#amatör şiirler
Explore tagged Tumblr posts
Text
Sesli şiirler üzerine bir sayfa yapmak istiyorum Instagram da. Amatör olarak kendi şiirlerini veya ünlü şairlerin şiirlerini seslendirenleri de paylaşacağım bir şiir platformu istiyorum. Ama sadece istiyorum şuan. Şiir seslendiren insanlar bulabilir miyim bilmiyorum tabi..
#şiir#şiirler#şair#şiirli#şiirsel#şiirsokakta#aşk#sevmek#şiirheryerde#seslişiir#sesli şiir#amatör şairler
9 notes
·
View notes
Text
hüseyin kıyar, yavuz sarıalioğlu ve barış bıçakçı'nın 1994 ve 1997 yıllarında kendi imkanlarıyla yayımladıkları şiir kitapları, büyük bir gizem ve merak uyandırdı bende uzunca bir zaman. kitapların herhangi bir isme sahip olmaması, yalnızca kendi yayınımız ibaresi taşıması ve beyaz kapaklarında yer alan muhtemelen şairlerin aile albümlerinden alındığını düşündüğüm genç bir kadına ve yaşlı bir adama ait fotoğraflar.. edebiyat ve özellikle de içinde bulunduğum dönemde sahaflarda dahi güçlükle bulunan eski-ilk basım kitapları arayıp bulma sevdam, bu kitaplara ulaşma isteğimi perçinledi. gerçekten uzunca bir süre hem sosyal medyada hem de türlü türlü sahaflar arasında mekik dokumama rağmen kitaplara ulaşmam pek mümkün olmadı. güzel tesadüfler sonucu önce 1997, ardından ise 1994 yılında yayımlanan şiir kitaplarına ulaştım. benim gibi bu kitapları uzunca bir süre arayan, bulamayan, bulsa da sahafların fahiş fiyatları sebebiyle alamayan okuyucular için paylaşmaya karar verdim. hüseyin kıyar ve barış bıçakçı'dan aldığım iznin doğrultusunda, 1997'de yayımlanan şiir kitabını tarayıcıyla amatör bir şekilde taratıp, kitabın ilk ve son sayfalarına kendimce küçük birer not ekleyerek paylaştım. 2016 yılı filandı sanırım. üç yıl sonra 1994'de yayımlanan kitaba eriştiğimde bu kez paylaşmak konusunda biraz özenli davranmaya karar verdim. kitap ve şiirler bunu fazlasıyla hak ediyordu çünkü. kitapta yer alan şiirlerin içimde uyandırdığı şeylerden hareketle, şiirlere desenler çizerek tamamen dijital bir formata dönüştürmeye çalıştım. aşağıdaki ekte yer alan linklerden kitapları okuyabilir veya indirebilirsiniz. okumak iptiladır, müptelalara selam*
4 notes
·
View notes
Text
Ölmüşken Nefes Almayı öğrenirsin
Bazen koca kalabalığın içinde yapayalnız hissedersin kendini çünkü o yoktur değer verdiğin çok sevdiğin o varıdır. Çevrendekiler sana seni sevdiklerini söyleseler bile mutlu olamazsın çünkü O sana seni sevdiğini söylememiştir. Doğum günün de sana onlarca kişi mesaj atar ama sen onun atması için sabahlara kadar uyumazsın.
Zaman öyle böyle geçer sen onu beklersin o başkası için yaşar başkasının ellerini tutup başkasını sever sen onun için sayfalarsa yazılar upuzun şiirler yazarsın o ise başkasına uzun mesajlar atar. Kısaca o seni sevmez sen de ölmüşken nefes almayı öğrenirsin..
Sonra gün gelir sana gelir ama sende ne onu sevebilecek cesaret kalmıştır nede alacak bir nefes..
#aşk uzun sözler#yazılar#şiir#duygusal#keder#sigara#teselliyi bırak sigara ver#uzun şiirler#amatör#duygusal sözler#sevmek#uzun sözler#güzel sözler#aşk sözleri#kitap
10 notes
·
View notes
Text
Tatlım Tatlım 🌙
#şiir#şiirler#yazı#yazılar#edebiyat#müzik#video#video ve fotoğraflar şahsıma aittir#musical video#musical#twitter#facebook#tumblr#tatlım#ersay üner#amatör#şarkılar
26 notes
·
View notes
Text
Bir Kış Gecesi
Yine tek başıma yürüyorum sokaklarda
Yalnızlığın ve sessizliğin verdiği hüzün var içimde
Serseriyim...
Bir kış gecesi karlar asfalta düşüp eriyor
Karanlığın verdiği korku var içimde
Yalnızım...
