#Toprak ve Su
Explore tagged Tumblr posts
krasnimeanzred · 1 month ago
Text
TOPRAK ve SU
Erde und Wasser
Kathrin Schulz , Sabrina Scherzer ve Silja Pohland'dan Kaplan Âilesi'nin Yedikule Bostanları'ndaki bahçesine odaklı kısa belgesel ...
Girişinde YEŞiL 1 ORMANDA UYUR GüZEL adlı kendi bestem, bitişinde de DAĞLAR KIZI REYHAN yorumum var ...
Dk. 41 civârı da o bahçede çalışan Kurt Ağbi'mizden bir AYAĞINDA KUNDURA yorumu dinleyebiliyoruz ...
... 🌻 ...
Not: Vimeo'ya "2020" denerek yüklenmişse de, çekimler 2019'da gerçekleşmiştir.
https://vimeo.com/889030351
vimeo
0 notes
bosverdimmm · 1 month ago
Text
Kutunun içinde tüm Elemental var diye yorumladım.
Tumblr media
1 note · View note
dogruolan · 1 year ago
Text
GUBREDUKKANİ - SİLVER
Tumblr media
GubreDukkanı.com: Toprağınıza Sevgi Katın - Solucan Gübresi!
Gubredukkani.com, bahçe ve tarım tutkunları için en kaliteli gübre seçeneklerini sunan güvenilir bir platformdur. Solucan gübresi gibi doğa dostu ve verimli ürünleriyle dikkat çeker. İşte Gubredukkani.com'un sizlere sunduğu solucan gübresi hakkında detaylar:
Solucan Gübresi: Toprağınıza Sağlık Katın!
Solucan gübresi, doğanın kendi döngüsünü taklit eden, bitkilerin ihtiyaç duyduğu besinleri içeren, organik ve verimli bir gübre çeşididir. Gubredukkani.com, bu doğa dostu gübre ile toprağınıza sevgi katmanın en iyi yolunu sunar.
Toprak Sağlığınız İçin Doğal Bir Seçenek: Solucan Gübresi!
Solucan gübresi, toprağınızın yapısını güçlendirir, su tutma kapasitesini artırır ve bitkilerinizin daha sağlıklı büyümesine katkıda bulunur. Gubredukkani.com, en kaliteli solucan gübresini uygun fiyatlarla size sunarak, bahçe ve tarım projelerinizi güçlendirmenize yardımcı olur.
Gubredukkani.com İle Bahçeniz Renkleniyor: Solucan Gübresi Siparişi Verin!
Gubredukkani.com'da solucan gübresi satın almak, bahçe veya tarım projelerinizde doğal ve etkili bir gübre kullanmanın ayrıcalığını yaşamak demektir. Size en uygun solucan gübresini seçin, siparişinizi verin ve toprağınıza sevgi katmanın keyfini çıkarın. Gubredukkani.com adresini ziyaret edin, bahçenizi güçlendirin!
462 notes · View notes
sezginer35 · 1 month ago
Text
Huzur dolu akşamlar.. ☕☕
Tumblr media
Büyük Şair olmanın bedelleri...
CAHİT SITKI
Küçükken yaramazlık yaptığı için babası tarafından pencereden aşağı sarkıtılmıştır. O günden sonra ölümden korkmuş ve eserlerinde hep “ölüm” temasını işlemiştir.
NAZIM HİKMET
Nazım Hikmet’in en değişik özelliği devamlı beyaz pantolon giymesiydi. İlham geldiğinde aklındaki sözleri hemen beyaz pantolonuna not alıyormuş. Tüm dünyanın tanıdığı bir şair olmak, böyle değişik özelliklere sahip olmaya bağlıdır belki de.
Bursa cezaevinde ıslak ıslak çok dayak yediği için onun en büyük korkusu su olmuştur.
ÖZDEMİR ASAF
"R" leri söyleyemeyen şair...
Bir gün matbaadan çıkıp Karaköy’e gitmek için bindiği taksinin şoförü sorar:
“Neğeye biğadeğ?” Utancından “Kağaköy” diyemez, “Eminönü” der. İner. Oradan Karaköy’e kadar yürür.
YAHYA KEMAL
Hiç evi olmamıştır. Ölene kadar otelde yaşamıştır. Nazım Hikmet’in annesine aşık olmuştur.
TEVFİK FİKRET
Aynı zamanda iyi bir ressamdır. Evinin planını da kendisi çizmiş ve evine isim veren ilk şairimiz olmuştur. En büyük takıntısı: Sol tarafında kimseyi yürütmemek.
AHMET HAŞİM
Hastalık derecesindeki takıntısı ise: Toprak yemesidir. Haşim’in şiirlerinde hep gün batımı, gece, ay ışığı, hüzün olmasının sebebi çirkin olmasından derler.
