#ağlamak yok yüreğim
Explore tagged Tumblr posts
incirlerolanakadarbekleyemem · 10 months ago
Text
Eve gitmek istiyorum yeter
3 notes · View notes
wizard-elf · 2 years ago
Text
Tumblr media
Kalbim ve beynim arasında geçenler..
4 notes · View notes
olafkardanadam · 2 months ago
Text
Bir ağlamak var gözlerimde uzun süredir tuttuğum, çok kelimem var söylenecek, söyleyemediğim. Bu özlemle baş edemiyorum. Günlerdir yemek yememek ne demek bilmezdim. İnanmazdım da söyleyenlere, abartı gelirdi bana. Uyuyamıyorum da, yorgun düşüyorum, bi an uyuyakalıyorum saat geçmeden uyanıyorum. Sonra yine uyku uğramıyor semtime. Sığdıramıyorum, taşıyorsun içimden. Göğüs kafesim çatlayacak gibi oluyor bazen nefes almak dahi yoruyor. Abartmıyorum inanın. İyi değilim. Sanki yüreğim yanıyor da bir tek onun avuçlarından içersem geçecek gibi. Niçin durulmuyor içim, niçin gülerken ağlıyorum için için? Niye tek başıma bir birey değilim de hiçim? Onsuz, kimsesiz değil de bir kimse bile değilim. Anlatamıyorum, anlatabildiklerim hissettiklerimin çeyreği bile değil. Bu dünya hissettiklerimin tarifini edebileceğim hiçbir lisana sahip değil. Ölüyorum desem değil, ızdırap desem değil, çürüyorum desem, çürümek taze kalıyor bu sızının yanında. Eski diller, yeni diller, araştırdığım tüm lisanlar, haller bu acının izahını yapabilecek hükme ait değil bu dünyadaki alfabeler. Ruhum, nur kaybediyor. Sanki kainattan da, ahiretten de çekiliyorum. Ölmek değil bu, yok oluyorum. Hiç var olmamış gibi yokluğa çekiliyorum. Sanki, her an üflenecek gibi benim sûrum. Ne cennet ne cehennem yaratılmamış gibi hiçlik olacak sonum. Üzüntümle, sevincimle, gülüşlerim, ağlamalarımla bir bütündüm bir zamanlar. Duvarda asılı güzel bir resmin küçük küçük koparılmış parçalarınından geriye kalan anlamsız, belirsiz bir parçasıyım şimdi sadece.
29 notes · View notes
beyazkuguu · 3 months ago
Text
Ölü gibi hissizim aylardır ne sebebi
Ağlamak isterim başaramam
Akmıyor gözümden bir damla yaş
Sorunum yok benim hiçbiriyle
Sorunum zihnimin derininde
Parçalan yüreğim iflas et hemen
O aşk yutan ölümü göremem yeter
12 notes · View notes
tanriningolgesi · 1 year ago
Text
Sonun Sonsuzluğu
1 Acı, bir ırmak gibi Doluyor yüreğime Bardaktan boşanırcasına ağlamak istiyorum Beni arhk ne çiçekler, Ne çocuklar kurtarır; Ne de o her gün Yinelenen doğum. Fırtına ektim Rüzgar biçtim şu dünyada. Acı, tepeden tırnağa Acı çekiyorum. Ey, yüreğimden hep ölüme doğan İsa! Haydi, yeniden çarmıha geril Bu son ölümün olsun Ve bir daha doğma!
2 Öldürmeyeceğim kendimi Ama, keşke öldürseydi Diyeceksin bana. Öldürmeyeceğim kendimi Ama, bir ağıt yakmak Gelecek içinden; Aklımı yakıyorum çünkü ben Yaşanmış, yaşanacak Bütün günlerimi. İntihar diye bir şey Yok bu dünyada. Ölümle biten bir intihar yok. Asıl intihar Gün gün yaşamakta. Öldürmeyeceğim kendimi Ama, keşke öldürseydi Diyeceksin bana.
