#Serbest Ticaret
Explore tagged Tumblr posts
Text
WCF Zirvesi'nde Başkan Şahin ve Mısır Ticaret Temsilcileri Bir Araya Geldi
Başkan Şahin, “Mısır ile Türkiye arasındaki bu potansiyel ticaret anlaşması, bölgedeki elma ihracatçılarına yeni pazar olanakları sunacak ve ekonomik iş birliğini daha da güçlendirecektir.” Dedi Isparta Elma İhracatçıları İçin Mısır ile Serbest Ticaretin Gelişmeleri Isparta Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hüdai Şahin, Yalvaç Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Yalçın Kurucu ile…
#Başkan Şahin#Hüdai Şahin#Isparta#Isparta Elma İhracatçıları#Isparta Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı#Isparta Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hüdai Şahin#Mısır#Serbest Ticaret#Ticaret#WCF
0 notes
Text
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Gazipaşa'daki İsrail ile Ticaret Eleştirisi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Gazipaşa Ziyareti CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde gerçekleştirilen 14. Gazipaşa Çekirdeksiz Nar ve Tropikal Meyve Festivali’ne katıldı. Burada yaptığı konuşmada, özellikle İsrail ile olan ticaret ilişkilerine dikkat çekti ve bu konudaki endişelerini dile getirdi. Özel, yaptığı açıklamada, “İsrail’le ticaret cayır cayır devam ediyor,”…
#Özgür Özel#İSRAİL#chp#Eleştiri#Festival#Gazipaşa#Nar#serbest ticaret anlaşmaları#türkiye#Ticaret#tropikal meyve
0 notes
Text
İnternettenparakazanci - Silver
Online para kazanmak, ek gelir elde etmenin giderek daha popüler bir yolu haline geldi. Doğru stratejiler ve araçlarla herkes minimum çabayla online para kazanmaya başlayabilir. Serbest çalışma ve blog yazmaktan bağlı kuruluş pazarlaması ve e-ticarete kadar online para kazanmanın birçok farklı yolu vardır. Sitemiz ile, online para kazanmanın farklı yollarını ve nasıl başlayacağınızı keşfedeceğiz. İnternetten para kazanma için, serbest çalışma, blog oluşturma ve bağlı kuruluş pazarlamasından dijital ürün ve hizmetler oluşturmaya kadar çeşitli seçenekler mevcuttur. Sitemiz ile, online para kazanmanın farklı yollarını ve bunların sunduğu potansiyel fırsatlara ulaşabilirsiniz.
485 notes
·
View notes
Text
Türkiye'deki Kapitalizm Aleyhtarlığı ve Ezberleri Yıkmak
Türkiye'de anti-kapitalist damar, seküler veya dindar, Türk veya Kürt fark etmeksizin her kesimde oldukça güçlüdür.
Bu vaziyetin temelleri ise Osmanlı'nın iktisadi sistemine kadar dayanır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomisi büyük ölçüde merkeziyetçi ve devlet kontrolü altındaydı. Tarım, ticaret ve zanaat faaliyetleri devletin düzenlemeleri ve denetimleri ile yönetiliyordu.
Tımar sistemi ile topraklar, doğrudan mülkiyete konu olmadan, devlet tarafından askeri ve idari hizmet karşılığında kişilere tahsis edilirdi. Bu sistem, doğal olarak özel mülkiyet bilincinin gelişimini engelledi ve piyasa ekonomisinin tam anlamıyla oluşmasını zorlaştırdı.
Zanaatkârlar ve tüccarlar ise loncalar altında örgütlenmişti. Loncalar, üretim miktarını ve kalitesini kontrol eder, fiyatları belirlerdi. Bu durum, serbest piyasa mekanizmalarının gelişmesini sınırladı. İşin acı tarafı, bu durum günümüzde de 5174 sayılı kanunun 12. maddesinin ı bendi ile sürmektedir.
Osmanlı ekonomisi, çeşitli vergi ve avarız ile finanse edilirdi. Vergilerin yüksekliği ve keyfiliği, sermaye birikimini zorlaştırdı ve ekonomik dinamizmi sınırladı.
İltizam sistemi ise rant arayışını teşvik etti; ekonomik üretkenliği ve verimliliği artırmak yerine, mevcut kaynaklardan maksimum rant elde etme çabaları öne çıktı. Devlet, belirli bir bölgenin veya gelir kaynağının vergi toplama hakkını açık artırma ile mültezim denilen kişilere veya gruplara kiralardı. Mültezimler, devlete önceden belirlenen bir miktarda peşin ödeme yapar ve karşılığında belirli bir süre için o bölgedeki vergileri toplama hakkını elde ederdi.
Türklerin piyasada girişimcilik aracılığı ile değil de, "sırtını devlete yaslayarak gelir elde etme" alışkanlığının o dönemdeki yansımalarından biri de budur.
Osmanlı'nın bu aşırı merkeziyetçi ekonomik yapısı, modern Türkiye'de de devletin ekonomik hayatta aktif rol almasını destekleyen bir miras bıraktı. Türk tarihinde kapitalist üretim ilişkileri ve özel mülkiyet kavramı sınırlı kaldığı için, kapitalizm Türkiye'de hep yabancı ve dış kaynaklı bir sistem olarak algılanmıştır. Bu algı, kapitalizmin yerli ekonomik kültüre aykırı ve dışlayıcı bir sistem olarak görülmesine yol açmıştır.
Anti-kapitalist ezberleri yıkma zamanı:
youtube
2 notes
·
View notes
Text
EKONOMİ VE ÜLKE PARASI
-1-
İşletme mezunu, finans sertifika sahibi TCMB da bankacılık ve dış ticaret departmanlarında staj yapmış ve bil fiil İş Bankasında mali analist olarak çalışmış portföy yönetmiş buna rağmen bilgi ve aklımla ülke ekonomisinden zerre anlamayan biri olarak,bir kaç söz söyleyeyim dedim.. benim gibi anlamayanlar için de böyle bir başlık açma ihtiyacı hissettim. amacım ülkemizde ekonomik olarak ne olup bitiyor zorda olsa bunu anlamaya çalışmak.döviz: döviz, yabancı ülkelerin KAĞIT parasına verilen xn--addr-nza.madeni para döviz olarak yer almaz bankacılık sisteminde de efektif para döviz olarak yer almaz efektif belirli bir ilişkim günümden sonra döviz hesaplarında yer alır (teknik konu fazla girmeyim sebep basitçe saklama maliyeti diyelim) enflasyon: bir ülkedeki mal ve hizmet fiyatlarının artış göstermesidir. enflasyon, latincede "şişme" anlamına gelmektedir ve fiyatlardaki şişmeyi tanımlamak için kullanılır ancak fiyatlardaki her artış enflasyon demek xn--deildir-obb.xn--devalasyon-eeb: bir devletin resmi para biriminin diğer ülke dövizleri karşısında değer kaybettirilmesidir. yani kasıtlı olarak devlet tarafından ekonomiye yapılan bir müdahaledir. bu yolla ithal mallar pahalılaşırken yerli malların fiyatı aşağıya çekilmiş olur. ithalatı kısıp ihracatı desteklemek gibi bir faydası vardır. sabit kur uygulanan ülkelerde geçerlidir, kurun serbest olduğu sistemlerde paranın değer kaybetmesine "amortisman" (depreciation) denilir. revalüasyon: basitçe devalüasyonun zıttıdır. ülke parasının yabancı paralar karşısında değerinin yükseltilmesidir. genel olarak ithalatı teşvik ederken ihracatın zorlaşmasına neden olur. sabit kur: yerel para biriminin değerinin, başka bir para biriminin veya para birimleri sepetinin değerine veya altın gibi başka bir değere bağlandığı kur düzenidir. sabit kur için ülke döviz rezervlerinin yeterli düzeyde olması ve dış finans kaynaklı olması gerekir.xn--devalasyon-eeb: bir devletin resmi para biriminin diğer ülke dövizleri karşısında değer kaybettirilmesidir. yani kasıtlı olarak devlet tarafından ekonomiye yapılan bir müdahaledir. bu yolla ithal mallar pahalılaşırken yerli malların fiyatı aşağıya çekilmiş olur. ithalatı kısıp ihracatı desteklemek gibi bir faydası vardır. sabit kur uygulanan ülkelerde geçerlidir, kurun serbest olduğu sistemlerde paranın değer kaybetmesine "amortisman" ( (depreciation) denilir.-DEVAMI 2. BÖLÜMDE—Görsel: bugün eve dönerken çektim - Antalya dan bir girişimci ihraç kayıtlı mal satarken FİYAT ETİKETİNE DİKKAT ⚠️
