#Uzun saçlar
Explore tagged Tumblr posts
Text
Dermatologlara göre saç büyümesi için en iyi vitaminler
Tatlı, sağlıklı bir yele oluşturmaya gelince, saç büyümesi için en iyi vitaminler akıllıca bir seçim olabilir. Bazı vitaminler ve takviyeler yalnızca araştırmalara dayalı değildir ve dermatologlar tarafından desteklenmemektedir (dikkate almanız gereken iki faktör). alışkanlık Piyasadaki pek çok ürün kategorisinde bulunan bu ürünler aynı zamanda saç incelmesiyle mücadele etmek ve saçların yeniden…
View On WordPress
0 notes
Text
KOZMARKOZMETİK - DRAGON+ (4)
Manikür masası, güzellik salonlarının vazgeçilmez unsurlarından biridir ve estetik uygulamalarının kalitesini doğrudan etkiler. Gelişen güzellik trendleri ve artan talep, salon sahiplerini farklı ekipman ve mobilya seçeneklerine yönlendiriyor. Bu yazımızda, güzellik sektöründeki önemli ögeleri ele alarak, berber koltuk fiyatlarından başlayarak berber lavabosunun önemine, saç yıkama koltuğundan kozmetik markaları olan Kozmar’a kadar geniş bir yelpazeyi kaplayacağız.
Manikür Masası
Manikür masası, salonlarda müşterilere hizmet vermek için en önemli ekipmanlardan biridir. Bu masalar, kullanım kolaylığı ve estetik açısından bir dizi farklı tasarımda mevcuttur.
Manikür masalarının en önemli özelliklerinden biri, rahat bir çalışma alanı sunmasıdır. Geniş yüzey alanı sayesinde hem manikür işlemi yapan kişi hem de müşteri için konfor sağlanır.
Ayrıca, manikür masaları genellikle çekmeceler ve raflarla donatılmıştır. Bu sayede malzemelerin düzenli bir şekilde saklanmasını sağlar ve iş akışını hızlandırır. Bu nedenle, doğru bir manikür masası seçimi, iş yerinin verimliliğini artıran önemli bir faktördür.
Berber Koltuk Fiyatları
Berber koltukları, bir berber dükkanının en önemli unsurlarından biridir. Berber koltuk fiyatları, kaliteye ve tasarıma bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bu nedenle, dükkan sahipleri için doğru koltuk seçimi oldukça önemlidir.
Farklı markaların sunduğu ürün yelpazesi içerisinde, her bütçeye uygun berber koltukları bulunmaktadır. Genellikle fiyatlar, kullanılan malzeme, tasarımın karmaşıklığı ve ek özelliklere göre belirlenir. Örneğin, hidrolik mekanizmalı ya da deri kaplamalı koltuklar genellikle daha yüksek fiyat aralığında yer alır.
Ayrıca, dönemsel indirimler ve kampanyalar sayesinde berber koltuk fiyatları daha uygun hale gelebilir. Dükkan sahiplerinin bu fırsatları takip etmesi, maliyetlerini düşürmelerine yardımcı olabilir. İyi bir araştırma ile hem kaliteli
Berber Lavabosu
Berber lavabosu, berberlik ve saç salonu hizmetlerinde önemli bir parçadır. Bu lavabolar, saç yıkama ve bakım işlemlerinin konforlu bir şekilde yapılmasını sağlar. Genellikle ergonomik tasarımları sayesinde hem berberler hem de müşteriler için idealdir.
Ayrıca, berber lavabosu fiyatları, kalite ve malzemeye göre değişiklik gösterebilir. Yüksek kaliteli malzemelerden üretilmiş lavabolar, uzun ömürlü kullanım sunarken, daha uygun fiyatlı modeller de başlangıç seviyesindeki işletmeler için tercih edilebilir.
Berber lavabosu satın alırken, tasarım, fonksiyon ve konfor gibi kriterlere dikkat edilmesi önemlidir. Doğru seçim, daha iyi bir müşteri den
Saç Yıkama Koltuğu
Saç yıkama koltuğu, kuaför salonlarının vazgeçilmez bir parçasıdır. Bu koltuklar, saç yıkama işlemlerinin konforlu ve pratik bir şekilde gerçekleştirilmesine olanak tanır. İşlevselliği ile birlikte şık tasarımları sayesinde, salonun genel atmosferine de katkıda bulunurlar.
Bir saç yıkama koltuğu, genellikle ayarlanabilir başlıkları ve rahat oturma alanları ile donatılmıştır. Müşterilerin rahatlığı, salon sahipleri için büyük bir önem taşır. Rahat bir koltukta yıkanan saçlar, müşteri memnuniyetini artırarak tekrar gelişleri teşvik eder.
Bunun yanı sıra, saç yıkama koltukları farklı fiyat aralıklarında bulunur. Kalite ve tasarım açısından çeşitlilik gösteren bu koltuklar, her bütçeye uygun alternatifler sunar. Salonda kullanacağınız koltuğun hem konforlu hem de estetik olması, hizmet kalitenizi doğrudan etkileyen unsurlardır.
Kozmar Kozmetik
güzellik ve bakım ürünleri sektöründe öncü bir markadır. Kullanıcılarına sunduğu sağlam ve kaliteli ürünler ile tanınmaktadır. Kozmar, hem profesyonel salonlar hem de bireysel kullanıcılar için çeşitli seçenekler sunmaktadır.
Özellikle manikür masası için uygun ürünleri ile dikkat çeken Kozmar, kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla geniş bir ürün yelpazesine sahiptir. Kaliteli malzemelerle üretilen manikür masaları, hem şıklığı hem de işlevselliği ile kullanıcıların beğenisini kazanmaktadır.
Ayrıca, Kozmar kozmetik firmasının sunduğu bir diğer popüler ürün ise saç yıkama koltuğudur. Bu koltuklar, rahatlık ve konfor arayan güzellik salonları için ideal bir seçimdir. Kozmar, estetik ve ergonomiyi bir araya getirerek kullanıcı deneyimini en üst seviyeye çıkarmayı hedeflemektedir.
450 notes
·
View notes
Text
Merhaba arkadaşlar güzelliklerle dolu bir ömür dilerim. Ben Aliosman Avrupa da yaşıyorum 29 yaşım boyum 170 80 kg ağırlığında esmer kel bir adamım .
Bu kadar genç yaşımda saçlarım dökülünce saç ektirmek için 2023 kasımında izin alıp memleketime gittim ( Ankara Şereflikoçhisar) Avrupa'da var ama Türkiye'de ki kadar güzel olmuyor. Kızılay da bir saç ekim merkezi buldum sahibi 48 yaşında çok bakımlı ve çok seksi bir kadındı Derya benim boyumda kumral yeşil gözlü beyaz tenli erkeklerin dönüp dönüp bakacağı güzellikte bir kadın elemanı Firuze hanım ile birlikte benimle çok ilgilendiler 3 hafta sonunda çok samimi olmuştuk saçlar çıkıyordu artık Amsterdam a dönecektim teşekkür mahiyetinde Derya ve Firuze yi akşam yemeğine davet ettim cumartesi günü Ankara nın nezih bir yerinde yemek yedik Firuze ve Derya rakı içmek istedi ben rakı öyle dışarıda içilecek bir içki değil eğer kabul ederseniz bana gidelim dedim Firuzenin evi restorana çok yakınmış migros tan 8 bira 2 şişe 70 lik rakı birde meze için gereken malzemeleri aldım. Firuze nin evine girdik masayı hep birlikte kurup sohbet ederek içmeye başladık kadehlerin biri doluyor biri boşalıyor sohbet iyice başka taraflara kaymaya başladı bana neden evlenmediğimi sordular Firuzeye bakarak Derya kadar senin kadar güzel bir kadın yok Avrupa'da bulamadığım için evlenemedim dedim. Derya ilk kocasının yaptığı dövmeyi göstermek istedi o sırada memesi çıktı ortaya bende yanında olduğum için birden eğilip ucunu emdim diğer memesinide çıkardı em hadi bakalım masada memesini emdim doğrulduğumda Firuze de memelerini açmış emmemi işaret etti emmezmiyim hemen yumuldum masanın altından sikime ulaştı 18 lik bazuka dikilmişti fermuarı indirip avcunun içine aldı okşadı Derya eğildi sikimi yalamaya başladı birlikte masadan kalkıp yatak odasına gittik ben Derya ile öpüşürken Firuze soyunmuş yatağa uzandı elimden tutup beni kendine çekti derya soyunmaya başladı ben de Firuze nin dudaklarına yapıştım oradan emerek klitoristine kadar indim o kadar inliyordu ki uzun zamandır sikilmediği belliydi Derya da uzandı Derya yı da öperek emmeye başladım aralarına girdim ilk Derya sikime sakso çekmeye başladı Firuze amını ağzıma verdi üçgen olmuştuk Derya arada bir Firuzenin memelerini okşuyor emiyor yalıyordu öpüşüyorlar birden sikimin üstüne oturdu offff diyerek içine aldı zıplamaya başladı fazla sürmedi zevk çığlıkları atmaya başladı Firuze de amını daha iyi emmem için başıma oturuyordu benim dayanacak gücüm kalmadı sesimde çıkmıyordu Derya üzerimde zıplarken içine boşaldım. Kadın daha bir iştahla sikimin üstüne oturup kalkıyordu Firuze biraz kaydı göt deliğini vermeye başladı dilimi amından göt deliğine sokmaya başladım. Kalçası oynatarak amını götünü yalamamı sağlıyordu bu benim için bulunmaz bir fırsattı göt deliğini sikmeyi çok severim. Derya orgazm olmaya başladı bağırıyordu Firuze dudaklarını Derya nın dudaklarına yapıştırdı bağırmasını engelledi artık Derya bitmişti üzerimden kalkıp yanıma uzandı Firuze sikimi ağzına aldı 69 pozisyonuna geçmiştik o kadar güzel yalıyordu çok zevk alıyordum birden doğruldu sikimin üstüne gelip oturdu yok önce anal yapalım dedim amından çıkarıp göt deliğine soktu çok az bir süre götünü siktirdi sonra çıkarıp amına sürterek oturdu zıplamaya başladı Firuze sikimin üzerinde zıpladıkça memeleri terden ıslanan vücuduna vuruyordu şap şap ses çıkartıyordu bilmiyorum kaç dakika sürdü ikimizde aynı anda boşalmaya başladık Firuze ye sarıldım. Bütün döllerimi amına akıttım o gece 2 şer kez daha siktim Derya ve Firuze yi şimdi arada bir geliyorum Derya nın evinde yada ilk sikiştiğimiz Firuzenin evinde sikişiyoruz
69 notes
·
View notes
Text
Saçlarımın düzeni ve bakımını hiç değiştirmem. Sadece duşta şampuanlayıp kremlerim ve onun dışında hiçbir bakım yapma ihtiyacı da duymam. Yazın hava sıcakken duştan çıkınca kurutmam, ama kış aylarında soğuk olduğu için mecbur kuruturum. Buna rağmen 18 ylldır hala saçlarımın şeklini bilmiyorum.
Bir sabah uyanıyorum, dümdüz. Başka bir gün kıvır kıvır. Sonraki gün dalgalı. Başka bir gün dağınık. Başka bir gün mükemmel hacimli. Ertesi gün kabarık. Yani bunun saç yıkama rutinimle de bir alakası yok. Ve hala saçımın gerçek şeklini bilmiyorum. VE GARİP OLAN HİÇBİR ZAMANDA İSTEDİĞİM ŞEKİLDE OLMUYOR. Eğer evde boş bir gün geçireceksem mükemmel dalgalı hacimli oluyor. Ama önemli bir işim varsa dağınık ve kabarık oluyor. Hayat çok yorucu ama uzun saçlar daha yorucu...
