#Olcay Kasımoğlu
Explore tagged Tumblr posts
Text
Kartalların Pence ve Gagalarını Yeniden Çıkarıp Ömürlerini Uzattıkları İddiası
Kartalların Yeniden Doğuş Uçuşu Hikâyesi Gerçek Dışı Kartallar Ömürlerini Uzatmak İçin Ölümü Göze Alarak Gagalarını, Pençelerini ve Tüylerini Yenilediği İddiası Doğru Değil Kişisel gelişim odaklı içeriklerin favorisi “Kartalın Yeniden Doğuşu” temalı asılsız anlatı bugünkü konumuz. İddiaya göre kartallar, ölümü göze alarak gagalarını, pençelerini ve tüylerini yenileyerek 70 yıllık ömürlerini…
View On WordPress
#Abdullah Yıldız#Atilla Öksüz#Berna Aysu#Cengiz Aygün#Efraim Soyak#Eray Erdal#Erdoğan Kaya#Göksel Kayseri#Güven Taner#Kaan Metin Çelik#M. Turhan İmamoğlu#Mustafa Karaman#Olcay Kasımoğlu#Osman Uyaroğlu#Serdar Yılmaz#Serkan Erkan#Sevginar Sali#Sezai Matur#Sezin Sivri
0 notes
Text
Demini almış insanı seviyorum. Bilirsiniz, çiğ çay dokunur insana... Ruhun olgunlaşma yolculuğunda farklı yollardan geçeriz. Bir defa uyandınmı da bir daha uyuyamazsiniz! İnsanların masumiyetine ve iyiliğine oynayan, duyguları yağmalayan sahtekarlardan uzak, hayata yolunu bulmuş ilkeli insanlarla yürüyelim. koparılmış gül kırmızısı yangındır ah sol yanımda tutuşan götür bizi kırlangıçların indiği o saki sulara hayat küçük kırgınlıklara önem vermek için çok kısa Olcay Kasımoğlu
Fotoğraf: Hasan Balcıoğlu
8 notes
·
View notes
Text
Sen
Benim sol yanıma düşen
Emeğinde sömürülmeyen
Gecelerinde aydınlığı bulan
Ekmek gül ve hürriyet gibisin
Sen
Paranın padişahlığını
Karanlığın yobazlığını bozan
Öfkelerimi yatırdığım
Yürek sarayımın savaşçısı
Sen
En çokda yaralarıma
Tuz diye bastığım tohumların
Yeşillenmiş dallarında
Başaklarıyla yüreğimde açansın
Sen
Yüreğimdeki ağır yenilgilerin
Suskun ağlayan sazendelerine
İyileştiren tarafınla dokunansın
Sen
Kimselerin bilmediği içimdeki
Güneşin gök evine ağırladığı ateş
Yeryüzüne yüreğini serensin
Sen
Bütün mevsimlerin güleç yüzüyle gelip
Taze baharla içime düşen sevim
Yüreğimde sakladığım son sözüm
Sen benim yüreğimsin…
Olcay Kasımoğlu
8 notes
·
View notes
Text
Unutalı güzel sevda sözlerini,
kapıları sustu yüreklerin
Önce gözlerimiz vazgeçti,
sonra gülüşlerimiz
Ve ne olduysa,
dilsiz kaldı yüreklerimiz...
Şimdi;
Yüreğimin derinliklerinde
Düşlerimin ülkesi olarak kal derken,
Yüreğim yüreğine yağmurdan ince...
