#ay ve kazalar
Explore tagged Tumblr posts
ruhsalseyler · 9 months ago
Text
Dolunayda Baş Ağrısı Neden Olur?
0 notes
atali07 · 1 month ago
Text
Genel
Bir süredir yine bir şey yazmıyorum ve okuyamıyorum. Ama bu ay aşırı fazla kitap okuduğumu fark ettim ve özellikle de çon günlerde. Şimdilik bu ay 13 kitap okumuşum ve hala okumaya devam ediyorum. Bu durumu aslında çok sevdim ve eski 14/15 zamanı mı hatırlattı bana. Artık yemek yerken bile kitap okuyorum ve dayanamıyorum. Yeni 3 yazar keşf ettim ve üçünü de aşırı sevdim. Büyük ihtimalle diğer kitaplarını da okurum bu yazarların.
Ayrıca bunla birlikte Almanca kitap okumaya devam ediyorum. Eskiden okuduğum ve beğendiğim kitapları yeniden okuyorum. Ve daha yeni kitaplar da okuyorum. Şimdi yeni keşf ettiğim yazarlardan birisinin bir kitabı Türkç'eye çevirilmemiş ve Almanca baskısını buldum. Şimdi Almanca versiyonunu okumaya çalışacağım. Aslında okumaya daha başlamadım ama daha iyi gideceğini düşünüyorum.
Ayrıca çok fazla dil karmaşası yüzünden Türkçem çok kötü durumda. Artık aşırı fazla hata yapmaya başladım yazı yazarken. Bu konu biraz canımı sıkmaya başladı ama bir yandan bir tesellim var. Artık sürekli İngilizce ve Almanca ile uğraştığım için kafam oraya gidiyor. Ve Türkçe cümleleri de aynı sıralama ve yüklemle yazıyorum ve buda çok devrik ve yanlış cümleler kurmama neden oluyor. Ama dediğim gibi, şuan benim için en önemli olan Almanca olduğundan dolayı çok takmıyorum ve bunun benim için büyük bir soruna neden olacağını düşünmüyorum.
Ayrıca hala beklediğim cevapları gelmiyor ve bunlar benim canımı git gide daha çok sıkmaya başlıyor. Bu can sıkıntısı başka can sıkıntıları ile birleşince beni aşırı rahatsız etmeye başladı. Ve sanırım bu yüzden kitaplara sığınmaya başladım. Ayrıca bir kaç gün haffa bir haftadan çoktur çok hastayım. Sürekli Astım krizleri, farklı alerjik reaksiyornlar ve griple felan uğraşıyorum. Bu üçünden biri gerçekleşince tüm hepsi tetikleniyor ve karman çorman bir hal alıyor sağlık durumum. Ama yinede iyi idare ettiği mi düşünüyorum. Bundan da ilave hala Türkiye seyehatım gerçekleşmediği için ve istediğim tableti alamadığım içinde moralim biraz bozuk. Leptopum artık yaşından dolayı çoxu durumun altından kalkamıyor ve daha fazla sorunlar yaratmaya başladı. Ve bazı kalıcı kazalar da arkasıyca gelince durumlar çok vahim ve telefonum çok pahalı bir şey olmayınca aşırı sıkıntı çıkarıyor ve hiç bir şekilde doğru dürüst ders felan çalışamıyorum. Bu yüzden bu tableti alman zorundayım ama fiyatların güngünden yükselmesi ve çalışmamam canımı aşırı sıkıyor. Sanırım Almanya'ya taşınana kadar bunu erteleyip ve elimde ki kısıtlı imkanlardan en verimli sonucu almam lazım.
28.10.2024
8 notes · View notes
sifatipmerkezi · 25 days ago
Text
Kan Verme Şartları Nelerdir?
Tumblr media
Kan bağışı, ihtiyaç sahibi birçok hastanın hayatını kurtaran önemli bir sağlık hizmetidir. Bununla birlikte, kan bağışı yapabilmek için belirli şartlar ve gereklilikler vardır. Bu yazımızda kan verme şartları, bağış sürecine hazırlık, bağış sonrası dikkat edilmesi gerekenler ve Özel Pendik Şifa Tıp Merkezi’nde sağlanan sağlık raporu hizmetleri hakkında detaylı bilgi bulabilirsiniz.
Kan Verme Şartları Nelerdir?
Kan verme şartları kısaca ��öyledir:
Yaş ve Kilo Şartları
Kan bağışçısının 18–65 yaş arasında olması ve ağırlığının 50 kg’dan fazla olması gereklidir. Bu kriterler, bağışçının kan bağışına uygunluğunu ve güvenliğini sağlamak için belirlenmiştir.
Sağlık Durumu
Bağışçıların genel sağlık durumu iyi olmalıdır. Bulaşıcı hastalık geçiren kişiler, belirli bir süre geçmeden kan veremezler. Ayrıca, kronik hastalıklar ya da düzenli ilaç kullanımı gibi durumlar, kan bağışını etkileyebilir.
Kan Bağış Aralığı
Erkekler yılda en fazla 4 kez, 90 günde bir kan verebilir.
Kadınlar yılda en fazla 3 kez, 120 günde bir kan verebilir.
Bu süreler, vücudun kan hücrelerini yenilemesine imkan tanımak için önemlidir.
Kan Bağışına Engel Olabilecek Durumlar
Kan bağışı işlemine engel olabilecek bazı durumlar şöyledir:
İlaç Kullanımı ve Beslenme
Kan bağışı öncesi alkol tüketimi, yoğun ilaç kullanımı veya kanı etkileyen bir sağlık durumu, bağış yapmayı engelleyebilir. Bu yüzden bağışçının, kan vermeden önceki günlerde dengeli beslenmiş ve bol su içmiş olması önerilir.
Enfeksiyon ve Seyahat Geçmişi
Son altı ay içinde ciddi bir enfeksiyon geçirmiş olanlar veya tropikal bölgelere seyahat edenler, bağış öncesinde belirli bir süre beklemek zorundadır.
Kan Bağışı Öncesi ve Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler
Kan bağışı öncesinde ve sonrasında şu detaylara dikkat edebilirsiniz:
Bağış Öncesi Hazırlık
Yeterli beslenme ve bol sıvı tüketimi.
Rahat giysiler giyilmesi, özellikle kolları kolayca sıyırılabilen kıyafetler tercih edilmelidir.
Bağış Sonrası Yapılması Gerekenler
Kan bağışı sonrası, baş dönmesi gibi etkilerin önlenmesi için bol sıvı tüketilmeli ve en az 10–15 dakika dinlenilmelidir.
Kan Vermek Neden Önemli
Kan vermek, toplumsal sağlık ve bireysel iyilik açısından birçok önemli fayda sağlamaktadır. İşte kan vermenin önemini açıklayan bazı temel noktalar:
1. Hayat Kurtarır
Kan bağışı, hastalıklar, kazalar ve ameliyatlar nedeniyle acil kan ihtiyacı olan insanların hayatını kurtarır. Örneğin, travma hastaları, kanser tedavisi görenler ve ciddi ameliyatlar geçiren hastalar sıklıkla kan nakline ihtiyaç duyar. Kan bağışlayarak, bir kişinin ya da birçok kişinin yaşamını kurtarmak mümkündür.
2. Toplumsal Dayanışmayı Artırır
Kan bağışı, toplum içinde yardımlaşmayı ve dayanışmayı teşvik eder. İnsanların birbirlerine yardım eli uzatmalarını sağlar ve acil durumlarda toplumun daha güçlü olmasına katkıda bulunur. Bu, bireylerin toplumdaki rollerini ve katkılarını hissetmelerini de sağlar.
3. Bağışçının Sağlığı Üzerindeki Olumlu Etkileri
Düzenli kan vermenin, bağışçının sağlığı üzerinde de olumlu etkileri olabilir:
Demir Seviyesini Düzenler: Fazla demir, vücut için zararlı olabilir ve çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Düzenli kan vermek, kandaki demir seviyelerinin dengelenmesine yardımcı olabilir.
Kalp Sağlığını Destekler: Bazı araştırmalar, düzenli kan vermenin kalp sağlığını destekleyebileceğini ve kalp krizi riskini azaltabileceğini öne sürmektedir.
4. Kan Bankalarının İhtiyacını Karşılar
Kan sürekli olarak ihtiyaç duyulan bir kaynaktır, çünkü kan ürünlerinin belirli bir raf ömrü vardır ve düzenli bağış gereklidir. Kan bankaları, bağışlarla sağlanan kanı, ihtiyacı olan hastalara ulaştırmak için kullanır. Bu da kan bağışlarının devamlılığı ve düzenli hale gelmesini önemli kılar.
5. Kendini İyi Hissetmeyi Sağlar
Kan bağışı, insanların kendilerini daha iyi hissetmelerine ve manevi bir tatmin yaşamalarına neden olabilir. Bir başkasına yardım etme hissi, mental olarak da olumlu etkiler yaratır ve bireylerin topluma katkıda bulunma duygusunu pekiştirir.
6. Acil Durumlar için Hazırlık Sağlar
Doğal afetler, kazalar veya ani büyük sağlık krizleri gibi acil durumlarda kan stoklarına olan ihtiyaç aniden artabilir. Düzenli kan bağışı yapan kişiler sayesinde bu tür acil durumlarda kan stokları hazır tutulabilir ve hızlı müdahale yapılabilir.
Kan Verme Konusunda Özel Pendik Şifa Tıp Merkezi’nin Hizmetleri
Özel Pendik Şifa Tıp Merkezi, sağlık alanındaki geniş hizmet yelpazesiyle öne çıkmaktadır. Özel Pendik Şifa Tıp Merkezi, toplumsal sağlığı desteklemek amacıyla kan bağışına dair bilgilendirme ve yönlendirme hizmetleri sunar. Ayrıca, kan bağışı sonrasında sağlık kontrolleri ve destekleyici hizmetlerle bağışçının genel sağlığına katkıda bulunur.
