#Oğuz Aydın hayatı
Explore tagged Tumblr posts
arguntc · 4 months ago
Text
OĞUZ AYDIN KİMDİR?
OĞUZ AYDIN KİMDİR? Oğuz Aydın, 27 Ekim 2000’de Lahey’de doğmuştur. Genç isim 2016 yılında İzmir’in Bucaspor ekibinin altyapısında futbola başlamıştır. 2018’de A takıma yükselen Aydın, ilk profesyonel maçını 27 Ocak 2018’de Eyüpspor’a karşı oynamıştır. 1 Temmuz 2021’de, 238.000 € karşılığında Alanyaspor’a transfer olmuştur. İlk sezonunda, tüm kulvarlarda 26 maça çıktı, 8 gol, 1 asist…
0 notes
bilgiwebim · 5 years ago
Text
Yalçın Gülhan hayatını kaybetti.. Yarın toprağa verilecek!
Tumblr media
Yeşilçam'ın sevilen yüzü, Mahallenin Muhtarları'nın şoför Ali'si Yalçın Gülhan, 75 yaşında hayatını kaybetti. Yüzlerce film ve dizide rol alan Mahallenin Muhtarları dizisinin şoför Ali’si Yalçın Gülhan, 75 yaşında hayatını kaybetti. Uzun bir süredir özel bir hastanede tedavi gören Yalçın Gülhan’ın vefatıyla ilgili konuşan Müjdat Gezen, “Hem asker arkadaşımdı hem sinema ve dizilerden rol arkadaşımdı. Çok sevdiğim dostumu kaybettim. Çok üzgünüm. Özel bir hastanede tedavi görüyordu” diye konuştu. Gülhan’ın cenazesi yarın Karacaahmet Camii’nde kılınacak ikindi namazına müteakip Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verileceği öğrenildi.
Tumblr media
YALÇIN GÜLHAN KİMDİR? Mahallenin Muhtarları dizisindeki Şoför Ali karakteri ile tanınır.Yalçın Gülhan, 27 Aralık 1944 tarihinde İstanbul'da doğmuştur. AslenAdanalıdır. Babası Devlet Demir Yolları'nda revizörlük (vagon teknisyeni) yapmış. Sanatçı Ahmet Gülhan abisidir. Yönetmenliğini Yavuz Yalınkılınç'ın yaptığı 1964 yapımı ''Dağlar Aslanı'' filmi ile oyunculuğa başladı. 70′li yıllarda Ulvi UrazTiyatrosunda ve Devekuşu Kabare Tiyatrosunda çeşitli oyunlarda rol aldı.Zamanla daha çok yardımcı erkek oyuncurollerinde oyunculuğunu kanıtladı. Hem iyi hem de kötü karakterleri büyük bir başarıyla canlandırmasını bildi. Özellikle asi tipleri canlandırmakta çok inandırıcı oldu. Yeşilçam'ın erotik filmler döneminde o da bu tür filmlerde oynamak zorunda kaldı. Diğer sinema sanatçıları gibi Yalçın Gülhan da sinemanın krizde olduğu dönemde oyunculuğu bırakıp şarkıcı olarak sahneye çıktı. Seksenlerde Coşkun Sabah ile Maksim'de altı ay sahneye çıkan Gülhan, altı yıl şarkıcılık yaptı. 5 Ekim 1992 - 18 Haziran 2002 tarihleri arasında Oğuz Yalçın, Filiz Kaynak,Avni Kütükoğlu ve Nursan Esenboğa'nın yönettiği, Kandemir Konduk'un senaryosunu yazdığı "Mahallenin Muhtarları" adlı aile dizisinde Yalçın GülhanŞoför Ali karakterini canlandırırken; diğer rollerde Erkan Can, Cihat Tamer,Aydan Burhan, Esra Akkaya, Sevil Üstekin, Leman Çıdamlı, İsmet Özhan,Açelya Akkoyun, Filiz Taçbaş, Sümer Tilmaç, Suna Selen, Sezai Aydın,Mümtaz Sevinç, Zafer Önen, Nurhan Damcıoğlu gibi isimler oynamıştır. "Görünürken Neler Gördüm" adlı kitabında, meslek hayatı boyunca gözlemlediklerini ve deneyimlerini anlatan Yalçın Gülhan, sinema kariyerinde hatalar yaptığını, iyi filmler beklemek yerine para için ucuz ve basit filmlerde oynadığını, bunların kariyerine zarar verdiğini ve pişman olduğunu belirtiyor.
