#Fatih Kanunnamesi
Explore tagged Tumblr posts
turkcetarih · 6 years ago
Text
OSMANLI - TÜRK ÇEKİŞMESİ (Tarihçi) - Türkçe Tarih
OSMANLI - TÜRK ÇEKİŞMESİ
Fransız Tarihçilerden seçmeler *Türk(men) Şefler (Beldiceaunu 1992 : 21) Bizans olsun, Selçuklu ya da Moğol olsun her türlü (merkezi) otoriteyi sarsıp silkelemeye hazır Türk(men) Şefler vardı. * Ganimet Arayan Aşiretler(Beldiceaunu 1992 : 22) Sultan Osman, ganimet ve serüven arayan aşiret ve boyl...
Devamını okumak için: https://turkcetarih.com/osmanli-turk-cekismesi/
Ankara Savaşı, Aşıkpaşaoğlu, Beldiceaunu, Cem Sultan, Fatih, Fatih Kanunnamesi, Fatih Sultan Mehmed, Fransız, Fransız tarihçiler, Kadı Burhaneddin, Karamanlı Mehmet Paşa, Karamanoğlu, Karamanoğlu Alâeddin Ali Bey, Orhan Bey, Osman Bey, Osmanlı, Osmanlı Devleti, Osmanlı İmparatorluğu, Timur, Türkmen, Yeniçeri, Yıldırım Beyazıt
2 notes · View notes
hayallerinizinde · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Ömrü boyunca tek başına yemek yemeyi hangi insan kabul edebilir ? Düşünmek bile çoğunuzu mutsuz etti biliyorum..Yemeğin lezzetini bir dost gülüşünün verdiğini düşünüyorsunuz belki de..Oysa çok uzak bir tarihte değil, 15.yy'da Kayzer-i Rum olarak bilinen Fatih Sultan Mehmet Han bunu göze alıp bir karar vermişti. Fatih'in gözü o kadar karaydı ki merkezi otoriteyi güçlendirmek için yaptığı Fatih Kanunnamesi adı altında bu belkide en önemsiziydi.. Padişah ulaşılmaz olmalıydı, zaaflarını göstermemeliydi..Arka planda zehirlenme ihtimaline karşı tek başına yemek yemeyi istemesi de bu kararın ihtimalleri arasındaydı..Kanunnamesinde şu sözlere rastlarız; “Ve cenab-ı şerifim ile kimesne ta'am yimek kannum değildir. Meğerki ehl[ü] ıyalden ola. Ecdad-ı izamım vüzerasiyle yerler imiş. Ben ref' etmişimdir.” “Benimle beraber yemek yenilmesi kanunuma uygun değildir. Ailemledahi olsa bu böyle. Büyük ecdadımvezirleriyleberaber yerlermiş.Ben bu âdeti kaldırmışımdır.” O ıssız sofralarında ne yediğine gelirsek, sebze meyveye özellikle önem göstermiştir.Günde 2 öğün yemek yediğini görürüz. Şuan İstanbul Haliçte köprü altlarında süpürge benzeri aletlerle karides toplattığını biliriz.. Kuşhanelerinde karidesi ve istiridyeyi sık sık pişirtmiş, sofralarında bulundurmuştur. Sabahları mantı yemeyi ayrıca sever, hamur işlerini devamlı tüketirdi.. Peki ya siz ömür boyu yalnız yemek yiyebilir miydiniz? #gastronomia #gastronomi #fatihsultanmehmet #yemek Görsel:İSMEK kaynakları https://www.instagram.com/p/B-7XGreg5PM/?igshid=9akslev624mn
2 notes · View notes
omeraydinoglu14-blog · 8 years ago
Text
Fatih Kanunnamesi ve Kardeş Katli Olayı
Fatih Kanunnamesi ve Kardeş Katli Olayı
Tarih boyunca Türkler, yerleştikleri tüm coğrafyalarda irili ufaklı birçok devlet kurmuşlardır. Hatta kurdukları bu devletler çoğunlukla ilerleyen dönemlerde imparatorluk halini almıştır. Devletlerin yıkılmasında düşmanlarının etkisi yadsınamayacak kadar fazla olsa bile, ana etken eski Türk siyasi geleneğinde olan devletin hanedan üyelerinin ortak malı olarak kabul edilmesidir. Bu geleneğe; ülüş…
View On WordPress
0 notes
kitapindiroku · 7 years ago
Text
Kanunnamei Ali Osman Fatih Kanunnamesi Kitabı pdf indir pdf indir
Kanunnamei Ali Osman Fatih Kanunnamesi Fatih Kanunnamesini ilk kez neşreden Mehmed Arif’in Osmanlıca olan orjinal tıpkı basımıdır. Taraması sebebiyle yatay olup eserin her sayfasında 2 sayfa yer almıştır.
Kanunnamei Ali Osman Fatih Kanunnamesi Kitabı pdf indir pdf indir oku
0 notes
bilmisler · 6 years ago
Text
Osmanlı Döneminde Ceza Uygulamaları
https://bilmisler.com/osmanli-doneminde-ceza-uygulamalari/
Osmanlı Döneminde Ceza Uygulamaları
Osmanlı Döneminde uygulana ceza kaynakları 3 adettir. Bu kaynaklar arasında;
İslam Ceza Hukuku (Ukuubat)
Türklerin İslam kabulü öncesi gelenekleri
Osmanlı tarafından çıkarılan yasalar
Türklerin İslam kabulü öncesi gelenekleri genellikle Türk – Moğol yasalarından oluşmaktadır. Sonradan çıkarılan yasalara ise “siyaseten katl” anlayışı dahil edilmiştir.
İslam’a Göre Cezalar
Had Cezalar: Allah’ın hakkı olması nedeniyle değiştirilemeyen ve Allah’a karşı işlenen suçlar için uygulanan cezalardır. Kanunda yer alan cezalar gibi olup haydutluk, hırsızlık, zina gibi suçları örnek olarak verebiliriz. Suçların karşılığı cezalara örnek verdiğimizde; hırsızlıkta bir organın kesilmesi, zina için 100 değnek ve recm cezalarından bahsedebiliriz.
Kısas ve Diyet: Bir çeşit takas, ödeşme cezalarıdır. Bir organın kesilmesi, öldürme veya mal olarak ödeşme gibi cezalar yer almaktadır. Mal olarak ödeşme Osmanlı Kanunlarında “kanlık” olarak da adlandırılmaktadır.
Taz’ir: Daha önce belirtiğimiz cezalar arasında yer almayan ve kararı mahkemeye bırakılan suçlar ve cezalardır. Mahkeme kararına göre bağışlama mümkün olabileceği gibi değnek cezası, sürgün, tutuklama gibi durumlar da mümkündür.
Siyaseten Katl: Siyaseten genellikle ölüm cezası anlamına gelmektedir. Bahsedilen ceza şeriat işbirliğiyle verilmektedir. Padişahın malının ve canının üzerinde sınırsız yetki bulunduran örf hukukudur. Devlete karşı ayaklanma, halkın malını çalma, padişaha yalan söylemek, padişahın canına kasd, padişahın tahtını tehlikeye düşürme, kalpazanlık, görevde başarısızlık, padişaha baskı yapılması, sadrazama karşı işlenen suçlar bunlar arasında yer almaktadır.
İslam Öncesi Cezalar
Yazımızın başında Türklerin İslam’ı kabul etmeden önce genellikle Türk – Moğol cezalarını uyguladıklarını söylemiştik. Bunlardan hangilerinin Osmanlılar tarafından uygulandığının tam olarak kestirilmesi mümkün değildir. Moğollar’ın cezaları arasında kişiyi filin ayakları altında ezdirme, deri yüzme, kişiyi boğma, ateşte yakmak, ağza taş tıkamak, gövdesini parçalara ayırmak yer almaktadır. Bunlar arasında çengel ve kazık gibi vezaların Osmanlılar’a geçtiği düşüünlmektedir. Dil kesme, burun ve kulak kesme gibi Ala’ud Devle Bey kanunundaki cezalarında buradan geldiği düşünülmektedir.
