#Levent Bey
Explore tagged Tumblr posts
rayhaber · 1 month ago
Text
Gonca Vuslateri'nin Mutlu Yuva Kurması ve Annelik Sevinci
Gonca Vuslateri’nin Mutlu Yuva Kurması Ünlü oyuncu Gonca Vuslateri, uzun süredir birlikte olduğu Levent Bey ile Mart 2024‘te hayatını birleştirdi. Bu güzel haberin ardından, 26 Nisan’da kızı Asya‘yı dünyaya getirerek anneliğin sevincini ilk kez yaşadı. Doğumdan hemen sonra “Leyla” dizisiyle setlere dönen Vuslateri, hem bebeğiyle ilgileniyor hem de kariyerine devam ediyor. Vuslateri, eşi Levent…
0 notes
hataysekshikayelerisblog · 1 year ago
Text
Sevgilime Vermediğim Bekaretimi Komşuma Verdim! (Nermin 20 Y., İstanbul)
Ben Nermin. 20 yaşında, 1.72 boyunda, 50 kiloda, esmer güzeli bir kızım. Üniversite için geldiğim İstanbul'da yurtta kalmak istemediğim için ailem daire tutmuştu. Güzelliğim konusunda her zaman kendime güvenirdim. Üniversitenin ilk yılında Emre isminde bir çocukla çıkmaya başlamıştım. Onunla tanı��ma partilerinden birinde tanışmış ve sürekli birlikte vakit geçirirken kendimizi sevgili olmuş halde bulmuştuk.
Evde tek kaldığım için Emre bazen bende kalıyor ve birlikte uyuyorduk. Birlikte uyumanın getirdiği sonuçlar, sabahları elini ya mememde ya da amımda bularak uyanmam oluyordu. Önce hiçbir şey olmamış gibi davrandım, uyku hali diye ses etmedim, ama ilerleyen günlerde, Emre'nin eli amımı okşamaya, külotumdan içeriye girmeye başladı. Ben pijamayla uyumayı sevmediğim için külotla yatardım sadece ve ona tek engel olan ince külodumdu ve bu da onu durdurmuyordu. Elleri daha cüretkar bir hal alınca, ağzımdan çıkan iniltiye engel olamadım. Bir anda beni sırtüstü yatırıp üzerime çıktı ve deli gibi öpmeye başladı. Ona aynı şekilde karşılık verdiğimde, Emre aldığı cesaretle, askılı tişörtümü sıyırıp memelerimi emmeye, ısırmaya başladı. Bir eli de amımı kurcalamaya devam ediyordu. Bakire olduğum için tereddütte kalıyordum yine de. Bekaretimi bozmasından korkuyordum. Bunu ona söylediğimde bekaretimi bozmayacağına söz verdi. Rahatlamıştım.
Daha önce Emre'yle hep öpüşür, sürekli birbirimizi ellerdik, ama hiç çırılçıplak kalıp ta yapmamıştık. Beni çırılçıplak soydu (ki bunun için tişörtümü ve külotumu çıkarması yeterli olmuştu) ve dudakları yavaş yavaş aşağıya doğru ilerleyip adresine ulaştı. Amıma yumulduğunda yaşadığım zevki şu an yazarken bile hissediyorum. Amımı öyle bir yalıyordu ki, iniltilerime engel olamıyordum. "Bal gibisin aşkım, yerim amcığını!" deyip daha çok emmeye başlıyordu. Dili deliğimden içeriye kaydığında şaşkınlıkla çığlık attım. Resmen diliyle sikiyordu beni. O kadar heyecanlanmıştım ki, o an sikse beni umrumda olmazdı. Bekaret korkum uçup gitmişti. Ama bir kere demiştim bozma beni diye. İnatla beni çıldırtacak hareketler yapıyor, ama yarak diye yanan amıma sikini sokmuyordu.
Daha önce kimseyle sikişmemiştim, ama bu konuda cahil de değildim. Sürekli pørnø filmler seyreder, seks hikayeleri okurdum. Emre 69 yapmamızı istediğinde bu yüzden tedirgin olmadım. Nasılsa bekaretim sağlama alınmıştı. O günden sonra hep aynı rutini tekrarlar olmuştuk, ama ben artık daha fazlasını istiyordum. Ama Emre ısrarla beklememiz gerektiğini, beni acele ettirmek istemediğini söylüyordu. Aradan geçen aylar beni daha da azgın birine dönüştürmüştü. Artık sikilmek istiyordum. Gözümü karartmıştım bir kere.
Emre ile ilişkimiz bu şekilde devam ederken, bu arada karşı komşum Levent bey de iyice aklımı çelmeye başlamıştı. Adam 45'indeydi, ama oldukça dinç ve yakışıklıydı. Uzun boylu, küt saçlı, mavi gözlü, kısacası bir kadının onun kollarına atlamaması için hiçbir sebep yoktu ve zaten sürekli yanında kadınlar olurdu. Sevgilimle harika vakit geçiriyorduk, ama ben hep fantazilerimde kendimden büyük biriyle sikiştiğimi hayal ederdim ve Levent beyi düşünüyordum artık o hayallerde.
Emre sömestir tatilinde ailesinin yanına gidince ben tek kalmıştım. Bir ay daha gelmeyecekti ve bana yeterli gelmeyen o yüzeysel sevişmelerden bile mahrum kalmıştım. Bir gün yine tek başıma televizyon seyrederken elektrikler kesildi ve ben karanlıktan çok korkardım. Emre'yi aradım ve telefonda ağlayarak konuşmaya başladım. Korktuğumu ve onun burda olmamasına ettiğim lanetleri o kadar sesli söylüyordum ki, dışardan duyulacağını hiç düşünmemiştim bile. Sinirle telefonu kapadığımda çok geçmeden kapıda bir ses duydum. Birisi kapıya vuruyordu. Elimdeki telefonun ışığıyla kapıya gidip açtım ve Levent beyi görünce hissettiğim rahatlama duygusuyla boynuna atladım. Ama ne atlama! Resmen vücudum vücuduna yapışmış, tek beden olmuştuk. Geri çekildiğimde adamın şaşırdığı belli oluyordu, çünkü tepkisiz kalmıştı.
"Şey özür dilerim... Karanlıktan nefret ederim ve sizi de görünce çok sevindim!" dedim. O da, sesleri duyduğunu ve iyi olup olmadığımdan emin olmak için geldiğini söyledi. Yalnız kalmak istemediğimi söyleyip, içeri davet ettim. Beni kırmadı. Kanepeme oturduğunda hemen yanına oturdum ben de. Ne de olsa korktuğumu bahane edebilirdim. Havadan sudan konuştuktan sonra konuyu nasıl değiştireceğimi düşünürken, bir an bir şey alma bahanesiyle ayağa kalktım ve tökezliyormuş gibi yapıp kucağına düştüm. Ellerimi boynuna dolamıştım. Nefes alışlarının hızlandığını duyabiliyordum. O da beni istiyordu, belliydi. Çünkü ne zaman beni görse beğeniyle süzdüğünü farkederdim. Anlaşılan ilk adımı atmakta tereddüt ediyordu.
İçimdeki ateşli Nermin uyanmıştı bir kere. Dudaklarına yapıştım. Beni geri itip, "Ne yapıyorsun sen?" diye sordu. Hemen ayağa kalkmıştı. Gideceğini anladığım için panik yaptım. "Sen de beni istiyorsun biliyorum. Uzun zamandır beni siktiğini hayal ediyordum. O evine getirdiğin orospulardan neyim eksik? Niye esirgiyorsun yarağını benden?" dedim ve ağlamaya başladım. Gözlerimiz karanlığa alıştığı için yüzünü seçebiliyordum. Odayı aydınlatan mum da işe yarıyordu. Bana bakışlarından anlaşılıyordu beni ne kadar sikmek istediği.