Soğuktan üşüyorum, ellerim titriyor
Yalnız olmaktansa ruhum
Aklımın verdiği umut var içimde
Aptalım...
İnsan neden ihtiyaç duyar birilerine
Neden eririz kar taneleri gibi yalnızken
Vicdanımın verdiği acı var içimde
İnsanım....
3 notes
·
View notes
Text
Kaybolduğunu düşündüğün bir zamanda, bir ağacın dalında sallanırken bulursun kendini.
Ait olduğun yerde,
doğada...
#yolkendineyürüyüş @nurkramer
🛤
🛣
🛩
🛫27 yıllık Hava Yollarında çalışıp, 2017'de emekliye ayrilan Nur Kramer 6 farklı ülkede, üç ayrı kıtada yaşamış ve yaşamına Madrid - İstanbul arası yaşamakla devam eden bir dünyalı. 🛬
✈
Kısacık bir kitapta dünyayı dolaşıyoruz. İlk duragimiz İspanya.
🚥🚦🛑
İspanya'da yuruyerek gidilen bir yol vardı. Bir film izlemistim bu yolla ilgili. Birkaç da yazı okumuştum. Orta Çağ Haç Yolu olarak bilinen Santiago de Compostela Yolu, yani El Camino de Santiago.
#bazıyollarçağırırbizi
🚦🚥🛑
Kitabımız anlatımına fotograflarla desteklenmiş ve bir amatör fotografci olarak bence cok güzel olmuş.
🛑🚥🚦
Hele ilhamla gelen yolculuktaki şiirler kitabı tam kıvamına getirmiş.
🚥🛑🚦
Doksan beş sayfalık kitabımızı bir çırpıda bitirdim.
🚥🚦🛑
Kitapta geçen Mevlana sözü ile Son Deyiş ile bende yorumumu bitiriyorum.
✈🛩🛫🛬
Kapimiza vuran değil, gönlümüze vuran buyursun.
#celalettinirumi
💝Aşkla okuyoruz. 🥰
📸🖋👏Bu fotoğrafın ve yorumun sahibi @mustafaokutan03 teşekkürler.
💘Aşkla okumak için takip etmelisiniz. 💖Konu etiketimizi #kitapokufotografcek takip edin ve kullanın 📖📝Gönderi ve hikayenizde bizi paylaş bizde kitaplarınızı paylaşalım.
✅@facebook gebzevecevresifotograflari
@tumblr, @twitter,@1000kitap, @google ile tüm sosyal medyada heryerdeyiz
#fotografcekkitapoku #kitap#kitapkurdu#yazar#edebiyat#kitaplar#kitapkokusu#okumahalleri#kitapaşkı#kitaptavsiyesi#kitapsevgisi#kitaplik#kitaplariyivar#kitapsever#kitapyurdu#okuyorum#kitapoku#instakitap#okudumbitti#kitapokuyorum#kitapyorumu #kitapaskı #kitapönerisi
3 notes
·
View notes
Text
mermerciden çıkıp çorbacıya girdim,
kafamdaki tüyler düşerken,
gagama yeni sardığım tütünü yerleştirdim.
ilk dumanda seni,
ikinci dumanda bodrum katındaki evini fark ettim.
dünya tarihindeki en küçük ikinci pencereden
sokağına baktık beraber.
kaldırımda cılız kediler,
cılız fahişeler,
cılız şeyler.
amatör bir heyelan gibiydin,
bana hiç dinlemediğim bir radyo frekansından baktın,
beni gördün,
görüldüğümü hissettim.
ben daha önce böyle bir kuş cinayetine şahit olmamıştım.
o an; sen bir ilaç kutusu,
ben ise yan etkilerini siklemeden prospektüsünü de yuttum.
ya mariana çukuru sana ait
ya dededen miras bulutların var.
ya savaş suçu işledin de koynundayım.
ya da nobel barış ödülü aldın, kutlama şampanyanım.
beklemediğim bir sınav sorusu gibi uzun uzun sana baktım,
kalemimi açtım,
seni çözemedim, ama o kalemle şiir yazdım.
okudukça yazılma maksadı ortadan kaybolan,
renksiz,
kronik bir hastalığa benzeyen,
astım gibi bir şiir yazdım.
bazı şiirler sadece nefes darlığı ile ifade edilebilir.
öyle bir şiirdi, öyle bir geceydi.
evinden çıktım,
kediler,
fahişeler,
ve diğer şeyler kilo almıştı.
sabah olmuştu.
adımı bile bilmiyordun, sen uyuyordun.
ben; dünya tarihinin en küçük penceresi.
