Tumgik
#anlamasalar
metbuat · 2 years
Text
Sonradan bilindi ki...
Sonradan bilindi ki…
“Bayern Münhen”in müdafiəçisi Benjamin Pavar Çempionlar Liqasının qrup mərhələsinin 6-cı turu çərçivəsində keçirilən matçda – “İnter”lə oyunda (2:0) vurduğu qolu noyabrın 1-də qətlə yetirilən repçiyə həsr edib. Metbuat.org xəbər verir ki, fransalı oyunçu Takeoff (əsl adı Kerşnik Kari Bolldur) kimi tanınan “Migos” qrupunun mərhum üzvünün “deb” hərəkətini təkaralayıb. Qol sevinci bayram edilərkən…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
mel-inoe · 1 year
Text
tüm akıllardan silinip, yüreklerde dinmeyen bi sızı olsam*
3 notes · View notes
kalptekimavi · 1 year
Text
Tek başıma hiçbir sorunun yanıtını bulamıyorum. Hep yeni hayatlar yaşamayı isterken, kendimi aynı hayatı tekrar tekrar yeniden yaşarken buluyorum... Sisli bir gecede yolunu kaybetmiş gemilere benzetiyorum kendimi... Yanına gidip konuşmak istediğim insanları da işte bu kayıp gemilere benzetiyorum. Uzaktan soluk ışıklarını görüyorum... Ama ne onlar bana yaklaşabiliyorlar, ne ben onlara... Sisli gecede birbirimize uzaktan bakıp yeniden kendi kayboluşlarımıza karışıyoruz... Umudum kalmadı artık; bu dünyada düşüncelerimi, beni, duygularımı gerçekten anlayacak birini bulmam imkânsız görünüyor artık bana... Ama evimde duramıyorum yine de... Kendimi sokaklara atmak, insanlarla konuşmak, kendimi onlara anlatmak istiyorum. Dinliyor gibi gözüküp dinlemeseler de, anlıyor gibi yapıp ger- çekte anlamasalar da...Anılar birer zorba gibi yükleniyor üzerime. Durmadan hesap soruyorlar benden... Tekrar tekrar aynı görüntüler belleğimi kanatıyor... Ve hep o yüz... Yüzdeki o ışık ömrümü ortadan ikiye bölüyor. Ne geriye dönebiliyorum, ne ileri gidebiliyorum... Öğrendiğim her yeni bilgi eski inançlarımı koyulaştırmaktan başka bir şeye yaramıyor...
270 notes · View notes
bizamanlarhayal · 2 months
Text
Tek başıma hiçbir sorunun yanıtını bulamıyorum. Hep yeni hayatlar yaşamayı isterken, kendimi aynı hayatı tekrar tekrar yeniden yaşarken buluyorum... sisli bir gecede yolunu kaybetmiş gemilere benzetiyorum kendimi... yanına gidip konuşmak istediğim insanları da işte bu kayıp gemilere benzetiyorum. Uzaktan soluk ışıklarını görüyorum... Ama ne onlar bana yaklaşabiliyorlar, ne ben onlara... Sisli gecede birbirimize uzaktan bakıp yeniden kendi kayboluşlarımıza karışıyoruz... Umudum kalmadı artık bu dünyada düşüncelerimi, beni , duygularımı gerçekten anlayacak birini bulmam imkansız görünüyor artık bana... Ama evimde duramıyorum yine de... Kendimi sokaklara atmak, insanlarla konuşmak, kendimi onlara anlatmak istiyorum. Dinliyor gibi gözüküp dinlemeseler de, anlıyor gibi yapıp gerçekte anlamasalar da... Anılar birer zorba gibi yükleniyor üzerime. Durmadan hesap soruyorlar benden. Tekrar tekrar aynı görüntüler belleğimi kanatıyor... Ve hep o yüz... Yüzdeki o ışık ömrümü ortadan ikiye bölüyor. Ne geriye dönebiliyorum, ne ileri gidebiliyorum...
