#Kiralar neden arttı
Explore tagged Tumblr posts
Text
Kira fiyatları düşecek mi? Ekim ayına dikkat!
Kiralar son 3 yılda hızlı arttı. Göç ile artan nüfus ve satılık konut fiyatlarında yaşanan yükseliş kiraların katlanmasına neden oldu. 15 aydır uygulanan sıkı para politikası bu alanda da etkisini göstermeye başladı. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, Enflasyon Raporu sunumunda, kira enflasyonunda yavaşlama görüldüğünü söyledi. Fiyat artışlarının eskisi kadar yüksek olmadığı mesajı…
View On WordPress
0 notes
Text
2023’te Yükselen Kiralar ve Kentsel Dönüşüm 3 Ana Alışveriş Caddesine Damga Vurdu Cushman & Wakefield I TR International’ın Bağdat Caddesi, İstiklal Caddesi ve Nişantaşı Bölgesi’nin 2023 yılı perakende verilerini incelediği raporuna göre...
0 notes
Text
Malatyalılar Fahiş Kira Artışına Tepki Gösteriyor
Malatya’da, 6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası az hasarlı evler için istenen yüksek kiralar vatandaşları canından bezdirdi. Sosyal medyada fahiş kira artışlarını eleştiren vatandaşlar, bu duruma acil olarak bir düzenleme getirilmesini istiyor. Kahramanmaraş merkezli depremler, Malatya’da birçok can kaybıyla birlikte büyük bir yıkıma neden oldu. Malatya Valisi Hulusi Şahin, kentte bulunan 169 bin binadan 5 bininin tamamının yıkıldığını, bin 1810 bina acil yıkılacağını, 36 bin binanın ise ağır hasarlı binanın bulunduğunu belirtti. Kentte yıkılan binaların yanında birçok binanın daha yıkılacak olması sonrası ev sahiplerinin yüksek lira artışına gitmesi kentte yaşayanları isyan ettirdi. Sosyal medyada sorunlarını dile getiren vatandaşlar, fahiş kira artışları için bir düzenlenme ve denetim yapılmasını istiyor. “MALATYA’DA BARINAMIYORUZ LÜTFEN YETER ARTIK” Sosyal medyada Malatyaların yüksek kira artışlarıyla ilgili yaptıkları bazı paylaşımlar şöyle: “Yok, bu Malatya tüm garip şehir iyice anladım ben. Orta hasarlı eve 12 bin kira vermek ne?”, “Malatya'da kira fiyat artışlarına Devlet baba müdahil olmalıdır, almış başını gidiyor.” Yok bu Malatya tüm garip şehir iyice anladım ben.Orta hasarlı eve 12 bın kira vermek ne laaaan!!kendınıze gelin orta hasarlı ev az hasara çevrilmiş orta da değil ağır hasarlı ev çoğu yer.E devlete girip kontrol etmek yok mu sizin beynınız nerde sonra ölüp kalacaksınız günlerce — preortodontist (@ortocumsu) May 29, 2023 “Şimdi bir eve baktım 9000 TL kira istiyor. ��lkede asgari ücret 8500 TL ki bu ücretle her şey dâhil 1 ay geçinmen lazım. Kimi kime şikâyet edelim?” Simdi bir eve baktim 9000 TL kira istiyor Malatya şeyh bayram mah 4k sitesi civarı ulkede asgari ücret 8500 TL ki bu ucretle hersey dahil 1 ay gecinmen lazim kimi kime sikayet edelim . — Temel (@TEMELKOCA4) May 26, 2023 “Malatya Pütürge de 800₺ kira ödüyorum. İlk ben oturdum kaldığım yere ama depremden sonra kiralar burada da arttı , depremden önce 750 ₺ ye veremediği evi 4000₺ ye kiraya verdiler.” Malatya Pütürge de 800₺ kira ödüyorum. İlk ben oturdum kaldığım yere ama depremden sonra kiralar burada da arttı , depremden önce 750 ₺ ye veremediği evi 4000₺ ye kiraya verdiler. — Ukkaşe (@muhendisimam) May 24, 2023 “Depremden çıkan vatandaşları zengin görmek, kira fiyatlarını kafalarına göre arttırmak ve kiralık evleri sadece memur aileye verilmesi sanki şehirde işçi, esnaf yokmuş gibi deprem değil sizin aç gözlülüğünüz bitirdi.” #Malatya’nın son günlerde özeti; - Depremden çıkan vatandaşları zengin görmek - Kira fiyatlarını kafalarına göre arttırmak - Ve kiralık evleri sadece memur aileye verilmesi sanki şehirde işçi, esnaf vb. gruplardan insan yokmuş gibi. Deprem değil sizin aç gözlülüğünüz bitirdi… — E.HakanZafer (@e_hakanzafer) May 24, 2023 “Kira ücreti ortalama10.000 TL Asgari ücrettin net 8.506 TL olduğu yerde insanlar nasıl ev kirası ödeyecek?” Kira ücreti ortalama min 10.000 TL Asgari ücrettin net 8.506 TL olduğu yerde insanlar nasıl ev kirası ödeyecek?Ses ver. @RTErdogan @csbgovtr @ahaber @FOXhaber #Hatay #Adana #İstanbul #Malatya #Kahramanmaras#Kayseri #Mersin #izmir #izmit #Kilis #Antalya #Sakarya #Denizli #mugla pic.twitter.com/a2BSLHBVXd — Akça.b (@akca_beyazit) May 23, 2023 “Malatya’da orta hasardan az hasara çevrilen ve ev sahibi tarafından kiraya verilmek istenen