#Homo Dijital
Explore tagged Tumblr posts
dipnotski · 1 year ago
Text
Johannes Hepp – Homo Dijital (2023)
Sigmund Freud tarih boyunca insanlığın üç büyük hakarete uğradığını söylemişti. Bunlardan ilki Kopernik’in evrenin merkezinde güneşin olduğunu keşfetmesi, ikincisi Darwin’in evrim teorisi, üçüncüsüyse Freud’un kendisinin ortaya attığı bilinçaltı kavramıydı. Öyle ki Freud “İnsan kendi evinde bile patron değildir” diyerek insanın kibirli tahtını sarsmıştı. Bugünse insanlık en büyük ve en kapsamlı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
braincenter · 9 months ago
Text
meditasyon psikoterapi çift terapisti
Meditasyonun Ne İşe Yarar: Zihin, Beden ve Ruhun Uyumlaşması nedir? Meditasyon Nedir? Hayatınızı Dönüştürecek Antik Sanat! Meditasyon kaç günde ise yarar?
Online Psikoterapi Artıları ve Eksileri: Dijital Terapinin Derinliklerine Yolculuk nedir? Mental Sağlıkta Dijital Devrim: Online Psikoterapi ile Geleceğe Bakış nedir?
İlişkinizi Dönüştürün: çift terapisti istanbul Mucizevi Dokunuşu nedir? Çift Terapisi İle İlişkinizde Yeni Bir Sayfa Açın: terapide ne konuşulur? Çift terapisi ne zaman alınır?
kognitif davranış terapisi nedir? Kognitif bozukluk 5 İpucu nedir? Kognitif terapi nasıl yapılır? Kognitif psikoterapi nedir? Kognitif yaklaşım ne demek?
psikodinamik terapi nedir: Zihnin Derinliklerine Yolculuk! Psikodinamik terapi ekolü nedir: Bilinçaltının Gücüyle Tanışın! Psikodinamik yöntemi nedir?
Tuz Gölü Kuraklık Raporu 1997: Doğanın Mucizesi Yok Oluyor! Tuz Gölü Nerede? Türkiye'nin Saklı Cenneti ve Doğal Harikası Tuz Gölü Kuruyor Mu? Şahabettin Küçükyazıcı yazdı.
Rüyada Sevdiğin Erkeği Görmek: Aşkın Gizli Mesajları nedir? Rüyalar ve Aşk Üzerine: Sevdiğin Erkeği Rüyada Görmek Ne Anlama Gelir?
Yıkıcı Depresyon Belirtisi Nedir: Farkında Olmanız Gereken İşaretler nedir? Depresyonun Gizli Yüzü: Anlaşılması Zor Belirtileri Keşfedin! doğal yöntemlerle depresyon tedavisi nedir?
Göbeklitepe Sırları: Tarih Öncesi Dünya Gizemli Tapınağı nerededir? Göbeklitepe Keşfi ve Arkeolojideki Devrim: İnsanlık Tarihinin Başlangıcına Yolculuk nedir?
Homo Heidelbergensis: İnsanlığın Gizemli Atasıyla Tanışın! Homo Heidelbergensis: Modern İnsan ve Neandertal'in Ortak Atası! Dünyada ilk insan nerede ortaya çıktı?
Say Goodbye to Your Emotional Wounds with EMDR Therapy: A Transformative Journey! What is EMDR Therapy? Innovative Approach to Trauma and Anxiety! What does EMDR feel like? What do you do during an EMDR session?
Zihninizi Özgürleştirin: kompülsiyon ne demek? OKB için Yenilikçi Yollar nedir? Kompulsiyonun Gizemini Çözme: Anksiyetenizi Yönetmenin Bilimsel Yöntemleri nedir?
Unlock Happiness: Revolutionary Ways to Boost Your Serotonin Naturally! Transform Your Mood: The Science of Naturally Increasing Serotonin! What causes a lack of serotonin? What produces the most serotonin?
dikkat eksikliğinin belirtileri Fark Edin, Erken Müdahale Edin! Dikkat eksikliği gizli işaretler nasıl anlarız? Dikkat eksikliği hangi yaşlarda görülür?
1 note · View note
i-luv-octopus · 3 years ago
Text
Tumblr media
Tome Kurata as a high schooler because I love her.
3 notes · View notes
korayaker · 4 years ago
Photo
Tumblr media
TRASNHÜMANİST BİR GELECEKTE BİZİ NE BEKLİYOR
Nesnelerin interneti sayesinde üretimin otomizasyonu gerçeklşecek ve canlı emek günün birinde tamamen ilga olacak ve toplumsal iş bölümü ortadan kalkacaktır, Ancak kapitalist müllkiyet canlı emeksiz varolmaz çünkü kapitalizmin ekonomi politik temeli canlı emek sürecine dayanır, kapitalizm canlı eemek üzerinden soğurtuğu artık sayesinde sermaye birkimine sahip olur ve devinim sağlar, diyalektik olarak toplumsal iş bölümünün tamme ortadan kalkması yani emeğin tammen ootmizasyona uğraması anmcak özel mülkiyet düzenin tammen ilgası ile mümkündür. Bu bağlamda kapitalist düzende emeğin otomizasyonu belirli düzeyde gerçekleşbilir ve yen üretim araçları geliştikçe ve teknik emek sürecine dahil oldukça sermaye arasındkai çelişki ve rakebet dahada yoğunlaşır ve nihayetinde sürekli buhranlar ve krizler yol açar, Son tahlilde kapitalist toplumda emeğin belirli düzeyde otomasyona uğraması demek ıskartaya çıkmış ve  artı değer üretmeyen beleşçilerin tasfiyesini gerektir, .