3 Yüreğime bir tanım Bulabilmek için Yollara vurdum kendimi, Dillere düştüm. Ben hangi yalnızlığın tarihi, Hangi umudun Tarih öncesiyim? Birbaşıma kalakalmışım uzak, Uzak ufukların sonsuzluğunda Kollarım ardına kadar Dünyaya açık. Ama yaşamımda ne bir esinti Ne de bir Yangın var artık.
4 Ey taşlar! Ey, Karşımda susan dünya! Ey, bütün ölümlerime Gebe kalan deniz! Yağmurun bile İzi kalır toprakta. Havada çiçeğin kokusu Yel vurdukça tüter. Değil mi ki Ufuk çizgilerinin bile Bir sının var Değil mi ki Artık ne topraklar, ne sular Beni sarıp sarmalayacak. Gitsem, kendime Gideceğim bundan böyle; Kalsam, bir uçurum Kendi derinliğiyle dolacak. Yaşamı da, ölümü de Tutmayacak yüzüm benim Yüzüm benim, yüzüm benim Dalacak bir yol gibi Kendi çizgilerine – Kim bilir nereye?
5 Bütün kapıların Dışına kovuldum. Taşlandım kahve masalarında. Şimdi ben, ıslak bir toprağın Tüten buğusuyum; Kendine bakan bir aynayım Ben bu dünyada. Bütün kapıların Dışına kovuldum. Yüreğim, kurtarılmış bir Bölgedir şimdi. Yaşamak eğer Gerçekten bir savaşsa, Kalkana ve mızrağa Çevirdim de dilimi Omuzlarımdaki Apoletlerden oldum.
6 Her denizin bir kıyısı, Her insanın Bir boyutu varmış. Ölüm araya girmeye görsün Bütün hücrelerini Bir kapıya döndürüp beklesen de Açan olmazmış Gel ey Yalnızlığım benim! Açıp da solmayan gülüm! Doldurdum bir vazoyu seninle Suyunu yeniledim, Kokunu öptüm.
7 Beynimle yüreğimin Arasında ırmaklar akar Her sabah Boğulurcasına uyanmam bundandır. Azraili yoldaş bilip, Yeniden doğanım ben. Her susayışım çöl, Her boğuntum Çağlayanlar boyuncadır. Çırpınsam da çıkamam Kendi eksenimden.
8 Çiçeksiz bir dal gibiyim Susuz ırmak yatağı … Varlığım soyutlandı Bütün anlamlarından. Gün gelir çekip giderim Avuçlarıma alıp da aklımı Çığlık çığlığa Bu sokaklardan.
9 Yüreğimi dünyaya karşı Bir kalkan bilirken Son burcu da çökertildi İçimde bir kalenin. Aklımın ovalarını yeniden Ölçüp biçmem gerekiyor şimdi Kimsesiz ve dingin. Bu sorular tufanında Tutunacak dalım değil, Bir tek yaprağım bile kalmadı sanki. Ne bir kıpırh var havada Ne de sularda Yeniden doğuşların cenini.
10 Dünya kendine döner Ben kendime dönerim. Aklın dizginlerini çözdüm, Yüreğin köprülerini athm Savaşlara girdim Yenik, umarsız Bana bir yara kaldı Bir de yaşama isteği Belli belirsiz.
11 Bir şiire başlamadan önce Noktayı koymayı öğrendim; Yeni başlamış bir şeyi Yitirilmiş görmeyi… Tufanlar da istemiyorum artık Bir dünya kuruyorum kendime Devinimsiz, duruk. Aklımı da kovuyorum cennetlerimden Yüreğimi de şimdi. Günışığıdır beni kör eden Yağmurlardır yaralayan Ve eve döner gibi yapıp, Kendime döndüğüm her akşam Anladım, yüreğimde doldurulmamış Uçurumlar olduğunu. Karşılıksız sorular göveriyordu Aklımın geniş ovalarında. İşte, bir zamanlar Denize kavuşan ırmak Şimdi gerisin geri dönüyor Kaynağına.