TOMRİS UYAR
Üç büyük şairi ( Turgut Uyar, Cemal Süreya, Edip Cansever) kendisine tutsak eden kadın… Bahsi geçen güzel.
CEMAL SÜREYA
Sevgili Cemal soyismindeki iki y’den birini bir iddia sonucu kaybetmiştir. Evet, soyismi tek “y” ile yazılıyor.
ORHAN VELİ
Ölümü belediyenin açtırdığı bir çukur yüzündendir. Çukura düşmesi sonucu başından yara almış ve ölüm sebebi bu olmuştur.
CEMİL MERİÇ
En ünlü sözleri kitap okumak üzerine olan Cemil Meriç gözlerinde oluşan bir rahatsızlık nedeni ile yazıları okumayacak duruma gelmiştir. Gözleri göremez duruma geldiğinde ise yakınlarının yardımı ile yazmaya devam etmiş hatta en verimli eserlerini gözlerinin görmediği dönemlerde kaleme almıştır.
SABAHATTİN ALİ
Sabahattin Ali su gibi Türkçesi ile kitaplarını kaleme almıştır. Kısacık ömründe hayata her daim pozitif düşüncelerle bakan Ali diksiyon takıntısına sahipmiş. Yanlış telaffuz edilen bir söz duyduğunda hemen bunu düzeltme girişiminde bulunurmuş. Hatta bu durumundan eşi Aliye Hanım oldukça rahatsızmış olur bunu da kendisine söylermiş. Sabahattin Ali bu olayı arkadaşlarına “ Aliye hanım bana bu yüzden fena içerliyor. Karı koca ağız tadı ile kavga edemiyoruz. Kavganın ortasında tutup diksiyon yanlışlarını düzeltiyorum” diye anlatırmış.
AHMET ARİF
Türkçeyi en iyi kullanan şairlerimizden Ahmed Arif aynı zamanda Zazaca, Arapça ve Kürtçe dillerini de biliyordu. Ata binmeyi daha küçük yaşlarda öğrenen Arif şahlanmayan ata binmezdi. Yaşamının büyük bir bölümünde günde 4 paket sigara içen Ahmed Arif tam bir sigara tiryakisiydi.
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
Kulağa sevimli gelen bir alışkanlık! Unutulmaz filmlerden olan Gulyabani filminin esinlenildiği aynı ismi taşıyan kitabın yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar temizlik hastasıymış. Öyle ki, bu özelliğinden dolayı hiç evlenmemiş ve devamlı eldivenleri ile gezmiş. Kendini sosyal ortamlardan soyutlayan büyük yazar evde örgü örmekten çok hoşlanır. Yurtdışından yeni örgü modelleri getirtirmiş. Aynı zamanda örmediği ve yazmadığı zamanlarda mutfağına kapanır ve ev reçelleri yaparmış.
YAŞAR KEMAL
Yaşamı boyunca Türk edebiyatına sayısız eser bırakan usta kalem Yaşar Kemal çocukluğunda pek bir talihsiz olaylar yaşamış. Babası Van’dan göç ettiği sırada yanına aldığı Yusuf isimli bir çocuğu kendi çocukları ile birlikte büyütmüş. Yusuf’un camide namaz kılarken babasını kalbinden bıçaklayarak öldürülmesine tanık olan Büyük yazar 12 yaşına kadar kekeleyerek konuşmuş. Sağ gözündeki durum ise daha küçük yaşlarda eniştesinin kurban kesmesini izlerken bıçağın bir anda fırlayarak Yaşar Kemal’in gözüne gelmesi ile kör olmasına neden olmuş.
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Söylenenler göre Ümit Yaşar yirmi üç kez, kendi sözlerine göre de üç kez intihara kalkışmıştı.
1973 yılında Ümit Yaşar Oğuzcan’ın on yedi yaşındaki oğlu Vedat Oğuzcan, Galata Kulesi’nden aşağı atlayarak intihar eder. Rivayet odur ki, cansız bedeni yerde yatarken avucundaki kağıtta bir not yazılıdır: “Baba intihar öyle edilmez, böyle edilir!”
