#Kominist
Explore tagged Tumblr posts
papatyamm1 · 1 month ago
Text
Sohbet🌹🌹🌹
Peçeli ayşe hocamızının cuma mescidindeki sohbetinden yazıyorum, hocamız diyorki, çağlayanda bir yere düzenli olarak sohbete başladım, her gitmemde sohbete gelenlerden bir hanım sohbet boyunca ağlıyordu, bir defasında kendisiyle görüşmek istedim, ona neden ağladığını sordum, bana dediki, hocam ben ağlamayım da kim ağlasın, iki kızım var ikiside kominist oldu onlara üzülüyorum ağlıyorum ne olur bana dua edin, bende o hanıma teheccüt kılıyormusun diye sordum, kılıyorum dedi. O zaman senin işin kolay dedim. Her gece teheccüt namazını kıldıktan sonra 41 fatiha okuyup, ‘Allah’ım okumuş olduğum şu fatihalar hürmetine kızlarıma hidayet nasip eyle’ diye dua edip kızlarının üzerine okuduğun fatihaları üfle..
Sonrasında o hanım bu fatihaları okumaya başlar, tam 7 yıl sonra bir gün ayşe hocamızın kapısını çalar. Yine ağlıyodur, fakat bu sefer mutluluktan ağladığını söyler hocamıza. Çünkü iki kızıda dönüş yapmıştır kapanmışlardır, o hanım kızlarınıda yanında hocamıza getirmiş, ve kızlarının medresede okumak istediğini söylemiştir, ayşe hocamız kızları bir medreseye yerleştirir orada ilimlerini tamamlarlar, sonra Edendi hz. ne bir hayırsever beş katlı bir medrese hediye eder, ayşe hocamızda aracı olarak ilimlerini tamamlayan bu iki kızı idareci olarak bu medresede görevlendirir orada idareci olurlar, 60 tanede talebe verirler..
Daha sonra da efendi hz. ile aynı soy ismi taşıyan (yani akrabalarından biri) birine  evlilik için kız bakılıyormuş ayşe hocamıza gelip sormuşlar, hocamızda bu iki kızdan birine vesile olmuş, evlenmişler.
7 yıl ağlayarak Allah’a yalvaran annenin duâsının neticesinde iki kız kardeşte hidayet bulmuşlar idareci hoca olup yıllarca talebeler hocalar yetiştirmişler birisi efendi hz nin akrabalarından biriyle evlenmiş..o anne için ne büyük saadet..
Hocamız yine eşi sürekli alkol alan başka bir hanıma teheccütten sonra sabah namazına kadar okunan 41 fatiha terkibini söylemiş, oda okumaya başlamış 2 yada 3 yıl içinde dedi, o adamda dönüş yapmış içkiye tövbe etmiş şu anda cübbe şalvar sakal kisveye girmiş tarikat dersi almış, hatta hanımı beni bile geçti diyormuş eşi için, aileye de huzur gelmiş tabiki..
Ayşe hocamız buyurduki, eşinden, evladından, gelininden, kayınvalidesinden, kimden dertliyseniz sıkıntınız varsa hidayetini istiyorsanız bu terkibi yapın Allah’a yalvarın, okuduktan sonra üflemesi mümkün olmayanlar gıyabında dua ederler..
( becerebildiğim kadarıyla anlatılanları aklımda toparlayıp yazmaya çalıştım, belki eşinden evladından sıkıntısı olan birileri vardır faydalansınlar istedim, ayrıca hocamız bu fatihalara özellikle 70 gün devam edilmesini söylemişti, ama tabi netice alana kadar okunması en güzeli )
7 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 2 years ago
Text
En büyük rakibimiz sandık güvenliği ;
14 Mayıs seni unutursam kanım kurusun!..
Devlet'imizin re'sen ataması sonucu sandık görevlisi oldum dün, hayatımın en zor görevi idi..
Sandıkların etrafında oynanan oyunları anlatmaya kelamım yetmeyecek..
Ak parti ve MHP teşkilatı neredeydiniz siz nerede?
Sandıkları yetim bıraktınız, hepinize kırgınız!
Sandıkları yapa yalnız bıraktınız..
Oy kullananların verdiği bir mucadele vardı ki akla ziyan...
Sandık kurulmadan döndüm ki seçmen 07.50 de 150 kişi kuyruğa girmiş, savaşa gider gibi oy kullanmaya gelmişler adeta, kimi " ikinci tura kalacak zaten " derken " kimi de " bu adam kaç tura kalırsa kalsın gidecek, göndereceğiz ailecek gönderecegiz" sesleri..
Şiddetli bakışlar , gürültülü sesler , kargaşa çıkaran gençler "gidecek" diyor..
Şaşkınım ,çok şaşkınım.
Benim Türkiye'm de pkk gelsin ,Tayyip gitsin diye Yirmi beş milyon insan oy kullandı..
Benim Bayrağıma bu kadar düşman, Benim Asker'ime bu kadar düşman ,Benim Ezan'ıma bu kadar düşman, Benim Devlet'ime bu kadar düşman bir millet nasıl oluştu tartışılmalı..
Yahu pkk gelirse Selahaddin Demirtaş'a içişleri bakanlığını vereceğiz diyenlere baş kaldırmak yerine kabullenmek nasıl bir vatan severliktir!..