12 Yalazlanıyor deniz Önce usul usul Sonra gürül gürül… Uçurumlar açılıyor derin, Dağlar yükseliyor yüce. Oturmuşum bir kayanın üstüne Akdeniz’e bakıyorum Kendime bakar gibi Mavi bir aynadaki gençliğime … Ne söyledim, ne yazdımsa bu dünyada Ne yitirdim, ne buldumsa Bir derin iç çekişin Bağrında eridi. Bütün nesneler tek bir ses olarak Bağırıyor bana:
Bitti arbk, Artık her şey bitti!
13 Ardımda kalan bütün köprüleri bir bir yakhm Geri dönemem artık Namludan çıktı kurşun. Ne çok yürüdüm şu dünyada Ne kadar az yol aldım Acının alfabesindeyim daha. Geri dönemem artık Bir çizgi gibi uzar giderim Anlamsız, kimsesiz Ve soluk.
14 Aamı Anlamıyor musun yüzümden? Yüreğimi yansıtan Bir aynaya döndü. Aklımdan Azat oldu da dilim Yaşamın arkasından konuşarak Özgürlüğünü kanıtlıyor şimdi. Acımı Anlamıyor musun yüzümden? Bir kez olsun duy beni Sözcükler Araya girmeden!
15 Bir gün gelir de Ölüme yenilirsem eğer -Yenileceğim demiyorum Yenilirsem eğer – Deyin ki, erlerindendi Eşit olmayan bir savaşın Kılıcı sözcüklerdi, Kalkanı sevgiler…
16 Dağlar sesimi tutar Dağılıp, parçalar ovalar Acılar niye benim Üstüme kanat gerer? Ne dünya kadar yaşım Ne göklerden akranım var Hüküm niye hep ölümüm? Urganlar da kendini boğar Göreceksiniz bir gün Bütün uçurumları böler Köprüleri sevginin.
17 Kendi rengini yadsıyan Bir bayrak gibi Dürüp, katlıyorum yüreğimi. Ne kaldı konuşacak, Ne vardı ki? Yücelerde seyrettim Uzun bir zaman; Gönderlere çekildim Ve anladım ki , Doruktur asıl uçurum Odur insanı boğan.
18 Ben mi yanıldım, Yoksa dünya mı bilmem? Bir yerlerde tökezledim Ama düştüm diyemem. Yağmur boğulmaktan söz eder şimdi bana Güneş çekip gitmekten. Beni kurtarmak için Pamuk iplikleri uzanır Uçurumlanma … Sevgili dünya, Ne petekle balım kaldı, Ne derilecek çiçeğim Salıver arlık beni Kopar dizginlerimden!
19 Gün akşama kavuşur Dünyadan el ayak çekilir Bütün görüntülerimi yitiririm birden. Aynalara baka baka Unuturum yüzümü. Her şiirde biraz daha Koparım sözcüklerden. Gün akşama kavuşur Kapılar sürgülenir Evler mezar taşıdır arlık Sokaklar teneşir … Ey yankısız ses! Ey devinimsiz tufan!
20 Uzun dinginliklerden Sonra gelen fırtına Taş taş üstünde koymamaya yeminli Dönüp dolaşıp geldiğim Bu kör noktada Kırılıyor gülüşüm Bir bardak gibi. Ölüm kapıyı çalınca Söylenmedik bir sözüm kalmayacak Ve bu dünyada Tepeden tırnağa yürek olmasını bilenler Hep selden kaçarken Tufana kapılacak Batacak sulara yüzüm Batacak sulara yüzün Ağır bir taş gibi Gömülüp susacak…
21 Yağmurun ardından Kar geliyor; Onun ardından sel… Bir şeyleri tamamlamadan Ölmek bana Zor geliyor. Bu şiir nerde biter Gece güne ulanırken? Çiçek tohum olur döner, Su denize kavuşurken, Yaşamın sonunda mı, Başında mıyım bilmem? Beni kim düşünür bu irinler dünyasında? Herkes kendi yüreğini deşip, Derin kuyular açarken Sinmek, saklanmak için Karanlıklarına. Gülün ardından Diken geliyor; Sütün ardından irin… Bir şeyleri bitirmeden Ölmek bana
22 Sonun sonsuzluğundayım Ufkun çok ötesinde. Geçip giderim dünyanızdan Bir yıldız gibi akarım Yanarım kendimce. Ok çıkınca yaydan Artık beni aramayın Ne mezar taşı dikin Ne diriltin söylevlerle. Ok çıkınca yaydan Saplanacak bir yerler Bulurum elbet Gücümün yettiğince…
23 Bir kalenin Ele geçirilemeyen Son burcuyum ben; Yeryüzünden silinmiş ırkların Tek temsilcisi … Ne söyledimse yele söyledim, Sanki ne yazdımsa buza Taşlandım adımbaşı Taşlandıkça konuştum. Ben acının dallarıysam Yeryüzüydü gövdesi Ben bir ırmaksam Yaşam denizdi… Bekleyen görecek. Yanan sular, Boğulan topraklar bana tanık. Ben susarsam Taşlar konuşacak artık.
