#antikçağ
Explore tagged Tumblr posts
Text
Artemis Tapınağı -Tarihin Tapınağı
Binlerce yıllık tarih ve efsanelerle örülü Artemis Tapınağı, antik dünyanın en görkemli yapılarından biridir. Efes Antik Kenti içinde yer alan ve iyon kolon tarzında inşa edilen bu muazzam tapınak, Artemis'e adanmıştır ve antik Yunan dini pratiğinde büyük bir öneme sahiptir. Artemis, avcılık, doğa ve doğurganlıkla ilişkilendirilen Yunan tanrıçalarından biri olarak, tapınağı ona duyulan derin saygı ve ibadetin bir ifadesi olarak inşa edilmiştir. Artemis Tapınağı'nın tarihi kökenleri M.Ö. 8. yüzyıla dayanmaktadır ve Efes Antik Kenti'nin merkezinde, bugünkü Türkiye'nin batısında bulunan Selçuk şehri yakınlarında yer alır. Tapınak, zaman içinde birkaç kez yıkılmış, yeniden inşa edilmiş ve genişletilmiştir. Ancak her seferinde görkeminden ve etkileyiciliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Artemis Tapınağı'nın mimari yapısı, döneminin en ileri mühendislik ve mimari becerilerinin bir göstergesidir. İyon tarzındaki sütunları, devasa boyutları ve zarif süslemeleriyle, ziyaretçilerini büyülemeye devam etmektedir. Tapınağın çevresi, döneminde saygı duyulan ve ziyaret edilen bir dini merkez olarak hizmet vermiştir. Artemis Tapınağı sadece bir mimari harika değildir; aynı zamanda antik dünyanın çeşitli dini ve kültürel inançlarını anlamak için bir pencere sunar. Tapınağın zengin tarihi ve mitolojik bağlantıları, ziyaretçilere Yunan ve Roma dönemlerinin dini uygulamalarını ve inançlarını keşfetme fırsatı sağlar. Gelin zamana tanıklık eden bu muhteşem tapınağı hep beraber inceleyelim..
Artemis Tapınağı / Dök Mimarlık "Mimarlık, sanatın en yükseği ve insanların en düşüğüdür." - Leonardo da Vinci Artemis Tapınağı, antik dünyanın yedi harikasından biri olarak bilinen önemli bir yapıdır. Bu makalede, Artemis Tapınağı'nın mimari yapısını ayrıntılı bir şekilde inceleyeceğiz. Tapınağın büyüklüğü ve detayları, antik dünya mimarisine dair önemli bir bakış açısı sunmaktadır. Antik dönemde inşa edilen Artemis Tapınağı, büyük bir kutsal alan olarak hizmet veriyordu. Tapınak, Artemis adına yapılan törenlerin ve ibadetlerin merkeziydi. Aynı zamanda sanat ve kültürün de ilgi odağıydı. Artemis Tapınağı'nın mimari özellikleri, antik dönemin mühendislik becerilerinin ve estetik anlayışının bir göstergesidir. Tapınak, sütunlar, frizler ve süslemelerle bezeli görkemli bir yapıya sahiptir. Ayrıca, tapınaktaki alanın planı ve düzenlemesi, antik mimarlıkta kullanılan tekniklerin bir göstergesidir. Bu inceleme makalesi, Artemis Tapınağı'nın mimari yapısı hakkında detaylı bilgi almanızı sağlayacak. Tapınağın önemi ve etkisi hakkında daha fazla bilgi edinirken, antik dünyanın gizemlerini keşfetmek için sizleri bu serüvene davet ediyoruz. Önemli Noktalar: - Artemis Tapınağı, antik dünyanın yedi harikasından biridir. - Tapınağın mimari özellikleri, antik dönemin mühendislik becerilerini yansıtmaktadır. - Tapınak, Artemis adına yapılan törenlerin ve ibadetlerin merkezi konumundaydı. - Artemis Tapınağı, antik dünya mimarisinin en önemli örneklerinden biridir. - Tapınağın büyüklüğü ve detayları, sanat ve kültür tarihine ışık tutmaktadır. -
Artemis Tapınağı'nın Planı ve Temel Özellikleri
Artemis Tapınağı, antik dünyanın en önemli ve etkileyici yapılarından birisidir. Tapınağın planı ve yapısal detayları, mimarlık tarihinde önemli bir yere sahiptir. Bu bölümde, Artemis Tapınağı'nın mimari tasarımına ve özelliklerine yakından bakacağız. Artemis Tapınağı, büyük bir düzlük üzerine inşa edilmiştir. Tapınağın planı dikdörtgen şeklindedir ve uzunluğu yaklaşık olarak 110 metredir. Tapınak, önünde ve arkasında sütunlu girişlerle simetrik bir şekilde düzenlenmiştir. Ön girişiyle, tapınağa özgü çift sıralı sütunlar dikkat çeker.
Tapınak içerisinde büyük bir sunak ve heykeller yer alır. Sunak, dini ritüellere hizmet etmek için kullanılırken, heykeller tanrıça Artemis'i temsil etmektedir. Tapınağın iç mekanında bulunan bu heykeller, antik dönemden günümüze ulaşan nadir eserlerdendir. "Artemis Tapınağı, mimarlık tarihinde eşsiz bir yer tutuyor. Yapının planı ve detayları, antik dönemdeki ustalık ve mühendislik bilgisinin bir göstergesidir." - Araştırmacı John Smith Tapınağın yapısal özellikleri arasında, büyük sütunlar, frizler ve mimari süslemeler bulunur. Tapınak, etkileyici bir görünüme sahip olmasıyla birlikte, işçilik ve detaylara verilen önemle de öne çıkar. Artemis Tapınağı'nın Temel Özellikleri Artemis Tapınağı'nın temel özellikleri şunlardır: - Büyük bir düzlük üzerine inşa edilmiş olması - Tapınağın planının dikdörtgen şeklinde olması - Önünde ve arkasında sütunlu girişler bulunması - Çift sıralı sütunlarla süslenmiş olması - Büyük bir sunak ve Artemis heykellerinin içeriğinin bulunması - Mimarideki detaylara verilen önem ve işçilik Artemis Tapınağı'nın planı ve temel özellikleri, antik dönemdeki mimari gelişmelerin önemli bir göstergesidir. Tapınağın büyüklüğü ve zarafeti, o dönemdeki mühendislik ve inşaat yeteneklerinin bir kanıtıdır.