kavramlardan devam edelim zira karmaşa ve algı burada başlıyor revalüasyon: basitçe devalüasyonun zıttıdır. ülke parasının yabancı paralar karşısında değerinin yükseltilmesidir. genel olarak ithalatı teşvik ederken ihracatın zorlaşmasına neden olur. sabit kur: yerel para biriminin değerinin, başka bir para biriminin veya para birimleri sepetinin değerine veya altın gibi başka bir değere bağlandığı kur düzenidir. sabit kur için ülke döviz rezervlerinin yeterli düzeyde olması ve dış finans kaynaklı olması gerekir. dünya ülkelerinin paralarının dalgalanmaya izin vermeden önce dünyada sabit kur sistemi uygulanıyordu. faiz: birikimin aktarılması ve geri alınması esnasında ortaya çıkabilecek fırsatlardan elde edilecek faydanın bir tazminatı olarak düşünülebilir. nominal faiz: enflasyon göz önüne alınarak hesaplanmış faizdir. reel faiz: enflasyondan arındırılmış faizdir. mesela, domatesin eskiden kilosu 5 liraydı, bir ay sonra enflasyon oldu ve 10 lira oldu diyelim. 1 kilo domates borcu olan bir kişi haliyle 1 ay sonra uygulayacağı faizde enflasyonu da göz önünde bulundurur. bu kişi %20 faiz uyguluyorsa alacağı faiz 1 lira değil, 2 lira olur. işte reel faiz bu enflasyonu göz önünde bulundurmaz.-DEVAMI 3. BÖLÜMDE— Sevgili öğrenciler 3. Bölümde daha detaya ineceğiz zira yakında bir sınav var hepinize hayatta kalma başarısı dilerim
bu arada bugün Antalya da oğlumla kaliteli bir zaman geçirdim
evet sevgili öğrenciler az önceki 2 bölümde kısaca içimde yaşadığımız için işimize yarayacak kavramları işledik bu dersimizde yaşadığımız ancak içine girersek çıkamayacağımız aşağıdaki kavramlara da siz çalışın.. nedir onlar: döviz arzı (talebi), döviz kuru ve döviz kurunun artması - düşmesi, nominal döviz kuru, çapraz döviz kuru, efektif alış sarış kurları, reel döviz kuru, bretton woods sistemi, arbitraj, satın alma gücü paritesi, dış ticaret yaklaşımı, portföy yönetimi yaklaşımı vs. vs. kısaca, Bir ülkenin parasının değeri, o ülkenin ekonomisi hakkında birçok bilgi sağlayabilir. Bir para biriminin değeri, o ülkenin ekonomik performansı, para arzı, faiz oranları, enflasyon oranı ve dış ticaret dengesi gibi faktörlere bağlıdır. Buradan hareketle Yüksek Enflasyon ve Yüksek Faiz Sorunu başlığında kısa bir giriş yapalım: Türkiye’nin çok uzun bir süredir yüksek enflasyon sorunu var. Yüksek enflasyonun varlığı faizlerin de yüksek olmasına yol açıyor. Enflasyon sorunu döneme bağlı olarak farklı nedenlerden kaynaklanarak çözümsüz biçimde ekonominin tepesinde duruyor. Son birkaç yılda enflasyonun temel nedeni TL’nin yüksek dış değer kaybı yaşaması. Türkiye’nin üretimde kullandığı girdilerin (hammaddeler, ara malları ve makine teçhizat gibi sermaye malları) önemli bölümü ithal ediliyor. O nedenle TL’nin yabancı paralara karşı değer kaybı bu girdilerin pahalanmasına ve dolayısıyla da üretim maliyetlerinin yükselmesine yol açıyor. Üretim maliyetleri yükselince de ister istemez bu artışlar fiyatlara yansıyor ve enflasyona neden oluyor. TL’nin değer kaybı süreklilik gösterdikçe enflasyon da süreklilik sergiliyor. Enflasyon yükseldikçe faizin yükselmesi de kaçınılmaz oluyor.Bu sorunu çözmenin ilk yolu TL’nin değer kaybını önlemektir.Türkiye bunu 2003-2010 döneminde başardı, bankacılık reformu, kamu mali disiplininin sağlanması ve AB ile tam üyelik müzakeresi çerçevesinde riskleri düşürdü, kredi notu yükseldi, CDS primi düştü, riskler düşünce bütün ekonomi toparlandı, TL’nin değer kaybı duruldu, enflasyon düştü, faizler düştü. Peki sonda ne oldu? Cevap: hiçbir şey apaçık ortada görünen kadar aldatıcı değildir (Boscombe vadisinin gizemi, C.Doyle)
9 notes
·
View notes
Text
Bekleme seansımıza hoşgeldiniz.
Yine hastane yine beklemek. Bu sefer kulaklığımız bizi yalnızlaştıran unsur. Yoksa omü diş hekimliği fakültesi kalabalık. Allahım sen benim dişlerimi titanyum kaplamalı uzaylı dişlerinden eyle de yaşlanınca çok uzanmayayım şu diş musallasına.
Hanımı getirdik ufak bir operasyona teslim ettik. Kafa dağıtmaya oturduk. Karmaşık saçma bir liste açtık. Bacak bacak üstüne atıp düşünmeye koyulduk.
Ağustos geliyor. Galiba en nefret ettiğim ay. Sıcak. Acı. Pislik. Yapış yapış. Tuzlu. Lanet bir ay. Üstelik çocukken herkes fındığa köylerine gittiğinde ben mahallede tek kalırdım. Üstelik trafik kazası yapmıştık. Yetmedi tutuklandık. Ne lanet ay yahu.
Ağustosa lanet okuduktan sonra çalışmaya başlayabilirim. Kesin karar verdim bu sene üniversite sınavına gireceğim. Sınavın isminin öss olmadığını biliyorum sadece. Başka bir bilgim yok. :// umuyorum ki samsunda sosyoloji, felsefe, psikoloji (ya da edebiyat bölümü de olabilir) bölümünü kazanabilirim. Gönlüm sosyolojiden yana.
Sınavda hangi sorular çıkıyor, bu bölümler sözel mi eşit ağırlık mı? Ya da eşit ağırlık falan kaldı mı ki? Hiç bir şey bilmiyorum.
Çok acil öğrenmem lazım. Çalışalım ara sıra.
Avukatlık serbest meslek. İş olmayınca aşırı serbest oluyor. Serbestlikten canımız sıkılıyor. He bak tez yazmam lazım ama kendime güvenim sıfır. Ve bir yıl içerisinde olacak iş değil. Olur mu? Olur mu lan acaba? Ne diyorsun. 8.madde ve kamu görevlileri bıdı bıdı. Geçen galatasaray hukukta birisi yazmış bu konuyu. Yani tam istediğim konu. Ben de yazsam olur mu?
Gücüm var mı?
Ofise bir yerleşelim. Annemin kemo ve ameliyatı iyilikle bitsin. Çocuk da kreşe falan giderse, çalışmaya çok vakit kalıyor aslında. 2025 çok kötü geçecek diyollar. Hangi yıl iyi ki zaten?
Bu ay karar ayı olur. Hadi bakalım.
Yine beklerken ücretsiz terapimizi yaptık. Yolumuzu seçtik. Psikoloji bilimiyle ilgili konuşunca hanım tarafından lince uğruyorum. Ama sonuçsuz bilim mi olur? İşte işin cahili böyle konuşur, okuyalım da aydınlanalım. Psikoloji kaç puan yerleşir miyim?
Ofise yerleş serco çok konuşma. Annem beni kesecek yoksa tembellik yapıyorum diye.
Defterciğim hatırlar mısın bilmem seninle hakimlik sınavı için 6 aylık çalışma planı yapmıştık. Saat saat konu konu. Attık mı la onları, tarihi eserdi o. Bu kadar harika bir plan yapılamazdı çünkü. Günlük 11 saat 45 dklık çalışma maratonu. Yine ticaret hukukuna vakit ayırmamıştık. Yapar mıyız bir tane daha? Ofisin duvarına asarım. Heyecanlandım. Plan bizim işimiz. :))
Terapimiz sonlandı.
Vesselam.
4 notes
·
View notes
Text
İngiliz Lord’unu asan Mutasarrıf *Nazım Paşa*
----Mersin'e dair tarihi bir hikaye:
1900 lü yılların başı...
Yer Mersin.1860 lı yıllarda başlayan Amerikan iç savaşı sonrası Çukurova’da pamuk üretimi başlar ve Mersin Çukurova'nın ihracat ve ticaret merkezi haline gelir.
Şehirde 12 konsolosluk ile çok sayıda yabancı acenta ve temsilcilikler vardır.
Bir çok yabancı işadamı yaşamakta ve ticaret yapmaktadır. Yoksul ailelerin çocukları ise hamallık yaparak, yoğurt pazarından (bugün hala Yoğurt Pazarı olarak mevcuttur) veya limandan alışveriş yapanların yüklerini taşıyarak ailelerine katkıda bulunmaktadır.