24 Yağmurlar yağacak uzun Yağmurlar ince Dünya, bir alıcı kuş gibi Üstüme çökünce Ne bir sözcük kalacak, Ne de bir çığlık. .. Yine de gülsün isterim Şu pencerelerde Sokağı seyreden çocuk; Gülsün artık!
25 Umut, o arslanın Ağzında değil, Midesindeyken şimdi Gülümseyerek seyrediyorum Tarihin sofralarında Onu çiğneyenleri. Varın taşlayın beni! Yaralarım övüncümdür Bu dünyadan olduğuma Yaşadığıma dair. Umutsuzluğun umudundayım Karanlığın ışığında Öyle derin, öyle yoğun Uçurumların doruğundayım. Varsın bir yanıt Bulmasın sorularım; Yalnızca soru sormaya Bile razıyım…
26 Kişisel alacakaranlığın Cephelerindeyim. Yaralarım bedenimi yırtarcasına fırlıyor. Geride kalan Yalnızca kan ve irin…
27 Sabaha yakın görülen düşlerde Bilinci körelten Bir karabasan yoğunluğu, Biraz da aa vardır. Güneşin alhnda kararan şeyden Korkun, derim ben Kül alhnda yanan kordan … Ve ışık, uzun bir karanlığın Ardından gelirse eğer Asıl anlamını bulur.
28 Güneşin öte yüzünü gördüm O sonsuz karanlığı … Doğadaki her şeyin İkinci adı yalnızlıktı, Ölümdü, suskunluktu. Bir çiçek ki, taşırmış İçinde hep solgunluğu, Suyun akışında bir Boğulma korkusu varmış Yanan topraktan Yükselen buğu… Güneşin öte yüzünü gördüm Ki, orada her şey Önce kendini yadsıyordu.
29 Belki kendini boğan Biri değilim Yağmur, ne biliyorsun? Belki bir beklediğim var yaşamdan. Bir bardak mıyım sanki Kendiyle dolup taşan? Belki bir sıcaklık Kaldı bir yerlerimde Güneş, ne biliyorsun? Belki gecelerimizden sızan bir ışık. .. Bir kum saati miyim? Boşalıp kaldım mı artık? Belki açacak Bir şeylerim vardır Çiçek, ne biliyorsun? Belki konuşacak birkaç söz kalmıştır Bir gün karşıma çıkacak olanla Geçmişe, geleceğe dair…
30 Akdeniz susuyor. Susuyor turuncu. Susuyor yeşil. Bir yaşam ki nasıl Ancak kendiyle tanımlanır; Bir insan ki nerede Artık her şeye razıdır Orada dursun dünya! Ölü deniz, Güneşli, puslu deniz Sularını rahim, taşlarını cenin Kıldığın çağlardan kalmış Bir gülümsemeydim bir zamanlar Belli belirsiz … Cebimde kelebek ölüleri, Ağzımda tütün kokusu Turuncu sokaklardan denize uçan Soluk bir gölgeydim Dalgın ve kimsesiz … Köşkerin kızının Memelerine dolan iyot kokusunda, Gülüşünde bir işçinin Bir payım vardı Hiç kuşkusuz… Akdeniz susuyor. Yaralı bir balık gibi; Çağın zıpkınlarıyla delik deşik. Akdeniz susuyor. Suları kirli şimdi, Mavisi soluk…
31 Beni doğuracak rahim, Beni sallayacak beşik yok! Dünyaya düştü yolum Bir görümlük Konuk geldim. Tek bir soru sordum Bin yanıt aldım; Ama hiçbirine bende yanıt yok! Uçurumlara itildim, Doruklara çekildim. Çaprazlama çiçekler astım da göğsüme Şaire çıktı adım. Dinsiz bir peygamberim şimdi Ateş olsam bir kendimi yakarım. Kendi karanlığından korkan Bir geceyim ben, Kendi sınırlarına düşman Bir ülke; Kuşablmış, yorgun … Ey dünyalıklar, ey tarihçiler! Oysa hepsi topu topu iki kelime: Yaşadım ve öldüm.
