#Hadi 2 Eylül
Explore tagged Tumblr posts
Text
#a101 aktüel#a101 aktüel ürünler#a101 kampanya#a101 hafta sonu kataloğu#a101 haftanın yıldızları#a101 hadi#a101 aktüel bul#a101 aktüel bu hafta#a101 2 eylül 2023 kataloğu#2 eylül 2023 a101 kataloğu
0 notes
Text
ağustos biterken
ağustos ayı benim için tamamen bir tatil ayıydı 2 hafta tatil yaptım ve tatil bana çok iyi geldi açıkçası. seneye ağustos için de Allah büyük. bu yüzden de akademik olarak hiç ilerleyemedim.
ayrıca bu ağustos atandığım bir ay oldu. bu sebeple benim için değerli bir ay. hala kendi mesleğimden atanamadığım aklıma gelince kalbim kırılıyor ama çok şükür. bir sonraki hedefim de kendi mesleğimi yapmak için çabalamak.
yarın 1 eylül ve artık eylül ayı muhtemelen evde alıştığım 3 yıllık düzenimin son bulacağı ay. tahminim tabii. ne zaman güvenlik soruşturması biter de ararlar bilemiyorum. bu yüzden işlerimi toparlamak istiyorum.
öncelikle tez için literatür taramasını 6 eylüle kadar bitirip danışmanıma göndermek istiyorum. danışmanım yurtdışına gitmeden önce onu yakalayıp son kez tez yol haritasını konuşsak çok iyi olur benim için. bu hafta tamamen kütüphanede takılmam gerekiyor duruma göre. keşke tatilden önce ankara'ya gitseydim. yine elimde olan fırsatları tepmek diyince ben. ankara kütüphane açısından çok zengin ve tezim için güzel kaynaklar bulabilirdim. neyse belki kışın giderim.
ingilizce çalışmalarına yeniden başlamam gerekiyor. bu yüzden hedefim her gün az da olsa ingilizce çalışma yapmak. her gün en az 1 metin çevirmeyi ve ingilizce bir şeyler izlemeyi hedefliyorum. hadi bakalım.
son olarak da aralık ayındaki sınav için yoğun bir şekilde çalışmaya başlamam gerek. işe başlamadan önce heybemi ne kadar doldursam kardır. daha sonra yine son aylarda sıkışmak istemiyorum. şimdiye kadar sadece 1 ders bitirdim. 1 dersim ise yarım. bu ay toplam 2 3 der bitirsem çok çok süper olur.
son olarak tüm çalışmalarımı yeolpumta uygulamasında takip ediyorum ve uygulamadan aşırı memnunum. ücretsiz ve bana istediğim tüm istatistikleri sağlayarak motivasyonumu arttırıyor. piyasadaki çoğu odaklanma uygulamasını denenmiş birisi olarak bence en iyisi ypt. bu uygulamayı kullanmanızı çokça tavsiye ediyorum. kullanan varsa da arkadaş olarak ekleşebiliriz.
eylül ayı kankilerimin doğum gününün olduğu bir ay ayrıca. başak burçları sizi seviyorum <3
ha son olarak ileride belki vakit bulamam diye hastane ve dişçi kontrolleri için randevu almayı unutmam inşallah.
eylül ayı hepimiz için huzurlu, çok çalıştığımız ve hedeflerimizi gerçekleştirdiğimiz bir ay olsun.
2 notes
·
View notes
Video
youtube
Millet Beni Konuşuyor - Murat Övüç ✩ Ritim Karaoke (Uşşak Minör 2/4 Hala... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/GhNST6lyz2I ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Millet Beni Konuşuyor - Murat Övüç ✩ Ritim Karaoke (Uşşak Minör 2/4 Halay Beste Zeynep Günal) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ESER ADI : MİLLET BENİ KONUŞUYOR SÖZ GÜFTE : EYLÜL CEREN UYAR BESTE - MÜZİK : ZEYNEP GÜNAL USÜL : 3/4 HALAY MAKAM - DİZİ : UŞŞAK MİNÖR ARANJÖR : Murat Uyar Darksound ENSTRÜMANLAR: ZURNA TULUM ELEKTRO BAĞLAMA ŞARKI SÖZÜ ve AKORU 🔔Kanalıma Abone Olup , Bildirimleri Açmayı Unutmayın 🔔 Murat Övüc Facebook Sayfası : / muratovucofficial Murat Övüc İnstagram : / muratovucofficiall Spotify https://open.spotify.com/album/0T91kJ... Apple Music / millet-beni-konus-uyor-single Sound 34 Music Yapım ( Murat Uyar ) Söz : Eylül Ceren Uyar Beste : Zeynep Günal Düzenleme : Murat Uyar Darksound Klip Yönetmeni : Alp Can Yolyapan Klavye : Fotis Zanelaris & Barış Hafız #muratövüc #kınaşarkıları #roman Şarkı Sözü Ben yokken rüzgarım eser eser O da size bir ömür yeter yeter Arkamdan konuşmayın kız zilliler Sürerim dilinize acı acı biber Sallayın yanıklar ohoy ohoy Oynayın fırfırlar ohoy ohoy Herkes bir sussun yeter yeter Boşverin elalem ne der ne der Millet beni konuşuyor Milletin derdi olmuşum Hadi bakalım Boşverrr KINA GECESİ GİRİŞ MÜZİĞİ, KINA GECESİ GİRİŞ ŞARKISI, KINA GECESİ GİRİŞ, KINA, GECESİ GİRİŞ ŞARKILARI, KINA GECESİ GİRİŞ MÜZİKLERİ, KINA GECESİ ÇIKIŞ MÜZİKLERİ, EN ÇOK ARANAN KINA GECESİ MÜZİKLERİ, KINA MÜZİKLERİ, KINA MÜZİĞİ, KINA GECESİ MÜZİĞİ, KINA ŞARKILARI, KINA GECESİ ŞARKILARI, NEŞE AYDIN ORGANİZASYON KINA GECESİ, NEŞE AYDIN ORGANİZASYON, EN ÇOK ARANAN, 1 SAAT, KINA GECESİ GELİN DAMAT GİRİŞ, KINA GECESİNDE ÇALINAN MÜZİKLER, TESTİ OYUNU, TESTİ MÜZİĞİ, TESTİ ŞAKISI, TESTİ MÜZİKLERİ, TESTİ ŞARKILARI, HAREKETLİ KINA MÜZİKLERİ, HAREKETLİ KINA ŞARKILARI, KINA GECESİ, KINA, KİNA, MÜZİK, ŞARKI, turkish wedding, rumeli türküleri, rumeli şarkıları, Ramo Ramo, Osman Aga, rumeli çaça, rumeli çiftetelli, rumeli düğünleri, rumeli damat halayı, rumeli potpori 2021, rumeli potpori 2, rumeli potpori 3, rumeli ekrem potpori, rumeli ayhan potpori, rumeli gültekin potpori, yiğit beşkardeşler rumeli potpori, rumeli orhan kemal potpori, rumeli payduşka, rumeli yakup rumeli potpori, rumeli semih potpori, rumeli taverna potpori, rumeli türküleri potpori, rumeli yakup potpori, rumeli 2. kına kına gecesi müzikleri kına gecesi kına şarkıları kına müzikleri kına şarkısı Muratövüc kına gecesi şarkıları #muzik #pop #türkçemüzik Kınayı Yakmışlar Geline Yüksek Yüksek Tepelere Oy Gelin Gelin Kınalar Yansın Kır Testiyi Gelin Kına Geliyor Gelin Kınası Sosyal medya (İnstagram) fenomeni, oyuncu. Medyada Murat Övünç adıyla da yer almaktadır. 1968 yılında Van'da dünyaya geldi, 5 kardeşten en küçüğü olan Övüç, yardımsever yapısıyla da sevenlerinin gönlüne taht kurdu. Tarot falı bakıp, yaşam koçluğu da yapan Murat Övüç, Pertevniyal Lisesi'nde eğitim gördükten sonra, Bahçeşehir Üniversitesi İşletme Bölümünü tamamladı. 6 yıl kadar evli olan Övüç'ün bir de oğlu bulunuyor. Fenomen isim, sosyal medyada 18 ay askerlik yaptığını da açıkladı. Kapatby ReklamStore Sosyal medyadan yaptığı paylaşımlar ile tanınan, Instagram hesabından paylaştığı birbirinden komik videolarla geniş bir takipçi kitlesine ulaştı. Sosyal medya paylaşımları yanı sıra ilk olarak 2018 tarihinde vizyona giren Benim Adım Osman isimli filmde oyunculuğunu sergiledi. Aynı yıl rol aldığı Çift'lik Bank: Tosun Firarda filminden sonra Kolej Rüyası adlı dizinin kadrosuna dahil oldu. Rol Aldığı Film ve Diziler. Kolej Rüyası (TV Dizisi 2021) Çift'lik Bank: Tosun Firarda (Sinema Filmi 2018) Benim Adım Osssman (Sinema Filmi 2018) Tv Programı: Uykusuzlar Kulübü (Kendisi 2019) KAYNAK: Murat Övüç (haberler.com, 12.07.2021), Murat Övüç (imdb.com, 12.07.2021), Murat Övüç (sinematurk.com, 12.07.2021), Murat Övüç (diziseti.tv, 12.07.2021), Murat Övüç (beyazperde.com, 12.07.2021).