Post sonrası toplumun konfigürasyonu nasıl olacaktır sorusuna bir burjuva ideolo��u olarak Yuval Harari, Homo-Deus kitabında cevap veriyor, bilgisayarlaştırılmış ve genetik mühendisliklerle kontrol altına alınmış dijital bir toplum. endüstri 4.0 yeni sanayi devrimi ile emeğin artan otomasyonu canlı emeğin yerine teknik emeğin üretim sürecinde daha fazla yer alması ile birlikte işsizliğin nasıl çözüleceğine ilişkin gelecek kurguları üzerine pek çok burjuva ideoloğu kafa yormakta teoriler üretmektedir robotların vergilendirilmesi yada toplam milli gelirden işsizlere sosyal yardım fonları kurulması yani sadakaya bağlanması tartışılan çözüm önerilerinden bazılarıdır.Üremenin liberal politikalar ile kontrolü örneğin kürtaj doğum kontrol vb. yöntemler ile nüfusun budanması ve kontrolsüz nüfus artışının engellenmesi bu sayede emeğin otomizasyonu sonrası ortaya çıkan kitlesel işsizlik dengelemek post sonrası toplum için öngörülen ve günümüzde yaygın bir şekilde uygulanan politikalardan bir diğeridir. Burjuvazi yığınları bir deneğe çevirip onun doğasını baştan yazmak için yapay zekayı kullanıyor ve Yuval Harari’nin deyimi ile toplum hackleniyor. Toplum burjuvazi için artık dijital diktatörlük tarafından yönetilen bir algoritmalar zinciridir bu Neo Pisagorcu yaklaşım geleceğin dini haline gelecektir diyor Harari.
2-ÖJENİ VE TASARIM İNSANLAR
Bilimdeki devrimci sıçramalar ve  günümüzde trans hümanist topluma doğru evrilen insan uygarlığının temellerini atan inovatif gelişmeler sayesinde insan biylojisinin kodları çözülmüştür, DNA çözülmesi, Rejennaratif tıp, yapay organlar, CRISPR, teknolojisi trasnhümnaist bir geleekte hastalık kavramının tammen dijitaleşmesi ve hatta hastalığın tamamen ortadan kaldırılması anlamına gelemektedir. Trasnhüanizmin ereksel niteliği artık insan özneliğini var eden kusurluğu doğasını tammen ortadan kaldırmak ve onu yeniden tanımlamak üzerine kurludur, CRISPR, teknolojisi sayesinde yakın gelecekte tüm kusurlarından arındırılmış yeniden kalıp verilen ve genetik olarak modifiye edilmiş tasarım bebekler doğabilir, artık çirkin hastalıklı ve evrimsel açıdan dezavantajlı  bir zeka ile doğmak zorunda değilsin arz ve talebe uygun tamamen modifiye edilmiş mükemmel tasarım bebekler işte yarının dünyasında bir yandan tüm evrimsel kusurlarından arındırılmış diğer yandan uzun yaşam beklentisine sahip insanların üretileceği bir distopik bir dünyadır, Bu kavramlar bilim kurgu olmaktan çıkmış günümüz yaşamının parçası haline gelmiştir.
TEKİL EV EKONOMİSİNİN ÇÖZÜLMESİ
Tekil ev ekonomisi üzerine yapılan ve günümüzde gittikçe arkaikleşen feminist tartışmaları bilirsiniz, basit bir ev hizmetçisine dönüştürülen ve tekil ev ekonomisi içerisinde mutfak temizlik ve yemek gibi angarya işler ile sömürlen kadınlar üzerine, bu tartışma günden güne arkaikleşen tekniğin eve girmesi ile önemini yitiren bir tartışmadır, post kapitalist toplumlarda  geleneksel yeniden üretim sistemleri çözülürken kadınların üretime girişide hızlanmıştır, bunun nitel bir soncunu olarak nükler aile çözülmüş evlilik kurumu günden güne önemini yitirmiştir. Bunun yerini özellikle batı toplumlarında solo yaşamlar almıştır, örneğin batıda insanların yarısı yanlız yaşamı tercih etmektedir, Bu sosyal insan tipi geniş bir hacme ulaşmış meta üretimine uygun yaratılmış bir sosyal insan tipidir, diğer yandan bu yeni nesil inovatif teknolojiler sayesinde insanlar yanlız ve konforlu yaşamı seçmektedir özelikle  tekil ev ekonomisi konusunda kadınlara bağımlı bulunan erkekler açısından devrimci ve özgürleştirici bir deneyimdir. Bu teknolojiler gelecekte daha fazla gelişerek tekil ev ekonomisini tamamen çözecektir, günümüzde geleneksel mutfağın yerini faasfood kültürüne bırakması ile birlikte geleneksel aile ve evlilik kurumunun temelleri  büyük ölçüde çözülmüştür.  