24 notes
·
View notes
Text
“Şair misiniz?” dedi
Şiirlerimi okuyup bir kelimesini bile anlamamış olacak ki
Sordu bu soruyu,
“Amatör mü yoksa profesyonel misiniz?” diye de ekledi,
Şairler hep amatör ruhla yazarlar şiirlerini,
Onları profesyonel yapan
Yüreğine dokunduğu insanlardır,
Kalbinin yarasına merhem olmuşsa,
Gözyaşına mendil,
Ellerine el olmuşsa,
Hayatına bir renk getirmişse,
Yada yüreğinin denizinde boğulmak üzereyken nefes,
Bir kelime binlerce anlam içerir,
O anlamlar her yürekte bir boşluğa denktir,
Her parçası bir can verir sevene, sevilene,
Şair sadece yazar, ne yazdığına bakmaz,
Duygularını kelimelere ekler,
Sevmenin, vefanın, beklemenin, vuslatın resmini çizer,
Kağıdın kaleme olan hüznüyle yazar,
Hiç kimse şair değildir,
Şair olan şiirlere aktarılan insanca duygulardır...
//stnblmavi
“Ekrem Yener”
25 notes
·
View notes
Text
Yeni kuşakla aramızdaki bir fark.
Twitter’da filan bakıyorum. İnsanlar kendilerine bir sürü sıfat biçmiş. En başa da yazmış oluyorlar.
Yİne sosyal medya vasıtasıyla şehir tiyatrolarından tanıdığım bir abi vardı. Bir akşam adını yazıp arattım google da. Bir site çıktı. Siteye girdim. Önceden bildiğim işleri, hayat hikayesi falan sınıflandırılmış. Yönettiği oyunlar filmler, senaryoları, rol aldığı filmler tv dizleri, yazdığı kitaplar şiirler vs vs..
“Abi siteni yeni gördüm, henüz çok tenha, niye haber vermedin kimseye?” diye bir mesaj attım.
“ Sorma Hüseyin utandım. Bizim damat yapmış. O da abartmış. Bir sürü bölüm açmış. Beni yönetmen, senarist, yazar, şair yapmış. Ben sadece oyuncuyum. Oyuncu olarak bilinmek, anılmak bana yeter. Damada söyledim ya silecek ya düzeltecek o siteyi. Şu anki haliyle size söyleyemezdim. Bana da sürpriz oldu zaten, daha çok yeni, bir hafta bile olmadı” dedi.
Düşündüm: Damadının abartığı bir şey yok.
Film yönetmiş, oyun yönetmiş adam. Senaryosu ödül almış bir adam. Şiir kitabı yazmış, roman yazmış, karikatürler çizmiş vs vs.
Yine de kendini yönetmen saymıyordu. Senarist saymıyordu, karikatürist saymıyordu. Yazar çizer şair romancı saymıyordu.
En iddasız alanı karikatürleri, çizgileriydi. Baktım onun amatör işleri, kendine ben çizerim yazarım diyenleri yine de beşe katlar.
Tevazu budur işte.
Bir adamda olması gereken bir özellik.
0 notes
Note
uzun zamandir kendimi anlatmiyorum kimseye nasil oldugumu neler hissettigimi birkac gundur anlattigim tek kisi sensin iyiligin karşısında gözlerim doldu teşekkür ederim umarim cok cok yakin zamanda azalir islerin veee bende podcastlerini dinleyebilirimm
Dilediğin zaman içini dökebilirsiin. Dinlerim, yardımcı olmaya çalışırıım. Bu arada podcaste bölüm kaydedene kadar, seslendirdiğim ve daha amatör zamanlarımdan kalma şiirler var ilgini çekersee. Söyledim mi emin olamadım ondan ekleyeyim istediimm
0 notes
Link
Facebook:https://www.facebook.com/Ozerhuseyin51/?fref=ts
#şiirsokakta#şiirheryerde#şiir#şiirler#amatör#hüseyinözer#seslendirme#seslendirilmiş videolar#sesleniş#sevgili#sevgisizlik#sevgi#kara sevda#sevdaliza#sevda sözleri#sevdam#sevda#cemal safi#bedirhan gökçe#yar#yar olamadın#şiir yorum#şiirzm#duygusal#duygular#üzülmek#üzüntü#beklemek#bekleyiş
1 note
·
View note
Text
Konstantinos Kavafis / Sevinçtir ve yaşamın ıtırı, istediğim gibi tutabildiğim hedonizmin saatleri ve anısı
Kavafis, yaşamı boyunca yayınlamış olduğu 154 şiirde 40 kez, yani her dört şiirde bir, "hedonizm" ya da "hedonist" sözcüğünü kullanmıştır. 1904 yılında yazdığı "İstekler" adlı kısa şiirini bir yana bırakıp 1911-1929 yılları şiirlerine bakarsak, 114 şiirde 39 kez, yani her üç şiirde bir, "hedonizm"den söz ettiğini görürüz. Bu çarpıcı bir sıklıktır. Kavafis’in şiirinde hedonizm, şehvetin ötesinde felsefi ve etik terimdir