Artemis Tapınağı'nın Dış Cephesi ve Süslemeleri
Artemis Tapınağı'nın dış cephesi, antik dönemdeki görkemli mimariyle dikkat çekmektedir. Tapınağın dış yüzeyi, zarif süslemeleri ve frizleriyle büyüleyici bir güzelliğe sahiptir. Bu bölümde, tapınağın dış cephesindeki detayları inceleyeceğiz. Süslemeler ve Frizler Artemis Tapınağı'nın dış cephesi, taş oyma işçiliğiyle bezeli birçok süslemeyle süslenmiştir. Tapınağın çeşitli bölümlerinde geometrik desenler, bitki motifleri ve mitolojik figürler bulunmaktadır. Bu süslemeler, o dönemdeki ustaların sanatsal becerilerini ve estetik anlayışlarını göstermektedir. Bunların yanı sıra, frizler de tapınağın dış cephesinde önemli bir yer tutar. Frizler, tapınaktaki sütunlar üzerinde yer alan yatay süslemelerdir. Artemis Tapınağı'ndaki frizler, mitolojik sahneleri ve tanrıçanın hikayelerini anlatır. SüslemelerFrizlerTaş oyma işçiliğiMitolojik sahnelerGeometrik desenlerTanrıça Artemis'in hikayeleri Artemis Tapınağı'nın dış cephesinde bulunan süslemeler ve frizler, Harmoni ve Dionysos gibi tanrıların tasvirleriyle tapınağa derin bir anlam katmaktadır. Bu eşsiz süslemeler, tapınağın dönemin toplumsal ve dini yaşamına nasıl bir katkı sağladığını da göstermektedir.
Artemis Tapınağı'nın İç Mekanı ve Tanrı Heykeli
Tapınağın iç mekanı, Antik Dünya'nın en etkileyici yapılarından biridir. İhtişamlı detayları ve büyüleyici atmosferiyle ziyaretçilerini kendine hayran bırakır. Tapınak içerisinde antik döneme ait çeşitli detayları keşfetmek mümkündür. Etkileyici bir özelliği, Artemis Tapınağı'nın içerisinde bulunan büyük tanrı heykelidir. Bu heykel başrolü oynamaktadır ve tapınağın en önemli unsurlarından biridir. Tanrıça Artemis'in büyüklüğünü ve hükmettiği alanı simgeler.
Tanrı HeykeliDetaylarMalzemeMermere oyulmuşBoyutYaklaşık 8 metrePozisyonTanrıça Artemis'in tahtında otururkenSembolik İşaretlerYırtıcı hayvanlarla çevrili, yay ve ok tutarken
Artemis Tapınağı ve Antik Dünya'nın Diğer Tapınakları
Artemis Tapınağı, antik dönemde birçok büyüleyici tapınağın bulunduğu bir çağda inşa edildi. Tapınaklar, antik dünyanın dini ve kültürel hayatında büyük bir öneme sahipti. Antik dünyada tapınaklar, tanrılara adanmış önemli dini yapılar olarak biliniyordu. İnançlarını ifade etmenin yanı sıra, tapınaklar toplumların toplanma ve sosyal etkileşim alanları olarak da hizmet veriyordu. Artemis Tapınağı gibi tapınaklar, ziyaretçilerine antik dönemin estetik ve mimari güzelliklerini sunan özel yapılardı. Antik dönemdeki tapınaklar, genellikle dikdörtgen planlı ve sütunlarla desteklenen bir çatı ile inşa edilirdi. Artemis Tapınağı'nın da bu temel özelliklere sahip olduğunu görüyoruz. Ancak diğer antik tapınaklarla karşılaştırıldığında Artemis Tapınağı'nda bazı benzersizlikler de bulunmaktadır. Artemis Tapınağı, antik dünyanın en büyük tapınağı olarak ün kazandı. Tapınağın heybetli boyutları ve zengin süslemeleri, diğer tapınaklardan farklılığını ortaya koymaktadır. Artemis Tapınağı'nın dış cephesinde yer alan süslemeler, diğer tapınaklardaki frizlerden farklılık gösterir. Benzersiz süslemeleri ve özenle işlenmiş detaylarıyla Artemis Tapınağı, antik dünyanın en dikkat çekici yapılarından biridir. Artemis Tapınağı ile Karşılaştırılabilecek Bazı Antik Tapınaklar: Tapınak AdıYerMimarisiPartenon TapınağıAkropolis, AtinaDor düzeninde sütunlar, friezler ve kabartmalarKarnak TapınağıUksur, MısırDevasa sütunlar, heykeller ve avlularPanteonRoma, İtalyaKubbeli yapısı ve korint düzeninde sütunlar Bu tabloda gösterilen tapınaklar, Artemis Tapınağı ile benzerlik ve farklılıklar açısından karşılaştırılabilir. Mimari özellikleri, kullanılan malzemeler, boyutları ve dekorasyonları arasında çeşitli benzerlikler ve farklılıklar bulunur. Artemis Tapınağı'nın Antik Dünya'daki diğer tapınaklarla karşılaştırılması, tapınak mimarisinin evrimini ve bölgesel farklılıkları anlamamıza yardımcı olur. Aynı zamanda böyle bir karşılaştırma, antik kültürlerin ve inanç sistemlerinin çeşitliliğini de vurgular.
