#akcan
Explore tagged Tumblr posts
Text
4 notes
·
View notes
Text
Adile Tuğçe Akcan'dan MHP Kadın Kolları İlçe Başkanlığı'ndan İstifa Açıklaması
Adile Tuğçe Akcan’ın İstifa Açıklaması Adile Tuğçe Akcan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, işlerinin yoğunluğu sebebiyle Milliyetçi Hareket Partisi Kadın Kolları İlçe Başkanlığı görevinden istifa ettiğini duyurdu. Akcan, istifa kararının arkasında Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ’emirleri doğrultusunda her türlü görevi ifa etmesi kaydı şartı’ olduğunu…
0 notes
Text
Elizabeth Pike, Jay Coakley – Spor Sosyolojisi (2024)
İlk kez Amerika Birleşik Devletleri’nde yayımlandığı 1978 yılından bugüne yeni basımlarının yanı sıra farklı dillere çevrilen ve dünyanın farklı bölgelerine yönelik baskıları yapılan ‘Spor Sosyolojisi: Sorunlar ve Çatışmalar’ın Türkçedeki bu ilk basımı Birleşik Krallık ve Avrupa baskısının çevirisi. Bu baskı, öncekilerin mirasını sürdürmekle birlikte spor sosyolojisi alanındaki güncel…
View On WordPress
0 notes
Text
2024 yılında Türkiye'de, 5 çocuk yanarak öldü!
İzmir'de anneleri gece hurda toplamaya gittiği sırada elektrik sobasından çıkan yangının dumanından zehirlenen, en küçüğü 1, en büyüğü 5 yaşında olan Fadime Nefes (5), Funda Peri (4), Aslan Miraç (3), Masal Işık (2) ve Aras Bulut Akcan (1) yaşamlarını yitirdi.
Yaşları 1 ilâ 5 arasındaydı. Çocuklarını evde bırakıp hurda toplamaya çıkan 27 yaşındaki anne hakkında gözaltı kararı verildi.
Suçlu, bu ailenin durumunu önceden tespit etmeyen ve bu felaketlerin önüne geçmeyen, görevini yerine getirmediği için insanların ölümüne sebep olan ama yine maaşını alan ve sorumluluğu sorgulanmayan muhtar, kaymakam, vali, milletvekili, bakan ve diğer yetkililer ya da kamu görevlileridir. Ve haklarında hiçbir soruşturma yine yok!
Üstelik AKP'li Özlem Zengin, yangın sonucu hayatını kaybeden 5 kardeşin annesini suçladı ve "Dönüyorsunuz, dolaşıyorsunuz her şeyi paraya bağlıyorsunuz. Başka sebeplere bakılmalı. Annenin yaşam tarzına da bakılmalı." diye konuştu.
Evet sebebi para! Sosyal devletin yokluğu, açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan milyonlar yaratmanız. İnsanları çöp toplamaya, sadakaya muhtaç bırakan, tarihin en berbat gelir adaletsizliğini yaratan, yoksullukla cehaleti yarıştıran politikalarınız!
Ya toplumsal çürüme? Onun da sorumlusu sizsiniz. Yeni doğan çetesi de sizin iktidarınızda güçlendi, Narin'i yutan karanlık da. TÜİK neden 2016'dan beri kayıp çocuk istatistiklerini yayınlamıyor? O çocuklara ne oldu?
Aile Bakanlığı ekipleriyse 18 kez aileyi ziyaret ettiğini açıklamış. Bakanlık 18 kere gittiyse aileyi güvenli bir yere yerleştirebilir, iyi gıda yardımı yapabilir, anneye iş sağlayabilirdi. Neden çocuklar, devlet korumasına alınmadı?
"Annenin hayat tarzı" cümlesindeki ima etmeye çalıştığınız kirli düşünceler, ölümü hak etmişler mi demek?
Uzun süredir o kadar koptunuz ki halktan! Çocuk cinayetleri, yenidoğan çetesi, derin yoksulluklar.
Ülkemizi karanlığa boğdunuz, memleketin güzel çocuklarına yoksulluk, açlık ve ölüm getirdiniz.
Yaşanan her ihmal olaylarında sorumluluk almak yerine hep “suçlu” mu arayacaksınız? Sorumluluk almanız için daha kaç çocuğun ölmesi gerekiyor?
22 notes
·
View notes
Text
Nefessizlik
Kimi zaman hayat nefes alınmayacak kadar daraltılır. Yok yere değil, bariz gözler önünde hep açıktan, bildire / anlata / var edilenlerin yekununda bir daralma söz konusu olur. Tüm o hayat imgesi tarumar. Bütünüyle hayatı makul kılan etmenlerin tastamam yerle bir edile geldiği bir an var edilir, bazen bir ömürlük. Duraksamak nedir bilinmeden güncellenmiş o yıkıcılık içerisinde söz kifayetsiz kalır kimi zaman, çokça, her şekilde. Bitmek nedir artık bilmeyen bir cerahatin ortasında sözün katledildiği, kimsenin kimseyi sahiden duymadığı, gerçekten göremediği bir ortak sahne var edilir. O sahnenin her gününe bir acının düştüğü ya eksik, ya mübalağa ya da önsezi eksik bir tahayyül değil doğrudan tastamam hep on iki hedefi tutturan bir cerahat erkinin var ettiği hayatı kısıtlamayı imler, kesintisiz artık ayrım için özellikle çabalamaya gerek kalmadan ulu orta. Hayatın nefes alınamayacak kadar tam ve doğrudan eksiltilmesinin meselesidir anlatmaya çabaladığımız. Her şekilde ehven olanı yerle bir etmeye devam diyen muktedir aklının sokaktaki yansısının, giderek birbirilerinin gırtlağına daha açıktan çöken, altta kalanın canının çıkartıla geldiği bir uzamdır, her şeyin alt üst edilmesi de cabasıdır, bonus!