7 notes · View notes
mavitas · 5 months
Text
tek başıma hiçbir sorunun yanıtını bulamıyorum. hep yeni hayatlar yaşamayı isterken, kendimi aynı hayatı tekrar tekrar yeniden yaşarken buluyorum sisli bir gecede yolunu kaybetmiş gemilere benzetiyorum kendimi. yanına gidip konuşmak istediğim insanları da işte bu kayıp gemilere benzetiyorum. uzaktan soluk ışıklarını görüyorum. ama ne onlar bana yaklaşabiliyorlar, ne ben onlara sisli gecede birbirimize uzaktan bakıp yeniden kendi kayboluşlarımıza karışıyoruz. umudum kalmadı artık bu dünyada düşüncelerimi, beni, duygularımı gerçekten anlayacak birini bulmam imkânsız görünüyor artık bana. ama evimde duramıyorum yine de. kendimi sokaklara atmak, insanlarla konuşmak, kendimi onlara anlatmak istiyorum. dinliyor gibi gözüküp dinlemeseler de, anlıyor gibi yapıp gerçekte anlamasalar da. anılar birer zorba gibi yükleniyor üzerime. durmadan hesap soruyorlar benden. tekrar tekrar aynı görüntüler belleğimi kanatıyor. ve hep o yüz. yüzdeki o ışık ömrümü ortadan ikiye bölüyor. Ne geriye dönebiliyorum, ne ileri gidebiliyorum.öğrendiğim her yeni bilgi eski inançlarımı koyulaştırmaktan başka bir şeye yaramıyor.
Ateşle
0 not
0 notes
umudumuzztukendi · 1 year
Text
Kendimi sokaklara atmak, insanlarla konuşmak, kendimi onlara anlatmak istiyorum. Dinliyor gibi gözüküp dinlemeseler de, anlıyor gibi yapıp ger- çekte anlamasalar da...Anılar birer zorba gibi yükleniyor üzerime. Durmadan hesap soruyorlar benden... Tekrar tekrar aynı görüntüler belleğimi kanatıyor... Ve hep o yüz... Yüzdeki o ışık ömrümü ortadan ikiye bölüyor. Ne geriye dönebiliyorum, ne ileri gidebiliyorum... Öğrendiğim her yeni bilgi eski inançlarımı koyulaştırmaktan başka bir şeye yaramıyor...
0 notes
hayatbazenfisildar · 2 years
Text
Uzaktaki Yakın - Yakındaki Uzak
Tumblr media
Birinci Bölüm : Evet Yaptım !
Evet Yaptım ! Katilime kapıyı ben açtım.
Ona silahı ben verdim. Cesareti yoktu gördüm. ilk yumruğu ben attım.
Fırsat kolluyormuş o da belli ki . Kafasında kurup kurup duruyormuş. Sanki hep bu anı bekliyormuş gibi.
“ Al da at “ dercesine gollük pas verdim. O da kaçırmadı tabi.
Aslında futboldan falan anlamam. Neden buradan örnek verdim bilmiyorum. Futbol izleyicisi bile değilimdir. Genel olarak futbolun çok izlenmesi ve popüler olmasından dolayı bu metaforu kullanmış olabilirim. Sonuçta anlaşılmak benim için önemli.
Bunu neden bu kadar önemsiyorum. Yani sen veya o, onlar . Beni anlamasalar ne olur ? Hayatımda ne eksilir. Herkes Herkesi, her şeyi  anlamak zorunda mı ? her şeye bir anlam vermek , bir sebep sonuç ilişkisi kurmak , zorunda mıyız ?
Belki bazen, bazı şeyler, bazı zamanlarda öylece oluveriyordur. Hiç düşünmeden önünü veya ardını .
Belki kimse bir şey anlamıyordur da , sanki azgın bir nehirde ,suyun üzerinde, akıntıya kapılmış bir yaprak gibi , nehrin soğuk suyunun zorbalığına uymak zorunda kalmıştır, o nereye götürüyorsa o da oraya gidiyordur , emanet etmiştir hayal ettiği sonrası hayatını ya da anlasam sanki bu gidişi değiştirebilir miyim ki diye düşünmüş “ hayır “ cevabını istemese de kendi kendine vermiştir de sürükleniyordur.