Olcay Kasımoğlu
7 notes
·
View notes
Quote
Sanal Dünya ve İnsan Herkesin dijital ağlarla birbirine bağlandığı günümüzde, bilgiyle iletişime geçmek, yeni insanlar tanımak her zamankinden daha kolay hale geldi. Özellikle teknolojik gelişmelere ve onun toplumsal hayatta yol açtığı hızlı değişim ve dönüşüme baktığımızda; Toplumların sahip oldukları kültürel alışkanlıklar, tutumlar ve beklentiler de köklü biçimde değişime uğramakta, globalleşme; hızla gelişen iletişim teknolojileri aracılığı ile dünyayı derinden etkilemektedir. Artık, ne ideolojiler, ne dinler, nede etnik kaygılar tek başlarına insanları kategorize etmeye, sınıflamaya yetmemektedir. Günümüz gelişen teknoloji ağı, toplumlar, kültürler ve bireyler arasındaki duvarları kaldırmış, “sanal�� olarak adlandırdığımız dünyaya dair pek çok olay da gerçek hayatta etkisini göstermeye başlamıştır. Öğrenme isteği içinde olan insanlar, bu teknolojiler aracılığıyla kıtalar ötesi bilgi merkezlerinden yararlanarak bilgi ve görgülerini artırabildikleri gibi, dünyanın öteki ülkelerini, kültürlerini ve insanlarını da daha yakından tanıma imkanı bulabilmektedirler. Bütün bunlarla birlikte, dünya üzerinde birlikte yaşamanın gerekliliği ve bu gerekliliği sağlayan evrensel değerler de daha bir önem arz ederken, insanların halen evrensel barışa mesafeli durması, toplumsal ve kültürel farklılıkları zenginlik olarak görmemesi, birlikte yaşamanın bir kültür olduğu anlayışını içselleştirememesi ve bireyi yok sayan anlayışın gelişen teknolojiye rağmen halen devam etmesi anlaşılır bir tutum değildir. Dünyadan izole edilmiş bir toplum yapısını sürdürmenin neredeyse imkansız hale geldiği çağımızın küresel dünya düzeninde, bilgi ve kültür alış verişi, tabiattaki biyolojik alış veriş kadar doğal bir durum arz etmektedir artık. Özellikle bilimin ve sanatın öncü olduğu toplumları tanıma, araştırma ve gözlemleme tavrında olan insanların; ideolojik yaklaşımları destekleyen kanıtlar peşine düşmeyi değil, insanlık yararına bir şeyler öğrenmeyi hedeflediklerini söylemek mümkünken; dünyada halen savaşın olması, savunmasız insanların katledilmesi, sanatın yok sayılması, paranın bu çağın efendisi olma yolunda kesintisiz ilerlemesi ve kendi kültürünü, geçmişini yok sayan bir zihniyetin var olması anlaşılır gibi değil. Gelişen teknolojiyle birlikte, globalleşen dünya düzeninde; ”Kültürlerini yaşatmak isteyen toplumların sergileyecekleri en rasyonel tutum; tarihin derinliklerinden miras aldıkları kültürlerinin zenginliklerini ortaya koyup yaşatmak, evrensel boyutta insanlığa faydalı olabilecek kültürel değerlerini toplum tabanına yaymak ve bunları dünyaya tanıtmak olmalı.” Bu aslında hepimizin biricik görevi olmalı. Bu bakış açısıyla; dünya üzerinde ki insan yaşayışlarının faklı ve çeşitli olabileceği de göz önüne alındığında, birlikte yaşamak için ayrıştırıcı değil bütünleştirici bir düşünce anlayışıyla yaşamın içerisinde sosyal sorumluluk bilincine sahip herkese önemli görevler düşmektedir. Yine dünya üzerinde, insan kaynaklı sorunların temelinde kişiler arası farklılaşmaların halen önemli bir yer tuttuğunu söyleyebiliriz. Özellikle statü, çıkar ve ego önemli bir yer tutmaktadır. Buna rağmen, geçmişten günümüze baktığımızda tarih boyunca insanların arasında soy bağı, ekonomik imkanlar, sosyo kültürel farklılıklardan kaynaklanan farklılaşmalar