#sigara paketi
Explore tagged Tumblr posts
uzaklarasavrulalim · 1 year ago
Text
Nasıl bir gündü anlamadım
4 notes · View notes
estellamila · 2 years ago
Text
Canım şarap sonrası filozof konuşması çekti. Bilmiyorum çoğu kişide olan bir şey mi bu ama benim ve tanık olduğum bazı insanların değişik bir alkol modu var, bar filozofu modu msmkfekfke içiniz açılıyor kendinizi ve hayatı olduğu gibi görüyorsunuz. Sanki evrenin sırrı kulaklarınıza fısıldanmış gibi, bir anda kendinize fazlasıyla dürüst hale geliyorsunuz ama böyle toksik anksiyöz bir kırbaçla gelmiyor bu dürüstlük, daha çok şefkati koluna takıp geliyor. Kendinize, benliğinizin her yanına şefkatle gelen bir bakış, bazen can yanması hissiyle, bazen de tatlı bir gururla, bu hissin terapötik bir etkisi var bende. Ama alkol kendini hep böyle göstermiyor maalesef, içim karanlıkken beni halihazırda içinde bulunduğumdan daha da karanlık kuyulara atlamaya ikna ediyor.
Alkolün yer yer gelen bu tatlı etkisi bana psychedelic maddelerle yapılan terapiyi hatırlatıyor, biliyorum aynı şey değil tabii ki ama erişme şansım olsa kesinlikle denerdim, ağzımdan neler çıkar çok merak ediyorum ve etkisini görmek istiyorum.
13 notes · View notes
selenisvorldsblok · 6 months ago
Text
Tumblr media
MUTLULUK NEREDE ?
İnsanoğlu mutluluğu hep hor kullanıyormuş.
Hep şikayetçi hep bıkkınmış.
Bir gün melekler, mutluluğu saklamaya karar vermişler.
Saklayalım, zor bulsunlar.
Zor buldukları için belki kıymetini bilirler diyerek başlamışlar tartışmaya.
Sorun büyükmüş.
Mutluluğu saklamak kolay değilmiş çünkü.
Kimisi “Everest’in tepesine saklayalım”,
Kimisi “Atlas Okyanusunun dibine” demiş.
Taç Mahalin kubbesi,
Mekke sokakları,
İtalyan sofrası,
Bir hastanenin yeni doğan odası,
Dondurma külahı,
Sigara paketi,
Lale bahçesi…
Pek çok yer düşünmüşler ama hiçbiri yeterince zor gelmemiş.
Derken meleklerden biri “İÇLERİNE SAKLAYALIM” demiş.
“Kimsenin aklına gelmez içine bakmak”
İşte o gün bugündür mutluluk insanın kendi içinde saklıymış.
Dilerim herkes içindeki mutluğu bir an önce bulur.
Tumblr media
151 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 5 months ago
Text
Teyze Kızının Eltisi! (2) (Murat 45 Y., Aydın)
Aylarca Hale'yi sikmek için Aydın'a gidip geldim. Gidemediğim zamanlarda da telefonda ya yazışarak ya da konuşarak boşalıyorduk. Nisan ayının ilk haftasında Hale Kuşadası'ndaki yazlıklarına geldi. Ekim ayına kadar Hale yazlıkta tek başına kalıyor, Ayhan sadece hafta sonları, çocuklar ise 2 ya da 3 haftada bir yanına geliyorlardı. Bana, "Bir gece gelip kalmanı istiyorum, rakı içip, sevişmek istiyorum!" dediğinde, karıma, Pazartesi İstanbul'da fuara gideceğimi söyleyip, öğlen vakti elimdeki paketlerle gittim. Arabayı oturdukları siteden 100 metre öteye bıraktım, ama telefonla beni yönlendiriyordu. Site komşularına görünmeden girmem gerekiyordu. "Şuraya sap... patikadan geç... şimdi şu yola sap..." derken, yarım saatte zor girdim içeri, arka bahçeye açılan sürgülü cam kapıdan.
Sadece plaj elbisesi vardı üzerinde. İçinde bir şey olmadığını, "Çok özledim!" diyerek sarıldığında yumuşacık göğüslerinden anladım. Elimi kalçalarına atıp avuçladım. "Kalacaksın ha, offf ne zamandır hayal ediyordum!" dedi. Elimdeki paketi görünce, "Ne getirdin?" dedi. "Sürprizim var, ama sonra!" dedim. Gelirken bir tane Cial*s alıp yutmuştum, etkisini gösterdi hemen. "Yatak odası nerde?" dedim elimden tutup götürdü. Soyunurken, "Akşam sikti mi Ayhan?" dedim. "Hı hı sikti, sabah kalkınca da sikmek istedi, ama sen geleceksin diye bir an önce yolladım!" dedi. "Hımm, özledin yani yarağımı?" dedim. "Hem de çok!" deyip yarağımı ağzına aldı. "Açayım mı perdeleri?" dedim gülerek. "Manyaklaşma! dedi.
