#Menstrüel Sağlık
Explore tagged Tumblr posts
Text
IRON DEFICIENCY IN WOMEN (SUMMARY)
Iron deficiency is one of the most common nutritional problems worldwide and particularly affects women. Menstrual bleeding, in particular, stands out as an important cause of iron deficiency. It is stated that one in five women experience heavy menstrual bleeding, which puts them at risk of iron deficiency. Heavy menstrual bleeding is defined as blood loss of up to 80 milliliters per month, and this can affect a woman's physical, emotional and social quality of life.
Heavy bleeding is a condition that should definitely be checked with a doctor to check if there is an underlying health problem. Uterine fibroids are one of these conditions that are frequently seen in women in their 30s. It is important to check iron levels, especially during pregnancy.
Although iron supplements are the first solution that comes to mind for iron deficiency, the use of these supplements should be with a doctor's recommendation. It may be more beneficial to turn to sustainable methods in the long term. In order for iron to be processed in the body, it must be made absorbable by stomach acid. Some patients may need intravenous iron treatment as they may have difficulty absorbing oral iron.
Some patients with iron deficiency anemia may require a blood transfusion to replace lost red blood cells. However, before this happens, it is important to increase iron levels and identify the cause of the anemia.
Iron deficiency anemia manifests itself with a decrease in hemoglobin levels and decreased oxygen transport to the tissues. The stages of iron deficiency can start with a mild deficiency and progress to depletion of iron stores and anemia. Anemia is usually diagnosed by measuring hemoglobin; however, this method does not have sufficient sensitivity.
Failure to detect the early stages of iron deficiency can cause neurological effects beyond anemia. While the body obtains most of its iron through recycling from aging red blood cells, only 5–10% is obtained through diet. Iron absorption can be affected by various factors; inflammatory conditions can reduce iron absorption.
Iron deficiency in Turkey is also associated with tea consumption. Consuming tea and coffee with meals negatively affects iron absorption. In addition, malnutrition is also an important factor; In particular, not consuming enough red meat, legumes and green leafy vegetables can lead to iron deficiency.
It is recommended that individuals at risk of iron deficiency consume iron-rich foods. Red meat, chicken, fish, legumes, green leafy vegetables, nuts, tofu and eggs can increase iron intake. Regular exercise, reducing stress and developing healthy sleep habits can alleviate iron deficiency by supporting the body's absorption of nutrients.
#iron#iron deficiency#deficiency#women#woman#blood#ferritin#health#anemia#health issues#Hematology#health information#Demir Eksikliği#Anemi#Kadın Sağlığı#Beslenme#Menstrüel Sağlık#Demir Emilimi#Gıda Takviyeleri#Hematoloji#Sağlık Bilgisi#Nutritional Deficiency#Beden Sağlığı
1 note
·
View note
Text
Menstrüel Döngüsü Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Menstrüel döngü, kadınların üreme sistemiyle ilgili bir süreçtir ve her kadının hayatında bir kez deneyimlediği bir olaydır. Bu döngü, bir kadının yumurtalıklarında bir yumurta hücresinin olgunlaşması ve rahim astarının kalınlaşmasıyla başlar. Eğer bu yumurta hücresi döllenirse, gebelik oluşur. Ancak, döllenme gerçekleşmezse, rahim astarı dökülür ve bu döngü yeniden başlar. Bu makalede, menstrüel döngü hakkında bilmeniz gerekenler hakkında daha fazla bilgi edineceksiniz.
Menstrüel Döngü Nedir?
Menstrüel döngü, kadınların üreme sistemiyle ilgili bir süreçtir. Bu döngü, bir kadının yumurtalıklarında bir yumurta hücresinin olgunlaşması ve rahim astarının kalınlaşmasıyla başlar. Eğer bu yumurta hücresi döllenirse, gebelik oluşur. Ancak, döllenme gerçekleşmezse, rahim astarı dökülür ve bu döngü yeniden başlar.
Menstrüel Döngü Nasıl Çalışır?
Menstrüel döngü, bir kadının hormonlarının düzenli bir şekilde salınmasıyla çalışır. Bu hormonlar, yumurtalıkların bir yumurta hücresi oluşturmasına ve rahim astarının kalınlaşmasına neden olur. Eğer bir kadın hamile kalmazsa, rahim astarı dökülür ve bu döngü yeniden başlar.
Menstrüel Döngü Ne Kadar Sürer?
Menstrüel döngü, her kadında farklılık gösterir. Genellikle, bir döngü 21 ila 35 gün arasında sürer. Döngünün uzunluğu, bir kadının yaşına, sağlık durumuna ve hormon seviyelerine bağlıdır.
Menstrüel Döngüdeki Farklı Aşamalar Nelerdir?
Menstrüel döngü, farklı aşamalardan oluşur. Bu aşamalar şunlardır:
Foliküler Faz
Foliküler faz, döngünün ilk aşamasıdır. Bu aşamada, yumurtalıklar bir yumurta hücresi oluşturur ve rahim astarı kalınlaşır.
Ovulasyon
Ovulasyon, döngünün ortasında gerçekleşir. Bu aşamada, olgunlaşmış bir yumurta hücresi yumurtalıktan salınır ve fallop tüplerine doğru ilerler.
Luteal Faz
Luteal faz, döngünün son aşamasıdır. Bu aşamada, rahim astarı daha da kalınlaşır ve hamilelik oluşmazsa, dökülür.
Menstrüel Döngüdeki Değişiklikler Neden Olur?
Menstrüel döngüdeki değişiklikler, bir kadının yaşına, sağlık durumuna ve hormon seviyelerine bağlıdır. Bu değişiklikler arasında aşağıdakiler bulunur:
Düzensiz döngüler
Ağrılı adet dönemleri
Aşırı kanama
Premenstrüel sendromu (PMS)
Menopoz
Menstrüel Döngüyü Nasıl Takip Edebilirim?
Menstrüel döngüyü takip etmek için birçok yöntem vardır. Bu yöntemler arasında aşağıdakiler bulunur:
Adet takvimi kullanmak
Bazal vücut sıcaklığını ölçmek
Ovülasyon testi kullanmak
Menstrüel Döngüyü Etkileyen Faktörler Nelerdir?
Menstrüel döngüyü etkileyen faktörler arasında aşağıdakiler bulunur:
Stres
Diyet
Egzersiz
Aşırı kilo
Sigara içmek
Menstrüel Döngü Sağlığı Neden Önemlidir?
Menstrüel döngü sağlığı, bir kadının üreme sağlığı için önemlidir. Düzenli bir döngü, bir kadının hamile kalma şansını artırır ve sağlıklı bir gebelik için önemlidir.
Menstrüel Döngü Sağlığı Nasıl Korunur?
Menstrüel döngü sağlığı korumak için aşağıdaki adımlar atılabilir:
Sağlıklı bir diyet yemek
Düzenli egzersiz yapmak
Stresten kaçınmak
Sigara içmemek
Menstrüel Döngü Sağlığı İçin Hangi Doktorlarla Görüşülmelidir?
Menstrüel döngü sağlığı için aşağıdaki doktorlarla görüşülebilir:
Kadın doğum uzmanı
Jinekolog
Endokrinolog
Menstrüel Döngü Sağlığı İçin Hangi Testler Yapılabilir?
Menstrüel döngü sağlığı için aşağıdaki testler yapılabilir:
Hormon testleri
Ultrason
Biyopsi
Menstrüel Döngü Sağlığı İçin Hangi İlaçlar Kullanılabilir?
Menstrüel döngü sağlığı için aşağıdaki ilaçlar kullanılabilir:
Doğum kontrol hapları
Hormon tedavisi
Ağrı kesiciler
Sonuç
Menstrüel döngü, kadınların üreme sistemiyle ilgili bir süreçtir ve her kadının hayatında bir kez deneyimlediği bir olaydır. Bu döngü, bir kadının yumurtalıklarında bir yumurta hücresinin olgunlaşması ve rahim astarının kalınlaşmasıyla başlar. Eğer bu yumurta hücresi döllenirse, gebelik oluşur. Ancak, döllenme gerçekleşmezse, rahim astarı dökülür ve bu döngü yeniden başlar. Menstrüel döngü sağlığı, bir kadının üreme sağlığı için önemlidir. Düzenli bir döngü, bir kadının hamile kalma şansını artırır ve sağlıklı bir gebelik için önemlidir.
Sıkça Sorulan Sorular
Menstrüel döngü ne kadar sürer?
Menstrüel döngü, her kadında farklılık gösterir. Genellikle, bir döngü 21 ila 35 gün arasında sürer.
Menstrüel döngüyü takip etmek için hangi yöntemler kullanılabilir?
Adet takvimi kullanmak, bazal vücut sıcaklığını ölçmek ve ovülasyon testi kullanmak gibi yöntemler kullanılabilir.
Menstrüel döngü sağlığı için hangi doktorlarla görüşülmelidir?
Kadın doğum uzmanı, jinekolog ve endokrinolog gibi doktorlarla görüşülebilir.
Menstrüel döngü sağlığı için hangi ilaçlar kullanılabilir?
Doğum kontrol hapları, hormon tedavisi ve ağrı kesiciler gibi ilaçlar kullanılabilir.
Menstrüel döngü sağlığı için hangi testler yapılabilir?
Hormon testleri, ultrason ve biyopsi gibi testler yapılabilir.
0 notes
Text
Kimyasal gebelik, erken dönemde oluşan bir gebelik türüdür ve anne adayının hamile olduğunu anlamasına bile fırsat vermeden sona erer. Bu durum, kadınlar için oldukça üzücü ve endişe verici bir durum olabilir. Kimyasal gebelik, nedenleri ve belirtileri hakkında yeterli bilgi sahibi olunmadığı takdirde, anne adayları için oldukça zor bir süreç haline gelebilir. Bu yazıda, kimyasal gebelik hakkında detaylı bilgileri bulabileceksiniz. Ayr��ca, kimyasal gebeliği öncelikle önlemek için yapabileceklerinizi ve yaşanan bu durumla başa çıkmak için önerilerimizi de paylaşacağız. Kimyasal gebelik nedir, neden olur ve belirtileri nelerdir? Bu yazı ile kimyasal gebelikteki risk faktörleri, teşhis, tedavi ve önleme yöntemlerini öğrenebilirsiniz. İşte kimyasal gebeliğe dair bilmeniz gerekenler ve öneriler. Kimyasal Gebelik Nedir? Hamileliğin ilk aşamasında, döllenmenin gerçekleşmesinden sonra, gebelik testi pozitif çıkar ancak gebelik ilerlemediği için kendiliğinden sona erer. Buna "kimyasal gebelik" denir. Kimyasal gebelik, gebeliğin daha ileri evrelerine ulaşmayan yani 5-6 haftalıkken sonlanan bir gebelik türüdür. Kimyasal gebelikte rahimde embriyo gelişmez ve gebeliğe özgü hormonlar üretilmez. Bu nedenle gebelik testinde pozitif sonuç alınsa bile ultrasonda gebelik gözükmez. Bunun nedeni ise, döllenmiş yumurtanın rahim yoluna ulaştıktan sonra bölünmeye başlayarak embriyo hücrelerine dönüşmesi gerekir. Ancak bazı sebeplerden dolayı embriyo gelişimi olmaz ve kimyasal gebelik sonlanır. Kimyasal gebelik, genellikle rahim içi koşullarındaki değişikliklerden kaynaklanır. Özellikle hormon seviyelerindeki farklılıklar, embriyo gelişimini etkileyebilir. Ayrıca, bazı durumlarda erkeğin ve kadının genetik yapıları da kimyasal gebeliğe neden olabilir. Kimyasal gebelik, genellikle kendiliğinden sona erer. Gebeliğe özgü hormonlar üretildiği için gebelik testleri pozitif olarak kalır ve birkaç gün sonra negatife döner. Ayrıca, kadında hafif kanama da görülebilir. Bu kanama, adet döneminin başlangıcına benzer ve birkaç gün sürer. Sonuç olarak, kimyasal gebelik yaşayanlar, bir sonraki hamilelikte yaşayabilecekleri problemler hakkında endişelenmemelidirler. Kimyasal gebeliği olan kadınların yaklaşık %50'si bir sonraki hamileliklerinde sağlıklı bir bebek doğurur, ancak sürekli kimyasal gebelik yaşayanlar, sağlık kontrollerini aksatmadan doktorlarıyla iletişim kurmalıdırlar. Kimyasal Gebelik Neden Olur? Kimyasal gebelik, hayal kırıklığına uğratan bir durumdur. Gebelik testi pozitif çıktıktan sonra, gebelik üretilen hormonlar yüksek düzeydeyken bile embriyo rahim içinde gelişemez ve bölünür. Kimyasal gebelik nedenlerini araştırırken, farklı sorunların gebeliğin erken evresinde ortaya çıkabildiğini bulabiliriz. Bu durumlar hormon düzenleyicileri kullanımı, tiroid sorunları, özellikle polikistik over sendromu, rahim yapısının bozukluğu, genetik anormallikler veya yapılan yanlış testlerden kaynaklanabilir. Bu sorunların yanı sıra, kimyasal gebeliği ortaya çıkarabilecek bazı faktörler vardır. Bu faktörler arasında yaş, sigara içimi, stres, düzensiz veya yetersiz beslenme, aşırı egzersiz, aşırı kilo veya zayıflık durumu, sezaryen doğumları ve kürtajlar bulunur. Ayrıca, kimyasal gebeliğin diğer belirtileri de olabilir. Kimyasal gebelik geçirenlerin çoğu, adet döneminin gecikmesinin ardından gebelik testleri yaptığında pozitif sonuç aldığından, bu olayın farkında olamazlar. Ancak, gebeliğin sadece birkaç gün sonra aniden sona ermesi ve menstrüel kanama başlamasından, kimyasal gebelik nasıl sonlanır sorusu yanıt bulabilir. Kimyasal Gebelikte Kanama Nasıl Olur? Bültenin bir başka nedeni ise gebeliğin bozulması nedeniyle meydana gelen vajinal kanamadır. Kimyasal gebeliği olan kadınların kanama miktarı düşük olabilir veya iki adet dönemi arasındaki şiddetli kanama gibi görünebilir. Sürekli Kimyasal Gebelik YaşayanlarBazı kadınlar, birkaç kez kimyasal gebelik geçirebilir ve bu durum sürekli olarak tekrarlayabilir. Sürekli kimyasal gebelik yaşayanlar, profesyonel tıbbi yardım almalı ve tedaviye başlamalıdır.
