#adana orta okul
Explore tagged Tumblr posts
Text
Dünya genelinde 1 milyon genci bilimsel keşifle tanıştırdı
https://pazaryerigundem.com/haber/188158/dunya-genelinde-1-milyon-genci-bilimsel-kesifle-tanistirdi/
Dünya genelinde 1 milyon genci bilimsel keşifle tanıştırdı
Amgen Vakfı’nın “Herkes için bilim, bilim için herkes��� hedefiyle yürüttüğü yenilikçi eğitim programlarından Amgen Biyoteknoloji Deneyimi, dünya genelinde 1 milyon öğrenciye ulaştı. Bilimsel eğitimi daha erişilebilir hale getirmeyi hedefleyen programla Türkiye genelinde ise son 4 yılda yaklaşık 7 bin öğrenci bilimsel keşif ile tanıştı.
Enver GÜLER / İSTANBUL (İGFA) – Öğretmen ve öğrencilerin biyoteknoloji uygulamaları alanındaki yeteneklerini geliştirmek amacıyla yürütülen Amgen Biyoteknoloji Deneyimi, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülkede 1 milyon öğrenciye ulaştı. Program kapsamında biyoteknolojiyi öğrencilerle buluşturmak için, eğitimciler için kapsamlı kaynaklar ve laboratuvar malzemeleri sağlanarak bilimsel eğitim daha erişilebilir hale getiriliyor. Türkiye’de Kalkınma Atölyesi’nin partnerliğinde uygulanan program, ilköğretim ve ortaöğretim öğretmenlerine biyoteknoloji eğitiminde gerekli materyalleri sağlıyor. Öğretmenler bu eğitimi sınıflarına taşıyarak geleceğin bilim insanlarını yetiştirmeye katkıda bulunuyor.
Programın dünya genelinde 1 milyon öğrenciye ulaşması nedeniyle Ankara’da bir devlet okulunda bir etkinlik düzenlendi. Etkinliğe Amgen yöneticileri, Kalkınma Atölyesi Kooperatifi temsilcileri, program öğretmen ve öğrencileri katıldı. Öğretmen ve öğrenciler etkinlikte programla edindikleri deneyimleri paylaştı. Öğrenciler etkinlikte “Meyveden DNA İzolasyonu”, “Mikro Pipetleme” ve “Jel Elektroforezi” gibi deneyleri uygulama fırsatı buldu.
SINIFLAR KEŞİF MERKEZLERİNE DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR
Amgen Türkiye Medikal Direktörü Dr. Mutlu Yeşilboğaz, programın 1 milyon öğrenciye ulaşması ile ilgili, “Amgen Vakfı aracılığı ile tüm dünyada bilimsel okul yazarlığı geliştirmeye çalışıyoruz. Aynı zamanda öğrencilerin ve gençlerin bilime olan tutkularını güçlendirmek, bu alanda kendilerini geliştirmek için çalışmalarımız devam ediyor. Bugün burada olma sebebimiz tüm dünyada 16 ülkede 1 milyonuncu öğrenciye Amgen Biyoteknoloji Deneyimi’ni ulaştırmış olmamız. Bugün bunu Türkiye’deki öğrencilerimizle birlikte kutluyoruz ve çok gururluyuz. Amgen Biyoteknoloji Deneyimi tüm dünyada öğrenciler için erişim ve maliyet engellerini ortadan kaldırarak bilimsel deneyime ulaşma imkanı sağlıyor. Türkiye’de Amgen Vakfı, Kalkınma Atölyesi ile birlikte iş birliği yaparak hem öğrencilerin bilimsel deneyler yapmasını hem de bu fiziksel şartları sağlamak için birlikte çalışıyor” ifadelerini kullandı.
Kalkınma Atölyesi Kooperatifi’nden Amgen Biyoteknoloji Deneyimi Türkiye Programı Direktörü Dr. Elif Adıbelli Şahin ise şöyle konuştu: “Programa baktığımızda Türkiye bu programı uygulayan 16 ülkeden sadece bir tanesi. Dünya çapında her yıl ortalama bin 500 öğretmen aracılığıyla 90 bin öğrenciye ulaşmış ve bugün burada 1 milyon öğrenciye ulaşmasını kutladığımız bir etkinlikteyiz. 2020 yılında Kalkınma Atölyesi olarak bu sürece başladık. Şu anda 10 ilde bu uygulamaları gerçekleştiriyoruz. Programda farklı okul türlerinden öğretmenlerimiz yer alıyor. Farklı okul türlerini tercih etme nedenimiz ise eğitimde fırsat eşitliğini sağlayarak sosyal kalkınmayı hedefleyen bir kuruluş olmamız.”
TÜRKİYE’DE 85 ÖĞRETMENE, 6 BİN 993 ÖĞRENCİYE VE 55 OKULA ULAŞILDI
Dünyada her yıl ortalama 90 bin öğrenci ve bin 500 öğretmene ulaşan program Türkiye’de 2020 yılında Kalkınma Atölyesi Kooperatifi yürütücülüğünde Orta Doğu Teknik Üniversitesi iş birliği ile başlatıldı. Türkiye’de ilk dört yılında Ankara, Adana, Antalya, Bursa, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Kayseri, Kırşehir ve Sakarya olmak üzere 10 ilde uygulanan programla 85 öğretmene, 6 bin 993 öğrenciye ve 55 okula ulaşıldı. 2024-2025 eğitim-öğretim yılında Kafkas Üniversitesi gibi diğer üniversite ve okullarla yapılan iş birlikleri ile Amgen Biyoteknoloji Deneyimi Programının Türkiye’de 15’ten fazla ilde 4 binden fazla öğrenciye ulaşması hedefleniyor. Programın son yılında yapılan değerlendirmelere göre; katılımcı öğrencilerin, yüzde 98’i programa katıldıktan sonra bilgisinin arttığını düşünüyor. Yüzde 85’i biyoteknoloji ve genetik mühendisliğine dair ilgisinin arttığını söylüyor. Yüzde 86’sı biyoteknoloji ve genetik mühendisliği alanlarındaki kariyerlere dair farkındalığının arttığını ve yüzde 93’ü programın devamına da katılmak istediğini belirtiyor. Programa katılan öğretmenlerin tamamı ise programın sorgulama tabanlı fen eğitimine yönelik sınıf pratiklerine katkı sağladığını vurguluyor ve meslektaşlarına kesinlikle programa katılmasını öneriyor. Öğretmenlerin yüzde 98’i programın mesleki motivasyonunu artırdığını ve bir parçası olmaya devam etmek istediğini dile getiriyor.
Amgen Biyoteknoloji Deneyimi ve Amgen Vakfı’nın sunduğu diğer ücretsiz bilim programları için www.amgenfoundation.org adresini ziyaret edebilirsiniz.
Herkes için bilim, bilim için herkes.
Amgen Hakkında Biyoteknoloji alanında dünyanın önde gelen kuruluşlarından biri olan Amgen, biyolojinin gücünü kullanarak ciddi hastalıklara yönelik yenilikçi ilaçlar keşfedilmesi, geliştirilmesi, üretimi ve hastalara sunulması için çalışmaktadır. Merkezi Thousand Oaks, Kaliforniya olan Amgen, dünya çapında 100’den fazla ülkede 20 binin üzerinde çalışanı ile hastaların karşılanmamış ihtiyaçlarına, sağlık durumlarının iyileştirilmesine ve yaşam kalitesinin yükseltilmesine yönelik tedaviler geliştirmeye odaklanmaktadır. Amgen, stratejik önem taşıyan bölge ülkelerinde büyümeyi hedeflemiş ve Türkiye’yi de faaliyet göstereceği ülkelerden biri olarak belirlemiştir. Türkiye’de Amgen, 2005 yılında bir distribütör aracılığı ile ürünlerinin dağıtımına başlamış ve 2010 yılında merkez ofisini açmıştır.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Photo
Adana Robootik Kodlama Kursu
Adana’da her şey değişiyor geleceği çocuklar ile yeniden şekillendireceğiz.
Robotik Kodlama, Steam Projeler, 3d Tasarım Atölyesi,
Kayıt olmak ve bilgi almak için lütfen bizimle iletiişime geçiniz
0535 361 5464
www.adanarobotik.com
#adana#adana lise#adana kreş#adana robotik#adana orta okul#adana01#01adana#robotik#robotik kursu nedir#robot kursu#robotik kursu ankara#robotics
1 note
·
View note
Text
Biseksuel Olduğumu Farkettim! (Ecenaz 19 Y., Adana)
Merhaba, ben Ecenaz, 19 yaşında, 1.77 boyunda, neşeli, balık etli, kumral bir kızım. Küçük yaştan beri mastürbasyon yapıyorum, şöyle diyebilirim ki yıllarca bunu yaptığımın farkında bile değildim. Ama 2 senedir bastıramadığım bir cinsel açlığım olduğunu biliyorum. Geçen sene liseyi bitirdim, bu sene mühendislik okuyorum ve hayatım boyunca hiç erkek arkadaşım olmadı. Çünkü kilolu bir kızdım ve kendime güvenim de yoktu, bu yüzden erkeklere karşı çekingen davrandım. Erkeklere ilgi duyuyordum, ama geçen hafta kadınlara da ilgi duyduğumu anladım...
Liseden sevdiğim ve ailecek de görüştüğümüz, Yelda isminde bir arkadaşım var. Yelda, sarışın, balık etli, dolgun kalçalı, bembeyaz göğüsleri olan çok tatlı bir kız. Annesinin ameliyat olması gerekiyordu ve babası da onunla hastanede kalacaktı. Annemi aradılar onlar yokken Yelda'larda kalmamı istediler, annem de izin verdi. O gün okul çıkışı onlara gittim. Yemek yedik. Yelda'nın sıkıntısı var gibiydi. Israr ettim anlatmadı. Sonra birden ağlamaya başladı. Ben de ona sarıldım. O pek sütyen giymezdi, göğüs uçları vücuduma değdikçe bir acayip oluyordum, ama kendimi tutmaya çalıştım. Yelda bana içini dökmeye başladı. Erkek arkadaşı onun yeterince olgun olmadığını söylemiş ve onu terk etmiş. Beraberce çocuğa küfrederken, onun yanaklarını öptüm. Yanakları gözyaşından tuzlu tuzluydu, bu beni acayip bir şekilde tahrik etmeye başlamıştı ve yüzünü yalarcasına öpmeye başladım. İnceldiği yerden kopacaktı artık!
Yüzünden boynuna geçtim ve onun da kıpırdanmaya başladığını fark ettim. Evet o da istiyordu. Giderek cesaretim arttı ve kulak memesini, boynunu, burnunu en son da tutkuyla dudaklarını öptüm. Dudakları sıcacıktı, tatlı tatlı oyalanıyordu. Sonra dili dudaklarımın arasından içeri kayıp ağzımı keşfe başladı. Ben ne tepki verecek diye düşünürken, o benden tecrübeli çıkmıştı. Ben onu yemek, onu içmek istiyordum, beni bırakmamasını ve saatlerce sevişmesini istiyordum. O beni öpmeyi bırakınca, bu kez onun değil benim arzularımla öpüştük. Daha sonra onu ağır ağır soymaya başladım. En son küloduyla kaldı. İlişkimiz boyut değiştiriyordu, ama bunu düşünecek durumda değildim açıkçası. Altındaki külot desenli, çocuk işi birşeydi. O an erkek arkadaşının neden onun çocuk gibi olduğunu düşündüğünü anladım ve hemen gidip annesinin iççamaşırlarını aradım, dantelli siyah bir tanga bulup Yeldaya giydirdim ve karşımda tanga ile dans etmesini söyledim. Artık ipler benim elimdeydi :)
Onun o beyaz pürüzsüz dolgun memeleri sallandıkça içim alev alev oluyordu. Dayanamadım memelerini yalamaya başladım, göğüs uçlarını ısırdım, somurdum, ellerimle yoğurdum ve öpücüklere boğdum. Aklıma gelebilecek her türlü şekilde ona zevk vermeye başladım. Bu şekilde göbek deliğine geldim. Dil darbelerim onu çıldırtıyordu. En son amına elimi attım, irkildi. Bakire olduğunu anladım. İkimiz de bakireydik, ama bu benim için çok ta önemli değildi. Ona da sordum, o da, "İlk deneyimim güvendiğim biriyle olursa rahatlarım!" dedi. Ben de dayanamadım klitorisini öpmeye, yalamaya, ardından da amını hafif parmaklamaya başladım. Amı iyice kayganlaşmıştı. Ben de dayanamıyordum, öpüyor, yalıyor, deli gibi yüzüme sürüyordum bembeyaz amını. Sonra ben de soyunmaya başladım. Aynısını onun da bana yapmasını söyledim. O da göğüslerimi, göbeğimi ve amımı yaladı, okşadı, ısırdı...
Artık dahda ileri gitme zamanı gelmişti. Amına busefer orta parmağımı soktum. Çok az kan geldi. Baktım tepki vermiyor, parmağımı olabilecek en derin yere kadar soktum, ileri geri yapıyordum. Çok geçmeden boşaldı. Sonra sıra bana geldiğinde, amımın büyük olduğunu (sanırım mastürbasyon yapmaktan) anlayınca, dolaptan salatalık getirip, buz gibi salatalığı amıma soktu. Benden pek kan gelmedi, ama canım acıdı. İçime iyice git gel yaptı. Sonra da salatalıkla sakso yapmaya başladı. (O an salatalık değil de, gerçekten bir sikimin olmasını çok isterdim, o pembe dolgun dudaklarının sikimde gezinmesini isterdim). Daha sonra ikimizin de açlığı biraz olsun hafifleyince, Yelda bana, "Pørnøfilm izleyelim mi?" dedi. Ben de, "Lezbiyen pørnøsu izleyelim!" deyince, gözleri parladı haspanın :) İnternetten 2 lølitanın olduğu bir film açtık ve onun eli benim amımda, benim elim onun 90 beden dolgun göğüslerinde, birbirimizi tatmin etmeye başladık. En son hatırladığım elimin sırılsıklam olduğuydu. Sızmışız, orda sabah olmuş :)
Birlikte kahvaltı yaptık. Onu ellerimle besledim. Kucağımda oturtup, göğüslerine ve amına çokokrem sürüp yaladım. Dudaklarını, boynunu, ensesini, göğüslerini, bacaklarının iç kısımlarını öpücüklere boğdum. Defalarca boşaldık ikimiz de. Sonra da duş aldık birlikte. Söz verdik, dün olanlar sanki hiç yaşanmamış gibi, normal davranacaktık. Hatta beni sikecek, 20 cm yarrağı olan bir arkadaşı olduğunu söyledi. "20 cm olduğunu nerden biliyorsun?" dediğimde, ona sakso çektiğini söyledi kahpe!
