#anksiyete bitkisel tedavi
Explore tagged Tumblr posts
sagliksihhat · 1 year ago
Text
Depresyona Bitkisel Çözüm: Yeşil Çay ve Gün Işığı
Özellikle gün ışığının azaldığı kış aylarında bir çok kişide depresyon sorunu daha sık görülmektedir. Depresyon değişik nedenlerden dolayı ortaya çıkabilmektedir. Kişinin depresyona yatkın olması, depresyon nedenleri arasında en önemli etkendir. Ayrıca iş ve okul stresi, büyük bir üzüntüye neden olan olaylar, kişinin fiziksel olarak kendini beğenmemesi, boşanma, ölüm gibi türlü nedenler de depresyonu tetiklemektedir. Depresyon tedavi edilebilir bir psikolojik problemdir.
Tumblr media
Ancak depresyon tedavisinin ana şartı, kişinin öncelikle depresyonda olduğunu kabullenmesidir. Bir çoğumuz hayatımızın bir döneminde depresyona giriyoruz ve çoğu zaman da bu depresyon sorununu kabullenmeksizin acı içerisinde geçiriyoruz. Oysa depresyon belirtileri herkes tarafından tespit edilebilir bir şeydir. Bu yazımızda öncelikle depresyon belirtileri hakkında bilgi vereceğiz, daha sonra da depresyona bitkisel çözüm sunan yeşil çay mucizesini anlatacağız. En sonda ise depresyona ne iyi gelir ve depresyondan kurtulma yolları sorularına yanıt olacak önemli bazı ipuçları sunacağız.
Depresyon belirtileri nelerdir:
Depresyonun Psikolojik Belirtileri
Depresif ruh hali
İlgi ve konsantrasyon kaybı
Yorgunluk ve halsizlik
Mutsuzluk hissi
Üzgün Olmak ve kendini üzgün hissetmek
Kötümserlik (Pesimizm)
Hobilerden veya daha önce keyf alınan şeylerden keyif alamamak.
Unutkanlık ve hafızanın zayıflaması
Dalgınlık
Sinirlilik
Anksiyete
Depresyonun Fiziksel Belirtileri
İştah kaybı veya yoğun iştahsızlık
Kaslarda hissedilen ağrı ve sızılar
Uyku bozukluğu veya uykusuzluk hissi
Hastalık hastası olmak: Depresyondaki belirtiler aslında psikolojiktir.
Ancak hasta kendisini gerçekten halsiz, yorgun veya fiziksel olarak hasta sanmaktadır.
Depresyonu tanımlayacak en güzel kelime hiç şüphesiz çökkünlük terimidir. Depresyonda olan bir insan kendisini o derece çökkün hisseder ki adeta sonsuz derinlikte karanlık bir çukurun adeta en dibine çivilenmiş gibi hisseder. Bu durumdan kendisini kurtarabilecek en ufak bir ümit ışığı taşımaz ve taşımak istemez. Keder, bıkkınlık ve ümitsizlik hissi kişinin sırtına binen bir yüktür. Sürekli başına gelecek büyük felaketi bekler gibi bir hisle yaşar. Kendisini yaşlanmış ve fiziksel olarak yıpranmış hisseder. Depresyon hastası kişi uzun saatler kimseyle konuşmadan ve hiç bir şey yapmadan somurtkan bir biçimde oturur. Başkalarıyla konuşmaktan veya göz teması kurmaktan kaçınır. Ancak hastalığını ve tedaviyi kabüllendiğinde depresyondan kolayca da kurtulabilir.
Depresyona Ne İyi Gelir-Depresyondan Korunmanın ve Kurtulmanın Yolları
Depresyon tedavisini ilaçlı ve ilaçsız tedavi yöntemleri şeklinde ikiye ayırmak gerekecektir. İlaçlı tedavi doktor kontrolünde yapılan bir tedavi yolu olup depresyona iyi gelen ve mutluluk hissi oluşturan bir takım anti-depresan ilaçlarla yapılır. antidepresanlar depresyon tedavisinde sadece destek amacıyla kullanılmakta olup kullanımı kesildiğinde depresyon tekrar ortaya çıkabilmektedir.
İlaç Dışı Depresyon Tedavi Yöntemleri: 
Güneş ışığı tedavisi,
Meditasyon veya yoga tedavisi
Manevi destek, ibadet ve dua ile tedavi
Bitkisel çözümlerle depresyon tedavisi
Kendi kendine tedavi olarak sayılabilir
Bizim bu tedavi yöntemleri arasında sizlere tavsiye edeceğimiz öneriler, gün ışığı ile bir bitkisel tedavi yolu olan yeşil çay tedavisi olacaktır. Şimdi sizlere yeşil çay mucizesinin depresyona faydaları hakkında bilgileri kısaca verelim.
Japon Bilim adamları tarafından yapılan araştırmalar neticesinde yeşil çayın depresyona iyi gelen faydaları olduğu ortaya çıkmıştır. Özellikle kore, çin ve japonya��da geleneksel içecek olarak kullanılan yeşil çay, Japonya’da depresyon tedavisinde etkisini test etmek amacıyla Thoku Üniversitesi Psikoloji Bölümündeki bilim adamları tarafından yürütülen deneyler neticesinde, günde 3 bardak ve daha fazla yeşil çay içenlerde depresyona yakalanma riskinin önemli ölçüde azaldığı açığa çıkmıştır. Doğu asya toplumlarında depresyon şikayetlerinin yok denecek kadar az olmasının en önemli nedenlerinden bir tanesi de yeşil çay içme alışkanlığı olduğu ifade ediliyor. Yeşil çayın depresyon önleyici etkisini en önemli nedeni ise içerisinde beyin üzerinde yatıştırıcı özelliği bulunan Theanine maddesidir. Bu madde doğal bir antidepresan etki oluşturmakta ve depresyon hastalarının depresyondan kolayca çıkmalarına yardımcı olmaktadır. Diğer yandan güneş ışığı neticesinde vücuttaki mutluluk hormonlarının salgılanması, depresyondan çıkmada oldukça önemli bir faydaya sahiptir. Bu nedenle depresyon şikayeti olan kişilerin yeşil çay tedavisi ile birlikte özellikle bahar ve yaz aylarında bolca açık havada gezmeleri şarttır.
Önceki içeriğimiz için: Ahmet Maranki'nin Tavsiyeleri ile Gül suyu ve Kil içeren Cilt Bakımı Maskesi
2 notes · View notes
saglikvehastalik · 1 year ago
Text
Kalp Ritim Bozukluğu ve Belirtisi
Tumblr media
Kalp ritim bozukluğu, kalbin normalden çok hızlı, çok yavaş veya düzensiz atması durumudur. Kalp ritim bozukluğu, kalbin kan pompalama işlevini bozarak çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Kalp ritim bozukluğunun nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi edinmek, kalp sağlığınızı korumak için önemlidir.
Kalp Ritim Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir?
Kalp ritim bozukluğunun birçok nedeni olabilir. Bunlardan bazıları şunlardır: - Kalp hastalıkları: Kalbi besleyen damarlarda daralma veya tıkanma (koroner arter hastalığı), kalp kasında zayıflık (kardiyomiyopati), kalp kapaklarında darlık veya yetmezlik (kalp kapak hastalığı), doğuştan gelen kalp kusurları (konjenital kalp hastalığı) gibi durumlar, kalbin elektriksel sisteminde bozukluklara neden olabilir. - Yüksek tansiyon: Kan basıncının normalden yüksek olması, kalbin daha fazla çalışmasına ve yorulmasına sebep olur. Bu da kalbin ritmini etkileyebilir. - Şeker hastalığı (diyabet): Kan şekeri seviyesinin normalden yüksek olması, damarların sertleşmesine ve daralmasına yol açar. Bu da kalbe giden kan akışını azaltır ve ritm bozukluklarına neden olabilir. - Tiroid bezi hastalıkları: Tiroid bezi, vücudun metabolizmasını düzenleyen hormonlar salgılar. Tiroid bezinin fazla veya az çalışması, kalbin hızını değiştirebilir. - Stres, anksiyete, depresyon: Psikolojik faktörler, kalbin çalışmasını etkileyen hormonların salgılanmasına neden olabilir. Bu da kalbin ritmini bozabilir. - Elektrolit dengesizliği: Potasyum, kalsiyum, magnezyum gibi mineraller, kalbin elektriksel aktivitesinde rol oynar. Bu minerallerin seviyesinin normalden düşük veya yüksek olması, ritm bozukluklarına yol açabilir. - Bazı ilaçlar ve maddeler: Bazı reçeteli veya reçetesiz ilaçlar, bitkisel ürünler, alkol, sigara, kafein gibi maddeler, kalbin ritmini etkileyebilir.
Kalp Ritim Bozukluğunun Belirtileri Nelerdir?
Kalp ritim bozukluğu her zaman belirti vermeyebilir. Bazı durumlarda ise şu belirtiler görülebilir: - Çarpıntı: Kalbin çok hızlı veya düzensiz atması hissi. - Baş dönmesi veya bayılma: Kalbin yeterli kan pompalamaması sonucu beyne giden kan miktarının azalması. - Nefes darlığı: Kalbin yeterli kan pompalamaması sonucu akciğerlere giden kan miktarının azalması. - Göğüs ağrısı: Kalbin yeterli kan alamaması sonucu kalp kasının oksijensiz kalması. - Yorgunluk veya halsizlik: Kalbin yeterli kan pompalamaması sonucu vücudun enerji ihtiyacının karşılanamaması.
Tumblr media
Kalp Ritim Bozukluğu
Kalp Ritim Bozukluğunun Tedavisi Nasıldır?
Kalp ritim bozukluğunun tedavisi, ritm bozukluğunun türüne, nedenine ve ciddiyetine bağlı olarak değişir. Bazı ritm bozuklukları ilaç tedavisi ile düzeltilebilirken, bazıları ise cerrahi müdahale gerektirebilir. Kalp ritim bozukluğunun tedavi yöntemleri şunlardır: - İlaç tedavisi: Ritm bozukluğunu düzenlemek, önlemek veya komplikasyonlarını azaltmak için kullanılan ilaçlardır. Anti-aritmik ilaçlar, beta blokerler, kalsiyum kanal blokerleri, dijital gibi ilaç grupları vardır. - Elektriksel kardiyoversiyon: Ritm bozukluğunu düzeltmek için kalbe elektrik şoku verilen bir işlemdir. Genellikle atriyal fibrilasyon gibi hızlı ve düzensiz ritm bozukluklarında uygulanır. - Ablasyon: Ritm bozukluğuna neden olan kalp dokusunu yok etmek için kullanılan bir yöntemdir. Kalbe kateter adı verilen ince bir tüp ile ulaşılır ve radyofrekans, lazer veya kriyoterapi gibi tekniklerle dokuya enerji verilir. - Kalp pili: Ritm bozukluğuna neden olan elektriksel uyarıların yetersizliği durumunda kullanılan bir cihazdır. Kalbin altında göğüs kafesine yerleştirilir ve kalbe elektrotlar aracılığıyla elektriksel uyarılar gönderir. - İmplante edilebilir kardiyoverter defibrilatör (ICD): Ritm bozukluğuna neden olan elektriksel uyarıların aşırılığı durumunda kullanılan bir cihazdır. Kalp pili gibi kalbin altında göğüs kafesine yerleştirilir ve kalbe elektrotlar aracılığıyla elektriksel uyarılar veya şoklar gönderir.
Kalp Ritim Bozukluğu Hangi Yaş Grubunda Daha Sık Görülür?
Kalp ritim bozukluğu her yaş grubunda görülebilir, ancak ileri yaşlarda daha sık ve daha ciddi olabilir. Özellikle 65 yaş üzerindeki kişilerde atriyal fibrilasyon denilen bir tür ritim bozukluğu riski artar. Atriyal fibrilasyon, kalbin kulakçıklarından kaynaklanan ve kalp atışlarını düzensiz hale getiren bir durumdur. Atriyal fibrilasyon, kalp yetersizliği, felç ve ani ölüm gibi komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle, kalp ritim bozukluğu belirtileri yaşayan veya risk faktörleri olan kişilerin düzenli olarak kardiyolojik muayene olmaları önemlidir.
Tumblr media
Kalp Ritim Bozukluğu
Hangi Belirtiler Daha Ciddidir?
Kalp ritim bozukluğunun belirtileri arasında hangilerinin daha ciddi olduğunu merak ediyorsunuz. Bu sorunun kesin bir cevabı yoktur, çünkü belirtilerin ciddiyeti ritim bozukluğunun türüne, nedenine ve süresine bağlı olarak değişebilir. Ancak genel olarak, aşağıdaki belirtiler daha ciddi bir ritim bozukluğuna işaret edebilir: - Bayılma: Kalbin yeterli kan pompalamaması sonucu beyne giden kan miktarının azalması, bilinç kaybına neden olabilir. Bayılma, kalbin durmasına veya çok yavaş atmasına (bradikardi) bağlı olabileceği gibi, kalbin çok hızlı atmasına (taşikardi) bağlı da olabilir. Bayılma, özellikle ventriküler taşikardi gibi hayatı tehdit eden bir ritim bozukluğunun belirtisi olabilir. - Göğüs ağrısı: Kalbin yeterli kan alamaması sonucu kalp kasının oksijensiz kalması, göğüs ağrısına neden olabilir. Göğüs ağrısı, kalp krizi veya anjina gibi ciddi kalp hastalıklarının habercisi olabilir. - Nefes darlığı: Kalbin yeterli kan pompalamaması sonucu akciğerlere giden kan miktarının azalması, nefes darlığına neden olabilir. Nefes darlığı, kalp yetersizliği veya pulmoner emboli gibi ciddi durumların belirtisi olabilir. Bu belirtilerden herhangi birini yaşarsanız, vakit kaybetmeden bir doktora başvurmanız gerekir. Kalp ritim bozukluğu tanısı için EKG, Holter monitörü, efor testi, elektrofizyolojik çalışma gibi yöntemler kullanılabilir. Tedavi seçenekleri ise ritim bozukluğunun türüne göre ilaç tedavisi, elektriksel kardiyoversiyon, ablasyon, kalp pili veya ICD implantasyonu gibi yöntemler olabilir. Kalp ritim bozukluğu tedavisi ile hayat kalitesi ve süresi artırılabilir. Kalp ritim bozukluğu, kalbin normalden çok hızlı, çok yavaş veya düzensiz atması durumudur. Kalp ritim bozukluğu, kalbin kan pompalama işlevini bozarak çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Kalp ritim bozukluğunun nedenleri arasında kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, tiroid bezi hastalıkları, stres, anksiyete, depresyon, elektrolit dengesizliği, bazı ilaçlar ve maddeler sayılabilir. Kalp ritim bozukluğunun belirtileri arasında çarpıntı, baş dönmesi veya bayılma, nefes darlığı, göğüs ağrısı, yorgunluk veya halsizlik sayılabilir. Kalp ritim bozukluğunun tedavisi ise ritim bozukluğunun türüne göre ilaç tedavisi, elektriksel kardiyoversiyon, ablasyon, kalp pili veya ICD implantasyonu gibi yöntemler olabilir. Kalp ritim bozukluğu her yaş grubunda görülebilir, ancak ileri yaşlarda daha sık ve daha ciddi olabilir. Özellikle 65 yaş üzerindeki kişilerde atriyal fibrilasyon denilen bir tür ritim bozukluğu riski artar. Atriyal fibrilasyon, kalp yetersizliği, felç ve ani ölüm gibi komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle, kalp ritim bozukluğu belirtileri yaşayan veya risk faktörleri olan kişilerin düzenli olarak kardiyolojik muayene olmaları önemlidir. Kalp ritim bozukluğu ve belirtisi hakkında bilgi edinmek için bu makaleyi okudunuz. Umarım makale sizin için faydalı olmuştur. Kalp sağlığınızı korumak için sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeyi ve doktor tavsiyelerine uymayı unutmayın. Sağlıklı günler dileriz.  Kalp ritim bozukluğu ile ilgilenen tıbbi branş kardiyolojidir. Kardiyoloji uzmanları, ritm bozukluğu tanısı ve tedavisi için gerekli tetkik ve işlemleri yaparlar. Bazı durumlarda ise elektrofizyoloji uzmanlarına da başvurulabilir.   Kalp ritim bozukluğu hamilelikte görülebilen bir durumdur. Hamilelikte hormonal değişiklikler, kan hacminin artması, kalbin daha fazla çalışması gibi faktörler ritm bozukluğuna neden olabilir. Çoğu zaman zararsız olan bu durum bazen anne veya bebek için risk oluşturabilir. Bu nedenle hamilelikte çarpıntı, nefes darlığı, baş dönmesi gibi şikayetler yaşayan kadınların mutlaka doktora başvurmaları gerekir. Hamilelikte ritm bozukluğu tedavisi ise ilaç tedavisi, elektriksel kardiyoversiyon veya ablasyon gibi yöntemler olabilir. Ancak bu yöntemlerin anne veya bebek üzerindeki etkileri iyi değerlendirilmelidir. Kalp ritim bozukluğunu düzenlemek için kullanılan ilaçlar, antiaritmikler olarak adlandırılır. Bu ilaçlar, kalbin elektriksel aktivitesini etkileyerek ritm bozukluğunu önlemeye veya tedavi etmeye çalışırlar. Antiaritmik ilaçların farklı sınıfları vardır ve her sınıf farklı bir mekanizma ile çalışır. Antiaritmik ilaçların bazı örnekleri şunlardır: - Sınıf I ilaçlar: Sodyum kanallarını bloke ederek kalbin uyarılabilirliğini azaltırlar. Örneğin, lidokain, disopiramid, propafenon. - Sınıf II ilaçlar: Beta blokerler olarak da bilinirler. Kalbin sempatik sinir sistemine olan duyarlılığını azaltarak kalp hızını yavaşlatırlar. Örneğin, metoprolol, atenolol, propranolol12. - Sınıf III ilaçlar: Potasyum kanallarını bloke ederek kalbin uyarım süresini uzatırlar. Örneğin, amiodaron, sotalol, ibutilid. - Sınıf IV ilaçlar: Kalsiyum kanallarını bloke ederek kalbin uyarılabilirliğini ve iletimini azalt��rlar. Örneğin, verapamil, diltiazem. - Sınıf V ilaçlar: Diğer veya bilinmeyen mekanizmalarla çalışan ilaçlardır. Örneğin, digoksin, adenozin. Antiaritmik ilaçların kullanımı doktor kontrolünde yapılmalıdır. Çünkü bu ilaçlar bazen istenmeyen yan etkilere veya ritm bozukluğunu kötüleştirebilecek durumlara neden olabilir. Bu nedenle, ritm bozukluğu olan veya risk altında olan kişilerin düzenli olarak kardiyolojik muayene olmaları ve doktor tavsiyelerine uymaları gerekir. Read the full article
0 notes
worldtravellike1 · 2 years ago
Text
Aromaterapi: Stres ve Anksiyeteyi Azaltmanın Doğal Yolu
Aromaterapi Stres ve anksiyete, modern hayatın kaçınılmaz bir gerçeği haline geldi. Birçok insan, bu sorunlarla başa çıkmak için ilaçlar ve terapiler arıyor. Ancak, doğal bir seçenek olan aromaterapi, stres ve anksiyeteyle mücadelede yardımcı olabilir. Aromaterapi, bitkisel yağların kullanılması yoluyla yapılan bir tedavi şeklidir. Bu yağlar, bitkilerin çiçekleri, yaprakları, kökleri ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
youreternalending · 5 years ago
Text
Yeşil Çayın Faydaları
Yeşil çay tartışmasız en ünlü süper yiyeceklerden biri, ancak fincanınızda ne olduğu hakkında ne biliyorsunuz?