Bilindik cümlelerin kar etmediği bir yıkım aralıksız tezgahta işlenirken, nefessizlik alenen bu toprakların ortak paydalarından birisi kılınır. Gün aşırı var edilmiş olagelen çocukların ya da kadınların ya da yaş almışların başına getirilen felaketlerin, başka insanların eyleme döktükleri kötülüklerinin ortasında cerahat hayatı yerle bir eder. Nobran, yetersizliğini ol kör karanlıkta çıkagelen şiddetle örtbas etmeyi amaç edinen, kendini salt / sırf nefretle bir ve beraber var edebilenlerin, siyasetin merkezinden, iktidarın tam kalbinden bulabildikleri yüzle kotardıkları her şey o nefessiz kalmayı sabit / demirbaş kılar. Güllük gülistanlık yer, ülke tiradının kökünün kazılması da o raddede var edilir. Düşmanlaştırma, öteki sanılanla bitmeyen hesaplaşama, ne muğlak ne mübalağa olagelen yok etme diskuruna sahip çıkma halleriyle birlikte Türkün kendi kimliğini laik / fanatik dinci olarak sınıflandırmasından ve nicesinden bir paydaşlıkla cürmün ortasına esir, kör karanlıklarda gezinen, her günü çok daha açık cerahatin menzili olagelen bir çukur imal edilir. Dört bir yan, kan kırmızısı, kör karanlığın esiri olagelen bir cinayet mahalli, kelime anlamıyla, gerçeklikteki yans��sı ve daha nicesiyle. Bu mudur yeni Türkiye!
Aycan Karadağ’ın BirGün Gazetesindeki haberini aktaralım: “Ülkede yalnızca bir avuç insan servetine servet katarken, milyonlar yoksulluk, güvencesizlik ve çaresizlikle boğuşuyor. Temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan insanlar, giderek derinleşen eşitsizlik karşısında her geçen gün daha büyük risklerle yüzleşiyor.
Bu ağır tabloya bir yenisi daha eklendi; İzmir’in Selçuk ilçesinden acı bir haber geldi. Cumhuriyet Mahallesi’nde, hurdacılık yaparak hayatını sürdüren Melisa Akcan, 5 çocuğuna bakabilmek için akşam saatlerinde evden ayrılmak zorundaydı. Çocuklarını güvenli bir yere bırakacak kimsesi yoktu. 3 göz odalı evde, sobanın ısısı altında uykuya dalan çocuklar, devrilen sobanın yol açtığı yangında son nefeslerini verdi. Bir annenin çaresizliği 5 canın hayatına mal oldu.
27 yaşındaki Melisa Akcan, sanayi bölgesine yakın, 3 odalı bir binada 5 çocuğuyla yaşam mücadelesi veriyordu. Çocuklar, Aras Bulut (1), Masal Işık (2), Aslan Miraç (3), Funda Peri (4) ve Fadime Nefes (5) yokluk içinde büyüyordu. Çocukların babası Hakan Akcan, uyuşturucu suçundan cezaevinde olduğu için ailenin tüm yükü annenin omuzlarındaydı. Pazartesi akşamı saat 19.00 sularında, Melisa Akcan çocuklarını evde bırakarak hurda toplamaya çıktı. Ancak sobanın devrilmesiyle çıkan yangın kısa sürede tüm evi sardı.
Yangını fark eden komşular, 112 Acil Çağrı Merkezi'ne haber verdi. Anne, eve gelip çocuklarını dışarı çıkarmaya çalışsa da üç çocuk olay yerinde yaşamını yitirdi. Ağır yaralanan iki çocuk ise kaldırıldıkları hastanede kurtarılamadı.
Göz Göre Göre Bir Trajedi
Olay yerine gelen mahalle sakinlerinden biri BirGün’e verdiği demeçte, “Yangını görünce koşarak içeri girmeye çalıştık ama kapıyı açamadık, içeride mahsur kalmışlardı” dedi. Başka bir görgü tanığı, "Anne elinden geleni yapıyordu ama çocuklarına bakarken çalışmak zorundaydı" diyerek sistemin yetersizliğine dikkat çekti. Öte yandan sadece bir ay önce evin bahçesinde küçük bir yangın çıktığını belirtti.