3- CİNSELLİĞİN VE ÜREMENİN OTOMİZASYONU
Ataerkil formel yapılar, aile ,cinsellik vb. sembolik alanlarını yitirerek, yerini akışkan ve geçici toplumsal kalıplara bıraktılar. Post modern ideoloji ile birlikte, baudrillard değimi ile haz geleneksel yeniden üretim sistemlerine üstün geldi ve klasik tüm domestik duygudaşlığı çözdü. İki ben arasında, erotik aşkın yerini haz aldı ve tüm romantik idealler son buldu.Son dönemlerde batılı basında, çeşitli çevrelerin tartışığı fenomen konularından, biri olan robotik devrimdir. Geniş çevrelerce bu devrimin yaşamımızda, köklü nitel değişilikler yaratacağı konuşuluyor. Başta üretim olmak üzere sağlık eğitim ulaşım vb.alanlarda robotların başat hale geleceği yönündeki,transhümanist bir söylem, genel batılı medyada egemen dil haline geldi. Bunlar arasında önemli tartışmalardan biride, sofistike biçimde tasarlanmış  ve yapay zeka ile birleştirilecek olan, geleceğin cinsel ve duygusal partner adayları androit robotlar.  Bir diğer tartışma üç merkezli yönetilen ve konvansyiobel üreminin yerine yaay üreme ile ikame edileceği bir geleceğin kapısını aralayan yapay rahimlerdir.
küçük burjuva solunun mitik gelecek tahayyülü büyük aşk ideali ve simetrik (eşitlikçi) bir toplumsal cinsiyet kurgusuna dayalıdır oysaki nesnel dünya daha şimdiden geleceğin bir projeksiyonu ortaya koyuyor gelecek elli yıl içinde klasik tüm domestik roller çözülecek iki cins arasındaki ilişkiler ilga olarak tarihin dışına itilecek konvansiyonel üreme ve cinsellik modelinin yerini her birey için özelleşmiş üreme ve cinsellik modelleri ( sex robotları-yapay uteruslar) alacak. Günümüzde palyatif bir biçim alan cinsellik ve ilişkilerde tarihin diyalektiği karşısında tutunamayarak tamamen sönümlenecektir. Doğal insanın sonu ile birlikte bireyde kendi arzularının bir menajeri haline gelerek özerk bir kütleye dönüşecektir
Cinselliğin ve üremenin, teknoloji ile ikame edildiği, radikal hedonostik bir gelecek tahayyülü, artık daha gerçekçi bir kaçınılmaz gözüküyor. (Feministlerin  değimi ile bu kadınlık anlatısının sonudur, aynı zamanda cinsiyet çatışmasınında.)  Marksın değimi ile Katı olan herşey buharlaşıyor kutsal olan herşey dünyevileşiyor. Trasnhümanizm postmodern topluma egemen olan radikal epistomolojilerin parçaladığı çift kavramını, yeni türden bir öznellik anlaşı ile değiştirmeyi hedefliyor.Biyo muhendisliğin, genetik bilimin ve makinenin kalıp verdiği türden bir öznellik.
Nietzsche Tanrıyı öldürdü, postmodernizm ise onun mirası olan ahlaki özneyi,Trans hümanizm ise doğal insanı ortadan kaldırmayı hedefleyen bir ereğe sahiptir.
KORAY AKER
11 notes · View notes
midmanofficial · 5 years ago
Text
Digitally printed out Clan
Öğrenmemiz ve öğretmemiz gereken en önemli "Bilgi"; insan denilen varlığın, canlının: türün (Dijital Kabilenin) evrimi; yani hayatta kalma mücadelesidir. Bu mücadele; yani doğa ve çevre şartlarının- (dünya atmosferinin)oluşturduğu bu Hayat! [Life] organizayonuna "Uyum" {adaptasyon} sürecinin kendisidir. Bu süreci bilimsel olarak ele alan insanın yine kendisidir. Geriye doğru giderek elde ettiği kanıtlarla; tarihsel bir harita çıkartan yine insanın kendisidir. Bu evrim sürecinde, insanoğlunun insan türünün; doğadan ve doğal olaylardan korunmak- "Vahşi" yaşamda hayatta kalmak üzere Mağara insanı olduğu zaman dilimini; "dijital kabile" tezindeki önemli bir nokta olarak görüyorum. Mağaranın öncesi ve sonrası. Mağaraya girmeye neden olan şartlar ve mağaradan sonraki dönemde bu şartlara karşı geliştirilen - savunma. Insan türü; doğada tek başına aletsiz olarak hayatta kalmaya müsait bir canlı mı? Dili, sembolleri, nesneleri ve varlıkları olmadan hayatta kalabiliyor mu? Kalabildi mi? Soruları çoğaltabiliriz. Işte insan türünün, önce tek başına ve daha sonra ailesi veya kabilesi ile kapandığı/kapatıldığı bu hücreden bu mağaradan tekrar dışarı çıkma -kaçma- ve