Sinan Oğan'a oy verenlerde bir enteresan idi... mecliste Kominist partisine ,cumhurbaşkanlığında da Sinan Oğan'a oy verdiklerini görünce de başka bir şaşkınlık yaşadım...
Mühendislik siyasetini artık istemiyoruz....
Muhendislik siyasetin mimarları sandık başında,cana can kana kan bir mucadele yaşattılar bize..
Kominist partisi , yeşil sol (hdp) partili gencler bize nefes aldırmadılar.
Avukat'larından gönüllü gençlerine kadar mobing uyguladılar,iş yaptırmadılar..
Okul yetkilileri ,Parti yetkilileri,sandık başkanlari ve görevliler bir daha gözden geçirilmeli
Oylar sayılmaya başladı "Ak parti dedi " sayan kişi ,oradaki Chp'li görevliler ve diğerleri "AKP diyeceksiniz ne Ak partisi size burada Ak parti dedirtmeyiz"diyerek oyları sayan MHP ve Ak parti temsilcileride "AKP" demeye başladı bir daha Ak Parti diyemedi sizin davanız bu muydu liyakatsiz ,samimiyetsiz ,ciddiyetsiz durumlarınız çok rahatsız edici idi..
Ve liyakatsız sandık başkanları korkudan ödünüz patladı bir anda..
Yahu adamlar algı ile sandıklara hükmediyorlar ikinci tura kalınacak diyorlar diye ikinci tura bıraktilar.
Ak parti de sosyal medya gücü yok ,muhalifler Sosyal medyanın verdiği güç ile seçimi yönetiyorlar..
Ak parti hizmetlerini sosyal medya da anlatamadı..
Gençlik çalışması fiyasko!..
" Yumuşak koltuklu jeep'lere binen ablalar abiler sizin makam derdiniz bitirdi. Allah'a hesabınız büyük olacak.."
Ne zaman gençlik çalışmalarınız fiyasko böyle olmaz dediysek, şiddetle karşımıza çıktınız. sosyal medya da yoksunuz dedik, gençler yok dedik şiddetle karşımıza çıktınız..
" Milletle örülen duvarlar tepeden bakma hallerinizin sonucu bu kanamayı başlattı.. "
Sandıkların başına her okulda chp nin avukatları ,yüzlerce görevlileri yüzlerce komünist partili gençleri çoğu ODTÜ den gelme, yüzlerce hdp'li...
... gençleri yerleştirmişler bize iş yaptırmadılar.
"sizi şikayet edeceğiz savcılığa, geçersiz oy çıkamaz "
...diyerek 7 saat mobing uyguladılar.
...gecersiz oyları geçersiz saydırmadılar.
Saatler gece 11 iken sınıfı otuz kişilik kominist bir grup sarmaladı tutanağı bitirmemize izin vermediler.çıkarmadılar okuldan bizi...
Sandık başlarına dişardan hiçbir şekilde seyirci oturtulmamalı, temsilci de başkaları oturtulmamalı bu sandığa saldırıdır.
Benim tutanaklarımı fotoğrafladılar, imzalarımı fotoğraf çektiler buna izin veren okul yetkilileri de hesabını vermelidir.
Manda zihniyeti ile büyük bir mücadele verdik...
Oylar sayılmaya başladığında okulu gezeyim dedim; kaç sandık başkanının hüngür hüngür ağladığını gördüm..
Uygulanan psikolojik şiddetinin hangisini yazayım..
Allah bize uyanışı,direnişi ve birlikteliği nasip etsin..
Ona tuzak kurmak istemişlerdi de biz onları en fazla hüsrana uğrayanlardan kılmıştık.(21/Enbiyâ 70)
Elif SÖĞÜTLÜ
Tumblr media Tumblr media
Konu ile ilgili cimer'e başvuru yapılmıştır. İnşallah hayırlısı olur
54 notes · View notes
menemennpastirma · 2 years ago
Text
Tumblr media
Enkazdan Türk çıkıyor Yunan seviniyor, Kürt çıkıyor Türk seviniyor, Kominist partili Ülkücüye çorba dağıtıyor. Çıkana kimse hangi partilisin diye sormuyor.
Siyasetçileri aradan çıkarın bütün halklar birbiriyle anlaşır…
(Kaynak: https://twitter.com/filozof_bukucu/status/1625395246099038214)
62 notes · View notes
aynodndr · 11 months ago
Text
Tumblr media
Camiye girdi geri kafalı
Cem evine girdi suçlu alevi
Kiliseye giren gavur
Evren diyerek iki kelam etse ateist
Allah diye zikretse gerici
Modern giyinse o....pu
Atasına saygı duysa Kemalist
Dili farklı olsa anarşist ..
Düzene baş kaldırsa kominist...
Kabullense koyun ...
Sen o küçümsediğin olarak o da sen olarak dünyaya gelmiş olabilirdi ,
Bir kere bunu düşünmek çok mu zor..
Unutmayın ki yaşarken öteleştirdiğiniz kim varsa
Ölünce yan yana yatacaksınız aynı toprakta...
Aslolan şeyleri kafaya takmadınız bunları taktığınız kadar ,
Her gün mantar gibi sapık türüyor
Her gün kadınlar öldürülüyor
Çocuklar yetim öksüz kalıyor ...
Hayvanlara akla gelmeyecek işkenceler yapılıyor ,
Yaşlılar gasp ediliyor ...