Kan verme sürecine dair daha fazla bilgi almak ve kan verme şartları nelerdir sorusunun yanıtlarını detaylı bir şekilde öğrenmek için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
0 notes
hacialikara · 3 months ago
Text
Tesla alev alev yandı! 190 bin litre su harcandı
Elektrikli otomobillerin karıştığı kazalar, batarya yangını nedeniyle büyük sonuçlara yol açabiliyor. Son olarak ABD’de meydana gelen bir Tesla Semi kazası gündem oldu. Yoldan çıkan elektrikli tırın bataryası tutuştu ve 190 bin litre suyla söndürülebildi. Tesla Semi yangını için 190 bin litre su harcandı ABD’de geçtiğimiz ay meydana gelen ve bir Tesla Semi’nin karıştığı kazanın ardından, Ulusal…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
elazigsurmanset · 11 months ago
Text
İzmir’de “Yaşayan Parklar” projesi çalışmaları devam ediyor
Tumblr media
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in İzmirlileri yeşil alanlarla sağlıklı bir şekilde bütünleşmesi amacıyla oluşturulmasına öncülük ettiği “Yaşayan Parklar” Projesi kapsamındaki “Sağlığı Geliştiren Parklar” çalışmaları devam ediyor. Türkiye’de ilk kez İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in döneminde kurulan Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı ile Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı’nın iş birliğiyle yürütülen ve halkı doğayla bütünleştiren Yaşayan Parklar vatandaşların memnuniyetini artırıyor. Ayrıca İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin şehre kazandırdığı, "Sağlığı Geliştiren Parklar" projesiyle de yurttaşlara farklı bir hizmet sunuluyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin uzmanları, beslenme, ilkyardım, fiziksel aktivite, kazalar ve korunma yolları, psikososyal sağlık gibi konularda ücretsiz eğitimler verdi. Programda konuşan Neptün Soyer, İzmir’de sağlıklı gıdaların üretilmesiyle ilgili yaptıkları çalışmaları anlattı. Soyer, tarımsal kalkınma kooperatiflerinin, İzmir’in köylerinde üreticilere sağlıklı gıdayı nasıl üretebileceklerine yönelik eğitimler verdiklerini söyledi. Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Toplum Sağlığı ve Eğitim Şube Müdürü Banu Erdal da “Sağlık İşler Dairesi Başkanlığı ile Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı olarak 3 ay kadar önce yaşayan parklarımızda ve İzmir’in tüm parklarında Sağlığı Geliştiren Parklar’ adı altında bir proje başlatmaya karar verdik.'' dedi. Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı Planlama Proje Şube Müdürü Volkan Barbaros ise “Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı’nın temel sorumluluğu İzmir’de yeni parklar üretmek ve mevcut parklara vatandaşların kullanımı için bakabilmek. Yeni tasarlanmış bir park burası. Cittaslow parkı. Belediye’nin farklı birimleri de bu parkın tasarımına eşlik etmiş. Bu parkların temel amaçlarından bir tanesi buna benzer etkinliklere ev sahipliği yapabilmek aslında. Bu etkinlikte özellikle arka mahallelerdeki parkları daha fazla seçmeye çalışıyoruz.” diye konuştu. Kaynak: HİBYA   Read the full article
0 notes
karaca2508-blog · 1 year ago
Text
İş Kazası Sıklık Hızı ve İş Kazası Ağırlık Oranı Nasıl Hesaplanır?
Tumblr media
İş Kazası Sıklık Hızı ve İş Kazası Ağırlık Oranı, belirli bir çalışma süresi diliminde yaşanan iş kazası sayısını ifade eder İş Sağlığı ve Güvenliği çalışmalarının başarı derecesinin ölçülmesinde ve alınacak önlemlere karar verme konusunda belirleyici faktörlerden olan "İş Kazası Sıklık Hızı/Oranı" ve "İş Kazası Ağırlık Oranı" hesaplamaları ile ilgili küçük bir paylaşım yapmak istiyoruz. İş kazası sıklık oranı ve ağırlık oranı hesabı yapabilmek için öncelikle işletmenin iş kazalarını doğru ve eksiksiz şekilde kayıt altına alıyor olması gereklidir.
İş Kazası Sıklık Hızı ve İş Kazası Ağırlık Oranı Nasıl Hesaplanır?
Sıklık hızı ve ağırlık oranı hesabı yapabilmek için hesaplama yapılacak işyeri veya çalışan grubu için ��u bilgilerin bilinmesi gereklidir; - Hesaplama yapılacak dönem içindeki iş kazası sayısı - İş kazası nedeniyle yaşanan iş gücü kayıpları, gün olarak. - Toplam çalışan sayısı. - Dönem içinde toplam çalışma olmayan gün sayısı. Önemli: Hesaplama yöntemi ve bakış açısı tamamen işletmelerin yaklaşımı ile ilgilidir. İş kazası sıklık hızı nedir? İş kazası sıklık hızı veya oranı, belirli bir çalışma süresi diliminde yaşanan iş kazası sayısını ifade eder. Örnek verecek olursak, her 1 milyon çalışma saati başına yaşanan iş kazası sayısı genel karşılaştırma yöntemi olarak kullanılır. OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim sistemi   İş kazası sıklık hızı hesaplama İş kazası sıklık oranı hesaplarken, hesaplama yapılan dönemde toplam kaç saat çalışma yapıldığı ve kaç adet iş kazası olduğunu bilmemiz gereklidir. Toplam çalışma yapılan saat hesabı, tüm çalışanların o dönem boyunca ne kadar çalıştığını hesaplayarak bulunabilir. İş kazası sıklık hızı örnek problemleri Örneğin; 100 işçi 30 günlük bir ay içinde hiç izin kullanmadan günde 8 saat çalışıyorsa toplam çalışma süresi 100 kişi x 30 gün x 8 saat = 24000 saat olarak bulunacaktır. Doğru bir hesaplama yapabilmek için bu süreden hafta sonu tatilleri, resmi tatiller, işçilerin izinli ve raporlu vb. olduğu süreleri çıkarmak gereklidir.
Tumblr media
İş kazası sıklık hızı nasıl hesaplanır? İş kazası sıklık hızı, toplam kaza sayısının toplam çalışma süresine oranının 1 milyon değeri ile çarpılması ile bulunur. Yukarıdaki hesaplama formülünden de anlaşılacağı üzere kaza sıklık oranı/hızı, iş kazası sayısının toplam çalışma süresine bölümü ile hesaplanır. Buradaki 1.000.000 sayısı, her 1.000.000 saat çalışmada kaç tane kaza olduğunu oranlamak için kullanılmıştır. Dilerseniz farklı bir katsayı ile çarpabilir, kendi hedeflerine göre hesaplama yapabilirsiniz. Ancak bu sektördeki veya ülkedeki diğer hesaplamalarla karşılaştırma yapmanızı zorlaştıracaktır. Bir çok işletme, dernek, kurum ve SGK bu hesaplama yöntemini kullanmaktadır. İş kazası sıklık hızı formülü
Tumblr media
      Malzeme Güvenlik Bilgi Formu MSDS Nedir? İş kazası ağırlık oranı hesaplama
Tumblr media
İş kazası ağırlık oranı, belirli bir çalışma süresi diliminde, meydana gelen iş kazaları nedeniyle oluşan toplam kayıp gün sayısını ifade eder. Örnek verecek olursak, her 1000 çalışma günü başına oluşan kayıp gün sayısı genel karşılaştırma yöntemi olarak kullanılır. İş kazası ağırlık oranı hesaplarken, hesaplama yapılan dönemde toplam kaç gün çalışma yapıldığı ve kazalar nedeniyle ne kadar kayıp gün olduğunu bilmemiz gereklidir. Bu hesaplamada sıklık oranından farklı olarak saat değil gün sayısı kullanılmaktadır. Yukarıdaki formülde 1.000 sayısı, her 1.000 gün çalışmada kaç kayıp gün olduğunu oranlamak için kullanılmıştır. Dilerseniz farklı bir katsayı ile çarpabilir, kendi hedeflerine göre hesaplama yapabilirsiniz. Ancak bu sektördeki veya ülkedeki diğer hesaplamalarla karşılaştırma yapmanızı zorlaştıracaktır. Bir çok işletme, dernek, kurum ve SGK bu hesaplama yöntemini kullanmaktadır. İş kazası ağırlık hızı formülü iş kazası ağırlık oranı formülü aşağıda verilmiştir.