Doktorunuz, altta yatan nedenleri belirledikten sonra, önceden hamileliğinizi koruyacak önlemler ve tedaviler verebilir. Olası rahatsızlık nedenleri arasında hormonal dengesizlikler, tüp tıkanıklığı, endometriozis ve rahim yapısal bozuklukları olabilir. Kimyasal Gebelik Belirtileri Nelerdir? Kimyasal gebelik, gebelik testleri pozitif çıktıktan sonra erken dönemde düşük yapılması durumudur. Bu durum, hemen her kadının başına gelebilir ve %50 oranlarında görülür. Kimyasal gebelikte, kişi normalden daha kısa süre, yaklaşık 4 ve 5 haftalık dönemde gebelik yaşar. Ve bu esnada kanama, adet dönemi benzeri ağrılar ve kramplar ortaya çıkabilir. Bununla birlikte, kimyasal gebelik geçirenlerin neredeyse yarısında hiçbir belirti ortaya çıkmamaktadır. Bu da muhtemelen, kimyasal gebelikte kanama nasıl olur gibi soruların yanıtlarına bağlıdır. Kimyasal gebelik belirtileri şu şekilde sayılabilir: Gecikmiş adet dönemi, Gebelik testlerinde pozitif sonuç, Kanama, Ağrı ve kramplar, Son derece hafif düzeyde gebelik belirtileri (aşırı yorgunluk, bulantı veya göğüslerde hassasiyet). Sürekli kimyasal gebelik yaşayanlar için bir takım püf noktaları bulunmaktadır. Kimyasal gebelik nasıl olur sorusunun yanıtını alarak, gebelik öncesi doktor kontrolü, uygun ve dengeli beslenme, vitamin desteği, stresten kaçınma, sağlıklı yaşam, doğru zamanda ilişkiye girmek, sigara ve alkol tüketiminde bulunmamak, gebelik öncesi çok fazla heyecanlanmamak vb. yöntemler ile kimyasal gebelik yaşamamak mümkündür. Kimyasal Gebelikle İlgili Risk Faktörleri Nelerdir? kimyasal gebelik gecirenler Kimyasal gebelik, birçok gebeliğin henüz kendi kendine sonlandığı, erken dönemde meydana gelen bir durumdur. Kimyasal gebelik, çoğunlukla rahimde sağlıklı bir şekilde yerleşemeyen embriyonun varlığında meydana gelir. Bu durum, bazı faktörlerin neden olduğu risk faktörleriyle ilişkilendirilir. Peki, bu faktörler nelerdir? Yaş: İleri yaş gebeliklerde, özellikle 35 yaşın üzerindeki kadınlarda kimyasal gebelik olma olasılığı daha yüksektir. Sağlık sorunları: Tiroid problemleri, polikistik over sendromu ve diyabet gibi sağlık sorunları, kimyasal gebelik riskini artırabilir. Stres: Yoğun stres, kimyasal gebelik riskini artırabilir. Bu nedenle, gevşeme egzersizleri yapmak, yoga veya meditasyon gibi yöntemler stresi azaltabilir. Genetik faktörler: Bazı genetik faktörler, kimyasal gebelik oluşma riskini artırabilir. Çevresel faktörler: Sigara içmek, alkol tüketmek ve aşırı kilolu olmak gibi çevresel faktörler de kimyasal gebelik riskini artırır. Bunlar kimyasal gebeliğe neden olan bazı risk faktörleridir. Ancak bu faktörler, herkesin kimyasal gebelik geçireceği anlamına gelmez. Bunların yanı sıra, kimyasal gebelik yaşayanların da bir dizi belirtisi vardır. Belirtiler arasında hafif kanama, adet dönemi benzeri kramplar, vücut ısısında hafif bir artış ve gebeliğin diğer belirtilerinin azalması yer alır. Sonuç olarak, kimyasal gebelik, birçok kadını etkileyen bir durumdur. Ancak, risk faktörleri göz önünde bulundurularak, kimyasal gebeliği önlemeye yardımcı olacak birtakım önlemler alınabilir. Sağlıklı beslenmek, egzersiz yapmak ve sigara içmemek gibi faktörler, kimyasal gebelik riskini azaltabilir. Kimyasal gebelik yaşayanlar ek olarak doktorlarıyla iletişime geçmeli, sağlıklı bir tedavi planı izlemeli ve tekrarlamasını önlemek için gereken önlemleri almalıdırlar. Kimyasal Gebelik Teşhisi Nasıl Konulur? Kimyasal gebelik, hamileliğin ilk aşamasında gerçekleşen bir durumdur. Bu durumda, gebelik gerçekleşir ancak embriyo rahimde tutunamaz ve düşük oluşur. Kimyasal gebelik yaşamamak için, kadınların sağlıklı bir yaşam sürmesi, beslenmelerine dikkat etmeleri ve düzenli olarak doktor kontrolü yapmaları önemlidir. Gebelik, döllenmiş yumurtanın rahim duvarına tutunmasıyla başlar. Ancak bazen, üreme sistemi dengesizlikleri, genetik problemler veya hormonal dalgalanmalar nedeniyle düşük gerçekleşir. Bu nede
nle, gebelik testi ile yapılan kimyasal gebelik teşhisi, gebelik testi pozitif çıktıktan sonra bile, kanama ve düşük yaşanmadan önce gerçekleşir. Kimyasal gebelik geçirenler, sonraki hamileliklerinde daha dikkatli olmalıdır. Bu kadınlar, erken dönemde doktorlarına bildirmeli ve önerilen testler ve prosedürleri tamamlamalıdır. Ayrıca, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeleri ve stresi azaltmaya çalışmaları önerilir. Kimyasal gebelikte, hafif vajinal kanama ve kahverengi lekelenme görülebilir. Bu kanama, birkaç güne kadar kesilir. Ancak, aşırı kanama olursa veya ağrı, ateş gibi belirtiler görülürse, hemen doktora başvurmak gerekir. Sürekli kimyasal gebelik yaşayanlar, bir doğurganlık uzmanına danışmalıdır. Bu kadınlar, üreme sistemi testleri ve hormonal değerlendirmeler gibi özel testlerden geçirilebilir. Altta yatan bir neden varsa, tedaviye başlanabilir veya alternatif üreme seçenekleri hakkında bilgilendirilebilir. Gebelik testi pozitif çıktıktan sonra, kan testi ile beta hCG (insan koryonik gonadotropin) seviyesi ölçülür. Bu seviye, gebeliğin gerçekleşip gerçekleşmediğini ve gebelik haftası hakkında bilgi verir. Ardından, ultrason muayenesi yapılabilir. Ultrasonda, embriyonun varlığı ve kalp atışını ölçmek mümkündür. Ancak, erken gebelikte ultrasonda embriyo görünmeyebilir. Kimyasal Gebelik Teşhisi AşamalarıBeta hCG kan testiUltrason muayenesiGerekirse, diğer testler (örneğin, progesteron seviyeleri) Bir kadın, kimyasal gebelik yaşadığı sürece, tedaviye ihtiyaç duymaz. Ancak, tekrarlayan kimyasal gebelikler varsa, altta yatan bir neden olabileceği için doktor kontrolü gerekir. Kimyasal gebeliği önlemek için, sağlıklı bir yaşam sürdürmek ve doktorun önerilerine uymak önemlidir. Kimyasal gebeliği yaşayan kadınlar için öneriler arasında, stres azaltma teknikleri (örneğin, yoga, meditasyon, masaj) ve destek gruplarına katılma da vardır. Kimyasal Gebeliğin Tedavisi Nasıl Yapılır? Kimyasal gebelik, hamileliğin erken aşamasında meydana gelen bir durumdur ve düşük riski taşır. Bu nedenle, genellikle herhangi bir tıbbi müdahaleye gerek yoktur. Bununla birlikte, bu durumu yaşayan kadınlar, bir destekleyici tedaviyi tercih edebilirler. Kimyasal gebelik tedavisi genellikle hormon replasman tedavisini içerir. Progesteron gibi hormonlar, gebelik sürecini destekleyebilir ve daha güçlü bir gebelik sağlayabilir. Ancak bu tedavilerin başarısı tartışmalıdır. Kimyasal Gebelik Sonrası Ne Yapılmalıdır? Kimyasal gebelik yaşayan kadınların en çok merak ettiği konulardan biri de gebelik sonrası ne yapmaları gerektiğidir. Çünkü kimyasal gebelik, beklenen bir gebelik olmadığı için anne adayları daha önce yaşamadıkları bir durumla karşı karşıya kalabiliyorlar. Bu nedenle gebelik sonrası dikkat edilmesi gereken bazı noktalar bulunuyor. Dinlenmek ve Kendinize Zaman Vermek: Kimyasal gebelik sonrası vücutta yaşanan değişiklikler nedeniyle kendinize zaman ayırmanız ve dinlenmeniz oldukça önemlidir. Bu sayede psikolojik olarak da toparlanabilirsiniz. Uzman Doktor Kontrolü: Kimyasal gebelik sonrası doktorunuzla iletişim halinde kalmalısınız. Doktorunuz gebeliğinizi sonlandırmak için size ilaç vermiş olabilir. Bu nedenle kanama ve ağrı gibi şikayetlerinizde mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Destek Almak: Kimyasal gebelik sonrası geçirdiğiniz süreci yakın çevrenizle paylaşarak destek almanız önemlidir. Bu sayede üzüntü ve stresli bir dönemde yalnız kalmazsınız. Ayrıca, kimyasal gebelik yaşayan kadınlar, sürekli kimyasal gebelik yaşama riski taşımaktadır. Bu nedenle doktorunuzun tavsiyelerini dikkate alarak, sağlıklı bir gebelik için hazırlıklar yapabilirsiniz. Kimyasal Gebelik Sonrası Ne Yapılmalıdır?Kontrol Edilmesi GerekenlerÖnerilerKanamaDoktorunuza danışın ve kanama miktarını kontrol edin.AğrıDinlenin ve doktorunuzun verdiği ilaçları kullanın.Psikolojik DurumYakın çevrenizle konuşarak destek alın. Kimyasal gebelik sonrası yapılması gerekenler arasında psikolojik olarak da kendinizi iyi hissetmek için olumlu
aktiviteler yapabilirsiniz. Yürüyüş yapmak, kitap okumak, hobilerinize vakit ayırmak gibi etkinliklerle kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz. Kimyasal Gebeliği Yaşamış Kadınlar İçin Öneriler Nelerdir? Kimyasal gebelik, bir kadının gebelik testi pozitif çıktıktan sonra ani bir şekilde düşük yapmasıdır. Bu durum genellikle 5-6 hafta süren, çok kısa bir gebelik dönemidir. Kimyasal gebelik yaşamış olan kadınlar, bu durumun endişe verici olduğunu ve daha sonra tekrarlamaması için bazı önlemler almaları gerektiğini düşünebilirler.
0 notes
Text
Sıfır Atık Yaşam İçin; Uzun Ömürlü, Ekonomik, Vegan, Çevre ve İnsan Dostu Lunette Menstrüel Kupa
Yeni yazıyla herkese merhaba! 💚
Bu yazımda sizlere sıfır atık yaşama başlamış ya da başlamayı düşünen, her ay regl ürünlerine para harcamaktan yorulmuş, hayatında daha sürdürülebilir ve uzun ömürlü bir alternatif arayanlar için bir üründen ve deneyimimden bahsedeceğim. 🏆
Dünyada kadınların birçoğu regl olduğunda kendini hem sancı hem de çevre sebebiyle kötü hissediyor. Erkek egemen toplumlarda, kadınların üzerindeki toplumsal baskı daha fazla görülmektedir. Lise yıllarında sana ‘’Arkamı çaktırmadan kontrol eder misin?’’ diye soran bir arkadaşın mutlaka olmuştur. En azından benim böyle soran çok arkadaşım oldu. Tuvalete ped değiştirmeye giderken kimsenin görmesini istemediğinden türlü çabaya giren, pedini süveterinin içine sokup gizleyerek tuvalete giden arkadaşlarım da oldu. Ne yazık ki adet görmenin utanılacak, korkulu ve kötü bir şey olduğunu düşünüyoruz. Adet görmek; vücudumuzda acıkmak kadar doğal bir ihtiyaçtır. Fakat acıktığımızda kimse bizi itelemez. Maalesef dünyada birçok kadın adet gördüğü için hakarete, aşağılanmaya ve şiddete maruz kalıyor. Bununla birlikte adet gören kadınların büyük bir kısmı adet görmenin dalga konusu olduğunu görüyor. Bir kadın gergin olduğunda kendisine ‘’Kesin adet olmuştur.’’ gözüyle bakan çok insan var. Bunu hem erkekler hem de kadınlar yapıyor. Bunun gibi pek çok dalga konusuna siz de şahit olmuşsunuzdur. Bir de adet görmeyi açıkça ifade edememek var. ‘’Hasta oldum.’’ cümlesi bu konuda başı çeken kalıp cümlelerden en sık duyulanı. Açıkça ‘’Adet dönemimdeyim.’’ diyen bir kadın da bunu utana sıkıla, yüzü kızararak dile getirmekte.
Oysaki adet görmek saklamanız gereken bir durum değildir. Eğer siz bu konuda kendinizi açıkça ifade edebilirseniz sizinle birlikte başka kadınlar da cesaretlenir ve artık adet görmenin doğal bir ihtiyaç olduğunun farkına varır.
Şimdi Lunette Menstrüel Kupa ile ilgili deneyimlerime geçmek istiyorum. Lunette’yi ilk olarak Instagram’da keşfettim. Hemen Instagram’dan kendileriyle iletişime geçtim ve bana çok yardımcı oldular. Her bir sorumu çok kısa bir sürede yanıtladılar. Bu yüzden onlara çok teşekkür ediyorum. 🌈 Kargom ise ertesi gün elimde oldu ve paketi açmamla beraber mavili, morlu süslerle, mor menstrüel kupamı gördüğümde içim de açıldı. 💜 Rengi ve kalitesi harika! 💕 İlk fırsatta etraflıca inceledim, çeşitli videolar izledim ve nasıl kullanıldığına dair bilgiler edindim. Buradan menstrüel kupanızı nasıl kullanacağınıza dair videoyu izleyebilirsiniz.