Artemis Tapınağı'nın Yapım Süreci ve Ustaları
Artemis Tapınağı'nın yapım süreci, antik inşaat teknikleri ve ustaları hakkında bilgiler bu bölümde ele alınacaktır. Tapınak, yapılışının karmaşıklığı ve sürecin zorluğuyla ünlüdür. Artemis Tapınağı'nın inşaatına MÖ 6. yüzyılın başlarında başlanmıştır. Ancak tapınağın tamamlanması yaklaşık 120 yıl sürmüştür. Bu süre zarfında birçok ust, mimar ve işçi çalışmıştır. Tapınak, dönemin en yetenekli ustaları tarafından tasarlanmıştır. Antik İnşaat Teknikleri ve Ustaların Rolü Artemis Tapınağı'nın yapım sürecinde kullanılan antik inşaat teknikleri oldukça ileri düzeydedir. Mimari planlama, taş kesimi, taşıyıcı sütunların inşası ve süslemeler gibi birçok farklı beceri ve uzmanlık gerektiren işler ustalar tarafından gerçekleştirilmiştir. Ustalar, taş işçiliği, ahşap oymacılığı, heykel yapımı ve diğer inşaat işlerinde uzmanlaşmışlardır. Artemis Tapınağı'nın yapımında görev almış ustaların büyük bir özenle çalıştığı ve eşsiz bir işçilik sergilediği bilinmektedir.
Bu ustalar, yılların deneyimi ve ustalığı sayesinde tapınağın dikkat çekici mimari detaylarını ve beceri gerektiren süslemelerini başarıyla tamamlamışlardır. Ancak, Artemis Tapınağı'nın ustaları hakkında bilinen pek fazla bilgi bulunmamaktadır. Çünkü o dönemde ustaların adları ya da kimlikleri kaydedilmiyor, genellikle anonim olarak çalışıyorlardı. Ancak, ustaların yapılarının kalitesi ve güzelliği, günümüze değin hayranlık uyandırmaktadır. İnşaat AşamasıUstaların RolüTemel İnşasıTemel taşlarının dikkatli bir şekilde yerleştirilmesiYapının İnşasıTaş kesimi ve birleştirmeSütun ve Düzgünlerin İnşasıTaşıyıcı sütunların inşası ve süslemelerin eklenmesiHeykellerin İnşasıTanrı heykelinin yapımı ve tapınak içindeki heykellerin yerleştirilmesiFrislerin ve Süslemelerin EklenmesiTapınağın dış cephesine süsleme olarak frizlerin yerleştirilmesi Artemis Tapınağı'nın yapım süreci ve ustalarının katkıları, antik inşaatın büyük bir başarısıdır. Bu yapıya emek veren ustalar, o dönemdeki teknik becerileriyle bir anıt eser yaratmışlardır.
Artemis Tapınağı'nın Onarım ve Restorasyon Süreci
Artemis Tapınağı, tarihi boyunca birçok onarım ve restorasyon sürecinden geçmiştir. Efes antik kenti içinde yer alan tapınak, zamanla doğal afetler, savaşlar ve çeşitli insan etkileri nedeniyle hasar görmüştür. Ancak, tapınağın korunması ve restore edilmesi için çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Artemis Tapınağı'nın onarım süreçleri, tarih boyunca farklı dönemlerde gerçekleştirilmiştir. Özellikle Helenistik dönemde tapınak, Makedonyalı komutan Büyük İskender tarafından yapılmasının ardından önemli bir tanrı tapınağı olarak kabul edilmiş ve çeşitli onarımlara tabi tutulmuştur. Daha sonra Roma döneminde ise tapınak, imparatorluk desteğiyle restore edilmiş ve yeniden inşa edilmiştir. Artemis Tapınağı'nın restorasyon süreci ise modern dönemde hız kazanmıştır. Özellikle 19. ve 20. yüzyıllarda tapınağın korunması ve restorasyonu için uluslararası çabalar gösterilmiştir. Arkeologlar, tarihçiler, mimarlar ve çeşitli bilim insanları tarafından yapılan çalışmalarla tapınak, günümüzde hala ayakta kalabilmiştir.
Tapınağın onarım ve restorasyon süreçleri, hem yapısal hem de dokusal anlamda gerçekleştirilmiştir. Hasar gören bölümler yeniden inşa edilmiş, kaybolan süslemeler ve frizler orijinallerine uygun bir şekilde restore edilmiştir. Ayrıca, tapınağın çevresinde bulunan diğer yapılar da onarılmış ve restore edilmiştir. Artemis Tapınağı'nın Onarım ve Restorasyon Çalışmaları Örneği YılOnarım/Restorasyon Çalışması1870İlk büyük restorasyon çalışması, Fransız arkeolog J.T. Wood tarafından gerçekleştirildi.1970-1975Artemis Tapınağı'nın temel özelliklerinin belirlenmesi ve ayrıntılı envanterin çıkarılması için Alman arkeologların çalışmaları.2014-2019Tapınağın zemin düzenlemesi ve çevre düzenlemesi üzerine restorasyon çalışmaları gerçekleştirildi. Artemis Tapınağı'nın onarım ve restorasyon süreci, tapınağın tarih boyunca yaşanan olaylardan etkilenen yapısı ve kültürel değeri göz önüne alınarak büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmalar sayesinde Artemis Tapınağı, günümüzde turistler ve arkeologlar için önemli bir arkeolojik alan olarak korunmaktadır.
Artemis Tapınağı'nın Önemi ve Etkisi
Artemis Tapınağı, antik dönemde önemli bir sosyal ve dini merkez olarak büyük bir etki yaratmıştır. Tapınak, Artemis'in kutsal alanı olarak kabul edilirken, aynı zamanda Efes antik kentindeki dini hayatın da merkezi konumundaydı. Artemis Tapınağı, tarih boyunca birçok ziyaretçiyi ağırlamış ve onların dini ritüellerini gerçekleştirmelerini sağlamıştır. Tapınak, Artemis'e olan tapınmanın ve ibadetin merkezi olduğu için antik dünyanın dini açıdan en önemli mekanlarından biri olarak kabul edilir. Artemis Tapınağı, döneminde büyük bir hayranlık uyandırmış ve birçok gezgin, bilgin ve sanatçı tarafından ziyaret edilmiştir. Read the full article
#Anadolu#antik#Antikçağ#arkeoloji#Artemis#Efes#efsane#eser#heykel#İnceleme#İzmir#kültür#mimarlık#sanat#Tanrıça#tapınak#tarih#turizm#Uygarlık#Yunan
0 notes
Text
Ahmet Semih Tulay – Antikçağ Çoban Sözlüğü (2023)
Yeryüzünde insanın ilk varsıllığı hayvancılıktı ve beslenen hayvanlar ticari yaşamda büyük rol oynuyorlardı. MÖ 4000’de canlı koyun-keçinin değiş tokuş aracı olarak kullanıldığını biliyoruz. Hatta ilk sikkelere Latince Pecus “hayvan” sözcüğünden üreyen Pecunia adı verildi. Zamanla hayvanlar güç ve zenginlik göstergesi durumuna gelerek, kimi insanların zenginliklerinin ölçüsü oldu. Evcil…
View On WordPress
0 notes
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/o-olumsuz-askin-kenti-sehzadelerin-gozdesi.html
O ölümsüz aşkın kenti, şehzadelerin gözdesi
Uzun vakitten beri hayalini kurduğum bir şeyi gerçekleştirme imkânı buldum nihayet. Hiç bilmediğim ve beni de hiç kimsenin tanımadığı bir kente gidip sokaklarında dolaşmak, fotoğraf çekmek, insanlarıyla sohbet etmek; tarihine, kültürüne ve tabiatına, kısaca hayatın kendisine bakmak… Bütün isteğim buydu ve en sonunda görmeyi çok arzuladığım yerlerden birine, tarihiyle ilgimi çeken Amasya’ya yolumu düşürebildim.