12 yaşındaki Memet de bunlardan biridir. Mersin'de yaşayan İngiliz Lord Thompson, birgün yurt dışından gelen eşyalarını taşıtmak için Memet’i çağırır. Memet, eşyalar çok ağır olduğu için ilk anda kaldıramaz, fakat çevresindekilerin yardımıyla yük Memet’in sırtına yüklenir. Lord’un malikhanesinin taş avlusuna taşır yükü.
Mehmet parasını ister.
Fakat lord ödemez parayı...
Memet ısrar edince de elindeki topuzlu bastonla Memet'in kafasına vurur ve Memet beyin kanamasından oracıkta ölür.
---O sırada Mersin'in başında yönetici olarak mutasarrıf *Nazım Paşa* bulunmaktadır.(Mutasarrıf, Vali ile aynı yetkilere sahip idarecidir)
Nazım Paşa olayı duyunca derhal lordu makamına çağırır.
Lord suçunu inkar etmez.
Osmanlı kanunlarına göre cezası ölümdür, fakat lord İngiliz olmasına güvenir ve kapitülasyonlar uyarınca kendisine yargılama yapılamayacağını söylemektedir. Fakat Nazım Paşa lordu derhal tutuklatıp, mahkemeye gönderir
--Olay İngiliz konsolosluğu aracılığıyla, Mersin açıklarında bekleyen İngiliz savaş gemisine ve İstanbul'a akseder.
İngiliz savaş gemisinin komutanı lord serbest bırakılmazsa, Mersin'i bombalayacağını söyler. Nazım Paşa bunun üzerine şehirdeki yabancıların, Mersin dışına çıkışını yasaklar.
Lordu hızla mahkemeye çıkarıp, idam kararı verir. Bugünkü Yoğurt Pazarı meydanında darağacı kurdurup asar...
Ayrıca savaş gemisinin şehri bombalaması halinde tüm İngilizleri asacağını söyler. Böylece şehir bombalanmaktan kurtulur.
Konu padişah 2. Abdülhamit'e aksettiğinde artık çok geçtir.
Lord asılmıştır. Nazım Paşa birkaç yıl öncesinde de Avusturya baş konsolosunu kovmuştur. Yani saray nazarında vukuatlıdır.
--Abdülhamit'e İngilizler tarafından, Nazım Paşa'nın cezalandırılması yönünde
büyük baskı vardır. Abdülhamit bunun üzerine, Nazım Paşa'yı bir liman ve ticaret kenti olarak dış dünyaya açık olan Mersin mutasarrıflığından alır ve *Kayseri mutasarrıflığı*’na atar..
İşte 12 yaşındaki bir çocuk için, gözünü kırpmadan İngiliz lordunu asan, şehrin bombalanması tehditlerine dik durarak gerekli cevabı veren o *Nazım Paşa*
Saygıyla.
9 notes
·
View notes
Text
Kemalizm Tahlili-2: Emperyalizme Bağımlılık, Türkleştirme ve Anti-Komünizm | Gazete Patika
Kemalizm Tahlili-2: Emperyalizme Bağımlılık, Türkleştirme ve Anti-Komünizm
Burjuva devrimlerin en temel özelliğinin toprak sorununu çözmek olduğundan söz etmiştik. Kemalist iktidarın Batı’da temsil ettiği iki egemen sınıftan birinin toprak ağalığı sınıfı olmasının yanı sıra, Kuzey Kürdistan’da da Kemalistlerin müttefiki toprak ağalarıydı. Kemalist diktatörlük Kürdistan’ı toprak ağalarıyla kurduğu ilişki üzerinden sömürgeleştiriyordu.

Kerem Yıldırım
27 Mayıs 2024 / 11:50

“Kemalist devrim bir üst tabaka devrimidir, milli ticaret burjuvazisinin devrimidir. Bu devrime, yabancı emperyalistlere karşı mücadele içinde varıldı ve devrimin daha sonraki gelişmesi esas olarak köylü ve işçilere karşı, evet bir toprak devrimi olasılığına karşı yöneldi.” (1)
Stalin, Sun Yat-Sen Üniversite Öğrencileriyle bir görüşme (13 Mayıs 1927).
“Ama Çin’in Kemal’i nerede? Ve Çin’in burjuva diktatörlüğü ile kapitalist toplumu nerede? Zaten Kemalist Türkiye bile, gittikçe daha çok bir yarı-sömürge hâline, gerici emperyalist dünyanın bir parçası hâline gelerek sonunda kendini İngiliz-Fransız emperyalizminin kollarına atmak zorunda kalmıştır.” (2)
Mao Zedong, Yeni Demokrasi Üzerine, Ocak 1940.
Dizinin ilk yazısında (3), Kemalizm’e de ideolojik karakterini veren 1908-1918 arasında gelişen Türk burjuva siyasetinin kurucu reflekslerini ve pratiğini değerlendirmiştik.
Lenin Demokratik Devrimde Sosyal Demokrasinin İki Taktiği isimli eserinde, “Burjuva devriminde burjuvazinin tutarsızlığı burjuvazinin çıkarınadır” diyor. (4) Kemalistlerin burjuva devrimdeki tutarsızlıkları Lenin’in bu saptamasının sağlaması niteliğindedir.
Her siyaset ideolojik bir zeminde can bulur. Egemen ideoloji, egemen olan sınıfların bütün reflekslerinin; kültürünün, iktisadının ve siyasetinin toplamıdır.
Kemalizm de komprador burjuva ve feodal sınıflarla uzlaşan, padişahı deviremeyen, feodal ilişkileri siyasal ve iktisadi anlamda tasfiye edemeyen, modernleşme dinamiklerini halktan esirgeyen, işçilerin her türlü örgütlenme girişimini engelleyen ve milliyetler sorununu kanla bastıran bir ideolojik hattın heybesinden çıkarak siyaseten can bulmuştur.
İttihatçılar ve Kemalistler arasında siyasal sapmalar vardır ama ideolojik olarak aralarındaki ilişkinin niteliği sapma değil, sürekliliktir. Kemalist iktidarlar iktisadi bakımdan İttihatçı iktidarın bir devamıdır. 1923-1929 dönemi, iktisat politikaları ve resmi iktisat görüşleri bakımından 1908-1922 dönemiyle şaşılacak bir süreklilik içindedir. (5)
Kemalizm İttihatçılıktan farklı olarak; emperyalist işgale karşı verilen savaşa önderlik etti, saltanatı yıkıp burjuva cumhuriyetini kurdu, emperyalistlere bütün imtiyazı kaptırmadan emperyalistlerle iş tutmayı esas aldı ve fiiliyatta Türk-kentli burjuva sınıfları kapsayan laik yasalar çıkardı.
Ancak Kemalizm’i genel olarak olumlayan Tarihçi Feroz Ahmad’a göre bile, Kemalistlerin 1923’te kurdukları rejim, sözcüğün kabul edilmiş hiçbir anlamıyla demokratik değildi.(6)
Fransız Devrimi’nden bu yana burjuva devrimlerin en temel karakteristik özelliği, ulusun yasal düzlemde eşitlenmesi ve özgürleşmesidir. Bu yasal eşitlenmenin siyasal-hukuksal pratik karşılığı ise seçme ve seçilme hakkıyla adil yargılanma hakkıdır. Kemalist iktidar bu konuda dahi anti-demokratik bir faaliyet yürüttü. Kemalist iktidarın getirdiği iki kademeli seçim sistemi, halk kitlelerinin siyasete katılımının yasal olanaklarını engelledi. Bu engel Kuzey Kürdistan’da ise sistematik ve sabit bir hâle bürünmüştü. Yani, Kemalist iktidar Kuzey Kürdistan’da kendi koyduğu yasaları dahi uygulamadı. Bu meseleyi ileriki sayfalarda daha da detaylandıracağız.
Kemalistler iktidarı alır almaz, Türk komprador burjuvazisinin ihtiyaçları doğrultusunda serbest piyasacı bir ekonomik yönelime girdiler. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi; Kemalistler İttihatçılardan farklı olarak, bir yandan emperyalizmle kurulan ilişkilerde siyasal pazarlık hakkı ve bütün imtiyazı emperyalistlere kaptırmama refleksi gösteriyordu. Ancak diğer yandan ise Sovyetler Birliği’nden gelecek yardımlardan da mahrum kalmak istemiyordu.
Bekir Sami’nin milli mücadele sırasında İngiliz ve Fransız emperyalizmine verdiği imtiyazlar Kemalistler tarafından görevden alınmasına neden olmuştu. Kemalistler bütün imtiyazların emperyalistlerde olduğu bir ilişkiyi değil, emperyalistlerle pazarlık yapabilecekleri bir ilişki kurmayı tercih ettiler.
