#Ovacık Belediyesi
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ali Tekataş’a Tunceli Belediye Başkan Yardımcılığı..
İçişleri Bakanlığı'nın kararıyla, Tunceli Belediyesi ve CHP'li Ovacık Belediyesi ne kayyum atanmasının ardından, Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu , Tunceli Belediye Başkanı Vekili olarak görevlendirildi. Bu süreçte Elazığlı bürokrat Ali Tekataş , Tunceli Belediye Başkan Yardımcılığı görevine atandı. Ali Tekataş'ın Kariyeri - Van ve Trabzon Su ve Kanalizasyon İdareleri Genel Müdürlüğü görevlerinde bulundu. - Yerel yönetimlerdeki deneyimiyle dikkat çeken Tekataş, şimdi Tunceli Belediyesi'nde Başkan Yardımcısı olarak görev yapacak. Atama, kayyum yönetiminin belediyede gerçekleştireceği faaliyetler açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Read the full article
0 notes
Text
Sesli Meram #486 - Yersiz Yurtsuz (25.11.2024)
"Sözün kifayetsiz kaldığı anları var eden bir tekerrür etme istemi ile yeniden kuşatılıyor işte memleket, ondan geriye her ne kaldıysa şayet. İstanbul, Esenyrurt belediyesi ile yeni başlamış olan süreçte önce Merdin, Elih ve Riha’nın Xelfeti ilçelerine kayyım atanır. Ol aralıkta çıkagelen direnci, direniş hattını pek zayıf gördüğünden muktedir daha geçtiğimiz günlerde önce Dersim Belediyesine, arkasından da Dersim’e bağlı Ovacık belediyelerine de kayyım atanmasına hükmeder. Dolaylı yollardan darbeciliği ele alan, şiddeti kullanışlı bir aparat kılan, eyleyen muktedir ve güdümlü yargısı için bunlar tabi gelişmelerdir. Peki o seçimler ne için var edilir, oy denen şey her ne içindir. Kendi ezber ettikleri dillerinde her anlamda pelesenk olan irade, irade, irade ne yana düşecektir mesela. Ardıl sıra yine, yeni ve yeniden biçimlendirilen bu tahakküm haznesinin, eyleme dökülmüş olagelen kaybedilmiş seçimleri böyle geri almaların, iktidar lehine yazmaların yukarıda sayılan ol illerde kimse için bir karşılığı yokken, kalmamışken her neye yarayacaktır, kırılmaları daha da derinleştirmekten gayri!" sesli meram
podcast image credit: slaughterhouse no:5:::illustration:::albert monteys:::indiehoy
#sesli meram#durum#günce#hayat ne olacak#türkiye gerçeği#biyopolitika#demokrasi#adalet#akp#iktidar#tahakküm etme#yıldırı#zor#azınlıklar#tehdit#karabasan#düşmanlaştırma#politikmeram#anlam#anarşizan#nefret söylemi#politik mücadele#sözcükler#kötülük sarmalı#hayat nereye#mücadele#sözhakkı#demokrasinereye!#yaşamak#hakkaniyet
0 notes
Text
Lavanta ve GÜL Bahçesi Genişletiliyor
Lavanta ve GÜL Bahçesi Genişletiliyor
Keçiören Belediyesi tarafından ilçedeki Ovacık Mahallesi’nde 20 dönümlük alana kurulan ve ücretsiz hizmet veren ‘Lavanta ve Gül Bahçesi Çekim Platosu’ belediye ekipleri tarafından başlatılan çalışmayla genişletiliyor. Ekipler platoda, toprak tesviye ve mevsime uygun gül dikimi yaparak burayı daha estetik bir görünüme kavuşturuyor. Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok da burada yapılan…
View On WordPress
0 notes
Text
Lavanta ve GÜL Bahçesi Genişletiliyor
Lavanta ve GÜL Bahçesi Genişletiliyor
Keçiören Belediyesi tarafından ilçedeki Ovacık Mahallesi’nde 20 dönümlük alana kurulan ve ücretsiz hizmet veren ‘Lavanta ve Gül Bahçesi Çekim Platosu’ belediye ekipleri tarafından başlatılan çalışmayla genişletiliyor. Ekipler platoda, toprak tesviye ve mevsime uygun gül dikimi yaparak burayı daha estetik bir görünüme kavuşturuyor. Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok da burada yapılan…
View On WordPress
0 notes
Text
Lavanta ve GÜL Bahçesi Genişletiliyor
Lavanta ve GÜL Bahçesi Genişletiliyor
Keçiören Belediyesi tarafından ilçedeki Ovacık Mahallesi’nde 20 dönümlük alana kurulan ve ücretsiz hizmet veren ‘Lavanta ve Gül Bahçesi Çekim Platosu’ belediye ekipleri tarafından başlatılan çalışmayla genişletiliyor. Ekipler platoda, toprak tesviye ve mevsime uygun gül dikimi yaparak burayı daha estetik bir görünüme kavuşturuyor. Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok da burada yapılan…
View On WordPress
0 notes
Text
Keçiören’deki Akıllı Serada Onlarca Tür Bitki Yetişiyor
Keçiören’deki Akıllı Serada Onlarca Tür Bitki Yetişiyor
Keçiören Belediyesi ilçedeki Ovacık Mahallesi’ne ait modern ve akıllı serada onlarca tür bitki yetiştirilerek Keçiören’in park ve bahçelerini süslemek üzere hazırlanıyor. Serada görevli ziraat mühendisleri ve bahçıvanlar tarafından yürütülen hummalı çalışmalarla; sedyum, begonya, asma, kılıç çiçeği, Gül, çingene şalvarı, aloe vera, papatya, çuha çiçeği, yaprak güzeli, telgraf çiçeği, kasımpatı,…
View On WordPress
0 notes
Text
Yollarda-6 Ovacık / Pulur
Tunceli merkezden Ovacık'a minibüsler Çarşı Café’nin hemen yukarısından kalkıyor. Sabah 9′dan akşam saat 6'ya kadar minibüs var, yalnız dönüşte dikkat edin; saatler tamamen farklı, örneğin dönüş için son minibüs akşam saat dört buçukta olabiliyor.