Bu kent adeta bir müze. İnsan bu kadar çok eski konut, cami, medrese, hamam, han görünce ister istemez büyüleniyor. Etkilendiğim nokta bu kadar yapıtın bugüne kadar gelebilmiş olması elbette. Zira birçok kentte daima dem vurulan ‘açık hava müzesi’ durumundan eser yok. Amasya’nın bilhassa Yalıboyu Meskenleri olarak isimlendirilen bölgesinde kümelenmiş konutları ve tarihi yapıları görmek insanı çok keyifli ediyor.
MEDENİYETLER İZLER BIRAKMIŞ
Amasya’nın 8 bin 500 yıllık çok eski bir kent olduğu tarihi kaynaklarda belirtiliyor. Birinci yerleşimin MÖ 5500 yıllarına kadar uzandığı belirlenen kent, antikçağdan günümüze kadar geçen vakitte Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Roma, Bizans, Danişmend, Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı medeniyetlerine konut sahipliği yapmış. 1386’da Osmanlı topraklarına katılan Amasya’da şehzadeler eğitim gördükleri ve burada misyon yaptıkları için ‘Şehzadeler Şehri’ olarak da biliniyor. Amasya’da egemenlik kurmuş halkların her biri bu kente kendi medeniyetlerine ilişkin eserler ve izler bırakmış.
Bunların en değerlilerinden biri de Kral Kaya Mezarları. Pers-Pontuslular tarafından, Harşena Dağı’nın güney eteklerindeki kalker kayalara oyularak, anıtsal boyutta mezar odası olarak yapılmış. Helenistik ve Roma devirlerinde de bu özelliğini korumuş. Ziyaretçilere açık olan Kral Kaya Mezarları Amasya’nın alâmeti farikalarından biri artık. Antikçağ muharriri Strabon mezarların hükümdarlara ilişkin olduğunu belirtmiş ki bu mezarlardan Yeşilırmak Vadisi’nde de olduğu için bölge Hükümdarlar Vadisi olarak da biliniyor.
Ören yeri içinde 15’inci yüzyıl Osmanlı devrine ilişkin Kızlar Sarayı Hamamları var. Helenistik periyoda ilişkin, en âlâ işlenmiş ve tamamlanmış anıtsal kaya mezarı olan Aynalı Mağara da Hükümdarlar Vadisi’nde görülebilir. İçinde tavandan tabana kadar kahverengi ve kırmızı boyayla yapılmış ‘Hz. Meryem ile On İki Havari’ tasvirlerinden oluşan Bizans devri kaya fotoğrafları var. Ferhat Su Kanalı ise Geç Helenistik-Erken Roma devrine ilişkin bir eser ve antik Amasya kentinin su muhtaçlığını karşılamak üzere yapılmış. Kayalar oyulup tüneller açılarak, yer yer duvar halinde tonozlu bir biçimde, arazi eğimine ve su terazisi sistemine uygun olarak tasarlanmış. Yapıtın bu yapısı Ferhat ile Şirin’in aşkını anlatan ünlü efsaneye de mevzu olmuş. İsmi da o nedenle halk ortasında ‘Ferhat Su Kanalı’ olarak biliniyor.
Amasya’nın içinde dolaşmak kadar zirvelerinden Amasya’yı seyretmek de bir o kadar zevkli. Bilhassa Çakallar Seyir Terası denen mevkiden Amasya Kalesi’ni, Yalıboyu Evleri’ni ve tüm kenti uzunluktan boya izlemek çok büyük bir baht. Tıpkı formda karşı tarafa geçip Harşena Kalesi’nden kenti seyretmenin de tadına doyum olmuyor; yolunuzu kesinlikle düşürün, pişman olmazsınız.
Kral Kaya Mezarları ve Kızlar Sarayı Hamamlar’ı Amasya’nın alâmeti farikalarından. Yalıboyu Meskenleri olarak isimlendirilen bölgede kümelenmiş meskenler de çok meşhur.
KRAL TAHTINDAN YEŞİLIRMAK UZUNLUKLARINA
Böylesi esaslı bir geçmişe sahip olan Amasya’nın tarihi eserler bakımından varlıklı olması da kaçınılmaz. Kentte kale, köprü, bedesten, cami üzere çok sayıda mimari yapı var. Amasya (Harşena) Kalesi, Küçük Ağa Medresesi, Kaya Kitabesi, Kunç Köprüsü, Bayezid Paşa Mescidi, Mehmet Paşa Mescidi, Amasya Darüşşifası (Bimarhane), Saat Kulesi, Kral Kaya Mezarları bunlardan kimileri. Gündelik hayatın aynası niteliğindeki Amasya konutlarının üzerinde değerle durmak gerekir. Kent dokusunun çeşitli yerlerinde, bilhassa Yeşilırmak kıyı şeridinde görsel bir şölen sunan klâsik Osmanlı konutları Amasya mimari yapıları içinde kıymetli bir yere sahip. Eski Amasya konutlarından günümüze kalmış olanlar daha çok 19’uncu yüzyıla ilişkin örnekler.
