#Serbest Ticaret
Explore tagged Tumblr posts
Text
WCF Zirvesi'nde Başkan Şahin ve Mısır Ticaret Temsilcileri Bir Araya Geldi
Başkan Şahin, “Mısır ile Türkiye arasındaki bu potansiyel ticaret anlaşması, bölgedeki elma ihracatçılarına yeni pazar olanakları sunacak ve ekonomik iş birliğini daha da güçlendirecektir.” Dedi Isparta Elma İhracatçıları İçin Mısır ile Serbest Ticaretin Gelişmeleri Isparta Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hüdai Şahin, Yalvaç Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Yalçın Kurucu ile…
#Başkan Şahin#Hüdai Şahin#Isparta#Isparta Elma İhracatçıları#Isparta Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı#Isparta Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hüdai Şahin#Mısır#Serbest Ticaret#Ticaret#WCF
0 notes
Text
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Gazipaşa'daki İsrail ile Ticaret Eleştirisi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Gazipaşa Ziyareti CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde gerçekleştirilen 14. Gazipaşa Çekirdeksiz Nar ve Tropikal Meyve Festivali’ne katıldı. Burada yaptığı konuşmada, özellikle İsrail ile olan ticaret ilişkilerine dikkat çekti ve bu konudaki endişelerini dile getirdi. Özel, yaptığı açıklamada, “İsrail’le ticaret cayır cayır devam ediyor,”…
#Özgür Özel#İSRAİL#chp#Eleştiri#Festival#Gazipaşa#Nar#serbest ticaret anlaşmaları#türkiye#Ticaret#tropikal meyve
0 notes
Text
İnternettenparakazanci - Silver
Online para kazanmak, ek gelir elde etmenin giderek daha popüler bir yolu haline geldi. Doğru stratejiler ve araçlarla herkes minimum çabayla online para kazanmaya başlayabilir. Serbest çal��şma ve blog yazmaktan bağlı kuruluş pazarlaması ve e-ticarete kadar online para kazanmanın birçok farklı yolu vardır. Sitemiz ile, online para kazanmanın farklı yollarını ve nasıl başlayacağınızı keşfedeceğiz. İnternetten para kazanma için, serbest çalışma, blog oluşturma ve bağlı kuruluş pazarlamasından dijital ürün ve hizmetler oluşturmaya kadar çeşitli seçenekler mevcuttur. Sitemiz ile, online para kazanmanın farklı yollarını ve bunların sunduğu potansiyel fırsatlara ulaşabilirsiniz.
485 notes
·
View notes
Text
Türkiye'deki Kapitalizm Aleyhtarlığı ve Ezberleri Yıkmak
Türkiye'de anti-kapitalist damar, seküler veya dindar, Türk veya Kürt fark etmeksizin her kesimde oldukça güçlüdür.
Bu vaziyetin temelleri ise Osmanlı'nın iktisadi sistemine kadar dayanır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomisi büyük ölçüde merkeziyetçi ve devlet kontrolü altındaydı. Tarım, ticaret ve zanaat faaliyetleri devletin düzenlemeleri ve denetimleri ile yönetiliyordu.
Tımar sistemi ile topraklar, doğrudan mülkiyete konu olmadan, devlet tarafından askeri ve idari hizmet karşılığında kişilere tahsis edilirdi. Bu sistem, doğal olarak özel mülkiyet bilincinin gelişimini engelledi ve piyasa ekonomisinin tam anlamıyla oluşmasını zorlaştırdı.
Zanaatkârlar ve tüccarlar ise loncalar altında örgütlenmişti. Loncalar, üretim miktarını ve kalitesini kontrol eder, fiyatları belirlerdi. Bu durum, serbest piyasa mekanizmalarının gelişmesini sınırladı. İşin acı tarafı, bu durum günümüzde de 5174 sayılı kanunun 12. maddesinin ı bendi ile sürmektedir.
Osmanlı ekonomisi, çeşitli vergi ve avarız ile finanse edilirdi. Vergilerin yüksekliği ve keyfiliği, sermaye birikimini zorlaştırdı ve ekonomik dinamizmi sınırladı.
İltizam sistemi ise rant arayışını teşvik etti; ekonomik üretkenliği ve verimliliği artırmak yerine, mevcut kaynaklardan maksimum rant elde etme çabaları öne çıktı. Devlet, belirli bir bölgenin veya gelir kaynağının vergi toplama hakkını açık artırma ile mültezim denilen kişilere veya gruplara kiralardı. Mültezimler, devlete önceden belirlenen bir miktarda peşin ödeme yapar ve karşılığında belirli bir süre için o bölgedeki vergileri toplama hakkını elde ederdi.
Türklerin piyasada girişimcilik aracılığı ile değil de, "sırtını devlete yaslayarak gelir elde etme" alışkanlığının o dönemdeki yansımalarından biri de budur.