32 Bu şiir burda biter Yaşam benimle bitmiyor Umutsuz değil, umarsızım şu anda Ne çiçeklerde payım var, Ne şu suskun taşlarda… Acıdan kurtulmaya yeltendiğim zamanlar Acı olduğumu anladım Dünya bunu bilmiyor… Ben insanlığın çocukluğuyum Ve yaşlılığıyım sırasında. Bu şiir hurda biter Hiçbir dayanak bulmadan Doğanın avuntusu nedir? Gece günle tanımlanırken? Işığın kaynağında hep Bir karanlığın donduğu Bilmem nasıl kanıtlanır? Y ıllar yılı sorulara yaslanıp Yaşarken ölüme doğdum ben Hiç kimseyi öldüremem Kendimi bile artık. Bu şiir burda biter Nasılsa anlaşılmaz Çünkü bir sese, yankısından başka Kulak veren çıkmaz -Çoktan biliyorum bunu… Karanlıkta gülümsüyorum son kez Böyle anımsa beni…
68 notes · View notes
gizlikadinm · 3 months ago
Text
„Anne evde. Baba türkiyede. 51 yaşındasın ve okula gitmiyorsun“
34 senedir onun bize her gün defalarca sorduğu soruları, ona kalan son günlerinde ona kendiliğinden tekrarlarken anladım hayatın acımasızlığını.
Durumun iyi değil biliyordum zaten. Ama işte insanın içinde bir umut parçası vardır her zaman. Her zaman üstesinden geldin bu sefer de gelirsin diye düşündüm.
Geçen sefer uyuyordun. Üzüldüm ayık olmadığın için. Bugün de keşke yine uyusaydın da böylesi olmasaydı.
Her yerin şişti. Zar zor nefes alıyordun. Sanki sürekli acı çekiyor gibiydin ama anlatmaya gücün yetmedi. Bir kaç sesler çıkarıyordun ara sıra ama asla hiç bir şekilde anlaşılmıyordun.
Gözyaşlarımı zor tuttum. Senin yanında ağlamak, yıkılmak istemedim. Sen benim için kendini tuttun biliyorum, ben senin yanında yılmak istemedim. Ama inanki böyle ağlamak isteği bilmem ben. Boğazım düğüm düğüm oldu.
Günahsız, yüreği tertemiz bir insan bunları çekiyorsa biz kendimizi nasıl kurtaracağız?
Ölüm hepimizin başına gelecek. Kimsenin kurtuluşu yok. Hastasına, yaşlısına bakmaz. Herkes hastanın ve yaşlının kötü haberini beklerken sapa sağlamı gider durup dururken belli olmaz.
Edeceğimiz tek duâ, “Allah çektirmesin” olsun.
.
.
.
.
.
.
Üzülme sen baba. Bunu demeye hakkım yok belki illaki üzüleceksin. Ama sen yinede üzülme olur mu, yüreğim dayanmaz buna. Onun söylediklerini anlamamak seni de yıktı. Yardım edememek. Elimiz kolumuz bağlı. Tek bir teselli.
Her zaman sorduğu soruları, belki olur da sormaya çalışırsa zorlanmasın diye defalarca tekrarlamak… defalarca…
.
.
.
