#anladınız mı bilmiyorum ama
Explore tagged Tumblr posts
yorgunumya · 1 year ago
Text
Ytde izlemek istediğim videoya girip 15 saniyelik reklam izlemek<<<<<videoya girmeden başlayınca sesi açıp reklamsız izlemek
35 notes · View notes
cesitkenar · 11 months ago
Note
1, 3, 17, 24 📚👩‍🏫💖
Şevinnn teşekkür ederim sorduğun için ❣️
1 - How many books did you read this year?
Toplam 59 kitap okumuşum. Ve bunlardan 22 tanesi çizgi roman ve mangaymış. Neredeyse sadece işe gidiş dönüş yolunda kitap okuyabilen biri olarak baya şaşırtıcı bir sayı benim için??
3 - What were your top five books of the year?
Bunu 2023 yılında yayınlanmış kitaplar arasından değil benim 2023 yılında okuduğum kitaplar arasından seçiyorum yayınlanma yılı fark etmeksizin?
Ve sıralama yapamayacağım :( çünkü hepsini hayatımın çok farklı zamanlarında okudum ve bu yüzden etkileri de çok farklı.
Bunların hepsi Goodreads hesabımda 4 puan verdiğim kitaplar. Kitaplara 5 puan vermek konusunda çok cimriyim sanırım. İlk kez okuduğum kitaplara 5 veremiyorum sanırım. 5 puan bir kitabın bende grow eylemiş olması demek ve bir kez okununca yeteri kadar grow eyleyemiyorlar gibi. Bu uzun açıklamadan sonra 2023’ün favori 5 kitabı listesini yapıyorum (sırasız):
Dinlenme ve rahatlama yılım – ottessa moshfegh
Vahşi kadınlar – aoko matsuda (normalde hikaye seven biri değilim. Bu kitabı da okumaya ilk başladığımda pek hoşuma gitmiyor gibi hissetmiştim ama gitmiş meğer)
Sevgili arsız ölüm – latife tekin (bu kitabı okuduktan bir süre sonra sevgili arsız ölüm dirmit oyununu da izledim. Ve o kadar etkilendim ki....... normalde tiyatroya karşı biraz mesafeli biriyim. “tiyatro” tiyatrolar bana izlemesi çok zor geliyor ve beni çok geriyor. Ama bu o kadar güzeldi ki gerçekten sevdiğim ilk tiyatro oyunuydu sanırım. Yeniden izlemek istiyorum bilet bulabilirsem hala oynanıyorsa?? Var mı benimle izlemeye gitmek isteyen??)
Lanetli tavşan – bora chung (normalde hikaye seven biri değilim diyerek listeye eklediğim ikinci hikaye kitabı)
Tek yalnız ben değilim – jean louis fournier (bu kitabı okuduğumda hoşuma gitmişti ama şimdi hoşuma gitmesinden rahatsız oluyorum ama yine de listeye ekledim?? neden rahatsız oluyorum? Bu kitabı sevince yazarın diğer kitaplarını da okumaya başladım seveceğimi düşünüp. Otopsim kitabını okudum bu kitaptan sonra ilk olarak. Ve yazarı o kadar sevmedim ki?? Kurmaca bir kitap olduğunda yazarı eserinden daha kolay ayrı tutabiliyorum (ki çoğu zaman tutamıyorum da,, haruki murakami.......) ama bu kitap kurmaca da değildi. Ve ben yazardan nefret ettim. Kendisine karşı bu kadar tepkili olmama gerçekten gerek var mıydı bilmiyorum ama jean louis fournier sevmedim seni maalesef. Bu kitabını çok sevdim diye diğer kitaplarını da okumak istiyorum aslında ama beni yine kişiliğinle hayal kırıklığına uğratacaksın diye de korkuyorum....)
honorable mention: bu sene witch çizgi romanlarını okumaya başladım. Türkiye’de dergisi yayınlanırken çok sıkı bir takipçisiydim hhsgfghg bu sene de basılı kitaplarını alıp yeniden okudum. Hikayesine dair hiçbir şeyi hatırlamıyordum,, sadece hissini hatırlıyordum ve şimdi yeniden okuyunca da aynı şekilde hissettim. Çok güzel bir nostalji hissiydi :(
17 - Did any books surprise you with how good they were?
Bu sorunun tam anlamını anlayamadım. Yani oha bir kitap nasıl bu kadar iyi olabilir gibi bir şaşırtma mı yoksa bu kadar iyi olmasını beklemiyordum ama baya iyiymiş şaşırdımmm şaşırması mı?
İlkiyse öyle bir kitap okumadım??
İkincisiyse Bu hikaye senden uzun osman demek istiyorum. Seveceğimi düşünmüyordum hatta cringe hissettirecek gibi bir tahminim vardı. Çünkü adı bile “o” hissi veriyor. Anladınız dimi?? Ama öyle değildi ve gayet keyifliydi. Sonlara doğru aynı konsept biraz sıksa da iyiydi yani
24 - Did you DNF anything? Why?
10 notes · View notes
ddeligonlum · 2 months ago
Text
İçinizde olduğunuz dünya size ait değildir bazen. Hatta o dünya sizin yaşayabileceğiniz derecede bile olmayabilir. "O zaman bırakın o dünyayı, başka bir dünyaya geçin" demeyeceğim ama kendinize yeni emir dünya kurmaya çalışın. Eğer o dünya size saatte veriyorsa o zaman o dünyayı bırakın, başka bir dünyaya geçin. Yerde olanı gökte aramayın. Gidin etrafınıza bakın. Şimdi beni anladınız mı bilmiyorum ama hep aynı yerde kalmayın, aynı kişilerde. Çevrenize bakın. Doğru kişiyi ancak o zaman bulabilirsiniz. İyi geceler, her şeyin sizin istediğiniz gibi olması ve her zaman mutlu olmanız dileğiyle.