Çocuklar Koruma Altına Alınmadı
Aileyi tanıyan bir mahalle sakini de, “Aile, bazı kamu kurumlarından destek alıyordu. Sosyal hizmetlerin çocukları defalarca ziyaret ettiğini duyuyorduk ama hiçbir şekilde koruma altına alınmadılar” diyerek trajedinin göz göre göre geldiğine işaret etti.
Akp İlçe Başkanı: Alma Dediler Almadık
AK Parti Selçuk ilçe başkanı Hakan Bayraklı, “Çocukların sağlık ve danışmanlık hizmetleri sağlanmış, güvenli bir şekilde büyümeleri için her türlü tedbir alınmıştır. Ancak çocuklar kuruluşa alınmamış ve annenin 'Çocukları alırsanız kendime zarar veririm' şeklindeki ifadesine hassasiyet gösterilmiştir. Devletimiz, ailenin yanında olmuş ve gereken desteği sunmuştur” dedi.
Yangında hayatını kaybeden çocukların cenazeleri İzmir Adli Tıp Kurumu'na götürüldü. İlk bulgular, çocukların yangın sırasında açığa çıkan karbonmonoksit gazından zehirlendiğini ortaya koydu. Hastaneye kaldırılan ve güçlükle ayakta duran anne Melisa Akcan ise fenalaşarak tedavi altına alındı. Soruşturma kapsamında gözaltı kararı verilen anne, hastanedeki tedavisinin ardından ifadesi alınmak üzere emniyete götürüldü.
Filiz Sengel: Kalıcı Önlemler Alınmalı
Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel yaptığı açıklamada, “Öfkeliyiz ve sorumluluk hissediyoruz. Ülkemizin dört bir yanına yayılan derin yoksulluk, eşitsizlik ve yoksunluğun en acı örneklerinden birini daha yaşamamak için sorumluluk hissediyoruz. Her ilçede, her kentte başta çocuklar, engelliler ve yaşlılar olmak üzere risk altında olabilecek tüm kırılgan gruplara güvenli ve insani koşullar sağlayabilmek amacıyla, acilen kalıcı önlemler almanın sorumluluğumuz olduğunu düşünüyoruz. İlgili tüm kamu ve sivil kurumların katılımıyla hemen harekete geçmek amacıyla; kamu otoritesinin önderliğinde tüm ilgili kişi ve kurumlarımız ile iletişime geçerek ortak sorumluluğumuzu ortak çalışma ile yerine getirmek üzere inisiyatif alacağımızı kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz” dedi.
Cemil Tugay: Takipçisi Olacağız
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ise, “İzmir’in Selçuk ilçesinde yaşanan bu olay yüreklerimizi dağladı. Ailesi evde bulunmayan beş küçük kardeşimizin soba yangınında dumandan zehirlenerek hayatını kaybettiğini derin bir üzüntüyle öğrendik. Yavrularımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Eğer bir ihmal varsa, bunun takipçisi olacağız” diye konuştu.
Hesaplaşacağız
SOL Parti İzmir İl Örgütü de “Bu eşitsiz saray düzeniyle de, bu düzenin kar ortaklarıyla da, bu düzenin fikri bekçileriyle de hesaplaşacağız. Çocukların ölmediği eşit, adil bir ülkeyi hep birlikte kuracağız” şeklide açıklama yaptı.”
Hangi cümleyi nasıl yazasınız ki oluşturulan kör karanlığa dair, doğrudan nefessizliğimizi var edenlerin eyledikleri meşum yeni ülkenin bir cehennem olduğunu idrak ettirebilelim. O İzmir’de cereyan edenin bu tahayyülün bir devamlılığı olduğu bir kere daha açığa düşer bir yandan da. Parti sözcülerinden Özlem Zengin’in, meclis oturumunda dönüyorsunuz dolaşıyorsunuz işi paraya getiriyorsunuz hiddetlenmesi gibi, doğrudan etkenlerden birisi o olmasına rağmen, hiçbir sosyal dayanağı, barınma imkanı, geleceklerine dair en ufak bir iyileştirme söz konusu edilmemiş halktan birilerinin katledilmesine / ölmesine / canlarının çalınmasına dair ön alma hallerinin değil topyekun bırakınız ne halleri varsa görsünler hal ve isteminin savunulabildiği yerde hangi nefesten bahis açılabilir ki! Arkasından türlü çeşit ithamın, birbirlerinden bağımsız gibi görünen aile içindeki ayrışmaların ve en sonuna saklanmış olagelen bir yakının, doğurmakla anne olunmuyor işte çıkışının ve nice argümanın, laf salatasının ortasında beş çocuğun canının kıymeti harbiyesi çoktan silinir. Nefessizliği işaret eden, hayatı kötürüm kılıp, zora koşturan bir iktidarın sunduğu ülkenin perspektifinde acıların peşinden koşmak, onu var eden koşulları düşünmeye -magazinden- yer bıraktırılmaz. Cürmün korkunçluğu, sıkışılan düzlemin ortasında kalakalmış hayatları göz ardı edebilme cüreti ve nice ezberden konuşmalarla koca bir felaketin üstü örtülür. Hiç ama hiçbir makul gerekçeye sığmayacak olan ama / fakat şerhleri dizilmeye devam ederken, olan biten yeniden çocuklara olur, oluyordur da...