Osmanlı'nın bu aşırı merkeziyetçi ekonomik yapısı, modern Türkiye'de de devletin ekonomik hayatta aktif rol almasını destekleyen bir miras bıraktı. Türk tarihinde kapitalist üretim ilişkileri ve özel mülkiyet kavramı sınırlı kaldığı için, kapitalizm Türkiye'de hep yabancı ve dış kaynaklı bir sistem olarak algılanmıştır. Bu algı, kapitalizmin yerli ekonomik kültüre aykırı ve dışlayıcı bir sistem olarak görülmesine yol açmıştır.
Anti-kapitalist ezberleri yıkma zamanı:
youtube
2 notes
·
View notes
Text
EKONOMİ VE ÜLKE PARASI
-1-
İşletme mezunu, finans sertifika sahibi TCMB da bankacılık ve dış ticaret departmanlarında staj yapmış ve bil fiil İş Bankasında mali analist olarak çalışmış portföy yönetmiş buna rağmen bilgi ve aklımla ülke ekonomisinden zerre anlamayan biri olarak,bir kaç söz söyleyeyim dedim.. benim gibi anlamayanlar için de böyle bir başlık açma ihtiyacı hissettim. amacım ülkemizde ekonomik olarak ne olup bitiyor zorda olsa bunu anlamaya çalışmak.döviz: döviz, yabancı ülkelerin KAĞIT parasına verilen xn--addr-nza.madeni para döviz olarak yer almaz bankacılık sisteminde de efektif para döviz olarak yer almaz efektif belirli bir ilişkim günümden sonra döviz hesaplarında yer alır (teknik konu fazla girmeyim sebep basitçe saklama maliyeti diyelim) enflasyon: bir ülkedeki mal ve hizmet fiyatlarının artış göstermesidir. enflasyon, latincede "şişme" anlamına gelmektedir ve fiyatlardaki şişmeyi tanımlamak için kullanılır ancak fiyatlardaki her artış enflasyon demek xn--deildir-obb.xn--devalasyon-eeb: bir devletin resmi para biriminin diğer ülke dövizleri karşısında değer kaybettirilmesidir. yani kasıtlı olarak devlet tarafından ekonomiye yapılan bir müdahaledir. bu yolla ithal mallar pahalılaşırken yerli malların fiyatı aşağıya çekilmiş olur. ithalatı kısıp ihracatı desteklemek gibi bir faydası vardır. sabit kur uygulanan ülkelerde geçerlidir, kurun serbest olduğu sistemlerde paranın değer kaybetmesine "amortisman" (depreciation) denilir. revalüasyon: basitçe devalüasyonun zıttıdır. ülke parasının yabancı paralar karşısında değerinin yükseltilmesidir. genel olarak ithalatı teşvik ederken ihracatın zorlaşmasına neden olur. sabit kur: yerel para biriminin değerinin, başka bir para biriminin veya para birimleri sepetinin değerine veya altın gibi başka bir değere bağlandığı kur düzenidir. sabit kur için ülke döviz rezervlerinin yeterli düzeyde olması ve dış finans kaynaklı olması gerekir.xn--devalasyon-eeb: bir devletin resmi para biriminin diğer ülke dövizleri karşısında değer kaybettirilmesidir. yani kasıtlı olarak devlet tarafından ekonomiye yapılan bir müdahaledir. bu yolla ithal mallar pahalılaşırken yerli malların fiyatı aşağıya çekilmiş olur. ithalatı kısıp ihracatı desteklemek gibi bir faydası vardır. sabit kur uygulanan ülkelerde geçerlidir, kurun serbest olduğu sistemlerde paranın değer kaybetmesine "amortisman" ( (depreciation) denilir.-DEVAMI 2. BÖLÜMDE—Görsel: bugün eve dönerken çektim - Antalya dan bir girişimci ihraç kayıtlı mal satarken FİYAT ETİKETİNE DİKKAT ���️
kavramlardan devam edelim zira karmaşa ve algı burada başlıyor revalüasyon: basitçe devalüasyonun zıttıdır. ülke parasının yabancı paralar karşısında değerinin yükseltilmesidir. genel olarak ithalatı teşvik ederken ihracatın zorlaşmasına neden olur. sabit kur: yerel para biriminin değerinin, başka bir para biriminin veya para birimleri sepetinin değerine veya altın gibi başka bir değere bağlandığı kur düzenidir. sabit kur için ülke döviz rezervlerinin yeterli düzeyde olması ve dış finans kaynaklı olması gerekir. dünya ülkelerinin paralarının dalgalanmaya izin vermeden önce dünyada sabit kur sistemi uygulanıyordu. faiz: birikimin aktarılması ve geri alınması esnasında ortaya çıkabilecek fırsatlardan elde edilecek faydanın bir tazminatı olarak düşünülebilir. nominal faiz: enflasyon göz önüne alınarak hesaplanmış faizdir. reel faiz: enflasyondan arındırılmış faizdir. mesela, domatesin eskiden kilosu 5 liraydı, bir ay sonra enflasyon oldu ve 10 lira oldu diyelim. 1 kilo domates borcu olan bir kişi haliyle 1 ay sonra uygulayacağı faizde enflasyonu da göz önünde bulundurur. bu kişi %20 faiz uyguluyorsa alacağı faiz 1 lira değil, 2 lira olur. işte reel faiz bu enflasyonu göz önünde bulundurmaz.-DEVAMI 3. BÖLÜMDE— Sevgili öğrenciler 3. Bölümde daha detaya ineceğiz zira yakında bir sınav var hepinize hayatta kalma başarısı dilerim