Tumblr media
kaynak: Yenişafak Read the full article
0 notes
gulnarhaberleri-blog · 6 years ago
Text
“İncir Şöleni” Tüm Coşkusuyla Kutlandı
Gülnar Haberleri Yeni Bir Haber Yayınladı... https://www.gulnarhaberleri.net/%c2%93incir-soleni%c2%94-tum-coskusuyla-kutlandi/
“İncir Şöleni” Tüm Coşkusuyla Kutlandı
Mersin Büyükşehir Belediyesi, Tarsus Belediyesi ve Göçük Mahalle Muhtarlığı'nın işbirliğiyle düzenlenen ‘Göçük Mahallesi 3. İncir Şöleni’ coşkuyla kutlandı. Şölende sahne alan Türk Halk Müziği’nin güçlü seslerinden Sevcan Orhan ve Oğuz Yılmaz türkülerini tüm Göçüklüler için seslendirdi.
Göçük Mahallesi’nde gerçekleşen programa Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanetttin Kocamaz, Tarsus Belediye Başkanı Şevket Can, MHP Mersin Milletvekili Baki Şimşek, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, MHP Mersin İl Başkanı Zeynel Uğur Gölgeli, Tarsus İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Burak Demirtaş, MHP Tarsus İlçe Başkanı Ertuğrul Bodur, MHP Çamlıyayla İlçe Başkanı Ali Rıza Genç, Tarsus Ziraat Odası Başkanı Ali Ergezer, Göçük Mahalle Muhtarı Murat Ramazan Benli, meclis üyeleri ile çok sayıda davetli katıldı.
Akşam saatlerinde başlayan şölen dolu dolu geçti. Göçük Mahallesi 3. İncir Şöleni’nde sahneye ilk olarak yöresel sanatçılardan Metin Şirinkaya çıktı ve türkülerini Göçüklü hemşerileri ile birlikte seslendirdi. Yöresel sanatçı Şirinkaya’nın ardından sahne alan Kırgızlı sanatçılar da köylülerden büyük ilgi gördü. Yöresel kıyafetleri ve komuzları ile parçalarını seslendiren sanatçılar Kırgız Türkçesi ile şarkılarını söyledi.
Başkan Kocamaz: “Bizim insanımız çalışkan”
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz konuşmasının başında,  Göçük Mahallesi 3. İncir Festivali’nde vatandaşlar ile bir araya gelmekten dolayı duyduğu mutluluğu dile getirerek, “Bizim insanımız çalışkan. Bizim insanımız üretiyor. Bizim insanımız ülkenin kalkınması için bir şeyler yapmak, üretmek ve ülkeyi kalkındırmak için kendisini sorumlu addediyor. Ama ne yazık ki ürettiğimiz ürünler maalesef çektiğimiz emeklerin, alın terinin karşılığını bulamıyor. Bunun yıllardır sıkıntısı içerisindeyiz. Ama bizim insanımız belki kazanamıyor fakat bu ülke insanını doyurmak için bu ülke insanına katkı sunabilmek için gece gündüz demeden mücadele ediyor. Bu mücadeleyi gösteren bütün hemşerilerimize huzurlarınızda teşekkür ediyorum” dedi.