Bitimsiz bir tükeniş bu ülkenin yegane demirbaşlarından addediliyor. O çocukların yangın faciası ile hayatlarının sönümlendiği bir zeminde, daha ağır yıkımların da katara eklendiğini görürüz. Ne fakirlik mesel edilecektir, ne gidişatın kötülüğünde ırkçılıkla ya da ötekileştirmelerle birlikte oluşturulan aman kimse kimcilik / kin güderlik sona erecek, erdilecektir. Ki iki yaşında bir bebeğin biberonuna tiner, çamaşır suyu koyup zehirleyip iki ay yoğun bakım mücadelesi verdiren insandan, sokak ortasında pompalı tüfekle öldürülen on yaşındaki bir çocuğun, katledilmesine uzanan bir simsiyah ülke profilinin ta kendisidir görülüp, sahiden sorgulanmayan. Üstelik o on yaşındaki çocuğu katledenin bir biçimde savunageldiği ben onu Suriyeli sanıyordum, Türk çocuğunun böyle olabileceğini bilmiyordum gibi abuk sabuk bir savunmanın var edilebildiği zeminde kim neyi neresinden düzeltebilir. Böylesine bariz açmazların ortasında dımdızlak konulmuş olagelen hayatların izler sökün ediyor. Her şeyi illa ki bir şeylere bağlayanların bunlar da yaşamın tadı tuzu diye geçiştirenlerin, salt kinden, sırf nefretten, bildiğiniz ölümden, kandan medet umanların sofrasında burası bir ev kalabilir mi? Vatan denilegelen şey sahi böyle bir şey midir? Yaşamın bunca tarumar edilebildiği, her günün bir öncesini aşan yıkıcı, kötücül, cehennemî bir tahayyüle evrildiği, buna müsamaha gösterilen bir zeminde hayat nicedir, soluk alabiliyor musunuz...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Helping Hand, Hurting Hand – Eleanor DAVIS – New York Times
Meramda Paylaşılan Haber
5 Can Daha Yoksulluğun Karanlığına Gömüldü - Aycan KARADAĞ - BirGün https://www.birgun.net/haber/5-can-daha-yoksullugun-karanligina-gomuldu-575252
#yordam#meram#demokrasi#çocuk hakları#dirayet#hakkaniyet#hürriyet#insan101#cerahat#cürüm#cinayet mahalli#kötülük#karanlık#araf#türkiye#başka türkiye vardır#akp#aile#çocuklar#insanlık mefhumu#sessizlik#nefes#anlam#yol#biyopolitik
0 notes
Video
youtube
Dertler Benim Olsun - Nilüfer ✩ Ritim Karaoke (Nihavend Minör Çift Düm B... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/9yCcXs97Gg4 ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Dertler Benim Olsun - Nilüfer ✩ Ritim Karaoke (Nihavend Minör Çift Düm Balad Beste Orhan Gencebay) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ➤ ESER ADI : DERTLER BENİM OLSUN - BİR ZAMANLAR BENİM SEVGİLİMDİN ➤ SÖZ GÜFTE : ORHAN GENCEBAY ➤ BESTE - MÜZİK : ORHAN GENCEBAY ➤ USÜL : C SEBARE 4/4 (2/2) SLOW ➤ MAKAM - DİZİ : NİHAVEND - MİNÖR ➤ ARANJÖR : ? ➤ ENSTRÜMANLAR : YAYLI GURUP KEMAN, VİYOLA, ELEKTRO KEMAN ➤ KİMLER OKUDU : ORHAN GENCEBAY, NİLÜFER, EBRU GÜNDEŞ, TUĞÇE PALA, LEVENT YÜKSEL, LİNET, IŞIN KARACA Dertler Benim Olsun Nilüfer Orhan Gencebay İle Bir Ömür, Vol. 1 (Youtube Version) ŞARKI SÖZÜ ve AKORU F#m Bm Em Bir zamanlar benim sevgilimdin, A D Yanımdayken bile hasretimdin. G Em Şimdi başka bir aşk buldun, D Bm Mutluluk senin olsun. G Em Dertler benim, çile benim, D Bm Hayat senin senin olsun. Bm Ben daha ne çile, dertlere yolcuyum A Em F#m Ben alnına dert yazılan kader mahkumuyum. Bm Farketmez yaşamak, sen mesut ol yeter. A Dertler bana gönül vermiş Em F#m Ben aşk sarhoşuyum Em Bm Em Dilerim her arzun gerçek olsun, A D Hayat bu, şansın hep açık olsun. G Em Hatıralar, hasret benim, D Bm Ömrüm senin senin olsun. G Em Dertler benim, çile benim, D Bm Hayat senin senin olsun. Bir gün daha geçti yine sensiz, Aşkım ağlıyor bak sessiz sessiz. Çare bensiz, ben