((Ç)alıntı)
youtube
64 notes · View notes
vazgecmelerustasi · 1 month ago
Text
İst'AN'bul
Tumblr media
Yazmadım seni daha, Sevmeye ayırdım tüm zamanları. Yazmaya bu yüzden vaktim olmadı. Ben düşünmeye başlayınca seni _Ki bu bir önceki düşünmenin sonundan çok öncedir- inan ki dağlar, taşlar, inan ki bulutlar, yağmur ve kar Toprak su ve gökyüzü, güneş ay ve yıldızlar Onlar da benimle birlikte Ve onlar da benim kadar seni düşünürler… Hep dalgınım bu günlerde Saati cezveye koyup yumurta tutuyorum Bir gün takvime bakmasam yılı unutuyorum. Aklım başıma gelmiyor, başıma çalmadan dallar Yolda dalıp dalıp gidiyorum Nisan'a kaç var diyorum saati sorarken Hiç böyle olmamıştım. Bilenlere sordum; ‘aşk bu’ dediler…
21 notes · View notes
girifit · 5 months ago
Text
insan düşerdi, bazen kalkar bazen de kalkamazdı. hep bir şeyler olurdu. hep bir şeyler yıkılırdı ve ben altında kalırdım. çabaladıkça daha da dibe batardım ama çıkmazdı sesim. kılım kıpırdamaz olurdu. bedenim bir kuş misali titrer bir dala konamaz hâle gelirdi. bir yanım dağ gibi güçlüyken diğer yanım kanlar arasında boğulurdu. bu hep böyleydi ya da yanlış bendeydi. hangisiydi? neydi doğru olan? var mıydı doğru diye bir şey, ben bilemiyorum. adım atacağım yolu, sigaramın yerini, ellerimi nereye koyacağımı ve daha bir çoğunu bilmiyorum. ve artık bilmek de istemiyorum. kimden gittiğimi, nereye gittiğimi bilmek, görmek istemiyorum. bu yolun sonunu merak ediyorum yalnızca. bundan adımlarımın bir yere yetişme çabası. bundan sürekli aralamaya çalıştığım göz kapaklarım, kirpiklerim. bir pencere aralığından gizlice sokağı izliyorum. bir çocuk gibiyim. saklandığımı sanıyorum. oysa ben bu saklambaç oyununu çoktan kaybettim. kaçtığım bendim. ve nefes aldığım ilk anda sobelenmiştim. kanlı eller tarafından yakalanmıştım. kan akmamıştı ama ben de ölmüştüm. toprak altına gömmemişlerdi beni ama ben de ölmüştüm. bir şeyler eksikti ama bu bile öldürmeye yetiyordu beni. ne zaman bunlar olmuştu? tüm bunlar olurken ben kendimde miydim, sanmıyorum. bazı sorular yanıtsız, yanıtlananlar da belirsiz. bir uçurumun ucunda mıyım yoksa düşüyor muyum? bilmiyorum. esas soru, neden? ben neden buyum. ben neden böyleyim. ben neden bir uçurumu ev belledim. hayır, ağlamak yok. bir sigara yakacağım ve geçecek. hayır, hâlâ bir aptal gibi kandırıyorum kendimi. geçmedi ve geçmeyecek. sus. sus. sus.
32 notes · View notes
monaros-a · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Su ne kadar bulanırsa bulansın, zamanla toprak dibe çökecektir. Ve nihayet tertemiz su, tüm berraklığı ile tekrar yüzeye çıkar tıpkı hakikat gibi mücadele edecek kudreti bulamayınca kendim de, zamandan medet ummamın sebebi budur..
___________🌿🕊️...
300 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 2 months ago
Text
Tumblr media
Gönül yarasından sakınmak gerekir, çünkü onun cihanda merhemi yoktur. Elinden ne geliyorsa gönül yıkma, çünkü yıkık gönlün âhı âlemi yıkar.
♥️🌹♥️
Tumblr media
Sevmenin bir kokusu vardır bilir misin.
Hiçbir şeyle tarif edemezsin onu.
Hiçbir şeyde bulamazsın ama hisedersin .
Yağmur sonrası toprak kokusuna benzer biraz
Bir ömür boyu solumak istersin
Çocukluğunu büyüten anne kokusu gibidir biraz şefkati hatırlatır
Babanın ağarmış sakallarındaki o ekmek kokusuna benzer biraz
Emek doludur.
Yüzündeki çizgilerin avuçlarını okşamasına benzer
Aşık olduğun o kızın saçlarındaki buğday kokusuna benzer biraz.
Hani o baktıkça gülümsediğin
Hani yüzünü hep rüzgarlarına tutmak istediğin
Sevmenin bir kokusu vardır
Elin değmese bile sabahın ilk ışıklarına gülümseyen yediveren çiçeklerin yapraklarında ışıl ışıl parlayan çiy damlalarına benzer
Senin çocukluğunun kokusudur biraz
Biraz çocuğunun kokusu
Gözlerinde ruhunu demlediğin o gurura benzer
Uykusuz gecelerinde aradığın o sığınak
Hani bedenini incitmeden tenini binlerce öpen o su gibi üzerine gibi serilen
Sevmenin bir kokusu vardır
Nefesine işler adamın.
Ciğerine işler.
Ve sen bir daha hiçbir kokuyu böyle derin böyle binlerce koku içerisinde başka bir kokudan ayırt edemezsin.
Sevmenin bir kokusu vardır.