#ay benim gece senin#geceye not#kitaplar#geceyedair#gelmemeyegidenadam#kitap alintilari#uykusuz geceler#3391kilometre#3391km#beyza alkoç#tumblr girls#0 km#0 kilometre
23 notes
·
View notes
Text
Gençlerle Zıvanadan Çıktım! (Gamze 46 Y., İstanbul)
Kocamla evlendiğimizde üniversiteyi daha yeni bitirmiştim ve önümde hayallerim varken ailemin de etkisiyle ne olduğunu pek anlamadan evlendim. Aramızda yaş farkı vardı ama sorun etmemiştim. Ben 23 kocam 34 yaşındaydı evlendiğimizde. Seksi seven ve bilen genç bir kadındım evlendiğimizde. Ama hiç beklediğim gibi olmamış, ilk gecemizde bile 15 dakika yeterli gelmişti ona. İçime girip biraz sokup çıkarmış ve sonra boşalmıştı. Benim isteğimi görünce keyiflenip bir daha yapmıştı. Bakire olmamamı hiç sorun etmemişti. Balayı sonrası 2 yıl böyle geçerken sonrası daha da azalmıştı. Kocamın tecrübesinin benden bile az olduğunu anlamıştım. Sorun etmedim çok. Zaten evlenen bütün kadınlardan duyduğum evlilikte seks hayatının sadece bir bilemedin üç sene sürdüğüydü. Hemen hamile kaldım. Sonra zaten o az olan seks de bitti.
Zengindi sevgili kocam. Müteahhit olarak başladığı hayatta sonra galeri, ticaret derken bana ve oğluma iyi bir hayat yaşatmıştı. Varsın geceleri üstümde bir iki debelenip uyusun. Bazı geceler yalnız iken üniversitede yaşadıklarımı düşünüyordum. O zamanki sevgilim sabah güneşini görmeden pek inmezdi üstümden. Hemen herşeyi yaşamıştık onunla. Beni götümden siktiği gece canım çok yanmış ama sonra ona verdiğim hazdan çok tahrik olmuştum. Benim pek de nazlanmadığımı, götümden sikilirken zevk aldığımı görünce de götümü hiç boş bırakmamıştı. Sonra da okullar bitince ayrılık ve sonunda evlilik işte.
Kocam iş hayatında başarılı olunca ve bizden de birşeyi esirgemeyince ben de bazı şeylere çok takmadım. Bazen haftasonları eve gelmezdi iş bahanesiyle. Eve gelince üstünde sarı uzun saçlar bulurdum. Tüm yaptığının 10 dakika sürdüğünü çok iyi bildiğim için o 10 dakikayı sorun etmedim önce. Sonra zaten onun da ayağı kesildi bu tür ilişkilerden. Ama daha kötüsüne başladı: Kumar!
Çok para kaybetmezdi. "Zevkine oynuyorum!" dese de 10 bin 15 bin dolar giderdi. Açıkçası bizim maddi durumumuza göre önemli bir miktar değildi. Dört beş ayda bir Kıbrıs'a giderdik beraber. Oğlum büyüdükten sonra sıkıldı ve gelmedi bizimle. Kıbrıs'a gittiğimizde rutinimiz değişmezdi pek. O otelin kumar salonuna gider ve 8-10 saat bazen daha da fazla orada kalırdı. Sonra odaya gelip uyur ve biraz benimle kalıp ertesi gün yine giderdi. "Gel sen de oyna hayatım, canın sıkılmasın, Slot falan eğlenirsin biraz!" dese de, benim hiç ilgimi çekmiyordu kumar.
Böyle böyle yıllar geçti. Kocam iş ve kumarla vakit geçirirken ben de yaşadığım boşluğu bakımımla giderdim. Spor, bazı estetikler, biraz botoks derken hiç de 46 yaşında gibi göstermezdim. Çevremdeki arkadaşlarım da bunu tasdik eder, "Harcıyorsun bu güzelliği!" derlerdi. Göğüslerim iri ve dikti yaşıma göre. Popom taş gibiydi pilates sayesinde. Sadece bedenim değil ruhum da gençti. Oğlumun 17-18 yaşında arkadaşları ile çok iyi vakit geçirir, aralarında yaptıkları şakalara güler, ben de onlara takılırdım. Bazısı bana bakardı, ama ergen işte der önemsemezdim. Hoşuma bile giderdi bakmaları. Bazı geceler dışarı çıktığımızda ise erkeklerin bakışlarını üstümde hissederdim. Bazısı bana öyle bir bakardı ki... Ohhh, beni böyle arzulayan bir erkeğin altında olmak isterdim o zaman. İçimdeki istek, yangın gün geçtikçe artmasına rağmen hiç aldatmadım kocamı. Pørnø izleyip kendimi okşamaya başlamıştım artık ve bu bana yetiyordu. Daha doğrusu kendimi kandırıyordum aslında yetiyor diye.
Bu yaz başında kocam yine, "Kıbrıs'a gidelim!" diye tutturdu. Uzun zamandır oynamamıştı ve bu işe ayırdığı bütçe de iyice büyümüştü. Anlaşılan bu sefer daha uzun kalacaktık. Tabii bu benim için daha uzun gündüzler ve geceleri yalnız geçirmek olduğu için pek istemiyordum. Hiçbir zaman dırdırcı bir kadın olmadığım için, "Tamam gidelim!" dedim fazla uzatmadan. Ben de özlemiştim zaten plajları.
Kıbrıs'a inip otele yerleştiğimizde kocam hemen üstünü değiştirdi. Her zaman gittiğimiz otellerden değildi bu seferki. En azından öbüründe birkaç hanımı tanıyordum da yalnız kalmıyordum. Arkadaşları ile grubunu yapıp salona neredeyse koşarak indi. Ben de plaja indim. Boş gibiydi biraz ortalık geçen senelere göre. Tek başıma uzanıp kitap okuyor, biraz yüzüyor sonra yine plajda keyif yapıyordum. Odamda öğlen uykusu, havuz başı akşam yemeği ve yemek sonrası havuzda birkaç içki. Son 3 günüm böyle geçmişti. 3 günde toplam 3 saat vakit geçirmemiştik kocamla. Bazen akşam yemeğe gelse de çoğunlukla salonda hallediyordu onu da. İyice canım sıkılmıştı artık ve kızmaya da başlamıştım kocama. Yalnız olduğumu gören bazı tipler askıntı olsa da evli olduğumu belirtip ustaca sıyırıyordum kendimi.
Cuma sabahı yine plaja indim erken saatlerde. Pazartesi dönecektik madem, iyice bronzlaşmak istiyordum. Oğlum da üniversite öncesi arkadaşları ile tatile çıkmıştı. Telefonla konuştuğumda kızlarla olduğunu anlayıp pek rahatsız etmedim onu. Doğaldı tabii. Cebinde bol parası olan bir genci kızlar boş bırakmazdı. O da bunun sefasını sürüyordu. Eh sürsün diye düşünüp plajda boş bir yere geçtim. Güneş kremimi sürüp uzanırken bikinimin de üstünü açıverdim rahat rahat. Plaj boştu zaten ve tek tük yaşıtım turistler de üstsüzdü.
Gözümde güneş gözlüğüm yüzüstü uzanırken birkaç gencin konuşması uyandırdı beni. "Sikecem yapacağın işi, niye geldik buraya, dağa gitseydik bari, kız falan yok burada!" diye küfürlü konuşup gülüşüyorlardı. Öbür arkadaşı da, "Esas buraya geliyorlar, erken daha, bekle biraz..." falan diyordu yine küfrederek. Hafifçe başımı kaldırıp baktım. Biri esmer öbürü kumral oğlum yaşlarında, yakışıklı, spor yaptıkları her halinden belli, ama biraz kaba saba 2 genç erkekti gelen. Dört beş metre uzağıma yerleşmişler, bira içip kritik yapıyorlardı kendilerine göre. "Tüm kış hayatım sikildi inşaatta. Kız bulamazsam sana saplarım bak kanka, 7 aydır abazayım!" diyen delikanlı sanırım gerçekten çok abaza kalmıştı ki sesinin tonunu pek ayarlayamıyordu arkadaşına kızarken.
Doğruldum yattığım yerde. Biraz rahatım kaçmıştı. Doğrulurken de bikinimin üstünü ayarladım düşmesin diye. Ellerimle tutarken o an ikisi ile göz göze geldik. Üstlerinde rengi iyice solmuş şort mayo vardı. Bağladım ve oturup bir sigara içmek istedim. Çantamda sigaramı ararken ikisinin de ilgisi bana kaymıştı birden. Turist sanmışlardı beni. Esmer olan Türkçe bilmediğimi düşünürek benim harika bir milf olduğumu, eline geçse sabaha kadar boş bırakmayacağını, en az 5 postası olacağını konuşurken, öbür arkadaşı da ona hak veriyor, "At gibi. İkimiz birden amından götünden siksek doyuramayız bunu kanka!" diyordu. Rahatsız olmuştum konuşmalarından. Ama beni çok arzulayan böyle iki yakışıklı da biraz ilgimi çekmişti. Gençler işte, biraz eğleneyim rezil edeyim şunları bari diye düşündüm. Severdim böyle oyunları.
Sigarayı bulup çakmağı ararken fırlamalardan kumral olanı birden zıpladı ve yanıma geldi. "Lighter, buyur fire!" diyerek bildiği 3-5 kelime ingilizce ile bana çakmağını uzatıyordu gülümseyerek. Gülümsedim birşey demeden ve sigaramı yakıp, "Thank you!" dedim hiç oyunu bozmadan. "You very beautiful!" diye gülümsedi ve birden elini bacağımın üstüne koyuverdi. O bunu yaparken esmer olan da anında gelmiş ve rusça birşey konuşmaya başlamıştı. Anlamadığım için boş boş bakıyordum, ama o eli de hemen ittirmiştim bacağımdan. İstediğim kadar sert ittirememiştim o an. Sanırım bundan cesaret alan öbürü de kolumu okşamış ve "Çok güzelsin diyorum ya niye anlamıyorsun?" diye gülümsemişti biraz salakça. Yüzümü ekşittim. Bu oyun fazla uzamıştı ve bitirmem lazımdı artık.
"Gençler, gerçekten yabancı gibi mi görünüyorum ya? Anlamadınız mı Türk olduğumu, yoksa biraz saf mısınız siz bakayım?" deyiverdim. İkisi de irkildi birden. Oyunuma devam ettim yine. "Böyle rahatsız ederseniz güvenliğin gelmesi bir dakikayı bulmaz, biliyorsunuz değil mi?" dediğimde kekeler gibi oldular. Birbirlerine suçlar gibi ters ters baktılar. Oyuna devam ettim sonra. Sanki hiçbirşey olmamış, hakkımda konuştuklarını hiç duymamışım gibi, "Eee, ne yapıyorsunuz, tatile mi geldiniz yakışıklılar?" dediğimde yüzleri yine değişti. Gülümsedim ve denize girdim sonra. Bir anda atlayıp hızlı hızlı açıldım ve kendime kendime güldüm. İkisi de yerlerine dönmüştü gördüğüm kadarıyla. Benim için eğlence bitmişti aslında, ama anlaşılan onlar şanslarını denemek istiyorlardı biraz daha.
Yerime dönüp kurulandıktan sonra ikisi de yanıma gelip, biraz mahçup gibi bir ifadeyle özür dilediler. Türk olduğumu hiç anlamadıklarını, bilemeden ayıp ettiklerini falan söylerlerken tanışıverdik. İki de çocukluk arkadaşıymış. Nispeten ucuz olduğu için Kıbrıs'a tatile gelmişler. Hakan 20, Kemal ise 21 yaşındaydı. Gençlerle çok kolay anlaşırdım zaten dediğim gibi. Bir saat kadar oturup konuştuk plajda. Aslında sanki birşey saklıyor gibiydiler. Ama niyetlerini zaten tahmin edebiliyordum. İkisi de bana iltifat ediyordu sürekli. Gözleri bikinimden taşacak gibi duran göğüslerimdeydi ikisinin de. 46 yaşında olduğumu duyunca şaşırmışlardı. Ben de onlara çok yakışıklı olduklarını söyleyip, kızlar konusunda iyi şanslar diledim biraz şakalaşarak ve sonra doğrulup kalktım odama gitmek için. O an Hakan birden hızla önünü düzeltti. Offf, sadece birkaç saniye sürmüştü, ama hareketini gördüm. Çadırı tam anlamıyla kurmuştu.
Odama girip banyo yaparken kendimi tutamadım. Akan suyun altına bedenimi okşamaya başladım. Göğüslerimi okşarken elim bacak arama gitti. Parmağımı sokarken küvete uzandım. Yarım saate yakın kendimi tatmin edip orgazm olurken gözümün önünde Hakan ve bana biraz piç piç, azgınca bakan Kemal vardı. O kolların arasında olmak, tüm o abazalığını üstümde gidermesi, ohhhh, bir daha parmakladım kendimi. Bu sefer iki deliğimle de oynuyordum ve bu sefer daha şiddetli orgazm oldum.