çaresiz, Ümidim senin olsun. Sana gelen dertler benim, Mutluluk senin olsun. İsterdim ömrümüz Geçseydi beraber. İstermiydim ayrılığı gülseydi şu kader. Ben çile dert dolu, Sen ümitler yolu. Şimdi sensiz bak seninle Geçiyor mevsimler. Bir zamanlar benim sevgilimdin, Yanımdayken bile hasretimdin. Şimdi başka bir aşk buldun, Mutluluk senin olsun. Hatıralar, hasret benim, Ömrüm senin senin olsun… Nilüfer Cemil Topuzlu Konser Salonu'ndan Nilüfer ve Sezen Aksu konserinden bir görünüm, 2012. Doğum Nilüfer Yumlu 31 Mayıs 1955 (69 yaşında) İstanbul, Türkiye Milliyet Türk Vatandaşlık Türkiye Eğitim İstanbul İtalyan Lisesi Meslek Şarkıcı · söz yazarı · yapımcı Evlilik Yeşil Giresunlu (e. 1977; b. 1981) Çetin Akcan (e. 1984; b. 1986) Çocuk(lar) 1 Resmî site niluferonline.org Müzikal kariyeri Tarzlar Pop Etkin yıllar 1972-günümüz Müzik şirketi Odeon · Burç · Yaşar · Tempa & Foneks · Erol Köse Exclusive · Seyhan · DMC İlişkili hareketler Nino Varon, Onno Tunç, Kayahan, Buğra Uğur, Aysel Gürel, Adnan Ergil, Şehrazat, Fahir Atakoğlu, Mete Özgencil, Şebnem Ferah, Hayko Cepkin, Feridun Düzağaç Nilüfer Yumlu ya da bilinen adıyla Nilüfer (31 Mayıs 1955, İstanbul), Türk şarkıcı, söz yazarı ve yapımcıdır. Ayrıca UNICEF Türkiye'nin ilk iyi niyet elçisidir. Diskografi Ana madde: Nilüfer diskografisi Albümleri 1974: Nilüfer '74 1976: Selam Söyle 1978: Müzik 1979: 15 Şarkı 1979: Nilüfer '79 1980: Nilüfer '80 1982: Sensiz Olmaz 1984: Nilüfer '84 1985: Bir Selam Yeter 1987: Geceler 1988: Esmer Günler 1990: Sen Mühimsin 1992: Yine Yeni Yeniden 1993: Nostalji 1994: Ne Masal Ne Rüya 1997: Nilüfer'le 1998: Yeniden Yetmişe 2001: Büyük Aşkım 2003: Olur mu... Olur mu? / Gözünaydın 2004: Sürprizler 2005: Karar Verdim (Mü-yap sertifikası: Altın)[7] 2009: Hayal 2011: 12 Düet (Mü-yap sertifikası: Altın)[8] 2013: 13 Düet 2015: Kendi Cennetim 2016: Yeniden Yeni Yine 2022: Kendine Bi' Şans Ver Kutu set 2006: 1970 & 1980 Odeon Yılları 2010: Bir Arada 2014: 12 + 13 Düet 45'likler ve tekliler 1972: Kalbim Bir Pusula - Ağlıyorum Yine 1973: Dünya Dönüyor - Neden 1973: Göreceksin Kendini - Aldanırım Sanma 1973: Hatıra Defteri - Sen de Söyle 1973: Arkadaş Dur Bekle - Kim Ayırdı Sevenleri (Modern Folk Üçlüsü ve Tanju Okan'la birlikte.) 1973: Akdeniz Çocukları - Akdeniz Çocukları (Enstrümantal) (Ali Kocatepe, Gökben, Ertan Anapa, Esin Engin ve Füsun Önal'la birlikte.) 1974: Al Beni Çal Beni - Körebe 1974: Söyle Söyle Sever mi? - Başıma Gelenler 1975: Boşver - Boşverdim 1975: Oh Ya - Ara Sıra Bazı Bazı 1975: Bau Mir ein Paradies - Anatol 1975: Ali - Italiano 1976: Bilder im Meinem Herzen - Warum mussausgerechnet er es sein
0 notes
Text
ÜÇGE’den kadın istihdamına büyük destek
https://pazaryerigundem.com/haber/186742/ucgeden-kadin-istihdamina-buyuk-destek/
ÜÇGE’den kadın istihdamına büyük destek
ÜÇGE Grup Şirketleri, kadınların iş dünyasında daha güçlü bir yer edinmeleri için önemli bir adım attı. 48 yıllık köklü geçmişiyle tanınan ÜÇGE, “EşitİZ” ilkesiyle başlattığı “İşte Kadın, İşte Güç” projesiyle iş dünyasında toplumsal eşitliğe dikkat çekti.
BURSA (İGFA) – Bursa’da gerçekleştirilen lansmanda, ÜÇGE DRS Depo Raf Sistemleri ve Borçelik iş birliğiyle kadın çalışanların üretim alanında daha etkin bir şekilde yer almasını sağlamak amacıyla geliştirilen bu proje tanıtıldı. Etkinlikte İŞKUR Bursa İl Müdürü Feyzullah E- ren Türkmen, Borçelik İcra Kurulu Üyesi Baran Burat ve ÜÇGE Grup Şirketleri Başkanı Esra Güven gibi isimler de hazır bulundu.