"Güzelim benim!" diyerek kolları arasına aldı beni ve sıkıca sarıldı. Nefesi boynumu okşuyordu. "O zibidiyi yanında gördüğüm her gün nasıl uykunun bana haram olduğunu bilmiyorsun sen! Ben seni sikmek isterken o sikiyordu. O tatlı amcığının hayaliyle ya 31 çekiyordum, ya da o karıları sikiyordum. Şimdi seni sikmemi istediğini söylediğinde sana olan duygularımı anlayıp, alay ettin sandım!" dedi. Halen sarılı bir şekildeydik ve sertleşen sikini hissedebiliyordum.
O an o kadar mutlu olmuştum ki, geri çekilip yüzünü ellerimin arasına aldım, "Sik beni Levent! Sike doyur! Sadece sen doyur aşkım. Emre'ye siktirmedim kendimi, bakireyim daha, bu am senin yarağını istiyor. Orospun yap beni. Amım yanıyor!" dediğimde, hızla öpmeye başladı. Artık aramızda sınır kalmamıştı. Öpüşleri o kadar ateşliydi ki, amım sırılsıklam olmuştu. Tecrübeli olduğu çok belliydi ve beni feci ateşlemişti. Hızla bluzumu çıkarıp memelerime yumuldu. Sütyen takmayı sevmemem işime yaramıştı. Memelerimi emiyor, dilliyor, dişleri arasına alıp sıkıştırıp beni zevkten uçuruyordu.
Sonra beni kucağına aldı ve kanepeye yatırdı. Kendisi de hızla soyunup yanıma geldi. Üzerinde boxer vardı sadece. Külodumu da çıkardığında bakire amım onun insafına kalmıştı. Hiç vakit kaybetmeden yalamaya, emmeye başladı. Ama ne yalama! Resmen yutuyordu amımı. İştahla emiyor, beni zevkten uçuruyordu. Emre de amımı yalardı, ama şimdi aldığım zevkle kıyaslanamazdı onun yaptıkları. Başını ellerimle daha çok amıma bastırıyordum. O da bundan memnun, diliyle sikiyordu beni.
Ne kadar devam etti bilmiyorum, ama feci orgazm olmuştum ve o bana insaf etmiyor, devam ediyordu. "Hadi sik artık beni!" diye yalvarmaya başlamıştım. "Hemen olmaz, iyice bir tatmam lazım seni. Hep bu anı bekledim. Artık o pezevengi umursamadan sikecektim seni zaten. Şimdi sen de istiyorken bunun iyice bir tadını çıkarmam lazım!" dedi. O an çok şaşırmıştım, ben istemesem de sikecekti beni yani. Bunu duyunca daha da isteklendim, "Ben istemesem de sikecektin yani beni?" dedim nefes nefese. "Kaçarı yoktu. Bu yarak senin amına eninde sonunda girecekti!" dedi. Bu sefer bir parağını amıma sokmuştu ve yalamaya öyle devam ediyordu.
Sonra ayağa kalkıp boxerını da çıkardı. Gördüğüm şey karşısında korktum. Yarağı o kadar büyüktü ki, o kocaman şey nasıl amıma girecekti benim. Korktuğumu anlamış olacak ki, hemen yanıma gelip dudaklarımdan öpmeye başladı. Hemen ona karşılık verdim. Bacaklarımı beline doladığımda siki amıma sürtünüyordu. "Korkma aşkım. İlk seferde biraz acıyacak, ama sonra benim sikimden başka bir şey düşünemeyeceksin. Sadece benim sikim dolduracak o güzel amcığını!" diyordu.
Zaten acıyı göze almıştım, "Hadi sik artık beni!" dedim. Bacaklarımı açıp, sikinin başını sokmaya başladı. Biraz zor oluyordu, ama sesimi çıkarmadım. Yavaş yavaş sokmaya başlarken ne olacağını sabırsızca bekliyordum. Birkaç girişimden sonra tamamını soktuğunda, acıyla çığlık attım. "Tamam aşkım geçecek birazdan. Tamamını da aldın. Bundan sonrası zevkli geçecek. Bu am sikimin müptelası olacak. Hep sikilmek isteyecek. Seni sadece ben sikeceğim. Bu am artık benim!" dedi.
Gerçekten acı geçtiğinde, bu sefer de arzudan acı çekiyordum. Kalçamı kaldırıp oynatmaya başladım. İşareti alan Levent de içimde hareket etmeye başladı. Bacaklarımı beline doladım. Onu daha çok hissetmek istiyordum içimde. "Daha hızlı sik beni aşkım, sikine doyur. Daha hızlı, daha hızlı! Bu am senin yarağın için çıldırıyor!" diye onu ateşliyordum. O da daha hızlı git gel yapmaya başlad��. "Ahh, ohh!" sesleri odada yankılanıyordu. Her git gelde sikini tamamen içime gömüyordu. Başta o koca sik nasıl amıma girecek diye düşünmüştüm ama alıştıktan sonra aldığım zevk o kadar büyüktü ki, yaşadığım o kısa süren korku şimdi çok saçma geliyordu. Ben bu arada orgazm üstüne orgazm yaşıyordum.
Sonunda o da boşalacağını söyleyip içimden çıkmaya çalışınca, bacaklarımla sımsıkı sardım onu. Tehlikeli dönemde değildim ve o muhteşem sıcaklığının içime boşalmasını istiyordum. "İçime boşal aşkım. Sakın çıkma. Orası artık senin yerin!" dedim. Haykırarak içime boşalırken, sanki tazyikli su fışkırtıyorlardı içime. Boşalması çok uzun sürmüştü. Daha sonra üzerime yığıldı, ama ağırlığı çok hoşuma gidiyordu. Siki halen amımla anahtar kilit pozisyonundaydı. Ona, "Harikaydın aşkım. Bundan sonra sadece beni sik. O yarağın tadına sadece ben bakacağım!" dedim.
Benimle birlikte yan döndü. O sırada elektrikler de gelmişti. Ben bir an utanır gibi oldum, ama bana sıkıca sarıldı. Bir eli kalçamı okşuyordu. "Utanma aşkım. Hem tabii ki bundan sonra seni sikeceğim. Böyle taze am bulmuşum bırakır mıyım. Uzun zaman geçse de doymam ben bu tatlı amına. Ben seni daha çok sikeceğim. Bu amı yiyip bitireceğim!" dedi. Nazlanır gibi yaptım, "Öyle mi? Ama senin sikin de Emre'ninkine kıyasla oldukça heybetli. İyi ki ona siktirmemişim kendimi. Senin sikin varken onu daha istemem zaten!" dedim.
Bu söylediklerim onun sikinin tekrar canlanmasını sağladı. "Yine mi? Daha yeni siktin beni!" dedim şaşkınlıkla. Yan döndüğümüzde siki içimden çıkmıştı. Bir eliyle amımı okşamaya başladı. "Bu taze am varken benim sikim hiç inmez ki!" dedi ve beni kucağına alarak banyoya götürdü. Benim amım ve onun siki kan içindeydi. Beni bir güzel yıkarken, elleriyle de vücudumu okşayarak ikinci sefer için hazır hale getiriyordu beni.
Yıkanma faslı bittiğinde hızla dudaklarına yapıştım. Çılgınca öpüşüyorduk, dillerimiz dans ediyordu sanki. Bir bacağımı beline doladım ve omuzlarına tutunup sıçrayarak ikincisini de doladım. Şimdi tek iş sikinin amıma girmesiydi ve çok geçmeden de adresine giriş yaptı. Artık kendimde değildim, bambaşka birine dönüşmüştüm. Çılgın gibi kucağında zıplıyor ve en derinlerime kadar sikini alıyordum. Beni kucağında çamaşır makinesinin üzerine oturttu ve sikmeye öyle devam etti. Arada da meme ucumu ağzına alıyor, dişleri arasında kıstırıp, çekiştiriyordu. Git gelleri daha da hızlanmıştı ve sonunda aynı anda geldik.
