırmak için farklı yöntemler ararlar. Bu yöntemlerden birisi de Küsleri barıştırma büyüsü, büyü sayesinde istenilen zamanda istenilen kişiyle barışmak fırsatı elde edilir. Küslerin barışması da etkili olan büyüler sayesinde kişiler eşlerinden sevgililerinden dostlarından arkadaşlarından ayrılmaz ve kısa sürede aralarındaki sevgi saygı muhabbet ilişkisi tekrardan gelişir. Küsleri birbiriyle barıştırma büyüsü sayesinde birbirinden nefret eden insanların bu duyguları ortadan kalkmış olur ve yeni bir sayfa açılır. Bunun için küsleri barıştıran büyünün etkisi oldukça fazladır.
Barışma Büyüsü Kaç Günde Tutar?
Barışma büyüsü kaç günde tutar? Bu sorunun cevabı barışma büyüsü yaptırmak isteyen ya da yaptırmış olan kişiler tarafından çok sık araştırılmaktadır. Küsleri barıştırma büyüsü de büyünün yapıldığı kişiye göre ya da büyü yapan kişiye göre değişiklik göstermektedir. Büyünün yapılmasından önce önemli olan durum kişilerin niyetleridir. Niyete göre kişiler barışırlar ve eski muhabbetlerine geri dönebilirler. Unutulmamalıdır ki Küsleri barıştırma büyüsü bilmeyen bir kişinin tek başına yapabileceği bir işlem değildir. Birini Aşık Etme Duası yazımızı da okuyabilirsiniz. Read the full article
0 notes
Text
Yalnız sana mı caiz spesifik?
Tamam, elbette müctehid-i izamı, muhaddisin-i kiramı bir nefesiyle yerle yeksan edecek bir Mustafa İslamoğlu, bir Abdülaziz Bayındır, bir Mehmet Okuyan, bir Caner Taslaman, bir Emre Dorman, bir Yaşar Nuri Öztürk değiliz, ama az buçuk mürekkep yalamış insanlarız. Kalemi, defteri, ders kitaplarını, fiziği, kimyayı, biyolojiyi vs. görünce tanıyabiliyoruz. Bilim dünyasında işler nasıl yürüyor az-çok biliyoruz. Örneğin: Şöyle birşey olmadığını biliyoruz en azından: "Hey, naber, ben Graham! Dostum bugün birşey oldu. Anlatsam aklın durur. Dinle: Elimde birkaç elektronik şey vardı, 'Canım sıkılıyor, biraz oyalanayım!' dedim, onları birleştirdim, bil bakalım ne oldu? Telefon! Evet. Bir telefonum var artık! Muhtemelen birinde daha telefon olsa, ben konuşunca o da duyacak, ama şimdilik birtek bende var. O yüzden test edemiyorum."
Bilim dünyasında işler böyle yürümüyor. Birşey önce teori düzeyinde varoluyor. Sonra iş sahada olurluğu-olmazlığı seviyesinde tartışılıyor. Ardından da deney aşaması geliyor. Deneylerde de öyle olursa ne âlâ. Bediüzzaman'ın Lemaat'ta belirttiği şekilde maddelendirirsek, daha sahaya inmeden, dimağdaki meratip şöyle: Tahayyül, tasavvur, taakkul, tasdik, iz'an, iltizam, itikad.
"Dimağda meratib var, birbiriyle mültebis, ahkâmları muhtelif. Evvel tahayyül olur, sonra tasavvur gelir. Sonra gelir taakkul, sonra tasdik ediyor, sonra iz'an oluyor, sonra gelir iltizam, sonra itikad gelir."
Sözgelimi: Bilimsel birşey ortaya çıkıyor. Ne olsun mesela? Televizyon olsun. Olsun dediğiniz anda köşedeki bayiden evinize bir dev ekran televizyon bırakılmıyor. Ya? Şöyle: Önce görüntünün nakledilebileceğini hayal ediyorsunuz. Sonra bu hayalin detaylarını biraz daha derinleştirip tasavvura dönüştürüyorsunuz. Sonra olabilirliğin kalıplarından geçiyor. Sonra aklınız da bunu onaylıyor. Sonra kalbiniz de buna inanıyor, yani iz'an ediyor. Sonra bu sizde muhkemleşiyor, artık olabileceğine kesinkes inanıyorsunuz, iltizam ve itikad dairelerine geçiliyor. Beynin işleyişi birazcık böyle.
Dolayısıyla bilimsel olan ne varsa böylesi eşiklerden geçmek zorunda. Kanun olarak keşfedilen veya teknoloji olarak kullanılan birçok şey bir zamanlar birilerinin hayaliydi desek yanlış olmaz. Yani sahada bunlar gerçekleşmeden ve sonuçları kullanılır hale gelmeden önce birileri böyle birşeyler olabileceğini umut etti, sonra zannetti, sonra hayal etti ve gereğince akletti. Ta, ta, ta, taaaa: Ve artık ben bir 'bilgisayar' kullanarak size yazılarımı 'internet' vasıtasıyla ulaştırabiliyorum.