Lansman, ÜÇGE’nin 48 yıllık başarı dolu geçmişini ve kadın istihdamı konusundaki kararlı duruşunu anlatan tanıtım filmi ile başladı. Ardından kürsüye gelen Esra Güven, ülke genelinde kadın ve erkek nüfusu arasındaki dengenin iş dünyasında yansımadığını belirtti. Özellikle mavi ve gri yakalı çalışanlarda kadınların daha az yer aldığını vurgulayan Güven, kadınların sosyalleşmesi ve iş gücüne katılması gerektiğini ifade etti. Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınlara tanıdığı hakların önemine değinerek, kadınların iş hayatındaki yerini sağlamlaştırmak için yapılan çalışmaların devam edeceğini belirtti.
ÜÇGE İnsan Kaynakları Direktörü Sedanur Akcan, projenin toplumsal eşitlik adına atılmış bir adım olduğunu ve değişimin öncüsü olmanın gururunu yaşadıklarını söyledi. Kadınların iş hayatında daha etkin rol almasının hem ekonomik hem de toplumsal açıdan güçlü bir Türkiye’nin temellerini oluşturacağını vurguladı. Akcan, “Biz, geleceğe eşit iz bırakarak değer katıyoruz” dedi.
ÜÇGE Mağaza Ekipmanları Direktörü Taner Güler ise Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranının yüzde 32 olduğunu ve bu oranı artırmanın tüm iş dünyasının sorumluluğu olduğunu belirtti. Meslek lisesi mezunlarının mesleklerini yapmayı tercih etmemesi konusuna dikkat çeken Güler, ÜÇGE’nin bu proje ile kadın istihdamında önemli bir adım attığını ve ince işçilik gerektiren alanlarda kadınların yeteneklerinin çok değerli olduğunu ifade etti.
İŞKUR Bursa İl Müdürü Feyzullah Eren Türkmen, kadın istihdamının artırılması için yapılan çalışmaların önemine değindi ve bu projeye en büyük katkının ÜÇGE’den geldiğini belirtti. Ayrıca İŞKUR’un imalat sektöründe çalışmak isteyen kadınlara üç ay boyunca 25.000 TL destek sağlayacağını duyurdu.
Lansman sonunda, projede yer alan paydaşlara plaket takdimi yapıldı ve kadın çalışanların iş gücüne katılımının artırılması yönünde kararlı bir adım atıldığı bir kez daha vurgulandı.
ÜÇGE’nin “İşte Kadın, İşte Güç” projesi, kadın istihdamının artırılmasına yönelik atılmış önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Bu projeyle ÜÇGE, sadece Türkiye’de değil, dünya çapında toplumsal eşitlik ve kadınların iş hayatındaki yerini güçlendirme konusunda örnek bir şirket olarak dikkat çekiyor.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Devlet Hastanelerinde Köpük Tabakta Yemek Dönemi!
Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi sağlıkta yeni bir dönem başlattı ! Hastane yemekhanesinin fiziki ve personel yetersizlikleri nedeniyle yoğun bakım, acil servis ve ameliyathanelere yemekler sağlıksız köpük tabaklarda gönderiliyor. Sağlık Bakanlığı’na bağlı devlet hastanelerinde sağlık personellerinin yemek çilesi sürüyor. İzmir’deki Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ise yemek sorunu farklı bir boyut kazandı. Yetersiz Yemekhane Önünde Uzun Kuyruklar Oluşuyor SES İzmir 1 No’lu Şube Eş Başkanı Hava Akcan, hastane yemekhanesi özel bir şirket tarafından yönetiliyor. Yemeklerin hazırlanması ve dağıtımını bu şirket yapıyor. İki bine yakın sağlık personelinin görev yaptığı hastane için çok küçük bir yemekhane ve alanımız ve mutfak bulunuyor. Mutfak İş Sağlığı ve Güvenliği kurallarına uygun bir yer değil. Öte yandan yemek dağıtan firma çalışanı da yetersiz. Bu yüzden öğle saatlerinde yemekhanede uzun kuyruklar oluşuyor. Çalışanlar uzun süre yemek yemek için kuyrukta beklemek zorunda kalıyor. Ancak özellikli birimlerin ihale gereği yemekte öncelik hakkı bulunmaktadır. Ve bunun tedbirini alması gereken, kontrolünü sağlaması gereken de kurum yönetimidir. Yemekhane salonunun ve firma çalışanının yetersiz olması, sağlık çalışanlarının sağlıksız ortamlarda sağlıksız yemek yemeye zorlanması kabul edilemez. İdare mazeret üretme, yakınma makamı değil, çözüm üretme makamıdır. Biz çalışan temsilcisi olarak sorunların tespiti ve çözümü noktasında