Boynuna sarılıp, "Harikasın aşkım. Tükettin beni!" dedim. "Daha bu ne ki?" diye güldü. "Nasıl yani?" dedim. "Bu amın tadını almışım, iki sefer bana yeter mi? Daha sabaha kadar sikecem seni. Başka yolu yok!" dedi. Şok oldum. Gerçekten yorulmuştum ve Levent'teki enerji beni şaşırtmıştı. Ama bir yandan da mutlu olmuştum. Gerçek bir kadın yapmıştı Levent beni ve dediği gibi sikinin müptelası olmuştum. Ama, "Önce biraz uyuyalım aşkım. Sonra yine sikersin beni. Birazcık dinleneyim!" dedim. Beni kırmadı ve yatak odama gidip, sarmaş dolaş yattık.
Ne kadar uyudum bilmiyorum, ama amımda hissettiğim ıslaklıkla uyandım. Kafamı kaldırıp baktığımda Levent'in amımı yalamaya başladığını gördüm. Şaşkınlıkla, "Ne arsız şeysin sen!" diye güldüm. Yorgun olmama rağmen vücudum istekli ve hazırdı. "Bu amı bırakmak kolay mı orospu? Sikim tadını aldığından beri inmek bilmedi. Bu gece sabaha kadar uyku yok. Bu sik bu amdan çıkmayacak!" dedi. Kaba konuşmaları tuhaf bir şekilde hoşuma gitmişti. Hemen havaya girdim. Onu kollarımın arasına çekerek, "Sik beni aşkım. Orospun yap. Parçalama amımı. Amım senindir artık. Terk edeceğim o Emre'yi de. Senin sikini yemişim, bakar mıyım başkasına. Tek sikicim sensin!" dedim.
Tek hamlede içime girdi. Hırslanmıştı sanki. Hızla gidip geliyordu. Bir yandan da, "Bu ama benimkinden başka sik girmeyecek orospu, duydun mu beni fahişe? Başkası sikerse onu da sikerim, bu am sadece benim!" diyordu. "Bu am senin yarağını yemiş, başkasını ister mi hiç? Sen ne zaman istersen bu am senindir. İstediğin kadar sik beni. Sikine doyur!" diyordum ben de nefes nefese.
Bu sefer boşalması epey uzun sürmüştü. Bacaklarım beline dolanmış halde kaldık yatakta. İkimiz de tükenmiştik. Yana kayacağı zaman bacaklarımı daha sıkı doladım, onunla tamamlanmış hissediyordum kendimi. "Vay orospu vay! Demek içinden çıkmamı istemiyorsun?" dedi gülerek. "Napayım, sende bu sik varken ben senden nasıl ayrı kalayım? Amım seni istiyor. Böyle uyuyalım!" dedim. Sabaha kadar içimden çıkmadı.
İlk ben uyandım. Onu uyandırmadan yan döndüm. Üzerindeki örtüyü çekip, sikine daha yakından baktım. Hep o yalamıştı beni. Ben yalamamıştım. Bir tek Emre'nin sikini yalamıştım, çünkü onunla sikişmiyorduk. Beni kadın yapan Levent'i ödüllendirmeliyim diye düşündüm ve yarağını ağzıma aldım. İştahla yalıyor, alabildiğim kadar ağzıma alıyordum. Levent hemen uyanmıştı, "Vay orospu, azgın şıllık. Bitirdin beni, harikasın!" diyordu. Yarağı çok geçmeden dimdik olmuştu. Sonra da beni altına aldı ve yarağını tek hamlede içime soktu. "Dölleyeceğim seni orospu, içine akıtacağım. Bitirdin beni. Amcığının delisi oldum!" diyerek daha da sert sikiyordu beni.
Dünden beri tahriş olan amım acıyordu, ama umrumda değildi, zevk daha fazlaydı. "Dölle beni. Daha sert sik. Sikicim. Erkeğim. Aşkım!" diye inliyordum. İnlemelerimizi duymayan kalmamıştı kesin, ama umursamıyorduk. Daha sonra beni domalttı ve arkama geçti. Götümü sikecek diye korkup itiraz edecektim ki, "Korkma aşkım, bu seferlik götünü sikmeyeceğim, ama götün de benim, kimselere vermem!" dedi ve domalmış halimle amımdan sikmeye başladı. Sonuna kadar köklüyordu. İnanılmaz zevk alıyordum. Bir süre daha bu pozisyonda devam ettik. Sonra kendisi yatağa uzanıp, beni de kucağına çekti, "Şimdi biraz da sen sür beni, kontrol sende!" dedi. Heyecanlanmıştım. Sikinde kalkıp oturmaya başladım. Sonuna kadar içime alıyor, hızla inip kalkıyordum. İkimiz de aynı anda boşaldık ve üzerine yığılıp kaldım...
Emre geldiğinde ondan ayrıldım. Artık Levent'le her fırsat bulduğumuz an sikişiyoruz. Bazen ben okulu asıyorum ve bütün gün yataktan çıkmıyoruz. Sikinin müptelası oldum ve o da amımın delisi :)
[Nermin]
195 notes · View notes
eggi1972 · 2 days ago
Text
Tumblr media
Die rote Zora und ihre Bande kommen ins Stadttheater! Alleine diese Ankündigung ließ mich an meine Kindheit denken, und an das Buch von Kurt Held aus dem Jahre 1941. Geschrieben hat es der Autor in der Schweiz, da man solche Bücher und Autoren im dritten Reich nicht haben wollte. Die rote Zora wird auch als eine Symbolfigur für den Feminismus bezeichnet. Viel wichtiger finde ich aber den Ansatz vom Stadttheater Gießen. Es ist in meinen Augen einfach immer wieder das Thema: Kind darf Kind sein. Und jedes Kind hat Rechte, die niemand beschneiden darf. Aber wie war eigentlich das Stück? Ich glaube, ich fang’ dann lieber ganz am Anfang an. Man kommt hin und man sieht sofort: Die rote Zora und ihre Bande haben das Stadttheater gekapert. Überall hängen Banner, die einem sagen, dieses Theater gehört der roten Zora mit ihrer Bande und hier haben die Kinder das Sagen! Bei dieser Premiere kam ich mir als Erwachsener doch ein wenig fehl am Platz vor. Es war einfach ein schönes Gewusel von vielen Kindern. Somit war die Stimmung durchaus positiv. Man bekam noch mal ein freudiges „Das wird heute lustig!“ erzählt und oben im Foyer hängen überall Plakate, die zum Mitmachen auffordern. Dass es da noch einen schönen Kinderpunsch gab und Zimtsterne, Lebkuchen und Mandarinen auf den Tischen lagen, rundete dies einfach alles ab. Im Übrigen habe ich gehört, dass der Kinderpunsch lecker war. Wobei das Kind, welches mit dabei war, erstmal sehr skeptisch war, da die rote Zora als Zeichentrickserie im Fernsehen ihn nicht wirklich begeistert hat und damit habe ich mich noch gewählt ausgedrückt. Aber besagtes Kind bewegte sich dann doch noch zur Vorstellung und dann ist etwas passiert, was ich bei Kindern immer wieder im Theater erlebe. Man ist vorher noch mehr oder weniger am Toben und dann kommt die Schauspielerin auf die Bühne, redet erstmal was auf Kroatisch und dann auf Deutsch und die Kinder sind im selben Moment ruhig. Izabella Radić überzeugt hier als Branko, dessen Mutter stirbt und er somit zur Waise wird. Dies war dann auch mein erster Moment, wo ich dachte hartes Thema. Das wird aber schwierig. Und dann kam es wie es kommen musste, es war so dass jedes Kind und Erwachsene wusste, dies ist zum einen traurig, aber es wurde so rübergebracht, dass man lachen musste, ohne dass es ins Lächerliche gezogen wurde. Es wurde von Carolin Weber, Noémie Ney, Jana Marković und als Pfarrer Stephan Hirschpointner wurde einfach ein wenig überspitzt, so dass jeder im Raum wusste, die Situation ist nicht schön, aber es war trotzdem lustig. Branko wurde dann zu seiner Großmutter geschickt und diese Wegbeschreibung habe ich so oder so ähnlich schon oft erlebt. Wenn mehrere Leute gleichzeitig einen Weg beschreiben, ist es genau so und nicht anders. Aber irgendwie findet Branko dann doch seine Oma, die ihn aber nur eine Nacht bei sich schlafen lässt. Wobei ich da im ersten Moment dachte, Jana Marković, als besagte Großmutter zu besetzen und sie dann auch noch singen zu lassen, wie man sie von der Oper kennt, ist gewagt. Aber die Kinder hat es nicht gestört. Im Gegenteil, ich glaube, es war sogar genau richtig in dem Moment. Über den Papageien Koko, der bei der Großmutter lebt, muss ich aber auch noch ein Wort