#GÜNDE 160 DOLAR
Explore tagged Tumblr posts
Text
GÜNDE 160 DOLAR, İnternetten Para Kazanma, Para Kazandıran Mobil Uygulamalar/Siteler
bitcoin madenciliği yaparak herkes çok basit bir şekilde sıfır sermaye ile gelir elde edebilir. bu videodaki para kazandıran web sitesi cryptotab browser. para kazandıran uygulamalar, para kazandıran mobil uygulamalar, para kazandıran siteler veya internetten para kazanma yolları şeklinde dijital dünyanın fırsatlarını nasıl değerlendirebileceğimiz ve nasıl para kazanabileceğimiz üzerine video…
View On WordPress
0 notes
Text
Piyasa Analiz: Bitcoin 2 Yılın En Düşük Seviyesine Düşerken, Solana Oranda Çakıldı!
Solana ve FTT, eski dampingin bir günde oranında değer kaybetmesiyle değer kaybetmeye devam ediyor. Son birkaç gün içinde en büyük kripto borsalarından ikisi arasında meydana gelen olaylar tüm piyasayı alt üst etti. Birincisi, Bitcoin, Kasım 2020'nin sonundan bu yana en düşük pozisyonuna düştü. FTT ve Solana, olumsuz paketin başında gelirken, alternatif madeni paralar da yoğun bir şekilde kanıyor. Bitcoin 17 Bin Dolara Düştü Birincil kripto para birimi geçen hafta keyif aldı ve hafta sonu 21.500 dolardan çok ayın en yüksek seviyesini gördü. Ancak, önümüzdeki birkaç gün içinde olanlar için hiçbir şey hazırlanamazdı. Binance ve FTX arasındaki destan çözülürken BTC dün değer kaybetmeye başladı ve 20.000 doların altına düştü. İlki, sıkıntılarından sonra ikincisini satın almayı planladığını söylediğinde, piyasa tam bir kaosa girdi. İlk başta, Bitcoin 19.200 dolardan 20.500 doların üzerine fırladı, ancak bu kısa sürdü. Varlık, takip eden dakikalarda yörüngesini tersine çevirdi ve hızla değer kaybetmeye başladı ve yüz milyonlarca dolarlık tasfiyeye neden oldu. En azından şimdiye kadarki en kötüsü, BTC'nin Kasım 2020'nin sonundan bu yana en düşük pozisyonu olan 17.150 dolara (Bitstamp'ta) şiddetli bir düşüşle geldi. Ayılar onu bir kez daha güneye itmeden önce oldukça hızlı bir şekilde toparlandı ve 18.000 doların üzerine çıktı. Şu an itibariyle BTC 17.500 dolarda, piyasa değeri 335 milyar dolara düştü, ancak altcoinler sert bir şekilde çöktüğü için hakimiyeti 'un üzerine çıktı. Solana ve FTT Felaket Yaşıyor FTX'in yerel kripto para birimi, dün tartışmasız en değişken olanıydı. Günde 20 dolardan yaklaşık 3 dolara çıktı. Borsa etrafındaki tüm belirsizlikle birlikte, varlık şu anda 4 dolar civarında mücadele ediyor. Alameda tarafından ağır bir şekilde desteklenen Solana da çok acı çekiyor. SOL kısa süre önce iki ayın en yüksek seviyesini neredeyse 40 dolardan boyadı, ancak şu anda 16 dolara düştü. Sadece son 24 saatte yaklaşık azaldı. Altcoinlerin geri kalanı o kadar iyi durumda değil. Ethereum bir günde 'den fazla düştü ve 1.200 doların altında kaldı. Sadece birkaç gün önce, ikinci en büyük kripto 1.600 doların üzerinde işlem gördü. Binance Coin, Ripple, Dogecoin, MATIC, Shiba Inu, OKB, Avalanche, Uniswap ve diğerleri de çift haneli günlük kayıplara sahip. İlginç bir şekilde Tron, günlük ölçekte küçük kazançlar elde eden tek altcoin. Ancak bu, yaklaşık 870 milyar dolara düşen genel kripto piyasası değerine pek yardımcı olmadı. Metrik dünkü zirveden bu yana 160 milyar dolar kaybetti. Kripto Para Borsası Binance’de hesap açmak için tıklayın! Tüm gelişmeleri anlık almak ister misiniz? >>> Hemen Telegram, Instagram, Twitter hesaplarımızı takip ederek bildirimleri açın, gelişmelerden ilk siz haberdar olun! Not: Bu sitede yazılan makale içerikleri tamamen yorum ve analize dayalıdır. Hiç bir şekilde yatırım tavsiyesi değildir. Read the full article
0 notes
Text
Ethereum Analizi 2020 Boğa Habercisi
Ethereum İçin Önemli Bir Trend Oluşuyor ve 200 Dolara kadar engel görünmüyor. Ethereum% 15'e yakın yükseliş ve ABD Doları karşısında birçok direnci kırdı. ETH fiyatı 170 $ seviyesinin üzerine çıktı ve 175 $ seviyesinin yakınında önemli bir dirençle karşı karşıya. Ethereum% 10'dan fazla toparlandı ve 165 ve 170 dolar civarında birçok direnci kırdı. Balinalar fiyatı 174-175 dolar civarında bir sonraki dirence ulaştırdı. Önemli bir düşüş eğilimi çizgisinin üzerinde, ETH / USD saatlik çizelgesinde 158 $ civarında dirençle bir kırılma oldu. Parite şu anda 170 $ civarında kazançları birleştiriyor ve kısa vadede düzelebilir.
Ethereum Rallisi Gerçek Görünüyor
Son birkaç günde birçok kez tartışıldığı gibi, Ethereum , ABD Doları karşısında 145 dolarlık alanın üzerinde iyi bir şekilde desteklenmeye devam etti . ETH fiyatı 145 $ seviyesine yakın işlem gördü ve son zamanlarda keskin bir artış başladı. Büyük bir yukarı yönlü hareket başlatmak için 155 $ direnç seviyesinin üzerinde bir kırılma oldu. Daha da önemlisi, ETH / USD saatlik grafikte direnç seviyesi 158 dolar civarında olan önemli bir düşüş eğilimi çizgisinin üzerinde bir kırılma oldu.
160 dolarlık bariyerin ve 100 saatlik basit hareketli ortalamanın üzerinde keskin bir yükseliş için kapıları açtı . Ethereum yükseliş momentumu kazandı ve 170 dolarlık direnci aştı. 174-175 $ direnç alanına yakın işlem gördü ve şu anda bir dizi konsolide oluyor. 168 dolar seviyesine yakın destekli bir üçgeni var gibi görünüyor. Bir dezavantaj molası varsa, fiyat 166 $ 'a doğru düşebilir veya 146 $' lık düşüşten 174 $ 'a kadar yükselen son hareketin% 23.6 Fib geri çekilme seviyesi. Diğer kayıplar, fiyatı 163 dolarlık destek alanına (son kırılma bölgesi) doğru yönlendirebilir. Ayrıca, 146 $ 'lık düşük seviyeden 174 $' a kadar yükselen son hareketin% 38.2 Fib geri çekilme seviyesine yakındır. Artan yönde, 174 ve 175 $ seviyelerinin yakınında büyük bir direnç oluşuyor. Ethereum fiyatı 175 dolarlık direnci temizlerse, yakın vadede daha fazla yükseliş olasılığı var.185 $ seviyesine yakındır, bunun üzerinde boğaların 192 $ direnç seviyesini test etmeleri muhtemeldir. Daha fazla kazanç, fiyatı 200 dolarlık tutara yönlendirebilir.
Teknik Göstergeler
Saatlik MACD - ETH / USD için MACD şu anda yükseliş eğimini azaltmaktadır. Saatlik RSI - ETH / USD için RSI şu anda 75 seviyesinden daha düşük seviyede düzeltiyor. Büyük Destek Seviyesi: - 163 $ Büyük Direnç Seviyesi: 175 $ Ethereum Analizi 2020 Boğa Habercisi Hakkında Ne Düşünüyorsunuz? Yorumlarda Belirtin. Read the full article
0 notes
Text
Bitcoin SV Rehberi: Madenciliği, Kurucuları ve Nasıl Alınır?