Beni o arkadaşıyla tanıştırmasını sabırsızlıkla bekliyorum. Herkesi kocaman öpüyorum :)
[Ece]
53 notes
·
View notes
Text
Musa Anter’in anılarında Dersim Katliamı
“Adana'da bulunduğum sıralarda beni etkileyen iki büyük siyasi olay geçti. Biri Hatay meselesi, diğeri Dersim isyanıdır.
O vakit, Suriye Fransızların müstemlekesiydi. Ancak bu müstemleke, Fransa’nın diğer müstemlekelerine benzemiyordu. Çünkü Birinci Dünya Harbinden sonra Suriye Osmanlı Imparatorluğu’ndan koparılınca, o zamanki Cemiyeti Akvam, yani Milletler Cemiyeti idaresince, yirmi yıl müddetle ve emaneten Fransızlara verilmişti. Buna Antakya ve İskenderun da dahildi. Fransızların bu müddeti 1938 yılında bitmek üzereydi.
Rivayet olunur ki, Fransızlar bazı dostluk avantajları karşılığında Türkiye’ye göz kırpmış. Bunu doğrularcasına Türkiye de, “Hatay bizimdir” diye tutturmuştu. O güne kadar hiçbir tarihte ve halk arasında buraya Hatay denmemiştir. Aynen, “Kürtler Türktür” mantığı ile buradaki Araplara da, “Siz Türksünüz, Orta Asya’da Moğolistan bölgesinde Hatay diye bir yer var, siz buradan gelmişsiniz” deniyordu. Tabii buradaki Fellahlar, bu söylenenden birşey anlamıyorlardı.
Hatta bir gün bir miting düzenlenmişti. Mitingde, Adana Çiftçi Fabrikası sahibi Mustafa Bey’i kürsüye çıkardılar. Adamcağız kürsüye çıktı. Türkçeyi iyi bilmiyordu, ancak üç-dört defa göğsüne elini vurarak, “Vallah biz Türktür, billah bir Türktür, Kuran hakkı biz Türktür” dedi ve kürsüden indi. Önceden kendisine, “Türküz” demesi için telkinde bulunulduğu her halinden belliydi.
O ara Atatürk iki kere Adana’ya geldi. Yakından görmemiz mümkün oldu. Hatay denilen bölgede plebisit yapıldı. Fransızların da göz yummasıyla, sayımda Türkler Araplardan daha fazla oy elde ettiler. Antakya, İskenderun ve diğer etraf bugünkü Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti gibi, ‘bağımsız’ oldu. Bu cumhuriyete Tayfur Sökmen cumhurbaşkanı, Abdurrahman Melek de başbakan seçildi. Bunlara uygun olarak da parlamento ve kabine kuruldu. Anayasa yapıldı. Anayasanın bir maddesinde; “Hatay, parlamentosunun rey çokluğuyla istediği devletle birleşebilir” denmekteydi. Tabii burada zımnen Türkiye kastediliyordu. Kısa bir müddet sonra da böyle bir karar alındı ve Hatay, Türkiye’ye ilhak etti. Sonradan öğrenildi ki, Tayfur Sökmen Türkiye Gizli Emniyeti mensubuydu.
Aynı yıl Dersim isyanı başladı. Bu hususta, bilhassa yurtdışında epey kitap yazıldı. Tabii Türkiye’de bu konu saptırılarak ele alındı. Bu hadiseyle ilgili Adana Lisesi’nde okurken başıma gelen bir olay aynı zamanda ilk gözaltına alınmamın nedeni oldu.
Dersim isyanının lideri Seyit Rıza’ydı. Saygın hatunu Bese de gerilla savaşında bir birliğe komuta ediyordu. Hemen her gün İstanbul basınında Bese adice saldırılara uğruyordu. Bu saldırılar beni çok üzüyordu. Olay karşısında delikanlıca tepkiler gösteriyordum. Arkadaşlarım bunun farkındaydı. Yarı şaka yan ciddi bana, “Bese’nin torunu” diyorlardı. Yine bir gün derste, “Bese’nin torunu” yazılı kağıdı arkama iliştirmiş ve hoca dersten çıkınca, kahkahalar atarak benimle alay etmişlerdi. Bir gece de, sınıf mümessili olduğum gece mütalaasına girdiğimde sekiz on arkadaşım hep bir ağızdan tempo tutarak, “Bese’yi …m” diye bağırmaya başladılar. Ben de öğretmen kürsüsüne çıkarak “Zübeyde’yi …m” diye tempo tuttum. Olayı şaka diye bıraktık. Ama aramızda bulunan Adana Kuruköprü Karakolu komiserinin oğlu Kenan, hemen gidip hadiseyi babasına anlatmış. Daha sonra bir polis ekibi okula gelip beni emniyet merkezine götürdü. Orada onbeş gün gözaltında tutuldum. Bu benim ilk gözaltım olacaktı….
Bir süre sonunda öğrendim ki, okul müdürümüz valiye gitmiş ve demiş ki, “Vali Bey, çocuklar Musa’nın Kürt olduğunu bildikleri için, Bese’yi onun ninesi kabul etmiş ve hakaret etmişlerdir. O da, onları Türk kabul ederek ve Atatürk’ün annesini onların ninesi sayarak karşılık vermiştir. Bu harekette Atatürk’e kasıt yoktur. Arkadaşlarına aynen aide ettiği imajdır.” Vali Tevfik Hadi’nin iki oğlunun da okulumuzda talebe oluşları da buna eklenince, Vali müdürümüzü kıramamış ve emir vererek gözaltımı kaldırmış. O zamanlar Polis Vazife ve Selahiyet Kanununa dayanarak herhangi bir vatandaşı hakim huzuruna çıkarmadan altı ay gözaltında tutmak mümkündü.
Müdürümüz, bizzat kendisi gelerek beni polis emniyetinden aldı. Yolda bana iki tembihte bulundu. Biri, bu olayı hiç kimse ile konuşmamam; diğeri, kaybettiğim dersleri telafi etmek için çok çalışmamdı.
Okula geldiğimde, o olayda yer almış dokuz arkadaşım, o zamanki adıyla mecburi tasdikname verilerek okuldan uzaklaştırılmıştı. Ben olayı kapandı zannediyordum. Aradan iki ay geçmişti. Bir gece müdür odasına çağrıldım. Gittiğimde, yabancı bir adam oturuyordu. Meğer Adana Başsavcısıymış. Bir kağıt çıkarıp okudu, bana imza ettirdi. Atatürk’e davacı olup olmadığını sormuşlar, davacı olmadığını söylemiş. Savcı, “Bak oğlum Atatürk seni affetmiş. Bir daha böyle bir çocukluk yapma” diye tembihte bulundu. Savcıya soğukça teşekkür ettim ve Müdür Bey’in elini öperek oradan ayrıldım.
Dersim olayları, namuslu tüm Kürtleri etkilemişti. O kadar çok cinayet ve katliam işlenmişti ki üzülmemek mümkün değildi.
Bu olayın faillerinden iki tanesinden burada kısaca bahsettikten sonra, üniversite öğrenciliğim sırasında yaşadığım bir hatıramı da anlatmak istiyorum.
İlk değinmek istediğim, Hava Kuvvetleri eski komutanı Muhsin Batur’un Milliyet Yayınları arasında 1985 yılında çıkan “Anılar ve Görüşler-Üç Dönemin Perde Arkası” adlı kitabında bu konuda söyledikleridir. Batur, kitabında özetle diyor ki, “1938’de teğmen olarak Elaziz’de bulunuyordum. Ankara’dan gelen bir emirle, birliğim ile Dersim olaylarına katıldım. Ama okuyucularımdan özür dilerim; hayatımın bu safhasını yazmayacağım..”
Paşa çok haklı. Çünkü, hayatının o safhasındaki kanlı elleriyle, bugüne ne yüzle çıkabilir ki!
İkincisi, Türkiye’nin ilk askeri kadın pilotu ve Atatürk’ün manevi kızı Sabiha Gökçen’in 15 Şubat 1990 günü televizyondaki bir programda hatıralarını anlatırken, Dersim olaylarını kastederek, “bir olaya katıldığı”m söyleyip konuyu geçiştirmeye çalışmasıydı. Oysa, katıldığı hareket, Dersim olaylarında acımasızca çoluk-çocuğu bombardıman edişiydi. Hatırlıyorum, o zamanki gazeteler hemen her gün “Kahraman Pilot” Sabiha Gökçen’e ait çarşaf çarşaf, askeri pilot kılığında resimleri yayınlıyorlardı. Atatürk’ün 1938’de Adana’ya gelişinde Sabiha Gökçen’i de yakından görme fırsatı bulmuştum.
Eskiden lisede üç yıl ve üniversitede de iki yıl, ders yılı sonunda tam teçhizatla yirmi gün boyunca piyade askerlik kampı yapılırdı. 1941 ders yılı, üniversite kampını Pendik’te yaptık. Pendik, o vakit küçük bir muhacir köyü idi. Tüm etrafı, Rumlardan kalma zeytin ormanlan ile kaplıydı. Kampa gittiğimiz gün, kamp komutanı binbaşı bizi topladı ve karargah dahilinde defi hacet, yani büyük abdest yapmamamızı tembihledi. Arkadaşlar arasında, binbaşının adı, bu olaydan sonra Defi Hacet oldu. Adam bunu duydu, önleyemedi. Hasta oldu, bir hafta sonra da gitti. Onun yerine, sertliği ile Alman Generali Rommel’e benzetilen Rommel Asım Eren bize kumandan geldi. Bizi, harp halindeki erler gibi çalıştırıyordu. Sırt çantalarımıza taş koyarak yükümüzü otuzbeş kiloya çıkarıyordu. Bir gün uzun yürüyüşe çıktık. Yakacık’ta mola vermiştik. Kurmay yüzbaşı ve daha sonraları orgeneral olup İstanbul Sıkıyönetim komutanı olan Refik Tulga ata binmişti. Arnavut Süleyman adlı, hukuktan arkadaşım, hemen yanımda mükemmel bir at taklidi ile kişnedi. Yüzbaşının atı şaha kalktı. Yüzbaşı, az daha atından aşağı düşüyordu. Bu nedenle üzerimize yürüyerek “Ver ulan kimliğini” dedi, kimliğimi aldı.
Ben o vakit Layka fotoğraf makinamla Vakit gazetesinin muhabirliğini de yapıyordum. Gazete Asım Us’undu. Bu Us’lar üç kardeştiler ve hiçbirinin çocuğu olmamıştı. Neyzen Tevfik, Us kardeşlere ‘ekaniyi selase’ yani ‘üç helalar’ derdi. Ordu komutam Fahrettin Altay’m bir kamp ziyaretini fotoğraflayıp, dalkavukça bir haberle gazeteye bildirmiştim. Bu yüzden Asım Eren beni severdi.
Arkadaşım Süleyman’ın ödü kopmuştu. Akşam olunca komutanlığa çağrıldım. Arkadaşlar benim için, adeta mateme girmişlerdi. Çünkü Asım Eren meydan dayağı çekmesiyle meşhurdu. Gittim. Asım Eren beni görünce, “Vay sen ha!” dedi. “Ben değilim” dedim, “inanın ki, beni idam bile etseniz at gibi kişnemesini beceremem.” Bunun üzerine “Peki kimdi?” diye sordu. Ben “Komutanım müsaade edin de söylemeyeyim. Siz burada bize, askerlik, mertlik ve erkeklik terbiyesi veriyorsunuz. Muhbirlik bize yakışır mı? Ben yapmadım ama ne ceza verirseniz verin, ben askerce arkadaşımı ihbar etmeyeceğim!” deyince; “Aferin oğlum. Ama o eşeğe söyle bir daha yapmasın” yollu tembihte bulundu.
Kampta bulunduğumuz bir gün, ağaçların altında istirahat ediyorduk. Bölük komutanımız üsteğmen Secaettin, Dersim olayındaki hatıralarım kendisinden geçmiş bir coşku ile anlatmaya başladı.
Anlattığı birçok olaydan bir tanesini sizlere aktarmak istiyorum: “Biz Dersim’de temizlik hareketine başlamıştık. Bir mağarada bir aile bulduk. Dede, baba, anne ve 5-6 yaşlannda bir çocuk. Büyükleri orada süngüleyerek temizledik. Çocuğun ağzından birşey alırız diye öldürmedik. Çünkü biz Dersimli yetişkinlerin ağzından birşey alamıyorduk. Onları hemen kesiyorduk. Biliyorduk ki yine de bir şey söylemiyecekler. Çocuk korkmasın diye, anasını, babasını ve dedesini keserken onu uzaklaştırmıştık. Çocukla dost olmaya çalışıyorduk. Yemek verdik, şeker verdik; yemiyordu. Bir ara üzerimizden bir uçağımız geçti. O tuttuğumuz ve kasılı vaziyette bulunan çocuk hemen olduğu yerde gerildi, bir sopa aldı ve tıpkı bir tüfek gibi uçağımıza nişan aldı. Bu hareketine oldukça kızmıştım. Emir verdim, ‘temizleyin bu piçi’ diye. Askerler süngülediler ve kayalıktan aşağıya attılar.
“Yine geniş bir sahada manevra yapıyorduk. Binlerce Kürdü mağalardan, in ve oyuklardan topladık. Komutanımız, bunları öldürmek için oldukça çok mermi harcanacağını, bunun yerine hepsini Munzur Çayı’na atıp boğmamızı emretti. Topladığımız Kürtleri Munzur Köprüsü’nün arkasına götürdük. O noktada Munzur suyu derinleşip vahşileşiyordu. Bunları götürüp oradan nehre sürdük. Girenler giriyordu, girmeyenleri sürükleyip nehre atıyorduk.
