Tumgik
#Kır Çiçeği
deniz-mehtap · 5 months
Text
Tumblr media
Anne olacak kadar büyüdüm, anneme ihtiyaç duymayacak kadar BÜYÜMEDİM!
75 notes · View notes
Text
bir bakışın benim kalp atışım
Tumblr media Tumblr media
59 notes · View notes
minnakkadinn · 1 year
Text
Yerine sevebilmeyi çok istedim ama Ben sadece senin ellerinde değerliyim
"Bir kalp kaç kez kırılabilir Tamiri çok zor olabilir Kır çiçeğim sana doymalıyım Böyle dargın olmayalım"
1 note · View note
8ekizinci-harika54 · 2 months
Text
Bir kadın en çok papatyaya benzer, asil ve masum .
Bazen kırmızı bir gül, rengarenk lale,kır çiçeği...
Nelerde saklıdır gizli bahçesinde, anlamak zor gelsede oldukça kolaydır.. 🦋
☁️
120 notes · View notes
dolunay66 · 3 months
Text
Çok uzun yıllar önce iki kır çiçeği birbirlerine aşık olurlar.
Her bahar diğer çiçekler gibi,
onlarda açıp güneşe merhaba derler.
Fakat bir bahar başlangıcı bu çiçeklerden biri diğerine;
Biz diğer çiçekler gibi bu bahar açmayalım, kışın ortasında herkesin soğuktan kaçtığı karlı günlerde açalım ki bütün doğa bize ait olsun der.
Ve ikisi de o bahar açmamaya karar verirler.
Biri açmak için kışın gelmesini ve karın yağmasını beklerken,
diğeri o yaz açar.
O gün bugündür karda açan ve sevgilisini bekleyen çiçeğe Kardelen,
sevgilisini yarı yolda bırakan çiçeğe de Hercai denilir.
İşte bu yüzden hayırsız sevgiliye Hercai
denilir...
Tumblr media
54 notes · View notes
sessiz-sukut · 1 year
Text
Güzel kokulu reyhan,ve kokusu olmayan nene yapraklı güzel bir çiçek uzanmış reyhanın üzerine..
Tumblr media
Biri evcil,diğeri kır çiçeği.
🌹
🌙
Sessiz adam...
#fluriste....
152 notes · View notes
efulim6161 · 1 year
Text
Şimdi tam özlediğim yerden uzanayım sana..
Sustuğum şiirde sarılayım boynuna..
Tam da şimdi unuttuğum şarkıdan öpeyim seni..
Ah benim 'Yaralı Yüreğimin kır çiçeği'..
Adım aşk benim!
Yüreğim konuşur aslında mısralarımda
Bazen bir şarkı olurum
En güzel aşk nağmelerinde,
Sızarım kemanın yayından
Yüreğimi bestelerim güftelerimde..
189 notes · View notes
dramatik-buluntular · 3 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
-ÇIKMAZ SOKAKLAR ÖRGÜTÜ-
Mevsimler değişir de bütün gösterişli çiçekler terk eder parkı bahçeyi, bir tek o kalır geride hüznün, umudun ve direnişin kokusunu taşımak için. Sarıpapatya. Onunla her karşılaştığımızda melodi tadında söyleşiyoruz, yürürken eşlik ediyor hislerime. Ütopyanın tozlarını serpiyor yollara. Eksik kalan yanlarıma yerleşiyor polenleriyle ve bana duygu borcu varmış gibi gülümsüyor, gülümseyişi dünyanın yalnızlığını tedavi ediyor.
Bu küçük yolculuk bitince beton cehenneminin içinde buluyorum kendimi yeniden. Sarıpapatya turuncu ve daha sonra gittikçe grileşen bir boyuta bırakıyor beni. Vedalaşıyoruz sarıpapatyayla. Çıkmaz sokaklar karşılıyor beni. Varoluşun dilsiz muhafızları. Çıkmaz Sokaklar Örgütü ve o örgütün en azılı militanları önce ters kelepçe yapıp sonra bir çatıdan başka bir çatıya fırlatıyor bedenimi. Eski ve viran evlerdeki antenlere takılıyorum, oradan çölden yapılmış gökdelenlere, bulutlara ve sahibine ulaşamadığı için havada asılı kalmış sözcüklere. Üstüme giyiyorum o sözcükleri. Her dokunuş bir ses olarak düşüyor damlacıklar halinde; kader diye dayatılmış yoksulluklarına ve ezilmişliklerine asla itiraz etmeyen ama ırklarıyla övünen zavallı kalabalığın üstüne.