Yeşil çay, diğer tüm bitkisel olmayan çaylarda olduğu gibi, Kamelya sinesis bitkisinin yapraklarından yapılır. Bununla birlikte, siyah ve oolong (wulong) çayların aksine, yeşil çay buharlı kurutma yöntemleri kullanılarak yapıldığı için daha az işlenir. Hassas işleme tekniklerinin, yeşil çayın, çeşitli sağlık yararlarına yol açabilecek besinler ve antioksidanlar açısından çok zengin olmasının nedenleri arasında olduğu düşünülmektedir. Aslında, Ulusal Tamamlayıcı ve Bütünleştirici Sağlık Merkezi'ne (NCCIH) göre yeşil çay, Çin ve Japon tıbbı uygulamalarında yüzyıllardır kullanılmaktadır.
Muhtemelen yeşil çayın faydaları hakkında çok fazla konuşmuş olsanız da, NCCIH kanıtların çoğunun kesin olmadığına ve daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyor. New York City merkezli Megan Casper, RDN, Megan Casper Nutrition'ın sahibi, bir başka önemli uyarıyı da belirtiyor: “Yeşil çay üzerinde yapılan birçok çalışmada yeşil çay ekstresi kullanılıyor, bu da ortalama evdeki demlemenizden çok daha güçlü olabilir.”
Yeşil çayın potansiyel sağlık yararları, seçtiğiniz markaya ve bunu yapma şekline bağlı olarak da değişebilir, diyor Casper. “Sıcak çayda [ant] daha fazla antioksidan olabilir, çünkü buzlu çay genellikle [daha az] çay poşeti kullanır ve sulanır” diyor, ancak “birkaç saat boyunca soğuk demlenen çayda benzer miktarda antioksidan var sıcak çay." Kafeinsiz yeşil çay markaları da işleme pek çok fayda sağlamayabilir, çünkü işleme antioksidanları alabilir.
Sahneye daha yeni olan ve potansiyel faydaları için konuşulan matcha yeşil çaydır. Matcha, taze kaynamış su ile karıştırılmış bütün yeşil çay yapraklarından yapılır. Casper, bu hazırlığın bu yeşil çayın antioksidan içeriğini ve kafein içeriğini arttırdığını söylüyor.
Yeşil çayın olası sağlık yararları ve bu popüler içeceğin sağlıklı bir diyet ve yaşam tarzını tamamlamaya nasıl yardımcı olabileceği hakkında daha fazla bilgi edinin.
1. Yeşil Çay Beslenme Yumruğunu Paketliyor
Sinir sistemi üzerinde uyarıcı etkileri olabilecek bir tür alkaloid olan kafein Zihinsel odağı artırmaya yardımcı olabilecek L-theanine gibi amino asitler Diş minesini güçlendirmeye yardımcı olan bir mineral olan florür Diğer çay türlerinin aksine, yeşil çay kateşinler adı verilen yüksek seviyelerde bileşik içerir. En dikkat çekici kateşin epigallokateşin-3-gallattır (EGCG).
Sağlıklı bir yeşil çay seçmek açısından, New York merkezli Natalie Rizzo, RD, profesyonel bir ipucu sunuyor: “Gerçek bir şey istiyorsanız, paketin yüzde 100 yeşil çay söylediğinden emin olun veya saf yeşil çay yaprakları tercih edin.”
2. Yeşil Çay Sağlıklı Kilo Verme Diyetinin Bir Parçası Olabilir
NCCIH, yeşil çay içmenin aşırı kilolu veya obez olan kişilerde kilo kaybına yol açacağını kanıtlamak için yeterli kanıt olmadığını belirtiyor. Ancak yeşil çay ekstraktı içeren araştırmalar yardımcı olabileceğini göstermektedir.
Yani, yeşil çaydaki kafein, termojenez adı verilen bir süreçte iştahı ve hızlı kalori yakımını bastırmaya yardımcı olabilir, böyle bir çalışma önermektedir. Sadece yeşil çay üzerine yapılan araştırmaların çoğunun bu daha yoğun konsantre ekstrakt üzerinde olduğunu bilin; çay poşeti fincanınıza demez, Mayıs 2014'te Kanada Eczacılar Dergisi'nde yayınlanan bir makaleye dikkat çekiyor.
Rizzo, “Kilo kaybına yardımcı olmak için diyetinize yeşil çay eklemeyi düşünüyorsanız, yüksek kalorili bir diyet yiyorsanız bunun çalışmasını beklemeyin” diyor. “Yağ yakıcı nitelikleri olmasına rağmen, [yeşil çay] kötü bir diyet için yeterli miktarda yağ yakmayacaktır.” Bunun da ötesinde, Mayo Clinic'e göre, ilave tatlandırıcılar içeren hazır çay içerseniz yeşil çay yoluyla kilo verme çabaları engellenebilir.
En iyi bahsin? Çalıştığı kanıtlanmış olanları yapın - sağlıklı, dengeli bir diyet uygulayın ve kilo vermek için düzenli olarak egzersiz yapın. Diyetinize yeşil çay eklemek yardımcı olabilir, ancak gümüş bir kurşun olmasını beklemeyin.
3. Yeşil Çayın Faydaları Karnınıza Genişler
Çok fazla kafein içmek size sinirlilikler verebilir ve uykunuzu etkileyebilir, ancak uyarıcı da sizi düzenli tutmanıza yardımcı olabilir. Kahve içindeki kafein hacmine duyarlıysanız, bunun yerine yeşil çay deneyin. Ayrıca kafein var ama kahveden daha az. Mayo Clinic'e göre, 8 oz kafeinli demlenmiş kahve 95 ila 165 mg arasında kafein içerirken, 8 oz demlenmiş yeşil çay 25 ila 29 mg arasında kafein içerir.
4. Yeşil Çay, Romatoid Artrit Belirtilerini Azaltmaya Yardımcı Olabilir
Enflamasyonu azaltmak istiyorsanız, alışveriş listenize yeşil çay ekleyin.
Journal of Nutrition'da yayınlanan bir çalışmada, içme suyunda yeşil çay ekstresi verilen sıçanlar Otoimmün hastalık ile indüklenen romatoid artrit (RA), sade su içen RA'lı sıçanlardan daha az şiddetli semptomlar geliştirdi. İnsanlarda daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır, ancak araştırmacılar yeşil çay ekstraktının geleneksel RA tedavisi ile birlikte kullanıldığında yararlı olabileceğini belirtmektedir.Artrit Araştırma ve Terapide 2011 yılında yayınlanan bir derlemede yapılan araştırma, osteoartritli farelerde benzer bir anti-enflamatuar fayda olduğunu düşündürmektedir, ancak aynı etkilerin insanlarda görülüp görülmeyeceğini söylemek için çok erken.
5. Yeşil Çay Hasarlı Cildi Onarmaya Yardımcı Olabilir ve Cilt Kanserine Karşı Koruyabilir
Şubat 2010'da Kanser Önleme Araştırması'nda yayınlanan bir ön çalışmada, içme suyunda yeşil çay polifenollerine maruz kalan fareler, UV ışını hasarından sonra daha iyi cilt hücresi onarımı gösterdi, ancak bu aynı etkinin insanlarda görülüp görülmeyeceği henüz belli değil.Yeşil çay, Ağustos 2015'te Alman Dermatoloji Derneği Dergisi'nde yayınlanan bir makaleye göre egzama ve genital siğiller gibi cilt durumlarının tedavisine de yardımcı olabilir.
6. Yeşil Çay, Tip 2 Diyabetli İnsanlarda Kan Şekeri Seviyelerinin Düşmesine Yardımcı Olabilir
Tip 2 diyabetli insanlar, insülin direnci adı verilen bir durum nedeniyle yüksek kan şekerine (hiperglisemi) sahiptir; buradaki hücreler, kaslar ve karaciğer, vücuda enerji vermek için glikozu etkili bir şekilde ememez. Amerikan Diyabet Derneği'ne göre, kötü yönetilen diyabet kalp hastalığı, nöropati (sinir hasarı), amputasyon ve göz problemleri gibi komplikasyon riskini artırabilir.İran Sağlıklı Tıp Dergisi'nde Eylül 2014'te yayınlanan bir araştırmaya göre, sağlıklı bir tip 2 diyabet diyetinin bir parçası olduğunda, yeşil çay insülin direncini azaltmaya yardımcı olabilir. Çalışmada, dört hafta boyunca günde üç kez 150 mililitre yeşil veya ekşi çay tüketen katılımcılar olumlu sonuçlar elde ettiler.İLGİLİ: Yeşil Çay Tip 2 Diyabetli İnsanlar İçin İyi mi?
7. Yeşil Çay İçerek Alerjiniz ve Beyin Sağlığınız İyileşebilir
NCCIH'ye göre yeşil çayın en popüler özelliklerinden biri zihinsel uyanıklıktır. Bu kısa süreli etki yeşil çayın kafein içeriğiyle bağlantılıdır. Kafein kendisi merkezi sinir sistemini uyarır, bu da büyük miktarlarda tüketildiğinde sorunlara neden olabilir. Ancak yeşil çaydaki düşük kafein içeriği, kahve gibi yüksek kafeinli ürünlerle ilişkili kaygı ve titremelere neden olmadan sizi uyandırmak için yeterlidir.
8. Yeşil Çay, Bazı Kanser Türlerine Karşı Korunmaya Yardımcı Olabilir
Kanser, serbest radikaller vücuttaki sağlıklı hücrelere saldırdığında meydana gelir, ancak Ulusal Kanser Enstitüsü'ne göre antioksidan açısından zengin gıdalar ve yeşil çay gibi içeceklerin bu süreci önlemeye yardımcı olduğu düşünülmektedir. Özellikle, EGCG içeriğinin koruma sağladığı görülmektedir.Şubat 2018'de Moleküller ve Hücreler'de yayınlanan bir inceleme, yeşil çay ekstraktının başlangıcını geciktirmeye ve belirli kanser türlerinin nüksetmesini önlemeye yardımcı olabileceğini gösteren araştırmalara atıfta bulunmaktadır. Bununla birlikte, kanser önleme veya tedavi ve yeşil çay arasındaki bağlantı hakkındaki araştırmaların çoğu, insanları değil, fareleri veya hücre kültürlerini ve yeşil çayın kendisini değil yeşil çay özünü içerir.
9. Yeşil (ve Siyah) Çay İçmek Kalp Üzerinde Koruyucu Bir Etkisi Olabilir
Yeşil çayın kolesterol düşürücü özelliklerinin yanı sıra NCCIH, çayın da yüksek tansiyonu düşürebileceğini belirtiyor. Ulusal Kalp, Akciğer ve Kan Enstitüsü'ne göre, bu daha iyi kalp sağlığına yol açabilir. Benzer etkiler siyah çay ile de görülebilir.Şu anda beta blokerler gibi tansiyon ilaçları alıyorsanız, ılımlı bir şekilde yeşil çay için. NCCIH'ye göre, özellikle ek formda büyük miktarlarda yeşil çay, bu tür ilaçlarla etkileşime girebilir.
10. Yeşil Çay, Kaygıyı Azaltmaya Yardımcı Olabilir, ancak Daha Fazla Araştırma  Bir fincan yeşil çay içmek, genel anksiyete, obsesif kompulsif bozukluk ve sosyal anksiyete bozukluğu gibi anksiyete ile ilişkili bozuklukların semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilir. Ekim 2017'de Phytomedicine'de yayınlanan bir derleme, kafein ve amino asit L-theanine'nin anksiyeteyi azaltmak ve hafıza ve dikkat de dahil olmak üzere diğer beyin fonksiyonlarını etkilemek için birlikte çalıştığını gösteren araştırmaya atıfta bulunuyor.
1 note · View note
Text
Anksiyete'de Bitkisel Tedavi Yöntemleri
Mühim kararlar almanız gerektiği vakitlerde kaygı veya kuşku vaziyeti sizde sıkça karşılaştığınız bir durumdur. Yalnız herhangi bir neden olmadan devamlı kuşku ediyorsanız ya da endişeleniyor iseniz, anksiyete ya da kaygı sıkıntısı yaşıyor olabilirsiniz.
Bu rahatsızlığı tetikleyen etkenler stres, depresyon, adrenal sıkıntılar ve tiroid rahatsızlıkları olabilir.
Süreğen ya da çokça kaygı sıkıntıları olanlar, depresyon ve başka süreğen sağlık problemleri gibi daha büyük sorunlarla  karşılaşabilirsiniz.
Fakat basit, anksiyete bitkisel tedavi yöntemleri ile anksiyete bozukluğu tedavisini evde tek başınıza yaparak kısa süre içerisinde sosyal yaşamınıza geri dönebilirsiniz.
Bazı anksiyete bitkisel tedavi yöntemleri şunlardır:
1-) Karbonat
Karbonat sodyum içerir, kan basıncı artışında değişiklik olmaz anksiyete rahatsızlığını yenmenizde yardımcı olur. Zihninizi sakinleştirir ve rahatlayıp gevşemenize yardımcı olur.
Ilık su ile dolu bir küvete, su bardağının üçte biri kadar karbonat ve rendelenmiş zencefil ekleyin.
Bu hazırlamış olduğunuz suda 15 dakika kadar dinlenin.
Rahatlayın rahatladıktan sonra duş alın.
Anksiyete ve depresyonla savaşmak için yöntemi 3 günde bir tekrarlayın.
2-) Papatya
Anksiyete bitkisel tedavi yöntemlerinin en popüleri papatya yöntemidir. İncelemelere göre, papatya anksiyete sıkıntısı çeken hasta kişilerde anksiyete sendromunu azalmıştır. Sakinleştirici tesiri ile gevşemenizi sağlar ve rahat bir şekilde uyumanıza yardımcı olur.
250ml’lik bardak sıcak suya, 2-3 çay kaşığı kadar kuru papatya ilave ediniz.
Bardağın üzerini kapatın ve 4-5 dakika demlenmesini bekleyiniz.
Tatlandırmak için 3 çay kaşığı bal ekleyiniz.
Bardağınız soğumadan içiniz.
Tesirini görmek için bu tekniği günde birkaç defa kullanın.
3-) Portakal
Anksiyete bitkisel tedavi yönteminin en kolay hazırlanışı portakaldır. Portakal ve kabuğunun yatıştırıcı tesiri olduğu için sinirlerinizi rahatlatır. Bağışıklığınızı artırır ve depresyonla mücadele eder.
Bir su bardağı taze sıkılmış portakal suyu, 2 çay kaşığı bal ve çok az hindistan cevizi tozu bir kaba ilave edin.
Karıştırınız ve tüketiniz.
Anksiyete atakları hafifleyene kadar bir hafta boyunca günlük tüketiniz.