0 notes
Text
Dursun Fakıh Türbesi
https://pazaryerigundem.com/haber/170560/dursun-fakih-turbesi/
Dursun Fakıh Türbesi
Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna şahitlik etmiş bir Türk Bilgini olan Dursun Fakıh ,Karaman’da doğmuş olup, Şeyh Edebali’nin öğrencisidir. Dursun Fakıh; tefsir, hadis, fıkıh ilimlerini okumuştur. Osmanlı Devletinin kuruluşuna şahitlik etmiş bir Türk Bilginidir. Şeyh Edebali’nin kızı ile evlenerek damadı, Osman Gazi ile de bacanak olmuştur.
28 Eylül 1299 yılında Karacahisar fethedildikten sonra Osman Gazi adına Cuma Hutbesini okuyup, Cuma Namazını kıldırmıştır. Böylece, hem Osman Gazi’nin hür ve tam istiklâl sahibi bir Devlet Başkanı olduğunu, hem de Osmanlı Devletinin istiklâlini dünyaya ilan etmiştir.
Edebali’nin tedrisinden geçerek kadılık, imamlık ve hatiplik yapan Dursun Fakıh, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundaki en önemli manevi liderlerinden biridir. Dursun Fakıh, Osmanlı Devletinin ilk imam-hatibi ve ilk kadısı olma şerefini de elde etmiştir. ‘Gazavetname’ adlı bir eseri bulunmaktadır. Anadolu’da milli birlik ve milli kültür birliğinin oluşmasına hizmet eden bir Türk Büyüğüdür. 1327 yılında vefat etmiştir.
Söğüt İlçesine bağlı Küre Köyü’nde bulunan türbeye her gün yüzlerce kişi ziyarette bulunur. 550 rakımlı bir tepe üzerine inşa edilen türbe, çevreye son derece hakimdir. Temiz ve pussuz bir havada, buradan bakıldığında Bilecik’teki Şeyh Edebali Türbesi’ni dahi görebilirsiniz. İki türbe arasındaki kuş uçuşu mesafe 14,5 km’dir.
Yol Tarifi: Bilecik-Söğüt yolunun 20. kilometresinde Küre Köyü yol ayrımından yaklaşık 2 km sonra Dursun Fakıh hazretlerinin türbesine ulaşırsınız.
0 notes
Text
Kadim iktidar sahibi ama Cumhursuz ve bağnaz!
* Atatürk’ün emriyle kurulan Cumhuriyet gazetesi 100 yaşına bastı. Mustafa Kemal Atatürk ve T.C için olduğu gibi Cumhuriyet gazetesi için de şimdiye kadar elle tutulur, ciddi, çok yönlü, eleştirel perspektifli akademik ya da mesleki bir yayın yapılamadı.
Cumhuriyet gazetesi hakkında şimdiye kadar yayınlanmış çeşitli yayınların çoğunu okudum. Büyük bir kısmı tek yanlı bir Kemalizm güzellemesi şeklinde kaleme alınmış. Kuşkusuz 100 yıllık tarihinde bu gazetenin gerçekleştirdiği sınırlı sayıda da olsa olumlu siyasi ve medyatik etkinlikler yok değil. Mesela Yaşar Kemal’in Anadolu röportajları. Ya da CUMOK’un ilk baştaki girişimleri. Okay Gönensin’in taslağını hazırladığı Vakıf yapısı. Celal Başlangıç’ın Kürt bölgesi haberleri…
Cumhuriyet gazetesi herhangi bir günlük gazete değil. Adı, tarihi, mülkiyeti, yapısı, yayın politikası büyük ölçüde Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet rejimi (1923-2002) ile neredeyse özdeş. Gazeteyi, Atatürk ve Cumhuriyet’in ilk 79 yılından bağımsız bir şekilde ele almak, incelemek, anlamak mümkün değil.
Talat Paşa taraftarı Yunus Nadi’nin bilahare Atatürk’ün özel kalem müdürü gibi davranarak yaptığı gazetecilik aslında resmi, hadi tam adıyla yazalım yarı-resmi iktidar sözcülüğüydü. Evet, gazete Cumhuriyet fikriyatını yaygınlaştırmak amacıyla tepeden gelen talep ve emirle kurulmuştu. Ama nasıl bir Cumhuriyet fikriyatı? 1920’lerden neredeyse 70’lere kadar son derece elitist, azınlıkçı anlamında elitist, bir yayın çizgisine sahipti. Ermeni terzinin konağına el koyup, İttihat Terakki’den kalma binayı merkez edinmek, ilk matbaa makinelerinin maliyetinin nasıl sağlandığı konusundaki müphem bilgiler, aslında bu iktidar elitizmiyle bağdaşıyor.
Cumhuriyet’in yayın tarihinde, samimi Kemalistlerin bile değinmeye cesaret edemedikleri karanlık sayfalar mevcut: Nadir Nadi’nin Viyana’dan yazdığı Hitler övgüleri, okurları Nazım Hikmet’in fotografına tükürmeye davet eden haber… 2. Dünya savaşı sırasında Nazilerden aldığı öne sürülen maddi manevi destek… Cumhuriyet’in Sertellerin Tan gazetesi ile girdiği polemikteki tutumu… Tek parti savunuculuğu… Bu konular hakkında Cumhuriyet henüz kendisiyle, kendi geçmişiyle dürüst bir şekilde yüzleşebilmiş, hesaplaşabilmiş değil. Bu olumsuzlukları susmakla geçiştirmek mümkün mü?
Benim izleyebildiğim kadarıyla bugün dünyada, yayın politikasının özünü, 86 yıl önce vefat etmiş bir devlet adamına temellendiren bir yayın organı yok.
Cumhuriyet’in temel bağnazlığı işte geçmişle olan bu tutkusundan kaynaklanıyor.
Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet gazetesi için bir Tanrı. Dokunulamaz, eleştirilemez. Dokunanı, eleştireni neredeyse linç eden bir yaklaşım sahibi. Oysa ki gazetecilik düşünce, ifade ve basın özgürlüğü var oldukça icra edilebilecek bir meslek. Gazetecilikte tabu yoktur, ilke vardır.
Devletin kurucusu olsa da herhangi bir şahsiyete yönelik dogmatik sadakat, belki dinler için geçerli ve anlamlı olabilir ama gazetecilik gibi hem kamusal hem de demokratik bir mecrada gelişmenin önündeki temel engel haline gelir. Cumhuriyet gazetesi örneğinde de gelmiştir.
12 Mart-12 Eylül döneminde, sağcı iktidarlar ve sağcılar tarafından ‘’Türkiye’nin Pravda’’sı olarak nitelenmiş olan bu gazete kendisini genelde solcu olarak sunabilmişti. Ne var ki İlhan Selçuk ve Uğur Mumcu gibi kült yönetici ve yazarlar, Kemalizmi sosyalizm olarak pazarlamakta büyük hüner gösterdi. O dönem sokakta görünür bir şekilde Cumhuriyet gazetesi taşımak faşistlerin saldırısına uğramak için geçerli bir bahaneydi.
Gazetenin kimliğinde, bu devletin, giderek bu Cumhuriyet rejiminin hatta ulusun tek gerçek sahibi olma refleksi vardı. 100 yıl sonra bu yanlış kimlik hala varlığını sürdürüyor.
Cumhuriyet bugün artık yaşlı ve eski bir gazete. Bu tespiti yapmak için özellikle uzun bir süreden bu yana köşeleri dolduran yazarların yazdıklarına bakmak, bir de gazete yazarlarının yaş ortalamasını saptamak yeterli.
Ben de Hasan Cemal-Emine Uşaklıgil döneminin (1973-1992) bir kısmında, Londra’da ve Istanbul’da bu gazetede çalıştım. Büyük bir ihtimalle gazete tarihinin hem prestij hem de tiraj olarak en başarılı olduğu dönemdi. Gazete içindeki ‘’Yaşlı Kemalist Kurtlar’’la, hakiki Cumhuriyetçi ve özgürlükçü ‘Genç Kuşağın’’ çatıştığı yıllardı.
Siyasi iktidarların 12 Mart’ta olsun 12 Eylül’de olsun gazeteye yönelik saldırıları, Cumhuriyet’i başlı başına, salt bu nedenle ilerici, başarılı hatta solcu bir gazete haline getiremez.
Üstelik bu gazete 12 Mart ve 12 Eylül darbelerini sevinçle karşılayan manşetlerle çıkmıştı.
O dönem, Cumhuriyet, parlamento dışı sol, Marksist sol örgüt ve şahsiyetlerce ‘’Ekselanslarının Muhalefetinin Sözcüsü’’ olarak nitelenmişti. Cumhuriyet’in devletle, yerleşik düzenle olan organik ilişkileri ve cumhursuzluğu bu sıfatı yüklemişti gazeteye.
Son olarak Alev Çoşkun’un (88) Beştepe’nin yönlendirmesi ve desteğiyle gazetenin yönetimini ele geçirmesi 100 yıllık Cumhuriyet’in sonunun başlangıcı oldu. Yakın geçmişte gazeteden ayrılmak zorunda kalan bir muhabir, ‘’Gazeteye artık Kürt haberi ve İnsan Hakları ihlalleri haberi giremiyor’’ demişti.
Cumhuriyet’in hali hazırda yayını nasıl finanse ettiği de karanlık bir konu. Para karşılığı haber yapmak, arşivi satma girişimi gibi skandallar da cabası.