verlieren. Wie Levent Kelleli von oben herab schwebte und sang, war alleine schon den Eintritt wert. Als dann der verstoßene Branko auf dem Markt die rote Zora kennenlernte, als Kind in das Gefängnis geworfen wurde, weil er aus Hunger Essen gestohlen haben solle und dann von der roten Zora befreit wurde, da war es dann endgültig um mich geschehen. Wie Anna Huberta Präg die rote Zora spielte und das gemeinsam mit Branko immer mehr zu einem Zusammenspiel wurde und Branko und Zora ein Team werden - einfach sehenswert. Dazu immer wieder Gesang und kleine Situationen, die alle im Raum Lachen ließen, rundeten die Aufführung ab. Auch die Aufnahme von Branko in die Bande war einfach kindgerecht und schön gemacht. Die Darstellung des Messerspiels war deutlich an die Wahrnehmung und Bedürfnisse der heutigen Eltern angepasst. Ich möchte nicht darüber nachdenken, wie die Reaktion auf das Original Messerspiel aus dem Buch gewesen wäre. Wer jetzt nicht weiß, was ich meine, dem sei das Buch empfohlen. Sowieso war es bei allem diesmal unsagbar schön, da war das Bühnenbild, wo ich dachte, da wurde auf viele Kleinigkeiten geachtet, die Stadt und der Wald - einfach sehenswert. Aber am schönsten fand ich noch die Szene auf dem Meer, wie das Meer dargestellt wurde, die Fische und die Qualen, und Anna Huberta Präg, die mit der Querflöte auf dem „Schiff“ sitzt und schlicht eine schöne Melodie spielt. Unser Kritikerkind war am meisten, von den Mitmach-Szenen begeistert, wenn die Schauspieler mit dem Saal interagierten, vor allem als die Kinder mit spuken durften. Beeindruckend ist auch das Unrechtsempfinden bei den Kindern, die recht schnell merken, dass da etwas nicht fair ist. Ich könnte noch so einiges aufzählen. Jana Marković mag ich in den Opern mittlerweile sehr gerne. Jetzt habe ich sie auch als Darstellerin in einem Kindertheater erlebt und kann sagen, ich mag sie auch in lustigen Szenen. Über Carolin Weber kann ich schon fast nichts mehr schreiben. Ich habe sie nun in so vielen Rollen gesehen, und sie war immer sehr gut. Noémie Ney und Anna Huberta Präg sind neu am Stadttheater Gießen. Beide sind jung und machen neugierig auf das, was noch kommt. Ich werde mir auf alle Fälle das Stück „Wölfinnen“ mit den beiden ansehen, welches im Januar Premiere feiert. Was die Kinder für eine Meinung haben, konnte man sehr schnell erkennen. Sie waren einfach fasziniert und auch das Kind, welches ich dabei hatte, war für seine Verhältnisse sehr ruhig. Bei der Premiere waren es fast 90 Minuten, die die Kinder da erlebt haben. Vor mir und hinter mir saßen Kinder, von denen habe ich 90 Minuten lang, außer wenn die Schauspieler sie angesprochen haben, nichts mitbekommen. Die Feststellung das die rote Zora im Theater viel besser ist als das, was da im Fernseher läuft, spricht doch auch Bände. Und da sind wir wieder bei dem Thema, welches ich immer wieder habe. Theater ist immer wieder besonders. Es ist ein Spaß für Jung und Alt. Man muss es einfach nur ausprobieren. Ich für meinen Teil würde gerne viel mehr ins Theater gehen, allerdings gibt es Zeiten, in denen ich ohnehin schon einmal die Woche dort bin. Und wenn ihr sagt, na so ein großes Werk würde ich mir nicht so zutrauen, dann wäre es vielleicht mal einen Versuch wert, mit einem Stück des Jungen Theaters zu beginnen. Das Team um Mathilde Lehmann bietet da gewiss den richtigen Einstieg. Zumindest bekomme ich dies oft von anderen Theatergängern erzählt und ich werde es auch mal probieren. Vielleicht trifft man sich ja dort einmal. Die rote Zora macht auf alle Fälle Lust auf mehr, nicht nur bei Kindern, sondern auch bei Menschen, die mit diesem Buch groß geworden sind. Mir hat es nebenbei auch Lust gemacht, das Buch mal wieder zu lesen. Ich suche es noch. Ich frage mich nämlich auch, ob das Lied der Uskoken schon im Roman von Kurt Held enthalten war oder nicht. Es fühlte sich so bekannt an, aber sicher bin ich mir nicht. Sicher ist nur, die Gießener Inszenierung ist absolut sehenswert. Read the full article
0 notes
massagenearmeistanbul · 8 days ago
Text
Der ultimative Leitfaden für Massagen für Erwachsene in Istanbul
0 Comment | EditDer ultimative Leitfaden für Massagen für Erwachsene in Istanbul
Tumblr media
Inhaltsverzeichnis Einführung in die Erwachsenenmassagen in Istanbul Beliebte Arten von Massagen Wichtige Standorte für Massageservices in Istanbul Tipps zur Auswahl eines professionellen Massageservice Rechtliche und kulturelle Überlegungen Schlussfolgerung
Einführung in die Erwachsenenmassagen in Istanbul Die Suche nach Begriffen wie “Istanbul-Massageservice für Erwachsene” oder “Erotische Massage Istanbul” bietet eine Vielzahl von Optionen, die von luxuriösen Spa-Behandlungen bis hin zu personalisierten Services auf dem Zimmer reichen. Diese Angebote richten sich nach unterschiedlichen Bedürfnissen und sorgen dafür, dass Besucher und Bewohner erstklassige Entspannung genießen können.
Massagen für Erwachsene in Istanbul kombinieren traditionelle Techniken mit modernem Luxus und sind somit ein idealer Weg, um Stress abzubauen und sich zu verjüngen. Viele Einrichtungen bieten auch maßgeschneiderte Erlebnisse wie Nuru- oder Tantramassagen an, um sicherzustellen, dass jeder Kunde zufrieden und revitalisiert geht.
Beliebte Arten von Massagen a. Sinnliche und erotische Massagen Sinnliche Massagen konzentrieren sich darauf, ein tief entspannendes Erlebnis zu schaffen, das die Sinne anspricht. Beliebte Suchanfragen wie “Istanbul Sensual Massage” unterstreichen die Nachfrage nach solchen Dienstleistungen, die häufig im privaten und beruflichen Umfeld angeboten werden.
Erotische Massagen hingegen bieten ein intimeres und verwöhnenderes Erlebnis. Optionen wie “Body-to-Body Massage Istanbul” betonen die körperliche Verbindung und Entspannung, die diese Dienstleistungen bieten.
b. Nuru Massagen Die Nuru-Massage, eine beliebte Wahl unter denen, die nach “Istanbul Nuru Massage” suchen, verwendet ein spezielles Gel für sanfte und nahtlose Bewegungen. Diese Technik fördert die Entspannung und reduziert gleichzeitig Stress und Anspannung.
c. Tantramassage Für eine spirituelle und intime Erfahrung ist die Tantramassage ein einzigartiges Angebot, das Entspannung mit Achtsamkeit verbindet. Viele Besucher suchen nach “Tantramassage Istanbul“, um diesen zutiefst persönlichen und verjüngenden Service zu erkunden.
d. VIP- und Luxus-Spa-Dienstleistungen High-End-Optionen wie “Luxus-Spa und Massage Istanbul” und “VIP-Massage in Istanbul” richten sich an Kunden, die Entspannung vom Feinsten suchen. Diese Dienstleistungen umfassen häufig maßgeschneiderte Pakete, Aromatherapie und ruhige Einstellungen, um das Erlebnis zu verbessern.
e. Traditionelle türkische Massagen Traditionelle türkische Massagen sind zwar nicht speziell auf Erwachsene ausgerichtet, bieten jedoch eine kulturelle Wendung. Oft in Luxus-Spa-Paketen enthalten, sind diese Massagen sowohl bei Einheimischen als auch bei Touristen beliebt.
