Tumgik
#böyle dans yok
bozusuruz · 1 year
Text
Bir de rakip kafali herkesten nefret ediyorum meslek lisesi cikisli TAMAMEN 0'dan birisi olarak ben hep size (200 takipcime, yarisi porno blog ya da yasli herif) tum samimiyetimle tavsiyeler vericem 🫶🏻🫶🏻 (kimse beni dinlemiyoe)
8 notes · View notes
uzaklarasavrulalim · 1 year
Text
Nasıl bir gündü anlamadım
4 notes · View notes
Text
Çirkin Baldız! (Cezmi 33 Y., İstanbul)
Tatile karımın ablası da bizimle beraber gelmişti. Karımın ablası evlenmemiş, en son sevgilisinden ayrılalı 10 yıl kadar olmuştu. Benimle yaşıt, zayıf, küçük memeli, küçük popolu, çokta güzel olmayan biri idi. Biraz huysuzluğu olduğu için sevgili işini de beceremiyordu. Aramız fena değildi. Tatilin 3. günü karımı işyerinden çağırdılar. "Biz de gelelim!" dedik, ama karım, "Gerek yok, bari siz tatil yapın, o kadar para verdik!" dedi. Biz de çok ısrar etmedik, karım İstanbul'a döndü. Baldızımla ilk gün standart rutinde geçti. Sabah, deniz, güneşlenme, akşam yemek, sonra ayrı odalara gidip yattık.
Ertesi gün tekrar denize gittik. Öğlen yemeğe giderken resepsiyondan görevli seslendi, "Eşiniz gitti galiba? Sizi aynı odaya alsak, öbür odayı başka aileye versek, size de odanın ücretini iade etsek, olur mu?" dedi. Hem otel hem biz karlı çıkacağımız için kabul ettik. Karım zaten geri gelemeyecekti. Ben baldızın odaya taşındım. Orada iki yatak vardı. Akşam yemek sonrası oteldeki diskoya gittik. Bir yandan içiyor, arada dans ediyorduk. Danslar başta ayrık olsa da yavaş yavaş temaslarımız oluyordu. Ama abartmıyorduk. Etraftaki dans eden, öpüşen, sevişen Rus turistler ikimizin de dikkatini çekiyor, birbirimize gösteriyorduk. Bayağı sarhoş olmuştuk. Odaya geçtik.
Cila için mini bardan Tekila çıkardığımda baldız gülüyordu. Fakat ikinci Shot Tekiladan sonra ağlamaya başladı. "Ben çok çirkinim!" diye ağlıyordu. "Yok değilsin!" falan desem de, "Çok çirkinim, 10 yıldır sevgilim yok, herkes evlendi ben kaldım!" diye ağlıyordu. Ben, "Olur mu! Tamam, çok güzel olmasan da çirkin değilsin. En azından kuzenin gibi şişko değilsin mesela!" deyip elinden tutup ayağa kaldırdım. "Bak burada nasıl giyiniyorsun, mini etek, askılı dekolte. İlgi çekebilecek şekilde. Ama İstanbul'da Kezban gibi. Piyasanı daraltıyorsun. Birçok erkek bunu sever. Şişman değilsin. Bcakların da güzel. Göğüslerin küçük, ama dik gibi, sutyenden belli değil!" dedim.
Baldız, "Cidden öyle mi?" dedi. "Tabi öyle! Sen kendine güvenmiyorsun. Etrafa bak, koca burunlu, koca kaşlı kızların sevgilisi niye var?" dedim. Baldız, "Niye?" diye sordu. "Kezban değiller çünkü!" dedim. Baldız, "Ne yani, ben de yollu mu olayım?" dedi. "Yollu değil, sexy. Bara gidince sutyen takma mesela. Gördün Rusları, hangisinde sutyen vardı? Hadi çıkar sutyeni, nasıl görünecek bakalım!" dedim, attım oltayı.
Baldız Tekiladan bir shot aldı. Arkasını dönüp sutyeni çıkarttı. Üstünde ince triko bir askılı vardı, meme uçları hafif belli oluyordu. Meme çatalı üstünde düğmesi vardı. Onları da ben açtım, dekoltesi ortaya çıktı. "Hah şöyle! Arada frikik vereceksin ki, erkeklerden ilgi göresin. Bak memelerin de dik imiş, ne güzel!" dedim. Baldız güldü, shot için eğildi. Eğilirken eli ile memesini kapatınca, "Olmadı! Özellikle memelerin görünsün!" dedim. Bu sefer elini koymadan eğildi. Memelerin tamamı ortaya çıktı. "Hah şöyle!" dedim, ama memeleri görünce benim yarak da kalkmıştı.
Bunu baldız da fark etmişti, "Ne iş, kalkmış seninki!" dedi. "Kalkar tabi, güzel memeleri gördü, hoşuna gitti!" deyince güldü. Baldıza, "En son en zaman gördün?" dedim, "Ohoo, çok oldu!" dedi. "Görmek ister misin benim aleti?" dedim, evet anlamında kafa salladı. Şortumu indirip çıkardım yarağımı. Baldız, "Hmmm, kızkardeşimin söylediği kadar varmış!" dedi. Ben şaşırmıştım, "Sana sikimi mi anlattı?" diye sordum. Baldız, "Biz konşuruz böyle şeyleri, hem de taaa ilk günden beri! Senin isteklerinin hepsini biliyorum! Dokunabilir miyim?" dedi. "Tabii!" dedim. Uzandı, yarağımı okşamaya başladı. Elleri sıcaktı.
Biraz okşadıktan sonra, "Kızkardeşim emiyormuş?" dedi. "Evet! Sen?" dedim. Baldız, "Ben hiç emmedim. Denedim, ama iğrenç geldi. İkinci sevgilim istedi, ama hoşlanmadım!" dedi. Ben de, "Boşa Kezban demiyorum. Sen emmeyince sevgilin başkasına gitti değil mi?" dedim. "Evet, aynen öyle oldu!" dedi. "Em hadi, öğren!" deyip, elimi ensesine koyup yarağıma doğru bastırdım. Önce yarağımın başını yaladı, sonra ağzına aldı. Baldız yavaş yavaş emerken ben de ensesini bastırıyordum. Acemice başaldı, ama devam ettikçe daha çok zevk verdi. Ayağa kalktım ve "Şimdi kendini bana bırak, ne dersem yap!" dedim. Baldız, "Tamam!" dedi. "Ağzını kocaman aç ve dilini çıkar!" dedim. Dediğimi yapınca yarağımı ağzına soktum. İki elimle kafasını tutup, ağzını am siker gibi sikmeye başladım. Baldız arada böğürüyordu sadece. "Ağzım yoruldu!" deyince bıraktım.
Baldız yatağa uzandı ve "Amımı yalar mısın? Hiç amım yalanmadı. Kızkardeşim anlattı, hep yalıyormuşsun!" diyerek, mini eteğini ve külotunu çıkardı. Denize girerken bikini giydiği için amını temizlemişti. Çok sikilmememişti amı, am dudakları hiç sarkmamıştı. Eğildim amını yalamaya başladım. Yaladıkça baldız titriyor, "Çok güzel, çok güzel!" diye inliyordu. Amını yalarken elimi tişörtün içine sokup memelerini okşadım. Baldız kudurmuş halde idi. Amı sırılsıklam olup orgazm olunca yalamayı nırakıp, üstüne doğru kaydım, memelerine yumuldum. Küçük, fakat sert, dik memeleri vardı. Kızkardeşinin memeleri iri ama biraz sarkıktı.
Boşalmam gerekiyordu. Göğsüne oturup yarağımı ağzına dayadım. Ağzına boşalacağımın farkına vardı ve "Sen uzan, ben boşaltayım. İlk olacak!" dedi. "Tamam!" deyip uzandım. Karşıma geçti, yarağımı kavradı, önce boydan yaladı, sonra emmeye başladı, yavaş yavaş emiyordu. Boşalırken kafasını tuttum ve "Yut!" dedim. Ben boşaldıkça yutkundu. Beni boşalttı, ama suratı kötü idi, ağzında kalan döllerimi banyoya koşarak tükürdü. Ağzını yıkayıp geldi ve "Kötü imiş tadı, kızkardeşim niye seviyor ki?" dedi. Ben de, "Alışırsın. İlkin o da öyle idi!" dedim.
Bir bira açtık, beraber aynı şişeden içmeye başladık. Arda baldızın memelerini elliyordum. Bira bitince, "Hadi duşa girelim!" dedim. Güldü ve "Tamam!" dedi. Zaten çıplaktık, geçtik sarhoş sarhoş duşa. Bir güzel okşaya okşaya yıkadım baldızı. Amını parmakladım. Götünü de parmaklayıp, "Hiç götten siktirmedin değil mi?" dedim. "Hayır, denedik ama çok acıdı, vazgeçtik!" dedi. "Onu da yarın sikerim. O dar götün sikilecek, hiç kaçarın yok!" dedim. Güldü ve, "Ne istersen yap!" dedi. Çevirdim arkasını, domalttım. Yarağımı amına geçirdim. 10 yıldır yarak yemeyen am daracıktı. Baldız derin bir, "Oohhh!" çekti. Yavaş git-geller ile sikmeye başladım. Baldız zevkten kudurmuş halde idi, enik gibi inliyordu.