Ekim ayında güneş yaza göre daha erken batıyor. Giderken karanlığa kaldığım için yol manzarasını göremedim, tavsiyem, günbatımından önce yola çıkarsanız manzarayı kaçırmamış olursunuz.
Medyada, özellikle de sosyal medyada Ovacık hakkında anlatılanları okuyunca, "herkesin vızır vızır arı gibi çalıştığı, zengin, her gün yüzlerce kişinin katıldığı halk meclisleri yapılan, sürekli sosyal etkinlik düzenlenen gösterişli, İsviçre kasabası kıvamında bir yer" hayal etmedim değil...O kadar beklenti biraz fazla kaçıyor tabi. Ekim ayı olduğu için, biraz da kaymakamlık makamı etkinlikleri kösteklediğinden olsa gerek, öyle dışarıdan hemen sezilen büyük bir sosyal faaliyet yoktu ilçede. Bununla birlikte artık Anadolu'da az bulunan bir güzellik buldum Ovacık'ta: HUZUR! Sokakları, havası, insanları huzurlu. Belki son yıllarda yaygınlaşan doğal tarım-arıcılık-turizm sayesinde ilçede yaşayan neredeyse herkesin iş bulabiliyor olması, yaşam standardının artması, belki -şu ya da bu şekilde- nispeten barış koşullarının süregelmesi, belki dağlarla çevrili doğanın güzelliği, manzaranın betonla kapanmamış olmasının getirdiği ferahlık hissi... büyük olasılıkla da bütün bu etkenlerin birleşmesi sonucu Ovacık'ta tatlı bir huzur var.
Ekim 2018 itibarıyla ilçede 3 otel vardı: Doğa Turistik otel, Munzur otel, Meyman otel. Ben Meyman’da kaldım, oldukça rahat ve temizdi. Diğerlerinin de iyi olduğunu duydum. Bir de Öğretmen Evi var ama ne zaman yer olup olmayacağı belli olmuyor. Ertesi gün, beraberimde Elazığ’dan günübirlik gelen iki arkadaşla ilçenin önemli bir atraksiyonu olan “Gözeleri” ziyaret ettim. Ovacık merkezden taksiyle 20-25 dakika uzaklıktaki Ziyaret köyünün yakınında, kayaların arasından kaynayan sular Munzur Çayının ana kaynağını oluşturuyor. Arabanız yoksa, Gözelere tek gidiş yolu taksi: hesaplı olması için 2-3 kişi birleşip gitmenizi ve dönüş için şoförün telefon numarasını almanızı tavsiye ederim.
Kayaların içinden çıkan su soğuk... “Ne kadar soğuk olabilir ki?” demeyin, hakikaten soğuk. Hem bizi getiren taksi şoförü, hem de varınca ayaküstü tanışıp sohbet ettiğimiz, Ziyaret köyünden arkadaşlar bize “Elinizi tutun bakalım kaç saniye tutabileceksiniz” deyince denedik. Su sürekli hareket halinde olduğu için gerçekten elin bütün ısısını alıyor. 6 derecelik denizde yüzmüş biri olarak ben bile ancak 25 saniye dayanabildim.
Gözelerin bir ilginçliği de suyun içinde yer yer bulut gibi görünen beyazlıklar. Denizbilimci olarak açıklamak bana düştü. İlk önce “kalsiyum olabilir” dedim, ama beyazlığın çıkış noktasının biraz ilerisinde kaybolması nedeniyle bu açıklamamdan kendim de tatmin olamadım. Daha akla yatkın bir olasılık: hava kabarcıkları. Kayanın altındaki basınçlı ortamdan gelen sudaki çözünmüş gazlar, basınç düşünce (ya da sıcaklık artınca) kabarcığa dönüşüyor. Kapağı açılmış bir gazoz gibi. Tabi bunun başka bir açıklaması da olabilir, ama benim tezim hava kabarcıkları.