daire 10.000 lira. O apartmanda En fazla kirada oturan 2500 lira verirken, hanımefendi 10 bin lira kira istiyor. İstersen de şikâyet et diyor.” #malatya da orta hasardan az hasara cevirilen ve ev sahibi tarafindan kiraya verilmek istenen daire 10.000 lira. O apartmanda En fazla kirada oturan 2500 lira verirken, hanimefendi 10 bin lira kira istiyor. Istersende sikayet et diyor. #Malatya @bizmalatyaliyiz pic.twitter.com/ww0khj7DCq — MAVİŞ🇹🇷 (@hayatadairbiz) May 23, 2023 “Malatya’daki kira fiyatları üzerinden şikâyet oluşturdum ve sonuna kadar da üzerine gideceğim. Malatya’da barınamıyoruz. Nereye gidersek 10000 TL’den fiyat başlatıyorlar. Lütfen atın yeter artık.” Malatya’daki kira fiyatları üzerinden şikayet oluşturdum ve sonuna kadar da üzerine gideceğim @TCMalatyaV @MalatyaBelTr @selahattingrkn @RTErdogan @tcbestepe malatyada barınamıyoruz. Nereye gidersek 10000 Tl den fiyat başlatıyorlar. Lütfen atın yeter artık — Gülşen Yalçın (@gulsen_yalcin) May 22, 2023 "Malatya'da Kira fiyat artışlarına Devlet baba müdahil olmalıdır,almış başını gidiyor." @TCMalatyaV Malatya'da Kira fiyat artışlarına Devlet baba müdahil olmalıdır,almış başını gidiyor. — Atilla KARAGÜLLE (@AtillaKARAGLLE3) May 27, 2023 Read the full article
0 notes
Text
#AltınEmlak Genel Müdürü #MustafaHakanÖzelmacıklı, kiracıları, ev sahiplerini ve emlakçıları uyardı! #VIDEO için tıklayın...
#Mustafa Hakan Özelmacıklı#Kiracı ev sahibi#İstanbul kiralar#İstanbulda kiralar#Kiralar neden arttı#Kiracı tahliye taahhütnamesi
2 notes
·
View notes
Text
Soramadığım bazı sorular:
Hayatına biri dahil olacak -küçük bir bebek-, ne sanıyorsun eskisi gibi mi olacak her şey? Sorumluluğun katlanacak.
Madem kilo almaktan korkuyordun neden çocuk yaptın?
Madem erkekler acizdi neden evlendin?
Neden bu kadar et yiyorsunuz ?
Neden benim işlerim bu kadar ters gidiyor. Yani bu kadar aksilik neden?
Okyanusları geçtin gölde boğuluyorsun diyorsan buyur hocam bi el at teze neden atmıyorsun ?
Kendimden 5 tane lazım istediklerimi yapabilmem için. Neden bu kadar iş var?
Neden kedilerin burunları bu kadar güzel?
Bir ehliyet sınavı için radyatörün bitişiğindeki soğutma fanını bilmeme gerek var mı gerçekten?
Kolanın içinde böcek var diyenler ne oldu içmiyorlar mı hala kola ?
Cinsiyetinizin kadın ve ya erkek olması ilişkideki rolleri neden bu kadar etkiliyor? Sonuçta yolu beraber yürümek için birlikte değil misiniz ? Neden kategorileştirme ?
Bu derece ilaç bağımlılığına gerek var mıydı ?
Sabah günün planını konuşup akşam planın neresindeyiz diye konuşup ertesi sabah planı yeniden yapmaya gerek var mı? Sadece akşam konuşsak olmuyor mu ? Mesele günlük taskleri verseler gün sonuna kadar teslim etsek, olmuyor mu?
Bu kadar çalışmaya gerçekten gerek var mı?
Kiralar neden bu kadar arttı?
Madem maddi sıkıntın var çamaşır makinası ile beraber neden kurutma makinası alıyorsun?
Toplantıyı neden set etmek yerine planlamıyoruz ?
2 notes
·
View notes
Text
Doğum Günü Yazısı’19
İyi ki doğdum.
Öncelikle belirtmeliyim ki bu sene, hiç de geçen sene düşündüğüm gibi, "oha 30 bitti bee" olmadım. Zira bu yaşın bittiğine ne kadar sevindiğimi size anlatamam.
Bu yılın doğum günü yazısı, daha önce dert edilmeyen her şeyin birdenbire dert olması, korkulmayan her şeyin ürkütücü gelmesi, vücudumun fütursuzca ve her ne yaparsan yap istem dışı kilo almaya başlaması, hoplamalı, zıplamalı ve sabahlamalı etkinliklerin aşırı derecede yorucu gelmesi, kazanılan paranın ne olursa olsun hiçbir şeye yetmemesi üzerine yazılmış ve daha da beteri ajandasında boş günü bulunmayan bir kızın her akşam eve gitmek istemesini konu alan üzücü bir günlük yazısı gibi oldu.
İnanın, bu sene bu yazıyı yazmaya bile üşendim, üşendikçe yazamadım, yazamadıkça içim daraldı ve normalde Ağustos'ta elimde bitmiş bir taslağı olan bu yazıyı geçtiğimiz Pazar günü bir gecede yazdım. Yazmadan önce, adeta bu yıl hiçbir şey öğrenmemişim gibime geldi. Sanki hiç yol kat edememişim gibi hissettiğimden olsa gerek, yazı bir sorumluluk gibi üzerime yapıştı. Hâlbuki doğum günü yazılarım, 13 yıldır severek, hevesle yazdığım ve paylaştığım, sonrasında da harika bir anı defterine dönüşmesini umduğum bir alışkanlık. Bunun artık, sanırım hepimiz, farkındayız.