Bitcoin SV nedir? Bitcoin SV madenciliği nasıl yapılır? Gibi sorulara cevap verdiğimiz bu rehber yazımızda aynı zamanda Bitcoin SV hakkında sıklıkla merak edilen ve sizlere yararlı olabilecek bilgilere yer verdik. Bitcoin SV, Satoshi Vision’un vizyonunu misyon edinmiş, şirketlerin daha güvenli bir şekilde kullanmalarına ve BCH uygulama seçimi sağlamaya imkân veren kripto para türlerinden biridir. Kripto para biriminin temel amaçlarında biri daha açık bir ifadeyle, sanal paraların atası olan Bitcoin’in vizyonunu uygulama aşamasına getirmektir. Zaten bu nedenle SV ekini almış olup, BSV şeklinde de anılabilmektedir. Kripto para madenciliği yapmak isteyenler için güvenli bir uygulama olma yolunda ciddi çalışmaların yapıldığı Bitcoin SV, her geçen gün yatırımcıların ilgisini çekmektedir. Bitcoin SV Madenciliği Nasıl Yapılır? Blockchain teknoloji kullanılarak, SV madenciliği yapılmaktadır. Blockchain sisteminin bölünmesiyle birlikte gelişen Bitcoin SV madenciliği, Bitcoin ve tüm altcoinlerde olduğu gibi Coin Geek firması tarafından tedarik edilmektedir. Bitcoin SV madenciliği arkasında Coin Geek gibi güçlü bir şirketin bulunması, yatırımcılara daha fazla güven vermekte ve bu altcoine karşı güveni biraz daha artırmaktadır. Bitcoin SV Kurucuları Kim? SV Nasıl Ortaya Çıktı? CoinGeek adındaki Bitcoin Cash firması ve farklı miningçilerden gelen istekle kurulan Bitcoin Satoshi Vision, kripto para madencileri için güvenilir bir uygulama olarak geliştirilmeye devam etmektedir. Craig Wright’nin başında bulunduğun Chain SV’yi geliştirmeye başlamıştır. Coin Geek Mining sponsorluğunda gerçekleşen bu proje, yukarıda da bahsedildiği üzere madencilerin güvenli kullanımını web sitesi geliştirmeleri amacıyla kurulmuştur. SV piyasaya çıktıktan sonra birçok kripto para biriminin aksine Bitcoin değer kaybederken değer kazanmaktadır. Piyasanın karşılıklı olarak madencilik için harcamış oldukları yüklü tutarlar nedeniyle madencilik gerilese bile, SV bundan istifade edebilmeyi bilmiştir. Her ne kadar sıklıkla dalgalanmaların yaşandığına şahit olsak da, SV’nin piyasaya çıktığı andan itibaren kripto para piyasasında 6. Sırada yer alması Bitcoin SV’ye olan güvenin varlığını göstermektedir. Bitcoin Düşüşe Geçerken Bitcoin SV Neden Artıyor? Kripto para piyasasında sıklıkla karşılaşılan durumlardan biri, Bitcoin düşerken SV’nin bu düşüşün aksine yükselişte olmasıdır. Bunun temel nedeni, coinin piyasada yeni olması ve verdiği güvenle almış olduğu destektir. Yani Bitcoin’in tam tersi olarak bir yükselişin içerisinde olmasının kalıcılığını iddia etmek, söz konusu değildir. Zaten Bitcoin düşerken SV’nin de düşüşe geçtiği dönemlerde görülmeye başlanmıştır. Bitcoin SV Yatırım İçin Uygun mu? Birçok kripto para yatırımcısı, SV’ye yatırımın uygun olup olmadığı konusunda araştırma yapmakla birlikte yine önemli bir yatırımcı kitlesi de SV’ye yatırım yapmaktadır. Piyasaya çıktığı günden beri Bitcoin ABC ile ciddi bir piyasa savaşına giren SV bu savaştan zararlı çıkan taraf olsa da, elde ettiği yükselişle kripto para piyasasında adından ciddi bir şekilde söz ettirmeyi başarmıştır. Hatta birçok uzman SV’nin yükselişine ve yatırımcıların ilgisine bakarak bu sanal para biriminin, yeni bir Bitcoin olacağına dair olan inançlarını paylaşmışlardır. Altcoin piyasasını alt üst eden ve muhteşem bir yükselişle kendini kanıtlayan SV, bugüne kadar piyasadaki etkileriyle özellikle temkinli yatırımcıların gözünü korkutmuştur. Yatırım konusunda da temkinli yaklaşan birçok yatırımcının, her ne kadar SV’nin genel gidişatını olumlu bulsa da dikkatli davranılması gerektiği konusunda da uyarıları bulunmaktadır. Kripto para biriminin genel yükselişi dikkate alındığında ve bugüne kadar piyasadaki varlığını sağlam adımlarla ilerlettiğine bakıldığında, Bitcoin SV için yatırım yapılabilecek bir sanal para olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bitcoin SV Nasıl Alınır? SV satın alma işlemi yapabilmek için, öncelikli olarak Bitcoin almanız yani Bitcoin’inizin olması gerekir. Ardından ise BTC ile SV almanız mümkündür. BSV almak için Poloniex ve Binance kripto para piyasalarından yararlanmanız mümkündür. Bu borsalarda nasıl işlem yapacağı hakkında bilgi sahibi olmayan ziyaretçilerimiz, web sitemizi inceleyerek detaylı bilgilere ulaşabilirler. BSV Piyasa Değeri Nedir? BSV piyasa değeri güncel olarak 3 milyar 348 milyon 28 bin 871 dolar şeklindedir. Doğal olarak piyasadaki gelişmelere göre Bitcoin SV piyasa değerinde her gün değişiklikler yaşanmaktadır. Bu yüzden BSV hakkındaki en güncel verileri sitemiz üzerinden takip edebilirsiniz. Bitcoin SV Yorum Bitcoin SV yorum ve analizlerine baktığımızda, BSV yükselişi ve gelecek vaat etmesi noktasında olumlu yorumların yapıldığını görüyoruz. Hatta kimi analist ve uzmanlar, birçok yorumda BSV için yeni BTC ifadesini sıklıkla kullanmaktadır. Buradan bakıldığında BSV için gelecek vaat eden ve yatırım yapılabilir kripto para birimleri arasındaki yükselişini sürdüreceğini söyleyebiliriz. Ancak tüm yatırım araçlarında olduğu gibi inişli çıkışlı dönemleri dikkate alarak ve ünlü BSV yatırımcılarının analizlerini kendi yorumlarınızı katarak değerlendirmeniz daha fazla yarar sağlayacaktır. Corona Virüs Salgını BSV’yi Nasıl Etkiler? CoinMarketCap verilerine baktığımızda, özellikle 19 Mart’ta BSV’nin ciddi bir sıçrama yaparak %40’ın üzerinde değer kazandığını görmekteyiz. Ki bu tarih, corona virüsün dünya genelinde hızla yayılmaya başladığı tarihlere denk gelmektedir. BSV’de görülen bu artışın, covid-19 salgınının kripto para piyasasını özellikle de BSV’yi etkilemediğini, ya da etkilerinin daha az olabileceğini göstermektedir. Ancak virüsün önümüzdeki haftalarda hangi boyutlara ulaşacağı konusunda da ciddi bir belirsizlik olması da kripto paraların geleceğinde herhangi bir net öngörünün ortaya atılmasını engellemektedir. Dünyanın önde gelen dijital para yatırımcılarının sosyal medya paylaşımlarına baktığımızda da, her ne kadar ciddi artışlar olsa bile yatırımcıların dikkatli olmaları konusunda uyarılarda bulunduğunu görüyoruz. 19 Mart tarihindeki %40’lık artışla 160 dolar seviyesine yükselen Bitcoin SV’nin geleceği, altcoinin piyasaya çıktığı günden beri süregelen grafiğiyle örtüşüyor. Ki devam eden yükselişinin, durum ne olursa olsun grafik çizgisini yukarı çekecek devam edeceğine dair birçok öngörü mevcut. Piyasaya altıncı sıradan giren Bitcoin SV, bilindiği üzere 13-14 Ocak tarihli yükselişlerinde USDT’yi aşarak beşinci büyük dijital para konumuna yükselmişti. Ocak ayında da Corona virüs vakalarının Çin dışına taşmaya başladığını da dikkate alırsak, en azından virüs salgını bu seyirde devam ederse BSV’nin bu durumdan olumsuz etkilenmeyeceği öngörüsünde bulunabiliriz. BSV Ödül Yarılanması Bitcoin Madenciliğini Artırabilir mi? Yabancı bitcoin haberleri sunan bir kaynakta William Suberg tarafında yapılan bir analize baktığımızda, BSV ve BCH ödül yarılanmasının Bitcoin madenciliğini artırabilme ihtimali üzerinde duruluyor. Ünlü kripto para analisti bu haberini ise, piyasa hakkında yayınlanan bir rapora dayandırmaktadır. Coin Metrics’in kapitülasyon modelini beklemesinin etkilerinin de yine BSV üzerinde olumlu bir seyre neden olacağı görüşü hâkim. Tüm uzmanların özellikle virüsün Çin dışına yayılmasından sonra yaptığı açıklamaları dikkate alırsak, her ne kadar BSV şuan için güven verse de virüsün seyrine göre yatırım yapılması daha mantıklı görünüyor. Zira salgının şuan durumdan daha vahim bir seviyeye gelmesi, tüm piyasalarda olduğu gibi doğal olarak kripto para piyasalarında da belirsizliğin artmasına neden olacaktır. kadar BSV şuan için güven verse de virüsün seyrine göre yatırım yapılması daha mantıklı görünüyor. Bitcoin SV Yükselişi Kripto para piyasası yeni günde de kırmızı çizgisine devam ediyor. Stellar, Monero, Neo değer kaybederken Bitcoin SV 8. en yüksek piyasa değerli kripto para oldu. Dün yaşanan kısa süreli yükselişin ardından bugün kripto para piyasası yeniden düşüşte. Toplam piyasa değeri 125 milyar doların altında seyrediyor ve gözünü daha aşağılara dikmiş görünüyor. Hafif bir zıplamayla 4 bin dolara ulaşmaya çalışan BTC güne yeniden kayıpla başladı. Geçtiğimiz 24 saat içinde Bitcoin iki sefer 3650 doları test etti. Haberimizi hazırladığımız sırada BTC fiyatı 3700 dolar ve son 24 saatte %6 değer kaybetmiş görünüyor. ETH fiyatı ise giderek güçsüzleşiyor ve dünkü ufak kazancının ardından %8 kaybetmiş durumda. En değerli 10 kripto para üzerinde ayıların etkisi devam ediyor ve genellikle kripto paralar %6 ile %9 civarında değer kaybı yaşıyor. Stellar en ağır darbeyi alanlardan bir tanesi ve Monero listeye yeni giren BSV dolayısıyla ilk onun dışında kaldı. Coinmarketcap listesini güncelledi ve Bitcoin SV’yi listeye dahil etti. Bitcoin SV’nin piyasa değeri 1,8 milyar dolar olarak belirlendi. Yeni listeleme Bitcoin SV’yi 8. sıraya yerleştirdi, BSV Litecoin ve Cardano’nun üstünde yer aldı. En yüksek piyasa değerine sahip 12 kripto paraya bakıldığında hepsi kırmızı ancak an itibariyle Coincheck haberinin etkisiyle Nem çok sert bir düşüş yaşamıyor. Bunun haricinde Gold Bits Coin dün büyük bir pump yaşadı ve %50 değer kazandı fakat büyük ihtimalle dump yaşayacak. Chainlink %12 ile toparlarken, Ravencoin de %6 değer kazanmış durumda. Toplam piyasa değeri bugün de dibe doğru gidiyor. Gün içerisinde yaklaşık %14 azaldı ve yaklaşık 121 milyar dolar değerinde. Bitcoin’in hangi noktada tutunabileceği belirsizliğini koruyor. Geride bıraktığımız gün itibariyle piyasalar Bitcoin SV ’nin (BSV) inanılmaz bir şekilde artışına tanıklık ettiler. Bu artışla birlikte kripto para aniden yatırımcıların dikkatini çekmeyi başardı. Bitcoin SV’nin artışı ile birlikte son 24 saat içinde değeri tam olarak %45 oranında artmış oldu ve kripto para sırlamasında 9. sıraya yükseldi. Bitcoin SV’nin artışı arkasında hangi nedenleri barındırıyor şu an için merak konusu. Bununla birlikte bu kripto paranın sadece bir gün içinde bu kadar yükseliş göstermesine rağmen piyasanın genelinin durağan olması da enteresan olan bir başka nokta. BSV’nin arkasındaki isim Craig Wright. Wright zaman zaman yaptığı açıklamalarda Satoshi Nakamoto’nun kendisi olduğu iddialarında bulunmuş ve buna inanmayan ciddi bir kesim tarafından da Sahte Satoshi olarak adlandırılmaya başlanmıştı. Wright’ın bu tavrı kendi işini zora sokmuş ve en sonunda Bitcoin SV, Binance’ın CEO’su Changpeng Zhao tarafından liste dışı bırakılmıştı. Bütün bunlara rağmen kendi başının çaresine bakmaya çalışan Bitcoin SV bugünkü artışla da insanları merak içinde bırakmayı başardı.
Bitcoin Cash’in başında bulunan isim Roger Ver ile Craig Wright bir anlaşmazlık sonucu ayrılmışlar ve ortaya Bitcoin Cash (BCH) ve Bitcoin SV (BSV) olarak iki farklı kripto para ortaya çıktı. Bitcoin SV’nin açılımı Bitcoin Satoshi Vision. Bu grup Satoshi Nakamoto’nun merkeziyetsizcilik vizyonuna sahip olduğundan dolayı bu ismi aldı. BCH ve BSV ayrıldıklarından bu yana önemli bir rekabet içindeler. Şimdiye kadar BCH’nin hep bir adım önde olduğu görülse de BSV’nin sadece bir gün içindeki %45’lik değer kazancı bu rekabeti yeniden kızıştıracağa benziyor. Bitcoin SV’deki bu inanılmaz artışın nedenlerinin de kısa zaman içinde ortaya çıkması bekleniyor. Bitcoin SV Riski Çok değil daha dün haberini yaptığımız Bitcoin SV’nin 24 saat içindeki %45’lik değer kazanmasının ardından şimdi de kripto paranın resmen çakıldığı piyasalara bomba gibi düştü. Bitcoin SV yüzde 80 değer kaybetti. Bütün bu gelişmelerden sonra kripto paralara olan güvenin bir defa daha sorgulanması gerektiği de ortaya çıktı. Dün itibariyle Bitcoin SV kanadında yaşanan inanılmaz yükselişle ilgili yaptığımız habere buradan ulaşabilirsiniz. Henüz bu yükselişin nedenleri araştırılmaya yeni başlanmışken yaşanan bu düşüş dün itibariyle Bitcoin SV alımı yapan yatırımcıların da büyük bir oranda zarar etmelerine sebep oldu. Bu sabah 254 dolar üzerinden işlem gören BSV, bir anda 44 dolara geriledi. Uzmanlar bu düşüşün arkasında ise 25.000’lik bir BSV alımının olduğunu söylüyorlar. Ancak BSV’nin bu seviyelerde kalması çok da uzun sürmedi. Kripto para şu an itibariyle Bitfinex üzerinde 212 dolar üzerinden işlem görmekte.