Gözeler, kültürel açıdan Dersim insanı için çok özel, hatta neredeyse kutsal bir yer. Munzur çayının çıkış noktası ile ilgili bir çok efsane var, özellikle de “Munzur Baba (Munzir Bava)” efsanesi. Buna göre Gözeler, Munzur isimli çobanın taşıdığı tastaki sütün yere dökülmesiyle ortaya çıkıyor, ama efsanenin değişik versiyonları var ve orijinal halinin hangisi olduğu da tartışma konusu. Bu efsaneleri hakkını vererek burada alıntılamak çok zor, ama merak edenler için internet üzerinde bir kaç link buldum:
http://metinkahraman.blogcu.com/munzir-bava-munzur-baba-efsanesi-ve-tragedyasi/680010
http://siyahhortum.blogcu.com/dersim-efsaneleri-munzur-baba-efsanesi-duzgun-baba-efsanesi-su/1677235
http://www.ozgurdersim.com/haber/bir-kentin-yasayan-efsanesi-munzur-gozeleri-11688.htm
Linkini verdiğim ilk blogda belirtildiği gibi, efsanenin “hacca giden ağa” versiyonu Dersim’deki inanç sistemi ile çelişiyor, sanırım özgün versiyonu aşağıdaki linkte anlatılan gibidir:
https://www.tunceliemek.com.tr/NewsDetail/Munzur-Ziyaretgahi-ve-Peyzaj-Projesine-Dair-Birkac-Soz/169/39813
Gözeleri ve Ziyaret köyünü gezdikten ve köyün kahvesinde biramızı yudumladıktan sonra -ve evet Anadolu’da bir köy kahvesinde oturup huzur içinde bira içmek çok güzel bir duygu- bizi getiren taksiyi arayıp Ovacık merkeze geri döndük. Akşam yemeği için seçtiğimiz yer, yine ilçenin turistik atraksiyonlarından biri olan “Cuba Café” idi. Ovacık’ta çok güzel kafeler var, ama burası adı ve konseptiyle öne çıkan bir yer. Menüden yemek seçerken, Rosa Luxemburg ya da Che Guevara gibi kişiliklerin dünyayı güzelleştiren alıntılarıyla karşılaşabiliyorsunuz. Aşağıdaki alıntı da kafeye gelen misafire iyi ki hareket etmişim, kalkıp gelmişim, görüp öğreniyorum dedirtiyor:
“Hareket etmeyen, zincirlerini fark edemez. Özgür insan başka türlü karar verme imkanı olan insandır.” (Rosa Luxembourg)
Akşamları çok geç uyunmuyor Ovacık’ta, gece hayatı pek yok. Çay ve bira içilebilen mekanlar var. İnsanlar hoşsohbet. Söz siyasete gelirse, ve eğer sizi iyi tanımıyorlarsa doğal olarak temkinli yaklaşıyor, fazla suya sabuna dokunmayan bir-iki genel yorum yapıp konuyu değiştiriyorlar. Yine de, bu “suya sabuna dokunmayan yorumlar” bile Türkiye standartlarında alışık olduğunuzdan çok daha seviyeli ve birikimli.
Dersimlilerin anadili genelde “Zazaca” olarak biliniyor, yöreye göre değişiklik gösteriyor (Kirmanckî, Kirdkî, Zazakî, Dimilkî … diye de adlandırılıyor) Bir Kürt lehçesi mi yoksa aynı Hint-Avrupa dil ailesinin ayrı bir kolu mu olduğu konusunda tartışmalar var. Bu konuda kararı dilbilmciler verecek sanırım. Ancak, Zazaca kaybolma tehlikesi altında bir dil. Neyse ki Dersimliler, dünyada yalnızca Anadolu’da bulabileceğiniz bu dili ve kültürü yaşatma sorumluluğunu üstlenmişler. Örneğin, kitabevlerinde Zazaca dilbilgisi kitapları, ya da sokaklarda bazen iki dilde yazılmış bir trafik tabelası görebiliyorsunuz:
Akşam buz gibi soğuk çöküyor ekim ayında, güneşin batışından sonraki 1 saat içinde hava 15 derece birden soğuyor. Erken yatma amacıyla otele gidip televizyon-internet derken yine geç uyuyunca sabah da geç kalktım. Öğlene doğru Ovacık balı ve yumurtası ile güzel bir kahvaltı yaptım:
Kahvaltı tabağında daha birkaç dilim leziz peynir, doğal kaymak ve sanırım bir dilim salam da vardı ama temiz havanın etkisiyle nasıl acıktıysam artık, tabağın yarısını mideye indirdikten sonra aklıma geldi fotoğraf çekmek. Bal hakikaten bir efsane.
Kahvaltıdan sonra ilçeyi bu kadar ünlendiren belediyesini gezmeye gidiyorum. Binanın kapısı gerçekten de sonuna kadar açık ve girişi gerçekten de kütüphane. Kitaplara göz atayım derken oturup bir tanesini yarım saat okuyorum. Girişin yan tarafındaki ofiste ise arı gibi çalışılıyor, çuvallar geliyor, çuvallar gidiyor, organik nohut, fasulye ve tarım ürünü siparişleri Türkiye’nin dört bir yanına yetiştiriliyor. Elde edilen gelirin önemli bir kısmıyla da öğrencilere burs veriliyor.