Düşünmeden edemiyorum olanları. Sanki bir kompozisyonun giriş-gelişme-sonucu gibi, her şey kendi paragrafında özenle düzenlenmiş de, beynimde biri durmadan loop a almış –akıtıyor anları.
Yaşananları gözden geçirdikten sonra bu sonuç pek de süpriz sayılmaz aslında. Samimi olacağım , ben bile bu sonu taaaa gelişme zamanlarından tahmin etmiştim.
Bazen bilir de insan neden kendine itiraf etmez. Neden bu mana da kendine durmadan zulüm eder. Aslında en büyük kandırmaca , insanın kendini kandırması değil midir? O zaman neden kendimizi kandırmaya bu kadar meyilliyiz sorusunu da şuraya koyayım .
Biliyorum, merak ediyorsunuz. Anlatacağım. Yazmaya başlamamın sebebi zaten bu. Anlatmak istiyorum.
Baharın kıştan alacağı vardır. Yaşanamamışları düşündüğünde insan, zihninde keşkeler, belkiler, ama ne de güzeldiler havada uçuşmaya başladığında, olan olmuş, kış çoktan gelmiştir. Yapraklar dökülmüş , sular soğumuş , kuşlar göçmüş yollar ise kapanmıştır. Ölümcül hastalara kara kış merhamet etmez.
Kapıların aralıkları, rüzgarlı kış günlerinde belli olur. Oysa bahar aylarında her şey güzeldir. Hava sıcak , kuşlar sevecen doğa doğurgandır. Hayaller kurulur, papatyaların boy gösterdiği çimenliklerde yatılır, gündöndü çiçeklerinin önünde öpüşülür.
Karakış esmeye başlar. Sıcak ve bereketli toprakların üzerinde Pus, tüm belirsizliği ile belirir. Ağaçların titrek dallarındaki son yapraklar çoktan düşmüştür ki , biz gibi çırılçıplak kalmış dalların mahremiyetini bu kez kar tanaleri korur.
Kışın kemikleri titreten rüzgarı estiğinde, kapattığımız kapıların görünmez boşlukları ıslak çalmaya başlar. O zaman kadar güvende hissettiğimiz sıcak birlikteliğimizi ürpertici ıslık sesleri sarsar.
Bach’ında söylediği gibi “Yalnızlığın karşılığı birlikte olmak değildir. Yakınlıktır. Evet şimdi yalnızım ve sana daha da yakın.
0 notes
Text
Kırık ve kanlı bir aynada unuttum sûretimi.. Yoruldum incinmiş ruhumun gürültüsünden.. Söyler misin? Bakmasınlar bana öyle. Ne olmuş ürküyorsam artık kendi sesimden bile? Bir insan sessizse yaraları vardır bilmiyorlar mı? Sessizliğini besleyen öfkeleri vardır. Hem oyuncaklarım da kırıktı benim. Annem eskiciye sattı sonrasında çocukluğumu. Söyle, bakmasınlar bana öyle.. Anlasınlar ne zaman bir yaprak kımıldasa içimde kaç rüzgarın kırıldığını, çekmecedeki bütün hapların bile bazen ölmeye yetmediğini.. Gerçi beni üzen bu değil, anlamasalar da olur ama bakmasınlar öyle..
Bu sessizliğimle gelen yaralarım ve bütün o öfkem bana tek başıma bir kaç kişi olmayı öğretti. Öğretti de onlar mı çok biliyor gerçeği, yoksa ben mi yanılıyorum hâlâ? Pardon.. Pardon şimdi hatırladım.. İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman görüyordu gerçeği değil mi? Çünkü gözler kördü.. Bense diyorum ki atın evinizde ne kadar Küçük Prens varsa.. Ne yüreğinizle bakacağınız bir gerçek kaldı geriye, ne de gerçekleri görecek bir yüreğiniz. Hem saat üç oldu mu sevinçten yerinizde duramadığınız kalp sahibiniz de saat dörtte gelmedi hiçbir zaman. Beşte de gelmedi, yedide de.. Bu benim kendimi yiyip yiyip bitirdiğim, uğruna ölüp ölüp dirildiğim felsefe, uçan kuşun umrunda değil biliyorum.. Senin de umrunda olmasın zaten.. Zirâ beni üzen bu da değil..