Tumblr media
İş kazası ağırlık hızı formülü   Önemli: Kaza sıklık ve ağırlık oranı hesaplaması yapılırken ortalama kabul edilen değerler yerine net hesaplanan değerler kullanılmalıdır. İstanbul İş Sağlığı ve Güvenliği Analizi Kaza ağırlık oranı hesaplaması yapılırken bazı kazalar nedeniyle alınan sağlık raporları, diğer ay veya yıl boyunca da devam edebilir. Bazı kaynaklar devam eden günleri, diğer dönemde hesaplanmasının doğru olduğunu, bazıları ise tam tersini söylemektedir. Kaza ağırlık oranı hesabının temel mantığında dönem içinde meydana gelen iş kazalarının ağırlığı yani sonuçlarının ne kadar ciddi olduğunun ölçülmesi vardır. Bu nedenle sağlık raporu süresi diğer dönemde devam etse bile, kazanın meydana geldiği dönemde hesaplamak daha doğru sonuç verebilir. Önemli: Kaza sıklık oranı ve ağırlık oranı hesaplamaları, haftalık veya aylık dönemler yerine yıllık veya bir kaç yıllık dönemlerde yapılmalıdır.   Hayatın Her Alanında İş Güvenliği Neden İş Güvenliği Yapılan analizlerde dünyada son yıllarda iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili gözlemlenen olumlu gelişmeler neticesinde iş kazalarında ve iş cinayetlerinde hissedilir azalmalar yaşanırken, maalesef ülkemizde iş kazaları/iş cinayetleri artmaktadır. Ekonomik boyutu ile incelendiğinde ise, çalışanın iş yaparken aklının sadece işte olması gerekirken, asgari ücretle geçinmeye çalışan arkadaşlardan ne kadar verim alınabilir ki? Ülkemizde yaşanan ve giderek artan iş kazaları, iş cinayetleri ne yazık ki bu konudaki ilgisizliği, insana verilen önemin yok denilecek kadar az; çağdaş çalışma ve yaşam koşullarına ulaşmak için daha çok uzun yıllara ihtiyacımızın olduğunu aşağıdaki analizleri incelediğimizde ortaya koyduğu aşikardır. Bir güvenlik açığının ölçülebilen en büyük maliyeti, sadece çalışan olmaz. Kaybedilmiş bir beden veya zihinsel rehabilitasyon yılları, çalışanı tamamen yeni bir yaşam tarzına zorlayabilir. Bu tür olaylara nasıl fiyat koyacağımızı tanımlamak gerçekten zor olsa gerek. Görevlerini yerine getirirken yaşamını yitiren ya da  uzun soluklu yaralanmalar da kuşkusuz ekonomik olarak ölçülebildiğimizin ötesindedir. Yaşamını yitiren kişinin yanı sıra aile ve iş arkadaşları  da diğer paydaşlardır. Bu kazalar aynı zamanda şirketleri de etkilemektedir. İş kazası geçiren bir çalışan kayıp adam/saat anlamına gelmektedir. O nedenle bir şirket için bakıldığında giderler yalnızca verimlilik kaybı olarak ölçülmez, aynı zamanda kayıp iş gücü ve artan sigorta maliyetleri de etkilidir. Ankara İş Sağlığı ve Güvenliği Analiz Şirketler için bir diğer önemli kayıp ise, iş kazalarının çokluğu nedeniyle oluşacak olan motivasyon bozukluğudur. Çalışanlar kendilerini güvende hissetmezlerse iş moralleri azalır ve çalışma istekleri düşecektir. Bu da işveren için olumsuz sonuçların doğmasına sebep olacaktır. Bu nedenle çalışanlar mümkün olan en iyi işi yapmaya konsantre olabilmek için işlerini güvenli bir ortamda yapmak isterler. Sorumlu işverenler, güvenli bir işyerinin şirketin ana hattını geliştirdiğini kabul etmelidir. Hangi yönden bakarsanız bakın işi güvenli bir şekilde yürütmenin avantajları çoktur. İş Sağlığı ve Güvenliğinin Amacı : - Çalışanlara en yüksek seviyede sağlıklı ortam sağlamak, - Çalışma şartlarının olumsuz etkilerinden onları korumak, - İş ve işçi arasında mümkün olan en iyi uyumu temin etmek, - İşyerlerindeki rizikoları tamamen ortadan kaldırmak veya zararları en aza indirgemek, - Oluşabilecek maddi ve manevi zararları ortadan kaldırmak, - Çalışma verimini arttırmak. Korumak Tedavi Etmekten Daha Ucuzdur Ülkemizde yüzbinin üzerinde meslek hastalığı yakalamamız gerekirken, Sosyal Güvenlik Kurumu istatistiklerine yansıyan rakamlar her yıl maalesef birkaç yüzü geçememektedir. Türkiye İstatistik Kurumu, ülkemizde yılda dokuzyüz binin üzerinde meslek hastalığı ve işle ilgili hastalık ve yaralanma olduğunu ifade etmektedir. SGK rakamlarının düşüklüğü biraz da istatistik yöntemi hatasından kaynaklanmaktadır ama yine de meslek hastalıklarımızı tanıma konusunda başarılı olduğumuz söylenemez. Yani, hem çalışanlarımızı meslek hastalıklarından koruyamıyor, hem de meslek hastalıklarını saptayamıyoruz. Toplumun hemen her kesimini derinden etkileyen bu önemli sorunun sosyal ve yasal boyutlarıyla birlikte ele alınıp, çözümlenmesi gerekir. Meslek hastalıklarını tanımak ve önlemek sosyal devletin ve tüm ilgililerin vicdani bir sorumluluğudur. Çalışanın sağlıklı olma hakkına saygının gereğidir. Tanınmayan meslek hastalığı, haksız kazanç nedenidir, genel sağlık sigortasına ve topluma yüktür. Bildirimi zorunlu olan meslek hastalıkları, yasal tanı almadıkça, meslek hastalığı sayılmazlar. Meslek hastalıklarını tanımanın ilk şartı, hastanın mesleğiyle ilgili sorgulamadır. Bu da “Ne iş yapıyorsunuz ?” sorusuyla başlar. İş sağlığı disiplininin babası sayılan İtalyan hekim Bernardino Ramazzini (1633-1714)’nin şu veciz sözleri, bugün maalesef hala geçerliliğini korumaktadır; “Hayret ve tereddüt ediyorum. Acaba, ilaç ve sinameki kokan muayenehane ve eczanelerde oturan bu azametli ve şık görüntülü doktorların burnuna işyerlerindeki pis kokulu şeyleri mi soksam, yoksa onları bu çukurları görmeye mi davet etsem?” İş Güvenliği Hayatımızın Bir Parçası Olsun Aslında sadece işyerimizde değil, hayatın her alanında güvenlik anlayışımızın geliştirilmesine dair kültürümüzden çok güzel örnekler bulmak mümkündür. Tehlikeli hızla çalışmanın, acele etmenin, kestirmeden gitmenin iyi bir şey olmadığını atasözümüz ne güzel ifade eder; “Acele giden, ecele gider”. Yapılacak olan işi yeteri kadar öğrenmeden, bilmeden işe başlamak, üstelik sormaktan çekinmek, utanmak bir başka hatalı davranış örneğidir. Kültürümüzde bunun da veciz bir karşılığı var; “Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp”. İşyeri temizliğine özen göstermemek de önemli davranış kusurlarından biridir. Oysa temizlik, kalite ve verimliliğin olduğu kadar, iş güvenliğinin de göstergesidir. Aklın, bilimin ve yasanın emrettiği güvenlik önlemlerini ihmal etmek, iş kazalarında sık karşılaşılan bir başka güvensiz davranıştır. Oysa, “Eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a emanet et” atasözümüzü bilmeyenimiz yoktur. İş ortamında “Bana bir şey olmaz..” demeden önce, çok iyi düşünmek gerekir. Her mesai başlangıcında, o gün yapacağımız işleri kısaca kafamızda planlayıp, bu planı uygulamanın bile iş güvenliği açısından koruyucu bir değeri vardır Yazının tüm hakları www.nedenisguvenligi.com‘a ve yazara aittir. Telif hakları kanunu gereğince kopyalanamaz ve/veya farklı bir yerde kullanılamaz. Ancak alıntı yapıldığında link ve adres verilmek zorundadır. Read the full article
0 notes
astrologcigdemakkaya · 1 year ago
Text
Tumblr media
29 Eylül Koç Burcunun 6 derecesinde dolunay dediğimiz Ay-Güneş karşıtlığını yaşayacağız. Bu görünümden öncü burçların (Koç, Yengeç, Terazi, Oğlak) ilk 10 gününde doğanlar ve burçlarda önemli yerleşimleri olanlar başlıca etkilenecektir.
Söz konusu bir Koç dolunayı ise işin içinde hız var demektir.Dolunayın açığa çıkardığı konular, yoğun bir trafik karşısında hızlıca pozisyon almak gerektirecek ancak dispozitör Mars Terazi de zararda ve Gad tarafından enerjisi soğuruluyor.
Demek ki karar alma mekanizmalarımızda ve doğru konuya odaklanma durumlarında sorun var. Koç-Terazi Ben-Sen aksı olduğu için bu öncelikle ikili her türlü ilişkide patlayacak demektir. Gad Terazi tarafında olduğundan “ Şiş yanmasın, kebap yanmasın”, bi karar vereyim sonucu “ Kazan-Kazan” olsun gibi durumlar maalesef pek de iyi sonuçlanmayabilir. Üstelik sağlıklı düşünmemizi sağlayacak Nerkür’de Neptün tarafından sisleniyor.Özellikle geçmişte üstü kapatılmış konular doğru seçim için tekrar karşımıza çıkabilir. Yapacağımız şey; önce arada kalıp, her yeri görmeye çalışan benliğimizi cesur bir karar için resmin dışına taşımak, sonrasında yolu açmak için “İskender’in Kılıcı’nı” elimize almak ve düğümü kesmek.Bunu yaparken tek ölçüt var:Gad’ın işaret ettiği “Adalet”…
Böyle bir görünümde kazalar maalesef kaçınılmaz olur, Bel-baş bölgesine, tansiyon problemlerine, travmatik yaralara, geçmişten taşınan rahatsızlıklara dikkat.
Yapabileceğimiz bir diğer şey natal haritalarımızdaki Mars’ı kuvvetlendirmek;yardım amaçlı kan verilebilir,mide korunarak acı tüketilebilir, demir-çelik takılarla aura güçlendirilebilir, özellikle ağır koşullarda çalışan kişilere yardım eli uzatılabilir, çok radikal değişiklikler yapmadan saç veya sakaldan parça kesilebilir, yaşam alanları temizlenebilir, travma yaratmadan spor yapılabilir.
Bu görünümlerde genellikle Rusya Dünya sahasında şaşırtıcı ve komşuları zorlayıcı atılımlar yapabiliyor. Ülke olarak bizim haritamız bu görünümden öncelikli olarak etkileniyor bu da sınırlarda hareketlilik demek.. Dünya genelinde diplomasiyi zora sokacak yangın ve patlama haberleri olabilir…
1 note · View note
traveltourstrips · 1 year ago
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/alp-alperin-gokyuzunden-turkiye-air-kitabi-cikti-yalnizca-kamera-degil-fotografci-da-uctu.html
Alp Alper’in ‘Gökyüzünden Türkiye Air’ kitabı çıktı... Yalnızca kamera değil fotoğrafçı da uçtu
Tumblr media Tumblr media
Ankaralı fotoğrafçı ve gezgin Alp Alper’in bu dördüncü kitabı. Birinci çalışması ‘1000 feet’ten TÜRKİYE’ Yunanistan’da basılmış, akabinde da Türkiye’de. İkinci kitabı ‘Dreamscape TURKEY’ ve üçüncüsü de ‘4 Mevsim İSTANBUL’. Son kitabı ‘Gökyüzünden Türkiye Air’ı geçen ay yayımlayan Alp Alper’le buluştuk.
Tumblr media
Alper, ‘Gökyüzünden Türkiye Air’ kitabında ülkemizin hoşluklarını uçarak fotoğrafladı.