Belediyenin üst katı aynı zamanda sanat galerisi gibi, duvarlarda Ovacıklı ve Dersimli sanatçıların eserleri var.
Belediye başkanı Maçoğlu’nun odasında olduğunu öğrenince sevinip kitabını imzalatmak için beklemeye başladım. “Kitabını” derken, aslında kitabı yazan Erdal Emre, ama kitaptaki anlatımlar Maçoğlu’ya ait. Röportaj şeklinde yazılmış biyografi de denebilir.
2-3 dakika bekledikten sonra beni ve bekleyen diğer kişiyi içeri aldılar. Başkanın iki toplantısı arasındaki 5 dakika zarfında bir çayını içtik. O arada hem kitabını imzaladı, benim hal hatırımı sordu, Ovacık izlenimlerimi dinledi, hem de işyeri sahibi hanımın şikayetini alıp bürokratik bir sorunu çözdü, sonra da “Kusura bakmayın bu Kaymakamlık toplantısına gitmek mecburiyetindeyim” diyerek kalktı. El sıkışırken, biraz klişe bir soru olduğunu bile bile “Burada çok güzel işler yapılıyor, nasıl katkıda bulunabiliriz?” diye sordum. “Birçok öğrenciye burs veriyoruz ama halen ihtiyacı olan çok öğrencimiz var. Düzenli olduğu sürece katkı miktarının azlığı çokluğu önemli değil, öğrencilere doğrudan burs verebilirsiniz” dedi ve beni kâtibe yöneltti. Kâtiple de e-posta adreslerini değişip, burs konusunu çevremdekilere duyurma sözü verdikten sonra bu telâşsız, ama çok iş gören belediye binasından çıkıp çay içmeye gittim.
Akşamüzeri ise Hozat yolundan Munzur ırmağına doğru gidip birkaç fotoğraf çektim. Gerçekten keyifli bir yol.
Munzur ırmağı üzerindeki köprü zamanında çökmüş ya da yıkılmış, yeniden yapılmış:
Irmağı geçince karşıma dağ evi ve kayak merkezi çıktı, gitmişken oraya da uğrayayım dedim. Kayak sezonu başlamamış ama resepsiyonda görevliler var yine de. Teorik olarak konaklamak mümkün, fakat kafeterya daha işletilmiyor, bazı hizmetler birkaç hafta sonra verilecek... Yani anladığım ve gördüğüm kadarıyla, dağ evi kar ancak yağdıktan sonra gidip kalınacak bir yer...
Dönüşte arı kovanlarının bir kısmını görebildim, bir de Ovacık’tan bir kaç güzel kare yakaladım.
Ertesi gün ayrıldım Ovacık’tan. Huzuru, verdiği ferahlık hissi, manzarası, tertemiz havası ve güzel insanlarının yaptığı umut veren, güzel çalışmaları içime işledi. İyi ki gelmişim. Ilk fırsatta tekrar gideceğime, geri döneceğime eminim.
1 note
·
View note
Link
0 notes
Text
CHP’li Belediyede En Düşük İşçi Maaşı 33 bin Lira Oldu
Tunceli'nin CHP'li Belediyesi ile Genel-İş Sendikası arasında kadrolu işçileri kapsayan toplu sözleşme imzalandı. Yapılan sözleşmede işçilere yüzde 115 zam yapılarak 16 bin lira olan maaş 33 bin liraya çıkartıldı. Bununla beraber personellerin okuyan çocukları için eğitim yardımı yapılması kararlaştırıldı.
Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Ovacık ile DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası yetkilileri arasında toplu sözleşme imzalandı. Sözleşmede işçilerin maaşlarına yüzde 115 zam, personellerin okuyan çocuklarına eğitim yardımı ve personel maaşlarının asgari ücretin yüzde 150'sinin altında kalamayacağı maddesinin eklenmesine karar verildi. “KISITLI İMKANLARIMIZA RAĞMEN BU KADAR İYİLEŞTİRME YAPABİLDİK” Sözcü gazetesinden Evren Demirdaş’ın haberine göre, Yapılan sözleşmeye ilişkin açıklamalarda bulunan CHP'li Başkan Mustafa Sarıgül şunları söyledi: “Ovacık Belediyemiz ile DİSK'e bağlı Genel İş Sendikası arasında yapılan anlaşmayla kadrolu işçilerimizin maaşlarını yüzde 115 zam yaparak 15 bin lira olan maaşları tüm sosyal haklarıyla beraber 33 bin liraya çıkarttık. Aynı zamanda belediyemizdeki işçilerin üniversitede okuyan çocuklarına yılda bir kere bin 200 lira destek veriyorduk onu da yüzde 400 artırıp 5 bin lira yaptık. Türkiye'nin en pahalı şehirlerinden biri olan Tunceli'de bu rakam bile belki emekçilerimizin ihtiyaçlarını karşılamayabilir çünkü ülkede maalesef enflasyon o kadar yüksek ki insanlar nasıl ay sonunu getireceklerinin çarelerini aramaya başlıyorlar. Ancak bizde kısıtlı imkanlarımıza rağmen işçilerimizin alın terinin karşılamak ve bir nebzede olsa ekonomik açıdan rahatlamaları için maaşlarını ancak bu kadar iyileştirebildik. Tabi önemli bir madde daha ekledik protokole. Bundan sonra kadrolu işçilerimizin maaşları bundan sonra asgari ücretin yüzde 150'sinin altında kalamayacağını yazdık. Bu madde belediyemizde bir ilk olarak hayata geçti.” Read the full article
0 notes
Text
Dehşetin Güncesi
Dehşet dolu bir güncellik hasıl oluyor. Her zamanki rutine dahil edilmiş olagelen hemen her türden cerahatli imge, eylemsellikle birlikte var edilmiş nobran pratikler eliyle tüm bu sahne dehşete esir kılınıyor. Esaret halini imgeleyen, sonuna kadar gerçekliğini var ede duran bir toplamla yaşam kuşatılıyor. Toplum zaten sizlere öm��r. En ufak bir ortaklaşma, en ufak bir bütünleşmeyi var edemeyip yukarıdan çıkagelen her ne varsa bunu dinamik bir biçimde sessizce kanıksayan, umursamayan, kendi etlisine sütlüsüne dokunulmadıkça da hiçbir şey için itirazı var edemeyen bir denklem / kümeleme toplum diye bildiriliyor iş bu sahnede. Yaşamın kökten çürümeye rehin edildiği zeminde olmakta olan fecaat halinin kötülük sarmalının bizatihi yeniden imaliyle o dehşet tahayyülünün gerçekliğine varılır. Bir bataklık halidir ki, yarının daha şimdiden esareti söz konusudur. Muktedir yaralar için söz var etmez. Kitlesel dönüşümü temin edebilmek daha da bataklığın ortasına çekebilme adına vatan millet sakarya türküsünü zikreder. Kesintisiz kılınan hamleler bütünüyle yeni dehşetli güncelliği var eder, gel gelelim ne dur, ne durağı söz konusu olur bu tahayyülün.
Tümden, ama’sız, fakat’sız bir halde yengileri sıradana reva gören, duraksamaksızın aleni hedef almaların sökün ettiği bir güncellik var edilir. Dehşet bugün her yerdedir. Doğrunun ya da doğrulara dair sözün esamesinin okunmadığı bir cerahat sarmalının orta yerinde bu hayat imecesini birbirinden ayrıştırarak, insanları eleyerek, sınıflandırarak, kesin ve kati bir halde hatlarla ayırarak o dehşet sahnesi var edilir. Hikaye değil yirmi üç yıllık hakikati bildirecek olan yegane şey bu bahistir. Hayat mefhum, mesel ve kapsamının alaşağı edilip derdest olunduğu, cerahatin dört bir yanı kuşatmasının hemen tüm örneklerine esir edilen bir yerin gerçekliğidir mesel. Kesin ve kati olanın yıldırı olduğu, doğru istikametin hiçbir zaman bulunamayacağı bir katran karanlığının yeni ülke diye bildirildiği zemin artık bariz hakikatimizdir. Nobran, pragmatist ve bedene / akla yönelik tehditlerin belirgin bir gerçek kılındığı zeminde normalin yerle bir edilmesi her ana yayılır. Pandemi güncesinden bu yana arasız devam eden ol yönlendirme, cerahate esir edilmiş ülke tiradının varlığı zaten pek çok şeyi başlı başına anlatacaktır. Bütünüyle hazır fırsat olarak görülen her dönemeç, her köşeye kıstırıldığında sıradan insan yeniden iktidar ve bileşenleri eliyle o çarklar döner ve oyun yeniden kurulur. Dehşete doğrudan yollanmak tam olarak budur, bu haldir.
Sözün kifayetsiz kaldığı anları var eden bir tekerrür etme istemi ile yeniden kuşatılıyor işte memleket, ondan geriye her ne kaldıysa şayet. İstanbul, Esenyrurt belediyesi ile yeni başlamış olan süreçte önce Merdin, Elih ve Riha’nın Xelfeti ilçelerine kayyım atanır. Ol aralıkta çıkagelen direnci, direniş hattını pek zayıf gördüğünden muktedir daha geçtiğimiz günlerde önce Dersim Belediyesine, arkasından da Dersim’e bağlı Ovacık belediyelerine de kayyım atanmasına hükmeder. Dolaylı yollardan darbeciliği ele alan, şiddeti kullanışlı bir aparat kılan, eyleyen muktedir ve güdümlü yargısı için bunlar tabi gelişmelerdir. Peki o seçimler ne için var edilir, oy denen şey her ne içindir. Kendi ezber ettikleri dillerinde her anlamda pelesenk olan irade, irade, irade ne yana düşecektir mesela. Ardıl sıra yine, yeni ve yeniden biçimlendirilen bu tahakküm haznesinin, eyleme dökülmüş olagelen kaybedilmiş seçimleri böyle geri almaların, iktidar lehine yazmaların yukarıda sayılan ol illerde kimse için bir karşılığı yokken, kalmamışken her neye yarayacaktır, kırılmaları daha da derinleştirmekten gayri!