4 notes · View notes
bla505 · 2 years ago
Text
Annenin bile seni karşılıksız sevmediğini anlayınca diyorsun ki, annem sevmiyor o niye sevsin ki. Bugüne kadar manevi olarak ne istediysem alamadım ve üstüne acı çektim, gerçek değer neydi ki yoktu öyle bir şey varsa bile bana yoktu. Anladınız mı bir bana yoktu sanki böyle bir bebek büyürken kalbine açtığı camdan dışarıda ki sislerin girmesi gibi bir şeydi hoşlanmak. Bu ne tam olarak bilmiyorum ama galiba hoşlanmak okulun ilk haftası ya ilk hafta o gün gördüm ne zaman hoşlanmaya başladım bilmiyorum ama ben böyle değildim bunlar bana göre değildi. Kardeşler arasında dislaniyorum, aile içinde değersizim, sevdiğim çocuk başkasını seviyor ve kendimle problemlerim var hatta dahası da var ama neyse. Arkadaşlarım beni kullanıp atıyor ve ben aptal gibi hiçbir şey yapmıyorum. Kendimi böyle bir yaz günü perdenin yansımasındaki huzur gibi hissediyorum ama yere bakınca cam kırıkları ve ölü bedenim görünüyor. O perdenin yansımasındaki huzur değil tam olarak ama ben onu huzur diye tanımlıyorum o günü anımsatıyor akşamı korkunç sabahı cennet gibi olan o günü. Beni tanımlıyor o gün dışarıdan en başta iyi hoş ama bir süre sonra patlak veriyor herkes öğreniyor o kinli bakışlarını bana dikiyorlar. Sanki böyle kara aşık ama kara dokunmaya korkar gibiyim, öyleyim ben önceden bu değildim işte sonra bir şeyler oldu değiştim. Ben yürümeyi, karı, sisi, hatta belki kendimi severdim şimdi elime kalem almaya korkuyorum ya kendimden kaçmaya çalışıyorum. Eski anılarım da sıkışıp kaldım çıkamıyorum, önceden yalnızlık bu kadar acı vermiyordu veriyordu ama bu kadar baskın değildi o zamanlar küçüktüm bedenen, ruhen o zamanlar kırıldım çok fazla. Bende isterdim arkadaşlarım olsun, bende isterdim her genç gibi olmak ama benden bu kadar daha fazla olmuyor. Benim kendimle başa çıkacak gücüm kalmadı, dinlenmek istiyorum ama el birliğiyle onuda engelliyorsunuz teşekkür ederim ya. Cidden bu kadar mı zordu biraz ilgi, hayır ilgiyi geçtim bari tam yok olun ya şimdi bana karışma hakkı ne ya zamanında bir bok yapmadınız ki şimdi karışın bana. Ben sizin neyinizim??? Çocuğunuz mu, arkadaşınız mı, önemli biri mi yoksa kimse mi? Ben sizin için kimse bile olmadım ya kimse bile olamadım.
7 notes · View notes
taiinaa · 2 months ago
Text
Bı konuya değinmek istiyorum Filistin için kendini yırtan kendini yerden yere atan kadınlar gördüm bugün dışarda... Biliyorsunuz Filistin için neredeyse her gün yürüyüşler vs düzenleniyor( Konya'da ) ve bunda hiçbir problem yok Ama bugün kadın katliamları yüzünden ne acı ki yürüş düzenlendi şaka yapmıyorum neredeyse bir ordu polisimiz vardı ( hiçbir Filistin destekçi yürüyüşlerde buna şahit olmadım )
Anlam veremiyorum anlattığım olayı anladınız mı bilmiyorum ama Filistin için bu kadar çabayı kendi ülkenizde ki kendi kardeşlerimiz için göstermek zor olmamalıydı.
0 notes
operasyon · 4 months ago
Text
Riyakarlık çok itici bir şey ve ben de çoktan bıktım ama ne yapmalı?
İnsanların iki yüzlü oluşu çevresel bir olay.
Ben çevresel sorunlarında çözümünün içsel olduğunu düşünüyorum. Yani hata bende olmalı ki sürekli bu iki yüzlülüğe muhatabım. Nedenini şöyle açıkladım:
Gerçekte değilse de burda kendime saygı duymuyorum. Çok net bir neden bu. Zaten bu doğru tespiti başka bir riyakar da yapmıştı benim için ve doğru.
Daha ilk kez blog açarken bazı insanlara ama en çok kendime kızgındım. Bloğun mayasında olumsuz duygular var yani. Demek ki sonrasında da kendime saygı duymadım.
Eskiden sık sık " Tumbl'ı sevmiyorum" diye yazardım. Tumblrın ne suçu var? Aslında orda sevmediğim kendimim. O cümle: Burda varoluş şeklimi sevmiyorum demek.
Zaten kanıtı hiç bir blogda popüler olmak istemedim. Yazılarıma etiket bile koymam. Kimseden paylaşım bile yapmam. Neden?