Gazetenin 100. yaş gününü kutlamak amacıyla, okurlarına çay-kahve içmek için Atatürk ve Yunus Nadi resimli kupalar pazarlaması da hazin bir bezirgân girişimi.
Kuruluşundan bu yana memleketin temel iki sorunu, Kürt (1925 Şeyh Said ve 1937-38 Dersim hadiseleri konusundaki yayınları utanç vericidir) ve Ermeni meselesi, hakkında iktidar gibi, devlet gibi düşünen ve yayın yapan bir gazetenin bırakın solculuğu demokratlığı bile tartışma konusu.
Geçmişte ve bugün kendisini sıkı bir laiklik savunucusu olarak göstermeye çalışan gazete, laikliği demokrasiden koparıp soyut bir kavram haline getirdiği için bu alanda da etkili olamadığı gibi samimi dindarların tepki ve nefretini kazandı.
Sonuç olarak Cumhuriyet gazetesi ilk baştan beri malforme bir gazete. Çünkü malforme bir rejimin ürünü.
Ragıp Duran – apoletlimedya.blogspot.com
1 note
·
View note
Text
geç başlayan gün, çok alışkın değilim ama iyi geldi sanırım. 2 haftanın yorgunluğunun üzerine biraz kamyon çarpmış gibiydim 😅 Ağustos un haftasonu planları tamam. Son hafta da Arapça grubuyla buluşmak için İstanbul a gideceğim sanırım. Eylül sonu da bizim Arapça dönemi başlayacak, Eylülü iyi değerlendirip konuları toparlamam lazım, tabii ona da güzel bi planlama .
evet hadi bakalım geç kahvaltıyla gün başlasın 😊
0 notes
Text
Turgay Buğdacigil
2,0 7 Eylül 2021 tarihinde eklendi
“The Boy in the Striped Pyjamas” veya nam-ı diğer “The Boy in the Striped Pajamas” ın yönetmen koltuğunda, aynı zamanda filminin senaryosunu da John Boyne’un aynı adlı romanından (2006) uyarlayarak yazan Mark Herman oturuyor…
12,5 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilerek 44,1 milyon dolarlık bir gişe yapan filmin yapımcılığını İngiliz BBC ve Heyday Films, dağıtımını da ABD’li Miramax üstlenmiş…
Kısaca hikâyesi, biri kamp komutanın diğeri de kamptaki bir mahkûm ailesinin oğlu olan 8 yaşındaki Bruno ile Shmuel isimli iki masum çocuğun bakış açısından İkinci Dünya Savaşında, Nazi toplama kamplarında gerçekleştirilen Yahudi soykırımının anlatımı olarak özetlenebilecek filmin, 7.8/10 (160.485 oy) ve 3.9/5 (114.236 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 6.3/10 (137 yorum) ve 55/100 (28 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları arasında hiç de azımsanmayacak bir çelişki var…
Hani aslında bu; birinin (izleyicinin) ak dediğine, diğerinin (sinema eleştirmeninin) kara dediği boyut da, uzlaşılması imkânsız bir çelişki gibi durmuyorsa da nedenini sorgulamamızın önünde de her hangi bir engel yok…
O nedenle, gelin isterseniz, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle filmimize biraz daha yakından bakalım…
Oyuncu kadrosu deyince de yorumumuzun temelini oluşturacağı için kısaca da olsa başroldeki karakterlere bir göz atalım…
1. Alman ailesinin annesi Elsa - Vera Farmiga (ABD’li)
2. Alman ailesinin kamp komutanı olan babası Ralf - David Thewlis (İngiliz)
3. Alman ailesinin kızı Gretel - Amber Beattie (İngiliz)
4. Alman ailesinin 8 yaşındaki oğlu Bruno - Asa Butterfield (İngiliz)
5. 8 yaşındaki Polonyalı Yahudi mahkûm Shmuel - Jack Scanlon (İngiliz)
6. Polonyalı Yahudi mahkûm (Doktor) Pavel - David Hayman (İskoç)
7. Alman SS subayı Teğmen Kotler - Rupert Friend (İngiliz)
Sanıyoruz bu kadarı yeterli…
Şimdi diyeceksiniz ki; “Hayırdır, ne oldu da böyle bir liste yapma ihtiyacı duydun?”
Baştan hemen söyleyelim; bu listenin, iyi veya kötü oynayan oyuncularla hiçbir alakası olmadığı gibi filmde kötü oynayan oyuncu da yok zaten…
Peki, bu listenin anlamı ne o zaman?
Bu konuya, işin teknik kısmına da şöyle bir değindikten sonra tekrar geri döneceğiz…
Teknik demişken de aslında dönemin ruhuna ve atmosferine uygun olarak tasarlanan mekân (toplama kampı görüntüleri Macaristan da çekilmiş), dekor, kostüm ve makyajların yanı sıra kamera, ışık, kurgu ve müzik gibi unsurlarda da herhangi bir sorun yok…
Oyuncular kısmında olduğu gibi burada da her şey yolunda gibi…
Ama işlerin yolunda olmadığı çok önemli bir şey var bu filmde ki o da bize göre, Türkçe dâhil pek çok dile tercüme edilen ve bütün dünyada beş milyon adetten fazla satan “The Boy in the Striped Pyjamas” (2006) isimli roman ve o romandan uyarlanan filmin senaryosu…
Burası yeri olmadığı için şimdi uzun uzadıya, aslında toplama kamplarında örneğin Auschwitz’de işler böyle yürümüyordu yahut çocuklar zaten daha en başta gaz odalarına gönderiliyordu şeklinde bir kitap eleştirisi faslına girmeyeceğiz…
Girmeyeceğiz de, “aynı şekilde gerçeklerden kaçmanın da pek fazla bir anlamı mevcut değil” demeyi de ihmal etmeyeceğiz…
Evet...
İşlenen konunun tarihi detaylarına hâkim olmayan veya bırak hâkim olmayı, detaylara ilişkin en ufak bir bilgisi dahi bulunmayan yahut işin o kısmıyla hiç ilgilenmeyen sıradan sinema izleyicisi için “The Boy in the Striped Pyjamas”, yanlışlarla dolu hikâyesi ile kimi sahnelerde yürek burkan bir film halini de almış olabilir…
Tamam da be kardeşim, Alman’ından Polonyalısına kadar filmdeki bütün karakterleri ne diye İngilizce (hem de pırıl pırıl aksansız bir İngilizce) konuşturuyorsunuz?
Hadi film, İngiltere ve ABD için çekildiğinden öyle oldu diyelim ve biz filmin aslında Almanca olduğunu ve herkesin Almanca konuştuğunu varsayalım…
O zamanda, 8 yaşındaki Polonyalı Yahudi Shmuel’in nasıl olup da şakır şakır Almanca konuşabildiği sorusu çıkıyor ortaya… (Mümkün değil ama Doktor olduğu için Polonyalı mahkûm Pavel’i Almanca biliyor kabul etsek dahi)…
Şimdi bazıları, “Ne olacak, o da biliyordur” diyebilirler…
Böyle diyenlere bizde, “Hayır canım” deriz…
Eğer öyle olsaydı, birbirlerinin isimlerinin “Shmuel” ve “Bruno” olduğunu öğrenen iki küçük çocuk, “böyle bir ismi ilk kez duyuyorum” diyerek büyük bir şaşkınlık yaşamazlardı…
Sanıyoruz şu ana kadar ki açıklamalarımızla hem baştaki oyuncu listesinin yapılış amacına hem de sinema izleyicisi ile sinema eleştirmenleri arasındaki yorum farklılığının nedenlerine (en azından bir kısmına) ışık tutarak netlik kazandırmış olduk…
Sonuç olarak, sadece tarihsel gerçekleri çarpıtmakla kalmayıp çocuklar üzerinden duygu sömürüsü de yapmaya çalışan bu film için çok net bir “izleyin” ya da “izlemeyin” önerisinde bulunmayacağız… Keyfiyet tamamen size ve tercihlerinize kalmış…
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 12 Eylül 2018 günü saat 01.51’de yazılarak paylaşılmıştır...
0 notes
Text
SATÜRN #2
13 Eylül 2019
Yapmış olamaz değil mi? Gitmemem için o kızla konuşmuş olamaz. Tanrım, bir anda öyle şeyler oldu ki hâlâ etkisindeyim.
Sabah içeri girdiğimde Satürn ve arkasında oturan kız sohbet ediyordu. Ben yerime oturup bir kez daha bu sınıfa lanet ediyordum. Bir anda o kız oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi ve "Yer değiştirelim mi? Ben orada sıkılıyorum." dedi. Şaşkınca gözlerimi Satürn'e doğru çevirdim. Gülümseyerek boş yeri işaret etti ve "Bak burası boş. Ne duruyorsun? Kaldır poponu ve buraya gel." dedi. Nasıl tepki vereceğimi bilemeden oturduğum yerden kalktım ve Satürn'ün arkasındaki boş yere oturdum.