Meğer ne çok sahipsiz bırakmışım kendimi. Hiç kimsenin duvarı yalnızlık geçirmez değil ki.. Beni bu duvarlarla yalnız bırakma istedim.. Bitiyor çünkü güzel olan her şey bir gün. Ama her şey güzel bitmiyor. Bu yüzden diyorum sesini çivilemeliydim gökyüzüme resmini değil. Beni asıl üzen bu... Bu gece birbirimizi sevebilirdik. Sen sevseydin bu şehir de severdi beni.. Bu duvarlar da.. Beni asıl üzen bu..
Söyler misin şimdi?
Bakmasınlar bana öyle..Genişlet
#Spotify
1 note · View note
fecir · 3 years
Text
**Sen sevmezsen bu şehir de sevmez beni..
Kırık ve kanlı bir aynada unuttum sûretimi.. Yoruldum incinmiş ruhumun gürültüsünden.. Söyler misin? Bakmasınlar bana öyle. Ne olmuş ürküyorsam artık kendi sesimden bile? Bir insan sessizse yaraları vardır bilmiyorlar mı? Sessizliğini besleyen öfkeleri vardır. Hem oyuncaklarım da kırıktı benim. Annem eskiciye sattı sonrasında çocukluğumu. Söyle, bakmasınlar bana öyle.. Anlasınlar ne zaman bir yaprak kımıldasa içimde kaç rüzgarın kırıldığını, çekmecedeki bütün hapların bile bazen ölmeye yetmediğini.. Gerçi beni üzen bu değil, anlamasalar da olur ama bakmasınlar öyle..
Bu sessizliğimle gelen yaralarım ve bütün o öfkem bana tek başıma bir kaç kişi olmayı öğretti. Öğretti de onlar mı çok biliyor gerçeği, yoksa ben mi yanılıyorum hâlâ? Pardon.. Pardon şimdi hatırladım.. İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman görüyordu gerçeği değil mi? Çünkü gözler kördü.. Bense diyorum ki atın evinizde ne kadar Küçük Prens varsa.. Ne yüreğinizle bakacağınız bir gerçek kaldı geriye, ne de gerçekleri görecek bir yüreğiniz. Hem saat üç oldu mu sevinçten yerinizde duramadığınız kalp sahibiniz de saat dörtte gelmedi hiçbir zaman. Beşte de gelmedi, yedide de.. Bu benim kendimi yiyip yiyip bitirdiğim, uğruna ölüp ölüp dirildiğim felsefe, uçan kuşun umrunda değil biliyorum.. Senin de umrunda olmasın zaten.. Zirâ beni üzen bu da değil..
Meğer ne çok sahipsiz bırakmışım kendimi. Hiç kimsenin duvarı yalnızlık geçirmez değil ki.. Beni bu duvarlarla yalnız bırakma istedim.. Bitiyor çünkü güzel olan her şey bir gün. Ama her şey güzel bitmiyor. Bu yüzden diyorum sesini çivilemeliydim gökyüzüme resmini değil. Beni asıl üzen bu... Bu gece birbirimizi sevebilirdik. Sen sevseydin bu şehir de severdi beni.. Bu duvarlar da.. Beni asıl üzen bu..
Söyler misin şimdi?
Bakmasınlar bana öyle..
532 notes · View notes
anilarveanlar · 3 years
Text
ne zaman kırılsan ne zaman seni anlamasalar aklına tek bi kişi gelecek bu da senin lanetin.