bu arada bugün Antalya da oğlumla kaliteli bir zaman geçirdim
evet sevgili öğrenciler az önceki 2 bölümde kısaca içimde yaşadığımız için işimize yarayacak kavramları işledik bu dersimizde yaşadığımız ancak içine girersek çıkamayacağımız aşağıdaki kavramlara da siz çalışın.. nedir onlar: döviz arzı (talebi), döviz kuru ve döviz kurunun artması - düşmesi, nominal döviz kuru, çapraz döviz kuru, efektif alış sarış kurları, reel döviz kuru, bretton woods sistemi, arbitraj, satın alma gücü paritesi, dış ticaret yaklaşımı, portföy yönetimi yaklaşımı vs. vs. kısaca, Bir ülkenin parasının değeri, o ülkenin ekonomisi hakkında birçok bilgi sağlayabilir. Bir para biriminin değeri, o ülkenin ekonomik performansı, para arzı, faiz oranları, enflasyon oranı ve dış ticaret dengesi gibi faktörlere bağlıdır. Buradan hareketle Yüksek Enflasyon ve Yüksek Faiz Sorunu başlığında kısa bir giriş yapalım: Türkiye’nin çok uzun bir süredir yüksek enflasyon sorunu var. Yüksek enflasyonun varlığı faizlerin de yüksek olmasına yol açıyor. Enflasyon sorunu döneme bağlı olarak farklı nedenlerden kaynaklanarak çözümsüz biçimde ekonominin tepesinde duruyor. Son birkaç yılda enflasyonun temel nedeni TL’nin yüksek dış değer kaybı yaşaması. Türkiye’nin üretimde kullandığı girdilerin (hammaddeler, ara malları ve makine teçhizat gibi sermaye malları) önemli bölümü ithal ediliyor. O nedenle TL’nin yabancı paralara karşı değer kaybı bu girdilerin pahalanmasına ve dolayısıyla da üretim maliyetlerinin yükselmesine yol açıyor. Üretim maliyetleri yükselince de ister istemez bu artışlar fiyatlara yansıyor ve enflasyona neden oluyor. TL’nin değer kaybı süreklilik gösterdikçe enflasyon da süreklilik sergiliyor. Enflasyon yükseldikçe faizin yükselmesi de kaçınılmaz oluyor.Bu sorunu çözmenin ilk yolu TL’nin değer kaybını önlemektir.Türkiye bunu 2003-2010 döneminde başardı, bankacılık reformu, kamu mali disiplininin sağlanması ve AB ile tam üyelik müzakeresi çerçevesinde riskleri düşürdü, kredi notu yükseldi, CDS primi düştü, riskler düşünce bütün ekonomi toparlandı, TL’nin değer kaybı duruldu, enflasyon düştü, faizler düştü. Peki sonda ne oldu? Cevap: hiçbir şey apaçık ortada görünen kadar aldatıcı değildir (Boscombe vadisinin gizemi, C.Doyle)
9 notes
·
View notes
Text
Bekleme seansımıza hoşgeldiniz.
Yine hastane yine beklemek. Bu sefer kulaklığımız bizi yalnızlaştıran unsur. Yoksa omü diş hekimliği fakültesi kalabalık. Allahım sen benim dişlerimi titanyum kaplamalı uzaylı dişlerinden eyle de yaşlanınca çok uzanmayayım şu diş musallasına.
Hanımı getirdik ufak bir operasyona teslim ettik. Kafa dağıtmaya oturduk. Karmaşık saçma bir liste açtık. Bacak bacak üstüne atıp düşünmeye koyulduk.
Ağustos geliyor. Galiba en nefret ettiğim ay. Sıcak. Acı. Pislik. Yapış yapış. Tuzlu. Lanet bir ay. Üstelik çocukken herkes fındığa köylerine gittiğinde ben mahallede tek kalırdım. Üstelik trafik kazası yapmıştık. Yetmedi tutuklandık. Ne lanet ay yahu.
Ağustosa lanet okuduktan sonra çalışmaya başlayabilirim. Kesin karar verdim bu sene üniversite sınavına gireceğim. Sınavın isminin öss olmadığını biliyorum sadece. Başka bir bilgim yok. :// umuyorum ki samsunda sosyoloji, felsefe, psikoloji (ya da edebiyat bölümü de olabilir) bölümünü kazanabilirim. Gönlüm sosyolojiden yana.
Sınavda hangi sorular çıkıyor, bu bölümler sözel mi eşit ağırlık mı? Ya da eşit ağırlık falan kaldı mı ki? Hiç bir şey bilmiyorum.
Çok acil öğrenmem lazım. Çalışalım ara sıra.