Burda olmaktan hoşnut bile değilim ki. Burda kendimi sevmiyorum ki. O yüzden de bu rezilliği ne kadar az insan görür, bilirse o kadar iyi diye düşündüm hep.
Tabii tüm sorunda içsel değil. Benim varoluşum bile yanlış ama çevrede gerçekten rezil, gerçekten pespayeliğin dibinde bir çevre. Eldeki insan kalitesi zaten ortada. Yüz bin kere maşallah memleketin her işinden belli oluyor o kalite.
----
Velhasıl kendime eziyet etmekten vazgeçiyorum. Kendime saygı duyamadığım bu yerde, boş bir inat uğruna -ki bu cümle de önemli, gerçekten hiç bir hedef yok. Boş bir inat- olmasam da olur.
Bu bloğu yazmak artık bana zevk vermiyor.
---
Bi kaç cümle de eskilere gelsin: Kuşlar kediler tavşanlar vs...
Öyle bir haldeyim ki gökten senin için peri kızı indi deseler tanışmak konuşmak için tumblr gerekliyse "aman benden uzak olsun" diyecek durumdayım.
Şahsen feyk bloglar gibi şeylerin bir fark yaratacağına inanmıyorum. . Sonuçta fizik dünyada aynı insanlarız. Ne olacakta bir yerde sapık katil vs olan biri başka yerde kahraman olacak? Nasıl olacak? Blog mu değiştiriyoruz uzay mı değiştiriyoruz?
Bence her şey aynı olacaktı. Tabii bunu teorik olarak söylemek yerine deneyip görmek daha iyi olurdu ama demek ki kader böyle istedi.
---
Tüm eski arkadaşlar hakaretler etmiş değil. Onlar için uzay değiştirmeye gerek yoktu ama ortama boyun eğdiler yada saçma bir adalet duygusuna teslim oldular. Neden öyle davrandılar bilmiyorum ama sonuçta aynı yoldan gittiler. Aynı şartları kabul ettiler. Başka başka yönlere savrularak uzaklaştılar. O zaman aynı kadere tabiiler.
----
Zaman Faktörü: Üniversite yıllarında hoşlandığım hatunlardan -biri hariç çünkü o kadınların ilahesi - hala hoşlanam mümkün mü?
Burda çok bahsettiğim Jezabel bu gün çıkıp gelse karşımda dursa benim için bir önemi olabilir mi?
Olmaz!
Hiç bir önemi olmaz.
Üstelik ben o hatuna yedi yıl aşıktım. Dile kolay yedi yıl.
Benim için artık hiç bir önemi yok.
Çünkü zaman silmiş gitmiş içimdeki duyguları. Bir yabancıdan farksız yada bir yabancıdan daha alt düzeyde önemli.
Gerçek bu ki her şey bir tarafa zamanı hoyratça harcadık.
----
Sonuç olarak burda en uçlara çekmeye çalıştığım halde anlayış, söyleyiş, ahlak, beceri, kültür, duygu durumları beni aşıyor.
İnsanın sınırlarını bilmesi de marifettir.
Ne yaptığınızdan bir şey anladım ne söylediğinizden.
Aynısı sizin için de geçerli. Ne yaptığımı anladınız ne söylediğimi.
Bu karikatürü çok seviyorum. Benim için tumblrun özeti.
Tumblr media
0 notes
zeyneptgrl · 9 months ago
Text
19.02 03:49
Not: ben yazarken dinlemedim ama dinleseydim çok daha fazlasını yazabilirdim. Siz okurken dinleyin. Ama mutlaka dinleyin. Hatta çevirisini okuyup öyle tekrar dinleyin.
lana del rey: ride/ ride monoloque
-erken kalkıcağım için uyuyamıyor olmama şaşırdık mı? Tabi ki hayır.
-son zamanlarda hissettiğim bir şey var ; mutlak hissizlik hali. Bunu da şurda farkettim; meditasyon yapıyordum aşk meşk ve telepatiyle ilgili,kesinlikle kendiliğinden açıldı. Yönlendirmelerde birini ‘bir şahsı’ düşünerek bir yaratım yapmam isteniyordu. Benim düşünecek,idealize edicek,imgelicek, ‘ah benimle olsa’ diyebileceğim tek bir ama tek bir kişim bile yoktu. Anladınız mı bilmem ama. Hayalime dahil edebileceğim bir kişi bile yoktu. O imgelediğim güzel ormanda kendi başıma gezip çiçekleri koklayıp ağaçlara bakıp gözlerimi açtım. Biraz üzmesi gerekirdi sanırım. Üzmedi. Bu mutlak hissizlik hali sanırım güvenli alan. Vardır zihnimin bir bildiği. Ulan bari eski sevgilimi falan düşüniyim dedim. Adamın yüzünü,sesini,tenini,kokusunu herşeyini tamamen unutmuşum. Asla hatırlamak için uğraşmadım. Çünkü neden uğraşaydım ki !
-yine son zamanlarda fatkettiğim bir şey var. Beni tanıyanlar bilir haftada bit aşık olabiliyorum. 1 aydır kimseye aşık değilim. geri alınabilir bir özelliğe dönüşebilir mi? Evren belki bir yardım edersin. Platonik aşık olmayı seviyodum ben :(
-bir adam vardı. Herkese ballandırarak anlattığım. Aşığım ya aşığım anlamıyo musunuz dediğim. O bile artık benim için hiçbişey ifade etmiyor. Hevesimin kaçma hızı sanırım nefes almam kadar.