Tüm bunlardan daha kötü olamaz hiç biri
Ama siz en fazla ah ah vah vah demekle kalıyorsunuz haberlerde duyunca
İki de lanet okuyup üç de küfür anasına bitti gitti değil mi ...
Sonra da kalkıp gerine gerine bu öbürüne diğeri şuna bok atmakla uğraşıyorsunuz ..
Ya bi gidin Allah aşkına
işiniz gücünüz boş işlerle uğraşıp onu bunu yaftalamak
İşiniz gücünüz hır çıkartmak
Birinizde çıkıp hakikati savunsun be
İnsan insanım insanlar demeyi bilsin...
Biride taraf bellemesin
Tarafımız aynı iyilik güzellik vicdan merhamet desin ,
Mutluluğu mutsuzluğu bölüşmek hak
Gerisi tefferruat desin ...
AHRÂZ SNR
4 notes · View notes
turkudostu61 · 1 year ago
Text
Tumblr media
Şimdi sorsan kominist kitapsız derler. Kominist başkan Mehmet Maçoğlu, Tunceli’de ekmeği 3 TL’ye indirdi, suyu da bedava yaptı.
4 notes · View notes
dilperisanimmmm · 10 months ago
Text
ABD, Vietnam'a hava yoluyla tam 20 milyon galon Turuncu Madde bırakmıştır. ABD tarafından Vietnam Savaşı sırasında kullanılan turuncu madde ile bitki örtüsünün yok edilmesi ve böylelikle kominist savaşçıların yerinin belirlenmesi hedefleniyordu. Ayrica bu zehirli madde içerisinde bulunan dioksinin, nesiller boyu devam eden kanser ve doğumdan gelen özürlere neden oldu. Bu katliamın sorumlusu dönemin savunma bakanı olan Robert McNamara bu eylemin suç olmadığını çünkü kadınlarda yazmadığını söyleyerek katliamı meşrulaştırdı.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
gokhan-gulmez · 10 months ago
Text
Gazetecilere Çin ajanı diyen Zennure Kirem Çin Vize acentası çıktı
Geçtiğimiz yıl Uygurlarla iligili yaptığımız haberden sonra Bizim haberimizle ilgili Cesur Haber gökhan Gülmez’e Çin ajanı ve Şerefsiz diyen Zeynure Kirem Kominist Çin Halk Cumhuriyetinin resmi Acentası olduğu ortaya çıktı. Zeynure Kiremin Sahibi olduğu Şirket Çin Devleti Acentası imiş Gazetecilere Çin ajanı diye Kişi Çin ile iş yapıyor !. Zennure Kirem’in sahibi olduğu Jade Turizmin internet…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
tferyal · 1 year ago
Text
Tumblr media
FİDEL CASTRO VE 2 ADET ROLEX
Ağzında pürosu, kolunda 2 adet Rolex marka saatiyle Fidel Castro...
Fotoğraf 1963 yılında Castro'nun Moskova ziyareti sırasında Kremlin Sarayı'nda çekiliyor. Castro'nun hemen karşısında oturan kişi Sovyetler Birliği kominist partisi ilk sekreteri Nikita Kruşçev.
Arka tarafta duvarda Karl Marx resmi bulunuyor. Fotoğrafın beden dili ise çok ilginç... Odada bulunan herkes Castro'nun püroyu yakmasına gülümseyerek bakıyor. Masada oturanların ellerini birleştirmiş vaziyette. Karl Marx portresinin altına ayakta duran üç kişi ise ellerini arkadan bağlamış şekilde izliyor.
Aslında bu fotoğrafın çekildiği yıllarda, bu tarz resimler sansürlenmişti. Fakat Sovyetlerin yıkımından sonra birçok fotoğraf ve belge yayınlanmaya başlandı.
Kolundaki saatlere değinecek olursak, Fidel Castro çoğunlukla 2 Rolex saat takardı.
Bir tanesi GMT (Greenwich Mean Time), diğeri ise Submariner model saatiydi. Saatler; Havana, Washington ve Moskova'ya ayarlıydı.
1 note · View note
hetesiya · 1 year ago
Text
Beyler, çok bilmişler, toplaşın hele sizlere iki laf edeyim.!
Kominizm ve Milliyetçilik birbirine dışlayan kavramlardır.
Bizim ülkemizde kimin gerçekçi anlamda sosyalist olduğunun başlı başına ölçütü kemalizmden köklü bir kopuş yapmış mı yapmamış mı? Sorusunda yatıyor. Bu konuda kendisini sorgulamamış, özeleştiri yapmamış hiç bir sosyalist, sol parti, örgüt bu devletten kopmamıştır. Samimi olanlar eninde sonunda kendiyle bu yüzleşmeyi yapan, yapacaklardır.!