hep var olmuş, olmaya da devam edecektir. Bütün bu farklılaşmaları, kuşatıcı bir birlikte yaşama kültürünü oluşturmaya çalışmanın daha sağlıklı bir bütünleşme çabası olacağını söyleyebiliriz. Bütün bunları belli bir etkileşim süreci olarak algılayan insan, bütünleştirici ve şenlendirici düşünceleriyle içinde bulunduğu toplum ve kültürün normlarını öğrenerek o toplum ve kültürde kendisine düşen sosyal rolleri yerine getirmesini sağlayacak bilgi, görgü, beceri ve alışkanlıklara sahip olabilir. Kadı ki 21. yüzyıl da, günümüzün küresel iletişim ağları aracılığıyla bireysel ve toplumsal farklılıklar giderek azalmakla birlikte hala insan hakları ve demokrasiyi yeterince özümseyememiş insan sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Temelinde ”Doyumsuzluk, hırs, açgözlülük”kontrol altına alınamayan güdü ve duygular insan yaşamını kabusa çevirmektedir. Halen etnik, ideolojik veya dinsel çatışmalar tüm hızı ile devam etmekte, milyonlarca insan göçe zorlanmakta ve kimi ülkelerde soykırım boyutuna varan ölçüde şiddet olayları yaşanmaktadır. Çağdaş toplumların ve aydınlanmış bireylerin yapması gereken, kendi farklılıklarını ötekine dayatmak değil, onun farklılıklarının farkında olmak, onu olduğu gibi kabul etmek ve uzlaşılabilecek ortak değerler zemininde iletişim kurarak kendini ifade etmektir. Böyle bir atmosferde kendi zenginliklerini karşı tarafa göstermek daha kolay olabileceği gibi, evrensel barış ve huzur ortamının tesisine daha fazla katkı sağlama imkanı da yakalanmış olacaktır. Bütün bu aktarılanlar ve dolayısıyla bütünleşmeyi sağlama gayretiyle sürekli olarak farklılıkları ön plana çıkarmak yerine, asgari müştereklere vurgu yapmanın ve mümkün olduğu kadar geniş bir birliktelik alanına denk düşen kuşatıcı bir birlikte yaşama kültürünü oluşturmaya çalışmanın daha sağlıklı bir bütünleşme çabası oluşturabileceğini düşünenlerdenim. Bununla birlikte bireyi yok sayan bir anlayışın onaylanması bugün artık imkansız hale gelmiştir. Ve bir insanın olabileceği ya da başarabileceği en iyi ve en büyük şeyin kaynağı yine insanın kendisidir. -Olcay Kasımoğlu-
YENİ SOLUK
0 notes
Photo
“Peruğum düştü, ‘simurg olma zamanıdır’ dedim” Meme kanseriyle 2012 yılında, 42 yaşındayken tanışan Hemşire Olcay Kasımoğlu, hastalığa dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için yaşadıklarını kitaplaştırdı.
0 notes
Text
Yaşamak ve yaşama dair var olan güzelliklerı sadece kendi tekelinde görenler hiç düşündünüz mü, kimsesiz ve kimliksiz kalanlar bir gün hesap sormaz mı? Her nesil yaşadığı toplumun değerlerini yeniden yorumlamak ve sahip çıkmak zorundadır. Geçmişin korkularıyla yaşama tutunmak değil, her şeyiyle yüzleşmek ve yaşamı beklentileri yüksek olmayan bir bakış açısı ve arayışları ince bir ruhla anlamlı kılmak gerekiyor. 'Muhabbet insana, cana muhabbet’ diyen bir kültürden geliyoruz.Gönüllerde olduğu kadar yaşamda da iç içe olmalıyız. Yazar; Sadece kendi yaşamını, yaşadıklarını kaleme almaz. Yaşama bir bütünlük içerisinde bakar. Bu bütünün içinde her şey, herkes vardır. Başkalarının gözünde yüreklere inmenin ince duyarlılığıdır, anlamaktır, anladığını yorumlamak, sezgilerini bilince çıkarmaktır. Gün gelir; Bilgeliği, sorumluluğu kendi içimizde aramak için yazının yarenliğine muhtaçlık duyarız. Hayal gücünü de kullanarak gerçeklerin üzerindeki örtüyü açmaya çalışırız.