Yine dünkü haberimizde Bitcoin SV’nin kurucusu Craig Wright’ın kendisinin Satoshi olduğunu iddia etttiğinden bahsetmiştik. Binance CEO’su Changpeng Zhao bu duruma sinirlenerek BSV’yi liste dışı bırakmıştı. Bu konuyla ilgili olarak dün çıkan bir haberde ise Wright’ın kendi Bitcoin hesabından tam 50.000 BTC’yi bir defada transfer ederek gerçek Satoshi Nakamoto olduğunu ispatladığından bahsediliyordu. Hatta haberde bir adım daha gidilerek Zhao’nun attığı tweet ile özür dilediği ve BSV’yi tekrar listeye alacağı yazılmıştı. Ancak bu haberin gerçek olmadığı anlaşıldı. İşte Bitcoin SV üzerinde yaşayan ani yükselişin bu söylenti haberle birlikte meydana geldiği konuşuluyor. Dengelerin bu kadar hassas ve akıl almayacak düzeyde hareketli olduğu kripto para dünyasında adım atmadan önce iyi düşünmek ve ani kararlar vermemek bu iki gün içinde BSV tarafında yaşanan gelişmelerle bir defa daha anlaşıldı. Bitcoin SV (BSV) Başarılı Hard Fork Geçirdi Bitcoin SV fiyatı (BSV) üst blockchain önemli bir yükseltme geçirmesine rağmen ticaret alt hacimleri bir gün sonra Salı günü keskin bir biçimde düşüş yaşadı. Bitcoin SV, bugüne kadar blok zincirlerinde ölçeklenebilirlik elde etmesini engelleyen bir sorun olan blok boyutu sınırlarını çıkardı ve Genesis Hard Fork olarak adlandırdı . Bitcoin SV projesinin arkasındaki güç olan nChain'in eski CEO'su Jimmy Nguyen, Bitcoin SV'nin 620539 bloğunun madenciliğinden sonra yaptığı açıklama şu şekilde; 'SV Takımı'ndan iyi geceler. . . ve Bitcoin için yeni bir şafak.' Topluluk sevindi ama BSV'ye olan talebi arttırmak için gelmedi. Madeni para, Salı günü yüzde 6.08'e kadar düşerek 265.40 dolara düşerek “iyi haber” e tepki göstermedi. BSV'nin Genesis sert çatalından sonra neden yükselmediğinin bir nedeni ise aşırı alım durumundan kaynaklanmaktadır. Kripto para bu yılın başlarında olağanüstü bir şekilde yüzde 144 oranında arttı. Haftalar sonra, Bitcoin SV kurucusu Craig Wright, BSV pazarını kimin pompaladığını bildiğini iddia etti . Read the full article
0 notes
Text
Dönmez: 2030'da Türkiye'de 1 milyonun üzerinde elektrikli otomobil olacağını öngörüyoruz
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, AA Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sözlerine, Mısır polisinin AA Kahire ofisine yaptığı baskını kınayarak başlayan Dönmez, "Yaşanan bu olayı şiddetle kınıyoruz. Antidemokratik rejimlerin olduğu ülkelerde basın özgürlüğünün olmadığını bir kez daha görmüş olduk. Geçmiş olsun diliyor ve inşallah en kısa sürede gözaltındaki AA çalışanlarının özgürlüklerine kavuşmalarını temenni ediyorum." ifadelerini kullandı. Geçen yıl enerjide hedeflerin yakalandığını dile getiren Dönmez, elektrikte 3 bin 600 megavatlık kurulu güç ilave edildiğini söyledi. Dönmez, 2000'li yılların başında 30 bin megavat olan kurulu gücün 2019'da 91 bin 300 megavata ulaştığına dikkati çekerek, "Üretim ve tüketim miktarımız da arttı. Yerli ve yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretim oranını yüzde 62'ye taşıdık. Elektrik Üretim AŞ'nin portföyüne kattığı 7 mobil santral söz konusu. Burada 2 tırla her bir santrali, Anadolu'nun herhangi bir yerine 24 saatte kurabilecek imkana sahip olduk. Enerji naklinde kesintiler, kopmalar olması durumunda afetin olduğu bölgede vatandaşlarımızı daha fazla elektriksiz bırakmamak için böyle bir tedbire başvurduk." diye konuştu. "Avrupa'ya gaz göndermeye hazırız" Geçen yıl güneş santrallerine yönelik çatı cephe uygulamarında da yeni bir kurgu yapıldığını anlatan Dönmez, bundan sonra vatandaşların ev ve iş yerlerinde çatı ve cephelerini değerlendirebileceğini ifade etti. Dönmez, Doğu Akdeniz'de 2 sismik ve 2 sondaj gemisiyle faaliyetlerin sürdürüldüğünü anımsatarak, şöyle devam etti: "Geçen yıl deniz üstü 4 sondajımızı tamamlamış olduk. TANAP gibi son yılların mega projelerinden birinin açılışını yaptık. 2018'de Eskişehir'e kadar olan etabı açmıştık. Geçen yıl 30 Kasım'da da Edirne'ye kadar taşımış olduk. Bundan sonra gaz göndermeye hazırız, yeter ki Avrupalı komşularımız kendi bölgelerindeki doğal gaz boru hattını tamamlasınlar. 2020 sonlarına doğru orada da gaz akışı başlayabilir diye düşünüyoruz." Bakan Dönmez, doğal gaz depolamaya yönelik adımların da atılmaya devam edildiğini belirterek şöyle dedi: "Geçen yıl itibarıyla sisteme günlük gönderilebilecek doğal gaz miktarı 318 milyon metreküpe çıktı. Günde en fazla 250-260 milyon metreküp gaz tüketiyoruz. Bunun üstünde bir girişle altyapı güçlenmiş oldu. Doğal gazda artık arz güvenliği sorunu kalmamıştır. Bir taraftan da yeni ilçelere ve yerlere gaz götürüyoruz. 2019'da 550 ilçeye ulaştık. Ülke nüfusunun 60 milyonluk kısmı gaza erişebilir hale geldi. 52 milyonluk kısmı da fiilen gaz kullanıyor. Plan, program dahilinde tüm ilçelerimize gaz götürmeyi planlıyoruz. Nüfusu görece yüksek olandan başlayarak iletim hatlarımıza yakınlığını, tüketim potansiyelini dikkate alarak öncelik sıralamasıyla doğal gaz konforundan tüm vatandaşlarımızın yararlanması için gereken hazırlıkları yapıyoruz." Petrol üretiminde son 20 yılın rekorunun kırıldığına işaret eden Dönmez, üretimin günlük ortalama 50 bin varile yükseldiğini bildirdi. Dönmez, Ceyhan'da 1 milyar doları aşkın polipropilen yatırımı olacağını vurgulayarak, ikinci ürünlerdeki ithalatın azaltılmasının da hedeflendiğini söyledi.
Maden sektörü ve altın Geçen yıl madende 1 milyon metre arama amaçlı sondaj yapıldığına dikkati çeken Dönmez, madende üretimin olduğunu ancak bazı madenlerin ithal edildiğini anlattı. Dönmez, maden ve ham madde ithalatının yaklaşık 27 milyar doları bulduğunu, sektörde net dış ticaret açığının ise 20 milyar dolar olduğunu söyledi. Bakan Dönmez, geçen yıl 38 ton altın üretimiyle rekor elde edildiğini belirterek şunları kaydetti: "Son 20 yılda hızlı trendle burayı yakaladık. Buna rağmen her yıl yurt dışından ortalama 130-160 ton arasında ithalat yapıyoruz. Üretimimizi inşallah artıracağız. Yurt dışından bazı ülkelerde altın madeni işletme ruhsatı aldık. Sudan'da 2 ruhsatımız var. Özbekistan'da 3 saha aldık. Özbekistan ve Sudan'da yıllık altın üretimi 90-100 ton. Yani bizden fazlalar. O ülkenin milli mevzuatına uymak şartıyla bu sahaları aldık. Biz bu işi artık biliyoruz, bu kabiliyette firmalarımız var. Bu açığımızı süratle kapatmak arzusundayız. Üretimimiz 1,9 milyar dolar, üretmeseydik bu kadar altını kullanacaksak ithal edecektik, bu da cari açık demek." Dönmez, bor karbür üretim tesisinin temelinin de geçen yıl atıldığını anımsatarak, "Burayı 1,5-2 yıl içinde hizmete alacağız. Bu da özellikle savunma sanayimiz açısından son derece önemli. Zırh yapımında top, tank gibi askeri araçların zırhlanmasında kullanılan bu ürünü ithal ediyorduk. Borun ham maddesi bizde ama işleyip kullanamadığımız için ithal ediyorduk. Uç ürünlere dönüştürecek bir tesisin de temelini atmış olduk." dedi. "2030'da Türkiye'de 1 milyonun üzerinde elektrikli otomobil olacağını öngörüyoruz" Bugüne kadar klasik içten yanmalı motorların enerji ihtiyacının petrolden karşılandığını ama artık elektrikli otomobillerin yaygınlaştığını söyleyen Dönmez, Türkiye'nin de yerli elektrikli otomobilinin 2022-2023'te yollarda olmaya başlayacağını ifade etti. Dönmez, hem elektrikli araç kullanımı hem de elektrikli şarj istasyonlarına ilişkin planlamaların yapıldığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yapılan planlamalarda Türkiye'de 2030 yıllarında 1 milyonun üzerinde elektrikli otomobil olacağını öngörüyoruz. Buna göre de şebekede hazırlıklarını planladık. Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) yönetimi bize planlarını aktardı ve bizim arkadaşlarla birlikte çalışıyorlar. Burada yavaş şarj dediğimiz istasyonlarda şebekeye çok büyük bir etki olmasını beklemiyoruz ama hızlı şarj istasyonlarının lokasyonu asıl konu. Bu istasyonlarla arabanının hızı ve kapasitesine göre 15-20 dakikada hızlı şarj etme imkanı olacak. Burada da şebekeyi saatlik olarak 50-100 kilovat yüklemeniz gerekiyor. Bu kapasiteler üretim tarafında arz güvenliği için problem değil. Problem, şarj istasyonu kurulmak istenen noktadaki şebekenin altyapısında olabilir ki bu da bir planlama gerektiriyor. İnşallah bizim hedefimiz bu tarihe kadar 1 milyon adet şarjı yavaş, orta ve hızlı olmak üzere dağıtım şebekesine etkilerini değerlendirdikten sonra bir planlamayla yapmayı arzu ediyoruz. TOGG sadece büyük şehirlerden değil Anadolu ve kırsaldan da fazla talep aldığı için, şarj istasyonlarının en ücra beldelere kadar olmasında fayda var. Bu anlamda yaygınlık, bu araçların kullanımını da kolaylaştıracak. Evde şarj olabilir ama uzun süreli olacağı için pek cazip olmaz." Akaryakıt istasyonlarının da elektrikli şarj istasyonu kurmak için hazır olduğunu dile getiren Dönmez, "Biz istasyonlara bunlar için izin verdik. Hatta bazı ilçelerde akaryakıt istasyonlarının şarj istasyonu bulundurmasını belki de zorunlu tutacağız. Serbest girişimci gelip, 'şarj istasyonu kuracağım' demediyse o bölgede, biz de akaryakıt istasyonlarına bunu kamu hizmeti olarak görmelerini söyleyeceğiz ama bu hizmetin tabii bir karşılığı olacak. Bir kar merkezi olarak da değerlendirilebilir. Bunun dışında alışveriş merkezlerinde, dinlenme tesislerinde araçlar şarj edilebilecek." diye konuştu. Dönmez, şarj istasyonlarının bir standardı olması gerektiğine de işaret ederek, şarj istasyonlarına araç plakalarının tanımlı olabileceğini ve Türkiye'nin herhangi bir yerinde bu hizmet alındığında faturanın düzenli olarak plakaya bağlı bir hesaba gönderileceği sistemlerin hayata geçirilebileceğini anlattı.