önerilerimizi dile getirmekle mükellefiz. Tarafımızda her zaman çalışandan yana olduğu bilinmelidir” Yoğun Bakım Çalışanları Sağlıksız Ortamlarda Yemek Yiyor Akcan, şunları söyledi, “Sendika olarak daha önce yemek ve yemekhane ile ilgili sorunları Hastane Yönetimine bildirdik. Ancak hastane yönetimi soruna ilgisiz kaldı. Çözüm olarak, özellikli birimlere köpükte yemek dönemini başlatarak, ilgili birimlerde çalışanların soğuk, tatsız yemek yemesine ve bu yemek için bile sağlıklı ortamların sağlanmadığı bir döneme geçiş sağlandı. Ayrıca köpükte yemek dönemin yoğun bakım gibi birimlerde enfeksiyon riskini artırıcı bir faktör olarak karşımıza çıktığını söyleyebiliriz. Yoğun bakım, acil servis gibi birimlerde çalışanların halı hazırda sağlıklı dinlenme alanları sıkıntılı iken yemeklerin de paket olarak gelmesi sağlıksız ortamlarda beslenme koşullarını ortaya çıkardı. Sistem çökmüş ve çaresiz, özelleştirmenin faturası çalışanlara kesiliyor. Çare örgütlü mücadeleden geçiyor” dedi. Hastane Yönetimi, “Yemekler Paket Amaçlı Gönderildi” Hastane yönetimi Bilim ve Sağlık Haber Ajansı editörlerine konu hakkında şu açıklamayı yaptı, “Paket olarak yapılan yemekler, yani ameliyathane, acil ve yoğun bakıma paket amaçlı gönderilmiştir. Tüm hastanelerde aynı uygulama var” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) Read the full article
0 notes
Text
O destino de centenas de milhares de civis em Gaza está nas mãos da inteligência artificial
(Por Ayse Iram Tiryaki e Irmak Akcan, in Reseau International, 08/04/2024, Trad. Estátua de Sal)Este artigo revela toda a ignomínia e maldade de que é capaz a espécie humana, ou pelo menos alguns dos seus membros. Aterrador e revoltante. Desculpem-me, mas quem assim atua não tem perdão. Merece mais e pior que uma morte rápida e indolor. O destino de centenas de milhares de civis em Gaza está nas…
View On WordPress
0 notes
Text
New campaign for Set For Life
CAMPAIGN TITLE: Win on Repeat
CLIENT: Allwyn
ADVERTISING AGENCY: VCCP
GLOBAL CHIEF CREATIVE OFFICER: Darren Bailes
CREATIVE DIRECTORS: David Feldman & Kimberly Gill
SENIOR CREATIVES: Tomás Azoubel Lima &
Ana Marques
MANAGING DIRECTOR: Hannah Fitz-Gerald
BUSINESS DIRECTOR: Frankie Hall
SENIOR ACCOUNT MANAGER: Jasmine Beale
GROUP PLANNING DIRECTOR: Charlie Kirkbride
PLANNING DIRECTOR: Camila Toro
PRODUCER: Sam Breen
EXECUTIVE PRODUCER: Jake Hafer
SENIOR INTEGRATED CREATIVE PRODUCER: Diana Turchi
INTEGRATED PROJECT DIRECTOR: Doris Tydeman
PRODUCTION COMPANY: Girl&Bear Studios
DIRECTOR: Luc Janin
EDITOR: Syd Harvey
POST-PRODUCTION COMPANY: Girl&Bear
POST PRODUCER: Agne Acute
EDITOR: Syd Harvey
TECHNOLOGY MANAGER: Bevan Edwards
MCR: Anil Douglas and Alex Reid
GRADE: Mark Horrobin at Creative Outpost
AUDIO POST-PRODUCTION COMPANY: Jungle
SOUND ENGINEER: Luke Isom
PHOTOGRAPHER: Calum Head
PR & SOCIAL:
BROADCAST AFFAIRS: Alexia Collins, Lucy Greenaway
DESIGN: Carl Sherry & Bedirhan Akcan
ARTLAB MANAGER: Scott Mitchell
PRINT SPECIALIST: Gavin White
DIGITAL AGENCY: Bernadette
DIGITAL PROJECT DIRECTOR: Ravi Patel
SENIOR PROJECT MANAGER: Anthony Grace
DIGITAL DESIGN DIRECTOR: Gilles Bestley
INTERACTIVE DESIGNER: Claire Ashfield
SENIOR DIGITAL DESIGNER: Simon Bostock
MEDIA BUYING AGENCY: Hearts & Science
CEO: Garrett O’Reilly
CHIEF STRATEGY OFFICER: Simon Carr
MANAGING DIRECTOR: Rachel Peace
MANAGING PARTNER: Rebecca Burke
CHIEF INVESTMENT OFFICER: Tom Cornell
CHIEF DIGITAL & DATA OFFICER: Laura Smith-Collins
CLIENT PARTNER Louise Turpin
MEDIA PLANNER: Abel Banda
HEAD OF CONNECTIONS PLANNING: Tessa LeGassick
HEAD OF AV: Chris Pyatt
1 note
·
View note
Text
0 notes
Link
Milliyetçi Hareket Partisi Yahşihan İl Genel Meclisi Üyeleri Hüseyin Uluyürek ve Akcan Usta olarak bilinen Sercan Sıtkı, Ak Parti Belediye Başkan Adayı Ahmet Sungur’u ziyaret etti. SUNGU... ---------------------------- Haberin devamı haber71.net'te.