4-) Yeşil çay
Yeşil çay, ruh halinizi iyileştiren özellikleri vardır. Zihninizi sakinleştirir, kafein ve ruh halinizi geliştiren enerji artışı sağlayan özellikler mevcuttur.
Bir kahve fincanı sıcak suya, 1 tatlı kaşığı kadar yeşil çay (veya 1 poşet yeşil çay) ilave ediniz.
3-5 fesleğen yaprağı ekleyiniz ve 3-4 dakika kadar demlenmesini bekleyin.
Eklediğiniz yaprakları süzün, bir buçuk çay kaşığı taze sıkılmış limon suyu ve bal ilave ediniz.
İyice karıştırınız ve tüketiniz.
Sabahları kahvaltıdan önce hazırladığınız çayı her gün tüketiniz ve kaygı sıkıntılarınızdan kurtulun.
5-) Biberiye
Biberiye, rahatlatıcı tesiri bakımından çok zengindir ve endişe için inanılmaz bir tedavi tekniğidir. Kan dolaşımını düzenler, solunum kaslarını gevşetir, hafıza ve uykusuzluk problemi üzerinde pozitif tesirler bırakır.
250ml’lik bardak sıcak suya 2 çay kaşığı kadar taze kurutulmuş biberiye ilave ediniz.
Bardağın üzerini kapatın ve yaklaşık olarak 8-10 dakika kadar demlenmesini bekleyiniz.
Biberiyeyi süzün, 2-3 çay kaşığı kadar bel ekleyip karıştırdıktan sonra tüketiniz.
Anksiyete sıkıntılarını terapi etmek için düzenli bir şekilde birkaç gün tekrarlayınız.
Anksiyete'de Bitkisel Tedavi Yöntemleri
0 notes
guzelbilgiler1 · 3 years ago
Text
Hint sümbülü yağının faydaları nelerdir?
Hint sümbülü yağının faydaları nelerdir?
Antik çağdan beri, en değerli yağlardan biri olarak kabul edildi. Hindistan’dan Avrupa’ya geniş bir alanda parfüm, ilaç ve dinsel alanlarda kullanılmıştır. Uykusuzluk, stres, sindirim problemleri, zayıflamış bağışıklık sistemi ve enfeksiyonları doğal olarak tedavi etmek için bitkisel bir ilaç olarak kullanılır. Ayurveda tıbbında, uyku sorunları, depresyon, stres, anksiyete, kronik yorgunluk…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
antikkuruyemis · 3 years ago
Text
Biberiye çayı faydaları nelerdir?
Tumblr media
Biberiye çayı; İçerdiği çok sayıda vitamin ve mineral ile besin değeri yüksek bir bitki olan biberiye çok sayıda faydaya sahiptir.
Biberiye nasıl tüketilir?
Biberiye bitkisi genellikle mutfak yemeklerinde ve uçucu yağların yapımında tüketilir. 1 çay kaşığı taze veya kuru biberiye yaprağı 250-300 ml su ile 5-6 dk demlenerek içilebilir, isteğe bağlı tatlandırmak için 1 çay kaşığı bal eklenebilir.
Biberiye çayının faydaları nelerdir?
Uzman Diyetisyen Şebnem Kandıralı Yıldırım tarafından kaleme alınan yazının detayları…
Sindirimi kolaylaştırır.
Biberiye çayı, gaz ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olan spazm giderici özelliklere sahiptir. Aynı zamanda sağlıklı bağırsak bakterilerini destekler ve besin emilimini artırır. Bağırsaklarınızdaki mikroflorayı ve iyi bakterileri dengelemeye yardımcı olan bir bileşik olan karnosik asit içerir. Biberiye çayı içmek sindirim sisteminizin bir hastalıktan sonra iyileşmesine yardımcı olabilir veya mide rahatsızlığını iyileştirebilir. Sağlıklı bir bağırsak florası, vücudunuzun enfeksiyonları daha kolay giderebileceği ve yağları daha verimli işlemesi nedeniyle kilo kaybına yardımcı olabileceği anlamına gelmektedir.
Serbest radikalleri ortadan kaldırmaya yardımcı olur.
Serbest radikaller vücuda zarar veren oksidatif strese neden olan hücrelerdir. Oksidatif stres Alzheimer hastalığı, erken yaşlanma ve belirli kanser türlerini içeren rahatsızlıklarla ilişkilendirilmiştir. Biberiye çayı genel sağlığı artırmak ve serbest radikallerin neden olduğu hasarı önlemek için antioksidanlar (polifenoller ve flavonoidler) bakımından zengindir.
Bağışıklık sağlığını artırır.
Biberiye çayı bağışıklık sağlığını artırdığı, bakteri ve virüslerin neden olduğu hastalıkları önlediği gösterilen yüksek miktarda C ve A vitamini, magnezyum, potasyum ve kalsiyum içerir.
Kan şekeri ve kalp sağlığını düzenleyebilir.
Biberiye çayı kan şekeri seviyelerini düzenlemeye ve kalp sağlığını geliştirmeye yardımcı olan kampen, luteolin ve karnosol içerir. Etnofarmokoloji Dergisi’nde yayınlanan bir çalışmada araştırmacılar biberiye çayının kalp sağlığı üzerindeki mekanizmasını incelemiş ve içeriğindeki rosmarinik asidin tavşanlarda lipitlerin bozulmasını önlemeye yardımcı olduğunu bulmuşlardır. 2017’de yayınlanan sıçanlarla yapılan bir başka çalışmada biberiye çayının yüksek tansiyonun düşmesine yardımcı olabileceği saptanmıştır. Sonuçlar biberiye çayının kanı inceltici olarak hareket ettiğini, kan dolaşımını iyileştirdiğini, kan pıhtıları ve kalp krizi riskini azalttığını göstermiştir.
Saç uzamasını teşvik edebilir.
Biberiye yağı uzun süre önce alopesi (saçkıran) gibi erken saç dökülmesi durumları için doğal bir ilaç olarak lanse edilmiştir. Biberiye çayı içmek de benzer yararları sağlayabilir. Biberiye çayı, saç köklerini uyaran ve saç büyümesini sağlayan kan dolaşımını artırmaya yardımcı olur. Dolaşımın artması daha güçlü teller oluşmasını sağlayan saç köklerine de hayati besinler sağlar. Ayrıca biberiye çayı saçların uzaması amacıyla saçın durulaması esnasında veya şampuan olarak da kullanılabilmektedir. Bir biberiye ile saç durulama, kepeği ortadan kaldırmak ve saçın ağırlığını azaltabilecek ürün birikimini kaldırmak için yardımcı olabilmektedir.
Ruh halinizi ve hafızanızı iyileştirebilir.
Biberiye içindeki bileşikleri, yiyerek veya teneffüs ederek almanın bazı çalışmalarca ruh halini artırdığı, konsantrasyon ve hafızayı iyileştirdiği gösterilmiştir. Üniversite öğrencileri arasında yapılan bir çalışma, 1 ay boyunca günde iki kez 500 mg oral biberiye almanın bir plaseboya kıyasla anksiyete düzeylerini önemli ölçüde düşürdüğünü, hafıza ve uyku kalitesini artırdığını bulmuştur. 20 sağlıklı genç üzerinde yapılan bir başka çalışmada ise; zihinsel bir testten önce 4-10 dk biberiye solutulmuş ve sonucunda konsantrasyon, performans ve ruh hallerinin iyileştiği saptanmıştır. Biberiye koklamak veya çayını içmek bu yararları sağlayabilir ancak daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Biberiye yağının faydaları nelerdir?
Biberiye yağı geçmişten günümüze çeşitli alanlarda kullanılan yağlar arasında yer almaktadır. Kozmetik alandan, sağlık gibi birçok geniş alanda yelpazesi bulunan biberiye yağı, geçmişte halk arasında mucize yağ olarak adlandırılıyormuş. İşte biberiye yağının faydaları; (Kaynak: Milliyet)
Baygınlık hissinde koklamak yetiyor
Bayılmalarda veya baygınlık geçiren kişilere biberiye yağı koklatmak son derece faydalı oluyor.
Şakaklara sürerseniz,
Biberiye yağını şakaklara sürmek ve günde birkaç defa koklamanın sigara isteğini azaltıcı etkisi bulunmaktadır.
Morlukları kısa sürede geçirir
Biberiye yağı düzenli olarak morluklara sürülürse tedavi edici etkisi bulunmaktadır.
Kabızlığı tedavi ediyor
Biberiye yağının alt karın bölgesine sürülmesinin kabızlığı giderici etkisi bulunmaktadır.
Baş ağrısı tedavisi
Biberiye yağı avuç içlerine sürülüp koklandığında baş ağrısını tedavi edici özelliği bulunmaktadır.
Selülit tedavisi
Duş sonrası, selülitli bölgeye düzenli olarak sürülen biberiye yağının selülit giderici etkisi olduğu söylenmektedir.
Saç dökülmesine iyi geliyor
Duş öncesi biberiye yağından bir iki damlayı avuç içinde ısıtıp, saç diplerine sürmenin saç dökülmesine iyi geldiği bilinmektedir.
Kepek giderici etkisi
Şampuanın içerisine bir iki damla damlatılan biberiye yağı kepeklenme sorununu tedavi eder. Ancak saç derinizde hassasiyet probleminiz varsa bu uygulamayı yapmanız önerilmez.
Biberiye yağının faydalarından sonra biberiye yağının cildimize olan faydalarından bahsedelim;
Biberiye yağının cilde faydaları nelerdir?
Akne problemlerini giderici etkisi vardır
Sirke ile karıştırılıp cilde sürülen biberiye yağının sivilceleri yok edici etkisi olduğu söylenmektedir. Ancak cildinizde hassasiyet sıkıntısı varsa ilk olarak bir uzmana danışmanızda fayda var.
Cilt sıkılaştırıcı etkisi vardır
Sıkı bir cilt için biberiye yağı kullanabilirsiniz. Bitkiyle yapılan cilt kürleri aynı zamanda kan dolaşımını arttırarak sağlıklı bir cilt için katkıda bulunur. Aynı zamanda cildinizde açılmış olan gözeneklerin kapanmasına da yardımcı olmaktadır.
Ciltteki fazla yağı alır
Biberiye yağının cilt üzerindeki fazla yağı arındırıcı etkisi bulunmaktadır.
Egzamaya bağlı olarak gelişen kuruluk
Biberiye yağının cilt üzerinde oluşan, egzamaya bağlı olarak ortaya çıkan kuruluğun giderilmesine yardımcı olduğu bilinmektedir. Ancak egzamayı tam anlamıyla tedavi ettiği söylenemez.
Biberiye yağının zararları nelerdir?
Biberi ye yağı yanlış kullanıldığında cilt üzerinde çeşitli sorunları beraberinde getirebilmektedir. Bu nedenle biberiye yağını kullanırken bir takım unsurlara dikkat etmek gerekir.
Biberiye yağı tek başına kullanılmamalıdır. Biberiye yağını kullanırken zeytinyağı ile seyreltmek gerekir. Aksi taktirde ağır gelebilir ve ciltte bir takım sağlık sorunlarını beraberinde getirebilir.
Hamile ya da emzirme dönemindeki kadınların bitkisel ürünleri kullanması tavsiye edilmez veya kullanmadan önce mutlaka doktora danışılmalıdır.
Biberiye yağını kullanmadan önce cildinizin küçük bir bölümünde yağı test etmeniz gerekir. Aksi taktirde cilt üzerinde olumsuz reaksiyonları beraberinde getirecektir.
Yüksek tansiyon sorunu olan kişilerin biberiye tüketmesi önerilmemektedir. Biberiyenin kan basıncını arttırıcı etkisi bulunmaktadır.
Aşırı biberiye mide bulantısı, akciğerlerde ödem gibi çok ciddi sonuçlara yol açabilir.
Saçlara iyi gelen Bitkisel yağlar hangileridir?
0 notes
ketomanlife · 4 years ago
Text
Tumblr media
Bu makale, en azından kısmen ketojenik diyete dayalı sağlık iyileştirmelerini tartışmaktadır. Profesör Loren Cordain ve The Paleo Diet® editoryal inceleme kurulu da dahil olmak üzere diğerleri, genel halk için uzun vadeli ketojenik diyet önermiyor veya onaylamıyor. Kısa süreli kullanıldığında veya multipl skleroz, Alzheimer ve diğer hastalıklar için terapötik bir önlem olarak kullanıldığında etkili olabileceğini kabul ediyorlar.]
Dr. Terry Wahls'ın kitabı The Wahls Protocol: Paleo ilkelerini kullanarak tüm kronik otoimmün hastalıkları tedavi etmenin yeni ve radikal bir yolu olan [1], emekliler veya otoimmün rahatsızlıklarla karşılaşan herkes için hayati önem taşıyan konuları vurgulamaktadır. Ama aynı zamanda kitabın ana ifşasından da mütevazı bir şekilde kaçınıyor: Wahls'ın kendi kişisel deneyimi, şiddetli multipl skleroz semptomlarını çarpıcı biçimde iyileştiriyor.
Hevesli bir dövüş sanatçısı ve bisikletçi olan ilk MS tanısı konduğunda Wahls, ilaçlar ve kemoterapi dahil en iyi geleneksel tıbbi bakıma rağmen giderek zayıfladı. Yedi yıl içinde tekerlekli sandalyeye mahkum oldu, sadece iki bastonla kısa mesafeler yürüyebildi.
Kendine sıkı sıkıya bağlı bir geleneksel hekim olarak Batı tıbbının ötesine bakması gerektiğini fark etti ve kendi araştırmasına başladı. Bu, sağlığını o kadar çarpıcı bir şekilde iyileştiren dikkatlice hazırlanmış, titiz bir diyet ve yaşam tarzı müdahalesi ile sonuçlandı, dört ayda baston veya yardım olmadan yürüyebildi ve beş ayda bir bisiklete binebildi (10 yıl sonra ilk kez). Hem standart Batı diyetinin neden olduğu sağlık sorunlarının farkındalığını artırmaya hem de kişisel sonuçlarını çoğaltmak için klinik araştırmalara adanmış olarak bugün tamamen aktif olmaya devam ediyor.
Bunların hiçbirini nasıl bilmiyordum? ( Wahls Protokolünden , s. 5)
Google ve PubMed'de geçirilen saatler sonunda Wahls'ı Paleolitik veya Atalar diyetine yönlendirdi ve bu diyet kendi protokolünün ve iyileşmesinin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Profesör Loren Cordain'e, Paleo Diyeti: Yemek İçin Tasarlandığınız Yiyecekleri Yiyerek Sağlıklı Olun adlı kitabı da dahil olmak üzere, araştırmasında güçlü bir erken etki olarak kredi veriyor . [2] Wahls, geleneksel Batı (vejeteryan) diyetini kademeli olarak bıraktı ve deneme yanılma yoluyla, yoğun mikro ve bitkisel besin açısından zengin bir tam gıda rejimini sıfırdan tasarladı. Amacı sadece işlenmiş gıdalar, tahıllar ve baklagiller gibi batı temel gıda maddelerini çıkarmak değil, beyin sağlığını geliştirmek için gereken tüm vitamin ve minerallerin optimal seviyelerini eklemek - takviyeleri değil gıda kullanarak.
Wahls'ın MS semptomlarını iyileştirmiş gibi görünen, sebzeler, bazı meyveler ve sağlıklı yağlar üzerinde ağır olan makro besinlerin dengesi "hafif ketozis" ile sonuçlanır. Protokolü ayrıca düzenli egzersiz, toksin azaltma, e-stim, tüm vücut titreşimi ve stresi azaltmayı da içerir. Bazı takviyeler kullanılabilir, ancak besinlerin büyük kısmı işlenmemiş gıdalardan elde edilir. Tanınmış TED konuşması [3] kısaca protokolünü tanıtıyor ve olağanüstü kişisel dirilişini anlatıyor. 2011'de kaydedildiği zaman olduğu gibi bugün de tam zamanında. 3 milyondan fazla görüntülendi (bu yazı itibariyle).
Birçok koşul, tek etiyoloji
Wahls, çoğu kronik sağlık sorununu ve özellikle MS gibi otoimmün durumları esasen aynı hastalık olarak görmektedir [4]:
“Hastalığın birincil nedeni, mitokondriyal disfonksiyon ve hücre membran disfonksiyonu nedeniyle biyokimyasal disfonksiyon / hızlandırılmış yaşlanmadır. Bu iki şeyi düzeltin - hücreler organları onarmaya başlar, organlar iyi çalışır, yaşlanma yavaşlar ve çoğu zaman tersine döner ve farmakolojik müdahalelere duyulan ihtiyaç azalır ve reçeteli ilaçları sürekli olarak azaltmalı ve çoğu zaman ortadan kaldırmalıyız… ” [5]
Bir e-posta röportajında ​​Wahls, protokolünü kullanarak "birden fazla uzmanlık alanında geniş bir hastalık durumu yelpazesinde" başarıyı rapor ederek hem hastalara yardımcı oluyor hem de daha önce şüpheci olan meslektaşlarının yaklaşımını yeniden gözden geçirmesine neden oluyor. [5] Hücresel beslenmeyi , mitokondrinin çoğalmasını ve güçlendirilmesini (her bir hücredeki "motorlar" veya enerji üreten alt yapılar) ve optimal biyokimyasal süreçleri eski haline getirmek için tüm kişiyi tedavi etmenin önemini vurguluyor .