“Bu tür etkinlikler ülkemizdeki barış ve kardeşlik duygularını geliştiriyor”
Başkan Kocamaz, bu tür etkinliklerin insanlar arası güzel bağlar kurulmasına vesile olduğundan söz ederek, “Elbette üreteceğiz ama bunu bayramını da hep birlikte yapacağız. Böyle bir etkinlikte sizlerle bizleri buluşturan başta Göçük Köyü Muhtarımız olmak üzere, Tarsus Belediye Başkanımıza ve Büyükşehir Belediyesi çalışanlarımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Tabi ki bu tür etkinlikler bizi bir araya getiriyor. Birlik ve beraberliğimizi pekiştiriyor ve geleceğe emin adımlarla yürümemizi sağlıyor. Bu tür etkinlikler bölgeye, yaşadığımız yerlere aidiyet duygusu taşımamızı sağlıyor. Birbirimizi daha yakından tanımamızı sağlıyor. Ülkemizdeki ve ilimizdeki sevgi, hoşgörü, barış ve kardeşlik duygularını geliştiriyor” şeklinde konuştu.
Şölende gördüğü tablonun kendisini heyecanlandırdığını belirten Başkan Kocamaz, “Bizim Mersin’de barış ve hoşgörüyü geliştirmeye ihtiyacımız var. Bizim Mersin’de birbirimize sahip çıkmaya ihtiyacımız var. Bizim Mersin’de birbirimize hoşgörüyle yaklaşmaya ihtiyacımız var. Onun için bu tür etkinlikler gerekli ve biz de yerel yönetimler olarak gerek Tarsus Belediyesi, gerekse de Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak bu tür etkinliklere sonuna kadar destek veriyoruz. Yaz ayları artık Mersin’de bir bayram mevsimi haline dönüştü. Gece gündüz demeden bu bayramlar devam ediyor” ifadelerine yer verdi.
Şimşek: “Festival sayesinde Göçük köyünün ismini bütün dünya duyuyor”
MHP Mersin Milletvekili Baki Şimşek yaptığı konuşmada, “Ben öncelikle 3 yıldır İncir Festivali’ni düzenlemek için büyük gayret gösteren, Tarsus’un ve Mersin’in her yerini karış karış gezen sayın muhtarımıza teşekkür ediyorum. Gerçekten göçük köyünde on binleri 3 yıldır bir araya getiriyor ve Göçük köyünün ismini bütün dünyaya festival sayesinde duyuruyor. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Can: “Hizmet ederken, ayrım yapmadan, Rabbimin rızasını kazanmak için var gücümüzle çalışıyoruz”
Tarsus Belediye Başkanı Şevket Can, Mersin Büyükşehir Belediyesi ile Tarsus Belediyesi’nin bugüne kadar yapmış olduğu ve bugünden sonra da hayata geçireceği hizmetlerden bahsederek “Şehrimize hizmet ederken, ayrım yapmadan, ayırmadan, dini, dili, ırkı, milleti, memleketi, partisi ne olursa olsun Rabbimin rızasını kazanmak için gündüz yorulmadan, gece uyumadan var gücümüzle çalışıyoruz. Çalışmaya da devam edeceğiz. Cenab-ı Allah’a binlerce şükürler olsun diyorum. Cenab-ı Allah şahsıma doğduğum, büyüdüğüm, yaşadığım şehrime hizmet etme imkanı veriyor. Bu vesileyle binlerce şükürler olsun. Biz bütün köylerimize hizmet ederken Sayın Başkanımla birlikte var gücümüzle hizmet ediyoruz. Çünkü 1994 yılından bu güne kadar sizler bizlerden duanızı ve desteğinizi esirgemediniz. Bizler bugün bu koltuklarda, bu makamlardaysak önce Rabbimin izniyle, ondan sonra da köylü vatandaşlarımız olarak sizlerin duasını ve desteğini alarak buradayız. Allah hepinizden razı olsun” diye belirtti.