"Tensel zevk" ve "haz” gibi sözcüklerle de Türkçe'ye aktarılmış olan "hedonizm"in anlamını, Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlük’ü "hazcı, hazcılık" diye vermektedir. "Hazcılık"a baktığımızda ise şunları okuyoruz: "Zevki, insan hayatının tek değer ve amacı sayan, haz veren her şeyin iyi olduğunu kabul eden öğreti, hedonizm. Hazza, Fiziksel zevke hastalık derecesinde düşkünlük". "Haz veren her şeyin iyi olduğu" savı her ne kadar "hedonist" ve faydacı felsefenin temel taşıysa da, Kavafis'in şiirsel dünyasında "hedonizm" daha geniş bir anlam kazanmaktadır. Ozan ayrıca, sözlükteki ikinci tümceye de "fiziksel zevke hastalık derecesindeki düşkünlük" gibi bir anlayışı da bilinçli bir biçimde karşı koymaktadır. Hedonizm, şehevi zevklerin çok ötesinde felsefi ve etik (ahlaksal) bir terimdir. Aristippos'un (İ.Ö. 435-356?) ve Epikuros'un (İ.Ö. 342-270) geliştirdikleri bu terim, bu iki düşünürde farklı anlamlar taşır. Aristippos'a göre amaç, hedonizmi - yani mutluluğu, hazzı- anında yakalamak, ya da her anı her yanıyla tadıp yaşamak ve bundan dolayı da hiç bir zaman geçmiş için pişmanlık ve gelecek için korku ve endişe duymamaktadır. Epikuros da korku ve pişmanlığa karşı çıkmakla birlikte, onca temel arayış anlık mutluluk değil, uzun süreli mutluluktur. Belki bu farklı mutluluk anlayışından yola çıktıklarından Aristippos, zevki, hazzı ve dolayısıyla mutluluğu "heyecan"da görürken, Epikuros "sakinlik’te, dinginlikte görmektedir. Şimdi Kavafis'in hedonizmi nasıl algıladığına bakalım.(2)
Sözcüğe yüklenen felsefi içerik
Kavafis'in 1911 yılına kadar yayınladığı şiirler -yazdıkları ayrı bir konudur- 24 tanedir, ilki, "Duvarlar", 1896 yılında yazılmış ve 1897 yılında yayınlanmıştır. Bu 15 yıl içinde yılda ortalama iki şiir bile yayınlamamıştır ozan. Ve bu sürede hedonizmden bir tek şiirinde söz eder:(3) Bu şiirde "hedonizmin gecesinden" ve "ışıklı sabahından" söz ettiğini görüyoruz. 1911-1929 yılları içinde, 39 kez hedonizmi yüceltecektir ve artık ozan her hedonist gecenin bir tür üstün, ışıklı sabaha çıktığını sık sık vurgulayacaktır. Kimi zaman krallar "hedonizmleriyle övünecekler(4), başka bir fırsatta ise ozan, kahramanına sedefler ve mercanlardan başka, hedonist güzel kokular da edinmesini dileyecektir, iki kez, en tanınmış şiirlerinden birinde.(5) Bir şiirde sanki Aristippos konuşmaktadır:
Teori ve incelemeyle güçlenerek ödlek gibi korkmayacağım tutkularımdan hedonizme vereceğim bedenimi gözüpek erotik isteklere kritik anlarda gene bulacağım ruhumu, önceden olduğu gibi, bir zahid gibi.(6)
Kahramanlık ve İyonya ile özdeşlik kuruyor
Bu şiirde bedenin hedonizme adanması ve erotik istekler, doğrudan doğruya felsefi bir içerik kazanmaktadırlar; "teori ve incelemeyle" ilişkilidir "kanın dürtüsü". Aristippos gibi Kavafis de korkuyu yadsıdığını söylemektedir.(7) Hedonist yaşam ise onu hiç kötü bir sonuca sürüklememektedir. Kazandığı güç ile gerektiğinde, zahid gibi, riyazet ile "ruhunu bulacaktır". Doğal olarak "asketik" yaşam, yani nefsi redderek yaşamak bu şiirde ilginç bir Eski Yunan - Hıristiyanlık sentezi gibi çıkmaktadır önümüze. Ozan sanki "hedonizm ruhunu yok edecektir" diyen birine cevap verir gibidir. 1913 yılında iki şiiriyle sağlığı, gücü, erkekliği ve yürekliliği doğrudan hedonizmle iç içe göstermektedir.