Yapmayanlar, başta türk halkı olmak üzere bu topraklarda yaşayan halklara karşı vebal ve suç işlemeye, suçun ortağıdırlar… Ve bu Kemalizmin iki yüzlülüğünü alınlarında kara bir leke gibi ömür boyu taşıyacaklardır…
Dünyanın her yerinde özgürlük mücadelesini, ulusal bile olsa kayıtsız şartsız desteklemeyen sosyalist -kominist olamaz. Ülkemizde en azından şunu biliyoruz geleneksel soldan kopmuş gerçekçi türk aydın ve sosyalistleri bağımsız ve özgürlük mücadelesi veren Kürtlere ve diğer halklara kayıtsız destek vermek olmalıdır, çözüm önerlerinin ve kabüllerin bir aldatmaca, yalan ve “TC” çıkarı için olmamalıdır…
Mahmut Uzun
instagram
0 notes
kesimosblog · 1 year ago
Text
Tumblr media
BİZLER OSMANLININ ASİ ÇOCUKLARIYIZ
Şunu lugatımızdan çıkmalı her seçimden sonra artık bu kadar benden paydos. Çünkü biz vatan gibi çok kutsal görevi yapıyoruz çünkü hiç bir çılarcı CHP'nin kapısında bizler gibi beklemedi beklemeyecekde Hiç bir zaman yanlışlar doğru olanları doğru olanlar da yanlış olanları asla sevmedi sevmeyecekte
Onun için diyorumki göğsünüzü gere gere sokağa cıkın ve CHP'nin onırunu doya dpya yaşayın
Seçim geldikden sonra sokağa çıkınca o zaman inandorıcı olmıyprsunuz lıçınızı kortsanızda olmuyor
Yanlozca bir CHP'li gibi yaşayın  yeter sağ partiden oy almak için sağılaşma ya gerek yol bal adamlar geldi oyumuz ne oldu hiç ayarladılar bizi 48 te buraktılar
Biz Türkiye'yi kurtarmaya gitmedik biz sağı kurtarmaya gittik
Oysa biz sol demokratik sol sosyal demokrat gibi halkın karşısına çıksaydık çok daha iyi olacaltı
Bakın sağcılar sağ gibi davrandı bizi dinsinlikle bizi vatan hainliği ile yaftaladılar durdular beş sene boyunca ama pkk'nın isteği doğrultusunda andımızı kaldırırken lefalardan TC ibaresini kaldırırken hiç bir sağcıdan ses çıkmadı hatta onlara söylediğimde bana ne desiler biliyormusunuz Ziya sende taktın kafayı TC lefasına diye aklınca küçümsedi
İkincisi
Arkagailar şunuda luhatımızdan çıkarmamız gereken şey bu seçim son çılış bundam sonrası kazanırsa felaket tıpkı bu kış kominist gelecek kış geçer bu bahar gelecek olmadı yaz gelecek Kışın koministler gelecek Allah aşkına ne farki var
Artık bu iki sözcüğü lütfen lugatımızdam çılaralım
Ben inanıyorum ki dünyada hiç uçmuyorum tek bir CHP'li kalana kadar bu ülkeye bir şey olmaz biz CHP'liler osmanlının asii çocuklarıyız ama bu ülkede malesef kendi temel taşlarına oturmadam da bir adım ileri gidemez malesef
Yanlız anlayamadığım şu konu var CHP'ye akıl vericiler CHP seçmeni MHP'yi meclise taşısın dediler taşıdık bizi meclise girer girmez sattı sonra yine seçimler geldi akıl vericiler yine başladı CHP seçmeni bu sefee HDP'yi de meclise taşımalı HDP'yide taşıdık oda bizi mecliste sattı yanlız CHP'nin oyları seçimden soran o CHP seçmenleri hiç CHP'ye sayılmadı MHP'ye HDP'ye sayıldı ama hiç CHP'ye sayılmadı
Oysa o oylar CHP'de koşullansaydı bu kadar Türkiye yıpranamazdı
Hatta bizim oylar iyi parti ye gitti iyi partililerde AKP'ye
Bence bu argumanlar toptan değişmeli kendimize gelmeliyiz
Biz başka partileri bölerek değil o partilerin altarnatifi olmayız zalima kerşı sol yumruğu onun karşısında tek altarnatıf olduğumuzu hissettirmeliyiz bende vereceğim ben daha iyisini verceğim arkumanını değiştirmeliyiz
Seçmen diyorki sende onun gibi yağacaksan sana gerel yok diyor işte
O zaten veriyor sana gerek yok diyor gözüm
"Kesimo"
1 note · View note
temelispanakgil · 2 years ago
Text
kominist abimi bi daha rb yapma zamani gelmiş
40 notes · View notes
menemennpastirma · 1 year ago
Text
Tumblr media
Bizim solcular ise sırtlarını emperyalistlere dayarlar ve emperyalistlerden fonlanırlar, akıl almaz bir durum…
Alıntı: Brezilya’nın İşçi ve Kominist partisi emperyalizm ile mücadele eden Erdoğan’ı tebrik ediyoruz diye açıklama yaptılar. Elalemin solcusu emperyalizm ile mücadele ettiğimizi anlıyorda bizdekiler niye anlamıyor, anlamış değilim.
- Mete Yarar
Kaynak: https://twitter.com/siyasetekrani/status/1663628711608950784
1 note · View note
turkudostu61 · 2 years ago
Text
Tumblr media
Kominist denilen başkan Kahramanmaraş Pazarcık ilçesinde çorba dağıtıyor… Önce ahlak gerek… Önce insan olmak gerek…
0 notes
dilperisanimmmm · 10 months ago
Text
Ulan Vietnam 🇻🇳 açmış ya la. Ben biliyordum ha duyuyordum da zaten. Zaten zaten zaten kominist ülke nerde zengin oluyormuş. Sosyalist ekonomi piyasasıymış vııırrrr benim de keyfim gelmişti e iyi güzel demiştim. Ulan yolsuzlukta ilk üçe girmiş la. Hatta suriyeden sonraymış yani ikinci. Ben nerden ulaşacağım doğru bilgiye biri bana öğretsin hela.