İptal edilmiş limanlar bırakıyorum ardımda. Issızlıktan yapılmış kıyılar ve gelmeyen vapurlarıyla ünlü rıhtımlardaki bekleyiş kokusu. Okyanusta fırtınanın çalkaladığı bir yük gemisi gibiyim. Dünyanın bütün suçlarını konteynerlerle taşıyan ama varacağı yeri bilmeyen bir yük gemisi. Aldım dalgaları hatalı şiirler yaptım onlardan. Bu dünyada tek bildiğim şey buydu sanırım. Nerede olursam olayım; bir kayanın üstündeysem onu yontup tozlarından yenilgiler yapıyorum. Bir trendeysem eğer geçtiğimiz bütün istasyonlara harfler bırakıp o harflerden bir veda ordusu düşlüyorum. Gülümsüyorum nedensizce o düşlerin içinde. Ben düşlerden başka hiçbir yerde gülümseyemedim.
Sonra durdum, etrafıma bakındım beton cehenneminde. Akşamı getirip koymuşlar kentin meydanına. Herkes kendi öyküsünde boğulmaktan geliyor. Akşam denen çukura dökülüyor. Ayrı yatılan odalar, ölmüş yatak odaları, kabulleniş salonları... Sabah oluyor ama çukurlaştıkça çukurlaşan akşam hâlâ devam ediyor. Bu kez yeni başlayacak olan gün devasa bir ambar kapısının gıcırdamasıyla açılıyor. Bütün hikâyesini yanına alarak geçicilik kavramının içine dökülüyor insan. Peki ya belleğin bulanık ırmağı nereye dökülür? Nereye dökülür? Bildin mi? Bir kentin çocukluğu kadar uzaktı bu sorunun cevabı. Haber alınamayan sevgilinin yüzü kadar uzaktı.
Yanıtını insanlardan alamadığım bu soruyu sarıpapatyaya soruyorum. Toprağın hediyesi sarıpapatya. “Anıların ve rüyaların ölünce gittiği yere dökülür belleğin bulanık ırmağı” diyor sarıpapatya. O yüzden onlar ölmemeli. Anılar ve rüyalar; tanrının bile terk ettiği, ıstıraplarla dolu zaman yolculuğunda kalbin son tutunuşudur. Beton, kötülük, acımasızlık, yoksulluk ve mutsuzluk tarafından kuşatılmış insanın sığınağıdır. Bir boyuttan bir boyuta savurmalar ustası olan Çıkmaz Sokaklar Örgütüne karşı direnişin kalesidir. Karıncalar, böcekler, kuş cıvıltıları, ben ve kır çiçeği sarıpapatya söyleşiyoruz başkaldırı tadında. Büyük suçlar işliyoruz. Büyük suçlar.
7 notes · View notes
ay-misali · 2 years
Text
ÖZLEM KOKAN, VUSLATI OLMAYAN O GÜNLER!
Tumblr media
Çocukluğumuz vardı bizim...
Sokaklarında sabahtan akşama kadar koşup oynadığımız, yürekleri sevgiyle yoğrulmuş alınları gibi ak tülbentli analarımız çağırmadan evlerimize girmediğimiz ; Soğuk beton bloklar arasında gökyüzünden,kuş seslerinden mahrum,habersiz kalmadan sıcacık kerpiç odalı, sabahın seherinde kuşların nağmeleriyle tatlı uykudan gözümüzü açtığımız evlerimiz vardı ; Evimizle sarmaş dolaş, türlü nebatlarla süslü bahçelerimiz,doğal yemişlerimiz, katkısız aşlarımız vardı ; Uçsuz bucaksız yeşilin türlü renk geçişinde çayır çimenlerle donanmış kırlarımız, renk ahengide salınan, başımıza taç,ruhumuza ilaç, aşklara ilham olan kır çiçeklerimiz, kuzularla, kuşlarla hatta bulutlarla da arkadaşlıklar kurduğumuz çocukluğumuz, güzelliklerle dolu köyümüz, sılamız vardı.
Sonra komşuluklarımız vardı ;
Emaneti HAKK'ın sahibinden bildiğimiz ; Güvenilir... Birlik beraberliği İslam'ın rehberi Muhammed ( s.a.v )'den öğrendiğimiz ; Ulvî... Atalarımızdan miras imece usûlü çalışan bileklerimiz vardı... Dumanı bacasından daha çıkmadan paylaştığımız ekmeğimiz ve aşımız, kuru ekmek, soğanla doyan karnımız, her şeyden önce bakarken doyan gözlerimiz, meydanlarında bulunan taş pınarlarından akan suları gibi berrak sözlerimiz vardı.
Ahh!... Dostluklarımız vardı bizim!....