Daha önce kullanmadığım bir üründü. Bu zamana kadar tüm adet dönemlerimde ben de birçok kadın gibi ped kullandım. Fakat kullan-at tarzı ürünlerin çevreye zarar verdiği aşikar. Kullan-at tarzı ürünler yerine menstrüel kupa kullanmak atıksız yaşam için oldukça faydalı bir davranış. Menstrüel kupa kullandığınızda çevreyi, doğal kaynaklarımızı korurken bütçenizi de korumuş oluyorsunuz. 💜 Eğer kendinize ‘’Ben neden menstrüel kupa kullanmalıyım?’’ sorusunu soruyorsanız buraya tıklayarak daha detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz. Unutmayın; Lunette Menstrüel Kupanızı aldığınızda bir tek doğayı değil insanlığı da taçlandırıyorsunuz. Aynı zamanda Lunette Türkiye'ye bağış yaparak bir Türk kadınını kupasına kavuşturabilirsiniz. Ped ve tampon gibi ürünlerden ötürü sağlık problemleri yaşayan, temiz ve kaliteli ürünleri elde etmekte güçlük duyan veya adet dönemleri yüzünden psikolojik baskı ve şiddete maruz kalan kızlara yardım eli uzatabilirsiniz. 💕
Lunette Adet Kabını satın almak istiyorsan buraya
Sosyal medyada takip etmek istiyorsan bu adreslere tıklayabilirsin;
www.instagram.com/lunettecup
www.instagram.com/adetkabilunette
İçindeki gücü keşfet! 💕 Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle... 💕
Ebru Bektaşoğlu
#lunette#menstrual#menstrüel#adet#regl#adetkabı#adet döngüsü#kadın#kadın olmak#adet kupası#ped#tampon#sıfır atık#sıfıratık#sürdürülebilirlik#çevre#çevredostu#vegan#turkiye#türkiye#turkey#blog#blogger#reblog#purple#color#mor
4 notes
·
View notes
Text
Ginseng Cinsel Performansa Katkı Sağlıyor
Ginseng Cinsel Performansa Katkı Sağlıyor
En etkileyici sağlık faydaları arasında, zihni canlandırma, stresi azaltma, yaşlanmayı önleme, cinsel gücü artırma, kilo verme çabalarına yardım etme, şeker hastalığını yönetme, menstrüel rahatsızlığı hafifletme, saç sağlığını iyileştirme ve cildi koruma becerisi sayılabilir. Ginseng Nedir? Aslında Panax cinsine ait yaklaşık bir düzine farklı bitki türünü içeren geniş bir terimdir. Büyük etli…
View On WordPress
0 notes
Photo
CALENDULA GÜNÜ Birçok toplumsal bir olay kutlama veya anma için bir gün belirler de böylesine güzel çiçekleri olan bitkilerin neden özel birgünü olmaz hiç anlamadım desem yeridir. O zaman bugün günlerden yazın çiçeği Aynısefa yani calendula officinalis günü olsun 😊. Güneş rengi çiçekleri ile yaza merhaba dedi portakal nergizi. Peki ne işe yarar bu harikülade tıbbi bitkimiz sırayla yazalım. 📌Aynısefanın çiçekleri çay şeklinde,tentür şeklinde,yağda infüzyon şeklinde kullanılabilmektedir. 📌Aynısefanın esansiyel yağı da yağdaki infüzyonu da güneş koruyucu özelliklere sahiptir. 📌İnfüzyon yağı yani sabit bir yağda bekletilmiş hali;mantarlara karşı ve egzemeya karşı etkili olup;tıbbi kremlerin yapısında yer alır.Bebek pişiklerine de etkilidir. 📌Radyoterapi yanıkları,diğer yanık ve ülserlerde de etkilidir. 📌Bakteriyel vajinosiste metronidazol kadar etkili bulunmuştur. 📌Katkı maddesi olan mono sodyum glutamatla beslenen farelerdeki oksidant hasarı geriye çevirmiştir.Antioksidant seviylerini içeriğindeki;flavanoid yapılar (quercetin vb),triterpen,saponin ve karotenoidlerinde katkısı ile antioksidan seviylelerimi %100 den fazla arttırmıştır. 📌İçeriğindeki etkili metabolitler pankreas kanseri,kolon kanseri (kalın bağırsak),lösemi ve melanomda hücre deneylerinde etkili bulunmuştur. 📌Yapılan klinik çalışmalarda kronik diş eti iltihaplanması olan kişilerde calendula ile ağız içini yıkamanın diş eti iltihaplanmasını önlediği görülmüştür. 📌Calendula çayı ile gargara boğaz ağrısına iyi gelir. 📌Menstrüel kramplarda (adet ağrılarında) etkili olup;adeti kolaytırıcı etkisi bulunmaktadır. 📌Yüz toniği olarak kullanılabilir. 📌Çayı içilebilir soğuk infüzyon veya demleme şeklinde 3-4 gr,Soğuk çayı (kahve filtresinden geçirdikten sonra)allerjik konjuktivitte kaşıntılı gözlerde kullanılabilir. 📌Kaşıntılı ve kepekli saç derisinde şampuandan sonra kullanılabilir. 📌Çayı daha sonra buz küpleri haline getirilip; kaşıntılı yere (böcek ısırığı, allerji) masaj yapılabilir. #doğa #nature #aynısefa #calendula #fitoterapi #çiçek #beauty #sağlık #drnatureco #eko #ekosistem #ekoloji #nature #bitkilerletedavi #şifalıbitkiler (Diyarbakır, Turkey) https://www.instagram.com/p/CAzf7WjgJs2/?igshid=1109p4too3lt7
#doğa#nature#aynısefa#calendula#fitoterapi#çiçek#beauty#sağlık#drnatureco#eko#ekosistem#ekoloji#bitkilerletedavi#şifalıbitkiler
0 notes
Text
Kızılcığın Faydaları ve Kızılcık hakkında yanlış bilinenler
Genellikle kızılcık meyvesi Türkçeye çevirisinde cranberry yani vaccinium macrocarpon türkçesi Turna yemişi meyvesi ile karıştırılır , bu yüzdende genel olarak kızılcığın faydalarını anlatan web sitelerin de turna yemişinin faydaları nı anlatan kızılcık için doğru olmayan bilgiler verilmektedir. Aslında kızılcık Cornelian Cherry yani Latincesi Cornus mas dır. Cornaceae ( kızılcık ağacı ) ailesinin bu üyesi Cornus mas olarak belirlenmiştir
Kızılcık Künyesi
Latince isimleri: Cornus officinalis Fructus corni officinalis Cortex / Ramulus Çince adı: shan zhu yu Diğer adı: cornus berry Kızılcık( Cornus mas), Orta ve Güney Avrupa'dan Kafkasya ya kadar geniş bir bantta yetişir ve geleneksel bir bitkisel ilaç olarak kullanılır.
Kızılcığın Faydaları
Dizanteri ve diyare ilacı Kızılcık geleneksel olarak, yüksek tanen içeriğinin bir sonucu olan güçlü büzücü etki nedeniyle dizanteri ve ishali tedavi etmek için kullanılmıştır. Kuru ağız hissi , ayva yerken , Trabzon hurması , sapodilla veya Cornelian Cherry yerken büzücü tanenlerin dokuları büzüşmesi veya büzülmesi sonucu oluşur. Bu, sıvı tahliyesini sınırlandırır ve ishal veya dizanteriden iyileşmeye doğru ilk adımı gösterir. Böbrek fonksiyonunu destekler Geleneksel Çin tıbbına göre, kızılcık verimli bir diüretiktir ( söktürücü). Normal böbrek fonksiyonlarını destekleyen, yüksek tansiyonun (hipertansiyon) azaltılmasına yardımcı olan ve detoksifikasyonunu destekleyen bir işlem olan idrar üretimini uyarabildiği anlamına gelir. Etkileyici antibakteriyel ve antiviral özellikler Kızılcığın faydalarından biride , güçlü bir doğal antienflamatuar, antiviral ve antibakteriyel madde olan yüksek miktarda C vitamini içermesi nedeniyle soğuk algınlığı ve grip önleme için idealdir. Bir kişinin bu sağlık yararlarından yararlanabilmesi için, kızılcık çiğ tüketilmesi gerekir (pişirme ısısı C vitamini yok eder). Diğer bir c vitamini deposu olan domatesin faydaları için Domatesle Sivilce Tedavisi inceleyebilirsiniz. Zengin antioksidan içeriği Çoğu meyvede olduğu gibi, kızılcık meyvesi, serbest radikal moleküllerden serbest radikal hasarına karşı koruma sağlayan ve kronik hastalıklara karşı koruyan çok miktarda antioksidan içerir. Doğal hepato (karaciğer pankreas safra kesesi )koruyucu Kızılcık özellikleri ve sağlık yararları üzerine yapılan araştırmalar, meyvelerin düzenli tüketilmesinin, güçlü bir hepato-koruyucu eylem uygulayarak karaciğer fonksiyonunu iyileştirir. Mükemmel tonik Kızılcık meyveleri, yüksek mineral içeriğinden dolayı mükemmel restoratif özelliklere sahiptir. Kalsiyum, potasyum, bakır, demir, manganez, çinko ve iyi bir sodyum kaynağı bakımından zengin olan kızılcık, hastalıktan sonra iyileşmeyi teşvik eder (örneğin, kızılcık meyve suyu içmek, daha şiddetli bir ishal olayından sonra iyileşmeyi hızlandırabilir). Kızılcığın Ateroskleroz (Damar Sertliği) Üzerine Etkileri Kızılcığın faydalarından biride Diğer nutrasötiklere benzer olan kızılcık damar sertliğine ( ateroskleroz ) karşı olumlu etkilere sahiptir. Kızılcığın geleneksel kullanımları ve faydaları Meyve aşırı kanama durumunda vücut kaslarının veya dokularının kasılmasına neden olan bir büzücüdür.Ayrıca ateşin etkisini azaltmada yardımcı olan ve vücut ısısını normale düşüren bir febrifüttür (ateş düşürücü).Kabuk ve meyveler de besleyicidir ve vücudun kaybolan besinlerinin geri kazanılmasına yardımcı olur .Meyvenin büzücü özelliği, aynı zamanda kolera tedavisinde de kullanıldığı gibi bağırsak şikayetleri ve ateş için iyi bir tedavi işlevi görür.Kızılcık çiçekleri, ishal tedavisinde kullanılır.Kızılcık meyvesinden çıkarılan meyve suyunun içilmesi de şiddetli ishal krizinden sonra iyileşmeyi artırabilir.Kızılcık yemek de böbreklerin çalışmasını teşvik eder.Bu meyvenin tüketimi idrar üretimini desteklemeye yardımcı olarak böbreklerin normal çalışmasını desteklemektedir. Kızılcığın Faydaları devamı Kızılcık ayrıca yüksek tansiyonun düşürülmesine yardımcı olur ve hipertansiyondan muzdarip insanlar için faydalıdır.Dahası, bu meyveye benzer meyveler ayrıca tüm vücudun detoksifikasyonunu da teşvik eder.Bu meyveye benzer meyvenin, çok güçlü bir doğal antiviral, antibakteriyel ve anti-enflamatuar (iltihap giiderici) madde olan yüksek C vitamini seviyelerini içerdiği için, soğuk algınlığı ve gripten korunmak için mükemmel olduğuna inanılmaktadır.Bu meyveler ayrıca kolera tedavisi için de kullanılır.Geleneksel tıp pratisyenleri sıklıkla düzenli olarak Kızılcık tüketilmesini önermektedir, çünkü bunlar ayrıca antihistamin ve anti-diyabetik ajan olarak kabul edilmektedir.Kızılcık çiçekleri özellikle sırt ve diz ağrıları, baş dönmesi, menstrüel (adetsel) kramplar ve nevrasteni tedavisinde iyidir.Bedensel sıvıları baskılayan bütün şifalı bitkiler (hatta aşırı miktarda olanlar) gibi, tonik veya detoksifiye edici şifalı otlar kullanılmadan kullanıldığında semptomların kötüleşmesine yol açar veya uzatır.Meyve antibakteriyel, antifungal, hipotansif, antitümör, büzücü, idrar söktürücü, hepatik ve toniktir. Kızılcığın Faydaları üzerine genel bilgiler Geleneksel bitkisel tıp uygulaması olarak , hazımsızlık ve şeker hastalığı , romatizmalı ağrı, spesifik olmayan cilt ve idrar yolu enfeksiyonları ve karaciğer hastalıklarının reçetesiz (OTC) bitkisel tıbbi formundaki tedavisinde, şişlik iltihap önleyici ( anti-enflamatuar) ve diyabet ( hipoglisemik) karşıtı özelliklerini kullanır.Kızılcık geleneksel Çin tıbbında uzun bir kullanım geçmişine sahiptir, direnç sağlayıp vucudu korumak, böbrekleri tonlandırmak ve sperm kalitesini arttırmak için kullanılır Kızılcığın faydaları olumlu özelliklerinden kaynaklanmaktadır, temel olarak taze kızılcık meyvesi , portakalların iki katı kadar askorbik asit yani C vitmini içerir; Erik, armut ve elmadan elde edilen diğer meyve suları ile karşılaştırıldığında, kızılcık suyu, diğer meyve sularından 10 kat daha yüksek seviyelerde kalsiyum içerir; Kızılcığın potasyum ve magnezyum içeriği yüksektir, ancak sodyum ve bakır, demir gibi diğer gerekli minerallerde düşüktür; kızılcıkta organik asitler, tanen, yani tannik asit , antosiyaninler, ve diğer antioksidanlar açısından aşırı zengindir
Kızılcık Üzerine Araştırmalar
Yeni anti-enflamatuar (iltihap önleyici) ve antioksidan bileşik kaynaklarına ilgi son zamanlarda önemli bir araştırma konusu haline geldi. Çok çeşitli biyolojik ve farmakolojik özellikler sergileyen önemli miktarlarda fenolik bileşikleri ve vitaminleri içeren kızılcık meyvesi , damar sertliğine (ateroskleroza) karşı savaşabilecek umut verici bir kaynağı temsil edebilir.
3. Kızılcık'daki Aktif Antiaterosklerotik Bileşikler
Kızılcık meyve içeriği bölgeye ve gen yapısına bağlı olarak % 0.1-0.3 yağ ,% 0.4 protein,% 21.7 karbonhidrat,% 0.8 kül,% 0.5 diyet lifi,% 6.6–25.2 toplam şeker, (% 33.1-43.1) değişmiştir. fruktoz ve% 53.6-63.1 glukoz),% 4.22-223.01 indirgen şeker ve 14.96–38.87 mg / 100 g C vitamini ve ayrıca 15 amino asit kızılcık suyu, erik, armut veya elma sularında 10 kat fazla yüksek seviyede kalsiyum (323 mg / L) ve benzer miktarda potasyum, sodyum, çinko ve magnezyum içerirken, bakır seviyesi önemli ölçüde düşüktür . Buda kızılcığın faydalarını arttırır. Kızılcık meyvesinin, tanenleri (131.51-601.2 mg / L), organik asitleri (% 4.6-7.4), antosiyanini, yağ asitlerini, flavonoidleri ve en azından dahil olmak üzere biyolojik etkiye sahip çok çeşitli fitokimyasalları içerdiği bulunmuştur.
Kaynaklar
Kızılcığın Faydaları konusunu yazarken faydalandığımız kaynaklar: 1. PMC Cornus mas ve Cornus Officinalis - Geleneksel Olarak Kullanılan İki Tıbbi Bitkinin Analizleri ve Farklılıkları . 2. Wolf PL. Biochemical diagnosis of liver disease. Indian J Clin Biochem. 1999;14(1):59–90. doi: 10.1007/BF02869152. 3. Poli G, Parola M. Oxidative damage and fibrogenesis. Free Radic Biol Med. 1997;22(1-2):287–305. 4. Sies H. Strategies of antioxidant defense. Eur J Biochem. 1993;215(2):213–9. 5. Valko M, Leibfritz D, Moncol J, Cronin MT, Mazur M, Telser J. Free radicals and antioxidants in normal physiological functions and human disease. Int J Biochem Cell Biol. 2007;39(1):44–84. doi: 10.1016/j.biocel.2006.07.001. 6. Brattin WJ, Glende EA, Jr., Recknagel RO. Pathological mechanisms in carbon tetrachloride hepatotoxicity. J Free Radic Biol Med. 1985;1(1):27–38. 7. Rechnagel RO, Glende EA., Jr. Karbon Read the full article
0 notes
Text
IRON DEFICIENCY IN WOMEN
One of the biggest causes of iron deficiency in women is monthly menstrual bleeding. In particular, the amount of monthly bleeding can fluctuate this course. Although the number mentioned seems low to me (or maybe it sounds very low especially for Turkey since it was only researched in America), one in five women has heavy menstrual bleeding and is at high risk for iron deficiency.
Heavy menstrual bleeding is defined as 80 millimeters of blood loss per month or excessive bleeding that affects a woman's physical, emotional and social material quality of life. Heavy bleeding is a strong reason to consult a doctor to make sure there is no underlying cause that needs to be treated. Heavy menstrual bleeding can be caused by fibroids, which are growths in the uterus that are mostly seen in women in their 30s. (Since it is an important issue during pregnancy, it is necessary to go to the doctor for all tests, including or excluding iron.)