Çatılar için 2 binin üzerinde başvuru Türkiye'nin yenilenebilir enerjideki adımlarının da devam ettiğini vurgulayan Dönmez, mini güneş Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) projesi için yaklaşık 40 ilde kapasiteleri 10 ila 50 megavat arasında değişen ihaleler açılacağını anımsattı. Dönmez, mini güneş YEKA için bir kanun değişikliği planlandığını ve konunun Meclis'te görüşülmesinin ardından şubatta ihale ilanlarının açıklanabileceğini, nisan-mayıs aylarında da bu ihalelerin gerçekleştirilebileceğini ifade etti. Güneş enerjisi çatı uygulamalarında ise 4-5 bin megavat seviyesinde güneş enerjisi potansiyeli bulunduğunu dile getiren Dönmez, "Çatı güneş uygulamaları için yaklaşık 900 sanayi tesisinden kapasitesi 800 megavatı bulan başvuru aldık. Konutlarda ise çatı uygulamaları için 10 kilovat sınırı var. Konutlardan da kapasitesi 10 megavatı bulan 1200-1300 civarında başvuru aldık. Artık bu uygulamalarda aylık mahsuplaşma var. İhtiyacınız olmadığında elektriği biz satın almış oluyoruz. Bu süreci son derece pratik çalışır bir hale getirdik." diye konuştu. "YEKDEM devam edecek" Dönmez, 2020'nin sonuna kadar işletmeye girecek tüm yenilenebilir enerji tesislerinin Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması'ndan (YEKDEM) yararlanacağını hatırlattı. YEKDEM'in 2021'den sonra nasıl devam edeceğine ilişkin çalışmaların sürdüğünü belirten Dönmez, şunları kaydetti: "Burada 10 yıllık bir alım garantisi veriyoruz. Hem yatırımcının hakkını koruyacak hem de sisteme ilave maliyet getirmeyecek bir model üzerinde çalışıyoruz. Hazırlıklarımız büyük oranda tamamlandı. Meclis grubumuzla paylaşacağız. Onların da bizden böyle bir beklentisi var. Cumhurbaşkanlığı koordinasyonunda ilgili kamu kurumlarının görüşleri alınacak. Meclis'te de en kısa sürede yasalaşmak suretiyle 2020’den sonra nasıl olacağını hep birlikte göreceğiz. YEKDEM yine devam edecek ama aynı şartlarda olmayacak çünkü teknoloji gelişti, verimlilik arttı ve maliyetler düştü. Dolayısıyla eski fiyatlarla ilerlemenin bir anlamı yok. Eski fiyatlar sembolik de kalıyor çünkü bir yere birden fazla başvuru olduğunda ihale yapıyoruz ve fiyatlar kilovatsaat başına 5 dolar/cent ve altına iniyor. Yani yatırımcı fiyatı kendisi belirlemiş oluyor. Piyasada bir tavan fiyat vardı, biz şimdi kaynak bazında bu fiyatı güncellemiş olacağız. Yine YEKDEM'e 2020’den sonra da devam edeceğiz. Belki burada yerli aksamın kullanılması, yerli ürünlerin kullanılmasının desteklenmesi kalabilir gibi görünüyor. Bunların hepsini değerlendiriyoruz." Dönmez, Türkiye'nin yenilenebilir enerjide önemli bir teknoloji üssü haline geldiğine dikkati çekerek, YEKA’larla birlikte daha önce yurt dışından ithal edilen birçok ürünün en az yüzde 50’sinin Türkiye’de üretilme imkanı olduğunu ve bu ürünlerin ihraç edilebildiğini sözlerine ekledi.
"Doğu Akdeniz'deki denklem bozuldu" Deniz yetki alanlarına ilişkin, uluslararası deniz hukukunda iki türlü işlem yapılabildiğini dile getiren Dönmez, kıyıdaş ülkelerle bir araya gelip mutabakat yapılarak denizdeki yetki alanlarını sınırlandırmanın mümkün olduğunu söyledi. Dönmez, böyle bir anlaşma olmadığı zaman ülkelerin kendi kıta sahanlığını ilan edebildiğine dikkati çekerek şöyle konuştu: "Her iki işlem de BM'de sonlanıyor. Oraya gidip başvuruyorsunuz. Daha önce Doğu Akdeniz'de kıta sahanlığımızı ilan ettiğimiz ve geçmiş yıllarda BM'ye gönderdiğimiz bölgelerimiz vardı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni (KKTC) de sayarsak bu iki oluyor. KKTC ile adanın kuzeyindeki bölgelere ilişkin böyle bir mutabakatımız var. Libya ile bu ikinci anlaşmayla özellikle Doğu Akdeniz'de petrol ve doğal gaz kaynaklarının paylaşımı konusunda oynanan denklemi bozmuş olduk. Hem bizi hem Libya'yı bir anlamda oyunun dışında tutmaya çalışıyorlardı. Biz, 'Hayır burada haklarımız var sonuna kadar gözeteceğiz. Bu oyunda biz de varız.' dedik." Türkiye'nin ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin ruhsat kestiği alanlar olduğuna dikkati çeken Dönmez, bazı alanlarda çakışmalar olduğunu ancak Türkiye'nin kendi ruhsat kestiği alanlarda bugüne kadar arama ve sondaj faaliyetlerini kesintisiz yaptığını anlattı. Dönmez, Rum yönetiminin ruhsat verdiği ve keşifle sonuçlanan birkaç alanı olduğunu belirterek, "Onlar Rum yönetiminin 2003'lerde 2005'lerde Mısır ile yaptığı deniz yetki alanı paylaşımından kaynaklı, bizim ruhsat sahalarımızın güneyinde yer alan sahalardı. Orada fiilen bizim sahalarımızda arama yapmıyorlar şu anda ama hak iddia ediyorlar. KKTC adanın asli unsurlarından. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, adanın doğal kaynaklarını KKTC'deki soydaşlarımızla hakça, adilane şekilde paylaşmalı." dedi. Libya'da süratle ruhsatlandırma yapılacak Libya ile imzalanan anlaşmaya ilişkin BM'de bir tescil ilan süreci olduğunu vurgulayan Dönmez, "O tamamlanır tamamlanmaz biz de bu bölgedeki sahaları süratle ruhsatlandıracağız. Bizde de petrol kanunundan gelen prosedür var. O kapsamda uluslararası aktörler ve bu alanda faaliyet gösterenler eğer Türkiye ile Türkiye Petrolleri ile iş birliği yapmak isterse bunlar da oturulur konuşulur. Sayın Cumhurbaşkanımızın altını çizdiği bir husus var. Biz Doğu Akdeniz'de Rum yönetimi hariç, ki onun muhatabı KKTC'dir, diğer tüm ülkelerle diyalog kurarız. Hakkaniyete uygun şekilde bu paylaşımı yaparız." diye konuştu. Bakan Dönmez, Doğu Akdeniz'de kıyı uzunluğu en büyük ülkenin Türkiye olduğuna dikkati çekerek, bazı adaları ortaya koymak suretiyle bunu daraltmanın bir anlamı olmadığını söyledi. Karadaki petrol ve doğal gaz aramalarında geçen yıl geleneksel kazılara ek olarak hidrolik çatlatma yönteminin uygulanmaya başladığına değinen Dönmez, "İlk neticeyi Diyarbakır'da aldık. Bu yıl da devam etmeyi planlıyoruz. Kayaçların arasına sıkışmış olan petrolü daha rahat sağabiliyoruz. Geçtiğimiz yıl çatlatma yöntemiyle ürün almaya başladık. Klasik yöntemlere nazaran 3 ile 5 kat daha fazla ürün alma imkanımız var." ifadelerini kullandı Read the full article
0 notes
Text
Başbakan Binali Yıldırım: Afrin kent merkezi de Zeytin Dalı Harekatı'na dahil
Tüm haber ve son dakika gelişmelerini Haber İhbar Hattı ile anlık takip edin! Haber için önce http://www.haberihbarhatti.com/2018/basbakan-binali-yildirim-afrin-kent-merkezi-de-zeytin-dali-harekatina-dahil/3739/
Başbakan Binali Yıldırım: Afrin kent merkezi de Zeytin Dalı Harekatı'na dahil
Cihazınızda ses/video gösterim programı bulunamadı
Başbakan Yıldırım: Amerika terör örgütlerini bize karşı daha fazla korursa işler değişirBaşbakan Binali Yıldırım, memleketi Erzincan’da BBC’nin sorularını yanıtladı. Yıldırım; Zeytin Dalı Harekatı’ndan ABD ile ilişkilere, OHAL’den erken seçim iddialarına birçok konuda önemli açıklamalar yaptı. Yıldırım’ın, BBC’nin sorularına verdiği bazı yanıtlar şöyle:BBC: Sayın Başbakan, Zeytin Dalı Harekatı 20 Ocak’ta başlatıldı. Siz nihai hedefi “30 kilometre derinlikte bir güvenli bölge oluşturmak” olarak açıkladınız. Ve coğrafi olarak bakıldığında tam o noktada Afrin kent merkezi bulunuyor. Türk ordusu operasyon kapsamında Afrin kent merkezine girecek mi?Başbakan Yıldırım: Biz bu operasyonun amacını çok açık bir şekilde dünyaya ilan ettik. Ne dedik? Bizim amacımız bir işgal hareketi değil. Bizim amacımız orada yaşayan sivillere zarar vermek değil. Amacımız ne? Suriye’nin Afrin bölgesinden ülkemize yapılan tacizleri, roket saldırılarını, havan saldırılarını durdurmak. 2014’ten beri YPG-PYD buraya yerleşti, tahkimat yaptı.Amaç ne? Türkiye’ye karşı terör faaliyeti yürütmek, Türkiye’de yaşayan insanların can ve mal güvenliğine zarar vermek, sınır güvenliğine zarar vermek. Ve üstelik 2014’ten beri Afrin’de yaşayan binlerce-on binlerce insan şehri terk etmek mecburiyetinde kaldılar. Bu terör örgütü elemanları; Kürtlerin, Türkmenlerin, Arapların hayatını zehir ediyorlar. Zulmediyorlar. Amacımız onları bu zulümden kurtarmak. Bunun için de Afrin’de de, köylerinde de, beldelerinde de nerede teröristler varsa, böyle iğneyle kuyu kazarak, cımbızla çekerek teröristleri alacağız, etkisiz hale getireceğiz. Ondan sonra da orada yaşayan insanlar, “Oh dünya varmış!” diye nefes alacaklar. BBC: Kent merkezi de dahil yani…Başbakan Yıldırım: Gayet tabii. Yani, kırsalı temizledin. Terör unsurları orada duruyorsa, o zaman amaç hasıl olmaz.