0 notes
hbkultursanat · 5 years ago
Text
GARBİS ALTINOĞLU TÜRKİYE DEVRİMCİ HAREKETİNİN DEĞERİDİR
HASAN OZAN
14 Ekim günü Garbis'i yitirdik. Garbis Türkiye devrimci ve komünist hareketi tarihinin bir simgesiydi. Öyle de kalacak. Garbis, 68 kuşağından bir devrimciydi. Eğilmez bükülmez bir komünist olarak yaşadı. Tanınan bir komünistti. Fakat yaşamının hiçbir döneminde şöhret düşkünlüğüne prim vermedi. Sade, alçak gönüllü bir yoldaştı. Olduğu gibiydi. Dürüst bir kişiliği vardı. Hiçbir zaman burnu kaf dağlarında olmadı. Şöhret olmak için kendini parçalayan, kendilerine olmadık ünvanlar biçen insanları gördükçe Garbis'in bu niteliğinin değerini insan daha iyi anlıyor. İdeolojik, siyasal, örgütsel, ahlaki ve vicdani kirliliğin bu kadar geliştiği bir tarih kesitinde onun komünist savaşçı aydın dürüstlüğü ne kadar vurgulansa yeridir. Bu kişisel dürüstlüğü Garbis'in komünist karakterini de güçlü bir şekilde yansıtan niteliğiydi. O, Marksizm-Leninizm'e derin bir bilinçle bağlanmış bir komünistti. Komünist partiden kopuşundan sonra da O, bu inançlarına bağlı yaşadı.
Garbis, 12 Mart'an 12 Eylül'e uzayan tarihsel kesitte işkencede baş eğmez devrimci ve komünist direnişçiliğin de abidesi oldu. İstikrarlı devrimciliğin temsilcisi oldu. Kişisel olarak da tanıdığı İbrahim Kaypakkaya'nın işkencedeki duruşunu içselleştirmiş bir savaşçıydı. Ermeni ulusundan bir komünist olduğu için faşist işkenceciler ona karşı daha azgınca davrandılar. Ama O, buna aldırış etmedi, devrim ve komünizm inancının tutkulu bir savaşçısı olarak güçlü ve örnek baş eğmezliğiyle inandığı yolda alnı açık yürümeye devam etti. Ermeni ulusundan bir komünist olması gerek faşist diktatörlüğün, gerekse de Perinçekçi gibi azgın şövenistlerin sistematik iftiralarına ve saldırısına maruz kalmasına yol açtı. Onun şahsında tüm devrimci ve komünist değerler gözden düşürülmeye çalışıldı. O, bu saldırılara da metelik vermedi, büyük bir tutkuyla bağlı olduğu devrim ve komünizm yolunda militanca yürüdü.
12 Eylül askeri faşist darbesiyle açılan yenilgi ve dizginsiz gericilik döneminde kapağı yurtdışına atanlardan olamadı, aksine, Türkiye'de kalarak politik ve örgütsel çalışmalarına kararlılıkla devam etti. Yenilgi ve gericilik yıllarının ürünü olan tasfiyeci oportünizme karşı durdu. 90'larda yurtdışına çıkışına da parti karar verdi. Sınıf düşmanının özel bir hedefiydi. Aşırı deşifre olmuştu. Parti güvenliğinin bir gereği olarak yurtdışında görev alması uygun bulunmuştu. Yurtdışına çıkışı kendi talebi değildi. Buna karar veren partiydi.
Birlik devrimi için mücadele etti. Birlik devrimine ciddi katkılar yaptı. Saygınlığı da birleştirici bir rol oynadı. Yüksek Marksist Leninist ve entelektüel birikimiyle, 68'lerden başlayarak gelen siyasi mücadele deneyimiyle her zaman mücadeleye değerli katkılar sundu.
Garbis yoldaşın nitelik ve mücadelesi işkencedeki yenilmez tavrına indirgenemez. Onu asıl belirleyen şey, Marksizm-Leninizm'e inanarak son nefesine dek eğilip bükülmeyen bir komünist savaşçı olarak tüm yaşam enerjisini davasının hizmetine sunmasıydı. Yalnız örgütlü olduğu dönemde değil, kopuştan sonra da böyle yaşadı.
Teoriye, teorik çalışmaya önem veren, bu çalışmada da son derece dikkatli ve etraflı okumalar ve hazırlıklar yapan birisiydi. Komünist hareketin tarihi aynı zamanda teorinin ihmal edilegeldiği bir tarihtir. İç ve uluslararası komünist ve devrimci hareketin oldukça uzun tarihsel deneyimine karşın pratik/politik mücadelenin sorunlarını çözmekle, aydınlatmakla yükümlü olan teorinin, teorik çalışmanın hala ancak üçüncü derecede yer bulabilen bir yerde durması ibretlik bir durumdur. Teorinin görevi pratiğin önünü aydınlatmaktır. Ancak teori ile, teorik çalışmayla sınıf mücadelesinin genel ve güncel sorunları aydınlatılabilir. Örneğin, yıl 2019 ama hala ''sosyalizmin sorunları'' tartışılıyor, anlaşılıyor ki, tartışılmaya da devam edilecek. Teorik ve pratik çalışmanın birliğine dayanan bir çalışma tarzı ve önderlik anlayışı, bir öncü duruş olsaydı, kuşkusuz ki bu denli geride kalınmaz, yüksek bir nitelik ve donanımla sorunlar güçlü bir şekilde çözülür, bu denli sağa-sola savrulma da gerçekleşmezdi. Marksizm-Leninizm'e hakimiyet zayıflığı, tarihin dersleriyle silahlanamamak, kaçınılmaz olarak somut tarihsel gerçeğin kavranmasını ve politik ve örgütsel gelişmenin sınırlı kalmasına yol açtığı gibi, proleter doğrultudan sapmanın da başta gelen temelidir.