So what can be done for iron deficiency: The first thing that comes to mind is the use of iron pills, which is a form of recovery that shows itself in 3-4 months. (If your doctor says you don't need it, don't use it.) However, I think it is necessary to turn to sustainable methods without lifelong supplements.
More information:“The body needs to be able to process iron, meaning it needs to be broken down into a form that can be absorbed by stomach acid in the GI tract. In these cases, patients may need intravenous iron, which can replenish iron levels more quickly. If someone has difficulty absorbing oral iron, that’s another indication for IV iron early on,” says hematologist Layla Van Doren.
People with iron deficiency anemia and severe symptoms may need a blood transfusion to replace lost red blood cells, but it’s important to prevent it from getting to that point and to identify the cause of their anemia.
Digging deeper, my women:
Iron deficiency is one of the most common nutritional problems in the world, disproportionately affecting women and children. The stages of iron deficiency can be described as mild deficiency, in which iron stores are depleted; marginal deficiency, in which production of many iron-dependent proteins is compromised but hemoglobin levels are normal; and iron deficiency anemia, in which hemoglobin synthesis is reduced and oxygen transport to the tissues is reduced. Iron deficiency anemia is usually assessed by measuring hemoglobin levels, but this approach lacks both specificity and sensitivity.
The failure to detect and treat early stages of iron deficiency is concerning given the neurocognitive effects of iron deficiency without anemia. Most of the daily iron requirement is obtained from recycling of aged erythrocytes by macrophages; only 5–10% comes from the diet. Iron absorption is affected by inhibitors and enhancers of iron absorption and by physiological status. Inflammatory conditions, including obesity, can cause iron retention in enterocytes and macrophages and hypoferremia as a strategic defense mechanism to limit iron availability to pathogens. Premenopausal women often have low iron status due to menstrual iron loss. Situations that further increase iron loss, compromise absorption, or increase demand, such as frequent blood donations, gastrointestinal lesions, athletic activity, and pregnancy, may exceed the capacity of the gastrointestinal tract to increase iron absorption. Women of reproductive age are at particularly high risk for iron deficiency and its consequences; However, there is a controversial argument that evolutionary pressures have led to an iron deficiency phenotype that provides protection against infection.
In addition to these general explanations, the reason for iron deficiency in Turkey, including men, is TEA, which is drunk 24/7. As follows: consuming beverages such as tea and coffee with meals reduce iron absorption. In addition, unfortunately, calcium and some fibrous foods are also factors that affect iron absorption.
The other two reasons for low iron deficiency in Turkey:
Inadequate Nutrition: In Turkey, insufficient consumption of iron-containing foods leads to iron deficiency, especially among children and women. Insufficient consumption of red meat, legumes and green leafy vegetables is an important factor.
And the topic we have been talking about from the very beginning: High Blood Loss: In women, blood loss during menstruation, pregnancy or postpartum periods can cause iron deficiency. In addition, some gastrointestinal diseases (e.g. ulcers, hemorrhoids) can also cause blood loss and reduce iron levels.
Consuming red meat, poultry, fish, legumes, leafy greens, nuts and seeds, tofu, fortified foods and eggs will be good for your iron, and if you also increase blood circulation with regular exercise, balance the body by reducing stress and improve the body with healthy sleep and contribute to nutrient absorption, you will eliminate the problems. That's all for now, this one is already long. Thank you, whoever read it from where, kisses.
(Source: Turkish Public Health Agency, Iron Deficiency Guide)(Source: Turkey Nutrition Guide, 2020) (Source: Turkish Hematology Association, Iron Deficiency Anemia Guide) (Source: https://www.yalemedicine.org/news/are-you-iron-deficient-what-women-need-to-know
) (Source: https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/36075747/#:~:text=An%20iron%2Ddeficient%20state%20has,causes%20of%20ID%20and%20IDA)
#iron#iron deficiency#deficiency#women#woman#blood#ferritin#health#anemia#health issues#Hematology#health information#Demir Eksikliği#Anemi#Kadın Sağlığı#Beslenme#Menstrüel Sağlık#Demir Emilimi#Gıda Takviyeleri#Hematoloji#Sağlık Bilgisi#Nutritional Deficiency#Beden Sağlığı
1 note
·
View note
Text
Tarçın Çayının Etkileyici Faydaları
Tarçın çayı, sağlıklı bir içecektir. Zayıflamak, kalp sağlığını güçlendirmek, menstrüel krampları hafifletmek, iltihap ve kan şekerini düşürmek gibi çeşitli sağlık yararları sağlayabilecek faydalı bileşikler içerir.
https://www.diyetz.com/tarcin-cayi-faydalari/
0 notes
Link
Menstrüel ağrılar M.’den Manuela C. 43 yaşında ve hayatının en güzel çağında. Başarılı iş kadının en büyük konusu spor - gerek özel gerekse hayatında. Manuela bir fitnes ve spor stüdyosu işletiyor ve dış görünüşünün ne kadar önemli olduğunun biliyor. Kuşkusuz müşterileri için örnek olması gerekiyor. Her gün, kendi zindeliğine yaptığı yatırımın yaşam kalitesini arttırdığını göstermek zorunda. Manuela için bu hiç sorun değil. İşini çok sevdiğini bakan herkes görüyor; serbest zamanlarında da bu formluluğundan ve kondisyonundan yararlanarak uzun yürüyüşler yaparak yararlanıyor.Bu kadını gördüğünüzde, otuz yıl boyunca her ay büyük bir soruna sahip olmuş olduğunu anlayamazsınız: Manuela 14. yaşından bu yana çok şiddetli adet dönemi ağrıları çekti. Bu ağrılar kimi zaman öyle şiddetliydi ki, bu son derece hareketli insan günlerce kıpırdayamaz hale geliyordu. Böylesi günlerde Manuela kendisini geri çekiyordu hayattan. Vücudunun alt kısmındaki ağrılar katlanılacak türden değildi. Buna bir de baş ve sırt ağrıları ekleniyordu. Önemli antrenmanları böylesi zamanlarda düşünemiyordu. Manuela ancak ağrı atakları geçtiğinde tekrar koşu bandının ve halterin başına geçebiliyordu.Bu acılar acımasız bir düzenlilikle otuz yıl boyunca sürdü. Pek çok doktor Manuela nın derdine çare olamadı. Bu hayal kırıklığı içinde -kadın doktorunun da danışmanlığında- ameliyat masasına yatmayı bile geçirdi aklından.Neyse ki şansına iş bu noktaya varmadı. Reglinin biri özellikle çok sancılı geçmesinin ardından, 2010 yılının kasım ayında, mıknatıslı takı ve aksesuarlarla tanıştı Manuela. Kendisine önerildiği gibi bir parçayı kilotunun içine yerleştirdi. Aradan üç hafta geçtikten sonra bir sonraki regl zamanı geldi çattı ve Manuela hayatında ilk kez hatırı sayılır bir iyileşme fark etti. Çekme ve ağrılar gerçi hâlâ hissediliyordu, ama geçmiş yıllardaki işkencelerle karşılaştırılacak gibi değildi. Aradan bir altı ay daha geçtikten sonra regl günlerinin Eşlikçisi işaretler % 95 oranında yok oldular.Manuela akseuarını artık sürekli olarak taşıyor üzerinde. Ve bugün antrenmanı yarıda bırakacaksa, bunun tek nedeni, antrenman programının bir molayı gerektiyor olması. Regl sancıları artık geçmişte kaldı — Manuela’nın çok önceleri arzu ettiği bir durum.Muayenehaneden deneyimlerBu etkiye hastalarım üzerinde bizzat sıklıkla tanık oldum. Kilota yerleştirilen mıknatıs regl ağrılarını dikkate değer oranda azaltıyor. Etki, iyileşme yaşayan kan akışı sayesinde ağrı azaltıcı bir ısının oluşması temeline dayanıyor. Ağrılar rahim kaslarının, rahim mukoza atmaya başladığı anda, büzülmesi sonucu ortaya çıkıyor. Mıknatıslar kan akışını iyileştiriyor ve ağrıları azaltıyorlar. Aynı zamanda da ağrılara karşı etki eden endorfin salgısını artırıyorlar. Bundan başka genel sağlık durumunu ve bağışıklık sistemini iyi Eştiriyorlar.Kaynak : DR. Verena Breitenbach , Nihayet Sağlıklıyım kitabı
0 notes
Text
Diyabetli Kadınlarda Doğurganlık Sorunları
Diyabetli Kadınlarda Doğurganlık Sorunları
Diyabetli kadınlarda doğurganlık sorunlarının nedenleri ve bu nedenlerin diyabetli kadınlarda doğurganlık sorunlarının açtığı durumları aşağıda detaylıca açıklamaya çalıştık.
Diyabetli kadınlarda doğurganlık sorunları
Adet anomalilerinin ve kısırlığın ayırıcı tanısında Diabetes Mellitus Tip 1 ve Tip 2 düşünülmelidir.
Diyabetik kadınların üreme süresi, gecikmiş menarş ve erken menopoz nedeniyle azaltılabilir. Üreme yılları boyunca diyabet, oligomenore ve ikincil amenore gibi adet anormallikleri ile ilişkilendirilmiştir.
Glisemik kontrolün daha iyi olduğu ve diyabetik komplikasyonların önlenmesinin, bu düzensizlikleri iyileştirdiği ve genel popülasyonda görülenlere yakın doğurganlık oranlarını arttırdığı tespit edilmiştir.
Diyabetlilerde gebe kalma
Yeterli tedaviye rağmen inatçı adet anormallikleri olan kadınların, hipotalamik-hipofiz-Over ekseni ve hormonal durumun incelenmesini içerecek daha geniş bir değerlendirme ile ele alınması gerekir.
Diyabet, milyonlarca insanı ve ailesini etkileyen bir hastalıktır.
Dünya Sağlık Örgütü, dünya genelinde 180 milyondan fazla insanın diyabetli olduğunu tahmin ediyor. Bu sayının 2030 yılına kadar ikiye katlanması muhtemeldir.
Tip 1 Diyabette Adet ve Adet Döngüsü Bozuklukları
Diyabetli genç kızlarda menarş nadiren görülür ve ortaya çıktığında, genellikle adetler durur. Tip 1 diyabetik kadınların sadece %2’sinde başarılı bir gebelik elde edilmiştir.
Kadın diyabet hastaları
İnsülin tedavisinin başlaması, kadın diyabet hastalarının çoğunda mensturasyon ortaya çıkmasına neden olmuş, ancak menstrüel düzensizlikleri ortadan kaldırmamıştır.
Hipotalamik Anovülasyon ve Tip 1 Diyabet
Tip 1 diyabetin üreme endokrin ekseni üzerindeki etkisi, anoreksi benzeri hipotalamik Anovülasyon olarak kavramlaştırılabilir, menstrüel bozuklukları olan diyabetli hastaların, merkezi GnRH salgılanmasını önleyen dopaminerjik aktiviteye sahip olabileceğini göstermektedir.
Endojen afyon benzeri peptitler – endorfinler – ayrıca GnRH salınımı üzerinde engelleyici bir etkiye sahiptir.
Diyabetli Kadınlarda Doğurganlık Sorunları
#adet anormallikleri#diyabet#diyabet adet#diyabet bozukluğu#diyabet doğurganlık#diyabet döngüsü#diyabetik üreme süresi#diyabetli#diyabetli kadınlar#diyabetli üreme#doğurganlık#doğurganlık sorunları#endokrin ekseni#fertilite#Kısırlık#üreme#üreme endokrin
0 notes
Text
Kekik Çayı Ve Mucizeleri
Kekik Çayı Ve Mucizeleri
Kekik ham olarak kullanıldığı gibi kekik çayı olarak da kullanılmaktadır.
Hatay’da bir çok ilçede yetiştirilen ve yaygın olarakda kullanılan bölgesel adıyla zahter yani kekiğin Hatay Haberleri olarak -hakkında bilinmesi gerekenleri sizler için araştırdık.
Kekik bitkilerin nane ailesine ait küçük bir bitkidir ve yüzlerce yıldan beri zengin bir kullanım geçmişine sahiptir. Örneğin, Orta Çağ’daki insanlar kabusları engellemek için kekiklerin altına yastıklarını yerleştirirlerdi.Öte yandan, antik Romalılar kekiği lezzet vermesi için peynire ve alkole serpiştirirlerdi.
Terapötik kullanımlarının yanı sıra kekik yemeklerinde vazgeçilmez bir baharatıdır.
Taze veya kurutulmuş olarak güveç, çorba tavuk,et ç ve bir çok sebze yemeğinde kullanılır. Kekik kullanmanın bir başka popüler yolu da çay olarak tüketmektir. Kekik çayı birçok insanın zevk alarak içtiği bir içecektir. Kekik çayı özellikle mide problemlerinde yoğun olarak kullanılmaktadır.
Kekik Çayı
Kekik Çayı Besin Değerleri
Kekik yaprakları herhangi bir kafein maddesine sahip değildir; bu nedenle kekik çayı kafeinsiz olarak kabul edilir. Ayrıca kekik içerdiği teşvik çeşitli vitaminler, mineraller ve uçucu yağlar açısından oldukça zengindir.
Kekik Çayı‘nın İnanılmaz Faydaları
Kekik çayı kadınlar arasında da oldukça popüler bir içecektir. Kadınlar arasında menstrüel krampların giderilmesi, kabızlık, uykuya yardımcı olma , enfeksiyonların önlenmesi, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, kronik hastalığa karşı korunma ve solunum yolları hastalıklarında yaygın olarak kullanılmaktadır.
Kekik Çayı’nın Yan Etkileri
Bir çok bitki gibi bu bitki çayının da yan etkileri bulunmaktadır.Kekik, nane ailesindeki bitkilere alerjisi olan kişiler tarafından dikkatli kullanılmalıdır. Ayrıca, aşırı kekik çayı tüketimi, bulantı veya kusmaya, deri döküntülerine ve yavaşlamış bir kalp hızına yol açabilir . Bununla birlikte, bu sağlıklı çay normal ve ılımlı miktarlarda tüketildiğinde, pozitif sağlık etkileri olumsuz olanlardan çok daha fazladır.
Kekik Çayı Faydaları
Kekik çayı, kronik hastalıklar, solunum yolu enfeksiyonları, obezite, kas gerginliği, adet krampları, uykusuzluk , Alzheimer hastalığı, demans , mide rahatsızlıkları ve kabızlıktan muzdarip insanlar için pek çok fayda sağlamaktadır. Bu, yüksek düzeyde içeriğinde bulunan, C vitamini , A vitamini , bakır , demir , manganez , potasyum , fosfor, karvakrol, piridoksinden kaynaklanmaktadır.
Zahter
Kekik Çayının Antioksidan Özellikleri
Kekik içerisindeki aktif içerikler, vertigo, multipl skleroz , tinnitus , hepatit ve zona gibi birçok hastalığın önlenmesi veya hafifletilmesi ve vücuttaki genel oksidatif stresi azaltmaktadır.