-hiç bir şey hissedemeyen bir kadının aşkla alakalı yazdığı cümleleri okumak size ne kadar inanılır gelir bilmiyorum ama ‘aşk’ gerçekten hissizleşene kadar uğruna göz yaşı döktürecek kadar yoğun bir duygu. Bunun birinin sizi reddetmesi,terketmesiyle hiçbir ilgisi yok. Bitince tamamen sıfırlanarak bitiyor. Sıfır. Gerçekten. Geçiyor. Ve hiç bir anı kalmıyor.
-sonuç olarak hayatımın en boş verdiğim evresinden herkese selamlar. Artık ilginç birşey yoksa bir muhabeti bile devam ettirmek istemiyorum. Ve alkol almadığım hiç bir anda birine birşeye ve bir şahsa dokunmak istemiyorum. Diğer türlüsü bilincim yerimde olucak. Ve kusabilirim.
-insanlarla flörtleşmek çok keyifli.iki iltifat ediyorsun ve karşında kendilerini bir şey zannetmelerini izliyorsun. Oysa ki sizi öyle ‘bir şey değilken bir şey olduğunuza inandırmış olmam gerçeğini’ sadece ben biliyorum. Ve tam olarak öyle olmanın yanından bile geçemiyorsunuz. Bir de şey var ‘ben seni üzerim güzelim.’ Beni üzmeyi bırak dudağımın kenarını bile hareket ettiremezsin. Öyle bir zırh hali. Sizi kandırmak çok keyifli. Biraz psikopat olabilirim. Kabul.
-bu belki de çok sevmekle ilgili. Birini o kadar çok sevmiştim ki ! Gittiğinde 12 gün( okadar sürdü) kendimi yatalak falan sandım. Gerçek anlamda elim ayağım tutmadı. Zihnimde tek bir olumlu düşünce yoktu. Tek istediğim geri dönmesiydi. O dönem neler kaybettiğim hakkında hiç bir fikriniz yok. Hem fiziksel hem maddi dünyada servet kaybettim. Kendimi kaybettim. Sanki ölümcül bir hastalığa yakalanmış gibiydim. Ölümcül hastalığa yakalanmak bile insan içinde biraz olsun yaşama sevinci oluşturur. O bile yoktu. Eminim bu duyguyu yaşayan tek insan değilimdir. Son da olmicamdır. Ama beni yıkmıştı. Sonuç olarak ölmedim. Burdayım. Hala insanlara olan inancımla -ve sevgiye- yoluma devam edicek gibi de duruyorum. Dönüştüğüm kişilik batmandeki joker.
Yani bebişler aşık olunca ölünmediği gibi ‘ben seni üzerim’ beylik laflarınız sizin yaşadıklarınızın çoğunu en derinden yaşayan çoğu kadın için sinek vızıltısı. Siz bi salın. Biz biliriz bize neyin iyi geleceğini. Siz bizi düşünmeyin o yarım aklınızla. Biz çoktan düşünmüşüzdür.
Terkedilen ve eskiye dair içinde nefret bile besleyemeyen tüm kadınlara ithafen… iyi sabahlar.
0 notes
paonbleu · 2 years ago
Text
Alperen 26 Martta bana istek attı acaba neden yaptı hâlâ bilmiyorum özledi mi yoksa ama neyimi özlesin ki cok ilgi verdim onu özlemiş olabilir herkes pisman olabilir notuna seviyon mu yazmış üstüme alınmıyor artık eski ben olsa yanıt olarak evet falan yazardı notuna maldim çünkü. Yazicak mi acaba ama yazmicaksa neden istek atsin ki? Sadece arkadaş olamak için mi? Hicc bilmiyorumm ama bilmem istiyorum. Enes de priwime istek atmış. Baya oluyor gerçi belki soylemişjmdir. rüyamda borayi gördüm bulusuyorduk. Hala kalbimde olmali... Eskiden Alperenden bir beklentim yoktu sadece düzdü umut yoktu his yoktu biraz daha birazcık sadece biraz daha bekleseydi unuturdum ama simdi cok kötü hissediyorum acaba yazar mı yazmaz mi hissi ile dolup taşıyorum. Özledim hemde cok onunle konuşmayı yüzünü herseyinii yüzünü yavaş yavaş unutuyordum çok iyi oldu aslinda artik aklimda onu sevmek istiyorum eskisi gibi sevmek sanki sevgim azalmış gibi hissediyorum eskisi gibi değil belkide benden intikam almak faan için yapmıştır herşeyi iyi goturuecek belki benden hosandigini falan söyler beni çok mutlu eder sonra da benim yaptığım gibi her yerden cikartiri. Bu düşünce beni çok üzüyor böyle birşey yaparsa benim için tamamen biter beni asıl bu korkutuyor ondan başka kimseyi sevemiyorum ne kadar denesemde ona sevgin biterse boş insanlar ile takılan biri olurum şu an erkeklerden uzak durmamin sebepleri arasında o var ona olan sadakatim tabi sevgili değiliz ama anladınız işte orosbuda değilim sonuçta. tek beklentim yazmasi belki yarın yazar belki bugün çok kötüyüm eskisi gibi hissediyorum depresif neden geri geldi ki beni bu düşünce öldurucek konuscak cok şey var ama yüz yüze.