Ben kokunu özledim ... Kurban olduğum ♥️🌹♥️❤️💓🥰😍🫂💋🫂💋
Tumblr media
23 notes · View notes
hisboslugu · 5 months ago
Text
alnını dağ ateşiyle ısıtan, yüzünü kanla yıkayan dostum. senin uyurken dudağında gülümseyen bordo gül, benim kalbimi harmanlayan isyan olsun. şimdi dingin gövdende uğultuyla büyüyen sessizlik bir gün benim elimde patlamaya sabırsız mavzer olsun. başını omzuma yasla, göğsümde taşıyayım seni. gövdem gövdene can olsun. söyle bana ey, ölümün açıklayıcı pervanesi! hangi yavru tek başına yiğittir, hangi yangın bir başına söndürülür? ah, herkes susuyor. hiç kimse bilmiyor içimin yangınını. ah, herkes mi susuyor? kalbimi, kalbine bağladığım dostum. ah, herkes mi susuyor? kalbi, kalbimize benzeyen dostlar. bir çarmıh gibi bırakıyorken kendini dünyaya hayatın ateş renkli kelebekleri, bir bir tutuluyorken korkunç koleksiyonlar için; ah, herkes mi susuyor? bağırsam içimdeki dehşeti. hırsım deler mi toprağı? beni acısıyla onduran dostumu aşkla vurduran hayat, sana yaşananla harlanan bağrımın sevdasını akıttım. dünyanın yeni baharına çatlarken kadim güneş, bağrım delinirken fidanların kanıyla anamın doğurgan karnıdır diye, sevgilimin sütlenecek göğsüdür diye, dostumun üretken gülüdür diye sana bağlandım, sana sarıldım. beni umutsuz koma, tarihle avutma beni. çünkü aşkla sınanmışım sana. sana yangınla, suyla, ateşle, ölümle, yaprakla, şiirle sınanmışım. ey, yaşarken kanayan acı, şimşekli gök, tufan, kan fırtınası, uçurum kıyısında hızla büyüyen ot yapraksız bir ölümün anısı için, körpecik kuzuların derisi için beni tarihle avutma, umutsuz koma beni. akıtsam deliren sevdamı, köpürür mü hayatı besleyen su? ey, benim yedi başlı kartalım. her başını bir dağ başlangıcında koyanım. senin böyle diri bir akarsu gibi kıvrılan gövdendir, bizim aşkımızı solduranların korkusu. çünkü elbette bir su kendi akacağı toprağın sertliğini bilir ve suyun gövdesiyle yırtılınca toprak, artık ırmak mı, ne denir? işte devrim ona benzer bir akışın hızına denir. yarın ne olur bilirim ben; bahar gelir, otlar büyür, ölüm de yapraklanır. bir dağ bulur, uzun uzun bakarım. bir çam ağacı gölgesi, güzel kokular veren. bir damla güneş görünce sana da gülümseyeceğim yarın. şimdi senin uzanıp yattığın otlarda yarın yeni bir yeşillik büyüyecek.
25 notes · View notes
kursakboslugu · 4 months ago
Text
aşkla sana alnını dağ ateşiyle ısıtan yüzünü kanla yıkayan dostum senin uyurken dudağında gülümseyen bordo gül benim kalbimi harmanlayan isyan olsun şimdi dingin gövdende uğultuyla büyüyen sessizlik birgün benim elimde patlamaya sabırsız mavzer olsun başını omzuma yasla göğsümde taşıyayım seni gövdem gövdene can olsun söyle bana ey ölümün açıklayıcı pervanesi hangi yavru tek başına yiğittir hangi yangın bir başına söndürülür ah herkes susuyor hiçkimse bilmiyor içimin yangınını ah herkes mi susuyor kalbimi kalbine bağladım dostum ah herkes mi susuyor kalbi kalbimize benzeyen dostlar bir çarmıh gibi bırakıyorken kendini dünyaya hayatın ateş renkli kelebekleri bir bir tutuluyorken korkunç koleksiyonlar için ah herkes mi susuyor bağırsam içimdeki dehşeti hırsım deler mi toprağı beni acısıyla onduran dostumu aşkla vurduran hayat sana yaşananla harlanan bağrımın sevdasını akıttım dünyanın yeni baharına çatlarken kadim güneş bağrım delinirken fidanların kanıyla anamın doğurgan karnıdır diye sevgilimin sütlenecek göğsüdür diye dostumun üretken gülüdür diye sana bağlandım sana sarıldım beni umutsuz koma tarihle avutma beni çünkü aşkla sınanmışım sana sana yangınla, suyla, ateşle ölümle, yaprakla, şiirle sınanmışım ey yaşarken kanayan acı şimşekli gök, tufan, kan fırtınası uçurum kıyısında hızla büyüyen ot yapraksız bir ölümün anısı için körpecik kuzuların derisi için beni tarihle avutma umutsuz koma beni akıtsam deliren sevdamı köpürür mü hayatı besleyen su ey benim yedi başlı kartalım her başını bir dağ başlangıcında koyanım senin böyle diri bir akarsu gibi kıvrılan gövdendir bizim aşkımızı solduranların korkusu çünki elbette bir su kendi akacağı toprağın sertliğini bilir ve suyun gövdesiyle yırtılınca toprak artık ırmak mı ne denir işte devrim ona benzer bir akışın hızına denir yarın ne olur bilirim ben bahar gelir, otlar büyür ölüm de yapraklanır bir dağ bulur uzun uzun bakarım bir çam ağacı gölgesi güzel kokular veren bir damla güneş görünce sana da gülümseyeceğim yarın şimdi senin uzanıp yattığın otlarda yarın yeni bir yeşillik büyüyecek
28 notes · View notes
mirzablogg · 4 months ago
Text
Tumblr media
Eskiden evlilikler çok kolaydı..!