Bütün bu gevezeliği niye yapıyorum? Oraya geleceğim. Biliyorsunuz, Jules Verne bilimkurgunun babası olarak bilinir. Neden böyle söylenir? Çünkü hayal edip olabileceğini düşündüğü çoğu şey hakikaten onun ölümünün ardından icad edilmiştir. Denizaltı, hava taşıtları, vs. Bunlar Jules Verne'nin hayalleriydi bir zamanlar. Ama o hayalleri bugün somut birer gerçek olarak görüyor ve yaşıyoruz. Demek onun hayalleri bizim için inanç oldu. İman oldu. Şahitlik oldu. Belki de bizim hayallerimiz de birilerinin inancı olacak.
Buradan 'spesifik' kelimesine gelelim. Aslında 'kendine özgü, özellikli, özel, kendine has' gibi anlamları barındıran spesifik kelimesi bizde biraz daha subjektifliğe yakın kullanılır. Bizim terminolojide tam karşılığı olamaz belki ama 'keşf' gibi birşeydir aslında. Yani umuma gösterilemeyen veya belki umuma kabul ettirilebilecek kadar somut da ifade edilemeyen şeydir spesifik.
Belki 'kaziye-yi makbule' dahi bir yönüyle spesifiktir denilebilir. Yani bir meslekte uzman olan kişinin deneylerine şahit kılmadan size "Bence bu iş şöyledir" demesi ve sizin de kabulünüz bir tür spesifiklik içerir. Çünkü ona olan itimadınızdır söylediğinin delili. Onun dışında somut başka bir delil gösterememiştir henüz. Hadi, sizin için spesifik olmasa da, dışarıdan bakan için bir parça spesifiktir.
Peki, spesifik bilgi, sırf böylesi bir sınırlı isbatı içerdiği için aşağılanmayı hakeder mi? Kesinlikle hayır. Elbette mümkünse bir burhan-ı yakîni ile meselenin vuzuha kavuşturulması ve herkes görecek derecede gösterilmesi makbuldur. Herkes görebilecek derecede gösterilebilen hakikate daha yakındır. Ancak yine de sırf herkese gösterilemediği için bir bilginin yanlışlığına hükmedilmez. Teori düzeyinde kaldığına hükmedilir. Ve bütün teoriler yalan değillerdir. İsbat edilememiş görüşlerdir daha çok. Zaman birçoğunu sonradan doğrular.
Bazı teoriler vardır ki bir zan olarak ortaya atılışı ile isbatı arasına asırlar sığar. Yani demek istiyorum ki özetle: Her teori kolayca İslamoğlu'nun spesifik çöplüğüne atılsaydı şu an bilim denilen şey olmazdı. Çünkü her bilimsel bilgi başta bir parça spesifiktir. Kişinin kendi hayali, zannı, umudu ile ortaya çıkar; sonra herkese gösterebildikçe, isbat edebildikçe hakikate yaklaşır. Verne'nin hayali o gün için gerçek bulunmasa da mutlak bir şekilde gerçeklikten azledilemez. Onun subjektifi, bir nevi bizim objektifimizdir artık.
Umuma gösterememek meselesi mühim. Bediüzzaman ebced/cifir meselesine girmezden önce, bazı işaretler hissettiğini ancak bunu umuma gösteremediğini ifade eder. 28. Mektup'ta geçen bu ifadeler, yanlış anımsamıyorsam, Sikke-i Tasdik-i Gaybî'de yer alan ebced/cifir hesaplarından önce telif edilmiştir. Burada hassas olan nokta Bediüzzaman'ın 'umuma gösterememekten dolayı' beyanından çekindiğini ifade etmesidir: "Elbette, böyle mübârek bir cemaatte, tevafukat-ı gaybiyeden daha ziyade kuvvetli bir işaret-i gaybiye var ve ben görüyorum, fakat herkese ve umuma gösteremiyorum."
Ve yine Bediüzzaman'ın bir mektubunda, meslekçe, burhan-ı yakîni yolunu, kazıye-yi makbuleye tercih ettiğini de okuyoruz: "Hatta ilm-i mantıkta 'kaziye-i makbule' tabir ettikleri, yani büyük zatların delilsiz sözlerini kabul etmektir; mantıkça yakin ve katiyyeti ifade etmiyor, belki zann-ı galiple kanaat verir. İlm-i mantıkda; bürhan-ı yakini, hüsn-ü zanna ve makbul şahıslara bakmıyor, cerh edilmez delile bakar ki, bütün Risale-i Nur hüccetleri, bu bürhan-ı yakini kısmındandır."
Peki, ne olmuştur da Bediüzzaman ebced/cifir meselesine girip böylesi spesifik(!) ve kendisinin de 'şarlatanların suistimal ettiklerini' beyan ettiği bir dalda bilgi üretmiştir? Bunun cevabını da eserlerinde verdiğini görüyoruz:
"Müdafaatımda onlara cevaben demiştim ki: Onlar bana ait değil ve o kerametlere sahip olmak benim haddim değil. Belki, Kur'an'ın mucize-i maneviyesinin tereşşuhatı ve lem'alarıdır ki, hakiki bir tefsiri olan Risale-i Nur'da kerametler şeklini alarak, şakirdlerinin kuvve-i maneviyelerini takviye etmek için ikramat-ı İlahiye nevindedir. İkram ise, izharı bir şükürdür, caizdir, hem makbuldür."