Evlerin arası uzaktı, her evin 4 tarafı en az 20'şer metrelik bahçelerle çevriliydi. "Kalk, kalın perdeyi aç sadece, tül kalsın!" dedim. "Ciddi misin hayatım, gören olur!" dedi. "Görmezler!" dedim. Kalkıp açtı istemsizce. Yastığı yükseltip yarı oturur pozisyonda kucağıma oturttum. Bu sayede ben de dışarıyı görebiliyordum. Amcığına aldığında sanki akşam kocasıyla sikişen o değilmiş gibi derin bir, "Ohhhh!" çekti. Oturup kalkarken parmağımı arka deliğine soktum. "Ohhhh, yazlıkta perde açık, hem amım sikiliyor hem götümmm, ohhhh, sik aşkım, doyur deliklerimi!" diye inliyordu. Gözü sürekli dışarıdaydı. İlk başta yoldan geçenler veya kumsala gidenler olduğunda duruyordu. Dikkatimi bir şey çekti. 18-19 yaşlarında bir genç 10 dakikada 3 kez geçti, hem de ev tarafına bakarak. O geçerken Hale daha isterik şekilde oturup kalkıyordu. Başkaları geçerken görmesinler diye duruyordu.
Çocuğu görebiliyordum. Çapraz evin verandasına oturmuş, bu tarafa bakıp sigara içiyordu. Hale'nin hafif çapraz arkasında kaldığından, direk bakamasa da kafasını sallıyor gibi yapıp arkaya çocuğa doğru baktığını görebiliyordum. "Kim o?" dedim. "Kim kim?" dedi. "Şu genç!" dedim çenemle işaret edip. "Haa o mu? Mustafa, komşunun oğlu, elimizde büyüdü!" dedi kucağımda zıplamasını yavaşlatıp. Amcığını yarağıma sürter gibi kıvırıyordu. "Sürekli buraya bakıyor!" dedim. "Markete falan giderken her gün uğrar 2 yıldır, biraz tuhaf ama sürekli gözü burda!" dedi. Nerdeyse durmuştuk. Çok yavaş hareket ediyorduk. "Ergen çocuk seni sikmeyi hayal ediyordur!" dedim. "Sanırım, ama utandığından yanaşamıyor!" dedi. "Gösterip azdırıyor musun kız yoksa?" dedim. "Daha önce yapmazdım, ama bu yıl!" dedi.
Yavaş yavaş hızlanıyordu. "Senle sikişmeye başlayalı, beni iyice azgın yaptın, geçen sahilde seninle yazışırken pembe bikinim vardı üzerimde..." dedi. "Eeee, anlat ne orospuluklar yaptın?" dedim. Daha da hızlanıp, "Ohhhh! Şezlongda dalmışım, bacaklarımı aralamışım, güneş gözlüğümün altından baktım, denize beline kadar girmiş, amcığıma bakıyor, bir ara elimi attım ıslaklığım dışarı vurmuş amımın olduğu yer ıslak, o da direk oraya bakıyor, sen de habire yazıyorsun şöyle sikecem böyle sikecem diye, sularımı da tutamıyorum, baktım olacak gibi değil çok yanmışım gibi havluyu örttüm üzerime!" dedi. "Ohhhh orospum benim, siktirseydin bari!" dedim. "Ohhhh, siktirsem mi?" dedi. Bu sözlerden sonra ikimiz de deliler gibi boşaldık...
İçeriye geçtik. Tam kahve yaparken verandadan çocuğun sesi geldi, "Hale abla markete gidiyorum, bir şey lazım mı?" diye. Hale plaj elbisesini üzerine geçirip kapıyı açtı. Ben salon tarafında olduğum için kapıdan görünmüyordum. "Mustafa sana zahmet bir ekmek alır mısın?" deyip çocuğa arkasını döndü. Kapının yanındaki portmantoya uzandı. Benim olduğum yerden gördüğüm, resmen baldırlarının üst kısmına kadar sıyrıldı plaj elbisesi, biraz da oyalandı para çıkarma bahanesiyle. Çocuk gidince geldi yanıma oturdu. "Sen hergün cüzdandan böyle para veriyorsan, çocuk günde 10 kere bakkala gidiyordur herhalde!" dedim. "Gördün mü showumu?" dedi. Zaten sütyensiz göğüslerinin uçları elbiseden fırlıyordu.
"Bazen çamaşırları asarken öyle denk getiriyorum ki, öne çarşafları asıyorum sadece çaprazdan görüleyim diye, özellikle diğer daha kısa olan elbiseyi giyiyorum, yukarıya uzanınca küloduma kadar sıyrılıyor, aşağıya eğilince de göğüslerim fora ediyor, o kadar ıslanıyorum ki, içeri girip sana yazıyorum elim amımda!" diye anlattı. Kahveler bitmişti o ara. "O zaman artık elinle uğraşmayacaksın!" deyip, internetten aldığım büyük plastik yarağı çıkardım kutusundan. "Oha aşkımmm, bu ne?" dedi. "Bak şimdi!" dedim ,bacaklarını aralayıp amcığının dudakları arasına sürtmeye başladım. "Oğğğıııhhh!" diye tuhaf sesler çıkarıyordu. Önce kafasını soktum biraz sürttüre sürttüre, sonra milim milim kaydırdım içine. "Ohhhh, çok kalın, çok uzun, ohhhh çok güzel, aşkımmmm bu harika bir hediye, ohhhh, aşkım ağzıma ver yarağını!" dedi. Koltukta ilginç bir hal aldık. Yarağımı emerken, "Immmhhh, offf, ıhhhhh!" diye inliyor, plastik yarak amcığına girip çıktıkça kalçalarını oynatıyordu.