Osmanlı Tarafından Çıkarılan Yasalar
Bosna Kanunnamesi, Kanuni Sultan Süleyman Kanunnamesi, Fatih Sultan Mehmet Kanunnamesi gibi kanunlarda çeşitli cezalar yer almaktadır. Kollara bıçak sokarak gezdirme, teşhir, sürülme, siyaseten teşhir, sakal kesme gibi cezalar yer almaktadır. Bu cezaların haricinde mahkeme kararına bırakılan cezalar arasında bahsettiklerimize nazaran nispeten daha hafif ölçüde olan kulak çekme, azarlama, suçu yüze vurma, öğüt verme, mirastan yoksun bırakma, mali cezalar gibi uygulamalar da bulunmaktadır.
Recm cezası, suçlunun yarı beline kadar toprağa gömülmesi ve sonrasında taşlanarak öldürülmesi uygulamasıdır. Bu ceza İslam’da da görülmesine rağmen hem İslam’da hem de Osmanlılar da nadiren uygulanmıştır. Osmanlı’da yalnızca bir kez uygulanmıştır. Osmanlı döneminde sık rastlanan cezalar arasında suçlunun ayaklarına ve boynuna çanlar, cendereler takılması ve teşhir edilmesi yer alıyordu. Falaka ve değnek cezaları da sık rastlanılan cezalar arasında yer almaktadır.
0 notes
avutakaltindere-blog · 7 years ago
Text
TÜRK TARİHİNDE HUKUK
Tumblr media
M.Ö 2. Yüzyılda kurulmuş olan bilinen ilk Türk Devleti olan Asya Hun Devleti; hatta bilinen ilk Türk topluluğu olan M.Ö 7. Yüzyılda yaşamış Sakalar’ dan bu yana Türk tarihinde hukuk, çeşitli tarihsel ve toplumsal olaylardan, yaşayış şekillerinden etkilenmek suretiyle, çeşitli değişim ve gelişimlere konu olmuştur. Söz konusu değişimleri, bu yazımda genel itibariyle İslamiyet öncesi, İslamiyet dönemi ve Osmanlı dönemi olmak üzere üç ana başlıkta inceleyeceğim.
I. İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİNDE HUKUK
Türklerin anayurdu, İslamiyet öncesi dönemde Orta Asya olmuştur. Söz konusu bölgede yüzey şekilleri itibariyle yüksek platoların bulunması, karasal iklimin hüküm sürmesi, bozkır bitki örtüsünün mevcut olması, bu dönemde Türk devlet ve topluluklarının hayvancılıkla uğraşmalarına ve dolayısıyla göçebe bir yaşam sürmelerine sebebiyet vermiştir. İslamiyet öncesi Türk devletleri ve topluluklarında, yerleşik hayatın henüz benimsenmemiş olması,yazılı hayata geçilmesini geciktirmiştir. Buna karşın göçebe yaşam tarzının dolaylı olarak bir diğer sonucu da ayrıcalıklı bir sınıfın ortaya çıkması önlenmiş ve Türk tarihinde kölecilik görülmemiştir.
Yazılı hayata geçilememesi, yazısız hukuk kuralları olan ‘’töre’’ kurallarının önem kazanmasına sebebiyet vermiş, hükümdar başta olmak üzere kimse töreye karşı hareket edememiştir. Bu kapsamda devlet işlerinin töreye uygun yürütülmesinin yanında, halk günlük hayatında da törenin dışına çıkamamıştır. Töreyi korumak ve uygulamak devletin, topluluğun dolayısıyla hükümdarın görevi olmuştur.
Türklerin örf, adet, gelenek ve görenekleri doğrultusunda meydana gelen töre kuralları; adalet, eşitlik, iyilik, yararlı olma, insanlık doğrultusunda değişmez kurallarının yanında şartlara göre yeni kuralların koyulmasına imkan sağlamıştır.
Devlete karşı hareket etmek, ordudan kaçmak, cinayet, tecavüz gibi vakıalar idam ile cezalandırılmış, hırsızlık suçlarında tazminat ödenmesi öngörülmüştür. Buna karşın göçebe hayatın benimsenmiş olması uzun süreli hapis cezalarının uygulanabilmesine engel olmuştur. Doğrudan uygulanan cezai yaptırımlar kesin ve netlik arz etmiştir. Bununla birlikte istisnai olarak hafif suçlarda 10  güne kadar hapis cezası uygulanmıştır.
745 – 840 yılları arasında Uygurlar döneminde yerleşik hayata geçiş ile birlikte, yazının günlük hayatta kullanılır hale gelmesi, yazılı hukuk kurallarının meydana gelmesine sebep olmuştur.
Murat ALTINDERE
II. İSLAMİYET DÖNEMİ TÜRK TARİHİNDE HUKUK
840 yılında Uygur Devletinin yıkılması sonucu kurulan Karahanlıların, 932 yılında İslamiyeti resmi din kabul etmeleri ile, Orta Asya’da Türk – İslam tarihinin başlamasına sebep olmuştur. İslamiyetin etkisi ile, İslamiyet öncesi Türk tarihinde devleti yönetme yetkisinin tanrı tarafından hükümdara verildiği yönündeki ‘’kut’’ anlayışı, yerini ‘’sultan’’ anlayışına bırakmıştır. Yine İslamiyetin etkisi ile töre kurallarından oluşan örf-i hukuk sistemi, şer-i  hukuk sistemi ile birlikte ikili bir yapıya bürünmüştür.
Şer’i Hukuk : İslam din kurallarına göre düzenlenmiş hukuk kurallarından oluşan sistemi ifade etmektedir. Şer’i hukuk kurallarının uygulanacağı davalara kadılar bakmaktadır. Kadıların başında ise Kadi’l Kudat (Kadılar Kadısı) bulunmaktaydı. Kadılar tarafından verilen hükümler üzerinde hükümdarın yahut devletin yaptırım gücü bulunmamaktadır ve verilen kararlar kesindir. Şer’i hukuk kurallarına tabi uyuşmazlıklar genel itibariyle; evlenme, boşanma, velayet, miras, nafaka, hayır işleri, vakıflar, ticaret ve noterliğe ilişkin vakıalardır.
Örf’i Hukuk : İslamiyete aykırı olmamak şartıyla, örf, adet, gelenek ve görenek kurallarının düzenlenmesi sonucu meydana gelen hukuk kurallarıdır. Örf’i hukuk sorumlusu Emir-i Dad‘dır. Niteliği gereği şer’i hukuk konusu olmayan uyuşmazlıklar, örf’i hukuk’ a tabidir.
III. OSMANLI DÖNEMİNDE HUKUK
İslamiyet dönemi Türk tarihinin alt başlığı olan Osmanlı Döneminde hukuk, İslamiyet dönemi hukuk sistemine paralellik göstermektedir. İslamiyet dönemi Türk topluluklarında kabul gören ikili hukuk sistemi Osmanlı Devleti’ nde de görülmektedir. Bu kapsamda hukuk sistemi;
Kaynağı Kur’an, sünnet, icma ve kıyas olan şer’i hukuk ve İslamiyet öncesinden bu yana devam eden töre kurallarının İslamiyete aykırı olmayacak şekilde düzenlenmesi sonucu meydana gelen örf’i hukuk söz konusu ikili hukuk sistemini ifade etmektedir. Buna karşın Osmanlı Devleti ’nde şer’i ve örf’i tüm vakıalar, ilgili hukuk kuralının uygulanması suretiyle şer’i mahkemelerde çözümlenmektedir.
Şer’i Hukuk: Din ve yasama işleri padişah adına Şeyhülislam’ a aittir. Buna karşın şeyhülislam’ ın yargılama yetkisi bulunmamaktadır. Söz konusu işlerde şeyhülislam, yürütme ve yasama faaliyetlerini fetvalar aracılığı ile sağlamaktadır.
Yargılama faaliyeti kadılar tarafından yürütülmektedir. Dönemin en yüksek rütbeli yargıcı ‘’İstanbul Efendisi’’ olarak adlandırılan İstanbul kadısıdır.
Kadılar, yargılama faaliyeti karşılığında devletten maaş almaz, gördükleri davalardan aldıkları harçlar ile geçimini sağlamaktadır.
Kadıların tayin ve terfi işlemleri kazaskerler tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda kazaskerlik, şer’i hukukun işleyişini sağlayan en önemli kurum niteliğindedir.