Avukatlık serbest meslek. İş olmayınca aşırı serbest oluyor. Serbestlikten canımız sıkılıyor. He bak tez yazmam lazım ama kendime güvenim sıfır. Ve bir yıl içerisinde olacak iş değil. Olur mu? Olur mu lan acaba? Ne diyorsun. 8.madde ve kamu görevlileri bıdı bıdı. Geçen galatasaray hukukta birisi yazmış bu konuyu. Yani tam istediğim konu. Ben de yazsam olur mu?
Gücüm var mı?
Ofise bir yerleşelim. Annemin kemo ve ameliyatı iyilikle bitsin. Çocuk da kreşe falan giderse, çalışmaya çok vakit kalıyor aslında. 2025 çok kötü geçecek diyollar. Hangi yıl iyi ki zaten?
Bu ay karar ayı olur. Hadi bakalım.
Yine beklerken ücretsiz terapimizi yaptık. Yolumuzu seçtik. Psikoloji bilimiyle ilgili konuşunca hanım tarafından lince uğruyorum. Ama sonuçsuz bilim mi olur? İşte işin cahili böyle konuşur, okuyalım da aydınlanalım. Psikoloji kaç puan yerleşir miyim?
Ofise yerleş serco çok konuşma. Annem beni kesecek yoksa tembellik yapıyorum diye.
Defterciğim hatırlar mısın bilmem seninle hakimlik sınavı için 6 aylık çalışma planı yapmıştık. Saat saat konu konu. Attık mı la onları, tarihi eserdi o. Bu kadar harika bir plan yapılamazdı çünkü. Günlük 11 saat 45 dklık çalışma maratonu. Yine ticaret hukukuna vakit ayırmamıştık. Yapar mıyız bir tane daha? Ofisin duvarına asarım. Heyecanlandım. Plan bizim işimiz. :))
Terapimiz sonlandı.
Vesselam.
4 notes
·
View notes
Text
İngiliz Lord’unu asan Mutasarrıf *Nazım Paşa*
----Mersin'e dair tarihi bir hikaye:
1900 lü yılların başı...
Yer Mersin.1860 lı yıllarda başlayan Amerikan iç savaşı sonrası Çukurova’da pamuk üretimi başlar ve Mersin Çukurova'nın ihracat ve ticaret merkezi haline gelir.
Şehirde 12 konsolosluk ile çok sayıda yabancı acenta ve temsilcilikler vardır.
Bir çok yabancı işadamı yaşamakta ve ticaret yapmaktadır. Yoksul ailelerin çocukları ise hamallık yaparak, yoğurt pazarından (bugün hala Yoğurt Pazarı olarak mevcuttur) veya limandan alışveriş yapanların yüklerini taşıyarak ailelerine katkıda bulunmaktadır.
12 yaşındaki Memet de bunlardan biridir. Mersin'de yaşayan İngiliz Lord Thompson, birgün yurt dışından gelen eşyalarını taşıtmak için Memet’i çağırır. Memet, eşyalar çok ağır olduğu için ilk anda kaldıramaz, fakat çevresindekilerin yardımıyla yük Memet’in sırtına yüklenir. Lord’un malikhanesinin taş avlusuna taşır yükü.
Mehmet parasını ister.
Fakat lord ödemez parayı...
Memet ısrar edince de elindeki topuzlu bastonla Memet'in kafasına vurur ve Memet beyin kanamasından oracıkta ölür.
---O sırada Mersin'in başında yönetici olarak mutasarrıf *Nazım Paşa* bulunmaktadır.(Mutasarrıf, Vali ile aynı yetkilere sahip idarecidir)
Nazım Paşa olayı duyunca derhal lordu makamına çağırır.
Lord suçunu inkar etmez.
Osmanlı kanunlarına göre cezası ölümdür, fakat lord İngiliz olmasına güvenir ve kapitülasyonlar uyarınca kendisine yargılama yapılamayacağını söylemektedir. Fakat Nazım Paşa lordu derhal tutuklatıp, mahkemeye gönderir
--Olay İngiliz konsolosluğu aracılığıyla, Mersin açıklarında bekleyen İngiliz savaş gemisine ve İstanbul'a akseder.
İngiliz savaş gemisinin komutanı lord serbest bırakılmazsa, Mersin'i bombalayacağını söyler. Nazım Paşa bunun üzerine şehirdeki yabancıların, Mersin dışına çıkışını yasaklar.
Lordu hızla mahkemeye çıkarıp, idam kararı verir. Bugünkü Yoğurt Pazarı meydanında darağacı kurdurup asar...
Ayrıca savaş gemisinin şehri bombalaması halinde tüm İngilizleri asacağını söyler. Böylece şehir bombalanmaktan kurtulur.
Konu padişah 2. Abdülhamit'e aksettiğinde artık çok geçtir.
Lord asılmıştır. Nazım Paşa birkaç yıl öncesinde de Avusturya baş konsolosunu kovmuştur. Yani saray nazarında vukuatlıdır.