Koca asırlık çınar gibi... Beşikten kalkıp, daha ilk adımla yürüyüp eşikten çıkınca kaynaşıp, gülüp ağladığımız, beraber düşüp kalktığımız, açılan yaralarımızı birlikte sardığımız, kekik kokulu kırlarda oturup yüreğimizde ki gizleri paylaştığımız, beraber çeyiz dizerken dostluğu da gönlümüze nakşettiğimiz, yarpuz bezeli dere kıyılarında diz boyu suya batıp omuz omuza, gönül gönüle su savaşları yaptığımız, kınalı kuzular gibi kınalanıp, Peygamber ocağında vatan için sırt sırta düşmanla çarpıştığımız, kanımızın birbirine karıştığı kan kardeşlerimiz, Cennet yolcusu arkadaş, can dostlarımız vardı. Öyleydi ya!...
Efsanelerin kıskandığı Aşklarımız vardı...
Vakur duruşlu, ceylan bakışlı , aslan yürekli gözlerine bakmaya haya ettiğimiz, ellerini tutmaya, dokunmaya kıyamadığımız yâr'imiz ; gelincik çiçeği gibi narin, naif, Gül kadar onurlu , Papatyalar gibi saf tertemiz aşklarımız vardı.
Şimdi ÖZLEM KOKAN, VUSLATI OLMAYAN O GÜNLER hasretle anılan birer mazi!.. O güzelim yaşanan günler bir düştü, çocukluk, dostluk komşuluk kapitalizme yenik düştü. Sevdalarımız, manevi değerlerimiz paha biçilmez bir hazineydi!...
İstiklâl şaarimiz Mehmet Akif Ersoy'un dediği “ Medeniyet denen tek dişi kalmış canavar. ” eti, kemiği ile hala yaşıyor ve en önemli değerlerimizi medeniyet denen düşmana kurban ederek yıllar beyhude, ömür su gibi akıp, zaman geçip gitti.
...ay-misali
110 notes · View notes
ikraa123 · 10 months
Text
Yoruldun kır çiçeği 🌼
15 notes · View notes
hayatseninledir · 13 days
Text
Tumblr media
"Sevmek" sanıldığı kadar kolay değildir.
Basit hiç değil.
Sevmek, berrak su gibi katkısız,
Kır çiçeği gibi doğal,
Yanakları kızaracak ladar utangaç,
SENİ SEVİYORUM,
Diyemeyecek kadar mahcup,
Elini tutamayacak kadar lorkak,
Hesapçı olamayacak kadar saf, temiz
Derdini dert edecek kadar fedakâr,
Hep yanında olacak kadar vefakâr,
Uğrunda ölecek kadar cesur. olmalı'ki,
Sevmek Sevilmek kadar olsun.,,💖💖💖
6 notes · View notes
hisboslugu · 1 year
Text
bu aşk burada biter ve ben çekip giderim. yüreğimde bir çocuk, cebimde bir revolver. bu aşk burada biter, iyi günler sevgilim ve ben çekip giderim, bir nehir akıp gider. bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir. solarken albümlerde çocuklar ve askerler. yüzün, bir kır çiçeği gibi usulca söner. uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir. yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler. ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı! bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı, geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler. bu aşk burada biter ve ben çekip giderim. yüreğimde bir çocuk, cebimde bir revolver. bu aşk burada biter, iyi günler sevgilim ve ben çekip giderim, bir nehir akıp gider.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
11 notes · View notes
uyumsuzunnotlari · 1 year
Text
“Baylar!  Bin dokuz yüz seksen birdeyiz  Karşınızda eylülün sesi  Ağustosa çekildi, eylülün sesi  Birazdan konuşacak  'Bu dünyada yaşamak can sıkıcı bir şeydir baylar.’  Tepelerde bulamaçların kahverengi eridiği  Eriyip sarı sarı aktığı bir mevsim  Bir saat gibi işlerken avucumdaki güz çiçeği  Yosunların kapılara usulca  Tırmanıp yerleştiği  Yani eylülün sesi, buysa çok iyi baylar.  Yaz geçti, sözgelimi midyelerden yorulduk  Eni boyu belirsiz bir ıslaklıktan  Upuzun gündüzlerden, sevimsiz otellerden  Eylül ki, sorabilir mi  Hüzünler iç kamaştırıyor, aşklarsa niye yoksul  Bir asfaltın kuru sıcak soğuğundayız  Oysa bir deniz feneri mevsimsiz ölür baylar.  Dahası  Bu düğmesiz giysileri şöylece giymek  Bir boşluğu giyinmek mi olur  Olsun  İşte karşınızda ekimin sesi  Kasımın sesi sonra  Yağmurun eşliğinde -çocuğunu emziriyor yaz-  Bundan böyle günlerimiz nasıl geçecek baylar.  Her şey o kadar dokunaklı ki  Eylülsem, istemeden kırılıyorsam bazen  Dağınık, renksiz bir mozayık gibiysem  Üstelik yalnızsam bir de -telefonda kuş sesleri-  Aynalardan duvarlara bir üzünç akıntısı  Bu dünyada çekingen olmak çok iyi bir şeydir baylar.  Sonra bir kır kahvesi kendini okurken  Masaları toplanmış, bardakları toplanmış  Tam kendini okurken  Derim ki bir semti iyi tanımak kadar  İyi tanımalı dünyayı  Açın radyolarınızı: eylülün sesi  Bu dünyada can sıkıntısının bir başka anlamı var baylar.  Elmalar silik silik kırmızı artık -olsun-  Gözlerimiz tozlanmış, kirli  Gizlisi yok, bu dünyada böyle sıkılmak iyi  Sıkılmak iyi baylar  Biz hazır tuttukça böyle  İçi yangından alev alev  Dışı buz tutmuş kalplerimizi.”