Tutkusu yalnızca fotoğraf değil, gökyüzü… 1992’de Türk Hava Yolları’nda başlayan uzun bir yöneticilik mesleği var. Kokpitlerde kısa bir müddet çalışmış lakin yeryüzünü üstten görmenin hazzını bir kere alınca peşini bırakmamış. Artık uçak, helikopter, gyrocopter demiyor, hepsiyle uçup fotoğraflar çekmeyi sürdürüyor. Yeni kitabı ülkemiz için pahalı bir arşiv, bilhassa son devirde hızlanan global ısınma üzere etraf sıkıntıları nedeniyle birçok doğal güzelliğimiz yok olup giderken… Kimileri da insan elinden kurtulamıyor. O denli ki bu kitabı bitirene kadar birçok doğal ve tarihi güzelliğimiz yok olmuş.
Tumblr media
‘Gökyüzünden Türkiye Air’ kitabının sunuş yazısında öyküsünün nasıl başladığını da şöyle anlatıyor Alper: “Bazen yolda yürürken gözünüz birden uçan bir kuşa takılır. Tahminen bir martı, tahminen bir güvercin, tahminen bir serçe, tahminen de bir kumrudur o… ‘Ben de keşke uçabilseydim ve kuşlar üzere özgürce yeryüzüne gökyüzünden bakabilseydim’ dediğiniz oldu mu hiç?
Tumblr media
Mağlova Kemeri-Eyüpsultan/İstanbul
Bu niyetle başladı bende her şey, öykümün başladığı üzere…”
– Ülkemizde foto-kitap hazırlamak hayli maliyetli, dördüncüyü çıkarmak büyük muvaffakiyet, kutlarım. Bu kitapların öyküsü nedir?
Projelerimin en süratlisi 6,5 sene sürüyor zira dediğiniz üzere çok maliyetli ve düzgün takımlarla çalışmanız gerekiyor. Uçmak ve tıpkı anda fotoğraf çekmek yeterli bir tecrübe ve deneyim gerektiriyor. Birinci kitabımı o periyot vazife yaptığım Atina’da bastırmıştım. Son kitabım ‘Gökyüzünden Türkiye Air’ kitabım için de 7 yıl boyunca tekrar sponsor olmadan çalıştık. Ülkemizin tarihi ve doğal hoşluklarını farklı bir açıdan fotoğraflamayı hedefledik ve tüm zorluklara karşın kitabı tamamladık.
Tumblr media
Ağrı Dağı
– Ortada kazalar da atlatmışsınız…
Doğru, iki defa vefattan dönsek de yolumuzdan asla dönmedik. Bu son kitaba kadar hiç sponsorumuz da olmamıştı ancak baskı etabında Duyar Vana CEO’su Faruk Çizmecioğlu’nun takviyesiyle kitabımızı basabildik.
– Drone’la çekilen fotoğraflara alışığız lakin sizinki apayrı. Siz uçarak fotoğraf çekiyorsunuz, anlatır mısınız biraz ayrıntılarını?
Ben bu durum için her vakit “Drone çıktı, mertlik bozuldu” diyorum. Bizim uçtuğumuz hava araçları Cessna 172, ultralight, microlight, paragliding, paramotor, helikopter ve gyrocopter. Hepsiyle uçmak ve fotoğraf çekmek çok zevkli fakat helikopter en uygunu,. doğal helikopter fiyatını saymazsak. Son 5 yıldır gyrocopter ile uçuyorum ve bu hava aracından Türkiye’de etkin olarak kullanılan 6-7 tane var. Bu uçuşlarda genelde jeolog Mustafa Yavuz Hocamla uçuyoruz ve havadan tahliller de yapıyoruz.
Tumblr media
Ayasofya-Sultanahmet, Fatih/İstanbul
– Asıl maliyet uçmak sanırım…
İşte bu bizim en büyük yaramız. 2000’lerden bugüne Türkiye için çalıştığımız bu projeler için bir tane bile ana sponsor bulamadık.
– Tüm Türkiye’yi uzun bir müddette gezdiniz, birtakım fotoğrafladığınız yerler artık yok, onları sıralar mısınız, nereler, nasıl yok oldu?
23 yıllık gökyüzü serüvenimiz içinde yok olan yerler o kadar arttı ki… Kimilerini sayayım: Hasankeyf, Meke Gölü, Allianoi Antik Sıhhat Kenti, Tuz Gölü’nün bir kısmı ve zelzelede yıkılan Antakya. Bunlar yok olmadan evvel fotoğrafladığımız ve kitabımda yer alan kareler. Maalesef bugün yalnızca fotoğraflarda kalan bu yerlerin dışındaki doğal ve tarihi hoşlukları de korumazsak hepsi vakit içinde yok olacak.
Tumblr media
Küçüksu Kasrı-Beykoz/İstanbul
– Bugüne kadar 70 ülke görmüş bir gezginsiniz. Hobinizi işe çevirip rehberliğe de başlamışsınız, nerelere gidiyorsunuz?
Pandemide meskende kaldığımız devirde turizm ve rehberlik eğitimi aldım. Akabinde katılanların fotoğraf çektiği, daha az bilinen noktalara tipler götürmeye başladım.
Tumblr media
Atatürk Barajı-Bozova/Şanlıurfa
– Kitabı nereden, nasıl satın alabiliyoruz?
Penguen ve BKM kitapevlerinde satılıyor. bulamayanlar bana @alp_alper_ Instagram hesabımdan yazabilir, imzalı gönderebilirim.
GEZİ LİSTENİZE EKLEYİN…
70 ülkeyi gezen Alp Alper kendisi üzere seyahat ve fotoğraf tutkunu gençlere yurtdışında Socotra Adası, Yemen; Cape Town, Güney Afrika; Jawa ve Bali, Endonezya; Botswana ve Küba’yı gezmeyi öneriyor. Yurtiçinde de Dalyan (Muğla), Mardin, Şavşat (Artvin), Rize yaylaları ve Kapadokya’yı (Nevşehir) listelerine eklemelerini tavsiye ediyor. (Fotoğraf: Dalyan, Ortaca/Muğla)
Tumblr media
Kız Kalesi-Erdemli/Mersin
Haziran 2023 sayımızdaki soruyu hakikat cevaplayarak ‘Saffet Emre Tonguç’la Yerebatan Sarnıcı’nda Bir Gece’ çeşidi kazanan kişi Melike Erdönmez oldu. (Galešnjak Adası). kitap, seyahat üzere mükafatlar verdiğimiz ‘Burası Neresi’ sorularımızı görmek ve yanıtlamak için Hürriyet Seyahat’in Instagram adresi @hurriyet_seyahat’i takip edebilirsiniz.
0 notes
anzacdaygallipoli · 1 year ago
Text
Alp Alper’in ‘Gökyüzünden Türkiye Air’ kitabı çıktı... Yalnızca kamera değil fotoğrafçı da uçtu - Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/alp-alperin-gokyuzunden-turkiye-air-kitabi-cikti-yalnizca-kamera-degil-fotografci-da-uctu.html
Alp Alper’in ‘Gökyüzünden Türkiye Air’ kitabı çıktı... Yalnızca kamera değil fotoğrafçı da uçtu
Tumblr media Tumblr media
Ankaralı fotoğrafçı ve gezgin Alp Alper’in bu dördüncü kitabı. Birinci çalışması ‘1000 feet’ten TÜRKİYE’ Yunanistan’da basılmış, akabinde da Türkiye’de. İkinci kitabı ‘Dreamscape TURKEY’ ve üçüncüsü de ‘4 Mevsim İSTANBUL’. Son kitabı ‘Gökyüzünden Türkiye Air’ı geçen ay yayımlayan Alp Alper’le buluştuk.
Tumblr media
Alper, ‘Gökyüzünden Türkiye Air’ kitabında ülkemizin hoşluklarını uçarak fotoğrafladı.
Tutkusu yalnızca fotoğraf değil, gökyüzü… 1992’de Türk Hava Yolları’nda başlayan uzun bir yöneticilik mesleği var. Kokpitlerde kısa bir müddet çalışmış lakin yeryüzünü üstten görmenin hazzını bir kere alınca peşini bırakmamış. Artık uçak, helikopter, gyrocopter demiyor, hepsiyle uçup fotoğraflar çekmeyi sürdürüyor. Yeni kitabı ülkemiz için pahalı bir arşiv, bilhassa son devirde hızlanan global ısınma üzere etraf sıkıntıları nedeniyle birçok doğal güzelliğimiz yok olup giderken… Kimileri da insan elinden kurtulamıyor. O denli ki bu kitabı bitirene kadar birçok doğal ve tarihi güzelliğimiz yok olmuş.
Tumblr media
‘Gökyüzünden Türkiye Air’ kitabının sunuş yazısında öyküsünün nasıl başladığını da şöyle anlatıyor Alper: “Bazen yolda yürürken gözünüz birden uçan bir kuşa takılır. Tahminen bir martı, tahminen bir güvercin, tahminen bir serçe, tahminen de bir kumrudur o… ‘Ben de keşke uçabilseydim ve kuşlar üzere özgürce yeryüzüne gökyüzünden bakabilseydim’ dediğiniz oldu mu hiç?
Tumblr media
Mağlova Kemeri-Eyüpsultan/İstanbul
Bu niyetle başladı bende her şey, öykümün başladığı üzere…”
– Ülkemizde foto-kitap hazırlamak hayli maliyetli, dördüncüyü çıkarmak büyük muvaffakiyet, kutlarım. Bu kitapların öyküsü nedir?
Projelerimin en süratlisi 6,5 sene sürüyor zira dediğiniz üzere çok maliyetli ve düzgün takımlarla çalışmanız gerekiyor. Uçmak ve tıpkı anda fotoğraf çekmek yeterli bir tecrübe ve deneyim gerektiriyor. Birinci kitabımı o periyot vazife yaptığım Atina’da bastırmıştım. Son kitabım ‘Gökyüzünden Türkiye Air’ kitabım için de 7 yıl boyunca tekrar sponsor olmadan çalıştık. Ülkemizin tarihi ve doğal hoşluklarını farklı bir açıdan fotoğraflamayı hedefledik ve tüm zorluklara karşın kitabı tamamladık.