0 notes
damnfeds-prev · 3 years ago
Text
bunu nasıl anlatıcam bilmiyorum ama.. biri zevkini dayattığı zaman çok sinirleniyorum tamam sen onu seviyorsundur ben de bunu seviyorum o senin düşüncen bu benim düşüncem diye düşünüyorum ama mesela biri himym friends'ten daha güzel derse de sinirleniyorum çünkü friends daha güzel yani anladınız mı böyle salak çelişkilerim ve dayatmalarım oluyo bazen ;(
3 notes · View notes
saturnunyorungesinde · 5 years ago
Note
1 2 3 4 5 6 7 8 9 101112131415161718192021222324252627282930
1)Kaç yaşındasın?14 yaşındayım
2)Kaç yaşında olmak istersin?16-17
3)İsmini değiştirseydin ne olurdu? Bilmiyorum düşünmedim
4)Bir film karakteri olsan kim olurdun?Five Feet Apart filmindeki Stella olurdum kesin bu şansla başka birisi olamam zaten
5)Tumblrda o benim kanım canım dediğin biri var mı varsa etiketle.@mavigibiamadegil @ay-gecenindir @ayperisiyimmmm @aydagecede @gelmemeyegidengulsu @gelmemeyegidenefe @mutsuzumvegecmeyecek @geceyleoylecekonusankiz unuttuklarım sorry
6)Hangi yörenin yemeklerini seviyorsun? Her yörenin yemeğini seviyorum sjsjska
7)Doğum gününü en yakın arkadaşınla mı yoksa sevgilinle mi geçirmeyi tercih edersin? En yakın arkadaşım çünkü SAPIM
8)Mantığınla mı kalbinle mi hareket edersin? Hem mantığımla hem kalbimle genellikle orta yolu bulurum.
9)Hayatta en son sarılacağın kişiyi seçebilseydin bu kim olurdu? Hmm şuan aklıma gelmedi ama yakın bir arkadaşım olabilir ya da sevdiğim kişi
10)Favori şarkılarından birini bırakır mısın buraya?
11)Bir hayvanın olsa ne olurdu ve ismi ne olurdu? Kedi ya da köpek olurdu. Kedi olsa adı bal ya da satürn olurdu. Köpek olsa merkür olurdu(ben gezegenlere taktım sjakaiai)
12)Karşı cinste en çok seni etkileyebilecek davranış nedir? Dürüst olması,ilgili olması,sevecen olması
13)Kendini birkaç kelimeyle tanımla. Her şeye üzülen ama bunu belli etmeyen birisiyim.
14)En çok kullandığın küfür? Bilmiyorum genelde pek küfür etmem sadece fazla sinirlendiğimde
15)Sanal arkadaşların mı real arkadaşların mı? Kesinlikle sanal arkadaşlarım
16)Sanal arkadaşlarından tek biriyle buluşabilme hakkın olsa kim olurdu? Yapma yanarız sjajqkaiwia tek biriyle buluşamam buraya kimi yazsam diğerlerine haksızlık olur
17)Hayat felsefen nedir? Salla gitsin sjakakka
18)Üzüldüğünde ne yaparsın? Şarkı dinlerim etkili taktik👌
19)Herhangi bir koleksiyonun var mı varsa nedir? Eskiden vardı. Çiçekleri kitabın içinde kurutuyordum👌
20)Hayatta en şanslı olduğunu düşündüğün konu? Tumblr shajjaka bir de sanal arkadaşlarım
21)Yeteneğin var mı varsa nedir? Yok
22)Hangi şarkıcıyla düet yapmak isterdin? No düet. Sesim çok kötü
23)Bir insanı itici yapabilecek 3 özellik sana göre nedir? Yalan söylemek,iki yüzlülük,üçüncüyü bulamadım wiiakaal
24)Kaos izleyenlerden misin çıkartanlardan mısın? İzlerim ben kaos çıkarmaya üşenirim
25)Zaafın veya fetişin var mı varsa nedir? Gamze,saç(saçı olması değil saçının güzel olması öff siz anladınız)
26)Asla affetmem dediğin şey nedir? Yalan ve ikiyüzlülük
27)En sevdiğin yemek? Yemek seçmem hepsini severim ya.
28)Karantinadayken vaktini nasıl geçiriyorsun? Geçmiyor GEÇMİYOR. Tumblr+Şarkı dinlemek+Film izlemek+ders çalışmak(genellikle diğerlerinden sıkılınca der çalışıyorum)+uyumak
29.soru yokmuş:(
30)2020 sana ne kattı? Psikolojim bozuldu
20 notes · View notes
cesitkenar · 2 years ago
Text
son günlerde gördüğüm bazı garip şeyler:
yemeğinizin yanında ekmeğinizi nasıl yersiniz bilmiyorum belki bu normal bir şeydir ama geçen gün yemek yerken ekmeğini çok garip bir şekilde yiyen birini gördüm ve şok oldum resmen. (birisinin ekmek yeme şeklinden bu derece etkilenmem??) ben normalde ekmeğimi elimle küçük küçük bölerek lokmalarımla birleştiriyorum?? geçen gün yemekte gördüğüm kişi ekmek dilimini peçeteyle tutmuş poğaça yer gibi ısıra ısıra yiyordu yemeğinin yanında. anladınız mı??? çok garip değil mi ya kim ekmeği yemeğin yanında o şekilde yer??