Duş dardı, zor oluyordu. Duştan çıktık. Kurulandık. Yatağa uzandım, üstüme çıktı. Yarağımı amına yerleştirdi ve kendini siktirmeye başladı. Küçük memeler hafif hafif sallanıyordu. Bir süre sonra üstümden devirdim alta aldım. Bacaklarını belime sardı. Kökledim yarağı. Küçük memelerine yumulup siktim. Arada çevirip köpek pozisyonunda amını uzunca süre siktim. Baldız iki kez orgazm olmuştu. Benim de boşalmam gerekiyordu. "Korunuyor musun?" diye sordum. "Hayır!" deyince çıktım amından. Memelerine doğru oturdum, yrağımı sıvazlayarak memelerine ve yüzüne attırdım. Sonra ağzına verip bir süre emdirdim. Yorgun ve sarhoş olarak uzandım. Baldız da temizlenip geldi. Çıplak yattık.
Sabah yüzü gülüyordu. Baldıza, "Sabah saksosu yok mu?" dedim. "O ne?" dedi. "Al ağzına boşalt beni!" dedim. Eğildi, emmeye başladı. Ben de amını götünü parmakladım. Sonunda ağzına bir güzel boşaldım. Duştan sonra hazırlanıp önce kahvaltıya, sonra denize gittik. İki sevgili gibi idik. Arada okşuyor, öpüyor, arkadan abanıp götüne yarağımı dayıyordum. Tabi baldız da boş durmuyordu. Bu sefer sadece sırtına değil her yerine güneş yağı sürmüştüm. Öğlen yemek yeyip odaya geçtik. Duşa girdik yine beraber. Götünü yıkarken parmaklamaya başladım. Bir parmak, sonra iki, sonra üç oldu. Baldızda zevk ve acı birarada idi. Ona, "Boşver denize gitmeyi, seni götten sikeyim!" dedim. "Olur!" dedi.
Oluru alınca çıkarttım duştan. Yatağın kenarına yüz üstü yatırdım. Bacaklarını yana ayırdım. Dar göt karşımda idi. Götünü yalayınca önce şok oldu, sonra hoşuna gitti. Çantasından krem aldım, götüne sürmeye başladım. Artık 4 parmak götüne giriyordu. Baldız, "O yarak girer mi oraya?" dedi. "Tabii girecek! İstersen den de seyret!" dedim. Baldız, "Nasıl?" deyince, telefonunu önüne koydum. Baldızı görüntülü aradım. Önce götüne giren parmakları gösterdim. Baldız, "Deliğim büyümüş!" dedi. Yarağımın başını deliğe dayadım ve yüklendim. Yarağım götüne ilerledikçe, "Acıyor!" dedi. Yavaş yavaş soktum. Zevk acı karışmıştı ve götüne giren yarağı canlı izliyordu. Bir süre sonra alıştığı için seri sikmeye başladım...
Daracık götüne fazla dayanamayıp içine boşaldım. Baldızın canı yansa da zevkten ölmüştü. Amı da sırılsıklamdı. Banyoda yarağımı yıkadım geldim, yatağa uzandım. Baldız da götünü yıkayıp geldi, yanıma yattı. Yarağımı okşamaya başladı. "Keşke hep siksen beni!" dedi. Ben de, "Bana bel bağlama baldız, biliyorsun ki kızkardeşinle evliyim. Ama böyle benimle olduğun gibi orospu ol, yarak bulursun!" dedim. Eğildi yarağımı yalamaya ve emmeye başladı. Demin boşaldığım halde emdikçe yarağım yeniden sertleşti. Baldız gülerek üste çıktı. Amına yerleştirdi, hafifçe götünü oynatıp siktirdi kendini bir süre. Orgazm olunca da indi. Sarılıp uyuduk yine.
Tatilimiz bitene kadar sürekli baldızın amını götünü siktim. Koruyucu hap aldığı için artık amına da boşalıyordum. Odaya ne zaman gelsek mutlaka bir yerini sikiyordum. Hatta birkez de denizde amını siktim. Artık İstanbul'da da fırsat bulunca sikiyorum!
[Cezmi]
161 notes · View notes
endergelisenataklar · 4 months
Note
"ender gelişen osasuna atakları" nı açıklar mısın?
"yaşım 32, annemle yaşıyorum. babam da var; ama o oturma odasında yaşıyor. annemle ben salondayız. bir bankada orta kademede çalışıyorum. hiç sevgilim olmadı. bir keresinde, üniversitenin ikinci yılında gönül diye bir kızla yakınlaşmıştım. okul çıkışları yürürdük. dünyayı konuşurduk, sevgiyi konuşurduk, birlikte dans kursuna gitmemiz gerektiğini konuşurduk. iki kez de sinemaya gitmiştik. biri forget paris öteki de braveheart. geceleri uykuya dalmadan önce onu düşünürdüm. sabahları uyandığımda aklıma gelen ilk o olurdu. okul partisinde onu cem’le öpüşürken gördüm, sonra... gittiğim ilk maç fenerbahçe–beşiktaş arasındaydı. 1979 yılıydı galiba. süleyman’ın cemil’i marke ettiği maçtı. sahadaki tek sarışın süleyman’dı, ben de beşiktaş’ı tutmaya karar verdim. insanlar cemil turan, lefter, metin oktay, şeref gibi futbolcuları görüp takım tutar. ben gidip adı şanı bilinmeyen, şu an esamesi bile okunmayan bir defans oyuncusu sayesinde beşiktaş’ı tuttum. bir de çocukken trt’de ilker yasin’in sunduğu avrupa’dan futbol programını hiç kaçırmazdım. ispanyol liginde osasuna diye bir takım vardı. hâlâ var. osasuna denen bu takım diğerlerine nazaran zayıf bir takımdı ve ilker yasin sürekli “ender gelişen osasuna atakları” diyip dururdu. osasuna takımı ender geliştirdiği ataklar sayesinde avrupa’da tuttuğum takım oldu. aynı dönemde liverpool, bayern, nottingham forrest gibi takımlar havada uçuşurken, ben osasuna sempatizanı olmuştum. okuduğum bütün okulları birincilikle bitirirdim. bu çok istediğimden olmadı. yapacak daha iyi bir şeyim yoktu. hep ders çalıştım. futbolcu olmak isterdim; ama mahallede beni pek takıma almazlardı. zaten çok yeteneksizdim. beden derslerini de hiç sevmezdim. uzun mesafeli koşularda diğerlerine kronometre tutarlardı. beden hocası benim koşacağım gün kronometre yerine takvimle gelmişti. herkes çok gülmüştü. ben de çok gülmüştüm. masa tenisinde kimse yenemiyordu ama… çok arkadaşım yok. liseden bahadır var. o da amerika’da şimdi. sürekli çağırıyor; ama gidemem. uçaktan çok korkuyorum. yalnızlık gibi bir sorunum yok. insanlar beni seviyor; ama sadece o kadar. oraya buraya pek çağırmıyorlar. şirket eğlencelerinde yeterince sosyalleşiyorum zaten. çok kitap okuyorum; ama hemen unutuyorum. konsantrasyon sorunum varmış. bunu bir yerde okumuştum. bir de karmaşık insan ilişkilerine bulaşmamak daha iyi oluyor galiba. çok emin değilim; ama içiniz boşalmıyormuş. bunu da bir yerde okumuştum. içiniz boşalmıyor… yani sizi siz yapan özelliklerinizi yitirmiyorsunuz. yani hayat boyu bakışlarınız değişmiyor. çocukken nasıl baktıysanız, hayat boyu öyle bakıyorsunuz. ama itiraf etmeliyim ki bir kız arkadaşım olsa çok iyi olurdu. öyle sevişmek için falan değil, birlikte bir sürü şey yapmak için. ne biliyim, birlikte yemek yapardık, masa tenisi oynardık, kim 500 milyar ister’i birlikte izlerdik. erenköy sahilinde yürürdük. işte böyle şeyler. bir de bol bol konuşurduk. benden yazmamı istediler. yazacak kadar çok şey bilmiyorum ki. ısrar ettiler… peki yazıyim de ne yazayım? kendini yaz, yaşadıklarını yaz dediler. içimden “yaşadıklarımdan ancak kutu oyunu yapılabilir, başka bir halta yaramazlar” demek geldi. sonra düşündüm, herkesin her şeyi bildiği bir ülkede, bir şeyleri bilmemek üzerine ne yazılabilir diye… yazılarımı birileri okur mu diye hep merak ettim, neden olmasın? ender gelişen osasuna atakları beni heyecanlandırmıştı. belki bir gün sizleri de heyecanlandırır."
67 notes · View notes
muhabbetullah · 24 days
Text
Ben Cübbeli Ahmet Hocanın birçok hatasını konuşan ve onu sevmeyen biriyim. Ama buna rağmen, onu reddiyeleri hususunda -bir kısmı hariç- haklı görüyorum. Nureddin Yıldız Hocayı eleştirdiği birçok konuda da haklı.
Devamı aşağıda...
Mesela, İhsan Senocak Hoca son videosunda, Cübbeli Ahmet Hocaya, "Ben oturduğum her insanın fikirlerini kabul ediyor muyum, böyle bir ifadem mi var?" diye itiraz ediyor. Oysa Cübbeli Ahmet Hocanın bahsettiği bu değil. Cübbeli Ahmet Hoca diyor ki: "Nureddin Yıldız'ın kapıya dayanıp 'babanızı ziyarete geldim' dediği zaman kabul edilmesi bir derece anlaşılabilir bir şey.."