hücreye tekrar geri dönme istediğini/dürtüsünü ele alalım. Geceleri mağarasına giren, soğuktan, yağmurdan "içeri" giren ve kapanan; ailesini kabilesini içeri kapatan; insan türü. Pek çok hayvan türünde -in/yuva/ağaç kovuğu- mağara elbette var. Onlar hâlâ oralarda yaşıyor. Bir kısmı evcillestirildi! Insan türüyle aynı mağarada ayni evde aynı "içerde" yaşıyor. Biz buna adaptasyon diyoruz kısaca. Hücre mağaradır. Yaşam alanın. Hücre ne kadar geniş olursa olsun; ona olan tutku- ve hücrenin dışına olan arzu arasındaki bağımlılık haliyle birlikte mağara insanın içindeydi en başından beri. Kapanmak kaçmak istiyordu. Korunmak istiyordu. insanın evrimsel süreci! magaraya girdiği günlerden itibaren; yeni kısa bir evrim öyküsüdür. Maddelerin, dünyanın toprağın böceklerin bitkilerin ve hayvanların evrimi-ile insanın evrimi, farklı iki evrim olgusudur. Insan evrimi diger evrimlerdeki kalıtımsal değişime ek olarak yani bir genetik mirası olduğu kadar, kültür edilen/öğrenilen- kavramsallasitirilan dilbilimsel ontolojik bir aktarımdır. Insan türü; kendi genetiğini aktardığı kadar; duygularını, hafızasını, dilini ve sembollestirdigi soyutlugun kendisini aktarmasi bakımından - evrenden- yani içinde bulunduğu düzenden ayrılır. Düzenden Ayrıktır'. Öteki olandır. Bir nevi önce hiçlik, sonra tanrı, sonra kâinat, sonra gezegen sonra dünya, sonra toprak ve su sonra canlılar,bitkiler ve hayvanlar ve en sonra sonunda nihayet yaratılmış bir sonuncudur!. Otekidir. Yabancı. En genç olandır. En küçük kardeş gibi.Örnek vermek gerekirse, parka sonradan gelen yeni çocuk! mahalleye taşınan yeni komşu gibidir. Bizden önce bu kâinat, bu fizik ve bu kimya zaten mevcuttu. Bizler bu mevcudiyetin zaman dizelgesinde çok erken bir oluşumuz. Çünkü zaman kavramı aslında şimdidir. Geriye doğru değil teorik olarak ileriye gider. Çünkü zaman dediğimiz şey maddenin kendisidir. Işığın kendisi. Evrenin kainatın kendisidir. Bu sebeple Şimdi olandır. Şuandaki şeye zaman deriz. Geçmiş zaman, gelecek zaman, şimdiki zaman ve hepsini birlikte içine alan şeye' zaman deriz. Bunu takiben, zaman kavramının içine doğduğunu keşfedebilir bir canlı türüdür insan. Takvimler yapıyoruz. Planlar. Ölçekler. Haritalar. Enlem ve boylam. Matematiksel kâinatı digital(sanal) bi Düzleme çiziyoruz. Varolmayan bir ekvator çizgisi gibi. Onu oraya biz insanoğlu ekliyor bir nevi. Görünür kılmak için. Işığı çizmemiz gibi. Işaretliyoruz. Belirtmek için. Dunyanin yörüngesini çiziyoruz. Bu kavramsalın içinde doğduğunu bilen bir canlı türü. Insan. insan; bu bilgiyle birlikte kainatın düzeninde olup; o düzene yabancı tek varlık haline gelmektedir. Düzenin içinde düzeni değiştirmek isteyen ama hiçbir düzeni sonsuza kadar koruma şansı olmadığını -bilen- ölümlü oluşunun farkında bir canlı türü. Kendi düzeninde kendine yabancıdır.kendi kendisinin aynadaki yabancısı. Kendi yarattığı iyiyle kendi yarattığı kötüyü zihninde kavga ettiren- dijitotechnomeczup- bir ara tür. [Homo digitalis] zihinsel gelişiminin üst evrelerinde bugün dünyanın içinde bulunduğu durumun yegâne tek sorumlusu. Kendi düzenini sorgulayan kendi varoluşunu araştıran kainatın bilgisinin arayan ama Hiçbir sorumluluk almaması da onun yaptığı en genel özelliğidir. Felaketler depremler hayvanlar yada uzaylılar belki de teröristler belki yabancılar belki karşı taraftakiler. ama o sorumlu değildir. Bu özellik 50bin yıl öncesine dayanan mağaraya girme sürecindeki avcı toplayıcı türün bir özelliğidir. yaşamda kalmak! Ve Bulunduğu coğrafyanın bütün kaynakları tükenene kadar. Orda kalır. Bu özelliği ile herhangi bir virüsten çok daha tehlikeli çok daha bulaşıcı bir durumdadır. Evreni önce somut düzleme; sonra dili/sembolleri vasıtasıyla soyut düzleme taşıyan insan; şimdi o soyut düzlemdeki soyut evreni tekrar somutlaştırmak istiyor. Aslında insan dediğimiz; adem. Kabilesinin ailesinin başındaki reis, istiyor. O, peşinden sürüklüyor yada rızası olmayanı zorla sürüklüyor. Evet. Tıpkı sokağa çıkma yasağında olduğu gibi. Yasaklar koyarak. Yasalar kanunlar. Kurarak. Sınırlar çizerek. Yapmanı ve yapmaman gerekenleri söylüyor sana. Kabilenin reisi. Reisleri. Çünkü dünya artık cok kalabalık. Bir aile; bir kabile, en geniş 100 kişidir. Oysa bu büyük digital kabilenin çapı 8 milyar! Ve mağara adamından bugüne; henüz zihinsel kapasitesinde en ufak bir gelişme gösterememiş kontrolsüz bir nüfus. 