„Anne evde. Baba türkiyede. 51 yaşındasın ve okula gitmiyorsun“
Tumblr media
13 notes · View notes
sefil-patates-cuvali · 5 months ago
Text
AĞLAMAK YOK YÜREĞİM SIZLAMAK YOK YÜREĞİM NE ACILAR YAŞADIK BİZ SENİNLEE HAYKIRMAK YOK YÜREĞİM YALVARMAK YOK YÜREĞİM BU ACIYA DA KATLANIRIZ SENİNLEEE
7 notes · View notes
mdnbsrn · 10 months ago
Text
Bazen yüreğime bir hüzün çöküyor. Gözlerim doluyor. Oturup saatlerce ağlamak istiyorum. Hiç kimse olmasın etrafımda istiyorum. Tek kelime konuşmak istemiyorum. Çok tanıdık, bilindik bir duygu. Geldiği gibi tanıyorum onu☺️ Ama hüzünlenmem için, ağlamam için şu an hiçbir neden yok... Geçmişten mi bilmiyorum, neden bilmiyorum.. Bu gece de geldi oturdu yüreğime işte.. Kocaman dünyada yapayalnız gibiyim. Anlayanım yok gibi. Sevenim yok gibi. Etrafım kalabalık ama kimsem yok gibi.... Hoşgeldin...
10 notes · View notes
turuncurujj · 22 days ago
Text
2 notes · View notes
narkozlugece · 2 months ago
Text
24.09.24 // 00.51
boktan bir günün sonunda kendimi burada buldum. artık yüzleşiyorum. kaçmak kovalanınca güzelmiş, beni kovalayan kimse yoktu. kısaca kaçsam da fark edilmezdi. o yüzden acıtsa da yüzleşiyorum. sadece kendim de değil. annem ve babam. her ikisi de gerçekleri gördükçe dengesizleşti. oysa sadece hissettiklerimi söylemiştim. eğer biraz daha benle yaşasalardı kahrımdan ölebilirdim, duyguların da ölümcül etkisi vardır bilirsiniz. evdeki herkes suçlarıyla, vicdanıyla uyuyor bu gece. uyuyor da denebilirse tabii. gözlerimin davul olduğunu hissediyorum. ve evet ben kalabalıkta zor ağlarım. o yüzden satsodaydım. satso neresi demeyin, manzarası güzel parklardan biri. biraz terk edilmiş ama yine de hatrı var. hava çok soğuk, benim ellerim hep üşür. bu gece apayrı üşüyorum. onlarca kez ölümü düşledim, yalan yok. bu gece düşlediğim ölümlerin aslında sadece kaçma isteği olduğunu anlıyorum. yoksa şu an hissettiklerimle bir olamazlar. içimde zerre pişmanlık yok. sadece yüreğim cayır cayır yanıyor. her zamanki gibi elimde kahvem var. peş peşe ikinci kupa. içimin benden koşarak kaçmasını engelleyecek, biraz çarpıntı yaparak yaşadığımı hissettirecek tek içecek, alkol harici tabii ki, bordo rengi ojelerimle bu acı için fazla süslüyüm. yadırgamıyorum. asla. zor bir gün olacak. biliyorum. ilaçlarla ayık kalacağım. bunu da biliyorum. ellerim titriyor. olabilir. her şey olabilir. bazen engelleyemezsin. kabul et. kontrol edemeyeceğin şeyler olabilir. hayat bu. sevip sevmemen önemli değil. nefes almak yaşamaya yeter değil. ağlamak, acıya eş değer değil. öğren. küsme.