Bu metinden ve devamından da anlıyoruz ki: Bu alanda çalışmasındaki maksad, bu işaretlerin veya hesapların bütün müslümanlarca kabul edilir olması değil. Ya ne? Kendisine saldırı olan bir dönemde talebelerinin kuvve-i maneviyelerini takviye etmek. Hatta devamında daha da detaylandırıyor izahını:
"(...) beni herşeyden ve temastan ve yardımcılardan menetmekle beraber, aleyhimizde olanlar bütün kuvvetleriyle arkadaşlarımın kuvve-i maneviyelerini kırmak ve benden ve Risale-i Nur'dan soğutmak ve benim gibi ihtiyar, hasta, zaif, garip, kimsesiz, biçareye binler adamın göreceği vazifeyi başına yüklemek ve bu tecrid ve tazyiklerde—maddi bir hastalık nevinde—insanlarla temas ve ihtilattan çekilmeye mecbur olmak, hem o derece tesirli bir tarzda halkları ürküttürmekle kuvve-i maneviyeyi kırmak cihetleriyle ve sebepleriyle ihtiyarım haricinde ve bütün o manilere karşı Risale-i Nur şakirdlerinin kuvve-i maneviyelerinin takviyesine medar ikramat-ı İlahiyeyi beyan ederek Risale-i Nur etrafında manevi bir tahşidat yaptırmak ve Risale-i Nur, kendi kendine, tek başıyla başkalarına muhtaç olmayarak bir ordu kadar kuvvetli olduğunu göstermek hikmetiyle, bu çeşit şeyler bana yazdırılmış."
Ve hemen akabinde bir uyarı daha ekliyor Bediüzzaman. Şunları yazmaktaki amacının kendisine veya talebelerine bir seçilmişlik yüklemek olmadığını vurguluyor: "Yoksa, haşa, kendimizi satmak ve beğendirmek ve temeddüh etmek ve hodfüruşluk etmek ise, Risale-i Nurun ehemmiyetli bir esası olan ihlas sırrını bozmaktır. İnşaallah, Risale-i Nur, kendi kendine, hem kendini müdafaa ettiği, hem kıymetini tam gösterdiği gibi, bizi de manen müdafaa edip kusurlarımızı affettirmeye vesile olacaktır."
En başa dönelim. Neden bu yazıyı yazdım? el-Cevap: İslamoğlu ve benzerleri 'spesifik' şeyleri pek sevmiyorlar. Hatta ne ki salihlerin keşfine bakıyor üzerine 'spesifik' kaşesini vurup çöpe atmayı pek beğeniyorlar. Bu yönleriyle engizisyona çok benzetiyorum onları. Onlar da bu ümmetin engizisyon mahkemesi gibiler. Galileo gelse ve "Dünya güneşin etrafında dönüyor!" dese isbatına nefes aldırmadan boynunu vuracak gibiler. Neden? Çünkü bu bilgi onlarca spesifik. Galileo, Graham Bell, Edison veya bir başkası... Her bilimsel bilgi, deney aşamasına gelmeden önce birilerinin hayali, zannı, teorisi, taakkulu, yani bir parça spesifik bilgisiydi. Nasıl yapılacağı bilinmiyordu ama olabileceği biliniyordu. Sahada sınanmamıştı henüz. Sadece o öyle düşünüyor veya öyle olduğunu kanaat getiriyordu. Herkese ve umuma gösteremiyordu o an için.
O aşamanın ve o tarz bilginin sorumluluğu bu değildi çünkü. Mertebesinin hakkı "Bana öyle geliyor" demekti. Kanaat etmekti. Ona öyle gelmeden öyle olabileceğinin adımları atılamazdı. Kainatta ve insanda bilgi böyle ilerliyordu.
Peki şimdi İslamoğlu'nun spesifik lanetlemesini bu bilimsel ve bir o kadar fıtrî halin içinde nereye koyacağız? İnsanlara 'ona öyle gelmesini' yasaklayacak mıyız? Başımıza geçerse, Allah korusun, yeni bir 1984 mü yazdıracak bize İslamoğlu? Halbuki bu modern zaman engizisyon yargıcı kendi derslerinde de gırla şöyle ifadeler kullanıyor: "Fakire öyle geliyor ki... Muhtemelen... Fakire göre..." Hatta kitabında da bunları söylüyor:
"Kanaatimiz o ki, Pisagor bunu kendisi icat etmemiş, Mısır'da intisap ettiği sır dininin rahiplerinden öğrenmiştir. Muhtemelen Babil büyücülüğünün temelinde de bu kült vardır. Daha sonra Yahudi kabalacılığına geçmiş ve büyü formülleri ebced/cifir üzerinden yapılmıştır."
Behey atanmamış müçtehid senin 'kanaatin' ve 'muhtemelen'in ile ilim oluyor da Bediüzzaman'ınkiyle niye olmuyor? O da kanaati gelip, değil herkesin tasdik etmesini, yalnız saygı göstermesini bekleyerek kanaatini belirtse, bu kanaat belirtme işinin tapusu sizde mi ki, müsaade edilmiyor:
"(...) Mucizat-ı Ahmediye, Onuncu Söz ve Yirmi Dokuzuncu Söz ve Âyetü'l-Kübrâ gibi çok risaleleri dahi herbiri kendine mahsus kerametleri bulunduğunu çok emâreler ve vakıalar bana kat'î bir kanaat vermiş."