Tam o sırada Mustafa'nın sesi duyuldu, "Hale abla!" diye. Aceleyle toparlandı, gidip kapıyı açtı. Farkında değildi ama aldığı zevkten göğüs uçları kocaman olmuş üstündeki elbiseye isyan ediyordu. Teşekkür edip ekmeği alırken, Mustafa herhalde daha çok dikizlemek için, "Denize gelecek misin bugün?" diye sordu. Hale de, "Gelirim, ama çok işim var, ne zaman biter bilmem!" dedi. Mustafa iyice kafaya koymuş olmalı ki, "Benim yardım edebileceğim bir şey varsa seslen yeter Hale abla!" dedi. Resmen kapıda cilveleşiyorlardı. Hale, "Olursa hemen çağırırım Mustafacığım! Hafta sonu Ayhan abin vardı, çarşaflar falan kirlendi (bak orospuya!) çamaşır yıkıyorum, o yüzden belki geç gelirim denize, zaten benim de canım çok istemiyor, ancak sen gidersen gidecektim, hem bikinimi de yıkadım!" dedi.
Mustafa, "Pembe olanı mı Hale abla?" diye sorunca, "Evet onu!" dedi. Mustafa, "Çok yakışıyor sana..." dedi. İçimden, (Kızım gir içeri, çocuk seni şimdi veranda da sikecek!) dedim. Hale, "Tamam Mustafacığım, denize gidecek olursam sana işaret ederim!" dedi (Seslenirim yok, yani gözlerini benden ayırma diyor hatun!). Hale içeri geldiğinde benim yarak kazık gibi olmuştu. Hale'nin bacaklarının içlerinden amcık suları süzülüyor, sanki göğüs uçları zonk zonk atıyordu. Bacaklarını işaret edip, "Kız suları saldın, görmüştür çocuk!" dedim. "Gördü valla, kaç kez gözlerini devirdi bacaklarıma!" dedi. Sonra da gelip kıçını döndü, yarağımı tutup götüne hizalayıp üzerine oturdu. "Versene şunu!" deyip plastik yarağı da elimden kaptı, amcığının dudaklarına sürtmeye başladı...
Götünde ben olduğum için amına sokmaya çalıştığı plastik yarağın ancak kafası giriyordu. "Ohhhh amcığım da götüm de dolu, ohhh, her deliğimden sikilmek istiyorum, iki gerçek yarak doldursun içimi!" diye inliyor, bağırmak istiyor ama bağıramıyordu. Gözleri sımsıkı kapalı, hem Mustafa hem de benim aynı anda siktiğimi hayal ediyordu sanırım. "Gel Mustafa, gel!" dedim, sanki çocuk kapıdan girmiş gibi. Gözlerini bir açısı vardı ki, "Korkuttun beni yaaa!" dedi. Ben götünden çekilince plastik yarağı itiyor, ben yüklenince çekiyordu, tempoyu tutturmuştuk. Cial*s bayağı etkili bir hapmış ki, iki kez boşaldım götüne hiç çıkarmadan. Hale ise 3 kez orgazm oldu.
Biraz dinlendikten sonra beni mutfak penceresine götürdü, "Sen burdan seyret, en iyi burdan görürsün, hem bizim veranda hem de Mustafa'ların veranda görünür. Ben çamaşır asmaya çıkacağım şimdi!" dedi. Perdenin arkasından baktım, Mustafa ciğerci önünde bekleyen kedi misali neredeyse gözlerini kırpmadan buraya bakıyordu. İki dakika sonra Hale elinde çamaşır sepeti, ama az önce üzerinde olan plaj elbisesi yerine daha ince askılı, götünün 2 parmak altında mini etekli kavuniçi bir elbise ile kapıyı açıp verandaya çıktı. Yüzünü görmesem de sanırım Mustafa'ya gülümsedi ki, çocuk el kaldırıp sırıttı.
Önce nevresim takımını en ön ipe serdi. Veranda sanki kapanmıştı, yoldan geçen kimse içersini göremezdi. Solda ve sağda verandayı kapatan sürgülü siyah cam kapılar yarısına kadar açık olduğu için, sol ve sağ çapraz karşıdaki evler hariç kimse verandayı göremezdi. Önce sepeti özellikle yere koyup, Mustafa'ya doğru domaldı. O mesafeden çocuğun gözlerinin büyüdüğünü gördüm sanki. Hale o kadar yavaş hareket ediyordu ki, sütyensiz göğüsleri çamaşırları silkelerken hopluyor, elbisenin içinden çıkar gibi oluyor, uzanıp çamaşır ipine zor yetişiyor gibi yaptığında alttan sıyrılan etek simsiyah külodunu ortaya seriyordu. Mustafa'nın eli de resmen masanın altında hareket ediyordu. Hale, sepeti bir sağına bir soluna alıyor, eğilip sepetin içinden çamaşır alırken, kah göğüs uçlarını kah götünü sergiliyordu.
Bu oyun yarım saate yakın sürdü. Yarağım yine taş gibi oldu. Sevgilimi bu genç oğlanın sikişini seyretmek istiyordum. Hale içeri girip kapıyı kapatır kapatmaz altındaki külodu çıkarıp attı. Beni de kazık gibi yarakla görünce, hiç yer değiştirmeden perdenin arkasında, "Çabuk sok hayatım diye!" inledi. "Şu anda beni odanın birine saklayıp, Mustafa'yı çağırmanı ve dölleri bitene dek sikişmeni istiyorum sevgilim!" dedim. İnleyerek, "Offff ben de hayatım, ben de! Nasıl azdırıyorsun beni, kendimi orospu gibi hissediyorum! Mustafa gelse, o gencecik döllerini attırsa her yerime, ikiniz beraber sikseniz, ağzım boş kalacak, biri daha lazım aşkımmmm, ohhh!" diye diye orgazm oldu. Ben geleli daha 3 saat bile olmamıştı, kendimi tutup boşalmadım.