MS araştırması sırasında kendi tıbbi uygulamasına işlevsel tıbbı ekleyen Wahls, aynı zamanda temel bütün-gıda, bütün-kişi protokolünün en azından maliyetli bir test ve takviye-yoğun işlevsel yaklaşımlar kadar etkili olabileceğini belirtiyor. Pek çok hastanın bulduğu gibi, iyi işlevsel uygulayıcılar azdır ve tipik olarak sağlık sigortası kapsamında değildir. Genişletilmiş fonksiyonel tedavi, evde gıda bütçesindeki mütevazı bir artışa karşı egzotik laboratuar çalışmaları da dahil olmak üzere binlerce dolara mal olabilir ve bazı fonlar stres azaltma, doğal detoks ve egzersiz için ayrılmıştır.
Protokolünün başarısına rağmen Wahls, tıbbi gözetimin, özellikle MS ve ilaç kullanan diğer otoimmün hastalar için hala önemli olduğuna dikkat çekiyor. Her birey farklı tepki verir. Wahls, protokolün lipid profili, homosistein, insülin ve A1C seviyeleri dahil olmak üzere standart göstergelere göre izlenmesini önerir. Ayarlamalar gerekliyse, bunlar tipik olarak çeşitli sebzelerin, hedeflenen takviyelerin veya muhtemelen tüketilen diyet yağ miktarının oranlarındaki değişiklikleri içerir.
Protokolde Paleo vs Keto
Wahls Protokolü, her gün altı ila dokuz fincan sebze (ve bazı meyveler) üzerine kurulu üç farklı diyet veya diyet seviyesi sunar. Wahls, şeker, tahıl, patates ve süt ürünleri gibi klasik Batı beslenme stresini ortadan kaldırmanın ilk zorluğunu kabul ediyor. Bunlar önce vurgulanmaz, sonra kısıtlanır ve son olarak "Wahls Paleo Plus" adı verilen üçüncü seviyede ortadan kaldırılır. Bu seviye, "hafif" ketozu hedefler ve MS semptomlarını tersine çevirdiği için Wahls tarafından kredilendirilir.
Wahllar, her seviyede egzersiz, e-stim, detoks ve stres azaltmayı içerir.
"Wahls Paleo Plus", diğer ketojenik planlara kıyasla alışılmadık derecede besleyicidir ve hindistancevizi sütü, deniz yosunu, sakatat ve otla beslenen veya diğer özenle elde edilen diğer ketojenik planlara kıyasla en az altı bardak yeşillik, kükürt açısından zengin ve renkli sebzeler içerir. protein. Ketoz tutarlı olmalıdır (ancak aralıklı olabilir.)
Bununla birlikte, Wahls, hiçbir modern (veya atadan) avcı-toplayıcı popülasyonun yıl boyunca ketojenik bir diyet uygulamadığını ve bu web sitesinde belirttiğimiz gibi , ketoziste süresiz olarak kalmanın pratik veya hatta arzu edilmeyebileceğini gözlemlemektedir. . Periyodik oruç tutma (veya oruç taklit eden diyet), diğer kalori kısıtlamaları ve ketojenik bir diyetin bir bireyin etnik kökeninin kış mevsimiyle eşleştirilmesi yoluyla bisiklet sürmeyi tercih etti. [5]
Bu, her yıl cömert bir süre için terapötik ketozu teşvik eder, otofajiyi ve detoksifikasyonu teşvik etmek için ara sıra kontrollü oruçtan yararlanır ve "Wahls Paleo" da (ikinci seviye protokol.)
"Wahls Paleo" araştırma sonuçları
Wahls [6], hastalarının çoğunun diyetin ikinci seviyesini veya "Wahls Paleo" yu seçtiğini tahmin ediyor. Temel olarak dokuz bardak sebze ile birçok ortak Paleo kuralını takip eder. Glüten içeren yiyeceklere izin verilmez ve baklagiller, esmer pirinç veya patates gibi nişastalar ciddi şekilde sınırlıdır (haftada en fazla iki porsiyon).
Kitaplarında (ve internette) sabırlı başarının anekdot kanıtı güçlüdür, ancak Wahls ağızdan ağza sözlerin ötesine geçmiştir. Tipik olarak "Wahls Paleo" düzeyinde [5] müdahalesi, birçok çalışmada MS semptomlarında iyileşme veya tersine dönme göstermiştir.
İlk olarak 2019'da PloS One'da yayınlanan bir çalışma, lipid profillerindeki değişiklikleri ve yorgunluk puanlamasındaki ilgili gelişmeleri izledi. Müdahale (diyet artı e-stim, egzersiz ve stres azaltma) 12 ay boyunca progresif MS'in birincil semptomu olan yorgunluğu ölçülebilir şekilde azalttı. [7]
Aynı müdahalenin, ilk olarak Dejeneratif Nörolojik ve Nöromüsküler Hastalıkta yayınlanan bir 2017 çalışmasında, öncelikle hafif ila orta dereceli ilerleyici MS hastalarında yürüyüş ve dengeyi iyileştirdiği gösterilmiştir . [8] Wahls, bazı önemli iyileştirmelerin gösterildiği ilgili bir YouTube videosu paylaştı. [5,9]
İlk olarak The Journal of the American College of Nutrition'da yayınlanan bir başka önemli 2017 çalışması, duygudurum, bilişsel ve yürütme işlevi ve anksiyete için progresif MS hasta puanlarının Wahls müdahalesi tarafından ölçülebilir şekilde iyileştirildiğini gösterdi [10]. Yazarlar, özellikle, Paleolitik diyet bileşeninin, egzersiz veya stres yönetiminden daha doğrudan ruh halini ve bilişi geliştirdiğini belirtti. Yorgunluk, anksiyete ve depresyon puanları daha kademeli olarak arttı, ancak birkaç ay sonra önemli iyileşme gösterdi.
Son olarak, ilk olarak Nutrients'te yayınlanan bir 2019 araştırması, "Wahls Paleo" yu standart bir Amerikan "sağlıklı diyeti" ile karşılaştırdı. Geleneksel beslenme önyargısı, Wahls'ın tavsiyelerine karşı dikkatli bir şekilde dengelenmiştir ve besin yoğunluğunun her iki diyette de karşılaştırılabilir olduğu sonucuna varılmıştır (özellikle Wahls diyetinin takip edilmesi "güvenli") [11]
Dr. Wahls'ın çalışması, tüm otoimmün hastalıkların tedavisi için önemli çıkarımlara sahiptir. MS gibi uzun süredir devam eden, ilerleyici güçten düşüren bir hastalığın semptomlarını tersine çevirmedeki başarısı, çok daha geniş bir tanınmayı hak ediyor.
0 notes
lfmcn · 5 years ago
Text
Sinirsel Ağrılar Nasıl Geçer? Sinirsel Ağrılara Bitkisel Çözüm
Sinirsel ağrılar nelerdir?
Sinirsel ağrılar oldukça şiddetli olabilir ve günlük hayatı etkileyebilir. Birçok bitki kronik veya uzun süren sinir ağrılarını yatıştırmaya yardımcı olmaktadır. Sinir ağrısı veya nevralji, sinir yolu üzerinde oluşan ağrılardır. Bu ağrıların oluşmasında pek çok faktör olabilir. Bazı ilaçlar, diyabet, kronik böbrek yetmezliği, zona, frengi, travma, şişme ve iltihap kronik sinir ağrısının nedenleri arasındadır. Ancak kronik sinir ağrısı için bitkisel çözümler denenmeden önce olası yan etkileri ve uygun doz için doktor ile konuşmakta fayda olacaktır.
Tumblr media
Sinirsel ağrılar nerelerde olur?
Sinirsel ağrılar bacak, sırt, boyun, mide ya da baş gibi çeşitli vücut alanlarında olabilir.
Sinirsel ağrılara ne iyi gelir: Sinirsel ağrılara bitkisel tedavi
– Çayırkuşu otu Çayırkuşu otu kronik sinir ağrısı tedavisinde en etkili bitkisel çözümler arasındadır. Geleneksel Çin tıbbında alerji, kardiyovasküler problemler, katarakt, inflamasyon ve ağrı gibi sağlık sorunları tedavisinde kullanılan bir bitki olan çayırkuşu otu; ağrı giderici ve yatıştırıcı özelliklere sahiptir. Çayırkuşu otunu kronik sinir ağrılarının tedavisinde kullanmadan önce doktor ile konuşmakta fayda olacaktır. – Kedi otu Kedi otu, kronik sinir ağrılarını durdurmak için kullanılan bir başka bitkisel çözümdür. Antik Yunanlılar ve Romalılar zamanından beri kullanılan kedi otu kökleri ve köksaplarından kapsül, tablet ve sıvı formlu özler üretilmektedir. İçerisindeki bileşikler ile rahatlatıcı ve yatıştırıcı etkiler yaratan kedi otu; huzursuzluk, histeri, duygusal stres, uykusuzluk, anksiyete, gerginlik, çarpıntı ve zona tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak kedi otu kullanılmadan önce uygun doz için mutlaka doktora danışılmalıdır. – Erkeçsakalı Kandul otu da bilinen erkeçsakalı kronik sinir ağrılarını durdurmak için oldukça etkilidir. Michigan Üniversitesi’nde sağlık sistemine göre erkeçsakalı aynı zamanda idrar söktürücü, terletici, sıkıştırıcı, anti-inflamatuar ve antibakteriyel özelliklere sahiptir. Erkeçsakalı anti-enflamatuar özelliği ile ağrıların hafiflemesini sağlar. Erkeçsakalı, soğuk algınlığı, grip, kronik gastrit, romatoid artrit ve sinir, kas ve deri iltihaplarında kullanılmaktadır. Alerjik reaksiyonlara neden olabileceği için kandul otu kullanılmadan önce mutlaka alerji testi yaptırılması önerilir. – Sinirsel ağrı tedavisi nasıl yapılır? Analjezik ilaç tedavisi kronik sinir ağrısı rahatlamaya yardımcı olur. Asetaminofen, COX-2 inhibitörleri ve steroid olmayan antienflamatuar ilaçlar genellikle nispeten daha hafif ağrılar ve iltihaplanmalarda kullanılır. Opiods, kodein ve morfin gibi ilaçlar ise oldukça şiddetli ağrılarda reçeteli olarak kullanılmaktadır. Ancak, fiziksel bağımlılık riski nedeni ile bu tür ilaçlar dikkatli kullanılmalıdır. Doktora gidilerek uygun ilaç tedavisine başlanabilir. – İnvaziv tedaviler İnvaziv tedavilerde üç spinal iğne omuriliklere uyarıcı olarak kullanılır. Spinal stenoz gibi kronik sinir hastalığı durumlarından şikayetçi hastalarda epidural enjeksiyon yapılabilir. Bu ağrının azaltılmasını sağlar. – Tamamlayıcı tıp Pek çok doktor, tamamlayıcı ve alternatif tıp yöntemleri ile kronik sinir ağrılarının desteklenmesini önerir. Öncelikle beslenmeye dikkat edilmelidir. Ağrılara iyi gelen besinler beslenme düzenine eklenebilir. Ayrıca masaj ve zihin beden terapileri de yapılabilir. Masaj için ağrılara iyi gelen bitkisel yağlar kullanılabilir. Kronik ağrı tedavisine yardımcı olmak için aromaterapi ve masaj uygulamaları oldukça etkilidir. Enerji terapileri, akupunktur ve acupressure gibi yöntemler uygulanabilir. Meditasyon, müzik terapiler ve yoga gibi zihin egzersizleri de sinir ağrılarının azalmasına yardımcı olur. Sinirsel ağrılar oldukça acı vericidir. Bu ağrıları gidermek için kullanılan tedavi yöntemlerinin yanı sıra bitkisel çözümler de kullanılabilir. Bitkisel çözümlerin kullanılması sırasında dikkatli olunması gerekmektedir. Bazı bitkiler kullanılan ilaçlar ile etkileşime neden olup çeşitli komplikasyonlara sebebiyet verebilir. Alerjik reaksiyonların yanı sıra bazı yan etkiler de görülebilir. Bu nedenle bitkisel çözümler denenmeden önce mutlaka doktora danışılmalıdır. Sinir ucu iltihabı ve ciddi sağlık sorunları oluşabilir. Bu nedenle eğer ağrı geçmiyorsa ya da şiddetlenerek artıyorsa mutlaka bir doktora görünülmelidir. Bitkisel tedaviler uygulansa da ilaç tedavisi göz ardı edilmemelidir. Read the full article
0 notes
mykutsalkadincom · 5 years ago
Link
Sigara sadece kötü bir alışkanlık değildir.Sigara bir tür bağımlılıktır ve sizin genel sağlığınızı olumsuz yönde çok kötü etkiler. Amerikan Akciğer Derneğine göre, tüm kanser ölümlerinin üçte birini ve ABD’de ölümcül kalp krizlerinin dörtte birinin nedeni sigaradır. Sigara çok kolay bırakılabilecek bir bağımlılıktır. Sigarayı bırakmanın ilk ve en önemli nedeni kötü bir ölümden kurtulmaktır. İnsanların sigarayı başlamalarının belli başlı sebepleri vardır. Bunlardan en yaygın olanları bulundukları ortamda bir kariyere sahip olduklarını düşünmeleri, strese girmeleri, medyadan etkilenmeleri, akran baskısı gibi nedenlerdir.  Her sigara ile vücuda giren nikotin, bünyede bağımlılık meydana getirir. En sonunda kişi sigaraya başlamış olur. Nikotin  insan vücudunda birçok sağlık sorunlarına neden oluyor. Solunum sağlık sorunları, artan kan basıncı ve kalp hızı, zayıf bir bağışıklık sistemi, erkeklerde düşük sperm sayısı, kadınlarda düşük doğurganlık, düzensiz adet döngüsü, erken menopoz , akciğer kanseri ve diğer kanser türleri sigaranın sigaranın insanı etkileyen kötü yönlerinden bazılarıdır . Sigara içmeyen ama sigara dumanına maruz kalan insanlarda da yani pasif sigara içicilerinde de nefes yolu ile ilgili hastalıklara yakalanma riski vardır. Sigaranın kötü etkilerine bakıldığında, kullanan kişinin en kısa zamanda bırakmak için elinden gelen her türlü çabayı göstermesi gerekir. Sigarayı bıraktıktan sonra hayal kırıklığı, kaygı, öfke, konsantrasyon eksikliği, iştah artışı, baş ağrısı, yüksek tansiyon ve sürekli sigaraya özlem gibi yoksunluk belirtilerini hissetmeyi bekleyebilirsiniz. Günde iki tanede içseniz, iki paket de içseniz eğer bırakmayı istiyorsanız kesinlikle başarılı olursunuz. Bu konu ile ilgili olarak aile sağlık merkezlerinden ve hastanelerdeki sigara bırakma servislerinden profesyonel anlamda destek alabilirsiniz.Ayrıca bu kötü alışkanlığı bırakmanıza yardım edecek bazı basit, doğal yardımları seçebilirsiniz. Şimdi siz değerli takipçilerimize sigarayı bıraktıran 10 doğal tedavi yönteminden bahsedeceğiz. Bu yöntemleri sağlık kuruluşu gözetiminde denemeniz daha doğru olacaktır. 1. Lobelya lobelya, değişik renklerde çiçek demetleri veren bir bitkidir. Lobelya, vücuttaki nikotin etkilerini azaltan, bir aktif terkip maddesi olarak adlandırılan lobelin içerir. Lobelya bir çok aktarda mevcuttur. Normal  doz günde üç kez 20 ila 60 damladır. Bu tedavi yöntemine 3-5 damla gibi düşük bir dozda başlayıp tedbirli bir şekilde arttırmak en iyisidir. Lobelya bir derece zehirli olduğu gibi, nitelikli bir sağlık uygulayıcısı gözetimi altında bu bitkinin kullanımı önerilir. Not: Kalp hastalığı veya yüksek tansiyonu olan kişiler bu bitkiyi kesinlikle kullanmamalıdır. Hamile ve emziren kadınlar ve çocuklar da bu bitkiyi kullanmamalıdır. 2. Meyan Meyan sigarayı bırakmaya yardımcı olabilecek bir balgam söktürücü ve yatıştırıcı bir bitkidir. Meyan hafif tatlı bir tada sahiptir ve duman üflemeye olan isteği gidermeye yardımcı olur. Ayrıca, sigara içenlerin öksürüğünü rahatlatır. Ayrıca, bu bitki adrenal tonik ve kortizol seviyelerini dengelemeye yardımcı olabilir. Yorgunluğu azaltarak ve enerjinizi geri kazanmanızı sağlar. Küçük bir meyan kökünü çiğneyerek sigara içme arzunuzu tatmin edebilirsiniz. Hatta günde iki ya da üç kez meyan kökü çayı içerek aynı etkiyi görebilirsiniz. Not: Meyan diyabet, yüksek tansiyon, böbrek hastalığı veya karaciğer hastalığı olan kişiler için tavsiye edilmez. 3. Acı biber Acı biber de dumanda bulunan tütün ve kimyasal maddelerin zararlarına karşı solunum sistemini duyarsızlaştırır. Artı, acı biberin antioksidan özelliği sigaranın akciğerlere verdiği zararları stabilize eder. Biber, taze biber, biber tozu, kapsüller veya sigarayı bırakmak için çay gibi çeşitli şekillerde kullanılabilir. Ancak, en iyi seçenek bir bardak su içine bir tutam acı biber eklemek ve günlük bu suyu içmektir. 