49 notes · View notes
uzaydanseslenenbiri · 2 years
Text
Tek başıma hiç sorunun yanıtını bulamıyorum.Hep yeni hayatlar yaşamayı isterken kendimi aynı hayatı tekrar tekrar yeniden yaşarken buluyorum... Sisli bir gecede yolunu kaybetmiş gemilere benzetiyorum kendimi... Yanına gidip konuşmak isteğim insanları da işte bu kayıp gemilere benzetiyorum. Uzaktan soluk ışıklarını görüyorum... Ama ne onlar bana yaklaşabiliyorlar, ne ben onlara... Sisli gecede birbirimize uzaktan bakıp yeniden kendi kayboluşlarımıza karışıyoruz... Umudum kalmadı artık; bu dünyada düşüncelerimi, beni, duygularımı gerçekten anlayacak birini bulmam imkansız görünüyor artık bana... Ama evimde duramıyorum yine de... Kendimi sokaklara atmak, insanlarla konuşmak, kendimi onlara anlatmak istiyorum. Dinliyor gibi gözüküp dinlemeseler de, anlıyor gibi yapıp gerçekte anlamasalar da... Anılar birer zorba gibi yükleniyorlar üzerime. Durmadan hesap soruyorlar benden... Tekrar tekrar aynı görüntüler belleğimi kanatıyor... Ve hep o yüz... Yüzdeki o ışık ömrümü ortadan ikiye bölüyor. Ne geriye dönebiliyorum, ne ileri gidebiliyorum... Öğrendiğim her yeni bilgi eski inançlarımı koyulaştırmaktan başka bir şeye yaramıyor... O yüzün sahibine kaderini anlatmak isterdim... Oysa o yüz ışığının farkında bile değil. Kendisine rağmen yaşıyor o ışık yüzünde... O yüz ki sevgiden önce nefret etmeyi öğrenmiş... O da kayıp bir gemi ve o da bu kanlı sisin içinde yitirdiği yolunu arıyor...
9 notes · View notes
ifadesizlik · 4 years
Text
Kimseye laf anlatmıyorum çünkü artık anlamasalar da olur
167 notes · View notes
4swium · 2 years
Text
tek başıma hiçbir sorunun yanıtını bulamıyorum. hep yeni hayatlar yaşamayı isterken, kendimi aynı hayatı tekrar tekrar yeniden yaşarken buluyorum. sisli bir gecede yolunu kaybetmiş gemilere benzetiyorum kendimi. yanına gidip konuşmak istediğim insanları da işte bu kayıp gemilere benzetiyorum. uzaktan soluk ışıklarını görüyorum. ama ne onlar bana yaklaşabiliyorlar, ne ben onlara. sisli gecede birbirimize uzaktan bakıp yeniden kendi kayboluşlarımıza kanşıyoruz. umudum kalmadı artık. bu dünyada düşüncelerimi, beni, duygularımı gerçekten anlayacak birini bulmam imkansız görünüyor artık bana. ama evimde duramıyorum yine de. kendimi sokaklara atmak, insanlarla konuşmak, kendimi onlara anlatmak istiyorum. dinliyor gibi gözüküp dinlemeseler de, anlıyor gibi yapıp gerçekte anlamasalar da. anılar birer zorba gibi yükleniyor üzerime. durmadan hesap soruyorlar benden. tekrar tekrar aynı görüntüler belleğimi kanatıyor. ve hep o yüz. yüzündeki o ışık ömrümü ortadan ikiye bölüyor. ne geriye dönebiliyorum, ne ileri gidebiliyorum. öğrendiğim her yeni bilgi eski inançlarımı koyulaştırmaktan başka bir şeye yaramıyor.