Kemalistler emperyalist işgale karşı savaş sürerken; Fransa, İtalya, İngiltere ve diğer ülkelerin burjuvazileriyle anlaşmalar yaptılar. Kemalistlerin özel hassasiyet göstermesine rağmen imtiyazı tamamen emperyalist sermayeye kaptırdıkları örnekler de mevcuttu. Örneğin Fransa’yla yapılan Ankara Antlaşması’nın ardından Herkit Vadisi’ndeki demir, gümüş, krom madenleri imtiyazı 99 seneliğine Fransa’ya devredildi. (7)
Kemalistlerin bu yaklaşımı İzmir İktisat Kongresi’ne de damgasını vurdu. Çünkü İzmir İktisat Kongresi de esas olarak yabancı/emperyalist sermaye ile Türk ticaret burjuvazisinin işbirliği sağlaması için yapıldı. (8)
İzmir İktisat Kongresi Lozan görüşmelerine kapitülasyonlar meselesinden ötürü ara verildiği bir dönemde düzenlendi. M. Kemal bu kongrede “Kanunlar çerçevesinde yabancı sermayeye gereken teminatı vermeye hazırız”diyerek emperyalist sermayeye açık bir mesaj verdi. (9) Zaten kongrenin amacı da Türk ticaret burjuvazisinin emperyalist sermayeyle işbirliği ve ortaklık ilişkilerini geliştirmekti. (10)
M. Kemal’in kongrede verdiği mesaj emperyalistler tarafından anlaşılmıştı. Lozan görüşmeleri yeniden başladığında emperyalistler kapitülasyonlar meselesinde yumuşayıverdiler. (11) . Lozan Antlaşması, Türkiye’nin emperyalistlerin şartlarını kabul etmesiyle son buldu.
Lozan Antlaşması’na ek olarak imzalanan Ticaret Sözleşmesi, beş yıl süreyle Türkiye’nin dışarıya karşı uygulayabileceği iktisat siyasetlerini dondurmakta ve bazı istisnalar dışında, ithalat ve ihracat yasaklarının kaldırılmasını ve yenilerinin konmamasını; gümrük tarifelerinin ise beş yıl süreyle değişmemesini öngörmekteydi. Bu anlaşmayla gümrük resimleri beş yıl için yeniden 1916 düzeyine çekildi. (12)
1920-1930 yılları arasında kurulan 201 Türk anonim şirketinden 66’sında yabancı sermaye ortaklığı vardı ve bunlar tüm anonim şirketlerin toplam ödenmiş sermayelerinin %43’ünü oluşturmaktaydı. (13) Başka bir veriye göre de, 1924-1929 yılları arasında yabancı bankaların Türkiye’deki toplam banka sermayelerine oranı %57’ydi. (14)
Kemalist iktidarın emperyalist sermayeyle ilişkileri ve komprador sınıfın siyasal temsilcisi olması açısından İş Bankası’nın kuruluşu da emsal niteliğindedir.
Kemalist iktidar Türk komprador-ticaret burjuvazisinin önünü, devlet tekellerini imtiyazlı özel şahıs ve şirketlere işlettirme usulüyle açtı. İş Bankası bu sürecin en kurumsal finans ürünüydü. İş Bankası yerli ve yabancı sermayeyle Kemalist iktidar arasındaki bütünleşme sürecinde olağanüstü aktif bir rol oynadı. (15) Muhtelif iktisat siyasetleri kararlarını sermaye çevrelerinin istekleri doğrultusunda yönlendirmede çok etkili bir baskı grubu vazifesi gördü.
Türk komprador burjuva siyaseti içinde süren klikler mücadelesi İş Bankası kurulurken de sürdü. Celal Bayar’ın başını çektiği İş Bankası kliğine karşı Maliye Bakanlığı karşı hamle olarak Alman Reichsbank’ın başkanı Schacht’la ilişki kurdu. (16) M. Kemal bu aşamada İş Bankası çevresini, yani Celal Bayar’ı destekledi.
Bu süreçte İngiliz, Fransız, ABD’li ve Alman tekelleri Türkiye pazarındaki ekonomik faaliyetlerini sürdürdüler. Kemalist iktidar emperyalist tekellerle kurulan; doğrudan yabancı yatırımlara, ortak girişimlere, yap-işlet-devret düzenlemelerine olanak sağladı. Bu dönemde emperyalist tekeller(Ford, H. A. Brassert, Siemens) fabrikalar ve tesisler kurmaya devam etti. (17)
Emperyalist tekeller Türkiye pazarındaki hacimlerini genişletirken, Kemalistler diğer yandan Sovyetler Birliği’nden yardımlar aldılar. Kemalist iktidar 1932 yılında, birkaç ay arayla hem Sovyetler Birliği’nden hem de faşist İtalya’dan kredi aldı. (18)
1934 yılında Sovyetler Birliği Kayseri ve Nazilli’ye tekstil fabrikası açılması için 8 milyon dolar kredi verdi. (19) Görüldüğü üzere, Kemalist iktidar hem emperyalist tekellerle işbirliği yapan hem de Sovyet yardımlarına göz diken bir ekonomik perspektife sahipti.
Bu arada belirtmeden geçmeyelim, Kemalist iktidarın devletçilik siyaseti de tamamen gelişen Türk komprador burjuvazisinin çıkarlarına uygundu. 1929 dünya kapitalist buhranı sonrası Kemalist iktidar, burjuva sınıfını güvence altına almak için devlet eliyle tedbirler aldı.
Tevfik Çavdar Kemalistlerin devletçiliğine ilişkin çok yerinde bir tanım yapıyor:
“Türkiye’de devletçilik kapitalist sermaye birikiminin özel bir yoludur.” (20)
Nitekim, devletçilik siyaseti; özü itibariyle, Türk komprador burjuvazisinin güvenceli bir zeminde palazlanması siyasetiydi. Buhran yıllarında, ihraç gelirlerindeki daralmadan kaynaklanan ekonomik gerilemeyi önlemenin tek yolu dış ticaret açıklarının kapitalist merkezlerden kaynaklanan sermaye ihracıyla kapatılmasıydı. (21)
Ayrıca devletçilik siyasetinin egemen olduğu süreçte yapılan millileştirme pratikleri de tercihi değil, zorunlu iktisadi etkinliklerdi. Örneğin 1922 ve 1923 yıllarında Amerikan sermayesini temsil eden Chester grubu ile imtiyazlı bir demiryolu yatırım anlaşması için yapılan girişimler sonuçsuz kaldıktan sonra, demiryollarından yabancı sermayenin tasfiyesi doğrultusunda temel bir karar alındı. (22)
Buhranın ilk yıllarında özel dış yatırımların Türkiye pazarına girişinde daralma olsa da, 1935 yılına gelindiğinde Almanya ile yapılan ticaret, toplam ticaret hacminin yarısına yaklaşmıştı. (23)
Bu safhada da İngiliz ve Alman emperyalizmi Türkiye pazarından pay kapma yarışını sürdürdü. 20. yüzyıla girerken başlayan emperyalist rekabet, 1930’ların sonunda yeniden kızıştı.
Çarpıcı bir örnek olması açsından; 1938 yılında, Berlin’de yapılan ekonomik görüşmeler sırasında Alman emperyalizmi Kemalist iktidarla, maden cevheri ve yiyecek maddeleri alımında İngiliz emperyalizminden daha geri durumda bırakılmaları konusunda sözleşti. (24)
1930-1938 yıllarında komprador-ticaret burjuvazisinin kazancı daralırken, sanayi sermayesi palazlandı. Bu yıllarda büyük özel sanayi sınıfı da devlet sanayine paralel hızla büyüdü. (25)
Bu örnekler daha da çeşitlendirilebilir. Ancak verdiğimiz örnekler Kemalistlerin siyaseten Türk komprador burjuva sınıfını temsil ettiğini, tekelci burjuva sınıfın çıkarlarına uygun siyasetler belirlediğini kanıtlamak için yeterlidir.
***
Kemalistler 1923’ten sonra değil, CHP’nin öncülü olan Müdafa-i Hukuk Cemiyeti örgütlenmesi yıllarında da Türk ticaret burjuvazisine ve toprak ağaları sınıfına dayanıyordu. Kemalistlerin iktidarı almasıyla birlikte Türk ticaret burjuvazisi palazlanarak komprador burjuvazi konumuna geldi.
1923’ten önceki dönemde egemen olan komprador büyük burjuvazinin, eski bürokrasinin ve ulemanın yerini, ulusal karakterdeki orta burjuvazi içinden güçlenen ve emperyalizmle işbirliğine girişen yeni Türk burjuvazisi ve eski komprador Türk burjuvazisinin bir kesimi aldı. Bununla beraber eski toprak ağalarının, büyük toprak sahiplerinin, tefecilerin, vurguncu tüccarların bir kısmının egemenliği sürdü, bir kısmının yerini de yenileri aldı. Bu yenilerin bir kısmı, Ermeni ve Rum topraklarına el koyanlardı. Yani eski azınlık komprador burjuvazinin yerine, Türk komprador burjuvazi geçti. (26) Yani mülkiyet sahibi ve emperyalist sermayeye acentelik yapan sınıfın milliyeti değişti. Mülkiyet de emperyalist sermayeye aracılık yapan da Türkleşti.
