#Yerel-Sen
Explore tagged Tumblr posts
sakaryamilat · 2 months ago
Text
Serdivan Belediyesi’nde İşçi Ücret ve Hakları İçin Görüşmeler Başladı
Serdivan Belediyesi bünyesinde çalışan şirket işçilerinin 2025 ve 2026 yıllarına yönelik ücret ve sosyal haklarının belirlenmesi amacıyla önemli bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantıya Hak-İş Sendika ve işçi temsilcisi, Yerel-Sen işveren sendikası temsilcileri, Belediye İşçi Sendikası temsilcileri, Belediye iştiraki SERBEL Personel A.Ş. Yetkilileri, Belediye Başkan Yardımcısı ve İnsan…
0 notes
darkyayincilik · 2 months ago
Text
Serdivan Belediyesi’nde İşçi Ücret ve Hakları İçin Görüşmeler Başladı
Serdivan Belediyesi bünyesinde çalışan şirket işçilerinin 2025 ve 2026 yıllarına yönelik ücret ve sosyal haklarının belirlenmesi amacıyla önemli bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantıya Hak-İş Sendika ve işçi temsilcisi, Yerel-Sen işveren sendikası temsilcileri, Belediye İşçi Sendikası temsilcileri, Belediye iştiraki SERBEL Personel A.Ş. Yetkilileri, Belediye Başkan Yardımcısı ve İnsan…
0 notes
kabukluvoyvoda · 2 years ago
Text
Tumblr media
"Hısmsısmshsh... Çokomiksin zıhahaha!..." dediğimiz anlarda aslında beynimizde hangi kimyasal tepkimeler gerçekleşiyor? Merak ediyorsanız haydi bu yazı kesinlikle sizin için.
İsviçreli bilim adamlarının yaptığı bir araştırmaya göre ne diyecektim unuttum ya. Neyse sonra filan yazarım artık. Aklıma gelene kadar başka şeylerden konuşayım şimdi ben. Mesela ne konuşayım? Ben biraz düşünüp geri gelcem, bekleyin.
3 notes · View notes
blogniu · 5 months ago
Text
SEN-YAPİ - GOLD
Tumblr media
Yapı sektöründe kalitenin ve estetiğin öncüsü olan Sen Yapı, Kütahya Seramik ve Graniser Seramik ile en iyi seçenekleri sizlere sunuyor. Müşteri memnuniyetini her zaman ön planda tutan firmamız, geniş ürün yelpazesi ile her zevke ve ihtiyaca uygun seramik çözümleri sağlamaktadır. Uygun fiyatlı seramik alternatiflerimizle, hem bütçenizi koruyor hem de mekanlarınıza şıklık katıyoruz. İster yeni bir ev inşa ediyor, ister mevcut alanlarınızı yenilemeyi planlıyor olun, Sen Yapı olarak yanınızdayız.
Kütahya Seramik
Kütahya Seramik, Türkiye'nin en köklü seramik üreticilerinden biri olarak, yüksek kaliteli ürünleriyle dikkat çekmektedir. Bu marka, uzun yıllara dayanan deneyimi ve yenilikçi tasarımlarıyla hem yerel hem de uluslararası pazarda kendine sağlam bir yer edinmiştir. Kütahya Seramik'in geniş ürün yelpazesi, çeşitli dekorasyon stillerine uyum sağlayarak her türlü kullanıcıya hitap etmektedir.
Kütahya Seramik, uygun fiyatlı seramikler sunarak, her bütçeye hitap etmeyi hedefliyor. Müşterilerine kaliteli ürünleri, makul fiyatlarla sunması, markanın tercih edilmesindeki en önemli etkenlerden biridir. Uygun fiyatlı seramik arayanlar için Kütahya Seramik, hem şık hem de ekonomik seçenekler sunmaktadır.
Graniser Seramik, Kütahya Seramik'in sunduğu bir diğer ürün grubudur. Graniser, özellikle dış mekan kullanımı için ideal olan yüksek dayanıklılığa sahip seramiklerdir. Kütahya Seramik'in graniser serisi, zengin renk ve desen seçenekleri ile her tarz bahçe ya da teras düzenlemesine uyum sağlar. Bu sayede, hem estetik hem de fonksiyonel bir dış mekan tasarımı gerçekleştirmek mümkün olur.
Kütahya Seramik'in ürünlerinde kullanılan malzemeler, çevre dostu ve dayanıklı özellik gösterir. Bu sayede, hem sağlıklı hem de uzun ömürlü bir kullanım sağlar. Markanın Ar-Ge çalışmaları, sürekli yenilikleri takip ederek müşteri beklentilerine uygun ürünler geliştirmesine yardımcı olmaktadır. Kütahya Seramik, kalite ve estetiği bir arada sunarak, sektöründe öncü olmayı sürdürmektedir.
Kütahya Seramik, iç mekanlardan dış mekanlara kadar geniş bir ürün yelpazesiyle, her türlü projeye uygun çözümler sunar. Uygun fiyatlı seramik arayanlar için ideal bir alternatif olmasının yanı sıra, şık tasarımları ve dayanıklılığı ile de dikkat çekmektedir. Kullanıcılar, Kütahya Seramik'in ürünleri sayesinde mekanlarını özgün ve estetik bir şekilde dekore edebilirler.
Uygun Fiyatlı Seramik
Uygun fiyatlı seramik, özellikle ev dekorasyonu ve inşaat sektöründe önemli bir yer tutmaktadır. Kütahya Seramik gibi markalar, kaliteli ürünlerini uygun fiyatlarla sunarak geniş bir müşteri kitlesine hitap etmektedir. Seramiklerin estetik görünümleri ve dayanıklılıkları, fiyatlarının ötesinde değer sunmaktadır.
Graniser Seramik de bu alanda dikkat çeken bir marka olup, uygun fiyatlı seçenekleri ile bilinir. Farklı desenler ve renk alternatifleri sunarak, kullanıcıların zevkine hitap eden çeşitli modeller ortaya koymaktadır. Bu yüzden, hem kalite hem de fiyat açısından birçok müşterinin tercih ettiği bir markadır.
Seramiklerin fiyatlarının uygun olmasının yanı sıra, aynı zamanda uzun ömürlü olmaları, bakım gerektirmemeleri ve temizliğinin kolay olması gibi avantajlar da sunarlar. Bu nedenle, hem ticari alanlarda hem de konutlarda fonksiyonel ve estetik bir çözüm olarak tercih edilmektedirler.
Uygun fiyatlı seramik alırken, kalite ve dayanıklılığı ön planda tutmak önemlidir. Kütahya Seramik, Graniser Seramik gibi güvenilir markalar tercih edilerek, hem bütçenizi zorlamadan kaliteli ürünlere ulaşabilirsiniz hem de uzun vadede tasarruf edebilirsiniz.
Graniser Seramik
Graniser seramik, hem estetik hem de fonksiyonel özellikleri ile dikkat çeken bir seramik türüdür. Kütahya Seramik markası, graniser seramik üretiminde uzmanlaşmış olup, kalite ve dayanıklılığı ön planda tutmaktadır. Graniser seramikler, kaymaz yüzey özellikleri sayesinde özellikle dış mekanlarda tercih edilmektedir.
Bu seramiklerin bir diğer avantajı, çeşitli renk ve desen seçenekleri ile kişiselleştirilebilir olmalarıdır. Kullanıcılar, farklı alanlarda kullanmak üzere graniser seramikleri seçerken kendi tarzlarını en iyi şekilde yansıtma imkanı bulmaktadır. %100 su geçirmez yapısıyla, özellikle banyo ve mutfak gibi nemli alanlarda uzun ömürlü bir kullanım sağlar.
Uygun fiyatlı seramik arayışında olan tüketiciler için graniser seramikler, fiyat-performans oranı açısından cazip bir alternatif sunmaktadır. Kütahya Seramik, bu tür ürünleriyle geniş bir müşteri kitlesine hitap etmekte ve sektördeki rekabet gücünü artırmaktadır.
Graniser seramik, hem iç mekan hem de dış mekan uygulamaları için uygun olup, ev dekorasyonuna modern bir dokunuş eklemektedir. Kullanıcılar, bu seramikleri farklı alanlarda kullanarak mekanlarında estetik bir görünüm oluşturabilirler.