Örf’i Hukuk: Yasama yetkisi padişaha aittir. Bu kapsamda örf’i konulara ilişkin padişah buyrukları nişancı tarafından ‘’ferman’’ olarak kaleme alınmakta, padişahın turası işlenmekte ve fermanın resmiyet kazanması sağlanmaktaydı.
Fatih döneminde hazırlanan ‘’Kanunname-i Ali Osman’’ ile örf-i hukuk yazılı hale getirilmiştir. Söz konusu belge Osmanlı Devletinin ilk kanunnamesi niteliğindedir.
Osmanlı döneminde hukuk alanındaki gelişmeler esasen 19. Yüzyılda başlamıştır. 1878 yılında İslami temelli medeni kanun ‘’Mecelle’’, 1839 yılında temel hakları güvence altına alan ‘’Tanzimat Fermanı’’, 1856 yılında karma mahkemelerin kurulmasını sağlayan ‘’Islahat Fermanı’’  yürürlüğe girmiştir.
Bununla birlikte Abdülaziz döneminde Divan-ı Ahkam-ı Adliye adlı yüksek mahkeme kurulmuş, 1878 yılında hukuk alanında uzman ihtiyacının karşılanması amacıyla Mekteb-i Hukuk-i Şahane kurulmuştur.
Murat Altındere
0 notes
sizekitap · 7 years ago
Text
Hürrem Sultan
Hürrem Sultan Oleksandra Şutko Kitap Yayınevi
Hürrem Sultan, Osmanlı Devleti’nin en parlak zamanında Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi olarak imparatorluğun en nüfuzlu kadınıydı. Ukrayna’da esir düşen, yurdunu ve ailesini kaybetmiş bir kadının çok kısa sayılabilecek bir zamanda inanılmaz boyutlarda güç sahibi olmuş efsane bir kadına dönüşmesi herhalde tarihte örneğine çok az rastlanabilecek bir şeydir. Sultan Süleyman’ın hayatında bu Ukraynalı kızdan önce, ona ilk oğlu Mustafa’yı doğuran Mahidevran vardı. Ama Hürrem 1520-1530 arasında Sultan Süleyman’a birbiri ardına çocuklar doğururken Mahidevran sultandan uzaklaştırılmış ve ardından da oğlu Mustafa’yla birlikte Manisa’ya gönderilmişti. Hürrem zekâsı ve bilgisini sürekli artırma arzusuyla (buna, yazdığı Osmanlıca şiirler tanıklık eder) Sultan Süleyman’ın aklını ve yüreğini fethetmişti. Onunla felsefe ve şiir konularında sohbetlere girişen tek kadın odur. Ama Hürrem Sultan’ın hayatı, iktidara, zenginliğe ve aşka rağmen, hiç de bir masala benzemiyor, oğullarının geleceğini düşünmeden tek bir huzurlu gün bile geçiremiyordu. Eğer babaları ölecek olursa bunlar, Fatih kanunnamesi gereği, ağabeyleri Mustafa tarafından boğdurulacaklardı. Hürrem Sultan bu nedenle, rakiplerinin hatalarından ustaca yararlanarak tedbirli ve akıllı hareket etmek zorundaydı. Bu uzun soluklu mücadelesinin sonucunda da oğlu Selim tahta çıkmayı başardı. Ama Hürrem Sultan bunu göremeden öldü. Elinizdeki kitap, Osmanlı ve Batı kaynaklarının yanı sıra Ukrayna ve Rus kaynaklarına da dayanılarak, Hürrem’in bir hemşerisi olan Ukraynalı tarihçi Oleksandra Şutko’nun eseridir. Hürrem’in genellikle Osmanlı hâkim gruplarıyla ve harem komplolarıyla ilişkilendirilmekle yetinildiği popüler kitaplar karşısında Şutko’nun eseri, onun bilinmeyen özelliklerini de öne çıkartıyor, üstelik bunu aslında, şimdiye kadar neden bakmadığımızı düşündürtecek kadar yakın bir yerden, Ukrayna’dan yapıyor
devamı burada => https://goo.gl/t3eN4A
0 notes
bilmisler · 6 years ago
Text
Osmanlı Döneminde Ceza Uygulamaları
https://bilmisler.com/osmanli-doneminde-ceza-uygulamalari/
Osmanlı Döneminde Ceza Uygulamaları
Osmanlı Döneminde uygulana ceza kaynakları 3 adettir. Bu kaynaklar arasında;
İslam Ceza Hukuku (Ukuubat)
Türklerin İslam kabulü öncesi gelenekleri
Osmanlı tarafından çıkarılan yasalar
Türklerin İslam kabulü öncesi gelenekleri genellikle Türk – Moğol yasalarından oluşmaktadır. Sonradan çıkarılan yasalara ise “siyaseten katl” anlayışı dahil edilmiştir.
İslam’a Göre Cezalar
Had Cezalar: Allah’ın hakkı olması nedeniyle değiştirilemeyen ve Allah’a karşı işlenen suçlar için uygulanan cezalardır. Kanunda yer alan cezalar gibi olup haydutluk, hırsızlık, zina gibi suçları örnek olarak verebiliriz. Suçların karşılığı cezalara örnek verdiğimizde; hırsızlıkta bir organın kesilmesi, zina için 100 değnek ve recm cezalarından bahsedebiliriz.
Kısas ve Diyet: Bir çeşit takas, ödeşme cezalarıdır. Bir organın kesilmesi, öldürme veya mal olarak ödeşme gibi cezalar yer almaktadır. Mal olarak ödeşme Osmanlı Kanunlarında “kanlık” olarak da adlandırılmaktadır.
Taz’ir: Daha önce belirtiğimiz cezalar arasında yer almayan ve kararı mahkemeye bırakılan suçlar ve cezalardır. Mahkeme kararına göre bağışlama mümkün olabileceği gibi değnek cezası, sürgün, tutuklama gibi durumlar da mümkündür.
Siyaseten Katl: Siyaseten genellikle ölüm cezası anlamına gelmektedir. Bahsedilen ceza şeriat işbirliğiyle verilmektedir. Padişahın malının ve canının üzerinde sınırsız yetki bulunduran örf hukukudur. Devlete karşı ayaklanma, halkın malını çalma, padişaha yalan söylemek, padişahın canına kasd, padişahın tahtını tehlikeye düşürme, kalpazanlık, görevde başarısızlık, padişaha baskı yapılması, sadrazama karşı işlenen suçlar bunlar arasında yer almaktadır.
İslam Öncesi Cezalar
Yazımızın başında Türklerin İslam’ı kabul etmeden önce genellikle Türk – Moğol cezalarını uyguladıklarını söylemiştik. Bunlardan hangilerinin Osmanlılar tarafından uygulandığının tam olarak kestirilmesi mümkün değildir. Moğollar’ın cezaları arasında kişiyi filin ayakları altında ezdirme, deri yüzme, kişiyi boğma, ateşte yakmak, ağza taş tıkamak, gövdesini parçalara ayırmak yer almaktadır. Bunlar arasında çengel ve kazık gibi vezaların Osmanlılar’a geçtiği düşüünlmektedir. Dil kesme, burun ve kulak kesme gibi Ala’ud Devle Bey kanunundaki cezalarında buradan geldiği düşünülmektedir.
Osmanlı Tarafından Çıkarılan Yasalar
Bosna Kanunnamesi, Kanuni Sultan Süleyman Kanunnamesi, Fatih Sultan Mehmet Kanunnamesi gibi kanunlarda çeşitli cezalar yer almaktadır. Kollara bıçak sokarak gezdirme, teşhir, sürülme, siyaseten teşhir, sakal kesme gibi cezalar yer almaktadır. Bu cezaların haricinde mahkeme kararına bırakılan cezalar arasında bahsettiklerimize nazaran nispeten daha hafif ölçüde olan kulak çekme, azarlama, suçu yüze vurma, öğüt verme, mirastan yoksun bırakma, mali cezalar gibi uygulamalar da bulunmaktadır.