Kemalist iktidarın temsil ettiği diğer sınıf toprak ağalarıydı. Kemalistler henüz milli mücadele yıllarında toprak ağası sınıfla uzlaştı. Bu hakikati “sol” Kemalist yazar Doğan Avcıoğlu ve Kemalizm’i olumlayan tarihçi Feroz Ahmad da itiraf eder. (27)
Burjuva devrimi bir bakıma toprak devrimidir. Ancak Kemalist iktidarın iki sınıfsal dayanağından biri toprak ağalığı olması nedeniyle, Kemalizm burjuva devrimin en temel görevini de yadsıdı. Kemalist iktidar aşar vergisinin kaldırılmasından sonra toprak ağalarının çıkarlarına dokunan hiçbir girişimde bulunmadı. Ayrıca aşar vergisinin kaldırılması en çok toprak ağalarına yaradı. (28)
1945 yılında çıkarılan Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu toprak reformunu da içeriyordu. Bu kanunun toprak ağalarıyla dolu bir meclisten geçmesinin nedeni, 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı yıllarında yaşanan ekonomik bunalımın yarattığı koşullardı. Kanun üretimi arttırma ortak motivasyonuyla çıkarıldı. Bu süreç yalnızca ağalık düzeninin temel çıkarlarını öncelemek olarak gelişmedi. Feodal sistemin siyasi temsilcisi toprak ağaları parlamentoda siyasi temsiliyet de sağladı.
Ayrıca; kanunun koyduğu birçok maddeyle sınıf mücadelesini de önleyeceği sanılmıştı. Pratik bu yanılgıyı ortaya koyduğu zaman, atılan adımdan geri dönülmüş, kanuna karşı çıkan bir toprak ağası tarım bakanı yapılarak kanun baltalanmış ve toprak reformunu içeren madde de kaldırmıştı. (29)
***
İttihatçı iktidarla başlayan, Türkiye ve Kürdistan işçi-köylü kitlelerini ezen komprador burjuvazinin ve feodal sınıfların burjuva diktatörlüğü Kemalist iktidarlarla birlikte kurumsallaştı.
1909’un Tatil-i Eşgal’i daha şiddetli bir biçimde 1925’te karşımıza Takrir-i Sükûn olarak çıktı.
Komünizme karşı mücadele henüz emperyalist işgale karşı ulusal savaş sürerken, On Beşler katliamıyla ve Ankara’daki komünist faaliyetin felç edilmesiyle başladı. Kemalist burjuvazi, 23 Şubat 1921’de toplanan Londra Konferansı’na komünistleri katlederek katılırsa, Avrupalı efendilerinin teveccühünü kazanacağını, Sevr Antlaşması’nın öldürücü hükümlerinden vazgeçilebileceğini hesaplamaktaydı. (30) Kemalist iktidar “en ilerici” olduğu ulusal kurtuluş savaşı sırasında dahi, emperyalistlere anti-komünist terör gösterileriyle mesaj veriyordu.
Kemalistlerin anti-komünist siyaseti Takrir-i Sükûn’la birlikte sistemli ve kesintisiz bir devlet terörüne dönüştü.
Tarihsel TKP’ye yönelen Kemalist terör, Takrir-i Sükûn’la sistematikleşirken(siyasi yasaklar ve İstiklal Mahkemeleri, 1927’den 1951’e uzanan tevkifatlar) 1950’li yıllara uzanan süreç içinde de artarak sürdü.
Örneğin 1946’da başlayan çok partili burjuva düzende, her türlü burjuva partisine özgürlük sağlandı ama yine Tarihsel TKP’ye özgürlük yoktu.
Şefik Hüsnü önderliğinde, 20 Haziran 1946’da Türkiye Sosyalist Emekçi Partisi’ni kurdu. Parti cemiyetler kanununun bir maddesinin değiştirilmesinden yararlanarak sendikal örgütlenmeye girişti. (31) Parti ve partiye bağlı sendikal çalışma hızla büyüdü. Ancak parti kurulalı altı ay bile olmamışken 16 Aralık 1946 günü komünist çalışmanın yasa dışı olması gerekçe gösterilerek devlet tarafından kapatıldı.
***
Türk komprador burjuvazisinin ilkel sermaye yaratma girişiminin siyasal-iktisadı olan Türkleştirme siyaseti, Kemalist iktidarla birlikte daha da kurumsallaştı. 1913’te Pontus soykırımı(1922’ye kadar) ve 1915’te Ermeni soykırımıyla başlayan, ezilen milliyetlere karşı uygulanan terör; 1921’de Koçgiri’yle, 1925’te Şeyh Said isyanıyla, 1930’da Ağrı isyanıyla ve Zilan’la, 1938’de Dersim’le, 1934 Trakya pogromuyla, 1942 Varlık Vergisi yağmasıyla, 1955’te 6-7 Eylül pogromuyla sürdü.
Günümüzde de bu siyaset ezilen Kürt ulusuna karşı Türk burjuva devletinin bütün olanakları kullanılarak sürmektedir.
İttihatçılarla başlayan demografik dönüşüm Kemalist iktidarlarla birlikte Türk burjuva devletinin varoluş refleksine dönüştü. Örneğin; 19. yüzyılın sonunda yapılan nüfus sayımında Trabzon’daki gayrimüslimlerin kent nüfusuna oranı %42.8’ken, 1927 yılındaki sayımda %1.2’ye düştü. Aynı kıyaslamaya göre gayrimüslim nüfusu; Erzurum’da %31.5’ken %0.1’e, İzmir’de %61.5’ken %13.8’e, Ankara’da %32.6’yken %5.2’ye ve Diyarbakır’da %31.9’ken 11.9’a düştü. (32)
Bu düşüş 1955’e kadar sistemli olarak devam etti ve neredeyse İstanbul dışında gayrimüslim nüfusu kalmadı. İstanbul’daki gayrimüslim nüfusu da yok denecek kadar aza indi.
İktidarın ilk on yılında, Kemalistlerin Türkleştirme siyaseti çerçevesinde binlerce Kürt yurtlarından edilerek Batı’ya yerleştirildi. Bunun yanında Kemalist burjuvazi aynı perspektifle bazı Türkleri Kuzey Kürdistan’ın muhtelif bölgelerine yerleştirdi. (33)
Kemalist iktidarlarla birlikte kurumsallaşan Türkleştirme siyaseti; Müslüman olmayan milliyetleri yok etme, Müslüman olan milliyetleri zorla asimile etme ve asimilasyona direnen milliyetleri ise ezme eylemlerine dönüştü.
Örneğin günümüzde AKP-MHP iktidarı eliyle Kuzey Kürdistan’da sürdürülen kayyum siyasetinin ve işgal “hukukunun” kurucusu Kemalist iktidardır. Kemalist iktidar Ağrı İsyanı sonrasında yeni bir belediyeler kanunu çıkarmış ve Kuzey Kürdistan’da, Hikmet Kıvılcımlı’nın deyişiyle yerel yönetimler lafta kalmıştır. (34) Kuzey Kürdistan’da her şey militarist ve terörist Kemalizm’in en zorbaca emir ve yasaklanmasına tabi tutuldu. Kemalist iktidarların yarattığı bu gelenek bugünde AKP-MHP iktidarıyla sürdürülüyor.
Kemalist diktatörlük ezilen Kürt ulusuna yaptığı sistematik baskıyla birlikte, Lozan Antlaşması sırasında Kemalistlerin desteğiyle ve İngiliz emperyalizminin hamiliğinde, Kürdistan coğrafyası İran, Irak ve Türkiye arasında bölündü. (35)
Burjuva devrimlerin en temel özelliğinin toprak sorununu çözmek olduğundan söz etmiştik. Kemalist iktidarın Batı’da temsil ettiği iki egemen sınıftan birinin toprak ağalığı sınıfı olmasının yanı sıra, Kuzey Kürdistan’da da Kemalistlerin müttefiki toprak ağalarıydı. Kemalist diktatörlük Kürdistan’ı toprak ağalarıyla kurduğu ilişki üzerinden sömürgeleştiriyordu.