Biraz uzanıp uyuduktan sonra kendi kendime düşündüm. Bu kadar etkilenmeme şaşırmıştım. Evet bu yaşta iki gencin ilgisini çekmek her kadının hoşuna giderdi. Peki kaç sene sürerdi ki bu ilgi? İstediğim kadar spor yapayım, bakımlı olayım, birkaç sene sonra Gamze abla, Gamze teyze olacaktı artık. Canım sıkılmıştı. Kocamı aradım. Açmadı. Bir süre sonra yine aradım meşgule düşürdü. Saat 15:00 gibi bikini yerine mayo giyip havuz başına indim bu sefer. Bir kokteyl söyleyip şezlonga uzandım. Gözler üstümdeydi yine. Birkaç kişi yanıma gelebilmek için işaret bekler gibi beni kesse de huzursuzdum o an ve biraz sert bakınca uzaklaştılar. Telefonda birşeylere bakarken iki fırlamanın sesini duyunca gülümsedim kendi kendime. Anlaşılan kız bulma olayında pek de başarılı olamamışlardı. Kemal Hakan'a küfrediyordu yine, "Getireceğin oteli sikeyim senin!" diye. Beni görmemişlerdi. Arkamdan geçerken, "Şunun gibisi işte yaa!" dedi Kemal ve güldü. "Sus amına kodumun çocuğu bir yaa, Gamze ablayı tanımadın mı?" diye kibarca (!) uyardı Hakan kankasını.
Başımı çevirip, "Ne oldu gençler, bulamadınız mı kimseyi?" dedim gülerek. Hemen yanıma geldi ikisi de. Yanımdaki şezlonga oturdular. "Ya abla olmuyor, yanlış yere gelmişiz biz. Hep evli kadınlar var burada. Sap gibi kaldık resmen ya!" diye gülüştüler. O an bana ikisi de bir değişik bakıyordu. Göğüslerimden tüm vücuduma dolaşıyordu bakışları. Ben de baktım hafif tebessüm ederek. "Akşama dışarı çıkın gençler, barlara falan gidin işte..." derken, Kemal birden, "Beraber gidelim!" dedi. Şaşırdım biraz cüretine. Hakan da bastırdı hemen, "Sen de yalnızsın zaten Gamze abla, gidelim işte, kafan dağılır biraz. Sıkılmadın mı tüm gün tek başına?" diye. Kafam karışmıştı. En son 10 sene önce falan gece çıkıp eğlenmiştim. Tam bir parti kızıydım gençliğimde.
"Hadi yaa kırma bizi!" derken elimi tutmuştu Kemal. Salak, saf bir kadın değildim. İkisinin de bana asıldığı çok belliydi tabii ki. Hatta belki kendi aralarında beni paylaşmışlardı bile. Ve daha bir atak olan Kemal olduğuna göre o kazanmıştı beni. Bir iki içki, belki biraz dans ve iki yakışıklının tüm gece ilgisi bir yana, yemekten sonra kitap okuyup uyumak ve can sıkıntısı. Gülümsedim ve "Söz vermeyim ama bakarız o zaman. Ama bakın ööle sapıtmaca yok, OK mi? Bir iki birşey içip geliriz!" dediğimde, Kemal bir garip güldü ve "Tabii ki hayatım, rahat ol yaa!" derken eli bacağıma gitmişti yine. İttirmedim bu sefer elini. Kemal biraz daha cesaretlendi ve eli bacağımın üstünde dolaşmaya başladı. Dizimin hemen üstünde hafifçe ilerlemeye başladı.
"Senin gibi bir kadın, off, rüyalarımızda göremeyiz biz. Niye bu kadar zorluyorsun bizi?" deyip eli yavaşça kasıklarıma doğru giderken gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. "Olmaz amaa, yapmaaa!" derken elimi uzattım eline. Tuttum ve yavaşça çektim elini. Kıpkırmızı olmuştum o an. Bir anda kalktım birşey demeden. Tam giderken bu sefer Hakan tuttu elimi. "Akşam bekliyoruz ama bak. Biz çok istiyoruz, hadi ne olur yaa!" dedi gülerek ve elini bacak arama uzatıp okşadı yavaşça. Hızla ayrıldım ve odama gittim. Başım dönüyordu giderken. Net olarak belli etmişlerdi beni istediklerini. Bayılacak gibiydim. Yatağa öylece uzandım nefes nefese. Sırılsıklam olmuştum.
Oyun gibi başlamıştı ama o an ne yapacağımı bilemiyordum hiç. Birşeyden çok emindim sadece. Bu ikisi yıllardır özlediğim şeyi bana fazlasıyla verecek gibi görünüyordu. Sonrasını düşünüyordum. Düşünmek istiyordum ama sonrası da yoktu. Sadece bu otel ve sadece bu gece. İkisi birden mi? Olacaksa öyle olsun, en çok izlediğim pørnølar da öyle değil miydi? Pazartesi dönecektik. Bir daha görmeyecektim bile. Kimse bilmeyecekti. Kocamı düşününce irkildim biraz. Ya anlarsa, ya bilirse gibi şeyler aklıma geliyordu. Beynim tamamen olması için çalışıyordu. Ayarlardım onu kolayca. Zaten sabaha kadar kalırdı kesin. Dün bir hayli para kazanmıştı ve keyfi çok yerindeydi onun. Zaten ben çok da umurunda değildim ki onun. Bir kere. Sadece bir kere. İyice yaşlanmadan. Elim bacak arama gittiğinde titredim o an. Göğüslerimi okşamaya başladım. Mayomu sıyırıp amımı parmaklarken kapının sesini duydum ve elimi hemen çektim.
Kocam içeri girdi. Ben nefes nefeseydim o an. Biraz daha para kazanmışmış, sonra bilerek kaybetmişmiş pokerde. "Akşama zarf attım aslında, hepsini çok fena ütüleyeceğim. Senin arabayı da yenileriz hemen. Bedava para!" derken gevrek gevrek gülüyordu. Anlamsız gözlerle bakıyordum ona. Hiç umurumda değildi anlattığı şeyler o an. Banyoya girdi ve biraz uzandı sonra yanıma. O an belki dedim ve sokuldum kocama isteğimi belli ederek. "Ya hanım dur bu yaşta ne yapıyorsun, aklım oyunda şimdi. Bir kazanayım söz yarın oynayamayacağım bile!" falan diyordu. Hiç ama hiç ilgisi yoktu bana karşı. Benden de değildi bu. Başka bir kadın, mesela genç bir kız olsa da o an red ederdi.
Sonra kalktı giyindi. "Ben akşam yemeğini salonda yerim, sen takıl işte istediğin gibi. Beni bekleme hiç, sabaha anca dönerim. Sakın telefonla da arama, rahatsız edip konsantrasyonumu bozma!" derken benim aklım çok daha değişik yerlerdeydi. "Akşam şehire inerim ben de o zaman. Gezerim biraz, çok sıkıldım!" dediğimde çok memnun olmuştu. Yeter ki onu rahatsız etmeyim. Ben de bir şort ve askılı bir bluz giydim ve aşağıya indik. Havuz başında kocam bir Viski içerken ben de hafif birşeyler yedim. Kocama pek bakamıyordum. Elim titriyordu biraz. Sonra tekrar odaya çıktık beraber. Kocam üstüne daha rahat bir şeyler giydi gece için. "Sabaha görüşürüz hayatım, bir kazanayım şunu, bir daha ancak sen istersen geliriz!" diyordu halen. Çekti gitti sonra.
Banyoya girip yıkandım iyice. Elimi göğüslerime, bacak arama her götürdüğümde ıslanıyordum ve titriyordum sanki zevkten. Banyodan çıkarken içimde halen biraz tereddüt vardı. Bu boku yiyecektim tamam ama umarım Hakan veya Kemal bunun hakkını verirdi. Tecrübesiz gençlere benziyorlardı biraz. Kalkıp gardrobumu açtım. Kırmızı dantelli külotumu ve sütyenimi giyip bol kesim, beyaz renkli elbisemi giydim. Sarı uzun saçlarımla çok uyuşuyordu bu elbise. Eteği dizlerimin hemen üstündeydi ve dekoltesi sanki benim göğüslerime göre yapılmıştı. Biraz fazla çıkıyordu ama öyle çok aşırı da ortada değildi. Kırmızı bir kolye, genç işi birkaç bilezikten sonra hafif, eğlenceli bir parfüm sıktım. Saçlarıma fön çekip serbest bıraktım ve biraz ağır sayılabilecek bir makyaj yaptım.
İyi de onlar neredeydi acaba? Ne bir telefon vardı, ne oda numarası. Gerçi bu otelde mi kalıyorlar ondan bile emin değildim. Konuyu değiştirmişlerdi hep sorunca. Zaten bunu ben de istemezdim. Bir seferlik birşeydi bu. Otel lobisine inip anahtarı teslim ettim. Lobiden çıktığımda gördüm ikisini de. Biraz eskiydi elbiseleri sanki. İkisinde kot pantolon ve tişört vardı. Pazardan alınma ucuz birşeyler olduğu belliydi. Şaşırdım biraz öyle görünce. Bu otelde kalıyorlarsa o kadar da parasız olamazlardı. Sağa sola bakınıyorlardı sürekli tedirgin bir şekilde.
"Merhaba gençler, naapıyorsunuz? Nereye götüreceksiniz bakalım beni?" diye neşeli bir şekilde yanlarına gidince ikisi de bir anda ayağa kalktı panikle. Sonra bana baktılar. Gözleri üstümdeydi ikisinin de. Çıkarken, "Oda anahtarını bırakmıyor musunuz?" diye sorarken anlamıştım bile çoktan bu otelde kalmadıklarını. "Eee... şey... yok biz bıraktık..." diye kem küm etti Hakan. Kemal bir an ona baktı ve "Yaa zaten belli sayılır herşey. Bence söyleyelim yaa. Anlayacak şimdi zaten!" derken, Hakan da kabullenmiş gibiydi. "Yaa Gamze abla, aslında biz otelde değiliz yaa. Çalışıyoruz da Kıbrıs'ta. Bir tanıdık vardı otelde, bizi soktu içeri işte sorun çıkarmadan. Plaja falan gideriz diye. Orada da seninle tanıştık işte!" dediğinde sıkılmıştı biraz.
"Hangi işte çalışıyorsunuz gençler?" diye gülerek sorduğumda aslında onları biraz rahatlatmak istemiştim. O an şirket CEO'su olmaları ya da işsiz güçsüz olmaları umurumda değildi ki hiç zaten. "Yaa ablacım, biz ee... şeyy..." diye kekelerken Kemal, Hakan kurtardı bu sefer kankasını. "Ablacım çalışıyoruz işte inşaatlarda falan. Kıbrıs'ta güzel para olduğu için buraya geldik yazın. Askere gidene kadar para biriktirelim biraz dedik. Hem eğleniriz de diyorduk, ama görüyorsun işte bizim durumu ya. Sen anlamışsındır zaten!" diye sırıttığında ben de güldüm. "Tamam tamam. Rahat olun, önemli değil ne olduğunuz. Eh hadi gidelim de bir yerlerde eğlenelim o zaman biraz. Hesaplar benden merak etmeyin!" dedim.
Konuşa konuşa otelin dışına çııktık. Ben, hadi taksi bulun demek üzere iken ikisi de bir arabaya doğru yöneldi. Eski bir arabaydı. Her tarafı çizik içinde, bazı köşeleri ezik, büzüktü. Bir inşaat şirketinin amblemi vardı üstünde. "Bizim limuzine hoşgeldin Gamze abla. Şef yok, bu hafta biz de kaptık bunu işte, ne yapalım!" diye gülüştüler. Hafif tebessüm ederken kaşlarım da biraz kalkmıştı. "Yaa bu çok rahat, öyle durduğuna bakma. Dün bütün gün bununlaydık zaten, arka tarafta falan minderler de koyduk. O kadar güzel oldu ki!" derken Hakan hafifçe belime sarılmıştı. Kemal de elimden tutmuş ve gel der gibi arabaya yönlendirmişti. Aslında taksi tutup gidebilirdik, dönüşte de onlar alırdı arabalarını, ama o an buna da tamam dedim. Madem bir macera yaşayacaktım, bazı şeylerin de değişik olmasında bir sıkıntı yoktu. Centilmence arka kapıyı açtı Kemal. Ben arkaya binerken o da öne oturdu. Arabanın arkası gerçekten de minder, çarşaf, örtü gibi şeylerle doluydu.