Recm cezası, suçlunun yarı beline kadar toprağa gömülmesi ve sonrasında taşlanarak öldürülmesi uygulamasıdır. Bu ceza İslam’da da görülmesine rağmen hem İslam’da hem de Osmanlılar da nadiren uygulanmıştır. Osmanlı’da yalnızca bir kez uygulanmıştır. Osmanlı döneminde sık rastlanan cezalar arasında suçlunun ayaklarına ve boynuna çanlar, cendereler takılması ve teşhir edilmesi yer alıyordu. Falaka ve değnek cezaları da sık rastlanılan cezalar arasında yer almaktadır.
0 notes
bilmisler · 6 years ago
Text
Osmanlı Döneminde Ceza Uygulamaları
https://bilmisler.com/osmanli-doneminde-ceza-uygulamalari/
Osmanlı Döneminde Ceza Uygulamaları
Osmanlı Döneminde uygulana ceza kaynakları 3 adettir. Bu kaynaklar arasında;
İslam Ceza Hukuku (Ukuubat)
Türklerin İslam kabulü öncesi gelenekleri
Osmanlı tarafından çıkarılan yasalar
Türklerin İslam kabulü öncesi gelenekleri genellikle Türk – Moğol yasalarından oluşmaktadır. Sonradan çıkarılan yasalara ise “siyaseten katl” anlayışı dahil edilmiştir.
İslam’a Göre Cezalar
Had Cezalar: Allah’ın hakkı olması nedeniyle değiştirilemeyen ve Allah’a karşı işlenen suçlar için uygulanan cezalardır. Kanunda yer alan cezalar gibi olup haydutluk, hırsızlık, zina gibi suçları örnek olarak verebiliriz. Suçların karşılığı cezalara örnek verdiğimizde; hırsızlıkta bir organın kesilmesi, zina için 100 değnek ve recm cezalarından bahsedebiliriz.
Kısas ve Diyet: Bir çeşit takas, ödeşme cezalarıdır. Bir organın kesilmesi, öldürme veya mal olarak ödeşme gibi cezalar yer almaktadır. Mal olarak ödeşme Osmanlı Kanunlarında “kanlık” olarak da adlandırılmaktadır.
Taz’ir: Daha önce belirtiğimiz cezalar arasında yer almayan ve kararı mahkemeye bırakılan suçlar ve cezalardır. Mahkeme kararına göre bağışlama mümkün olabileceği gibi değnek cezası, sürgün, tutuklama gibi durumlar da mümkündür.
Siyaseten Katl: Siyaseten genellikle ölüm cezası anlamına gelmektedir. Bahsedilen ceza şeriat işbirliğiyle verilmektedir. Padişahın malının ve canının üzerinde sınırsız yetki bulunduran örf hukukudur. Devlete karşı ayaklanma, halkın malını çalma, padişaha yalan söylemek, padişahın canına kasd, padişahın tahtını tehlikeye düşürme, kalpazanlık, görevde başarısızlık, padişaha baskı yapılması, sadrazama karşı işlenen suçlar bunlar arasında yer almaktadır.
İslam Öncesi Cezalar
Yazımızın başında Türklerin İslam’ı kabul etmeden önce genellikle Türk – Moğol cezalarını uyguladıklarını söylemiştik. Bunlardan hangilerinin Osmanlılar tarafından uygulandığının tam olarak kestirilmesi mümkün değildir. Moğollar’ın cezaları arasında kişiyi filin ayakları altında ezdirme, deri yüzme, kişiyi boğma, ateşte yakmak, ağza taş tıkamak, gövdesini parçalara ayırmak yer almaktadır. Bunlar arasında çengel ve kazık gibi vezaların Osmanlılar’a geçtiği düşüünlmektedir. Dil kesme, burun ve kulak kesme gibi Ala’ud Devle Bey kanunundaki cezalarında buradan geldiği düşünülmektedir.
Osmanlı Tarafından Çıkarılan Yasalar
Bosna Kanunnamesi, Kanuni Sultan Süleyman Kanunnamesi, Fatih Sultan Mehmet Kanunnamesi gibi kanunlarda çeşitli cezalar yer almaktadır. Kollara bıçak sokarak gezdirme, teşhir, sürülme, siyaseten teşhir, sakal kesme gibi cezalar yer almaktadır. Bu cezaların haricinde mahkeme kararına bırakılan cezalar arasında bahsettiklerimize nazaran nispeten daha hafif ölçüde olan kulak çekme, azarlama, suçu yüze vurma, öğüt verme, mirastan yoksun bırakma, mali cezalar gibi uygulamalar da bulunmaktadır.
Recm cezası, suçlunun yarı beline kadar toprağa gömülmesi ve sonrasında taşlanarak öldürülmesi uygulamasıdır. Bu ceza İslam’da da görülmesine rağmen hem İslam’da hem de Osmanlılar da nadiren uygulanmıştır. Osmanlı’da yalnızca bir kez uygulanmıştır. Osmanlı döneminde sık rastlanan cezalar arasında suçlunun ayaklarına ve boynuna çanlar, cendereler takılması ve teşhir edilmesi yer alıyordu. Falaka ve değnek cezaları da sık rastlanılan cezalar arasında yer almaktadır.
0 notes
bilmisler · 6 years ago
Text
Osmanlı Döneminde Ceza Uygulamaları
https://bilmisler.com/osmanli-doneminde-ceza-uygulamalari/
Osmanlı Döneminde Ceza Uygulamaları
Osmanlı Döneminde uygulana ceza kaynakları 3 adettir. Bu kaynaklar arasında;
İslam Ceza Hukuku (Ukuubat)
Türklerin İslam kabulü öncesi gelenekleri
Osmanlı tarafından çıkarılan yasalar
Türklerin İslam kabulü öncesi gelenekleri genellikle Türk – Moğol yasalarından oluşmaktadır. Sonradan çıkarılan yasalara ise “siyaseten katl” anlayışı dahil edilmiştir.
İslam’a Göre Cezalar
Had Cezalar: Allah’ın hakkı olması nedeniyle değiştirilemeyen ve Allah’a karşı işlenen suçlar için uygulanan cezalardır. Kanunda yer alan cezalar gibi olup haydutluk, hırsızlık, zina gibi suçları örnek olarak verebiliriz. Suçların karşılığı cezalara örnek verdiğimizde; hırsızlıkta bir organın kesilmesi, zina için 100 değnek ve recm cezalarından bahsedebiliriz.
Kısas ve Diyet: Bir çeşit takas, ödeşme cezalarıdır. Bir organın kesilmesi, öldürme veya mal olarak ödeşme gibi cezalar yer almaktadır. Mal olarak ödeşme Osmanlı Kanunlarında “kanlık” olarak da adlandırılmaktadır.
Taz’ir: Daha önce belirtiğimiz cezalar arasında yer almayan ve kararı mahkemeye bırakılan suçlar ve cezalardır. Mahkeme kararına göre bağışlama mümkün olabileceği gibi değnek cezası, sürgün, tutuklama gibi durumlar da mümkündür.
Siyaseten Katl: Siyaseten genellikle ölüm cezası anlamına gelmektedir. Bahsedilen ceza şeriat işbirliğiyle verilmektedir. Padişahın malının ve canının üzerinde sınırsız yetki bulunduran örf hukukudur. Devlete karşı ayaklanma, halkın malını çalma, padişaha yalan söylemek, padişahın canına kasd, padişahın tahtını tehlikeye düşürme, kalpazanlık, görevde başarısızlık, padişaha baskı yapılması, sadrazama karşı işlenen suçlar bunlar arasında yer almaktadır.
İslam Öncesi Cezalar
Yazımızın başında Türklerin İslam’ı kabul etmeden önce genellikle Türk – Moğol cezalarını uyguladıklarını söylemiştik. Bunlardan hangilerinin Osmanlılar tarafından uygulandığının tam olarak kestirilmesi mümkün değildir. Moğollar’ın cezaları arasında kişiyi filin ayakları altında ezdirme, deri yüzme, kişiyi boğma, ateşte yakmak, ağza taş tıkamak, gövdesini parçalara ayırmak yer almaktadır. Bunlar arasında çengel ve kazık gibi vezaların Osmanlılar’a geçtiği düşüünlmektedir. Dil kesme, burun ve kulak kesme gibi Ala’ud Devle Bey kanunundaki cezalarında buradan geldiği düşünülmektedir.