6 notes · View notes
kadifecicegigibi · 11 months ago
Text
günlerce kafamı toparlamak için bir şeylerle meşgul oldum, düşünmemek için en sevdiğim türkü listemi açıp en sevdiğim hangisi acaba diye hepsini defalarca dinledim, yine acem kızı çıktı, yine severek defalarca dinledim, sabahları erken kalkmayı erteledim, bıraktım bir süre alarm kurmayı, ajandama yazdığım ne plan varsa erteledim, severek izlediğim diziyi yarım bıraktım, her gün elli sayfa okuma yapmadım ama yine de okumamazlık yapamadım, çay sayısını azaltmıştım, kansızlık yapıyormuş ya hani, boş verdim; gün boyu çay içtim, sıkılmadım, her gün gün batımının fotoğrafını çekmeyi bıraktım, gün batımlarının da bir özgürlüğe ihtiyacı var diye düşündüm, her gün aradığım insanları aramadım, her gün arayanları cevaplamadım, inanır mısınız depresyondayım dedim diye arkadaşlar gül alıp göndermişler, kim kalbini bu kadar kırdı senin diyorlar, kendim diyemedim, her gün masamı temizleyip stres atmadım, bütün bulaşıkları ben tek başıma yıkamak istiyorum diye diretmedim, devamsızlığı dert etmeyi bırakıp çarşıya indim, ilk gittiğim yer sahaf oldu, para harcamayıp çıktım, geri döndüm biraz daha bakındım, gözüme bir kitap takılsa alacaktım güya, elim hiçbir rafa uzanamadı, nedenini bilmiyorum, gün boyu gezdim sokak aralarında, baktım defalarca baktığım binalara, bazıları hâlâ gözüme yabancı geliyor, sanki oraya ait değil, yolumu kaybettim bir ara, kayboldum şu küçücük şehirde, hani desen girişi ve çıkışı bir, ben bir türlü bulamadım yolu, baktım olmayacak mecbur kaldım bir arkadaşı aradım, yol tarifi aldım sadece, geri döndüm, meğer iki sokak daha gitsem bulacakmışım kedili sokağı, geçen kadriye hoca ... burçlarının yön bulmakta iyi olmadığını söylemişti derste, doğru bilgi olduğuna kesin olarak inandım, sokakta her zaman sinirli bakan o tombik kediyi gördüm yine, bana o sinirli bakışlarından bahşetti, önceden onu sevmek için çabalardım, önceden, şimdi sadece uzaktan bakıyorum, o da bence uzaktan bakınca anlaşılıyor, gözlerindeki kızgınlık o sokağın bu kadar işlek olup onun rahatını bozması, ben buna sebep veriyorum, yersiz kalabalık beni de rahatsız ediyor, geçen gün bir söz okudum, tam olarak hatırlamıyorum ama o an okuduğumda benim için söylenmiş benim için yazılmıştı sanki, sözü hatırlamıyorum ama kimsenin senin varlığını rahatsız etmeye hakkı yok dedim kediye, bana baktı, hiçbir şey anlamadığı belliydi, sokaktan kütüphaneye uğradım, bakındım, benimle aynı havayı soluyan bir kitap aradım, bulamadım, normal ben bile anlamıyorum kendimi, gerçi bazen anlatmaya çalışıyorum, anlaşılıyor muyum, orası muamma, artık geç oldu dönüyorum, otobüste kulaklık takmadım, bu sefer dünyayı dinlemek istedim, herkes suskun ama, sanki inadına, ben de bir oyun indirdim, 2048, onu oynadım yol boyunca, uzun zamandır sosyal medyaya uğramıyorum, umursamıyorum da, annemle konuşuyorum geceleri ama o an 2048 oynuyorum, tâ ki yurdun önüne gelene kadar, odaya varınca yine mahpusa dönmüş gibi oldum, dayanamadım, aldım kupayı çay yaptım, sonra ödevin başına oturdum, derlediğim her şeyi yazdım, o hırsla bir oturuşta ödevi bitirdim ama bundan kimsenin haberi yok, söylemek istemedim, bir şey anladım, o günden beri böyleyim, o günden beri kendime herkesten daha çok değer vermeye başladım, kendimle baş başa kaldım, kendimi dinledim, beni unutmayan insanlarla konuştum, kitaplar okudum, ağladım, ben ağlarım, bana göre en iyi tedavi yöntemi ağlamak, gönlümü daraltan tüm sıkıntıdan arındım, kendimi bir balkonda gibi hissediyorum, öyle ferahladı ki yüreğim, sanırım bir nasihat bin musibetten daha iyiymiş, kendimi anladım ve beni anlamayanlar umurumda olmadı, kalktım bir çay daha yaptım, her şeyi kendime saklamayı da bıraktım, her şeyi anlattım, ne varsa bu süreçte yaşadığım anlattım ve kurtuldum bu yükten, şimdi daha iyiyim demiştim, şimdi kuş tüyü gibi hafifledim, gereğinden çok düşünmeden sadece anlık yaşamak, yarın ölürsem bu derde üzüldüğüm için mutsuz mu gideceğim öbür dünyaya diye düşünürken, bu kadar basit değil, bunu sana yapan insanlar değil bu tavizi veren sensin düşüncesinden kurtularak, geri döndüm, sanırım rahat bir nefes alarak temizlik yapabilirim,
18 notes · View notes
eesenanlat · 1 year ago
Text
otogardan dönüyorum ağlamak yok yüreğim dinliyorum mala döndüm
13 notes · View notes
342c · 8 months ago
Text
seni sevmiyorum. beni nasıl üzebilirsin.