"Bu rüya-yı sadıkadan herbiri, gerçi rüyadır, delil ve hüccet olamaz; fakat herbirinin aynı mealde ittifakları bir müjde veriyor ve Risale-i Nur'un makbuliyetine ve Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın daire-i rızasında bulunduğuna bizlere kanaat veriyor."
"Birden, otuz üç ayetin mana-i sarihinin teferruatı nevindeki tabakatından ınana-i işari tabakasından ve o mana-i işari külliyetinde dahil bir ferdi, Risale-i Nur olduğunu ve duhulüne ve medar-ı imtiyazına bir kuvvetli karine bulunmasını bir saat zarfında hissettim ve bir kısmını bir derece izahlı, bir kısmını mücmelen gördüm. Kanaatime hiçbir şek ve şüphe ve vehim ve vesvese kalmadı; ve ben de, ehl-i imanın imanını Risale-i Nurla takviye etmek niyetiyle, o kati kanaatimi yazdım ve has kardeşlerime mahrem tutulmak şartıyla verdim."
"(...) ve bu âyetin umum cümlelerinin muvafakatlerini ve mutabakatlarını en ziyade kazanan elektrikle Resâili'n-Nur olduğundan, doğrudan doğruya mânâ-yı remziyle bakar diye bana kanaat-i kat'iye verdiğinden, çekinmeyerek kanaatimi yazdım. Hata etmişsem, Erhamürrâhimînden rahmetiyle affetmesini niyaz ediyorum."
Fakat ey İslamoğlu, sen bunlardan anlamadıysan, ki anlayasın da yoktur, senin muhatabın şu mektuptur:
"(...) Necmeddin-i Kübra, Muhiddin-i Arabî gibi binler ehl-i işârât gibi cifrî ve riyazî hesabıyla beyan edilen bir müjde-i işariye-i Kur'âniyeyi kendine gelen bir kanaat-i tamme ile, hem mahrem tutulmak şartıyla, beyan ettiğim ve o içtihadımda 'en muannid dinsizlere de ispat etmeye hazırım' dediğim halde beni gıybet etmek, dünyada buna hangi mezheple fetva verilebilir, hangi fetvayı buluyorlar? Ben herşeyden vazgeçerim, fakat adalet-i İlâhiyenin huzurunda bu dehşetli gıybete karşı hakkımı helal etmem. Titresin! Bütün sâdâtın ceddi olan Fahr-i Âlem Aleyhissalatü Vesselamın Sünnet-i Seniyesini muhafaza için hayatını ve herşeyini feda eden bir mazlumun şekvâsı, elbette cevapsız kalmayacak!"
1 note
·
View note
Link
0 notes
Text
Heavenly Blessing – 112. Bölüm
Mega // Drive
Bölüm 112: Hayaleti Karşılamak İçin Kapılar Açık, Toprağa Bir Hapishane Çizilmiş
“…”
“Nerede?” İlk Xie Lian konuştu.
Üçü küçük köşke girmişlerdi ve binada hiç kimse yoktu. Türlü ruhani eşya ve hazineler hala öncesinde koyduğu yerdeydi, sadece, kapılar açıldıktan sonra hepsi işe yaramaz hale geliyordu. Xie Lian iletişim rününden bağırdı. “RÜZGAR USTASI? NEREDESİN?”
Yolda gelirken koşuşturmaya odaklandıkları ve ayrıca Shi Qing Xuan son derece endişeli olduğu için, düşünmeyi ve saçmalamayı bırakarak, kendisini korkutmaktan vazgeçsin diye sakinleşmesi için meditasyon yapmasını öneren Xie Lian olmuştu. Shi Qing Xuan da bunun çok mantıklı olduğunu düşünmüş ve yavaş yavaş konuşmayı bırakmıştı, bu nedenle onlara cevap vermemesini anormal bulmamışlardı. Bu nedenle Xie Lian da bir tuhaflık olduğunu düşünmemişti, ama şimdi ne kadar bağırırsa bağırsın cevap yoktu ve hepsinin içini bir korku sarmıştı. Böyle bir durumda sadece iki ihtimal olabilirdi: ya Shi Qing Xuan bilerek cevap vermiyordu ya da bilincini kaybetmişti.
Rüzgar Ustasının üzerinde on kadar ruhani eşya ve hazine vardı, her biri ender ve seçkindi, ve her biri Xie Lian tarafından bir rün oluşturmak için kullanılmıştı, dışarıdaki hiçbir şey içeriye kolayca girememeliydi. Yapılabilecek olsa bile, Shi Qing Xuan’ın dediği gibi, aşılabilmesi en az üç gün üç gece sürerdi ve ardında bir iz bırakmaması da imkansızdı. Ancak görünüşe göre, küçük köşkün tüm kapıları ve pencereleri yerindeydi, ne kazılmış tüneller ne merdivenler vardı. Xie Lian tekrar girişe gitti ve yerdeki altın madalyonu aldı, yakından baktı. “Kapıyı kendisi açmış.”
Her ne kadar açıkça kısa bir süre sonra yanına varacak olsalar da, bir nedenden dolayı son dakikada kendisine bir çıkmaz mı aramıştı?
Ming Yi usulca. “Belki de kapıdaki biziz sanmıştır?”