Olcay Kasımoğlu
2 notes
·
View notes
Text
Koşullar değişir, değişmeyen tek ve baki olan şey onurlu ve doğru dürüst olmaktır. Topraktan, Ateşten ve demirden Mavi eller tırpan olsun zulme Hiç bir şey insandan daha önemli değil Çağımızın güvensizliğine karşı durabilmemizi sağlayacak yöntemler bulmak, içimizde ki güç merkezini ortaya çıkarmak gerekiyor. Bunun içinde; inandığımız, güven duyabileceğimiz değer ve amaçlara ulaşabilmemizi sağlayacak içsel bütünlüğün, kültürle yaşama dokunmuş bilincin, mücadele ruhuyla beslenmiş cesaretin, kendini bulmuş benliğimizin ”özgür ve özgün” olması gerekiyor. Ne güzel demiş; Kadın inci gibidir Isabel. Bazen senelerce, bazen de bir ömür boyu bir istiridyenin içinde saklar kendini. Fakat bir kez gün ışığı gördü mü çabucak unutur geçmişini. Geçmişte ne kadar saklanmışsa o kadar seyredilmek ister; ne kadar kapalı kalmışsa o kadar açığa çıkmak ister. İşte o an çıkıp geldiğinde artık ona kimse mani olamaz. Kendi bile... İnsan bir şeye gerçekten gereksinim duyuyor ve istiyorsa, bunu ona sağlayan şey rastlantı değildir; kendi içindeki istek ve zorunluluk onu çekip, istediği her ne ise ona doğru götürmüştür. Aslında, dışımızda gördüğümüz şeyler de içimizdekilerin aynısıdır. Bu gerçeğe bu kadar aykırı bir yaşam sürmemizin nedeni, kendi dışımızda ki her şeyi gerçek sayıp, içimizde ki dünyaya söz hakkı vermememizdir. Oysa insan bir kez işin bilincine vardı mı, çoğunluğun izlediği yolu seçmesi diye bir şey söz konusu olamaz. O zaman bunu kader, yazgı diye de kabul etmez. Yeter ki bir kez olsun içinde ki dinamiklerle yaşamını buluştursun. Olcay Kasımoğlu
3 notes
·
View notes
Text
Soğuk ve ruhsuz yüzlere karşı hayatı anlamlandırmaya çalıştıkça karşımıza yeni hesaplarla yeni yüzler çıkıyor. Yetişemiyoruz ikircikli hesaplara... Ucuz basma kalıp söylemler, içtenliğini yitirmiş dostluklar, onursuz davranışlar incitiyor insan yüreğini... Tüketiyoruz susmanın sınırını... Dürüstlüğün ağır bedel ödediği Yalanın ekmek gibi satıldığı bir çağdır bu Vefanın hali altına süpürüldüğü Göz boyamanın alkışlandığı hain bir çağdır bu Dostluğun sığ sulara atıldığı Kalabalık ağızların prim yaptığı naylon bir çağdır bu Gönül gözünün leş kargalarına satıldığı Emekçilerin kanlı gözyaşı akıttığı bir çağdır bu İyilerin hor görüldüğü Dalkavukların alkışlandığı bir çağdır bu... Olcay Kasımoğlu
2 notes
·
View notes
Text
Düş Yasak şafağın ilk ışıkları yaralarımızı gül dalında sarmıyorsa fikirler dar ağaçlarına asılıyorsa ağıtlar kimsesiz acıları gecemize katran yapıyorsa bıçak sırtı gibi kesiyorsa umudumuzu yarın yasak düş yasak diyorsa kötülüğün efendileri hazın bir kışa esir düşen bahardan ne farkımız kalır kesmez artık dilimizi güneşin tanecikleri rüzgarın yeleleri dokunmaz olur zülüflerimize kıran düşer düşlerimize kışkırtılmış bir rüzgarın savurduğu deli bir düşte ince hüzünlerden örülmüş sarmaşık gibi bakarız içimizdeki yaraya yıldız ve rüzgar payımız eşit değilken bir avuç hüzün demetinin içinde kaybederiz geçmişimizi.................................Olcay Kasımoğlu