17 notes · View notes
yakvp · 4 years
Text
Hiçbir şey anlamasalar bile kendilerine göre evirip çevirirler
35 notes · View notes
derdiderun · 3 years
Note
Selamün aleyküm, anonimi açmanıza çok sevindim Allah razı olsun. Danışmak istediğim bir husus var. Anne baba hakkı ile alakalı biraz. Ben yapı itibariyle sessiz ve ağır kanlı bir insanım ama işlerimi geç de olsa tamam ederim. Anne babam bu sebeple eskiden beri üzerime çok varırlar. Sürekli tenkid yiyen, kardeşlerinin kabahati dahi başına çalınan bir insanım. Gücüm yettiği kadar ana babamın isteklerini yerine getiririm, itaatsizliğim hiç yoktur fakat dün elimde olmayan bir sebepten sözümü tutamadım ve üstüne safiyane düşünerek, düşüncesizlik edip onların hoşuna gitmeyecek bir harekette bulundum. Babam benim kötü niyetim olmadığını bile bile kendisi bana müsade vermemiş gibi benimle 3 gün konuşmayacağını söyledi. Hayatımda ilk kez babamdan böyle bir söz işittim ve çok ağırıma gitti. İki gündür sürekli daha ağır şekilde tenkid ediliyorum babam tarafından. Anneme ne yapsam yaranamam zaten. Sahur vakti dahi memnuniyetsizliğini dile getirdi ve benimle konuşmak istemediğini, bunları yaşamadan ölmeyeceğimi söyledi. Annemin dili biraz beddualıdır. Sitem ettim anne evladına acısan böyle demezsin ne kadar tehlikeli diye ama nafile. Ağırıma gitsin gitmesin anam babam, onlardan beddua almak şöyle dursun dualarından mahrum kaldığım için kendimi fakir hissediyorum ve çok üzülüyorum. Onların duası olmadan ahiret azığım yok. Ama gerçekten elimden geleni yapıyorum daha ne yapabilirim memnun olsunlar diye bilmiyorum. Ben elimden geleni yapmama rağmen bundan gayrısından sorumlu olur muyum? Ne olursa olsun beni üzseler de haksız olsalar da hatalı olan ben miyim? Nasıl bir tavır sergilemem gerekir? Hakkınızı helal edin Allah razı olsun.
Ve Aleykümselam. Öncelikle hakkınızı helal edin, 17günlük yasak yüzünden işimiz gereği muhasebe alanında beyannameler, edefterler hepsini erkene almamız gerekti aşırı yoğunluktan şimdi dönüş yapabildim kusurumuza bakmayın. Umarım aradan geçen zamanda netice hayır ile sonuçlanmıştır. Allah sizden de razı olsun.
Allah yardımcınız olsun. Aslında söylenecek çok bir şey yok çünkü siz az çok anne-baba hakkının büyüklüğü, hayır dualarının ne kadar değerli beddualarının ise ne kadar tehlikeli olduğunun farkındasınız. Aynı düşünüyorum sizinle dualarından, rızalarından mahrum kalmak gerçekten fakirliktir, insanı bu dünya da ahirette de muflis olanlardan iflas edenlerden eder. Allah muhafaza etsin.
İrfan ehli zata birisi geldi ve dedi ki yüz defa sabrettim efendim, sonunda dayanamadım. Aldığı cevap şu oldu: ”Sabrın bitmesi ampulün patlayıp yanması gibidir. Sonunda patlayacaktın da niye yüz kere sabrettin. Sabır dediğin sonuna kadar olmalıdır.”
Özellikle Anne baba konusunda sabrımız sonuna kadar olmalıdır.
Rivayet edildiğine göre, Allah Teala Hz Musa’ya (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur:
“Ey Musa, kim anne babasına iyilik eder de bana asi gelirse, onu iyilerden yazarım; kim de bana itaat eder fakat anne babasına asi gelirse onu kötülerden yazarım.”
Bu konu bu kadar ciddidir işte.
Evladında hakları vardır tabi ki: Evlatların haklarından biri de, anne babanın kötü davranışlarla onları kendilerine asi olmaya sevketmemesidir.
Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur:
“Allah Teala, kendisine iyilikte çocuğuna yardımcı olan babaya rahmet etsin.” (İbn Ebu Şeybe, el-Musannef, nr.25924; Hennad b. Seri, Kitabü’z-Zühd, nr. 995.)