30. yılımın bitmesine tam bir hafta kala oturup bütün yılımı düşündüm. Geçtiğimiz doğum günümü, o doğum günümde ne kadar çok eğlendiğimi, tam 3 ay boyunca ne kadar çok mum üflediğimi ve üflediğim her mumda dilek tutmak yerine ne kararlar aldığımı ve nasıl da çeşitli mazeretler ile bu kararlarımın neredeyse hiçbirini gerçekleştiremediğimi düşündüm. Mutlaka vardır bir yerlerde bir şeyler ya derken, aklıma geldi "Hayat sen planlar yaparken, başına gelenlerdir." zaten.
Sanırım bu son yılın başlığı bu olabilirdi. Başıma gelenler.
30 yaşımda öğrendim ki cidden hayat veremediğin sınavların tekrar tekrar önüne gelmesinden ibaret. Okul bitti diyorsun ama bitmiyor anasını satayım. İşe başlıyorsun, ayrı bir okul. İlişki, apayrı bir okul. Hayaller, okul. Akıl sağlığını stabil tutmak, koca bir fakülte. Açıkçası bu yaşımda ben, yoruldum. Daha önceleri de yorulduğumu sandığım zamanlar olmuştu. "Daha yorulmak için çok gencim" dediğim, durmadan zıplayıp aralıksız 12 saat dans ettiğim -ki düşününce şimdi bana bile inanılmaz geliyor, kendim yaşamasam gerçek olduğuna kesinlikle inanmazdım-, yılmadan her güne yepyeni bir motivasyonla başladığım zamanlar. Ama artık her şey bambaşka. Hafta sonları Kilyos'a gidip Cumartesi gecelerimi uyumadan geçiremiyorum misal. Yoruluyorum. Ya da eskiden olduğu gibi ajandamın her gününü dolduramıyorum. Eve gitmek istiyorum. Hem de bunu o kadar çok istiyorum ki, mesaimin son saatlerine yaklaştıkça kendi kendime söylenmeye bile başlıyorum. “Eve gitmek istiyorum.”
Ev demişken anlatayım. Bu yaşımdan tek dileğim ve en büyük beklentim, kendi evime sahip olabilmekti. Gerçekten. Benim salonum, benim mutfağım diyebileceğim, küçük, sade ve sadece bana ait bir alana sahip olabilmek, 30. yaşımdan tek beklentimdi. Şu an yaşadığım evden mutsuz olduğum için ya da şartlarım kötü olduğu için değil. Artık zamanının geldiğini düşündüğüm ve mecbur kalmadan yaparsam daha kolay alışabileceğimi bildiğim bir durum olduğu için. Bunu gerçekleştirebilmek adına, Eylül ayından itibaren kendime yıllık bir plan yaptım. Zaten yapım gereği, bu tarz planlamaları yapmakta üzerime yok maşallah. Listeler, zaman çizelgeleri, hesaplar hepsi tamamdı. Yeni yaşın ilk birkaç ayını borç kapatarak geçirdim. Bundan önce çılgınlar gibi ne harcadığını umursamadan sadece istediğini yapan kız gitti, yerine sadece kredi kartına para yatıran, evde oturan, insanlara hediye dahi almayan bir kız geldi. Kredi kartı borcumu kapattıktan sonraki adım, para biriktirmek ve ev bakmaktı. Ne hikmetse, tam o sırada, zammım açıklandı. %0. Harika. Para biriktirmek şöyle dursun, ekonomi denen zalimin bütün ev masraflarını 3 katına çıkartacak kadar göçmesi ile birlikte, harcamalar daha da katlandı. Eve kapanmalar arttı. Kiralar saçmasapan gözükmeye, sıfırdan bir eve taşınma fikri gözümde büyümeye başladı. Velhasıl bu yıl, kendimden beklediğim tek şeyi gerçekleştirecek o adımı bir türlü atamadım. Bir yandan çevremdeki insanlar ilk evlerini satın alırken, gerek kendi başlarına gerek sevgilileri ile eve çıkarken bu yaşımdan tek istediğim şeyi tamamen benim dışımda gelişen durumlar sebebiyle yapamamış ve yakın gelecekte de yapamayacak olmanın getirdiği aptal psikolojik durumdan bahsetmiyorum bile.
Psikoloji demişken, bu yıl yeniden psikoloğa gitmeye başladım. Başıma uzun süre bela olan panik atakları atlattıktan bir süre sonra artık her ne vesile olduysa sağ olsun, vücudum hiç tahmin etmeyeceğim durumlara daha da tahmin edemeyeceğim tepkiler vermeye başladı. Anksiyete ve depresyon çağımızın en moda hastalığı olsa da inanın, bu dünyada insanın kendine yapabileceği en kötü şeylerden biri bu modaya uymak. Açıkçası ben uymayı hiç istememiştim. Yıllar yılı yaptığım ve bana normal gelen şeyler, beni germeye, gereğinden fazla endişelendirmeye, elimi ayağımı titretmeye, uykularımı kaçırmaya, kalbimi sıkıştırmaya başladı. Pek sevgili psikoloğuma kalırsa bu durum, tamamen aile kaynaklı. Başka sorum yok, teşekkürler.