410 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 4 months ago
Text
Tatlı Komşum! (7) (Furkan 31 Y., Manisa)
Tatilin 4. günü sabahı kahvaltıdan sonra havuzda yüzdüm, karım yine odada kaldı. Bara gittim, her zamanki barmen yoktu, stajyer biri vardı. Tuvalete gidip dönüşte soda alayım dedim. Aşağı indim. Tuvaletten çıktığımda, inleme ile nefes alıp verme arası bir ses duydum. Sandalye labirentine usulca girdim. Benim Olga'yı siktiğim yere 5 metre kala durdum, loş ışıkta etrafa baktım, aynı yerde o günkü zenci temizlikçi kadın domalmış, barmen arkadan amına sokmuş gidip geliyordu. Kadının kafası benden tarafayken, barmen önündeki kalça ve amcığa odaklanmış, gidip geliyordu. O an ne kadar dikkat etsem de kadın beni gördü, ama kaçmadı, geçen gün onun beni seyrettiği gibi ben de onun sikişmesini izledim. Elimle okey işareti yaptım, gülümsedi bembeyaz dişleri ile. Barmen ise kendi derdinde, bir an önce boşalma sevdasındaydı. O an sandalyeye çarptım, barmen korkmuştu, toparlanmadı bile hemen diğer kapıdan kaçtı.
İki adımda zencinin yanına gittim ve "Yarım kaldın!" deyip elimi amına attım. "Please, lütfen!" dedi. Ben de, "Akşam şu numaralı villaya gel, saat 23:00'de!" dedim. "Neden?" dedi toparlanırken. "Hem para kazanırsın, hem bundan kimsenin haberi olmaz, işini kaybetmezsin!" dedim. "Ben fahişe değilim!" dedi sertçe. "Öyle demedim, sen gel!" dedim. Dönüp çıktım. Gün içinde 2 kez daha karşılaştık. Bir defasında, "İsmin ne?" dedim. Etrafa bakınıp, "Aishe!" dedi. Nijeryalıymış, öğrenci değişimle otelcilik okumuş. O gün akşama dek ne seviştik, ne de içtik, sessiz kontrat sanki, detoks yaptık.
Gece saat 22:30'da ekiple buluştuk, "Size sürprizim var!" dedim. Merak ettiler, ama söylemedim. Onların odaya geçtiğimizde votkaları içerken saat 23:00 oldu, ama Aishe'nin gelip gelmeyeceğinden emin değildim. 5 dakika sonra cam tıkırdadı. Açtım, Aishe, içeri aldım. Ekiple tanıştırdım. Aishe, "Gördüm sizi daha ilk günden!" dedi. Aslında tuvalete girerken beni gördüğünü, çıkışımda bilerek ses çıkardığını anlattı. Olayın en başından beri en girişken olanımız Boris'ti. Sanırım o da benim gibi hiç zenci sikmemişti ve bu hayaliymiş gibi Aishe'yi ayağa kaldırdı. Galiba yerel kıyafetlerinden biriydi üzerindeki, boynundan bağlı, rengarenk. Çözdüğünde, koca bir çarşafı andıran elbiseyi ayaklarına düşürdü.
Hepimiz birlikte Aishe'nin çevresini sardık. Kadınlar birer birer göğüslerini öperken, ben yere çökmüş amcığını dilliyor, kalçalarını avuçluyor, Boris ise dudaklarını koparırcasına öpüyordu. Aishe'nin ayakları yerden kesiliyor, aldığı zevkten başı dönüyor, tutmasak düşecek gibi oluyordu. 5 Dakika sonra yatakta yatan Aishe'nin amını emen Olga bana domalmış, ben amcığına sokmuşken, Boris Aishenin ağzına vermiş, Ebru da Boris'e amcığını yalatıyordu.
Boris ilk siken oldu Aishe'yi, ben karısını sikmekle meşgulken. Sonra ben Aishe'yi götünden sikerken Olga ise Ebru'nun amını parmaklarıyla sikiyor, amını ve götünü emiyordu. Kadınları hem amdan hem götten birer kez siktik o gece. Sabaha karşı 03:00 gibi Ebru ile birlikte odalarından çıktığımızda, takati kalmamış Aishe, Boris ve Olga'nın arasında kıvrılmış uyuyordu...
Tatil sonuna dek her akşam aynı şeyler yaşandı, hatta son gece barmen de aramıza katıldı 6 kişi olduk. Dönüşte karımı ve oğlumu memlekete bıraktık. Standart her yaz kış yaptığımız gibi bir hafta sonra karımı ve oğlumu almaya gittim. Karımda bir tuhaflık vardı. Bana, "Biraz dışarı çıkalım!" dedi. Gidip bir kafeye oturduk. Karım özellikle kuytu bir köşe seçmişti. "Ne oluyor?" dedim. Karım, "İyi kötü 10 yıl geçirdik beraber, ama artık farkındaysan olmuyor!" dedi. "Bu ne demek?" dedim. Karım, "Boşanmak istiyorum!" dedi. Evet aslında severek evlenmiştik, ama sonrasında aşk alışkanlığa dönmüş, son bir yıldır sanki ikimiz de birbirimize yük oluyor gibiydik...
"Ne oldu?" dedim. Karım, "15 tatilde buraya geldiğimde üniversiteden bir arkadaşımla karşılaştım. Oturup bir kahve içtik, o evlenip ayrılmış. Sadece eski okul anıları olarak başladı sohbet, ama sonrasında telefon trafiği başladı. Önce mesaj, sonra konuşma, derken senin de Ebru ile yakınlaşmanı görüyordum. 5 aydır konuşuyor yazışıyoruz. Şimdi bir haftadır burdayım ve hergün buluşup, akşama dek konuşuyoruz..." dedi.
Sanki onca haltı yiyen ben değilmişim gibi, karıma, "Aldatmadın değil mi?" dedim. "Hayır! Sana ve kendime o saygısızlığı yapmam. Tayin istedim zaten buraya, bakanlıkta tanıdığı varmış ayarlandı, yaz sonunda burada başlayacağım!" dedi.
Bunu bu kadar sakin karşılamama ben bile şaşırdım. Oğlumuzun kiminle kalacağını konuştuk. Evi konuştuk, zaten 6 taksit ödemiştik. Kredi borcu duruyordu ve satsam ancak krediyi kapatırdım. Herhangi bir şey istemediğini söyledi ve anlaşmalı boşanmaya karar verdik. Oğlumuza nasıl açıklayacağımızı bilemedik. Dilekçemizi hazırlamıştı, imzasını bile atmış. Adli tatil bitiminde tek celsede boşandık. Oğlumuz üzülse de, her tatilde benimle olacaktı, bazen hafta sonları da, çok olgun karşıladı. Karım, pardon eski karım eşyalardan da almadı...
Ebru buna üzülmüş görünse de içten içe seviniyordu. Bu arada Hatice yaz boyunca hemen hemen her hafta bir kez geldi. Bazen akşamları gelip kaldı... Olga da bir kez uçakla geldi, Cumartesi günü akşama dek aşk yuvamızda Ebru ve benimle oldu, akşam geç vakit Ebru evine gidince de, Olga ile sabaha kadar beraber uyuduk! Boris'in niye gelmediğini sorduğumuzda, onun Aishe için Antalya'ya gittiğini, kendisininse oraya değil bize gelmek istediğini anlattı. Pazar günü havaalanına bıraktım Olga'yı...
Kış gelince sorunlar çıkmaya başladı. Evi satmayıp krediyi ödemeye çalışıyor, oğlana para yolluyor ve kendi geçimimi sağlamaya çalışıyordum. Bu arada Ebru'nun karşı çıkmalarına rağmen, Cevat bahçe içinde bir dubleks ev almış, oraya taşınma planları başlamıştı. Herkesin kendi derdi vardı.
Ebru'nun dükkana gittim bir gün, moralim bozuktu. "Erken çıkabilir misin?" dedim. "Olur!" dedi. Çıkıp birkaç bira alıp piknik alanına sürdüm arabayı. İkimiz de düşünceliydik. Ebru, "Biz taşınacağız, yani senin dairenin avantajı bitecek, senin orayı kiraya ver, gelen kirayı ben de takviyelerim krediyi ödersin. Aşk yuvamızı derleyip toplayalım, sen oraya taşın, nasıl olsa kirasını veriyorum ben zaten!" dedi. 3-4 gün içinde evi boşaltıp, evdeki eşyalarla boyayıp badana yapıp eski eşyaları attığımız aşk yuvamıza taşındım. Bundan en çok Hatice memnun oldu. Ama halen Ebru'nun Hatice'den haberi yoktu...