metrobüsün metrobüs standartlarına göre yarı dolu olduğu bir akşam bir adam metrobüste inatla gazetesini kocaman aça aça okumaya çalışıyordu. hiçbir yere tutunmadan gazeteyi tutmuş insanları gazetesiyle ite ite okuyordu. bir ara yanında duran adamın üstüne düşeyazdı ve kendini toparladıktan sonra afedersiniz beyefendi dedi sadece ve gazetesini okumaya devam etti?? 1. kim hala basılı gazete okuyor ki?? 2. kim kalabalık bir metrobüste gazete okur ki bir de neredeyse düşmesine rağmen????
eve biraz geç bir akşam saatinde döndüğüm bir gün eve yürürken boş bir dolapla kavga eden bir adam gördüm?? bir apartmanın önüne camlı bir dolap koyulmuş. önünde de bir adam durmuş dolaba bağırıp el kol hareketleri yapıp duruyordu?? ölecektim korkudan resmen bu gariplik karşısında eve koşa koşa gittim sonrasında
9 notes · View notes
postmodernhekimdervish · 5 years ago
Text
Ben unuttum. Yani unutmuşum. Unuttum ne yapacağımı. Üstelik içimden de gelmiyor hatırlamak. İşime mi gelmiyor? Yoo, hayır. Ya da belki evet ya. Nasıl yürüyeceğimi falan mesela... Baya unutmuşum... Sizden ekstra fazla güç harcıyorum. Anlıyor musunuz? Hadi canım, nerden anlayacasınız!?! Benim incelikli yanıma ne yapmışlar!?!? Benim seven sevilen tarafıma... Buz gibi olmuşum. Yok ya, buz bile erir. Baya duvar bu... Ya da ne biliyim... Yine acaip yoruldum, duygusala bağladım ve saçmalıyorum belki. Çok mu lakaytim. Ben doktorum bana yakışmaz mı, yoksa böyle konuşmak!?! Doktorların başka davranması gerekiyormuş öyle diyorlar. Kadın oldum, doktor oldum falan ama ben olarak davranmama izin vermiyorlar. Nabza göre şerbet... Tamam ne diyeceğini biliyorum. Canım sen giderken biz dönüyorduk ama, bir sus be. Nöbet çıkışıyım. Canım acaip sıkkın. Şu an caddeye çıksam bir otomobilin altında kalma ihtimali çok yüksek. Ama bir passat olursa çok iyi olur bu. Bak şimdi, lakayt olacakta, kusura bakmayın ama -unuttuklarım hususuna tekrar bir değinmek istiyorum ben- uyumayı bile unutmuşum ben, şimdi düşündüm de. Uyuyamıyorum insan gibi. İlla uyku hapı... Bir de burnum acaip kapanıyor, uyurken nefes falan alamıyorum. Şimdi reklam olmasın ama bir de otrivine var ya bildiğimiz burun spreyi hemde mentollu olanından bir de o... O olmadan, uyurken nefes alamıyorum mesela. Adamlar piyasadan kaldırsa hapı yutacağım, anladınız mı!?! Sanırım nefes almayı bile unutmuşum anlayacağınız. Bunu diyince aklıma geldi. Umarım bu duygusallık yorgunluğa bağlıdır. Çünkü acaip mutsuzum ya. Valla. Acaip. Bugün günlerden 1 mart 2020 ve şu an sabahın altısı, şehir hastanesi nöbetçi doktor odasındayım, offtayım. Sabahtan beri baya hasta baktım. Baya. Aşırı baya. Ne hatırlıyorum, ne hatırlıyorum... Bakayım... Heh... herkesin gereksiz tetkik ya dediği hastada troponin:4000 geldi ve akut Mİ yakalayıp koronere yatırdım acil ameliyat için. Ve zafer! Şu an için başka bir şey hatırlayacak takadim yok. He sepsis vardı bir tane, ortalığı karıştırdı falan. Tamam beynim ya bi sus. Sus. Unut, neyse ne artık. Hiç bir şey hissetmiyorum. Anlamlı cümleler yazmaya takadim yok. Kafam tam manasıyla Muhsin Ünlü. Selamun aleyküm abi ama Leyla ve Mecnun'u bitirmekle ayıp ettin yani. Ne demişti Cahit Zarifoğlu "Haydi  aşk aşk /De ki dağları delerim senin için/ Yıldızlar yakarışlar açık kartlar/ Ve haydi hoşçakal". Daha iyi bir bitiş bilmiyorum. Şu an bu yazıyı bitirici cümle bile kurmaya takadim yok. Neydi efendim "o şiir bitti başka mısra gerekmez". Yok o gidişe pek uymadı. Neyse fazla caz yaptık. Yeter kapat. Kapat.
14 notes · View notes
seeudarlin · 4 years ago
Text
üzülme be abi
Bazen düşünüyorum da bazı olaylara tamamen üzülmemiz gerekiyor. İçimiz çıkana kadar ağlamamız, içip dağıtmamız acıyı tamamen çekmemiz ki ben bunun acısını tamamen çektim artık unutabilirim diyebilelim (yersen) Ama eğer acısını çekerek tüketmemiz gereken şeyin sonu gelmiyorsa o zaman boku yemiş oluyoruz. Hayatta asla şunun için üzülmem demememiz gerekiyor, bazen sadece bunun içinde üzülsem yinede atlatırım diyebilmeliyiz ki bunu başarabilelim. Hangi ara konuyu bu kadar değiştirdim inanın bilmiyorum, saçmalıyorum işte.