Tumblr media
Ağrı Dağı
– Ortada kazalar da atlatmışsınız…
Doğru, iki defa vefattan dönsek de yolumuzdan asla dönmedik. Bu son kitaba kadar hiç sponsorumuz da olmamıştı ancak baskı etabında Duyar Vana CEO’su Faruk Çizmecioğlu’nun takviyesiyle kitabımızı basabildik.
– Drone’la çekilen fotoğraflara alışığız lakin sizinki apayrı. Siz uçarak fotoğraf çekiyorsunuz, anlatır mısınız biraz ayrıntılarını?
Ben bu durum için her vakit “Drone çıktı, mertlik bozuldu” diyorum. Bizim uçtuğumuz hava araçları Cessna 172, ultralight, microlight, paragliding, paramotor, helikopter ve gyrocopter. Hepsiyle uçmak ve fotoğraf çekmek çok zevkli fakat helikopter en uygunu,. doğal helikopter fiyatını saymazsak. Son 5 yıldır gyrocopter ile uçuyorum ve bu hava aracından Türkiye’de etkin olarak kullanılan 6-7 tane var. Bu uçuşlarda genelde jeolog Mustafa Yavuz Hocamla uçuyoruz ve havadan tahliller de yapıyoruz.
Tumblr media
Ayasofya-Sultanahmet, Fatih/İstanbul
– Asıl maliyet uçmak sanırım…
İşte bu bizim en büyük yaramız. 2000’lerden bugüne Türkiye için çalıştığımız bu projeler için bir tane bile ana sponsor bulamadık.
– Tüm Türkiye’yi uzun bir müddette gezdiniz, birtakım fotoğrafladığınız yerler artık yok, onları sıralar mısınız, nereler, nasıl yok oldu?
23 yıllık gökyüzü serüvenimiz içinde yok olan yerler o kadar arttı ki… Kimilerini sayayım: Hasankeyf, Meke Gölü, Allianoi Antik Sıhhat Kenti, Tuz Gölü’nün bir kısmı ve zelzelede yıkılan Antakya. Bunlar yok olmadan evvel fotoğrafladığımız ve kitabımda yer alan kareler. Maalesef bugün yalnızca fotoğraflarda kalan bu yerlerin dışındaki doğal ve tarihi hoşlukları de korumazsak hepsi vakit içinde yok olacak.
Tumblr media
Küçüksu Kasrı-Beykoz/İstanbul
– Bugüne kadar 70 ülke görmüş bir gezginsiniz. Hobinizi işe çevirip rehberliğe de başlamışsınız, nerelere gidiyorsunuz?
Pandemide meskende kaldığımız devirde turizm ve rehberlik eğitimi aldım. Akabinde katılanların fotoğraf çektiği, daha az bilinen noktalara tipler götürmeye başladım.
Tumblr media
Atatürk Barajı-Bozova/Şanlıurfa
– Kitabı nereden, nasıl satın alabiliyoruz?
Penguen ve BKM kitapevlerinde satılıyor. bulamayanlar bana @alp_alper_ Instagram hesabımdan yazabilir, imzalı gönderebilirim.
GEZİ LİSTENİZE EKLEYİN…
70 ülkeyi gezen Alp Alper kendisi üzere seyahat ve fotoğraf tutkunu gençlere yurtdışında Socotra Adası, Yemen; Cape Town, Güney Afrika; Jawa ve Bali, Endonezya; Botswana ve Küba’yı gezmeyi öneriyor. Yurtiçinde de Dalyan (Muğla), Mardin, Şavşat (Artvin), Rize yaylaları ve Kapadokya’yı (Nevşehir) listelerine eklemelerini tavsiye ediyor. (Fotoğraf: Dalyan, Ortaca/Muğla)
Tumblr media
Kız Kalesi-Erdemli/Mersin
Haziran 2023 sayımızdaki soruyu hakikat cevaplayarak ‘Saffet Emre Tonguç’la Yerebatan Sarnıcı’nda Bir Gece’ çeşidi kazanan kişi Melike Erdönmez oldu. (Galešnjak Adası). kitap, seyahat üzere mükafatlar verdiğimiz ‘Burası Neresi’ sorularımızı görmek ve yanıtlamak için Hürriyet Seyahat’in Instagram adresi @hurriyet_seyahat’i takip edebilirsiniz.
0 notes
gallipoliguide · 1 year ago
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/alp-alperin-gokyuzunden-turkiye-air-kitabi-cikti-yalnizca-kamera-degil-fotografci-da-uctu.html
Alp Alper’in ‘Gökyüzünden Türkiye Air’ kitabı çıktı... Yalnızca kamera değil fotoğrafçı da uçtu
Tumblr media Tumblr media
Ankaralı fotoğrafçı ve gezgin Alp Alper’in bu dördüncü kitabı. Birinci çalışması ‘1000 feet’ten TÜRKİYE’ Yunanistan’da basılmış, akabinde da Türkiye’de. İkinci kitabı ‘Dreamscape TURKEY’ ve üçüncüsü de ‘4 Mevsim İSTANBUL’. Son kitabı ‘Gökyüzünden Türkiye Air’ı geçen ay yayımlayan Alp Alper’le buluştuk.
Tumblr media
Alper, ‘Gökyüzünden Türkiye Air’ kitabında ülkemizin hoşluklarını uçarak fotoğrafladı.
Tutkusu yalnızca fotoğraf değil, gökyüzü… 1992’de Türk Hava Yolları’nda başlayan uzun bir yöneticilik mesleği var. Kokpitlerde kısa bir müddet çalışmış lakin yeryüzünü üstten görmenin hazzını bir kere alınca peşini bırakmamış. Artık uçak, helikopter, gyrocopter demiyor, hepsiyle uçup fotoğraflar çekmeyi sürdürüyor. Yeni kitabı ülkemiz için pahalı bir arşiv, bilhassa son devirde hızlanan global ısınma üzere etraf sıkıntıları nedeniyle birçok doğal güzelliğimiz yok olup giderken… Kimileri da insan elinden kurtulamıyor. O denli ki bu kitabı bitirene kadar birçok doğal ve tarihi güzelliğimiz yok olmuş.
Tumblr media
‘Gökyüzünden Türkiye Air’ kitabının sunuş yazısında öyküsünün nasıl başladığını da şöyle anlatıyor Alper: “Bazen yolda yürürken gözünüz birden uçan bir kuşa takılır. Tahminen bir martı, tahminen bir güvercin, tahminen bir serçe, tahminen de bir kumrudur o… ‘Ben de keşke uçabilseydim ve kuşlar üzere özgürce yeryüzüne gökyüzünden bakabilseydim’ dediğiniz oldu mu hiç?
Tumblr media
Mağlova Kemeri-Eyüpsultan/İstanbul
Bu niyetle başladı bende her şey, öykümün başladığı üzere…”
– Ülkemizde foto-kitap hazırlamak hayli maliyetli, dördüncüyü çıkarmak büyük muvaffakiyet, kutlarım. Bu kitapların öyküsü nedir?
Projelerimin en süratlisi 6,5 sene sürüyor zira dediğiniz üzere çok maliyetli ve düzgün takımlarla çalışmanız gerekiyor. Uçmak ve tıpkı anda fotoğraf çekmek yeterli bir tecrübe ve deneyim gerektiriyor. Birinci kitabımı o periyot vazife yaptığım Atina’da bastırmıştım. Son kitabım ‘Gökyüzünden Türkiye Air’ kitabım için de 7 yıl boyunca tekrar sponsor olmadan çalıştık. Ülkemizin tarihi ve doğal hoşluklarını farklı bir açıdan fotoğraflamayı hedefledik ve tüm zorluklara karşın kitabı tamamladık.
Tumblr media
Ağrı Dağı
– Ortada kazalar da atlatmışsınız…
Doğru, iki defa vefattan dönsek de yolumuzdan asla dönmedik. Bu son kitaba kadar hiç sponsorumuz da olmamıştı ancak baskı etabında Duyar Vana CEO’su Faruk Çizmecioğlu’nun takviyesiyle kitabımızı basabildik.
– Drone’la çekilen fotoğraflara alışığız lakin sizinki apayrı. Siz uçarak fotoğraf çekiyorsunuz, anlatır mısınız biraz ayrıntılarını?
Ben bu durum için her vakit “Drone çıktı, mertlik bozuldu” diyorum. Bizim uçtuğumuz hava araçları Cessna 172, ultralight, microlight, paragliding, paramotor, helikopter ve gyrocopter. Hepsiyle uçmak ve fotoğraf çekmek çok zevkli fakat helikopter en uygunu,. doğal helikopter fiyatını saymazsak. Son 5 yıldır gyrocopter ile uçuyorum ve bu hava aracından Türkiye’de etkin olarak kullanılan 6-7 tane var. Bu uçuşlarda genelde jeolog Mustafa Yavuz Hocamla uçuyoruz ve havadan tahliller de yapıyoruz.
Tumblr media
Ayasofya-Sultanahmet, Fatih/İstanbul
– Asıl maliyet uçmak sanırım…
İşte bu bizim en büyük yaramız. 2000’lerden bugüne Türkiye için çalıştığımız bu projeler için bir tane bile ana sponsor bulamadık.
– Tüm Türkiye’yi uzun bir müddette gezdiniz, birtakım fotoğrafladığınız yerler artık yok, onları sıralar mısınız, nereler, nasıl yok oldu?
23 yıllık gökyüzü serüvenimiz içinde yok olan yerler o kadar arttı ki… Kimilerini sayayım: Hasankeyf, Meke Gölü, Allianoi Antik Sıhhat Kenti, Tuz Gölü’nün bir kısmı ve zelzelede yıkılan Antakya. Bunlar yok olmadan evvel fotoğrafladığımız ve kitabımda yer alan kareler. Maalesef bugün yalnızca fotoğraflarda kalan bu yerlerin dışındaki doğal ve tarihi hoşlukları de korumazsak hepsi vakit içinde yok olacak.
Tumblr media
Küçüksu Kasrı-Beykoz/İstanbul
– Bugüne kadar 70 ülke görmüş bir gezginsiniz. Hobinizi işe çevirip rehberliğe de başlamışsınız, nerelere gidiyorsunuz?