Bu durum günlük hayatımı çok etkilemiyor gibi gözükse de, aslında etkiliyor ve bazı günler sadece rutin şeyleri yapmak bile çok büyük bir zorlama gerektiriyor. Bu aslında kötü bir durum olmasına rağmen ne yazık ki, hayatım hakkında kendi başıma farkına varamadığım şeylerin de gün yüzüne çıkmasına yardımcı oluyor. Kısacası bu yaşımda ben, hayatın hiçbir alanında sınırlarımı çizmeyi bilmediğimi, kendi vicdanımı serin tutmak kisvesi altında hayatımın her alanında kendimi insanlara kolayca ve naifçe kullandırttığımı, “iyi insan olmak” adına birçok insanı gereksiz yere affettiğimi, insanlara hak ettiklerinden de fazla şans verdiğimi, hakkımı sandığım kadar kolay arayamadığımı ve ne yazık ki çocukluğumdan bu yana süregelen aile davranışlarından sandığımdan daha çok etkilendiğimi öğrendim. Zor da olsa anladım ki hayatım hep “umut etmekten” ve “hayal kırıklığına uğramaktan” ibaretmiş ve bu benim aslında “umut edilmeyecek” şeylere bel bağlamam yüzündenmiş.
30 yaşımda, insanların "hayır demenin gücü" denen olguya neden bu kadar sımsıkı sarıldıklarını da öğrenmiş oldum ve bu vesileyle bu sene de "neden bahsediyor ya bu insanlar" dediğim bir konu örnekleri ile karşıma çıkıp, bu insanların neden bahsettiğini bana öğretmiş oldu. Artık her yıl, "neden böyle dendiğini/yapıldığını/hissedildiğini anlamıyorum" dediğim her konudan en az biri karşıma çıkıp bu nedenin ne olduğunu bana öğretir oldu.
Bu yıl, ilk defa benden daha pozitif biriyle tanıştım. Lise arkadaşlarımın bana “doğan güneş” diye hitap ettiği, Ufuk'un bana Polyanna dediği günlerden bu güne nasıl bu kadar karamsar, umutsuz ve mutsuz bir insan olduğumu bilmiyorum ama sonunda ben bile bir duruma pozitif bakamazken, durup, gülümseyip benim de günümü aydınlatabilen biri girdi hayatıma. Aslında 4 ay süren aralıksız bir sohbetle hayatıma dokunmaya başlayan ve ani bir öpücükle günüme geceme dâhil olan bu adam, 30 yaşımda bütün karamsarlığıma, tüm mızmızlığıma, tüm kararsızlığıma, sabırsızlığıma, meydan okumalarıma, muhalefetliğime gülümseyen ve beni de gülümsetebilen yegâne insan haline geldi. Anladım ki kader, hayat, evren, artık adına ne derseniz deyin o "şey" insanı hep en ihtiyacı olan kişiler ile karşılaştırıyor. Uzun zamandır hiç bu kadar güzel, bu kadar naif sevilmemiş ve bu kadar çok desteklenmemiştim. Buna da buradan, şükürler olsun.
Bu yaşımda, bir şeyden sadece korkmanın, korktuğun şeyin başına gelmesinden daha zor ve acı verici olabileceğini öğrendim. İnsan beyni öyle bir şey ki, aslında başına gelse o kadar da sorun olmayabilecek ve "ee napalım yani bu da böyle o zaman" diyeceğin bir durumdan çekeceğin acıyı sadece "ya olursa" diyerek on katına çıkartabiliyor. Daha da inanılmazı, hayatını 30 yaşında kadar “en kötü ne olur ki ya” diyerek, bu düşünce halini etrafındakilere de öğreterek ve bu sayede endişeden kaçınarak yaşamış bir insanın bu noktaya gelmesi sanırım. Henüz bunun nasıl olduğunu öğrenemedim ama bu yıl yeniden, -sanki hiç bilmiyormuşum gibi- “en kötü ne olur” diyerek yaşamayı öğrendim.
Hayatımın 30. yılında, hayatın bir şeyleri bir araya getirmek için çok çetrefilli, çok uzun ve çok garip yolları olduğunu öğrendim. Bu yıl öyle bir şey oldu ki, bunca yıl çekilen tüm sancıların sebebini hep birlikte ancak bu yıl anladık. Sanırım ve umarım bu yaşımda, bir hikâyenin daha sonuna geldik.
Bu yıl, yolunda gitmediğini düşündüğümüz ve hatta bildiğimiz ve kurtulmak için uzun zamandır çabaladığımız şeyleri bırakma noktasına gelince, aslında elimizdekinin en iyisi olduğunu fark edip bir anda o şeye daha çok sarılabileceğimizi öğrendim. Gariptir, daha önce hiç tereddüt etmeden, arkama bile bakmadan atlayabildiğim uçurumlar ve hatta risk olmadığını düşünerek alabildiğim riskler, bu yaşımda bana fazla korkutucu gelmeye başladılar ve konfor alanım gitgide rahatsızlık vermeye ve aynı zamanda gitgide daha konforlu olmaya başladı. Henüz bu konfor alanından nasıl çıkacağımı öğrenemedim.
Bu yaşımda, insanların sebepsizce ve aniden hayatınızdan çıkmış olmasına rağmen, hiçbir özür, açıklama, mazeret ve hatta bahane dahi sunmadan yeniden hayatınıza dâhil olmayı isteyebileceğini, ama buna rağmen bu konuda en ufak çabayı göstermeyebileceğini öğrendim. Neyse, uzatmayacağım. Sanırım bunu zaten biliyordum.
Bu yıl kendime bir iyilik yaptım ve Noel için bir İngiltere bileti aldım. Zira bu yaşımda, artık burada bir Noel geçirmeye çalışmanın bir manası olmadığını öğrendim.