4. Sarı Kantaron Bu şifalı bitki sigarayı bırakma evresinde insanlara yardımcı olabilir. Sigarayı bırakan insanlardaki sinir etkilerini ortadan kaldırır, stresle savaşmasına yardımcı olarak sakinleştirici bir özellik sağlar. Aslında, nikotinin eksikliği belirtileri zamanla geçebiliyor. Ama depresyona muzdarip olan kişiler sigarayı bıraktığı zaman anksiyete bozukluğu ve stres yaşadıkları görülmüştür. Bir pilot çalışmada, 24 kişi sigara bırakma danışmanı desteği ile birlikte günde iki kez kantaron kapsül alarak sigarayı bırakmayı denemişlerdir. 12 hafta sonunda bu 24 kişiden dokuzu sigarayı bırakmıştır. Tabi ki tüm sigarayı bırakma süreci bu çalışmaya bağlanmamalıdır. Ancak bu konu ile ilgili daha fazla araştırma yapılması şarttır. Not: Bu bitki eğer kullanıyorsanız kullandığınız ilaçlar ile birleştiği zaman yan etki gösterebilir.Bu bitkiyi almadan önce doktorunuza danışmanız tavsiye edilir. Ayrıca hamile veya emziren kadınlar için tavsiye edilmez. 5. Yeşil Yulaf Ayrıca Avena sativa veya yabani yulaf olarak bilinen yeşil yulaf, sigarayı bırakmaya yardımcı etkili bir bitkisel tedavi yöntemidir. Yapılan bir çalışmada yeşil yulafın nikotin arzusunu ve yoksunluk semptomlarını azalttığı gözlendi. Artı, yeşil yulafın sakinleştirici etkisinin yanı sıra bir tonik etkiye sahiptir. Sinir hastalarının sigarayı bırakmasında son derece faydası vardır. Yeşil yulaf kapsülü piyasada kolaylıkla bulunabilir. Güvenle günlük 300 mg yeşil yulaf kapsülü alınabilir, ama kendi bünyeniz için doğru dozu bulmak istiyorsanız kesinlikle doktora danışmanız tavsiye edilir. 6. Ginseng Ginseng sigara içme istek sıklığını hafifletmeye yardımcı olabilir. Bu bitki böbreküstü bezleri için bir tonik olarak kabul edilir ve kandaki kortizol seviyelerini yeniden düzenlemeye yardımcı olur. Ginseng aynı zamanda fiziksel ve duygusal stres ile baş edebilmesini sağlayan bir bitkidir. Sigarasızlık belirtileri yaşamayan vücudun dengesini yeniden kazanmasını sağlar. Ayrıca, konsantrasyonu artırır, ruh gelişiminize yardımcı olur ve zihinsel strese iyi gelir. Kahvaltılarda gevreğe yada bir bardak süt içerisine bir çay kaşığı ginseng tozu eklenerek kullanılabilir. Bu yöntem sigaraya duyulan özlemi azaltır. Ayrıca bir parça kurutulmuş ginsengi çiğneyip ardından su ile yutabilirsiniz. Not: Eğer kalp problemleri, şeker hastalığı, şizofreni ya da hormon bozukluğu gibi bir hastalığınız varsa bu doğal bitkiyi kullanmayınız. 7. Kedi otu Kedi otu bir bitkisel yatıştırıcı ve anti-anksiyete takviyesi olarak çalışan bir çiçekli bitkidir. İnsanlarda sigarayı bırakmaya yardımcı olacak bir çok etkisinin olduğu bilinmektedir. Bu bitki, beyindeki GABA reseptörleri ile etkileşimde bulunur ve bir sakinleştirici etkiye neden olur.Vücut üzerinde sakinleştirici etkisini sigara içme isteğini ortadan kaldırarak gösterir. Ayrıca, kediotu insanlardaki sinirlilik, depresyon, huzursuzluk ve anksiyete bozukluğu gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılabilir. Sigarasızlık hissettiğiniz zamanlarda size çok faydası olur. Kedi otu insanların daha dinlendirici bir uyku uyumalarına yardımcı olur. Kedi otu kapsüller halinde, toz veya tentür formatların da piyasada bulunabilir. Kesinlikle bir doktor gözetiminde bu yöntem kullanılmalıdır. 8. Çarkıfelek Çiçeği Çarkıfelek çiçeği vücudun gevşemesini sağlar, sinirlilik halini dindirir ve sigarayı bırakmanıza yardımcı olur. Ayrıca sigarasız dönemdeki uykusuzluk ve huzursuzluk hallerini ortadan kaldırır. Nikotin arzusunu azaltarak sigarayı hayatınızdan tamamen çıkarmanızı sağlar. Çarkıfelek çiçeği çay, tentür veya kapsül şeklinde kullanılabilir. Ancak, diğer otlar gibi, bir sağlık kuruluşu gözetiminde bu bitkiyi kullanmak daha iyidir.Bu bitki hamile ve emziren kadınlar için tavsiye edilmez.   9. Kulak Masajı Kulak masajı aşırı sigara içme isteği ile başa çıkmak için başka bir yoldur. Sigarayı bırakmada kulak masajı vücudun anahtar noktası olarak kabul edilir. Kulak masajı esnasında sigara içme dürtüsü ortadan kalkar ve akapuntur noktaları uyarılır. Bu yöntemi masaj salonlarında uygulatacağınız gibi kendinizde evde yaklaşık iki dakika boyunca kendi kulaklarınıza masaj yaparak sigara isteğinizi azaltmanıza yardımcı olabilirsiniz. Bu doğal ilaçlar size sigarayı bırakmada yardımcı olur. Ama, her zaman güçlü bir irade sigarayı bırakmada en önemli faktördür. Başarıyla sigarayı bırakma süreci sonunda, uygun bir diyet, egzersiz, meditasyon aracılığıyla sigaranın vücutta yol açtığı hasarı ortadan kaldırabilirsiniz.
0 notes
kedibilgisi · 5 years ago
Text
Kedilerde Araba Tutması
Tumblr media
Kedilerle Araba Yolculuğu
Birçok kedi sahibi araba yolculuğu sırasında garip seslerin ardından kusmukla karşılaşmaktadır.Gidecekleri yere vardıklarında ise araba ve kedilerini temizlemek zorunda kalıyorlar.Peki neden kediler arabada bu tür sorunlar yaşamaktadır? Bu yazımızda kedilerde araba tutması konusunun nedenlerini ve tedavi yöntemlerini inceleyeceğiz.
Kedilerde Araba Tutmasının Sebebi Nedir?
Kediler hareket tutması nedeniyle arabada kusabilir.İç kulak balans sistemleri, araba sürmeyle ilgili farklı baskılara ve hislere alışkın değildir.Özellikle bu problem yavru kedilerde daha çok görülmektedir.Çünkü yavru kedilerin denge sistemleri henüz olgunlaşmamıştır.Kedilerde araba tutmasının diğer nedenleri şunları olabilir; Kedilerde araba tutması genellikle aşağıdaki durumlardan bir veya daha fazlası sonucu ortaya çıkmaktadır: - Arabanızı kullanış sıklığınız. - Kediniz ile nadiren arabaya biniyorsanız. - Kedinizin arabanızı stresli bir ortam olarak görmesi. Kedinizde Araba Tutması Belirtileri Kedinizin araba tutmasından muzdarip olması durumunda, arabadayken onda aşağıda ki durumları görebilirsiniz: - Ağız sulanması. - Ağlama - Donmuş bir halde hareketsizlik. - Kusma - İdrar ve / veya dışkılama.
Tumblr media
Kedilerde Araba Tutmasının Tedavisi Kedilerde araba tutmasının tedavisi ilaçlar, doğal ilaçlar ve / veya duyarsızlaştırma olabilir. İlaçlar: Kedilerde araba tutması için çeşitli olarak kullanılan birkaç ilaç sınıfı vardır. Asla veterinerinizle konuşmadan kedinize herhangi bir ilaç vermeyin. Kediler çok sayıda maddeye karşı hassastır ve birçok insan ürünü hastalığa ve ölüme neden olabilir. Sakinleştiriciler Acepromazine, kedilerde araba tutması için kullanılan en yaygın sakinleştiricidir. Sadece sedasyon sağlamakla kalmaz, aynı zamanda güçlü bir bulantı önleyici ilaçtır. Etkileri bireysel kediler arasında büyük ölçüde değişiklik gösterir, bu nedenle istenen sonucu veren bir dozu bulmak için deneme yanılma yöntemi uygulanmaktadır. Fenobarbitol, kedilerde araba hastalığı için kullanılan sakinleştirici etkileri olan anti-nöbet ilacıdır. Diazepam (Valium), dikkatle kullanıldığında kedilerde araba rahatsızlığı için yararlı olabilecek bir anti-anksiyete ilacıdır. Valium'dan karaciğer problemleri yaşayan kediler olmuştur ve hangi kedilerin bunu yaşayacağını söylemek mümkün değildir. Antihistaminikler Yan etki olarak uykululuk yaratabilir ve bu, kedinizin araç gezintileri sırasında rahatlamasına yardımcı olabilir. Ayrıca sıklıkla bulantı önleyici etkileri vardır. Kedilerde araba hastalığı için kullanıldığında sonuçlar kediden kediye göre değişiklik gösterir. Meclizine (Bonine veya Antivert), bir kedinin araba tutmasının nedeni hareketle ilgili olduğunda bulantı önleyici ilaç olarak kullanılan bir antihistamindir. Antiemetikler Nedenin kaygı ya da hareket olup olmadığına bakılmaksızın, kedinizin araç sürüşlerinde hastalanmasını önlemeye yardımcı olabilecek anti-kusma ilaçlardır. Dimenhidrinat (Dramamine), bazen hareket rahatsızlığı olan kedilerde kullanılır. Maropitant (Cerenia), kedilerde bazı kusma türleri ve köpeklerde araba rahatsızlığı için etiketli reçeteli bir ilaçtır. Bazı kedilerde araba rahatsızlığı için de başarıyla kullanılmıştır. Chlorpromazine, kedilerde araba tutması tedavisinde yararlı olabilecek bir bulantı önleyici ilaçtır.
Tumblr media
Doğal ilaçlar Doğal ürünler bazı kedilerde kaygıyı hafifletmeye yardımcı olabilir. Feliway kedilere sakinleştirici olan kedi yüz feromonunu taklit eden bir bileşiktir. Kedinizi içine koymadan on dakika önce kedi taşıyıcısının içine püskürtebilirsiniz. Zencefil özü, araba hastalıklarından muzdarip bazı kedilerde iyi sonuçlarla kullanılmıştır. Kedinize zencefil takviyesi vermeden önce veterinerinize danışın. Rescue Remedy, birçok kediyi sakinleştirmeye yardımcı olan bitkisel bir formülasyondur. Araba sürmeye çıkmadan önce biraz ikram edebilir veya kedinizin suyuna karıştırabilirsiniz.
Tumblr media
Duyarsızlaştırma Bir çok araba tutması vakaları kaygı nedeniyle görülmektedir.Kedinize yardımcı olarak arabanıza ve araba yolculuğuna alışmasını sağlayabilirsiniz.Kedinizin arabaya alışmasını sağlamak için aşşağıda ki adımları izleyebilirsiniz; 1- Mümkünse kedinizi yavruyken arabanıza alıştırma çalışmalarına başlayın. 2- Araba tutması sorununda kurtulmak için daha önce hareket tutması ilaçları verdiyseniz ve işe yaramadıysa.Kediniz kesinlik kaygı nedeniyle bu durumu yaşamaktadır. 3- Kedinizi taşıma çantasına koyarken lütfen nazik olunuz.Onunla taşıma çantası aşımasıyla savaşmanız arabada hiç iyi bir sonuç vermeyecektir. 4- Taşıma çantasının kapısını sürekli açık olarak evinizin müsait yerinde bırakınız.Ara sıra taşıyıcıının kapısını kapatarak bunu oyun haline getirirseniz.Kedinizde bu durumda mutluluk duymaya başlayacaktır. 5- Kediniz taşıyıcısında rahat hissettiğinde arabaya inerek yanınıza koyun.Kediniz sakinleştiğinde arabayı çalıştırarak denemeler yapabilirsiniz.Kedinizi asla arabada tek bırakmayın.Çok soğuk ve sıcak havalarda alıştırma yapmayın. 6- Bir önce ki maddeye kediniz alıştıktan sonra; Kedinizi farklı koltuklara koyarak bu alıştırma işlemini tekrarlayın. 7- Kediniz araç motoru çalışırken sakinleştiğinde, yaşadığınız çevrede çok kısa bir mesafe arabanızı kullanmayı deneyin. Kediniz daha rahat hale geldikçe, araba sürme mesafesini kademeli olarak arttırın. Duyarsızlaştırma sürecinde, kedinizin gösterebileceği herhangi bir endişe verici veya endişeli davranışı güçlendirmemek önemlidir. Kedinizin endişeli hareketlerine yatıştırıcı bir ses veya davranışla cevap vermeyin. Kediniz, sizden bu tür tepkileri, o sırada sergilediği davranışla ilişkilendirir ve korkutucu davranışların artmasına neden olabilir. Daha fazla pratik bilgi için "Pratik Bilgiler" kategorimize göz atınız. Facebook ve instagram sayfalarımızı takip etmeye unutmayın! Read the full article
0 notes
reignoftheinfernalqueen · 6 years ago
Text
Bilimin Desteklediği 13 Yoga Etkisi!
Tumblr media
Sanskritçe “yuji” kelimesinden türeyen yoga, zihni ve bedeni bir araya getiren eski bir uygulamadır.
Rahatlamayı teşvik etmek ve stresi azaltmak için tasarlanmış nefes egzersizleri, meditasyon ve pozlar içermektedir. Yoga kursu, hem zihinsel hem de fiziksel sağlık için birçok fayda sağladığı söyleniyor, ancak bu faydaların tümü bilim tarafından desteklenmemektedir.
Bu makalemiz, yoga kursunun kanıta dayalı 13 yararına anlatıyor.
1. Stresi Azaltabilir
Yoga, stresi hafifletme ve gevşemeyi sağlama yeteneği ile bilinmektedir.
Aslında, yapılan birçok çalışma, birincil stres hormonu olan kortizol salgılanmasını azaltabildiğini göstermiştir.
Bir araştırma, kendilerini duygusal olarak sıkıntılı algılayan 24 kadını izleyerek yoganın stres üzerindeki güçlü etkisini göstermiştir.
Üç aylık bir yoga programından sonra, kadınların önemli ölçüde daha düşük kortizol seviyeleri oluştu ve ayrıca daha düşük stres, endişe, yorgunluk, depresyon seviyelerine sahiplerdi.
131 kişiden oluşan bir başka araştırma da, 10 haftalık yoga stresi ve endişeyi azaltmaya yardımcı olduğunu gösteren benzer sonuçlar elde edildi . Aynı zamanda yaşam kalitesini ve ruh sağlığını iyileştirmeye yardımcı oldu.
Tek başına veya meditasyon gibi stresi hafifletmek için diğer yöntemlerle birlikte kullanıldığında, yoga stresi kontrol altında tutmanın güçlü bir yolu olabilmektedir.
ÖZET: Çalışmalar, yoganın stresi hafifletmeye yardımcı olduğunu ve stres hormonu kortizol seviyenizi düşürdüğünü göstermektedir.
Tumblr media
Yoga, pilates ve reformer pilates ile ortak sonuçlar yaratabilmektedir.
 Reformer Pilates Nedir Ve Faydaları Nelerdir? 
yazımızdan reformer pilates hakkında bilgilere ulaşabilir ve ortak faydaların neler olduğunu öğrenebilirsiniz. 
2. Kaygıyı Giderir
Birçok insan kaygı duygularıyla baş etmenin bir yolu olarak yoga yapmaya başlamaktadır. İlginçtir ki, yoganın kaygıyı azaltmaya yardımcı olabileceğini gösteren oldukça fazla araştırma vardır.
Bir araştırmada, anksiyete bozukluğu tanısı konulan 34 kadın, iki ay boyunca haftada iki kez yoga kursuna katıldı. Çalışmanın sonunda, yoga yapanlar kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşük kaygı düzeylerine sahipti 
Başka bir çalışmada travma sonrası stres bozukluğu olan 64 kadını (TSSB) takip eden travmatik bir olaya maruz kaldıktan sonra şiddetli anksiyete ve korku ile karakterize edildi. 10 hafta sonra, haftada bir kez yoga yapan kadınların TSSB belirtileri daha azaldığı gözlemlendi.
Yoganın anksiyete belirtilerini nasıl azalttığı tam olarak belli değil. Ancak, şu anda var olmanın ve kaygıyı tedavi etmeye yardımcı olabilecek bir barış duygusu bulmanın önemini vurgulamaktadır.
ÖZET: Birkaç çalışma yoga uygulamasının kaygı semptomlar��nda bir azalmaya yol açabileceğini göstermektedir.