Gençler dizelerini okur... Sağlıklı hedonist beyinleri... duygulanır.(8) Güçlü şarapları içtim, hedonizmin yüreklileri gibi.(9)
Korkuya karşı çıkmak istercesine gene korkuya karşı haykırmaktadır iki yıl sonra yazacağı "Avize" adlı şiirinde: "Bu sıcaklığın hedonizmi için yaratılmamıştır/yüreksiz bedenler." Kavafis 1915 ile 1918 yılları arasında 39 şiir yayınlayacaktır. Bu yılar ozanın en verimli yıllandır. Herhalde bu yıllarda kendisine de güveni aynı oranda artmıştı. İki şiiriyle hedonizmin felsefi, etik, yapıcı yanım değil, ilk kez erotik yanını göstermektedir.
o yoksul yatakta aşkın bedeniyle idim, sarhoşluğun hedonist dudaklarıyla (10) Burada durayım görmüyorum anılarımı, düşlerimi. hedonizmin simgelerini.(ll)
Başka bir şiirinde Kavafis'in "hedonizm"e bambaşka, ve inancına ve anlayışına göre gene üstün bir özellik verdiğini görüyoruz. Hedonizm İyonya ve Yunan ile özdeş kılınmaktadır.
korkusuz ve tam Yunanca tamdı hedonizmi, güzel İyonya gecelerinde... (12)
Güzel anların ve sanatın kaynağı
Eski Yunanla -ya da hiç olmazsa eski yıllarla ve kültürlerle- ilişkili hedonizmi "Endimionos'un Heykeli önünde" (1916) adlı şiirde de görüyoruz: "....eski yılların hedonizmini uyandırdılar" ."Öyle Çok Baktım ki" şiirinde (1917) gene Yunan'la ilgili hedonizm var: "....Kırmızı dudaklar, hedonist üyeler / Yunan yontularından alınmış saçlar..." Kavafis'in hedonizme nasıl cinsel hazzın çok üstünde bir anlam verdiğini, fizikötesi bir eylem ve kavram olarak gördüğünü en belirgin bir biçimde ortaya koyan şiirlerinden biri "Yahudilerin (İ.S.50)" adlı şiiridir. 1919 yılında yazdığı bu şiirinde hedonizmi, sanatla özdeş kılarak, büyük harfle yazmaktadır. Ayrıca "güzel ve sert Yunanlılığı" terketmeye çalışan bir Yahudi'den söz etmektedir; ama sonunda gencin "hiç de öyle" olmadığını görüyoruz: "İskenderiye'deki Hedonizm'in ve Sanat'ın" sadık çocuğu olacaktır. Ozan arada hedonizmi salt cinsel haz, ya da bedenini sarsan bir fırtına gibi de gösterecektir; ama her zaman, "pişmanlık duymadan", "korkmadan", inancı bir Aristippos yanlısı gibi. Hedonizm, bu şiirlerde, üstün ve güzeldir, yüreklidir, sevincin, güzel anıların ve sanatın kaynağıdır:
.... nasıl güçlüydü kokular nasıl güzel yataklara yatmıştık nasıl bir hedonizme vermiştik bedenlerimizi. Hedonizm günlerinin anısı geldi gene...(13) Sevinçtir ve yaşamın ıtırı, istediğim gibi tutabildiğim hedonizmin saatleri ve anısı...(14) ... bilirsin yaşamın dürtüsünü ateşini, üstün hedonizmini.(15) Gençliğimin yılları, hedonist yaşamımın şimdi anlıyorum anlamlarını... sanatının yöresi çizilirdi...(l6) Ah! özellikle çıplak bedenlenlerin hedonizmi
anımsadım kapalı odaları, ve geçmişteki hedonizmi - yürekli hedonizmi!(18) ... Aşk (Eros) orada bedenimi almıştı o üstün güzel gücüyle... (duydum yeniden) hedonist heyecanı. (19)
Kavafis 1919 yılında 56 yaşındadır. Şiirlerinde bu yıllardan başlayarak hedonizm konusunda farklı bir yaklaşım ve anlayış sezebiliyoruz. Hedonizmin felsefi, fizikötesi, sevinçli yanı daha az belirtilmekte, ve toplumun tepkileri, ortamın "hedonizm"e yönelttiği suçlamalar ortaya çıkmaya başlamaktadır. Diyebiliriz ki ozan, daha önceleri yüceltmeye çalıştığı hedonizme karşı daha "realist" bir yaklaşıma ve ilişkiye geçmektedir. Artık sık sık hedonizmin her iki yanı da vurgulanacaktır: bir yanda üstün, hayat veren yanı ve öte yanda ise toplumun "yanlış" yaklaşımı yüzünden sıkıcı, yıpratıcı yanı.