Derslerde sürekli bakışıp gülüyoruz. Bir ara hocalar ikimizi farklı yerlere oturtucak diye korktuğumuz için susmaya karar verdik. Öğle arası yemeklerimizi aldıktan sonra yakın arkadaşım Angela'nın yanına gidecektim ama Satürn bir anda beni durdurdu. "Hadi bize kendinden bahset. Seninle cidden tanışmak istiyorum. Arkadaşın isterse yanımıza gelir veya sonraki tenefüs buluşursunuz." dedi ve beni sınıfa götürdü. Zaten öğle arasına kadar çok konuşmuştuk ve Angela yüksek ihtimalle onu sattığımı düşünecekti. Daha sonra ona anlatırım diye sırama oturdum ve etrafımdaki yeni arkadaşlarıma bakıp gülümsedim. Bir şeyler anlatırken Satürn bir anda bana kitlendi. Yüzümde bir şey olduğunu düşünüp elimle sildim. "Geçmedi ki dur." dedi ve yanağıma düşen kirpiğimi bahane ederek yanağımı okşayıp gülümsedi. Tanrım, o an yanağım öyle bir yandı ki kızarmamış olması için dua ettim.
Konu eşcinselliğe geldiğinde ben çok savunma yaptım ve o an Satürn daha ilgili dinlemeye başladı. Sınıfta bu tür mevzu için aşırı dalga geçiliyordu ve yeni arkadaşlarımla aynı fikirde olmak beni rahatlatmıştı. Sohbet ederken Satürn aniden "Diş telli insanlar çok ilgimi çekiyor. Bence çok çekiciler." dedi. Bir anda herkes onunkiler görünmüyo ki falan deyince ben de onları onayladım. Benim tellerimin sadece alt dişlerimde olduğunu ve görünmediğini dile getirdim. "Ben istediğim zaman görebiliyorum." dedi ve gülümseyerek dudaklarıma baktı. Ay deliricem. Bu kız kalbime iyi gelmiyor. Resmen beni öldürmek için doğmuş.
1 note
·
View note
Text
Muhterem Tumblr köyü ahalisi! Doğum günlerimize göre bir ağacımız ve bu ağaçlarla karakterlerimiz arasında mühim bir ilişki olduğunu öğreneli çok olmadı😀 (yakinen tanıdıklarımla sanki uyuşuyor gibi..😂) Efendim, benim ağacım köknar ağacı imiş😉 “Bize kütük mü dedin aşkolsun demezsiniz diye umuyorum.. Olursa da olsun ya ❤️ siz hangi ağaçsınız hadi bakalım ???? 😉😀🤓 Açıklamaları da var ama uzun olunca ana sayfada çok yer kaplıyor isteyene yoruma ağacını yazana cevap olarak yazıcam 😊👇👇
23 Aralık - 1 Ocak - Elma ağacı
1 Ocak - 11 Ocak - Köknar ağacı
12 Ocak - 24 Ocak - Karaağaç
25 Ocak - 3 Şubat - Selvi ağacı
4 Şubat - 8 Şubat - Kavak ağacı
9 Şubat - 18 Şubat - Sedir ağacı
19 Şubat - 28 Şubat - Çam ağacı
1 Mart - 10 Mart - Söğüt ağacı
11 Mart - 20 Mart - Ihlamur ağacı
21 Mart - Meşe ağacı
22 Mart - 31 Mart - Fındık ağacı
1 Nisan - 10 Nisan - Üvez ağacı
11 Nisan - 20 Nisan - Çınar ağacı
21 Nisan - 30 Nisan - Ceviz ağacı
1 Mayıs - 14 Mayıs - Kavak ağacı
15 Mayıs - 24 Mayıs - Kestane ağacı
25 Mayıs - 3 Haziran - Dişbudak ağacı
4 Haziran - 13 Haziran - Gürgen ağacı
14 Haziran - 23 Haziran - İncir ağacı
24 Haziran - Huş ağacı
25 Haziran - 4 Temmuz - Elma ağacı
5 Temmuz - 14 Temmuz - Köknar ağacı
15 Temmuz - 25 Temmuz - Karaağaç
26 Temmuz - 4 Ağustos - Selvi ağacı
5 Ağustos - 13 Ağustos - Kavak ağacı
14 Ağustos - 23 Ağustos - Sedir ağacı
24 Ağustos - 2 Eylül - Çam ağacı
3 Eylül - 12 Eylül - Söğüt ağacı
13 Eylül - 22 Eylül - Ihlamur ağacı
23 Eylül - Zeytin ağacı
24 Eylül - 3 Ekim - Fındık ağacı
4 Ekim - 13 Ekim arası - Üvez ağacı
14 Ekim - 23 Ekim - Çınar ağacı
24 Ekim - 11 Kasım - Ceviz ağacı
12 Kasım - 21 Kasım - Kestane ağacı
22 Kasım - 1 Aralık - Dişbudak ağacı
2 Aralık - 11 Aralık - Gürgen ağacı
12 Aralık - 22 Aralık - İncir ağacı
22 Aralık - Kayın ağacı
281 notes
·
View notes
Text
2 Eylül 2019 tarihli yazım :
HEVESİMİ KIRMA HEVESKIRAN
"Rahmetim gazabımı geçti."
Hadis-i Kudsi
Oysa...
Sandalyeyi sokağın ortasına atıp gelip geçen hatunların tesettürüne (!) bakmak dışında İslâm ' a zerre faydası olmayan a /salak , diyor ki :
-Şulebaş mı ? Sıkmabaş mı ? Ele o uygun degil , olmuyor yani...
Oysa...
Oysa Rahmetli ' nin mücadelesi... Çevresi... Kamusal alanda hiç yeri olmayan örtüye bir yer bir alan açabilme çabası... Zaten sonradan çarşafla örtünmüş, kalemi ile hizmet etmiş...
Ah her şeye bir kulp bulan hâllerimiz; heveskıran bunlar başka bir şey değil işte...
Hani 1968'de İlahiyat Fakültesi işgal edilmişti de Demirel Meclis'te alkışlarla "Müdafaa edeceğimizi mi zannediyorsunuz" diyordu...
"İlahiyat fakültesindeki boykotu müdafaa edeceğimi mi zannediyorsunuz? 20. asrın 1968 Türkiye'sinde, başörtüsü Türkiye’nin hangi problemini halledecek? Müdafaa edeceğimizi mi zannediyorsunuz? (bravo sesleri , alkışlar)"
Daha sonra da Arabistan ' a gidin... demişti ya...
Başka bir not , yakın tarihten canım, öyle çok uzak değil...
ANAP hükümeti 25 Ekim 1990’da üniversitelerde başörtüsüne serbesti getiren üçüncü kanununu çıkarmıştı ... Bu kez SHP iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş , ancak talep reddedilmiş . 2547 sayılı YÖK Kanunu’nun ek 17. maddesi uyarınca üniversitede her türlü kılık kıyafet serbest olmuştu . 1997’de Kemal Gürüz YÖK Başkanı seçilene kadar serbestlik devam etmişti...
Bu tarihî ayrıntılarla tatlı canınızı hiç sıkmak istemem doğrusu...
Sonra...
Karınca kararınca devam etti mücadele...
Üniversite kapısında peruk , takma sakal , postal kontrolü falan fazla insanî gelmiyor değil mi şimdilerde kulağa?
Eeeee neler görüp geçirmiş ülkemiz... Unutmamak gerekiyor bunları... Çarçabuk unuttuk nisyan ile malûl olduğumuzdan mıdır nedir?
Ve bazen de...Bugün de... Başörtüsü konusunda karşıt tarafta yer almayanlar da ayak altında orda burda şurda olmamızı hazmedemiyorlar bir türlü... Birkaç metal & rock & roll konserinden alıntı başörtüsüne zulüm adı altında olaraktan... Siz bi evden çıkmasanıza demek... Ama bu da aynı Ahmet Necdet Sezer gibi oluyo o zaman da :
- Evinizde başınızı örttünüz de bi şey mi dedik bacılar?
Ya Hu bu evde değil kamusal alanda mahreme görünmemek adına geldi , hoş, evime de karışmayın isterseniz...
Hem...
Sadece yüzü görünen bir fotoğrafla yazı yazan hatuna ağza alınmayacak tekfirler mülâaneler yazanlar mı ararsınız yüzünü gizleyip gizleyip...
Yazılmasın, hep meydan başkalarına mı kalsın isteniyor ?
Niçin hoyratça kırıyorsunuz heveslerimizi ey heveskıranlar ? Diyesimiz de gelmiyor değil hani...
Oysa gönlünü kalbini yorandan yani ağırlıklarından kurtulmadan olmuyor irtifa kazanmak , uçmak...
Uçmak diye cennete diyorlar hem...
Ne güzel kelime...
Dünyada da uçmak mümkün minik sevinçlerle...
Hele ukbaya dair hayâllere uçmak...
Kimi minik bir mazlum duasından...
Kimi hor görülen bir hizmetten...
Kimi sadece mahcubiyetinden...
Kimi gayretinden düşmana, kimi nefretinden...
Kimi bir gülümseyişinden...
Kazanacak...
Biliyoruz, inanıyoruz...
Müslümanız çünkü biz, umuda teslim olmuşuz...
Nüket Belsan Taşören
3 notes
·
View notes
Text
GECE KUŞAĞININ ALTINDA- İlk Bölüm: Zorunluluk
Merhaba, ben Eylül. 18 yaşındayım. Okula geç başladım. Bu yüzden şuan 12’ye gidiyorum. Sadece annem ile yaşıyorum. Bunun nedeni babamın yurt dışında çalışması. Kendim hakkımda anlatabileceğim pek fazla bir şey yok aslında. Neredeyse her gün cenazeye gider gibi siyah giyinen, asosyal ve sıradan bir kızım. 1.62 boyum ve 52 kiloyum. Siyah saçlarım var ve yeşil gözlerim. Hakkımda anlatabileceğim şeyler bu kadar, şimdilik.