Kemalistlerle toprak ağalarının ilişkileri o denli yoğundu ki, Erzincanlı toprak ağası Mustafa ağa, Kemalist devlet cihazının temel direği olan İsmet İnönü’yü oğluna kirve yapmıştı. Hikmet Kıvılc��mlı, Kemalistlerin Kuzey Kürdistan siyasetini şöyle özetliyordu:
“Kürdistan’da köylü devriminin elifini bile ağzına alamayan, Şark’a demokratik burjuva devrimini büsbütün yasak eden, buna karşılık Kürt ağalığıyla el ele vererek Kürdistan’ı iktisaden ve siyaseten sömürgeleştiren cumhuriyet burjuvazisi elbette Şark isyanlarındaki mevkiini kendisi herkesten daha iyi bilir. Bu isyanları yapanlar belli olabilir, fakat bu isyanı kışkırtan Kemalizm’dir. Çünkü Kemalizm’in iktidar mevkiinden önce, Kürdistan’da böyle kapsamlı isyanlar yoktu. Ve Kemalist sistemin kuruluşundan onlarca yıl geçtikten sonradır ki, Kürdistan Şark’ın Balkan’ı ve isyan mıntıkası, ateş ülkesi hâline geldi.” (36)
Bu arada belirtmekte fayda var. Kemalizm’in milliyetler soruna yaklaşımının, genel olarak gözden kaçırılan en “ilginç” sonucu 12 Eylül faşist darbesiyle resmi ideoloji hâline gelen Türk-İslamcılıktır. Evet, Türk-İslamcılık Kemalizm’in Türkleştirme siyasetinin öz çocuğudur. Kemalist iktidarların, özellikle Müslüman olmayan azınlık milliyetleri ülke dışına sürmesiyle, geriye çoğunluğu oluşturan Türk-Sünni kitle kaldı. Kemalizm ulus nosyonunu homojenleşmiş ve devletin “öz tebaası” olan, devletle ulusal kimlik ve inanç krizi yaşamayan, Türk-Sünni kitle üzerinden inşa etti. Bu nedenle günümüz Türk burjuva devletinin resmi ideolojisi olan Türk-İslamcılık belirleyici bir biçimde Türkleştirme siyasetinin sonucudur.
Bu anlamda; Kemalizm’in fiiliyatta yalnızca kentli burjuva kesimlere taşımayı seçtiği ve yasayla “güvence” altına aldığı laiklik, yine bizzat Kemalizm’in Türkleştirme siyaseti eliyle fiilen tasfiye edilmiştir.
Şunu da eklemek gerekir ki; Kemalist iktidar laik yasalarını, Takrir-i Sükun sonrasında, komünist hareketi ve azınlık milliyetleri ezdiği sırada çıkardı. Bu anlamda Kemalizm’in laisizmi de, pratik olarak Türkleştirme siyasetinden ve anti-komünist reflekslerinden bağımsız değildir.
***
Bu yazımızda Kemalist iktidarların emperyalizmle bağımlılık ilişkilerini, Kemalizm’in hem kurucu hem de geleneksel refleksleri olan anti-demokratik ve anti-komünist siyasetlerini, dar-burjuva laisizmini ve milli azınlık sorununa yaklaşımını; toplamda ise genel ideolojik ontolojisini kritik etmeye çalıştık.
Dizinin son yazısı olan bir sonraki yazıda ise Kemalizm’in faşist reflekslerini ve genel anlamda faşizmle olan ideolojik ilişkisini ele alacağız.
Kaynakça
Milli Demokratik Devrim, J. Stalin, Ç: Şule Perinçek, Kaynak Yayınları, sy. 70, 2. Baskı, İstanbul, 1992.
Mao Zedung Seçme Eserler-II, Kaynak Yayınları, sy. 361, 3. Baskı, İstanbul, 1992.
Kemalizm tahlili denemesi-I: Türk komprador burjuvazisi: https://gazetepatika22.com/kemalizm-tahlili-denemesi-1-turk-komprador-burjuva-siyasetinin-insasi-153817.html
Demokratik Devrimde Sosyal Demokrasinin İki Taktiği, Lenin, Ç: Arif Bilgin, Temel yayınları, sy. 37, Ankara, 1977.
Türkiye İktisat Tarihi/ 1908-1985, Korkut Boratav, Gerçek Yayınevi, sy. 28, 6. Baskı, İstanbul, 1998.
İttihatçılıktan Kemalizme, Feroz Ahmad, Ç: Fatmagül Berktay, Kaynak yayınları, sy. 160, 4.Basım, İstanbul, 1999.
Türkiye’nin Özgeçmişi-I, Vasfi Nadir Tekin, Sancı Yayınları, sy. 179, 1. Baskı, İstanbul, 2021.
Türkiye İktisat Tarihi/ 1908-1985, Korkut Boratav, Gerçek Yayınevi, sy. 47, 6. Baskı, İstanbul, 1998.
Age, sy. 30.
Age, sy.47.
Türkiye Ekonomisinin Tarihi, Tevfik Çavdar, İmge Kitabevi, sy. 163-164, 1. Baskı, Ankara, 2003.
Age, sy. 211.
Türkiye İktisat Tarihi/ 1908-1985, Korkut Boratav, Gerçek Yayınevi, sy. 31, 6. Baskı, İstanbul, 1998.
Türkiye Ekonomisinin Tarihi, Tevfik Çavdar, İmge Kitabevi, sy. 175, 1. Baskı, Ankara, 2003.
Türkiye İktisat Tarihi/ 1908-1985, Korkut Boratav, Gerçek Yayınevi, sy. 30, 6. Baskı, İstanbul, 1998.
Türkiye Ekonomisinin Tarihi, Tevfik Çavdar, İmge Kitabevi, sy. 254, 1. Baskı, Ankara, 2003.
Komünizm Gözünden Kemalizm, Vahram Ter-Matevosyan, Ç: Gözde Yılmaz, İletişim yayınları, sy.161, 1.Basım, İstanbul, 2023.
Türkiye Ekonomisinin Tarihi, Tevfik Çavdar, İmge Kitabevi, sy. 258, 1. Baskı, Ankara, 2003.
Komünizm Gözünden Kemalizm, Vahram Ter-Matevosyan, Ç: Gözde Yılmaz, İletişim yayınları, sy.160, 1.Basım, İstanbul, 2023.
Türkiye Ekonomisinin Tarihi, Tevfik Çavdar, İmge Kitabevi, sy. 249, 1. Baskı, Ankara, 2003.
Türkiye İktisat Tarihi/ 1908-1985, Korkut Boratav, Gerçek Yayınevi, sy. 49, 6. Baskı, İstanbul, 1998.
Age, sy. 37.
Age, sy. 53.
Türkiye’de Faşist Alman Propagandası, Johannes Glasneck, Ç: Arif Gelen, Onur yayınları, 1.Basım, Ankara.
Türkiye İktisat Tarihi/ 1908-1985, Korkut Boratav, Gerçek Yayınevi, sy. 59, 6. Baskı, İstanbul, 1998.
Türkiye’nin Yarı Sömürgeleşme ve Yarı Feodalleşme Serüveni, Vasfi Nadir Tekin, Sancı Yayınları, sy. 95, 2. Baskı, İstanbul, 2018.
İttihatçılıktan Kemalizme, Feroz Ahmad, Ç: Fatmagül Berktay, Kaynak yayınları, sy. 187, 4.Basım, İstanbul, 1999.
Türkiye Ekonomisinin Tarihi, Tevfik Çavdar, İmge Kitabevi, sy. 183, 1. Baskı, Ankara, 2003.
Türk Devrimi ve Sonrası, Taner Timur, İmge kitabevi, sy.227, 8.Basım, Ankara, 2018.
İbrahim Kaypakkaya-Bütün Yazıları, Umut Yayımcılık, sy.360, İstanbul, 2018.
Doktor Şefik Hüsnü Değimer, Rasih Nuri İleri’nin Aydınlık Sosyalist Dergi’nin 1969 tarihli 7. sayısı.
Türkiye Ekonomisinin Tarihi, Tevfik Çavdar, İmge Kitabevi, sy. 110, 1. Baskı, Ankara, 2003.
İhtiyat Kuvvet: Milliyet(Şark), Hikmet Kıvılcımlı, Yol yayınları, sy.75, İstanbul, 1979.
Age, sy.154.
İbrahim Kaypakkaya-Bütün Yazıları, Umut yayımcılık, sy.241, İstanbul, 2018.
15) İhtiyat Kuvvet: Milliyet(Şark), Hikmet Kıvılcımlı, Yol yayınları, sy.148, İstanbul, 1979
0 notes
Text
Online girişim para kazanma 2025
2025'te Online Girişimle Para Kazanma: Farklı Modeller ve Başarı İçin İpuçları
Online girişim dünyası hızla büyüyor ve 2025'te başarılı olmak için doğru iş modelini seçmek, stratejik bir yaklaşım gerektiriyor. Teknoloji, dijital platformlar ve sosyal medya gibi unsurların etkisiyle, farklı online girişim modelleri hızla popülerleşiyor. İşte 2025'te popüler ve karlı olabilecek bazı online girişim modelleri ile başarı için ipuçları:
Farklı Online Girişim Modelleri
1. E-Ticaret (Online Mağaza)
Nasıl Çalışır?: Ürünlerinizi dijital ortamda satmak için bir e-ticaret sitesi kurabilirsiniz. Shopify, WooCommerce, BigCommerce gibi platformlar, online mağazanızı kolayca kurmanıza yardımcı olur.