3. Enflamasyonu Azaltabilir
Akıl sağlığınızı iyileştirmenin yanı sıra, bazı çalışmalar yoga uygulamasının iltihabı azaltabileceğini göstermektedir.
Enflamasyon normal bir bağışıklık tepkisidir ancak kronik enflamasyon kalp hastalığı diyabet ve kanser gibi pro-enflamatuar hastalıkların gelişimine katkıda bulunabilir.
Bir 2015 araştırmasında 218 katılımcıyı iki gruba ayırmıştır: düzenli olarak yoga yapanlar ve yapmayanlar. Her iki grup daha sonra stresi indüklemek için orta ve yorucu egzersizler yaptı.
Çalışmanın sonunda, yoga yapan bireylerde, yapmayanlardan daha düşük seviyede inflamatuar belirteçler vardı.
Benzer şekilde, küçük bir 2014 çalışmasında 12 haftalık yoga, sürekli yorgunluğu olan meme kanseri sağ kalanlarında inflamatuar belirteçleri azalttığını göstermiştir.
Yoganın iltihaplanma üzerindeki yararlı etkilerini doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulsa da, bu bulgular kronik iltihaplanmanın neden olduğu bazı hastalıklara karşı korunmaya yardımcı olabileceğini göstermektedir.
ÖZET: Bazı araştırmalar, yoganın vücuttaki inflamatuar belirteçleri azaltabileceğini ve proinflamatuar hastalıkların önlenmesine yardımcı olabileceğini göstermektedir.
4. Kalp Sağlığını Artırabilir
Tumblr media
Vücudun her yerine kan pompalamaktan dokulara önemli besinleri sağlamaya kadar, kalbinizin sağlığı genel sağlığın temel bir bileşenidir.
Araştırmalar, yoganın kalp sağlığını iyileştirmeye yardımcı olabileceğini ve kalp hastalığı için çeşitli risk faktörlerini azaltabileceğini gösteriyor.
Bir çalışma, beş yıl boyunca yoga yapan 40 yaş üstü katılımcıların kan basıncı ve nabız oranlarının düşük olanlara göre daha düşük olduğunu tespit etti.
Yüksek tansiyon, kalp krizi ve felç gibi kalp problemlerinin ana nedenlerinden biridir. Kan basıncınızı düşürmek, bu sorunların riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Bazı araştırmalar, yogayı sağlıklı bir yaşam tarzına dahil etmenin kalp hastalığının ilerlemesini yavaşlatmaya yardımcı olabileceğini öne sürüyor.
Bir araştırmada, bir yıl boyunca yapılan yoga eğitimini içeren diyet yaşam tarzı değişiminin etkilerini ve diyet değişikliklerini ve stres yönetimini inceleyen 113 hasta takip edildi.
Yoganın, diyet gibi diğer faktörlere karşı ne kadar rol oynayabileceği net değildir. Yine de kalp hastalığına katkıda bulunanlardan biri olan stresi en aza indirebilir.
ÖZET: Yalnız veya sağlıklı bir yaşam tarzıyla birlikte, yoga kalp hastalığı için risk faktörlerini azaltmaya yardımcı olabilir.
5. Yaşam Kalitesini Artırır
Yoga, birçok insan için yaşam kalitesini iyileştirmek için yardımcı bir tedavi olarak giderek yaygınlaşmaktadır.
Bir çalışmada 135 yaşlı, altı aylık yoga, yürüyüş veya kontrol grubuna atandı. Yoga uygulamak, diğer gruplara kıyasla yaşam kalitesini, ruh halini ve yorgunluğu anlamlı derecede iyileştirdi.
Diğer çalışmalar, yoganın yaşam kalitesini nasıl iyileştirebileceğini ve kanserli hastalarda semptomları nasıl azalttığını incelemiştir.
Bir çalışmada, kemoterapi gören meme kanseri olan kadınlar izlendi. Yoga, bulantı ve kusma gibi kemoterapi semptomlarını azaltırken, genel yaşam kalitesini de arttırdı.
Benzer bir çalışmada, sekiz haftalık yoga, meme kanseri olan kadınları nasıl etkilediğine baktı. Çalışmanın sonunda, kadınlar, canlanma, kabul ve rahatlama seviyelerinde düzelme ile daha az acı ve yorgunluk yaşadılar.
Diğer çalışmalar, yoga'nın kanserli hastalarda uyku kalitesini artırmaya, ruhsal refahı arttırmaya, sosyal fonksiyonu iyileştirmeye ve anksiyete ve depresyon belirtilerini azaltmaya yardımcı olabileceğini buldu.
ÖZET: Bazı araştırmalar, yoganın yaşam kalitesini iyileştirebileceğini ve bazı durumlar için yardımcı tedavi olarak kullanılabileceğini göstermektedir.
6. Depresyon ile Mücadele Edebilir
Bazı çalışmalar, yoganın anti-depresan etkisine sahip olabileceğini ve depresyon belirtilerinin azalmasına yardımcı olabileceğini göstermektedir.
Bunun sebebi, yoga, genellikle depresyon ile ilişkili nörotransmiter olan serotonin seviyelerini etkileyen stres hormonu olan kortizol seviyelerini azaltabilmektedir.
Bir çalışmada, bir alkol bağımlılığı programına katılanlar ritmik nefes almaya odaklanan belirli bir yoga türü olan Sudarshan Kriya'yı uyguladılar.
İki hafta sonra, katılımcıların daha az depresyon semptomları ve daha düşük kortizol seviyeleri vardı. Ayrıca kortizol salınımını teşvik etmekten sorumlu bir hormon olan ACTH'nin daha düşük seviyelerine sahipti.
Diğer çalışmalar, yoga uygulamaları ile azalmış depresyon belirtileri arasında bir ilişki olduğunu gösteren benzer sonuçlara sahiptir.
Geleneksel tedavi yöntemleriyle birlikte depresyonla mücadeleye yardımcı olabilir.
ÖZET: Bazı araştırmalar, yoganın vücuttaki stres hormonlarının üretimini etkileyerek depresyon belirtilerini azaltabileceğini göstermiştir.
7. Kronik Ağrıyı Azaltabilir
Tumblr media
Kronik ağrı, milyonlarca insanı etkileyen kalıcı bir problemdir ve yaralanmalardan artritlere kadar bir dizi olası nedeni vardır.
Yoga yapmanın birçok kronik ağrı türünü azaltmaya yardımcı olabileceğini gösteren artan bir araştırma grubu var.
Bir çalışmada, karpal tünel sendromu olan 42 kişi ya bir bilek ateli aldı ya da sekiz hafta boyunca yoga yaptı.
Çalışmanın sonunda, yogada ağrıyı azaltmada ve el bileği tutuşundan daha kavrama gücünü arttırmada daha etkili olduğu bulundu.
2005 yılında yapılan bir başka çalışma, dizlerin osteoartriti olan katılımcılarda yoganın ağrıyı azaltmaya yardımcı olabileceğini ve fiziksel işlevi geliştirebileceğini göstermiştir.
Daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulsa da, yogayı günlük rutininize dahil etmek, kronik ağrı çekenler için faydalı olabilir.
ÖZET: Yoga, karpal tünel sendromu ve osteoartrit gibi durumlarda kronik ağrıyı azaltmaya yardımcı olabilir.
8. Uyku Kalitesini Artırabilir
Düşük uyku kalitesi diğer hastalıkların yanı sıra obezite, yüksek tansiyon ve depresyon ile ilişkilendirilmiştir.
Araştırmalar, yogaya rutininin dahil edilmesinin daha iyi bir uykunun desteklenmesine yardımcı olabileceğini göstermektedir .
2005 yılında yapılan bir çalışmada 69 yaşlı hasta ya pratik yoga, bitkisel hazırlık ya da kontrol grubunun bir parçası olarak görevlendirildi.
Yoga grubu daha hızlı uykuya daldı, daha uzun uyudu ve sabahları diğer gruplardan daha iyi dinlendi.
Başka bir çalışmada, lenfomalı hastalarda yoganın uyku üzerindeki etkileri incelenmiştir. Uyku bozukluklarını azalttığını, uyku kalitesini ve süresini iyileştirdiğini ve uyku ilacı ihtiyacını azalttığını buldular.
Çalışma şekli net olmasa da, yoga, uyku ve uyanıklığı düzenleyen bir hormon olan melatonin salgısını arttırdığı gösterilmiştir.
Yoga aynı zamanda anksiyete, depresyon, kronik ağrı ve stres üzerinde de önemli bir etkiye sahiptir;
ÖZET: Yoga, melatonin üzerindeki etkileri ve birkaç ortak katkıda bulunan uyku sorunlarına etkisi nedeniyle uyku kalitesini artırmaya yardımcı olabilir.
9. Esnekliği ve Dengeyi Geliştirir
Birçok insan esnekliği ve dengeyi geliştirmek için fitness rutinlerine yoga ekler.
Esnekliği ve dengeyi hedefleyen belirli pozlar kullanarak performansı optimize edebileceğini gösteren bu avantajı destekleyen önemli bir araştırma vardır.
Son zamanlarda yapılan bir çalışmada, 10 haftalık yoga çalışmasının 26 erkek üniversite sporcusu üzerindeki etkisi incelendi. Yoga yapmak kontrol grubuna kıyasla birkaç esneklik ve denge ölçüsünü önemli ölçüde arttırdı.
Başka bir çalışmada 66 yaşlı katılımcıya ya bir tür vücut ağırlığı egzersizi olan yoga ya da jimnastik uygulamaları verilmiştir.
2013 yılında yapılan bir çalışma, yoga uygulamasının yaşlı erişkinlerde denge ve hareketliliğin geliştirilmesine yardımcı olabileceğini buldu.
Her gün sadece 15–30 dakika yoga yapmak, esnekliği ve dengeyi artırarak performansı geliştirmek isteyenler için büyük bir fark yaratabilir.
ÖZET: Araştırmalar, yoga yapmanın dengeyi geliştirmeye ve esnekliği artırmaya yardımcı olabileceğini göstermektedir.
Tumblr media
İzmir Spor Salonu İle Form Kazanın! 
yazımızdan yoga eğitimi veren spor salonu hakkında detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.
10. Solunum Geliştirmeye Yardımcı Olabilir
Pranayama veya yojik nefes, yogada nefes alıştırmaları ve teknikleri yoluyla nefesin kontrolüne odaklanan bir uygulamadır.
Çoğu yoga tipi bu solunum egzersizlerini içerir ve birkaç çalışma yoga uygulamasının nefes almayı iyileştirmeye yardımcı olabileceğini bulmuştur.
Bir çalışmada, 287 üniversite öğrencisi 15 haftalık bir ders aldı ve burada çeşitli yoga pozları ve nefes alıştırmaları öğretildi. Çalışmanın sonunda, hayati kapasitede önemli bir artış vardı.
Hayati kapasite, akciğerlerden atılabilecek maksimum hava miktarının bir ölçüsüdür. Akciğer hastalığı, kalp problemleri ve astımı olanlar için özellikle önemlidir.
2009 yılında yapılan bir başka çalışmada, hafif-orta şiddette astımlı hastalarda yogik nefes alıştırması uygulamasının semptomları ve akciğer fonksiyonlarını iyileştirdiği bulunmuştur.
Solunumun iyileştirilmesi dayanıklılığın artırılmasına, performansı optimize etmenize ve ciğerlerinizi ve kalbinizi sağlıklı tutmanıza yardımcı olabilir.
ÖZET: Yoga, solunum ve akciğer fonksiyonlarını iyileştirmeye yardımcı olabilecek birçok solunum egzersizi içerir.
11. Migreni Rahatlatır
Migren, her yıl 7 Türk’ten 1'ini rahatsız eden şiddetli tekrarlayan baş ağrılarıdır.
Geleneksel olarak, migren semptomları hafifletmek ve yönetmek için ilaçlarla tedavi edilir.
Bununla birlikte, artan kanıtlar, yoganın migren sıklığını azaltmaya yardımcı olmak için yararlı bir yardımcı tedavi olabileceğini göstermektedir.
2007 yılında yapılan bir çalışma, migreni olan 72 hastayı üç ay boyunca bir yoga terapisine veya kendi kendine bakım grubuna ayırdı. Yoga yapmak, öz bakım grubuna kıyasla başağrısı şiddetinde, sıklığında ve ağrısında azalmalara yol açtı.
Başka bir çalışmada, yoga ile ya da yoga olmadan geleneksel bakım kullanarak migreni 60 hasta tedavi edildi. Yoga yapmak baş ağrısı sıklığında ve şiddetinde tek başına geleneksel bakımdan daha fazla azalma ile sonuçlanmıştır.
Araştırmacılar, yoga yapmanın migrenleri rahatlatmakta etkili olduğu gösterilen vagus siniri uyarmaya yardımcı olabileceğini öne sürüyorlar.
ÖZET: Çalışmalar, yoganın vagus siniri uyarabildiğini ve migren yoğunluğunu ve sıklığını tek başına veya geleneksel bakım ile birlikte azaltabileceğini göstermektedir.
12. Sağlıklı Beslenme Alışkanlıklarını Destekler
Tumblr media
Sezgisel yeme olarak da bilinen dikkatli yeme , yemek yerken o anda bulunmayı teşvik eden bir kavramdır.
Yemeğinizin tadına, kokusuna ve dokusuna dikkat etmek ve yemek yerken yaşayacağınız herhangi bir düşünce, duygu veya hissi fark etmekle ilgilidir.
Bu uygulamanın, kan şekeri kontrolüne, kilo kaybını artırmasına ve düzensiz yeme davranışlarını tedavi etmesine yardımcı olan sağlıklı beslenme alışkanlıklarını desteklediği gösterilmiştir.
Yoga, farkındalığa benzer bir önem verdiğinden, bazı çalışmalar sağlıklı beslenme davranışlarını teşvik etmek için kullanılabileceğini göstermektedir.
Bir çalışmada yoga, 54 hasta ile ayaktan hasta yeme bozukluğu tedavisi programına dahil edildi; bu, yoganın hem yeme bozukluğu semptomlarını hem de yiyeceklerle meşgul olmayı azaltmaya yardımcı olduğunu buldu.
Düzensiz beslenme davranışları olan ve olmayanlar için, yoga yoluyla dikkatli olma uygulaması sağlıklı beslenme alışkanlıklarının geliştirilmesine yardımcı olabilir.
ÖZET: Yoga, dikkatli yeme ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarını teşvik etmek için kullanılabilecek farkındalığı teşvik eder.
13. Gücü Artırabilir
Esnekliği arttırmanın yanı sıra, yoga, güçlendirici faydaları için egzersiz rutinine mükemmel bir katkı sağlar.
Aslında, yoga gücünü artırmak ve kas inşa etmek için tasarlanmış belirli pozlar vardır.
Bir çalışmada, 79 yetişkin, 24 hafta boyunca 24 ısınma seansı gerçekleştirdi - ısınma olarak sıklıkla kullanılan bir dizi temel poz - 24 hafta boyunca haftanın altı günü.
Üst vücut gücü, dayanıklılık ve kilo kaybında önemli bir artış yaşadılar. Kadınlar da vücut yağ yüzdesinde bir düşüş yaşamıştı.
Bir 2015 çalışmasında da benzer bulgular vardı, 12 haftalık uygulamada 173 katılımcıda dayanıklılık, güç ve esneklikte iyileşmelere yol açtığını göstermiştir.
Bu bulgulara dayanarak, yoga yapmak, özellikle düzenli bir egzersiz rutini ile birlikte kullanıldığında, gücü ve dayanıklılığı artırmak için etkili bir yol olabilir.
ÖZET: Bazı çalışmalar, yoganın güç, dayanıklılık ve esneklikte bir artışa neden olabileceğini göstermektedir.