Telif hakkı Getty Images
‘Operasyonda bugüne kadar sivil kaybı yaşanmadı’BBC: “Amacımız sivillere zarar vermek değil” dediniz. Başbakan Yıldırım: Çok doğru.BBC: Operasyonun özellikle ilk haftasından sonra, Birleşmiş Milletler nezdinde de bazı açıklamalar gelmeye başladı. “Sivil kayıplarından dolayı kaygılıyız” şeklinde. Hatta bu söylemi çok daha ileri götürenler oldu. Örneğin Fransa Dışişleri Bakanı, Türkiye’yi sivilleri hedef almakla ve uluslararası hukuku ihlal etmekle suçladı. Şu ana kadar Batı’dan duyduğumuz en sert eleştiriydi bu. Bunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?Başbakan Yıldırım: Herhalde bunlar yanlış yerde sivil kaybı arıyorlar. Sivil kayıp görmek istiyorlarsa gelsinler Kırıkhan’ı görsünler, Hatay’ı görsünler, Reyhanlı’yı görsünler, Kilis’i görsünler. Ben orada 17 yaşında, atılan roketle hayatını kaybeden genç kızın annesiyle-babasıyla beraber oldum. Onların acısı, o fotoğraf gözümün önünden gitmiyor. 107 tane roket atıldı Emre Bey. 107. 24 günde 107 roket geliyor.
Image caption
Başbakan Binali Yıldırım, BBC’den Emre Temel’in sorularını yanıtladı.
BBC: Operasyonun başlangıcından beri mi?Başbakan Yıldırım: Evet. Rastgele atıyorlar. Binaların içine atılıyor. Lokantalara atılıyor. Camilere atılıyor. İnsanların toplu olduğu yerlere atılıyor. Okul bahçelerine atılıyor. Bu vicdansızlıktır. Dolayısıyla sivil kayıplarının nerede olduğunu önce söyleyenlerin bir araştırması lazım. Bu operasyonlarda sivil kaybı bugüne kadar yaşanmamıştır Afrin bölgesinde.
Telif hakkı Getty Images
Image caption
Afrin’e giden Türk tankları
BBC: Türkiye bu konuda uluslararası bir araştırma için yardımcı olmaya hazır mı?Başbakan Yıldırım: Bu içinde bulunduğumuz binanın, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün akredite ettiği 160’dan fazla dünyanın çeşitli yerlerinden gelen gazeteciler var. Bunlar izliyorlar, raporları gönderiyorlar. Ama bizim şikayet etmemiz gerekirken, başkaları şikayet ediyor. ‘Sivil ölümleri konusunda en son konuşacak ülke Fransa’dır’Sivillerin öldürülmesi konusunda en son konuşacak Fransa’dır. Afrika’daki sicili çok bozuktur. 1-2 değil, milyonlardan bahsediyoruz. Balkan Harbi’nde, 1. Dünya Harbi’nde, Cezayir’de, Tunus’ta sicilleri çok bozuktur. Eğer siviller konu olacaksa, Fransa’nın önce kendi günahlarından arınması gerekir. ‘Rusya gelecekte PKK-PYD-YPG’nin terör örgütü olduğunu kabul edecek’BBC: Uluslararası kamuoyunda genel bir konsensüs var, o da şu: Türkiye, Rusya ile eşgüdüm içinde hareket etmeden bu harekata başlayamazdı. Fakat bir taraftan da Rusya hala PKK’yı, PYD’yi, YPG’yi terör örgütü olarak görmüyor. PYD’nin hala Moskova’da bürosu açık. Türkiye’nin Suriye politikasında şu an Rusya ile işbirliği çok önemli bir yer tutuyor. Bu duruma baktığınızda, Türk-Rus ilişkilerinde bir tuhaflık yok mu sizce?Başbakan Yıldırım: Rusya terör örgütü olarak tanımıyor ama bizim Afrin operasyonumuza karşı da herhangi bir itirazı yok. Esasen kimsenin itiraz olamaz. Birleşmiş Milletler’in anayasasının 51. maddesi a��ık Emre Bey. Herhangi bir ülke teröre maruz kalırsa, o terörü yok etmek meşru hakkıdır. Hem yurt içinde hem yurt dışında bunu yapabilir. Rusya belki bugün kabul etmiyor ama gelecekte kabul edecek. Rusya’nın ya da X, Y, Z ülkesinin kabul etmesi ya da etmemesi bizim konumuz değil. Biz bunların PKK’nın isim değiştirmiş terör örgütleri olduğunu biliyoruz. Bu konuda elimizde yeterince delil var, bilgi var, belge var, her şey var. Bu da bizim baştan beri söylediğimizi doğruluyor. ‘PKK, Amerika gibi bir hamiye sahip olduğu için faaliyetlerini Suriye’ye kaydırdı’Başbakan Yıldırım: PKK artık Kuzey Irak’ta hayat alanı daraldığı için, Türkiye’nin etkin terörle mücadele faaliyetine karşı elinde fazla bir imkan kalmadığı için, Amerika gibi bir hamiye de sahip olduğu için Suriye’ye kaydırdı faaliyetlerini. Yine en son Amerika Savunma Bakanı (James) Mattis, “Bazı PYD’liler+YPG’liler Afrin’e geçti” diyor. Doğru diyor.
Telif hakkı AFP
Image caption
Türkiye’nin 2017’de Suriye’denin kuzeydoğusundaki YPG hedeflerine saldırısı sonrasında ABD askerleri bölgede böyle poz vermişti
‘Menbic’de PYD-YPG’yi tutmak, Türkiye’ye karşı düşmanlıktır’BBC: Üstelik Pentagon’dan da yeni bir açıklama yapıldı Sayın Başbakan…Başbakan Yıldırım: 550 milyon dolar. BBC: Evet, 300 artı 250. Başbakan Yıldırım: Bu planlanan… Kim veriyor bunun parasını? Amerikan vatandaşları. Geçen sene gerçekleşenin 800 milyon dolar olduğunu kabul edersek, bu sene o rakam 1 milyarın üzerine çıkacak. Kim veriyor bunu? Amerikan vatandaşları ödüyor. Bu ne yaman çelişkidir. NATO’da beraberiz. Stratejik ortağız. Müttefikiz. Ülkemizde üsleri var. Bu kadar sene işbirliğimiz var. Bütün bunlar ortadayken, Amerika terör örgütleriyle el ele kol kola… Amerikan yönetimiyle sahadaki askerlerin de ayrı telden çaldığını görüyoruz. Amerika Başkanı, “Silah vermeyeceğiz” diyor, “Silahları toplayacağız” diyor; aşağıdaki küçük rütbeli bir asker “Yok” diyor, “Silahlar verilecek, toplanmayacak” diyor, “İşbirliğimiz artarak devam edecek” diyor. Bu ne biçim bir iştir. Kimin eli kimin cebinde belli değil?Menbic’de PYD-YPG’yi tutmak Türkiye’ye karşı düşmanlıktır, Türkiye’nin milli güvenliğine karşı bir tehdittir. Menbic’te yaşayanların yüzde 90’dan fazlası Arap. Orada terör örgütünün ne işi var? Güvenlik sorunu da yok. Özellikle Türkiye’ye karşı bunlar tutuluyorsa o zaman da bizim ona göre hareket etmemiz gerekir. ‘Amerika terör örgütlerini bize karşı korumaya daha fazla kalkarsa işler değişir’BBC: Türk-Amerikan ilişkilerinin tarihin en zor dönemlerinin birinden geçtiği bir gerçek. Peki gelecekte Afrin operasyonu genişlerse, siz Türk ve Amerikan askerlerinin Menbic’te çatışma olasılığını görüyor musunuz?Başbakan Yıldırım: İster Fırat’ın batısında Münbic’de, ister Fırat’ın doğusunda diğer bölgelerde bize yönelik bir terör tehdidi olursa, bunun üzerine tereddütsüz gideriz. Bizim hedefimiz Amerika değil ama Amerika terör örgütlerinin önüne geçip, onları bize karşı korumaya daha fazla kalkarsa o zaman işler değişir. Türkiye ile ilişkilerin bozulmasından Türkiye zarar görmez tek başına. Amerika da görür. Bu bölgede bir tür planları var belli ki. Nasıl yapacak o planlarını?