30 yaşımda, bana gösterilmeyen kıymeti karşımdaki kişinin karakteri sanırken aynı kıymetin başkasına gani gani gösterildiğini gördüğüm anda, insanları kaç yıldır yanımda olsalar da asla yeterince tanıyamayacağımı ve kıymet vermekle özen göstermenin insanların karakteri ile değil karşılarındaki kişi ile alakalı olduğunu yeniden öğrendim. Bu sefer biraz acı oldu ama iyi oldu. Bu sayede en yakın saydığım insanlardan aslında sadece "üşengeçlikten" veya "yok yere" göremediğimi fark ettiğim değeri ben de karşılık olarak vermemeyi öğrendim.
Bu yıl Nisan ayında sadece bir cenazeye gittim.
Bu yaşımda pek tatil yapamadım ve neredeyse hiç dans edemedim. İlk defa annemle Çeşme’ye gittim. "Diren Meme" fotoğraflarının sonuncusunu çektim. Bu yıl sadece iki rulo film tab ettirdim, yalnızca 5 kez sinemaya gidebildim. Yine hiç terfi almadım. Hiç yeni bir şey keşfetmedim. Hiç sergiye gidemedim ama en azından 2 kez tiyatroya gidebildim. Cumartesi gecelerini Pazar sabahlarına bağlayamadım. Dostlarıma yeterli vakit ayıramadım. Cuma akşamları viskimi yudumlayamadım. Neredeyse hiç konsere gitmedim ama gördüğüm en kalabalık iki düğüne bu yıl katıldım. İlk defa kısa bir Vertigo faciası geçirdim ve bu yüzden 30 yaşımda hayatımda ilk defa serum taktırdım. :)
Sancılı, huzursuz, vakitsiz, kendimden mutsuz, yarınımdan umutsuz geçen bu yıl, canımdan can, ruhumdan ruh, elimden imkan, yanımdan ise birçok insan aldı. Kıssadan hisse, bana kalırsa hiç keyifli, veyahut verimli bir 30 yaş geçirmedim.
Bugün akşam saat 9 itibariyle, 31. yılıma başlıyorum. Umarım, en kötü yılım 30. yılım olmuştur. Başka da dileğim yok. Bu boktan yılda yanımda duran, gülümseyen ve gülümseten herkese teşekkür ederim. Hepinizi öperim.
Dee.
5 notes
·
View notes
Text
En Akıllı Ve Güvenilir Yatırım Gayrimenkul Yatırımıdır
Emlak fiyatları gün geçtikçe artış göstermeye devam ediyor. Malatya’da ortalama 2+1’lik bir konut kirası 2.500-4.000 TL arası. Malatya Emlakçılar Odası Başkanı Ali Özgül emlak piyasası hakkında özel açıklamada bulundu.
Malatya’da konut kiralarında artışlar devam ediyor. Ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik sorunların konut kiralarında değişikliğe ve alım satımlarında ise düşüşe yol açtığını belirten Özgül, “Bulunduğu ilçe ve semte göre değişiklik gösteren kiralar konut piyasasını da kötü etkiliyor” dedi. “Merdiven Altı Emlakçılara Fırsat Vermemeliyiz” Tüm ekonomik sıkıntılara rağmen konut kiralarında artış ile mücadele ettiklerini ancak merdiven altı tabiriyle işleri yürütenlerin kendilerine zorluk çıkardığına dikkat çeken Ali Özgül, “Ülkemizde yaşana ekonomik sorunlardan dolayı emlak fiyatlarının dengesizleşmesini önlemek için arkadaşlarımızla sürekli olarak temas halindeyiz. Emlak piyasasında fiyatların yükseltilmemesi ev ve iş yerlerinin belirli fiyatlardan ilana verilmesi konusunda tüm arkadaşlarımızla koordineli bir şekilde çalışıyoruz. Son zamanlarda merdiven altı dediğimiz emlakçıların sayısı azaldı ancak bu tabi ki yeterli değil. Vatandaşlarımızın bu kişilere itibar etmemeleri ve kesinlikle tapu, kayıt bilgileri vermemeleri gerekiyor. Akabinde bu konuda ticaret il müdürlüğümüze ve vergi dairemize de büyük sorumluluklar düşüyor” dedi. “Emlak Fiyatlarında Düşüş Olmaz Ancak” Emlak piyasasının durgunlaştığını ve fiyatlarda düşüşün olmayacağını ancak durgunluğun olabileceğini dile getiren Özgül, “Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik kriz gayrimenkul fiyatlarını da oldukça olumsuz boyutta etkiliyor. Maliyetlerin yüksek olması müstaitlerimizi ve piyasayı da zorluyor. İnsanlarımızın alım gücünün düşmesi gayrimenkul alımlarının da düşmesine neden oldu. Müstaitlerimizle yaptığımız görüşmelerde piyasada bir durgunluğun olduğunu gözlemlemek güç değil. TOKİ bünyesinde yapılan ilk ev, ilk arsa ve ilk iş yerim projesi kapsamında alımlar biraz arttı ancak yeterli değil. Emlak fiyatlarında bir düşüş hiçbir zaman olmaz ancak durgunluk olacaktır. Bu nedenle eğer vatandaşlarımız ve yatırımcılarımız bu alanda bir yatırım yapmayı düşünüyorlarsa hiç vakit kaybetmemelerini tavsiye ederim şimdi tam zamanı. Konut fiyatlarının düşeceği yönünde bekleyiş içerisinde olanların yanıldıklarını söyleyebilirim yeterli imkânları ve ihtiyaçları da var ise alım yapmalarını tavsiye ederim. En akıllı ve en güvenilir yatırım gayrimenkul yatırımıdır” şeklinde konuştu. Haber:Selçuk Dönmez https://youtu.be/5Xq7AEvpA5A Read the full article