Aralık ayıydı, kar yağıyordu. Ebru aradı, "Cevat abin seni çağırıyor, kış bahçesinde karda mangal yakıp sucuk yapacakmışsınız!" dedi. Mangalı yakıp masaya oturduğumuzda Cevat konuşmaya başladı. "Bizim oğlanlar... (içeriden sesleri geliyordu. Biri odasında kulaklıkları takmış sağında arkanda diye bir silahlı oyun oynuyorken (E-sporcu olacakmış), diğeri Bas gitarıyla kendince beste yapıyordu (müzik yapmak istiyormuş), Bizim oğlanların akılları bir karış havada! Ebru ile konuştuk. Ben artık işlere yetişemiyorum. İşi sana öğreteyim, ben kenara çekileyim. Hatta ileride sana küçük ortaklık bile verebilirim başarılı olursan. Benimle çalışır mısın?" dedi. O günkü maaşımın tam iki katı bir rakamı da, "Bu da maaşın, altına da şirket arabası veririz. Sat arabanı, evin kredisini kapat. Sen bize iyi bir dost oldun, iyi de bir ortak olursun!" dedi. (Zaten karını ortak kullanıyoruz! diyesim geldi).
Kabul etmemek aptallık olurdu. Ertesi gün SGK ile vs. uğraştım. 11 yıllık kıdem tazminatım da iyi para tuttu. Arabamı da satıp evin kredisini de kapattım, elimde kalanı da bankaya yatırdım. Haftanın neredeyse her akşamı Hatice, ya oğlan yatınca, ya da alış veriş bahanesiyle bana iniyor, sikişip gidiyordu. Öyle bir hal aldı ki, çöp dökmeye çıkınca bile uğruyordu, tabii Ebru'nun olduğu akşamlar hariç.
Bir gün Hatice erken geldi, saat daha 21:00 falandı. Yüzü gergin ve ağlamış gözler şişmişti. Ne olduğunu sordum. "Oğlum... Bu akşam benimle konuşmak istediğini söyledi. Geçen yaz benim buraya geldiğim günlerden bir tanesinde babasını... " dedi (ağlamaya başlayıp) "Kahya ile bizim tarım makinalarını yedek parçalarının durduğu depoda sikişirken yakalamış, çocuk yaz boyu çok sessizdi, babasıyla da oldukça az iletişim kuruyordu, ergenlik tripleri sandık. Uzun uzun araştırmış babasının neden böyle olduğunu... Bu akşam sonradan mı olduğunu sordu. Tüm olayı anlattım. Bana, Peki sen ne yapıyorsun anne dedi. Lise 2'ye gidiyor, artık herşeyi biliyor!" dedi.
"Ne dedin?" diye sordum. Hatice, "Boynumu büktüm! Ama babasını suçlamıyor, bunun hastalık gibi bir şey olduğunu ve tedavisinin olmadığını kabullenmiş, onun da korkusu duyulursa. En sonunda bombayı da patlattı, Furkan abi iyi biri anne dedi. Hadi git, akşamları ben uyuyunca nereye gittiğini biliyorum dedi..." dedi. Son 1 yılda değişen gelişen bunca şey zaman zaman beni şaşırtıyordu, ama Lise 2'ye giden bir çocuktan beklenmeyecek olgunluk da etkilemişti beni...
İşyerinde işler zaten iyi gidiyordu. Bir tane ana tedarikçi ile çalışıyorduk, ama bunu aşmamız gerektiğini söyledim. Üretimde süper akıllı bir Makine mühendisi vardı, daha 26 yaşında, ama İngilizce süper, onun maaşını zamlandırdım. Yeni bir üretim bandını devreye soktuk. İngiltere'den bir firmaya da mal satmaya başladık. Bunlar Cevat'ın o kadar hoşuna gitti ki, fabrikaya hiç gelmez oldu. Müstakil evinin bahçesini ekiyor,biçiyor, kazıyor, havuzu temizleyip, sabahtan bira içmeye başlıyordu...
Ebru bir akşam aşk yubamıza geldiğinde, Ayşe'nin kocasına yakalandığını ve boşandığını, ama sevgilisinin korkup ilişkiyi bitirdiğini anlattı ve "Morali çok bozuk, karşı dairede kaldı o da, çağırsam sakıncası var mı?" diye sordu. Girip çıkarken hiç denk gelmemişti. "Çağır!" dedim. Ayşe geldiğinde ona da bira açtık. Ebru'nun, (Morali çok bozuk!) dediği Ayşe bülbül gibi şakıyordu. Ebru daha benle sevişmeden çağırmıştı Ayşe'yi, kadının da gitmeye niyeti yoktu. Ayşe karşımızda tekli koltukta, biz ikili de oturuyorduk. Ebru'nun omzuna elimi atıp kendime doğru çektim. Belki Ayşe anlar kalkar gider diye, Ebru da yanağımdan öptü.
Aslında Ayşe'nin otelde olanlardan haberi olduğunu tahmin ediyordum, ama ne olursa olsun dedim, Ebru'nun dudaklara yapıştım. Ebru hiç çekinmeden karşılık verdiğinde elimi kalçalarına atıp sıkmaya, diğer elimle de göğüslerini okşamaya başladım. Ebru elini eşofmanımın üzerinden yarağıma attığında kazık gibiydi zaten. Göz ucuyla Ayşe'ye baktım, bira şişesini apış arasına kıstırmış bizi seyrediyordu. Elimi uzatıp, "Gel!" dedim. Kalkıp Ebru'nun arkasına geçti ve boynunu öpmeye başladı. Elini Ebru'nun koltuk altından geçirip göğüslerini okşamaya başladığında, Ebru da elini geriye atıp Ayşe'nin kalçalarını avuçlamıştı...
Ebru Ayşe'yi ayağa kaldırıp soydu ve aramıza yatırdı koltuğa. Ben koltuktan inip amına dilimi gömdüğümde, Ebru da Ayşe'nin göğüslerini emiyordu. Ayşe, "Ohhh, hiç iki dil aynı anda dolaşmamıştı vücudumda, ne güzelmiş bu, hem amım dilleniyor, hem göğüslerim, ohhhhhh!" diye inlemeye başlamıştı bile. Ebru kalkıp dizlerimin arasına yatıp yarağımı emip ıslattı. Bir süre sonra yarağımı tutup Ayşe'nin amına kendi eliyle soktu. Sonra da kalkıp Ayşe'nin ağzına amcığını götürüp koltukta dikildi. Ben Ayşe'yi sikerken, önümde Ayşe Ebru'nun amını dilliyordu. Hafif domalmış haldeki Ebru'nun göt deliği davetkar duruyordu. Orta parmağımı soktum götüne, ikisi de piston gibi çalışırken, kadınlar inlemelerini kontrol edemiyordu. Ayşe orgazm olduktan sonra Ebru'nun götüne sokup, güzelce sikip, döllerimi püskürttüm...
Sigaralarımızı yakınca Ebru anlattı. "Bugün Olga aradı. Konuşurken seni sordu, iyi, Furkan da biliyorsun boşandı, çok sık görüşüyoruz dedim. Sonra Boris ile bizi özlediklerini, bir gün Ankara'ya beklediklerini söyledi. Biz de özledik Furkan'la beraber. Dur bakalım, Ankara'ya gelme işini ayarlamaya çalışalım dedim. Meğer Ayşe kapı ağzındaymış, duymuş konuşulanları, sonra sorunca da ben de anlattım. Aslında ikimizin de grup seksi özlediğinin farkındaydım, Olga gelip gideli bayağı oldu. Ayşe de grup seksi merak ettiğini söyleyince, böyle bir plan yaptık!" dedi. Ben de, "Plana ne gerek vardı, açık açık söyleseydiniz ya :)" dedim.
[Furkan]
61 notes · View notes
baybaykus · 1 year ago
Text
👉Kısa bir durum tespiti…
👉Erdoğan 21 sene sonunda Tanrı sendromu kompleksi yaşıyor…
👉Siyasiler için 2 dönem şartı bu yüzden önemliydi…
👉Artık kendini durdurulamaz tüm gücü elinde tutan herşeyi kendi yaptığını zanneden bir kişilik bozukluğu..
👉Sevdiğine işine gelene ne istediyse veren sevmediğini ise hapishanelerde süründüren bir tek adam…
👉Artık korkudan kimse istifa bile edemiyor affını istiyor o ben kovdum sen istifa edemezsin diyor…
👉Yarattığı felaketi gören kaçıyor…
👉21 senede muhalefetin desteği ile Anayasa defalarca delindiği için artık AYM kararlarını bile sallamıyor.