Bianet’ten aktaralım: “Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Dersim ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yönetimindeki Ovacık belediyelerine kayyım atanmasının ardından halk Dersim Belediyesi önünde toplanarak İçişleri Bakanlığının kararını protesto gösterilerine başladı.
Belediye Eş Başkanları Birsen Orhan ve Cevdet Konak, belediye binasının güvenlik güçlerince işgali sonrasında meydanda toplanan halkla birlikte kayyım uygulamasını protesto ettiler.
Pirha'nın haberine göre, halk protestolarının büyümesi üzerine kente yığılan çevik kuvvet birimleri halkı dağ��tmak için TOMA'larla tazyikli su sıkarken, göstericileri hedef alarak tüfeklerle biber gazı ve plastik mermi atmaya başladı. Kent meydanından dağılanlar ara sokaklarda yeniden toplanarak protestolarını sürdürüyor.
Kente dışarıdan getirilen "binlerce" polis
Pirha'nın haberine göre, Dersim'e civar kent ve ilçelerden binlerce takviye polis getirildi. Sokaklarda toplanan halk “direniş saflarına” çağrı yaptı. Polisin toplananları dağıtmak için kuvvet kullanmaya başlaması, plastik, mermi, tazyikli su ve gaz bombaları atması üzerine göstericiler de sokaklara yayılarak barikatlar oluşturdu.
Eş Başkan Birsen Orhan: "Belediyemizi işgal ettiler"
Belediye önünde toplananlara seslenen Dersim Belediye Eş Başkanı Birsen Orhan, “Bunlar işgalci. Bunlar Dersim’i 1938’de nasıl işgal ettilerse bugün de belediyelerimizi işgal ettiler. Bunları izlemeyin. Gelin birlikte mücadele edelim." dedi.
Eş Başkan Cevdet Konak: "Kenti işgal ettiler. AKP-MHP fotoğrafı budur"
Yerine kayyım atanan Dersim Belediyesi Eş Başkanı Cevdet Konak, polislerin trafiği kapatarak kendisine [görevden alındığı] tebligatını imzalatmak istediklerini aktardı.
Konak, “Bize bu yetkiyi Dersim halkı vermiştir. Araçlarla trafiği kapatarak hem yol işgali yaptılar, en büyük yolsuzluğu yaptılar.” dedi.
Belediyen çıkarken polislerin yolları kapatarak trafiği kestiğini ve kendisine tebliğnamenin imzalatılmak istendiğini anlatan Konak “Yolu niye kapatmışsınız, işgal etmişsiniz diye sordu[ğunu]" söyledi. Kendisine "Bakanlığın tebligatı var imzala" dendiğini aktaran Konak, "Ben imzalamadım." dedi. "Kenti işgal ettiler. AKP-MHP fotoğrafı budur. İrade gaspı budur.”
"Görevimizi sömürge valilerine teslim etmeyeceğiz"
Perşembe günü, Dersim 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada "terör örgütüne üyelik" gerekçesiyle 6 yıl 3 ay cezaya çarptırıldıktan sonra, habercilerin sorularını yanıtlayan Cevdet Konak ve Birsen Orhan, "İrademize ipotek konmak istendi" demişlerdi.
“[Bu durumun] 'Dersim İttifakı' bileşenleri ve sivil toplum örgütleri[yle] [...] geri püskürtüldü[ğünü]" dile getiren Orhan, cuma günü olacakları haber vererek, "İktidar tarafından kayyıma hazırlık yapılıyor." demişti.
"Bugün bizler nöbetimizi başlattık ve halkımızla birlikte belediyemizdeyiz. Dersim halkının bize verdiği bu görev ve sorumluluğu hiçbir şekilde sömürge valilerine teslim etmeyeceğiz. Buradan AKP iktidarına sesleniyoruz yenileceksiniz. Belediyeler halkındır, gaspınıza izin vermeyeceğiz. Bizler seçimle geldik, kayyımla gitmeyeceğiz. Dersim halkını direnişimize destek olmaya bekliyoruz.”
Gelelim dehşeti var eden, hukuku fiili olarak lağveden o kayyım döngüsünde, yargı kararı diye çıka gelenin sunduğu hukuk kırımını da ayrıca Bianet’in haberinden aktarmaya çaba sarf edelim: “İçişleri Bakanlığı DEM Partili Dersim Belediye Eş Başkanı Cevdet Konak ve CHP'li Ovacık İlçe Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün Tunceli Ağır Ceza Mahkemesince "terör örgütüne üye olmak" suçundan cezalandırılmalarını gerekçe göstererek görevden uzaklaştırdı.
İçişleri Bakanlığı'nın gerekçeleri meşru mu?