15 dakika dinlendikten sonra, akşam için birşeyler hazırlamaya başladık. Mutfakta ben de elimden geldiğince yardım ediyordum. Hatta iki defa tezgaha dayayıp arkadan amcığına soktum, 5'er dakika boşalmadan siktim, sürekli azgın kalsın istiyordum. O ara sordum, "Bu çocuğun anne babası nerde?" diye. "Onlar çalışıyor karı koca, bazen akşam gelir sabah giderler, bazen de sadece hafta sonları geliyorlar. Sol yanımdaki Almancı, o Temmuz ya da Ağustosta gelir, 1 ay kalır gider. Karşı ev Hatice abla, kocası öldü, çocukları gelir haftasonları. Sağ çaprazdakiler genç emekli, onlar bizim yaşlarda, Almanya'dan geldiler, yaz kış burdalar, ama çok hareketliler. Ayhan geldiğinde onlarla otururuz genelde, masa kurarız, bazen içer, bazen okey oynarız..." diye anlattı. Bir çırpıda siteyi öğrendim. Hem meze hazırlıyor hem konuşuyorduk...
Haleye, "Aşkım, bu üçüncü kişiyi de aramıza alma işine ne dersin, bunu düşünmek bile yarağımı dimdik yapıyor, senin de çok zevk aldığın belli!" dedim. "Sorma, hatırlıyor musun, ben 69 yapmayı bilmiyordum ya, 69'un ne olduğunu Melek anlattı!" dedi çapraz Almancıyı işaret edip, "Şimdi ise başkaları da olsun, beraber sikin istiyorum, bak!" dedi, elimi tutup amına götürdü vıcık vıcıktı. "Bugüne dek istemedim, ama bugün nerdeyse Mustafa'yı içeri çekip aranızda Tost olmak istedim, Tost'u da Melek anlattı, ama Mustafa çok genç, yarın çenesini tutamaz rezil oluruz!" dedi. "Biliyorum! Başka birilerini buluruz!" dedim. "Kimi bulacağız ki?" dedi. İki kez Melek demişti. Bunu bilinçli yaptığını biliyordum. "Anlat bakalım şu Melek nasıl bir tip?" dedim.
"Gel, bak!" dedi, perdenin arkasından onların verandayı gösterdi. At gibi, en 1.75 boyunda, ama tam ideal kiloda, siyah saçlı, irice göğüsleri olan, az önce Hale'nin giydiği plaj elbisesinin lacivertini giymiş, esmer güzeli bir kadın plaj havlusunu asıyordu. Bir an sanki beni görüyormuş gibi baktı. Hale, "Hayatım ben gidip 15 dakika takılayım şuna, yoksa biraz sonra aramaya gelir! Gidince salmaz genelde, ama işim var der kaçarım!" dedi. "Tamam!" dedim. O gidince ben de çabucak bir duş alıp, buzdolabına baktım. Soğuk bir bira açtım, perdenin arkasına geçip verandada oturan iki afeti seyretmeye başladım.
Mustafa'ya baktım, aralarında bir ev olduğu ve aynı hizada kaldıklarından Melek'lerin evini göremiyor, bir içeri bir dışarı çıkıp girip duruyordu. Hatunlar hani teraslara konulan salıncaklar var ya, onda oturuyorlardı, birbirlerine yüzleri dönük ve kahkahalarla birşeyler konuşuyorlardı. Melek benden tarafta oturuyor, yanladığı için bacak bacak üstüne atıp devirdiği götü muhteşem görünüyordu. Hale ise Meleğe doğru dönmüş, bağdaş kurmuş, sanki çok sıcaklıyormuş gibi kısacık eteğini sallıyor, amını havalandırıyordu. Benim baktığım açıdan görüldüğünü biliyordu. Bir ara Melek ayağa kalktı, Hale de uzanıp eteğinin arkasını kaldırdı. Melek basenlerini ve baldırlarını tutup Hale'ye gösteriyordu. Bense Meleğin (Gel beni sik!) diyen Tanga külotlu götüne dalıp kaldım. İki dakika sonra Hale ayağa kalktı, ikisi de kahkaha atıyorlarken, Melek dönüp direk benim olduğum pencereye baktı. Sonra da Hale eve geldi.
"Ne oldu, neden gülüştünüz o kadar?" dedim. "Evde sevgilim bekliyor, perdenin ardından bakıyordu, az önce senin götü de gördü, kaldırmıştır adam dedim!" dedi. "Ciddi misin, beni biliyor mu?" dedim. "Biz herşeyi konuşuruz! Sen geleceğini yazdığında beraberdik, o zaman söyledim. Zaten ilk geldiğimde geçtiğimiz yıllarda telefonla bu kadar ilgilenmediğim için bu sene sürekli telefon elimde diye huylanmış, bir akşam bir poşet bira alıp gelmiş, açıkcası sarhoş edip anlattırdı herşeyi. Kızdın mı?" dedi. "Yok be, ne kızayım!" dedim. "Zaten o da çok azgın, Kız bana da bulsak ya birini diyor, kocası sırf bundan kaçmak için küçük bir tekne aldı, erkenden balığa çıkıyor, geç vakit geliyor!" dedi. "Hımm.. O zaman bak ne yapalım, bir gün al izmir'e getir, ben de arkadaşlardan birini ayarlayayım, tanıştırırız!" dedim. "Aşkımsın!" deyip dudağıma yapıştı. Sonra eline teli alıp Meleğe, "Valla tamam!" diye mesaj yazdı.