"Çok güzel bir koy keşfettik ya. Sizin otelin hemen yanında. Gece içkileri alıp oraya gidiyoruz. Kimse yok falan çok iyi oluyor!" diye açıkladılar biraz durumu. Anlaşılan niyetleri beni oraya götürmek, aslında inşaata götüremeyecekleri için oraya atıp güzelce sikmekti. Anlamamazlığa vurdum. Yola çıktığımızda fazla uzaklaşmadık otelden ve gördüğüm ilk bara yönlendirdim onları. Ben bir kokteyl isterken gençler de Votka enerji istediler. İçkilerimizi içip konuşurken Hakan'ın da Kemal'in de eli sürekli bacağıma gidiyor, kolumu okşuyorlardı. Pek durduramıyorlardı kendilerini. İkisi de çok eğleniyor gözüküyorlardı. Yaşımı hiç göstermediğimi falan söyleyip iltifat ederlerken üçüncü içkileri de bitirmiştik.
Hakan biraz daha cüretkar davranmaya başlayıp elini belime götürmüştü bile. "Senin gibi güzel bir kadın böyle yalnız kalmamalı yaa. Kafasını sikeyim o kocanın!" diye gülüşürken birden dudağımın kenarına hafif bir öpücük kondurdu. Evet işte sonunda o sınıra gelmiştik. Şu an onlara teşekkür edip otele dönebilirdim. Onlarla beraber dönmeme bile gerek yoktu. Bir taksi tutar 15 dakika sonra da odamda olurdum.
Hakan'ın eli belimden göğüslerime, Kemal'in eli de dizimden yukarı doğru çıkmaya başlarken izin istedim. Ne yapmaya çalıştığımı aslında ben de bilmiyordum. O an alev alev yanıyordum sanki ve bacaklarımın arasında çok tatlı bir ıslaklık vardı. Tuvalete gitmek için izin aldığımda Kemal de benimle beraber geldi. Gayet kibar bir şekilde eşlik etmişti kapıya kadar. İşimi görüp aynada biraz yüzüme su çarptım ve makyajımı hızlıca tazeledim. Ben ne yapıyorum diye düşünmek bile istemedim o an. Bu macerayı istiyordum. Odamda giyinirken de hazırdım buna, lobide onlara merhaba derken de.
Tuvaletten çıktığımda Kemal bir an bana baktı. "Yaa çok güzelsin sen ama!" derken birden belimden tutu ve kendine çekip dudağımı öptü. Hiç tepki göstermedim. Bir daha öperken benim de elim onun beline doğru gitti ve öpüşmeye başladık orada Kemal ile. Elleri bir anda popoma indi öpüşürken. Avuçlayıp sıkarken kendine doğru çekti. "Bizim oraya gidelim bence. Kimse yok. Çok rahat ederiz!" derken soluksuz öpüşmeye başlamıştık. Beni kendine doğru çektikçe kot pantolonun önündeki sertliği de hissetmeye başlamıştım. Bir iki kişinin öksürmesi o an bizi kendimize getirdi ve ayrıldık. Gülüşüp yerimize giderken Kemal sanki benden bile daha çok utanmış gibiydi bu duruma. Ben ise gayet alışktım aslında gençliğimden böyle şeylere.
Yerimize otururken Hakan da (Geç kaldınız yaa, birşey mi oldu?) der gibi bakıyordu. "Hadi kalkalım mı artık gençler?" dediğimde Kemal sırıttı ve hemen hesabı istedi. Hakan anlamadığı için biraz bozulmuş gibiydi. Koluna girdim onun gülerek ve "Sizin şu koya gidelim dedik Kemal ile. Çok güzelmiş dediğine göre!" dediğimde o da güldü. Kemal bana çaktırmak istemese bile Hakan'a göz kırpmasını fark etmiştim.
Hesabı nakit ödedim. Arabalarına gittiğimde ise Hakanı arabayı yavaş sürmesi konusunda uyardım. Zaten alkollüydü ve bu azgınlıkta uçacağı belliydi. Arka koltuğa otururken Kemal de yanıma oturdu bu sefer. Yola çıkar çıkmaz ise birden onunla öpüşürken buldum kendimi. Bu sefer çok daha hızlıydı yakışıklı. Elleri her yerimde dolaşmaya başlamıştı bile. Elbisemin içine doğru girdiğinde ise eli nefesim hızlandı. Memelerimi azgınca avuçlamaya başlamıştı. Dili ağzımın içindeydi ve dudaklarımı sürekli çekiştirip emiyordu dudaklarıyla. Biz inlemeye başlarken Hakan da bize bakıyordu dikiz aynasından.
Elim Kemal'in dizinin üstündeydi. Yavaşça yukarı çıktı. Biraz daha çıktığımda sert, büyük bir şeye geldi elim. Tutup okşadım sikini. Kemal biraz daha çekti beni kendine doğru bunu yapınca. Ben de biraz daha yapıştım sikine ve okşayıp sıvazlamaya başladım. Bir bacağım artık kucağındaydı Kemal'in ve eteğim tamamen açılmıştı. Bir anda çekti ve kucağına aldı beni tamamen. Elbisemin askısını düşürmüş, memelerimi öperken elleri popomdaydı ve sertçe sıkıp okşuyordu. "Nasıl denk geldik biz senin bir kadına yaa!" diye homurdanır gibi söylenirken ben kasıklarımı önündeki sertliğe sürtmeye başlamıştım ve gözlerim kapalıydı o sırada. Elimi götürdüm sonra. Ona bakıp göz kırparken kemerini açmaya başladım. Kocaman açıldı gözleri o an inanamıyormuş gibi. Kemerini açtım ve fermuarını çekip elimi içeri soktum. Ohhh, taş gibi sert, sıcacık ve beklediğimden iriydi siki.
Kavrayıp okşarken Kemal sarılmıştı bana iyice. Eli eteğimin altında külotuma gittiğinde ise çekiştirmeye başladı. Biraz acemilik biraz da azgınlıktan rahat çıkaramamıştı. Hiç karışmadım ona. Parmaklarını hissediyordum o an ve bu artık unuttuğum çok güzel bir duyguyu bana hatırlatıyordu.
Bir an için başımı kaldırdığımda otelin önünden geçtiğimizi gördüm. Hakan oldukça hızlı sürmeye başlamıştı yaklaştıkça. Gülümsedim Kemal'e ve "Hakan çok hızlı değil mi?" derken kucağından yavaşça kenara kaymıştım. "Sen onu birazdan gör anlarsın ne kadar hızlı olduğunu!" diye sırıtırken yüzü değişmişti indim diye. Anlaşılan pek memnun olmamıştı bu duruma. Ama birazdan yapacağım şey ile onu gayet memnun edeceğimi de biliyordum. Sikini çıkarttım pantolonundan ve elimdeyken ona baktım. Dudağına bir öpücük. Sonra boynuna. Ve kasıklarına inen başım.
"Ohhhhhh, evettt, çok güzel bu!" diye inlemesi. Aynı araba bir an sallandı. "Dikkat etsene orospu çocuğu. Bu haldeyken kaza yaparsan sikerim ananı ibne!" diye itirazını dile getirdi Kemal gülerek. Ağzıma tekrar soktuğumda ise sesi hemen kesildi. Eli başımdaydı. Hiç bastırmıyordu başımı. Oldukça iriydi siki. Çok kalın değildi ama başı gövdesinden daha kalındı. Dudaklarımın arasından ağzımın içine doğru kayıyor, ordan da yavaş yavaş boğazıma kadar girip çıkıyordu. "Ohhh çok güzel. Offf, kanka harika yalıyor var yaa. Ohhh, bu kadarını tahmin edemezdim!" diyordu. O böyle konuştukça ben dudaklarımı daha çok bastırıyordum. Başımdaki eli gittikçe ağırlaştı sanki. Bastırmaya başladı ağzına. Sesi de kesilir gibi olmuştu. Baktığımda başı geriye kaymış, gözlerini kapatmış gibiydi.
Bozuk bir yolda hızlı sürüyordu arabayı Hakan. Araba sarsıldıkça Kemal de ağzıma daha çok sokuyordu ve bastırıyordu durmadan. Birazdan boşalacağını anlamıştım ve ağzımdan çıkartmak istedim. Homurdandı, biraz bastırdı başımı. Dudaklarım kafasının üstüne kadar kayarak çıktığı sırada biraz sert bir fren yaptı Hakan ve arabayı durdurdu. "Yaa geldik tamam. Ne yapıyorsunuz siz yarım saattir?" derken elini arkaya uzatmış ve popomu okşamaya başlamıştı. Ayrıldım birden ve başımı kaldırıp üstümü düzelttim. Elbisemin askısı iyice düşmüştü. Sütyen de kaymıştı ve memelerim de ortadaydı tamamen. Kemal'in sikinin tam kafasında beyaz bir damla vardı ve bana sitem eder gibi bakıyordu.
"Ay yok Hakancım birşey yapmıyorduk. Senin bu arkadaşın çok fena ama söyleyim!" dedim ve ufak bir kahkaha atıp arabadan indim. Etrafıma bakındım. Gerçekten de tamamen ıssız, ufak taşlık ve bol ağaçlı bir koydu burası. Hemen arkamızda 2 ev vardı. Büyük ihtimalle aslında bu eve aitti, ama kimseler gözükmüyordu o an etrafta. Ayakabılarımı çıkarıp otların üstünde yürüdüm biraz. Bizim otelin ışıkları görünüyordu. Kocam belki çok para kazanıyordu şu an, veya kaybediyordu. Umurumda bile değildi o an.
"Yaa siktir git sen hazırla işte ibne. Biraz da ben yapayım!" diyordu Hakan arkamda. Birden sarıldı bana ve çekti kendine. Bu sefer Hakan ile öpüşmeye başladım. Elleri hemen eteğimin altına girmişti bile. Kemal ise arka kapıyı açmış ve minderleri çıkartıp bir ağacın altına sermeye başlamıştı biz Hakan'la öpüşürken. Minderleri bırakıp o da arkamdan sarıldı. "Mmmm gençler ikiniz birden fazla gelmez misiniz bana yaa? Genç kız mıyım ben ama?" dedim. İkisi birden beni kendine doğru çekiştiriyordu. Dudaklarımı ve boynumu öpüyorlardı sürekli.
"Biz sana yeter miyiz onu düşünüyorduk Gamzecim yaa. Mahvettin ikimizi de, çok azdırdın yaa bizi!" derken bir el bcaklarımın arasına girdi ve amımı okşadı külotumun üstünden. O an Hakana sarıldım titreyip. Ona sarılınca Hakan da bana sarıldı ve onunla öpüşmeye başladık. Eli eteğimin içine girmişken dudaklarımı azgınca öpüyor, dudaklarıyla çekiştirip dilimi yakalamaya çalışıyordu. Parmakları amıma değerken boynuna sarıldım onun. Öbür eli ile kemerini açmaya çalışıyordu. Kemal de arkamdaydı ve bastırıp duruyordu popoma. Onun da elleri göğüslerimin üstündeydi o sırada. Avuçlamıştı memelerimi ve okşayıp sıkarken bluzumun içine sokmaya çalışıyordu. Hakan bir an için zar zor ayrıldı dudaklarımdan ve "Hadi hazırla şurayı artık. Bırak iki dakika işte!" dedi arkadaşına ve kemerini açıp tekrar dudaklarıma yumuldu. Elimi önüne götürdüm. Okşamaya başladım. Hımmm, Hakan'ınki Kemal'inkinden de büyüktü. Elimi külotunun içine sokup sıktım kafasını ve gülümsedim ona.
Bir an şaşırdı ve mutlu bir şekilde gözlerini kapatıp gülümsedi yavaşça. Elleri omuzlarımdayken bastırdı belli belirsiz. Ne istediği gayet belliydi. Ben de bu yakışıklıya istediği şeyi vermek isteyen bir kadındım. Biliyordum ki o da Kemal de benim istedğim şeyi fazlasıyla verecekti bana. Önünde diz çökerken arkama baktım. Ağacın altına Kemal bir örtü sermiş ve iki üç tane büyükçe minder koymuştu. Ağacın yan kısmını ise başka bir örtüyle kapatmak üzereydi. Gayet becerikli bir şekilde hızlı hızlı yaparken gözü de bizim üstümüzdeydi.