50bin yıl önceki insanla birebir aynı. Konuşuyor. Çiziyor. Oynuyor. Eğleniyor. Yaşıyor. Tıpkı senin gibi. Aynı kavramsal seviyede. Mağaradaki adam. Adamın içindeki mağara. Insan türünün evriminde en önemli aşamalardan biri mağaradır. Felsefe konusu bile Platon'un mağara metaforuyla açılır. Peygamberler mağaraya çekilir. Dervişler ermişler büyücüler cadılar mağarada dünyaya gelir. Burdaki temel öğe mağaranın kendisi; ve mağaradaki kapanmaya adapte olma ve evrimine hayatına devam edebilmesi sorunudur. İlk resimlerin, sanat sayılan ilk eserlerin, objelerin; genellikle mağaralarda bulunması önemli bi kanıttır buna. Dilsel edinim sürecini, 3 boyutlu düşünmeyi ve fikirlerini aktarması, mağara kavramsalını dijital kabile- denkleminde karşılar gözükmektedir. Mağaradan önceki ve sonraki insan; artık aynı değildir. Geceleri uyumak için kapanmak yada kış aylarında haftalarca aylarca magaradan çıkmadan yaşamak. Tıpkı peygamberin veya dervişin çıkması gibi. Mağaradan çıkan her aile, her küçük kabile, belki bir Soloman[tek adam] kapanmışlığın farkında olarak; ışığa, aydınlığa, hayata- doğaya - tekrar kendi özgürlüğüne çıkıyordu. Hapishanenin çok çok eski bir buluş olması tesadüf değil. Hücresine Kapanıyor ve kapatıyordu:Mağaradaki adam. Mağaranın ikinci bir diğer sembolik düzlemi ise; anne karnı sendromu olmasıydı. Mağara anne gibiydi. Koruyordu. Içine alıyor, içinde taşıyordu. Evrenin kesesi gibiydi. Sıcaktı. Icerdet olandı. güneşli günlerde serindi. Annenin içiydi. Mağaradan sonraki insan türü; Tarımla birlikte devam eden evriminde; dilsel süreçlerinin bir neticesi olarak; kendinden sonraki evrim zincirine kendi mevcudiyetini aktarmakla kalmayıp; diğer tüm canlı ve cansız varlıkların varoluşsal bütünlüğünde; kainatın varoluşunu kavrayan yada kavramaya çalışan ve bunu aktaran yegâne canlıdır. Kendi gözünde. Zaten bu sebeple konuşarak çıkardığı seslerin evrimine tanıklık etmekteyiz. Bir zamanlar hiç konuşamayan ve sadece anlamsız sesler çıkartan bir canlının ilahi kitaplar yazabiliyor olduğu; şairane yüksekliğe, ilahi adalete [poetic justice] ulaşmış bir evrimden bahsediyoruz. Dilin, yazının, teknolojinin veya baltanın yada bi atın, uçağın, trenin yada internetin; içinde doğduğun dünyanın; sana öğretilmesi; geçmişle olan bağın/bağlantının Bilgi* olarak sana öğretilmesidir. Dilin, sembollerin, kuralların; (örneğin ensest yasak gibi) aktarımıdır. Alet yapmasını. Oyun oynamasını. Üretmesini. Tüketmesini. Üremesini. Hayatta kalmasını. Hatta bu Bilgiyi aktarması gerektiginin de öğretilmesidir. Bu sebeple arşiv yapmakta; tarih diye bir kurum yaratmaktadir. Bilginin; bilgi olduğunu öğrenme sürecine sahip bir canlı. Bilgiyi manipüle edebilen canlı. Bilgi; öğretilen bir bilgi. Yazılı, görsel, sözlü yada dijital. Reel yada gerçek üstü. Hiçbir farkı olmaksızın. Fabrikasyon bir bilgi. Sadece elleriyle mağarada yaşam mücadelesi veren; korunan, avlanan, hayatta kalan bir canlının; şimdi elleri olmaksızın bile; dünyaya hükmetme noktasına gelen yaşam alanı arasındaki paralellik. Bilginin; mağaradaki adamı 50bin yilda getirdiği bugünkü vaziyeti. Evrimin gerçekliğini kavramış bir türün; dijital vasiyeti. Genetiği değiştirilmiş bir bilgi. Oysa dokunsal ve duygusal bir Bilgi değil bu. Ruhani bir bilgi değil. Ruhu olmayan bir Bilgi. Fizik ötesi kanunlara uymayan, patolojik bir bilgi halüsinasyonu. Yaşadığımı