Kekik Çayı Zayıflamaya Yardımcı
Kekik çayı halk arasında zayıflama çayı olarak da adlandırılmaktadır. Kekik zayıflamaya yardımcı bir çaydır. İştahı bastırır, ve enerjiyi artırır bu özellikleri de özellikle diet döneminde kullanılmasına imkan vermektedir. Kekik içerdiği bileşikler sayesinde zayıflama konusunda öğünler arasında daha az yeme ve tok tutma özelliğine sahiptir. Kekiğin içerisinde bulunan Bu çayda bulunan bileşikler yağ yakma özelliğine sahiptir.
Gebelikte Kullanımı
Hamilelerin erken dönemde kekik çayı içmeleri önerilmemektedir. Gebelik döneminde bütün bitkisel çayların kullanılması,konusunda doktorunuza danışmanızda fayda var.
Menstrüel krampları
Kekik içerisindeki bazı maddelerden dolayı anti-spazmodik etkilere sahiptir. Bu etkisinden dolayı adet sancısı kramplarının giderilmesinde çok etkilidir.
Bağışıklık sistemi
Kekik grip ve nezlede de kullanılmaktadır. İçerisinde bulunan yüksek C vitamini içeriği ve antioksidanlar, bağışıklık sistemine ideal bir destek sağlar ve soğuk algınlığı ve grip semptomlarını hızlı bir şekilde gidermeye yardımcı olur..C vitamini, beyaz kan hücrelerinin üretimini uyarırken, timol ve apigenin gibi güçlü antioksidanlar, vücut tarafından üretilen serbest radikalleri nötralize ederek oksidatif stresi azaltmaya yardımcı olur. Bu çayın doğal antibakteriyel ve antiseptik özelliği de enfeksiyonları ve patojenleri ortadan kaldırmaya yardımcı olmaktadır.
Demleme Kekik
Kekik Çayı’nın Bilinen Yan Etkileri
Birçok yararına rağmen, bu lezzetli içeceği sağlık programınıza eklemeden önce dikkat edilmesi gereken bazı yan etkileri vardır.
Mide bulantısı
Bu çayı çok fazla içmek bulantı, baş dönmesi , baş ağrısı , kusma ve mide ağrılarına neden olabilir. Bu çay, çok güçlü kimyasallar ve aktif maddeler içerir, bu nedenle aşırıya kaçmamak gerekli. Günde 1-2 bardak, içilen bu çay olumlu etkilerin tadını çıkarmak için fazlasıyla yeterlidir.
Kalp Sorunları
Yapılan bilimsel çalışmalar, daha önce kalp rahatsızlığı olan kişilerin kekik çayını fazla içerse olumsuz yan etkiler yaşayabileceğini göstermiştir. Genel bir kural olarak, günlük veya haftalık rutininize yeni bir bitki çayı eklemeden önce mutlaka doktorunuzla konuşmalısınız.
Kekik Çayı Nasıl Yapılır
Kendi kekik çayı partinizi evde limon , bal ve bir avuç kekikten başka bir şey yapmadan yapabilirsiniz . Ev bahçenizde kendi kekinizi yetiştirdiyseniz, kekik çayı hazırlamadan önce kurutmanız gerekecektir. Saplarını kesin ve iyice yıkayın, kurulayın ve ardından küçük bir demet halinde bağlayın ve baş aşağı asın. Kekiğin tamamen kuruması yaklaşık 2 hafta sürecektir. Bu noktada, kuru kekik yapraklarını çıkarmak kolay olacak; Onları ince bir çay bardağıyla ezebilir veya demlemek için hepsini bütün olarak bırakabilirsiniz.
Kekik Çayı Tarifi
Malzemeler
1 çay kaşığı kurutulmuş kekik yaprağı
2 bardak su (filtrelenmiş)
1 tatlı kaşığı bal
1 adet limon dilimi
Adım 1 – Suyu kaynatın,
Adım 2 – Kurutulmuş kekik yapraklarını ekleyin ve üzerini kapatın
Adım 3 – Karışımın yaklaşık 5 dakika demlenmesi
Kekik Çayı Ve Mucizeleri
0 notes
Text
Sosyal sorumluluk son zamanlarda fazlası ile duyduğumuz bir cümle. Bireylerin ya da kuruluşların genel, yazılı bazen de yazılı olmayan olgular çerçevesinde toplumun faydalarına ve yararına eylemde olması durumu. En önemli amaç, toplumsal faydadır. Bireysel çıkarlar, kar, reklam gözetilmeksizin toplumun ihtiyaçları ve sorunları hedef alınarak gerçekleştirilen destek gerçek bir sosyal sorumluluk olarak değerlendirilebilir. Sosyal sorumluluk projeleri sayesinde bireylerde, yaşam felsefesi, empati, fedakarlık, yardımseverlik, ait hissetme ve toplumsal değerler gibi birçok farkındalık ve olumlu kişilik özellikleri yer eder. Çocuklarımızın, gençlerin kesinlikle bu faydalı ve örnek çalışmalarla donatılması ve yönlendirilmesi gelecekleri için örnek birey olmaları konusunda kendilerine destek sağlayacaktır.
Kraliyet Ailelerinde de sosyal sorumluluk projeleri ve çalışmaları oldukça fazla fayda ve farkındalık sağlamakta. Ulaşılamaz sanat figürleri gibi duran Kraliyet üyeleri artık tarih oldu. Gelenekler modernlikle sentezlenerek olumlu sonuçlar doğuruyor. Kraliyet Aileleri sosyal sorumluluk projeleri için fonlar hazırlıyorlar, vakıflar kuruyorlar. Günümüz Avrupa Kraliyet Aileleri bireylerine baktığımızda artık görev tanımları içinde hayır işleri, sosyal sorumluluk projeleri kamusal görevleri olarak karşımıza çıkıyor. Bu faaliyetler aynı zamanda halkla bütünleşmelerini sağlıyor ve sempati kazanmalarına da yol açıyor.
66 yıldır Britanya tahtında olan Kraliçe Elizabeth’in yıllardır yürüttüğü hayır işleri ve sosyal sorumluluk bilinci ile birçok kişi ve kuruma rol model oldu. Çocuklarını yetiştirirken çalışmaların içinde olmalarını istedi ve görev tanımlarına sosyal sorumluluk projelerini ekledi. Halen titizlikle yürüttüğü projeleri ve çalışmaları ile insanlara ulaşıyor.
Sosyal sorumluluk konusunda en önemli örnek Prenses Diana, Aids hastalarına yaklaşmaya korkulduğu bir dönemde onlar için farkındalık yaratarak onlarla sohbetler etmesi, onları kucaklaması özde yarattığı desteği ile bu konudaki bilincin artmasını sağladı ve çok olumlu sonuçlar doğurdu. Aynı şekilde destek isteyen sporcular ve mayınlı bölgeler ile ilgili olan çalışmaları da yine çok ses getirdi. Prenses Diana’nın ışığının halkla bütünleşmesi ve içtenliği güzellikleri de beraberinde taşıyordu.
HARRY’nin IŞIĞI Diana’nın görevlerini artık oğulları ve gelinleri üstlenmiş durumda. Son derece samimi ve içten yaptıkları çalışmalarla fayda sağlıyorlar. Prens Harry yardım faaliyetlerindeki özgün tavrı ve hareketleri ile Annesine çok fazla benzetiliyor. Abi Prens William birkaç ropörtajında bunu belirterek “Harry Annemin ışığını taşıyor” cümlesini kullandı. Prens William ve Prens Harry yaptıkları tüm hayır işlerini Anneleri için bir anıt olarak niteliyorlar. Prens Harry Askeri hizmet personelinin sivil hayata geçiş sürecinde karşılaşılan zorluklarla ilgili farkındalık yaratmaya yönelik kampanyalar düzenledi. Özellikle yaralılar ve hasta görevlilerin ayrıca kadınların tüm rehabilitasyon süreci boyunca ihtiyaç duydukları desteğe daha geniş bir kamuoyu dikkati çekmeyi başardı. Bu, hem fiziksel hem de zihinsel yaralanmalar için her kişi ve ailesi adına uzun vadeli destek içeren bir proje. Bu alandaki çalışmaları Prens Harry’nin, Londra’daki Ordunun Personel Geri Dönüş Birimine gönüllü olmak, yaralı askerler ile trekking yapmak ve kadınları Güney Kutbuna, Kuzey Kutup Bölgesine götürmek ve bir dizi macerayı desteklemek de dahil olmak üzere bir dizi proje ve girişimde yer almıştır. Invictus Oyunları Projesinde yaralı ve hasta erkek ve kadın askerlerle bir spor etkinliği için oldukça fazla çaba harcadı. Oyunlar, kurtarma faaliyetlerine ilham vermek, rehabilitasyona destek olmak ve ülkelerine hizmet edenlere daha geniş bir anlayış ve saygı kazandırmak için sporun gücünü kullanıyor. İlk Invictus Oyunları, 2014 yılında Londra’da, ardından 2016 Mayıs ayında Orlando, Florida’da yapıldı. 2017’de Toronto’da gerçekleşti ve 2018’de Sydney’de yapılacak. Prens Harry, her çocuğa geçmişlerinden ve durumlarından bağımsız olarak potansiyellerini yerine getirme fırsatı verilmesi gerektiğine inanıyor. Kamu ve özel ziyaret programlarıyla, dezavantajlı kökenlerden gelen çocukların beceri ve güvenlerini geliştirmelerini sağlayan projeleri düzenli olarak destekliyor. Prens Harry aynı zamanda iyi bir sporcu. Çocukların ve gençlerin eğitim ve öğretiminde sporu kullanma potansiyelinin artması gerektiğini savunuyor. Abisi William ve Kate ile birlikte okullarda ve topluluklarda spor koçluğunun kullanılabilirliğini ve kalitesini geliştiren bir model oluşturmak için Vakfı ile birlikte çalışıyorlar. “Çekirdek Antrenör” programı, gençleri profesyonel spor antrenörleri olarak eğitime yöneltiyor. Ayrıca, birçok şehirdeki gençlerin spor koçluğu ve rehberlik alanında iş imkanı bulmalarını yol açıyor. Dünyada birçok yeri ziyaret ederek, anaokul eğitiminden yoksun olan çocuklarla ilgili çalışmalar başlattı. Prens Harry danışmanlık programlarının önemine inanıyor. İngiltere’de, gençlerin şiddet ve çete ilişkili faaliyetlerde bulunmalarını engellemek için Nottingham merkezli bir programla yakından ilgilenmekte. Vakfı tarafından desteklenen program, gen��lere akıl hocalığı ve liderlik konularında resmi nitelikler ve staj imkanları sağlıyor; aynı zamanda gençlerin şiddet konusunda eğitilmesine ilkokul çağında başlanmasını destekliyor, bu konuda okullar ve aileleriyle işbirliği yapıyor. Prens Harry, 2006’da Güney Afrika’nın Lesotho kentindeki yetimlere yardım etmek için yardım kuruluşu Sentebale’yi kurdu. AIDS salgını tarafından yetim kalmış çocukların durumunda iyileştirmeler sağlanmasına destek oluyor. Lesotho Prensi Seeiso ile birlikte, çocuklar ve gençlerle, özellikle de yetimlerin çalıştığı topluluk örgütlerine uzun vadeli destek sağlıyorlar. “Sentebale”, Lesotho’daki insanların birbirlerine veda ederken kullandıkları ‘beni unutun’ anlamı taşır. Özellikle bu isim seçilmiş. 2016 yılında Prens Harry, HIV / AIDS’le bilinci artırmak kapsamında, Guy ve St Thomas Hastanesi’nde farkındalığı artırmak ve test edilmenin ne kadar kolay olduğunu tanıtmak için bir kamuoyu önünde HIV testi gerçekleştirdi. Güney Afrika’yı birkaç kez ziyaret eden Prens Harry, Afrika’nın doğal mirasını korumak ve hem yaban hayatı hem de yerel toplulukları desteklemek için çalışmalar başlattı Namibya, Tanzanya, Güney Afrika ve Botsvana’daki bu tür projeler için 3 ay bizzat çalıştı. Hayvanların kaçak avlanmaması için bilinçlendirme çalışmalarına katıldı. Yaralı hayvanları tedaviye eşlik etti. William, Kate ve Harry’nin birlikte emek verdikleri “Heads Together” zihinsel sağlık sorunları olan insanlara hayati yardım sağlamak için ülke genelinde mevcut ilerlemeyi arttırmayı amaçladı.
MEGHAN İngiliz Kraliyetinin yeni gelini Meghan, çocuk yaşlarında aktif bir sosyal sorumluluk gönüllüsü, Annesi ile Jamaika’da yardım çalışmalarına katılmış. Şükran günlerinde Annesi ile birlikte evsizlere yemekler hazırlamış. 11 yaşında Hillary Clinton’a yazdığı mektupla kadınlar hakkında destek almış. Meghan, hayır işleriyle özenle ilgileniyor. Afganistan’daki ABD kuvvetlerini ve ailelerini ziyarete gidiyor, menstrüel sağlığın duyurulması için Delhi ve Mumbai’de kadınlarla buluşuyor, yardım dernekleri için iş birliği yapıyor. Onun bu tür hayır işleriyle uğraşması Prens Harry ile ortak noktalarından biri. Meghan, İnsan hakları, cinsiyet eşitliği, hayvanlar, küresel ısınma, çevre konularında sıkı bir aktivist. Açlıkla mücadele veren World Vision Canada derneğinde çok büyük rol oynuyor. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler kadın elçisi. Meghan tam bir hayvansever, sokaktan kurtardığı 2 köpeği var. Her sabah ilk işi köpekleriyle vakit geçirmek oluyormuş.
CAMBRIDGE DÜŞESİ KATE “Tüm çocuklara duygusal güçlerini inşa etme ve geleceği için güçlü bir temel oluşturmak anne-babalar ve öğretmenler olarak görevimizdir” cümleleri kendine ait olan Kate, Çocukların Zihinsel Sağlığı Kampanyasında eşi William ve Harry ile birlikte başkanlık yapıyorlar. M-PACT Plus’ı başlattılar. Proje, ebeveynleri uyuşturucu veya alkol kullanımından etkilenen çocukların eğitimini içeriyor.
Çocukların palyatif bakımı : Cambridge Düşesi, çocuk istismarlarının önlenmesinin ve palyatif bakımın önemini destekleyen çalışmalarda bulunuyor. Kraliyet angajmanları, hayırseverlerin himayeleri, eğitimli hospis gönüllüleri ile ailelere sunulan hizmetlerle oldukça ses getirdi. Norfolk’ta yeni bir çocuk merkezi The Nook’u inşa etmek için yaptıkları büyük bir bağış toplama kampanyasında yoğun destek verdi. Kate desteği ile fark yaratabileceğini düşündüğü 13 sosyal sorumluluk projesinin başkanlığını ve çalışmalarını titizlikle yürütüyor.
Danimarka Veliaht Prensesi Mary birçok ulusal organizasyon, kurum ve vakıfların himayesinde çeşitli dernek ve toplumların fahri üyesi olarak aktif çalışmaları yürütüyor.