Şu anda tek yapmak istediğim müzik dinlemek ve kitap okumakken, ben valiz hazırlıyorum. Neden mi? Çünkü sınıf gezimiz var ve ben her ne kadar istemesem de tehdit ile zorla gönderiliyorum. Annem beni bilgisayarım ve telefonum ile tehdit ettiği için gidiyordum. Gezinin zorunlu olmamasına rağmen annem benim asosyal olmamdan rahatsız olduğu için gönderiyor zorla(!). en azından annemi bilgisayarımı almam konusunda ikna etmiştim. 3 gün kalacağım otelde boş boş oturmak yerine sanırım bir 10 film bitirebilirdim. Yapılan etkinliklere katılmayı düşünmüyordum. Ama bunun gibi bir ihtimalim olmadığını da biliyordum. Sıkıntıyla oflarken babamın burada olmadığı için bir kez daha küfrettim. Babam burada olsaydı asla zorla bir şey yaptırmazdı bana. Aklıma gelince, özlediğimi fark ettim. Yaklaşık beş aydır görmüyordum babamı. Yarı tatile girmemize 15 gün filan kalmıştı. Bir aksilik çıkmazsa yarı tatilde gelecekti Türkiye’ye.
Valizimi kapattım ve kahvaltı için aşağıya indim. Valizimi kapının yanına koydum ve çoktan kahvaltıya başlayan annemin yanına oturdum. “Günaydın” dedim somurtarak. Anneme trip atıyordum. Bu bir gerçekti. Annem halime güldü. Yine de “Günaydın” dedi. Ben yemeğimi yemeye başlayınca konuştu. “Hadi ama! Bu kadar da kötü olamaz. Alt tarafı 3 günlüğüne Erzurum’a gidiyorsun.”
Ah, size bahsetmeyi unuttum. Evet, bu aptal gezi için Erzurum’a gidiyordum. Hem de aylardan ocak. Nasıl ironi ama(!). Resmen 17 dereceden -5 dereceye gidiyordum. İzmir’de yaşamıyor olmasam belki bu kadar koymazdı. Anneme cevap vermeden yemeğe devam ettim.
Kahvaltımı bitirdikten sonra anneme kaçamak bir bakış attım ve kalktım. Kapıya doğru gittim ve kapıyı açtım. Ocak ayında sonbahardaymışız gibi hissettiren hafif rüzgâr ile karşı karşıya geldiğimde oradaki havanın karlı ve eksilerde olduğunu hatırladım bir kez daha. Bu bile içimi ürpertti. Anneme son kere yalvaran bir bakış attım. “Gitmek zorunda mıyım?” Annem gülümsedi. “Hayır, değilsin.” Dediği anda içimde kısacık bir an umut oluştu. Ta ki cümlenin devamını getirene kadar. “Tabi ki elektronik cihazlardan bir ay uzak kalmak senin için sorun olmayacaksa.” Gözlerimi devirdim ve yaklaşmakta olan kolejin -“Devrim Koleji”nin- servisine doğru yürüdüm. Tam binecekken annem konuştu, daha doğrusu bağırdı diyebilirim. “İnince ara beni!” Kafamı çevirdim ve anneme baktım. Gözlerimi devirdim ve servise bindim. Annemin şu anda çıldırdığına eminim. Gözlerimi devirmemden nefret ediyordu.
Servisin başında ayakta duran sınıf öğretmenimiz olan Ceyda Hoca’ya selam verdikten sonra boş bulduğum tekli koltuğa oturdum. Valizimi önüme aldım. Yanıma aldım ve içine ıvır zıvırlarımı koyduğum çantadan mp3 çalarımı ve kulaklarımı çıkardım. Zaten hazırda olan listemin başından şarkıyı açtım ve dinlemeye başladım.
“Islak Kum-Contra”
Gözlerimi yavaşça araladım. Gözüme çarpan ilk şey yağmur damlaları olurken serviste olduğumu yeni idrak ediyordum. Ne ara uyumuştum ben? Hala çalmakta olan müzik listesinin 2. Şarkısında olduğunu görünce kaşlarımı çattım. Çünkü ya 5 dakikadır uyuyordum, ya 4 saattir. Korkuyla telefonumun ekranına baktığımda saatin neredeyse ikiye geldiğini gördüm. Yani 4 saattir uyuyordum. Bu kadar uyku fazlaydı.
“Selam Eylül.” Bir anda Ceyda Hoca’nın sesini duyunca irkildim. Yanıma durmuş her zamanki gibi şefkatle bakıyordu. “Buyurun hocam?” dedim. “Bir şeye ihtiyacın var mı canım?” diye sordu. Var mıydı? Sanırım yoktu. “Yok, hocam teşekkür ederim ama bir şey soracağım.” Dedim. “Tabi.” Şu dört saatte bile sıkılmıştım. Uyumama rağmen(!). “Daha kaç saatimiz var?” diye sordum. “Sanırım yaklaşık dört saatimiz filan kaldı. Az daha dayan.” Deyip göz kırptı. Beni bir tek bu hoca anlıyordu ya. Sanırım o yüzden seviyordum bu hocayı. Başımı onaylarcasına salladım. Ceyda Hoca eski yerine geçerken ben okuma kitabımı çıkardım. Kitabımı bitirebilirim diye umuyordum. Zaten yarısındaydım. Kaldığım sayfayı açtım ve okumaya başladım.
Not: Hikayedeki karakterler, olaylar ve yerler tamamen kurgusaldır, gerçekle bir ilişkisi yoktur!
4 notes
·
View notes
Photo
KIYAMET SAVAŞI'NA HAZIR OLUN İŞARETLERİ !!!!!!!!!! * Bilgiler sürekli eklenebilir. Abd'yi haritadan silebilecek volkanlar hareketlenmeye başladı, bu nedenle Seattle başta olmak üzere Abd'yi gözden çıkardılar, yeni hayat alanı olarak hedefledikleri Türkiye'yi güvenli hale getirmek için İstanbul Depremi'ni öne çekmeye uğraşıyorlar, deprem sonrası yardım bahanesiyle ülkeyi işgal etmeyi de planlıyorlar. Beyaz tavşanı takip et sözü, Matrix ve Alice Harikalar Diyarı'nda anlatılır. Beyaz tavşan, ipucudur ve peşinden gidene büyük resmi gösterir, bu büyük resim hem insanın kendisinde göremediği büyük resimleri görmesini, hem de kültürsüz ve duyarsız kişilerin baskın sözleri yüzünden keşfedemediklerini keşfetmesini sağlar, sorgulamak ve araştırmak ile ilgilidir, büyük resmi görenler ruhsal uyanışını gerçekleştirir, şeytaniler ve şeytanilerin etkisinde kalanlar, insanların uyanmasını önlemek için ellerinden geleni yapar, bu ise uyanmanın gecikmesine neden olabilir, hayat sermayesi sona ermeden uyanmak önemlidir ve insan ne kadar erken uyanırsa o kadar hızlı ilerler, bilinci yüksek olmak, ufku açık olmak, bilge olmak ki Türk kelimesinin 500'den fazla türemişinden bazıları da bilge demek olan etrak, edrake kelimelerini içeren Türkçe kelimeler Drake, Derrick, Derreck, Turuk'tur, beyaz tavşan bilir kişiyi temsil eder ve 2015 The Economist kapağında, 3 ve 5 Kasım tarihleri işaretlenerek Alice Harikalar Diyarı sembolizmi anlatıldı, 3 Kasım 2019'da tüm gözler Seattle'daki Space Needle Kulesi'ndeyken, bu kulenin nerdeyse aynısı olan Ankara'daki Gökbilim Merkezi'nde yangın çıkarttılar, 5 Kasım'da ise Matrix filminde Yeni Dünya Düzeni'ni kuracak seçilmiş kişiyi temsil eden Neo rolündeki Keanu Reeves, beyaz saçlı kız arkadaşıyla gala gecesinde ortaya çıktı, bu şekilde beyaz tavşanı takip et işaretini gönderdiler, 1990'da yayınlanan ve aslında Yahudiler'in lanetlenerek kovuldukları Arz-ı Mevud'a dönüşlerini anlatan Geleceğe Dönüş 3 filminde temsili gösterilen Alexandre De Francis Rothschild'ın Rothschild Hanedanlığı'nı devralması detayları da düşünüldüğünde, beyaz tavşanın işaret ettiği bölge %100 Türkiye topraklarıdır, Sevr'in 100. yılı da 2020'dir, Mahşerin 4 Atlısı diyerek İncil'e işledikleri planlarına göre de, Deccal, Savaş, Kıtlık ve Salgını temsil eden Mahşerin 4 Atlısı'nı ortaya çıkartmayı planladıkları Fırat'ın doğusunda Işid ve Pkk destekli Büyük İsrail Devleti'ni kurmaya başladılar. İsrail, Yeni Dünya Düzeni, yani Tek Dünya Devleti Diktatörlüğü, yani Tek Millet, Tek Din, Tek Bayrak, Tek Devlet Düzeni'ni kurmak için, Sahte Ufo İstilası, Sahte Mehdi ve Sahte Mesih Deccal'i ortaya çıkartarak Kıyamet Savaşı'nı başlatmayı planlıyor. Pagan mitlerinden yola çıkarak, Dünya'nın liderliğini tamamen kendi soylarına bağlamayı hedefliyorlar. İsis, ölen kocasının parçalarını topluyor, günümüzde bunu, karşı tarafın gücünü dağıtıp, kendi güçlerini oraya toplamak şeklinde, Işid ve Pkk gibi terör örgütleri ile gerçekleştiriyorlar, İsrail, terör örgütlerinin olduğu yerde güçleniyor, zaten Işid, İngilizce'deki İsis'in karşılığı, Pkk ise numerolojideki 11'in karşılığıdır (İngilizce'de P=16, K=11, PKK=1+6+1+1+1+1=7+4=11). 