Osmanlı Tarafından Çıkarılan Yasalar
Bosna Kanunnamesi, Kanuni Sultan Süleyman Kanunnamesi, Fatih Sultan Mehmet Kanunnamesi gibi kanunlarda çeşitli cezalar yer almaktadır. Kollara bıçak sokarak gezdirme, teşhir, sürülme, siyaseten teşhir, sakal kesme gibi cezalar yer almaktadır. Bu cezaların haricinde mahkeme kararına bırakılan cezalar arasında bahsettiklerimize nazaran nispeten daha hafif ölçüde olan kulak çekme, azarlama, suçu yüze vurma, öğüt verme, mirastan yoksun bırakma, mali cezalar gibi uygulamalar da bulunmaktadır.
Recm cezası, suçlunun yarı beline kadar toprağa gömülmesi ve sonrasında taşlanarak öldürülmesi uygulamasıdır. Bu ceza İslam’da da görülmesine rağmen hem İslam’da hem de Osmanlılar da nadiren uygulanmıştır. Osmanlı’da yalnızca bir kez uygulanmıştır. Osmanlı döneminde sık rastlanan cezalar arasında suçlunun ayaklarına ve boynuna çanlar, cendereler takılması ve teşhir edilmesi yer alıyordu. Falaka ve değnek cezaları da sık rastlanılan cezalar arasında yer almaktadır.
0 notes
bilmisler · 6 years ago
Text
Osmanlı Döneminde Ceza Uygulamaları
https://bilmisler.com/osmanli-doneminde-ceza-uygulamalari/
Osmanlı Döneminde Ceza Uygulamaları
Osmanlı Döneminde uygulana ceza kaynakları 3 adettir. Bu kaynaklar arasında;
İslam Ceza Hukuku (Ukuubat)
Türklerin İslam kabulü öncesi gelenekleri
Osmanlı tarafından çıkarılan yasalar
Türklerin İslam kabulü öncesi gelenekleri genellikle Türk – Moğol yasalarından oluşmaktadır. Sonradan çıkarılan yasalara ise “siyaseten katl” anlayışı dahil edilmiştir.
İslam’a Göre Cezalar
Had Cezalar: Allah’ın hakkı olması nedeniyle değiştirilemeyen ve Allah’a karşı işlenen suçlar için uygulanan cezalardır. Kanunda yer alan cezalar gibi olup haydutluk, hırsızlık, zina gibi suçları örnek olarak verebiliriz. Suçların karşılığı cezalara örnek verdiğimizde; hırsızlıkta bir organın kesilmesi, zina için 100 değnek ve recm cezalarından bahsedebiliriz.
Kısas ve Diyet: Bir çeşit takas, ödeşme cezalarıdır. Bir organın kesilmesi, öldürme veya mal olarak ödeşme gibi cezalar yer almaktadır. Mal olarak ödeşme Osmanlı Kanunlarında “kanlık” olarak da adlandırılmaktadır.
Taz’ir: Daha önce belirtiğimiz cezalar arasında yer almayan ve kararı mahkemeye bırakılan suçlar ve cezalardır. Mahkeme kararına göre bağışlama mümkün olabileceği gibi değnek cezası, sürgün, tutuklama gibi durumlar da mümkündür.
Siyaseten Katl: Siyaseten genellikle ölüm cezası anlamına gelmektedir. Bahsedilen ceza şeriat işbirliğiyle verilmektedir. Padişahın malının ve canının üzerinde sınırsız yetki bulunduran örf hukukudur. Devlete karşı ayaklanma, halkın malını çalma, padişaha yalan söylemek, padişahın canına kasd, padişahın tahtını tehlikeye düşürme, kalpazanlık, görevde başarısızlık, padişaha baskı yapılması, sadrazama karşı işlenen suçlar bunlar arasında yer almaktadır.
İslam Öncesi Cezalar
Yazımızın başında Türklerin İslam’ı kabul etmeden önce genellikle Türk – Moğol cezalarını uyguladıklarını söylemiştik. Bunlardan hangilerinin Osmanlılar tarafından uygulandığının tam olarak kestirilmesi mümkün değildir. Moğollar’ın cezaları arasında kişiyi filin ayakları altında ezdirme, deri yüzme, kişiyi boğma, ateşte yakmak, ağza taş tıkamak, gövdesini parçalara ayırmak yer almaktadır. Bunlar arasında çengel ve kazık gibi vezaların Osmanlılar’a geçtiği düşüünlmektedir. Dil kesme, burun ve kulak kesme gibi Ala’ud Devle Bey kanunundaki cezalarında buradan geldiği düşünülmektedir.
Osmanlı Tarafından Çıkarılan Yasalar
Bosna Kanunnamesi, Kanuni Sultan Süleyman Kanunnamesi, Fatih Sultan Mehmet Kanunnamesi gibi kanunlarda çeşitli cezalar yer almaktadır. Kollara bıçak sokarak gezdirme, teşhir, sürülme, siyaseten teşhir, sakal kesme gibi cezalar yer almaktadır. Bu cezaların haricinde mahkeme kararına bırakılan cezalar arasında bahsettiklerimize nazaran nispeten daha hafif ölçüde olan kulak çekme, azarlama, suçu yüze vurma, öğüt verme, mirastan yoksun bırakma, mali cezalar gibi uygulamalar da bulunmaktadır.
Recm cezası, suçlunun yarı beline kadar toprağa gömülmesi ve sonrasında taşlanarak öldürülmesi uygulamasıdır. Bu ceza İslam’da da görülmesine rağmen hem İslam’da hem de Osmanlılar da nadiren uygulanmıştır. Osmanlı’da yalnızca bir kez uygulanmıştır. Osmanlı döneminde sık rastlanan cezalar arasında suçlunun ayaklarına ve boynuna çanlar, cendereler takılması ve teşhir edilmesi yer alıyordu. Falaka ve değnek cezaları da sık rastlanılan cezalar arasında yer almaktadır.
0 notes
bilmisler · 6 years ago
Text
Osmanlıda Kanunnameler
https://bilmisler.com/osmanlida-kanunnameler/
Osmanlıda Kanunnameler
Temel kanunnâmeler
Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmelerinden başlayarak Sultan Bayezid, Sultan Selim e Sultan Süleyman Kanunnâmelerinin birbirlerini tamamlayıcı biçimde gelişerek devam etmeleri Osmanlı Devletinin örgütlenmesi ve sosyo-ekonomik düzenin başlıca hukukî temellerinin daha başlangıçta atıldığını ve hukuksal yapının bu temeller üzerine geliştiğini göstermektedir.
Fatih Mehmed’in Kanunnamesinde kısaca ve parça parça işlenmiş konular Sultan Selim Kanunnamesi paragraf 1ar ve özel bölümler biçimini almıştır. Kanuni Sultan Süleyman Ka- nunnâmesi’nde de bir çok sorun Sultan Selim Kanunnamesi’ne göre daha eksiksiz ve daha detaylı olarak ele alınmış ve Osmanlı toprak hukukunda takip edilecek uygulamaları daha boyutlu yansıtmaktadır.
Bütün bu yasalarda aynı biçim ve yapı korunmuş, tanımlar, hükümler, kurallar, yükümlülükler ise gelenekler ve görenekler halinde anlatılmış bulunmaktadır. Yine bu kanunnâmelerin ceza hükümlerinde Şer’î hukukta yer alan suç unsurları (öğeleri ) aynen korunmuş olmakla beraber hükümdara tanınan bazı yetkilere dayanarak had cezalarında farklı bazı değerlendirmeler yapılmıştır.
Devlet-i Aliyye-i Osmâniye’nin temel kanunnâmeleri olan “Fatih ve Sultan Süleyman kanunnâmeleri”nin tensih edilmiş birçok nüshaları bulunmakla beraber onaylı nüshaları ortada yoktur. Bununla beraber H. 1005 tarihli bir adaletnamede açıkça “Ecdâd-i ‘izam’ımdan Sultan Süleyman Han… zaman-i iktidarlarında kanunname yazılub beher şehirde olan kadılar mahkemesinde kanunname-i hümayun vaz’ olunmağla..” hususunun belirtilmiş olması tasdikli kanunnâmenin hem varlığını ve hem de yaygınlaştırılmış olduğunu kanıtlıyor.
1- Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmeleri “Saray ve yönetimin protokol kuralları, devlet görevlilerinin padişahla olan ilişkileri, rütbe almalan, ödenekleri, tekaüdiyeleri, cezalandırılmaları gibi konular, köylü kesimi’nden vergi ve harçların toplanış biçimi, miktarları, mirî toprak statüsü ve reaya’nın mirî topraklar üzerindeki tasarruf hukuku, timarlı sipahîTer gibi askerî ve İdarî zorunluluklarla yükümlü değişik tabakaların durumu, serbest tımarları ilgilendiren kurallar, şehirlerde zanaatkar ve ticarî faaliyetin uygulanışı” ile ilgili kurallar, yükümlülükler, hükümler ve cezaları belirtmektedir. Bu özellikleri daha sonra yapılan yasalann da çekirdeğini oluşturmuştur.
2- Sultan II. Bayezid döneminde yapılan düzenlemeler “Kitab-ı Kavânîn-i Urfiyye-i Osmaniye” ismiyle yazıya geçirilmiştir. Bu kanunnâmenin ilk bölümünde Fatih Kanunnâmele- n’ndeki ceza kanunu genişletilmiştir, ikinci bölümde sipahilerin reâyâ’dan alacakları vergiler; has ve tımar arazilerinden alman harçlar, yayalarla müsellemlere dair kanunlar; üçüncü bölümünde de reâyânm hakları, topraklann kullanımına dair yeni hükümler getirilmiş bulunmaktadır.
3. Sultan Selim Kanunnamesi, Fatih Sultan Mehmed ile Kanuni Sultan Süleyman’ın kanunnameleri arasında bir bağlantı ve geçiş sayılabilir. Yavuz Sultan Selim’in hükümdarlık dönemi Anadolu vilayetlerinde hukukî düzenin sağlanması, birçok vilâyet kanunnâme-lerinin çıkarılması açısından çok yoğun bir faaliyete sahne olmuştu.
Aslında bu tür özel kanunnâmelerin her biri daha sonra yapılacak geniş bir hukuksal düzenlemenin ilkeleri olarak mevcut gelenek hukuku ile ekonomik, sosyal ve politik değişimler içeren yeni kuralların hukukî düzen içinde bağdaştırılmaları demektir.
Kanunname başlıca dört kısımdır. Birinci kısımda ceza hukukuna ait “zarar-ziyan, kusur, kabahat ve suçlar için ceza ve yükümlülükler”i düzenleyen hükümler; ikinci kısımda “köylü kesimin ödeyeceği vergi, narh ve harçların miktar ve ödemeleri” hakkında kurallar; üçüncü olarak narh ve pazardaki alışveriş üzerine harçların toplanmasını ayarlayan kurallar; dördüncü olarak da “şehirlerde zanaat ve ticarî faaliyeti düzenleyen kurallar ve bunların ihlâli halinde ödenmesi gereken cezalar” anlatılmaktadır.
4. Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, kendisinden öncekilerin, özellikle Fatih Kanunnâmeleri ve Selimname’48nin genişletilip sistemleştirilmiş, “tımarların sahip oluş biçimleri, sahib-i arz tımarlı sipahilerin askerî mecburiyetleri, hak ve hukukları, badihava vergileri, azab ve valak’ların durumları” gibi köylü reayanın sosyal ve askerî örgütlenmesi üzerine birçok yeni kısımlar eklenmiş şeklidir.
Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, Sultan Selim Kanunnamesi’nin bazı bölümlerini aynen almakta, bazen de biçim ve yapısını korumakla beraber daha da geliştirip açıklamaktadır. Bununla beraber reaya kesiminin tarım üretiminden alınan şer’î vergiler ve “rüsûm-i raiyyet” denilen örfî vergilerin, koyun vergisi (âdet-i ağnam), kışlık otlakların (resm- i kışlak), otlakların (resm-i otlak), kovanların (resrn-i kovan),
Anadolu Eyâleti’nde değirmenlerden alman vergilerin, konar-göçer, yörük, yaya ve müsellemlerin statüleri, ceza hukukunda suçlar ve müeyyidelerini ilgilendiren bölümlerin içerikleri ve yasanın bütününü oluşturan hukuksal yapı korunmuş bulunmaktadır.
0 notes
bilmisler · 6 years ago
Text
Osmanlıda Kanunnameler
https://bilmisler.com/osmanlida-kanunnameler/
Osmanlıda Kanunnameler
Temel kanunnâmeler
Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmelerinden başlayarak Sultan Bayezid, Sultan Selim e Sultan Süleyman Kanunnâmelerinin birbirlerini tamamlayıcı biçimde gelişerek devam etmeleri Osmanlı Devletinin örgütlenmesi ve sosyo-ekonomik düzenin başlıca hukukî temellerinin daha başlangıçta atıldığını ve hukuksal yapının bu temeller üzerine geliştiğini göstermektedir.
Fatih Mehmed’in Kanunnamesinde kısaca ve parça parça işlenmiş konular Sultan Selim Kanunnamesi paragraf 1ar ve özel bölümler biçimini almıştır. Kanuni Sultan Süleyman Ka- nunnâmesi’nde de bir çok sorun Sultan Selim Kanunnamesi’ne göre daha eksiksiz ve daha detaylı olarak ele alınmış ve Osmanlı toprak hukukunda takip edilecek uygulamaları daha boyutlu yansıtmaktadır.
Bütün bu yasalarda aynı biçim ve yapı korunmuş, tanımlar, hükümler, kurallar, yükümlülükler ise gelenekler ve görenekler halinde anlatılmış bulunmaktadır. Yine bu kanunnâmelerin ceza hükümlerinde Şer’î hukukta yer alan suç unsurları (öğeleri ) aynen korunmuş olmakla beraber hükümdara tanınan bazı yetkilere dayanarak had cezalarında farklı bazı değerlendirmeler yapılmıştır.
Devlet-i Aliyye-i Osmâniye’nin temel kanunnâmeleri olan “Fatih ve Sultan Süleyman kanunnâmeleri”nin tensih edilmiş birçok nüshaları bulunmakla beraber onaylı nüshaları ortada yoktur. Bununla beraber H. 1005 tarihli bir adaletnamede açıkça “Ecdâd-i ‘izam’ımdan Sultan Süleyman Han… zaman-i iktidarlarında kanunname yazılub beher şehirde olan kadılar mahkemesinde kanunname-i hümayun vaz’ olunmağla..” hususunun belirtilmiş olması tasdikli kanunnâmenin hem varlığını ve hem de yaygınlaştırılmış olduğunu kanıtlıyor.
1- Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmeleri “Saray ve yönetimin protokol kuralları, devlet görevlilerinin padişahla olan ilişkileri, rütbe almalan, ödenekleri, tekaüdiyeleri, cezalandırılmaları gibi konular, köylü kesimi’nden vergi ve harçların toplanış biçimi, miktarları, mirî toprak statüsü ve reaya’nın mirî topraklar üzerindeki tasarruf hukuku, timarlı sipahîTer gibi askerî ve İdarî zorunluluklarla yükümlü değişik tabakaların durumu, serbest tımarları ilgilendiren kurallar, şehirlerde zanaatkar ve ticarî faaliyetin uygulanışı” ile ilgili kurallar, yükümlülükler, hükümler ve cezaları belirtmektedir. Bu özellikleri daha sonra yapılan yasalann da çekirdeğini oluşturmuştur.
2- Sultan II. Bayezid döneminde yapılan düzenlemeler “Kitab-ı Kavânîn-i Urfiyye-i Osmaniye” ismiyle yazıya geçirilmiştir. Bu kanunnâmenin ilk bölümünde Fatih Kanunnâmele- n’ndeki ceza kanunu genişletilmiştir, ikinci bölümde sipahilerin reâyâ’dan alacakları vergiler; has ve tımar arazilerinden alman harçlar, yayalarla müsellemlere dair kanunlar; üçüncü bölümünde de reâyânm hakları, topraklann kullanımına dair yeni hükümler getirilmiş bulunmaktadır.