Göçük Mahalle Muhtarı Murat Ramazan Benli ise şölenin amacının yörenin ve yörede yetişen ürünlerini tanıtılması ile insanlar arasında kültürel kaynaşmanın sağlanması olduğunu belirterek, “Yöremiz ve bölgemiz tanıtımına katkı sunduğuna inandığımız şölenimizin yapılması için desteklerini ve katkılarını esirgemeyen Mersinimizin ve Tarsusumuzun gece gündüz çalışan ve her kesimin takdirini alan Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Burhanettin Kocamaz ve Tarsus Belediye Başkanımız Sayın Şevket Can’a şahsım ve Göçük halkı adına şükranlarımı sunuyorum” dedi.
Konserler coşkulu geçti
Göçük Mahallesi’nde düzenlenen İncir Şöleni’nin konser bölümünde Oğuz Yılmaz ve Sevcan Orhan konser verdi. Türk Halk Müziği sanatçısı Oğuz Yılmaz birbirinden güzel türkülerini Göçük Mahalle sakinleri ile hep bir ağızdan söyledi. Yılmaz, ‘Gelmezsen Gelme’, ‘Vay Ben Öleydim’, ‘Fidayda’, ‘Kesik Çayır’, ‘Çekirge’ ve ‘Hayatı Tespih Yapmışım’ gibi türküler ile sevenleriyle coşkulu bir gece geçirdi.
Gecenin sonunda sahne alan Türk Halk Müziği’nin güçlü seslerinden Sevcan Orhan ise, ‘Arabım Fellahi’, ‘Bahçada Yeşil Çınar’, ‘Çiçekten Harman Olmaz’, ‘Mihriban’, ‘Candan İleri’, ‘Aynalı Körük’ ve ‘Seni Seven Sevmesini Bilmemiş’ gibi halk müziğinin birbirinden güzel türkülerini okudu. Alanını dolduran binlerce kişi için türkülerini seslendiren ünü sanatçı Sevcan Orhan, performansıyla vatandaşları coşturdu.
Ayrıca şölende En iyi İncir Yetiştiricilerine ödülleri takdim edildi.  Birinci olan Salih Bolat, ikinci olan Veli Bozgaç ve üçüncü olan  Yusuf Kenan Aydın isimli üreticilere  plaketleri protokol üyeleri tarafından verildi.
0 notes
suyun-rengi · 7 years ago
Video
youtube
Oğuz Atay’ı kim öldürdü? Sabah yazarı Hasan Bülent Kahraman’dan cesaret alarak yazıyorum: Bir vakitler, “Ne buluyorlar şu Borges’te?” diye bir cümle kurmuştum da, okur-yazarlığı tescilli arkadaşlardan tepki görmüştüm. Ne bulduklarını gerekçelendirecek donanıma sahip kişilerdi ama “bulduklarını”zannettikleri şey konusunda bugüne kadar ikna edici bir gerekçe koyamadılar ortaya. Söylenenler, edebiyat “kanon”u tarafından bolca kullanılmış ve tüketilmiş genelgeçer tanımlamalardan fazlasını içermiyordu. Peki, ben ne aramıştım da bulamamıştım? Doğrusu Borges okurken (aşağı yukarı Türkçede yayımlanmış bütün öykülerini okudum), bir “tatmin” peşinde olmadım. Herkes okuduğu ve çokça bayıldığı için okuduğum/okumak zorunda kaldığım bu “dev yazar”ın tadımlık kabilinden sunduğu (Doğu anlatılarında fazlasını bulacağımız) “hikmet kırıntıları” beni çekmedi. Hele o sürreel öyküler... İnsanı ve hayatı kendi “gerçekliği” içinde anlatan hikâyeleri daha çok seviyorum galiba... “Kazık” tabir edilen metinlerden, sözgelimi Faulkner ve Woolf’un yazdıklarından hoşlanıyorum, modern edebiyatın verimlerini daha “çekilir” buluyorum ama modern ötesini de kurcalayan