Komünist hareketin İdare-i maslahatçılıkla belirlenen tarzı teori cephesini de belirlemekte pratik-politik çalışmaların önünü aydınlatmakla yükümlü teorinin ihmal edilmesini koşullayıp üretmektedir. Garbis bu gerçeği çok iyi görmekteydi. Onun temelde doğru olan duruşunun teorik üretim alanına yeterince yansımaması öncünün önderlik anlayışı ve çalışma tarzıyla ilişkiliydi. Bu olgu, Garbis'in teorik-politik alanda daha verimli değerlendirilmesini önledi. Bu bağlamda, ikincil bir faktör olmakla birlikte, Garbis'in bireysel mükemmeliyetçi hatalarının da katkısı oldu bu tabloya.
Garbis, parti yaşantısında daima düşüncelerinin mücadelesini verdi. Kim ne dere göre davranan biri olmadı asla. Marksizm-Leninizm'e güçlü bilimsel bağlılığı ile eleştiri gücü onda bağımsız komünist karakterin güçlü bir senteziydi. İdeolojik tavizlere karşı hiçbir zaman liberal davranmadı. İlke sorunlarında katıydı. Sorunlara, gelişmelere daima soğukkanlı bakar ve yaşanan gelişmelerin nesnel karakterine, denetlenebilir veriler ışığında bakar ve değerlendirirdi. Kanımca çok az kişide görülebilen bir erdem ve derinlikti bu. Öncüde, geçmişin devrimci-demokratik zaaflarının ciddi kalıntılarını ifade eden ve özellikle 90'ların ikinci yarısında gelişmekte olan küçük burjuva düşüncelere karşı etkin bir mücadele yürüttü. Bu mücadelede liberalizme düşmediği gibi, zaman zaman üslubundaki aşırılıklar olsa da, sekter de davranmadı. Garbis'in bu niteliği güçlü, gelişkin bir nitelikti. Her zaman örnek alınması gereken bir nitelik.
Komünist hareketin acısını belirgin bir şekilde çektiği niteliksel zaaflarından birisi de donanım eksikliğiyle de birleşen eleştiri gücü zayıflığıyla, eleştirel uyanıklıkla sorunları inceleyen, fikir ve eleştirilerinin mücadelesini veren ve vermeyi de bilen insan tipinin yetersizliğidir. Bu bağlamda bürokratik önderlik anlayışı, çalışma tarzı, kadro politikası gerçek gelişmeyi önleyen, kötürümleştiren ana engeldir. Özneleşmek, özne olmak ama bağımsız komünist karakterde somutlaşan bir özne olmak, belirleyici olan da budur. Tabi olmaya göre şekillenen ya da şekillenecek bir insan tipi geleceğin de yeni insan tipi olamaz. Bu niteliksel gelişkinlik ise tek başına çalışkanlıkla, işkencede direnmekle, fedakarlıkla vb. kazanılamıyor. Garbis'in sadeliği ile inandığı düşüncelerin mücadelesini vermedeki inatçılığı birbirini bütünlüyordu.
Garbis, Marksizm-Leninizm'le, komünist hareketle burjuva, küçük burjuva düşünceler arasındaki ayrım çizgilerine karşı her zaman eleştirel bir duruş sergiledi ve bu ayrım çizgilerinin bulanıklaştırılmasına, bozulmasına karşı ilkeli bir mücadele yürüttü. İdeolojik tavizlere karşı durdu. İdeolojik savrulmalara karşı mücadele yürüttü. Onun bu alandaki mücadelesi ilkeliydi ve temelde doğru bir duruşu vardı. İç ve uluslararası alanda baş gösteren tasfiyeci eğilimlere karşı mücadelesi örnek bir mücadeleydi. Onun bir dizi eleştiri yazısı da bunun kanıtıdır.
O, başlıca olarak Birlik Devrimi belgelerine bağlı kaldı. Ayrı bir ideolojik çizgiye savrulmadığı gibi, ana Marksist Leninist görüşleri de savunmaya devam etti.
Garbis yoldaşın yaşamında ideallerine tutkuyla bağlılığın dışında başka hiçbir şey yoktu. Günlük yaşamı da sadeliğinin bir parçasıydı. Dünya nimetlerine önem vermezdi. Onu tanıyan herkes buna şahittir. Bütün benliğiyle komünistçe yaşadı. Narsizm, histoyinik narsizm, egoizm, kariyerizm, tezgahlar çevirme, demagoji ve manipülasyon her zaman ona uzaktı. Saf ve temiz bir yoldaştı. İçten biriydi. Kendine has bazı özgünlükleri de vardı. Yakından tanımayanlar onu soğuk biri olarak görebilirlerdi ama değildi. Üstünlüklerini başkalarına karşı kullanmak, bilgiçlik taslamak, karşısındaki insanları ezmek, küçümsemek, yöneticiliğiyle hava atmak, kişisel bağımlılık ilişkileri yaratmak gibi burjuva, küçük burjuva özellikler ona yabancıydı.