beni yiyip bitiren tüm bu kızgınlığım bir zamanlar sevgiydi. çünkü ben aslında çok severim sanılanın aksine.
çok kızarım ama hiç belli etmem.
senin yaptığını bana başkası da yapmıştı ama yalnız senin hayatımda yerin yok. akıllandığımdan mı saflığımdan mı, çünkü sen benim adımı sokaklarda haykırmalısın. en az bana ayıp ettiğin kadar muhtaç kalacaksın. dediklerime inanamıyorum bazen. çoğu berbat düşüncemi kendime saklıyorum.
enerjimi doğruya yöneltemiyorum.
farkındayım her şeyin ama düzeltemiyorum.
kendi ayağıma çelme takmaktan bıkmadım.
bundan daha iyisiyim ama fark eder mi bilmiyorum.
bir ömür süren öğretim hayatımın sonuna geldim. sanki benim hayatımın sonu gelmiş öyle bir korkaklık öyle bir hüzün.
ailem olsan yine sırtımı dönerdim sana artık vefasızın yeri yok kapımda. çekip yine gideceksen ne olur arama.
belki de kendi karmamı yaşıyorum. ama ben karmama sebep olurken bile karmamı yaşıyordum. çünkü o adamı kendimden bile çok sevmiştim ve de ondan öncekini. anlaşılmak istemiştim. bu gece ağlamak hiç istemiyordum çünkü tükendi artık yüreğim.
5 notes · View notes
duygusalbiri0 · 9 months ago
Text
4 notes · View notes
gunahkarinci · 9 months ago
Text
- ne olacaksa olsun dedikten sonra, olanların ağır gelmesi.
dağıldım galiba biraz. yatağın dağınık yerlerinden toplamaya çalışıyorum kendimi. kalbimdeki sızı hâlâ taze ve gidecek gibi de durmuyor. başımı yaslayacak bir göğüs arıyorum. bir istek değil bu sadece çok ihtiyacım var. bir geminin sahiline varması gibi, bir karanfilin mezardaki toprağa kavuşması gibi. bir istek değil, ihtiyaç. çünkü yüreğime sığdıramadığım acıyı şurda birkaç kıytırık cümleye sığdırmaya çalışıyorum.
güvendiğin dağlara kar yağması değil, güvendiğin dağların yıkılması kadar korkunç bir şey yok şu hayatta.
benim galiba gitmem lazım buralardan. bu şehirden, bu caddeden, bu sokaktan. adımlarımın, anılarımın bir bir silinmesi lazım. benim kendime gelmem ama buralardan gitmem lazım. kendimle yalnız kalıp, kendime gelmem lazım.
hiçbir şey yolunda değil ve ben bu yolda diz çöküp hüngür hüngür ağlamak istiyorum. üstelik yollar cam kırıklarıyla doluymuş da ben yalın ayak yürümüşüm gibi hissediyorum.
insanın hiç ağlamaktan yanakları tahriş olur mu? hiç gözlerine morluklar oturup; içine attıkları, içini yarar mı? yararmış.
yazıp yazıp sildiklerim, düşünüp de söyleyemediklerim; yedi yetimi güldürmüş kadar sevaptın ama ben çoktan annemin bedduasını üzerime örtü yapmıştım.
2 notes · View notes
evran06 · 2 years ago
Text
Sen vardın önceden... herkesten çok sevdiğim herkese karşı savundugum ailemi karşıma aldığım sen vardın ya sen...
2 notes · View notes