--Abdülhamit'e İngilizler tarafından, Nazım Paşa'nın cezalandırılması yönünde
büyük baskı vardır. Abdülhamit bunun üzerine, Nazım Paşa'yı bir liman ve ticaret kenti olarak dış dünyaya açık olan Mersin mutasarrıflığından alır ve *Kayseri mutasarrıflığı*’na atar..
İşte 12 yaşındaki bir çocuk için, gözünü kırpmadan İngiliz lordunu asan, şehrin bombalanması tehditlerine dik durarak gerekli cevabı veren o *Nazım Paşa*
Saygıyla.
9 notes
·
View notes
Text
Faiz İndirimi 2025 Yılı Öncesi Psikolojik Önemdedir
Faiz indiriminin yıl sonu beklentisi üzerine bir değerlendirmede bulunan Giresun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Çakırmelikoğlu, “Aralık ayında Merkez Bankası’nın faizi 250 baz puan düşürülebileceğini öngörüyoruz. Faizde düşme sürecinin başlaması enflasyonla uyumlu bir adım olacağı gibi, 2025 yılına da psikolojik katkı sağlayacaktır.” Serbest piyasanın yoğun bir faiz…
0 notes
Text
ETSO Elektrik Mühendisleri Odası Ve FIRAT ELEKTRİK A.Ş İle İstişare Toplantısı Düzenledi..
Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası'nda düzenlenen toplantı, elektrik hizmetlerinde memnuniyeti artırmayı hedefleyen önemli bir adım oldu. Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası, Elazığ Elektrik Mühendisleri Odası ve Fırat Elektrik Dağıtım AŞ işbirliğiyle gerçekleştirilen toplantıda, elektrik dağıtım faaliyetleri ve proje onay süreçlerinin dijital ortama taşınması konuları ele alındı. Toplantıya Elazığ TSO Başkanı İdris Alan, Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Aydın Ersöz ve Fırat Elektrik Dağıtım AŞ Bağlantı Operasyonları Müdürü Gökhan Alpay'ın yanı sıra serbest çalışan elektrik mühendisleri de katıldı. Toplantının amacı, vatandaşların abonelik alma süreçlerini kolaylaştırmak ve işlemlerin dijital ortamda daha hızlı bir şekilde yapılmasını sağlamaktı. Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Aydın Ersöz, dijitalleşme sürecinin mühendisler ve vatandaşlar için büyük kolaylıklar sağlayacağını ifade etti. Fırat Elektrik Dağıtım AŞ'nin 2025 planlaması doğrultusunda yapılan bu toplantı, dijitalleşme ve bağlantı süreçlerinin daha verimli hale gelmesini hedefliyor. Elazığ TSO Başkanı İdris Alan, toplantıya katılan tüm paydaşlarla birlikte elektrik hizmetlerinin daha hızlı ve etkin bir şekilde sunulması için her zaman destek vereceklerini belirterek, bu tür işbirliklerinin önemine vurgu yaptı. Toplantının, Elazığ halkının memnuniyetini artırmak adına önemli bir adım olduğu ifade edildi. Read the full article
0 notes
Text
Bakan Bolat: KOBİ'lerde yeşil mutabakatın altyapısı hazır
https://pazaryerigundem.com/haber/195499/bakan-bolat-kobilerde-yesil-mutabakatin-altyapisi-hazir/
Bakan Bolat: KOBİ'lerde yeşil mutabakatın altyapısı hazır
Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat, yeşil dönüşüm uyum çerçevesinde dijital dönüşümle bağlantılı olarak firmaları stratejik alanlarda desteklediklerini belirtti. Bakan Bolat, İhracat Akademisi ile mevcut 140 bin ihracatçı firma sayısını 2030’a kadar 200 binin üzerine yükseltmeyi hedeflediklerini kaydetti.
ANKARA (İGFA) – TBMM Genel Kurulunda, Ticaret Bakanlığı’nın 2025 yılı büt��e görüşmelerinde konuşan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Türkiye ekonomisinin 2023’te zayıf dış talep ve 6 Şubat’taki deprem felaketlerine rağmen yüzde 5,1 büyüyerek güçlü performans sergilediğini kaydetti.
Bolat, Türkiye ekonomisinin bu yılın 9 ayında yüzde 3 büyüdüğünü hatırlatan Bolat, milli gelirin de rekor seviyeye çıktığını bildirdi.
KOBİ’lerde yeşil mutabakat uyumunun altyapısını hazırladıklarını kaydeden Bakan Bolat, “Sektörlerle koordinasyon içinde çalışıyor, Eximbank kanalıyla finans destek paketi sağlıyoruz. Kolay İhracat Platformu ve E-Kolay İhracat Platformu ile isteyen, ihracat yapmak isteyen firmalarımıza çevrimiçi rehberlik ediyor, danışmanlık hizmetleri veriyoruz. Hizmetler ihracatımızda da bugüne kadar verdiğimiz destekler 10,1 milyar Türk lirasına ulaştı. 2024 yılı içinde tahsis edilen 5,1 milyar liralık destek bütçemizi firmalarımıza ödedik. Desteklerden yararlanan firma sayısı da 3 bin 272’ye yükseldi” diye konuştu.