👉AYM Başkanları zamanında kendi çıkarları önünde iki büklüm eğildikleri için şimdi ne saygınlıkları kaldı ne güçleri…
👉Erdoğan Şeriat istiyor ama gerçek şeriat gelirse kendi ve yakınlarda bayağı bir el kol kelle kesilir biliyor.
👉Tüm cumhuriyet birikimlerini babalar gibi satıp yediği için elinde sadece kendi çıkarına göre yorumladığı Din kaldı…
👉Tarikatlar, aşiretler emrinde ama biliyor ki en ufak zayıflık gösterse ilk kellesini isteyecek yine onlar olur.
👉Ve eğer kontrolü kaybederse yargılanacağını ve hesap vermesinin mümkün olmayacağını farkında…
👉Köprüden önce son çıkışı emeklilik seçeneği artık onun için yok.
👉Tek hayatta kalma şansı koltuğu bırakmamak. Ve bunun için ne gerekiyorsa yaptı yapacak.
👉Gözü hiç doymadığı için Arap özentisi hiç bitmedi. Petrol zengini araplar gibi bir yaşam yaşamaya çalışıyor ama para bitti ve artık borç bulmakta bile zorlanıyor.
👉Ortadirek tamamen bitmiş. Fakir açlık sınırı altında zengin yandaş ise ultra zengin…
👉21 yıl halkı uyutan arka planda el sıkışan muhalefet artık halka inandırıcı kurtarıcı gelmiyor…
👉Eğitim, TSK, Sağlık tüm kurumlara tarikatlar çökmüş…
👉Çok rahat tehdit ediyor çok rahat tutuklatıyor ve çok rahat ödüllendiriyor…
👉Mesela Her gece bir imzası ile Orman arazilerini satıyor ama delik büyük artık yetmiyor…
👉O artık kendini Tanrı olarak görüyor…
👉Benden önce havalimanı mı vardı yol mu vardı okul mu vardı gibi konuşmalar bunun yansıması…
👉Demokrasi seçim varmış gibi yaparak geldiği bu yolculukta yol ayrımına geldi…
👉Artık 21 yıldır silemediği Atatürk’ü ve Türkiye Cumhuriyeti temellerini oluşturan Anayasa ve değişmez maddelerinden kurtulma zamanı.
👉Ayrıca yaşlandı ve öyle seçim varmış gibi filan yaparak uğraşmak istemiyor.
👉Bu yüzden YSK ve tüm devlet kurumları elindeyken yerel seçimlerden çok güçlü çıkıp dini bazlı adı şeriat olmayan kolu kellesi kesilmeyecek kurucu devlet lideri olup ölene kadar devam edeceği bir dini yönetim şekli istiyor.
👉Türkiye İslam Cumhuriyeti adlı yeni bir devlet kurulup kurucu liderlik ne güzel olur değil mi?
👉Şeriat destekli konuşmaları, Milli Eğitim Bakanı ve Tarikatlar ile anlaşma yaptık sonra eğitim sistemini değiştirmeye hazırlanıyoruz gibi açıklamaları beraber okursanız neye hazırlandıklarını daha net anlayabilirsiniz.
👉Amacım kimseye umutsuzluk aşılamak değil. Amacım kimseye boş umut aşılamakta değil.
👉Amacım artık halkın kanser olduğunu kabul etmesi ve bu kanserin tüm bünyeye yayıldığını kabul etmesi.
👉Ancak teşhisi doğru koyarsak doğru tedaviye başlanabilir…
👉21 senelik kabusun finalini belirlemek tamamen halkın elinde.
👉Ya uyanıp bu leş adalet hak hukuk olmayan sisteme dur diyecek ya gelecek nesillere bir yıkıntı miras bırakacak…
👉Ve Atatürk’ün yıllarca önce bu halka hediye ettiği hakları kaybedecek ve belki bir yüz yıl daha geri alamayacak…
#cokusdonemi
Who dan alıntı
27 notes · View notes
yyunaluvv · 3 months ago
Text
"Yapraklar Yeniden Renk Değiştirdiğinde."
8. Bölüm "Ayrıca, bu dörtlü ile birlikte"
Tumblr media
«Trende»
Tumblr media
Tsukasa: A-ha... a-ha...
Saki: M-m... kardeşim... üzüm mü yiyorsun?...
Tsukasa: Evet... şimdi başlayacağım... m-m...
Shiho: Uyurken bile konuşuyorlar...
Shizuku: Hem de çok samimi bir şekilde. Tatlı görünüyor.
Saki: Munya-munya... Daha fazla yiyemiyorum, kardeşim...
Shiho: — Eğer sen de yorulduysan, uyuyabilirsin. İstasyona geldiğimizde seni uyandırırım.
Shizuku: Hayır, istemiyorum. Shi-chan, istersen biraz kestirebilirsin, başını omzuma koy.
Shiho: Tamam.
Shizuku: İyi...
Shizuku: ... Shi-chan, bugünkü gezimiz çok eğlenceliydi.
Shiho: ... Evet, gerçekten de.
Shiho: Başta sıradan bir gezi olacak sanmıştım... ama şaşırtıcı şekilde çok eğlendik.
Shizuku: Shi-chan...
Shiho: Saki ve ben profesyonel olduktan sonra hep bir şeylerle meşguldük. Bugün gerçekten iyi bir dinlenme oldu.
Shiho: Yani...
Shiho: Bu geziye beni davet ettiğin için teşekkür ederim.
Shizuku: ...! Evet!
Shizuku: ... Çok sevindim, Shi-chan, beğendiğine!
Shizuku: Bu arada, bir dahaki sefere sadece ikimiz mi gitsek?
Shiho: Eh?
Shizuku: Seninle gitmek istediğim hâlâ çok yer var.
Shizuku: Belki sıcak su kaynaklarında kiraz çiçeklerini izleriz? Ya da denize gideriz...
Shizuku: Daha fazla yerel yemek yeriz ve sonbahar yapraklarına daha çok bakarız...
Shiho: Hayır... O kadar çok şey bir arada olmaz.
Shizuku: Oh, gerçekten mi?
Saki: M-m-m, m-m-m...
Tsukasa: Fua...
Tsukasa: ...Sizde eğlenceli bir sohbet olduğunu duydum... Ne hakkında konuşuyordunuz?
Shizuku: Ah... Üzgünüm, sizi uyandırdık.
Shizuku: Bir sonraki geziyi düşündük.
Saki: Bir sonraki gezi mi?!... Evet, evet, ben de gitmek istiyorum!
Shiho: Çok hızlı bir şekilde heyecanlandın.
Shizuku: Tabii ki, hep birlikte tekrar gidelim.
Saki: Yaşasın! Peki, ne olacak? Kiraz çiçekleri ve deniz çok hoşuma gider!
Shizuku: Şu an tam olarak bundan bahsediyorduk.
Tsukasa: O zaman iyi! Bugün gidemediğimiz yerleri de listeye ekleyelim!
Saki: Harika, harika♪ O zaman sonra planı tekrar yapalım!
Shiho: Görünüşe göre yine her şey birileri olmadan ilerliyor...
Shiho: Neyse, olur böyle şeyler.
Tsukasa: Shiho, sen de var mısın? Gerçekten yeni bir gezi yapmak istiyorum!
Saki: Ehehe, bir başka eğlenceli yolculuk yapalım!
Shizuku: Evet. Bir sürü güzel anı bırakacağız!
Shiho: ... Tamam.
Shiho: Ama bu sefer planı siz yapın.
Tsukasa: Bana güvenin! Planı öyle bir yapacağım ki, bu geziden bile daha iyi olacak! Herkes kabul ediyor mu?
Saki & Shizuku: Evet!
Shizuku: Evet... Şimdi biraz heyecanlandım.
Shiho: (Bir dahaki sefere...)
Shiho: (Muhtemelen yine plan yapmaya dahil olacağım...)
Shiho: (Ama, bu bizim ortak yolculuğumuz... Her şey yolunda.)
3 notes · View notes
denemememeler · 9 months ago
Text
Yoğun bir g��nden sonra otelde duş alıp, taze ve rahatlamış bir şekilde hissediyordum. Yatağa uzandım ve odadaki sessizliğin tadını çıkardım. Ancak midem, akşam yemeği için hazırlanmam gerektiğini hatırlattı.