‘Amerika, Türkiye’ye zaten gizli ambargo uyguluyor’BBC: Sanırım bu konuları Sayın Rex Tillerson (ABD Dışişleri Bakanı) ile de görüşeceksiniz bu hafta. Başbakan Yıldırım: Doğru. Bizim şu anda işimiz Afrin. Afrin’in de genişleyecek falan bir alanı yok. Topu topu 3800 kilometrekare bir alan. Yani Fırat Kalkanı sahasının 2 katından az. Eni boyu hepsi belli. 65’e-70 kilometrelik bir alandan söz ediyoruz. Ama bizim 135 kilometre sınırımız var ve her metresi tehdit altında. Dolayısıyla biz burada temizlik yaparız. İster Fırat’ın batısında Münbic’de, ister Fırat’ın doğusunda diğer bölgelerde bize yönelik bir terör tehdidi olursa, bunun üzerine tereddütsüz gideriz. Bizim hedefimiz Amerika değil ama Amerika terör örgütlerinin önüne geçip, onları bize karşı korumaya daha fazla kalkarsa o zaman işler değişir. Türkiye ile ilişkilerin bozulmasından Türkiye zarar görmez tek başına. Amerika da görür. Bu bölgede bir tur planları var belli ki. Nasıl yapacak o planlarını?NATO ortağına bir anlamda dirsek çeviriyorsun. NATO ortağına yapman gerekeni yapmıyorsun. NATO ortağına düşmanlık eden, bölmeye parçalamaya çalışan çapulcularla haşır neşir oluyorsun. Darbeciyi ver, vermezsin. Teröristle iş tutma, tutmaya devam edersin. Günahsız yere banka genel müdür yardımcısını tutar yargılarsın. Bu nasıl olacak? Gizli ambargo zaten uyguluyor Amerika?BBC: Nasıl uyguluyor?Başbakan Yıldırım: Efendim işte kıçı kırık tabanca. Polislere verilen. Efendim Kongre onayına göndereceğiz. Kardeşim tanklar dolusu uçakları PYD’ye YPG’ye gönderirken Kongre’yi mi sordunuz? Bu ne kepazelik ya. Bizi de zannediyorlar ki hiçbir şey bilmiyoruz. BBC: Türk-Amerikan ilişkilerinin bir de ekonomik boyutuna ilişkin bir soru yöneltmek istiyorum. O da Mehmet Hakan Atilla davasıyla ilgili. Biliyorsunuz Mehmet Hakan Atilla altı suçun beşinden suçlu bulundu, Nisan ayında kararın açıklanması bekleniyor. Bu gelişme sonrası ABD’nin bazı Türk bankalarına ekonomik yaptırımlar uygulama ihtimali sizi kaygılandırıyor mu? Bu durumda bundan Türk ekonomisinin mümkün olan en düşük düzeyde etkilenmesi için ne gibi önlemler alınıyor?Başbakan Yıldırım: Amerikan yargısı, “Güçlüyüm, istediğimi yaparım” diyebilir ama bir de vicdani adalet vardır. Bizim bankamıza ceza verebilirler. Yani kafalarının estiğine ceza veriyorlar. Verebilirler. Bakın Türkiye’yi bu tip tehditlerle, ekonomik tehditlerle, askeri tehditlerle veya ambargo tehditleriyle dize getireceğini düşünüyorsa Amerika, çok büyük yanlışlık yapıyor demektir…’OHAL’de hukuk bir süre durduruluyor, bu işlemi iptal ettik’BBC: Batı’dan Türkiye’ye en fazla yöneltilen eleştirilerden biri özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye’nin giderek daha fazla KHK ile torba yasa ile yönetilen, daha fazla anti-demokratik uygulamanın olduğu bir ülke olması. Buna istinaden soruyorum: OHAL ne zaman kalkacak?Başbakan Yıldırım: Takdir edersiniz ki, 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’nin karşı karşıya geldiği zor şartlardan çıkması için yine anayasanın verdiği imkanla olağanüstü hali getirdik. Fransa’da sadece bir terör olayı oldu. 2 yıla yakın olağanüstü hal oldu.BBC: Ancak deniyor ki, Fransa’da OHAL çerçevesinde çıkarılan yasalar muhaliflere, gazetecilere, aktivistlere karşı kullanılmıyor. Onun için “Bu benzetme doğru değil” de fazlasıyla söyleniyor. Başbakan Yıldırım: Bu söylenebilir. Buna bir itirazım yok ama Türkiye’de çıkarılanların hangi amaçla çıkarıldığının yeterince incelenmediğini görüyorum.BBC: Batı kamuoyunda mı?Başbakan Yıldırım: Tabii canım. Bir peşin kabul var. ‘Türkiye, özgürlüklere karşı katı’. ‘Türkiye’de hak ihlalleri var’. Bunlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemelerine gitti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi geri çevirdi. Haklıysa oradan dönmesi lazımdı, dönmedi. Bunu niye söylemiyorlar. Memuriyetten çıkarılma işi hak ihlali midir? Bir gerekçeye dayalı olarak biz bir İtiraz Komisyonu kurduk mesela. Yasa çıkardık. Onu da KHK’yla çıkardık. ‘Ben haksız yere çıkarıldım’ diyenler tek tek itiraz ediyor. Tek tek şimdi hepsinin itirazları inceleniyor. Haklı oldukları tespit edilenler iade ediliyor, Eğer haklı değilse onlara diyorlar ki, size yargı yolu açıktır, gidebildiğiniz kadar gidin. 1. Mahkeme’ye gidin, Temyiz’e gidin, Anayasa Mahkemesi’ne gidin. Olmadı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidin. Onunla da yetinmedik. Eğer biz yaptığımız işe güvenmesek Emre Bey, bütün kanun hükmündeki kararnameleri biz Meclis onayına sunduk. Ve Meclis de görüştü, hepsini onayladı. Bu ne anlama geliyor?Biz hukuk devletine inanıyoruz. Meclisimize güveniyoruz. Meclisimiz de bunları onaylayınca ne oluyor? Olanı söyleyeyim: Buradaki bütün hususlarla ilgili olarak mahkemelere Anayasa Mahkemesi’ne dava hakkı doğuyor. Bireysel dava hakkı doğuyor. Yani Olağanüstü Hal’de hukuk bir süreliğine durduruluyor. Bu yaptığımız iki uygulama ile bu durdurma işlemini iptal ettik. Artık yasalar işleyecek. Herkes hakkını-hukukunu sonuna kadar arayacak. Böyle önyargılı, parmak göstererek Türkiye’yi her konuda ilzam etmek, itham etmek yerine empati yapıp Türkiye’yi daha iyi anlamaya çalışın. Türkiye’nin yaşadıklarını eğer siz yaşasaydınız, nasıl bir tepkiniz olurdu. Onu söyleyin. Yani 15 Temmuz’da bir ülkenin geleceğine kastediliyor. Sivil insanlar öldürülüyor. Bir-iki istisna hariç Avrupa Birliği’nden tıs yok. Ses-soluk yok. 2 gün sessizlik.2 dakikada dünyada ne oluyor, ne bitiyor. Acaba başka bir sonuç mu bekliyorlardı? Bir şaşkınlık mı yaşadılar? Bir hayal kırıklığı mı yaşadılar? Bunlar hep cevaplanmayan sorular olacak. Ancak 2 gün sonra bize söylenen çok daha incitici: Aman bu darbecileri fazla hırpalamayın. Bu ne anlama geliyor Emre Bey ben yorumu izleyicilere bırakıyorum.’Bizim gündemimizde seçim yok’BBC: Mevcut koşullarda Mart 2019’da yerel seçimler, 3 Kasım 2019’da cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler yapılacak. İl kongrelerini tamamlıyorsunuz, büyük kongre tarihini açıklayacaksınız. Başbakan Yıldırım: Eylül’de olacak. BBC: Ankara kulislerinde haftalardır, uzun süredir erken seçim senaryoları dillerden düşmüyor. 15 Temmuz diyen var, 4 Kasım diyen var. Bazı tarihler bile dile getirilmeye başlandı. Siz “2018’de kesinlikle erken seçim yapılmayacak” diyor musunuz?Başbakan Yıldırım: Ülke şartları neyi gerektirirse o yapılır. Kural bellidir. Esas bellidir. 2019 Mart’ta yerel seçim, 2019 başında da cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi…Bunu defalarca söyledik. Bizim söylediklerimizin herhalde bir anlamı olması lazım. Bizim söylediklerimize itibar edilmiyorsa, dedikodulara daha çok ilgi gösteriliyorsa, buna yapacağımız birşey yok. Açıkça bir kez daha söylüyorum: Bizim gündemimizde seçim yok. Yerel seçimler Mart 2019, genel seçimler Kasım 2019. Cumhurbaşkanlığı seçimi de Kasım 2019. Biliyorsunuz anayasa değişikliğine göre milletvekili seçimiyle cumhurbaşkanlığı seçimi aynı günde yapılacak. Ayrı ayrı sandıklarda.
kaynak: Başbakan Binali Yıldırım: Afrin kent merkezi de Zeytin Dalı Harekatı’na dahil
Anadolu Ajansı, DHA, İHA tarafından geçilen tüm yerel haberler bölümünde Haberihbarhatti.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Bu alanda yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen websiteleri ve ajanslardır.
Görüş, öneri ya da şikayetiniz paylaşmak isterseniz, İletişim Formunu doldurarak bize ulaştırabilirsiniz. En kısa sürede değerlendirip size geri döneceğiz.
Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Facebook sayfamızı takip edin!
Kaynak: http://www.haberihbarhatti.com/2018/basbakan-binali-yildirim-afrin-kent-merkezi-de-zeytin-dali-harekatina-dahil/3739/
#Afrin#Başbakan#Binali#dahil#Dalı#de#harekâtına#kent#merkezi#Yıldırım#Zeytin#Ankara#Dünya#Erzincan#Güncel#Hatay#Kilis
0 notes
Link
Başbakan Binali Şimşek, ABD’nin Türkiye’ye yönelik rahat ambargo uyguladığını söyledi. ABD’nin teröristlerle meslek birliği yaptığını FETÖ liderini ise Türkiye’nin bütün çabalarına rağmen iade etmediğini ifade eden Şimşek, tüm bunlara rağmen Halkbank Genel Müdürü Mehmet Hakan Atilla’nın suçsuz olmasına rağmen alıkonulduğunu kaydetti.
Başbakan Binali Yıldırım, BBC Türkçe’ye memleketi Erzincan’da verdiği mülakatta gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Harekatın amacının, Suriye’nin Afrin bölgesinden Türkiye’ye yapılan tacizleri, roket saldırılarını, havan saldırılarını önlemek olduğunu vurgulayan Şimşek, “2014’ten beri YPG-PYD buraya yerleşti, tahkimat yaptı. Hedef ne? Türkiye’ye karşı terör faaliyeti yürütmek, Türkiye’de yaşayan insanların can ve mülk güvenliğine yaralamak, sınır güvenliğine zarar vermek. Ve bir de 2014’ten beri Afrin’de yaşayan binlerce, on binlerce insan şehri terk etmek mecburiyetinde kaldılar.” diye konuştu.
Yıldırım, terör örgütünün, Kürtlerin, Türkmenlerin ve Arapların hayatını zehir ettiğini, halka zulmettiği belirterek “Amacımız onları bu zulümden kurtarmak. Bunun için de Afrin’de de, köylerinde de, beldelerinde de nerede teröristler varsa böyle iğneyle kuyu kazarak, cımbızla çekerek teröristleri alacağız, etkisiz ülkü getireceğiz. Ondan daha sonra da orada yaşayan halk müziği, ‘Oh dünya varmış’ diye nefes alacaklar.” ifadelerini kullandı.
‘O FOTOĞRAF GÖZÜMÜN ÖNÜNDEN GİTMİYOR’
Binali Şimşek, şehir halkı merkezine girilmesi konusunda ise “Yani kırsalı temizledin. Terör unsurları orada duruyorsa o süre kasıt hasıl olmaz.” dedi. Operasyonun bilhassa ilk haftasından sonra Türkiye’ye karşın eleştirilere ilişkin Yıldırım, “Her Hâlükarda bunlar hatalı yerde sivil kaybı arıyorlar. Sivil kayıp görmek istiyorlarsa gelsinler Kırıkhan’ı görsünler, Hatay’ı görsünler, Reyhanlı’yı görsünler, Kilis’i görsünler. Ben orada 17 yaşında, atılan roketle hayatını kaybeden genç kızın annesiyle babasıyla beraber oldum. Onların acısı, o resim gözümün önünden gitmiyor.” ifadelerini kullandı.
Yıldırım, operasyonun başlangıcından bu yanlamasına geçen 24 günde 107 roket atıldığını, bu roketlerin binaların içine, restoran, cami, insanların toplu olduğu yer ile mektep bahçelerine tesadüfen atıldığını vurgulayarak bunun vicdansızlık olduğunu dile getirdi. Şimşek, “Dolayısıyla sivil kayıplarının nerede olduğunu, önce söyleyenlerin bir araştırması lazım. Bu operasyonlarda sivil kaybı bugüne dek yaşanmamıştır Afrin bölgesinde.” dedi.
‘EN SON KONUŞACAK FRANSA’DIR’
Türkiye’nin, sivil kayıp iddialarıyla ilgili milletlerarası bir araştırma için yardımcı olmaya hazır olup olmadığı sorusuna Yıldırım, dünyanın çeşitli yerlerinden gelen, Basın Yayınlama Enformasyon Genel Müdürlüğünün akredite ettiği 160’tan fazla gazetecinin olduğunu belirterek “Bunlar izliyorlar, raporları gönderiyorlar. Lakin bizim şikayet etmemiz gerekirken, başkaları şikayet ediyor.” yanıtını verdi. Yıldırım, “Sivillerin öldürülmesi konusunda en son konuşacak Fransa’dır. Afrika’daki sicili çok bozuktur. 1-2 yok, milyonlardan bahsediyoruz. Balkan Harbi’nde, Birinci Dünya Harbi’nde, Cezayir’de, Tunus’ta sicilleri fazla bozuktur. Eğer siviller konu olacaksa, Fransa’nın önce kendi günahlarından arınması gerekir.” ifadelerini kullandı.