Başarılı Olmak İçin: E-ticaret sitesi kurarken niş bir pazar seçmek önemlidir. Örneğin, sürdürülebilir moda, ev dekorasyonu veya özel tasarım ürünler gibi belirli bir alanda odaklanarak rekabet avantajı elde edebilirsiniz.
İpucu: İyi bir SEO stratejisi, sosyal medya pazarlaması ve kullanıcı yorumları, çevrimiçi mağazanızın başarısını artırır.
2. Dijital Ürün Satışı
Nasıl Çalışır?: Dijital ürünler, fiziksel olmayan, indirilebilir veya çevrimiçi kullanılabilen ürünlerdir (e-kitaplar, online kurslar, yazılımlar, dijital sanat eserleri vb.). Bu tür ürünlerin üretimi bir kez yapılır ve sınırsız şekilde satılabilir.
Başarılı Olmak İçin: Uzmanlık gerektiren bir alan seçmek, kaliteli içerik üretmek ve doğru platformlarda satış yapmak (Udemy, Etsy, Gumroad gibi) önemlidir.
İpucu: Dijital ürünlerinizi sosyal medya, e-posta pazarlama ve içerik pazarlamasıyla tanıtarak satışlarınızı artırabilirsiniz.
3. Affiliate Marketing (Satış Ortaklığı)
Nasıl Çalışır?: Bir ürün veya hizmeti tanıtarak, bu ürünlerin satışından komisyon alırsınız. Affiliate marketing (satış ortaklığı) için, genellikle büyük e-ticaret siteleri ve platformlar (Amazon, ClickBank, ShareASale gibi) ile anlaşma yapabilirsiniz.
Başarılı Olmak İçin: Güvenilir ve etkili bir blog, YouTube kanalı veya sosyal medya hesabı oluşturarak ürünleri hedef kitlenize tanıtabilirsiniz.
İpucu: Ürünlerinizi tanıtırken özgün ve değerli içerikler üretmek, güven oluşturur ve satışları artırır. Ayrıca, SEO ve hedeflenmiş reklamlar da başarılı bir affiliate marketing stratejisi için gereklidir.
4. Abonelik ve Üyelik Modelleri
Nasıl Çalışır?: Kullanıcılar, belirli bir ürün veya hizmete düzenli olarak ödeme yaparak üyelik kazanır. Bu model, içerik üreticileri, eğitim platformları, yazılım hizmetleri (SaaS) ve özel üyelik grupları için uygundur.
Başarılı Olmak İçin: Yüksek kaliteli içerik veya hizmet sağlamak, kullanıcılar için düzenli ve değerli içerik sunmak önemlidir. Netflix, Patreon gibi platformlar bu iş modelinin başarılı örnekleridir.
İpucu: Üyelik kazanmak için cazip bir deneme süresi veya indirimler sunabilirsiniz. Ayrıca, kullanıcı geri bildirimleri doğrultusunda hizmetlerinizi geliştirmek müşteri bağlılığını artırır.
5. Online Danışmanlık ve Koçluk
Nasıl Çalışır?: Kendi alanınızda uzmanlığınız varsa, bireylere veya şirketlere online danışmanlık hizmeti verebilirsiniz. Kişisel gelişim, işletme stratejileri, dijital pazarlama veya sağlık alanlarında koçluk yapmak popülerdir.
Başarılı Olmak İçin: İyi bir online varlık oluşturmak (web sitesi, sosyal medya, blog vb.) ve güven inşa etmek gerekir. Ayrıca, danışmanlık hizmetinizi doğru fiyatlandırmak ve hedef kitlenizi iyi tanımak önemlidir.
İpucu: Web seminerleri (webinars), online kurslar veya birebir koçluk seansları düzenlemek, müşteri kitlenizi artırabilir.
6. Freelance (Serbest Çalışma)
Nasıl Çalışır?: Grafik tasarım, yazılım geliştirme, içerik yazarlığı, video prodüksiyon, dijital pazarlama gibi alanlarda serbest çalışan bir girişimci olabilirsiniz. Upwork, Fiverr, Freelancer gibi platformlar, serbest çalışanlara iş bulma fırsatları sunar.
Başarılı Olmak İçin: Yüksek kaliteli iş çıkarmak, iyi bir portföy oluşturmak ve müşteri ilişkilerini yönetmek önemlidir. Ayrıca, zaman yönetimi ve sürekli kendini geliştirmek de başarıyı getirir.
İpucu: Düşük maliyetle başlamanızı sağlayacak freelance platformlarında yer alabilir, zamanla daha büyük projelere geçiş yapabilirsiniz.
7. YouTube ve İçerik Üretimi
Nasıl Çalışır?: YouTube gibi platformlarda içerik üreterek reklam gelirleri, sponsorlu içerikler ve ürün satışlarından gelir elde edebilirsiniz. Eğitim videoları, vloglar, incelemeler veya eğlenceli içerikler üretebilirsiniz.
Başarılı Olmak İçin: Düzenli içerik üretmek, izleyici kitlesi oluşturmak ve etkileşim sağlamak gerekir. YouTube SEO ve anahtar kelimeleri kullanarak içeriklerinizin görünürlüğünü artırabilirsiniz.
İpucu: Başlangıçta, kitlenizi büyütmek için çeşitli sosyal medya platformlarında video tanıtımları yapabilir, izleyicilerinizi motive edebilirsiniz.
Başarı İçin İpuçları
Pazar Araştırması Yapın: Hangi alanlarda talep olduğunu ve hangi ürünlerin/popüler hizmetlerin ilgisini çektiğini belirleyin. Rakip analizi yaparak, pazarınızın gereksinimlerine göre bir iş modeli geliştirin.
Dijital Varlığınızı Oluşturun: Web sitesi, blog, sosyal medya hesapları ve e-posta bültenleri gibi dijital araçlarla online varlığınızı güçlendirin. Güçlü bir marka kimliği ve kullanıcı dostu platformlar oluşturmak önemlidir.
Kaliteli İçerik Üretin: İster ürün satışı yapın, ister hizmet sunun, kaliteli içerik oluşturmak, kitlenizle bağ kurmanın ve güven inşa etmenin en önemli yoludur.
Hedef Kitlenizi İyi Tanıyın: Ürün veya hizmetinizi kime satacağınızı bilmek, doğru stratejiler geliştirmek için gereklidir. Hedef kitlenizin sorunlarına çözüm sunarak onlara değer sağlayın.
Etkili Pazarlama Stratejileri Kullanın: SEO, sosyal medya pazarlaması, içerik pazarlaması ve reklamlar, online girişimlerinizi büyütmenin yollarıdır. Hangi platformda en fazla etkileşimi alabileceğinizi belirleyin.
Sürekli İnovasyon ve Adaptasyon: Pazar dinamikleri hızla değişebilir. Yeni trendler, teknolojiler ve kullanıcı beklentileri doğrultusunda işinizi geliştirmeye ve adapte olmaya açık olun.
Müşteri İlişkilerini Güçlendirin: Müşteri memnuniyeti, uzun vadeli başarı için kritik öneme sahiptir. İyi bir müşteri hizmetleri, geri bildirimlere değer verme ve müşteri sadakati oluşturma stratejileri geliştirin.
Sonuç
2025'te başarılı bir online girişim kurmak, doğru model seçimi ve stratejik planlamayla mümkün. E-ticaret, dijital ürünler, affiliate marketing, abonelik ve diğer modeller, çevrimiçi gelir elde etmenin farklı yollarını sunuyor. Başarıya ulaşmak için pazar araştırması yapmak, hedef kitlenizi doğru anlamak, kaliteli içerik ve etkili pazarlama stratejileri kullanmak gereklidir.
1 note
·
View note
Text
Serbest bölgeler 58 ilin toplam ihracatı kadar ihracat yaptı
https://pazaryerigundem.com/haber/191892/serbest-bolgeler-58-ilin-toplam-ihracati-kadar-ihracat-yapti/
Serbest bölgeler 58 ilin toplam ihracatı kadar ihracat yaptı
Ticaret Bakanlığı, ‘Türkiye’nin Parlayan Yıldızları’ olarak nitelendirdiği serbest bölgelerin ihracatın itici gücü olmayı sürdürdüğünü belirten videolu paylaşımda bulundu.
ANKARA (İGFA) – Serbest Bölgeler ihracatın itici gücü olmayı sürdürüyor.