3 notes
·
View notes
Text
"Karanlık geceye rağmen buğulanmış pencere camına güneşi çizebilmek." Umut etmekten, mutlu olmaktan hiç vazgeçmemek, yaşam sevincini sürdürebilmektir mutluluk… Olcay Kasımoğlu
1 note
·
View note
Text
Yerle yeksan olmuşluğundayken çoğu güzelliklerin Sen miydin gelip bir gülüşünle ömrümü alan Yoksa o yalnızlığım mıydı Senin gülüşüne kendini tutsak kılan... Olcay Kasımoğlu
1 note
·
View note
Text
Seni hayal etmek Düşler ülkesin de yaşamak gibi bir şey Her kıyısın da ışığıyla aydınlandığım Güneşe eş değer bir ışığa benzer Seni hayal etmek Doğanın tüm renkleriyle Yağmurun toprakla dansı gibi Terinin tuzun da denizlere girmek, Saçının her telinde zincirlere vurulmak, Kuzgun güneşin yüzünde üşümek gibi Seni hayal etmek Kelimelerin acizliğine aldırmadan Bir bedende ruhu kutsamak gibi bir şey Seni hayal etmek Yüreğimin derinliklerinde Düşlerimin ülkesi olarak kal derken Yüreğim yüreğine yağmurdan ince Ah seni hayal etmek Bu kadar mı mutlu eder insanı söyle? Olcay Kasımoğlu
1 note
·
View note
Text
Aşk ağlarken, güler mi hiç bu dünya? Bir insana aşık olmak" diyor Gilles Deleuze: "Onu kalabalığın içinden çekip çıkarmak, çokluğun içinde tek özel kılmak, sonra da o tekliğin ve özelliğin içindeki çokluğu keşfetmektir” Özenle, itinayla korumaktır. Gözünden sakınmaktır aşk. ''Doğru insan, sevgiyle büyümüş insan kendini hemen belli ediyor. Gerçekten seven, yanında tutmak isteyen kestirip atmıyor, gönül alıyor, ayrılmayı değil onarmayı tercih ediyor, güzel seviyor, sarıp sarmalıyor baya "ev" oluyor. Tanıyorsun görünce yani, zaten evini nerede görsen tanırsın.'' Ne güzeldir birine “İyi ki Varsın” Diyebilmek.. Ayağa adım olur, dile söz olur, omuza dokunuş olur. Her şey kendiyle çoğalır Sevgi sevgiyle çoğalır Sevgi olmasa Su gibi kendi çukurunda kuruyabilir insan. İyi ki Varsın Ne Güzeldir "İYİ Kİ VARSIN" Diyebilmek.... Olcay Kasımoğlu
1 note
·
View note
Text
Sen
Benim sol yanıma düşen
Emeğinde sömürülmeyen
Gecelerinde aydınlığı bulan
Ekmek gül ve hürriyet gibisin
Sen
Paranın padişahlığını
Karanlığın yobazlığını bozan
Öfkelerimi yatırdığım
Yürek sarayımın savaşçısı
Sen
En çokda yaralarıma
Tuz diye bastığım tohumların
Yeşillenmiş dallarında
Başaklarıyla yüreğimde açansın
Sen
Yüreğimdeki ağır yenilgilerin
Suskun ağlayan sazendelerine
İyileştiren tarafınla dokunansın
Sen
Kimselerin bilmediği içimdeki
Güneşin gök evine ağırladığı ateş
Yeryüzüne yüreğini serensin
Sen
Bütün mevsimlerin güleç yüzüyle gelip
Taze baharla içime düşen sevim
Yüreğimde sakladığım son sözüm
Sen benim yüreğimsin…
Olcay Kasımoğlu
17 notes
·
View notes
Text
Işığın Sevincin Yaşamın en güzel haliyle İki güneş ırmağı gibi akan gözlerinden Seyrediyorum yaşamı Dingin ve derin teninde Düşleri aydınlatan maviler var Deniz Dağ ve doruk Sonsuz hepsi Göğün Rüzgarın Denizin coşkulu kalabalığına Üflerken sevgiyi Sonsuz ufkun yolcuları gibi Neredeysen Yüreğimi oraya sermek isterim Olcay Kasımoğlu
0 notes