İhracatı artırmak amacıyla ihracatçı firmaları 42 destek programıyla destekliklerini ifade eden Bolat, bu alanda bu yıl 21 bin 545 firmaya 15,3 milyar dolar destek sağlandığını kaydetti. Bolat, ihracatın sürdürülebilirliğini sağlamak, pazar çeşitliliğini artırmak için çalışmaların devam ettiğini dile getirerek, İhracat Akademisi ile mevcut 140 bin ihracatçı firma sayısını 2030’a kadar 200 binin üzerine yükseltmeyi hedeflediklerini söyledi.
Bu yılın 11 ayında 43,7 milyar dolarlık destekle ihracatçıların yanında olmaya devam ettiklerini ifade eden Bolat, ihracatçılara verilen diğer desteklere ilişkin bilgiler verdi.
Bakan Bolat, serbest bölgelerde yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik çalışmaların da devam ettiğini vurguladı.
Bu yılın 11 ayında serbest bölgelerden 11,8 milyar dolarlık ihracat yapıldığını bildiren Bolat, “Yerli sanayimizi haksız ticarette, haksız rekabete neden olan dampingli ve sübvansiyonlu ithalat veya artan ithalat kaynaklı zarar ve tehditlere karşı da en fazla koruyan ülkeler arasında yer alıyoruz. Halihazırda 130 adet dampinge ve sübvansiyona karşı tedbirimiz, 115 adet önlemlerin etkisiz kılınmasına karşı tedbirlerimiz yürürlüktedir.” diye konuştu.
Bakan Bolat, konuşmasında, yerli üretimi, sanayiyi, istihdamı ve ticareti korumaya hizmet eden etkili kararlar aldıklarına işaret etti.
0 notes
Text
Dijital Dünyada Para Kazanma Yöntemleri
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte dijital dünya, para kazanmak için sınırsız olanaklar sunuyor. Bu fırsatlardan yararlanmak için hem yaratıcılık hem de teknoloji bilgisi gerekiyor.
Serbest Çalışma ve Freelance Platformları
Freelance çalışma, internet üzerinden para kazanmanın en popüler yollarından biri. Upwork, Fiverr ve Freelancer gibi platformlar, yeteneklerinizi sergileyip müşteriler bulmanızı sağlar. Web tasarımı, yazılım geliştirme, grafik tasarım, yazarlık ve çeviri gibi alanlarda iş alabilirsiniz.
E-Ticaret ve Dropshipping
E-ticaret, internet üzerinden ürün satarak para kazanmanın bir başka yoludur. Kendi ürünlerinizi üretip satabileceğiniz gibi, dropshipping yöntemiyle de gelir elde edebilirsiniz. Dropshipping, stok tutmadan ürünleri tedarikçiden doğrudan müşteriye gönderme işlemidir.
İçerik Üretimi ve Sosyal Medya Gelirleri
YouTube, Instagram, TikTok gibi platformlarda içerik üreterek para kazanmak mümkün. Sponsorlu içerikler, reklam gelirleri ve abonelik sistemleri bu alanda kazanç sağlamanın yollarından bazılarıdır. Özgün ve kaliteli içerik üretmek, bu işte başarılı olmanın anahtarıdır.
Online Kurs ve Eğitimler
Bilginizi ve deneyiminizi paylaşarak gelir elde etmek için online kurs platformlarını kullanabilirsiniz. Udemy, Teachable ve Coursera gibi platformlar, uzmanlık alanınıza göre kurslar oluşturmanıza olanak tanır.