Milletlerarası kamuoyunda “Türkiye, Rusya ile eşgüdüm içinde hareket etmeden bu harekata başlayamazdı.” biçiminde bir konsensüs olduğu ve PKK, PYD ve YPG’yi terör örgütü olarak görmeyen Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin seyriyle ilgili, Yıldırım, şunları kaydetti:
“Rusya terör örgütü olarak tanımıyor lakin bizim Afrin operasyonumuza aleyhinde da herhangi bir itirazı değil. Esasen kimsenin itirazı olamaz. Birleşik Milletlerin anayasasının 51. maddesi açık. Herhangi bir ülke teröre maruz kalırsa o terörü imha etmek yasal hakkıdır. Ayrıca yurt içinde ayrıca yurt haricen bunu yapabilir. Rusya şayet bugün kabul etmiyor lakin gelecekte kabul edecek. Rusya’nın veya X, Y, Z ülkesinin kabul etmesi ya da etmemesi bizim konumuz yok. Biz bunların PKK’nın isim değiştirmiş terör örgütleri olduğunu biliyoruz. Bu konuda elimizde yeterince kanıt var, data var, belge var, her şey var. Bu da bizim tekrar beri söylediğimizi doğruluyor.”
Şimşek, ABD Savunma Bakanlığının (Pentagon) 2019 finansal yılı bütçesi dahilinde SDG ismini kullanan PYD/PKK terör örgütünün de faydalanacağı, Suriye’de DEAŞ ile uğraş zarfında 550 milyon dolar ayırmasına ilişkin, “PKK artık Kuzey Irak’ta hayat alanı daraldığı için, Türkiye’nin etkili terörle uğraş faaliyetine aleyhinde elinde pozitif bir olanak kalmadığı için, Amerika gibi bir hamiye de sahip olduğu için faaliyetlerini Suriye’ye kaydırdı.” diye konuştu. Yıldırım, ABD Savunma Bakanı James Mattis’in “Bazı PYD’liler artı YPG’liler Afrin’e geçti.” sözünü hatırlatarak Mattis’in bu yöndeki ifadelerinin doğru olduğunu kaydetti.
‘BU NE YAMAN ÇELİŞKİDİR’
“Bu planlanan… Kim veriyor bunun parasını? Amerikan vatandaşları. Geçen yıl gerçekleşenin 800 milyon dolar olduğunu kabul edersek, bu yıl o rakam 1 milyarın üzerine çıkacak. Kim veriyor bunu? Amerikan vatandaşları ödüyor” diyen Yıldırım, bunun yaman bir çelişki olduğunun altını çizdi.
Şimşek, “Bu ne yaman çelişkidir. NATO’da beraberiz. Stratejik ortağız. Müttefikiz. Ülkemizde üsleri var. Bu kadar sene iş birliğimiz var. Bütün bunlar ortadayken, Amerika terör örgütleriyle el ele kol kola… Amerikan yönetimiyle sahadaki askerlerin de farklı telden çaldığını görüyoruz. Amerika Başkanı, ‘Silah vermeyeceğiz’ diyor, ‘Silahları toplayacağız’ diyor; aşağıdaki küçük rütbeli bir asker ‘Yok’ diyor, ‘Silahlar verilecek, toplanmayacak’ diyor, ‘İş birliğimiz artarak devam edecek’ diyor. Bu ne biçim bir iştir. Kimin eli kimin cebinde belli değil?” ifadelerini kullandı. Menbiç’te PYD ve YPG’nin tarafını tutmanın, Türkiye’ye aleyhinde düşmanlık olduğunun altını çizen Yıldırım, bunun, Türkiye’nin milli güvenliğine karşısında bir korkutma olduğunu vurguladı. Şimşek, Menbiç’te yaşayanların yüzde 90’dan fazlasının Arap olduğuna sinyâl ederek “Orada terör örgütünün ne işi var? Güvenlik sorunu da değil. Özellikle Türkiye’ye aleyhinde bunlar tutuluyorsa o zaman da bizim ona kadar hareket etmemiz gerekir.”
Afrin operasyonunun ilerleyen zamanda genişlemesi durumunda, Türk ve Amerikan askerlerinin Menbiç’te çatışması olasılığının olup olmadığı sorusuna Yıldırım, “İster Fırat’ın batısında Münbiç’te, ister Fırat’ın doğusunda öteki bölgelerde bize karşın bir terör tehdidi olursa, bunun üstüne çekinmeden gideriz. Bizim hedefimiz Amerika değil ama Amerika terör örgütlerinin önüne geçip, onları bize karşısında korumaya daha artı kalkarsa o zaman işler değişir.” dedi.
‘GİZLİ AMBARGO ZATEN UYGULUYOR AMERİKA’
Başbakan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim hemen işimiz Afrin. Afrin’in de genişleyecek falan bir alanı yok. Topu topu 3 bin 800 kilometrekare bir alan. Yani Fırat Kalkanı sahasının iki katından az. Eni boyu tümü belli. 65’e-70 kilometrelik bir alandan söz ediyoruz. Ama bizim bu alana 135 kilometre sınırımız var ve her metresi korkutma aşağıda. Dolayısıyla biz burada temizleme yaparız. NATO ortağına bir anlamda dirsek çeviriyorsun. NATO ortağına yapman gerekeni yapmıyorsun. NATO ortağına düşmanlık eden, bölmeye parçalamaya çalışan çapulcularla haşır neşir oluyorsun. Darbeciyi ver, vermezsin. Teröristle meslek alıkoyma, tutmaya devam edersin. Günahsız yere miktar banka genel müdür yardımcısını (Mehmet Hakan Atilla) Bu nasıl olacak? Dar yasaklama zaten uyguluyor Amerika?”
ABD’nin dar ambargoyu nasıl uyguladığına ilişkin yöneltilen soru üzerine Yıldırım, “Efendim işte kıçı kırık silah. Polislere bahşedilen. Efendim Kongre onayına göndereceğiz. Kardeşim tanklar dolusu uçakları PYD’ye, YPG’ye gönderirken Kongre’yi mi sordunuz? Bu ne alçaklık ya. Bizi de zannediyorlar oysa hiçbir şey bilmiyoruz.” diye konuştu.
Şimşek, OHAL dahilinde Türkiye’de alınan kararlar üzerinden Türkiye’yi eleştirenlerin, bu kararları yeterince incelemediğini söyleyerek “Bir peşin kabul var. ‘Türkiye, özgürlüklere aleyhinde katı. Türkiye’de yargı ihlalleri var’. Bunlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemelerine gitti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi geri çevirdi. Haklıysa oradan dönmesi lazımdı, dönmedi. Bunu niye söylemiyorlar. Memuriyetten çıkarılma işi hak ihlali midir? Bir gerekçeye dayalı olarak biz bir İtiraz Komisyonu kurduk örneğin. Yasa çıkardık. Onu da KHK’yle çıkardık.” dedi. KHK’ler ile memuriyetten çıkarılanlar için itiraz komisyonunun kurulduğunu kaydeden Şimşek, başvuruların bir bir incelendiğini ve haklı olanların işe iade edildiğini belirtti.
Şimşek, “Eğer haklı değilse onlara diyorlar oysa size yargı yolu açıktır, gidebildiğiniz değin gidin. 1. Mahkemeye gidin, Temyize gidin, Anayasa Mahkemesine gidin. Olmadı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidin.” dedi.
Bu yazı ilk defa Başbakan Yıldırım: Amerika rahat ambargo uyguluyor sitesinde yayınlanmıştır.
#Denizlihaber
0 notes
Text
Monero (XMR) Kısa Vadeli Satıcıları Bu Haftaki Keskin Geri Çekilmeden Yararlanabilir, Ancak Şöyle Bir Durum Var!
Monero (XMR), daha önce güçlü bir yükseliş sağladıktan sonra bu hafta güçlü bir düşüş eğiliminde görülebilir. Geri izleme, kısa satıcılar için avantaj sağlamak ve biraz kar elde etmek için mükemmel bir fırsattı. Ancak kâr elde etme zamanı mı yoksa traderlar XMR'yi biraz daha uzun süre tutabilir mi? XMR, aşırı satım bölgesine yerleştiren 'lik bir yukarı yönlü sonuca vardıktan sonra düşüş işaretleri verdi. 160 $ fiyat aralığının hemen üzerinde kısa vadeli bir direnç yeniden testi gözlemlendi. Bu, düşüş eğilimi olasılığını artırabilir. Aynı seviye Eylül ayında da direnç gösterdi. XMR yatırımcıları 144 ile 146 dolar arasında bir destek beklemelidir. Bunun nedeni, 50 günlük hareketli ortalama yeniden testinin fiyatı yukarıda belirtilen aralığa koymasıdır. Fiyatın bu seviyenin altına düşmesi durumunda, bir sonraki destek aralığı 141$ ve 142$ fiyat aralığında olabilir. Bunun nedeni, fiyatın Ağustos ve Ekim destek seviyelerini yeniden test edebilmesidir. XMR İçin Yükseliş Hakimiyeti Şansını Değerlendirme Kısa satıcılar, yükseliş momentumunun aşağı yönde daha güçlü bir şekilde geri gelmesi durumunda fiyat yine de yükselmeye devam edebileceğinden temkinli davranmaya devam etmelidir. Böyle bir senaryo, genel piyasa hissiyatı yükselişini sürdürürse özellikle olası olacaktır. Şimdilik, kripto piyasası, küresel kripto piyasası değeri bir kez daha 1 trilyon doların altına düşerek güçlü bir satışın ortasında kaldı. XMR'nin ağırlıklı duyarlılığı da son iki günde düştü ve yatırımcıların bir geri çekilme beklediğini doğruladı. Yine de, dört haftanın en düşük seviyesine kıyasla hala iyi seviyelerde kaldı. Artan alt aralığı, dönmek üzere olduğunu gösterebilir. XMR'nin ağırlıklı duyarlılığındaki düşüşe, sosyal hakimiyetindeki düşüş eşlik etti. Bu, yatırımcıların dikkatlerini diğer madeni paralara kaydırdığını doğruladı. Bu, özellikle bir boğa koşusundan sonra talep azaldıkça yaygındır. Hala talep konusunda, XMR'nin Binance ve FTX fonlama oranları 7 Kasım'da önemli bir düşüş kaydetti. Ancak, bu oranlar da yazının yazıldığı sırada da görülebileceği gibi son 24 saatte geri döndü. İlk düşüş, fiyat aşırı satın alındıktan sonra türev piyasasındaki yükseliş talebinin sonucuna işaret ediyordu. Sonraki sıçrama, XMR'yi kısaltan düşüş bahislerinde bir artışa işaret edebilir. Boğalar Nerede? Geçen hafta gözlemlenen yükseliş baskısı, özellikle yazı yazılırken azaldı. Sonuç olarak, bazı traderlar kısa vadeli karlarını nakde çevirmeyi başardıklarından, ayıların piyasadan yararlandığı görüldü. Genel piyasa durumu da baskı sırasında düşüşteydi. Bununla birlikte, pazar hala beklenmedik değişikliklere tabidir. İndirimli geri alımlar veya birikim nedeniyle yükseliş momentumunun geri dönüşünü görebiliriz. Kripto Para Borsası Binance’de hesap açmak için tıklayın! Tüm gelişmeleri anlık almak ister misiniz? >>> Hemen Telegram, Instagram, Twitter hesaplarımızı takip ederek bildirimleri açın, gelişmelerden ilk siz haberdar olun! Not: Bu sitede yazılan makale içerikleri tamamen yorum ve analize dayalıdır. Hiç bir şekilde yatırım tavsiyesi değildir. Read the full article
0 notes
Link
BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Başbakan Binali Yıldırım, ABD’yi sert sözlerle eleştirdi. Başbakan Şimşek, “Darbeciyi ver, vermezsin. Teröristle iş tutma, tutmaya devam edersin. Masum yere tutar banka genel müdür yardımcısını (Mehmet Hakan Atilla) Bu nasıl olacak? Kuytu yasaklama zaten uyguluyor Amerika” dedi.