Ticaret Bakanlığı’ndan alınan bilgiye göre en çok ihracat yapan iller sıralamasında yaklaşık 13 milyar dolar ile Serbest Bölgeler’in 5’inci sırada yer aldığı kaydedildi.
Türkiye’deki 58 ilin toplam ihracatı kadar ihracat yapan Serbest Bölgeler, 99 bin kişiye yaklaşan istihdam gücü ile ülke ekonomisine katkı sağladığını belirten Bakanlık, videolu paylaşımında illerdeki serbest bölgelerin genel görüntülerine yer verdi.
https://twitter.com/ticaret/status/1853799899088703802
Türkiye’nin stratejik konumu ve güçlü altyapısıyla desteklenen serbest bölgeleri, ihracatımızın artan ivmesinde kilit rol oynadığının altı çizilen paylaşımda, “Gümrük muafiyeti, vergi avantajları ve esnek işletme imkanlarıyla yüksek katma değerli üretim ve ihracata destek vermeyi sürdüreceğiz” mesajı verildi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
İzmir’den Selanik’e Deniz Ve Hava Taşımacılığın Gelişmesi Yönünde İstişare ..
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Yunanistan'ın Selanik şartlarında temas bulunarak iki şehir arasında deniz ve hava taşımacılığının geliştirilmesi üzerinde durdu. Ziyaretin başında Atatürk'ün Selanik'teki evini ziyaret eden Tugay, ardından Selanik Belediye Başkanı Stelios Angeloudis ve Selanik Ticaret ve Sanayi Odası tavsiyeleriyle görüştü. İzmir ve Selanik görüşmelerinde ekonomik, kültürel ve sosyal bağların serbest olduğu, lojistik ve akıllı şehirler konusunda işbirliği yapma gibi konular ele alındı.
Başkan Tugay, iki şehir arasında özellikle turizm ve ticaret açısından ulaşımın kolaylaştırıldığını vurguladı. Atatürk'ün doğduğu evi ziyaret etmeden Türk alışverişlerinin yüksek olduğu belirtilirken, Selanik'e doğrudan uçuşların yönlendirmek için çalıştırmalarını ifade etti. Selanik Belediye Başkanı Angeloudis, deniz taşımacılığının hem yolcu hem de ticari seferler için geliştirilmesinin ve şehirler arası işbirliğinin önemine değer olduğunu belirtti Tugay ayrıca, İzmir'in ticaret ve lojistik merkezi olarak genişlettiğini vurgulayarak, Selanik ile ticari gelişmeler için çalışmak için çalıştıklarını söyledi. Read the full article
0 notes
Text
İZTO Başkanı Özgener: İzmir, Sınır Ötesi E-Ticaret için Mükemmel Bir Serbest Bölge!
İZMİR / EKONOMİ İzmir Ticaret Odası (İZTO) Başkanı Mahmut Özgener, firmaların e-ticaret operasyon süreçlerini yönetebilecek nitelikli personel istihdamına yönelik giderlerin Ticaret Bakanlığı tarafından desteklenmesinin son derece faydalı olacağını belirtti. Özgener, “Türkiye genelinde ve özellikle İzmir’de ‘sınır ötesi e-ticaret serbest bölgesi’ oluşturulması büyük bir fırsat sunar. Bu bölgenin,…
0 notes
Text
GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ (SERBEST DOLAŞIMA GİRİŞ) (SERİ NO: 18)
10 Ekim 2024 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 32688 TEBLİĞ Ticaret Bakanlığından: GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ (SERBEST DOLAŞIMA GİRİŞ) (SERİ NO: 18) BİRİNCİ BÖLÜM Başlangıç Hükümleri Amaç ve kapsam MADDE 1- (1) Bu Tebliğin amacı, 7/10/2009 tarihli ve 27369 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinin 181 inci maddesi kapsamında diğer kurumlarca yapılacak kontrollere tabi…
0 notes
Text
GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ (SERBEST DOLAŞIMA GİRİŞ) (SERİ NO: 18)
10 Ekim 2024 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 32688 TEBLİĞ Ticaret Bakanlığından: GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ (SERBEST DOLAŞIMA GİRİŞ) (SERİ NO: 18) BİRİNCİ BÖLÜM Başlangıç Hükümleri Amaç ve kapsam MADDE 1- (1) Bu Tebliğin amacı, 7/10/2009 tarihli ve 27369 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinin 181 inci maddesi kapsamında diğer kurumlarca yapılacak kontrollere tabi…
0 notes
Text
how do you make money?
Para kazanmak için bir yol haritası oluşturmak, hedeflerinizi belirlemek ve hangi yöntemleri kullanacağınızı planlamak açısından önemlidir. İşte adım adım bir rehber:
1. Hedef Belirleme
Kısa Vadeli Hedefler: Hangi süre içinde ne kadar kazanmak istiyorsunuz?
Uzun Vadeli Hedefler: Kariyer hedefleriniz, birikim hedefleriniz nelerdir?
2. Yeteneklerinizi Değerlendirin
Hangi becerilere sahipsiniz? (Yazılım, tasarım, yazı yazma, pazarlama vb.)
Hangi alanlarda daha fazla gelişmek istersiniz?
3. Gelir Kaynakları Araştırma
Serbest Çalışma: Freelance projeler alarak.
E-Ticaret: Ürün satışı yaparak.
Yatırım: Borsa, kripto para veya gayrimenkul yatırımı.
Pasif Gelir: Blog yazmak, YouTube kanalı açmak, çevrimiçi kurslar oluşturmak.
4. Plan Oluşturma
Hedeflerinize ulaşmak için ne yapmalısınız? (Kurs almak, bir işte çalışmak, projeler yapmak)
Hangi kaynakları kullanarak bu planı uygulayacaksınız? (Kitaplar, online kurslar, mentörler)
5. Uygulama
Belirlediğiniz hedefler doğrultusunda adım atın.
Aylık veya haftalık hedefler belirleyin ve bunları takip edin.
6. Değerlendirme ve Ayarlama
Hedeflerinize ulaşma sürecinizi düzenli olarak gözden geçirin.
Gerekirse stratejinizi değiştirmekten çekinmeyin.
7. Ağı Oluşturma
Alanınızdaki diğer profesyonellerle bağlantı kurun.
Sosyal medya ve profesyonel platformlarda aktif olun.
8. Sürekli Öğrenme
Yeni beceriler edinin ve güncel gelişmeleri takip edin.
Eğitim ve seminerlere katılın.
Bu adımları takip ederek, para kazanma yolunda daha sistematik bir yaklaşım geliştirebilirsiniz. Hangi alanın size daha uygun olduğunu belirlemek için denemeler yapmaktan çekinmeyin.
0 notes
Text
DIKKAT Toryum ve uçak kazası: Bir suikast mı? Prof.Dr. Engin Arık, altı meslektaşı ile birlikte Isparta’da çok önemli bir bilimsel toplantıya katılmak üzere yola çıkmıştı. Kazadan sonra suikast olasılığı ortaya atıldı, herhangi bir sonuç çıkmadı ama hâlâ gündemde... Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin, 2 Eylül 2022 günü “Kayıp dört ‘sır’ dosya” başlıklı müthiş bir yazı yayımladı. Kendisini kutlarım. Yazı, tanıklı ve yaşanmış bir olaya dayanıyor. Bu ilginç ve çarpıcı yazının tamamını bulup okumayı size bırakıyorum. Ben ayrıntıya girmeden kısaca özetleyeceğim: Yıl 2008, günlerden 5 Temmuz. Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, birkaç kişiyle birlikte Ergenekon soruşturması kapsamında nöbetçi mahkemeye sevk ediliyor ve tutuklanıyor ancak avukatının itirazı üzerine 14 Temmuz günü serbest bırakılıyor. Ama Aytunç Erkin, ilgilendiği “mafya ve devlet mekanizması”nı görüşmek üzere bu yakınlarda ATO Başkanı Sinan Aygün’e telefon ediyor. Sinan Aygün, ATO’nun hazırladığı raporlar hakkında konuşurken şu bilgiyi veriyor: “2008’de gözaltına alındığımda ATO’daki 125 klasöre de el konuldu... Bu klasörlerden 121’ini geri verdiler. Ancak dört tanesini geri alamadım. Başvuru yapmama, istememe rağmen alamadım.” Geri alamadığı dosyalar petrol, altın, bor ve toryum dosyaları imiş. === yukaridaki yazinin tamami 23.09.2022 tarihli Cumhuriyet gazetesinden alintidir=== Tabi harita okumanın dışında, bazı sözlerin anlamını da iyi okumamız gerek! Sakin sakin ve bir çırpıda söylenen bu sözlerin, tarihi bir değerlendirmenin çok ötesinde anlamlar taşıdığına inanıyorum. Bu sözler, fikir enjektesidir!
4 notes
·
View notes