0 notes
erkantopuz · 6 years ago
Photo
Tumblr media
-ÖKSE OTU- ⭐️Kanserle mücadele eder Ökse otu kanser karşıtı aktiviteye sahiptir. Kemoterapi sonrasında hastalarının durumunu hafifletmek için yardımcı olur. Ayrıca, ökse otu kanser hücrelerinin ölümüne de neden olur. Ökse otunun kanser tedavisinde etkili olmasının nedenlerinden biri de bağışıklık sistemini güçlendirip vücudun hastalıklara karşı korumasıdır. ⭐️Tansiyonu dengeler Ökse otu, insanları etkileyen hipertansiyon üzerinde ölçülebilir bir etkisi vardır. Hipertansiyonu azaltarak felç, kalp krizi ve koroner kalp hastalığını önlemeye yardımcı olur. ⭐️Diyabete iyi gelir Günde 2-3 bardak içilen ökse otu çayı kandaki şeker seviyelerini düşürür. Ayrıca, insülin üretimini yönetir. ⭐️İltihaplanmalarla mücadele eder Ökse otunun doğal bir anti inflamatuardır. Artrit ve diğer eklem ağrılarına neden olan enflamasyonu hem iç hem de dıştan tedavi eder. Anti inflamatuar yeteneği sayesinde ökse otu, sindirim ve mide ağrılarının da hafifletilmesine yardımcı olur. ⭐️Üst solunum yollarına iyi gelir Solunum sistemindeki tahrişi azaltır. Öksürük, boğaz ağrısı, bronşit ve göğüs sıkışmasını tedavi etmek için de kullanılır. ⭐️Strese iyi gelir Ökse otu, uykusuzluk, anksiyete, stres ve depresyon gibi hastalıklara sahip olanların sinir sistemini rahatlatır, stres hormonlarını azaltır. ⭐️Uyku problemlerine iyi gelir Uykusuzluk ve huzursuzluk probleminiz varsa, ökse otuyla hazırlanan çaylar bu duruma çözüm olacaktır. Ökse otu, sinir sisteminde yatıştırıcı bir etki göstererek dinlendirici bir uyku uyumanıza yardımcı olmaktadır. ⭐️Regl ağrılarına iyi gelir Ağrılı ve kramplı regl dönemi geçiriyorsanız, ökse otu çayı regli döneminde yaşadığınız gerginliği ve krampları rahatlatacaktır. 📝Ökse Otu Çayı Nasıl Hazırlanır? 1 fincan soğuk suyun içerisine ince ince kıyılmış 1 çay kaşığı ökse otu ekleyin. Karışımı 1 gün oda sıcaklığında bekletin. Daha sonra ısıtarak için. ~Prof.Dr.Erkan Topuz~ #ökse #tamamlayıcıtıp #alternatiftıp #alternatiftedavi #sağlık #şifalıbitkiler #selülit #şifa #zayıflama #instahealth #sağlıklıyaşıyoruz #bitkiseltedavi #sağlıklıbeslenme #sağlıklıyaşam #health #alternatiftedavi #sağlıklızayıflama #diyet #saçdökülmesi #sağlıklıbeslen #instavideo #erkantopuz #bitkisel (Şişli) https://www.instagram.com/p/BtixIpBBlYU/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1cpoh117yladw
0 notes
bursamasaj78 · 6 years ago
Photo
Tumblr media
Terapötik (Tıbbi) Masaj
Masaj, yumuşak dokuları mekanik olarak uyararak vücutta fizyolojik ve psikolojik etkiler yaratan bir tedavi yöntemidir. Terapötik, diğer adıyla tıbbi masaj, vücudun doğal olarak sahip olduğu, kendini yenileme ya da iyileştirme özelliğini harekete geçirir. Fiziksel kondisyonu korur, kas tonusunu arttırır, gevşeme sağlar, dolaşımı uyarır, kalp ve damar sistemi ile sinir sistemi üzerinde tedavi edici etkiler oluşturur ve tüm vücut sistemleri arasındaki etkileşimi dengeler. Ayrıca dolaşımda ağrı azaltıcı etkisi olan endorfin düzeylerinin artmasını sağlar ve otonomik sinir sistemi yanıtları üzerinde pozitif etkisi vardır.
Tıpta uygulama alanı oldukça geniştir. Bunlardan bazıları ise şöyle;
* Miyofasyal ağrılar, bölgesel (özellikle ofis ortamında çalışanlarda görülen boyun, sırt, bel ve baş ağrısı) kas ağrıları,
* Kaslarda fonksiyonel yetmezlikler, aktif ve pasif zorlanmalar,
* Artrozlar, eklem kireçlenmeleri,
* Fibromiyalji, yumuşak doku romatizmaları,
* Selülitler,
* Bölgesel ödem tedavisi,
* Baş ağrıları (ense ve yüz masajı),
* Skolyoz ve diğer postür bozuklukları,
* Uyku bozuklukları,
* Stres ve kaygı bozuklukları ile depresyon gibi psikolojik sorunlar...
Rehabilitasyon ve tıbbi tedavi uygulamalarının bir parçası ve tamamlayıcı bir yöntem olan masajda, uygulama öncesi konunun uzmanı hekim tarafından kişinin sağlığının değerlendirilmesi ve buna uygun bir masaj tekniğinin seçilmesi gerekmektedir.  Tıbbi masaj gerekli durumlarda diğer fiziksel tıp yöntemleri ile kombine edilebilir ama sıklıkla bireye özgün egzersiz uygulamalarıyla birlikte sürdürülür. Egzersizden önce veya sonra tüm omurga boyunca yapılacak düzenli masaj uygulamaları, hareketlerin çok daha kolay yapılmasına ve ağrının azalmasına katkı sağlar.
Terapötik masaj, gebelerde sıklıkla görülen sırt, bel ve ayak ağrılarında da güvenle uygulanabilir. Düzenli masaj, genel sağlık durumunu iyileştirir, rahatlama sağlar, kas gerginliğini azaltır, anksiyete ve gerginliği azaltır, sağlıklı kişilerde sağlığın korunmasını destekler ve vücut-zihin-ruh sağlığı dengesini korur.
Tüm vücut masajı 30-45 dakika sürmelidir. Bölgesel masajlar ise 15-20 dakika uygulanabilir. Bu süre hastaya yapılacak masaj türü ve endikasyonuna bağlıdır. Tedavinin sıklığı dokulardaki patolojik bulgulara, hastanın genel sağlık durumuna ve verdiği yanıta göre değişebilir. Özellikle ofis ortamında çalışanlarda sırt, boyun, baş ağrısı şikayeti olanlarda ve lenf ödemde sonuç alınıncaya kadar her gün masaj yapılabilir. Tüm vücut masajının haftada 1-2 defa yapılması yeterlidir.
Yukarda bahsettiğimiz hastalıkların yanı sıra, onkoloji hastalarında terapötik (tıbbi) masajın alt grubu olarak geçerliliği kabul edilmiş olan “onkoloji masajı” onkoloji tedavisi öncesinde, tedavi sırasında ve tedavi sonrasında hastaların yaşam kalitesini arttıran ve bu zorlu tedavi sürecinin yan etkilerini azaltan bir destek tedavi olarak tamamlayıcı tıp uygulamaları içinde yerini almıştır.
Bu hastalarda masaj tedavisine başlarken basit fakat kritik noktalara dikkat edilmelidir, örneğin lenf nodları çıkarılmış veya radyasyon tedavisi uygulanmış olabilir ya da hastada kemik metastazı bulunabilir. Dolayısıyla bu hastalarda tedavi öncesi fizik tedavi ve rehabilitasyon uzman hekimi tarafından ön değerlendirme yapılıp, uygun masaj tekniği ve dikkat edilmesi gereken konular belirlenmelidir. Günümüzde artık birçok hastane ve enstitüde tedavinin bir parçası olarak kullanılan onkoloji masajının, birçok bilimsel araştırma ile ortaya konulan faydalarını şöyle sıralayabiliriz.
Onkoloji Masajının Faydaları
* Kaygı durumunu (anksiyete) azaltır,
* Uykuyu düzenler, yorgunluğu azaltır,
* Kemoterapiye bağlı bulantı ve kusmayı azaltır. Yapılan çalışmalarda akupresür (akupunktur noktalarına basınç uygulaması) noktalarının uyarılması şeklinde yapılan masajın, bulantı ve kusmayı hafifleterek tedavi maliyetini azalttığı gösterilmiştir,
* Ağrıyı hafifletir. Masaj tedavisi gören hastalar, özellikle akut ağrılarının azaldığını belirtmektedirler,
Masaj Çeşitleri
Klasik Masaj
Tedavi edici (terapötik, tıbbi) masaj olarak en sıklıkla klasik masaj uygulanır. Klasik masaj; geleneksel batı masajı olup, yüzeydeki kas kitlelerine, kalbe doğru olan kan akımının yönü izlenerek el ile yapılan çeşitli manipülasyon teknikleri bütünüdür.
Aromaterapi
Aromaterapi, bitkisel yağları masaj, buğu ve benzeri yöntemlerle vücuda nüfuz ettirerek, bu yağların kimyasal bileşimleri ve sağladıkları enerjiden faydalanarak iyileşme sürecine katkı sunan tamamen doğal bir yöntemdir. Aromaterapi, gerek fiziksel problemlerin, gerekse stres kaynaklı duygusal sorunların çözümü için destek sağlayan zihin ile bedeni bir bütün olarak ele alan bir terapidir.
Ayurveda
Hindistan’da ortaya çıkan, bugün tüm dünyada uygulanan geleneksel bir tıp sistemidir. Ayurvedik masaj ise, bu bütünsel tedavi sisteminin sadece bir kısmıdır. Bu tedavide kişinin ayurvedik vücut tipi (dosha) belirlenir ve buna göre farklı bitkisel yağlar kullanılır, yapılacak masajın tipi belirlenir. Klasik masajdaki gibi kaslara yönelik değil, genel sisteme yönelik bir masajdır. Genellikle susam yağı ve farklı bitkisel yağ karışımları ılık bir şekilde uygulanır.
Refleksoloji
Refleksoloji; ayaklar, eller ve kulaklar üzerindeki spesifik noktalara basınç uygulama tekniğidir. Çoğunlukla ayaklara uygulanır, çünkü ayaklardan çok sayıda sinir geçer ve çok duyarlıdır. Ayaklarda iç organların (beyin, karaciğer, akciğer vb.), endokrin bezlerin ve kas-iskelet sisteminin yansıdığı refleks alanlar ve referans noktalar vardır. Bu noktalara basınç ve masaj yapıldığında ilgili organlardaki blokajlar açılır ve serbest enerji akımı sağlanır. Refleksoloji, küçük çocuklardan tutun da çok yaşlılara kadar her yaş grubuna uygulanabilir. Sağlıklı kişiler de sağlıklarını korumak ve oluşabilecek hastalıkları önleyebilmek için düzenli refleksoloji seansı alabilirler.
Peloidoterapi
Peloid (tıbbi çamur), tedavi için kullanılan mineral ve/veya organik içeriği zengin çamura, peloidoterapi (tıbbi çamur tedavisi) ise peloid ile yapılan tedaviye denir. Bu tedavide hedef bölgeye sıcak-soğuk peloid uygulaması yapılır. Peloidoterapi, dejeneratif eklem hastalıkları (eklem kireçlenmesi), fibromiyalji sendromu, bel ve boyun ağrıları ve post-travmatik iyileşme sürecinde uygulanabilir.
0 notes
haberlersaglik · 7 years ago
Text
Cinsiyet: beyin aktivitesi Nasil etkiler?
Seks gerginlik ve endişe giderici gece ve gün, tatlı bir zevk ve coşku, lezzet. Ve, natürel oysa, seks insan ırkı yaşıyor sağlanması için anahtar olmuştur. Bu makalede, soruyoruz, "seks Nasıl etkiler beyin ne olur?"
Tumblr media
Seks acı duygularımızı, hassasiyet etkisi ve uyku bile olabilir bu şekilde beyin aktivitesini etkiler.
Cinsel ilişki gövde fonksiyonları geri kalanında nasıl bir etkiye sahip olduğu bilinmektedir.
Son araştırmalar, İyi yürek fonksiyonları nasıl yediğimiz çok üzerinde bir etkisi olduğu gösterilmiştir.
Tıbbi Haber Bugün dolambaçlı olarak, seks kalori yakma etkin bir yöntem olarak gösterildi, iştah sonrasında azalma olduğunu kaydeden bilim adamları ile olmuştur.
Sonraki hayatında cinsel memnun etme olan kadınlar daha yüksek tansiyon riskine aleyhinde korumalı olabilir de, 2016 yılında Sağlık dergisinde yayınlanan bir çalışma ve Sosyal Davranış bulundu.
Vücudun seks etkilerinin çoğu gerçekte bu davet beyin aktivitesini etkiler ve merkezi asap sisteminin hormon salınımı bağlıdır.
Cinsel olarak uyarılmış olduğumuz süre beyinde neler oluyor burada, anlatırız, bu aktivite ruh ağrısı, metabolizma, ve algısında değişikliklere yol açabilir.
Beyin aktivitesi ve cinsel uyarılma
Ayrıca erkekler hem de kadınlar için, cinsel uyarılma ve tatmini acı ve duygusal durumları, ödül sistemi gibi ilgili beyin ağları etkinliğini artmak için gösterilmiştir.
Bu bir takım araştırmacılar, aniden "yüksek," bu nesil uyuşturucu ve içki gibi bekliyoruz diğer uyarıcılar seks özümlemek yol açtı.
Beyin ve penis stimülasyon
Cinsel organları kadın eşleri göre teşvik edilirken, Hollanda'da Üniversitesi Tıp Merkezi Groningen araştırmacıları tarafından 2005 egzersiz pozitron emisyon tomografi erkek katılımcıların beyin kan akışını izlemek için kullanılır.
Sağ amigdala olarak azaltırken, dikey penis uyarıcı arka ada ve beynin sağ hemisfer ikincil somatosensoriyel kortekste kan akışını hızlandırır, bu taramaları gösterdi.
Bu ada işleme duygular, acı ve sıcaklık şehvetli bağlı olan beynin bir parçasıdır. Benzer şekilde, ikincil somatosensoriyel korteks sızı hissi kodlama kayda değer bir rol oynar.
Tumblr media
Seks anksiyete: Nasıl üstesinden gelebilir? Birçok kişi cinsel ilişki ile ilgili kaygı tecrübe, ama bu sorunu yönetmek ve üstesinden varmak için yollar vardır. Üstteki ipuçları burada. Acilen okuyun
Amigdala, duyguların düzenlenmesi dahil almak üzere bilinen ve aktivitelerinin dysregulations dahil anksiyete bozukluğu gelişmesine yan olmuştur.
Hem duyguların işlenmesinde manâlı bir rol oynayan beyincik, kan akışında bir çoğaltma oldu boşalma sırasında aktive olan beyin bölgeleri ele alındığı benzer Üniversitesi — — eski bir çalışmada bulundu.
Araştırmacılar, beyin ödül sistemi harekete geçiren başka faaliyetleri nedeniyle haz acele boşalma sırasında beyincik aktivasyonu benzetiyorum.
Gokcek Market - ibrahim Gokcek - Sifali Bitkiler https://blog.gokcekmarket.com/cinsiyet-beyin-aktivitesi-nasil-etkiler/ Şifalı Bitkiler, Bitkisel Ürünler, Bitkisel Tedavi
0 notes
fenrees · 5 years ago
Text
Refleksoloji Nedir, Tarihi Nereye Dayanıyor Ve Nasıl Uygulanır?
Refleksoloji eski bir uygulama olduğu için kökenini ve tarihini izlemek son derece zor olmaktadır. İnsanlık tarihinde refleksolojinin zaman zaman insanlar tarafından uygulandığı, ancak bunun adlandırılmadığı konusunda bazı düşünceler mevcuttur.
Bunlar, özellikle bazı insanların bu durumu aslında daha önce kendilerine uyguladıkları ancak daha sonrasında bunun adlandırıldığı yönünden gelen iddialar olarak kalmaktadır. Ancak M.Ö. 2030’lu yıllardan itibaren insan hayatının bir parçası olduğu yönünde iddialar bulunmakta olup, Mısır’da duvar çizimleri ve benzer deliller olduğuna yönelik açıklamalar bulunmaktadır. Kesin olarak ne zaman ortaya çıktığı ise bilinmiyor.
Refleksolojinin kısa bir zaman çizgisi
Çin klasiği, M.Ö. 1000 yıllarında yazılan Sarı İmparatorun Dahili Tıp Klasiği “Ayak Yönteminin İncelenmesi” konulu özel bir bölüme sahip olduğu görülmektedir. Bu bölümde özellikle bu uygulamalardan direkt olarak söz edildiği, ve bu uygulamaların etkilerinden söz edildiğinden bahsedilmektedir.
Marco Polo’nun 1300’lerde bir Çin masaj kitabını İtalyanca’ya çevirdiğine 1528 yılında refleksolojinin Avrupa’ya geldiğine inanılmaktadır. Ancak bu konuda kesin bir delil yoktur.
ABD’de, sıklıkla refleksolojinin babası olarak anılan MD William H. Fitzgerald, 1917’de vücudu rahatlatan bazı kitaplar yazmıştır. Bu konuda yazdığı yazılar ile adından oldukça fazla söz ettirmiştir.
Fitzgerald’ın çalışmaları, Dr. Shelby Riley tarafından daha sonradan genişletildi. Ancak bugüne kadar geçen süre içerisinde özellikle refleksolojinin temeli asla değişmedi ve temel odak noktası her zaman ayaklar olmayı sürdürdü.
Riley için çalışan bir fizyoterapist olan Eunice Ingham, refleksolojinin ön plana çıkmasında liderlik eden isimler arasında yer almaktadır. Bu konuda o dönemlerde çok büyük çalışmalara imza attığı tahmin edilmektedir.
1957’de Dr. Paul Nogier dış kulaktaki noktaların refleks haritasını çıkarmıştır. Bu harita sayesinde yeni bir adım atılmıştır.
Refleksoloji Nasıl Çalışır?
youtube
Refleksologlar, refleksoloji konusunda vücudun kendisini onarmasına yardımcı olan hareketler ve eylemler olarak açıklama yaparlar. Bu konuda özellikle Çin tıbbında büyük bir yer alan refleksolojinin geçmişten günümüze milyonlarca insana uygulandığı tahmin edilmektedir.
Teori: Refleksoloji merkezi sinir sistemi ile çalışır.
Bu teori, 1890’larda Sir Henry Head ve Sir Charles Sherrington tarafından yapılan araştırmalardan sonra ortaya çıkarıldı. İnsan vücudunun en önemli sistemi olarak bilinen merkezi sinir sisteminin özellikle dışa duyarlı olduğu, buna bağlı olarak refleksolojinin insan vücudunda merkezi sinir sistemini harekete geçirerek sorunlu olan durumu düzeltmeye merkezi sinir sistemi aracılığı ile yardımcı olduğu iddia edilmişti.