Pandemide meskende kaldığımız devirde turizm ve rehberlik eğitimi aldım. Akabinde katılanların fotoğraf çektiği, daha az bilinen noktalara tipler götürmeye başladım.
Tumblr media
Atatürk Barajı-Bozova/Şanlıurfa
– Kitabı nereden, nasıl satın alabiliyoruz?
Penguen ve BKM kitapevlerinde satılıyor. bulamayanlar bana @alp_alper_ Instagram hesabımdan yazabilir, imzalı gönderebilirim.
GEZİ LİSTENİZE EKLEYİN…
70 ülkeyi gezen Alp Alper kendisi üzere seyahat ve fotoğraf tutkunu gençlere yurtdışında Socotra Adası, Yemen; Cape Town, Güney Afrika; Jawa ve Bali, Endonezya; Botswana ve Küba’yı gezmeyi öneriyor. Yurtiçinde de Dalyan (Muğla), Mardin, Şavşat (Artvin), Rize yaylaları ve Kapadokya’yı (Nevşehir) listelerine eklemelerini tavsiye ediyor. (Fotoğraf: Dalyan, Ortaca/Muğla)
Tumblr media
Kız Kalesi-Erdemli/Mersin
Haziran 2023 sayımızdaki soruyu hakikat cevaplayarak ‘Saffet Emre Tonguç’la Yerebatan Sarnıcı’nda Bir Gece’ çeşidi kazanan kişi Melike Erdönmez oldu. (Galešnjak Adası). kitap, seyahat üzere mükafatlar verdiğimiz ‘Burası Neresi’ sorularımızı görmek ve yanıtlamak için Hürriyet Seyahat’in Instagram adresi @hurriyet_seyahat’i takip edebilirsiniz.
0 notes
ruhsalseyler · 11 months ago
Text
25 Ocak Aslan Dolunayı Burçlara Etkisi
0 notes
turkeytraveltours · 1 year ago
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/alp-alperin-gokyuzunden-turkiye-air-kitabi-cikti-yalnizca-kamera-degil-fotografci-da-uctu.html
Alp Alper’in ‘Gökyüzünden Türkiye Air’ kitabı çıktı... Yalnızca kamera değil fotoğrafçı da uçtu
Tumblr media Tumblr media
Ankaralı fotoğrafçı ve gezgin Alp Alper’in bu dördüncü kitabı. Birinci çalışması ‘1000 feet’ten TÜRKİYE’ Yunanistan’da basılmış, akabinde da Türkiye’de. İkinci kitabı ‘Dreamscape TURKEY’ ve üçüncüsü de ‘4 Mevsim İSTANBUL’. Son kitabı ‘Gökyüzünden Türkiye Air’ı geçen ay yayımlayan Alp Alper’le buluştuk.
Tumblr media
Alper, ‘Gökyüzünden Türkiye Air’ kitabında ülkemizin hoşluklarını uçarak fotoğrafladı.
Tutkusu yalnızca fotoğraf değil, gökyüzü… 1992’de Türk Hava Yolları’nda başlayan uzun bir yöneticilik mesleği var. Kokpitlerde kısa bir müddet çalışmış lakin yeryüzünü üstten görmenin hazzını bir kere alınca peşini bırakmamış. Artık uçak, helikopter, gyrocopter demiyor, hepsiyle uçup fotoğraflar çekmeyi sürdürüyor. Yeni kitabı ülkemiz için pahalı bir arşiv, bilhassa son devirde hızlanan global ısınma üzere etraf sıkıntıları nedeniyle birçok doğal güzelliğimiz yok olup giderken… Kimileri da insan elinden kurtulamıyor. O denli ki bu kitabı bitirene kadar birçok doğal ve tarihi güzelliğimiz yok olmuş.
Tumblr media
‘Gökyüzünden Türkiye Air’ kitabının sunuş yazısında öyküsünün nasıl başladığını da şöyle anlatıyor Alper: “Bazen yolda yürürken gözünüz birden uçan bir kuşa takılır. Tahminen bir martı, tahminen bir güvercin, tahminen bir serçe, tahminen de bir kumrudur o… ‘Ben de keşke uçabilseydim ve kuşlar üzere özgürce yeryüzüne gökyüzünden bakabilseydim’ dediğiniz oldu mu hiç?
Tumblr media
Mağlova Kemeri-Eyüpsultan/İstanbul
Bu niyetle başladı bende her şey, öykümün başladığı üzere…”
– Ülkemizde foto-kitap hazırlamak hayli maliyetli, dördüncüyü çıkarmak büyük muvaffakiyet, kutlarım. Bu kitapların öyküsü nedir?
Projelerimin en süratlisi 6,5 sene sürüyor zira dediğiniz üzere çok maliyetli ve düzgün takımlarla çalışmanız gerekiyor. Uçmak ve tıpkı anda fotoğraf çekmek yeterli bir tecrübe ve deneyim gerektiriyor. Birinci kitabımı o periyot vazife yaptığım Atina’da bastırmıştım. Son kitabım ‘Gökyüzünden Türkiye Air’ kitabım için de 7 yıl boyunca tekrar sponsor olmadan çalıştık. Ülkemizin tarihi ve doğal hoşluklarını farklı bir açıdan fotoğraflamayı hedefledik ve tüm zorluklara karşın kitabı tamamladık.
Tumblr media
Ağrı Dağı
– Ortada kazalar da atlatmışsınız…
Doğru, iki defa vefattan dönsek de yolumuzdan asla dönmedik. Bu son kitaba kadar hiç sponsorumuz da olmamıştı ancak baskı etabında Duyar Vana CEO’su Faruk Çizmecioğlu’nun takviyesiyle kitabımızı basabildik.
– Drone’la çekilen fotoğraflara alışığız lakin sizinki apayrı. Siz uçarak fotoğraf çekiyorsunuz, anlatır mısınız biraz ayrıntılarını?
Ben bu durum için her vakit “Drone çıktı, mertlik bozuldu” diyorum. Bizim uçtuğumuz hava araçları Cessna 172, ultralight, microlight, paragliding, paramotor, helikopter ve gyrocopter. Hepsiyle uçmak ve fotoğraf çekmek çok zevkli fakat helikopter en uygunu,. doğal helikopter fiyatını saymazsak. Son 5 yıldır gyrocopter ile uçuyorum ve bu hava aracından Türkiye’de etkin olarak kullanılan 6-7 tane var. Bu uçuşlarda genelde jeolog Mustafa Yavuz Hocamla uçuyoruz ve havadan tahliller de yapıyoruz.
Tumblr media
Ayasofya-Sultanahmet, Fatih/İstanbul
– Asıl maliyet uçmak sanırım…
İşte bu bizim en büyük yaramız. 2000’lerden bugüne Türkiye için çalıştığımız bu projeler için bir tane bile ana sponsor bulamadık.
– Tüm Türkiye’yi uzun bir müddette gezdiniz, birtakım fotoğrafladığınız yerler artık yok, onları sıralar mısınız, nereler, nasıl yok oldu?
23 yıllık gökyüzü serüvenimiz içinde yok olan yerler o kadar arttı ki… Kimilerini sayayım: Hasankeyf, Meke Gölü, Allianoi Antik Sıhhat Kenti, Tuz Gölü’nün bir kısmı ve zelzelede yıkılan Antakya. Bunlar yok olmadan evvel fotoğrafladığımız ve kitabımda yer alan kareler. Maalesef bugün yalnızca fotoğraflarda kalan bu yerlerin dışındaki doğal ve tarihi hoşlukları de korumazsak hepsi vakit içinde yok olacak.
Tumblr media
Küçüksu Kasrı-Beykoz/İstanbul
– Bugüne kadar 70 ülke görmüş bir gezginsiniz. Hobinizi işe çevirip rehberliğe de başlamışsınız, nerelere gidiyorsunuz?
Pandemide meskende kaldığımız devirde turizm ve rehberlik eğitimi aldım. Akabinde katılanların fotoğraf çektiği, daha az bilinen noktalara tipler götürmeye başladım.
Tumblr media
Atatürk Barajı-Bozova/Şanlıurfa
– Kitabı nereden, nasıl satın alabiliyoruz?
Penguen ve BKM kitapevlerinde satılıyor. bulamayanlar bana @alp_alper_ Instagram hesabımdan yazabilir, imzalı gönderebilirim.
GEZİ LİSTENİZE EKLEYİN…
70 ülkeyi gezen Alp Alper kendisi üzere seyahat ve fotoğraf tutkunu gençlere yurtdışında Socotra Adası, Yemen; Cape Town, Güney Afrika; Jawa ve Bali, Endonezya; Botswana ve Küba’yı gezmeyi öneriyor. Yurtiçinde de Dalyan (Muğla), Mardin, Şavşat (Artvin), Rize yaylaları ve Kapadokya’yı (Nevşehir) listelerine eklemelerini tavsiye ediyor. (Fotoğraf: Dalyan, Ortaca/Muğla)
Tumblr media
Kız Kalesi-Erdemli/Mersin
Haziran 2023 sayımızdaki soruyu hakikat cevaplayarak ‘Saffet Emre Tonguç’la Yerebatan Sarnıcı’nda Bir Gece’ çeşidi kazanan kişi Melike Erdönmez oldu. (Galešnjak Adası). kitap, seyahat üzere mükafatlar verdiğimiz ‘Burası Neresi’ sorularımızı görmek ve yanıtlamak için Hürriyet Seyahat’in Instagram adresi @hurriyet_seyahat’i takip edebilirsiniz.