YEREL LEZZETLER
Amasya’ya gitmişken mahallî mutfağı tatmadan dönmek olmazdı. Amasya konuklarına epey hoş alternatifler sunuyor. Varlıklı bir bitki örtüsüne sahip olduğu için bu ister istemez gastronomiye de yansımış. Amasya’nın çatal, sakala çarpan, toyga, cilbir, helle, kesme ibik ve yarma üzere çorbaları; bakla dolması, etli bamya, keşkek, ciğer sarması, göbek dolması, mumbar-işkembe, pastırmalı pancar, patlıcan pehli, pastırma gağallemesi, pirpirim, ayva gallesi, sirkeli ciğer ve sulu köfte üzere etli yemekleri çok meşhur.
Bu lezzetlerin üstüne kesinlikle dene hasudası (bir helva çeşidi), kuymak, yuka tatlısı, elma tatlısı, gelin parmağı, gömlek kadayıfı, kalbur tatlısı, höşmerim, peluza (hasuda), şeker böreği, unutma beni, vişneli ekmek ve zerdali gallesi üzere tatlılardan biri ikram ediliyor. Amasya hamurişleri de güçlü çeşitli; tatmadan dönmeyin.
0 notes
Text
O ölümsüz aşkın kenti, şehzadelerin gözdesi - Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/o-olumsuz-askin-kenti-sehzadelerin-gozdesi.html
O ölümsüz aşkın kenti, şehzadelerin gözdesi
Uzun vakitten beri hayalini kurduğum bir şeyi gerçekleştirme imkân�� buldum nihayet. Hiç bilmediğim ve beni de hiç kimsenin tanımadığı bir kente gidip sokaklarında dolaşmak, fotoğraf çekmek, insanlarıyla sohbet etmek; tarihine, kültürüne ve tabiatına, kısaca hayatın kendisine bakmak… Bütün isteğim buydu ve en sonunda görmeyi çok arzuladığım yerlerden birine, tarihiyle ilgimi çeken Amasya’ya yolumu düşürebildim.
Bu kent adeta bir müze. İnsan bu kadar çok eski konut, cami, medrese, hamam, han görünce ister istemez büyüleniyor. Etkilendiğim nokta bu kadar yapıtın bugüne kadar gelebilmiş olması elbette. Zira birçok kentte daima dem vurulan ‘açık hava müzesi’ durumundan eser yok. Amasya’nın bilhassa Yalıboyu Meskenleri olarak isimlendirilen bölgesinde kümelenmiş konutları ve tarihi yapıları görmek insanı çok keyifli ediyor.
MEDENİYETLER İZLER BIRAKMIŞ
Amasya’nın 8 bin 500 yıllık çok eski bir kent olduğu tarihi kaynaklarda belirtiliyor. Birinci yerleşimin MÖ 5500 yıllarına kadar uzandığı belirlenen kent, antikçağdan günümüze kadar geçen vakitte Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Roma, Bizans, Danişmend, Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı medeniyetlerine konut sahipliği yapmış. 1386’da Osmanlı topraklarına katılan Amasya’da şehzadeler eğitim gördükleri ve burada misyon yaptıkları için ‘Şehzadeler Şehri’ olarak da biliniyor. Amasya’da egemenlik kurmuş halkların her biri bu kente kendi medeniyetlerine ilişkin eserler ve izler bırakmış.
Bunların en değerlilerinden biri de Kral Kaya Mezarları. Pers-Pontuslular tarafından, Harşena Dağı’nın güney eteklerindeki kalker kayalara oyularak, anıtsal boyutta mezar odası olarak yapılmış. Helenistik ve Roma devirlerinde de bu özelliğini korumuş. Ziyaretçilere açık olan Kral Kaya Mezarları Amasya’nın alâmeti farikalarından biri artık. Antikçağ muharriri Strabon mezarların hükümdarlara ilişkin olduğunu belirtmiş ki bu mezarlardan Yeşilırmak Vadisi’nde de olduğu için bölge Hükümdarlar Vadisi olarak da biliniyor.
Ören yeri içinde 15’inci yüzyıl Osmanlı devrine ilişkin Kızlar Sarayı Hamamları var. Helenistik periyoda ilişkin, en âlâ işlenmiş ve tamamlanmış anıtsal kaya mezarı olan Aynalı Mağara da Hükümdarlar Vadisi’nde görülebilir. İçinde tavandan tabana kadar kahverengi ve kırmızı boyayla yapılmış ‘Hz. Meryem ile On İki Havari’ tasvirlerinden oluşan Bizans devri kaya fotoğrafları var. Ferhat Su Kanalı ise Geç Helenistik-Erken Roma devrine ilişkin bir eser ve antik Amasya kentinin su muhtaçlığını karşılamak üzere yapılmış. Kayalar oyulup tüneller açılarak, yer yer duvar halinde tonozlu bir biçimde, arazi eğimine ve su terazisi sistemine uygun olarak tasarlanmış. Yapıtın bu yapısı Ferhat ile Şirin’in aşkını anlatan ünlü efsaneye de mevzu olmuş. İsmi da o nedenle halk ortasında ‘Ferhat Su Kanalı’ olarak biliniyor.
Amasya’nın içinde dolaşmak kadar zirvelerinden Amasya’yı seyretmek de bir o kadar zevkli. Bilhassa Çakallar Seyir Terası denen mevkiden Amasya Kalesi’ni, Yalıboyu Evleri’ni ve tüm kenti uzunluktan boya izlemek çok büyük bir baht. Tıpkı formda karşı tarafa geçip Harşena Kalesi’nden kenti seyretmenin de tadına doyum olmuyor; yolunuzu kesinlikle düşürün, pişman olmazsınız.
Kral Kaya Mezarları ve Kızlar Sarayı Hamamlar’ı Amasya’nın alâmeti farikalarından. Yalıboyu Meskenleri olarak isimlendirilen bölgede kümelenmiş meskenler de çok meşhur.