NORVEÇ KRALİÇESİ SONJA Kraliçe Sosyal Sorumluluk, çevre, insanlar ve tüm canlılar özellikle de gençler konusunda fedakar bir bilinçle faydalı çalışmaları özenle yürütüyor. Kraliçe Sonja’nın sorumlu olduğu projeler : Elverum Müzik Festivali Göçmen ve Mülteci Kadınlar için Kaynak Merkezi Halk Müziği ve Dans Ulusal Birliği Norveç Halk Sanatı ve El Sanatları Cemiyeti Norveç Bahçıvanlık Cemiyeti Atina’daki Norveç Enstitüsü Roma’daki Norveç Enstitüsü Norveç müzeler derneği Norveç Ulusal Opera ve Balesi Oslo Oda Müziği Şenliği Oslo Filarmoni Orkestrası Kızıl Haç Kuzey Amerika Birleşik Devletleri Dünya Koleji Kraliyet Norveç Kalkınma Topluluğu Eski Norveç Anıtlarının Korunması Derneği Norveç Gençlik Orkestrası Derneği (UNOF)
Norveç Kraliçesi Sonja ve gelini Veliaht Prenses Mette-Marit sosyal sorumluluk bilincini halkla bütünleştiren Kraliyet üyelerinden. Vakıfları ve projeleri ile yarattıkları farkındalıkların yanı sıra halkın planladığı sokakları temizleme, sahillerdeki çöpleri toplama etkinliklerine gönüllü olarak katılıyorlar. Prenses eşi Hakoon ile birlikte evsizlere yemek dağıtımına bizzat katılıyorlar.
Mette-Marit’in bir yardım planlaması ciddi skandala yol açtı, kendi yorumumu katmadan sizlere aktarmak isterim : Saray çalışanı eşcinsel bir çiftin Hindistan’da taşıyıcı anne yöntemi ile dünyaya gelen ikiz bebeklerini ülkeye getirebilmek için filmleri konu olabilecek bir plan kurmuş. Çift Norveç’te taşıyıcı anne yönteminin yasak olması nedeniyle Hindistan’da bir kadın ile anlaşmış fakat Hindistan kendilerine vize vermemiş. Yardım etmek isteyen Prenses Mette-Marit, diplomatik pasaportunu kullanarak ülkeye girip, dadı taklidi yaparak bebekleri teslim almış. İkizlere 4 gün Hindistan’da baktıktan sonra onları Norveç’e getirerek teslim etmiş. Bir gazetecinin havaalanında Prenses’i tanıması gizli planı, su yüzüne çıkardı ve ülke gündeminde bomba etkisi yarattı. Halk ve basın ‘kurtarma hikayesi’ karşısında ikiye bölündü. Bir grup Prenses’in yardımseverliğini yere göğe sığdıramayarak sadece destek olmaya çalıştığını, suçlanmak yerine kahraman ilan edilmesi gerektiğini savunmaya başladı. Hatta taşıyıcı anneliğin yasallaştırılması gerektiği yönünde tartışmalar başladı. Diğerleri ise Prenses’in “diplomatik kimliğini kullanarak yasadışı bir işe ortaklık ettiğini” öne sürdü. Mette-Marit “gitmeden önce çok iyi düşündüğünü ve insan olarak taşıdığı değerler doğrultusunda bir seçim yaptığını” söyledi. Hindistan’a gitme fikrinin kesinlikle kendi insiyatifi ile olduğunu söyledi. Prenses Mette-Marit’in resmi olarak sorumluğu olduğu projeler : Agder Bilim ve Edebiyat Akademisi FOKUS – Kadın ve Gelecek Forumu Kristiansand Uluslararası Çocuk Filmleri Festivali Norveç Zihinsel Sağlık Konseyi Norveçli Kız Korosu Norveç Rehberi ve İzci Derneği Norveç Kütüphane Derneği Norveç Kızıl Haç
İsveç İnsan Hakları ve Sosyal Sorumluluk bilinci en yüksek üklelerden. Kraliçe Silvia ve Veliaht Prenses Victoria yoğun zamanla vakıflarla ve sosyal projelerle ilgilenmekteler. Kraliçe ve Victoria daha faydalı olabilmek adına işaret dilini öğrenmişlerdir. İsveç Veliaht Prensesi Victoria ülkesinde yaşayan ve töre cinayetine kurban giden Türk Fadime Şahindal ın cenaze törenine katılarak üzüntülerini iletti. İsveç bu üzücü olayı takip etti ve Prof.Unni Wikan Fadime nin yaşamını kitap haline getirdi. Kraliçe Silvia’nın sorumluluk faaliyetleri : İsveç Çocuk Kanser Vakfı İsveç Mağdur İnsanları Derneği İsveç Meme Kanseri Derneği İsveç Hemofili Derneği (FBIS) İsveç Kadın Sanatçıları Derneği İsveç Çocuk Kalp Derneği Mayflower Yardım Vakfı İsveç Ulusal İşitme Engelliler ve Dil Engelli Çocuklar Birliği İsveç Ulusal Astım ve Alerji Derneği Çocukları Kurtarın Vakfı Hospis Bakım Vakfı Livslust Eğitim Destek Programı İsveç Parkinson Hastalıkları Derneği Araştırma Vakfı İnme – Beyin Kardiyovasküler Hastalıklara Karşı Birlik İsveç Atları Koruma Vakfı İsveç Disleksi Derneği İsveç Atletizm Birliği İsveç Parasport Federasyonu İsveç Depresyonun Önlenmesi ve Tedavisi Komitesi İsveç Tıbbi Araştırmalar Topluluğu İsveç Sporunun Teşviki ve Geliştirilmesi Merkezi Birliği İsveç İkizler Kasabası Birliği Palyatif bakım Årrenska – Nadir Hastalıklar Ulusal Yeterlilik Merkezi
Veliaht Prenses Victoria’nın sorumluluk alanları : Karolinska Hastanesi: Tobias Vakfı Çocuk Diyabet Vakfı Stockholm Su Vakfı Astrid Lindgren Çocuk Hastanesi Vakfı İsveç Beyin Vakfı Veliaht Prenses Victoria Vakfı Amerikan-İskandinav Vakfı İsveç Kadınlar Gönüllü Savunma Teşkilatı Stockholm Şehir Misyonu Skogsmulle ve Ben Ur & Skur çocuk doğa aktiviteleri Nadir Hastalıklar Vakfı
Belçika Kraliçesi Mathilde, BM Sosyal ve insani yardım Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin uygulanması konusundaki özenle ve titizlikle çalışmalar yürütüyor. Kraliçe Mathilde Sosyal Girişimcilik Schwab Vakfı Kurulu Üyesi aynı zamanda.
Kraliçe için Belçika’nın kalkınma işbirliği önemli bir konudur. Çocuk hakları, sağlık sorunları, yoksulluğun azaltılması, eğitim, iyi yönetim, kadınların, HIV / AIDS ve yetimlerin, bulaşıcı hastalıklar (UNICEF / UNAIDS) konularında korunması, güçlendirilmesi gibi alanları vurgulayan bir dizi insani misyon (özellikle Afrika’da) üstlenmiştir. Kraliçe Mathilde hayat boyu öğrenme fikrini savunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu’nun Genç Global Liderlerinden biri olarak Harvard Kennedy School ve Yale Üniversitesi’ndeki liderlik kurslarına katıldı. 5 dil bilen 4 çocuk annesi Kraliçe Mathilde’nin sanat, müzik, edebiyat, spor, çevre konularına çok fazla duyarlılığı bilinir ve ülkesindeki gençlere bu konularda yeteneklerine göre eğitimler alması konusunda destektir. Kraliçe Mathilde, UNICEF Belçika Onursal Başkanıdır ve Dünyadaki akademik meme kanseri araştırma grupları ve Dünya Sağlık Örgütü Avrupa’nın Aşılar Özel Temsilciliği görevlerini üstlenmiştir. Kraliçe Mathilde Fonu Onursal Başkanı olarak maddi zorluklarla baş etmeye çalışan vatandaşlara, savunmasız insanlara, çocukların eğitim eksikliklerine, kayıp ve cinsel sömürüye maruz kalan çocuklara destek vermektedir. Kraliçe Mathilde ülkesinde ve dünyadaki tüm cinsel tacizle mücadele konularına ayrıca önem vermekte ve önlenmesi adına çalışmalar yürütmektedir.
Hollanda Kraliçesi Maxima en aktif çalışan Kraliyet üyelerinden olma özelliğini taşıyor. Ülkesi içinde ve ülkesi dışında birçok ivme katacak faaliyetlerle bizzat ilgileniyor. Kadınlar, çocuklar, gençler, çevre konularında oldukça duyarlı ve dünya çapındaki etkinliklerde de çözüm üretici bir rolü var. Sosyal sorumluluk alanlarında çalışan kraliyet üyeleri ile koordineli ve destekleyici bir paylaşım içinde.
MONAKO Monako Prensi Albert minik ve saygın ülkesini bir holding gibi yönetiyor. Monako’da belli bir yaşın üzerindeki vatandaşları için evlerinde sağlık kontrolü, temizlik, sosyalleşme alanlarında vakit geçirmeleri ücretsiz olarak sağlanıyor. Aynı şekilde doğan çocuk sayısının az olması nedeniyle çocuklara sunulan imkanlar oldukça iyi şartları kapsıyor. Prens Albert ve Prenses Charlene Kraliyet fonları ve sosyal sorumluluk faaliyetleri ile halkla iç içeler. Afrika’da doğan Prenses Charlene çocuklar için farkındalıklara yönelik çalışmalar yürütmekte. Aynı zamanda milli yüzücü olan Charlene imkanı olamayan çocuklar için yüzme dersleri vermiş uzun zaman. “Ladies Lunch Monte-Carlo” Onursal Başkanlığını “Nelson Mandela Vakfı” ile çalışmalarını denetleyerek sürdürüyor. “Amfar” gibi hayır kurumları için fon toplama etkinliklerine düzenli olarak katılıyor. Prenses Charlene, Özel Olimpiyatların Global Büyükelçisi olarak atandı. “Giving Organization Trust” eşbaşkanı olarak atandı. Güney Afrika’lı platform çocukların sağlık, barınma, eğitim, aids ve çevreden korunma konuları ile ilgili. Güney Afrika Kızılhaç için çalışıyor. Dünya ilk yardım büyükelçiliği görevini yürütüyor. Prenses Charlene Monako Vakfını kurdu ve bizzat yönetiyor.
PRENSES CAROLINE Dünya Çocuk Dostları Derneğinin Başkanlığını yürütüyor Annesi Prenses Grace Kelly adına var olan vakıfla çocuklar adına birçok imkan ve farkındalık sağlıyor. Çocukları fiziksel ve psikolojik istismardan korumak ve yeteneklerine göre eğitim almalarını sağlamak en önemli maddeleri. Unesco iyi niyet elçisi olarak atandı, kız çocuklarının ve kadınların bilinçlenmesi çalışmalarına önem veriyor. Prens Pierre Vakfı ile sanat ve kültürü destekliyor. Tarımı ve tarımsal faaliyetleri desteklemesi ve fon ayırması ile dünya çapında ünvana layık görüldü. GÜL BALOSU : Prenses Grace Kelly Vakfı’nın dünyadaki yardıma muhtaç çocuklar için Monako’da geleneksel olarak düzenlediği ve dünyanın en prestijli organizasyonlarından kabul edilen Gül Balosu her sene Monako’da düzenlenmektedir. Son yıllarda Türk misafirler de bu yardım amaçlı özel baloya katılmaktadırlar. KIZILHAÇ BALOSU : Monako Prensi II. Albert önderliğinde, Monako Kızılhaç yönetimi tarafından geliri dünyadaki terör mağdurları ve ailelerine yardım için kullanılan baloya katılabilmek çok önemli. Balo Avrupa’nın en önemli davetlerinden olarak kabul görüyor. Şehrimizden sevgili Hacer Özil’in bu baloya katılması bizim için gurur.
İspanya Kraliçesi Letizia, birçok konuda ülkesi adına sosyal sorumluluk bilincini aşılama çalışmalarına önem vermektedir. Mesleği gazetecilik ve habercilik olan Kraliçe için çocuklar,gençler özellikle eğitim ve sağlıklarıyla ilgili alanlar önceliklidir. Eğitimde 6-16 yaş arası ve özellikle Mesleki Eğitim için destektir. Okuma ve anlama kavramının, öğrencilerin entelektüel gelişimi için temel bir direk olarak teşvik edilmesi, Kraliçe’nin eğitimde başarısızlığa ve okuldan erken ayrılmaya karşı savaşmak için aktif olarak çalıştığı bir diğer alandır. Kraliçe Letizia’nın savunduğu eğitimin diğer bir yönü, iyi fiziksel ve zihinsel sağlığın kazanılması alışkanlıklarıdır. Çocuklarda sağlıklı alışkanlıklar edinme, beslenme, fiziksel aktivite ve kritik çağlarda erken bağımlılıklara karşı bir silah olarak sosyal becerilerin gelişimi konularını önemsiyor ve halkın bilinçlenmesi adına çalışmalar yürütüyor. Nadir hastalıklarla ilgili bilinci ve dikkati artırmayı sürdürüyor. Kansere Karşı İspanyol Birliği ve Bilim Vakfı’nın Onursal Başkanlığını devraldı. Halkı bilinçlendirme ve çalışmalar konusunda oldukça titizleniyor. Halk içinde işitme,görme, yürüme ve desteğe ihtiyacı olan kişilerle ilgili duyarlılığın artması ve dünyayı onlar için yaşanabilir kılma adına bizzat çalışmalar planlıyor. Bu kişiler için kurumsal destek sağlıyor.
Hepimizin sosyal sorumluluk bilincimizin artması, dünyamıza faydalı olma adına kendi payımıza düşeni yapmamız gelecek nesiller adına umut olacaktır.
FOTOĞRAFLAR – PHOTOS
SOSYAL SORUMLULUK Sosyal sorumluluk son zamanlarda fazlası ile duyduğumuz bir cümle. Bireylerin ya da kuruluşların genel, yazılı bazen de yazılı olmayan olgular çerçevesinde toplumun faydalarına ve yararına eylemde olması durumu.
0 notes
Text
Çoban Çantası Otu Faydaları ve Kullanımı
Çoban Çantası Botanik Adı: Capsella bursa-pastoris
Diğer Ortak İsimler: Leydi çantası, çoban çantası, annenin kalbi, kürek otu, borsa de pastor (İspanyolca), pastur (Fransızca), Hirtentäschelkraut (Almanca), hjartarfi (İzlandaca), hirdetaske (Danimarka).
Yetişme ortamı: Bitki, muhtemelen Avrupa’ya ve Asya’nın bir bölümüne aittir, ancak şimdi dünyanın sıcak bölgelerinde bulunabilir.
Avrupalı yerleşimciler onlarla birlikte bitkiyi Kuzey Amerika’ya getirdi ve türler hızla kıtaya yayılmıştı. Çoban çantası genellikle bir ot olarak kabul edilir.
Bitki Tanımı: Çoban çantası, çok değişken görünüşlü hardalı familyasına (Brassicaceae) ait yıllık bir bitkidir. Bitki normalde 10-50 cm yüksekliğindedir.
Bitki mayıs ve yaz boyunca çiçek açar. Çiçekler beyazdır ve bir çiçek sapının üstündeki kümeler halinde görünürler. Çiçekler sadece 2 mm çapındadır.
Tohumlar bir zamanlar çobanların kullandıkları cüzdanlara benzeyen üçgen biçimli küçük kutular ya da siliküller halinde bulunur, bu yüzden adı çoban çantasıdır.