0 notes
Photo
Dünya buğday üretiminde 11'inci sırada yer alan Türkiye, son 18 yılda 56 milyon ton buğday ithal etti. 2019’da 9,8 milyon ton, 2020 yılında 2,3 milyon dolar ödemeyle 9,7 milyon ton buğday ithalatı yapıldı. 2021 yılının ilk dört ayında da yaklaşık 3 milyon ton ithalat yapılmıştı. 2021-2022 sezonunda 8 ithalat ihalesi yapıldı. Bunun en sonuncusu 22 Ocak’ta 335 bin tonluk bir ihale olarak açıklandı. Türkiye son 7 ayda 2 milyon 675 bin ton buğday ihalesi yapmış oldu. MYNET ÖZEL/SİNEM ERYILMAZ Rus işgali riski taşıyan Ukrayna krizi, gıda piyasasındaki gerilimler ve kıtlık riskiyle birlikte uluslararası buğday fiyatının sadece bir hafta içinde neredeyse yüzde 10 oranında artmasına neden oldu. mazot ve elektriğe gelen zamlar sonrasında artan maliyetler üreticileri daha da zora soktu. İstanbul’da son ekmek zammı 10 Kasım 2020’de yapılmış, 230 gram ekmeğin fiyatı 2 TL’den 2,5 TL’ye çıkarılmıştı. Aralık ayında yapılan fiyat artışı ile 3 TL olan ekmek yarından itibaren 3,5 ila 4 liradan satılmaya başlanacak. “EKMEKTE FİYAT ARALIĞI KALMAYACAK” Ekmekte zam haberleri gelmeye devam ederken Ekmek Üreticileri İşverenleri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar, önlem alınmazsa ekmek fiyatlarının her ay artacağını belirtti. “Son bir haftadır ekmek Beşiktaş, Sarıyer ve Şişli’de 3,5 lira oldu” diyen Cihan Kolivar, “Yarın yine zam gelebilir. Ne kadar zam yapılacağını biz de kestiremiyoruz. Ekmek fiyatları için artık aralık bile olmayacak. Ekmeğe artık her ay zam gelecek. Yılda bir zam beklenmeyecek” dedi. “İstanbul’da halkın ucuz ekmek yemesini istemeyen bir kesim var” diyerek sözlerini sürdüren Kolivar şunları dile getirdi: “İstanbul’da sadece 1500 tane ruhsatı olmayan, 500 tane de üretim izni dahi olmayan fırın var. Bu yüzden ben 9 bin ekmek yapabileceğim fırında 2-3 bin ekmek yapıyorum. Bunun üzerine maliyetler de biniyor. Ruhsatı olan fırınların kapasitesini ruhsatı olmayan fırınlar almış. Bu ruhsatsız fırınları ortadan kaldırmayanlar var. Denetleyenler ya rüşvet alıyor ya da sadece para cezası kesiyor. Ama para cezasını da ödemiyorlar. Ama adamın üzerinde ceketinden başka hiçbir varlığı yok! Günübirlik un alıyor, sigortasız işçi çalıştırıyorlar. Böyle olunca dürüst fırıncının maliyeti korkunç artıyor. Her fırında sadece ekmek yapmak için 8 işçi çalışır. Öyle fırınlar var ki 1 kişi bile sigortalı çalışmıyor. Bunları şikayet ediyoruz ama sonuç alamıyoruz.” "300 FIRININ 250'Sİ RUHSATSIZ" Fırın yasasında kuralların açıkça belirtildiğini kaydeden Kolivar, “Fırınlar sanayi bölgesinde olur. Şehrin içinde binanın tamamı fırına ait olsa bile nüfusu 100 bin olan ilçelerde kesinlikle fırın açamazsınız. İstanbul’da istisna iki ilçe var. Birincisi Çatalca, ikincisi Şile. Belediye ancak buralardaki projeleri onaylayabilir. İstanbul’da Arnavutköy, Sultangazi ve Çekmeköy en çok fırın açılan ilçeler. Esenyurt’ta ise 300 tane fırın varsa ancak 50 tanesi ruhsatlıdır. Böyle olursa vatandaş tabii ki pahalı ekmek yiyecek” diye konuştu. “2 LİRA, 3 LİRA TOPLAYARAK MALİYETLERİ KARŞILAMA ŞANSIMIZ YOK” Artan üretim maliyetlerine de değinen Kolivar, “140 liradan aldığımız mayanın kolisi ay başında 200 lira olacak. Kiralar yüzde 40 arttı. 10 ila 14 bin lira arasında kiralar ödüyoruz. Merkezi yerlerde ise bu rakam 20 bin liralara kadar çıkıyor. 5 bin lira doğal gaz faturası öderken 13 bin lira fatura gelmeye başladı. Biz bu paraları 2 lira, 3 lira toplayarak biriktirme şansımız yok. Uncu parayı öncesinden toplu olarak istiyor. 