"Mustafa ne yapıyor, bak bakalım!" dedim. "Dur, senin için yapmıştım seviyorsun diye, kabak mücveri var, bir tabak götüreyim!" dedi. "Telefonunla beni ara, telefon açık git, konuştuklarınızı duymak istiyorum!" dedim. "Tamam!" deyip gitti. Verandanın içindeki koltuğa bana sırtı dönük, bacak bacak üstüne atıp oturmuş, kahkahalarla Mustafa ile sohbet ediyordu. Hale, "Ay hafta sonu Ayhan abin vardı, çamaşır bulaşık dünya birikti, bir de Ayhan abin beni yordu (!), bugün öldüm yorgunluktan! Annenler gelecek mi bu akşam?" dedi. Mustafa da, "Yok gelmeyeceklermiş, az önce aradı!" dedi. Hale, "Eee sen ne yapacaksın?" diye sorunca, "Bilmem, iki bira alıp içerim belki.." dedi. "Sarhoş olmayasın?", "Yok abla, bana bişey olmaz!", "Bak sarhoş olup kızlara falan musallat olma!", "Yok be abla, kızların hepsi şımarık (ben senden hoşlanıyorum diyecek diye bekledim)!", "Eee yok mu sevgilin, gerçi eve de kimseyi aldığını görmedim ama..."
Tam o esnada kapıda tıkırtı gibi bir ses duydum, Hale anahtarı kapıya takıp gitmişti. "Hale?" diye bir bayan sesi. Tekrar, "Hale?" diye seslenince, şortumu giyip kapı arkasına gittim. Kapı açıldı. Melek kafasını içeri uzatıp, "Hale?" dedi alçak sesle. O zaman kapının arkasından çıktım ve "Buyrun?" dedim. İçeri girdi ve "Hale nerde?" dedi. "Mustafa'yı azdırmakla meşgul!" dedim. "Valla mı? Yine mi?" dedi gülerek. Tanıştık. "Gel bak!" dedim, perdenin arkasına götürdüm. Köşeden baktığımız için yanyanaydık. Bu arada Hale ile Mustafa sohbeti derinleştirmişler, Mustafa kışın okuldaki kızlardan biriyle yakınlaşmasını anlatıyordu. Karşıya ses gitmesin diye fısıltıyla, "Ben dinleyeyim diye telefonu açık!" dedim. Tebessüm edip, hem dinleyip, hem seyretmeye başladık.
Melek nasılsa herşeyi biliyor diye, "Hale siktirecek nerdeyse!" dedim. Melek de, "Ağzını sıkı tutacağını bilse çoktan siktirirdi!" dedi. Melek solumdaydı, omuzlarımızın arası 1 cm bile yoktu. Kulağıma yakınlaşıp, fısıltıyla, "Ben de arkadaşlarımdan ayarlayayım dediniz diye belki konuşuruz diye gelmiştim!" dedi. Fısıltıyla, "Nasıl birini istersin?" dedim kulağına dudağım değecek kadar yakın bir halde. "Hale'nin anlattıklarından anladığım kadarıyla senin kadar iyi bir sevgili olsa yeter!" dedi.
Hale'nin Mustafa'yla konuştuklarını duymak için telefonu ikimizin kulağının arasına kaldırdım tekrar. Hale, "Kız güzelmiydi?", Mustafa, "Çok güzeldi, ama şımarıktı!". Hale, "Olacak o kadar, genç kızlar biraz şımarır, üzüm yiyeceksen bağcıyı dövmeyeceksin!", Mustafa, "Ne kadar iyi davranırsan o kadar daha şımarıyorlar, o yüzden yaşıtım kızlar ilgimi çekmiyor!", Hale, "Var mı kızın fotoğrafı?" (konu kendisine gelecek diye top çeviriyordu hale), Mustafa, "Var telefonumda, ama biraz şey...". Hale, "Ney?" (sanki anlamadı, kız çıplak işte).
Bu arada heyecandan yarağım kazık gibi oldu yine. Meleğin de nefes alışverişleri hızlanmış, nerdeyse kalbinin gümbürtüsü telefondaki sohbeti kapatıyordu. Telefonun sesini açıp, "Kolum yoruldu, az sen tutar mısın?" dedim, maksat onun tarafındaki elimi boşa çıkarmaktı. Hale, "Aaaa Mustafa, bu kız yarı çıplak!", Mustafa, "Tam çıplağı da var abla!". Hale, "Sen mi çektin bunu?", Mustafa, "Evet, ben çektim!". Hale, "Lan bozdun mu yoksa kızı?", Mustafa, "Yok abla zaten bozuktu, ilk değildim ki, son da olmam!".