Garbis yoldaş elbette ki hatalardan, eksikliklerden azade bir komünist değildi. Fakat onu belirleyip biçimlendiren gerçek bir komünist karakter ve pratikti.
Garbis'in komünist öncüden kopuşu ağır bir kayıptı ve bu durum, üzüntüyle karşılanmıştı. Yaşamı örgütlü mücadeleyle geçmiş, idealleri, davası, kavgası için örgütlü yaşamıştı. Yaşamı boyunca profesyonel bir devrimci oldu ve örgütlü mücadelenin önemini de iyi bilen biriydi. Eğer başka bir devrimci yapıda yer almadıysa, bunun nedeni, buna uygun bir yapının olmamasıydı. Parti içerisinde bir hizip örgütlenmesine girişmedi. Koptuktan sonra da parti karşısında ayrı bir yapı kurmaya çalışmadı. Bunun bir çözüm olmayacağının bilincindeydi. Yaşanan sorunların tarihsel arka planı, tarihsel bağlamı ve içerisinde geçilen uluslararası konjoktürün gerçekleriyle bağının bilincinde olan biriydi. Türkiye Komünist Hareketi'nin sorunlarının, zaaflarının tarihsel ve yapısal nitelikte olduğunun farkındaydı. Kısa vadeli çözümler peşinde koşmadı. Kendi platformunda inançlarına sadık yaşarken teorik ve siyasal üretimler yapmaya devam etti. Kapağı burjuva yaşama ve seçeneklere atmadı. Kopuşun onu ağır yaraladığına inanıyoruz. Parti yaşantısında kendisini yalnız hissetme süreci yaşadı. Sorunların köklü bir şekilde çözüleceğine inancı belki de göremediğimiz ölçüde sarsılmıştı. Ayrıldıktan sonra düşüncelerini sitesinde, sosyal medya platformlarında kamuoyuna ulaştırma hakkını kullandı. Doğru bulduğu şeyleri savundu. Bu da onun hakkıydı. Garbis'in bazı mekanik hataları vardı, bu onda tek yanlı bazı abartılı eleştirilere de yol açıyordu. Kopuş sürecinin gerilimleri onda ek tepkiler yaratmıştır; bu da onun değişik eleştirilerine yansımıştır. Bunları reddedemeyiz ama O, kopuştan sonra da eleştiri ve ideolojik mücadele anlayışına bağlı kaldı.
Garbis'in partiden kopuşunun nedenini yalnızca onun bireysel hatalarına indirgemek saçma ve ucuz bir değerlendirmedir. Kriz anında yansıyan ciddi bireysel hataları da tek başına ölçüt alınamaz. Burada sorun şu; neden Garbis'i tutamadık? Neden çok sayıda kadro ve deneyimli kadro komünist hareketle yürüyemedi? Bu sonuç hep o insanların hataları, zaaflarının sonucu muydu? Böyle bir yöntem, bakış açısı, analiz tipik bir metafizik, idealist karakter taşımaz mı!!! 3-5-10'nu vb. esasen kendi zaaflarının ürünü olarak çekip gitmiş olabilir ama çok büyük bir çoğunluğunun durumu böyle değildir.
Bu bağlamda verilecek doğru yanıt şudur; çubuğu bireylerin zaaflarına kırarak, suç bireylerdedir demek yerine, bireylerin hataları, zaafları her ne ise görerek ama esas dikkat öncünün zaaflarının nerede olduğuna yoğunlaştırılmalıdır. Bir partiyi geleceğe taşıyacak ana nokta budur. Kolaycı, dar kafalı, idealist, mistik dar gruplara özgü zihniyetle bu yapısal zaaflardan kurtulmanın olanaklı olmayacağına kendi tarihsel deneyimimizden de biliyoruz.
Garbis'in partiden kopuşu asla sadece Garbis'in hatalarına indirgenemez ve indirgenmemelidir. Bu bağlamda sorun öncelikle, Garbis gibi nitelikli bir komünistin, bir tarihin, eğilmez bükülmez bir komünist devrimcinin bireysel zaaflarından çok ve en önemlisi komünist hareketin zaaflarıdır, zaafları olarak ele alınmalıdır. Ama böyle bir perspektifin izinin olmadığını hem Garbis'in ölüm haberinin ruhtan, değerden yoksun, baştan savma tarzda ilk anda ETHA'da verilişinden hem de cenaze töreninin daha sonra ajans ve Atılım gazetesinde haber bile yapılmamasından görüyoruz. Acı ama gerçek. (Ki, yukarda alıntıladığımız yazının yayınlanmasından sonra geçen kesitte söz konusu zaafların giderilmesi bir yana, tablo daha da ağırlaşmıştır.) Bu durumun, küçük burjuva önyargıların ve dar zihniyetin ürünü olduğunu vurgulamak isteriz. Fakat bu tavırda ve zihniyette ne demokratik ne de komünistçe olan hiçbir şey yoktur.