Kullanılan Bitki Parçaları: Bitkinin toprağın üstündeki kısımlarının tamamı bitkisel ilaçta kullanılır.
Çiçek açtığında toplanır ve daha sonra kullanılmak üzere kurutulur. Bu ot biraz hoş olmayan kokuya ve biraz da acı tada sahiptir.
Çoban Çantasının Tedavi Edici ve Geleneksel Kullanımları & Faydaları
Aktif içerik ve Maddeler: Çoban çantası, flavonoidleri (kersetin, diosmetin, luteolin, hesperidin), glikozitler, çeşitli aminler (asetilkolin, kolin, histamin, tiramin), uçucu yağ (özellikle kafur), karotenoidler, fumarik, sinigrin (glukozinolat) ve vitaminler A, B, C ve K.
Otun tıbbi özellikleri muhtemelen belirli herhangi bir madde değil, aralarındaki etkileşime bağlıdır.
Yaşlı Bir Tıbbi Bitki
Çoban çantası antik zamanlardan beri şifalı bir bitki olarak kullanılmıştır.
I. Dünya Savaşı sırasında, geleneksel tedavi emvamteri tükenip, askerler tarafından başka yollar mevcut olmadığında kanamayı durdurmak için kullanıldı.
Pedanius Dioscorides (MS 1. yüzyıl) ve Pliny the Elder (MS 23-79) çoban çantasının tohumlarını önemli bir müshil ve afrodizyak olarak tanımlamaktadır.
Çoban Çantası Kanamayı Durdurmak ve Şifa Faktörü Olarak Kullanılır
Günümüzde, bitki hem iç hem de dış kanamalar için genellikle bir tedavi olarak önerilmektedir.
Dahili olarak, anormal derecede ağır veya uzun kanamaya (Menoraji) sahip menstrüel dönemlerde, doğumdan sonra kanama olduğunda ve idrar, dışkı ve kusmada kan bulunurken özellikle kullanılır.
Harici olarak, bitki küçük yaralar, kesikler ve kazıntıların iyileşmesini hızlandırmak için ve variköz damarlar ve hemoroitler için bitkisel bir ilaç olarak kullanılmıştır.
Bazı bitki uzmanları çoban çantasını sistit, diyare ve sindirim sistemindeki rahatsızlıkların doğal bir tedavisi olarak da önerdi.
Otun kanamayı durdurma yeteneği, oksitosin hormonu gibi davranan bir bitki proteinine katkıda bulunabilir. Oksitosin kan damarlarını çevreleyen düz kasların, özellikle de rahimdeki kasılmaları uyarır.
Buna ek olarak, bitki üzerinde yapılan kimyasal analizler, kanın pıhtılaşmasını hızlandırabilen maddeler içerdiğini göstermiştir.
Diğer Tıbbi Uygulamalar
Çoban çantasının rahim üzerinde kuvvetli bir etkiye sahip olduğu düşünülmekte ve bağırsak hareketlerini uyarması, müshil özelliklere sahip olması ve kan dolaşımını düzenleyip canlandırdığı düşünülmektedir.
Geleneksel olarak, ottan yapılmış bir çay, boğaz ağrısı için bitkisel bir çare olarak ve idrar yolu enfeksiyonu (İYE) için doğal bir tedavi olarak kullanılmıştır.
Çoban Çantasının Çin Bitkisel Tıppında Kullanımı
Çoban çantası çoğunlukla Çin bitkisel tıbbında “kanı soğutmak” için, dizanteri, yüksek kan basıncı ve doğumdan sonra aşırı kanama tedavisinde kullanılır.
Ayrıca, görmeyi geliştirir ve iyileştirir. Bu uygulama bitkide yüksek konsantrasyonlarda potasyum ve C vitamini, sağlıklı bir irisi korumak için gerekli olan besin maddeleri ile açıklanabilir.
Gıda olarak Çoban Çantası
Çoban çantası yüzlerce yıldır yiyecek olarak kullanılıyor. Yapraklar salatalara ilave edilebilir veya sebze olarak pişirilebilir. Tohum kabuklarının “acı” bir tadı vardır ve tohumlar hardal tohumlarının yerine kullanılmaktadır.
Japonya’da bu ot geleneksel olarak 7 Ocak’ta hizmet verilen Nanakusa-Gayu’da önemli bir bileşendir.
Doz ve Uygulama
Ot, taze veya kurutulmuş olarak kullanılabilir veya kaynatma, özler, sıvı özler ve renklendirme şeklinde kullanılabilir. Bir çay 1-2 çay kaşığı otun bir bardak sıcak suyla alınması ve 10-15 dakika boyunca çekilmesi ile hazırlanabilir. Çay, günde 2-4 defa içilebilir.
Özler günde 2-3 defa bir çorba kaşığı dozda alınabilir ve bir bardak suda 20-30 damla bir tentür günde 2-3 kez kullanılabilir.
Bitkinin tüm ticari müstahzarları için üreticinin talimatlarına uyulmalıdır.
Çoban Çantasının Yan Etkileri ve Olası Etkileşimleri
Çoban çantası yüzyıllar boyunca kullanılmış ve orta derecede kullanımı ile ilişkili ciddi yan etkilere dair herhangi bir rapor bulunmadığı halde, güvenliği konusunda hala birçok cevaplanmamış soru vardır.
Farelerdeki çalışmalar, bitkinin toksisitesinin az olduğunu göstermektedir. Belki de otla ilişkili en büyük risk, ona ciddi hastalıklar veya rahatsızlıklar için tek bir tedavi olarak güvenmektir, ancak bu hemen hemen tüm şifalı otlar için söylenebilir.
Uzun süren ve aşırı adet kanaması, rahmin kanaması ve idrardaki kan, dışkılar veya kusma her zaman araştırılmalı ve profesyonel bir sağlık uzmanı tarafından muayene edilmelidir.
Çoban çantası rahimi etkileyebilir ve bunun ışığında hamilelik ve emzirme döneminde kullanılmamalıdır.
Böbrek taşı oluşturma eğilimi olan (bitkinin oksalat içeriği nedeniyle) ve kalp ve akciğer hastalıklarına yakalanma riski taşıyanlar, bu bitkiyi kullanırken dikkatli olmalıdırlar.
Ot, kan basıncını düşürücü ilaçlar, beta blokerler, digoksin veya sakinleştiriciler ile kullanılmamalıdır.
Çoban çantasının toksik bir alkaloid içeren özel bir parazit mantar (Cystopus Candidus) tarafından sıklıkla enfekte olduğuna dikkat edilmelidir, bu nedenle bitki toplandığında sadece tamamen sağlıklı bitkiler seçerek yapılmalıdır
The post Çoban Çantası Otu Faydaları ve Kullanımı appeared first on DustyLips.com.
Kaynak: http://ift.tt/2oKs65B
0 notes
Text
Anabolik Steroidler Nedir?
https://steroidsp.org/?p=8597
Steroidler nedir?
Anabolik steroidler, aynı zamanda "steroid" olarak da adlandırılır; vücudunuzdaki çeşitli dokuların büyümesini ve onarımını destekleyen testosteron türevleri. Sağlık endüstrisinde çeşitli koşulları ve rahatsızlıkları tedavi etmekle birlikte, sporcular ve vücut geliştiricileri de performans ve estetik iyileştirme için birkaç Anabolik steroid türünü kullanmaktadır. Testosteronun çeşitli biçimleri gibi steroid hormonları da oldukça popülerdir. Burada satılık en popüler Anabolik steroidler ve bunları zararlı etkileri azaltmak ve en iyi kazanç elde etmek için en iyi nasıl kullanacağınız hakkında bilgi edinin. Çevrimiçi satılık çeşitli anabolik steroid türleri hakkında bilgi bulabilirsiniz. Örneğin, hızla şişme ve iltihaplanmayı azaltabilen kortikosteroidler vardır. Aslında, bazı hekimler ağrı giderme için epidural steroid enjeksiyonlarını kullanmaktadırlar. Daha güçlü reçete versiyonları olsa da, tıpkı herhangi bir eczane veya eczanede tezgah üstü steroid satın alabilirsiniz. Temel olarak "erkek" özelliklerini kontrol altına alan saf androjenik steroidler de vardır. Sonra, doku büyümesini uyaran ve kas kütlesini arttıran anabolik steroidler var. Bunlar, androjenik özellikleri, kas proteinlerinin oluşturulması için hayati önem taşıyan nitrojeni tuttuğu için, kas kütlesi oluşturmaya yardımcı olur (ağırlıklı olarak erkeklerde). Bazıları androjenik ve bazı anabolik özellikler (ve birçoğu bu nedenle anabolik androjenik steroidler derler) sahip olmakla birlikte, bazıları anabolikten çok daha androjeniktir ve tersi de geçerlidir. Örneğin, doğal olarak üretilen erkek testosteron hormonu hem anabolik hem de androjenik olarak 1: 1 oranında bile olsa, popüler Tren steroid (Trenbolone) gibi bazı bileşikler neredeyse tamamen androjeniktir. Öte yandan, Anavar ve Primobolan Deposu neredeyse tamamen anaboliktir.
Vücut geliştirme için doğru steroidleri seçmek
Steroid döngüler ve yığınlar oluştururken, Anabolik steroidlerin androjenik yan etkileri azaltma olasılığının tümünü maksimize etmek önemlidir. Bu, başta androjenik steroidlerin hepsinden kaçınmanız gerektiğini söylemek değildir . Daha ziyade, yığınlarınızı, anabolik faydaları elde edecek ve androjenik riskleri en aza indirecek şekilde dengelemelisiniz. Bunu yapmak için orada en popüler Anabolik steroidleri anlamalısınız. Satışa yönelik çeşitli anabolik steroid tipleri şunları içerir:
Anadrol -Anadrol çok kısa bir sürede etkileyici kazançlar üretebilir ve pek çok androjenik steroid etkisi göstermez, bu nedenle sporcular arasında oldukça popülerdir. Bununla birlikte, çok karaciğer toksiktir (hepatotoksiktir), bu nedenle mümkün olan en kısa sürede ihtiyatla kullanmalısınız. Kazançlar oldukça dramatik, ancak çabucak tükeniyor. Bu, ortak bir döngü başlatma işlemidir.
Anavar -Anavar satılık birkaç oral anabolik steroidden biridir. Erkekler ve kadınlar neredeyse tamamen anabolik mekanizmasını takdir ediyorlar. Yalnızca marjinal olarak androjeniktir, bu da yan etki varsa hafiftir anlamına gelir. Yarışmalar öncesinde yağ yakmak isteyenler için inanılmaz derecede popüler olmakla birlikte, bir dolum döngüsünde diğer bileşiklerin yanında faydalıdır.
Andriol -Andriol, sentetik testosteron undekanoatın, anabolik ve androjenik özelliklerde 1: 1 oranına sahip bir markasıdır. Bu, oral testosteronun tek formudur ve doğru dozlarda hafif hafif istenmeyen yan etkilerle olağanüstü sonuçlar verir. Nispeten düşük biyoyararlanımı nedeniyle birçok atlet, testosteron bakımı veya post-cycle terapisi için Andriol'u tercih eder.
Deca Durabolin -Deca steroidleri en popüler ve yaygın kullanılan bazılarıdır ve biraz androjenik olmakla birlikte, yan etkilerin hafifletilmesi kolaydır. Sonuç olarak, sporcular ve vücut geliştiriciler genellikle anabolik faaliyetlerini iyileştirmek ve riskleri önlemek için Deca Durabolin'lerini diğer bileşiklerle eşleştirir. Hızlı ve güvenli bir şekilde toplu olarak isterseniz, bugün satışa sunulan en iyi anabolik steroidlerden biridir.
Dianabol -Dianabol, büyük kazançlar isteyen, ancak enjekte edilebilir steroidlerden uzak durmayı tercih eden herkes için mükemmel güçlü bir oral bileşiktir (aynı zamanda enjekte edilebilir bir serum formunda mevcuttur). Bugün birçok ülkenin yasakladığı gerçeğine rağmen, satışa sunulan ilk yasal anabolik steroidlerden biriydi. Dianabol büyük kazançlar sunar, ancak karaciğer toksisitesi nedeniyle bunu akıllıca kullanmalısınız. Bazı diğer bileşiklerle karşılaştırıldığında oldukça androjeniktir.
Sustanon -Sustanon (daha yaygın olarak, Sustanon-250), sporcuların sevme eğiliminde olan inanılmaz derecede popüler bir testosteron karışımıdır. Bazı testosteron formlarının kısa yarılanma ömrü (propionate) ve diğerlerinin yarı ömrü (cypionate, enanthate) yüksek olan Sustanon-250, her iki dünyanın en iyilerini sunar. Doğal testosteron düzeylerini korumak için mükemmeldir, ancak herhangi bir hacim kazandırma veya kesme istifi için mükemmel bir temel oluşturur.
Testosteron -Testosteron, 1: 1 oranında anabolik ve androjenik olan bir hormondur. Testosteron enanthate, testosteron undecanoate, testosteron cypionate ve testosteron propionate gibi çeşitli kimyasal formlar geliyor. Sporcular sıklıkla kendi döngülerinin bazları olarak testosteronu kullanır ve birçoğu bunu siklus sonrası terapi için kullanır. Anabolik steroidlerin doğal testosteron üretimini inhibe ettiğini ve steroid döngüsünde gerekli bir takviye olmasını sağladığını unutmayın.
Trenbolone -Diğer anabolik steroidlerle karşılaştırıldığında, Trenbolone, testosterondan beş kat daha anabolik ve androjeniktir. Bu güçlü kombinasyon inanılmaz derecede popüler hale getirir, ancak Tren'i dikkatli kullanmak önemlidir. Oldukça androjenik olduğu için anabolik steroid etkileri fark edilir. Bununla birlikte, en iyi, en kısa sürede en büyük kazanç sağlamak için yaygın olarak bilinir.
Turinabol - Turinabol, aynı zamanda Tbol veya T-Bol olarak adlandırılır ve yapıda Dianabol ile çok yakından alakalı bir oral steroiddir. Dünya genelindeki yeraltı laboratuvarlarında oluşturulur ve 10 mg'lık tabletler halinde gelir. Turinabol, yan yana kıyasla Dianabol kadar güçlü değildir ve maksimum dozajda olsa bile aynı kazanımları üretemez. Bununla birlikte, dökme ve kesme çevrimlerinde kullanılan diğer popüler steroidlerin etkilerini arttırmak için iyi bilinir ve onu çok popüler bir performans artırıcı yapar. Genellikle Anavar ve Dianabol arasında sözlü bir uzlaşım isteyenler tarafından seçilir.
Winstrol -Winstrol'un anabolik steroid forumlarında bir aşk / nefret ilişkisi olduğunu inkar etmek yok. Bazı insanlar onu kesinlikle severken bazıları da sevdikleri için çok sert buluyor. Winstrol veya "winny", oldukça anabolik ve sadece biraz androjeniktir. Hem bir hap hem de steroid atışıyla gelir. Çoğu kişi kesimi yapmak için kullanırken, doğru Winny istiflerinin inanılmaz kazanımlar sunduğunu iddia eden bazıları var.