Meleğin kulağına, "Tamam, şimdi sikişecekler!" diye fısıldadım. Melek de benim kulağıma, "Evet, ben olsam üstüne atlamıştım!" dedi. Ben de, "Bugün kaç kez sikildi ama hala azgın güzel orospum!" dediğim anda Melek elini şortumun üstünden yarağıma attı. Ben de kalçalarına, birbirimizi okşuyor, telefonu da kulağımızdan ayıramıyorduk. Hale, "Bakalım başka nasıl fotolar var bunda?", Mustafa, "Abla başka yok ya, ver telefonu!". Hale, "Dur Mustafa, bakıyorum!", Mustafa, "Abla yaaa!". Hale, "Mustafa benim fotolarım dolu bunda?", Mustafa, "Abla özür dilerim...". Hale, "Bunu ne zaman çektin, havluya sarılı banyodan çıkmış halde?" (ben duyayım diye detay anlatıyordu). Mustafa, "Sizin arka bahçedeki erik ağacının arkasından...". Hale, "Başka da var mı? Aaaa, Ayhan abinle rakı içip oynaşırken, arka arkaya çekmişsin bir de!" Mustafa, "Abla onlara bakıyorum, sakın silme!".
Bu arada ben Meleği hafif domaltmış, arkadan amcığına yarağımı sokmuştum bile. Melek kalçasını hafif geri çıkarmış, telefon kulağımızda, sıklaşan nefeslerimizle sikişiyorduk. O an sanki Hale konuştukça daha da azıyorduk, ama telefondan ses gidecek anlayacaklar diye yavaş hareketlerle sikişiyorduk. Melek kafasını çevirip dudaklarıma yapıştı. Burnundan nefes alıp vererek kasılıyor, ardı ardına orgazm oluyordu. Ben de dayanamayıp yarağımı çıkarıp yere doğru boşaldım...
Hale, "Aaaa şaşırdım ama, bunu ne zaman çektin, koltukta her yerim açıkta uyurken?", Mustafa, "Onu Cuma akşamı çektim, daha yeni!". Hale, "Eeee, ne yapıyorsun bu fotolarla?". Mustafa, "Yaaaa Hale abla!". Hale, "Peki en çok hangisini beğeniyorsun?", Mustafa, "En çok beğendiğimi bilgisayarıma aktardım!". Hale, "Nasıl bir şey, görmek istiyorum!", Mustafa, "Ama kızmak yok!". Hale, "Önce bir göreyim de bakarız!" dedi. Mustafa kalkıp içeri giderken, Hale de bana doğru göz kırpıp, etrafına bakındı gören var mı diye ve arkasından içeri girdi. Az sonra Hale, "Oha artık!", Mustafa, "Kızmayacağına söz verdin abla!". O anda telefon kapandı.
Melek'le birbirimize baktık, dudaklarına yapıştım. Tek ayağını kaldırıp duvara dayadım, yarağımı amcığına alttan sertçe soktum. Ben Meleği sikerken, Melek, "Meraktan kuduruyorum, Hale şu anda siktiriyor mu acaba?" dedi. "Onu bilmiyorum, ama sen siktiriyorsun!" dedim. Melek, "Evet, muhteşem sikiyorsun, hayatımda bu kadar heyecanlanmamıştım!" deyip, dudaklarımı boynumu öpüyordu. Yine ardı ardına orgazm olmaya başladı. Bu kez telefon da olmadığı için, "Ahh, evet, eveettt, kökle, ohhh, harikasın!" diye diye orgazm oluyordu. Amında birkaç kez daha git gel yapıp yarağımı çıkardım, sehpanın üstündeki bezi alıp yarağıma sardım, boşalır gibi hareketler yaptım.
Melek, "Ben gideyim, Hale gelip bizi böyle görmesin!" deyip arka kapıdan bahçeye çıkıp ağaçların yanından kayboldu
116 notes · View notes
kamtarir · 4 months ago
Text
Tumblr media
Kristal penceremden hayallerime baktım
Cam bi kafesin içindeydi hepsi donup kaldı
Sabahın beşi idi sigara paketi küllük olmuş
Güç bela ilerlediğim bu yolda yalana dolana daldım
76 notes · View notes
girifit · 5 months ago
Text
ben şimdi tüm yalanların ve yanlışların ortasında doğru yolu yana yakıla ararken dilinden dökülüp dudakların arasından sızan kelimelerde canımı bırakıyorum. adımlarımın beni izbe sokaklara götürmesine izin veriyorum. ve hâliyle susuyorum. boğazımda dışarı çıkmayı bekleyen haykırışlar var ve ben boğulduğumu hissediyorum. çakmağı yakıp sigaramı ciğerlerime çekiyorum. unutmaya ant içtiğim her şeyi bir bir tekrar hatırlıyorum. her biri canımı almaya yemin etmiş gibi, düşman kesilmişler bana. korkuyorum da biraz, yalan söylemeyeceğim. içimdeki hislerin ortasında bir başıma olmak korkutuyor beni. bir anlatsam, diyorum kendime. bir kere anlatsam geçecek şu zehir. ama nereden başlanır anlatmaya, bilmiyorum. dilimi ısırıyorum da tükürüp bir köşeye atamıyorum. bir adım atıyorum da olduğum yerde saydığımın hâlâ farkında olamıyorum. kandırıp kendimi gülüyorum. aynaya bakıp ta söylediğim her yalan boğazımı sıkıyor şimdilerde. sigarayı ters yaktığım zamanlar bile oluyor. geçer diyorum, geçmeyeceğini bilerek. bir çocuğa değil yetmiş yaşında bir kadına bakıyorum sanki, her aynaya gözüm iliştiğinde. okkalı bir küfür savuruyorum. susuyorum. boğuluyorum. bundan sonra ne yapılır bilmiyorum. bir kere derler ölüme, ben bir günde bin kere öldüğümü hissediyorum. ama bundan bahsedip çocuksu düşlerini yıkmak istemiyorum. bundan gülüyorum yüzüne. ardından ağlıyorum. her şeye sırtımı dönüp yürüdüğüm yollarda yaşlar süzülüyor gözlerimden. ben şimdi tüm bunlara bir sigara değil, bir paketi yakıyorum ama dinmiyor. geçmiyor.