Cübbeli Ahmet Hocanın asıl itiraz ettiği husus, selef ulemâsı bidât itikâd çıkaranlara karşı çok hassasken nasıl oluyor da Nureddin Hoca ile fotoğraf paylaşabiliyor, budur...
Mesela örnek verecek olursam: Daha birkaç hafta yok, medresedeyken Allah Teâl��'nın arştan gördüğünü iddia etmenin küfür bir itikâd olduğu hususunda bilgi edinmiştik. [Bunu yarın eğer bulabilirsem buraya ekleyeceğim inşâallah.]
Ama önceki aklı başında hiçbir âlimin böyle bir iddiası olmamasına rağmen, Nureddin Hoca, "Allah arşından gözlüyor." diyebiliyor. Biçare olan avam, bunu sorduğunda ise şu şekilde cevap verebiliyor. Oysa Allah'ın arşından gözlediğini iddia etmek, onun basar sıfatını sınırlamak ve ona bir cihet nispet etmektir. [-dan, ayrılma hâl ekini bulunma hâl eki gibi kullanmak: "Polis, camdan ateş etti" demek gibi.]
Yani bunlar savunulacak şeyler değil. Mesele Nureddin Hocanın "Boş verin" bunları diyeceği kadar basit bir konuda da değil, hele Allah'a mekân nispet edilmesi.
Şunu da eklemek istiyorum: Benim hiç şüphe duymadan hata olarak kabul ettiğim şey, İhsan Hocanın bu fotoğrafı paylaşmasıdır.
Üslupsuz Ahmet Şimşirgil ve Ebubekir Safuoğlu gibi isimleri söz konusu etmiyorum. Çünkü bu gibi isimler meseleleri hata etmeden, lafızları doğru anlamaya kabil insanlar değil. O yüzden onların İhsan Şenocak Hoca hakkında ne dedikleri değil, Cübbeli Ahmet Hocanın veya Ömer Faruk Korkmaz Hoca gibilerin Nureddin Yıldız Hoca hakkında neler dedikleri dinlenir.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiş: "Bid'âtçı bir kimseye saygı gösteren kimse İslâm'ın yıkılmasına destek olmuş olur." (İbn Hibbân, ed-Duafa, 1/235)
Fudayl b. İyâd bir sözünde diyor ki: "Her kim ki bidât sahibi bir kimseye sevgi beslerse Allah onun amellerini yok eder ve İslâm'ın nurunu kalbinden çıkarır." Yine onun şöyle dediği de nakledilmiş: "Her kim ki bid'ât sahibi bir kimse ile oturup kalkarsa ondan uzak durun."
Cübbeli Ahmet Hocanın yanlışı var mı? Var. Peki doğru söylediğinde bu onu zemmedeceğimiz ve zıttı / muhalifi olan insanları savunacağımız anlamına geliyor mu? Hayır.
Kıstas emanet olan itikâddır.
Sizin peygamber olarak kabul ettiğiniz kim?
Cübbeli Ahmet Hoca mı?
Nureddin Yıldız Hoca mı?
Muhammed b. Âbdullah b. Abdülmuttâlib b. Hâşim b. Abdülmenaf (s.a.v.) mı?
Bir kısmı Cübbeli Ahmet Hoca hata ettiğinde onun hatalarını döküp Nureddin Hocanınkilere susuyor ve eleştirilince savunuyor. Bir kısmı ise tam tersini yapıyor. Ahmet Hocayı körü körüne savunup Nureddin Hocayı topa tutuyor.
Bu tavırda olanlar, Ehl-i Sünneti belli şahısların tekelinde tuttuğunu unutmasınlar. Bu da, Ehl-i Sünnet itikâdını -Allah korusun- oyuncak gibi görmektir. Allah bunun hesabını sormaz mı?
46 notes · View notes
veteranpatron · 5 months
Text
Tumblr Esra (Bölüm-1)
Size başımdan geçen gerçek olayları anlatmayı istiyorum. Sadece kişilerin isimleri değiştirilecektir. Kendimden bahsederek başlayayım adım Hakan ve o zamanlar 32 yasindaydim. 3 senelik bir iliskim yeni bitmisti ve kiz arkadasim cok muhafazakar oldugu icin dogru durust hicbirsey yasayamamistim. Bunun uzerine bende artik piç takılmaya karar vermiştim ve tumblr indirdim.
Eşleştiğim kızlarla ilk bulusmada direkt öpüşme elleme gibi eylemler yaparak kızın ne kadar sikilebilir olduğunu anlamaya calisiyordum. Bir kac basarisiz tinder dateinden sonra Esra adında bir kızla eşleşmiştim. Tam olarak fantezilerime hitap ediyordu kızıl saçları etekli ve göğüs dekolteli pozları ile benim için biçilmiş kaftandı. 20 yaşında olduğu yazıyordu ve sağa kaydırdığımda ise eşleştik. Daha sonrasında whatsappdan biraz konuştuktan sonra bir buluşma ayarladım. Rezervasyon yaptigim yer lüks sayılabilecek bir yerdi. Esra yı sözleştiğimiz yerde almaya gittim ve gittigimde öyle bir manzara vardı ki karşımda kısaca belirtmek gerekirse üstünde bralet ve üstüne gömlek giymişti braleti çok seksi duruyordu ve göğüs dekoltesinin üstünden 2 ip olarak geçen bir braletti. Altında ise hafif diz üstünde olan bir etek giymiş hava çok sıcak olduğu için çorap giymemişti. Bu görüntü kızıl saçlarıyla birleşince sikimi kazık gibi yapmaya yetmişti. Arabaya biner binmez sarılıp yanaktan öpüştük ve restorana doğru giderken sohbet etmeye koyulduk.
H: gerçekten de çok güzel olmuşsun. Sana bakarken kaza yapıcam neredeyse.
E: hahaha teşekkür ederim sende çok tatlı olmuşsun. Ee söylesene nereye gidiyoruz?
H: sürpriz bozulmasın.
E: yalnız benim en geç 11 de tekrar yurtta olmam lazım maalesef
H: hadi ya tamam 11 e kadar seni tekrar birakmis olurum
E: araban da çok güzelmiş müzik açabilir miyim
H: tesekkür ederim tabiki gel telefonunu bağlayalım
Sonrasında restorana gittik ve
E: burası çok güzel bir yermiş Hakan
H: beğenmene sevindim güzelim gel içeri geçelim.
Yemekleri yedik sohbet ettik. Kalkmaya yakınken ben alkol almak istedim ve bunu Esra'ya söyledim o da başta tereddüt etti.
H: buranın çok güzel bir kokteyli var onu deneteyim sana.
E: ağır bir kokteyl mi ?
H: çok değil orta diyebilirim.
E: ya beni alkol çabuk çarpıyor ben almayayım o zaman.
Ben bunu duyar duymaz yüklenmeye başladım tabi
H: o kadar ağır değil ya hem o kadar ağır olsa bende almam sonuçta araba kullancam.
E: ya ama gerçekten çok zayıf alkole karşı bünyem
H: bu gece beni kırma hadi.
E: off tamam.
Ve kokteyller gelmişti.
E: Hakan bu çok ağır ya ben bunu nasil içicem
H: canım birsey yok sana öyle geliyor çok ağır değil tadı çok güzel değil mi?
E: evet ama tadı harika
Kokteylleri içtik hesabı ödedim ve kalktık yeniden arabaya yöneldik saat 10 a geliyordu fakat ben daha istediğim hiçbirşeyi alamamıştım arabada yakınlaşmaya karar verdim bu nedenle giderken birer bira alıp arabayı biraz daha tenha ve karanlık bir yere doğru götürmeye başladım.
E: nereye gidiyoruz böyle
H: daha zamanımız var canım seni yıldızları görebileceğimiz çok güzel bir yere götürüyorum.
Gittiğimizde arabayı durdurdum biraları açarak birini kendime aldım birini de Esraya verdim ve ona gökyüzünü göstermeye başladım gerçekten de yıldızlar şov yapıyordu adeta bende gösterme ayağıyla iyice sokuluyordum Esra'ya ve sonra dudaklarından öpmeye başladım. Esra da alkolün verdiği etkiyle olsa gerek karşılık vermeye başladı çok ateşli bir şekilde öpüşmeye başladık adeta dillerimiz birbiriyle dans ediyordu. Ben ellerimi göğüslerine attım bu hareketimden sonra bi duraksayarak yüzüme baktı fakat konuşmasına izin vermeden tekrar dudaklarına yumuldum. Deli gibi öpüşüyorduk ve ben ellerimle Esra'nın hazinelerini keşfediyordum. Göğüsleri çok büyük değildi fakat dik ve yuvarlaktı portakal gibi diyebilirim. Braletini indirip göğüslerini yalamaya başladım Esra da saçlarımı okşayarak inliyordu. Ben göğüslerini yalarken ellerim de Esra'nın bacaklarında dolaşiyordu yavaş yavaş amına doğru çıkıyordum ki Esra beni durdurdu.Saati göstererek.
E: eğer vaktinde yurda dönmezsem aileme mesaj gider gitmeliyiz.
Saat çeyrek vardı ve şimdi yola koyulsak anca gidebilirdik gerçektende.