11, Yahudiler'de, Tanrı'yı devre dışı bırakma sayısıdır. İngiliz ajanı Arnold J Toynbee'nin, "Şeytanilerin önünde duran en büyük baraj Türk Kültürü'dür, bu baraj yıkıldığında tüm Paganist kültürler serbest kalacak" sözleri de, Türkler'i, Kabalist ve Paganist Yahudiler'in Black Sun Teşkilatı'ndan Brenton Tarrant'ın Dünya'nın öbür ucundan 70 sayfalık manifesto yayınlayıp tehdit etmesi de en büyük hedeflerinin Türkler olduğunu gösteriyor. Bilginin düşmanı şeytan, en bilge, en medeni, en temiz millet olan, Maide 54 ve yüzlerce Hadis'te övülmüş, gelecekte de Hz Mehdi'nin ordusunu oluşturacak olan, mikro parçalara bölünen milyarlarca insandan oluşan Türk ırkının yozlaşmayan son temsilcisi olan Müslüman Anadolu Türkleri'ni ortadan kaldırmak için kafir olan Kripto Yahudiler'in gerçekleştiremediklerini, Münafık olan Kripto Yahudiler eliyle gerçekleştirmeye uğraşıyor, şüphesiz Münafıklar, kafirlerden daha fazla zarar verir, yüzlerce Ayet'te, Münafıklar'ın ne kadar tehlikeli olduğu anlatılır. Büyük Ortadoğu Projesi, Büyük İsrail Devleti Projesi'dir, Ortadoğu'yu ele geçirmek için en çok Kripto Yahudi Münafıklar'ı kullanıyorlar, dikkat edin. KİMİ SEVDİĞİNİZE ÇOK DİKKAT ETMELİSİNİZ "Zalimlere biraz bile meyil edene, Allah yardım etmeyecek." Hud 113. "Deccal gelmeden önce 30 Öncü Deccal ortaya çıkacak, Deccal, ateşi su, suyu ateş gösterir." Hadis-i Şerif. "Kişi, sevdiği ile beraberdir, sevdiği ile haşrolunacak yani Ahiret'te hesaba çekilecek, sevdiğinin günahlarından sorumlu olacak." Çok ünlü bir Hadis-i Şerif'tir. Kimi sevdiğinize çok dikkat etmelisiniz. Osmanlı'dan sonra meydanı boş bulan Sionist Yahudiler, kötüleri iyi göstererek, insanlığı kıyamete sürüklüyorlar. Ak - kara Aydınlık - karanlık İyi - kötü Müslüman - Kafir (Münafıklarla ilgili yüzlerce Ayet var) Türk - Yahudi Gibi birbirine zıt kavramları iyi ayırt edebilmeniz için araştırmanız şart, Allah'ın ilk emri bu nedenle Oku, ikra, yani anlamak. George Orwell'ın Çift Düşün Dünyası, 11 Eylül Olayları'ndan itibaren çok fazla ortaya çıkmaya başladı, ak diyen belki karanlığı (zalimliği, şeytanlığı) savunuyor, adalet diyen belki adaletsiz, halk diyen belki halktan uzak, barış diyen belki savaşı savunuyor. Sorgulayan, araştıran, düşünen insanlar, Öncü Deccaller'in tuzaklarına düşmüyor, ancak bilinci kilitlenmiş olanlar, zincirleri kıramıyor, ahmaklık ediyor, neyin iyi neyin kötü olduğunu bilecek akıl olgunluğunu yani sorgulama yeteneğini kaybetmiş olduğundan, zihinleri kontrol edilen kitlelere uyuyor, Idiocracy filmi bu konuda mutlaka izlenilmesi gereken bir film. FİTNE VE KARIŞIKLIK ZAMANI İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER Karanlık gece parçaları gibi birtakım fitneler (harpler, zulümler) ortaya çıkmadan önce salih ameller işlemeye koşun, acele edin. İnsan, o fitneler içinde, mümin olarak sabahlar, kafir olarak akşamlar. Mümin olarak akşamlar, kafir olarak sabahlar. Onlar dinlerini, dünyanın küçük bir menfaati karşılığında satarlar. Fitne ve karışıklığın olduğu zamanda ibadet etmek, bana hicret etmek gibidir. Görmüyor musunuz ki, Ashab-ı Kehf, fitne zamanında bir hicret ile yüksek derecelere ulaştılar. Siz ümmetlerin en hayırlısı olan Ümmet-i Muhammed zümresindensiniz. Binaenaleyh vaktinizi, oyun ve eğlence ile zayi etmeyiniz, çocuklar gibi boş şeylere aldanmayınız. Fitne [bid’at, sapıklık, küfür] yayıldığı zaman, hakikati, doğruyu bilen, [imkanı nispetinde, söz ile, yazı ile, medya = tv, radyo, gazete, dergi ile] başkalarına [mümkün olan heryere ve herkese] bildirsin, imkanı var iken [bir engel de yok iken] bildirmezse, Allah’ın, meleklerin ve tüm insanların laneti onun üzerine olsun. Talmud'ta Yahudiler Tek Millet'tir der. Kuran'da ise küfür Tek Millet'tir der. YILDIZ GEÇİDİ STARGATE = SEATTLE Pi sayısı olan 3.1415 92 65’in ilk sayıları üçerli ayrılıp toplandığında 3 11 11 11 şeklinde 3 tane 11 sayısı ortaya çıkıyor ki bu, İlluminati’nin barkodlardaki imzasıdır ve sonsuzluğu simgeler. Barkodların başında, ortasında ve sonunda çift çizgi sarkar ve bunlar, hem 666’yı, hem 3 tane 11’i, hem de 3 tane 911’i temsil eder. Boyut kapılarının açılmasını sağlayan yıldız geçitleri için çift çaprazın kullanılması bakımından da Yıldız Geçidi Stargate = Seattle. Çift t harfi, Pi sayısı sembolünü oluşturmaktadır. Olayları ikili yaparak boyut kapısını açıyorlar, biri bu boyut (3 Kasım'da, Seattle'daki Space Needle Kulesi'nin nerdeyse aynısı olan Ankara Gökbilim Merkezi'ni yaktılar), diğeri öteki boyut (Hollywood filmlerinde 3 Kasım ile ilgili Seattle'da kaos işaretleri gönderdiler). İSTANBUL DEPREMİ'NİN BİR AN ÖNCE OLMASINI İSTİYORLAR Abd sınırları içinde 169 volkan var. %70'i aktif nitelikte. 16 tanesi büyük risk içeriyor. 2 tanesi süper volkan sınıfında. Herhangi bir süper patlama, Abd'nin batısını küle çevirebilir ve haritadan silebilir, yaşanmaz hale getirebilir. Böyle bir patlama, insanlık tarihini değiştirebilir. Kendilerine yeni hayat alanı olarak, biraz da bu nedenle Anadolu'yu hedefliyorlar ve İstanbul Depremi'ni, periyodik deprem risklerini ortadan kaldırmayı hedefleyerek, öne çekmeye uğraşıyorlar. Çarpık şehirleşmeyi ortadan kaldırmak istiyorlar, taşınmadan önce tadilat ve nüfus değişimlerini planlıyorlar. Biri süper volkan olan volkanların 3 tanesi, Seattle şehrinin yakınlarında ve hareketlendi, bu nedenle özellikle Seattle'ı gözden çıkardılar.
3 notes
·
View notes
Text
AŞURE GÜNÜ...
SIKINTI- FAKİRLİK - HASTALIK - AFV VE MAĞFİRET İÇİN
BİRÇOK REÇETE BURADA....
AŞURE günü yapılacak ibadet ve faziletlerini kısa kısa bu paylaşımda sizler için yazmaya çalıştık..
________________
AŞURE GÜNÜ ORUÇ;
Her kim muharremin 9-10 unda (8 -9 EYLÜL) yada 10-11 (9-10 EYLÜL ) de oruç tutarsa 2 yıl ibadet etmiş olur, her kim bunu duyurursa 80 yıl ibadet etmiş olur...
Hadisi Şerif
Aşure günü de, tek olarak oruç tutmak mekruhtur. Bir gün öncesi veya sonrası ile birlikte tutmalıdır.
Gücü yeten 8-9-10. günlerde tutmaya çalışsın daha eftaldir
________________
AŞURE GÜNÜ NİYET VE HAYR İSTEKLERİN KABULÜ İÇİN;
Aşure gününde 786 besmele-i şerif her ne niyet üzerine okunursa kabul olur...