Bunu duyunca aniden Xie Lian’ın zihninde berbat bir düşünce filizlendi: Küçük köşkün dışarısından üç kişi gelmişti birisi onun, birisi Hua Cheng’in ve birisi Ming Yi’nin görüntüsüne sahipti ve kapıyı çalmışlardı. Köşkte, sevinçten havalara uçan Shi Qing Xuan hemen kapıları açmıştı ve o üç ‘kişi’ hemen etrafını sarmış, ona tüyler ürpertici gülüşleriyle bakmışlardı. Shi Qing Xuan’ın elindeki altın madalyon ayaklarının yanına bir daha asla alınmamak üzere düşmüştü.
Xie Lian hemen başını iki yana salladı. “İmkansız. Boş Lafların Saygın Efendisinin sahte görünüşlere bürünebilme yeteneği olduğunu duymamıştım.”
Ming Yi. “Belki yardım çağırmıştır.”
Xie Lian bir an düşündü ama katılmıyordu. “Bugün karşılaştığımız her şey çok ani ve kestirilemez oldu. Bundan öncesinde Rüzgar Ustasını korumak için bir rün çizmek aklımıza gelmemişti, bu nedenle bu kadar hızlı bir şekilde ona yardım edecek hayaletler bulamaz. Ayrıca, Rüzgar Ustasına vardığımız zaman onu iletişim rününden haberdar edeceğimizi söylememiş miydik? Kapının dışındaki kişilerin gerçek mi sahte mi olduğunu sadece sorarak öğrenebilirdi, nasıl bu kadar kolay kandırılsın?”
Bu noktaya gelince Xie Lian aniden durdu, ardından mırıldanmaya başladı. “Tabi tanıdığı birisi ona kapıları açmasını söylemediyse.”
“Tanıdığı biri mi?” Ming Yi sorguladı. “Nasıl yani?”
Bu sırada Hua Cheng söze girdi. “Kulakları tıkalıydı. Duyamaz.”
Xie Lian hemen onun koluna yapıştı ve haykırdı. “Çok iyi dedin San Lang! Tam olarak bu nedenle tanıdığı birisi olması gerekiyor. Rüzgar Ustasının kulakları tıkalı olduğu için, dışarıdan gelen hiçbir şeyi duyamaz! Kulak tıkacını çıkarmadığı sürece tabi ama bunu neden yapsın ki? O kadar çok korkuyordu ki çıkartamadan ölebilirdi. Bu nedenle onu kandırıp kapıyı açmasını sağlayabilecek tek bir yol var.”
Kişisel iletişim rünü!
Xie Lian’ın konuşması hızlandı. “Bunun anlamı, biz gelene kadar, birisi gizlice Rüzgar Ustasıyla iletişime geçti ve ona kapıları açmasını sağlayacak bir şey söyledi. Eğer samimi olduğu birisi olmasa Rüzgar Ustasının sözel parolasını bilemezdi. Cennet mensuplarının tüm sözel parolaları iyi korunan sırlardı, dışarıdan kimse bilmez ve özellikle de Boş Lafların Saygın Efendisi gibi iblisler ve canavarlar. Ayrıca çok güvendiği birisi olmalı, yoksa düşünmeden kapıları açmazdı.”
“Ya da,” Hua Cheng. “kendisi bu kişiyi tanımıyordu ama gelen onu tanıyordu ve ona kapıları açmaktan başka çare bırakmayan bir şey söyledi.”
Xie Lian ihtimali dikkatle düşündü ve konuştu. “Teknik olarak, sözel parolasını bildiğimiz sürece hala Rüzgar Ustasıyla konuşabilir, ama aniden garip bir ses konuşursa, Rüzgar Ustası bir tuhaflık olduğunu düşünmez miydi? Duyduğu anda bize iletişim rününden haber verirdi. Bu gizemli kişi daha ilk iletişime geçtiğinde onu donduracak bir şey söylemediği sürece tabi. Ama ne söylemiş olabilir ki?”
“Tehdit mi?” Ming Yi tahmin yürüttü.
“Nasıl bir tehdit? ‘Eğer dışarıya çıkmazsa, abine seni rahatsız etmek için geri döndüğümü söylerim’ mi?” Xie Lian hemen bu düşünceyi bir kenara attı. “Pek mümkün görünmüyor.”
Boş Lafların Saygın Efendisi, Shi Qing Xuan’ın çekincelerinden haberdar olmamalıydı. Ayrıca, bir cennet mensubu değildi, o zaman nasıl Su Ustasını hemen olanlardan haberdar edebilecekti ki? Bir saat içerisinde yanına varacaklardı, ama Shi Qing Xuan o kadar bile bekleyememişti. Günün sonunda, bu yaratığın Su Ustasına karşı kazanıp kazanmaması problem değildi. Unutulmaması gerekir ki, hiç Shi Wu Du’yu rahatsız etmemişti; gözleri sadece Shi Qing Xuan’ın üzerindeydi, özellikle alt daldaki meyveye uzanıyordu. Saygın’ın kendisinin de Su Ustasından korktuğuna şüphe yoktu, bu nedenle onu doğrudan kışkırtmaya cüret edemiyordu.
Ming Yi. “Bir saat daha arayalım.”