KRAL TAHTINDAN YEŞİLIRMAK UZUNLUKLARINA
Böylesi esaslı bir geçmişe sahip olan Amasya’nın tarihi eserler bakımından varlıklı olması da kaçınılmaz. Kentte kale, köprü, bedesten, cami üzere çok sayıda mimari yapı var. Amasya (Harşena) Kalesi, Küçük Ağa Medresesi, Kaya Kitabesi, Kunç Köprüsü, Bayezid Paşa Mescidi, Mehmet Paşa Mescidi, Amasya Darüşşifası (Bimarhane), Saat Kulesi, Kral Kaya Mezarları bunlardan kimileri. Gündelik hayatın aynası niteliğindeki Amasya konutlarının üzerinde değerle durmak gerekir. Kent dokusunun çeşitli yerlerinde, bilhassa Yeşilırmak kıyı şeridinde görsel bir şölen sunan klâsik Osmanlı konutları Amasya mimari yapıları içinde kıymetli bir yere sahip. Eski Amasya konutlarından günümüze kalmış olanlar daha çok 19’uncu yüzyıla ilişkin örnekler.
YEREL LEZZETLER
Amasya’ya gitmişken mahallî mutfağı tatmadan dönmek olmazdı. Amasya konuklarına epey hoş alternatifler sunuyor. Varlıklı bir bitki örtüsüne sahip olduğu için bu ister istemez gastronomiye de yansımış. Amasya’nın çatal, sakala çarpan, toyga, cilbir, helle, kesme ibik ve yarma üzere çorbaları; bakla dolması, etli bamya, keşkek, ciğer sarması, göbek dolması, mumbar-işkembe, pastırmalı pancar, patlıcan pehli, pastırma gağallemesi, pirpirim, ayva gallesi, sirkeli ciğer ve sulu köfte üzere etli yemekleri çok meşhur.
Bu lezzetlerin üstüne kesinlikle dene hasudası (bir helva çeşidi), kuymak, yuka tatlısı, elma tatlısı, gelin parmağı, gömlek kadayıfı, kalbur tatlısı, höşmerim, peluza (hasuda), şeker böreği, unutma beni, vişneli ekmek ve zerdali gallesi üzere tatlılardan biri ikram ediliyor. Amasya hamurişleri de güçlü çeşitli; tatmadan dönmeyin.
0 notes
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/o-olumsuz-askin-kenti-sehzadelerin-gozdesi.html
O ölümsüz aşkın kenti, şehzadelerin gözdesi
Uzun vakitten beri hayalini kurduğum bir şeyi gerçekleştirme imkânı buldum nihayet. Hiç bilmediğim ve beni de hiç kimsenin tanımadığı bir kente gidip sokaklarında dolaşmak, fotoğraf çekmek, insanlarıyla sohbet etmek; tarihine, kültürüne ve tabiatına, kısaca hayatın kendisine bakmak… Bütün isteğim buydu ve en sonunda görmeyi çok arzuladığım yerlerden birine, tarihiyle ilgimi çeken Amasya’ya yolumu düşürebildim.
Bu kent adeta bir müze. İnsan bu kadar çok eski konut, cami, medrese, hamam, han görünce ister istemez büyüleniyor. Etkilendiğim nokta bu kadar yapıtın bugüne kadar gelebilmiş olması elbette. Zira birçok kentte daima dem vurulan ‘açık hava müzesi’ durumundan eser yok. Amasya’nın bilhassa Yalıboyu Meskenleri olarak isimlendirilen bölgesinde kümelenmiş konutları ve tarihi yapıları görmek insanı çok keyifli ediyor.
MEDENİYETLER İZLER BIRAKMIŞ
Amasya’nın 8 bin 500 yıllık çok eski bir kent olduğu tarihi kaynaklarda belirtiliyor. Birinci yerleşimin MÖ 5500 yıllarına kadar uzandığı belirlenen kent, antikçağdan günümüze kadar geçen vakitte Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Roma, Bizans, Danişmend, Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı medeniyetlerine konut sahipliği yapmış. 1386’da Osmanlı topraklarına katılan Amasya’da şehzadeler eğitim gördükleri ve burada misyon yaptıkları için ‘Şehzadeler Şehri’ olarak da biliniyor. Amasya’da egemenlik kurmuş halkların her biri bu kente kendi medeniyetlerine ilişkin eserler ve izler bırakmış.
Bunların en değerlilerinden biri de Kral Kaya Mezarları. Pers-Pontuslular tarafından, Harşena Dağı’nın güney eteklerindeki kalker kayalara oyularak, anıtsal boyutta mezar odası olarak yapılmış. Helenistik ve Roma devirlerinde de bu özelliğini korumuş. Ziyaretçilere açık olan Kral Kaya Mezarları Amasya’nın alâmeti farikalarından biri artık. Antikçağ muharriri Strabon mezarların hükümdarlara ilişkin olduğunu belirtmiş ki bu mezarlardan Yeşilırmak Vadisi’nde de olduğu için bölge Hükümdarlar Vadisi olarak da biliniyor.
Ören yeri içinde 15’inci yüzyıl Osmanlı devrine ilişkin Kızlar Sarayı Hamamları var. Helenistik periyoda ilişkin, en âlâ işlenmiş ve tamamlanmış anıtsal kaya mezarı olan Aynalı Mağara da Hükümdarlar Vadisi’nde görülebilir. İçinde tavandan tabana kadar kahverengi ve kırmızı boyayla yapılmış ‘Hz. Meryem ile On İki Havari’ tasvirlerinden oluşan Bizans devri kaya fotoğrafları var. Ferhat Su Kanalı ise Geç Helenistik-Erken Roma devrine ilişkin bir eser ve antik Amasya kentinin su muhtaçlığını karşılamak üzere yapılmış. Kayalar oyulup tüneller açılarak, yer yer duvar halinde tonozlu bir biçimde, arazi eğimine ve su terazisi sistemine uygun olarak tasarlanmış. Yapıtın bu yapısı Ferhat ile Şirin’in aşkını anlatan ünlü efsaneye de mevzu olmuş. İsmi da o nedenle halk ortasında ‘Ferhat Su Kanalı’ olarak biliniyor.