Wichtige Standorte für Massageservices in Istanbul Istanbul beherbergt eine große Auswahl an Massageanbietern, mit Dienstleistungen in seinen ikonischen Bezirken:
a. Beyoğlu (Taksim und Galata) Beyoğlu ist ein geschäftiges Zentrum voller Luxus-Spas und privater Massageanbieter. Beliebte Suchanfragen umfassen:
“Erotische Massage Istanbul Taksim“ “Körper-zu-Körper-Massage in der Nähe des Galataturms” geb. Şişli (Nişantaşı und Mecidiyeköy) Şişli ist für seine gehobene Atmosphäre bekannt und bietet diskrete und professionelle Massagen. Suchbegriffe wie “VIP-Massage in Istanbul” führen häufig zu Einrichtungen in dieser Gegend.
c. Kadıköy (Asiatische Seite) Kadıköy, auf der asiatischen Seite Istanbuls gelegen, ist berühmt für seine entspannte Atmosphäre. Viele Anbieter bieten hier personalisierte Dienstleistungen an, was sich in Suchanfragen wie “Istanbul sensual Massage Kadıköy” widerspiegelt.
d. Beşiktaş (Levent und Ortaköy) Für diejenigen, die Luxus und Privatsphäre suchen, ist Beşiktaş eine ausgezeichnete Wahl. Beliebte Begriffe umfassen:
“Professioneller Massageservice Istanbul” “Luxus-Spa und Massage Istanbul”
Tipps zur Auswahl eines professionellen Massageservice Bei der Suche nach Begriffen wie “Entspannungsmassage in meiner Nähe Istanbul” ist es wichtig zu wissen, wie man seriöse Anbieter identifiziert. Hier sind einige Tipps:
a. Suchen Sie nach Bewertungen Plattformen wie TripAdvisor und Google Reviews bieten Einblicke in das Kundenerlebnis und helfen Ihnen bei der Auswahl vertrauenswürdiger Anbieter.
b. Zertifizierungen überprüfen Stellen Sie sicher, dass die Einrichtung oder der Therapeut über die erforderlichen Zertifizierungen verfügt, um eine professionelle und sichere Erfahrung zu gewährleisten.
c. Anpassungsoptionen erkunden Seriöse Anbieter bieten oft maßgeschneiderte Erlebnisse an, bei denen Sie bestimmte Techniken, Ambiente und Aromatherapie-Optionen auswählen können.
d. Hygiene und Datenschutz priorisieren Wählen Sie immer einen Anbieter, der strenge Hygienestandards einhält und die Vertraulichkeit der Kunden priorisiert.
e. Vermeiden Sie billige Alternativen Während es budgetfreundliche Optionen gibt, können übermäßig billige Dienste die Qualität und Sicherheit beeinträchtigen.
Rechtliche und kulturelle Überlegungen Das Verständnis des lokalen rechtlichen und kulturellen Kontexts ist entscheidend für die Suche nach Massagen für Erwachsene in Istanbul:
Rechtsstatus: Massageservices sind in der Türkei reguliert. Stellen Sie immer sicher, dass der von Ihnen gewählte Anbieter im Rahmen der gesetzlichen Bestimmungen arbeitet. Kulturelle Sensibilität: Während Istanbul kosmopolitisch ist, ist es wichtig, lokale Normen und Werte zu respektieren. Diskretion: Wählen Sie Anbieter, die private und sichere Umgebungen für ein stressfreies Erlebnis bieten.
Schlussfolgerung Egal, ob Sie nach “Professionellem Massageservice Istanbul” suchen oder nach Verwöhnoptionen wie “Istanbul Nuru Massage” suchen, die Stadt bietet eine breite Palette von Erlebnissen, die auf Ihre Vorlieben zugeschnitten sind. Von luxuriösen Spas bis hin zu diskreten Dienstleistungen auf dem Zimmer sorgt Istanbul dafür, dass jeder Kunde sein perfektes Entspannungserlebnis findet.
Wenn Sie den Tipps in diesem Leitfaden folgen und die Angebote der Stadt verstehen, können Sie ein verjüngendes und unvergessliches Massageerlebnis genießen, das traditionelle Techniken mit modernem Luxus verbindet.
0 notes
bursahabermedya · 14 days ago
Photo
Tumblr media
Gonca Vuslateri Anne Oldu, Setlere Dönüş Yaptı! Mart 2024’te, uzun bir süre aşk yaşadığı Levent Bey ile evlenen ünlü oyuncu Gonca Vuslateri, 26 Nisan tarihinde sevinçle kızı Asya‘yı kucağına aldı. Bu mutlu olay, hem Gonca’nın https://bursahabermedya.com/gonca-vuslateri-anne-oldu-setlere-donus-yapti/ #Magazin #bursahaber #bursasondakika #bursahaberleri #haberler #bursa
0 notes
lokaleblickecom · 1 month ago
Link
0 notes
duyturkiye · 2 months ago
Text
0 notes
dakikamagazin · 3 months ago
Link
Gonca Vuslateri, kızı Asya'nın yüzünü ilk kez gösterdi
0 notes
bernamegeh · 3 months ago
Text
Mete Şahinoğlu Kimdir
Oyuncu Mete Şahinoğlu ”En Son Babalar Duyar” dizisinde Tuğrul Bey karakterini canlandırdı.Mete Şahinoğlu, Dabbe: Bir Cin Vakası adlı yapım ile tanınmaktadır. En son babalar duyar adlı dizide Levent Ülgen, Hatice Aslan, Cem Emüler, Arzu Balkan Karadağlı, Ayşegül Atik, Erdem Baş, Max Bendo,Ali Erkazan, Zeynep Karacan gibi usta oyuncular vardır.