Xie Lian ne söylemek istediğini anlamıştı ve başını salladı. “Pekala. Eğer bir saat içerisinde onu bulamazsak, Rüzgar Ustası ne kadar karşı çıkarsa çıksın Su Ustası durumdan haberdar edilmeli. Dağılalım! Biz bu tarafı arayacağız ve Toprak Ustası lütfen sen de diğer tarafa bak.”
Ming Yi arkasını döndü ve tek kelime etmeden gitti. Xie Lian ararken hafif bir koşu tutturmuştu ve ruhani iletişim rününden Shi Qing Xuan’a seslenmeyi hiç bırakmamıştı, ama ölüm sessizliği hiç değişmedi.
Hua Cheng sordu. “Nasıl gidiyor?”
Xie Lian başını iki yana salladı. “Hala cevap yok.”
Zihnindeki korku ve endişe gittikçe ağırlaşıyordu. Oda oda tüm köşkteki her binayı aradı ve yakınlardaki neredeyse her köşke girdi, ancak hiçbir iz yoktu.
Kısa bir süre sonra ikisi bölgedeki en yüksek köşke geldiler. Köşk açıkça etraftaki binaların yıldızıydı, merkezdeydi. Pek çok kez yenilenmiş, görkemli ve etkileyiciydi, duvarlarına pek çok şiirsel dize yazılmıştı. Xie Lian mekanın ‘Basamaklı Şarap Terası’ tabelasına bakmak için başını kaldırdığında yüksek sesle merak etti. “Bu ‘Şarap Dolduran Genç Lordu’ mu?”
“Evet öyle.” Hua Cheng cevapladı. “Burası ‘Şarap Dolduran Genç Lord’un gerçek adresi.”
Xie Lian ona baktı. “O zaman sahiden doğru mu?”
“Evet.” Hua Cheng yanıtladı, ardından kısaca açıkladı. Görünüşe göre, efsanelerde Shi Qing Xuan hala bir ölümlüyken, çalıştıktan sonra sık sık buraya içmek için gelirmiş, sarhoş bir halde terasın üzerine yayılırmış, mutlu ve kaygısızmış. Bir gün aşağıdan, sık sık iyi köylüleri rahatsız eden kötü niyetli bir dolandırıcı geçmiş ve Shi Qing Xuan onu gördüğünde ilgisiz bir halde bardağındaki lezzetli şarabı dökmüş ve küçük bir büyü yapmış. Şarap doğrudan dolandırıcının başına dökülmüş ve onu bayılmış. Ardından Shi Qing Xuan Shi Wu Du tarafından vekil general olarak atanınca, yine ölümlü diyarı sevmeye ve önceki gibi bu yerde içmeye devam etmiş. Yükseldiği gün de içiyormuş.
İçerken yükselmek kulağa saçma geliyordu, ama aslında pekte önemli bir şey değildi. Bazen fırsat insanın karşısına düzensiz ve nedensiz yere çıkardı. Xie Lian’ın kendisi yükseldiği zaman uyuyordu örneğin. Belki de ileride tuvaletteyken yükselen cennet mensupları da olacaktı, bu da pekala ünlü bir manzara yaratırdı.
Her şekilde, alimlerin konuklara sataşma hikayeleri tarih boyunca tutulmuştu ve hikayesi olan yerler her daim entelektüelleri fırçalarını kaldırmaya ve yaratmaya, cennette yaşama özlemini ifade etmeye itmişti. Xie Lian şimdi burasının neden böylesine önemli bir yer olduğunu anlıyordu. Gecenin bir yarısında gezginler yoktu, ama ertesi gün kesinlikle hayretle uçmuş evleri ve ağaçları seyreden pek çok gezgin olacaktı ve Rüzgar Ustası kendisini gösterdiği için ağlayacaklardı.
Ancak ünlü ‘Şarap Dolduran Genç Lord’ Xie Lian’ın hayal ettiğinden biraz farklıydı. Tam bu sırada Hua Cheng’in karanlık bir sesle konuştuğunu duydu. “Gege, benim gidip halletmem gereken küçük bir mesele var. Lütfen dikkatli ol. Uzun sürmez.”
Xie Lian içinden, Ne meselesi?, diye geçirdi.
Hua Cheng’in kişisel iletişim rünündeki sinirli sesini hatırlamıştı ve şimdi de bu soğuk tutumu eklenmişti, sordu. “Boş Lafların Saygın Efendisini mi bulmaya gidiyorsun?”
Hua Cheng bir an için durdu, ardından cevapladı. “Hayır.”
Eğer öyle değilse, o zaman başka soru sormak ona düşmezdi. Xie Lian başını salladı. “Zaten sadece eğlenmek için gelmiştin. Bir işin çıktıysa tabi ki gidebilirsin. Sen de kendine dikkat et.”
“En.” Hua Cheng bir an duraksadıktan sonra ekledi. “Geri döndüğüm zaman, sana bir şey söyleyeceğim.”
Xie Lian şaşırmıştı. “Ne?” Ama Hua Cheng çoktan ortadan kaybolmuştu.
Bir saat sonra, hala hiçbir sonuca ulaşamamışlardı ve Xie Lian iletişim rününden seslendi. “Toprak Ustası! O tarafta işler nasıl? Ben henüz hiçbir şey bulamadım, bu yüzden geri dönüyorum.”
“Hiçbir şey yok!” Ming Yi cevapladı.