36 notes · View notes
hislerzelzelesi · 2 years ago
Text
ölü insanlar gördüm. 3 kuruş değeri olmayan insanlar için 30 liralık sigara paketi yakıyorlardı...
582 notes · View notes
soguknevalim · 4 months ago
Text
Sigara paketi 1000 lira zam olana kadar içecem
21 notes · View notes
lorianaworld · 1 month ago
Text
paketi uzun zaman once acilmis sigara zararli mi diye arama yaptim bi tanesi paketi acilmamis olan sanki cok saglikli amk yazmis daha once kimseye bu kadar hak vermemistim
8 notes · View notes
se-a-ser · 9 months ago
Text
arkadaşlarla konuşurken (boş boş) belediye otobüsünde falan yanıma "erkek oturacağına bayan otursun" gibi bir laf etmiştim. burnum kötü kokulara karşı çok hassas çünkü, en azından kötü kokmaz
sen misin bunu diyen? geçen otobüste yanıma bir kadın oturdu. şu baharatlı cipslerden yemeye başladı. paketi bitiriyor herhalde diye düşündüm. kadın takır tukur yiyor ama bir türlü bitmek bilmiyor
şöyle göz ucuyla baktım pek normal değil gibiydi. dedim "oğlum bulaşma"... kapadım gözümü, başımı cama yasladım, taktım kulaklığı, açtım "İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı" şarkısını
ses ve görüntü kirliliğini çözdük tamam ama yediği baharatlı cipsin kokusu da yayılmaya başladı. tek umudum kadının inmesi oldu artık. ileride ikili koltuk boşalınca bi hareketlenir gibi oldu orayı başkası kaptı... onlara da gıcık olaraktan başımı cama yaslayıp çaresiz devam ettim
birkaç durak sonra nihayet kadın kalktı bir erkek oturdu. "oh be" dedim sigara kokusu daha iyidir... adam sigara da kokmuyordu gerçi
son durakta ineceğim için yine kafayı cama yaslayıp devam ettim ama kadından gelen koku (sadece cips değil tabi) devam ediyordu. "yaa otobüs mü kokuyor bende mi bişey var" derken bi baktım meğer kadın arkama oturmuş
sonra aktarma yapıp tekrar aynı otobüse bindik falan ama neyse...
benim sorunum da büyük laflar etmek işte
20 notes · View notes
nefretvsask · 4 months ago
Text
abla o sigara paketi bos degildi niye atiyosun amk
15 notes · View notes
doriangray1789 · 11 months ago
Text
ŞU ANKİ ZAMCIKLAR 
Asgari ücrete %49 zam …-> harika …?! evde kullandığım sınırsız internet paketi 140 TL den 420 TL ye, cep telefon operatörümden kullandığım platinium paketi 180 TL den 490 TL ye çıktı ( üstelik GB daha düşük ) ev alarm sistemi, TV paketleri vb hiç yazmayım…  kaynak: bizzat ben  ******* kırmızı et fiyatı Geçen yıla göre yüzde 152,1 oranında arttıSebze fiyat endeksindeki yıllık artış yüzde 81,74 oldu.2021 yılında elektriğe toplam % 21,90 zam yapılmıştı, 1 Eylül 2022 tarihinde yapılan %20'lik mesken, %30'luk işyeri ve %50'lik sanayi zamlarıyla birlikte 2022 yılında elektriğe yapılan toplam zam mesken düşük kademe için %136, mesken yüksek kademe için %184; iş yeri düşük kademe için %174, iş yeri yüksek kademe için %266 oldu, Kurul tarafından alınan 12108 sayılı karar 30 Eylül 2023 tarihli ve 32235 sayılıResmi Gazete sayısında yayımlandı. Kurum tarafından alınan karara göre 1 Ekim 2023 tarihinden itibaren sanayi, ticarethane ve tarım aboneleri tarafından kullanılacak elektrik tarifesine yüzde 20 zam yapıldı. Geçtiğimiz günlerde 110 liraya satılan yumurtanın fiyatının 124 liraya çıkarken, bir litre sütün fiyatı da 39 lirayı aştı. Etiketinde 37,5 lira yazan kesme şeker ise kasada 39 lira olarak görüldü. Tariş 5 lt naturel sızma zeytin yağı 2.500 TL nin üzerinde, yeşil biber yaklaşık 45 TL, kıl yeşil biber 74,90, domates 54,90 kabak 49,5 TL İstanbul Avrupa yakasında benzinin litresi 34.50 liraya, Ankara'da 35.17 liraya, İzmir'de 35.36 liraya, Adana'da 35.65 liraya, Bursa'da 35.25 liraya, Diyarbakır'da 35.85 liraya, Antalya'da ise 35.84 liraya çıktı. kaynak: ekonomi haberleri tüm yazılı görsel medya ( gerçi kaynak yazmaya gerek var mı?  KAYNAK : ÇARŞI PAZARA MARKETE GİDİP YAŞAMAK İÇİN ORGANİZMAYI DOYURMAK ZORUNDA OLAN HERKES - ha bu arada sigara içiyorum arada bir iki tek attığımda oluyor onların fiyatlarını yazmadım, arabamın MTV sini KASKO sunu yazmadım ( yazsam dudak uçuklatır cinsten) .. neyseki evim kira DEĞİL… gelirim, yaptığım iş sebebiyle tamamen yabancı para üzerinden olmasına rağmen bunları yazma gereği duyduğuma göre biraz düşünmekte yarar var 
20 notes · View notes
otuzsekizinciparalel · 1 year ago
Text
bu senenin başından beri elim o kadar çok sigara paketi arıyor ki, hala başlamadıysam daha başlamam herhalde
21 notes · View notes
girifit · 10 months ago
Text
bir demlik çay var ocakta. ev sessiz. arka sokaktan siren sesleri geliyor, bir ambulansın sireni. ben mi? ben üzerimde ince bir hırkayla oturuyorum mutfağın balkonunda. soğuktan uyuşmuş parmak uçlarım ile yakmaya çalışıyorum çakmağı. dudaklarım arasındaki sigara dişlerimin sıkılığına dayanamayıp ezilmiş. sen de mi böyle ezilmiştin ruhumun arasında? seni de mi böyle soldurup geçmiştim üzerinden? ben sana ne yapmıştım, anımsayamıyorum.