Diz çöküp Hakanın sikini çıkartırken ona da göz kırpttım biraz çapkınca. Sonra Hakana baktım. Bana bakarken ifadesizdi yüzü. Elimle okşadım önce. Taş gibiydi elimde. Sıcacıktı. Dimdikti. Ohhhh, uzun zaman olmuştu bu hissi yaşamayalı. Taşaklarının üstünden kafasına kadar yalarken ona baktım yine. Gözleri kapanmıştı hemen dilimi hissedince. Kafasını ağzıma sokup emdim ve dilimle etrafını dolaştım. Hafif bir inleme sesi gelirken birden soktum ağzıma. Yavaş yavaş sokup çıkarmaya başladım ağzıma. "Ohhhhhhhh, ablacım sen neymişsin yaa! Ohhhh, ağzın sıcacık. Hayatımda böyle muamele çeken olmadı bana yaa! Yala hadi abla, em hadiii!" derken eli başıma gitmişti bile. Başımı bastrmadan belini ileri geri oynatarak sokup çıkartıyordu ağzıma.
Birden Kemal geldi yanımıza. Çoktan indirmişti bile pantolonunu. Sıvazlıyordu sikini hemen yanımda. Elimi uzatıp tuttum ve okşamaya başladım onunkini de. Yaklaşıp yanağıma sürtmeye başladı hemen abaza oğlan. Az önce ona yaptıklarımı hatırlıyor ve yine ağzıma sokmak için sabırsızlanıyordu. Dudaklarımı iyice bastırıp eme eme sokup çıkarmaya başladım Hakan'ın sikini. Sesi iyice çıkmaya başlamıştı. Kemal de sikini okşarken eli omuzlarıma gitti ve askımı düşürüverdi birden. Bir anda çıkartıp onunkini soktum ağzıma. Kemal hemen başımdan tutup çekti sikine ve bastırdı. Ben Kemal'in sikini emerken Hakan da pantolonunu çıkartmıştı. O da hemen yanımda sikini sıvazlayıp yanağıma sürtüyordu. Bu sefer onunkini okşamaya başladım. İkisi de iyice azmış haldeydi. Kemal'in sikini boğazıma kadar sokup çıkarttım hızlıca ve Hakan'ınkini kaptım yine. "Ohhhh, ablacım delirteceksin bizi sen!" diye inliyordu iki delikanlı da zevkten. Kazık gibi olmuştu ikisinin de siki. İkisini de elimle tutup sıvazlamaya başladım. Tam ortalarına almışlardı beni. Biri omuzumu öbürü yanaklarımı okşuyordu o sırada. Ve gözleri çakmak çakmak bakıyordu ikisinin de o an.
"Yaaa gençler çenem yoruldu ama, ne bu böyle? İkinizinki de sopa gibi. Ne ile besledi anneleriniz sizi böyle?" diye gülümsedim okşarken. O an birbirlerine baktılar. Hakan birden eğildi ve koltuk altımdan tutup kaldırdı beni. Onun kollarının arasında sürüklenir gibi dört beş adım attık ki mindere yuvarlandım Hakan üstüme çıkarken. Bluzumu bir anda çekip iyice indirdi üstümden. Kemal de gelmişti ve ikisi birden saldırır gibi öpmeye başladı her yerimi. Dudaklarımı, memelerimi eme eme öpüp yalıyorlardı durmadan. Sporu, estetiği derken binlerce dolar ve büyük emek harcadığım vücudum bu oğlum yaşındaki iki amelenin zevkine sunulmuştu.
Elleri her yerimde dolaşıyordu. Ve sonunda kimin olduğunu bilmediğim bir el eteğimin içine girdi. Amımı okşarken külotumu da çıkarmaya başladı. O kadar acele ediyorlardı ki, tamamen soymayı bile bekleyemiyorlardı. Bacaklarımı araladım ve popomu kaldırdım biraz. Külotum dizlerime inerken ikisi birden üstüme çıkmaya çalıştı o an. Birbirini ittirmeye başlamışlardı. Kollarımı iki yana açıp uzandım mindere iyice. Sonunda üstüme çıkan ise Kemal oldu. Başını memelerimin arasına gömerken sikinin kafasını da amımın üstünde hissettim. Kollarımı sardım boynuna. Dayadığında bir an gözlerimi kapattım ve başım geriye düştü. Yavaşça yerleştirdi sikini. Gözlerimi kapatırken omuzlarımdan çekip birden yüklendi ve soktu köküne kadar. Ohhhhhhh, bu çok güzeldi işte, ohhhh, yıllardır hissetmediğim bir zevkti bu. Kemalin kalın siki amımı iyice doldurmuştu. İkimiz de inledik.
Ve sikmeye başladı beni. Hiç beklemeden, sokup çıkarmaya başlamıştı üstümde. Sesim yükselmeye başlamıştı iyice o sokup çıkartırken. "Ohhh, ohhhh, evet, çok güzelll, ohhh, evettt yakışıklım, çok iyisin devam ettt!" diye inlemeye başlarken kendimi onun kollarına bırakmıştım. Dizlerinin üstünde doğruldu ve baldırlarımdan çekti beni iyice sikine doğru sertçe. Çeke çeke sikiyordu beni şimdi durmadan. O sırada Hakan geldi baş ucuma. Tamamen soyunmuştu o kankası beni sikerken. Başımdan tuttu ve önüne doğru çekti. Konuşmaya, tek kelime söylemeye halimiz yoktu hiçbirimizin. Kemal başını hafifçe eğmiş ve anlamsız bir şekilde hırıldar gibi sikerken Hakan da başımı tutup ağzıma sokmuştu o iri sikini. Hiç yapmadığım ama genç kızlığımdan beri hep içimde olan birşeydi bu.
Hızlanmaya başladı ikisi de. Hakan özellikle boğazıma kadar sokup çıkartıyordu sürekli. Ellerimi onun baldırlarına koymak istedim ama Kemal de hiç duramadan beni kendine doğru çeke çeke sokup çıkartıyordu amıma. Ellerim gevşedi bir an. İnledim. "Kemaall, kemalll, bırakma sakın, evett, ohhh, evettt, devam et hadiii!" diye hızlı hızlı konuşmaya başlarken çoktan unuttuğum o his geri gelmişti. Bacaklarımın arası sanki yanıyordu. Kemalin siki sanki bir buz parçasıydı o an. Titredim ve tüm vücudum gerildi kasılırken. Kemal, "Ohhh, fırın gibi senin amın, ohhh, dayanamayacağım artık daha fazla. Ohhh, kaç aydırrr..." dedi ama bitiremedi sözünü. Ben titreye titreye orgazm olurken köküne kadar soktu ve bütün döllerini akıttı içime. O an gözlerim kararmıştı sanki. Hafifçe üstüme yığılmıştı Kemal nefes nefese.
Hakan da, "Siktir len, çekil hadi. Bende sıra!" diye söylendi ve ağzımdan sertçe çıkardı sikini. Hemen üstüme çıktı ve kolunu boynuma sardı. Bacağımı kaldırıp pazusunun arasına aldı ve birden soktu sertçe. Ben, "Ihhhhh, yavaş olsana Hakannn!" diye inlerken hızlı hızlı sikmeye başladı hemen. Kemal'den çok daha sert sikiyordu beni. O iri siki her seferinde dibimi buluyor, kafasına kadar çekip sapladıkça taşakları çarpıyordu. Kendini kaybetmiş gibi siktikçe hırıldar gibi sesler çıkarıyordu. Başını memelerimin arasına gömmüş hiç konuşmadan sikiyordu beni sadece.
Sarıldım omuzlarına. Tırnaklarım batıyordu o beni siktikçe. İnlemeye başlamıştım durmadan yine. Birden başımda bir el hissettim ve saçlarımı okşayanan elin sahibi Kemal başımı kaldırıp sikini dudaklarıma sürmeye başladı. Daha 5 dakika bile olmadan sertleşmeye başlamıştı bile. Dudaklarımı araladım ve Kemal yavaşça soktu ağzıma. O ağzımdayken Hakan da sarılmıştı bana iyice. Temposunu hiç düşürmeden daha da hızlanarak sikerken iyice kaldırdı bacaklarımı. Omuzlarına kadar yukarı kalkmıştı bacaklarım.
"Ohhhhh, çok güzel amcığın varmış senin yaa. Nasıl, güzel sikiyor muyuz seni? Alıyor musun istediğini Gamze ablacım?" diye diye sikiyordu beni. Cevap veremiyordum bile ona. Kemal'in siki iyice sertleşmiş ve boğazıma kadar girip çıkıyordu sürekli. İki elini de başıma götürmüş, arkadaşıyla aynı tempoda ağzımı sikiyordu o da. Gözlerimi kapattım ve kendimi tamamen genç erkeklerime teslim ettim. Oğlum yaşında iki genç tahmin ettiğimden çok daha güzel sikiyordu beni. Hakan siktikçe arka arkaya orgazm olmaya başlamıştım artık. Kemal'in siki ağzımdayken inler gibi sesler çıkıyordu. Bu ise onu daha da delirtiyor ve ağzıma bastırıyordu iyice. Memelerim sallandıkça yalayıp okşuyorlardı durmadan. Hızlandı ve homurdanmaya başladı Hakan. Kemal'in de sesi onunla beraber çıkmaya başlamıştı.
Kendine çekti beni Hakan ve taşakları amıma dayanırken inlemeye başladı. O kadar sert çekmişti ki birden beni, Kemal'in siki de çıktı ağzımdan. Döllerini içime akıtırken ben yine orgazm oldum. Kemal de aynı anda sıvazlmaya başladı sikini ve işer gibi boşalmaya başladı üstüme. Memelerimin üstüne fışkırır gibi akıyordu dölleri. Üçümüz de inledik o an. Ve yığılıp kaldık minderlere nefes nefese. Bacaklarımın arası, memelerim her yerime boşalmışlardı. Dudaklarımdan da akıyordu döller. Nefes alamayacak gibiydim oan. Gözlerimi zor açabiliyordum. Elleri halen üstümdeydi ikisinin de.
"Gençler siz ne yaptınız böyle bana yaa? Ben alışık değilim hiç böyle yaa!" diye söylenirken halen inler gibi çıkıyordu sesim. "Daha yeni başladık Gamze. Hadi devam edelim. Çok mu yoruldun ablacım, hadi!" diye konuşurken okşuyorlar, henüz sertleşmemiş siklerini bastırıyorlardı her yerime. Ayağa kalkıp elbisemi tamamen çıkartıp çırılçıplak kaldım. Elleri hemen üstüme uzandı.
"Hava çok sıcak gençler. Bir denize gireyim de kendime geleyim bari. Nasıl, güzel oluyor mu bu saatte su burada?" deyip denize doğru gitmeye başlamıştım bile. Bir anda fırlayıp arkamdan gelmeye başladı onlar da. Hızla suya daldım. Bir iki hızlı kulaçla uzaklaştığımda çoktan boyu aşmştı su. İkisi de bir yere kadar geldiler, ama yüzme bilmedikleri için fazla yaklaşamadılar. Söylenip duruyorlardı bana. Gülümseyip laf attım ben de onlara ve sonra biraz dalıp çıktım ve temizledim kendimi iyice.
Yakışıklı gençleri fazla bekletmeyip yanlarına, derin olmayan yere geldiğimde hemen sarıldı ikisi de bana. Su tam göğüslerimin hemen altındaydı ve Hakan arkamdan Kemal de önümden sarılmıştı. Soğuk suya rağmen ikisinin de siki kazık gibi olmuştu bile ve sürtünüyorlardı durmadan bana. Dudakları her yerimde dolaştıkça ben Kemal'e sokulup sarılmaya başladım. Ben ona sokuldukça Hakan arkamdan bastırıyordu. Bacaklarımı araladı. Sürtünürken kendini çok az geriye çekti. Amıma sürtüp yavaşça soktu ve hepsini köküne kadar yerleştirdi içime. İnledim o an zevkle. "Ohhh bu çok güzelll!" derken Kemal dudaklarıma yapıştı. Hakan sikmeye başlamıştı amımı arkamdan. Gidip geldikçe sular sıçrıyordu. Popomu indirip kaldırarak ona yardımcı olmaya çalışıyordum. Ama suyun içinde almakta çok zorlanıyordum. Kemal belime sarılarak Kendine çekiyordu durmadan. Bir elim de onun sikindeydi artık.