Garbis iyi bir komünistti. Bir tarihti. Tarihi bir değerdi. Türkiye devrimci hareketinin ortak bir değeriydi. Tarihi de bizlerin geleneğiyle, hareketiyle geçti. Kopuştan sonra da Marksizm-Leninizm'e bağlı kaldı ve istikrarlı bir komünist olarak yaşadı. Parti içinde hiçbir zaman kariyerist bir mücadele yürütmedi. Hiçbir hizipçi kışkırtmaya girmedi. Kendi ekibini kurmak gibi bir bencilliğe düşmedi. Hep ilkeli ve namuslu yaşadı. Takınılan tutumun utanç verici olduğuna inanıyoruz.
Garbis gibi bir değeri sahiplenmek için partili olması da gerekmiyor. Bir tarih, tarihimizin bir bileşeni ve sembolü olması itibariyle zaten sahiplenilmesi gerekiyor ve o bir komünistti. Hayatını bir trafik kazasında, bir hastalıktan kaybeden herhangi demokrat insanı ya da devrimciyi sahipleniyoruz. Burada bir yanlışlık da yok ama iş Garbis gibi bir komüniste gelince görmezden geliyoruz. Sözgelimi Garbis, kopuştan sonra MİT'in, konturgerillanın ya da Avrupalı bir ırkçının saldırısıyla yaşamını yitirseydi acaba nasıl davranılacaktı?
Doğru, devrimci, komünistçe olan Garbis'in parti insiyatifiyle sahiplenilmesiydi. Bu, partiyi de onur ve sevgi kazandırırdı. Eğer böyle bir irade gösterilseydi, bu sahiplenme kamuoyu nezdinde Garbis'in partiden kopuş gerçeğini de açıklıkla ifade edecek bir sahiplenme olacaktı. Fakat bu irade gösterilmedi. Dahası böyle bir sahiplenme son derece geri bir tutumla yanlış görüldü.
Devrim ve sosyalizm kavgasında, Türkiye komünist hareketinin tarihinde, Birlik Devrimi atılımında ve sonrasında onun da çok ciddi, alınteri, emeği, göz nuru, ödediği ağır bedeller vardı; ancak biliyoruz ki, dünyanın neresinde olursa olsun küçük burjuva karakter ve zihniyet yalnızca ilkesiz değil aynı zamanda nankördür, inkarcıdır. Burada çizilen sınır egoizmle, dar grup tarzıyla, dar kafalı kibir ve zihniyetle bağlıdır. Biz, bu ilkellikte devrimci olan hiçbir şey olmadığına inanıyoruz. Bu tür zihniyet ve davranışların komünizm ve devrim iddiasıyla da çeliştiği ve düzeltilmesi gerektiği bilince çıkarılmalıdır.
Garbis yoldaşın cenazesi hem ortada kaldı hem de kalmadı. Ortada kaldı çünkü, politik ve örgütsel bir insiyatifle kaldırılmadı. Ortada kalmadı, çünkü Garbis'i seven, sayan, ona saygı duyan komünistler ve devrimciler konuşmalar, marşlar, sloganlar ve Enternasyonal marşı eşliğinde uğurladı. Geride kalan utancın yükü ise küçük burjuva zihniyetin sırtına kaldı. Bunun da hep hatırlanacağına inanıyoruz.
Garbis'in partiden kopuşunu ilk öğrendiğimde yüreğime büyük bir acı saplanmıştı. Çok ağır koşullardan geçiyorduk, ağır sorunların kuşatmasını yarıp geçme mücadelesi veriyorduk. Kopuşun yarattığı bazı önyargıların da etkisinde kaldığımı düşünüyorum. Gerekli özeni ve duyarlılığı gösteremediğime inanıyorum. İkinci büyük acıyı ise Garbis'i kaybettiğimizi öğrenince yaşadım. Ne yazık ki insanların değerini daha ziyade kaybettikten sonra öğreniyoruz ve bir de kafa dengimiz değil diye o insanlara karşı devam eden ruhsuzluktan. Kendisiyle ilk fırsatta görüşmek istiyordum ama ne yazık ki bu gerçekleşmedi. Bu da ayrı bir acı olarak yüreğimde duruyor.
Güle güle Garbis yoldaş. Güle güle canım yoldaşım. Seni devrim ve sosyalizm tarihinden kimse silip atamayacaktır. Erdemlerinle, komünizm davasına sarsılmaz bağlılığınla, alınterinle hep yaşayacaksın.
5 notes · View notes
yenikomunizm · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Hazır mısınız? . BAŞLIYORUZ . Milliyetçilik, Irkçılık, Yabancı Düşmanlığı yetmedi. Onları şimdi bir de Korona vurdu. Göçmen hayatında Korona... . www.yenikomünizm.com ’un hazırladığı @emrahcilasun ’un sunduğu . #DEVRİMİNGÜNDEMİ 👉 https://www.youtube.com/channel/UC5sxbA7pPS6rx13DytlZWYA 👈 . 27 Nisan, Pazartesi (TSİ) Saat 21’de başlıyor. . Kimselere söz vermeyin . Bekleriz... . #DEVRİMİNGÜNDEMİ #Haber #Haberler #YouTubeHaber #HaberTurkiye #HaberDunya #Gündem #Bilim #Sanat #Siyaset #Kominist #Komunizm #Sosyalist #Sosyalizm #YeniSentez #YeniKomunizm #BobAvakian https://www.instagram.com/p/B_N1YMtqnxt/?igshid=76erio7rn6uo
0 notes