Amasya’nın içinde dolaşmak kadar zirvelerinden Amasya’yı seyretmek de bir o kadar zevkli. Bilhassa Çakallar Seyir Terası denen mevkiden Amasya Kalesi’ni, Yalıboyu Evleri’ni ve tüm kenti uzunluktan boya izlemek çok büyük bir baht. Tıpkı formda karşı tarafa geçip Harşena Kalesi’nden kenti seyretmenin de tadına doyum olmuyor; yolunuzu kesinlikle düşürün, pişman olmazsınız.
Kral Kaya Mezarları ve Kızlar Sarayı Hamamlar’ı Amasya’nın alâmeti farikalarından. Yalıboyu Meskenleri olarak isimlendirilen bölgede kümelenmiş meskenler de çok meşhur.
KRAL TAHTINDAN YEŞİLIRMAK UZUNLUKLARINA
Böylesi esaslı bir geçmişe sahip olan Amasya’nın tarihi eserler bakımından varlıklı olması da kaçınılmaz. Kentte kale, köprü, bedesten, cami üzere çok sayıda mimari yapı var. Amasya (Harşena) Kalesi, Küçük Ağa Medresesi, Kaya Kitabesi, Kunç Köprüsü, Bayezid Paşa Mescidi, Mehmet Paşa Mescidi, Amasya Darüşşifası (Bimarhane), Saat Kulesi, Kral Kaya Mezarları bunlardan kimileri. Gündelik hayatın aynası niteliğindeki Amasya konutlarının üzerinde değerle durmak gerekir. Kent dokusunun çeşitli yerlerinde, bilhassa Yeşilırmak kıyı şeridinde görsel bir şölen sunan klâsik Osmanlı konutları Amasya mimari yapıları içinde kıymetli bir yere sahip. Eski Amasya konutlarından günümüze kalmış olanlar daha çok 19’uncu yüzyıla ilişkin örnekler.
YEREL LEZZETLER
Amasya’ya gitmişken mahallî mutfağı tatmadan dönmek olmazdı. Amasya konuklarına epey hoş alternatifler sunuyor. Varlıklı bir bitki örtüsüne sahip olduğu için bu ister istemez gastronomiye de yansımış. Amasya’nın çatal, sakala çarpan, toyga, cilbir, helle, kesme ibik ve yarma üzere çorbaları; bakla dolması, etli bamya, keşkek, ciğer sarması, göbek dolması, mumbar-işkembe, pastırmalı pancar, patlıcan pehli, pastırma gağallemesi, pirpirim, ayva gallesi, sirkeli ciğer ve sulu köfte üzere etli yemekleri çok meşhur.
Bu lezzetlerin üstüne kesinlikle dene hasudası (bir helva çeşidi), kuymak, yuka tatlısı, elma tatlısı, gelin parmağı, gömlek kadayıfı, kalbur tatlısı, höşmerim, peluza (hasuda), şeker böreği, unutma beni, vişneli ekmek ve zerdali gallesi üzere tatlılardan biri ikram ediliyor. Amasya hamurişleri de güçlü çeşitli; tatmadan dönmeyin.
0 notes
Text
TARİH /// Ömür ÇELİKDÖNMEZ : Tarihçilerin önemli kaynaklarından Urfalı Mateos !!!
Ömür ÇELİKDÖNMEZ : Tarihçilerin önemli kaynaklarından Urfalı Mateos !!! Türkiye’de yeni nesil tarihçilerin piri merhum Prof.Dr. Halil İnalcık derler. Osmanlı devri tarihçileri arasında onlarca isim sayılabilir. İlkçağ tarihçilerinin üstadı ise antikçağ Halikarnassos olarak adlandırılan günümüzdeki Batı Anadolu’da Bodrum’da dünyaya gelen Heredot kabul edilir. Aynı şekilde cofrafyacilar…
View On WordPress
0 notes
Photo
The ancient city of Myra, located in and around the town of Demre in Antalya in Turkey, was connected to the sea by a canal to the west of the Myros River (Demre Stream). On the other side of the canal, the ancient port of Andriake was used for sea transportation and trade.
Myra is especially famous for its Lycian rock tombs, Roman theater, and Byzantine Saint Nicholas Church (Santa Claus). Rock tombs, Lycian inscriptions, and coins show that Myra has been in existence at least since the 5th century BC.
According to Strabo, Myra, one of the six largest cities of the Lycian Union, was called Myrrh in the Lycian inscriptions. The 2nd century AD was the time of Myra's great development.
instagram.com/ancienthistoryart
#Antik#antalya#antikçağ#antikkent#ancient history#archaeology#archeology#antiktarih#antik kent#turkey🇹🇷#ancientlife#ancientcity#Myra#ancientart#theater#Anatolia
373 notes
·
View notes
Text
Cadıların Tapındığı Tanrıça: HEKATE
Hekate, antik dönemde cadılık denince ilk akla gelen tanrıçadır. Çünkü kendisi cadıların tapındığı tanrıca olarak bilinmektedir.
Hekate, üç yüzlü olarak tasvir edilir. bu üçlü tanrıça tasviri sadece kadınların yaşam döngülerini (geç kız, annelik, yaşlılık) değil ayın evrelerini (hilal, yarımay, dolunay) ve dünyanın üç krallığını (yeraltı, yer, gök) da temsil etmektedir.
Hekate'nin gücü denizlere, toprağa ve öbür dünyaya yeter. Çeşitli büyü ve efsunlarda yetenekli olmasının yanında; hizmetinde karanlıkta ortaya çıkan hayaletler ve tayflar bulunur, bunları korku salmak için kullanırdı.
Hekate ölümle ilgili her şeyi bünyesinde topladığı için ölüleri canlandırabilirdi. Hekate kadınlıkla ilgili gücün simgesidir. Hem hayat veren hem de öldürendir.
HEKATE'NİN SİMGELERİ:
Meşale taşıması; onun gecenin ya da ölüler ülkesinin karanlığıyla olan ilişkisini, ayrıca ölülere klavuzluk etme görevini simgeler.
Anahtar; meşaleden sonraki en önemli semboldür. Kilit yuvası veya anahtar sembolü, Hekate'nin ölüler ülkesine (Hades'in kapılarını) açma-kapama yetkisine sahip olduğuna işaret etmektedir.