“Bir aralık can havli ile birbirlerine öylesine tutundular ki, köprünün gözlerini tıkadılar. Ben aradaki uzun meşe ağaçlarından birkaç sırık kestirdim. Erlere, bunlarla onlara vurmalarını ve böylece köprünün gözlerinden aşağıya yuvarlamalarını emrettim. Zaten köprünün altına her ihtimale karşı silahlı askerler yerleştirmiştim, yüzüp kurtulmak isteyenleri vuruyorlardı.”
Rûdaw
Dayanamamış, zübeyde'yi şey etmiş. Hem de öğretmen masasında
7 notes
·
View notes
Photo
Maraş Sancağı Ermenileri Kilikya (Adana ve Çevresi) ve Kapadokya Bölgelerinin birleşim noktasında bulunan, Orta ve Doğu Toroslar arasına sıkışmış olan Maraş Sancağı 18.405 km2 bir alanı kaplıyor ve 72.143 Ermeni’yi barındırıyordu. Bölgedeki Ermeniler 64 yerleşim merkezine dağılmış halde yaşıyorlardı ve toplam 51 kiliseye sahiptiler. 717 yılında başta bulunan Bizans imparatoru Leon, Maraş doğumlu bir Ermeniydi. 1070 yılında yine Ermeni asıllı Bizans generali Filaret’in bölgede bir prenslik kurması da Ermenilerin Toroslar ve çevresinde ne denli büyük bir nüfusa sahip olduklarının kanıtıydı. 19. yüzyılın başında Maraş, Ahurdağı eteklerinde üç tepeye yayılmış bir şehirdi. 1913-1914 yıllarında şehirde 22.500 Ermeni yaşıyordu ve bu sayı kentin toplam nüfusunun yarısını oluşturuyordu. Ermeniler kentin çevresindeki mahallelere yerleşmişlerdi ve Surp Astvadzadzin Katedrali’yle başepiskoposluk da dahil olmak üzere toplam 5 kiliseye sahiptiler. Surp Kevork, Karasun Mangants, Surp Stepanos ve Surp Garabed. Eski kentin kalıntıları yakınında ise Surp Sarkis Kilisesi bulunuyordu. 18. yüzyılda yıkılan Surp Hagop Manastırı 1914 yılında aktif bir hac yöresi olma özelliğini sürdürüyordu. Kentte ayrıca bir Katolik kilisesi ve Protestanlara ait 4 ibadethane bulunuyordu. Maraş’taki eğitim kurumları arasında en önemlileri Merkez Kolej, Malcıyan Lisesi ve 1891’de kurulan Cemaran’dı. Ermeniler tarafından yayınlanan “Cışmardutyun” ve “Goçnag” gazeteleri bu cemaatin kültürel yaşamında oldukça önemli bir yere sahipti. Maraşlı Ermenilerin başlıca geçim kaynakları tekstil ve özellikle de bugün kot kumaşının atası olan mavi keten kumaşların üretilmesiydi. Ayakkabı üretimi, demircilik ve bağcılık da oldukça gelişmişti. Maraş Kazası’nda çoğu yerleşim merkezinin batısında yer alan 22 Ermeni köyü bulunuyordu. Kentin 22 km dışında bulunan Fındıkcak’da 2.500 Ermeni ve bu topluluğa ait bir kiliseyle bir okul bulunuyordu. Daha doğudaki Kişifli’de yaşayan 560 Ermeni Surp Nışan Kilisesi’ni ayakta tutuyorlardı. Dereköy’de yaşayan yaklaşık 1000 Ermeni Surp Hagop Kilisesi çevresinde toplanmışlardı. Camustul köyündeyse 250 Ermeni yaşıyordu. Döngel, Maraş’ın kuzeybatısında dağlık bir bölgede kurulmuş olan ve 1500 Ermeni’nin yaşadığı bir kasabaydı. Pazarcık Kasabası Maraş Sancağı’nın güney bölümünü bütünüyle kaplayan Pazarcık Kazası’nın yönetim merkezi Pazarcık’ta 20. yüzyılın başında 1500 Ermeni yaşıyordu. Bu Ermeniler geçimlerini kurdukları büyük çiftliklerde pirinç yetiştirerek sağlıyorlardı. Göksun Kazası Yüzyıl başında Göksun Kazası’nda 18 köye dağılmış bir şekilde toplam 9.505 Ermeni yaşıyordu. Yönetim merkezi Göksun’da yaşayan 2.900 Ermeni’den 380’i Göksun’da 120’si Höyük’de, 650‘si Kireç’te, 150’si Gelpınar‘da, 600’ü Taşoluk’ta ve 400’ü de Seyirmendere’de yaşıyordu. Bu köyler kiliselerinin yanı sıra birer de okula sahipti. Biraz daha güneyde bulunan Keban’da (Gaban) halk geçimini tahıl ve meyve tarımıyla büyük ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği ile sağlıyordu. Yetiştirilen küçükbaş hayvanların yünü de ünlü Keban halılarının dokunmasında kullanılıyordu. 1914 yılında Keban‘da 3000 Ermeni yaşıyordu. Şehir merkezinin yanı sıra çevre köylerden Değirmenbahçe ve Çukur’da da Ermeniler bulunuyordu. kazanın doğusunda yönetim merkezine üç saat uzaklıktaki Çukurhisar bütünüyle Hıristiyanlar’ın yaşadığı bir yerleşim merkeziydi. Kazadaki son önemli Ermeni topluluğu ise kazanın güneyindeki Fernuz şehri çevresinde toplanmıştı. 1913-1914 yıllarında bölgede çevredeki Telelemik ve Çağlayan köyleri de dahil olmak üzere toplam 3.060 Ermeni yaşıyordu. Fernuz’a bir saat uzaklıkta bulunan Surp Garabet Manastırı’nın tarihi Ortaçağ’a dayanıyordu. O dönemde manastır Kilikya’nın en önemli dini merkezlerinden biriydi. Zeytun Kazası Yüzyılımızın başında bölgede Zeytun (Ulniya), Yarpuz ve yörenin kırsal kesiminde 16 köye dağılmış halde toplam 22.456 Ermeni yaşıyordu. Bölge Ermenilerine ait pek çok kilise ve tarihleri Ortaçağ’a dayanan manastırlar bulunuyordu. Zeytun şehri dağlarla çevriliydi; doğudan batıya doğru Barzenga, Ayradz, Gangerod ve Solah dağlarıyla çevrili şehirde 1914 yılında 10.625 Ermeni yaşıyordu. Şehri çevreleyen tepelerden biri olan Şembek tepesiyse üzüm bağlarıyla kaplıydı. Zeytun şehri o dönemde dörde bölünmüştü ve dört farklı aile tarafından yönetiliyordu. 1- Surenyanlar şehrin en eski ailelerinden biriydi ve kendi isimlerini taşıyan kaleyle yakınındaki semtin sahibiydiler. 2- Yenidünya ailesi Veri Tagh’ın (Yukarı Mahalle) büyük bir bölümünü ellerinde bulunduruyorlardı. 3- Bozbayır mahallesini elinde bulunduran ?ovroyanlar’ın bir Ortaçağ Ermeni şehri olan Pertu’dan göç ettikleri söyleniyordu. 4- Son olarak Gorgalar mahallesini ellerinde bulunduran Yağubyan ailesi vardı. Zeytun şehri, bu ailelerin birer temsilcisinin bulunduğu ve başkanlığını bölge episkoposunun yaptığı bir konsey tarafından idare ediliyordu. Bu konsey aynı zamanda şehrin en yetkili yargı merciiydi. ?ehirde, Surp Hagop, Surp Sarkis gibi 18’e yakın kilise bulunuyordu. Ayrıca Surp Hagop Kilisesi’nde önemli el yazmaları korunuyordu. Bölgedeki en önemli dini merkez ise Surp Astvadzadzin Manastırı’ydı. Zeytun’dan yürüyerek bir, bir buçuk saat uzaklıktaki Avakenk ve Kalustenk köylerinin yakınında diğer bir önemli ibadet yeri olan Surp Pırgiç Manastırı bulunuyordu. Bölge halkı geçimini zeytincilik, meyve ve tahıl yetiştiriciliğiyle sağlıyordu. Bunların yanı sıra tüm bölgeyi dolaşan kervanlar da önemli bir gelir sayılıyordu. Zeytun’da yaşayan 10.000 Ermeni’nin yanı sıra kırsal kesimde de 12.000 Ermeni yaşıyordu. Bu yerleşim yerlerinin en önemlileri Hacıdere (371 kişi), Avakhal veya Mekhal (2800 kişi), Alabaş (Arek, 3200 kişi) ve son olarak kazanın kuzey ucundaki Yarpuz (1100 kişi) idi. Elbistan Kazası Yüzyılımızın başında Elbistan Kazası’nda 5.838 Ermeni yaşıyordu. Bu nüfusunun büyük bölümü (4.000 kişi) antik adı Arabisus olan kazasının yönetim merkezi Elbistan’da yaşıyordu. Maraş’ın 69. km. kuzeyinde, Toroslar arasına sıkışmış bir platoda kurulmuş olan şehir deniz seviyesinden 1100 m. yüksekteydi. Hacıhamza mahallesinde yaşayan Ermeni cemaati üç ibadethaneye sahipti; Birincisi Apostolik Ermenilere, ikincisi Katoliklere, diğeri de şehirde yaşayan 500 Protestan Ermeni’ye aitti. Şehir Ortaçağ’a ait kalıntılarla çevriliydi. Elbistan’dan 1.5 km. uzaklıkta Gâvurköy adlı bir Ermeni köyü bulunuyordu. Kuzeyde Artaki (Erdek) köyündeki Ermeni cemaatinin iki okulu ve bir kilisesi vardı. Aydıncık’ta Surp Harutyun Kilisesi etrafında yerleşmiş, iki ilkokulu, 1470 nüfusu olan Ermeni cemaati yaşıyordu. Manyas ve Ermeniköy’de toplam 2000 nüfusu olan cemaat, kiliseleri ve okulları etrafında yerleşmişti. 17/03/2010
Fotoğraf : Maraş Surp (Aziz) Hagop Manastırında dini geçiş. 1915 öncesi. http://www.binboga.org/maras-sancagi-ermenileri/
2 notes
·
View notes
Photo
Özhan HAZIRLAR
İç Mimar ve Çevre tasarımcı,girişimci,burgerbank kurucu ortağı,Özhan Hazırlar Mimarlık firmasının sahibi.
Okul hayatı
1981 Yılında Hatay'ın Reyhanlı'da doğdu.İlk-orta-lise hayatını burada geçiren İç Mimar Üniversiteyi Hacettepe üniversitesi GSFiç mimarlık ve çevre tasarımı bölümünde okudu.(1999-2004)
Staj
İnşaat stajını Yön inşaat bünyesinde bilkent bilgi merkezi binasının yapımında çalışarak başarıyla tamamladı.
O dönemde yeteneği İş Kadını İç Mimar Binnur Aktan tarafından keşfedilen Özhan Hazırlar Türkiye’nin en büyük mobilya firmalarından Nurus’a staj için önerildi. 3.Sınıfta Ofis stajını Nurus’ta yapan İç Mimar. Burada mobilya konusunda malzeme bilgisini geliştirmiştir.Burada Armada sinemalarının konsept tasarımlarını,Limak otelin oda projesini ve mobilya imalatlarında aktif çalıştı.
İş Hayatı ve düşünce yapısı
Özhan HAZIRLAR 19 yılı aşkın tecrübesiyle Ülkede bir çok büyük markanın kurulmasında,gelişmesinde,büyümesinde mimari,iç mimari,tasarım kimliği anlamda öncülük etti.
Sanatsal bakış açısı çok yüksek olan yapısı ile sanatın ve mimarinin her alanında varlık sürecini yönetirken Türk tasarım endüstrisinin öncülerinden biri oldu.
Tasarım anlayışını global yenilikler ile besleyerek işbirliği yaptığı her işletme veya kişiye katkı sağladı.Bu anlamda ülke ekonomisine dolaylı olarak,ülkenin tasarım sektörünün gelişimine direk katkılar sağladı.
Yurtdışı ve yurtiçinde meslektaşlarına örnek olarak yürümeleri gereken mesleki yollada onlara ilham kaynağı oldu.
Tasarıma olan aşkı küçüklükten itibaren artarak devam eden İç Mimar Özhan Hazırlar hızlı ve doğru mekan kurguları ile tasarımlarında çağdaş çizgisini hiç bir zaman bozmadı.
Yaşadığımız hayatın her zaman tasarımdan başlayarak oluştuğunu savunan İç mimar Özhan Hazırlar dokunduğu her mekanı büyüleyici bir atmosfere çevirmesi ve o mekana bir yaşam kaynağı sunması ile tanınıyor.
Dünyanın bir çok yerinde bir çok marka işe imza atan İç Mimar Özhan Hazırlar konut,misafirperverlik,sağlık,spor,mimari,peyzaj ve mobilya sektöründe 100'ü aşkın projeye imza attı.
Ödüller
Dünyanın en büyük tasarım portali olan deviantart web sitesinde daily deviationda 10 adet çalışması yer almıştır.(2004-2016)
İç Mimar Özhan Hazırlar 2017-2018 Yılları arasında tasarımını yaptığı Biget Steak&Co ile İç mekan ve sergi tasarım kategorisinde A'Design and Competition adlı yarışmada uluslararası ödül kazandı.
Girişimler
2017 Yılında İş adamı Mervan abdulmajid ile birlikte HAAB şirketini kurdu ve bu marka altında Burgerbank adlı restoranın iç mimari tasarımını ve uygulamasını üstlendi.Dünya'da ilk defa burgercilikle bankacılığı birleştiren füzyon bir işletmeye imza atan ikili kısa zamanda bu markayı dünya çapında üne kavuşturdu.