Gördüğünüz gibi, en iyi anabolik steroidlerden her birini biraz bildikten sonra, anabolik özelliklere karşı androjenik kusursuz oranın yaratılması için hangisinin yığacağına karar vermek daha kolaydır.
Performans Arttırımı İçin Anabolik Steroidler
Satışa yönelik anabolik steroidleri düşündüğünüz zaman, vücut geliştiricileri vücutlarını sahnede gösteren büyük miktarda kas kitlesi ile düşünebilirsiniz. Gerçek streptikler kas kütlesini kesinlikle artırabilir, ancak herkes bu amaçla kullanmaz. Gerçekten de, sporcular ve spor tutkunları bu bileşikleri sahada veya spor salonunda gerçekleştirme yeteneklerini geliştirmek için kullanmaları nadir değildir. Bazıları için, daha hızlı veya daha fazla çalıştırmak daha fazlası. Başkaları için, vücut yağını zayıf kasla değiştirmeye yöneliktir. Testosteron, Anadrol ve Anavar'ın hepsi bu amaç için kullanılır. Bu bileşimlerin vücut geliştiricilerinin yalın kütle kazanmasına yardımcı olabileceği doğruysa da dozajın bu etkilerle çok ilgisi olduğunu da hatırlamak önemlidir. Dayanıklılığın, dayanıklılığın veya ham gücün artırılmasıyla ilgilenen biri sadece tipik vücut geliştirme dozunun yarısını kullanabilir. Vücut yağını kaybetmek ve bina dayanıklılığı söz konusu olduğunda, Anavar harika bir seçimdir. Dianabol veya Trenbolone gibi bileşiklerle karşılaştırıldığında kas kütlesi eklemek için iyi bir seçim olmamasına rağmen, özellikle de doğru diyetle ve egzersizle eşleştirildiğinde kazanımlara yol açabilir. Anavar, metabolizmalarını artırmak isteyenler için mükemmel bir seçimdir; yoğun egzersiz ve azaltılmış kalorili diyet dönemlerinde bile, mevcut kas dokusundan ödün vermeden yağ kaybını kolaylaştırır.
Steroidlerin Yan Etkileri
Bireysel steroid yan etkileri bileşikten kişiye ve kişiden kişiye değişir. Örneğin, Deca steroid bazı erkekler sinirlilik hissettirirken, başka birinin ruh halini artırabilir. Genel olarak, yine de, anabolik steroidlerin etkileri şunları içerir:
Yağlı cilt ve akne
Su tutma - şişirici
Saç kaybı; erkek tipi kellik
Kalp problemleri - kalp rahatsızlığı, inme, arter hastalığı
Duygudurum kararsızlığı - saldırganlık, depresyon, sinirlilik
Yüksek kolesterol ve lipid sayımı
Azalan sperm sayısı veya sperm yokluğu
Yüksek tansiyon
Testiküler atrofi
Jinekomasti - meme dokusunun erkek büyümesi
kısırlık
Kadınlarda menstrüel usulsüzlükler
Kadınlarda Virilizasyon
Steroid enjeksiyon yan etkileri kaşıntı, kızarıklık, ağrı ve enjeksiyon yerindeki şişmeyi içerebilir
Satışa yönelik farklı anabolik steroidler çeşitli derecelerde farklı yan etkiler üretir. Bu etkileri azaltmanın mutlak en iyi yolu, zararlı etkilere karşı koymanız gereken takviyeleri veya yığınları belirlemek için seçtiğiniz steroidin araştırılmasını içerir. Ek olarak önerilen doz ve siklus uzunluğuna yapışmak steroid satın almak isteyen anabolik steroid yan etkilerini azaltmanın iyi bir yoludur.
Steroid Post-Döngüsü Terapisi
Anabolik steroidler, vücudunuzun tek başına testosteron üretme yeteneğini bastırır. Steroidler doğal testosteronla aynı reseptörleri doldurur, esas itibariyle bedeni serbest hormon olduğuna inandırmak için kandırır. Bu nedenle, testisiniz artık testosteron üretmiyor ve testiküler atrofi, yorgunluk ve cinsel istek eksikliği gibi durumlarla karşılaşabilirsiniz. Bu şeyler, tüm bileşikler sisteminizden ayrıldığında steroid döngüsü bittikten sonra daha belirgin hale gelebilir. Post-cycle terapi, doğal testosteton iyileştirmeyi daha rahat hale getirmek için bu semptomlara karşı koyar. Steroidleri ve performans geliştirme takviyelerini 12 hafta sürecekseniz PCT'ye ihtiyaç duyarsınız. Diğerleri, 'steroidleri köprülemeyi' tercih eder; bu, daha büyük döngüler arasında küçük bir bakım dozu alır.
Satış için Kısa Esterli Steroidler
Kısa Giren Anabolik steroidlerin yarı ömrü çok kısadır, bu nedenle son steroid dozundan hemen sonra PCT'ye başlamanız gerekir. Bu durumda, hCG'yi kullanacaksanız, steroidlerin son dozundan üç gün sonra günde 500 Iu ila 1000 IU arasında başlatmalısınız. On gün süreyle almanız ve sonra toplamda 4-6 hafta süreyle 150 mg'lık Clomid'i veya 40 mg / gün Nolvadex'i kullanmaya başlayarak, iki haftanın yarısında dozunuzu kesmeniz gerekir. HCG'yi kullanmayacaksanız, bunun yerine son steroid dozundan üç gün sonra Clomid veya Nolvadex'i başlatın.
Uzun Esterli Steroidler
Tersine, uzun süredir satılan Anabolik steroidlerin yarı ömrü çok daha uzun. Bundan dolayı, bileşikler vücudunuzdan dışarı çıktıkça PCT'nize başlamak için biraz daha beklemelisiniz. HCG'yi kullanacaksanız, son steroid dozundan 10 gün sonra günde 500iu 1000iu'ye başlatın ve 10 gün süreyle almaya devam edin. Ardından yukarıdaki gibi sivrilen 150mg Nolvadex'i 40mg veya Clomid kullanmaya başlayın. HCG'yi kullanmayacaksanız, son steroid dozundan 10 gün sonra Clomid veya Nolvadex'i başlatın ve dört ila altı hafta süreyle almaya devam edin.
0 notes
Text
Çiğ besinler sağlığımıza destek mi tehdit mi?
Doğal beslenmeyi savunması kadar hayvan haklarını desteklemesi, tüketim ekonomisine muhalif duruşu gibi yönleriyle de popüler hale gelen Çiğ Besin Diyetinin yararları ve zararları hakkında pek çok spekülasyon yapılıyor. Diyetisyen Emre Uzun çiğ gıdalarla beslenme konusundaki bilinmeyenleri ve bilinmesi gerekenleri anlattı.
Çiğ Besin Diyeti, taraftarlarının her geçen gün arttığı, en iddialı ve en popüler diyetlerinden biri olarak dikkat çekiyor. 1800'lü yıllardan beri biliniyor ve uygulanıyor olsa da bu diyet türü sağlıklı kilo kaybı, canlılığın gelişimi, artan enerji ihtiyacının karşılanması, kronik hastalıkların iyileştirilmesi, iyileştirilmiş genel sağlığa kavuşulması ve çevreye daha az zarar verilmesi gibi iddialarla geniş kitleleri günümüzde de cezbediyor. Tüm bunların yanı sıra doğal beslenmeden yana oluşu, hayvanların tüketim ekonomisine kurban edilmesine karşı duruşu gibi sloganlar da taraftarların sayısını artırıyor.
Peki ama çiğ gıdalarla beslenmek gerçekten de savunulduğu kadar yararlı ve etkili mi? Bir insan taze meyveler, çiğ sebzeler, çiğ fındık ve fıstık, çiğ hububat ya da ıslatılmış veya filizlendirilmiş baklagiller, kurutulmuş meyveler ve etler, çiğ tereyağı, soğuk preslenmiş zeytin ve hindistancevizi yağları, lahana turşusu gibi fermente gıdalar, deniz yosunu tüketerek sağlıklı yaşayabilir mi? Dahası, yaşamını sağlıklı bir biçimde sürdürebilir mi?
DİYET TARAFTARLARININ TEZLERİ
Diyetisyen Emre Uzun, Çiğ Besin Diyeti'nin belkemiğini, 40-48 °C üzerinde ısıtılmamış, rafine ve pastörize edilmemiş, ilaçlarla müdahale edilmemiş, herhangi bir işlem görmemiş besinler tüketmenin oluşturduğuna dikkat çekiyor. Çünkü diyet taraftarları, pişirme işleminin gıdalardaki doğal enzimleri yok ettiğine inanıyor. Onlara göre bu enzimler insan sağlığı ve sindirimi için hayati nitelikte; besinler pişirildiği zaman bu enzimler denatüre oluyor.
Pişirmenin çeşitli vitaminleri de yok ettiğinin savunulduğu bu diyette kabul edilen gıda işleme uygulamaları ise sıkma, harmanlama, kurutma, ıslatma ve filizlendirme gibi alternatif yöntemlerden ibaret. Böylece bu gıdalarda bulunan "yaşam gücü"nün diyeti yapanın bedenine aktarılabileceğine inanılıyor.
BİLİMSEL GERÇEKLER
Diyetisyen Emre Uzun, pişirmenin enzimleri denatüre ettiği iddiasının doğru ama yanıltıcı biçimde eksik olduğuna dikkat çekerek şöyle diyor: "Aslında pek çok enzim, midenin asidik ortamında zaten denatürasyona uğrar. Bu bağlamda vücut, mevcut sindirim ve enerji üretimi dâhil olmak üzere kimyasal süreçleri kolaylaştırmak için kendi enzimlerini üretir."
Pişirmenin besinlerdeki C vitamini ve B vitaminleri gibi suda çözünür olanları gerçekten de azaltabildiğini belirten Emre Uzun "Bununla birlikte pişirme, likopen ve beta-karoten gibi diğer besin maddelerinin ve antioksidanların kullanılabilirliğini artırır," diyor ve ekliyor: "Pişirme ayrıca yiyecekteki bazı zararlı bileşiklerin inaktive edilmesine veya yok edilmesine de yardımcı olur. Örneğin, tahıllar ve baklagillerdeki lektinlerin ve fitik asitlerin azaltılmasını sağlar ki büyük miktarlarda bulunan bu bileşikler vücutta minerallerin emilimini engeller. Pişirme, zararlı bakterilerin yok edilmesini de sağlar."
ÇİĞ BESİN DİYETİ ZAYIFLATIR MI?
Diyetisyen Emre Uzun, Çiğ Besin Diyetinin yüksek oranda taze meyve ve sebzenin yanı sıra besin maddelerinden ve liften yüksek olan diğer gıda tüketimi ile düşük kalori alımı gibi yararlar sağladığının altını çiziyor. Böylece hızlı kilo kaybı sağlayan diyetin kısa vadede başarılı sonuçlar verebildiğini ancak uzun vadede önemli sorunlar yarattığını kaydediyor.
Emre Uzun çiğ diyetlerin beslenme açısından dengesiz olma eğilimine de vurgu yaparak şunları söylüyor: "Bu diyeti yapanlar kalori gereksinimlerini karşılamak için çoğunlukla yağlı tohum, meyve ve sebze ağırlıklı beslenir. İşte bu durum, çiğ diyetlerin yalnızca kalori yönünden değil aynı zamanda bazı vitamin, mineraller ve protein açısından da eksik olabileceği anlamına gelir."
ÇİĞ BESİN DİYETİ ZARARLI MI?
Diyetisyen Emre Uzun bilimsel çalışmaların, Çiğ Besin Diyeti'nin sağladığı öne sürülen sağlık yararlarını kanıtlamadığını, hatta pek çok noktada tam tersini ortaya koyduğunu söylüyor. Emre Uzun "Bazı çalışmalar, bu diyetin kilo kaybı, kan lipidleri gibi bazı konularda olumlu etkide bulunduğu göstermiş olsa da aynı araştırmalar sağlığa olumsuz etkilerin daha fazla açığa çıkarmıştır" diyor.
Çiğ Besin Diyeti hangi olumsuz sonuçlara yol açıyor? Diyetisyen Emre Uzun, Çiğ Besin Diyetinin yararlarını göstermek için yapılan bir araştırmada elde edilen bulgularla yanıt veriyor:
Bu diyeti uygulayanların kan kolesterolü ve trigliserid düzeylerinin düştüğü tespit edilmiştir. Buna karşın HDL kolesterol düzeyleri de düşmüş ve üstelik pek çok kişide Vitamin-B12 eksikliği ortaya çıkmıştır.
Diş erozyonunda artış oluşmuştur.
Uzun süreli diyet yapanların vücut yağlarındaki kayıplar aşırı düzeylere varmıştır.
Kadınların yüzde 70'inin menstrüel siklus'larında düzensizlik meydana gelmiş, neredeyse üçte birinde ise menstrüasyonun durması sorunu yaşanmıştır. (Bu reaksiyonun nedeni aşırı ağırlık kaybıdır.)
Şiddetli ölçüde kalsiyum ve D vitamini yetersizliği tespit edilmiştir.
BAŞKA OLUMSUZLUKLAR DA VAR
Diyetisyen Emre Uzun bu diyeti uygulayanların karşılaşmayı beklemesi gereken diğer olumsuzlukları ise şöyle sıralıyor:
Enerjinin yanı sıra proteinlerin, belirli vitaminlerin ve minerallerin yetersiz hale gelmesi,
Kalori yetersizliği,
Takviye alınmadığı için vücudun vitamin ve mineral depolarının tükenmesi, bu tükenişle besin yetersizliği problemlerinin oluşması,
Takviye alınsa bile kalori ve protein eksikliğinin telafi edilememesi.
Diyetisyen Emre Uzun, bütün bu olumsuzlukların yanı sıra yiyecek seçeneklerinin sınırlı olması, soğuk gıda tüketmekten hoşlanılmaması, sürekli taze ve organik ürün peşinde koşmanın pahalı ve yorucu olması, yiyecek hazırlamanın çok uzun sürmesi gibi etkenlerin özellikle bu diyete yeni başlayacak olanları yıldırabileceğine de dikkat çekiyor.
ÇİĞ BESİN DİYETİNİ ÇÖPE Mİ ATALIM?
Çiğ Besin Diyetinden tamamen vazgeçilmese de özellikle B12 ve D vitaminlerinin mutlaka eklenmesi gerektiğini belirten Diyetisyen Emre Uzun "Sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek açısından süt, yumurta veya etin de eklendiği karma bir beslenme rejimi, Çiğ Besin Diyetinin bütün sakıncalarının önüne geçebilir" diyor. Emre Uzun karma diyet için örnek bir menü de sunuyor.
İŞTE SAĞLIKLI BİR KARMA MENÜ!
KAHVALTI: Chia tohumlu, kırmızı meyveli badem sütü smoothie
(Malzemeler: 1 su bardağı badem sütü, 2 yemek kaşığı yulaf, 1 porsiyon taze ya da donmuş meyve, 1 yemek kaşığı chia tohumu)
Ara Öğün: Küçük boy muz
ÖĞLE YEMEĞİ: Domates soslu kabak spagetti
Ara Öğün: Yarım avokado ve havuç dilimi
AKŞAM YEMEĞİ: Kapya biberli, filizlendirilmiş kinoalı salata
Ara Öğün: Salatalık ve çiğ badem
0 notes