Belediye başkanlarının kesinleşmemiş yargı kararları veya soruşturmalara dayanılarak görevden alınmaları, uygulamaların başladığı günlerden beri hukuksal ve anayasal ölçütler ile açıklanamayan anti-demokratik ve keyfi kararlar olarak eleştiriliyor.
▶ Hukuksal dayanakların yokluğu. Belediye başkanlarının görevden alınmasının genellikle Anayasa’nın 127. Maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47. Maddesine dayanılarak yapıldığı ileri sürülüyor. Bu düzenlemeler, merkezi hükümete belediye başkanlarının "görevle ilişkisinin kamu yararına aykırı olduğu" veya "terörle -veya başka katalog suçlarla- bağlantılı olduğu" gerekçeleriyle geçici olarak görevden uzaklaştırılmalarına olanak tanır. Ancak İçişleri Bakanlığı'nın 2024 yerel seçimleri sonrasında görevdeki belediye başkanlarına yönelik olarak başvurduğu "görevden uzaklaştırma" yetkisi tüm örneklerde kesinleşmemiş yargı kararlarına ya da devam eden soruşturmalara dayandırıldı. Oysa, belediye başkanlarının hukuksal statüsü, kesinleşmemiş, yargılama süreci tamamlanmamış kararlardan önce ne idiyse kararlardan sonra da süreç tamamlanıncaya kadar aynı kalmaya devam ediyor. Dolayısıyla İçişleri Bakanlığı'nın kararlarının hukuksal dayanağı yok.
▶ Masumiyet Karinesi. Anayasa’nın 38. Maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. Maddesi kişinin hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı olmaksızın suçlu ilan edilemeyeceğini emreder. Kesinleşmemiş yargı kararları ya da iddialar üzerine gerçekleştirilen görevden alma işlemleri, masumiyet karinesinin ve uluslararası insan hakları normlarının bu arada Türkiye'nin tarafı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin açık ihlali olduğundan gerçekte merkezi idare açısından bir suç karinesi oluşturur.
▶ Demokratik Meşruiyet. Her durumda, seçilmiş belediye başkanları halk iradesini temsil ettiklerinden, normlar hiyerarşisi bakımından belediye başkanını görevden almanın biçimsel koşullarının belirmiş olması halinde dahi merkezi idarenin seçimle gelen bir yöneticiyi yargı süreci tamamlanmadan görevden alması, onu seçenlerin haklarının ve seçmen iradesinin demokratik meşruiyetini çiğnemesi anlamına gelecektir.
▶ Geçici tedbirin cezalandırmaya dönüşmesi. Görevden uzaklaştırma işlemi, bir geçici idari bir tedbir çerçevelenmiş olsa da, görevden alınanın kişisel itibarının geri dönülmezce zedelenmesi ve hukuksal sürecin sonraki aşamalarını olumsuzca etkilenmesi sonucuna da yol açabilir.
▶ Alternatif Yaklaşımlar. Belediye Başkanı'nın kesinleşmiş bir yargı kararıyla da olsa mevcut mevzuat kapsamında görevinden alınmasını mümkün kılan koşulların oluşması halinde dahi, yerine o belediye başkanına karşı oy kullanmış olanlarca göreve getirilmiş bir hükümetin memurunun atanması, seçimde ortaya çıkan halk iradesinin zorla tersine çevrilmesi anlamına gelecektir. Demokratik teamül bu durumda görevlendirmenin belediye meclisi tarafından yapılması doğrultusundadır.”
Dehşetin her nasıl güncellendiği, hakkın da hukukun da salt iktidar lehine çalıştırılan bir mefhuma dönüştüğü zeminde taşlar yerine oturmaktadır. Devlet Bahçeli’nin çıkarta geldiği dolaylı açılım, doğrudan sulh cümlelerinin de boşa düştüğü, bir ihtimal sadece bunun tahayyülü için çalışıldığını ortaya seren bir görünüm karşımıza çıkartılır. Bir asrın üstüne eklenmiş olagelen o Kürd sorununu göz ardı etmekten, imtinayla inkara şimdilerde de onlar ve bunlar diye ayrıştırıp, dağdaki ovadakiler savıyla bölmeye de dakik bir biçimde hak gasplarını daim kılmaya süregiden bir hengame var edilir. Dehşet, barışıyor bir memleket diye söz başlarken, iktidarın ta kendisinden çıkagelen o halkın haklarını hiçe yazmak, seçtiğini yok saymak, sözünü, kelamı ve eylemselliğini dümdüz etmek, bir zamanların kenan paşası gibi darbecilikle aynen yola devam demektir. Tümüyle ezberlerin konuşulduğu bir zeminde direnişiyle, müştereken itirazıyla, demokrasinin aslen her ne olduğuna dair tahayyül ve eylemleriyle bir