Projeler
Türkmenistan Alışveriş merkezi / Türkmenistan
Aktan Villası/Ankara
Bursa Villa
Gothe enstitüsü /Ankara
Halk kütüphanesi konsept tasarımı
Çayyolu ev /Ankara
Konak polatlı /Ankara
Beypazarı üniversitesi konsept bina /Ankara
Notorius / Bedri Baykam / Konsept
Beşiktaş Kültür Merkezi / Yılmaz Erdoğan / Konsept
SkyPort Peyzaj tasarımı / İstanbul
Galaspor / İstanbul
Marriott otel (Kapalı Havuz Bölümü) / İstanbul
Pendik Park Avenue /İstanbul
İkitelli sağlık kampüsü /İstanbul
Elegance fitness&spa club /İstanbul
7/24 Fitness&Spa club Loca /İstanbul
7/24 Fitness&spa hillpark /İstanbul
Yön etiket ofis /İstanbul
Ginza Lavinya Park bina girişleri /İstanbul
Semerkandline (İç mekanlar) /İstanbul
Aklandia Resort Satış ofisi / İstanbul / Maltepe
Ekol Evler /İstanbul / Florya / Adakale
Ekol Otel / İstanbul / Bakırköy
Ekol Kafe/ / İstanbul / Bakırköy
Nob apartmanı / İstanbul / Kartal
Sokak Oturma grupları ürün tasarımı / İstanbul / Nişantaşı
Karadayı Evi / İstanbul / Ulus
Tolungüç evi / İstanbul / Ulus
Harika Apt. / İstanbul / Fenerbahçe
Yeni Defne apt. / İstanbul / Kadıköy
Sayar apt / İstanbul / Caddebostan
Burhan bey apartmanı / İstanbul / Erenköy
Mimari cephe tasarımı / İstanbul /Florya
Cetaform / Merkez bina fabrika satış mağazası / İstanbul /Beylikdüzü
Ofis Binası / Güngören / İç Mimari ve Mimari
Biget steak&Co / İstanbul / Esenyurt
Athyra Lounge&Sports / İstanbul / Büyükçekmece
Burgerbank / İstanbul / Beylikdüzü
Küttap / İstanbul / Kartal /Cevizli /İç Mimari Proje
Abdulmajid evi / İstanbul / Beylikdüzü
Beyazkılınç Malikanesi / İstanbul / Büyükçekmece
Toscana malikanesi / İstanbul / Büyükçekmece
Tugay kerimoğlu evi / İstanbul / Beykoz
Aklandia Resort / Bodrum
Katamaran / Bodrum / Mimari / İç Mimari konsept
Egeria suites Bodrum / Mimari konsept
14 Suits Bodrum / Mimari /İç mimari
White house Restaurant Ankara / Tunalı hilmi
Rollingball Ankara / Etlik
Keffçe (Ankamall) Ankara / Etlik
Butikek Ankara / Batıkent
Çadırkebap / Ankara
Koçali Hukuk / Ankara
Bursa ishak bey iskender / Ankara
Çekirge Villası /Ankara
Villa Durmuş /Ankara
Gazi Ordu evi / Ankara
Kızılay Kentsel tasarımı / Ankara
Hayvanat Bahçesi dönüşüm Projesi
Metro sergi salonu
Metro girişleri konsept tasarımları /Konsept
Saat kulesi konsept tasarımı /Konsept
Aklandia Resort
Genç medya yönetim binası
Devren Villası
Ağrı Emniyet müdürlüğü Mobese izleme merkezi
İbrahim Çeçen üniversitesi Rektör odası
Taş Mağazalar Kentsel yenileme çalışması
Erzurum kentsel yenileme çalışmaları/Konsept
Aziziye Parkı/Konsept
Dadarium kentsel dönüşüm Projesi/Konsept
Trusvakest Spa
Ankara Optimum Outlet ve Ek bina
Adana Optimum
İstanbul Optimum (Kısmi cephe Tasarım)
Rönesans Neva Konakları /Ankara /(Kısmi İç Mekan Tasarım)
Rönesans Alışveriş merkezi ve kule /İran/Vanak /konsept
Rönesans Otel /Libya / Görselleştirme
Rönesans Otel /Rusya / Görselleştirme
Rönesans Sankopark /Gaziantep / Görselleştirme
Rönesans Ofis Projesi / Irak /İç Mimari
Rönesans ofis binası /İzmir / Mimari
Libya Satış Ofisi Tasarımı
Armed Forces Libya
Libya Konut Projesi
Alışveriş Merkezi
Panoramik müze / Konsept / Çanakkale
Notorius Eğlence ve yaşam merkezi / Konsept / Bedri Baykam
Beşiktaş Kültür merkezi binası / Konsept / Yılmaz Erdoğan
Metrocenter Alışveriş merkezi / Canerler grup / Konsept
Oruçoğlu Termal Otel
Ahmet Ulusoy Koleji
Bowling adası
Adana Sağlık kompleksi
Karabeyoğlu Park residence
Giresun Kentsel yenileme çalışması/Konsept
Sağlık kampüsü / Elazığ
Antalya Gourmet /Rusya / St.petersburg
Kuliev evi /Rusya / Oblast
Kralların bahçesi / Irak
Villa Tasarımı /Libya
Otel projesi Ukrayna/kiev
#özhanhazırlar#içmimar#mimar#tasarımcı#burgerbank#biget#bigetsteak#bigetsteakco#athyralounge#özhanhazırlarmimarlık#rönesans#otel#marriot#beşiktaşkültürmerkezi#katamaran#konut#ofis#Hayvanat Bahçesi dönüşüm Projesi#Kızılay kentsel yenileme projesi#bowling adası#karabeyoğlu#sağlık kompleksi#villa#tugay kerimoğlu#yılmaz erdoğan#bkm#cetaform#harika apartmanı#rollingballbowling
1 note
·
View note
Text
Bilecik Sohbet Odaları
New Post has been published on https://www.trsohbet.net/bilecik-sohbet-odalari/
Bilecik Sohbet Odaları
Trsohbet sohbet platformu’nun çok kıymetli üyeleri gün geçmiyor ki ; Türkiye’mizi oluşturan 81 ilimize bir yeni makale daha eklenmesin, Adana, Artvin, Aydın derken sıra geldi, Bilecek Sohbet Odaları ve Bilecik şehrimizin A’dan Z’ye kadar tüm yaşanmışlıkları, nüfusu, insanları ve efsane yemeklerinden bildiğim dilimin döndüğü kadar anlatacağım.
Eğer ki makalemde eksiklerim olursa; Okurlarımızdan lütfen Mazur görmenizi diliyorum.
Bilecik Hakkında
Bilecik denildiği zaman çok enteresandır ki; aklıma orta öğretim çağlarında yan sınıfta bir Çocuk vardı. Kendisi Bilecikliydi, okul çocuğa hayran, Çocuk bana hayran büyüyünce seni alacam derdi, benim ise ; Umurumda değil Çünkü İngilizce öğretmenimize aşıktım. Biricikten konu açılmışken aklıma gelen bu güzel anımı paylaşmak istedim.
Bilecik insanının girdiği okul ya da iş ortamlarında asla hemşerim, memleketlim gibi sözlerini duymamayız. Bulundukları o ortamda tek Bilecikli kendileri olmaktadır. Bilecik halkı en çok şehirlerinin Urfa ilimizin Bilecik ilçesi ile karıştırılmasından üzüntü ve derin elem duymaktadırlar .
En büyük sıkıntıları da, bu ilin arada sıkışması ve yine anlatırken Bursa-Eskişehir gibi iki il arasında ibaresini belirtmek zorunda kalınır. Bazen toplum içinde de Bilecik halkı, dalga konusu olabiliyor ya da siz yoksunuz ki gibi cümlelerle kendilerini ötelenmiş olarak hissedebiliyorlar. Aslında kırılgan bir yapıya sahipler, peki varlık İle yokluk arasında sıkışmış olarak gösterilen fakat günümüzde var olan bu yerin, nüfus sayısı ne kadar olmaktadır. Toplam sayı 228.334 olup, 118.903 beyefendi,109.431 hanımefendi ikamet etmektedir.
Bilecik ilimizin geçmişine, tarihine doğru uzanmamız gerekirse; Bir çok kavim, uygarlık ve egemenliğine sahip olan Bilecik, orta Asya’ya gelip yüzlerce çadır İle Osmanlı Devletinin kuruluş merkezliğini yapması dolayısıyla farklı bir özelliğe sahiptir.
Kuruluş tarihi çok eskiye dayanır. Ayrıca kurtuluş savaşında da büyük mücadeleler sonucu, kazanılan tüm zaferler de desteği büyüktür. Kültürel bakımdan da tarihi çok zengindir. Bilecik ilimiz Üzerinde çok sayıda arkeolojik ve tarihi eser barındırmaktadır.
Sohbetin Doğru adresi Bilecik
Bu tarihi eserlerin bir çoğu Osmanlı devleti zamanında yapılmış bir miras olarak bırakılmıştır. Camiler, türbeler, hanlar, hamamlar, sivil mimari örnekleri, imaret ve benzeri yapılar oluşturulmuştur. Buralarda bulunan Yörükler belirli zamanlarda gelen misafirlerine, Yörük bayramı altında, tarihi kıyafetleri ve lezzetli yemekleriyle de unutulmaz gösteriler yapmaktadırlar.
Böylece Osmanlı tarihinin her daim almaktadırlar. Bilecik ilimizin önemli iki müzesi, Söğüt Ertuğrul Gazi müzesi ve Bilecik Müzesidir. Görülmesi gereken yerleri ise; Ertuğrul Gazi türbesi, Rüstem paşa camisi, kilise, kaymakam çeşmesi, merdiven Kaya’dır. Bilecik ilimizde kıyafetler kullanım zamanlarına göre değişkenlikler göstermektedir. Yörük köylerinde de aynı kıyafetler giyilir.
Bilecik şehrimizin mutfağına değinecek olursak, Nohutlu mantı, cevizli büzme tatlısı, bıldırcın kebabı, kaçamak, huris tepsi ve dağ eriği ekşili kesme çorbasıdır. Lezzetler insanların damak zevklerine göre değişir. Hele de yemek yapmayı seviyorsanız. Uygun olduğunuz bir zamanda deneyerek yeni lezzetler öğrenebilirsiniz.
Bilecik’in bir çok özelliğini bildiğim kadarıyla sizlere aktardım. Değinmediğimiz bir konu kaldı, oda Bilecik Sohbet Odaları hemen bu güzide ilimizin. Güzel sohbet Odalarından bahsedelim. Yurtdışı, yurtiçi, Şehirler arası, iletişimin tek adresi olan https://www.trsohbet .net sohbet sitelerimiz.
Bilecikli kullanıcılarımıza ve Bilecik sohbet Odalarına kucak açmaktadır. Sohbetimizin başında hatırlarsınız ki Bilecikli insan bulmak çok nadir demiştik, fakat bu ihtimal sohbet odalarında bir tık daha yukarıdadır. Yani sohbet ederken, müzik dinlerken, oyun kanallarımızda yarışma içindeyken, her an bir Bilecikliye denk gelebilirsiniz.
Ayrıca güvenli kaliteli bir ortamda sohbet etmek, sizlerindi hakkı diye düşünüyorum. Sitemize gelin konuşalım, tanışalım, seviyeli Sohbet ortamlarında gerçek dostluklar nasıl oluyor, tüm Dünya’ya ve sohbet sitelerine beraber anlatalım. Hepinizi trsohbet sohbet sitemize bekleriz.
0 notes
Text
Adana'da okul öncesi, ilkokul, 8'inci ve 12'nci sınıflar için yüz yüze eğitim başladı
Adana’da okul öncesi, ilkokul, 8’inci ve 12’nci sınıflar için yüz yüze eğitim başladı
Gülşah ÖZGENEser PAZARBAŞI/ADANA, (DHA)KORONAVİRÜSLE mücadelede kontrollü normalleşme sürecinin başlamasının ardından orta riskli iller kategorisindeki Adana’da yüz yüze eğitime başlandı.Koronavirüsle mücadele kapsamında eğitim öğretimde de yerinde karar uygulaması başlatılırken, orta riskli illerden Adana’da okul öncesi eğitim kurumları ile ilkokullar, sınav öğrencileri olan 8’inci ve…
View On WordPress
0 notes
Photo
EGE ARAR (1996 - )
1996 yılında ailesinin görevi nedeniyle bulundukları Adana'da dünyaya gelmiştir. Konaklı ailesinden merhum Nafiz Arara'ın torunu olup, babası makine Mühendisi Tarık Neşet Arar, Annesi Dr. Füsun Arar'dır. Eğitimine 2002 yılında Adana Çağ kolejinde başlamıştır. 2007 yılında buradan mezun olduktan sonra Tarsus Amerikan Koleji'ne geçerek orta öğretimine devam etmiş olup buradan da 2010 yılında mezun olmuştur. Yüksek öğretimine İstanbul Aydın Üniversitesi'nde devam etmektedir.
Basketbol hayatına ilk okul çağında başlamıştır. İlk ve orta okul yıllarında okul basketbol takımlarında başarılı sezonlar geçirmiştir. Aynı yıl 2.07 cm boyu ile Galatasaray kulübünün açmış olduğu basketbol seçmelerine katılmış ve seçilen tek oyuncu olarak ciddi anlamdaki basketbol kariyeri başlamıştır. Bu vesileyle ailesinin desteği ile İstanbul'a taşınılmış ve lise öğremine de burada Doğa Kolejinde devam etmiştir. Eğitimi ile birlikte Galatasaray kulübünde önce yıldız takımında daha sonra genç takımında basketbol kariyerine devam etmiştir. Galatasaray takımında iyi bir lider ve şutör olarak kendini ortaya koymuş , boyunun uzunluğunun yanında ayaklarının çabuk olması savunmada çok büyük avantaj sağlıyor. olması ve sıçrarken zamanlaması çok iyi olması, bu yüzden blok ve ribaund ortalamalarının güzelliği ile dikkat çekmiştir.