0 notes
Text
Kültür ve doğa turizmi için yeni rotalar belirlenecek
Güney Ege Kalkınma Ajansı’nın (GEKA) 2023 yılı Teknik Destek Programı kapsamında desteklenen projeyle Çal Kaymakamlığı, Çal Belediyesi ve Denizli Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü işbirliğiyle, Çal’ın yeni turizm rotaları, yürüyüş ve bisiklet parkurları ile haritalama çalışmaları yapılacak.Çal Kaymakamı Mert Çanga, Belediye Başkanı Fethi Akcan, Denizli Kültür ve Turizm İl Müdürü Turhan Veli Akyol, Denizli İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Hayrullah Akgün, Çal Halk Eğitimi Merkezi Müdürü Mehmet Denizli ve DETA Danışmanlık’tan Uzman Ahmet Benek yol haritası konusunda görüş alışverişinde bulunmak için Belediye Başkanı Akcan’ın makamında toplantı yaptı. Yapılan toplantıda Çal ilçesinin turizm rotaları ve sürdürülebilir parkurlarının oluşturulacağı, öne çıkarılacak turizm değerlerinin belirleneceği ve özgün, nitelikli, sürdürülebilir bir turizm destinasyonu oluşturulacağı vurgulandı.Belediye Başkanı Fethi Akcan, yaptığı açıklamada; “Kültür ve doğa turizmi için çekim yerlerinden biri haline gelen Çal’da 2023 yılında 10 binin üzerinde kişi Bağ Yolu Projesi kapsamında ilçemize geldi. Amacımız, yeni turizm rotaları, yürüyüş yolları ve bisiklet parkurları ile turizm destinasyonu oluşturmak. Çal’ın geleceği turizmde” dedi. Read the full article
0 notes
Text
Helen Thomas: Architecture In Islamic Countries
Selections from the Catalogue for the Second International Exhibition of Architecture Venice 1982/83, edited by Helen Thomas.
If you are familiar with this website, you might remember an extensive survey of the Venice Biennale of Architecture - Cold Cases where no less than fourteen authors went back to the history of the institution and shared their experiences and actual thoughts.
Exhibitions are a strange thing: they exist for a few weeks or months, then get dismantled and disappear forever. What is left are the publications, reviews in magazines or the Internet, and recollections in the mind of visitors. But catalogues get out of print, Internet pages are closing and memories vanish or get embellished. Therefore, when we discuss an exhibition, we often comment on a few black and white photos (especially before the rise of digital imagery) and texts found in libraries. Luckily, some academics dedicate their efforts to extensive research and give us a possibility to approach the concepts, questions, and debates that filled an exhibition. Following that principle, the book Architecture in Islamic Countries is a chance to discover the second Architecture Venice Biennial and to examine the early 1980s discourse.
The volume offers a reprint of three original essays by Paolo Portoghesi, Mehdi Kowsar and Udo Kultermann published in Italian for the catalogue of 1983 and translated here into English for the first time. Helen Thomas, Esra Akcan, Aslı Çiçek and Véronique Patteuw delve into those historical texts and documents to examine their relevance today. Obviously, postmodernity is a dispute that has lasted and might seem behind us, while its aftermath – regionalism – has left disgusting marks in cities all over the world. But colonialism and post-colonialism are words that find resonance in many actual debates, and this edition of the Venice Biennial was loaded with those concepts. That second edition of the Biennial, in opposition to the first one, it was not about the restoration of ornaments, the (bad) taste or the return of fun into modernity. It was about a world that slowly gets globalised and a search for cultural roots in architecture. That makes this book a great reading, as the original texts are commented with a critical eye, commenting on the ideological and political positions of the actors from the biennale. (Akcan, for example, beautifully brings back the ‘fight’ that Bruno Zevi initiated in the press towards the biennial and its ideas…)
But what do we really learn here? That an exhibition that was not so well received at her time can become highly relevant 40 years later. Those questions that were (a bit) naively asked in the 1980s are still looking for an answer. That discussing the role of pure geometry in architecture (in an era of 3D nurbs and impossible shapes) could be something new. Last but not least, we realise that history is not written once and forever, and that we can always look at events, exhibitions or buildings from the past with a fresh eye.
-
Thibaut de Ruyter
Architecture in Islamic Countries; Selections from the Catalogue for the Second International Exhibition of Architecture Venice 1982/83, Edited by Helen Thomas; gta Verlag - source material, 2022
1 note
·
View note
Text
Muhtarlar ‘Yeni parselasyon’ dedi
Muratpaşa Muhtarlar Derneği Başkanı Ahmet Akcan, Antalya’nın depreme dayanıklı, trafik dahil kent içi birçok sorununu çözmüş bir kent için elindeki en önemli fırsat olan Kırcami’de, Muratpaşa Belediyesi’nin imar sorununa çözümü arayışını desteklediklerini açıkladı. Akcan, “İhtiyacımız olan hızlı bir şekilde yeni parselasyon plan sürecinin başlatılmasıdır” dedi. ANTALYA – Muratpaşa Belediyesi, bin…
View On WordPress
0 notes