İçim çıkana kadar ağladığım olayı atlatabildim de o yüzden mi bu yazıyı yazıyorum yoksa atlatamadım da rahatlamak için mi hiç bir fikrim yok ama eğer atlatamadıysam yazık kafama :Dd Uzun lafın kısası yok o yüzden uzatacağım. Sürekli kendime “bunun için mi üzülüyorsun gerçekten” diyordum ve bunun bir boka yaramadığını gördüm, O yüzden bende “evet bu yüzden üzülüyorum ve geçene kadar devam edeceğim” demeye başladım. Acım dindi mi? Hayır, peki azaldı mı? Belki. 
Ya her neyse siz beni anladınız varsa üzüleceğiniz bir şey dibine kadar üzülün ki bir daha o şeye üzülmeyin. 
HER ZAMANKİ GİBİ KENDİNİZİ ÖPÜN HANIMEFENDİLER VE BEYEFENDİLER  
1 note · View note
kbremir · 6 years ago
Text
Güzel Türkistan sana ne oldu?
Allah Rasulü (s.a.v); “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. (Müslüman, din kardeşini, düşmanına teslim etmez.) Kim, Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını karşılarsa, Allah da onun ihtiyaçlarını giderir. Kim bir Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple, onu kıyamet gününün sıkıntılarından kurtarır.
Kim bir Müslümanın kusurunu örterse, Allah da kıyamet gününde onun kusurunu örter” buyurmuş. Ne büyük vebal, ne ağır bir yük, ne zor bir imtihan ve aynı zamanda da ne büyük bir müjde, idrak edene! İnsanlığımızı kemal mertebesine çıkarma adımının her birinin Allah ve Rasulü’nün emir ve yasaklarına uymakla gerçekleşebileceğini biliyoruz. Biliyoruz biliyoruz da bizim nasibimize bundan ne pay düşüyor? İşte burada tökezliyor ayağımız. Karardı mı acaba kalbimiz de aslında bizden gayrı olmayan ve o büyük ‘biz’in içinde hep beraber nefes almaya muhtaç olduğumuz kardeşlerimizden bîhaber ve onların çektiklerine kayıtsızız?
Düşünün büyükçe bir ev var ve evin her katında, aslında birbirleriyle kardeş olan aileler o güne kadar ufak tefek zorlukların dışında mutlu mesut yaşıyor, birbirlerinin müşküllerini gideriyor ve hem iyi hem kötü günlerinde birbirleriyle beraber oluyorlar. Ta ki büyük imtihan gelene kadar. Bir gün dışarıdan gelen biri, dairelerden birini ateşe veriyor, ateşin içinde kalan aile fertleri diğer kardeşlerinden canhıraş bir şekilde yardım ederken yangının büyüklüğünü gören diğer kardeşlerin kiminin evinde müzik sesi açık olduğundan çığlıkları duymuyor, kimi başka apartmana misafirliğe gittiği için duymuyor, kimi duyuyor ama kendini ateşe atmak istemediğinden yanan kardeşine yardım etmiyor. Aile kendi evinde, dışarıdan gelen bir düşmanın attığı ateşle yanıp kül olmak üzere. Ama hiçbir kardeşinden ses yok. Hepsi başka şeylerle meşgul.
Merhum Üstad ne güzel söylemişti:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden,
Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet;
Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!
Daha evvel ben siyasetten anlamam dediğim gibi, ben petrolden de anlamam, doğalgazdan da anlamam, ekonomik anlaşmalardan da, boru hatlarından da, yenden de, dolardan da anlamam. Anladığım tek bir şey varsa o da vicdan. On yıllardır Orta Doğu’yu devasa bir Müslüman mezarlığına çeviren; Gazze’yi, Tahrir’i, Şam’ı, Halep’i, Saraybosna’yı, Sana’yı, Arakan’ı kan gölüne çeviren ellerin farklı rengi, bugün Doğu Türkistan’ı, Nazi Almanya’sının yaptığı katliamları ve Himmler’in planlayarak uyguladığı, Hitler’in de onay verdiği toplama kamplarını aratmayacak şekilde Müslüman mezarlığına çevirmeye çalışıyor hatta hayfa ki çevirdi bile.
Peki, Doğu Türkistan’da bugün neler oluyor?
Gelin Eylül ayında Gerçek Hayat dergisinde yayımlanmış bir röportaja gidelim ve olayı Çin hapishanesinde ve Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında kalan Omir Bekali’nin kendisinden okuyalım. Kamplardaki işkenceleri şöyle anlatıyor Bekali: “Onların sınırlamalarına uymazsan, 5 çeşit işkence cezası var: Birincisi, duvarla aranda 2-3 cm kalacak şekilde, kılını dahi kıpırdatmadan, 5 saatten 8 saate kadar duvara bakarak ayakta duracaksın. İlk ve en hafif ceza bu. Her kıpırdayışında ise dövüyorlar. İkincisi ve biraz daha ağır olanı “aslan koltuğu cezası.” Tamamen demirden yapılmış, çok sert “aslan koltuğu” diye bir koltuk var ve bu koltukta 24 saat oturtuyorlar kıpırdamadan, kalkmadan. Yemek yok, su yok, demir koltukta oturacaksın, hiçbir şey yapmadan ve yere eğilmiş pozisyonda. Uyuyakalırsan ise dövüyorlar. Üçüncüsü; tabut gibi, bir insanın içine çok zor sığabileceği ve genişliği en fazla iki metre olabilen çok da yüksek olmayan kapkaranlık bir odada, el arkadan bağlı ve ayaklarda kelepçe olacak şekilde 24 saat durmak. Dördüncüsü, su hapsi. 4-6 metrekarelik bir alan. Bu alanda cezalının boynuna kadar su dolduruyorlar, pislik içerisinde bir su. Cezalının elleri de bu su dolu alanın üzerindeki tahtaya bağlı. Ve o tahtada Çinli polisler yürüyor. Bu ceza hapishanede de vardı. Bunların hepsinin içerisinde dayak var, onu söylememe gerek bile yok. Başından sonuna kadar dövüyorlar. Beşincisi, yaz kış fark etmeden insanları saatlerce dövüp açık alanda bırakıyorlar.