Bir yorgan, bir yastık, bir döşek yeterliydi.!
Şimdi ise evlilik için 3 anahtar şart!
Ev,
Araba,
İş yeri..!
Eski evlikler mezara kadar idi..!
Şimdiki evlilikler ise pazara kadardır..!
Eskiden evlilik ucuzdu,
Zina suçu işlemek için, ölümü göze almak gerekirdi.!
Şimdi, 'Zina Bedava',
Evlilik ise neredeyse ölüm..!
Eskiden evler sadeydi,
Toprak kokulu mutluluklar vardı..!
Şimdiki evler ise aksesuarlı,
Beton soğukluğunda huzursuzluklar vardır.!
Eskiden iki odalı eve,
4 aile sığardı..!
🏘️Şimdi dört odalı evlere,
Tek aile sığamıyor..!
Eski odalarda,
Bir palas bir minder vardı..!
Şimdiki Odalar ise,
Mobilyalardan sanki showrom salonu.!
Gösteriş ve gurur pazarı..!
Oturmak bile nasip olmuyor..!
"Modası geçti" diye,
Sürekli değişim..!
Eskiden evler, misafirle bereketleniyordu, misafir doluydu..!
Şimdi ise Anne ve babalar bile,
Misafirliğe kabul edilmiyor!
Eskiden Evin Süp��rge Makinası,
Çamaşır Makinası,
🥯Fırını,
Bulaşık makinesi
Evin kadınıydı.!
Şimdi ise kadın, "evin para getireni" oldu..!
Eskiden aileler, çalışmaktan kavgaya fırsat bulmazdı;
Şimdi ise ebeveynler, oturmaktan, kavga için bahane arıyor.!
Çünkü sıkılıyor,
Bey efendi ve hanım efendiler..!
Eskiden Kocasına bir bardak su verince,
Şeref duyardı, kadın..!
Şimdi ise dışardaki patron ve emir erlerine hizmet ederken,
Evdeki kocasının "bir su isteği"ne,
"Kendin iç öküz efendi" derecelerine düştü yuvalar..!
Neyse..!
İnsan oğlu nimetlendikçe azdı, şımardı ve huzursuz oldu..!
Oysa fakirliğin, kendine has bir imanı ve onuru vardı..!
Bazen "Ah eskiler Ah!" diye feryad edip bağırmak istiyoruz..!
Selâm, hidayete tâbi olanların üzerine olsun...
Birkul Alp Tekin
24 notes · View notes
odamdaboceksesleri · 5 months ago
Text
ben! toprak ve su. çamur. anne karnında büyüyen vahşet! ilk ağlattığın gün. son güldüğüm çocukluğum. hatırladın mı? yanmı�� ruhumu.
28 notes · View notes
ahhasret · 5 months ago
Text
BUNLARI BILIYOR MUYDUNUZ ?
CAHİT SITKI
Küçükken yaramazlık yaptığı için babası tarafından pencereden aşağı sarkıtılmıştır. O günden sonra ölümden korkmuş ve eserlerinde hep “ölüm” temasını işlemiştir.
NAZIM HİKMET
Nazım Hikmet’in en değişik özelliği devamlı beyaz pantolon giymesiydi. İlham geldiğinde aklındaki sözleri hemen beyaz pantolonuna not alıyormuş. Tüm dünyanın tanıdığı bir şair olmak, böyle değişik özelliklere sahip olmaya bağlıdır belki de.
Bursa cezaevinde ıslak ıslak çok dayak yediği için onun en büyük korkusu su olmuştur.
ÖZDEMİR ASAF
"R" leri söyleyemeyen şair...
Bir gün matbaadan çıkıp Karaköy’e gitmek için bindiği taksinin şoförü sorar:
“Neğeye biğadeğ?” Utancından “Kağaköy” diyemez, “Eminönü” der. İner. Oradan Karaköy’e kadar yürür.