Bu süreç federasyon yetkililerinin de dikkatini çekerek önce yıldız milli takımı ve daha sonra genç milli takıma kabul edilmiş ve bu takımların önemli bir parçası haline gelmiştir. Milli takım ile 2012 ve 2014 yıllarında Avrupa şampiyonluğu , 2015 yılında dünya üçüncülüğü ve yine 2015 yılında Avrupa üçüncülüğü madalyalarını kazanmıştır. Galatasaray genç takımında 2014 yılındaki son senesinde kulübünde 25 yıl sonra gelen ilk İstanbul şampiyonluğu ve Türkiye 3. lüğü kazandırmakta önemli rol oynayarak o yıl Türkiye'nin en iyi pivotu ödülüne layık görülmüştür. Bu gelen başarılar sonrası altyapıdan profesyonelliğe geçerek Galatasaray basketbol A takımına kabul edilmiş olup, halen Galatasaray ve A milli takımda oynamaktadır.
Hasan Yüksel.
#Ege Arar#Galatasaray#Hasan Yüksel#Kayseri#Bünyan#Bünyanlı Meşhur Simalar#Aydın Üniversitesi#Çağ Koleji#Füsun Arar#Adana#Doğa Koleji#Tarık Neşet Arar.#Tarsus#Amerikan Koleji
1 note
·
View note
Photo
Adana Robotik ve Kodlama Kursu
Kurs Kayıtlarımız başladı, bilgi almak ve kursumuza kayıt olmak için lütfen bizimle iletişime geçiniz.
www.adanarobotik.com
0535 361 5464
#adana#robotik#adana robotik#adana lise#adana orta okul#adana kreş#kodlama kursu#robot kursu#adana01#01adana
1 note
·
View note
Photo
Ankaralı Gayrimüslimlerin Trajedisi: Büyük Ankara Yangını
Alican Başdemir
Tarih
18.12.2015
http://www.gazetebilkent.com/2015/12/18/ankarali-gayrimuslimlerin-trajedisi-buyuk-ankara-yangini/
---
1923 öncesinde Ankara; Müslüman, Ermeni ve Rum topluluklarına ev sahipliği yapan, etnografik ve kültürel çeşitliliği ile ön plana çıkan bir Orta Anadolu şehriydi. 1915’te gerçekleşen Büyük Felaket’e değin bu özelliğini koruyan Ankara, Geç Osmanlı Dönemi’nde Anadolu’nun pek çok yerinde olduğu gibi etnik-toplumsal çatışmalara ve mezalimlere tanıklık etmişti. Ermeni Tehciri ile Ankara’nın merkezi bölgelerinde ve kazalarında yaşayan binlerce Gregoryan ve Katolik Ermeni şehirden sürülmüş, geriye kalan tedirgin gayrimüslim halk ise Büyük Ankara Yangını ile evlerinden olmuştu. 1916 Eylül ayında gayrimüslim bölgelerinde gerçekleşen Büyük Ankara Yangını ile başlayan süreç, şehirdeki Rum ve Ermeni nüfusunun erimesiyle son buldu.
[box_light]Geç Gelen Tehcir[/box_light]
Ankara; Kayseri ve Yozgat gibi Orta Anadolu şehirlerinin aksine, 1915 Ermeni Tehciri’nin ilk aşamalarında kilit rol oynamamıştı. Vali Mazhar Bey, 27 Mayıs 1915’te hükûmet tarafından yürürlüğe konan Sevk ve İskân Kanunu’na (diğer adıyla Tehcir Kanunu) itiraz etmiş ve Ankara vilayetinin tehcire dahil olmasını engellemişti. 1915 yılının Temmuz ayında yeni atanan Vali Vekili Atıf Bey ve Polis Müdürü Bahaeddin ile birlikte tehcir işlemleri başlatılmış oldu. Böylece, Ayaş Hapishanesi’nde bulunan tutuklu Ermeni aydınlara ve Ankaralı Ermenilere yönelik siyasi ve toplumsal baskılar artmaya başladı.
14 Ağustos günü, jandarma ve Bahaeddin Bey eşliğinde Ankara’ya gelen Teşkilât-ı Mahsusa üyeleri, aynı gün içerisinde birkaç bin Ermeni’yi zorunlu olarak şehirden uzaklaştırdılar. 27 Ağustos günü, Ermeni yerleşkelerinde yaşayan yaklaşık 1.500 Katolik erkeği tutuklandı ve 29 Ağustos’ta Karagedik köyüne yerleştirildi. Birkaç ay sonra, Kayserili ve Kırşehirli Ermenilerle birlikte Suriye’ye yollandılar. Ermenilerin Suriye’deki Deyri-Zor, Res-ul Ayn ve Halep kentlerine sevkiyatı için görevlendirilmiş Sevkiyat Müdür Muavini Hakkı Bey’e göre, Ankara’dan tehcir edilen Ermenilerden yaklaşık 40 tanesi hayatta kalmayı başarmıştı.
İç Anadolu’daki önemli Ermeni yerleşkeleri [1]
Tehcir öncesinde Ankara’nın merkezi bölgelerinde, Nallıhan, Kalecik kazalarında ve Stanoz köyünde binlerce Ermeni yaşamaktaydı. Atıf Bey’in valiliği sırasında 1915 Ağustos ayı boyunca süren tehcir işlemleri sonucu daha önce on binlerle ifade edilen Ermeni vatandaş sayısı, birkaç bine kadar düşmüş durumdaydı.
1915 Ankara’da yaşayan Ermenilerin ve diğer gayrimüslimlerin sonu olmamıştı. Ancak, 1916 yılında gayrimüslimlerin yoğun olarak yaşadıkları mahallelerde gerçekleşen Büyük Ankara Yangını; Rum, Ermeni ve Yahudilerden arınmış bir Ankara’nın inşasının başlangıcı oldu.
[box_light]Büyük Ankara Yangını Öncesi Ankara’da Gayrimüslimler[/box_light]
Büyük Ankara Yangını öncesinde 1914’te gerçekleşen sayımlara göre, şehirde 69.066 Müslüman ile birlikte, 915 Protestan, 3.342 Gregoryen ve 6.990 Katolik yaşamaktaydı. Ankara merkezinde başta Hisarönü Mahallesi olmak üzere, Keçiören, Dikmen ve Balgat civarı, Ortodoks-Rum ve Ermeni halkın yoğun olarak yaşadıkları bölgelerdi. Gayrimüslimler, genellikle çiftçilik, bağcılık, halıcılık ve ticaretle geçinirlerdi. Pontus göçmenleri dışında şehirde yaşayan Rumlar günlük hayatta Rumca konuşmazlardı. Ankara’da Rum ve Ermenilerin eğitim gördüğü Rum Okulu, Fransız Fréres Okulu ve Devlet Okulu bulunmaktaydı. Şehirdeki Hristiyan nüfusun önemli bir kısmı yerlilerden, geriye kalanlar ise Kayseri, Samsun, Kütahya, Bursa ve İstanbul kökenli göçmenlerden oluşuyordu.
Hisarönü Mahallesi [6]
Hisarönü içerisinde üç tane önemli Ortodoks kilisesi bulunmaktaydı. Bunlar Aziz Georgios Kilisesi, Çıkrıkçılar Yokuşu ve Anafartalar Caddesi bitişiğinde bulunan, Ayasofya’dan daha eski bir kilise olan Aziz Klementos Kilisesi ve Atatürk heykeli civarında bulunan Akman’ın yerinde yer alan Aziz Nikolaos Kilisesi’dir. Dikmen ve Keçiören’de de çeşitli Katolik ve Ortodoks kiliseleri bulunuyordu. Rum ve Ermeni vatandaşlar, sıklıkla bu kiliseleri ziyaret eder, genellikle Türkçe gerçekleştirilen ayinlere katılırlardı.
Rum Kız Okulu [KAAM Arşivi]
1915 Ağustos ayında çoğunluğu Ermeni olan Gregoryen ve Katoliklerin tehciri ile birlikte gayrimüslimlerin hayatı zorlaşmaya başlamıştır. Savaş yıllarında seferberlik gerekçe gösterilerek okul binalarına, öz mülklerine el konulur ve ticaretten uzaklaştırılırlar. 1916 yılında ise yangın ile yerleşim yerlerini kaybeden Ankaralı gayrimüslimler, şehri büyük ölçüde terk ederler.
[box_light]Büyük Ankara Yangını[/box_light]
13 Eylül 1916 gecesi başlayan Büyük Ankara Yangını sebebiyle Ankara’nın merkezi 19 mahallesinden 8’i tamamen yandı. 15 Eylül sabahı sona eren Büyük Ankara Yangını’nda yoğunluklu olarak Hristiyanlara ait 1.033 hane, 935 dükkân, 7 kilise, 2 cami, emval-i metruke rejisi ve 3 hastane tamamıyla yandı; 5 kişi ise hayatını kaybetti. Yangında evleri harap olan Rum ve Ermeniler şehirden ayrılmaya ve yurt dışına göç etmeye başladılar.
Büyük Ankara Yangını’ndan etkilenen mahalleler – 1924 Ankara Haritası
Yangın sırasında ilk harap olan mahalleler, çoğunluğu boş hanelerle dolu Ermeni Katolik mahalleleri oldu. Ardından, Rum mahalleleri ve tarihi Aziz Klementos Kilisesi, Aziz Nikolaos Kilisesi ile Aziz Georgios Kilisesi mahalle sakinlerinin tüm çabalarına rağmen tamamıyla yandı. Rumlar, evlerinde kalan kıymetli eşyalarını kurtarmaya çalışıyorlardı. Yangın, çevredeki Türk mahallelerine sıçrayınca söndürme çalışmalarına katılmak mecburi hale getirildi. Böylece, tamamen harap olmuş Rum ve Ermeni mahallelerinin yanında, asgari düzeyde Türk mahallelerinin bir kısmı yanmış oldu.
Ankaralı Rumlardan Karasuli, yangın sonrası Hristiyanların durumunu şöyle aktarıyordu:
“Çoluk çocuk tüm Hristiyanlar dışarı atılmıştık, artık felaketimizi görebiliyorduk. Bizi oradan sürgün mü yoksa yok mu edeceklerdi, bilmiyorduk.”
[box_light]Yangın Sonrası[/box_light]
Yangın sonrası Ankara’da yaklaşık 2.000 Katolik Ermeni ve 1.500-2.000 civarında Ortodoks-Rum kalmıştı. Geriye kalanlar geçici olarak, çeşitli Karadeniz kentlerine ya da yurt dışına göç ettiler. Kimisi de sürgüne gitmemek için kiraladıkları evlere yerleştiler.
Ankara’da yaşayan Rumların bir bölümü, savaş sırasında Yunanistan’ın Ankara’ya ilerleyişini destekledikleri gerekçesiyle rejim muhalifleri ile birlikte Atpazarı’nda dar ağaçlarında idam edilmiştir. Eylül 1922’de, Ankara’daki Rumlara şehri terk etmeleri için bir aylık mühlet verilmiştir. Böylece, geride kalan Rumlar şehri ve ülkeyi terk etmişlerdir. 1923 yılına gelindiğinde Ankara’da 50 Katolik Ermeni dışında gayrimüslim kalmamıştır.
Falih Rıfkı Atay, Ankara kitabında Ankaralı gayrimüslimlerin hikâyesini şöyle dile getirmektedir:
“923’te Ankara’ya geldiğimiz vakit, bağ evleri müstesna, Hristiyan mahallesinden eser yoktu. … Ermeniler ve Rumlarla beraber hayat ve ‘umran’ denecek ne varsa hepsi sökülüp gitmişti… Ankara’nın zengin semtleri ve bakımlı yazlıkları Ermenilerin malı idi. Ermeni lokantasında yiyor ve Ermeni otelinde kalıyorduk. Müslüman çarşısı en eski alaturka idi. Yerden yüksek dükkânlarda bağdaş oturulduğunu hatırlıyorum. Ankara’da kaldığımız otelin adı Santral. Lokantası iyi, yatakları temiz ve rahattı. ‘Tehcir’ zamanı yıkılmış olmalı idi. Ankara başkent olduğu vakit Santral otelini aramıştım. Altındaki ahıra at bağlanan Taşhan’dan başka kalınabilecek yer yoktu. Benim ilk gördüğüm Ankara’nın medenilik adına nesi varsa hepsini yakıp kül etmiştik.”
1916 Büyük Ankara Yangını, Anadolu’da gayrimüslimlerin fiili tehcirine neden olan tek trajik yangın değildir. 1914-1918 yılları arasında Anadolu’nun dört bir yanında onlarca gayrimüslim mahallesinde yangın çıkmıştır. Amasya, Kastamonu, Tokat, Diyarbakır, Edirne, Bandırma, Bursa, İzmit, Adana, Ayvalık, Gelibolu, Erdek ve İstanbul’da çıkan yangınlar, bu toprakların kadim halkları olan Rum ve Ermenilerin yaşam alanlarını yok etmiş ve ülkeyi terk etmelerine sebep olmuştur. Büyük Ankara Yangını; savaşlar, katliamlar ve mezalimlerle dolu trajik tarihimizin aydınlatılmamış bir parçası olmaya devam etmektedir.
[box_light]Kaynakça[/box_light]
Taylan Esin, “1916 Ankara Yangını”, Toplumsal Tarih 227: 22-34.
Falih Rıfkı Atay, Çankaya, Sena Matbaası, İstanbul, 1980, s. 351.
Androniki Karasuli Mastrudi, Kayıp Vatanımdan Hatıralar (Ankara’daki Hayatım), Atina, 1966.
Hilmar Kaiser, “Assimilation of Armenian Deportees, 1915-1917”, The Conference on Islamized Armenians, Istanbul.
Raymond H. Kevorkian, “Deportations and Massacres in the Vilayet of Angora”, The Armenian Genocide: A Complete History, London: I.B. Tauris, 2011.
Ankara Büyükşehir Belediyesi, 2007, s. 279.
Hamid Zübeyr Koşay, Ankara Budun Bilgisi, 1935, s. 134.
0 notes
Text
PTT 2020 Personel Alımı Şartları Ve Sınavları
https://www.paraveyatirim.com/ptt-2020-personel-alimi-sartlari-ve-sinavlari/
PTT 2020 Personel Alımı Şartları Ve Sınavları
PTT her yıl personel alımı yapmaktadır. Fakat kurumun aramış olduğu bazı şartlar bulunmaktadır. Bu şartları taşıyan kişiler, kurumun personel alabilmek amacıyla uygulayacağı usule bakılırsa sınavlara doğal olarak tutulur. Alımların 2020 senesi amacıylade de yapılmaya devam edeceği söyleniyor. Personel alımı amacıyla müracaat formunu doldurmak gerekmektedir. İçeriğimizde personel alım şartları, müracaatnun iyi mi yapılacağını bulabilirsiniz.