Yasalara, değer yargılarına meydan okudu
Daha 1916 yılında "yasadışı hedonizm"den söz etmeye başlar ozan. "Sokakta" adlı şiirinde iki kez "yasa" ve "hedonizm" söz�� geçer. Bu yasa doğa yasası değildir; toplumun yasasıdır. Üç yıl sonra "İmenos" şiirinde "hedonizmin hastalıkla ve yıpranma ile kazanıldığını okuyoruz. Ana kazanç da o denli büyüktür. "Bedenin duyacağı erotik gerilimi sağlık tanıyamaz" denecektir. Erotizmin bedelini hesaplar gibidir Sirakuze'li İmenos ozanın adına. "Başlangıçları" şiirinde (1921) "yasadışı hedonizmin oluşmasından sonra" sokağa çıkan gençler tedirgindir; birileri biraz önce olanları anlarlar diye çekinmektedirler. Oysa "gelecekte yazılacak olan güçlü dizelerin başlangıçları" bu toplumca onaylanmayan aşktadır. Yani hedonizm hem bedenin tattığı şehvettir hem de aynı anda ozanı yücelten, şiirini yazdıran fizikötesi güçtür.
... izin verilenler için değildi bu genç... anormal çekiciliğin güzelliğini taşıyan, onun ideal dudakları hedonizmi taşırlar sevgili bedene.... dudaklarına utanmaz der oysa geçerli ahlak.(20)
Toplumla diyalog bellidir. Sizin "utanmaz" dediğinize benim yanıtım şudur diyor ozan: "Ben izninizi istemiyorum, şu an geçerli olan ahlağınıza uymuyorum". "Umutsuz" şiirinde (1923) hedonizmin çekiciliğinden ve sıkıntılarından kaçmaya çalışan bir genci okuyoruz. Ozan sonunda kaybeder dostunu, çünkü "onun dediğine göre" -ozan bunun altını çiziyor şiirde, "o dedi"- lekelenmiş, kötülenmiş, ayıp, hastalıklı hedonizmden "kurtulmak" istemiştir arkadaşı. Burada belki ilk kez bir pişmanlık payı seziyoruz; konuşan ozan değil de arkadaşı olsa da. "Can Sıkıcı Köy", "1901 Günleri", "Söz Sanatının Bir Genci - 24 Yaşında", "Yaşıtı Amatör Dostu Tarafından Yapılmış Yirmi Üç Yaşındaki Gencin Resmi" ve "Miris; M.S. 340 İskenderiye'si" adlı şiirlerde de (1925-1929 yıllarında yayınlanmışlardır) ozan "hedonizm"i aşkla, erotizmle, eğlence ile ilişkili sunmaktadır. Ama hedonizmin üstünlüğü, toplumu, inançlarını ve yasalarını aşarak ulaştığı yüksek sanatsal boyut hiç eksilmemiştir ozanın dizelerinde.
... sanatımız için doğrudur kanı yeni ve sıcaktır, hedonizmi tadar (tadını çıkarır) ... ve geçer Şiirin Yüksek Dünya'sından (21) ... Belki biraz ya da çok ahlaksızdır ama hoşnuttular... yaşamlarının hedonist, mutlak güzel olduğuna...(22) Rezil oldu bütünüyle... Yasak aşkın dönüşüyle... aşkın çocuğu... namusundan, isminden (ayrı)... temiz bedenin temiz hedonizmini de verdi. Peki ya namus diye soracaksınız? Güya ahlaklı toplum aptalca değer biçiyordu.(23)
Yüksek bir ideal, hatta yaşamın kendisi
Kavafis'in (kendi yayınlamış olduğu) şiirlerini tarayıp hedonizmle ilgili söylediklerine bakmış olduk (24). Görüldüğü gibi hedonizm Kavafis'te yalnız şehvet, ya da haz anlamı taşımamaktadır. Kimi zaman Yunanlılık'ın tamamlayıcı bir öğesi, kimi zaman ise büyük harfle yazılan Sanat'ın temeli olmaktadır hedonizm. Bu dürtü fiziküstü bir güç gibi, yaşamı -ve özellikle kendi şiirsel, ozan yaşamını- biçimlendiren bir anlam kazanmaktadır. Bu yanıyla hedonizm felsefi, etik (ahlaksal) ve fiziküstüne ulaşan biyolojik bir kavram olmaktadır. Bu anlamıyla hedonizm yüksek bir idealdir. Yücedir, dürüsttür, güzeldir, hatta en güzeldir. Yaşam kadar değerlidir; yaşamı anlamlı kılandır. Hatta yaşamın kendisidir, temel anlamıdır. Doğal olarak hedonizmin başka bir anlamı da yar Kavafis'te. Şehvettir, tenin duyduğu hazdır, kanın ve etin korkunç suzuzluğudur, aşktır yani. Doymaz bir açlığın anlık tatminidir. Ve bütün bunlarla ilgili korkular, kuşkular, kıskançlıklar, acılar, beklentinin heyecanları, sevgiliyle buluşmanın korkulu ve gergin mutluluğudur aynı zamanda. Bu hedonizme varmanın yolu üstünde çıkan engelleri de görüyoruz: Toplumun yıkıcı yorumlarını, çöküşü, ne denli yadsınsa da hep sezdiğimiz pişmanlığı, geceler boyu süren tedirginliğin uykusuzluğunu. Ve gizliliği; insanın kendi kişiliğine olan güveni ve onuru yıkan gizliliği. Bu anlamıyla hedonizm insanın en düşük durumudur. Utancın, küçümsemenin yaşamıdır. İnsanın hep kaçmaya çalıştığı ama parmaklıklarını aşamadığı yaşam boyu bir hapishanedir; kendisinin istemeden kurmuş olduğu.