Ama gel gelelim ki Anne baba hakkı çocuğun hakkından daha büyüktür. Onlara hürmet göstermek evlatların üzerine vaciptir. Cenab-ı Hak anne babaya tazimi, kendisine kulluk edilmesiyle birlikte bildirmiştir:
“Rabb’in, sadece kendisine kulluk etmenizi, anne babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti.” (İsra 17/23)
O yüzden yapılacak şey senin niyetinin kötü olmadığını anlamasalar da, onlara itaatteki çabanı görmeseler de verdikleri tepkilere kızmayacağız.  Kendileriyle dünya işlerinde, evin içinde güzel geçineceğiz. Hangi konu olursa olsun olurda söz kavgaya dönüşürse işi sükut ederek savacağız. Sabredip bekleyeceğiz, ne yapıp ne edip dualarını alacağız onlara eziyet verecek her şeyden sakınacağız. Doğru olanı, doğru öğrendiğimizi bize Allah’ın anne baba hakkı konusundaki, onlara itaat konusundaki emirlerini, uyarılarını dikkate alıp üzerimize düşen vazifeleri biz yapacağız ve kimseden alkış ve aferin beklemeyeceğiz. Çok dua edeceğiz, onları üzmekten çok korkmalı ve bundan Allah’a sığınmalıyız.
Güzelce sabredip, üzerimize düşeni yaparak bekleyeceğiz. Onlara karşı en ufak katı bir sözden dahi pişmanlık duyup hemen tövbe edip Allah’a yalvarmalıyız. Böyle yaparsak Allah’ın izniyle bunu görüp anlayıp onlarda bu tutumlarından vazgeçeceklerdir.
Unutulmamalıdır ki, kul, anne ve babasına iyilik ve ihsanda bulunduğu müddetçe ömrü bereketli olur.
9 notes · View notes
duendegguk · 4 years
Text
Sadece artık bir şeyler çığırından çıkmaya başlıyor. Her şey bir anda olup bitiyor ve buna anlam verecek kadar bile zamanım yok. Göğsümde bir acı var, göğsümde bir enkaz var ama sol yanını sel alıp götürmüş. Birçok şey var ama hiçbir şey yok. Gözlerimi yumduğumda uyuyamıyorum, gözlerimi yumduğumda karanlık beni yutuyor. Nefesim rahatlayamıyor, korkuyorum, ben kendime bile fark ettirmeden çok korkuyorum. Güneş doğuyor, gülümsüyorum, hayır, gülümsemiyorum sadece dudaklarımın uçları yukarı dikilmiş. Çok çabalıyorum ama olmuyor, sesimi çıkaramıyorum. Gülüşümün ardından çok büyük çığlıklar kopuyor, ama bu bir tek beni sağır ediyor. Bu bir tek beni sağır ediyor ama herkes bu çığlıklara sağır. Yalvarıyorum gözlerimle, beni anla diye ağlıyorum içime içime. Geçmiş geçmiyor ve ruhumun üzerine yıkılıyor. ruhum acıyor. Bu kumarı acı kazanıyor, bu acı gülüşlerimi satın alıyor ve ben artık bir tiyatrocuyum. Ben yazıyorum, acemi bir yazanım. Melankolik bir ruhum var, bedenimin içine hapsolmuş kurtuluş gününü bekliyor. O herkesten saklanıyor, o herkesten uzak tutuluyor. Kimse onu istemiyor. Ortaya döktüğü şeyler çok anlamsız, defterin sayfalarını başa doğru çevirdikçe yüzü ekşiyor. O bile çözemiyor sararmış yaprağa işlediği karmaşaları. Okuyor, okuyor, okuyor. Kalbi hızlanıyor, nefesi sıklaşıyor ve arasına sıkıştığı dört duvar gittikçe küçülüyor. O bunu öyle sanıyor, o acıyor. Krlimeler birbirine giriyor, harfler gözlerinin önünde, ilk dansını yapan aşıklar edasıyla deli gibi dönüyor durmadan oraya buraya, onu, kendi yapan her şey dört bir yanına saçılıyor. Duvarlara vuruyor, vurmuyor, o bunu hayal ediyor. Ağlıyor, hayır o bunu hayal ediyor. O sırada gözlerim buğulu, kimse anlamazca bakıyor gözlerime. Silkeleniyorum, kendime geliyorum. Anlamasalar da olurdu artık. Biz bile bir değildik artik, ruhum ve ben, apayrı dünyalardik. Ziyanı yoktu.
3 notes · View notes