Ancak bazı refleksologlar, bu konuda kesin bir görüş veremeyecek olduklarını, vücudun kendi kendini onarmasının birçok yöntemi olduğu gibi, dışarıdan yapılacak olan cerrahi ve cerrahi olmayan müdahalelerin nasıl etkileşim sonucunda iyileştirme gösterdiğini bilemeyeceklerine değinmektedriler.
Teori 2: Refleksoloji, stresi azaltarak ve ruh halini iyileştirerek ağrıyı azaltır.
Bazı uzmanlar ise bu konuda farklı görüşler ortaya atmaktadırlar. Bazı uzmanlara göre refleksoloji vücudun en büyük düşmanı olarak tanınan stresi azaltır ve bunun sonucunda ağrı ve benzer sağlık sorunlarını giderir. Ancak nörologlar özellikle bu konuda bazı soru işaretlerine sahip olduklarına değinmektedirler. Yoganın ağrıyı azaltmada refleksoloji kadar etkili olmadığı, bunun ise bir takım soru işaretleri doğurduğu iddia edilmekte. Bazı refleksoloji uzmanlarına göre stres vücudun en büyük sorunları arasında yer alıyor ve refleksoloji uygulamaları sayesinde kişi stresten büyük oranda arınıyor. Zihin durumu daha iyi hale geliyor ve daha fazla rahatlama yaşıyor. Bunun sonucunda ise yaşadığı sağlık sorunları ortadan kalkıyor ve bu durumun ardında stresin vücutta psikolojik ve fiziksel olarak ağrıya sebep olduğunun büyük oranda anlaşıldığına değiniyorlar.
Teori 3: Refleksoloji vücudun “hayati enerjisinin” akmasını sağlar.
Vücudun bir takım enerji içerisinde çalıştığına değinen bazı isimler ise refleksoloji sayesinde vücudun enerjisinin aktığını, fazla depolanan enerjinin vücuttan çıkarılmasının refleksoloji uygulamaları sayesinde mümkün olduğunu ifade etmektedirler. Ancak kesin olarak bilinen bir şey var ki, vücudun hiçbir şekilde büyük oranda enerji depolaması en azından bugüne kadar yapılan araştırmalarda pek fazla mümkün olmamıştır.
Bazı araştırmalarda refleksoloji sayesinde vücutta biriken stres ve benzer sorunların birden bire ortadan kaybolduğu, bunun yanında vücudun gereksiz yüklü enerjiden arındırılarak kişinin sağlıklı yaşamına kavuşturulduğundan söz edilir. Bir grup uzman buna karşı çıkarken, vücudun büyük oranda enerji depoladığına ve yaşamın enerji sayesinde devam ettiğine değinen çok sayıda refleksoloji uzmanı ise bu teorinin doğru olduğuna inanmaktadır.
Enerji konusunda bazı uzmanlar ise vücudun kendi enerjisini sürekli olarak akıttığına, bundan kurtulduğuna ancak bazı insanlarda bu enerjinin akmadığına ve bunun bir sonucu olarak ise refleksoloji sayesinde bu enerjinin vücuttan atılmasının mümkün olduğuna değinmektedir. Bazı uzmanlar insanların özellikle sakin yerlerde yaşadıklarında daha az enerji yüklü olduklarını, vücutlarında elektriklenme gibi sorunlarla da daha az oranda karşılaştıklarına değinmektedirler.
Teori 4: Bölge teorisi
Bu teoride ise vücudun 10 farklı bölgesinde sistemlerin olduğu iddia edilmektedir. Örneğin masaj yapıldığında çok daha fazla rahatlayan kaslar nasıl ki ağrı ve benzer sorunlardan büyük oranda azalıyor ise, refleksoloji sayesinde vücuttaki bazı ağrıların azaldığına değiniyor. Ancak bu konuda yine bazı refleksoloji uzmanlarının farklı görüşleri ortaya çıkmaktadır.
Refleksolojinin potansiyel faydaları nelerdir?
Refleksoloji birçok farklı faydalara sahiptir. Ancak amansız bir şekilde bu tedaviye güvenmek, tamamen bir kişiye inanarak bu tedavi ile hastalıklardan kurtulabileceğinize inanmak asla doğru değildir.
Şimdiye kadar, refleksolojinin bazı sağlık sorunlarına yardımcı olabileceği bilinmektedir;
stres ve kaygıyı azaltmak
ağrıyı azaltmak
ruh halini daha iyi seviyelere yükseltmek
genel durumu iyileştirmek
Buna ek olarak, bazı insanlar refleksolojinin kendilerine şu durumlar için faydasının dokunduğuna yönelik ifadeler kullanmışlardır;
bağışıklık sistemini güçlendirmek
kanserle savaş
soğuk algınlığı ve bakteriyel enfeksiyonları aşmak
sinüs problemlerini gidermek
sırt ağrısı ve benzer sırt problemlerinden kurtulmak
hormonal dengesizlikleri gidermek
doğurganlığı arttırmak
sindirimi iyileştirmek
artrit ağrısını hafifletir
sinir problemlerini ve kanser ilaçlarından dolayı kaynaklanan uyuşukluğu tedavi etmek (periferik nöropati)
Araştırma ne diyor?
Refleksoloji ile ilgili çok fazla çalışma yok. Ve birçok uzman bu konuda tedavinin doğru olmadığıne ve iyileştirici yönünün olmadığına değinmektedir. 2014 yılında yapılan bir araştırmaya göre, refleksolojinin herhangi bir tıbbi durum için etkili bir tedavi yöntemi olmadığı sonucunu ortaya çıkarmıştır.
Ancak araştırma masaj gibi uygulamalarda olduğu gibi refleksolojinin insanlar için alternatif olarak dışarıdan ekstra uygulanabilecek bitkisel tedavilerde olduğu gibi benzer bir şekilde uygulanmasının mümkün olabileceğine değinmişlerdir.
Araştırmadan çıkan sonuçlar biraz beklendiği gibi olmuştur.
Ağrı
2011 yılında Ulusal Kanser Enstitüsü tarafından fonlanan üst düzey bilim adamları, refleksoloji tedavilerinin ilerlemiş meme kanseri olan 240 kadını nasıl etkilediğini bir süre boyunca yakından incelediler. Tüm kadınlar kanserlerinden dolayı kemoterapi gibi tıbbi tedavilere maruz kalmış ve bu tedavileri görmeye devam eden veya gören iyi durumda hastalardı.
Çalışma, refleksolojinin nefes darlığı da dahil olmak üzere bir kısım semptomların daha fazla rahatlamaya yardımcı olabildiğini, ancak bunun büyük oranda rahatlatıcı bir etki olup olmadığı konusunda soru işaretleri kaldığına değinildi.
Uzmanlar ayrıca adet öncesi sendromu ağrısı (PMS) yaşayan kadınlarda refleksolojinin ağrı üzerindeki etkilerini de özellikle incelediler. 35 kadın üzerinde el, ayak ve kulakta yapılan refleksoloji girişimleri mevcuttu.
İki aylık refleksoloji tedavisi alanların, almayanlara oranla daha az ağrı çektikleri ortaya atıldı. Ancak, bu çalışmanın çok küçük olduğunu ve onlarca yıl önce yapıldığını asla aklınızdan çıkarmayın. Eğer PMS ağrısı yaşıyorsanız bu durumda bir uzman doktordan yardım almayı deneyebilirsiniz.
Refleksolojinin ağrıyı azaltmaya yardımcı olup olmadığını tam olarak anlamak için daha büyük, uzun süreli daha fazla finanse edilen özel sağlık çalışmalarına ihtiyaç olduğu apaçık bir şekilde bilinmektedir.
Kaygı Gidermek
2000 yılından itibaren, araştırmacılar 30 dakikalık bir ayak refleksoloji tedavisinin meme veya akciğer kanseri tedavisi gören insanlar üzerindeki etkilerini kısa süreli olarak incelemek için araştırmalarını sürdürdüler. Refleksoloji tedavisi görenlerde refleksoloji tedavisi almayanlara göre daha düşük kaygı düzeyi olduğu raporlara geçti.
Biraz daha büyük bir 2014 yılında yapılan araştırmanın sonucunda, araştırmacılar kalp ameliyatı geçiren kişilere dört gün boyunca günde bir kez 20 dakikalık ayak refleksoloji tedavisi uyguladı ve buun sonuçlarını incelediler.
Refleksoloji tedavisi alanların, anksiyete düzeyinin olmayanlara göre anlamlı düzeyde daha düşük olduğunu ortaya koyan bir çalışma olarak tarihe geçtiği belirtildi. Başka bir insanın başka bir insana dokunması zaten genellikle kaygı giderici ve rahatlatıcı, bazen zevk veren eylem olarak bilinmektedir.
Refleksolojiyi Denemek Güvenli Midir?
Genel sağlık sorunları olan insanlar için bile doğru uygulanan refleksoloji tedavisi herhangi bir şekilde sorunlara sebep olabilecek bir tedavi olarak görülmemektedir. En ağır durumda hastaların bile bu tedaviden herhangi bir zarar görmeleri eğer ki cilt üzerinde problemleri yoksa ve herhangi bir çok ağır psiko-sosyal sorunları yoksa güvenli olacağı tahmin edilmektedir.
Bununla birlikte, aşağıdaki sağlık sorunlarından herhangi birine sahipseniz, önce doktorunuzla konuşarak refleksoloji tedavisini doktorunuza sormalısınız;
ayaklarda dolaşım problemleri
kan pıhtıları veya bacak damarlarınızın iltihabı
gut
MS
ayak ülseri
sporcunun ayağı gibi mantar enfeksiyonları
ellerinizde veya ayaklarınızda açık yaralar
tiroid problemleri
epilepsi
düşük bir trombosit sayısı veya diğer kan sorunları, bu da sizi daha kolay çürük ve kanamaya sürükleyebilecek bir sağlık sorunu olabilir.
Bu sorunlardan herhangi birine sahipseniz hala refleksoloji tedavisinden yararlanma şansınız vardır, ancak derhal öncesinde doktorunuza bu konuyu sormanız şiddetle önerilir.
Uyarı
Hamileyseniz, el ve ayaklardaki bazı baskı noktaları kasılmalara neden olabilir. Bu durum özellikle bebekte bazı huzursuzluklar yaratabilir ve anne adayının daha ciddi psikolojik sorunlar yaşamasına, daha fazla kasılmalar yaşamasına sebep olabilir. Hamile olan kimselerin refleksoloji tedavisini mümkünse doğum gerçekleşene kadar ertelemeleri önerilmektedir. Ancak bu konuda doktorunuza sorarak hamilelik süresi boyuncada refleksoloji tedavisi uygulatabilirsiniz.
Bazı insanlar refleksoloji tedavisinden sonra aşağıdakiler de dahil olmak üzere hafif yan etkilere sahip olduklarını belirtmişlerdir:
baş dönmesi
ayaklarda hassasiyet ve yumuşaklık
duygusal hassasiyet
Ancak bunlar tedaviden kısa bir süre sonra kaybolma eğilimi gösteren kısa süreli yan etkilerdir.
Refleksoloji Hikayeleri
youtube
Refleksoloji vücudu serbest ve rahat bırakmak için uygulanan önemli tıbbi yöntemlerden bir tanesidir. Ancak hiçbir refleksoloji uzmanı sizin bu girişimsel yöntemler sayesinde %100 sonuç alacak olduğunuzu asla garanti etmez. Ancak bir tarafta ise uzmanlar bu yöntemlerin bazı insanlar tarafından kesin sonuç almak üzere başarılı olduğuna değinmektedirler.
Birçok kişi refleksoloji seanslarından hemen sonra kendisini daha iyi ve daha rahat hissetmeye başladığına değinmektedir.
Tom’un hikayesi: Kemoterapiye bağlı bulantı
Bir şekilde bir nedenlerden dolayı bilinmeyen bir sağlık sorunu yaşamaya başlayan Tom, kısa süre içerisinde kendisinde aslında kanser olduğunu öğrendi. Kanser tedavisi sırasında kendisine birçok farklı ağrı kesici ve mide bulantısı gideren ilaçlar verilmesine rağmen mide bulantıları geçmedi ve bunun sonucunda refleksoloji uzmanına danıştı. Tam kusmak üzereyken refleksoloji uzmanı tarafından kendisine uygulanan refleksoloji tedavisi sayesinde 10 üzerinden 10 puan verdiği mide bulantısının bir anda 10 üzerinden 2 seviyelerinin altına kadar düştüğünü açıkladı.
Tom, kendisinin bu tür tedaviden bu durumu beklemediğini, ancak kendisine refleksoloji tedavisinin son derece iyi geldiğini belirtti. Yine de elbette refleksoloji tedavisinden herkesin Tom gibi kesin sonuç almasının mümkün olamayabileceği bilinmeli ve buna göre hareket etmek gerekmektedir.
Kali’nin hikayesi: Ameliyat sonrası ağrı
Bağırsaklarından ciddi bir ameliyat geçiren Kali, kendisini bir süre ağrılar dolayısı ile kötü hissetmeye başladı. Genel cerrah kendisine yüksek dozlarda ağrı kesiciler vermesine rağmen ağrılarını kalıcı olarak hiçbir şekilde dindirmeye yetmeyen bu durum dolayısı ile Kali hastanede görevli olan refleksoloji uzmanı tarafından ziyaret edildi.
Bu ziyaret sırasında ayaklarından başlayarak uygulanan refleksoloji tedavisi sayesinde bağırsaklarında yaşanan ağrıların azaldığına ve kimyasal ilaçlardan bile daha iyi sonuçlar alır hale geldiğine değinen Kali, “doktoruma refleksolojinin bana çok daha iyi geldiğinden söz eder etmez ona bana ilaçlar vermesine gerek olmadığını söylemeye başladım” dedi.
Mary’nin Hikayesi: Fibromiyalji
Fibromiyalji semptomlarının hafifletilmesi için neredeyse on yıl boyunca ayda iki ila dört kez refleksoloji uzmanına göründüğüne değinen Mary, kendisinin kısa süre içerisinde bu sorunlardan kurtulamadığını, ancak kendisine uzun süreli olarak uygulanan refleksoloji uzmanı tedavisi sayesinde ağrılarından büyük oranda kurtulduğuna değinen isimler arasında yer alıyor. Birçok uzman aslında refleksoloji konusunda kesin olarak bu ağrıları geçirip geçirmeyecek olduğu konusunda soru işaretleri olduğunu, bu tür sağlık sorunlarının özellikle hiçbir sebep olmaksızın psikolojik nedenlere dayanıyor olabileceği için refleksoloji uzmanı tarafından refleksoloji tedavisi uygulanması sonrasında geçmiş gibi görünebileceğini bu durumun kişinin zihninde olan bir ağrı kontrolünden dolayı olduğuna değiniyorlar.
Jessie’nin hikayesi: Genel sağlık bakımı
3 gebelik süresince refleksoloji tedavisi alan Jessie, kendisine 1.5 saat uygulanan tedavilerin psikolojik olarak kendisini büyük oranda rahatlatabilecek etkiler yarattığına değinmektedir.
Refleksoloji Noktaları ve Alanları Bölgeleri
Refleksoloji teorisinde ayaklar, eller ve kulaklardaki noktalar ve alanlar belirli organlara, kemiklere ve vücut sistemlerine karşılık olarak gelir. Özellikle kişinin yaşadığı ağrı ve diğer sağlık sorunlarına bağlı olarak uygulanacak tedavinin bölgelerinin değişecek olduğu bilinmektedir.
Refleksologlar bazı konularda anlaşmakta zorlanabilirler. Bazıları tedavi uygulanacak olan alanın neresi olacağı konusunda soru işaretlerine sahip iken, bazıları ise bu konuda ortak bir görüşün uygulanmasının zaten mümkün olamayabilecek olduğuna değinirler.
Bir refleksolog genel, entegre bir seans yapabilir eller ve ayaklar dışında soruna yönelik ve sorunun olduğu organ veya bölgelere yönelik ekstra farklı uygulamalarda bulunabilirler.
Spesifik teknik ne olursa olsun, refleksoloji teorisi uygulayıcı tarafından kişinin sıkışma yaşanan bölgesindeki sorunu tedavi etmeye yönelik olmalıdır.
Ayak refleksolojisi haritası
Ayaklar için iyi bir refleksoloji haritası örneği vardır. Her ayak vücudun dikey bir bölümünü temsil etmektedir.
Sol ayak vücudun sol tarafına ve orada bulunan tüm organlara, damarlara vb. karşılık gelmektedir.
Sağ ayak vücudun sağ tarafına ve orada bulunan tüm organlara karşılık gelmektedir. Örneğin, karaciğer vücudun sağ tarafındadır ve bu nedenle karşılık gelen refleks alanı sağ ayaktadır, ancak bunun bölgesini bilebilmek son derece önemlidir.
The post Refleksoloji Nedir, Tarihi Nereye Dayanıyor Ve Nasıl Uygulanır? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi.
Kaynak: https://www.zovovo.com/refleksoloji-nedir/
0 notes