çağ; Bilgi toplumu denilen toplumsal süreçte; bilginin toplum tarafından değil, toplumun bilgi tarafından yönetildiğini ve yönlendirildigini gösterdi. Ispatladı. Bizler bilginin kaynağını kontrol edemiyoruz. Bilginin derecesini bilmiyoruz. Bilginin doğruluğunu teyit edemiyoruz. Bilgi edinme değil; bilgilendirme mesajı alıyoruz. Malumatlar ve çorba tarifleri kıvamındaki pratik bilgiler içerisinde hayatlar yaşıyoruz. Din, vatan, ülke, meslek, cinsiyet, ırk, hayat, iyiler, kötüler,.peki ya gelecek? Gibi kavramları; bize hazır verilen pratik bilgiler içerisinde değerlendiriyoruz. Ve bu bilginin sadece işlevsel kısmındaki doğruluk payını önemsiyoruz. [ işime gelen her bilgi, pratiktir. Ve pratik bilgi işime gelmektedir. ] Sloganı duvarlarimizda yazılı. Burdaki tehlike, pratik bilginin çabukluğu- hızı ve etkisidir. Bir haber ajansı tarafından üretilen tek bir haberle hayatın altüst olabilir. Üstelik bu haber kaynağı devlet/şirket tarafından kontrol ediliyorken! Insan türünün bilgiyi kavramsal olarak aktarım süreci, 2 milyon yıllık konuşma ve 400bin yıllık şehirleşme evriminden sonra; bilgi çağı (uzay çağı) yada {bilim çağı} olarak da adlandırılan bu çağın artık sonuna gelindiğini gösterir olması açısından önemlidir. Bilginin Kavramsal aktarım dediğimiz sey! insan türünün bu gerçeği kabullenmesinden yada Adem hikâyesi çevresinde yeniden birleşmesinden ibaret bir kavgadır. Aileler arasında yaşanan ekonomik politik ve fikirsel sürtüşmeler; bilginin kontrolü; kitlelerin kontrolü ve rakiplerin kontrolü açısından bir tatbikattan öteye geçememektedir. Bu, bir, sosyal, deneydir!?. Bu olay acil durumlarda verilecek tepkileri ölçmek için dünya genelinde yapılmış digitalultragerçek simülasyon oyunudur. Adem'in mağaradan çıktıktan sonra, kayıt altına almaya başladığı Word dosyasının; ilk kimlik numarasıdır. Insanlığın bize Aktardığı; en azından benim kültürümün bana öğrettiği; ilk insan ilk isim. İlk tanımlama. Adam Adem. Insana ait ilk cisim. Ilk isim. İlk Vücut. Beden. İlk tasvir. Ve bu tanımlama kavramsalı karşısında Adem'in çocukları. Bugün gelinen yeni çağ; Sümerlerden gelen büyük kozmolojik bir uzay haritasının dünyanın ve güneş sisteminin samanyolundaki dönemsel dairesel yolculuğuna hareketine bakılarak yaratılmış bir matematiksel topografyadır. Bu sembolik matematiksel düzleme denk düşen aralıkları; hayvanlar aleminden aldığı eşleştirmelerle belirlemiş- çağlara isimler vermek suretiyle onları soyutsal bir zenginliğe eristirmistir. Bu soyut ve Içinde bulunduğumuz çağlar; bizim isimlendirdiğimiz bir tarihsel sürecin ürünü.binlerce yıl önce yaşayan homoHabilis yada homo Erectus homo.sapiens kendi çağının bilgisine sahipti belki; fakat bilginin sınıflandırılması yapılamıyordu. Çağından önceki ve sonraki arasında bir bağ kuramıyordu. Elinde kanıt olabilecek bir örnek yoktu henüz. Bilgi bilenin kendi sınırları içindeydi. O, içine doğduğu bilginin kendi içinde öz halinde kalmasıyla hayatını sürdürüyordu. Yağmurdan kaçıyordu. Ateşten belki korkuyordu. Hayvandan. Soğuktan. Acıkınca avlanıyor bitkileri yemeye çalışıyor, bir kısmı topraktan tohumla ürettiği yeni bitkilerin meyvelerini yiyerek hayatta kalıyordu. Çok sonra Bitkilerden ürünler kumaşlar madenlerden demirler üretiyor aletleri çeşitlendiriyordu. Bir kabilenin bir başka kabileden ayrıldığı anın şimdiki zamandaki anlık fotoğrafı gibi. Ayağa kalkanın oturanlardan ayrılmaya başlaması. Bir başka ailenin diğer ailelerden ayrılarak kendi yolunda ilerlemesi. Buldukları güvenli yerde nehir kenarı yada bi kayalık, bi tepenin kuytusunda çalılık, Yaşamaya çalışan o insan kabileler.. Aileler. Birkaç kişiyi.tek başına kalan Solo Man. Tek adam. (Yahudilikteki Solomon belki burdaki kelimeden gelir bilinmez.) Yada home made hand made ufacik nesnelerin soyutsal zenginliğin şekle bürünmüş heykelcikleri. hicbirsey yokken Venüs heykeli olduğunu