0 notes
Text
Almanya’dan sonra Fransa mı? Çoklu krizler döneminde AB - Ümit Akçay
2000’li yıllarda dünya ekonomisinin serbest ticaret eşliğinde canlı büyümesinden en çok yararlanan ülkelerden biri Almanya idi. Bu, Almanya’nın ihracat çekişli ekonomik büyüme modeli sayesinde gerçekleşti. Ancak son yıllarda, bu model ciddi bir krizle karşı karşıya, dış talebe bağımlı sanayi üretimine ve yine dışardan gelen ucuz enerjiye dayalı Almanya’nın büyüme modeli, küresel ekonomik ve…
0 notes
Text
300. Konteyner Treni Xi'an'dan Avrupa'ya Hareket Etti
Çin’in Xi’an Serbest Ticaret Limanı, Kazakistan ve Azerbaycan iş birliği ile TMTM (Trans-Hazar Uluslararası Taşımacılık Güzergahı) boyunca 300. konteyner trenini göndererek önemli bir dönüm noktasına ulaştı. Bu güzergah, Çin ile Avrupa arasındaki kargo taşımacılığında büyüyen bir lojistik omurga olarak dikkat çekiyor. TMTM Rotasının Önemi TMTM güzergahı, Asya ile Avrupa pazarlarını birleştiren…
0 notes
Text
DIKKAT Toryum ve uçak kazası: Bir suikast mı? Prof.Dr. Engin Arık, altı meslektaşı ile birlikte Isparta’da çok önemli bir bilimsel toplantıya katılmak üzere yola çıkmıştı. Kazadan sonra suikast olasılığı ortaya atıldı, herhangi bir sonuç çıkmadı ama hâlâ gündemde... Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin, 2 Eylül 2022 günü “Kayıp dört ‘sır’ dosya” başlıklı müthiş bir yazı yayımladı. Kendisini kutlarım. Yazı, tanıklı ve yaşanmış bir olaya dayanıyor. Bu ilginç ve çarpıcı yazının tamamını bulup okumayı size bırakıyorum. Ben ayrıntıya girmeden kısaca özetleyeceğim: Yıl 2008, günlerden 5 Temmuz. Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, birkaç kişiyle birlikte Ergenekon soruşturması kapsamında nöbetçi mahkemeye sevk ediliyor ve tutuklanıyor ancak avukatının itirazı üzerine 14 Temmuz günü serbest bırakılıyor. Ama Aytunç Erkin, ilgilendiği “mafya ve devlet mekanizması”nı görüşmek üzere bu yakınlarda ATO Başkanı Sinan Aygün’e telefon ediyor. Sinan Aygün, ATO’nun hazırladığı raporlar hakkında konuşurken şu bilgiyi veriyor: “2008’de gözaltına alındığımda ATO’daki 125 klasöre de el konuldu... Bu klasörlerden 121’ini geri verdiler. Ancak dört tanesini geri alamadım. Başvuru yapmama, istememe rağmen alamadım.” Geri alamadığı dosyalar petrol, altın, bor ve toryum dosyaları imiş. === yukaridaki yazinin tamami 23.09.2022 tarihli Cumhuriyet gazetesinden alintidir=== Tabi harita okumanın dışında, bazı sözlerin anlamını da iyi okumamız gerek! Sakin sakin ve bir çırpıda söylenen bu sözlerin, tarihi bir değerlendirmenin çok ötesinde anlamlar taşıdığına inanıyorum. Bu sözler, fikir enjektesidir!
4 notes
·
View notes
Text
Meyus / Şadan
Ağustos ayına bir isim arıyorum. Lanet ay deyince biraz kırıcı oluyorum ağustosa karşı.. öyle de ince düşünceli bir adamım.
Meyus? Bence yakıştı. Kederli, karamsar bir ay.
Aslında cafcaflı bir ay, sıcaklar doruklarda, piknik deniz bisiklet. Ama bu sıcaklığa rağmen kederli.
Benim ağustosum meyus.
Yine böyle başladı.
Merkür retro da var. 4 eylüle kadar yaya nefes almak yok.
1- Canımın içi Galatasarayım beş yedi. Beş nedir be gardaşım. Gerçi bir sıfır yenilse de yine üzülecektim. Kaos da çıktı takımda. Canımın canı cancağzım güzel renklim üzülünce biz de üzülüyoruz. Kabul ediyorum fanatiğim. Futbolu çok seviyorum. Babamdan miras. 3 sene hariç (2014-2017) hayatımın her anında futbol var. Bu sene daha çok üzüleceğiz gibi, neyse ki mağlubiyeti kaldıracak kadar da yetişkinim. Çocukken kafaya takardım. Şimdi ki bebeler hatırlamaz harika oynayıp okochanın golüyle fenere yenildiğimiz bir maç vardı, 98di, 9 yaşındaki serconun travmasıdır o maç. :// futbolu çok seviyorum.
2- adam 3 milyon euroluk şirket kurmuş bana diyor ki sercocum senden kamu hizmeti bekliyorum. Şirketi ayıracağım, tasfiye ettireceğim, malları sattıracağım ve hatır için vekalet alacağım. 1 milyon euro vermen lazım abi. Puahahahahah. Zaten ticaretten nefret ediyorum. Neyse ki ticaret doktoru arkadaşım var.
3- annem ofise eski perdeleri takmış. Ofise obje falan almam lazım. Sevgili eşim ofisimi kıskanıyor. Neymiş ben serbest çalışıyormuşum. Ne var yani şortumla ofisimde takılıyorsam.
Koltuğa yatıp ayak uzatmak, işte bak hakimken de en sevdiğim şey buydu. Arkada vivaldi. Benim de tutkum bu.
Perdeleri acil yaptırmam gerek. En ucuzundan. Eniştecim hasta olduğu için sipariş veremedik. Çok acil acil.
Oğlum dedesi ve ananesiyle gezerken takılmak kolay tabi. Canım oğlum benim.