Borges’e tahammül edemiyorum. Başıma bir şey gelmeyecekse, Kafka’nın romanlarını da sevmiyorum. Harikulade öyküleri vardır ama romancı olarak Kafka bana bir şey söylemiyor ve çoğunluğun (mesela) “Gregor Samsa”da ne bulduğunu anlayamıyorum. Yine başıma bir şey gelmeyecekse, John Fowles’ı, ikonlaştırılmış birçok romancıdan (o romancıların ismini sayamam, gerçekten de başıma bir şey gelir) daha başarılı buluyorum. Girişte, Hasan Bülent Kahraman’dan, “Sabah yazarı” diye söz etmiştim. Haksızlık olmasın. Yetkin bir yazar ve eleştirmendir aynı zamanda; “ders” niteliğinde okumaları vardır. Biraz da onun seçiciliğine güvenerek ve “dokunulmazlığının” gölgesine sığınarak bu lafları ediyorum. Şimdi büyük varoluşçu filozof Sartre’ın, özelikle bir kuşağı etkilemiş romanlarından bahis açsam ve “Bir Sartre romanı görürseniz, kaçın” desem, en hafifi, “Hadi oradan, sen ne anlarsın” olan bir dizi tepkiyle karşılaşacağım. Övünmek gibi olmasın ama biraz anlarım. Romancı olarak Sartre bir şey değildir. Bütün bir “romancılık kariyeri” boyunca, Camus olmaya ve Meursault gibi bir karakter yaratmaya çabalamıştır. Yüzüne gözüne bulaştırmıştır. (İyi ki tanıklarım var. Hatta bu konuda “kanon” kararı bile var.) İzniniz olursa, Nazım Hikmet de sevmiyorum. İkonlaştırılmış ve parçalanıp tüketilmiş Oğuz Atay’la da işim olmaz. Bazı muhitlerde, bazı isimler, “statü göstergesi” olarak değer ifade ederler... Yani statü ve sınıf (ya da siyasal aidiyet) belirlemede kullanılırlar. Nazım Hikmet, edebiyat tarihindeki yeri itibariyle bir değere tekabül eder ama piyasadaki “dolaştırılış gerekçesi” problemlidir ve buradan edebi bir lezzet çıkmaz. Oğuz Atay da öyle... Merhum, “resmî ideoloji” başlığı altında toplayacağımız değerler sistemine en ağır eleştirileri yöneltti, bir Tanzimat sapması olarak ortaya çıkan “aydın”ı yerden yere vurdu ama bugün aynı düşünsel sapmanın oluşturduğu değerler dünyasının (ve elbette cahil cühela takımının) en gözde yazarı durumunda. Yıllarımız, “Yahu adam size küfrediyor, farkında değil misiniz?” çırpınışıyla geçti. Hâlâ farkında değiller. Doğmasına izin vermedikleri (türlü ayak oyunlarıyla doğumunu geciktirdikleri) Oğuz Atay’ı kendi elleriyle öldürdüler. İşledikleri cinayetin de farkında değiller. Bir tarihte, polemiğe tutuştuğumuz bir gazeteci, benimle “kültür farkını” (!) vurgulamak için, “Sen hiç Galeano okudun mu?” diye sormuştu. O okumuştu da, ne olmuştu? Ne öğrenmişti? İçinde bulunduğu “hal”den kurtulmasına yardımcı olmuş muydu öğrendikleri? (Efendim, Galeano Latin Amerika’nın vicdanıymış.) Nihat Genç daha başarılı metinler yazıyordu oysa. İzzet Yasar daha sarsıcı öykülere imza atmıştı. Ve gözden ırak kalmış Gökhan Özcan daha mütekâmil bir “vicdan”dı. O Galeano okumuştu ama hâlâ bomboştu. Tıpkı bizim Borges okuyan (ama ne okuduğunu bilmeyen) mebus arkadaş gibi.
Ahmet KEKEÇ
0 notes