Yücelik ve sefillik yan yana
Kavafıs'in büyük hayranı Seferis, "hedonist Elpinor"u anlattığı "Ardıç Kuşu" şiirinde "Melekçe ve kara ışıktan söz eder. En yüce ile en düşük... Hedonizm de böyle bir kimlik edinir Kavafis'in şiirlerinde. Hedonizm hemen yücedir, mutluluğun doruğudur, hem de acının en derini, insanın en düşük, en acınacak durumudur. Sonsuzun iki aşın ucunu kapsayan bu karşıtlığı bir sözcüğü ustaca kullanarak verir. Bir Yunanca sözlükten hedonizmin (ve türevlerinin) anlamlarım okuyalım: 1) Haz, hoşlanma 2) memnuniyetle 3) şehvet 4) Aristippos taraftan 5) bir (yararcı) felsefe. Ozan bu anlamlardan ayrı, gördüğümüz gibi hedonizme bir "Yunanlılık" anlamı da vermiştir; ama bu farklı anlamlan bir tek sözcükle vermiştir. Çünkü Kavafis "melekçe ve kara"yı bir bütün olarak görmüştür. Bunu inanarak ve bilincinde olarak yapıp yapmadığı tartışılabilecek bir konudur; ama bu alanda kopukluğu aramadığı, ama tam tersine Hedonizm'in iki yarım bir bütün olarak gösterdiği kuşkusuzdur. Kavafis'in bunca tartışılmış cinsel yaşamı, konumuz "hedonizm" ışığında görüldüğünde, diyebiliriz ki, ozan hedonizmin iki karşıt, hatta çelişkili özelliğini birleştirip kopmaz bir bütün oluştururken, kendisini eleştirmiş topluma karşı çıkmanın yolunu hazırlamıştır. "Aptalca değerlendiriyordu toplum namusu" diyecektir bir şiirinde. Çünkü toplum bilmiyordu Kavafis'in aradığı uyumu. Yaşamın en çelişkili isteklerinden ve dürtülerinden oluşan bir uyumdu bu. Ruhla bedeni iki ayrı dünyada algılamış olan insanlığa karşı kendi sentezini sunmuştur Kavafis. Bu yolda yol aldı hedonist ozan. Aradığı uyumu sağlayabildi mi sağlığında? Mutlu olabildi mi bu uğraşı ile? Varabildi mi İtaki'ye? Sanmıyorum, çünkü ölümünden sonra bulunan ve yayınlanan bir şiirinde henüz uyumlu dünyada yaşamadığımızı anlıyoruz: "gelecekte, daha kusursuz bir toplumda/ benim gibi yaratılmış başka biri/hiç kuşkusuz ortaya çıkacaktır/ ve özgürce yaşayacaktır.” Ama o, önemli olanı yapmıştır, "limanlara uğramış", "hedonist kokuları" tatmıştır; "güzel geziyi" tamamlamıştır. Ve öğrenmiştir "İtaki'lerin ne anlama geldiğini". (Herkül Milas / Ağustos 1990 / Argos Dergisi)
l) Türkçe'ye çevrilmiş olan Kavafis'in şiirlerinde "hedonist" ve "hedonizm" sözcükleri şaşırtıcı bir çeşitlilikle ve serbestlikle çevrilip aktarılmış. 10 şiirde şu karşılıktan buldum: (hedonizm için) haz, tensel haz, ten, tensel eğlence, şehvet, (hedonist için) başdöndürücü, işlek, istekli, tadı, ateşli... Özellikle sıfatlar, ozanın "hedonist" sözcüğünden ve anlayışından oldukça uzak olan sözcüklerdir. 2) Hedonizm bir felsefi ve ahlaksal terim olarak tarih içinde çeşitli biçimde yorumlanmıştır. Örneğin temel bir sorun, kişisel ve toplumsal mutluluk çatışmasıdır. 