bir demlik çay var ocakta. ocağın yanında bir çerçeve. kırsan kırıkları tenini keser, kırmasan her gözüne iliştiğinde ruhun kesilir. bir tabir vardır annemin sürekli dile getirdiği 'iki ucu boklu değnek' hah, aynen öyle bir durum işte. sen bilirsin annem bu durumları, ben bu avuçlarım arasındaki ipi ne yapacağım? tenim kesildi kesilecek. bırak deme, bırakamam. bırakırsam biter bu savaş. söyle anne, ben bu ipi nereye ve nasıl..?
bir demlik çay var ocakta. alt kattan üç beş çocuk sesi yükseliyor. uyarmak gelmiyor içimden. işime bakıyorum. siktir! küllük dolmuş, paket bitmiş. ben şimdi gidecek yer bilmiyorum. buraya kadardı düşüncem. çay kaynamaya devam edecek, ben tek bardak dahi içmeyecektim. paket bitecek, küllük dolacak. sonra. sonra ne olacaktı, aynı şuan olduğu gibi bilmiyordum. şimdi, yolun sonunda olduğumu hissediyorum. çayın altında su kalmamış. komşu kapıyı çalmış ben açmamışım. babamın paketi bitmiş, küllüğü dolmuş. ben de bitmiş, ben de dolmuşum. şimdi, söyle bana. ben nereye ve nasıl, hangi güçle ve yetkiyle, kiminle veya kimsesiz. ne olacak. ellerimi koyacak yer bulabilecek miyim? peki ya, adım atacak sokaklar, ben bilmiyorum.
çayın altını kapattım. küllüğü boşalttım. biten paketi siktir ettim. soğuktan kızarmış bedenime aynadan bir göz attım. kızarmış burnum ve göz çevrem; morarmış dudaklarım. hep bir şeylerin bana ölümü çağrıştırması. sus. sustum. ilaçlar avucumda, iç. içtim. bu kadar.
gecenin koynunda duymazlar çığlıklarını.
78 notes · View notes
alkolikreaksiyonlar · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Sigara paketi dediğin böyle olur
45 notes · View notes
canevlce · 2 years ago
Text
Kendini bir sigara paketinin içindeki sigaradan sadece bir tanesi olduğunu düşün,20 dal sigara nın içinde sadece bir tanesisin veya o 20 dal sigara yı binlerce kişi düşün içinden birtane Side sen,o paketi birisi gelip satın alıyor ,bak seni satın almıyor paketi satın alıyor,ve o paketi alan kişi hergün için den 1 tane veya 3-4 tane içiyor sende hergün beni için diye yavlarıyor sun , halbuki elbette içileceğini bilmeden ,tm ve sonunda seni o paketin içinden alıp çıkarıyor,sen dediler gibi mutlusun seviniyorsun,adam da aynı şekil senin gibi,sonda adam seni yakmaya başlıyor ohh be dünya varmış diyor ,sende bunu duyunca gururlanıyorsu sonra senin dumanını içine çektikçe sen kendini onun içinin her yerini sadığını sanıyor sun kalbine girdiğini sanıyor sun,tüm organlarına işte beynine vb...sanıyor sun.bu adam artık benim diyor sun halbuki senden önce o kişinin içinden kaçtane sigara dumanı kaç tane sigara geçti,sonra o senin dumanını içine çektikçe izmarit ine doğuru yaklaşıyor sende bunu farkindasın ama ulan belki bir umut beni bir köseye koyar diye kendini avunduruyorsun,ve izmarit e gelince seni fırlatıyor ve üstelik o yetmemiş gibi üstüne basıyor ,yani düşün bir zaman lar seni aşkından yakan birisi izmarit'ine kadar yaklaştık ca yani seni içini dışını kendi gibi bildikce senden soğuyor ve yere atıp o kendi yaktığı ateşi ayaklarının altında bir hiç gibi söndürüyor ,demem o ki kendinizi bir sigara kadar değersiz hissettiren insanları çokta Şi*le**yin.
28 notes · View notes