23 notes · View notes
sessizerkek · 1 year
Text
Kaderde senden ayrı düşmek de varmış
Doğrusu bunu hiç düşünmemiştim...
Seni tanımadan
Hele seni böyle deli divane sevmeden
Yalnızlık güzeldir diyordum
Al başını, kaç bu şehirden
Ufukta bir çizgi gibi gördüğün dağlara
Rüzgarın iyot kokularını taşıdığı denizlere git
Git gidebildiğin yere git diyordum
Oysa ki, senden kaçılmazmış
Yokluğuna birgün bile dayanılmazmış.
Bilmiyordum...
Yine de dayanmağa çalışıyorum işte
Bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine benzeyen
Geçen bulutlara sesleniyorum ellerin diye
Rüzgar güzel bir koku getirmişse
Saçlarını okşayıp gelmiştir diyerek avunuyorum
Yaşamak seninle bir başka zamanı
Bir başka zamanda seni yaşamak
Herşeyden önce sen
Elbette sen
Mutlaka sen
İster uzaklarda ol
İster yanıbaşımda dur
Sen ol yeter ki bu zaman içinde
Ben olmasam da olur
Seni bir yumağa sarıyorum yıllardır
Bitmiyorsun
Çaresizliğim gün gibi aşikar
Su olup çeşmelerden akan güzelliğin
İnceliğin ışık ışık yüzüme vuran
Sen güneş kadar sıcak
Tabiat kadar gerçek
Sen bahçelerde çiçekler açtıran
Sudan, havadan, güneşten yüce varlık
Sen, o tek sevgi içimde
Sen görebildiğim tek aydınlık
Bir nefes de benim için al
Havasızlıktan öldürme beni
Bulutlara, yıldızlara benim için de bak
Susadım diyorsam
Bir yudum su içmelisin
Ben yorulduysam sen uyumalısın
Ellerim sevilmek istiyor
Saçlarım okşanmak istiyor
Dudaklarım öpülmek istiyor
Anlamalısın.
Ağaçların yeşili kalmadı
Gökyüzünün mavisi yok
Bu dağlar o dağlar değil
Rüzgarında kekik kokusu yok
Kim bu çaresiz adam
Bu kan çanağı gözler kimin
Kaç gecedir uykusu yok
Gündüzü yok
Gecesi yok
Yok
Yok
Anladım
Sensiz yaşanmaz bu dünyada
İmkanı yok.
14 notes · View notes
deactivated12334 · 4 months
Text
Hadi gidiyorsun
yürekten kan gidiyor, sen gidiyorsun
herşey gidiyor
gökte bulut, dağda kar, düzde kervan gidiyor
solgun bir gül oluyor insan
bir demet kır çiçeği ölüyor sen gidiyorsun
ne ucuz yaşıyorsun, ne kolay
bir kristal gibi ellerimden düşüyorsun
bakma öyle
ben kanıyorum sen üşüyorsun
6 notes · View notes
morrkasimpati · 5 months
Note
Pşşşt güzel bikaç tane kitap önerisinde bulunur musun ?
Piştt anonim sana da selam..
*Bin muhteşem güneş~khaled Hosseini
*İncir kuşları~Sinan Akyüz
* Kürk mantolu madonna~ Sabahattin Ali
*Seyir ~Piraye
*Kır çiçeği Tepesi, Kor Adası ~ Kimberley Freeman
...
2 notes · View notes