40 bin lira gibi bir peşin paramız yok” ifadelerini kullandı. İBB’YE HALK EKMEK SİTEMİ İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne de sitemde bulunan Cihan Kolivar, “Büyükşehir Belediyesi’nin bu gibi ruhsatsız yerlerin doğal gazını ve suyunu kesmesi lazım. Yasada da bu var. Hiç kimse görevini yapmıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ‘Halk ekmek daha ucuz, bir fırın daha açıyoruz’ diyor. O fırını açmakla ekmek fiyatları ucuzlamıyor. Belki 200 bin kişiye ucuz ekmek yediriyorsunuz ama 15 milyon kişi bunun yüzünden pahalı ekmek yiyor” dedi. “YASADIŞI TARİFE DAĞITIYORLAR” Ekmek fiyatlarına gelen zamların 24 saatte önüne geçilebileceğinin altını çizen Ekmek Üreticileri İşverenleri Sendikası Başkanı Kolivar, “Fırıncı odalarının hiç biri dürüst değil. Oda başkanının bile 4 tane üretim izni olmayan fırını var. Bunları hala görevde tutuyorlar. Gaziosmanpaşa’da ekmeği 3 liraya çıkardı. Yasadışı tarife dağıtıyorlar. Ekmeğe zam tabii ki gelir. 5-6 ay sonra ekmeğe zam konuşmayacağız. Bakalım ekmek alabilecek miyiz? Buğdayda Rusya’ya bağımlıyız. Bütün İstanbul halkının ucuz ekmek yiyememesinin başka sebebi de bakkallar ve marketler. Her mahallede fırın var. Ekmek fırından alınsa yine fiyatlar ucuzlayacak. Bu insanlara şaka geliyor ama ben daha önce ekmek zamlanacak dediğimde çok tartışılmıştı. Ve fiyatlar dediğim gibi de yükseldi. 24 saatte ekmek zammı durdurulabilir. Ruhsatsız fırınların doğal gazı, suyu kesilip, üretim izni olmayan fırınlar kapatılırsa kapasite ruhsatlı fırınlara kayar ve fiyatlar düşer. İşte o zaman 1 sene zam yapılmaz ve vatandaş ucuz, kaliteli ekmek yer” değerlendirmesinde bulundu.
0 notes
Photo
Dünya buğday üretiminde 11'inci sırada yer alan Türkiye, son 18 yılda 56 milyon ton buğday ithal etti. 2019’da 9,8 milyon ton, 2020 yılında 2,3 milyon dolar ödemeyle 9,7 milyon ton buğday ithalatı yapıldı. 2021 yılının ilk dört ayında da yaklaşık 3 milyon ton ithalat yapılmıştı. 2021-2022 sezonunda 8 ithalat ihalesi yapıldı. Bunun en sonuncusu 22 Ocak’ta 335 bin tonluk bir ihale olarak açıklandı. Türkiye son 7 ayda 2 milyon 675 bin ton buğday ihalesi yapmış oldu. MYNET ÖZEL/SİNEM ERYILMAZ Rus işgali riski taşıyan Ukrayna krizi, gıda piyasasındaki gerilimler ve kıtlık riskiyle birlikte uluslararası buğday fiyatının sadece bir hafta içinde neredeyse yüzde 10 oranında artmasına neden oldu. mazot ve elektriğe gelen zamlar sonrasında artan maliyetler üreticileri daha da zora soktu. İstanbul’da son ekmek zammı 10 Kasım 2020’de yapılmış, 230 gram ekmeğin fiyatı 2 TL’den 2,5 TL’ye çıkarılmıştı. Aralık ayında yapılan fiyat artışı ile 3 TL olan ekmek yarından itibaren 3,5 ila 4 liradan satılmaya başlanacak. “EKMEKTE FİYAT ARALIĞI KALMAYACAK” Ekmekte zam haberleri gelmeye devam ederken Ekmek Üreticileri İşverenleri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar, önlem alınmazsa ekmek fiyatlarının her ay artacağını belirtti. “Son bir haftadır ekmek Beşiktaş, Sarıyer ve Şişli’de 3,5 lira oldu” diyen Cihan Kolivar, “Yarın yine zam gelebilir. Ne kadar zam yapılacağını biz de kestiremiyoruz. Ekmek fiyatları için artık aralık bile olmayacak. Ekmeğe artık her ay zam gelecek. Yılda bir zam beklenmeyecek” dedi. “İstanbul’da halkın ucuz ekmek yemesini istemeyen bir kesim var” diyerek sözlerini sürdüren Kolivar şunları dile getirdi: “İstanbul’da sadece 1500 tane ruhsatı olmayan, 500 tane de üretim izni dahi olmayan fırın var. Bu yüzden ben 9 bin ekmek yapabileceğim fırında 2-3 bin ekmek yapıyorum. Bunun üzerine maliyetler de biniyor. Ruhsatı olan fırınların kapasitesini ruhsatı olmayan fırınlar almış. Bu ruhsatsız fırınları ortadan kaldırmayanlar var. Denetleyenler ya rüşvet alıyor ya da sadece para cezası kesiyor. Ama para cezasını da ödemiyorlar. Ama adamın üzerinde ceketinden başka hiçbir varlığı yok! Günübirlik un alıyor, sigortasız işçi çalıştırıyorlar. Böyle olunca dürüst fırıncının maliyeti korkunç artıyor. Her fırında sadece ekmek yapmak için 8 işçi çalışır. Öyle fırınlar var ki 1 kişi bile sigortalı çalışmıyor. Bunları şikayet ediyoruz ama sonuç alamıyoruz.” "300 FIRININ 250'Sİ RUHSATSIZ" Fırın yasasında kuralların açıkça belirtildiğini kaydeden Kolivar, “Fırınlar sanayi bölgesinde olur. Şehrin içinde binanın tamamı fırına ait olsa bile nüfusu 100 bin olan ilçelerde kesinlikle fırın açamazsınız. İstanbul’da istisna iki ilçe var. Birincisi Çatalca, ikincisi Şile. Belediye ancak buralardaki projeleri onaylayabilir. İstanbul’da Arnavutköy, Sultangazi ve Çekmeköy en çok fırın açılan ilçeler. Esenyurt’ta ise 300 tane fırın varsa ancak 50 tanesi ruhsatlıdır. Böyle olursa vatandaş tabii ki pahalı ekmek yiyecek” diye konuştu. “2 LİRA, 3 LİRA TOPLAYARAK MALİYETLERİ KARŞILAMA ŞANSIMIZ YOK” Artan üretim maliyetlerine de değinen Kolivar, “140 liradan aldığımız mayanın kolisi ay başında 200 lira olacak. Kiralar yüzde 40 arttı. 