YAHYA KEMAL
Hiç evi olmamıştır. Ölene kadar otelde yaşamıştır. Nazım Hikmet’in annesine aşık olmuştur.
TEVFİK FİKRET
Aynı zamanda iyi bir ressamdır. Evinin planını da kendisi çizmiş ve evine isim veren ilk şairimiz olmuştur. En büyük takıntısı: Sol tarafında kimseyi yürütmemek.
AHMET HAŞİM
Hastalık derecesindeki takıntısı ise: Toprak yemesidir. Haşim’in şiirlerinde hep gün batımı, gece, ay ışığı, hüzün olmasının sebebi çirkin olmasından derler.
TOMRİS UYAR
Üç büyük şairi ( Turgut Uyar, Cemal Süreya, Edip Cansever) kendisine tutsak eden kadın… Bahsi geçen güzel.
CEMAL SÜREYA
Sevgili Cemal soyismindeki iki y’den birini bir iddia sonucu kaybetmiştir. Evet, soyismi tek “y” ile yazılıyor.
ORHAN VELİ
Ölümü belediyenin açtırdığı bir çukur yüzündendir. Çukura düşmesi sonucu başından yara almış ve ölüm sebebi bu olmuştur.
CEMİL MERİÇ
En ünlü sözleri kitap okumak üzerine olan Cemil Meriç gözlerinde oluşan bir rahatsızlık nedeni ile yazıları okumayacak duruma gelmiştir. Gözleri göremez duruma geldiğinde ise yakınlarının yardımı ile yazmaya devam etmiş hatta en verimli eserlerini gözlerinin görmediği dönemlerde kaleme almıştır.
SABAHATTİN ALİ
Sabahattin Ali su gibi Türkçesi ile kitaplarını kaleme almıştır. Kısacık ömründe hayata her daim pozitif düşüncelerle bakan Ali diksiyon takıntısına sahipmiş. Yanlış telaffuz edilen bir söz duyduğunda hemen bunu düzeltme girişiminde bulunurmuş. Hatta bu durumundan eşi Aliye Hanım oldukça rahatsızmış olur bunu da kendisine söylermiş. Sabahattin Ali bu olayı arkadaşlarına “ Aliye hanım bana bu yüzden fena içerliyor. Karı koca ağız tadı ile kavga edemiyoruz. Kavganın ortasında tutup diksiyon yanlışlarını düzeltiyorum” diye anlatırmış.
AHMET ARİF
Türkçeyi en iyi kullanan şairlerimizden Ahmed Arif aynı zamanda Zazaca, Arapça ve Kürtçe dillerini de biliyordu. Ata binmeyi daha küçük yaşlarda öğrenen Arif şahlanmayan ata binmezdi. Yaşamının büyük bir bölümünde günde 4 paket sigara içen Ahmed Arif tam bir sigara tiryakisiydi.
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
Kulağa sevimli gelen bir alışkanlık! Unutulmaz filmlerden olan Gulyabani filminin esinlenildiği aynı ismi taşıyan kitabın yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar temizlik hastasıymış. Öyle ki, bu özelliğinden dolayı hiç evlenmemiş ve devamlı eldivenleri ile gezmiş. Kendini sosyal ortamlardan soyutlayan büyük yazar evde örgü örmekten çok hoşlanır. Yurtdışından yeni örgü modelleri getirtirmiş. Aynı zamanda örmediği ve yazmadığı zamanlarda mutfağına kapanır ve ev reçelleri yaparmış.
YAŞAR KEMAL
Yaşamı boyunca Türk edebiyatına sayısız eser bırakan usta kalem Yaşar Kemal çocukluğunda pek bir talihsiz olaylar yaşamış. Babası Van’dan göç ettiği sırada yanına aldığı Yusuf isimli bir çocuğu kendi çocukları ile birlikte büyütmüş. Yusuf’un camide namaz kılarken babasını kalbinden bıçaklayarak öldürülmesine tanık olan Büyük yazar 12 yaşına kadar kekeleyerek konuşmuş. Sağ gözündeki durum ise daha küçük yaşlarda eniştesinin kurban kesmesini izlerken bıçağın bir anda fırlayarak Yaşar Kemal’in gözüne gelmesi ile kör olmasına neden olmuş.
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Söylenenler göre Ümit Yaşar yirmi üç kez, kendi sözlerine göre de üç kez intihara kalkışmıştı.
1973 yılında Ümit Yaşar Oğuzcan’ın on yedi yaşındaki oğlu Vedat Oğuzcan, Galata Kulesi’nden aşağı atlayarak intihar eder. Rivayet odur ki, cansız bedeni yerde yatarken avucundaki kağıtta bir not yazılıdır: “Baba intihar öyle edilmez, böyle edilir!”