Giyinip odadan çıktım ve asansöre doğru ilerledim. Asansörde beklerken, yanımda duran kadına göz ucuyla bakmaktan kendimi alamadım. Gözlerindeki derinlik ve gizem, beni cezbetmeye yetiyordu.
Asansör kapısı açıldığında, içeri adım attım ve yanımdaki kadınla göz göze geldim. Kadın, etrafındaki atmosferi dolduran bir çekicilikle doluydu. Koyu kahverengi saçları, omuzlarına hafifçe dökülüyordu. Gözleri, beni içine çeken bir derinlik taşıyordu.
Ben: "Merhaba, ben Ahmet(takma isim). İş seyahati için buradayım. Sen de mi?" dedim, içimdeki merakı bastırmaya çalışarak.
Kadın: "Merhaba, ben Aylin(takma isim). Evet, iş dolayısıyla buradayım. Ama bu akşam işleri bir kenara bırakıp eğlenceli vakit geçirmek isteyen bir tek ben miyim?" dedi, gizemli bir gülümsemeyle.
Sözlerini duyduğumda, içimde bir heyecan dalgası hissettim. Belki de Aylin'le geçireceğimiz bu akşam, iş stresinden biraz uzaklaşmak için tam da ihtiyacım olan şeydi.
Ben: "Eğlenceye açık olmak her zaman iyidir. Belki önce biraz yemek yiyebiliriz. Otelin restoranında bir şeyler atıştırabiliriz. Bu, bu gece için iyi bir başlangıç olabilir." dedim, içimdeki heyecanı gizlemeye çalışarak.
Aylin: "Harika fikir. Biraz açım zaten. Otelin restoranında biraz keyifli vakit geçirelim." dedi, gülümseyerek.
Birlikte otel lobisine indik ve restoran kısmına doğru ilerledik. Aylin'in neşeli tavrı ve samimiyeti, beni biraz daha rahatlattı.
****
Restorana vardığımızda, içeri adım attık ve bir masaya geçtik. Yerimize oturduğumuzda, garson bize menüyü getirdi ve yemeğimizi seçerken sohbetimiz de devam etti.
Ben: "Dürüst olmam gerekirse, iş seyahatleri genellikle sıkıcı geçer. Bu yüzden bu gece biraz heyecan ve macera arıyorum." dedim, gözlerimde bir kıvılcım belirerek.
Aylin: "Anlıyorum, iş seyahatleri gerçekten de monoton olabiliyor. Ama belki de bu gece birlikte geçirdiğimiz vakit, sıkıcılıktan uzaklaşmamızı sağlar. Mesela ben, iş stresini atmak için yoga yapıyorum. Senin hobilerin neler?" dedi, gülümseyerek.
Ben: "Evet, yoga yapmak harika bir fikir, aslında ben de spor yaparak stres atmayı seviyorum. Ayrıca biraz mızıka çalarım, ama asıl marifetim duşta şarkı söylemekte." dedim, gülümseyerek.
Aylin: "Haha, duşta şarkı söylemekte bir numara olabilir. Benimle birlikte bir gün duet yapmak ister misin? İşte o zaman gerçek bir performans olur!" dedi, göz kırparak.
Ben: "Tabii ki, neden olmasın? Düşünsene, otel odamızda bir konser veriyoruz ve odanın duvarları bile bize alkış tutuyor. İşte bu, bir iş seyahati macerası!" dedim, kahkahalarla.
Siparişlerimizi verdikten sonra, esprili diyaloglarımız yemeğimiz gelene kadar sürdü. Aramızdaki konuşmalar giderek daha rahat ve samimi bir hal aldı. Aylin'in mizah anlayışı ve konuşkanlığı, beni daha da cezbetmeye başlamıştı.
Yemeğimizi yerken, bir yandan da hobilerimizden bahsediyor ve birbirimizi daha yakından tanımaya çalışıyorduk. Otel restoranında geçirdiğimiz bu keyifli zaman, iş seyahati yorgunluğunu bir kenara bırakmamıza yardımcı oluyordu.
****
Yemeğimizi yerken, Aylin'in yoga ve benim spor ve müzik tutkularımız hakkında daha fazla konuştuk. Hobilerimiz ve ilgi alanlarımız arasında ilginç benzerlikler olduğunu fark ettik. Bu ortak noktalar, aramızdaki bağı daha da güçlendirdi.
Aylin: "Bu arada, iş seyahatlerinde otel odasında vakit geçirmek dışında neler yaparsın?" diye sordu, merakla.
Ben: "Genellikle müsait olduğumda şehri keşfetmeyi severim. Bölgesel yemekler tatmak, sokakları dolaşmak, yerel insanlarla sohbet ya da müzeleri ziyaret etmek gibi. Bu, sıkıcı iş seyahati dışında biraz eğlence ve keşif zamanı sağlar." dedim, gözlerimde bir ışıltıyla.
Aylin: "Vay canına, ben de aynı şekilde! Yeni bir şehri keşfetmek benim için de büyük bir heyecan. Belki bir gün iş seyahatlerimiz çakışır da birlikte şehri gezeriz." dedi, heyecanla.
Ben: "Kesinlikle! Yeni bir şehri birlikte keşfetmek çok eğlenceli olabilir. Hatta müsait olduğumuzda birlikte bir şehir turu yapabiliriz. Bu da iş seyahatlerine ayrı bir renk katacaktır." dedim, gülümseyerek.
Sohbetimiz yemeğimiz boyunca devam etti ve giderek daha samimi ve eğlenceli bir hal aldı. Aylin'in enerjisi ve neşesi, bu akşamı unutulmaz kılacak gibi görünüyordu.
****
Yemeğimizi yedikten sonra, asansöre binmek için lobiye geldik. Asansörde, bir an için gözlerimiz kilitlendi ve derin bir bakışma yaşandı. Aylin'in gözlerindeki ışıltı, benim için bir davet gibiydi. Gözlerimiz hala birbirimizi tararken, aramızdaki çekim iyice arttı. Bir an için sessizce birbirimize bakıştık, ardından yavaşça yaklaşıp dudaklarımızın buluştuğu sıcak bir öpücük paylaştık. Asansörün sessizliği, dudaklarımızın buluşmasıyla daha da etkileyici hale geldi.
Öpücüğü kısa bir süre sonra sonlandırdık ve birbirimize gülümseyerek baktık. "Burası biraz dar değil mi?" diye muzip bir şekilde sordum, gülümseyerek.
Aylin de gülerek cevap verdi, "Evet, biraz dar gibi. Ama sanırım dar alanlar insanları bir araya getirir," dedi, göz kırparak.
Aramızdaki bağı daha da güçlendi ve aramızdaki çekim biraz daha yumuşadı. Ardından, Aylin'i odama davet ettim ve o da memnuniyetle kabul etti.
****
Odaya adım attığımız anda, odanın huzur veren atmosferi bizi sarıverdi. Aylin'in teni, ay ışığının altında parlıyordu. Saçları, omuzlarına düşmüş, koyu renkli dalgalar halindeydi. Gözleri, odanın loş ışığında daha da derinleşmiş gibiydi, bakışlarında gizemli bir çekicilik vardı. Dudakları, kırmızı rujunun altında gizlenmiş, arzunun ve ihtirasın ifadesiydi.
Ve işte o an, kelimelere gerek kalmadan hissettiklerimizi açığa çıkardığımız bir an olmuştu.
Aylin, odanın içine göz gezdirdikten sonra gözlerime bakarak, "Harika bir özgüvenin var," dedi, içtenlikle.
Gururla gülümsedim ve "Teşekkür ederim. Bazen sürpriz misafirler için ideal biri olabiliyorum," diye yanıtladım, muzip bir şekilde göz kırparak.
Aylin de gülerek, "Eminim ki daha fazla sürprizle karşılaşmak çok hoş olur," dedi, bakışlarında bir ışıltıyla.