H: tamam aşkım o zaman gidelim mecbur.
Bende kazık gibi olmuş sikimle kalmıstım. Yolda bir elimle direksiyonu tutarken bir elimle de Esra'nın bacaklarını göğüslerini elliyordum. Kırmızı ışık yandığında yeniden Esra nın dudaklarına gömüldüm sanki kıtlıktan çıkmış gibi saldırıyordum azgınlıkla ellerini alıp sikimin üstüne koydum.
E: aşkım çok yaramazsın
H: seni çok beğendim canım ondan böyle.(artık benim için film kopmuştu) erkeğinin böyle gitmesine izin mi vereceksin?
Benim böyle sahiplenilmiş konuşmam Esra üzerinde pozitif etki yaratmıştı ve boynumdan öpmeye sikimi pantolonumun üzerinden okşamaya başlamıştı. Sanki benden adım bekliyordu bende pantolonumun düğmesini ve fermuarımı açıp ellerinin sikimle buluşmasını sağlamıstım. Sikim yaklaşik 19cm ve orta kalınlıkta. Esra eliyle bana 31 çekerken boynumu yalıyordu ben kendimi geriye doğru itip Esra'nın kafasını sikime doğru bastırmaya başlamıştım. Hiç bir itiraz göstermeden saksoya başlaması beni çok şaşırtmıştı gercekten de. Esra sakso çekiyor arada nefeslenirken ah diye ses çıkarıyordu. Yurda çok yaklaştığımızda bende boşalmaya çok yaklaşmıştım ve tam o ara sağa çekip arabayı durdurdum ve Esra'nın kafasını çekip onu deliler gibi öpmeye başladım biraz öpüştükten sonra kafasını tekrar sikime bastırdım ve sadece geliyorum diyerek Esra'nın ağzına oluk oluk boşalmaya başladım Esra çekilmeye çalışıyor ama ben izin vermiyordum. Hayatımın en uzun bosalmasını yaşamıştım ve sonra kafasını bıraktım. Esra kafasını kaldırmıştı ve bana bakıyordu fakat bakıslarında bi öfke kızgınlık yoktu.
Hoşuna gitmiş gibiydi. Beni dudaklarımdan öptü ve,
E: tadı çok güzelmiş
Dedi. Daha sonrasında arabayı tam yurdun önüne götürdüm ve indi. Ben de rahatlamış ve boşalmış bir şekilde eve doğru gitmeye başladım. Giderken de tüm olanları düşünmeye başladım bu kızı ilk gün sikme kıvamına getirmiş daha sonrasında hiç zorlanmadan sakso çektirip ağzına boşalmıştım. Bunları kafamda tartınca bu kızı sadece sikiş için kullanacağım kişisel porno yıldızım ve orospum olarak görmeye başlamıştım. Fakat Esra bizi sevgili sanıyordu bende onu sikebilmek icin bu oyuna devam edecektim.
95 notes · View notes
sertsiken0606 · 7 days
Text
Merhaba Hasan bey ben Almanya Berlin'den yazıyorum. İsmim İrem şuan 49 yaşımdayım sizlere anlatacağım hikaye başımdan geçeli 20 yıl kadar önce oldu. 20 yaşımda kocam ile görücü usulü evlendirildim söz hakkı vermediler gerçi evden kurtulmak için bulunmaz bir fırsat yakalamıştım. 1 yıl kadar nişanlı kaldım ertesi yıl evlenip Almanya ya gelin gittim. Kocam benimle hiç ilgilenmez saat 6 da işe gider eve gece 11 gibi gelirdi ilk zamanlar çok iyiydi fakat kaynanam ve akrabaları çocuk istiyordu aradan 5 yıl geçmiş bende tık yok çünkü kocamda tık yoktu üzerime çıkar 2 3 dakika siker boşalır döner sırtını yatar uyurdu annesinin torun sahibi olmak istediğini kaç kez söyledim bilmiyorum. Birgün annesini ve kardeşlerini Türkiye den düğün için çağırdılar kocam iş yerinden izin alamadı biz kaldık onlar uçak ile gittiler evde artık tek başına kalmıştım kimse gelip gitmezdi kaynanam Nemrut'un tekiydi sevmezlerdi . Kocam her gece sikmeye başladı onlar yokken yatak odası hariç bütün odalarda fırsatını yakalayıp sikiyordu ama en uzun 5 dakika sürüyordu 1 ay boyunca her gece sikti onlar döndükten 3 ay sonra annem rahatsızlandı bu sefer ben gidecektim herşey hazırdı yola çıkmak için fakat uçak bileti bulamadık en küçük kaynım ben seni götürürüm yenge dedi kocam kabul etmedi o sırada oturduğumuz bloğun yanında Yozgat a gidecek bir arkadaşı götürürüm sırtımda mı götüreceğim sanki demiş lüks bir Mercedes jip ile yola çıktık 2 kadın 1 erkek 4 gün sonra Türkiye ye geldik annem ben gittikten 9 ay sonra vefat etti 3 yıl Almanya ya hiç gitmedim kocam ya gel yada boşan dedi babam git kızım burada rezil olma dedi bende ilk uçak ile gittim havaalanına indiğimde beni kaynım ve Alman arkadaşı Hans Peter karşıladı Hans çok yakışıklı uzun boylu sarışın bir adamdı kaynım Gürcan dan daha çok benimle ilgilendi eve gittiğimde kocamın başka bir eve taşındığını öğrendim kaynım evine gitti ben yeni evimizde Hans ile kala kaldım seks yapmayalı epey uzun bir zaman geçmişti Hans ne dersem yapıyordu aklıma birden Hans ile seks yapmak geldi mutfağa gidip üst raftan tencere almaya çalışıyor gibi yapıp Hans ı çağırdım geldi arkama geç beni kaldır dedim koltuk altlarımdan tutarak yukarı kaldırdı ama kucağına oturttu birden ateşli bir şekilde öpüşmeye başladık bir taraftan öpüşmeye devam ediyor bir taraftan soyunuyorduk artık üzerimizde yalnızca külotlarımız kalmıştı o son parçaları 69 pozisyonuna geçince birbirimizin külotlarını çıkarttıp emmeye başladık 8 yıldır Evliydim ama hiç amım götüm emilmemişti Hans işini iyi biliyordu emerken 3 kez boşaldım Hans beni kucağına aldı tekrar sikini amıma dayadı birden yüklendi hepsini soktu içime yok böyle bir şey sanki havada uçuyordum o çıkarıp soktukça kendimden geçiyorumdum. Hans beni yatak odasına siki amımda kucağında götürdü yatağa yatırdı pompalamaya başladı ben bitmiştim artık durmak bilmiyordu kaç kez boşaldım bilmiyorum Hans beni domalttı arkama geçti belimden kavradığı gibi sikini götüme soktu bağırdığımı hatırlıyorum ama canım çok acıdı pompalamaya başlamadan evvel kısa süre bekledi sonra yavaş yavaş çıktı 5 dakika kadar yavaş sikti sonra birden hızlandı zevk buymuş o gece kocam gelmesine yakın beni sikti kocam gelmeden son kez amıma soktu içine Hans ondan sonra her gece sikicim oldu daha sonra kaynıma söylemiş kaynımla ve Hans ile seks yapmaya başladım onuda başka bir hikayede yazayım ne dersiniz
52 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 4 months
Text
İCİMDEKİ SESSİZ ADAM
Biraz derin biraz da uzun bir meselemiz var eski zamanlardan bahsetmek birazda kendim gibi gordugum insanlar dan çorba gibi birsey aslında tatsız tuzsuz hastane de verilen çorba gibi hayatim çok kez mücadele verdim çok kez yıkıldım çok kez hayal kırıklığı oldu ağladım guldum mutlu oldum mutsuz da oldum yüzde yirmi mutlu yüzde seksen de mutsuz oldum hepimizin başından birseyler geldi geçti ve bitti diyoruz ama bitmiyormus demekki yasadiklarimiz aynisini tekrar tekrar yaşıyoruz hiç tanıdık geldimi sana da bu insan der gibi acısı aynı gülüş aynı sokaklar bile aynı insanlarda çok degismis içimdeki adam
İçimdeki bu adamla cokkez tartistim çok kez konustum derdimi anlattım ama hiç benden yana olmadi aslında her zaman yalnız başıma kaldım içimdeki ses bile beni terketti bir zaman sonra o bile beni anlamadı ki kaldı karsimdaki insanlar beni anlayacak anlamaz lar
Defalarca söyledim içimdeki sese bazen susmasini öğren diye onuda. Susturamadim çoğu kez hayattan koptum kenara çekildim Hayat a dort kolla sarıl diyenler kollarimi kırdılar farkında idim çoğu şeyin bense içimdeki sesi dinleyip kirmamayi denedim defalarca kirilmama rağmen
Sevgiden yana belki çok darbe de almış olsa bu gönül sevmekden asla vazgeçmedi çünkü ben sevmeyi değer vermeyi hoş gormeyi bildim ben böyle yaşadım böyle de devam etti hayatim
Hayatim boyunca kirmadan sevmeyi öğrendim yani böyle köşe yazarlarından değil severek öğrendim aldanmayi severek öğrendim kirilmayi acı ceke ceke öğrendim yaşamayı ayakta kalip duse kalka büyüdüm
Aslında en çok da çocuk yanimi ozledim çocuk iken en fazla duser dizimiz ACİRDİ ya şimdi oyle mi digil simdi nereye donsek sol yanimiz aciyor sol yanin acısı ile yatıp kalkan çok sevipde terkedilen gordum hayatim boyunca her zaman derim sevmelerin sonu terkedilmekse sevmeyin sevmek oyle basit bir şey değil ki sinemaya gidip mısır yiyip flim bitene kadar degilki bir insanı sevmek için bir çok insanımız elde etmek için her mücadele yi veriyor elde ettikten sonra ne oluyor mücadele sevgi aşk o güzelim sözler nerde bitti işte biz buna ne sevgi ne aşk diyoruz biz buna sinema filmde izlediğiniz mutsuz bir son filmi diyoruz askiniz bir flim kadar kısa ise yönetmen olmaya da oyuncu olmaya da izleyici olmayada gerek yok eğer bir kalbiniz varsa ve kalbiniz bir buz kütlesi gibi ise onu sıcak bir yurek ile eritin bu sizin gözlerinizden akacak olan mutluluk gözyaşları dir içimdeki sesinde haklı olduğu yerler var mesela bundan sana yar olmaz dediginde dinlemezdim yok bu öyle bir insan değil derdim çoğu zaman tartışmalar oldu içimdeki ses ile kimi deli der kimi ise aşık der ikisini birlestikmi deli aşık olur dimi hanginiz sevmediki deliler gibi deli aşık olmadi ki bu sevgiyi basit gormeyin içimizdeki sese kulak verin
Bir çocuk dünyaya geldiğinde bir zamani vardır gozleri ni dünyaya acmak için ve bir zaman sonra emekler ve sonra yurumek ister ama bir güce ihtiyaç vardır ona verilecek en büyük güç sevgidir işte oyuzden hic lafimi esirgemem sevgiyi okadar güçlü birseyki isteseniz de bir insanın kalbindeki sevgiyi yikamazsiniz ama yüzünü soldurabilir yuregindeki neseyi bitirebilir siniz ama kalpdeki sevgiyi bitiremezsiniz çünkü kalpde sevgi olduğu sürece yüzündeki gülümseme tekrar yeserecek yurekteki nese tekrar isinicak sevgi oyle bir kutsal birsey ki yüce rabbim kalplere sevgi asilamistir
104 notes · View notes
maviruhlu1kelebek · 1 month
Text
Tumblr media
Önce kendinden başlamalı insan, kendini sevmeli.