4- Uyku problemim başladı yine. Geceleri uyuyamıyorum. Lanet 10 ağustos geliyor çünkü. Lan defter nasıl bir travmadır bu. 8. Yıl oldu. O iki gün. Psikoloğa gitmeyeceğim. Problemlerimi kabullenmiyorum. Delilik alameti mi sence? Hanım arasıra kızıyor bana, herşeyi mantıkla çözdüğümü sanıyormuşum. Aptallığı sevmiyorum. Hayatın zorunluluklarından oluşan sınırlarım var, acı da çeksem canım da yansa o sınırlar içerisinde herşeyi çözüyorum. Çözmediğim anda mantıksız ve aptalca buluyorum. Dur bak defter, burası karışık. Kaçtığımız konular? Sınırlar nedir? Diş çarpması nedir? Anlık gelen kaybetmek hissi? Anksiyete mi? Kaygı. Herşeyi herkesi kaybetme korkusu. Ölüm? Para? Buralar çıkmaz sokak. Psikoloğa gitmeyeceğim. Galatasarayın çok acil yenmesi gerek hatayı.
ŞADANLAŞTIĞIM DAKİKALARDAYIZ.
Ama anlatmam gerekiyor. Defterimde yer sıkıntısı yok neyse ki.
5- bugün 9 ağustos. Tam 8 yıl önce salı gecesi bir yetkili demiş ki 600 küsur hakim savcı daha meslekten uzaklaştırıldı. Liste yok. O zamanlar meslekte çoğu insan istim üzerinde. Meslekten çıkarılmak değildi derdim, allah biliyor ya, insanlar öldürenlerle birlikte anılmak, hainlik ile yaftalanmak.. dünyanın en ağırı fiziki olarak cezaevinde yatmak değil, yaftalanmak, suçlu addedilmek. O zamanlar ayırt edemiyorum tabi. Uykusuz şekilde gittik mahkemede. 10 ağustosta, çarşamba günü sabah 10da uyap kesildi, gerekçe yazarken gitti uyap. Ben anladım bilgi işlemi aramadım. Ağlamadım çünkğ vücudumda ki ağırlık ağlamak ile boşalamazdı. Ancak ölüm alabilirdi bu ağırlığı. Ama yaşamak gerekiyor ölüm ağırlığını. Yaşamak. Arkadaşım aradı, uyap gitti dedi. Dedim allah sonumuzu hayretsin, onurumuzu korusun. Onur. (Hakimlik mesleğinde meslek onuru çoğu meslekten daha önemlidir. Bu meslek de budur. Avukatlık mesleğinin de onuru vardır misal, ama dar bir alanda değerlendirilmez. Hakimlik böyle değil işte. Meslek onuru diğer disiplin suçlarından öndedir. Falan falan.) Sonra bir emniyet mensubu geldi. Terörle mücadele ile tanışmış olduk. Odanız aranacak dedi. Benim odam bomboştu. Ben obje süs bitki sevmezdim. Sadece dosyalar bilgisayar yazıcı ve mesnevi vardı. Mesnevim orada kaldı. Mesnevide geçen hikayeler diye bir kitap. Ceketimi alıp giderim dedim. Puahahahah.
O kadar aklım yerimde değil ki siz kimsiniz de beni arayacaksınız diyemedim. Mahkemeden polis eşliğinde çıkarıldık. Bu zoruma gitti çok. Eve gittim. Yapayalnız. Hatırlıyorum nutella aldım kaşık kaşık yedim. Mutlu olalım diye. Nerde amk. Saat 14 gibi gözaltı kararı alındığını ntv altyazıdan öğrendim. Dedim bekleyeyim. Kaçacak halim yok. O. Amca kaçacaksan batuma götüreyim seni demiş. Dedim ne kaçacağım, ben suçsuzum. Gece 12de geldiler. Bir savcı bey 3 polis memuru. Asayiş şubeden. Evi aradılar. Aradılar da aramak denirse. 100 tane ayakkabı kutusu vardı misal, gece gece uğraşmak istemediler sanırım. Sağlık raporu, çağlayan.. ah ulan çağlayan. Hasır üzerinde uykusuz 2 gün. Bir ağırlık var, ölümle gidebilir. Silivride ilk kelepçe.
Silivride ilk uyuduğumda gördüğüm rüya ne peki? Yokuş ve kaybolmak. Beni. Kabus ikilim. Kabede hira dağında kaybolmuşum. Annemi bulamıyorum. Kimse yok. Ama kalabalık sesi geliyor. Bir kalabalık ama ben kaybolmuşum. Ağlıyorum. O zamanlar ağlayabiliyorum tabi. Umrede kaldığımız oteli görüyorum ama gidemiyorum. Dağ yokuşu var, inilecek patika öyle yokuş ki. Sesim kısılana kadar bağırıyorum. Kabeyi görüyorum oteli görüyorum ama inemiyorum. Terlemişim. Lanet ağustos. Silivrinin güneşi yakmış koğuşu, ıspanak kokuyor koğuş. Ne alaka. Sigara ve ıspanak.
Bak bende ilerleme var, bu yaşadığımı hiç anlatamadım 8 yıldır. Yaramız kabuk bağlamış mı şimdi?
Çok konuştum. 13 ağustos 2016yı anlatalım dedim beceremedim. Çok uzun oldu. Seneye ağustos nasıl geçecek bakalım. 2016 ağustosu unutarak geçsin.
Boşuna ağustosa meyus demiyoruz. Merkür retro da var. Ne lanet ay amk.
Vesselam.
1 note
·
View note