3. Sultan Selim Kanunnamesi, Fatih Sultan Mehmed ile Kanuni Sultan Süleyman’ın kanunnameleri arasında bir bağlantı ve geçiş sayılabilir. Yavuz Sultan Selim’in hükümdarlık dönemi Anadolu vilayetlerinde hukukî düzenin sağlanması, birçok vilâyet kanunnâme-lerinin çıkarılması açısından çok yoğun bir faaliyete sahne olmuştu.
Aslında bu tür özel kanunnâmelerin her biri daha sonra yapılacak geniş bir hukuksal düzenlemenin ilkeleri olarak mevcut gelenek hukuku ile ekonomik, sosyal ve politik değişimler içeren yeni kuralların hukukî düzen içinde bağdaştırılmaları demektir.
Kanunname başlıca dört kısımdır. Birinci kısımda ceza hukukuna ait “zarar-ziyan, kusur, kabahat ve suçlar için ceza ve yükümlülükler”i düzenleyen hükümler; ikinci kısımda “köylü kesimin ödeyeceği vergi, narh ve harçların miktar ve ödemeleri” hakkında kurallar; üçüncü olarak narh ve pazardaki alışveriş üzerine harçların toplanmasını ayarlayan kurallar; dördüncü olarak da “şehirlerde zanaat ve ticarî faaliyeti düzenleyen kurallar ve bunların ihlâli halinde ödenmesi gereken cezalar” anlatılmaktadır.
4. Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, kendisinden öncekilerin, özellikle Fatih Kanunnâmeleri ve Selimname’48nin genişletilip sistemleştirilmiş, “tımarların sahip oluş biçimleri, sahib-i arz tımarlı sipahilerin askerî mecburiyetleri, hak ve hukukları, badihava vergileri, azab ve valak’ların durumları” gibi köylü reayanın sosyal ve askerî örgütlenmesi üzerine birçok yeni kısımlar eklenmiş şeklidir.
Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, Sultan Selim Kanunnamesi’nin bazı bölümlerini aynen almakta, bazen de biçim ve yapısını korumakla beraber daha da geliştirip açıklamaktadır. Bununla beraber reaya kesiminin tarım üretiminden alınan şer’î vergiler ve “rüsûm-i raiyyet” denilen örfî vergilerin, koyun vergisi (âdet-i ağnam), kışlık otlakların (resm- i kışlak), otlakların (resm-i otlak), kovanların (resrn-i kovan),
Anadolu Eyâleti’nde değirmenlerden alman vergilerin, konar-göçer, yörük, yaya ve müsellemlerin statüleri, ceza hukukunda suçlar ve müeyyidelerini ilgilendiren bölümlerin içerikleri ve yasanın bütününü oluşturan hukuksal yapı korunmuş bulunmaktadır.
0 notes
bilmisler · 6 years ago
Text
Osmanlıda Kanunnameler
https://bilmisler.com/osmanlida-kanunnameler/
Osmanlıda Kanunnameler
Temel kanunnâmeler
Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmelerinden başlayarak Sultan Bayezid, Sultan Selim e Sultan Süleyman Kanunnâmelerinin birbirlerini tamamlayıcı biçimde gelişerek devam etmeleri Osmanlı Devletinin örgütlenmesi ve sosyo-ekonomik düzenin başlıca hukukî temellerinin daha başlangıçta atıldığını ve hukuksal yapının bu temeller üzerine geliştiğini göstermektedir.
Fatih Mehmed’in Kanunnamesinde kısaca ve parça parça işlenmiş konular Sultan Selim Kanunnamesi paragraf 1ar ve özel bölümler biçimini almıştır. Kanuni Sultan Süleyman Ka- nunnâmesi’nde de bir çok sorun Sultan Selim Kanunnamesi’ne göre daha eksiksiz ve daha detaylı olarak ele alınmış ve Osmanlı toprak hukukunda takip edilecek uygulamaları daha boyutlu yansıtmaktadır.
Bütün bu yasalarda aynı biçim ve yapı korunmuş, tanımlar, hükümler, kurallar, yükümlülükler ise gelenekler ve görenekler halinde anlatılmış bulunmaktadır. Yine bu kanunnâmelerin ceza hükümlerinde Şer’î hukukta yer alan suç unsurları (öğeleri ) aynen korunmuş olmakla beraber hükümdara tanınan bazı yetkilere dayanarak had cezalarında farklı bazı değerlendirmeler yapılmıştır.
Devlet-i Aliyye-i Osmâniye’nin temel kanunnâmeleri olan “Fatih ve Sultan Süleyman kanunnâmeleri”nin tensih edilmiş birçok nüshaları bulunmakla beraber onaylı nüshaları ortada yoktur. Bununla beraber H. 1005 tarihli bir adaletnamede açıkça “Ecdâd-i ‘izam’ımdan Sultan Süleyman Han… zaman-i iktidarlarında kanunname yazılub beher şehirde olan kadılar mahkemesinde kanunname-i hümayun vaz’ olunmağla..” hususunun belirtilmiş olması tasdikli kanunnâmenin hem varlığını ve hem de yaygınlaştırılmış olduğunu kanıtlıyor.
1- Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmeleri “Saray ve yönetimin protokol kuralları, devlet görevlilerinin padişahla olan ilişkileri, rütbe almalan, ödenekleri, tekaüdiyeleri, cezalandırılmaları gibi konular, köylü kesimi’nden vergi ve harçların toplanış biçimi, miktarları, mirî toprak statüsü ve reaya’nın mirî topraklar üzerindeki tasarruf hukuku, timarlı sipahîTer gibi askerî ve İdarî zorunluluklarla yükümlü değişik tabakaların durumu, serbest tımarları ilgilendiren kurallar, şehirlerde zanaatkar ve ticarî faaliyetin uygulanışı” ile ilgili kurallar, yükümlülükler, hükümler ve cezaları belirtmektedir. Bu özellikleri daha sonra yapılan yasalann da çekirdeğini oluşturmuştur.
2- Sultan II. Bayezid döneminde yapılan düzenlemeler “Kitab-ı Kavânîn-i Urfiyye-i Osmaniye” ismiyle yazıya geçirilmiştir. Bu kanunnâmenin ilk bölümünde Fatih Kanunnâmele- n’ndeki ceza kanunu genişletilmiştir, ikinci bölümde sipahilerin reâyâ’dan alacakları vergiler; has ve tımar arazilerinden alman harçlar, yayalarla müsellemlere dair kanunlar; üçüncü bölümünde de reâyânm hakları, topraklann kullanımına dair yeni hükümler getirilmiş bulunmaktadır.
3. Sultan Selim Kanunnamesi, Fatih Sultan Mehmed ile Kanuni Sultan Süleyman’ın kanunnameleri arasında bir bağlantı ve geçiş sayılabilir. Yavuz Sultan Selim’in hükümdarlık dönemi Anadolu vilayetlerinde hukukî düzenin sağlanması, birçok vilâyet kanunnâme-lerinin çıkarılması açısından çok yoğun bir faaliyete sahne olmuştu.
Aslında bu tür özel kanunnâmelerin her biri daha sonra yapılacak geniş bir hukuksal düzenlemenin ilkeleri olarak mevcut gelenek hukuku ile ekonomik, sosyal ve politik değişimler içeren yeni kuralların hukukî düzen i��inde bağdaştırılmaları demektir.
Kanunname başlıca dört kısımdır. Birinci kısımda ceza hukukuna ait “zarar-ziyan, kusur, kabahat ve suçlar için ceza ve yükümlülükler”i düzenleyen hükümler; ikinci kısımda “köylü kesimin ödeyeceği vergi, narh ve harçların miktar ve ödemeleri” hakkında kurallar; üçüncü olarak narh ve pazardaki alışveriş üzerine harçların toplanmasını ayarlayan kurallar; dördüncü olarak da “şehirlerde zanaat ve ticarî faaliyeti düzenleyen kurallar ve bunların ihlâli halinde ödenmesi gereken cezalar” anlatılmaktadır.
4. Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, kendisinden öncekilerin, özellikle Fatih Kanunnâmeleri ve Selimname’48nin genişletilip sistemleştirilmiş, “tımarların sahip oluş biçimleri, sahib-i arz tımarlı sipahilerin askerî mecburiyetleri, hak ve hukukları, badihava vergileri, azab ve valak’ların durumları” gibi köylü reayanın sosyal ve askerî örgütlenmesi üzerine birçok yeni kısımlar eklenmiş şeklidir.
Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, Sultan Selim Kanunnamesi’nin bazı bölümlerini aynen almakta, bazen de biçim ve yapısını korumakla beraber daha da geliştirip açıklamaktadır. Bununla beraber reaya kesiminin tarım üretiminden alınan şer’î vergiler ve “rüsûm-i raiyyet” denilen örfî vergilerin, koyun vergisi (âdet-i ağnam), kışlık otlakların (resm- i kışlak), otlakların (resm-i otlak), kovanların (resrn-i kovan),
Anadolu Eyâleti’nde değirmenlerden alman vergilerin, konar-göçer, yörük, yaya ve müsellemlerin statüleri, ceza hukukunda suçlar ve müeyyidelerini ilgilendiren bölümlerin içerikleri ve yasanın bütününü oluşturan hukuksal yapı korunmuş bulunmaktadır.
0 notes
bilmisler · 6 years ago
Text
Osmanlıda Kanunnameler
https://bilmisler.com/osmanlida-kanunnameler/
Osmanlıda Kanunnameler
Temel kanunnâmeler
Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmelerinden başlayarak Sultan Bayezid, Sultan Selim e Sultan Süleyman Kanunnâmelerinin birbirlerini tamamlayıcı biçimde gelişerek devam etmeleri Osmanlı Devletinin örgütlenmesi ve sosyo-ekonomik düzenin başlıca hukukî temellerinin daha başlangıçta atıldığını ve hukuksal yapının bu temeller üzerine geliştiğini göstermektedir.
Fatih Mehmed'in Kanunnamesinde kısaca ve parça parça işlenmiş konular Sultan Selim Kanunnamesi paragraf 1ar ve özel bölümler biçimini almıştır. Kanuni Sultan Süleyman Ka- nunnâmesi'nde de bir çok sorun Sultan Selim Kanunnamesi'ne göre daha eksiksiz ve daha detaylı olarak ele alınmış ve Osmanlı toprak hukukunda takip edilecek uygulamaları daha boyutlu yansıtmaktadır.
Bütün bu yasalarda aynı biçim ve yapı korunmuş, tanımlar, hükümler, kurallar, yükümlülükler ise gelenekler ve görenekler halinde anlatılmış bulunmaktadır. Yine bu kanunnâmelerin ceza hükümlerinde Şer'î hukukta yer alan suç unsurları (öğeleri ) aynen korunmuş olmakla beraber hükümdara tanınan bazı yetkilere dayanarak had cezalarında farklı bazı değerlendirmeler yapılmıştır.
Devlet-i Aliyye-i Osmâniye'nin temel kanunnâmeleri olan "Fatih ve Sultan Süleyman kanunnâmeleri"nin tensih edilmiş birçok nüshaları bulunmakla beraber onaylı nüshaları ortada yoktur. Bununla beraber H. 1005 tarihli bir adaletnamede açıkça "Ecdâd-i 'izam’ımdan Sultan Süleyman Han… zaman-i iktidarlarında kanunname yazılub beher şehirde olan kadılar mahkemesinde kanunname-i hümayun vaz' olunmağla.." hususunun belirtilmiş olması tasdikli kanunnâmenin hem varlığını ve hem de yaygınlaştırılmış olduğunu kanıtlıyor.
1- Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmeleri "Saray ve yönetimin protokol kuralları, devlet görevlilerinin padişahla olan ilişkileri, rütbe almalan, ödenekleri, tekaüdiyeleri, cezalandırılmaları gibi konular, köylü kesimi'nden vergi ve harçların toplanış biçimi, miktarları, mirî toprak statüsü ve reaya'nın mirî topraklar üzerindeki tasarruf hukuku, timarlı sipahîTer gibi askerî ve İdarî zorunluluklarla yükümlü değişik tabakaların durumu, serbest tımarları ilgilendiren kurallar, şehirlerde zanaatkar ve ticarî faaliyetin uygulanışı" ile ilgili kurallar, yükümlülükler, hükümler ve cezaları belirtmektedir. Bu özellikleri daha sonra yapılan yasalann da çekirdeğini oluşturmuştur.
2- Sultan II. Bayezid döneminde yapılan düzenlemeler "Kitab-ı Kavânîn-i Urfiyye-i Osmaniye" ismiyle yazıya geçirilmiştir. Bu kanunnâmenin ilk bölümünde Fatih Kanunnâmele- n'ndeki ceza kanunu genişletilmiştir, ikinci bölümde sipahilerin reâyâ'dan alacakları vergiler; has ve tımar arazilerinden alman harçlar, yayalarla müsellemlere dair kanunlar; üçüncü bölümünde de reâyânm hakları, topraklann kullanımına dair yeni hükümler getirilmiş bulunmaktadır.
3. Sultan Selim Kanunnamesi, Fatih Sultan Mehmed ile Kanuni Sultan Süleyman'ın kanunnameleri arasında bir bağlantı ve geçiş sayılabilir. Yavuz Sultan Selim'in hükümdarlık dönemi Anadolu vilayetlerinde hukukî düzenin sağlanması, birçok vilâyet kanunnâme-lerinin çıkarılması açısından çok yoğun bir faaliyete sahne olmuştu.
 Aslında bu tür özel kanunnâmelerin her biri daha sonra yapılacak geniş bir hukuksal düzenlemenin ilkeleri olarak mevcut gelenek hukuku ile ekonomik, sosyal ve politik değişimler içeren yeni kuralların hukukî düzen içinde bağdaştırılmaları demektir.
Kanunname başlıca dört kısımdır. Birinci kısımda ceza hukukuna ait "zarar-ziyan, kusur, kabahat ve suçlar için ceza ve yükümlülükler"i düzenleyen hükümler; ikinci kısımda "köylü kesimin ödeyeceği vergi, narh ve harçların miktar ve ödemeleri" hakkında kurallar; üçüncü olarak narh ve pazardaki alışveriş üzerine harçların toplanmasını ayarlayan kurallar; dördüncü olarak da "şehirlerde zanaat ve ticarî faaliyeti düzenleyen kurallar ve bunların ihlâli halinde ödenmesi gereken cezalar" anlatılmaktadır.
4. Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, kendisinden öncekilerin, özellikle Fatih Kanunnâmeleri ve Selimname'48nin genişletilip sistemleştirilmiş, "tımarların sahip oluş biçimleri, sahib-i arz tımarlı sipahilerin askerî mecburiyetleri, hak ve hukukları, badihava vergileri, azab ve valak'ların durumları" gibi köylü reayanın sosyal ve askerî örgütlenmesi üzerine birçok yeni kısımlar eklenmiş şeklidir.
Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, Sultan Selim Kanunnamesi'nin bazı bölümlerini aynen almakta, bazen de biçim ve yapısını korumakla beraber daha da geliştirip açıklamaktadır. Bununla beraber reaya kesiminin tarım üretiminden alınan şer'î vergiler ve "rüsûm-i raiyyet" denilen örfî vergilerin, koyun vergisi (âdet-i ağnam), kışlık otlakların (resm- i kışlak), otlakların (resm-i otlak), kovanların (resrn-i kovan), 
Anadolu Eyâleti'nde değirmenlerden alman vergilerin, konar-göçer, yörük, yaya ve müsellemlerin statüleri, ceza hukukunda suçlar ve müeyyidelerini ilgilendiren bölümlerin içerikleri ve yasanın bütününü oluşturan hukuksal yapı korunmuş bulunmaktadır.
0 notes
kitapindiroku · 7 years ago
Text
Kanunnamei Ali Osman (Osmanlıca) Kitabı pdf indir pdf indir
Kanunnamei Ali Osman (Osmanlıca) Fatih Kanunnamesi 1330 İstanbul baskısı olan Osmanlıca tıpkı basım eserin bazı sayfa üstlerindeki satırlar orijinal taramadan kaynaklı sebeplerle yarım çıkmıştır. Araştırmacıların istifadesine sunulmak amacıyla çok az sayıda baskısı yapılmış devlet teşkilatına dair en önemli kaynaklardan biridir.
Kanunnamei Ali Osman (Osmanlıca) Kitabı pdf indir pdf indir oku
0 notes