0 notes
aykutiltertr · 3 months ago
Video
youtube
Hakim Bey - Mehmet Erdem ✩ Ritim Karaoke (Kürdi Minör 4/4 C Sebare Beste...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/7EvEclSVwYo ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Hakim Bey - Mehmet Erdem ✩ Ritim Karaoke (Kürdi Minör 4/4 C Sebare Beste Sezen Aksu) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ➤ SANATÇININ DİĞER ŞARKILARI İÇİN OYNATMA LİSTESİNE BAKABİLİRSİNİZ...        https://www.youtube.com/playlist?list=PL9SktAtLVupODpUBAQZP71HvVWjXwKX5a ➤ ESER ADI               :  HAKİM BEY ➤ SÖZ GÜFTE            : SEZEN AKSU ➤ BESTE - MÜZİK      : SEZEN AKSU ➤ USÜL                       : 4/4 C SEBARE ➤ MAKAM - DİZİ        : KÜRDİ - MİNÖR ➤ ARANJÖR              : ? ➤ ENSTRÜMANLAR :  YAYLI GRUP KEMAN, ELEKTRO GİTAR, AKUSTİK GİTAR, BAKIR NEFESLİLER TROMPET ➤ KİMLER OKUDU    : MEHMET ERDEM, SEZEN AKSU, LEVENT YÜKSEL, ZÜLFÜ LİVANELİ Music video by Mehmet Erdem performing Gibi Gibi. (C) 2014 SONY MUSIC ENTERTAINMENT TURKEY Gibi Gibi Mehmet Erdem Hiç Konuşmadan Sezen Aksu,sözü ve müziği kendisine ait daha önce Zülfü Livaneli, Levent Yüksel ve Mehmet Erdem'den dinlediğimiz "Hakim Bey" isimli şarkısını single olarak sevenleriyle paylaştı.                             ŞARKI SÖZÜ ve AKORU Intro: Bm     C Bm              C  Bm                     C Şikayetim var cümle yasaktan Bm                        C  Bm                     C Dillerimi hakim bey bağlasan durmaz Bm                    C   Bm                      C Gelsin jandarma polis karakoldan D                                              C          Bm Fikrim firarda mapusa sığmaz eyvah D                  C          Bm Mapusa sığmaz eyvah Bm              C Bm                     C Gün olur yerle yeksan olurum Bm              C Bm                     C Gün olur şahım devri devranda Bm              C Bm                     C Kanun üstüne kanun yapsalar D                                    C          Bm Söz uçar yazı iki cihanda eyvah D            C          Bm İki cihanda eyvah Bm                                            Em Sussan olmuyor, susmasan olmaz                                                      Bm   Dil dursa hakim bey, tende can durmaz                                                     Em Yazsan olmuyor, yazmasan olmaz                           C                 Bm   Kaleme tedbir koma, tek durmaz Mehmet Erdem (şarkıcı) Cemiz Topuzlu Konser Salonu'nda Sezen Aksu ve Mehmet Erdem sahne performansı, 2012 Genel bilgiler Doğum 31 Aralık 1978 (45 yaşında) Manisa, Türkiye Tarzlar Pop Meslekler Şarkıcı, şarkı yazarı Çalgılar Klarnet, bağlama, mandolin, ud, gitar, cümbüş, perdesiz gitar Etkin yıllar 1999–günümüz Müzik şirketi Sony Music Resmî site mehmeterdemmusic.com Mehmet Erdem (d. 31 Aralık 1978,[1] Manisa), Türk müzisyen, şarkıcı ve şarkı yazarı. Hayatı ve kariyeri Aslen Malatya, Arapgirli olan Mehmet Erdem, 1978 yılında Manisa'da doğdu. Ortaöğrenimini İzmir Fen Lisesi'nde tamamladıktan sonra, Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldu. Babası klarnet, dayısı bağlama çalardı. Bu nedenle müzikle erken yaşta tanıştı. İlk çaldığı enstrüman 5 yaşındayken sahip olduğu mandolindi. Daha sonra bağlama ve cümbüş de çalmaya başladı. Lise döneminde çeşitli gruplarda müzisyen ve vokalist olarak yer aldı. Eserleri Film ve dizi müzikleri Polis - (2006) Dol - (2007) Sınıf - (2008) İş Arıyoruz - (2008) Deli Deli Olma - (2009) Sizi Seviyorum - (2009) Memleket Meselesi - (2010) Avrupa Avrupa - (2011) Leyla ile Mecnun - (2011) Vücut - (2011) Çalgı Çengi - (2011) Kalbim Seni Seçti - (2011) Aşk Kırmızı - (2013) Sen Aydınlatırsın Geceyi - (2013) Cenaze İşleri - (2017) Albümler Herkes Aynı Hayatta (2012) Hiç Konuşmadan (2013) Hepsi Benim Yüzünden (2016) Neden Böyleyiz (2018) bir şarkı vardı ya (2022) Single'ları "Allah'tan Kork" (Aşkın Nur Yengi ile) (2019) "Deliler" (Yeni Türkü Zamansız) (2022) "Turnaların Göçü" (Musa Eroğlu ile Bir Asır 2) (2022) Ödülleri Yıl Ödül veren organizasyon Kategori 2009 Uluslararası Altın Portakal Film Festivali Ödülleri En İyi Film Müziği (Deli Deli Olma) 2013 Ege Üniversitesi 2.Medya Ödülleri En İyi Çıkış Yapan Sanatçı 1.Türkiye Müzik Ödülleri En İyi Çıkış Yapan Sanatçı 3.Pal Fm Müzik Ödülleri En İyi Çıkış Yapan Erkek Sanatçı 10.Radyo Boğaziçi Müzik Ödülleri En İyi Çıkış MGD 19.Altın Objektif Ödülleri En İyi Çıkış Yapan Sanatçı 2016 13.Radyo Boğaziçi Müzik Ödülleri En İyi Erkek Pop Müzik Sanatçısı
0 notes
pazaryerigundem · 6 months ago
Text
İzmir’in dört yanında bayram coşkusu
https://pazaryerigundem.com/haber/171931/izmirin-dort-yaninda-bayram-coskusu/
İzmir’in dört yanında bayram coşkusu
Tumblr media
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin organize ettiği İzmir 19 Mayıs Yol Koşusu 11’inci kez yapıldı. Cumhuriyet Meydanı’nda başlayan ve biten 10 kilometrelik koşuya yaklaşık bin sporcu katıldı. Ayrıca kentte 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kapsamındaki etkinliklerden “Kadınlar 17 Yaş Altı Futbol Turnuvası” da tamamlandı.
İZMİR (İGFA) – İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri kapsamında gençleri sportif faaliyetlerle buluşturuyor. Kentte bayram coşkusunu yaşatacak ve renkli etkinliklere sahne olan program kapsamında 11’inci kez gerçekleşen 19 Mayıs Yol Koşusu tamamlandı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın Kurtuluş Savaşı’nın fiili başlangıcı olarak kabul edilen 19 Mayıs programları için Samsun’da yer alması nedeniyle koşunun startını İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Dr. Zafer Levent Yıldır verdi. Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanlığı tarafından organize edilen İzmir’in uluslararası alanda marka değerine sahip ‘Maratonİzmir’ çatısı altındaki 19 Mayıs Yol Koşusu Cumhuriyet Bulvarı’ndan başladı. Mustafa Kemal Sahil Bulvarı üzerinde 5 kilometre koşulduktan sonra Sadık Bey Tramvay Durağı’ndan dönüldü ve 10 kilometrelik koşu startın verildiği Cumhuriyet Meydanı’nda son buldu. Gençleri spora teşvik etmek amacı ile sadece 16-34 yaş kategorilerinde kupa ve para ödülü veren Türkiye’deki tek yarış olan koşuda yaklaşık bin sporcu ter döktü. 
Kürsüye çıkanlar ödüllerini aldı Dereceye girenler ise; 16-18 yaş erkekler kategorisinde Kaan Miyazaki Öztürk üçüncü, Doğukan Ömür Altundaş ikinci, Ercan Geleş birinci oldu.  16-18 yaş kadınlar kategorisinde Tuğçe Nur Şimşek üçüncü, Fatma Sarhan ikinci, Irmak Şereflioğlu ise birinci geldi.  19-21 yaş erkekler kategorisinde Kerem Baybatur üçüncülüğü, Mehmet Ali Kara ikinciliği, Muhammed Kasar birinciliği elde etti.  19-21 yaş kadınlar kategorisinde Gülten Koncagüller üçüncü, Rojin Selgi ikinci, Elif Güldiken birinci oldu.  22-24 yaş erkekler kategorisinde Baran Ertoğum üçüncülük, Okan Yumuk ikincilik, Said Kerem Yetişir birincilik kazandı.  22-24 yaş kadınlar kategorisinde Begüm Tahhan üçüncü, Rojda Baran ikinci, Hasibe Demir birinci oldu.  25-27 yaş erkekler kategorisinde Hakan Çoban birinci, Halil Yaşın ikinci ve Cengiz Karaduman üçüncü oldu.   25-27 yaş kadınlar kategorisinde Mervegül Özdemir birinci, Güler Nur Akgün ikinci ve Ayşenur Karapınar Özkılınç üçüncü oldu.  28-30 yaş erkekler kategorisinde Mesut Akpınar birinci, Alihan Savaşçı ikinci ve Hüseyin Sezgin üçüncülük ödülünü aldı.  28-30 yaş kadınlar kategorisinde Muborak Muqımı birinci, Aylin Bütün ikinci ve Gökçe Hayırlı üçüncü oldu.  31-34 yaş erkekler kategorisinde Suat Karoğlu birinci, Mehmet Aydıngör ikinci, Iurıı Palchuk üçüncü oldu.    31-34 yaş kadınlar kategorisinde de Özlem Işık birincilik, Elif Acar ikincilik ve Merve Dede üçüncülük ödülünü elde etti.   