Başbakan Binali Şimşek, BBC Türkçe’ye memleketi Erzincan’da verdiği mülakatta gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Harekatın amacının, Suriye’nin Afrin bölgesinden Türkiye’ye yapılan tacizleri, roket saldırılarını, havan saldırılarını durdurmak olduğunu vurgulayan Yıldırım, “2014’ten beri YPG-PYD buraya yerleşti, tahkimat yaptı. Kasıt ne? Türkiye’ye karşı terör faaliyeti yürütmek, Türkiye’de yaşayan insanların can ve mülk güvenliğine zarar vermek, sınır güvenliğine acıtmak. Ve üstelik 2014’ten beri Afrin’de yaşamış binlerce, on binlerce insan şehri terk etmek mecburiyetinde kaldılar.” diye konuştu.
Şimşek, terör örgütünün, Kürtlerin, Türkmenlerin ve Arapların hayatını zehir ettiğini, halka zulmettiği belirterek “Amacımız onları bu zulümden kurtarmak. Bunun için de Afrin’de de, köylerinde de, beldelerinde de nerede teröristler varsa böyle iğneyle kuyu kazarak, cımbızla çekerek teröristleri alacağız, etkisiz hale getireceğiz. Ondan daha sonra da orada yaşamış ırk, ‘Oh dünya varmış’ diye nefes alacaklar.” ifadelerini kullandı.
‘O RESIM GÖZÜMÜN ÖNÜNDEN GİTMİYOR’
Binali Yıldırım, şehir merkezine girilmesi konusunda ise “Yani kırsalı temizledin. Terör unsurları orada duruyorsa o vakit amaç hasıl olmaz.” dedi. Operasyonun bilhassa birincil haftasından sonradan Türkiye’ye karşın eleştirilere ilişkin Şimşek, “Nasıl Olursa Olsun bunlar yanlış yerde sivil kaybı arıyorlar. Sivil kayıp bakmak istiyorlarsa gelsinler Kırıkhan’ı görsünler, Hatay’ı görsünler, Reyhanlı’yı görsünler, Kilis’i görsünler. Ben orada 17 yaşında, atılan roketle hayatını kaybeden genç kızın annesiyle babasıyla beraber oldum. Onların acısı, o resim gözümün önünden gitmiyor.” ifadelerini kullandı.
Yıldırım, operasyonun başlangıcından bu yanlamasına geçen 24 günde 107 roket atıldığını, bu roketlerin binaların içine, lokanta, cami, insanların toplu olduğu yer ile mektep bahçelerine rastgele atıldığını vurgulayarak bunun vicdansızlık olduğunu dile getirdi. Şimşek, “Dolayısıyla sivil kayıplarının nerede olduğunu, önce söyleyenlerin bir araştırması gerekli. Bu operasyonlarda sivil kaybı bugüne kadar yaşanmamıştır Afrin bölgesinde.” dedi.
‘EN SON KONUŞACAK FRANSA’DIR’
Türkiye’nin, sivil kayıp iddialarıyla ilgili uluslararası bir araştırma için tezgâhtar olmaya hazırlanmış olup olmadığı sorusuna Yıldırım, dünyanın dağıtılmış yerlerinden gelen, Basın Yayınlama Enformasyon Genel Müdürlüğünün akredite ettiği 160’tan pozitif gazetecinin olduğunu belirterek “Bunlar izliyorlar, raporları gönderiyorlar. Ama bizim şikayet etmemiz gerekirken, başkaları şikayet ediyor.” yanıtını verdi. Yıldırım, “Sivillerin öldürülmesi konusunda en son konuşacak Fransa’dır. Afrika’daki sicili çok bozuktur. 1-2 değil, milyonlardan bahsediyoruz. Balkan Harbi’nde, Birinci Dünya Harbi’nde, Cezayir’de, Tunus’ta sicilleri çok bozuktur. Eğer siviller konu olacaksa, Fransa’nın önce kendi günahlarından arınması gerekir.” ifadelerini kullandı.
Milletlerarası kamuoyunda “Türkiye, Rusya ile eşgüdüm içinde hareket etmeden bu harekata başlayamazdı.” biçiminde bir konsensüs olduğu ve PKK, PYD ve YPG’yi terör örgütü olarak görmeyen Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin seyriyle ilgili, Yıldırım, şunları kaydetti:
“Rusya terör örgütü olarak tanımıyor lakin bizim Afrin operasyonumuza karşısında da herhangi bir itirazı değil. Aslında kimsenin itirazı olamaz. Birleşmiş Milletlerin anayasasının 51. maddesi açık. Herhangi bir ülke teröre maruz kalırsa o terörü imha etmek yasal hakkıdır. Ayrıca yurt içinde hem yurt açık havada bunu yapabilir. Rusya belki bugün kabul etmiyor lakin gelecekte kabul edecek. Rusya’nın veya X, Y, Z ülkesinin kabul etmesi ya da etmemesi bizim konumuz değil. Biz bunların PKK’nın ad değiştirmiş terör örgütleri olduğunu biliyoruz. Bu konuda elimizde yeterince delil var, veri var, belge var, her şey var. Bu da bizim her tarafta beri söylediğimizi doğruluyor.”
Yıldırım, ABD Savunma Bakanlığının (Pentagon) 2019 finansal yılı bütçesi dahilinde SDG ismini kullanan PYD/PKK terör örgütünün de faydalanacağı, Suriye’de DEAŞ ile mücadele zarfında 550 milyon dolar ayırmasına ilişkin, “PKK bundan böyle Kuzey Irak’ta yaşam alanı daraldığı için, Türkiye’nin etkin terörle uğraş faaliyetine karşı elinde pozitif bir olanak kalmadığı için, Amerika gibi bir hamiye de sahip olduğu için faaliyetlerini Suriye’ye kaydırdı.” diye konuştu. Yıldırım, ABD Savunma Bakanı James Mattis’in “Bir Takım PYD’liler fazla YPG’liler Afrin’e geçti.” sözünü hatırlatarak Mattis’in bu yöndeki ifadelerinin içten olduğunu kaydetti.
‘BU NE YAMAN ÇELİŞKİDİR’
“Bu planlanan… Kim veriyor bunun parasını? Amerikan vatandaşları. Geçen yıl gerçekleşenin 800 milyon dolar olduğunu kabul edersek, bu sene o sayı 1 milyarın üstüne çıkacak. Kim veriyor bunu? Amerikan vatandaşları ödüyor” diyen Yıldırım, bunun yaman bir çelişki olduğunun altını çizdi.
Şimşek, “Bu ne yaman çelişkidir. NATO’da beraberiz. Stratejik ortağız. Müttefikiz. Ülkemizde üsleri var. Bu değin sene meslek birliğimiz var. Bütün bunlar ortadayken, Amerika terör örgütleriyle el ele kol kola… Amerikan yönetimiyle sahadaki askerlerin de farklı telden çaldığını görüyoruz. Amerika Başkanı, ‘Silah vermeyeceğiz’ diyor, ‘Silahları toplayacağız’ diyor; aşağıdaki ufak rütbeli bir asker ‘Yok’ diyor, ‘Silahlar verilecek, toplanmayacak’ diyor, ‘İş birliğimiz artarak devam edecek’ diyor. Bu ne biçim bir iştir. Kimin eli kimin cebinde emin değil?” ifadelerini kullandı. Menbiç’te PYD ve YPG’nin tarafını tutmanın, Türkiye’ye karşı düşmanlık olduğunun altını çizen Yıldırım, bunun, Türkiye’nin milli güvenliğine karşı bir korkutma olduğunu vurguladı. Şimşek, Menbiç’te yaşayanların yüzde 90’dan fazlasının Arap olduğuna işaret ederek “Orada terör örgütünün ne işi var? Emniyet sorunu da değil. Özellikle Türkiye’ye karşısında bunlar tutuluyorsa o vakit da bizim ona göre hareket etmemiz gerekir.”
Afrin operasyonunun ilerleyen zamanda genişlemesi durumunda, Türk ve Amerikan askerlerinin Menbiç’te çatışması olasılığının olup olmadığı sorusuna Şimşek, “İster Fırat’ın batısında Münbiç’te, ister Fırat’ın doğusunda öteki bölgelerde bize karşın bir terör tehdidi olursa, bunun üstüne tereddütsüz gideriz. Bizim hedefimiz Amerika yok lakin Amerika terör örgütlerinin önüne geçip, onları bize karşısında korumaya daha artı kalkarsa o süre işler değişir.” dedi.
‘GİZLİ AMBARGO ZATEN UYGULUYOR AMERİKA’
Başbakan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim hemen işimiz Afrin. Afrin’in de genişleyecek falan bir alanı değil. Topu topu 3 bin 800 kilometrekare bir alan. Yani Fırat Kalkanı sahasının iki katından eksik. Eni boyu hepsi kesin. 65’e-70 kilometrelik bir alandan laf ediyoruz. Fakat bizim bu alana 135 kilometre sınırımız var ve her metresi korkutma aşağıda. Dolayısıyla biz burada temizlik yaparız. NATO ortağına bir anlamda dirsek çeviriyorsun. NATO ortağına yapman gerekeni yapmıyorsun. NATO ortağına düşmanlık eden, bölmeye parçalamaya çalışan çapulcularla haşır neşir oluyorsun. Darbeciyi ver, vermezsin. Teröristle meslek alıkoyma, tutmaya devam edersin. Masum yere miktar banka genel müdür yardımcısını (Mehmet Hakan Atilla) Bu nasıl olacak? Rahat yasaklama zaten uyguluyor Amerika?”
ABD’nin sıcacık ambargoyu nasıl uyguladığına ilişkin yöneltilen soru üzerine Yıldırım, “Efendim işte kıçı kırık silah. Polislere bahşedilen. Efendim Kongre onayına göndereceğiz. Kardeşim tanklar dolusu uçakları PYD’ye, YPG’ye gönderirken Kongre’yi mi sordunuz? Bu ne alçaklık ya. Bizi de zannediyorlar ancak hiçbir şey bilmiyoruz.” diye konuştu.
Şimşek, OHAL zarfında Türkiye’de alınan kararlar üzerinden Türkiye’yi eleştirenlerin, bu kararları yeterince incelemediğini söyleyerek “Bir peşin kabul var. ‘Türkiye, özgürlüklere karşısında katı. Türkiye’de adalet ihlalleri var’. Bunlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemelerine gitti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi geri çevirdi. Haklıysa oradan dönmesi lazımdı, dönmedi. Bunu niye söylemiyorlar. Memuriyetten çıkarılma işi hak ihlali midir? Bir gerekçeye dayalı olarak biz bir İtiraz Komisyonu kurduk mesela. Yasa çıkardık. Onu da KHK’yle çıkardık.” dedi. KHK’ler ile memuriyetten çıkarılanlar için itiraz komisyonunun kurulduğunu kaydeden Yıldırım, başvuruların bir bir incelendiğini ve haklı olanların işe iade edildiğini belirtti.
Yıldırım, “Eğer haklı değilse onlara diyorlar ama size adalet yolu açıktır, gidebildiğiniz kadar gidin. 1. Mahkemeye gidin, Temyize gidin, Tüzük Mahkemesine gidin. Olmadı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidin.” dedi.
Bu yazı ilk defa Başbakan Yıldırım: Bakımlı ambargo uyguluyor Amerika sitesinde yayınlanmıştır.
#Denizlihaber
0 notes