Rafa kaldırdıklarını indirip tozunu almalı belki...
Temizlemeli biraz, düzenlemeli.
Ne var ne yok diye bakmalı. Gülmeli belki o zaman üzüldüğü anlara.. sevinçlerine ağlamalı.
Kutlamalı kendini neler başarmışım diye. Önce kendinden başlamalı, kendi sırtını sıvazlayıp , en çok kendini sevmeli.
Dans etmeli belki sokak ortasında kimseye takılmadan.
A��lamalı ağlamak istiyorsa bir balkonda veya günün en güzel saatinde.
Hemen olmamalı belki de herşey.
Bir kekin pişmesine tanıdığı süreden daha fazlasını tanımalı kendine , çok daha fazlasını...
İnsan önce kendinden başlamalı demiştim, önce kendini hatırlamalı kim olduğunu, ona yapıştırılan bütün kimliklerden sıyrılarak hatırlamalı.
Yeni tanışmış bir bireyle tanışır gibi hatırlamalı kendini.
Daha önce tanışmış ama tanımaya fırsatı olmamış gibi tanımalı.
Yeniden sormalı en sevdiği rengi, en çok onunla konuşmalı.
Kimseye açmadığı gibi açmalı kendini kendine.
Saatlerce, günlerce uzun uzun konuşmalı.
Korkmadan, utanmadan, yargılamadan! Kendi gözlerinin içine bakmalı.
Bu sefer önemli olan bir başkasının ne dediği değil, onların ne dediği olmalı. Açmalı zihninin en kuytu köşelerini, güneş görmemiş odalarını, bütün camları kapıları...
Daha önce tanıştığı ama tanıyamadığı biriyle tanışmanın heyecanını yaşamalı. Böyle dolacak havasız kalmış bütün odalarına koklamayı en sevdiğin kokular, böyle açılacak perdelerin , yürümeye başlayacağın yeni yollar.
Ama önce kendinden başla, en önemlisi sensin hayatında!
Kendini tanı, kendini sev , kendini kutla...
20 notes · View notes
musfika-hanim · 4 months
Text
... neler yazacaktım neler yazdım..
evde yalnızım bir tuhaf hissediyorum. kızlar şu an semalarda bir saat sonra izmir'de olacaklar. çok enerjik ve mutlu gittiler ve iki hafta yoklar :( dün gece beraber otururken "anne biz yokken canın çok sıkılır mı" diye sordu english teacher yok ya dedim ben takılırım kendimce sıkıntı yok :) küçük kızçemin sınavına çok az kaldı ve onu evde yalnız bırakmak istemiyorum o yüzden sadece o okulda ve dershanede iken gitmek durumundayım derneğe. evdeki işlerimi halletmeyi seviyorum yalnızken onları hallederim bayram geliyor temizlik de olmuş olur. evde biraz içime dönerim, kendimi dinlerim (hiç dinlemiyormuşum gibi) ben bu yalnızlığı fırsata çevirebilirim ve bundan hoşnut da olurum. çoğu zaman bu evde birgün tamamen yalnız yaşayacağımı da düşünürüm ki bu çok mümkün. kızlar atanır ya da yuva kurarsa, küçük kızçem üniversite okumaya başka şehre giderse yalnız yaşamak kaçınılmaz olur. elhamdülillah kendimi her şart ve koşulda ortama adapte edebilen ve hayatın olumlu olumsuz getirilerine karşı beyin olarak hazırlıklı olan biriyim. olumsuz da düşünmem hiç kendime bunu kodlamam, ne olacaksa o andaki ruha karışmayı ondan mutlu olmayı becerebilmeyi öngörmeye çalışır aklım. gelecek ile ilgili de plan yapmam hiç zamanında kurduklarım elimden alındığı için. Allah ne verirse, neyi nasip ederse o olacak ve bunun içinde benim gayretim ve duam da vardır bunu bilirim. şükretmeye, yaşamımın zorluklarından çok verilen nimetlerin farkındalığında olmaya çabalıyorum şükür ve teslimiyet için bu şart. dünyayı çok iyi tanıdım, ona ve insanlara çok fazla bağlanır bel bağlarsam yarıda öylece bırakacağını bilirim. o yüzden an'da, an'da olanlarla, an'ın getirdikleri ve gelecek için de duayla şu hayatı O'nun da yardımıyla yaşamaya çalışıyorum. ne yazacaktım konu nerelere geldi hep böyle oluyor zaten. bugün için evi temizleme ve market alışverişi yapma planım var. derneğe bugün ve yarın gitmeyeceğim. yarın iki arkadaşımı yatıya çağırdım ve cuma günü inşallah bizden derneğe geçeceğiz genel merkezden misafirlerimiz var seminer ve toplantı olacak. Allah hayatı kolay ve insanca yaşayabilecek kabiliyet versin hepimize. insanız, yanlış yaparız, hataya düşeriz farkeder telafi ederiz ve yolumuza yine devam etmekle yükümlüyüz. acılarımız, sevinçlerimiz, kaygılarımız ve daha birçok duygu bizim birer parçamız yeter ki hepsini makul seviyelerde yaşayalım itidalli olalım ve bu hayatta kalbim için en çok dilediğim istediğim ve çoğunlukla öyle hissettiğim ve insanlar için de en çok sahip olsunlar istediğim merhamet duygusunu diliyorum, dileniyorum herkes için. merhametin olduğu bir kalpte kötülük barınmaz, barınamaz çünkü. Allah yumuşak sekinet dolu bir kalp, selim bir ruh, hayırla açılan kapılar, güzel bir yaşam, uzun, hayırlı, sağlıklı, salih bir ömürden sonra hakka yaraşır bir ölüm nasip etsin hepimize. amin.
("plan yapmam" dan kasıt bugün ve yarını içeren rutin işler güçler, güncel konular vs'den ziyade gelecekle ilgili, geleceğe ait hayal, istek vs tüm mevzular. ben asla programsız, plansız yaşayamayan biriyim zaten. anlatmaya çalıştığım konu daha, geniş ve kapsamlı geleceğe dair planlardan uzak durduğum)
*uzun yazmayı çok seven biri olarak okuyacaklara sabır dilerim ve okuyanlara dua 🤍
46 notes · View notes
yasamsallik · 7 months
Text
Tumblr media
Konya'yı kazan Amerikalı şirket var. Balıkesir'i kazan ingiliz şirket var. Erzincan'ı kazan sadece Kanadalı değil Avustralya lı şirket var. Cayman adaları taaaa karayipler"de kara paracıların vergi cenneti işte o Cayman Adaları'dan gelip Karadeniz'i kazan şirket var. İzmir'i kazan Kanadalı var. Mardin'i kazan ingiliz var. Uşağı kazan amerikalı var. Altın, gümüş, bakır, krom, nikel, bor ne bulurlarsa görüyorlar. İtalyan, Hintli, Singapurlu, Güney Koreli şirket var Türkiye'yi kazmayan yok 120 den fazla yabancı şirket var. Barbados'un haritadaki yerini Türkiye'de kaç kişi gösterebilir. Barbados dan gelip Türkiye'yi kazan şirket var. Irak'lı var, Lübnan'lı var, Suudi var. Yunan"lı şirket var ya. Cahil cühalaya böyle Lozan antlaşması yüzünden "Madenlerimizi çıkarmamıza izin vermiyorlar " diye inandırıyorlar madenlerimi işte böyle el aleme yağmalatıyorlar. Yerli şirketleri saymıyorum bile sırf yabancı şirketlerin Türkiye'de sahip olduğu maden alanı 200 bin kilometre'ye ulaştı. Türkiye topraklarının dört de biri. Yerli ve Milli! !