Aşure günü akşamla yatsı arası 40 Fatihayı şerif ne niyet üzerine okunursa kabul olur..
________________
RIZIK BOLLUĞU;
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmaktadır
"Kim kendinin ve aile efradının nafakasını geniş tutarsa, cenabı Hakta senenin tamamında o kişinin rızkını genişletir"..
rumüzül ehadis sh446/5568
Bazı zatlar "evde ihtiyaç bilhassa gıda maddeleri o gün alınınca evde sene boyunca eksikliği görülmez" demişlerdir....
________________
AŞURE GÜNÜ NAMAZI; GÜNAHLARIN BAĞIŞLANMASI;
Aşure Günü Namazı,Aşure Günü Namazı Kılınışı
İbni Abbas tan rivayet ediliyor
Kim aşure günü 4, rekat namaz kılar da
her rekatında fatiha dan sonra 50, ihlas okursa,
Allah ü Teala geçmiş ve gelecek 50 senelik günahlarını bağışlar ve Mele i Ala da cennette onun için nurdan bir kürsü bina eder,
Aşure gecelerini ibadetle ihya eden melekler mukarrabin gibi Allaha ibadet etmiş sayılır..
AŞURE GECESİ VE GÜNÜNDE KILINACAK (ÇOK FAZİLETLİ) NAMAZLAR
Peygamber Efendimiz SAV buyuruyor (Hz Aişe RA'den rivayet): Aşure gecesi yada kılınamıyorsa günü, her rekatta Fatiha Sûresinden sonra 3 İhlâs-ı Şerif okuyarak 100 rekat namaz kılınırsa, (Gece kılınırsa 2 rekatta, gündüz 4 rekatta bir selam verilecek) arkasından 70 SübhenALLAHi velhamdülİLLAHivela ilahe illALLAHu VALLALU ekber vela havle vela kuvvete illa bİLLAHil Aliyyil Aziym, 70 EstağfirULLAH, 70 Salavat-ı Şerife okursa
Bu kişi öldüğü zaman ALLAH'u Teâlâ o kişinin kabrini misk-ü amber doldurur ve kabre konan herkesin saçı başı kaşı kirpiği her tarafı kılları dağılır, bu namazı kılanın kabrinde saçları tüyleri dağılmaz.
Mahşere çıktığında yüzü ayın ondördü gibi parlar, yeni gelinin kocasının evine gönderildiği gibi Cennete gönderilir.
Nitekim hadîs-i kudsîde
بِالْفَرَرئِضِ نَجَى مِنِّى عَبْدِى وَ بِالنَّوَافِلِ يَتَقَرَّبُ اِلَىَّ
Farzlarla kulum benim gazabımdan azabımdan kurtulur.
Nâfilelerle bana (benim rızama) yaklaşır. buyurulmaktadır.
Böylece nâfile ibâdetleri yerine getirmek mecbûrî olmamakla beraber, bu ibâdetler kulu Allah'a yaklaştırmaktadır.
O halde değerli Müslüman Kardeşlerim mânevî mertebelere nâil olmak isteyen herkes, bu tarif edilen ibâdetleri imkân nisbetinde yerine getirmelidir. Yapılmadığı takdirde ise, mânevî bir mes'ûliyeti yoktur.
________________
AŞURE GÜNÜ ŞİFA İÇİN;
Gül suyunu kaseye koyup 7 tane Fatiha Sûresi (her okuyuşta besmele ile) okuyup her okuyuşta üfleyip sonrasında bu gül suyunu önce saçlarımıza sonra ellermizle yüzümüze sürüyoruz. Tüm hastalıklardan arınıp korunmak için..
SÜRME;
Tedavi niyetiyle sürme sürmelenebilir. Hadis-i şerifte, (Aşure günü ismidle sürmelenen, göz ağrısı görmez) buyuruldu. (Hakim)
___________________
SON NEFESTE İMANLA ÖLMEK İÇİN;
Aşure günü 7 kere Tevbe suresinin son ayeti okunursa iman ile ahirete göçülür..
Tevbe 129.ayeti
“Bismillahirrahmanirrahim Fe in tevellev fe kul hasbiyallahü la ilahe illa hu aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbül arşil aziym”
_________________
FAKİRLİK GÖRMEMEK İÇİN;
Aşure günü Vakıa suresini okuyan kimse fakirlik görmez..
İkramda bulunulmalı:
Her kim aşure gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa, Cenab-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder.
_________________
Aşure günü Rahman suresini okuyan kişiye cennet vacip olur..
_________________
GÜNAHLARIN AFVI İÇİN;
Aşure günü 313 defa La'ilahe illa ente subhaneke innii küntü minezzalimiin duası okunur..
"Ya Rabbi, razi olmadıgın Şeylerden ne yapmIssak hepsini affet.. AMIN..
Aşure gününde günahlarımızın affı için Bol bol istiğfar çekilir...
Belki bedenin... Belki de ruhundur kıvranan...
Belki de bin bir türlü muamma...
Her ne durumda olursan ol diline yakısır bu ..Dua.. "La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimiin..
______________
AŞURE GÜNÜ SELAM;
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmakta
"Her kim aşüre gününde müslümanlardan 10 kişiye selam verise, O kişi bütün müslümanlara selam vermiş gibi sevaba kavuşur.. "
Şir'atül islam şerhi sh 217
__________________
SADAKA;
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmakta
"kim ki Aşüre günü zerre miktarı tasaddukta bulunursa, Cenabı hak ona "Uhut dağı" kadar sevap verir. ve kıyamet günü o sevaplar mizanına konulur."Şir'atül islam sh 217
__________________
AŞURE GÜNÜ GUSUL (BOYABDESTİ);
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur..
"Aşüre günü boy abdesti alan, ölüm hastalığından başka hastalık görmez.
Hadis-i şerifte, (Aşure günü gusleden mümin, günahlardan temizlenir) ( ve şifa bulur) buyuruldu. (Şir'a) [Bu sevaplar, itikadı düzgün olan, namaz kılan ve haramlardan kaçan mümin içindir. Bunlara riayet etmeyen kimse, Aşure günü, bir değil, defalarca gusletse, günahları affolmaz.]
diğer bir hadisi şeriflerinde:
"Aşure günü iki defa boy abdesti alan kişinin gözlerinde ebediyyen hastalık olmaz"Şir'atül islam-Riyazüz-salihin
________________
HASTA ZİYARETİ
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur..
o gün bir hastayı ziyaret eden bütün insanları ziyaret etmiş gibi olur .Aşüre günü bir kimseye su veren isyan etmemiş gibi afv olunur."
AŞÜRE RİSALESİ
________________
AŞURE GÜNÜN SUYUN ZEMZEM AKMASI;
"kim ki Aşüre ggünü gusledecek olursa Anasından doğduğu gün gibi, cenabı hak onu günahlardan temizler."Şir'atül islam şerhi sh 218
Allah dostları bu işin hikmetini şöyle izah etmişlerdir.
"Aşüre günü bütün sulara zemzem suyu karıştırılır. bu nasıl olur ? denirse nasılki arzın bir cüzü olan insanoğluna bir damarından herhangi bir ilaç verilirse vucudundaki bütün kılcal damarlarına varıncaya kadar o ilaç ulaşır.
Aynı şekilde arzın damarları su kaynakları da birbirine bağlıdır.
Aşüre günü vazifeli melekler tarafından arzın bütün sularına zemzem suyu sirayet eder.
ve o gün bütün sularda zemzem bereketi olur . Binaen aleyh o gün gusleden, sulardan içen bütün müslümanlar için Allah tarafından şifadır. ruhul beyan c.4 sh.83
________________
AŞURE GÜNÜ AKRABA ZİYARETİ;
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) buyuruyorlarki;
"kimki akrabaları ile ilişkisin kesmiş iken Aşüre günü onları ziyaret ederse Allah'ü Teala ona Zekeriyya (A.S) ve İsa (A.S)ın nasibini verir.
ve orta parmakla şehadet parmağının yakınlığı gibi cennette o iki peygamber Aleyhimüselam komşu eder. Şir'atül islam şerhi sh 217
________________
AŞURE GÜNÜ İLİM MECLİSİNDE BULUNMAK;
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) buyuruyorlarki;
"kim ki Aşüre günü Allah'ı anan bir topluluğa gider, onlarla 1 saat bulunursa,Onu cennetine koymak Allah üzerine haktır.
Şir'atül islam sh 217
_________________
AŞURE GÜNÜ YETİM SEVİNDİRMEK;
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) buyuruyorlarki;
kim ki Aşüre günü eliyle bir yetimin başını mesh ederse,(okşarsa) cenabı Hak o yetimin başındaki saçının her bir teli için cennette yüksek dereceler verir."Şir'atül islam şerhi sh 218
__________________
AŞURE GÜNÜNÜN ÖNEMİ
Muharrem ayı, Kur'an-ı kerimde, kıymet verilen dört aydan biridir. Muharremin birinci günü oruç tutmak, o senenin tamamını oruç tutmak gibi faziletlidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur.) [Müslim]
Bu ayın en kıymetli gecesi de Aşûre gecesidir. Allahü teâlâ, birçok duaları Aşûre günü kabul etmiştir.