Fotoğraf yarışmasını kazananlar da belli oldu Ayrıca törende 4’üncü Maratonizmir Avek Ulusal Fotoğraf Yarışması’nda dereceye girenlere de ödülleri verildi. Start isimli fotoğrafıyla Murat Yılmaz üçüncü, “3” isimli fotoğrafıyla Erkan Çamlılar ikinci, Meydan adlı fotoğrafıyla Murat Atılcan birinci oldu. İyilik Peşinde Koş adlı fotoğrafıyla Hasan Uçar ile Maraton ve İzmir isimli fotoğrafıyla Hacı Emre Polat mansiyon ödüllerini kazandı.  Ödüller sahiplerine İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Dr. Zafer Levent Yıldır, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Tugay, İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanı Hakan Orhunbilge, İzmir Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü Başkanı Hüseyin Egeli tarafından verildi. 
Kadınlarda şampiyon Karşıyaka Ayrıca kutlamalar çerçevesinde Behçet Uz Rekreasyon Alanı’nda “Kadınlar 17 Yaş Altı Futbol Turnuvası” da yapıldı. Orbit Karabaglar, Karşıyaka Besem, Eski İzmir Gençlik, Selçuk Çamlık, Bornova Genç Yıldızlar, Menemen Gençlik spor kulüplerinin kıyasıya rekabet yaşadığı turnuvada kazanan belli oldu. Karşıyaka Besem rakiplerini geride bırakarak kupaya ulaştı.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
theart2rock · 1 year ago
Text
Benefizauktion Mission in Black mit Rage Against Racism
Tumblr media
MISSION IN BLACK zählen seit jeher zu den sozial sehr engagierten Metalbands. Gemeinsam mit RAGE AGAINST RACISM versteigert die Band einen exklusiven Kunstdruck des Covers ihres aktuellen Albums "PROFIT REIGNS SUPREME" zugunsten der Organisation "Friedensdorf International" in Oberhausen. Angaben zum Kunstdruck U N I K A T: - Leinwanddruck / Druck auf Leinwand - 80 x 120 cm - auf Holzkeilrahmen aufgespannt - von Band & Künstler signiertes Unikat, d.h. alle Musiker plus Björn Gooßes Die Auktion findet auf der Facebook-Seite von Friedensdorf International statt: www.facebook.com/friedensdorf/posts/716569440504726?ref=embed_post Das Statement der Band:"Liebe MIB-Community, Wir haben großartige Neuigkeiten, die uns mit Freude und Sinnhaftigkeit erfüllen. Wir arbeiten gemeinsam mit dem renommierten RAGE AGAINST RACISM aus Duisburg für eine besondere Sache zusammen, die uns sehr am Herzen liegt. Wir freuen uns, verkünden zu können, dass wir an einer exklusiven Benefizauktion arbeiten. Killustrations Björn Gooßes, der unser Artwork für unser Album „Profit Reigns Supreme“ entworfen hat, meldete sich einige Wochen vor dem Festival bei Andy und erzählte ihm, dass er mit seiner Band Harkon ja auch in Duisburg sielt und sich beide da ja mal endlich persönlich treffen könnten! Im Verlauf des Gespräches und auch aufgrund der gemeinsamen Überzeugungen, für die das RaR steht, kam Björn mit der Idee um die Ecke, das wir da doch spontan eine Aktion ins Leben rufen könnten: Der Artwork Künstler, wir als Band und dazu noch ein Festival mit Message - alles an einem Ort: Wann gibts schon die Gelegenheit!? Wir fanden das eine super Sache und waren sofort begeistert und so wurde die Idee schnell konkreter. Er brachte zum RaR das ultracoole Artwork als hochwertigen Leinwanddruck mit und wir signierten dieses nach unserem Auftritt direkt am Merchstand. Selbstverständlich ist auch die Originalunterschrift von Björn mit drauf! Wir erzählten Levent vor Ort von der Aktion und auch er fand das eine coole Idee - Wir machten tolle Bilder zusammen und denken, dass wir hier spontan und direkt gemeinsam mit den Fans, was Gutes tun können. Der Erlös aus dieser Auktion wird an die Organisation "Friedensdorf International" in Oberhausen gespendet. Levent Tomicki (Veranstalter RaR): „Das Friedensdorf holt Kinder aus Krisengebieten um sie medizinisch zu versorgen und zu betreuen und organisiert sich sowohl jeweils vor Ort als auch generell für Frieden.“ Es ist uns eine Ehre, unseren Teil dazu beizutragen, indem wir diese Leinwand zur Versteigerung anbieten und somit einen positiven Einfluss auf die Welt um uns herum haben. Gemeinsam können wir einen Unterschied machen! Die ganze Aktion startete am 13.10.2023 und endet am 17.11.2023. (auf der Facebook-Seite vom Friedensdorf International)" Quelle: El Puerto Records Lesen Sie den ganzen Artikel
0 notes
mojo-nyla · 1 year ago
Text
Social club mit Ziegen
Heute haben wir in erster Linie Freunde getroffen. Beim Hungarian pastry shop unsere Wohnungstausch-Partnerin Sabrina und ihren Freund Levent (leider kein Foto) und am Nachmittag Martin und Janika, die uns eine Führung über den Campus der Columbia University gaben. Abends haben wir bei den beiden gegessen und zuhause konnten wir dann noch ein bisschen Autokino vom Fenster aus mitverfolgen.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
eggi1972 · 1 year ago
Text
[Theater] Mit der S-Bahn ins Kleine Haus in Gießen
Tumblr media
Nach Woyzeck dachte ich mir, gebe ich auch dem Kleinen Haus mal wieder eine Chance. So ein bisschen Angst hatte ich ja schon, da das Schauspiel für mich nicht ganz ans Musiktheater heranreicht. Aber irgendwie nach „Woyzeck“ und vor allem „Der Staat gegen Fritz Bauer“ war für mich klar, da muss ich dann doch hin. Gesagt getan, mal wieder eine andere Freundin eingepackt und erstmal zusammen einen Tee im Foyer getrunken. Meine erste Feststellung war, es wird voll im Kleinen Haus und ganz ehrlich, dies freut mich sehr, denn dies zeigt einmal mehr, dass Theater anziehend sein kann, und noch immer ist. Die Einführung zu „Einsame Menschen“ machte diesmal Simone Sterr, möglicher Weise da Lena Meyerhoff, die Dramaturgin des Stückes, leider erkrankt war. Ich hoffe wirklich, dass es nichts Schlimmes ist. Frau Sterr hat die Einführung gut gemacht. Vielleicht war sie am Anfang noch nicht ganz, ich sag mal, eingegroovt in das Stück, aber das gab sich schnell. Sie hat einiges über Felicia Zeller erzählt, die den Theatertext in der jetzigen Form geschrieben hat. Da kam dann meine große Angst wieder hoch. Einen klassischen Text von Gerhart Hauptmann in das Hier und Jetzt zu bringen, das kann auch mal gewaltig nach hinten losgehen. Trotzdem war ich irgendwie auch neugierig, was mich da erwartet. Vor allem diese angefangenen Sätze kenne ich ja auch, wenn mein Kopf schneller ist, als meine Zunge. Das ist beim Kritiken schreiben manchmal noch schlimmer, denn meine Finger sind nun noch langsamer als meine Zunge. Dies führt manchmal doch zu dem ein oder anderen Schmunzler in meiner Umgebung. Dies macht dann auch immer jede Kritik oder Rezension so anders, denn ich weiß nie so wirklich wo es hingeht mit meiner Kritik, erst dann wenn die Kritik fertig geschrieben ist. Copyright: Christian Schuller Copyright: Christian Schuller Copyright: Christian Schuller Die Geschichte erzählt im Endeffekt, das wonach wir alle