Aylin'in yanına yaklaştım ve yavaşça elini tuttum. Parmaklarımız birbirine dolandığında, bedenlerimiz arasındaki mesafe iyice azaldı. Gözlerimiz birbirimize kilitlendi ve aramızdaki sessizlik, içimizdeki heyecanı daha da arttırdı. Aylin'in nefesini hissetmek, beni daha da yaklaşmaya teşvik etti. Yavaşça, ellerimi onun beline yerleştirdim ve bedenlerimiz arasındaki mesafeyi kapatmak için ona doğru eğildim. Öpüşmeye başladığımızda, her bir dokunuşumuzda bedenlerimiz birleşiyor, her bir temasımızda tutku daha da alevleniyordu. Ellerimiz birbirimizin teninde gezinirken, hissettiğimiz şehvetin doruklarına çıkıyorduk. Gözlerimiz birbirimizin derinliklerine bakarken, içimizdeki tutkuyu görebiliyorduk. Benim bedenim, arzunun kudretiyle yanıp tutuşuyordu, Aylin'in teniyle birleşmek için can atıyordum. Yavaşça yaklaştım ve dudaklarımı onun boynuna yerleştirdim. Hafifçe nefes alıp verirken, boynunun o muhteşem kokusunu içime çektim. Parmak uçlarım, teninde hafif bir iz bırakarak yukarı doğru gezinirken, boynunun etrafında dolaşmaya başladım. Dudaklarımı boynuna yerleştirip hafifçe öpmeye başladım, ardından dilimi dudaklarımdan dışarı çıkarıp boynunu yalamaya başladım. Onun teninin tadı, beni daha da deli ediyordu. Yavaşça boynundan göğüslerine doğru inmeye başladım. Her bir öpüşümde, bedenimde bir elektriklenme hissediyordum. Göğüslerini öpmeye başladım, dudaklarımın onun teninde bıraktığı izleri görmek için ona bakarken, kadının nefesi daha hızlı ve derinleşmişti. Dudaklarım hala göğüslerinde dolaşırken, ellerim cesurca bacaklarına doğru yol aldı. Parmak uçlarım, onun teninde dolaşırken, her bir dokunuşumda teninin yumuşaklığını hissediyordum. O, yavaşça yukarı doğru hareket ederken, kalçasını avuçladım. Kalçasının şeklini, yumuşaklığını ve dokusunu hissetmek beni daha da heyecanlandırıyordu. Parmaklarımı nazikçe hareket ettirerek, kalçasını sıkıca kavradım, Aylin'in nefes alışverişinin hızlandığını hissediyordum.
Ardından, dudaklarımı dudaklarından, boynundan ve göğüslerinden ayırıp aşağıya doğru inmeye başladım. Bacaklarının arasına yerleştirdim ve amını parmaklamaya başladım. Her bir dokunuşumda, bedeninden bir inilti yükseliyordu. Parmaklarımı onun ıslaklığında kaydırırken, onun nefesini boynumda hissedebiliyordum. Bedenini zevkle keşfederken, dudaklarım hedefini bulmuştu ve amını yalamaya başladım. Dilim, onun ıslaklığını hissettiğimde daha da hızlandı, her bir dokunuşumda ona zevk vermek için çabalıyordum. İnlemeleri, zevk alışını bana hissettiriyordu ve bu beni daha da azdırıyordu. Aynı anda, ellerim kalçasını sıkıca kavramıştı. Ona olan arzumu göstermek için kalçasını sıktım ve tokatladım, her bir tokatla onun nefes alışverişinin hızlandığını hissediyordum. Ardından, ellerimi göğüslerine doğru yönelttim, onları sıkmak ve tokatlamak için sabırsızlanıyordum. Göğüslerinin dolgunluğunu ve yumuşaklığını hissetmek beni daha da heyecanlandırıyordu.
Amını yaladıktan sonra, onun dudaklarına ve boynuna tutkulu öpücükler kondurmaya başladım. Ellerim beli, kalçası ve göğüslerinde dolaşırken, onu daha fazla arzulamaya başladım. Dudaklarımı ve dilimi onun teninde gezdirirken, aniden beni yakaladı ve sikimi ağzına aldı. Soğuk ve ıslak ağzı, beni deli ediyordu. Dilini kullanarak etrafımı dolaşırken, sikimin her santimini zevkle emiyordu. Onun ağzında olmak, beni tam anlamıyla bir zirveye taşıyordu. Ona karşı duyduğum arzuyu ve zevki hissetmek inanılmazdı. Saçlarını tutarak hafifçe kafasını geriye doğru eğdim, böylece sikimin tamamen ağzına girebilecek şekilde köklemesini sağladım. Saçları elimde hissetmek, kontrolü tamamen elinde hissetmemi sağlıyordu. Sikim onun ağzında kaybolurken, derin bir nefes aldım ve zevkin tadını çıkardım. O an, arzunun doruklarında kaybolmuştum ve sadece onunla olan bu anın keyfini çıkarıyordum.
Onu yatağa sırt üstü yatırdım ve bacaklarını açarak amını parmaklarımla açtım. Yavaşça sikimi sıcak ve dar amına girmeye başladım. Amı, ıslaklığı ve darlığıyla beni karşıladı, adeta ona girmek için yanıp tutuşuyordum. Her girişimde inlemesi ve tepkileri beni daha da ateşlendiriyordu. Hızımı artırarak Aylin'in içinde hızlı git gel yapmaya başladım. Her itişimde iniltileri yükseliyor, nefes alıp verişi hızlanıyordu. İçindeki sıcaklığın ve darlığın tadını çıkarıyor, alev gibi yanıyorduk ve birbirimizi kelimelerle değil, bedenlerimizle anlatıyorduk. Birlikte zevkin doruklarına ulaşıyorduk, bedenimiz bir araya geldikçe zamanın durduğunu hissediyorduk. İnlemeleri çığlığa dönüşüyor, birlikte tutkulu bir dansın içine dalıyorduk, kelimelerin anlatamayacağı duyguları bedenlerimizle ifade ediyorduk.
Titreyerek ve nefes nefese kalarak, son birkaç vuruşla göğüslerine boşaldım. O anın verdiği yoğun hazla, yatağa yanına uzandım ve derin bir nefes aldım. Yan yana uzanarak, bedenlerimizin hala birbirine yakın olmasının keyfini çıkarıyorduk. Gözlerimiz hala birbirimize bakıyor, sakinleşmeye başlıyorduk. Kalbimiz hızlı atıyordu ancak birlikte geçirdiğimiz o anın verdiği huzur iş seyahati macerasından çok daha fazlası olduğuna hemfikirdik.
****
Yataktan kalkıp birlikte duşa girdik. Sıcak suyun altında, bedenlerimizin birbirine teması, içimizdeki arzuyu yeniden canlandırdı. Öpüşerek, tenimizin her noktasını yıkamaya başladık. Ellerimizin ve dudaklarımızın dokunuşları, birbirimizi daha da ateşli hale getiriyordu. Her bir öpücük, bedenlerimiz arasındaki ateşi daha da körükleyip alevlendiriyordu. Gözlerimiz birbirimize kilitlenmişti, arzumuzun yoğunluğu odayı doldurmuştu. Duşun suyu üzerimizden akarken, birbirimize olan isteğimiz giderek artıyordu. Ardından sabaha kadar farklı pozisyonlarda birbirimizle seviştik. Her bir dokunuş, her bir nefes aldığımızda, arzumuz daha da derinleşiyordu. Gece boyunca, tutkumuzun zirvesine ulaşmak için birlikte adeta bütünleştik, farklı duyguları ve hisleri bir arada deneyimledik.
Gökyüzü ağarmadan önce, yorgun ama doygun bir şekilde birbirimizin kollarında uykuya daldık.
6 notes · View notes
judasizm1 · 4 months ago
Text
Biri BOP eşbaşkanı diğer CIA ajanı... Üstelik ikiside ayrı ayrı yerden emir alıyorlar..
Birde müslüman dahi olmayan amerikan dolarıyle besledikleri tarikatlar-cemaatler ve diğerinin de gölgesine sığındığı eski mafya bozuntuları var..
Biri beka sorunu mu dedi? İşte beka sorunu bu! Türk Ulusu aptal değildir. Elbet faturasını kesecektir.
Geçen yerel seçimlerden ders almayanlar yine panikle bütün butonlara baslmaya başladı..
Ey korku, sen nelere kadirsin 😉😂😂😂
6 notes · View notes
aynodndr · 6 months ago
Text
Tumblr media
Cemal Süreya'nın "üç şehir", yani Ankara, İstanbul ve İzmir hakkında yazdıkları...
📌"Ankara;
iyi kalpli üvey ana...
Bu şehri bu kadar yalın anlatan başka bir şey olamaz sanırım...
Sorumluluklarını bilen, asla kötü davranmayan ama sonuçta bir üvey ana olan Ankara...
Bu şehirde insanlar bekler...
Emekliliği, askerliğin bitmesini, rüşvetin gelmesini, gönderdiğiniz evrakın cevaplanmasını, suskun devletin konuşmasını beklerler...