isimlendirdiğimiz objeleri üreten kabilenin kendi içindeki düşsel dünyasını hayal etmeye çalıştigimda; sokağa çıkma yasağının ve karantina altına alınan "homo vaccinus" insanın kabileden ayrıldığı anın şimdiki zaman resmini; çizmeye çalışıyorum.kelimelerle. Dijitallestirilmis bilginin dijital arşivinde, dijital reelligin sonsuz bilgisinde; yok hükmündeki kontrolsüzlüğünü; düşünmek zorunda kalıyorum. Harddisk'i çökmüş bir anlayış. Bir kabile. Wireless bir enerjinin megabytlere indirgenmis yazılımsal kalıtımı. Kurumsal ve kitlesel körleşme. Körelmiş duygular. Duyu kaybının, doku kaybına dönüşmesi. Sinir sistemi tasviye edilmiş soyut bir iktidar mekanizmasının seni yönettiği.gerceginin açığa çıkarılması. bitkiselden.organik beslenmeye geçiş. Hayvanları ve varlıkları genetik olarak değiştirirek onları yemek. Dijital yamyamlık. Aslında gıda olmayan şeyleri gıda olarak tüketmek. Radyasyon. Nükleer felaketler. Zehirler. Kirlilik. Gazlar. Kirlenmiş sular. Teknolojik magnetik basınç. Evrim denilen şeyin nasıl oluştuğu olduğu süregeldigi gözünüzün önünde. Bizler insane türü evrim geçiriyoruz. Hem de çok hızlı. Teknolojik hız. Bugüne kadar alınmış tüm patent sayısı kadar patent; bir haftada alınıyor.! Yapılmış tüm icatlar kadar icat; 18 ayda. Sonsuz hıza erişmiş bir son vites. Bu erişilen hız; evrimsel değişim sürecinde neler olabileceğine dair elinizdeki en büyük ipucu. Belki de en önemlisi. Neler yapabileceğimizi henüz bilmiyoruz. Limitlerimiz. Limitleri nelerdir bilmiyoruz. Bilginin tarihsel birimini referans noktası kalmadan; yok etmek: dijital barbarlık. Dijital işlemler. Dijital inançlar. Zevkler. Mutluluklar. Dijital duygular. Elektrik elektronik mekanik robotik kuantum fiziksel düzlemdeki antik bilginin nükleer bir merkezde mutasyona uğratılması. Bilginin karmaşık dünyasında kaynağı belirsiz malumatlar arasında zihni kavrama işlevini yitirmiş bir insan prototipi. Önce cyborg, sonra robot, ve en sonunda digital bir organizmaya evrilen çağdaş klan. Küçük evlerine minik mahallesine hapsedilmiş; kendini büyük kalabalıklar geniş ülkeler coğrafyasında kitleler halinde yaşadığına inandırılan digital mesih.digital havariler. Evrimin gerçekliğini çözümlenmiş tarihin ve dünyanın akışını kavramış; mağarasından çıkmış insanın; kendi yok oluş serüvenine duyduğu korkunun ürünü; kitlesel göçler. Sanal göçler. Şimdi burada ve az sonra milyonlarca km uzaktaki bi zihin.ayaklari yerden kesilmiş bir benlik. Bağlantı noktası olmayan ve kendi kendine atmaya devam bi kalp gibi. Çalışan ama nereden geldiği belli olmayan bir kirli kan damariyla nereye yolladığını bilmediği temiz kan damarı arasında sıkışmış bir beden. Kendi bağlamından koparılmış; bir hayal dünyası. Gözlemlediği evrenin(space); sembollestirdigi soyutlugun (god) ve büyüklüğünü tasvir ettiği kainatın (univers) altinda ezilmiş bir şahsiyet. ...
0 notes
tanolturkoglu · 6 years ago
Text
DİJİTAL KAST SİSTEMİ
Internet dijital bir kast sistemini kurmak için istismar mı ediliyor? Yoksa dijital devrim son iki yüz elli yılın normlarını kökten değiştirecek mi?
  Bireyin ilerlemesi, kendisini geliştirmesi bir zorlama mı? Yapay zeka insanın yerini aldıkça bu soru kafaları daha çok kurcalayacak gibi. Örneğin Homo Sapiens ve Homo Deus kitaplarıyla büyük sükse yapan Harari, bu yıllarda doğan bireylerin…
View On WordPress
0 notes
tanolturkoglu · 7 years ago
Text
DİJİTAL SAVAŞ LİGİ
Her hafta bir muharebe yapılsın ve kazananlar puan toplasın. Ligin bitiminde en çok puanı toplayanlar, ödülü hak etsin. Bu senenin ödülü “serbest dolaşım” mı? Kazananlar, kaybeden ülkelere vizesiz girebilir!
  Geçtiğimiz günlerde 116 uzman Birleşmiş Milletler’e bir mektup gönderdi. Bunlar yapay zeka ve robot teknolojilerininönde gelen kişileriydi. Mektupta şu noktanın altını çiziyorlardı: Emir…
View On WordPress
0 notes
tanolturkoglu · 8 years ago
Text
GERÇEK Mİ, YORUM MU?