irgendwie streben. Da ist das Idealbild von Familie und Kind, dafür aber trotzdem nicht im Beruf und im Privaten nachgeben. Da sind unsere Ideale die wir bitte nicht vergessen. Im Falle dieser Geschichte wird dies in der beruflich erfolgreiche Marie dargestellt, die von Germaine Sollberger gespielt wird. Sie ist auch noch eine reiche Erbin und hat ein Gelände mit einer alten Villa darauf gekauft, welche direkt an einem See und Wald liegt und dazu noch einen S-Bahnanschluss hat. Ganz nebenbei ist sie noch schwanger, zumindest am Anfang, mit einem Kind, welches sie mit Gerhart hat, der noch immer an seiner Doktorarbeit schreibt. Ich habe das Gefühl, er hat mit Ende dreißig noch nicht mal angefangen, sie zu schreiben. Immer wieder formuliert er alleine schon den Titel der Arbeit um, welches er sehr gestenreich macht, und in einer Geschwindigkeit, die bei mir schon einen Knoten im Hirn erzeugt. Da sind wir dann auch schon beim Kritikpunkt an Levent Kelleli. Ich glaube, er hatte zweimal einen Texthänger. Es war nicht schlimm, aber vielleicht wäre es sinnvoll, an der ein oder anderen Textstelle vielleicht ein wenig langsamer zu sprechen, und dafür dann diese auch wirklich schwierigen Passagen noch besser zu meistern. Aber ganz ehrlich. Ich hätte mir schon in den ersten zwei Minuten mehr als einmal einen Knoten in die Zunge geredet. Er hat es wirklich geschafft, die Worte klar und deutlich zu artikulieren. Wie gesagt, die zwei Stellen waren halt mal ein kleiner Hänger. Seine Mutter Erika wurde von Carolin Weber gespielt. Ich kann ja mit solchen Esoterikmenschen eher weniger etwas anfangen. Aber die tänzelnde Erika mit ihren kleinen Schritten und ihrer echt stark überspitzten Persönlichkeit war dann doch sehr angenehm. Ben Janssen spielte Bölsche, ein Freund von Marie und Gerhart, der ein Umweltaktivist ist und durchaus ein kleiner Tollpatsch. Als er zu Marie am Ende sagte, dass wenn er seine Gipsverbände ab hätte, dann werde er richtig Gas geben und den Wald schützen, und sie überreden wollte, in ein Baumhaus zu ziehen und mit ihm für das Überleben des alten Waldes zu kämpfen, musste ich echt an mich halten. Denn bis er ohne Gips ist, ist wahrscheinlich der Regenwald komplett abgeholzt und das Baby von Marie und Gerhart hat sein Studium beendet. Gestartet ist Bölsche mit einem Gipsbein und es kamen noch ein Armbruch und eine Halskrause dazu, bis das Stück in den letzten Teil einbog. Margarete wurde von Amina Eisner gespielt. Sie will in die Villa mit einziehen, denn eigentlich soll daraus ein Co-Worker-Space für Backpacker werden. Sie freundet sich mit Gerhart an und bringt in ihm besondere Seiten zum Klingen. Er kleidet sich besser, macht Sport und so einige andere Dinge mehr, und natürlich stört sie ihn nicht. Seine Freundin Marie und sein Baby Fritz hingegen stören ihn doch sehr und er erfindet immer wieder neue Ausreden, um sich vor dem Helfen zu drücken. Es sind zwei wirklich kurzweilige Stunden, wo ich noch einiges schreiben und erzählen könnte. Die Zeit verging wie im Fluge und man wurde gut unterhalten. Die Stimmen waren besonders beim Singen wirklich sehr gut, richtig klar. Vor allem Carolin Weber, aber auch Germaine Sollberger stachen in meinen Ohren ein wenig heraus. Wobei jeder der Schauspieler ein paar Szenen hatte, wo ich wirklich dachte, das ist extrem gut. Das Bühnenbild war einfach, aber gut. Man konnte immer sehr gut erkennen, wo man sich gerade befand, wobei da schon einiges an Dreck auf der Bühne war, nachdem das Stück zu Ende war. Es war auch wirklich ein langer Applaus im Kleinen Haus und es war voll und ich kann verstehen warum. Die Schauspieler waren diesmal wirklich gut. Es wurde zwar schnell gesprochen und man hat sicher den ein oder anderen Satz im Kopf beendet, der unausgesprochen von den Schauspielern gesagt wurde. Und irgendwie waren sie alle ein wenig einsam, da sie sich nie wirklich richtig ausgedrückt haben und dem einen oder dem anderen vielleicht nicht alles gesagt haben. Es war trotzdem nicht hektisch auf der Bühne und wie das Ganze endet werde ich sicherlich nicht verraten, denn ich hoffe, dass die ein oder andere S-Bahn, oder in Gießen wohl eher ein Stadtbus, am Kleinen Haus hält und dort noch viele Menschen aussteigen lässt, denn dieses Stück, unter der Regie von Anaїs Durand-Mauptit und der Dramaturgie von Lena Meyerhoff, hat noch einige Vorstellungen verdient. Es gibt nur noch drei Vorstellungen und bei fast allen nur noch Restkarten. Ich fände es schade, wenn sie diese Vorstellungen versäumen und irgendwie würde ich mich freuen, wenn noch die ein oder andere Vorstellung dazu käme. Copyright: Christian Schuller Copyright: Christian Schuller Copyright: Christian Schuller Lesen Sie den ganzen Artikel
0 notes
nekadarhaber · 1 year ago
Text
Levent Gültekin'den Kılıçdaroğlu için akıl almaz iddia: "Kazanamayacağını bile bile aday oldu"
Tumblr media Tumblr media
Levent Gültekin'den Kılıçdaroğlu için akıl almaz iddia: "Kazanamayacağını bile bile aday oldu". Levent Gültekin, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığı hakkında şok edici bir açıklama yaptı. Geçtiğimiz yılın Nisan ayında gerçekleşen bir görüşmede Kemal Kılıçdaroğlu'na aday yapıldığını ve seçimi kaybedeceğini söylediğini iddia etti. Bu iddiasını Twitter'daki bir sohbetinde paylaşan Gültekin, Kemal Kılıçdaroğlu'na yaptığı konuşmayı anlattı. Gültekin, "Ben bir kitap yazdım, akışa göre siz aday yapıyorlar 2023'te" dedim ve ardından filmin sonunda Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday olup, seçimi kaybedeceğini söyledim. Kemal Kılıçdaroğlu ise "Nasıl yani?" diye sordu. Bunun üzerine Gültekin isimleri vererek Kemal Kılıçdaroğlu'na aday yapıldığını söyledi. Gültekin, Kemal Kılıçdaroğlu'na ülke için son bir şans olduğunu belirtirken, "Ülke için bu son bir şans, bu şansı heba etme" dedi. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu'nun verdiği yanıt, Gültekin'i şok etti. Kemal Kılıçdaroğlu, "Ülke bitti, hiçbirimizin kurtarma şansı yok" dedi. Gültekin ise bu sözler karşısında şaşkınlığını gizleyemedi ve Kemal Kılıçdaroğlu'na "Allah'ını seversen ne diyorsun? Böyle düşünüyorsan sen niye aday oluyorsun?" diye sordu. Kemal Kılıçdaroğlu ise gerçekten ülkeyi kurtaramayacaklarını söyleyerek, kendi adaylığını engelleme şansının olmadığını belirtti. Gültekin ise "Kemal Bey o zaman aday olma. Lütfen!" diye karşılık verdi. Sonuç olarak, Gültekin'in iddiaları Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığı hakkındaki soruları yeniden gündeme getirdi. Bu iddialar, CHP liderliği konusunda belirsizlik yaratırken, parti üyeleri ve destekçileri arasında da tartışmalara neden oldu. Read the full article
0 notes
duyturkiye · 3 months ago
Text
0 notes