0 notes
makifaydin · 1 year ago
Text
tam bittim dediğim yerden tekrardan
evet son 1 aydır psikolojik olarak rahatlığımın sonunda son haftalara doğru ağır bir depresyon geçirdim vazgeçmek üzereydim iyisiyle kötüsüyle bugün atlattığımı düşünüyorum
nasıl gelişti süreç onu yazmak istiyorum hem kendime bir not olarak öncelikle ilk ay geldiğimde işe baya asıldım kazalar yaptım kötü günler geçirdim hastalandım ama bir şekilde ayı getirdim ve kendimi iyi hissediyordum biraz dinlenmek istedim ve çalışmamı esnekleştirdim ikinci ayın başında daha çok gezdim kendime plan yapmaya çalıştım ama bu zamanın bana kötü ekileceğini hiç düşünmezdim ilk hafta bu şekilde geçti ikinci haftada artık çalışmaya başlamayı düşünüyordum rahatlığa alışmıştım bir kaç saat çalışsam günde beni idare ediyordu istediğimi yiyip içebiliyordum gezebiliyordum bu şekilde iki hafta geçti sonra Washington'da Baltimore gittik orda arkadaşlarımız vardı yanlarında kaldık 3-4 gün cennet gibi bi yerde rahat sesiz sakin new york kasvetli havası ve yoğun şehir temposu insanı çok yoruyormuş onu anladım ve döndük ve new yorktan içeri girdik üstümde çok feci bir ağırlık vardı şehir e girer girmez beni boğmaya başladı eve attım bi şekilde kendimi ve 1 hafta ne dışarı çıktım ne çalıştım şu gün itibari ile 5 hafta 2 gün bitti bu olayların başladığı günden itibaren ve dün cidden yeter dediğimi hatırlıyorum canım sıkılıyor ailemi arkadaşlarımı sevdiğim insanları acayip özledim zaman zaman böyle duygular içerisinde bulunacağımı biliyordum kendimi buna hazırlıklıda hissediyordum öyle olmuyormuş maalesef kendimi ben toplamadım Türkiye'deki takımda eğittiğim Yusuf diye yakın arkadaşım toparladı aslında 1 saate yakın konuştuk bana tekrardan hayallerimi hatırlattı başardıklarımızı ve daha başarılı projeler geliştireceğimizi hatırlattı bu tarz bi durumdan çıkmanız özellikle herkesten uzak olduğunuz zaman arkadaşlarınızla oluyor çünkü 10bin km öteden ailene dertlerinden bahsedersen ve takıntılı bir ailen varsa onların modunda düşürürsünüz o yüzden ailem ile her gün konuşmamda iyi gözükmek zorundayım o yüzden arkadaşlarınızı iyi seçin çok işinize yarayacak bu karşılıklı olacak...
amerikada 2.ay 7.gün
0 notes
gulden--sonmez · 2 years ago
Text
Silah şiddeti Amerikalı gençleri orantısız bir şekilde tehlikeye atıyor
Urban America'nın gençliği savaş bölgelerinde yaşamıyor olabilir, ancak Journal of the American Medical Association'da yayınlanan bir araştırma , bazılarının silahlı şiddet nedeniyle son savaşlarda ABD askeri ölüm oranlarını aşan şaşırtıcı ölüm oranlarıyla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
Araştırmacılar, ABD'nin dört büyük şehrinde (Chicago, Philadelphia, New York ve Los Angeles) genç erkekler arasında silaha bağlı ölümlere odaklandı. Bu şehirlerdeki bazı posta kodlarında, 18 ila 29 yaş arası erkeklerin ölüm oranı, Irak ve Afganistan savaşlarında görev yapan ABD askeri personelinden daha yüksekti.
"Bu sonuçlar, insanların genç erkek gruplarının karşı karşıya kaldığı bu riski ve ardından gelen travmayı anlaması, kabul etmesi ve ele alması gereken acil bir uyandırma çağrısıdır."
Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerine (CDC) göre ateşli silahlar, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki çocuklar, gençler ve genç yetişkinler arasında önde gelen ölüm nedeni olarak motorlu taşıt kazalarını geride bıraktı. Ajans, 2021'de 3.597 çocuğun silahlarla öldürüldüğünü kaydetti.
Washington merkezli bir silahlı şiddet izleme grubu olan Gun Violence Archive'e göre , 2022'de ABD genelinde silahlı şiddet yaygın olmaya devam edecek, buna rekor seviyeye yakın 648 toplu yaralanma da dahil. 2023'ün ilk ayında, Amerika Birleşik Devletleri'nde 50'den fazla toplu infaz gerçekleşti. Kitlesel atış, ateş eden dışında dört veya daha fazla kişinin yaralandığı veya öldürüldüğü bir olay olarak tanımlanır.
JAMA raporu ABD'nin en büyük dört kentine odaklanırken, diğer birçok ABD metropol bölgesinde de silahlı şiddet olayları şaşırtıcı sayıda cana mal oluyor.
alınan genç canlar
Washington, D.C.'de gençlerin karıştığı silahlı kazalar neredeyse her gün yaşanıyor. Washington, D.C.'deki Metropolitan Polis Departmanı, 2023'ün başlarında, Ocak ayında bir gün içinde beş ayrı olayda sekiz gencin vurulmasıyla silahlı şiddette bir artış bildirdi.
"O kadar çok şey gördüm ki bu silahlı saldırılarla uğraşmaktan yoruldum. Bir topluluk olarak, sorunlarımızı silahlı şiddet olmadan barışçıl bir şekilde çözmeyi öğrenmeliyiz."
Birkaç gün sonra, iki genç karşılıklı ateş açarak biri 6 yaşında ve biri 9 yaşında olmak üzere üç kişiyi yaraladı.
Washington DC'de kamu güvenliğinden sorumlu belediye ba��kan yardımcısı Lindsey Appiah, geçen yıl ABD başkentinde 105 gencin vurulduğunu ve 18 gencin öldürüldüğünü söyledi.
Geçen ay Baltimore, Maryland'de bir silahlı saldırı bir adamı öldürdü ve üç genci yaraladı. Genç bir kadın sürücü vurularak arabasına çarptı, 3 yaşında bir erkek çocuk ve 2 aylık bir bebek yaralandı.
Baltimore Belediye Başkanı Brandon Scott, vurulma olayının ardından düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: "Burada sertmiş gibi davranan pek çok insan görüyorum, ancak gerçekten zayıflar. Sadece zayıf insanlar, orada bir çocuk olduğunu bile bile ateş eder."
Geçen ay beş Baltimore lise öğrencisi okullarının karşısında vurularak öldürüldü, bunlardan biri öldü.
Baltimore ve birçok ABD şehrinde, birçok topluluk bu katliama son verilmesini talep ederken, siyasi liderler değişim sözü verdi.
Maryland Demokratı Wes Moore, yakın zamanda Annapolis'te düzenlenen silahlı şiddete karşı bir mitingde şunları söyledi: "Topluluklarımızın ve çocuklarımızın güvende olduğundan ve kendi evlerinde Güvenlik haklarına sahip olduklarından emin olacağız."
Maryland yasama organı, silah sahiplerinin silahlarının 18 yaşın altındaki kişiler tarafından kullanılamayacağından emin olmalarını zorunlu kılmak da dahil olmak üzere bir dizi silah kontrolü teklifini değerlendiriyor. Başka bir önlem, eyaletin yasal olarak bir tüfek veya av tüfeği sahibi olmak için asgari yaşını 18'den 21'e çıkaracak.
Bir silah hakları savunuculuğu grubu olan Maryland Shall Issue'nun başkanı Mark Pennak, önerileri anayasaya aykırı olarak nitelendirdi.
Pennack yaptığı açıklamada, "New York ve New Jersey'deki federal mahkemeler benzer yasaları iptal etti" dedi. Diğer gruplar, mahkeme sistemi aracılığıyla yeni silah kontrolü yasalarına karşı mücadele sözü verdiler.
Washington Belediye Başkanı Muriel Bowser, gençlik şiddetini acil bir durum olarak nitelendirdi ve kolluk kuvvetleri için daha fazla kaynak ve çocuk suçlular için alternatif bir adalet programı sözü verdi.
Bowser, bu hafta başlarında toplum liderleriyle yaptığı görüşme sonrasında gazetecilere verdiği demeçte, "Suçun sonuçları olduğundan emin olmalıyız. Çoğu durumda, sonuçlara sahip olmak, bir çocuğu daha şiddetli suçlara yönelmekten alıkoymanın bir yolu olabilir."
Bowser kısa bir süre önce, Columbia Bölgesi Meclisinde, belirli ciddi suçlar için azami cezaları azaltmak üzere ceza yasasını değiştirecek yasaya karşı oy kullandı. Ancak vetosu bozuldu.
Columbia Bölgesi Başsavcısı Brian Schwalb yerel kanal WJLA-TV ile yaptığı röportajda, "Her şeye çok agresif ve sert bir cezai tepki vermek bizi daha güvenli yapmaz" dedi.
Kentli gençliği rahatsız eden silahlı şiddete tek bir çözüm bulunmayabilirken, Washington, D.C. ve diğer yerlerdeki topluluklar, risk altındaki gençlerle bağlarını artırmanın yollarını arıyor.
Topluluk aktivisti Ron Moten, "Bu çocuklara ve gençlere anlamlı bir şeyler yaptırmalıyız. Gençlere, suça yönelmeyi reddetmeleri için başarılı olmaları için ihtiyaç duydukları platformu vermeliyiz."
Diğerleri gençlere silahlı şiddeti durdurmaları için yalvardı.
"Bir işe ihtiyacınız varsa, size bir iş veririz. Desteğe veya rehberliğe ihtiyacınız varsa, sizi desteklemek için buradayız, ancak bir fark yaratmak zorundasınız. Topluluğumuzda cinayetler ve silahlı saldırılar kabul edilemez, özellikle de çocuklarımız vuruluyor ve bazıları ölüyor."
federal mevzuat
Geçen Haziran ayında, Başkan Joe Biden, yaklaşık yirmi veya otuz yıldır silahları kısıtlayan ilk büyük federal yasayı yasalaştırdı. Kanunun büyük bir kısmı, kamu güvenliğini tehdit ettiği düşünülen kişilerin ateşli silah bulundurmasını yasaklamaktadır.
Geçen Mayıs ayında Teksas, Uvalde'deki Rob İlköğretim Okulu'nda 18 yaşındaki silahlı bir kişi yarı otomatik saldırı silahı kullanarak 19 öğrenciyi ve iki öğretmeni öldürdü. Bir ay sonra, Kongre silah güvenliği tasarısını iki partinin de desteğiyle kabul etti.
Northeastern Üniversitesi'nde emekli kriminoloji profesörü olan Jack McDevitt, "Aile üyelerinin müdahale etmeleri gerektiğini anlamaları ve kendileri veya aile üyelerinden başkaları için tehlike oluşturabilecek kişileri uzak tutmaya çalışmaları için bir mekanizma bulmalıyız" dedi. silahlı şiddetten."