19. yüzyılda J. Bentham ve özellikle J. Stuart Mill mutluluğun niceliğinden başka niteliğinin de öneminden söz etmiştir. Ama bu konulara girmenin bir anlamı yoktur; çünkü Kavafis hedonizmin antik anlayışına ve basitliğine tutkundu. (3) "İstekler" (1904) (4) "Ptolemeos"ların Ünü" (1911) (5) "İtaki" (1911). (6) "Tehlikeli Şeyler" (1911). Şiiri serbest çeviriyorum. (7) İlginçtir, gene aynı yıl içinde 1911'de yazdığı ama yayınlamadığı "Gizli" adlı başka bir şiirinde, Kavafis şöyle haykıracaktır: “Engeller vardı, dönüştüren yaşamımı/ ve eylemlerimi./...Gelecekte benim gibi yaratılmış/ başka biri ortaya çıkacaktır/ ve özgürce yaşayacaktır.” Ozanın korkularıyla, edinmek istediği korkusuz görünüm arasındaki trajik çelişkiye gene değineceğim. (8) "Çok Nadir" (1912) (9) "Gittim" (1912). Ozan "yüreklilik" derken, bu şiirde Yunanca "erkek" sözcüğünden türetilmiş bir sözcük kullanmıştır. (10) "Bir Gece" (1915). Bu şiirlerin konumuzu ilgilendiren bölümlerini hep serbest çeviriyorum. (11) "Sabah Denizi" (1915). (12) "Orofemis" (1915). (13) "İkindi Vakti" (1917). (14) Bu şiirin başlığı da "Hedonizm'dir (1917). (15) "Iasis'in Mezan" (1917). (16) "Anlayış" ya da "Algı" diye çevrilebilir şiirin başlığı (1918). (17) "Neron'un Mühleti", ya da "Neron'un Taradığı Süre" (1918). (18) "Dokuzda" (1918). (19) "Evin Önünde" (1918). (20) "Eski Bir Kitapta" (1922). (21) "Geçiş" (1917). (22) "İulianos ve Antiohyalılar” (1926). (23) "1896 Yılları" (1927). (24) Ölümünden sonra bulunmuş ve yayınlanmış şiirlerini bu yazıda ele almadım; çünkü bunlar okuyucuya ve topluma doğrudan seslenmemişlerdir. Bu amaçla yazıldıkları da belli değildir.
0 notes
Note
amatör şiirler konusunda ne düşünüyorsun ? okumaya değer mi veyahut dinlemeye ?
Bütün şiirlerin okunmaya değer olduğunu düşünüyorum açıkcası,ama her önüne gelen de yazmasın lütfen....bazısı şiirden soğutacak kadar saçma oluyor
2 notes
·
View notes
Text
Neslimize Şiir
Bizler kaybolmuş bir nesiliz,
Kimimiz satırlar eskitir ayışığında,
Kimimiz çalışır sokaklarda,
Kiminin aklında vatan,
Kiminin yüreğinde sevdiği var.
Ama hepimiz.. Hepimiz kaybolmuşuz yüce göğün altında.
Kandırıldık belki de, mutluluk adı altında.
Doğarken sevgiyi,aşkı ve nefreti öğretmişler bize.
Bizde en çok nefreti sevmişiz.
Çünkü kolay olandır nefret,
Zordur mutluluğu bulmak.
Var olmak...
Ya da bu varoluşta mutlu olmak,
Peki ya insan olmak....
0 notes
Note
Günümüzden ülkücü şiirler tavsiye eder misin? Okuyalım, okutalım...
Mesela 1 saat kadar önce Ocakta genç bir arkadaşımız kendi yazdığı şiiri okudu ve çok güzeldi. Tam bu sorunun üzerine denk geldi.. Zaten günümüzde o kadar amatör olarak şiir yazan var ki internette her yerde karşımıza çıkabiliyor. Valla ne yalan söyleyim şiir yazmaya çalışmama rağmen pek okuduğum da söylenemez..
3 notes
·
View notes
Text
Anadolu
Alın çizgilerinden akıp giden,su toprağa can verir. Birkaç kelime dökülür, parmaklarından; yüzlerde demlenir, hoş sohbetlerin. Fidanlar eteklerinde toplaşır, senden rüzgara karşı durmayı öğrenir. Bilmezsin aymazlık türküsünü, Gönül çağıran türküler söylersin. Sen Anadolusun.
Burak Kışlıoğlu
0 notes