PTT Personel Alımı 2020
Kurum doğrultusundan geçen yıl 55 bin personel alımı uygulanacağı duyurulmuştu. Personel açığının giderilmesi hedefi ile kurum doğrultusundan zaman zaman personel alım ilanları yayınlanmaktadır. Posta ve Telgraf Teşkilatı eskisi benzer biçimde belirli vazife kısmı olan bir kurum değildir. Eskiden bulunmuş olduğu benzer biçimde yalnızca mektup gönderme prosedürü yapılmamaktadır. Kurum posta, APS, kurye gönderimleri de yapıyor. Bunun yanı sıra havale ve hesap işlemleri de ATM’ler vasıtası ile ya da şubelerin gişelerinden yapılabiliyor. Bu işlemlerin yanı sıra, vergi ve ceza ödemesi, satmaca ödemesi yapılabiliyor. Hem de süratli geçiş sistemi hesaplarına yükleme dahi yapılabiliyor. Tüm bu hizmetlerin vatandaşa verilmesi ile eş güdümlü PTT’nin de iş yükü artmış durumdadır. Kargo işlemleri yalnızca vatan içine değil vatan dışına da yapılmaktadır.
Tüm bu işlemlerin yoğunluğundan ve sürekli olarak yeni şube açılmasından dolayı, iş yükünün de azaltılması sebebi ile kurum doğrultusundan değişik dönemlerde ilanlar yayınlanmaktadır. Kurum yıl içersinde yazılı bir sınav düzenlemiş ve bu imtihanla gişe görevlisi, postacı, eksper muavini vb. alımı gerçekletireceğini duyurmuştur. Buradan alınan puanlar ile bir sıralama yapılmıştır ve sıralama peşinden mülakata çağrılacak olan adaylar belirlenmiştir. Kurum doğrultusundan bu alımların 2020 senesinde da yapılması beklenmektedir. PTT Trafik ve Kasko Sigortası da yapmaktadır.
PTT Personel Alım Şartları 2020
Yeni bir program olarak bundan sonrasında kurumlar kendi sınavlarını yapmakta ve personellerini gerçekleştirdikleri bu sınavlara bakılırsa almaktadır. Personel alımında kurumlar doğrultusundan genel olarak belirlenmiş genel şartlar bulunmaktadır. Hem de duyuru edilen kadrolara bakılırsa aranan hususi şartlar da bulunmaktadır. Kurum doğrultusundan yapılacak olan alımlarda geçerli olan genel şartlar alttaki gibidir;
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak
Kamu haklarından yoksun bulunmamak
Adam adayların askerlik hizmetlerini tamamlamış olması
Kamu Çalışanı Seçme Imtihanı’ ndan kurum doğrultusundan dilenen puanı almış olmak
Adayların rastgele bir toplumsal güvenlik kurumundan emekli olmaması
Vazife yapmalarına engel teşkil edecek rastgele bir fiziki ya da zihinsel engeli bulunmamak
Lüzumlu mezuniyet şartlarına haiz olmak
Taksirli suçlar hariç olmak üzer, altı aydan daha oldukça hapis cezası açmamak, affa dahi uğrasa devlete ya da anayasal bütünlüğe karşı kabahat işlememiş olmak
Daha ilkin çalışılan kurumdan yüz kızartıcı suçlar sebebi ile ayrılmamış olmak gerekmektedir.
İlan edilen kadrolara bakılırsa aranan değişik şartlar da bulunmaktadır. Bu şartlar gösterilen ilanlara bakılırsa değişiklık göstermektedir. PTT ziraat kart isminde verilen kart ürünü ile çiftçilerimize destek olmaya devam etmektedir.
PTT 2020 Personel Alım İlanı PTTPAL 2020 senesi içinde personel alımı gerçekletireceğini açıklamıştır. Gösterilen ilanda yukarıdaki şartlar haricinde aranan itina şartlar da bulunmaktadır. Personel alımı zırhlı araçlarda görevlendirilmek suretiyle yapılacak. Alınacak olan personel adedi ise 1100‘ dür. Firmanın iştiraki olan Para Lojistik Hususi Güvenlik Hizmetleri bünyesine yapılacak olan alım ile ilgili detaylar yurttaşlarımız doğrultusundan merak edilmektedir. PTTPAL Haziran ayında kurulmuştur. İştirakin önemli görevleri bulunmaktadır. Kıymetli eşyaların, madenlerin ve evrakların taşınması, naktin yönetimi, fiziki güvenlik hizmeti, gece kasası hizmeti, kıymetli madenlerin saklanması ve işlenmesi vb. hizmetler verilecektir.
Yıl sonuna kadar 6 tane şube açılması beklenmektedir. Bu iller ise İstanbul, Adana, Ankara, İzmir, Bursa ve Kocaeli olmaktadır. Firmanın 2020 senesi amacıyla hedefleri içinde şube adedinin 40′ a çıkması bulunmaktadır. Hem de 360 zırhlı araç ile yoluna devam etmeyi amaçlamaktadır. Ayırca ATM hizmeti vermek de hedeflenmektedir. 24 merkezde ise madeni para deposu oluşturmayı amaçlıyor. Alınacak olan personel ise bu zırhlı vasıtalarda göreve getirilecektir.
Adam adaylar amacıyla 22-32 yaş, hanım adaylar amacıyla 18-27 yaş
Erkekler amacıyla aranan mezuniyet koşulu orta okul olurken, hanımlarda lise
Adam adayları 1,73 boya, hanım adayların ise 1,64 boya haiz olması
Adam adayların askerlik ile ilişiklerinin bulunmaması
Para ve kıymetli eşya taşınması mevzusu ile ilgili deneyimli olmak
Kamu haklarından yoksun olmamak
Silahlı hususi güvenlik eğitimi almış ve kimlik kartı sahibi olmak
İnsan ilişkileri, diksiyon, konuşma seçimi, diksiyon ve hitap mevzularında kendini geliştirmiş olmak
Herhangi bir madde kaçakçılığından kaynaklı yargı giymemiş olmak gerekmektedir.
Zırhlı vasıtalar amacıyla alınması plan edilen 1100 personel alımı amacıyla başvurular şimdilik başlamamıştır. Başvurular alındıktan sonrasında oluşturulan araştırma peşinden şartları taşımış olduğu düşünce edinilen adaylar yapılacak olan sözlü sınava çağrılacaktır. Meydana getirilen sözlü sınavlarda başarıya ulaşmış olan adaylar işe başlatılacaktır. Herhangi bir kadro gereksinimi olursa alımların 2020 senesinde da değişik dönemlerde uygulanacağı söylenmektedir.
Sözlü Imtihan Ne Vakit Yapılacak? Sözlü imtihanda adaylara yöneltilecek olan suallere ilişkin hususlar farklılık göstermektedir. Genel kültürün yanı sıra, duruş, hal, hareketler, karşılaştırma gücü, hususyu kavrama kabiliyeti, temsil kabiliyeti, özgüven vb. hususlar değerlendirilecektir. Kişinin haiz bulunmuş olduğu bu özelliklerin emek harcama koşullarına ideal olup olmadığı puanlanacaktır. Adayların yapılacak olan sözlü imtihanda başarıya ulaşmış olabilmeleri amacıyla 70 puan ve üstünde almış olmaları gerekmektedir. Adaylar aldıkları puanlara bakılırsa sıralanacak ve yapılacak olan sıralamada alıncak kadro kadar başarıya ulaşmış olan adaylar işe başlayacaktır.
Sözlü sınav tarihleri şimdilik duyuru edilmemiştir. PTT A.Ş. insan kaynaklarından husus ile ilgili duyuru yapıldığında sizi bilgilendirmeye devam edeceğiz. Açıklanan bu tarihlerde adayların sınav bölgelerinde hazır bulunması gerekiyor. Sözlü imtihana ileriki olan adayların T.C. kimlik belgelerini ise yanlarında bulundurmaları gerekiyor. Adayların mesleki data husussu ile ilgili da data sahibi olması gerekmektedir. Imtihan müracaatlarında kuruma sunulacak olan belgelerin doğru verileri içermesi gerekmektedir. İşe başlayanların ondan sonra hatalı data içermesi durumunda, kurumla ilişikleri kesilecektir. Doğru demeç vermek bu anlamda önemlidir.
2020/1 PTT PERSONEL ALIMI PTT daha evvelce 55 bin personel alımı gerçekletireceğini duyurmuştu. Buna ek olarak 5 bin personel alımın daha uygulanacağı duyuruldu. Yıl içersinde 60 bin personel alımı yapılacaktır. Alımlarda Kpss koşulu aranmayacak ve şartları taşıyan adaylara müracaat yapmaları amacıyla müracaat hakkı verilecek. Alımlar gelişen zamanlarda açıklanacaktır.
0 notes
Link
Teröristlerin Afrin’deki kontrol noktası yıkım edildi
Zeytin Dalı Harekatı zarfında teröristlerin Afrin girişindeki yoklama noktası yapılan topçu atışları ile yıkım edildi
Bakış Dökümü
———————–
-Teröristlere ait kontrol noktasının imha edilme hatıra
Haber: SURİYE
==============================================
Afrin’de Mehmetçik’ten komando andı
Zeytin Dalı Harekatı kapsamında sabah erken saatlerde üç öbür koldan Afrin merkezine giren TSK ve Hür Suriye Ordusu güçleri kısa sürede bütün şehrin kontrolünü ele geçirdi. Afrin’de giren Türk askeri Komando andını okudu.
Bakış Dökümü
————————
-Askerlerin komando andını okuması
Haber: SURİYE
======================================
TSK’dan Çanakkale Zaferi klibi
Genelkurmay Başkanlığı, Çanakkale Deniz Zaferi’nin 103’üncü yıldönümü ve 18 Mart Şehitleri Anma Günü sebebiyle özel klip yayınladı. Destansı zafere ilişkin tarihi anların yer aldığı videoda, Mustafa Kemal Atatürk ve askerlerin fotoğrafları da yer alıyor.
Görüntü Dökümü
————————
-TSK’nın hazırladığı klib
-Genel ve detaylar
Haber: ANKARA,
============================================
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Adana’da/ILAVE
ŞEHİT AİLELERİYLE BULUŞTU
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adana Şehit Aileleri Derneği’ni ziyaret etti. Kılıçdaroğlu burada şehit aileleri tarafından Türk bayraklarıyla karşılandı. Afrin Harekatı ile ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, “Şehitlerimiz, gazilerimiz bayrak için vatan için uğraş ediyorlar. Onlar vatan ve bayrağımız için canlarını feda etti. Hepimiz bayrak ve vatan için canımızı veririz. Şehitlerimiz bizi ortak noktada birleştiren değerlerdir. Onları muhakkak günlerde yok, her gün anlamalıyız. Şehitlerimiz arasında ayrım yapmamalıyız. Anneler ağlıyorlar, büyük acılar çekiyorlar. Biz mücadaleyi birlikte veriyoruz. Çanakkale’de de 800 Adanalı şehit var. Acilen Afrin’de kahramaz ordumuzun mücadalesi var. Annelerin yüreği pır pır atıyor. ‘Oğlum inşallah mücadelesini yapar, evine sağ salim gelir. Fakat bu mücadalede şehitlerimizde geliyor. En son bir binbaşımız şehit oldu. Bütün şehitlerimizi şükranla anıyoruz”dedi. Adana Şehit Aileleri Derneği Belirli Kunt, Kılıçdaroğlu’na ziyaretleri için teşekkür etti. Konuşmaların peşinde şehitler için Kuran-ı Kerim okunup, lokma döküldü.
Görüntü Dökümü
————————
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Şehit Aileleri Derneği önünde karşılarınken görüntüler
Dernek başkanı ve Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin ile konuşması
Kılıçdaroğlu’nun konuşması
Dua edilmesi
Dernek binası önünden görüntüler
Tatlı ikramı
VAKIT: 06’39” BOYUT: 406 MB
Haber: Yusuf BAŞTUĞ-Akif ÖZDEMİR-Kamera: Çağlar ÖZTÜRK/ADANA,
============================================
PKK sığınaklarında bomba düzenekleri ve hayat malzemeleri bulundu
Tunceli’de güvenlik güçlerinin düzenlediği operasyonlarda, PKK’lı teröristlerin kullandığı tespit edilen 2 sığınıkta, patlayıcı düzenekleri ve yaşam malzemeleri ele geçirildi.
İl Jandarma Komutanlığı ekiplerinin Tunceli merkez ve Nazımiye ilçesi kırsallarında yürüttüğü operasyonlar esnasında yapılan arazi taramalarında, PKK’lı teröristlere ait olduğu tespit edilen 2 sığınak bulundu. Sığınaklarda yapılan aramalarda, 2 el işi patlayıcı düzeneği, 2 metre kablo, 4 batarya bloğu, 4 batmış mutfak tüpü, 13 anlamsız mutfak tüpü, 3 akü, 5 terörist kıyafeti, 7 çift mekap kundura, 7 mont, 5 litre motor yağı, 7 gaz lambası, 1 soba, 10 soba borusu, 1 banyo kazanı, 8 battaniye, 7 adet 50 kiloluk kova, çok miktarda kalem batarya, tıbbi hap ve yaşamsal araç gereç ele geçirildi. Sığınaklar ve hayat malzemeleri tahrip edilirken, bölgede operasyonların sürdüğü bildirildi.
PKK VE TİKKO’NUN ŞEHIR YAPILANMASINA 4 TUTUKLAMA
Tunceli’de bir hafta önce düzenlenen operasyonlarda terör örgütleri PKK ve TKP/ML-TİKKO adına büyük kasaba merkezinde faaliyet yürüttükleri iddiasıyla 4 birey gözaltına alındı. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 4 kararsız, çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine kondu.