Hazret-i Âdem'in tevbesinin kabul olması,
Hazret-i Nuh'un tufandan kurtulması,
Hazret-i Yunus'un balığın karnından çıkması,
Hazret-i İbrahim'in ateşte yanmaması,
Hazret-i İdris'in canlı olarak göğe çıkarılması,
Hazret-i Yakub'un oğlu Hazret-i Yusuf'a kavuşması,
Hazret-i Yusuf'un kuyudan çıkması,
Hazret-i Eyyüb'ün hastalıktan kurtulması,
Hazret-i Musa'nın Kızıldeniz'i geçmesi,
Hazret-i İsa'nın doğumu ve ölümden
42 notes
·
View notes
Video
youtube
Okul Şarkısı Okullar Açılıyor - Aykut ilter Okul Şarkısı Okullar Açılıyor - Aykut ilter Söz Müzik Aykut ilter https://bit.ly/3y0upUz ABONE OLUN (Öğretmen ve Eğitim) AÇILIYOR OKULLAR HADİ KALKIN KALKIN KALKIN HAZIRLANIN AÇILIYOR OKULLAR DİŞİNİZİ FIRÇALAYIN SAÇINIZI TARAYIN BİZİM KADAR GÜZELİ Mİ VAR BUGÜN ÇOK HEYECANLIYIZ KALBİMİZ GÜM GÜM GÜM SERVİS GELDİ BİNİYORUM OKULA DOĞRU GİDİYORUM ARKADAŞLARIMI ÖZLEDİM CANIM BENİM ÖĞRETMENİM YENİ EĞİTİM YILI GÜZEL GEÇSİN DİLERİM TÖRENİMİZ BAŞLIYOR GEÇELİM SIRAYA İSTİKLAL MARŞIMIZI OKUYALIM COŞKUYLA OKULA BAŞLAMA YAŞI VE OKULA HAZIRLIK SÜRECİ Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumlarında yeni kayıtlar, temmuz ayının ilk iş gününde başlar. Kayıt işlemi, yerleşim yeri adres bilgileri esas alınarak, e-Okul sistemi üzerinden yapılır. Kayıt işlemleri sırasında veliden herhangi bir belge talep edilmez. İlkokula başlama yaşı, kayıtların yapıldığı yılın eylül ayı sonu itibariyle, 66-68 AY İLKOKULA KAYIT DURUMU ZORUNLU DEĞİL. VELİNİN YAZILI İSTEKTE BULUNMASI DİLEKÇE VERMESİ DURUMUNDA İLKOKUL BİRİNCİ SINIFA KAYITLARI YAPILIR. 57-65 AY İLKOKULA KAYIT OLAMAZ. ANA SINIFINA KAYIT OLABİLİR. Ana sınıfı ve uygulama sınıflarına, kayıtların yapıldığı yılın eylül ayı sonu itibarıyla 57-68 aylık çocukların kaydı yapılır. Okulun kayıt alanında ikamet eden ve bir sonraki eğitim ve öğretim yılında ilkokula başlayacak çocukların kaydı yapıldıktan sonra fiziki imkânları yeterli olan anaokulu ve uygulama sınıflarına 36-56 aylık, ana sınıflarına ise 45-56 aylık çocuklar da kaydedilebilir. 69-71 AY İLKOKULA KAYIT ZORUNLU FAKAT VELİ İSTEĞİ İLE DİLEKÇE DOLDURURULARAK KAYIT OLMAYABİLİR. VELİ DİLEKÇESİ İLE 1.SINIFA ERTELEME YAPILIRSA ANASINIFINA KAYIT OLABİLİR. 72 AY VE DAHA BÜYÜK İSE İLKOKULA KAYIT OLMAK ZORUNDADIR. ANASINIFINA KAYIT OLAMAZ Okula başlamak, her çocuğun ve ailesinin yaşamında önemli bir dönemdir. Okul olgunluğu ya da okula hazır bulunuşluk çocuğun bedensel, zihinsel ve sosyal-duygusal anlamda ilköğretimin gereklerini karşılamaya hazır olması anlamına gelmektedir Genellikle her çocuk altı yaş civarında okul olgunluğuna erişebilecek düzeye gelir. Ancak bireysel farklılıklar nedeniyle okul olgunluğuna ulaşma yaşı değişebilir. Gelişim basamakları her alanda tüm çocuklar için aynı olsa da bazı çocukların bu basamakları tırmanışı diğerlerinden daha yavaş ya da daha hızlı olabilmektedir. İki tür hazır bulunuşluk söz konusudur; 1) Öğrenmeye Hazır Bulunuşluk: Gerekli materyallerin öğrenilebilmesiyle ilgili olup, herhangi bir etkinliği yapmaya, bilişsel, sosyal-duyuşsal ve psiko-motor gelişim alanları bakımlarından hazır olma olarak tanımlanmaktadır. 2) Okula Hazır Bulunuşluk: Çocuğun okulda kendisinden istenen görevleri isteyerek ve başarılı bir biçimde yerine getirmeye hazır olup olmadığıyla ilgili olup, “bir çocuğun okula başlamadan önceki evrede edindiği becerilerin toplamı” olarak tanımlanmaktadır. OKUL OLGUNLUĞU Sosyal-Duygusal Beceriler Çocuğun kendisini, duygu ve isteklerini ifade edebilmesi Bağımsız hareket edebilme becerisi Kendisine ve çevresine karşı saygılı olması Okula başlamadan önce sosyal kural bilincinin ve sorumluluk bilincinin oluşturulmuş olması Yardımlaşma ,dayanışma, arkadaşlık gibi değerlerin farkında olması, bu becerileri kazanmış olması Kendi başına çalışmaya ve öğrenmeye karşı olumlu bit tutum içinde olması Okul olgusunun farkında olması ve okula gitmeye karşı istekli olması Zihinsel Beceriler Dikkatini verme ve sürdürebilme becerisine sahip olma Verilen yönergeleri dinleme ve sessizce uygulayabilme Söylenilenleri kavrayıp uygulayabilme becerisini kazanmış olma Temel şekil ve renk bilgisine sahip olma Büyük-küçük gibi bazı kavramların bilgisine sahip olma Açık, anlaşılır bir şekilde konuşabilme Benzerlik ve farklılıkları ayırt edebilme beceri OKULA HAZIR BULUNUŞLUK KRİTERLERİ Fiziksel Beceriler Ve Genel Sağlık Durumu El kaslarının ve küçük kas gelişiminin kazanılmış olması ( kalem tutma, makas kullanabilme vb) Sağlam duyu organlarına sahip olması Sık sık devamsızlık yapmasına neden olacak bir hastalığının olmaması Özbakım Becerileri Kendi başına tuvalet ihtiyacını karşılayabilme Kendini koruyabilme, gerektiğinde hayır diyebilme Temel ihtiyaçlarını karşılayabilme Genel bir temizlik anlayışının oluşmuş olması Biyolojik Yaş 72 ayını doldurmuş normal bir çocuğun fiziksel, bilişsel ve sosyal olarak belli davranışları, kazanımları elde etmiş olacağı için okula hazır bulunuşluğunun da iyi olacağı düşünülmektedir. Genel olarak bir çocuğun ilköğretime hazır olduğuna nasıl karar verilirken önce “biyolojik yaşın uygunluğu”na bakılır. Çocukların ilköğretime başlamadan önceki dönemde okumayazma öğretimine temel olan başlıca gelişim alanları şunlardır;
0 notes
Text
Biz hamd olsun ki kavuştuk bugün. Bol boyamalı, bol oyun hamurlu birkaç saat geçirdik. Kikirdedik, o koltuk üstünde ben yerde zıpladık. Belki de onlarla görüşmeden önceki gözyaşlarımın acısını çıkardık. En son Seyyâhe hadi sen de bizle gelsene derken bıraktım onu vedalaştık 2 ay sonra görüşebilmek duasıyla..
4 Eylül 2019
13 notes
·
View notes
Text
Hadi – İpucu ve Joker Kodu (2 Eylül 2020)
Hadi – İpucu ve Joker Kodu (2 Eylül 2020)
Cem Avnayim, Tarık Uğur Özenbaş, Aslı Melisa Uzun ve Hilal Şefkatli’nin dönüşümlü olarak sundukları para ödüllü canlı bilgi yarışması “Hadi” bugün 10:30, 11:30, 12:30, 13:30, 14:30, 15:30, 16:30, 17:30, 18:30, 20:30 ve 21:00’da. Bugünün yayın akışı ve ödülleri şu şekilde:
Saat 10:30’da “Mini Hadi”de 3 Joker Hakkı.
Saat 11:30’da “Mini Hadi”de 3 Joker Hakkı.
Saat 12:30’da “Mini Hadi”de 3 Joker…
View On WordPress
#2 Eylül#2 Eylül 2020#2 Eylül 2020 Çarşamba#2 Eylül Çarşamba#Ali Tınaz#Aslı Melisa Uzun#Astro Günden#Az mı Çok mu?#Bil Bakalım Kim?#Bulmaca#Cem Avnayim#Görücü Usülü#Hadi#Hadi 2 Eylül#Hadi 2 Eylül 2020#Hadi 2 Eylül 2020 Çarşamba#Hadi 2 Eylül Çarşamba#Hadi İpucu#Hadi İzle#Hadi Joker#Hadi Joker Kazan#Hadi Joker Kodu#Hadi Magazin#Hadi Maraton#Hadi TV#Hadi University#Hadi University ile İngilizce#Hediye Joker#Hilal Şefkatli#Joker Kodu
0 notes