Yılmaz Òzdil.
39 notes · View notes
umuttherzamanvar · 15 days
Text
Tumblr media
AHİRET ALEMİNİN SIRLARI
BAZI RÜYALAR (GAZALİ)
Kadı Yahya b. Eksem Hazretlerinden rivayet edildiğine göre kendisi bir rüya görmüştü.
Rüyasında denildi ki:
"Sen Allah (C.C.) için ne amel işledin?"
Yahya b. Eksem diyor ki:
"Hakk Teâlâ Hazretleri beni huzurunda durdurdu.
Sonra: "İhtiyar!
Sen şöyle yaptın,
sen böyle yaptın." dedi.
Ben de:
"Yarabbi!
Ben senden direkt olarak bir Kudsi Hadis nakletmedim." dedim.
Buyurdu ki:
"Peki nasıl ve ne ile Hadis söyleyip naklettin?"
Dedim ki:
"Bana Zührî söyledi.
O da Ma'mer'den,
O da Urve'den,
O da Aişe (R.A.)'dan,
O da Peygamber (S.A.V.)'den,
O da Cebrail'den,.
O da zât-ı Sübhaniyenizden nakletti ki şöyle buyurdunuz:
إِنِّي لَاسْتَحْيِي أَنْ أُعَذِّبَ شَيْبَةً شَابَتْ فِي الْإِسْلَامِ
"Ben ömrümü islâmda tüketmiş bir ihtiyara
azab etmekten hayâ ederim."
(Benzer bir Hadis-i Şerif için Bkz. Ramûzu'l Ehadis-Sayfa/90)
SAYFA26 Ahiret aleminin sırları
Bunun üzerine Allah (C.C.) buyurdu ki:
"Sen doğru söyledin.
Zührî de doğru söyledi.
Ma'mer de doğru söyledi.
Urve de doğru söyledi.
Aişe de doğru söyledi.
Muhammed de doğru söyledi.
Cibrîl de doğru söyledi.
Ve ben de seni mağfiret eyledim."
Yine bir rivayete göre İbn-i Nebâte Hazretleri
bir rüya görmüştü.
Ona denildi ki:
"Allah (C.C.) sana ne muamele etti?"
Şöyle cevap verdi:
"Beni huzurunda durdurdu ve dedi ki: sen sözünü öz olarak söyleyen bir kimsesin.
Ne fasih konuştu!
Desinler diye böyle yaparsın."
Ben de dedim ki:
Seni tesbih ve tenzih ederim. Ben seni dünyada vasfediyorum."
Buyurdu ki:
"Dünyada vasfettiğin gibi söyle."
Dedim ki:
"Onları yaratan öldürdü.
Onları konuşturan susturdu.
Onları yok eden, yine onları var edecektir.
Onları parçalıyıp ayıran, yine onları bir araya
toplayacaktır."
SAYFA 27 İMÂM-I #GAZALİ
Bunun üzerine buyurdu ki:
"Doğru söyledin.
Haydi git, seni mağfiret eyledim."
Yine bir rivayete göre Mansur b. Ammar Hazretleri bir rüya görmüştü.
Ona denildi ki:
"Allah (C.C.) sana ne muamele etti?"
Şöyle cevap verdi:
"Beni huzurunda durdurdu ve dedi ki:
Bana ne ile geldin ey Mansur?
Ben de:
otuz altı delil ile geldim, dedim.
Buyurdu ki:
Onlardan bir tane bile kabul etmedim.
Sonra tekrar sordu:
Bana ne ile geldin?
Cevap verdim:
Üçyüz altmış hatme ile geldim.
Onları senin yüce hatırın için okudum.
Buyurdu ki:
Onlardan bir tane bile kabul etmedim.
Sonra tekrar sordu:
Bana ne ile geldin Ey Mansur?
Dedim ki:
Senin Rahmetine sığınarak geldim.
Sübhanehu ve Teâlâ Hazretleri buyurdu ki:
İşte şimdi bana geldin.
Haydi git.
Seni mağfiret eyledim."
Bu gibi hikâye ve nakillerin çoğu bu tip işleri bildirmektedir.
SAYFA28 Ahiret aleminin sırları
Ben ancak ibret alıp uyacak kimsenin uyması için bunları sana anlattım.
Allah (C.C.) yardımcımızdır.
Bir kısım insanlar vardır ki, onlar Kürsî'ye kadar geldikleri vakit:
"Onu geri çevirin."
Diye bir nida duyarlar.
Bazıları da Cübb denilen kuyudan geri çevirilirler.
Ancak onlar yine de sonuçta Hakk Teâlâ Hazretlerine ulaşırlar.
Melekler onu tanırlar.
Cenab-ı Hakk'ın huzuruna varma yolunda onu durdurmazlar.
#AHİRET #ALEMİNİN #SIRLARI
#BAZI #RÜYALAR
#İMAM-I #GAZÂLÎ
13 notes · View notes
kalemineiyibak · 4 months
Text
Uçurtmanın Kaderi
Dalıp gittiğim yerde bir şehir vardı, herkesle karşılaşırdım da bir tek kendimi bulamazdım. Başkaydı dağıttığın pembe karanfillerin gönlümü fethedişi… Hayat çok başkaydı. Aklımı uçurumdan atıp kaza süsü vermiştim yarımdı o günden sonra aklım… Biri de zaten dünya hâlinde kalmıştı. Beni gördünüz mü bilmiyorum ama sizi gördüm ve artık tanımak istemiyorum. Çok yabancısınız hiçbir gerçekliğiniz yok, gözlerimi de yaşartmıyorsunuz adınız da sevgi değil sanki…
Umut da kokmuyorsunuz hiçbiriniz. Çocukken inandıklarıma bunları eklememem gerektiğini bilseydim öncelikle unutmayı yerleştirirdim. Beni hak etmeyen insanları unutur, kendimi baş tacı eder sevilir sonra seven olurdum.
Çıkar ilişkisiyle birlikte hayatın düzenine inceden inceye söven olurdum. Bilmem ki yıl 98 yılı mıydı içten gülen tozpembe bir hayat vardı… Gökyüzüne bakardım ben de, yıldızlarla dans eder gökyüzüne uçar yeryüzüne inerken kelebek olur rolleri değişirdim… Hayır, sadece 98 yılı değildi. Yıl çocuksu sevmeler yılıydı… Her şey gözüme başka görünürdü, ben de sizin gibi masum severdim.
Hiçbir art niyeti büyütmeden, kin gütmeden, kırılmadan… Sadece severdim. Sevmeyi unuttuğumuzdan beri takvimler değiştirmediler geçen zamanı… Öylece kaldılar yerlerinde tövbe ettiler değişmemek için, yağmur da yağıyor bu gece…
Umutlarımı giydim de geldim. Biliyorum yarın başka bir gün olacak, inanırsam eğer… Hiç kimse okumaz mıydı görmez miydi yazmaz mıydı çizmez, ya da sevmez miydi delice? Neden her şey birdenbire bu kadar yalanın ve sahteliğin içine gömülüvermişti birden?
Sorduğum sorular kadar yaşlanıyor ve unutuyorum orijinalliği gitmesin aklımın… Doğru, ben onu severken atmıştım yarımdı aklım… Bilir misiniz? Uçurtmanın tek temennisi güneşi yakından görmektir, o yüzden uçarken bir yanı aslında insan bir yanı sevgi bir yanı da bebektir… Uçurtmanın kaderinde varsa bulutu görmek, bu güneşe ereceğine dair umudunu içinde yeşertmekten vazgeçmediğinin göstergesidir. Bir uçurtma kadar olamadık be!
En ufak bir olumsuzluk, en ufak bir yanlış ve haksızlıkta pes etmek niye? O uçmaktan vazgeçti mi? Vazgeçirmeye çalıştık, uçurtmayı uçurmadan hayallerimizi çöpe attık. Gömdük geçmişi ve yarınlarımıza dair umutlarımızı… Korktuk! Yeniden güvenip yeniden birilerini bağrımıza basarsak hayat yarılanırdı belki… Şu körpe inançlarımız ne yanlışlar yaptırdı bizlere! Dostlarımızı kalleş sandık ipin ucuna getirip sallandırdık. Sonra da ahlarımızı vahlarımızı biriktirip geçmişten salıncak yapıp sallandık…
Herkes koca bir yalancı olduğunu kabullense bitecek külliyen yalanların hepsi! Çok sevdiğimiz ve karşılığında yalnızca kendimizle karşılaştığımız için nefret ettik. Nefreti böyle tanıdık… Derdim ki; “Büyümek, diş düşürmek yerine; düş düşürmektir…” Sonra dönüp baktım ve dedim ki; düşürdüğün düşleri tutamıyorsan büyümek yalnızca bedenen seni geçerli kılar mühim olan düşürdüğün düşlerin içinden yepyeni düşler yaratıp onlardan maneviyatını geliştirecek olanların anahtarını içinde tutup yüreğini büyütebilmendir… Yüreğinizi sevin… O sadece yaşamak için bahşedilmemiş ki… Yüreğinizde olanları da sevin; kızın, sövün ama bilin ki kızgınlığın olmadığı yerde duygular yalnızca can çekişmektedir.