Çok acı hikayeleri varmış, hepsini rahmetle ve özlemle anıyorum.
Tumblr media
22 notes · View notes
yagmurun-sesii · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ ?
CAHİT SITKI
Küçükken yaramazlık yaptığı için babası tarafından pencereden aşağı sarkıtılmıştır.
O günden sonra ölümden korkmuş ve eserlerinde hep “ölüm” temasını işlemiştir.
NAZIM HİKMET
Nazım Hikmet’in en değişik özelliği devamlı beyaz pantolon giymesiydi. İlham geldiğinde aklındaki sözleri hemen beyaz pantolonuna
not alıyormuş. Tüm dünyanın tanıdığı bir şair olmak, böyle değişik özelliklere sahip olmaya bağlıdır belki de.
Bursa cezaevinde ıslak ıslak çok dayak yediği için onun en büyük korkusu su olmuştur.
ÖZDEMİR ASAF
"R" leri söyleyemeyen şair...
Bir gün matbaadan çıkıp Karaköy’e gitmek
için bindiği taksinin şoförü sorar:
“Neğeye biğadeğ?” Utancından “Kağaköy” diyemez, “Eminönü” der. İner.
Oradan Karaköy’e kadar yürür.
YAHYA KEMAL
Hiç evi olmamıştır. Ölene kadar otelde yaşamıştır. Nazım Hikmet’in annesine aşık olmuştur.
TEVFİK FİKRET
Aynı zamanda iyi bir ressamdır. Evinin planını da kendisi çizmiş ve evine isim veren ilk şairimiz olmuştur. En büyük takıntısı: Sol tarafında kimseyi yürütmemek.
AHMET HAŞİM
Hastalık derecesindeki takıntısı ise:
Toprak yemesidir. Haşim’in şiirlerinde hep
gün batımı, gece, ay ışığı, hüzün olmasının sebebi çirkin olmasından derler.
TOMRİS UYAR
Üç büyük şairi ( Turgut Uyar, Cemal Süreya, Edip Cansever) kendisine tutsak eden kadın… Bahsi geçen güzel.
CEMAL SÜREYA
Sevgili Cemal soyismindeki iki y’den birini bir iddia sonucu kaybetmiştir.
Evet, soyismi tek “y” ile yazılıyor.
ORHAN VELİ
Ölümü belediyenin açtırdığı bir çukur yüzündendir. Çukura düşmesi sonucu başından yara almış ve ölüm sebebi bu olmuştur.
CEMİL MERİÇ
En ünlü sözleri kitap okumak üzerine olan Cemil Meriç gözlerinde oluşan bir rahatsızlık nedeni ile yazıları okumayacak duruma gelmiştir. Gözleri göremez duruma geldiğinde ise yakınlarının yardımı ile yazmaya devam etmiş hatta en verimli eserlerini gözlerinin görmediği dönemlerde kaleme almıştır.
SABAHATTİN ALİ
Sabahattin Ali su gibi Türkçesi ile kitaplarını kaleme almıştır. Kısacık ömründe hayata her daim pozitif düşüncelerle bakan Ali diksiyon takıntısına sahipmiş. Yanlış telaffuz edilen bir söz duyduğunda hemen bunu düzeltme girişiminde bulunurmuş. Hatta bu durumundan eşi Aliye Hanım oldukça rahatsızmış olur bunu da kendisine söylermiş. Sabahattin Ali bu olayı arkadaşlarına “ Aliye hanım bana bu yüzden fena içerliyor. Karı koca ağız tadı ile kavga edemiyoruz. Kavganın ortasında tutup diksiyon yanlışlarını düzeltiyorum” diye anlatırmış.
AHMET ARİF
Türkçeyi en iyi kullanan şairlerimizden Ahmed Arif aynı zamanda Zazaca, Arapça ve Kürtçe dillerini de biliyordu. Ata binmeyi daha küçük yaşlarda öğrenen Arif şahlanmayan ata binmezdi. Yaşamının büyük bir bölümünde günde 4 paket sigara içen Ahmed Arif tam bir sigara tiryakisiydi.
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
Kulağa sevimli gelen bir alışkanlık! Unutulmaz filmlerden olan Gulyabani filminin esinlenildiği aynı ismi taşıyan kitabın yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar temizlik hastasıymış. Öyle ki, bu özelliğinden dolayı hiç evlenmemiş ve devamlı eldivenleri ile gezmiş. Kendini sosyal ortamlardan soyutlayan büyük yazar evde örgü örmekten çok hoşlanır. Yurtdışından yeni örgü modelleri getirtirmiş. Aynı zamanda örmediği ve yazmadığı zamanlarda mutfağına kapanır
ve ev reçelleri yaparmış.