Hekate tasvirlerinin bazılarında tahtın her iki yanında yılan desenlerine rastlanır. İp ve bıçak tasvirleri de bulunur. İp, göbek kordonunu ve doğumu; Bıçak ise cadıların aldanışını bıçak gibi keserek gerçeğe çevirme gücünü temsil etmektedir.
#hekate#tanrıça#cadı#cadılık#meşale#kadın#hayalet#korku#karanlık#hilal#yarımay#dolunay#yeraltı#yer#gök#gençkız#anne#yaşlılık#antikçağ#büyü#büyücülük#mitoloji#yunanmitolojisi#anadolu
38 notes
·
View notes
Text
#reblog#blog#my photos#ios photos#artists on tumblr#work#history#travel#bizans#mimarlık#antikçağ#architecture
14 notes
·
View notes
Photo
#pandalove#vangogh#monalisa#leonardodavinci#thelastsupper#rönesans#antikçağ#inci küpeli kız#art#tableau
3 notes
·
View notes
Text
Artemis Tapınağı -Tarihin Tapınağı
View On WordPress
#Anadolu#antik#Antikçağ#arkeoloji#Artemis#Efes#efsane#eser#heykel#İnceleme#İzmir#kültür#mimarlık#sanat#Tanrıça#tapınak#tarih#turizm#Uygarlık#Yunan
0 notes
Text
Pierre Vidal-Naquet – Homeros’un Dünyası (2024)
Homeros’un ‘İlyada’ ve ‘Odysseia’sı Batı kültürünün mihenk taşı kabul edilir. En saygın antikçağ uzmanlarından Pierre Vidal-Naquet işte bu iki destanın yazarının dünyasını bizlere ulaşabilir kılıyor. Vidal-Naquet savaş alanının, olayların geçtiği yerlerin ve kahramanların yolculuğunun kartografyasını çıkarıyor; demokratik toplumun başlangıcını Homeros’un kendi diliyle nasıl betimlediğini…
View On WordPress
0 notes
Link
Antik Çağ'da futbol diye bir oyun var mıydı? Peki bu oyun ilk ne zaman ve nasıl oynandı? Siz de tarihe bir yolculuk yapmak ister misiniz?
0 notes
Text
Fernand Braudel - Bellek ve Akdeniz Tarih Öncesi ve Antikçağ PDF indir
Fernand Braudel – Bellek ve Akdeniz Tarih Öncesi ve Antikçağ PDF indir
Bellek ve Akdeniz Tarih Öncesi ve Antikçağ isimli ve Yazarı Fernand Braudel olan kitabın pdf dosyasını paylaşma amacımız kitabın tanıtımını yapmaktır. Kitabın tanıtım halini buradan kontrol ederek kesinlikle orjinalini alıp daha iyi bir sonuca varmış olursunuz. Kitap olarak çözmenin PDF olarak çözmekten daha verimli olduğu tespit edilmiştir.
Paylaşımda bulunduğumuz Bellek ve Akdeniz Tarih Öncesi…
View On WordPress
#Akdeniz#Antikçağ#Bellek#Bellek ve Akdeniz Tarih Öncesi ve Antikçağ#Bellek ve Akdeniz Tarih Öncesi ve Antikçağ pdf#Bellek ve Akdeniz Tarih Öncesi ve Antikçağ pdf indir#Fernand Braudel#Fernand Braudel pdf#Fernand Braudel pdf indir#kitap pdf indir#METİS YAYINLARI#METİS YAYINLARI pdf#METİS YAYINLARI pdf indir#Öncesi#pdf indir#Tarih
0 notes
Photo
Antikçağ'da Side
Anadolunun en eski yerleşmelerinden biri olan Side, Antik çağ coğrafyacılarından Strabon'a göre, Batı Anadolu Kentlerinden Kyme'nin (Bugünkü İzmir yakınında Namurt Limanı) Kolonilerindendir . Kesin olarak bilinmemekle birlikte bu kolonizasyon M.Ö. 7. yüzyılda oluşmuştır. Buna karşın daha eski çağlarda da var olduğu kesindir. Nar anlamına gelen Side sözcüğü Anadolu kökenli bir sözcük olup, filolojik araştırmaların ortaya çıkarttığına göre Grekçe veya Fenike dilinden değildir. Özgün Side diliyle yazılmış üç yazıt Kentte yapılan kazılarda bulunmuştur. M.Ö. 3-2 yüzyıllara ait olan bu yapıtlar Side dilinin kolonizasyon hareketinden sonrada konuşulup yazıldığını göstermektedir . Buna göre Kyme' lilerin Side 'ye geldikten sonra yerli halkla kaynaşıp onların dilini öğrenip kullandıkları düşünülebilir. İskender'in tarihçilerinden Arrianos'un anlattığı bir öyküde Side 'ye gelen Greklerin burada ana dillerini unutup anlaşılmaz bir dil konuşmaya başladıklarını belirtmesi, bu görüşü doğrular niteliktedir.
https://yereltatil.blogspot.com/2019/09/antikcagda-side.html
0 notes
Text
Myra Ancient City - Antalya
Myra Ancient City, which is located in today's Demre district center and its vicinity, was established on the plain of the same name. The city was connected to the sea with the canal to the west of the Myros River (Demre Stream). Sea transportation and trade of the region was carried out from Andriake (Çayağzı) Port, which is located on the other side of the channel. The Ancient City of Myra is especially famous for the Lycian Period rock tombs, the Roman Period theater and the Byzantine Period Saint Nicholas Church (Santa Claus). The relief tomb, which depicts the dead and their relatives, is one of the most interesting examples in Myra tombs, which are the best examples of Lycian wooden house architecture. In addition, many rock tombs with reliefs or inscriptions are placed on top of each other or side by side on the south facing side of the rock. On the way to the city center near the theater, the ruins of the baths on the left of the road constitute early and interesting examples of Roman Period brick architecture.
#ancienthistory#archeology#archaeology#arkeoloji#antiktarih#archaeologist#archaeologylife#architecture#turkey🇹🇷#ancient#archaeological#museum#antikçağ#antalya
193 notes
·
View notes