Haber: TUNCELİ,
============================================
Hasan Celal Hoş, Denizli’de hastaneye kaldırıldı/EK
AMBULANS HELİKOPTERLE ANKARA’YA SEVK EDİLDİ
Denizli’nin Pamukkale ilçesi Karahayıt Mahallesi’ndeki bir otele fizik tedavi için gelen ve aniden fenalaşması sonucu hastaneye kaldırılan eski bakanlardan Hasan Celal Güzel’in, buradaki birincil müdahalenin arkasından sevkine karar verildi. Hastaneden ambulansla 11. Komando Tugay Komutanlığı’na götürülen Güzel, buraya indirilen ambulans helikopterle alınıp, Ankara’daki özel hastaneye götürüldü. Denizli’deki özel hastanenin Başhekimi Dr. Mustafa Kıvrak, kronik böbrek yetmezliği olan Güzel’in sıhhat durumunun orta düzeyde olduğunu, birincil müdahalesinin yapıldıktan sonradan helikopterle Ankara’ya sevk edildiğini söyledi. Denizli Valisi Hasan Karahan, AK Parti Denizli Milletvekili Şahin Tin, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı AK Parti’li Osman Zolan, AK Parti Denizli İl Başkanı Necip Filiz ve Denizli İl Sağlık Durumu Müdür�� Berna Öztürk, hastaneye gelerek, Hasan Celal Güzel hakkında data aldı.
Haber: Ramazan ÇETİN/DENİZLİ,
============================================
Şehit annesin açlık gözyaşları
Tekirdağ’ın Çorlu İlçesi’nde oğlunu 26 sene önce çıkan çatışmada kaybeden 63 yaşındaki Fatma Çavuş, şehitlerin anıldığı mezarlıkta “Dönmesine 40 gün varken teröristler göre şehit edilen oğlum, burada dar yatsın. Çok özlüyorumö diyerek gözyaşlarına etken olamadı.
18 Mart Şehitleri Kutlama Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 103’ncü yıldönümü nedeniyle Atatürk Meydanı’nda toplanan kalabalık ellerinde Türk Bayrakları ile Omurtak Caddesi üzerinden Şehitliğe değin yürüdü. Burada düzenlenen kutlama törenine Çorlu Kaymakamı Levent Kılıç,Ak Parti Tekirdağ Milletvekili Metin Akgün, 5’nci Kolordu ve Garnizon Komutanını vekaleten 66’ıncı Mekanize Tugay komutanı Piyade Kurmay Albay Erdoğan Koçoğlu, Çorlu Belediye Başkanı Ünal Baysan, şehit aileleri ile öğrenciler katıldı. Törende İstiklal Marşı’nın gerisinde şehit mezarları ziyaret edildi. Oğlunu 26 yıl önce Siirt’te teröristlerle çıkan çatışmada kaybeden Fatma Çavuş, her geçen özlemini daha çok hissettiğini ifade ede ederek, “Her 18 Mart’ta fazla üzüntü duyuyorum. Oğlum 20 yaşında gitti. 40 günü vardı gelmesine. Şehit oldu.Şehitlikte hiç kimse yoktu buralarda. Daima istedim kızanımın yanında bir arkadaş gelsin. sonra buraları doldu yanına bir arkadaş geldi, derken doldu buralar. Fakat ne yapalım, bir şeye ihtiyacım yok. Kızanım gizli yatsın burada . Fazla özlüyorum. Allah böyle yazmış. Gidipte gelmemek varmış. Hiç görmedim ne izine geldi, teröristler vurdular. Iri evladım benimö diyerek gözyaşlarına dominant olamayıp kabir taşında yer alan oğlunun resmine dokundu.
‘BAK BUDA BENİM OĞLUM’
Törende oğlu İdris Bağımsızlık’ü 24 yıl Hakkari Şemdinli’de kaybeden anne Nazile Özgür, anma programında hürmet nöbetinden yer alan orta okul öğrencisi Çağan Türk’ün yanında gelerek, “Bak buda benim oğlum. Benim oğlum da gencecik askere gitti. 24 yıl oldu şehit olalı. Hakkari Şemdinli’de şehit oldu. Fazla sağolunö diyerek küçük Çağan’a teşekkür ederek oğlunun mezarının başına gidip dua okudu. Şehit yakını Güler Doruk, ise “Anlayın artık bizleri. Biz kardeşlik barış istiyoruz.Mutlu yaşalım istiyoruz. Hepimiz kardeşiz. Burada gencecik çocuklar yatıyor. Onlar bize torunlar verecekti.Bunların yerine ben öleydim. Çok duygulandım. Bunlar tümü bizim evlatlarımızı gencecik yaşta toprağa girdilerö diyerek Çorlu Kaymakamı Levent Kılıç ile 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Kurmay Albay Erdoğan Koçoğlu’na sarılarak gözyaşlarına başat olamadı. Şehitlikte okunan duanın ardından mezarlara karanfil bırakılmasıyla tören sona erdi.
Görüntü Dökümü:
————————
-Yürüyüşten bakış
-Şehitlikten manzara
-Şehit Annesi Fatma Çavuş ile röp.
-Şehit annesi Nazile Özgürlük’ün minik öğrenciye oğlunu söylemesi
-Şehitlikten genel ve ayrıntı manzara
Haber-Kamera: Mehmet YİRUN/ÇORLU(Tekirdağ),
===========================================
Burdur’da 18 Mart töreni
Burdur’da Çanakkale Deniz Zaferinin 103’üncü yıldönümü dolayısıyla kutlama programı düzenlendi.
Şehitlikte düzenlenen birincil törende Vali Şerif Yılmaz, Garnizon Komutanı Albay Hakan Tutucu, Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz ve Muharip Gaziler Derneği İl Temsilcisi Hasan Okyar anıta çelenk sundu. Bir manga asker tarafından saygı atışı yapılmasının ardındaki hürmet duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.Topçu Yüzbaşı Ömer Oğuzhan Özbek törende yaptığı konuşmada Çanakkale Zaferi’nin Türk milletinin mertlik ve fedakarlığının yükseklik noktasına ulaştığı bir uğraş olduğunu belirtti. Gazi Uzman Çavuş Himmet Can tarafından şiir okunan törende, Vali Şerif Yılmaz şehitlik özel defterini imzaladı. Vali Şerif Yılmaz, “Aziz şehitlerimiz, tanrısal vatanın ve bu milletin ebedi varlığının uğrunda canlarınızı feda ederek, milletimizin bu güzel topraklarda serbest ve egemen yaşamasını sizlere borçluyuz” dedi. Şehit mezarlarına karanfil bırakıldıktan daha sonra Kur’an-ı Kerim okundu ve İl Müftüsü Hıdır Sancak kadar dua edildi. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Konferans ve Sergi Salonu’ndaki törende ise Burdur Emekevler Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi kadar düzenlenen ‘Çanakkale cephe gerisinde’ adlı oratoryo ve piyes sunuldu. Buradaki programı Vali Şerif Yılmaz, Ak Parti Milletvekili Bayram Özçelik, Garnizon Komutanı Albay Hakan Bağnaz, CHP Milletvekili Mehmet Göker, Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, şehit ve gazi aileleri birlikte izledi. İzleyiciler piyes gösterisini izlerken hissi anlar yaşadı. Programın sonunda kentte 18 Mart dolayısıyla düzenlenen şiir, fotoğraf ve kompozisyon yarışmasında dereceye girenlere ödülleri protokol üyeleri kadar verildi. Katılımcılara üzüm hoşafı da ikram edildi.
GÖRÜŞ DÖKÜMÜ:
——————————-
Şehitlikte saygı duruşu ve İstiklal Marşı
Şehit mezarlarına karanfil bırakılması
Kuran okunması dua edilmesi
Oratoryo ve piyes
Ödül töreni
Detay
131 MB/// 04.15″
HABER- KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR,
===========================================
Atlar şehitler için koştu
Aydın’ın Efeler ilçesinde, bu yıl 2’ncisi düzenlenen Rahvan At Yarışları’nda atlar, şehitler anısına koştu.
Efeler Belediyesi ve Kocagür Mahalle Muhtarlığı tarafından 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 103’üncü yıl dönümünde rahvan beygir yarışlarının 2’ncisi düzenledi. Türkiye’nin çeşitli illerinden 72 rahvan atın katıldığı yarışlarda atlar 900 metrelik parkurda kıyasıya uğraş verdi. İlginin büyük olduğu yarışlarda dereceye giren beygir sahipleri 6 bin 500 ve 1000 TL’lik para ödülü ödüllendirildi. Etkinlikte konuşan CHP’li Efeler Belediye Başkanı Mesut Özakcan, “Bugün, Çanakkale şehitlerimizi kutlama günüdür. Çanakkale Savaşları dünyada eşi güya olmayan ve görünmeyen bir yiğitlik destanıdır. giderken Türk Silahlı Kuvvetlerimiz sınırlarımızı ve vatanımızı gözetmek adına Afrin’de Zeytin Dalı Harekatı’nı yürütüyor. Mehmetçiklerimizin burnu kanamadan bu harekatında zaferle sonuçlanmasını bekliyoruz. Öncelikle Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk öncelikle elde etmek üzere bütün tabanca arkadaşlarını ve şehitlerimizi minnetle anıyoruz” dedi.
GÖRÜNÜM DÖKÜMÜ:
——————————-
-Rahvan at yarışlarından gösterme
-CHP’li Efeler Belediye Başkanı Mesut Özakcan’ın konuşması
-Kocagür Mahallesi Muhtarı Orhan Akrancı’nın konuşması
-Genel ve ayrıntısıyla uğraşma görüntüler
Haber – Kamera: Burhan CEYHAN/ AYDIN,
===========================================
Sivas’ta Afrin’e yardım konvoyu
Sivas’ta sosyal ağ üzerinden yapılan çağrıyla toplanan üzerinde ‘Afrin Onurumuzdur’ yazılı araçlar şehir halkı merkezinde konvoy oluşturdu.
Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi önünde toplanan takriben 50 vasıta şehir merkezinde konvoy oluşturdu. Türk bayrakları ile donatılan araçlar, şehir meydanı, İnönü Bulvarı, Atatürk Caddesi güzergahlarını takip ederek tekrar Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi önüne geldi. Burada grup namına basın mensuplarına açıklamalarda yer alan Yusuf Kalemköy, “Dün akşam arkadaşlarımızla birlikte haberleştik. Bugün bizim için mübarek bir gün. Bugün Çanakkale Şehitlerimizin günü. Biz de destek olmak nedeniyle Afrin yazılarımızı yazdık. Buradaki amacımız onların yaralarını biraz olsun sarabilmektir. Bugün aynı zamanda askerimiz ve Bağımsızlık Suriye Ordusu (ÖSO) Afrin’e girdi. Allah mübarek eylesin. Bu zaferler epeyce biz de burada gurur duyacağız. Biz de burada bir vatandaş olarak defalarca birlikte toplanalım ve mutlu bir günümüz olsun istedik. Elimizden gelen bunlardı. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Biz elimizden vatan için halk için ne geliyorsa hazırız. Bize emir versinler her türlü gideriz. Desteğimizi veririzö dedi. Açıklamanın peşinde İstiklal Marşı’nı okuyan grup dağıldı.
Bakış Dökümü:
————————
-Vasıta konvoyu görüntüleri
-Grup adına tanımlama
Haber-Kamera: Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS,
============================================
Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı Hüsnü Paçacıoğlu toprağa verildi
İstanbul’da çare gördüğü hastanede hayatını kaybeden Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı, Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı Idare Heyeti Başkanı Hüsnü Paçacıoğlu(76), memleketi Karabük’ün Safranbolu ilçesinde toprağa verildi.
Akciğer kanseri sebebiyle çare gören Hüsnü Paçacıoğlu geçen Cuma günü tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Paçacıoğlu’nun cenazesi memleketi Safranbolu’ya getirildi. Dedeoğlu Camii’nde kılınan cenaze namazında Can Paçacıoğlu babasının tabutu başında taziyeleri kabul etti. Ak Parti Karabük Milletvekili Mehmet Ali Şahin ile Safranbolu Kaymakamı ve Belediye Başkanı Fatih Ürkmezer, Paçacıoğlu’nun eşi Serap, kızı Pınar Paçacıoğlu ve Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı’ya baş sağlığı diledi. Öğle namazı arkasından kılınan cenaze namazı sonrası 2 çocuk babası Hüsnü Paçacıoğlu’nun cenazesi Safranbolu Şehir Halki Mezarlığı’nda toprağa verildi.
GÖRÜŞ DÖKÜMÜ:
——————————
-Mehmet Ali Şahin ve Fatih Ürkmezer’in Güler Sabancı ve Serap Paçacıoğlu’na baş sağlığında bulunması
-Şefik Dizdar’ın konuşması
-Kılınan cenaze namazı
(03.15) Boyutu: (361 MB.)
Haber-Kamera: Bülent DİKTEPE/SAFRANBOLU(Karabük)
=============================================
Kasaplar Federasyonu Başkanı Yalçındağ: Etin fiyatının aşağıya inmesi laf konusu yok
Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ piyasa girdilerine göre et fiyatının alışılagelmiş olduğunu belirterek, “Etin fiyatının bulunduğu noktadan aşağıya inmesi gibi bir durum söz konusu değil” dedi.
Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, Sakarya Kasaplar Odası’nın Adapazarı’nda gerçekleştirilen kongresine katıldı. Yalçındağ piyasa girdilerine tarafından et fiyatının olağan olduğunu belirterek,”Bildiğim bir tek şey var, hiç kimse bir şey yapmasa hepsinden iyi olur. Bir yerde bir taşkın varsa, sıkıntı varsa da sular her yerde yatağına döner, mecrasında akar ve işler adi yolda gider. Et pahalı, neye kadar pahalı yahu? Şu içtiğimiz suya göre mi pahalı? Neye göre fiyatı yüksek da bunun fetvasını veriyorsunuz? Elbiseye tarafından mi pahalı? Baklavaya tarafından mi fiyatı yüksek, her şeyin bir değeri var. Adam almış 5 bin liraya danayı, yedirmiş 2 bin 500 lira, almış 300 kilo et üzerinden ne olacaktı? Para kazanmayacak mı bu adam? Bunun içinde ne var, işletme maliyeti, kemik çıkıyor içinden, data var? fire var. Televizyon programlarında açıklama ediyoruz KDV 3 lira, 4 lira, 5 lira, bu yüklerden uzaklaşmadıkça, bu girdilerde bir azalma olmadıkça etin fiyatının bulunduğu noktadan aşağıya inmesi gibi bir şart laf konusu değil. Mevcut şartlara göre olayı değerlendirmek lüzumlu. Bir insan yaptığı işten geçinemezse, bir daha o işi yapar mı? Ne olacak, devletin sırtına, işsiz ordusuna yeni bir işsiz ordusu eklenecek. Piyasaları kendi dinamiklerine ele vermek en doğrusudur. Devletin ticaret yapması gibi bir koşul laf konusu yok” dedi. İthalat izni bahşedilen Güney Amerika gibi ülkelerden hayvan alımının zorlama olduğunu kaydeden Yalçındağ, ‘Hanginiz gemi tutup oradan hayvan alırsınız?’ diye sorarak, şöyle konuştu: “Bu ülkenin kendisine tatmin edici ülkü gelmesi için hiç kimsenin ithalat diye bir şeyi istemesi de mümkün yok. Atalarımızın lafı var, elden gelen öğün olmaz o da zamanında bulunmaz. Biz adi ışık halkası gelene dek piyasa ihtiyaçlarının atama verilen kurum veya yetki bahşedilen kuruluşların görevlerini ve yetkilerini vaktinde yapmasına tabi. Geçtiğimiz dönemlerde karşılaştığımız sıkıntıların bir birçok atama bahşedilen kurumun görevi zamanında yapamamasından kaynaklanıyor, bunu da sayın bakanımıza talep ettik. O çerçevede de özel sektöre ithalat izni verildi. Fakat alt kayıtlı bir noktada. Özel sektöre ithalat izni veriyorsunuz nereden, Güney Amerika’dan, hanginiz bir gemi tutupta gidip oradan alıp gelebilirsiniz? Her şeyi tekrar konuşamıyorsunuz ama işlerin dürüst noktada yönetilmesi aslolandır”
BAKIŞ DÖKÜMÜ:
——————————
-Kongreden bakış
-Yalçındağ’ın konuşması ve detaylar
Haber: Aziz GÜVENER/ADAPAZARI(Sakarya),
Bu yazı ilk defa Dha Yurt Bülteni-8 sitesinde yayınlanmıştır.
#Denizlihaber
0 notes
Text
04-12-2017-Polis-Bulteni
Son dakika haberleri Alanya'nın en hızlı internet haber sitesi Alanya Express'te http://www.alanyaexpress.com/04-12-2017-polis-bulteni/
04-12-2017-Polis-Bulteni
Sayfa İçeriği: 1. ADANA – ADAM ÖLDÜRME
Saat 14.50 sıralarında Seyhan İlçesi Gürselpaşa Mahallesi 75396 Sokak üzerinde 2 kişinin tabanca ile öldürülmesi olayıyla 2 kişi firari olarak aranmaktadır.
2. AMASYA – ADAM ÖLDÜRME
Saat 17.00 sıralarında Suluova İlçesi Orta Mahallesi Hilal Sokakta bulunan bir ikamette, bir kişiyi bıçak ile öldüren şahıs firari olarak aranmaktadır.
3. ANTALYA – ADAM ÖLDÜRME
Saat 20.00 sıralarında Kepez İlçesi Mehmet Akif Mahallesi Osman Yüksel Serden Geçti Caddesi 6703 Sokakta bir kişinin bıçak ile öldürülmesi, bir kişinin de yaralanması olayıyla ilgili bir kişi yakalanmıştır.
4. GAZİANTEP – ADAM ÖLDÜRME
Saat 01.00 sıralarında Şehitkamil İlçesi Eyüp Sultan Mahallesi Şehit Adem Serin Sokak üzerinde bir kişinin bıçak ile öldürülmesi olayıyla ilgili bir kişi yakalanmıştır.
5. İSTANBUL – YARALAMA
Saat 20.25 sıralarında Eyüpsultan İlçesi Göktürk Merkez Mahallesi Çamlık Caddesi Ihlamur Sokak üzerinde bir kişiyi tabanca ile yaralayan şahıs firari olarak aranmaktadır.
6. İSTANBUL – YARALAMA
Saat 21.00 sıralarında Bahçelievler İlçesi Cumhuriyet Mahallesi Şirin Sokakta bulunan okul inşaatında, 3 kişinin tabanca ile yaralanması olayıyla ilgili bir kişi yakalanmış, 2 kişi ise firari olarak aranmaktadır.
7. ORDU – YARALAMA
Saat 02.50 sıralarında Ünye İlçesi Burunucu Mahallesi Tamek 1. Sokakta bir kişiyi tüfek ile yaralayan şahıs firari olarak aranmaktadır.
8. AKSARAY – ADAM ÖLDÜRME
Saat 10.10 sıralarında Ağaçören İlçesi Zafer Mahallesi Ankara Caddesi üzerinde bir kişinin tabanca ile öldürülmesi olayıyla ilgili bir kişi suç aletiyle birlikte yakalanmıştır.
Makale Tarihi: 05.12.2017
kaynak: 04-12-2017-Polis-Bulteni
Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Facebook sayfamızı takip edin!
Kaynak: http://www.alanyaexpress.com/04-12-2017-polis-bulteni/
#antalya son dakika haberleri#asayiş haber facebook#asayiş haber son dakika#asayiş haber twitter#asayiş haberleri son dakika#asayiş kayıp cesetler#Asayiş Şube Müdürlüğü#asayiş şube müdürlüğü haberleri#egm haber#polis haber güncel#polıs haberleri#polis kürsüsü#polisin sesi#ASAYİŞ#EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ#POLİS BÜLTENİ
0 notes
Text
Yeni bir gönderi var Burak ALTIPARMAK
New Post has been published on https://burakaltiparmak.com.tr/manisada-burs-veren-kurum-kuruluslar/
Manisa'da Burs Veren Kurum ve Kuruluşlar
Manisa’da burs veren holdingler, Manisa’da burs veren vakıflar, Manisa’da burs veren yerler, Manisa’da lise öğrencilerine burs, Manisa’da Öğrencilere karşılıksız burs veren kurumlar, Manisa’da Üniversite öğrencilerine burs imkanı
Manisa’da burs veren kurum ve kuruluşların detaylı listesini ve adreslerini aşağıdaki listede bulabilirsiniz. Manisa’da burs veren vakıflar Manisa’da öğrencilik yapan veya Manisa’da öğrenci olup farklı şehirlerde öğrenim gören öğrencilere yönelik burs verme hizmeti bulunmaktadır. Manisa’da burs veren vakıf ve dernekler genellikle, transkript ya da öğrenci belgesi ile bizzat başvuru yapanların başvurularını kabul etmektedir. Bunun haricinde diğer illerdeki burs veren vakıflara sitemiz üzerinden arama yaparak ulaşabilirsiniz.
Manisa’da Üniversite Öğrencilerine Burs Veren Kurum ve Kuruluşlar
Manisa’da Üniversitelerin açılmasıyla yeni bir eğitim öğretim yılı olan 2017 2018 yılı için burs veren vakıf ve dernekler de verecekleri burs miktarlarını ve koşullarını açıklamaya başladı.
Maddi durumu iyi olmayan öğrenciler vakıfların vermiş olduğu karşılıksız burs imkanından yararlanmak isteyebilir. Manisa’da bulunan burs veren vakıflar, ortalama 150 TL, 400 TL arasında burs vermektedir. Aşağıda yer alan tablo Vakıflar Genel Müdürlüğü sitesinden alınmış olup, Burs Veren Vakıflar adı altında listelenmektedir. Eğer bir yanlışlık olduğunu düşünüyorsanız lütfen bize ulaşarak yanlışlığın giderilmesi talebinde bulununuz. Önemli bir not olarak da bu listede yer alan vakıflar güncel bir liste olmayabilir. Bu yüzden 15 Temmuz Darbe girişiminde bulunan hain fetullah gülen’in etkisinde olan,vakıflar varsa bu listeden http://www.vgm.gov.tr/ sitesi çıkarmadıysa, bize bildirirseniz, bizde listemizden kaldırmak isteriz. 15 Temmuz şehitlerimizin Ruhu Şad olsun. 23 Temmuz 2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 81 ildeki tam 1125 yasaklı vakıf listesine buradan ulaşabilirsiniz.
VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
2017 – 2018 EĞİTİM DÖNEMİ BURS BAŞVURULARI
2017 – 2018 EĞİTİM DÖNEMİ BURS BAŞVURU TARİHLERİ ? ? Başlangıç Bitiş Ortaöğrenim Bursu 18 Eylül 2017 18 Ekim 2017 Yükseköğrenim Bursu 15 Eylül 2017 30 Ekim 2017 Yabancı Uyruklu Yükseköğrenim Bursu 15 Eylül 2017 30 Ekim 2017
Burs başvurunuzu aşağıdaki linklere tıklayarak yapabilirsiniz.
Başvurunuzu yapmadan önce Burs Başvuru Kılavuzlarını ve burslarımız ile ilgili sıkça sorulan soruları okumanız burs başvurunuzu doğru ve sorunsuz yapmanızda size yardımcı olacaktır.
Ortaöğrenim Bursu Başvuru Kılavuzu için tıklayınız.
Yükseköğrenim Bursu Başvuru Kılavuzu için tıklayınız.
Yabancı Uyruklu Yükseköğrenim Bursu Başvuru Kılavuzu için tıklayınız.
İllere Göre Burs Veren Vakıflar İli(TÜMÜ)ADANAADIYAMANANTALYAAĞRIAKSARAYAMASYAANKARAANTALYAARDAHANARTVİNAYDINBALIKESİRBARTINBATMANBAYBURTBİLECİKBİNGÖLBİTLİSBOLUBURDURBURSAÇANAKKALEÇANKIRIÇORUMDENİZLİDİYARBAKIRDÜZCEEDİRNEELAZIĞERZİNCANERZURUMESKİŞEHİRGAZİANTEPGenel MüdürlükGİRESUNGÜMÜŞHANEHAKKARİHATAYIĞDIRISPARTAİSTANBULİZMİRKAHRAMANMARAŞKARABÜKKARAMANKARSKASTAMONUKAYSERİKİLİSKIRIKKALEKIRKLARELIKIRŞEHİRKOCAELİKONYAKÜTAHYAMALATYAMANİSAMARDİNMERSİNMUĞLAMUŞNEVŞEHİRNİĞDEORDUOSMANİYERİZESAKARYASAMSUNŞANLIURFASİİRTSİNOPŞIRNAKSİVASTEKİRDAĞTOKATTRABZONTUNCELİUŞAKVANYALOVAYOZGATZONGULDAK
Sıra Vakıf Adı Adresi İl İlçe 1 AKHİSAR SAĞLIK EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (AKSEK) PAŞA MAHALLESİ SEBZECİLER HANI KAT:2 NO:213-214-215-216-217-218 MANİSA AKHİSAR 2 ALİ HANCIOĞLU VAKFI 801 SOKAK MANİSA ŞEHZADELER 3 DEMİRCİ KÜLTÜR VE EĞİTİM VAKFI OKUL CADDESİ MANİSA DEMİRCİ 4 FEZA EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI 1815 MANİSA ŞEHZADELER 5 HALİL VE MEHMET ÖRNEK EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI İZMİR CD ORTA SOKAK 22 MANİSA DEMİRCİ 6 HİLALİYE EĞİTİM VAKFI 151 SK MANİSA AKHİSAR 7 İLK ORTA LİSE SANAT YÜKSEK TAHSİL ATAULLAH VAKFI ECZANE SK MANİSA TURGUTLU 8 İSMAİL CİDER HAYIR VE YARDIM VAKFI 1618 SOKAK MANİSA MERKEZ 9 MANİSA CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ YÜKSEK ÖĞRENİM VAKFI MEHMETÇİK MANİSA MERKEZ 10 MANİSA İLİM VE KÜLTÜR VAKFI 2.BELEDİYE CAD./2301 SOKAK MANİSA ŞEHZADELER 11 MANİSA MERKEZ EFENDİ VAKFI KONUK MANİSA ŞEHZADELER 12 MANİSA SPORUNU KORUMA VE GÜÇLENDİRME VAKFI BORSA CADDESİ MANİSA MERKEZ 13 NİYAZİ VE SEVİNÇ ALKENT EĞİTİM VE SAĞLIK VAKFI ANKARA KARAYOLU ÜZERİ 4.KM MANİSA SALİHLİ 14 SARUHANBEY İLİM KÜLTÜR VE EĞİTİM VAKFI 4401 MANİSA ŞEHZADELER 15 SARUHANLI HİZMET VAKFI KANAL MANİSA SARUHANLI 16 SOMA SAĞLIK SOSYAL VE EĞİTİM VAKFI (SOSEV) NAZIM YAVUZ CD MANİSA SOMA 17 ŞAHİNLER VAKFI (35/60) MİTHAT PAŞA MAHALLESİ TURAN CADDESİ NO:86 MANİSA SALİHLİ 18 TURGUTLU EĞİTİM VAKFI GÜNEŞ SK. MANİSA TURGUTLU 19 ULUCAMİ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI 57 MANİSA AKHİSAR
#Manisa'da burs veren holdingler#Manisa'da burs veren vakıflar#Manisa'da burs veren yerler#Manisa'da lise öğrencilerine burs#Manisa'da Öğrencilere karşılıksız burs veren kurumlar#Manisa'da Üniversite öğrencilerine burs imkanı
0 notes
Text
FETÖ şüphelileri zeki öğrencileri hedeflemiş
FETÖ şüphelileri zeki öğrencileri hedeflemiş
ADANA Adana‘da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında tutuklanan 19 şüpheli arasında yer alan 5 “örgüt ablasının”, orta okul, lise ve üniversite çağındaki zeki öğrencileri tespit ederek aileleriyle görüştükleri ve örgüte kazandırmaya çalıştıkları ileri sürüldü. Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ/PDY’ye yönelik soruşturma çerçevesinde dün sevk…
View On WordPress
0 notes