YAŞAR KEMAL
Yaşamı boyunca Türk edebiyatına sayısız eser bırakan usta kalem Yaşar Kemal çocukluğunda pek bir talihsiz olaylar yaşamış. Babası Van’dan göç ettiği sırada yanına aldığı Yusuf isimli bir çocuğu kendi çocukları ile birlikte büyütmüş. Yusuf’un camide namaz kılarken babasını kalbinden bıçaklayarak öldürülmesine tanık olan Büyük yazar 12 yaşına kadar kekeleyerek konuşmuş. Sağ gözündeki durum ise daha küçük yaşlarda eniştesinin kurban kesmesini izlerken bıçağın bir anda fırlayarak Yaşar Kemal’in gözüne gelmesi ile kör olmasına neden olmuş.
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Söylenenler göre Ümit Yaşar yirmi üç kez, kendi sözlerine göre de üç kez intihara kalkışmıştı.
1973 yılında Ümit Yaşar Oğuzcan’ın on yedi yaşındaki oğlu Vedat Oğuzcan, Galata Kulesi’nden aşağı atlayarak intihar eder.
Rivayet odur ki, cansız bedeni yerde yatarken avucundaki kağıtta bir not yazılıdır: “Baba intihar öyle edilmez, böyle edilir!..
129 notes · View notes
dolunay66 · 7 months ago
Text
Balililer yeni doğan bebekleri gökten inen ilahi yaratıklar olarak görüyor. Ve 210. güne kadar fani dünyaya dokunmanın doğru olmadığına inanıyorlar. Ve bunu kelimenin tam anlamıyla algılıyorlar: Bir çocuğun sadece yerde yürümesine veya sürünmesine değil, aynı zamanda yere uzanmasına veya ona dokunmasına da izin verilmez. İdeal olarak, toprak ile bebek arasında doğal bir koruma tabakası olmalıdır: beşiğin altında bir su havzası veya birkaç kat yaprak.
Bu işin içinden şöyle çıkıyorlar: Bebekleri sadece askıda taşıyorlar, beşiği yüksek kenarlarla koruyorlar ve suda daha fazla zaman geçirmeye çalışıyorlar. Doğumdan itibaren 210. günden sonra bebek tam teşekküllü bir insan haline gelir ve bu rolü üstlenerek ilk kez ayaklarını yere değdirir. Elbette artık yalnızca yerli Balili inananlar bu geleneği uyguluyor.
Tumblr media
33 notes · View notes
girifit · 10 months ago
Text
şimdi, senin nazarında güçsüz olacağımı kabullenerek yazıyorum. senin gözünde bir cesetten farkım olmadığını bilerek yazıyorum. tüm bu bildiklerim ve kabullendiklerim canımı yaksa da yazıyorum çünkü ölüyor gibi hissediyorum. tarihin tekerrür edişi canımı bin parçaya ayırmayı geç, un ufak ediyor. aynı gün içinde ikinci paketimi açtığım bir gündeyim. hayır, bu sefer saçlarım oyuncak olmadı kimseye. ben oyuncak oldum. ve kâbusum oldu. dokuz, bana geri geldi. aynı sahneler yaşandı ve ben, nefes alamadım. ellerim kulaklarımı kapatmadı bu sefer, hayır. bu sefer ellerim, benim olduğuna inanmak istemediğim ellerim kırdı döktü her şeyi. ben, ben olmaktan çıktım. gözümü kan bürüdü. ses tellerimi yerinden koparmak istercesine çığlık çığlığa kaldım. inan bana, hiç ağlamadım ama öldüm. üzerime toprak değil, bakışlarını attılar. acıyan bakışlar, öldürdü beni. anlama şuan beni. yalvarırım anlama. sadece öldüğümü hisset. hiçbir yerimde bir hasar yok ama çok kanıyorum. titreyen ellerim ile bir sözcüğü yazmak için bin defa yazıyor, bin defa siliyorum. gözlerim doluyor ama hayır ağlamayacağım. sadece bir sigara daha yakacağım. bu kaldırım taşında biraz daha oturacağım. dönen başımı, bulanan midemi, ısırıp kanattığım dudaklarımı ve canımı yakan daha bir çok şeyi umursamayıp döneceğim oraya. adımlarımı yavaş atacak ama çok hızlı öleceğim. umudumu gömdüm bir yerlere. bulursan seslen bana. ben onu kaybettim, gömdüğüm yeri unuttum. bu geçmiş benim boynuma urganı doladı, ben yaşarım sandım. yanıldım. ben hep yanıldım. düştüm de çok düştüm. bu sefer kalkamıyorum. mazur gör, ezip geç beni. ben daha fazla yapamıyorum. hayır, dokunma veya sarılma. gideceğim. ben gideceğim. sus.
34 notes · View notes