“Böyle olmaz. Daha fazla bekleyemeyeceğim.” Xie Lian. “Basamaklı Şarap Terası’nın merkezinde buluşalım. Hemen Su Ustasına haber veriyorum.”
Ardından hemen Ling Wen’in kişisel iletişim rününün sözel parolasını aklından geçirdi. “Ling Wen, orada mısın? Su Ustasını bulabilir misin? Lütfen ona en kısa zamanda Basamaklı Şarap Terasına gelmesini söyle.”
Berrak bir erkek sesi kulaklarında çınladı. Görünüşe göre Ling Wen şu anda erkek formundaydı. “Ekselansları? Su Ustası şu anda burada değil. Dışarı çıkmayı seven birisi olmadığı için muhtemelen ölümlü diyara inmez. Onunla ne işin var? Mesajını iletebilirim.”
Tam bu sırada Xie Lian neredeyse Basamaklı Şarap Terasının ana binasına ulaşmıştı ve uzaklardan o terasa bir şey asılmış gibi geldi. Gece esintisinde süzülen beyaz bir kumaşa benziyordu. Xie Lian şaşırdı, aklından, Biraz önce orada bir şey var mıydı?, diye geçirdi.
Yaklaştığı zaman en sonunda ne olduğunu anladı – bu Shi Qing Xuan’ın dış cübbesi değil miydi?
Tam bu sırada Ming Yi iletişim rününden bağırdı. “Ekselansları, hemen Basamaklı Şarap Terasındaki en yüksek köşke gel! ÇABUK!!!”
Xie Lian irkildi, ve diğer taraftan Ling Wen soruyordu. “Ekselansları? Hala orada mısın?”
Xie Lian haykırdı. “Lütfen ona en kısa zamanda gelmesini söyle! Rüzgar Ustasına bir şey oldu!”
Son mesajını bağırarak ilettikten sonra köşke koştu. Diğer taraftan artık ses gelmiyordu; Ling Wen muhtemelen sözleri nedeniyle şoka girmiş ve hemen Shi Wu Du’ya rapor etmeye gitmişti. Xie Lian en üst kata çıktığında yerde, en ortada birisi yatıyordu ve bu Shi Qing Xuan’dı.
Shi Qing Xuan’ın her iki gözü de sıkı sıkı kapalıydı; üzerindeki görünebilen bir yara veya kan izi yoktu. Birisi ayağa kalkmasına yardım ediyordu ve bu kişi de Ming Yi’ydi. Shi Qing Xuan şuuru kapalı bir şekilde oturdu ve göğsünden bir şey düştü. Xie Lian baktığı zaman kalbi sıkıştı – düşen şey, ikiye bölünmüş Rüzgar Ustası yelpazesiydi. Böyle nadir bir ruhani eşyaya sadece şansa sahip olunabilirdi ve asla güç kullanılarak alınamazdı, ve belki yüzlerce yılda da dövülemezdi. Rüzgar Ustasının en güçlü eşyasıydı ve öylece yok edilmişti.
Xie Lian haykırdı. “Biraz önce buraya geldiğimde kimse yoktu!”
Ama tam kelimeler ağzından döküldüğü anda bir şeylerin daha eksik olduğunu fark etti. Öncesinde o ve Hua Cheng buraya geldiklerinde, edebi misafirler tarafından duvarlara yazılmış pek çok şiirsel dize vardı; bazıları çekici, bazıları kibirli, bazıları zarifti. Ama şimdi hepsi gitmişti, sanki birisi özellikle silmiş, onların yerine daha önce orada olmayan kızıl düzgün bir yazıyla, kanlar damlayan bir sıra iri harfle: “SEFİL BAŞLANGIÇ, SEFİL SON!” yazılmıştı.
Bu Boş Lafların Saygın Efendisinin Shi Qing Xuan’a doğduğu gün bağışladığı lanetti!
Bu sırada Ming Yi cansız bir şekilde sordu. “Ekselansları, yanındaki nerede?”
Xie Lian geriledi ve içinden, Olamaz! San Lang’ın gidişi çok zamansız oldu!, diye geçirdi.
Yanlarından ayrıldığı anda Shi Qing Xuan’a bir şey olmuştu. Bu sahiden kolay açıklanabilecek bir şey değildi. Ancak Xie Lian’ın yüzü hiçbir şey açık etmedi ve vakarla açıkladı. “Boş Lafların Saygın Efendisini aramaya gitmesini söyledim.”
“Ne zaman gitti?” Ming Yi sormuştu.
Yüz ifadesi hiç değişmeden Xie Lian cevapladı. “Biraz önce. Birkaç dakikadan uzun sürmüş olamaz.”
Dürüst olması gerekirse çok daha uzun zaman önce gitmişti. Ancak Xie Lian hiç Hua Cheng’den şüphelenmemişti, bu nedenle doğal olarak başkalarının da şüphelenmesine izin vermeyecekti, böylece başka sorunlar çıkmazdı.
Tam bu sırada, göklerin derinliklerinden kükreyen fırtınalar koptu ve sekiz tekerlekli bir altın araba bulutları deldi, azametli bir halde onlara doğru geliyordu.