GERÇEK Mİ, YORUM MU?
İnsanlık gerçek-ötesi (post-truth) dünyada son bir kaç yıldır mı yaşıyor? Yoksa dünya hep böyle miydi? Dijital Yerli kuşaklara bırakılacak en büyük sorun nedir?
A.Manguel’i tanımayan kitapçoksever azdır. Yeni kitabı geçtiğimiz günlerde “Gezgin, Kule ve Kitapkurdu” adıyla Yapı Kredi Yayınları’ndan yayınlandı.
Girişteki alıntı günümüzün gerçek-ötesi (post-truth)bakış açısıyla hoş bir paralellik…
View On WordPress
0 notes
midmanofficial · 5 years ago
Text
Digitally printed out Clan
Öğrenmemiz ve öğretmemiz gereken en önemli bilgi; insan denilen varlığın, (Dijital Kabilenin) hayatta kalma mücadelesidir. Insanın tek başına, bir başına kapatıldığı hücreden kaçma- hücren ne kadar geniş olursa olsun- hücreye olan tutkusu ve hücrenin dışına olan arzusu arasındaki bağımlılık haline rağmen; ve hücreye geri dönme dürtüsünü ele alalım. Insan evrimi- kalıtımsal bir genetik mirası olduğu kadar, kültürel bir aktarımdır. Dilin yazının teknolojinin baltanın yada evcil bi atın uçağın yada internetin içinde doğduğun dünyanın sana öğretilmesi; geçmişle olan bağlantının da sana öğretilmesidir. İlk olarak dilin, sembollerin, kuralların; (örneğin ensest yasak gibi) sana öğretilmesidir. Alet yapmasını. Oyun oynamasını. Üretmesini. Tüketmesini. Hayatta kalmasını. Hatta Bilgiyi aktarması gerektiginin öğretilmesidir. Bilginin; bilgi olduğunu öğrenme sürecini düşündüğün bı anlık zaman dilimine bırak ki kendini. Bilgi sana öğretilen bir -bilgi- yazılı sözlü yada dijital. Reel yada gerçek üstü. Hiçbir farkı olmaksızın. Içinde bulunduğumuz çağ; bizim isimlendirdiğimiz bir tarihsel sürecin ürünü.binlerce yıl önce yaşayan homoHabilis yada homo Erectus homo.sapiens kendi çağının bilgisine sahipti fakat bilginin sınıflandırılması yapılmıyordu. Bilgi bilenin kendi sınırları içindeydi. O, içine doğduğu bilginin kendi içinde öz halindeydi. Yağmurdan kaçıyordu. Ateşten belki korkuyordu. Hayvandan. Soğuktan. Acıkınca avlanıyor bitkileri yemeye çalışıyor, bir kısmı topraktan tohumla ürettiği yeni bitkilerin meyvelerini yiyerek hayatta kalıyordu. Bitkilerden ürünler kumaşlar madenlerden demirler üretiyor aletleri çeşitlendiriyordu. Bir kabilenin bir başka kabileden ayrıldığı anın şimdiki zamandaki anlık fotoğrafı gibi. Ayağa kalkanın oturanlardan ayrılmaya başlaması. Bir başka ailenin diğer ailelerden ayrılarak kendi yolunda ilerlemesi. Buldukları güvenli yerde nehir kenarı yada bi kayalık, bi tepenin kuytusunda çalılık, Yaşamaya çalışan o insan kabilelerini düşün. Aileyi. Birkaç kişiyi.tek başına kalan solo man. Yada home made hand made ufacik nesnelerin soyutsal zenginliğini düşün.hicbirsey yokken Venüs heykeli olduğunu isimlendirdiğimiz objeleri üreten kabilenin kendi içindeki düşsel dünyasını hayal etmeye çalış; sokağa çıkma yasağının ve karantina altına alınan "homo vaccinus" insanın kabileden ayrıldığı anın şimdiki zaman resmini. Dijitallestirilmis bilginin dijital arşivinde, dijital reelligin sonsuz evren bilgisindeki; yok hükmündeki kontrolsüzlüğünü; düşünmek. Hard disk çökmüş bir kabile. Wireless bir enerjinin megabytlere indirgenmis yazılımsal kalıtımı. Kurumsal ve kitlesel körleşme. Duyu kaybının, doku kaybına dönüşmesi. Sinir sistemi tasviye edilmiş soyut bir iktidar mekanizmasının seni yönettiği.gerceginin açığa çıkarılması. bitkiselden.organik beslenmeye geçiş. Hayvanları ve varlıkları genetik olarak değiştirirek yemek. Dijital yamyamlık. Bilginin tarihsel birimini referans noktası kalmadan; yok etmek: dijital barbarlık. Dijital işlemler. Dijital inançlar. Zevkler. Mutluluklar. Dijital duygular. Elektrik elektronik mekanik robotik kuantum fiziksel düzlemdeki antik bilginin nükleer bir merkezde mutasyona uğratılması. ...
0 notes