"Gençler, bu gerçekten çok güzel ama zorlanıyorum ben!" diye itiraz etsem de Hakan pek dinlemiyor, sıcak dar amımdan çıkarmak istemiyordu hiç sikini. Gözlerimi acıyla kısmıştım ve ellerim Kemal'in omuzundayken tırnaklarım batıyordu ona. Sonunda Kemal uyardı arkadaşını, "Karı ölecek len, yavaş biraz orospu çocuğu. Eşek mi sikiyorsun amına koyayım? Gel hadi sen ablacım, çıkalım biz!" diye. Hakan geriye çekildi ve sikini amımdan çıkartıp dudaklarımı öptü, özür dileyerek, "Çok güzelsin, dayanamıyorum, ne yapayım. Hadi çıkalım madem!" dedi.
Beni sanki elleriyle taşıdılar kumsala. O kısacık yol boyu dudakları da elleri de bir an için ayrılmamıştı üstümden. Sonunda mindere tekrar geldiğimizde üçümüz de uzandık. Bir havluyu üstüme kapatıp okşar gibi kuruladılar beni. İkisi de memelerime saldırmış, aç kalmış bebek gibi emiyorlardı. Hakan arkamdaydı ve siki popomun arasına sürtünüyordu durmadan. Eli yavaşça belime sarıldı. Birden çevirdi beni minderde. Arkama geçip popoma sürttü ve aşağı kaydı sonra yavaşça. Boynumdan sırtıma derken dudakları popoma geldi. Oradan kasıklarıma indi. Dilini hissettiğimde araladım bacaklarımı. Kemal de doğrulmuştu dizlerinin üstünde ve sikini eliyle tutup sürtüyordu yüzüme. Hakanın dili kasıklarımda dolaşırken Kemal'inkini aldım ağzıma.
Hakan piçi çok ama çok güzel biliyordu bu işi sanki. Durmadan yalıyor ve dilini nereye bastırması gerektiğini çok güzel biliyordu. O zevkle yalıyordum ben de Kemal'in sikini yavaş yavaş. Dili amımdan biraz yukarı çıktığında gözlerimi kapattım zevkten. Göt deliğimi bulmuştu şimdi. "Offf, ablacım çok güzelmiş ya bu. Oğlum bunu var ya..." deyip tamamlayamadı sözlerini ve deliğimi yalamaya başladı. O an hızlı hızlı emmeye başlamıştım Kemalin sikini. Doğruldu Hakan üstümde. Biraz sürtündü yine ve yavaşça soktu yine amıma köküne kadar. Hiç bekletmeden sikmeye başladı sonra. O bana sert sert vurdukça Kemalin siki de boğazıma kadar girip çıkıyordu.
Parmaklarını göt deliğimde hissettim sonra. Oynuyordu göt deliğimle beni sikerken. Ohhh, bu çocuk götümden de sikmek istiyordu beni. 20 yıldır sikilmemiştim oradan. Yavaşça soktu parmağını götüme. Başım kalktı o an ve inledim zevkten. Benim aldığım zevki görünce Hakan iyice sertleşti arkamda. Durmadan sokup çıkartıyordu deli gibi. Kemal de saçlarımdan tutup ağzıma sokmuştu aynı sertlikte. Amımdaki ateş bir top gibi patladı sanki. Ben zevkten inleyerek orgazm olurken ikisi de sikiyordu beni. Hakan amımdan, Kemal ise ağzımdan, kendilerine çeke çeke sikiyorlardı beni.
Bir an durdu ikisi de. Hakan çıkardı amımdan ve üstüme uzandı. Arkamdan sarıldı bana. Kemal de sarılmıştı o an. İkisinin arasında ezilirken Hakan'ın üstünde buldum kendimi. Siki dimdikti. Taş gibiydi. Kendime inanamıyordum. Halen istiyordum. Sanki bu gece hiç bitmesin, içimden hiç çıkarmasınlar istiyordum. Hakan'ın üstündenyken yavaşça geriye attım popomu. Elleri sımsıkı yapışmıştı popoma. Ben geriye atarken siki de amıma girdi birden ve yüklendi. Yüklendiği gibi köküne kadar sokmuştu bile. Bir an nefes aldık ikimiz de. Ter içinde kalmıştım o an. Hakan dizlerini kırmış içime sokup çıkartıyordu. Birden Kemal'i hissettim üstümde. Ohhh, evet Kemal de üstüme eğilmişti ve popomun arasına yerleştirmişti sikini. Göt deliğime bastırıyordu sanki sürtünürken.
"Ihhhh, Kemaall olmaz ordan ama yakışıklım, Hakan bitirsin bekle istersen. Alamam ben öyle şimdi!" diye itiraz etsem de o yavaş yavaş bastırıyordu yine. Bir an, çok kısa bir an geriye çekildi Kemal. Kurtuldum diye sevinirken Hakan soktu sertçe ve kaldı öyle. "Ohhh, ablacım olur yaa! Çok güzel ama burası. Senin gibi bir kadın denemiştir zaten daha önce. Sen sakin ol. Acıtmam canını merak etme!" derken tükürdüğünü duydum. Göt deliğim ıslandı sonra tükürükle. Sıcak taş gibi sikinin kafasını hissettim. Ve bastırdı. Gözlerim açıldı o an. Tam sertçe itiraz edecekken birden bastırıp soktu Kemal götüme. Tırnaklarım Hakan'ın omuzlarına saplandı o an. Kemal hiç acele etmeden yavaş yavaş, içimde oynata oynata yerleştirdi sikini. Çekti biraz ve soktu yine. Santim santim girdikçe göt deliğime, Hakan da altımda oynatıyordu.
Bir an gözlerimi kapattım. Bu benim için çok fazlaydı. Bu iki genç artık kelimenin tam anlamıyla bir orospu gibi sikiyordu beni. Kemal çıkardı içimden. O an inledim kendimi tutamayıp. Ve tekrar tükürüp birden soktu götüme. Yarısı girmişken bir çığlık attım ki bütün koy inlemiştir herhalde. Çekti ve birden hepsini soktu bu sefer. Soktuğu gibi çığlıklarıma hiç aldırmayıp sikmeye başladı götümü. O soktukça Hakan da sikmeye başlamıştı artık. Hepimiz inliyorduk o an. Kemal dibime dibime bastırıyordu durmadan. Taşaklarını hissettikçe Hakan'a sarılıyordum. Üçümüz de kitlendik bir an birbirimize. Ve üçümüz de aynı anda boşalmaya başladık sonra. Amıma, götüme fışkırtıyorlardı döllerini genç sikicilerim. Bir an gözlerim karardı sanki ve gevşeyip bıraktım kendimi. Işıklar, Hakan, Kemal, sahil hepsi gitti...
Kendime gelirken, "Gamze abla, hadi uyan, ne oldu yaa?" diyen iki gülümseyen genç vardı karşımda. "Korkuttun bizi Gamzecim yaa. Nasılsın? Al su iç hadi!" diyerek Hakan gülümsüyordu bana ve suyu uzatıyordu. Zar zor alıp içtim. Bir an doğrulmak istedim, ama belim ağrıyordu. Hakan yardımcı oldu bana ve denize gittik beraber.
Kemal de sudaydı. Derin olmayan yerde biraz uzandım suda. Kendime geldim yavaş yavaş. Çıkışta kurulanırken ikisi de bana bakıyordu ve sanki halen istiyor gibiydiler. Ama ben bitmiştim artık. Ayakta zor duruyordum. "Saat kaç olmuş gençler yaa, hadi gidelim artık!" deyip cep telefonuma baktım. Neyse ki arayan falan yoktu hiç. Saat 03:00'e geliyordu. Sütyenimi bulsam da külotumu bulamadım. Elbisemi giydim. Buruş buruş olmuştu elbise de. Benim de halim elbiseden pek farklı değildi. Gençler de toplanırken aralarında gülüşüp birbirlerine laf sokuyorlardı sürekli.
Bir ara Hakan gelip hangisinin daha iyi olduğunu sordu hiç utanmadan. Gülümsedim ve ikisinin de çok iyi olduğunu söyledim. Hakan yaklaştı ve ben sırtımı bir ağaca dayamışken belimden sarıp dudaklarımı öpmeye başladı yavaş yavaş. "Yaa öyle cevap verme ama, söyle işte. Kemal mi daha iyi sikti, ben mi? Hem biz aslında biraz daha olsa ya diyorduk. Erken gitmiyor muyuz ki?" dedi, elleri kalçalarımda dolaşıyordu durmadan. İnanılmazdı ama siki yine kalkmıştı ve sürtünüyordu her yerime o an. Dudakları ağzımı tamamen kapatmış, elleri popomu sıkıyor ve kot pantolonunun üstünden bastırıyordu durmadan.
"Hakancığım, çok yoruldum ama canım, dur artık, ama olmaz ki!" diye itiraz ediyordum, ama onun pek dinleyecek hali yoktu o an. "Olur ablam olur, bir kere daha sikeyim seni, sonra söz otele bırakacağım. Hem bir yerin eksik kaldı, bu piç alay eder sonra benimle!" derken çevirdi birden beni ve sarıldı arkama. Eli göğüslerimdeydi. Eteğimi kaldırdığında çıplak popom önündeydi. Fermuarının sesini hayal meyal duydum sanki. Sıcacıktı siki ve çok sertti. Sürtünüyordu arkadan amıma. Dudakları boynumda ve yanaklarımda, elleri ise göğüslerimin üstündeydi. Gözlerimi kapattım bir an. Bu ilk ve son değil miydi zaten. Bir daha böyle bir zevki alamayacaktım. Bir daha zaten olmayacaktı.
Ohhhhhhhhhh! Yavaşça sokup köküne kadar geçirmişti amıma birden Hakan. İçimde çok az bekletip bu sefer hiç acele etmeden, keyfini çıkarmak ister gibi sokup çıkartıyordu içime yavaş yavaş. Belime kadar kaldırmıştı eteğimi. Önümdeki ağaca ellerimi dayadım ama azgın oğlan zaten kollarıyla tamamen sarmıştı beni aslında. Hızlanmaya başladı sonra. Kemal de eşyaları geri yerleştirmiş arabaya, bir sigara yakmış bizi izliyordu sadece. Paylaşmışlardı beni aralarında anlaşılan.
Hakan bir elini belime indirdi. Zevkle inlemeye başlamıştım ben de artık. Hiç hayır diyemiyordum bu gençlere ben. Hakan amıma her seferinde dibine dibine bastırdıkça ben de popomu onun önüne bastırıyordum. "Ohhh, çok güzelll!" diye yavaşça inledi arkamda ve bastırdı yine taşaklarına kadar. Ben de inledim o an. Sonra çıkardı amımdan. Göt deliğimin üstüne sürtüyordu. İstemiyordum aslında. Kemal bile canımı nasıl acıtmıştı ve Hakan'ınki daha büyüktü. Daha sertti o ayrıca. Aslında söylemek istememiştim, ama bu gece Hakan kesinlikle daha iyiydi. Evet, daha iyi sikmişti beni.
Hafifçe tükürdüğünü duydum. Belimden tutup kaldırdı popomu. Yavaşça yerleştirdi. Biraz abandı ve kafasını soktu. Bir çığlık attım o an kendimi tutamayıp. İki erkeğimin de çok hoşuna gitmişti bu çığlığım. İkisinden de takdir ve zevk dolu bir ses geldi. Hakan acele etmiyor, yavaş yavaş santim santim sokuyordu götüme. Yarısına kadar sokup biraz geri çekti ve yine abandı. Giriyordu içime. Ve sikmeye başladı götümden. Tutmuyordum artık kendimi. İnliyordum. Bu sondu. Son defaydı bu. Bir daha bu zevki yaşayamayacaktım hiç. Ben inledikçe Hakan da daha çok sokmaya başladı. Hızlanmaya başladı. O güçlü kollarıyla tamamen sarılmıştı bana. Ayakta duracak halim yoktu hiç zaten.