halk ülkenin kalanına bir şeyler anlatıyor. El birliğiyle iktidar ve mahdumlarının alenen var ettikleri yıkım, gasp ve teröre karşı dehşeti daha da büyütmeye çalışanlara karşı sözü / eylemi ortaklaştırabilecek midir bu ülke? Yeterince açık ve doğrudan ülkenin kalanındaki herhangi bir muhalif için de aynı, bir örnek yolların denenip / var edilebileceğinin ortaya saçıldığı bir zeminde hakkaniyet için mücadeleye dahil olmak ne zamandır? Dehşetin kıvrımlı yollarından ibaret bir zeminde geleceksiz, yarınsız, sözsüz ve sessiz teslim olmuş yığınlar dışında insanın varlığının nedeninin hakkını arayabilmek olduğunu ne zaman hatırlayacaktır Türkiyeli! Ne zaman?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel İçin Zorunlu Kaynakça: Yeni Yaşam Gazetesi
Meramda Paylaşılan Haberler
Dersim Belediye Eş Başkanları: "Seçimle Geldik, Kayyımla Gitmiyoruz" - Bianet https://bianet.org/haber/dersim-belediye-es-baskanlari-secimle-geldik-kayyimla-gitmiyoruz-302105
Dersim ve Ovacık'a Da Kayyım - Bianet https://bianet.org/haber/dersim-ve-ovacik-a-da-kayyim-302098
#meram#arzihal#mezalim#kötülük#kirlenme#siyasi#kayyım#akparti#demokrasi nedir?#insan hakları#seçim#belediye#dersim#ovacık#darbeci#kör karanlık#aleviler#söz hakkı#cerahat#sarmal#dehşet#yeni türkiye#çoruşma#başka türkiye vardır#hakkaniyet#barışa ne oldu?#yüzleşme#mesel#insanlık#hayata dair
0 notes
Photo
YAYLA YOLUNUN KENARINDA TEMİZLİK ÇALIŞMASI Kemer Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, Kuzdere mahallesi ile Ovacık mahallesi arasında kalan ve iki mahalleyi birbirine bağlayan yayla yolunun kenarında temizlik çalışması yaptı.
0 notes
Text
Keçiören’deki Akıllı Serada Onlarca Tür Bitki Yetişiyor
Keçiören’deki Akıllı Serada Onlarca Tür Bitki Yetişiyor
Keçiören Belediyesi ilçedeki Ovacık Mahallesi’ne ait modern ve akıllı serada onlarca tür bitki yetiştirilerek Keçiören’in park ve bahçelerini süslemek üzere hazırlanıyor. Serada görevli ziraat mühendisleri ve bahçıvanlar tarafından yürütülen hummalı çalışmalarla; sedyum, begonya, asma, kılıç çiçeği, Gül, çingene şalvarı, aloe vera, papatya, çuha çiçeği, yaprak güzeli, telgraf çiçeği, kasımpatı,…
View On WordPress
0 notes
Text
Keçiören’deki Akıllı Serada Onlarca Tür Bitki Yetişiyor
Keçiören’deki Akıllı Serada Onlarca Tür Bitki Yetişiyor
Keçiören Belediyesi ilçedeki Ovacık Mahallesi’ne ait modern ve akıllı serada onlarca tür bitki yetiştirilerek Keçiören’in park ve bahçelerini süslemek üzere hazırlanıyor. Serada görevli ziraat mühendisleri ve bahçıvanlar tarafından yürütülen hummalı çalışmalarla; sedyum, begonya, asma, kılıç çiçeği, Gül, çingene şalvarı, aloe vera, papatya, çuha çiçeği, yaprak güzeli, telgraf çiçeği, kasımpatı,…
View On WordPress
0 notes
Text
Keçiören’deki Akıllı Serada Onlarca Tür Bitki Yetişiyor
Keçiören’deki Akıllı Serada Onlarca Tür Bitki Yetişiyor
Keçiören Belediyesi ilçedeki Ovacık Mahallesi’ne ait modern ve akıllı serada onlarca tür bitki yetiştirilerek Keçiören’in park ve bahçelerini süslemek üzere hazırlanıyor. Serada görevli ziraat mühendisleri ve bahçıvanlar tarafından yürütülen hummalı çalışmalarla; sedyum, begonya, asma, kılıç çiçeği, Gül, çingene şalvarı, aloe vera, papatya, çuha çiçeği, yaprak güzeli, telgraf çiçeği, kasımpatı,…
View On WordPress
0 notes
Text
E-5 te kafasına tabela düştü
E-5 te kafasına tabela düştü
E-5 te kafasına tabela düştü E-5 te kafasına tabela düştü E-5 otoyolu Kozyatağı mevkii’nde meydana gelen kazada üst geçide asılan pankart hareket halindeki motosikletlinin üzerine düştü. E-5 te kafasına tabela düştü E-5 otoyolu Kozyatağı mevkii’nde meydana gelen kazada üst geçide asılan pankart hareket halindeki motosikletlinin üzerine düştü. Kazada motosiklet sürücüsü ağır yaralanırken, olay…
View On WordPress
#AK Parti Malatya#fatih mehmet maçoğlu#Haber#Haber Malatya#habermalatya#Kanal Malatya#komünist başkan#Malatya#Malatya Haber#malatya hava durumu#malatyahaber#ovacık belediye başkanı#ovacık belediyesi#tkp
0 notes