Ben papatya çiçeğini çok severdim çocukluğumdan kalmış demek ki… Hâlâ yüreğimde umutlar kımıldamaya başlayınca papatya çiçeklerinin arasında hissederim kendimi… Seviyor sevmiyor fallarından medet ummadan onları yaşar, bir de kendimi bilirim.
Gördünüz mü beni? Kendimle tanıştığımda kim olduğumu unuttum. Öncesi ve sonrası denilir ya hani, sanki öncem de yoktu. Uçurtma uçurmak istedim bu hiçbir zaman mümkün olmadı. Hep içimde kaldı uçurtmanın hayali… Onu güneşe kavuşturamamanın acısını yaşadım yıllar boyunca. Bir gün onu güneşe kavuşturursam kendimi de umut dolu sabahların koynuna atıp huzur bulacağım.
Gidenin dönmüş olması; sizden çalar… Çünkü o eskisi gibi değildir ve siz de değişmişsinizdir… Alay etti benimle hüzünlerin busesi, öyle bir öpücük kondurdular ki bahtıma; Ayrılık, “Sana gelmeye dünden razıyım” dedi… Oysaki ben ayrılıkların ve kırgınlıkların çocuğu değildim. Sevgi ekmiştim ölümsüz bahçeme…
Durdum ve karşıma çıktı ışıklı yollar, kendimle karşılaştım. Yağmurun sesi değildi duyduğum, yağmurun şarkısıydı… “Dön bak hayatına, gideri var geliri yok… Onu canlı kıl, umut varsa dönüş yok!” diyordu…
Bu şarkıyı herkes anlayamazdı. Öptüm kaderimin elinden, “Peki” dedim, bir şans daha vermek ise bana niyetin, bunu layıkıyla yerine getireceğim ama bir şartım var; ne olur uçurtmanın kaderini değiştirme bırak güneşe gitsin bırak özgür olsun ve bana izin ver içimde kalmış dünlerin adına onu yarınlarımda uçurayım… “Peki” dedi kader “Peki…” Gözlerimden sevinçle birlikte hasret yağmurlarının bereketi geçti.
Güneş açtı mı sahiden?
Dilara AKSOY
17 notes · View notes
bihunimeksik · 3 months
Text
Toplanın size bir “magic mushroom” vakası anlatacağım. Daha önce anlatmış mıydım bilmiyorum ama neyse anlattıysam da tekrarı olsun. Bugün İstanbul’daki yakın akrabalar ile aile pikniği yaptık. Olayın kahramanı olan kuzenim, eşi ve çocukları da dahil. Hikayeyi bir de birinci ağızdan dinleyelim dedik.
Neyse bunlar geçen yaz ben İstanbul’a döndükten sonra memlekette mantar topluyorlar. Mantarı güzelce biberle vs bol tereyağında soteleyip afiyetle yiyorlar (yaklaşık 2 kilo kadar) ekmek bana bana. Aradan biraz vakit geçtikten sonra kuzenin kızı uyumaya gidiyor diğerleri sürekli gülmeye başlıyorlar. Birisi de midem bulanıyor demeye başlıyor. Ambulansı arayalım diyorlar, ambulans gelmiyor. Diğer kuzenimi arıyorlar biz kötüyüz sanırım zehirlendik diye. Kuzenim arabayla gidiyor hemen kapıyı açan yok. Kapıyı kırıyor birşey oldu diyerek. Sonrasını kuzenden dinliyoruz. Manzara şu. Kuzenimin kızlarından biri salonun ortasında gülerek göbek atıyor ortada müzik yok, diğer kızı koltuğun üstünde kürek çekiyor arada timsah vuruyor. Kuzenin oğlu kendini bağlamış çantaya sıkı sıkı. Diğer kızlar vs ayakta duramıyorlar, ayağa kalkan ya çok dalga var deyip düşüyor ya da ayağı kuma takılıyor. Ortam bu :)
Neyse kuzenler hemen arabaya atıp hastaneye götürüyorlar. Yol boyunca ordan oraya savrulanlar, aracı kullanan kuzene şapka diye poşet geçirmeler vs derken hastaneye ulaşabiliyorlar. Doktorlar hemen ilk teşhis bunlar ne kullandılar, hangi otu ilacı içtiler derken mantar yüzünden denilince mideleri yıkanıyor. Hastanede yürüyen, dans eden, gülen 8 kişi 😀
Ortalık karışık anlayacağınız. Kuzenin oğullarından çantaya sarılanı bir türlü çantasından ayıramamışlar. Uçak düşüyor paraşütsüz mü kalayım diye bağırmış 6 saat boyunca (en çok yiyen oymuş)
Kızlardan biri de doktora gıcık olmuş başlamış böyle doktor mu olur, çok çirkin, tipe bak filan derken doktor yalnız mantarın etkisi geçti deyince nasıl kaçacağını şaşırmış :)))
O günden sonra köyün gençleri sürekli kuzenimi darlamışlar abi mantarı nerden topladın vs diye. Ertesi gün bir de jandarmaya ifade verip mantarların yerini göstermişler (mal bunlar)
Neyse haftaya köye gidiyorum. Kuzeni ikna edebilirsem mantar toplamaya gideceğiz 😈
Gençler olarak yerini merak ediyoruz. Konum isteyen olursa da vereyim Ordu / Aybastı / Pelitözü Köyü
13 notes · View notes
veteranpatron · 5 months
Text
Tumblr Esra (Bölüm-6)
Merve'yi biraz tanıtmam gerekirse sarışın balık etli bir kızdı. Memeleri baya büyüktü ve genelde giydiği kıyafetlerden taşarlardı. Aynı şekilde götü de çok büyüktü ve dudaklarını şişirtmişti. Görüntüsü her zaman beni azdırmış ve onu siktiğimi hayal ederek Esra'yı çok sikmişliğim vardı. Tipik ünili zengin kız modunda takılıyordu. Haftasonu yine Esra bizde kalacaktı cuma akşamı bir anda Esra arayıp "Merve çok kötü ya onu yalnız bırakamam bugün içmek istiyor sonrasında da onu bırakıp sana gelemem o da bizle gelse sorun olur mu aşkım?" demişti.
Ben mutluluktan havalara uçmuştum yok askim sorun yok demistim. Merve ile Esra bara çıkmışlar ve beni de çağırmışlardı Merve'nin sevgilisini onu aldatmış ve kafa dağıtmaya gitmişlerdi. Bende yanlarına gittiğimde hafif çakır şekilde dans ediyorlardı biraz daha takıldıktan sonra onları bardan çıkarıp eve götürmeye başladım. Merve bara bir mini elbise ile gitmişti göğüs dekoltesi de her zamanki gibi taşıyordu.
Biraz fazla içtikleri için alkolün etkisiyle Merve'nin sevgilisine sövmeye başladılar. Merve arkada yatar vaziyetteydi ve elbisesi sıyrılmıştı bacakları çok güzel gözüküyordu pembe külot giymiş olduğunu farkettim. Biraz bu sekilde gittikten ve küfürlerle Merve ağlayıp sakinleştikten sonra Esra bir anda sanki Merve'nin olduğunu unutmuş ve arabada bana dönerek "hep evde seks yapıyoruz ben seninle arabada seks yapmak istiyorum seni çok özledim" dedi. Bende geçiştirerek "tamam canım söz yaparız" dedim. Arkada Merve yatıyordu ve Esra bana bunları söylüyordu. Esra ellerini pantalonumun üstünden sikimim üzerine koydu. "Napıyosun aşkım" dedim Merve'yi işaret ederek.
E: Merve den mi çekindin aşkım nolcak o benden daha orospu deyip gülmeye başladı. Merve de gülüyordu. Esra bana iyice yaklaşarak "bu gece beni götümden sikmeni istiyorum arkadan hiç yapmadım senin ilk olmanı istiyorum" dedi.
Merve bir anda konuyu tekrar eski sevgilisine getirip sövmeye başladı. Söverken "zaten sikemiyordu beni amına koduğumun beceriksizi 2 dk da boşalıyordu" diyip gülmeye başladı.
Ben neler oldugunu anlamaya calışıyordum ama çok da kafa yoracak birşey yoktu galiba ikisi de baya sarhoştu ve o rahatlıkla böyle konuşuyorlardı. Fakat benim aklıma Merve düşmüştü. Acaba Merve'yi sikebilir miydim bu gece? Merve için gece bir planım olacaktı tutarsa Merve'yi de sikecektim. Tutmazsa ve Esra'ya anlatırsada alkole atacaktım suçu. Planım şuydu Esra'ya biraz daha alkol içirip iyice sarhoş edecektim Merve'ye de alkol diye enerji içeceği verecektim ki hemen uyuyamasın. Daha sonrasında Esra'yı odaya götürüp masaya yatırıp sert bir şekilde sikmeye başlayacaktım. Masaya yatıracaktım çünkü Merve'ye ayarlayacağım odaya en yakın yer masaydı ve Esra 'yı duymasını istiyordum.