VOA'ya şunları söyledi: "Bu insanların silahları en azından geçici olarak alınmalıdır. Mevcut silah sayısı göz önüne alındığında, böyle bir mekanizma düşündüğümüz kadar iyi çalışmıyor."
0 notes
ozkaya · 4 years ago
Text
Köşe başında evsiz bir adamla karşılaştım. Kendisi evsizler arasında en sefil görüntüye sahip olan kişi olabilirdi, çünkü yırtık olmayan bir kıyafeti, pisliğin uğramadığı vücut hattı kalmamıştı, yine de gülücükler saçıyordu etrafına. Diğer insanların bu adamın gülücüklerine cevabı hep olumsuz yöndeydi. Kimisi adımlarını sıklaştırır, kimisi ise yüzünü ekşiterek bakardı evsiz adama. Ben bu adamın neden bu hâlde olduğunu merak ediyordum. Yan sokaktaki pastaneden aldığım poğaçaların tekini kendisine ikram ettim, böylelikle birkaç soru sorabileceğimi düşündüm kendisine. Poğaçayı öyle iştahlı yedi ki, o an diğer iki poğaçanın benim değil de onun boğazından geçeceğinin farkına vardım. Onları da ikram ettim kendisine, onları da yedi afiyetle, ben aç kaldım ama yansıtmadım ona, gerçi ben sadece birkaç saat aç kalacaktım, kendisi ise kim bilir kaç yıldır tam anlamıyla doyurmuyordu karnını. İnsanların kimi zaman sadece birkaç saatlik düştükleri durumun bir başkalarının hayatını yıllardır meşgul ettiğinin farkına varınca, o durumun bana hissettirdiklerini de ilk anki gibi hissetmemeye başlıyorum, çünkü biliyorum ki başkaları yıllardır savaşıyor, ben ise sadece birkaç saatlik sürecek olan bu basit harpten kesinlikle sağ çıkarım. Bu düşüncelerin ardından son poğaçayı da midesine indiren amcayla konuşmaya başladık.
"Amca seni birkaç aydır görüyorum, napiyorsun, necisin sen?"
"Bir şey yapmıyorum oğlum, buralarda yaşamaya çalışıyorum işte, bak şurada uyuyorum, bir de köpeğim var, ben ne yersem o da yer aynısını."
"E köpek nerelerde amca, burada yok."
"Gündüzleri gider o, bilir çünkü benim kendi karnımı doğru düzgün doyuramadığımı, yiyecek bir şeyler bulur kendisine, hava çökünce de gelir buraya tekrardan."
"Ya geri gelmezse?"
"Hiç gelmemezlik yapmadı ki, valla eski karımdan daha sadık çıktı kendisi."
"Eski mi? Neden ayrıldınız ki?"
"Öldü çünkü, evlendikten 6 ay sonra."
"Ölmüş amca rahmetli, isteyerek bırakmamış ki seni."
" Nereden biliyorsun? Belki isteyerek ölmüştür. Bırakmak istemiştir beni."
" Bırakmak istese ayrılırdı amcacım, neden kadın kendi hayatını sonlandırsın?"
"Benim de hayatımı sonlandırmak için, görmüyor musun halimi? Oldukça başarılı oldu işte. O gün ben fabrikadaydım. Birkaç saate evde olacaktım. Tandırda ekmek yapıyormuş o da , o sıra ayağı kayıp düşmüş, yanarak can vermiş, komşular çığlıklarına koşmuş ama çok geçmiş. Ben eve vardığımda aldım haberi, o an çok şaşırdım çünkü ben taze ekmekleri ve karımı sofrada hayal etmiştim işten dönerken, karnım da çok açtı."
Ben adamı dinlerken, işe geç kaldığımı fark ettim, ama değerdi. Kimi anların günlük hayatımızdaki standart sorumluluklarımızdan daha fazla yer kaplayacağını düşünürüm, en azından birkaç saatliğine. O sırada amca derin bir iç çekti. Biraz boşluğa baktıktan sonra devam etti.
"O gece aç yattım yatağa, uyku da tutmadı. O günden bu yana da karnım bir nebze açtır, asla tam anlamıyla doymaz."
"Sigaran var mı oğlum?"
"Buyur, iki tane al."
Amcayı anlamıyordum, eşinin kendisini cezalandırmak amacıyla canına kıydığını söylüyordu. Ne tür bir insan evliliklerinin ilk aylarında bir başkasını cezalandırmak için ateşler içerisine atlar? Anlam veremiyordum.
"Amca, sorumu maruz gör ama, neden böyle düşüncelere sahipsin sen? Kadın belli ki kaza yüzünden hayatından olmuş."
"Kaza ile öldüğünü düşünmüyorum ben."
" Yapma amca, insanlar her gün kazalar yüzünden can veriyor."
"Bunu kabullenemem, bunu kabul edersem, yaradana ters düşerim. Biz çok güzel bir çifttik. Cahildik, çok şey bilmezdik belki ama kimseye zarar vermeden yaşardık köyde. Kimselere zararı dokunmayan birisi, kasıtlı bir şekilde yapmadıysa bunu eğer, yaradandan ötürü değil midir sence de?
"Kader amcacım, vakti dolmuş."
" Hassiktir oradan, ne vakti dolması, bilerek öldürdü işte kendisini, yoksa hayatta olurdu, ben de burada olmazdım. Dışarıda suça meyilli binlerce insan var, her gün bir başkasının canına kıymayı kendilerine amaç ediniyorlar." Onlar dışarıda iken, benim eşimin mezarda olması sence doğru mu? "
Ne diyeceğimi bilemedim. Amca, eşinin bilerek kendisini öldürdüğünü dile getiriyordu, aksi bir durum varsa eğer, Allah'ın neden suçsuz olan eşinin canını bu kadar erken aldığını aklına getirmemek amacıyla bunu düşünmekteydi sanırım.
" Amca bilmiyorum, ne diyeceğimi, söylediklerinden bir anlam çıkaramıyorum.
"Çakmağı tekrar uzatır mısın?"
"Tabii."
Sigarasının yarısına geldikten sonra devam etti.
"Neden anlamak istemiyorsun, belli ki o aylar içerisinde hatam oldu, ya da insan ya belki de benden soğudu, bıraktı kendisini alevler içine.
" Ama amca eğer senden soğuduysa neden bırakıp gitmesin seni, bir insan için ölünür mü, sen böyle düşünme, kaza ile olmuştur kesin."
"Dedim ya oğlum, bu düşünceden koparsam Allah'a ters düşerim diye, bu halime de şükür ediyorum, bak nefes alıyoruz. Ben rahmetlinin kendi isteği ile canına kıydığına inanıyorum. İnsan masumsa, yeni evlendiyse, çok güzelse ve 19'unda can veriyorsa, bu yaradandan dolayı olmamalı oğlum, buna kendimi inandıramam."
Amca tam bir şey diyecekken ben, devam etti.
" O köpeğin gelip gelmeyeceğini sordun ya bana, ben her gün onu gelmeyecekmiş gibi beklerim. Bir araba altında kalır belki, ya da zehirli et verirler hayvana. Çünkü hayvan masum, onun aklı da yok kendini atamaz alevlerin içine veya araba altına. Benim halimi görüyorsun, ne bir kıyafetim var ne de giyecek ayakkabım. İnsanlar yıllardır bana farklıymışım gibi bakmakta ve ben onlara hak veriyorum. Çoktan soyutladım kendimi ben, karımı kaybettiğim gün, her şey farklı gelişti benim için. Allah'tan her gün bekledim, canımı alsın diye, sonunda pes ettim, olmadı çünkü, çok istedim olmadı. Bizim ayrı kalmamız gerekliymiş, bunu asla istemedim, ondan ayrılınca her şeyi boşverdim, üstelik yirmiydim biliyor musun? Şimdi ne evim var ne bir gelir kaynağım, acı bir hikayem var, arkasında da genç ve ölü bir yâr , onun ötesinde de düşünmekten aklını yitirmiş ben, tüm insanlar tarafından hor görülen ben.
12 notes · View notes
karaca2508-blog · 1 year ago
Text
Hatay'da kontrolsüz yıkımla gelen iş cinayeti!
Deprem sonrası ağır hasarlı binaların kontrolsüz yıkımı felaket getirdi. Hatay Odabaşı Mahallesi'nde altında Nuri Restaurant'ın bulunduğu ağır hasarlı Süleyman Dağ Apartmanı, yıkım işlemi sırasında 3 vinç operatörünün üstüne çöktü. 8 katlı binanın altında kalan iki operatör yaralı olarak kurtarılırken, bir operatör ise yaşamını yitirdi. Hatay'da kontrolsüz yıkımla gelen iş cinayeti! Cumhuriyet'e konuşan görgü tanığı Ali U.(19) "Yıkılma sesi duyduk, kısa süre sonra 'bina operatörlerin üstüne yıkıldı' bilgisi geldi. Çok yakın olduğumuz için hemen enkazın oraya gittik. Gittiğimizde sadece polis ekipleri vardı. Sonra AFAD ekibi geldi. İki kişi yaralı olarak çıkarıldı. Yaklaşık 15 dakika sonra da üçüncü kişinin cansız bedenine ulaşıldı" dedi. Hatay İş Güvenliği Analizi Yıkılan binanın eski hali "İŞ CİNAYETİ GÖZ GÖRE GÖRE GELDİ" Yaşanan facianın göz göre göre geldiğine dikkat çeken CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara ise şunları söyledi: "Depremin üzerinden 7.5 ay geçti, uyarılarımıza rağmen hem yıkım esnasında hem yıkım sonrasında iş güvenliği, işçi sağlığı ve halk sağlığı gibi önemli noktalara dikkat edilmiyor. Asbest tehlikesine zaten dikkat çekiyoruz ama bu toz bulutları aynı zamanda işçilerin de görüş alanlarını daraltıyor, böyle kazalar da maalesef kaçınılmaz oluyor. Yetkili mercilerden ve mülki idarelerden beklentimiz en azından bundan sonra mevzuata uygun kontrollü yıkımlar yapılması ve başka canların yitirilmesinin önlenmesidir" Read the full article
0 notes