10 ila 14 bin lira arasında kiralar ödüyoruz. Merkezi yerlerde ise bu rakam 20 bin liralara kadar çıkıyor. 5 bin lira doğal gaz faturası öderken 13 bin lira fatura gelmeye başladı. Biz bu paraları 2 lira, 3 lira toplayarak biriktirme şansımız yok. Uncu parayı öncesinden toplu olarak istiyor. 40 bin lira gibi bir peşin paramız yok” ifadelerini kullandı. İBB’YE HALK EKMEK SİTEMİ İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne de sitemde bulunan Cihan Kolivar, “Büyükşehir Belediyesi’nin bu gibi ruhsatsız yerlerin doğal gazını ve suyunu kesmesi lazım. Yasada da bu var. Hiç kimse görevini yapmıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ‘Halk ekmek daha ucuz, bir fırın daha açıyoruz’ diyor. O fırını açmakla ekmek fiyatları ucuzlamıyor. Belki 200 bin kişiye ucuz ekmek yediriyorsunuz ama 15 milyon kişi bunun yüzünden pahalı ekmek yiyor” dedi. “YASADIŞI TARİFE DAĞITIYORLAR” Ekmek fiyatlarına gelen zamların 24 saatte önüne geçilebileceğinin altını çizen Ekmek Üreticileri İşverenleri Sendikası Başkanı Kolivar, “Fırıncı odalarının hiç biri dürüst değil. Oda başkanının bile 4 tane üretim izni olmayan fırını var. Bunları hala görevde tutuyorlar. Gaziosmanpaşa’da ekmeği 3 liraya çıkardı. Yasadışı tarife dağıtıyorlar. Ekmeğe zam tabii ki gelir. 5-6 ay sonra ekmeğe zam konuşmayacağız. Bakalım ekmek alabilecek miyiz? Buğdayda Rusya’ya bağımlıyız. Bütün İstanbul halkının ucuz ekmek yiyememesinin başka sebebi de bakkallar ve marketler. Her mahallede fırın var. Ekmek fırından alınsa yine fiyatlar ucuzlayacak. Bu insanlara şaka geliyor ama ben daha önce ekmek zamlanacak dediğimde çok tartışılmıştı. Ve fiyatlar dediğim gibi de yükseldi. 24 saatte ekmek zammı durdurulabilir. Ruhsatsız fırınların doğal gazı, suyu kesilip, üretim izni olmayan fırınlar kapatılırsa kapasite ruhsatlı fırınlara kayar ve fiyatlar düşer. İşte o zaman 1 sene zam yapılmaz ve vatandaş ucuz, kaliteli ekmek yer” değerlendirmesinde bulundu.
0 notes
Text
Kiralar neden bu kadar yükseldi?
Kiralar neden bu kadar yükseldi?
Türkiye genelinde kiralık daire bulmak zorlaşırken bazı şehirlerde kiralar geçen yıla göre yüzde 40 oranında arttı. Ancak istenen ücretleri ödemeyi kabul edenlerin bile ev bulmaları garanti değil. Öyle ki birçok bölgede boş daire bulabilmek için onlarca kişinin bulunduğu listeleri isim yazdırmak gerekiyor. Peki, kiralar neden bu kadar yükseldi? Stoklar eridi Kiralarda yaşanan artış hakkında bilgi…
View On WordPress
0 notes
Text
Kiralar neden bu kadar yükseldi?
Kiralar neden bu kadar yükseldi?
Türkiye genelinde kiralık daire bulmak zorlaşırken bazı şehirlerde kiralar geçen yıla göre yüzde 40 oranında arttı. Ancak istenen ücretleri ödemeyi kabul edenlerin bile ev bulmaları garanti değil. Öyle ki birçok bölgede boş daire bulabilmek için onlarca kişinin bulunduğu listeleri isim yazdırmak gerekiyor. Peki, kiralar neden bu kadar yükseldi? Stoklar eridi Kiralarda yaşanan artış hakkında bilgi…
View On WordPress
0 notes
Text
Kiralar neden bu kadar yükseldi?
Kiralar neden bu kadar yükseldi?
Türkiye genelinde kiralık daire bulmak zorlaşırken bazı şehirlerde kiralar geçen yıla göre yüzde 40 oranında arttı. Ancak istenen ücretleri ödemeyi kabul edenlerin bile ev bulmaları garanti değil. Öyle ki birçok bölgede boş daire bulabilmek için onlarca kişinin bulunduğu listeleri isim yazdırmak gerekiyor. Peki, kiralar neden bu kadar yükseldi? Stoklar eridi Kiralarda yaşanan artış hakkında bilgi…
View On WordPress
0 notes