Hakan, "Ohhh çok güzel götün senin, daracık, sıcacık. Ohhhh, bir daha senin gibisini bulamam ben!" diye homurdanır gibi inliyordu arkamda durmadan. Memelerimi morartacak gibi sıkıyordu. Elbisemin önü biraz sökülmüştü artık. Hızlandı. Sertleşti. Mızrak gibi siki durmadan girip çıkıyordu götüme. İkimiz de bağırmaya başlamıştık. Benim çığlıklarımda daha çok acı olsa da büyük bir zevk de vardı. O ise Zevkten kendini kaybetmiş gibiydi. Kolunu boynuma dolamış kendine çeke çeke sikiyordu durmadan. Ter içinde kalmıştım. Sonra birden köküne kadar soktu içime ve bağıra bağıra akıttı bütün döllerimi içime.
Siki yumuşayıp inene kadar kaldı götümde. Nefesimiz bile zor düzelmişti. Sonra çıkardı götümden. Dölleri hemen bacağıma akmaya başladı. Elimi götürmek istedim ama onu bile yapacak halim yoktu. Tişörtünü çıkarıp götümden akan dölleri temizledi elleri titreye titreye. Bana baktı sonra. Hayran hayran bakıyordu bana. Yavaşça dudağımdan öpüp teşekkür etti ve arabaya binmeme yardımcı oldu.
Otelin biraz gerisinde durduk. Pet şişedeki su ile yüzümü yıkayıp saçlarımı toparlamaya çalıştım. Eminim ki gören herkes beni tecavüze uğramış sanırdı o an. Sonra otelin girişinde ayrıldım arabadan ve zorlukla yürüyerek anahtarımı alıp odaya çıktım. Saat 05:00'e geliyordu. Hakan bir saate yakın sikmişti beni. Sıcak su doldurdum küveti ve girdim içine. Şu an kocam gelse halimi anlatamazdım hiç. Neyseki onun için saat daha erkendi. Sabah kahvaltısına anca gelirdi o. Sıcak suda biraz dinlendim. Bacak aramda halen iki oğlanın dölleri vardı. Güzel bir banyo yaptım. Geceliğimi giyip yattığımda bayılmış gibi uyudum.
Bir ara kocam yanıma yatarken uyandım. Normalde uyumama pek aldırmaz, o geceki oynu anlatır konuşur uyandırırdı beni, ama o da sessizdi çok. Öğlene doğru uyandığımda o da uyandı biraz ve gülümseyerek, "Akşam dönelim de yarın sana da oğlana da bir araba alalım hanım, enayi parası aldım bol bol. Yiyemeyenin parasını da malını da yerler!" diyordu. Gülmeye başladı sonra. Benim de çok hoşuma gitmişti bu laf ve ben de kahkaha attım.
[Gamze]
468 notes
·
View notes
Text
Princess Bluebelle in OG PPG style
العربية:
هذه هي الأميرة بلوبيل أميرة القصص الخيالية التي جاءت إلى تاونزفيل من أرض مجهولة أنقذها تنين من تنين بواسطة باتركاب ولكنها مرسومة بأسلوب فن فتيات القوة الأصلية. إنها قوية بما تكفي لإيذاء التنين بالصفعات وإجبار التنين على فعل شيء تريده هي أن تفعله. كما أنها قادرة على إطالة شعرها.
حسناً، بالنسبة لهذا الأسلوب الفن، قمت بتغيير تسريحة شعرها قليلاً بشعر أشقر فاتح طويلة، ورباطين أزرقين للشعر وثوب أزرق طويل. كما أنها ترتدي تاجًا ذهبيًا مع لآلئ حمراء صغيرة في الأعلى وأقراط زرقاء وعقد أزرق مع جوهرة حمراء عليه. كما أن لديها عينان زرقاوان فاتحتان مع أحمر شفاه وردي ولون قفازات الأميرة ذات اللون الأزرق.
إنها أفضل بكثير منها بعصابات الرأس الحمراء وقفازات الأوبرا البيضاء بطول الكوع. هذه تناسبها بشكل أفضل. لقد حاولت بنفسي أن أعيد تصميم هذه الشخصية من تلك الريبوت القمامة الغبية إلى النسخة الأصلية على ورق أبيض مرسوم باليد. إذن، أي أسلوب فني ل��أميرة بلوبيل يعجبك في رأيك، سلسلة 2016 أم الشخصية المعاد تصميمها؟
Türkçe:
Bu Prenses Bluebelle, Buttercup tarafından bir ejderhadan kurtarılan bilinmeyen bir diyardan Townsville'e gelen bir masal prensesi ama Orijinal PowerPuff Girls sanat tarzında çizilmiş. Bir ejderhayı tokatlayarak ve istediği bir şeyi yapmaya zorlayarak ona zarar verebilecek kadar güçlüdür. Ayrıca saçlarını uzatabiliyor.
Bu sanat stili için saç modelini uzun açık sarı saçlar, iki mavi saç bandı ve uzun mavi bir elbise ile biraz değiştirdim. Ayrıca içinde küçük kırmızı inciler olan altın bir taç, mavi küpeler ve üzerinde kırmızı bir mücevher olan mavi bir boyunluk takıyor. Ayrıca pembe ruj ve mavi renk temalı prenses eldiven paletleri ile açık mavi gözleri vardır.
Kırmızı saç bantları ve dirseklerine kadar uzanan beyaz opera eldivenlerinden çok daha iyi. Yine de bu daha iyi uyuyor. Kendi başıma, bu karakteri O APTAL ÇÖPLER REBOOT'tan Orijinaline el çizimi beyaz kağıt üzerinde yeniden tasarlamaya çalıştım. Peki, sizce hangi Prenses Bluebelle sanat tarzını seviyorsunuz, 2016 serisini mi yoksa yeniden tasarlanan karakteri mi?
English:
This is Princess Bluebelle a fairytale princess who came to townsville from an unknown land rescued from a dragon by Buttercup but drawn in the Original PowerPuff Girls art style. She is strong enough to hurt a dragon with slaps and forcing a dragon to do something that she wants it to do. She is also able to grow her hair.
Well, for this art style I altered her hairdo slightly with long light blonde hair, two blue hairbands and a long blue gown. She also wears a golden crown with little red pearls in up, blue earrings, and a blue neckless with a red gem on it. It's also that she has light blue eyes with pink lipstick and palettes of blue color themed princess gloves.
It’s much better than her with red headbands and white elbow-length opera gloves. That fits better though. By myself, I tried to redesigning this character from THAT STUPID GARBAGE REBOOT into the Original on hand-drawing white paper. So, Which Princess Bluebelle art style do you like in your opinion, the 2016 series or the character redesigned?
The Powerpuff Girls (1998) © Craig McCraken, Hanna Barbera Cartoons Inc., Cartoon Network
Princess Bluebelle © Cartoon Network, Cartoon Network Studios, Nick Jeggings, Bob Boyle
#character redesign#the powerpuff girls#the powerpuff girls 1998#the powerpuff girls classic#art#cartoon network#fanart#digital art#princess bluebelle#powerpuff girls#ppg#ppg fanart#princess#princesses#fairytale princess#fairytale
12 notes
·
View notes
Text
Arkadaşlarımdan biri bence dişilliğin vücut bulmuş hali, uzun saçlar, uzun tırnaklar, hep bakımlı makyajlı çıtır bir kız. Dramatik de birazcık.
Ayrılma, boşanma muhabbetleri yapıyoruz, başka bir arkadaşımın hikayesini anlatıyorum, bir şeyler bitmiş ama kız da bir yandan “çok iyi çocuk” diyor dedim.
Bizimki gözlerini açarak üstüne basa basa “iyiyse cennete gitsin! İyiyse. Cennete. Gitsin! Bize ne be iyiliğinden? İyiyse cami yaptırsın, çeşme yaptırsın!” dedi.
Abi kazındı mı aklıma bu sahne? Düşünüp düşünüp gülüyorum. Bir de şey eki var: “biz iyi olduk da noldu?!”
Sağolasın bacım bakış açısı için, harikasın.
20 notes
·
View notes
Text
Bugün ne kadar uzun zaman geçtiğini saçlarımdan anladım. Örgümü açtım. Sana kızıp kısacık kestiğim saçlarımı hatırlarsın, belime kadar geliyorlar artık. Bu beni her şeyden daha çok ağlattı. Kaşlarımın üzerine düşen perçemlerimi örgü tutamlarının arasına karıştırabiliyorum artık.
Hayır, kızmıyorum, sitem etmiyorum. Sadece... Saçlarımın bu kadar uzadığını bilmiyordum. Saçlar bu kadar kolay uzamaz ki. Yıllar ister.
#gecenin hikayesi#saçlarım çok uzamış diye ağladım :)#yıllar geçmiş ve bunu saçlarının uzamasıyla ancak fark ediyorsun
12 notes
·
View notes
Text
1. Hissə
Günəşin ilk işıqları şəhəri aydınlatmağa başlayarkən yorğun gənc bir siqar daha yandırdı . Onu boğan duyğulardan qaçmaq üçün dərin bir nəfəs aldı. Dolmuş beyni yenə onu qəfil ovlayaraq acizliyini xatırlatı . Bəyaz və sıralı dişlərinin arasından tökülən kəlimələr birdən sarsdı onu . Etdiyinin yalnış olduğunu bilirdi . Həqiqətən niyə bir başqasınln ona acımasına icazə vermişdi . Sanki kənardan özünün izləyirmiş kimi diz çöküb ağlamağını xatırladı. Peşman oldu . Özünə qəzəbliydi və bir növ cəzalandırma kimi kəskin biçaqlarını özünə yönəltdi . Şüursuzca etdiyi bu davranışlar özünə acımasına səbəb olurdu. Ama oda bilirdi ki, acımaq ən pis duyğuydu .
Yıxıcıydı , sevgi yox idi içində , fədakarlıqdan əsər yox idi . Sadəcə şıltaqlıqdı .Xatirindən silmək isdədiyi qovarcasına gözlərini ovuşdurdu . Uzun barmaqları alnında gəzindi bir müddət. “Bəzən” deyə mırıldandı . “Bəzən hiss etdiklərimi birinin almasını isdərdim”
Düşüncələrinin qarışıqlığı başını ağradırdı. Görüntü bulanlıqlaşır, mədəsindəki yanma yerini qusma hissinə buraxırdı . Qaralan dünyası onu sadəcə ruhsal olaraq zəhərləmir , bədəninədə müxtəlif işgəncələr verirdi .
Oturduğu yerdən qalxmaq isdəmədi , həyata qarışmaq isdəmədi, insanların olduğu hər hansısa bir yerə getmək isdəmədi , mənasını itirdiyi həyatı sonsuzdək orda keçirmək isdədi .
Puç olmuş xəyalları coşğun bir dəniz kimi canını yandırırdı. Bu duyğular tanış idi , bir uşağın anasının olmayışını hiss etdiyi kimiydi , 20’li yaşlarda bir gəncin sevdiyinin ölməsi hissinə bənzəyirdi, ən sevdiyin insanın sənə nifrət edişindəki o hiss idi. Yalın ayaqlar , cırılmış dizlər, dağınıq və kirli saçlar, aclıq və soyuq yağışların əsir aldığı 5-6 yaşındaki uşaqdaki həmin hislər idi . Bəlkədə hamısı. Hamısından daha artığı idi. Gənc yaşda həyatı öyrənmək idi, həyatı öyrənməyə məcbur qalmaq idi . Duyğularını izah etməyin yollarını axtardı biraz, tapmadı . Ağlamaq zənn etdi, deyildi . Çünki tək ağlamağın verdiyi ağrını bilirdi. Birinə sarılmağa ehtiyacı duydu . Sevdiyi bir qadının qollarında ağlamaq ehtiyacından daha artığı idi . Tanrının qayğısını isdədi , anasının mərhəmətini , atasının isti qəlbini . “Xəyalçısan, xəyalçı” dedi iç səsi . Beyni olmayacağını bildiyi isdəklərlə dolub daşırdı bu anlarda . Olduğu yer ilə , olmaq isdədiyi yer arasında sıxışıb qaldığını hiss etdi . Lakin nə olduğu yerdə xoşbəxt idi , nə olmaq isdədiyi yerə doğru addım ata bilirdi . Yanmış, yarısı istifadə edilmiş siqaret dənələrinə göz gəzdirdi . Özünü günahlandırmaqdan yoruldu və özünü bacarıqsızcasına müdafiə etdi özünə . İçində yanan alovların üzərini bağladı əvvəlcə . Heç vaxt fərqinə varmadığı , hər zaman qaçdığı, səssiz və çarəsiz ruhuna sığındı daha sonra . İşə yaramadı ağlamaq . Söndürə bilmədi alovlarını ….