Daha sonrasında boşalmadan Esra'yı yatağa yatırıp su almaya gidecektim ve Merve'yi kontrol edecektim. Aklımda bu düşünce ile yolu bitirip eve girdik. Planımı uygulamaya koydum Esra'ya vodka redbull yaptım ama vodka oranı %70-80 arasıydı Merve ye de sadece enerji içeceği götürdüm.
Bende redbull iciyordum. Merve sürekli konuşuyor ağlıyor sövüyordu. Bana bunu nasıl yapar triplerindeydi. Esra alkolü içememiş kafasi uçmuş vaziyetteydi bir yandan Merve'yi eylerken ellerini sikimin üstüne koymuş sıvazlamaya başlamıştı bu işime geliyordu Merve de azabilirdi veya sevgilisinden intikam duygusuyla onu sikmemi isteyebilirdi. Merve ayılmaya başlamıştı Esra'nın ellerine ve sikime bakıyordu.
Sonra Esra'ya "kızım odanıza geçsenize bende yatıcam hadi" dedi.Esra'yı alıp odaya geçtim ve planım doğrultusunda masaya yatırdım.
E: aşkım yatağa yatirsana beni burası çok rahatsız.
H: askim yatakta seksden şikayetçiydin al işte yenilik.
Hiç ön sevişme yapmadan kuru kuru yarrağımı amına geçirmeye başladım Esra amına giren her santimle beraber "ahhh" diye bağırıyordu. Benimde canım yanıyordu Esra'yı son sikmemin üzerinden 3 haftaya yakın geçmişti ve anlaşılan bu sürede amı daralmış ve sikimi almakta çok zorlanıyordu. Bağırta bağırta hepsini soktuktan sonra sert bir sekilde sikmeye başladım. Düşmanımı siksem herhalde bu kadar sert sikebilirdim.
Esra bağırıyor inliyor çığlıklar atıyordu tam istediğim gibiydi. Yaklaşık 10 dakika sonra Esra alışmış artık o kadar çok bağırmıyordu arada inliyordu. Alkolün etkisiyle bayılmış gibiydi. Yatağa yüzüstü yatırdım götü kabak gibi açıktı bu pozisyonda biraz amından siktikten sonra durdum ve su alma bahanesiyle altıma baksırımı ve şortumu giyip odadan çıktım. Mutfağa gittim su içip Merve'nin yattığı odanın önüne geldim. Kapı hafif aralıktı ve içerden ses gelmiyordu tam geç kaldım uyudu diye düşünürken kapıyı tıklatıp "Merve" diye seslendim. Merve efendim diyip kapıyı açtı.
H: seni kontrol etmek istedim bir şeye ihtiyacın var mı?
M: iyiyim teşekkür ederim.
H: sana da teşekkür ederim Esra ile konuşmuşsun galiba yoksa böyle salakça birşeyden trip atacaktı bana.
M: amaann saçmalamış gerçekten de seksde olur öyle şeyler fazla büyütmüş.
H: aynen öyle anlatamadım ki bir türlü. Bu arada dertleşmek istersen sevgilinle ilgili buradayım çok uykum yok benim Esra bayıldı resmen hahaha.
M: bayılması alkolden mi yoksa senden mi emin olamadım.
H: neden öyle dedin ki?
M: kızı baya hırpaladın ya gerçekten de anlattığı gibisin galiba.
H: ne anlattı ki siz böyle şeyleri konuşuyor musunuz?
O sırada salonda koltuğa oturdum. Merve de karşımdaki koltuğa oturdu.
M: tabiki konuşuyoruz siz nasil konuşuyorsanız.
H: ne dedi peki
M: seksde çok sert davrandığından bahsetti zaten boynunda resmen izin vardı.
H: evet bazen kendimi kaybediyorum bende sert sevenlerdenim.
M: farkettim onu zaten Esra da bundan yakınıyor aptal bunu bulamayanlar orgazm taklidi yaparak seks yapıp sonrasında aldatılanlar varken.
Bu son lafı kendisi için söylemişti ve aldatılmayı çok takmıştı Merveden bi yeşil ışık hissediyordum. Bende Esra'nın bana ayak uyduramamasından bahsetmeye başladım bir yandan da alkol koymuştum bize ve içmeye başlamıştık. Belki de Esra ile aramizda iyi bir ten uyumu olmadığından bahsediyordum ve bir yandan da Merve ile yol yapmaya calisiyordum.
H: mesela ikinize yan yana bakınca gerçekten bi insan düşünüyor. Esra bana hem ayak uyduramıyor hemde senin kadar çekici güzel ve seksi değil. eski sevgilin gerçekten gerizekalıymış seni nasıl aldatmış anlamadım gerçektende.
M: siz Esra ile kütüphanede tanışmıştınız dimi?
H: ne kütüphanesi tumblr da tanıştık.
M: oha bana kütüphane dedi
H: demek ki söylemek istememiş.
M: Esra sana farklı gözle bakıyor ama söyleyeyim ciddi gözüyle bakıyor
H: ben Esra ile öyle düşünemem ya. Hele seni gördükten sonra hiç düşünemem.
M: nasıl yani?
H: sen çok güzelsin beni çok etkiledin ve senden hoşlanıyorum.
M: daha demin kızı bağırta bağırta sikiyordun amına koduğumun yavşağı siz tüm erkekler aynısınız.
H: sikerim tabi amına koduğumun orospusunu iyi sikmeseydim benle sevgili olmayacağını söyleyen karıyı sikmeyip napayım böyle orospuyu.
Merve duyduklarıyla şok olmuştu. Esra'ya seslenerek odaya yürümeye başladı arkasından sarılıp tuttum ağzını kapattım.
48 notes · View notes
1sairbisikletle · 28 days
Text
Meursult'la Konuşmalar 50
Hello! Ben geldim.
Aşırı derece yoğun geçen birkaç haftadan sonra nihayet kendimi bir parça iyi hissediyor, işleri yoluna koymaya başladığımı düşünmek istiyorum. Mahallemizde bir spor kompleksi var, epey kapsamlı yüzmedir fitnessdir her şey var. Ama benim bütçemi aşıyordu önceden. Epey zamandır oraya gidip fiyat almayı düşünüyordum. Geçen gün aşağı mahalledeki Espressolab'e çalışmaya gitmek için scooter arıyordum. Baktım neredeyse o spor salonuna gelmişim, bunu bir işaret kabule dip gittim. 15 dk içinde bir yıllık üyelik yaptırmıştım. Haftaya muhtemelen Kepsut'a gideceğim ve biraz kalacağım için başlangıç tarihini 1 Ekim olarak belirledik. Bu sefer kararlıyım inşallah yeniden fit bir insan olacağım. Telefonda zayıfladığım zamanın fotoğraflarını görünce ağlayasım geliyor çünkü. Geçen de ofiste misafirlerle fotoğraf çektirmiştik, yarım dünya gibiyim resmen. Bitmesi lazım bunun.
Ofis demişken, yeni işim hız kesmeden devam ediyor. Beni mutlu eden bir iş, her gün ofise gitmem gerekmiyor sadece geliri çok değil. Yine de sıfırdan iyidir diye düşünüyorum. Kitaplarla içli dışlı olmayı ve ortaya çıkış sürecine dahil olmayı seviyorum, bir de az buçuk para getiriyor, daha ne? Bir yandan freelance işlerime de devam ediyorum. Akmıyor ama damlıyor işte. Düzelecek her şey, buna inanmak istiyorum.
O gün spor merkezine gitmeden önce kendi kendime hayatımı düzene sokma kararı almıştım. Çalışmaya gelince de bir yapılacaklar listesi yaptım. Fena gitmiyorum.
Duygusal olarak stabil miyim peki? Elbette hayır. Bu aralar çok zorlu geçiyor. Özellikle bir ara çok küçük bir şeyde istediğim gibi bir sonuç alamayınca çöktüm, epey müddet dizi izledim falan. Ama işlerimi hallediyorum bir yandan. Bu iyi. Arada düşeceğiz yapacak bir şey yok.
Tumblr media
Bu aralar hem fiziksel hem duygusal tahammülümün çok azaldığını hissediyorum. Sıcak beni haddinden fazla yoruyor, eskiden asla yorulmayacağım işler beni tüketiyor. Ya bir şeylerim eksik magnezyum falan ya da kabul etmek istemesem de yaşlanıyorum.
Geçen SATC karakterleriyle aynı yaşa geldiğimi fark ettim, böyle dan diye vuruldum bu gerçek tarafından. 32. Herkese 30 diyormuşum bir de onu fark ettim. Ne otuzu acaba ne otuzu? Neyse sakinim. Doğum günüme bir aydan az kaldı, yaklaştıkça geriyor.
Aylardır elime çini fırçası almadım. Kazadan beri yani. Elim hala iyileşmedi, en ufak harekette acıyor. Normalmiş. Neyse en azından basit tutma hareketlerini yapabiliyorum bu da bir şeydir.
Evet, hayat son zamanlarda böyle. Dökmek isteyip dökemediğim çok şey var. Bitkinim. Ama yapacak bir şey de yok. Hayırlısı.
9 notes · View notes