Ciddi hastalıklara yakalananlar oluyor.”
Yazının başında neden; “ne büyük vebal” dediğimi daha iyi anladınız sanırım fakat bu sadece işkencenin bir vechesi. Çin’in, bölgenin evsahibi olan Uygur Türklerine yaptığı zulüm sadece bu işkencelerden müteşekkil değil. Nüfus ve kültür politikaları ile zaten katilamlarla yok ettiği Türkleri kültürel ve dinî olarak da yok etmeye yemin eden Çin, bunun yolunu Türkistanlı kızlarımızı Çinli erkeklerle evlendirmekte, Türk çocuklarını Çin okullarına alarak onları orada Çinli olduklarına inandırmakta buldu. Merak edenler Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerinin değişen dün ve bugün arasında değişen nüfus oranına bakabilirler. Çin sanki yüzyıllar sonra Çin Seddi’nin ve Kürşad’la 40 çerisinin intikamını alır gibi saldırıyor.
Aslında Çin yapması gerekeni yapıyor. “Ne demek yapması gerekeni yapıyor, öyle şey mi olur” demeyin hele. Çin’den merhamet mi bekliyorduk? Elbette hayır. Bizim birbirimize etmediğimiz merhameti, bizim birbirimize duymadığımız acıyı, bizim birbirimize vermediğimiz yardımı, bizden gayrı olanlardan ve hiç “biz” olmayacaklardan nasıl bekleriz?
Ya bu sessizliğimizle, zaferi geçtim Allah’tan nasıl rahmet isteyeceğiz, nasıl yardım isteyeceğiz? Bunu da bilmiyorum. Dua etmekten başka elimizden bir şeylerin geldiği günü bekliyorum. Hakkıyla yansak belki, belki hakkıyla istesek, “Vermek istemeseydi istemek vermezdi” düsturunca istediğimiz verilecek. O halde şöyle dua etmekte fayda var:
“Allah’ım, bize kardeşlerimizin derdiyle hakkınca dertlenip onların derdine derman olma vesilesini isteme dirayeti ver.”
| Serdar Tuncer
31 notes · View notes
afitapy · 6 years ago
Text
Güzel bir alıntı;
*
"Öyle bir şey yap ki seninle konuşabileyim: Evet ama bunun için ne yapmam gerektiği konusunda bir fikriniz var mı?
Duyduğunuza ikna edin beni:
O halde başla, konuş benimle:
Eğer beni duymuyorsanız nasıl başlayabilirim konuşmaya?
Bilmiyorum. Seni duyduğumu sanıyorum: Senli benli konuşmanın sebebi ne? Hiç kimseye senli benli hitap etmezsiniz:
İşte sana hitap ettiğimin kanıtı:
Sizden konuşmanızı değil duymanızı, sadece duymanızı rica ediyorum:
Seni duymamı mı, yoksa genel olarak duymamı mı?
Hayır, beni değil, anladınız işte. Duymak, sadece duymak:
Öyleyse konuştuğunda konuşan sen olmayacaksın:"
Tumblr media
Fan Ho-Hong Kong Yesterday
5 notes · View notes
serrose · 6 years ago
Photo
Tumblr media
Öyle bir baş ağrısı yaşıyorum ki anlatamam. Ben en çok beklerken güçsüz kalırım. Yoshi en çok buna kızar. Yüzleşince güçlüyüm ama annemler sabaha gidecek ya, ben sabaha kadar kurar kurar kurarım. Eve dönünce biriktirdiğim ne varsa hıçkıra hıçkıra ağladım. En son doğumda böyle kopmuştu zincir. Ben her daim herkesi anlamaya çalışırken, insanların beni anlamaya çalışmaması, hatta üzerine yargılaması yoruyor beni. İçimdeki yangını göstermenin mümkünü olsa açayım göstereyim kendimi. Tabii kendime de kızıyorum bu kadar açık, bu kadar gerçek olmana gerek de yok diyorum. Çünkü ben bu dünyada ‘bu kadar gerçek’ olmanın pek bir faydasını görmedim. Kafam çok karışık, ben ne yazdığımı anlamadım mesela, siz ne okuduğunuzu anladınız mı onu da bilmiyorum. Acımı gösterince demagoji oluyor, saklayınca da unuttu. Yok ki bir aranız be kardeşim. Siz herkesi değiştiremezsiniz diyorsunuz, ben 1 kişi bile değişse kar diyorum. Ha bunları söylerken de ben mükemmelim demiyorum. Ben de ne hatalar yapıyorum. Neyse canım acıyor. Korkuyorum... hani nasılsın? Diye sormuşsunuz ya bana. Ben çok uzun zamandır sormuyorum kendime bu soruyu, cevabından korkuyorum... Dualarınıza, iyi enerjilerinize talibim. Bende stoklar tükendi. #serrosehalleri (香嵐渓) https://www.instagram.com/p/BqxSTW0HIcj/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=mpa1qwoo6ffq
3 notes · View notes