Basamaklı Şarap Terasına Mesafe Kısaltma Rünüyle erişemeyince, görünüşe göre Shi Wu Du doğrudan Altın Arabayla gelmişti. Bilinmesi gerekir ki bir altın arabanın ışıldayan atları sürüldüğünde, büyük bir tantana kopar. Eğer bir nedenle gecenin bir yarısında gökyüzünü izlemekte olan ölümlüler varsa, ölümlü diyarda kıyamet kopardı. Su Tiranı sahiden hiçbir şeyden korkmuyordu.
Dramatik altın arabanın yaklaşmasını izlerken Xie Lian hemen konuştu. “Toprak Ustası, eğer sonrasında bir cennet mensubu sorarsa lütfen Lord Hua’dan bahsetme. Üst Cennetteki pek çok cennet mensubu abartmayı ve bir şeyler uydurmayı seviyor. Bu olayın onunla hiçbir alakası yok, bu nedenle işlerin çetrefilli bir hale gelmesine gerek yok.”
Ming Yi ona bir bakış attı ve konuştu. “Pekala.” Kolayca kabul etmişti ve Shi Qing Xuan’ın durumunu kontrol etmek için başını tekrar eğdi. Xie Lian tam rahat bir nefes almıştı ki hareket etmeyen Rüzgar Ustasını görünce kalbi bir kez daha çöktü.
Altın Araba kükreyerek geldi ve kısa bir süre sonra bulutlardan bir izle iniş yaptı. Arabanın dış kısmında hizmete hazır bir grup ast cennet mensubu vardı ve üç büyük cennet mensubu araçtan çıktı. Shi Wu Du, Pei Ming ve Ling Wen. Ay Festivalinde ilk ondaki üçlü bir anda gelmişti. Elbette Xie Lian kendisinin birinci sırada olduğunu uzun zaman önce unutmuştu. Shi Wu Du kaşlarını sertçe çatmış, kol yenlerini savurarak asık bir suratla arabadan indi, elinde Su Ustası yelpazesiyle köşke girdi ve Pei Ming ile Ling Wen hemen arkasındaydı. Küçük kardeşinin yerde ceset gibi yattığını gördüğü anda yüz ifadesi hemen değişti ve koşarak yanına gitti. “Qing Xuan? Qing Xuan! Ne oldu?”
Xie Lian kısa ve öz bir şekilde açıkladı. “Rüzgar Ustası Boş Lafların Saygın Efendisiyle karşılaştı.”
“…”
“Ne dedin?” Shi Wu Du şüpheyle haykırdı. “Boş Lafların Saygın Efendisi mi?”
İsmi duyunca sadece Shi Wu Du değil, Pei Ming ve Ling Wen’in de yüzleri düşmüştü. Görünüşe göre çoktan Shi Wu Du’nun belasını biliyorlardı. Yüz ifadelerini izlerken Xie Lian kimin rol yaptığını ve gizlice sevindiğini seçemiyordu; hepsi normal davranıyorlardı. Özellikle Shi Wu Du. Kesinlikle rol yapıyor olmasına imkan yoktu. Ling Wen kollarından bir sürü şişe çıkarttı ve konuştu. “Şunlardan vermeyi dene.”
Pei Ming ise kenardan işaret etti. “Yine sen, Ekselansları.”
“Yapacak bir şey yok.” Xie Lian cevapladı. “Cennette hep birkaç tanemiz bir ileri bir geri gidiyoruz.”
“Sanki seni her gördüğümüzde, bir kişi daha yanında oluyordu. Bu sefer de mi öyle merak ettim?”
Xie Lian düz bir şekilde cevapladı. “Hayır, hayır. Elbette hayır.”
Apaçık yalan söylüyordu, ama Ming Yi sahiden sözünü tuttu ve tek kelime etmedi. Pei Ming konuşmayı bıraktı, ellerini salladı ve emri altındaki cennet mensuplarını etrafı aramaya gönderdi. Şu anki durumda aslında Hua Cheng’in önden gitmesi daha iyi olmuştu. En azından olay mahalinde değildi. Shi Wu Du, Shi Qing Xuan’ı uyandıramıyordu ama gözleri istemsizce kar beyazı duvarlardaki devasa kanlı harflere kaydı ve yüzü hemen buruştu.
Yüzü duvardan daha solgundu, öfkeyle titriyordu ve bağırdı. “KİM YAZDI BUNU? KİM YAZDI?!”
Her ne kadar bağırıyor olsa da, sesi titriyordu. Tam bu sırada Ling Wen haykırdı. “Rüzgar Ustası uyandı!”
Xie Lian hemen yere çömeldi. “Rüzgar Ustası?”
Sahiden Shi Qing Xuan’ın gözleri yavaşça açılıyordu. Shi Wu Du herkesi kenara itti ve seslendi. “Qing Xuan? İyi misin? Bir yerin acımıyordu? Kim sana zarar verdi?!”
Shi Qing Xuan uzun bir süre sersemlemiş halde kaldıktan sonra yavaşça kendine geldi. Bilinci açıldığında ilk gördüğü şey Shi Wu Du’nun yüzüydü. Bir an sonra ise hiç beklenmedik bir şey oldu.
Shi Wu Du’yu kenara itti, kendi kafasına sarıldı ve çığlık attı. “AAAAAHHHHHHHHHHH!!!”
Çevirmen: Nynaeve
148 notes
·
View notes