Taşı çatlatacak bir sabırla bir şeyleri beklerler, kim bilir bekledikleri hayattır...
Belki denizi görselerdi beklemezlerdi.
Denizi su sanırlar.
Suyu görmek için göllerin kıyısına gidersiniz ama su ufka uzanmaz.
Bir suyu deniz yapan ufuk yoktur Ankara’nın göllerinde.
Oysa ne önemlidir suyun hiç bitmemesi ve uysal bir sevgili gibi gökyüzüyle birleşmesi...
O vaatkâr ufuk çizgisi, o nasıl güzeldir.
Her zaman ötelerde bir şey olduğunu fısıldayan o şehvetli çizgi.
İnsanlar Ankara’da beklerler, kim bilir bekledikleri hayattır...“
📌“İstanbul’da ise durum daha vahimdir.
Hayat sanki bir adım ötede duruyor gibidir. Doğruya doğru, dünyanın en güzel şehridir İstanbul.
Ama hayat eli çabuk davranır.
Daha siz elinizi uzatmadan işveli bir kadın gibi kaçar gider...
Bu yüzden hırsla kovalarlar hayatı İstanbullular.
Beklediği şeyin belki de hiç gelmeyeceğini söyleyen şeytani fısıltıya rağmen Ankara'lının dingin tevekküllü bekleyişinde bir huzur vardır ama İstanbullunun hırslı kovalamacasında ne huzur vardır, ne de tatmin...
Dünyanın en güzel şehri hemen kol mesafesindeyken kendilerini yiyip yutan bir kovalamacanın içinde kaybolur giderler...
Hayat kaçar, onlar kovalar...”
📌“Ama İzmir...
İzmir’de hayat beklenmez, kovalanmaz da.
O zaten sizinle beraberdir.
Ufkun ötesini muştulayan bir deniz vardır.
Mutlulukla dolu, sakin bir sevişmenin tadındadır körfez.
Körfez vapurlarının sakin gidişinde hırslarınız yok olur, kovalamayı bırakırsınız, hatta martılara gevrek atacak kadar iyilikle dolarsınız...
Ne varsa bu şehirde, bayatlamış vapur çayı bile nektar olur...
Hafta sonları denize doğru bir göç başlar...
‘Ey hayat, biz Çeşme’ye gidiyoruz sen de arkadan gel...’ der, İzmirliler muzipçe...
Ve ne gariptir ki hayat, uslu bir çocuk gibi onların peşinden gider...
Uçak biletinin üzerinde adımın hemen yanında yazan İZM harflerine sevgiyle bakıyorum... Sabırsızım, sevgilisine kavuşacak aşıklar kadar...”
📍Yukarıda ki gönderiye katkı:
Antalya'da bir tıp kongresi programı akşamüstü biterken;
Ankaralı doktorlar, televizyona koşarlar, hükûmet ne olmuş , kim bakan olmuş diye...
İstanbullu doktorlar bilgisayar başına koşarlar borsa verilerine bakmak için...
İzmir'li doktorlar yerel görevlilere sorar; Güneşin batışı en güzel nereden izlenir..?
Sn. Tayfun Süle'den alıntı
5 notes · View notes
gultekin71 · 1 year ago
Text
Ruhunuzda rahat bir köşe bulun Yerel yansımanızı bulun Umut ver, inan ve affet Ve aşkın dönüşümünü hisset Düşünme, sadece güven Başkalarının ne dediğini düşünme Aşk iki kişinin nefesinde yaşar Aşk bir rüya gibidir, dünya dışı duyguları vardır Tüm dünya senin dokunuşundaymış gibi
Bir rüya gibi - arzular bir nehir gibi yüzer Hayal gücü bulutlara karışıyor Sen bir silüetsin… baharda yaratıldın Yanındayım ama sadece rüyalarımda Rüyalarımda gözlerinde mutluluk görüyorum Rüyalarımda sonsuza dek elini tutacağım Ve ince bileğini hissetmek… Rüyalarımda bile seninle geliyorum
Tumblr media
16 notes · View notes
maestroalabastron · 1 year ago
Text
Evinde patlayan bu maytabın fitilde ben
Yerel bir gazete yazdı görmedin mi lütfen?
O parkta ben şiir tabanca parlatırken
Gözetleyen biriydi maalesef senin çocuk
Ulan bu tahminimden öteye çıkmışın ki sen
Kaydırakta dak'kalarca dertleşildi resmen
2 notes · View notes
pazaryerigundem · 12 days ago
Text
Edirne Keşan'da AK Parti-CHP laf savaşı sürüyor!
https://pazaryerigundem.com/haber/206545/edirne-kesanda-ak-parti-chp-laf-savasi-suruyor/ -
Edirne Keşan'da AK Parti-CHP laf savaşı sürüyor!
Tumblr media
AK Parti Keşan İlçe Başkanı Savaş Pekdemir, CHP Keşan İlçe Başkanı Anıl Çakır’ın partisine yönelik yaptığı “O kadar ileri gittiniz ki, yolu kaybettiniz sizi ararken İmralı’dan çıktınız” açıklamasına cevap vererek “Biz İmralı’nın yolunu bilmeyiz” yanıtını verdi.
Erdoğan DEMİR / EDİRNE (İGFA) –  Edirne’nin Keşan ilçesinde CHP İlçe Başkanı Anıl Çakır’ın AK Parti İlçe Başkanı Savaş Pekdemir arasındaki yerel ve genel konulardaki hizmelere ilişkin açıklamaları karşı cevaplarla sürüyor.
AK Parti Keşan İlçe Başkanı Savaş Pekdemir, CHP’li Başkan Çakır’ın açıklamalarına karşı son olarak, “Bu durumu; İmralı’ya giden partinin temsilcilerini, eş başkanlarını yanından ayırmayanlara, ortak belediye başkanı adayı gösterenlere, belediye meclis listelerinde bolca terör iltisaklı kişilere yer verenlere, sağa sola selam gönderen sizlere sormalı” diyerek cevap verdi.
Tumblr media
“Size defalarca sorumsuzca yapılan arsa satışlarını sorduk. Keşan’ın geleceğini, çoluk çocuğumuzun hakkını satmayın, satanlara engel olun dedikçe maalesef sen yine belediyenin şeffaf bir şekilde yönetildiğini ve şeffaf bir şekilde arsalarının satıldığından bahsettin” yanıtını veren AK Partili Başkan Savaş Pekdemir, ” Evet ben de aynı kanaatteyim şeffaf bir şekilde arsaları gayrimenkulleri satıyorsunuz. Kıymetli Başkanım  bizlerin olduğu gibi sizin de CHP İlçe Başkanı olarak bu memlekete karşı sorumluluğunuz var. Lütfen sizden rica ediyorum, Keşan’ın satılmasına göz yummayın, Belediye Başkanınızı durdurun, meclisin çoğu sizin arkadaşlarınız, aday listesine senin tarafından yazılan kişiler. İnanıyorum ki hepsi vicdan sahibi insanlar ve bu durumdan son derece rahatsızlar. Sizi geri çevirmezler” dedi.
“Yönetimden duyduğu rahatsızlığı gerekçe göstererek İstifa eden belediye başkan yardımcısından bahsettik,  sen yine istifaların normal olduğunu yönetimin devam ettiğini ifade ederek durumu geçiştirdin” diyen Pekdemir, “Dediğin doğru, istifa edenin yerine biri getirilir. Ama bizim sorduğumuz başkan yardımcısının vicdan yaralayan olayları ile ilgili hiçbir açıklama yok , bu vicdan yaralayan işler neler ? Eğer bir yolsuzluk veya suç unsuru varsa sen gereğini yaptın mı? Keşan halkına durumu ne zaman açıklayacaksınız? Bu açıklamanın yenir yutulur tarafı yok. Şayet susalım unutulur diyorsan bu iş seni de yer yuta bilesin. Suya yapılan yüzde 78 zammı sorduk yine cevap yok, hadi onu da geçtik, insanların yaşam hakkını insani hak olan sularını kesmeye başladınız” diye konuştu.