11 notes
·
View notes
Text
Ben olsam almam beni. Adamdan saymam, beni. Uzun uzun soymam beni, deli miyim? Ben olsam, bakmam bana. Bir çorba bile yapmam bana. Tüm bunları, sen öğrettin bana sevgilim.:)
#egeninizmiri#spotify#izmirveege#beyzaalkoc#black fashion#long hair#makeup#black art#lipstick#black love
8 notes
·
View notes
Text
Gözlerindeki Sanat Eseri
Gözleri kahverengiydi ancak sol gözü sağ gözüne göre biraz daha koyu kahverengiye kaçıyordu, sanki içinde derin bir hikaye saklıymış gibi. Sol gözündeki doğum lekesi, onun benzersizliğini anlatan bir resimdi, ancak genellikle bu tabloyu gizlemeye çalışırdı, sanki en değerli sanat eserini koruyor gibiydi. Gözleri kahverenginin sıcak tonlarıyla dolu olsa da bakışları bir nehir gibi derindi, içinde gizemler ve duyguların akıp gittiği bir nehir. Kollarındaki belirsiz benler, cildinin hassaslığını yansıtırken sanki yaşamın getirdiği izleri sakin bir şekilde kabullenir gibiydi. Saçları, çok uzun olmayan ancak çok da kısa olmayan bir uzunluğa sahipti; o uyurken pencereden gelen rüzgarın hafif esintileriyle dalgalanan bu saçlar, karakterinin sakin ve hafif dağınık doğasını yansıtıyordu. Rüzgarın etkisiyle bedeni titremiş, sevgilisinin belindeki elini sıkılaştırmıştı. Adeta hareketiyle zamanın akışını durdurmuş, geçmişin hayaletlerini bir kenara bırakıp anılarla dolu bir huzuru kucaklamıştı. Sevmezdi o küçüklüğünden beri uykuyu. Korkardı çünkü deli gibi uyandığı zaman sevdiği her şeyi kaybetmekten. Uykusuz gecelerinde onu rahatsız eden bu korku, artık kalbinin sahibiyle geçirdiği anlarla unutulup gidiyordu. Bu korku, hayatının her anını etkilemek yerine, sevgisiyle dolu anlarla dolup taşıyordu. O anın ve geleceğin güzelliğiyle dolu olan huzurun kapısını sevdiğiyle birlikte aralamış olmak, ona benzersiz hissettiriyordu.
10.09.2023 —Sözlerin Ressamı
8 notes
·
View notes
Text
Kızlar şimdi şöyle bir derdimiz var benim saçlar aslan yelesi gibi, gür, çok uzun ve kıvırcık. Ciddi şampuan harcıyorum duş alırken, bana temiz içerik dev ml boyları olan ama öküz gibi pahalı olmayacak sampuan önerir misiniz????
9 notes
·
View notes
Text
intiharlar, sevgilim; en kolay kurtuluş yolu değil midir? en kolay unutma yolu, en kolay avutma yolu. en güzel kavuşma yolu... bugün kuşlar gibi uçabileceğime inandım sevgilim, kanatlarım yoktu, kırmışlardı belki ama umudum vardı. kuşlar gibi uçabilirdim. hem ben alışıktım karanlıkta olmaya. bir mezarın altı fazla gelmezdi bana. az kalmadım karanlık odalarda, kilitli banyolarda. koltukların arkasında gizlenmedim az. sonra gizlendiğim yerden çıkardılar sevgilim. izler, morluklar, kısacık saçlar hediye ettiler bana. en önemlisi, bir kuş olduğumu fark edip, uçamayayım diye kanatlarımı kırdılar. bazen dayanamazsın sevgilim, bazen olmaz canımın içi. gideceğin doktorların, alacağın ilaçların bir sonu, kurtuluş yolu olmadığını bilirsin. yine de aptalsındır, umut edersin. ben hiç etmedim sevgilim, hiç olmadı umudum. o ilaçları hiç almadım, o doktorlara hiç gitmedim. kırık kanatların için yazılan ilaçların faydası var mıdır? kanatların geri gelmez ki canımın içi. o kanatlar artık yoktur, kanatlarım uzun zamandır yok sevgilim. olmayınca zorlayamazsın, olmayınca başaramazsın. o inanılan mutlu son, yoktur sevgilim. kırık kanatlarla yaşam mücadelesi vardır. benim yaşam mücadelem buraya kadardır belki. bana darılma canımın içi, gönül koyma. her yaşamın mutlu sonu olmaz. çünkü o yaşam, bazen hiç başlamaz.
32 notes
·
View notes
Text
youtube
Adamlar - Döndürüyor Müziğe klip yapmamışlar. Dinleyiciye bırakmışlar anladığım kadarıyla.
O zaman başlayalım:
Kafada, iş çıkışı evde ve dışarda yapmayı düşündüğü bir sürü plan var. İş'ten çıkarken lambaları söndürüp ofisin kapısını kilitledikten sonra merdivene yönelen bir vatandaş düşünelim. Hatta adı Mehmet olsun. Saçlar hafiften kıvırcık, zihni sürekli dolu. Koşturmacası bitmeyen, insanları mutlu etmeye çalışan ama sürekli eksik kaldığını düşünen bir güzel insan. Selçuklu motifleri olan kazağı, baldırına kadar uzayan montu, kolunda da kızının ve eşinin elleriyle yaptığı bileklikler.. Mehmet, kapıyı kapattın mı ? diye kulağa çalınan bir ses.
Merdiveni tam inecekken, içindeki şüphelerden arınmak için tekrar dönüp ofisin kapısını kontrol etti. Ardından arabasına doğru yöneldi. Tam kapıyı açacakken anahtarı yere düşürdü. Yerler ıslak. Arabaya bindikten sonra biraz bekleyip yola çıkar.
Akşam trafiği. Herkesin iş çıkış saati ve bir telaşın en sevdiği saatler. Toplu taşımasına koşan insanlar, kendine olan mesafesini indirmek için karanlıkta yürüyen insanlar.. ve daha nicesi. Herkes bir telaşın mahpusunu yaşar gibi yüzleri yorgun ve asık.
Araba trafiğinin ortasında kaldığı için bir süre sonra bekleme modu açılıyor zihnin. Ardından bir kırmızı ışık furyasına takılıyor. En işlek caddenin göbeği gibi. Göbekte dönmeyi bekleyen araba sürüsü içinde sadece bir tane. Ordan geçebilirse önü sürekli kalabalık ve yüklü insanların olduğu marketin kapısına parketmeyi düşünüyor.
Mehmet bu ya, kötülüğü aramaz. İyi düşünüp iyiliğe yürür, koşar, sürer. Markete varınca kapıda boş yer arar ve yeni çıkmayı düşünen bir kişiyi bekleyip parkeder. Elindeki market listesini sepete doldurmak için raflar arasında gezinirken bir an önce eve varmayı da düşünüyor. Rafların üzerindeki .99'luk fiyat hilelerine takılmadan sepeti dolduruyor. İnsanoğlu kirli zihniyle başedemeyeceğini bildiği için en son faturayı alırken ne kadar tutacağını farkediyor. Arından marketten çıkıp yola revan olunca yine şehrin ışıklarını takip ediyor. Sokak aydınlatmaları zihnin labirentlerinde gezercesine rahatlatıyor onu. Bir yere varmak için yola çıkan Mehmet, bitmesin istiyor yolların. Tabi bu zihni karşama içinde aynı mahalleden iki kere geçtiğini sonradan farkediyor. Farklılığına sebep olan neşe içinde oynayan bir çocuk.
Ben bu çocuğu daha önce görmüştüm." derken zihnin ışıkları parlıyor. Bu koşturmaca onu öldürüyor, kara deliğe sürüklüyor (ileri sokaklar karanlık) kendini bir girdabın içinde geziniyormuş gibi hissediyor.
Mehmet, sonunda evin önüne arabayı parkettikten sonra evin kapısında bekliyor. Eşikte duran bir çiçek, ona gülümsemesi ve eve girerken evdekilere nasıl güzel bir gününün geçtiğini anlatması için bir mesaj niteliği taşıyor.
Evdekilerle uzun süre görüşememenin verdiği özlemle sarılmalar, tebessüm etmeler ve samimi gözgöze gelmelerin mekanı olan ev bir anda yuvaya dönüşüyor.
Mehmet gecenin ilerleyen saatlerinde yastığına başını koyduğunda labirentler çıkıp tekrar geliyor.
Ekran kararır ve bir beyaz hüzme ekranın ortasında döner durur.
Klip bitti. Mehmet bitmedi. Bugün de başardı ayakta kalmayı.
4 notes
·
View notes
Text
makasin. skinny jean üstünə kəmər. uzun saçlar. və bu intro.
2 notes
·
View notes
Text
Böyle Olsun
Yokluğun fırtınada sürüklenen bir kıyıya vuruş şimdi. Acılı kürkümü çıkarıp da, yerini alan yalnızlığın soylu cesaretine emanet ettim kendimi. Bir kırgınlık, kızgınlık, aşka veda mektubu dahi yok. Sordum, sondum bu çıplak aşkta; her daim cesareti giyinen ve kalın yorganları çıkaran bir kıştım İlkbaharda. Üşümüyorum varlığının karanlığında, sen, sevda ceketinin o her merhabasında önünü bir başkasına iliklemişsin, üstelik o da yetmemiş; gidişi bol kaldırımların, sensizlik ayak izlerine vurmuş, ayakkabı vurdu sanıp kızmış; hiçbir cesareti giyip de korkularına, bana gelmemişsin.
Bitti. Gözyaşı çeşmesinin suları bertaraf edilen kaderi değilsin sen. Güneşin ardındaki bulutu çoktan uzaklara gönderdim, gitmek yakıştıysa sana; bir başkasına, seni, bir daha aşkla sevmemek yakışır bana. Kıramadın, bu kez kusmadım sana sensizliği. Gerek yoktu. Anlamazdın... Vazgeçtim. Cebimde ne kadar sen varsa hepsini bilyelerim gibi düşürdüm umuda, o başkası bulsun seni, benli kayıplarda. Gücüm yok. Matemi bozduran merhabalar, sadakasını cami avlusunda unutan hoşça kal ile karşılaştı, bu aşk iyileşmez artık. Allah kabul etti yokluğunu kalbimde, soran hasretlerin beton yığınına vurup geçti bir keşke...
Paralel evren öldü ellerimde. Kiminsen, yârinin sana uzanan açık bahtı; özünün ısmarlanan mutluluğu olsun. Hak etmedin bence. Beni, bendeki seni, bendeki bizi, bendeki aşkın bize dolanan mutluluk adedini... Kalmadık, bittik bak! Leyla ile Mecnun fişekler eşliğinde solcu aşka pelesenk oldu, Ferhat ile Şirin'in dağ manzaralı mutlulukları, sağcı gidişinin boyunu aşan gerçeği oldu. Yancının firari tutulması yazıldı aşk, ellerimin acabalarına. Tutamadım ellerini, gözlerini soran gözlerim kaç faz sen var olduysa kalbimde, ona dikte edilen hayalbaz oldular, oyunbaz kalbinin can kenarında. Bittik, biz kalmadık bende. Ağlama töreninden mezun oldu aşk, çoktan.
Sana, ona, varlığının isimsiz kahramanlığına bir hece doğuyor bu gece. Yolunun kırpık saçları, vedanın hakiki vuslat alfabesine uzayan bir es olsun. Kısaldıkça bekleyişlerim, duraksayan ve bir daha uzamayan o saçlar, düğününün mutluluk ceddini hatırlıyorsa ne âlâ... Unutulan adın, heyecanı gümüş bardaklara hapseden kalbimin yara konuğu olsun.
Yani, sen, hakkı bana haram yâr; bir türkü gibi dinleyince gece seni, dirilirsin ya bende hani; uzun hava gidişine ramak kala bir selân, bir selamın olsun. Bıraktım ellerimi, ellerime; artık tutsan ne, tutmasan ne?! Böyle mi olsun derken, bıraktım, böyle olsun...
Dilara AKSOY
24 notes
·
View notes