“Siz bizim beş yıl içinde yaptıklarımızın tamiratlarını yapamıyorsunuz” diyerek eleştirilerini sürdüren Pekdemir, “Bu arada bir kez daha tebrik ediyorum sizi artık yol onarımlarını çimento beton dökerek yapıyorsunuz o da güzel. Bir de başkan sende yol merakı çok anlaşılan orman işletmenin önünden hastaneye giden yolu bir dolaş istersen. Bunların yanında Kent Meydanı ile örnek gösterilecek müze Keşan’ımıza kazandırıldı. Dönemimiz de 70 km’ye yakın asfalt  yol kaplama ile yıllarca yapılmayan kaldırımlar yapıldı. Artı Çarşı, Kunduracılar çarşısı, Demirciler çarşısı, Paşayiğit caddesi düzenlemesi gibi birçok yerin düzenlemesi yapıldı. Keşan Atatürk stadı yeniden yapıldı. Şehrin takımı Keşanspor Amatör Ligden Bal Ligi’ne  çıkartılması için sahip çıkıldı ve amacına ulaşıldı. Keşan’ımıza ait  11 mahallemize 21 adet semt sahası,  Olimpik yüzme havuzu,  Trakya’nın en büyük kapsamlı barınağını  tamamlayıp, kullanıma açıldı. Daha aklımıza gelmeyen bir sürü faaliyetler mevcuttur  ama sen şimdi bunlara da hayır dersin.  Sen yapılanları boşver, Keşan’ın yollarına, sokaklarına, parklarına bak yardımcı olmak için fotoğraflarla paylaşıyoruz” dedi.
Tumblr media
0 notes
gundembuca · 5 months ago
Text
AK Parti Buca’da Partililer isyan etti
Tumblr media
AK Parti İzmir'de Hafta sonu 30 ilçe de delege seçimlerini gerçekleştirdi. Hafta sonu Buca'da yapılan tek listeden oluşan delege seçimlerine, geçmiş dönem seçimlerine göre Buca'da katılım oldukça az olduğu olduğu gözlendi. Seçim salonuna gelen Partililer salona girince şaşırdılar. Buca Fatih düğün salonunda gerçekleşen seçimler sonrası AK Partililer, AK Parti Buca İlçe başkanı İbrahim Şengöz'e sosyal medya hesaplarından eleştirilerde bulundu. Seçmenler Salondaki pankartı görünce şaşırdılar. Oloğan Ne demek ? Biz Hangi Seçime geldik ? AK Parti Buca Ne ?
Tumblr media
Türk dil kurumunu göreve davet ediyorum. İlçe yönetimi on numara baksana ilçe binaların tabelası bile yok ne hale getirdiler yazık çok yazık AK Parti Çaldıran Mahalle Başkanı İlhan bulut " 1800 kişiyi AK Partiye üye yaptım. Mahalle temsilciliği açtım. AK Partiyi mahallemde 1. çıkardım AK Parti Buca İlçe başkanı İbrahim Şengöz 28 Ocak 2020 tarihinde yani 2019 AK Parti Belediye meclis üyesi olduktan sonra AK partimize üye oldu. Kendisi Her platformda her toplantıda AK Partiye AKP deyip reis i eleştiren bedavadan emek vermeden ilçe başkanı olan cingöz yerel seçimde herkese yalan söyleyerek teşkilat seçim işleri yerel yönetim başkan yardımcılarını meclis üyesi yazıp seçimi kaybettiren Açıklasın bugüne kadar partimize bir tane üye kazandırmayan bey efendi sen yolcusun ben hancıyım sizin menfaatiniz bitti kaçar gidersiniz ben canımla malımla bu davanın evladıyım bugün tarafıma son terbiyesizlik yapıldı delege yazılmamışım!! söylenen şu doğrumu İlçe başkanı İbrahim Şengöz CHP belediye başkanının talimatı ile beni mahalle başkanlığından alanlar delege yazmadı olsun Allah büyüktür gün doğmadan neler doğar. AK Parti Buca Delege seçimlerine katılım azdı ? Muhtar seçimlerinde istifa etti diyorsunuz. Evet Muhtarlık seçimlerine katılmak için görevimden ayrıldım. Ancak siz değilmisiniz seçim sonrası Mahalle başkanımız sensin diye her mahalle başkanı toplantısına beni çağırmadınızmı ?. Daha düne Kadar AK Parti Buca Mahalle başkanları Whatsapp grubunda değilmiydim? Perşembe günü gruptan çıkardınız beni. İşte görüyoruz delege seçimlerine katılım yok. 60 bin üye var 600 kişi zor geliyor. Parti binasının yerini değiştirmiş nerede olduğunu bilen yok. Pankart yok. Partiyi bizler Buca'da 3 yılda Buca'da birinci parti yaptık sizler ne yaptınız ?
Tumblr media
En çok üye kazandıran mahalle başkanı olarak il başkanından, ilçe başkanından, Milletvekillerimizden ödül aldım. İlçe başkanı İbrahim Şengöz AK Parti Buca ilçe başkanlığına geldiğinizden beri ne yaptınız.? Buca'da kazanılacak seçimi kaybettiniz. Şimdide Mevcut üyelerimizin AK partiden istifa etmesi için mi çabalıyorsunuz ? dedi. AK Parti Buca ilçe başkanlığı, eski DEVA İlçe başkanlığı dairesine taşındı. Read the full article
0 notes
emreandersson · 6 months ago
Text
EMANET BİR EROTİKA
bak sevişerek yeşertiyoruz toprağı çiğ olup iniyor zevkten akan terimiz  kurtarıyor üstüne vazife olmayan kırları bitiveriyor ağustos’un kavruk eziyeti bak şimdi bizi nasıl malzeme edecekler  ayıplanan yerel mitlere masallarda yıkanacaksın  tertemiz hamamlarda hemde göğsünde bir çift kızılcığın lekesi ile göbek taşı çat diye ortasından irkilecek, suyun kaldırma kuvveti  bu hamamlarda keşfedilecek! aynalar inşa edeceğim  yedi kıtada görülmemiş benzeri dev aynalar sen kendine doya doya seyre dal diye çiçek kafalı çocuklar ilelebet  himayende gezinecekler elleri yamalı ceplerinde! bak öpüşerek indiriyoruz göğü bu yalnız yere gece vakti parlıyor gökkuşağı ayın yerinde alımlı karnında sarımtırak bir güneş  haberi yok kim bilir nelere gebe!
1 note · View note
baybaykus · 1 year ago
Text
Bana sen neden gurur duymuyorsun diyorlar…
Eğer gerçekten söz verdikleri yerli hibrit roketi yapsalardı….Eğer gerçekten söz verdikleri uzay mekiğini yapsalardı…
Eğer gerçekten bilime önem verip üniversiteler arası çalışmalar yapıp bir proje hazırlasalardı …
Eğer gerçekten söz verdikleri gibi 2023 yılı sonunda Ay seyahati yapabilselerdi gurur duyardım…
Şimdi yaptıkları Yerel seçim öncesi 55 milyon dolara bileti bu fakir halkın vergileri ile alınmış birini göstermelik ABD üzerinden uzaya göndermek ve bundan siyasi çıkar sağlamak.
Zamanında yazdığımda yine inanan olmamıştı şimdi yazıyorum yine halkın büyük bölümü alkışlar…
Uzaya giden bu vatandaş ne gibi deneyler yapacak nereden uzaya gidiyor vergilerden ne kadar harcandı kimse sormaz soramaz.
Ama Türkiye’de kahvehanelerde oturan dayılar televizyondan seyredip bak Recep sayesinde uzaya gittik adama oy ve destek vermeye devam edecek.
O kahvede oturan emekli dayılar 10 bin lira emeklilik alıyor sürünüyor ama olsun.
Şimdi parayı öder Turist astronotumuz uzaya giderse bir hafta yeni uzay filmi seyredeceğiz.
Uzayda Türk bayrağı açacak… Erdoğan ile görüntülü telefon ile konuşacak.
Erdoğan bakın nereden nereye geldi Türkiye biz getirdik diyecek…
Ve maalesef bu çok pahalı algı operasyonunu sorgulamadan halkın büyük bölümü alkışlayacak.
Ve aklı başında okumuş anlayan sorgulayan kesim yine fetöcü vatan haini ilan edilecek…Türkiye Cumhuriyeti Algı operasyonları ile tek bir kişinin çıkarları için günü kurtarıyor…
Halka bak uzaya astronotumuz uçuyor denirken arka planda tüm tersaneleri, hastaneleri satılmaya iflasa doğru emin adım gidiyor…
Emeklinin 10 bin lira alıp açlık sınır altında hayatta kalma savaşı verdiği bir ülkede Amerika’ya show yapmak için 55 milyon dolar ödeyip turist göndermenin neresi ile gurur duyacağım?
Özet budur….
4 notes · View notes