#osmanlu kanunnameler
Explore tagged Tumblr posts
Text
Osmanlıda Kanunnameler
https://bilmisler.com/osmanlida-kanunnameler/
Osmanlıda Kanunnameler
Temel kanunnâmeler
Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmelerinden başlayarak Sultan Bayezid, Sultan Selim e Sultan Süleyman Kanunnâmelerinin birbirlerini tamamlayıcı biçimde gelişerek devam etmeleri Osmanlı Devletinin örgütlenmesi ve sosyo-ekonomik düzenin başlıca hukukî temellerinin daha başlangıçta atıldığını ve hukuksal yapının bu temeller üzerine geliştiğini göstermektedir.
Fatih Mehmed’in Kanunnamesinde kısaca ve parça parça işlenmiş konular Sultan Selim Kanunnamesi paragraf 1ar ve özel bölümler biçimini almıştır. Kanuni Sultan Süleyman Ka- nunnâmesi’nde de bir çok sorun Sultan Selim Kanunnamesi’ne göre daha eksiksiz ve daha detaylı olarak ele alınmış ve Osmanlı toprak hukukunda takip edilecek uygulamaları daha boyutlu yansıtmaktadır.
Bütün bu yasalarda aynı biçim ve yapı korunmuş, tanımlar, hükümler, kurallar, yükümlülükler ise gelenekler ve görenekler halinde anlatılmış bulunmaktadır. Yine bu kanunnâmelerin ceza hükümlerinde Şer’î hukukta yer alan suç unsurları (öğeleri ) aynen korunmuş olmakla beraber hükümdara tanınan bazı yetkilere dayanarak had cezalarında farklı bazı değerlendirmeler yapılmıştır.
Devlet-i Aliyye-i Osmâniye’nin temel kanunnâmeleri olan “Fatih ve Sultan Süleyman kanunnâmeleri”nin tensih edilmiş birçok nüshaları bulunmakla beraber onaylı nüshaları ortada yoktur. Bununla beraber H. 1005 tarihli bir adaletnamede açıkça “Ecdâd-i ‘izam’ımdan Sultan Süleyman Han… zaman-i iktidarlarında kanunname yazılub beher şehirde olan kadılar mahkemesinde kanunname-i hümayun vaz’ olunmağla..” hususunun belirtilmiş olması tasdikli kanunnâmenin hem varlığını ve hem de yaygınlaştırılmış olduğunu kanıtlıyor.
1- Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmeleri “Saray ve yönetimin protokol kuralları, devlet görevlilerinin padişahla olan ilişkileri, rütbe almalan, ödenekleri, tekaüdiyeleri, cezalandırılmaları gibi konular, köylü kesimi’nden vergi ve harçların toplanış biçimi, miktarları, mirî toprak statüsü ve reaya’nın mirî topraklar üzerindeki tasarruf hukuku, timarlı sipahîTer gibi askerî ve İdarî zorunluluklarla yükümlü değişik tabakaların durumu, serbest tımarları ilgilendiren kurallar, şehirlerde zanaatkar ve ticarî faaliyetin uygulanışı” ile ilgili kurallar, yükümlülükler, hükümler ve cezaları belirtmektedir. Bu özellikleri daha sonra yapılan yasalann da çekirdeğini oluşturmuştur.
2- Sultan II. Bayezid döneminde yapılan düzenlemeler “Kitab-ı Kavânîn-i Urfiyye-i Osmaniye” ismiyle yazıya geçirilmiştir. Bu kanunnâmenin ilk bölümünde Fatih Kanunnâmele- n’ndeki ceza kanunu genişletilmiştir, ikinci bölümde sipahilerin reâyâ’dan alacakları vergiler; has ve tımar arazilerinden alman harçlar, yayalarla müsellemlere dair kanunlar; üçüncü bölümünde de reâyânm hakları, topraklann kullanımına dair yeni hükümler getirilmiş bulunmaktadır.
3. Sultan Selim Kanunnamesi, Fatih Sultan Mehmed ile Kanuni Sultan Süleyman’ın kanunnameleri arasında bir bağlantı ve geçiş sayılabilir. Yavuz Sultan Selim’in hükümdarlık dönemi Anadolu vilayetlerinde hukukî düzenin sağlanması, birçok vilâyet kanunnâme-lerinin çıkarılması açısından çok yoğun bir faaliyete sahne olmuştu.
Aslında bu tür özel kanunnâmelerin her biri daha sonra yapılacak geniş bir hukuksal düzenlemenin ilkeleri olarak mevcut gelenek hukuku ile ekonomik, sosyal ve politik değişimler içeren yeni kuralların hukukî düzen içinde bağdaştırılmaları demektir.
Kanunname başlıca dört kısımdır. Birinci kısımda ceza hukukuna ait “zarar-ziyan, kusur, kabahat ve suçlar için ceza ve yükümlülükler”i düzenleyen hükümler; ikinci kısımda “köylü kesimin ödeyeceği vergi, narh ve harçların miktar ve ödemeleri” hakkında kurallar; üçüncü olarak narh ve pazardaki alışveriş üzerine harçların toplanmasını ayarlayan kurallar; dördüncü olarak da “şehirlerde zanaat ve ticarî faaliyeti düzenleyen kurallar ve bunların ihlâli halinde ödenmesi gereken cezalar” anlatılmaktadır.
4. Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, kendisinden öncekilerin, özellikle Fatih Kanunnâmeleri ve Selimname’48nin genişletilip sistemleştirilmiş, “tımarların sahip oluş biçimleri, sahib-i arz tımarlı sipahilerin askerî mecburiyetleri, hak ve hukukları, badihava vergileri, azab ve valak’ların durumları” gibi köylü reayanın sosyal ve askerî örgütlenmesi üzerine birçok yeni kısımlar eklenmiş şeklidir.
Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, Sultan Selim Kanunnamesi’nin bazı bölümlerini aynen almakta, bazen de biçim ve yapısını korumakla beraber daha da geliştirip açıklamaktadır. Bununla beraber reaya kesiminin tarım üretiminden alınan şer’î vergiler ve “rüsûm-i raiyyet” denilen örfî vergilerin, koyun vergisi (âdet-i ağnam), kışlık otlakların (resm- i kışlak), otlakların (resm-i otlak), kovanların (resrn-i kovan),
Anadolu Eyâleti’nde değirmenlerden alman vergilerin, konar-göçer, yörük, yaya ve müsellemlerin statüleri, ceza hukukunda suçlar ve müeyyidelerini ilgilendiren bölümlerin içerikleri ve yasanın bütününü oluşturan hukuksal yapı korunmuş bulunmaktadır.
0 notes
Text
Osmanlıda Kanunnameler
https://bilmisler.com/osmanlida-kanunnameler/
Osmanlıda Kanunnameler
Temel kanunnâmeler
Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmelerinden başlayarak Sultan Bayezid, Sultan Selim e Sultan Süleyman Kanunnâmelerinin birbirlerini tamamlayıcı biçimde gelişerek devam etmeleri Osmanlı Devletinin örgütlenmesi ve sosyo-ekonomik düzenin başlıca hukukî temellerinin daha başlangıçta atıldığını ve hukuksal yapının bu temeller üzerine geliştiğini göstermektedir.
Fatih Mehmed’in Kanunnamesinde kısaca ve parça parça işlenmiş konular Sultan Selim Kanunnamesi paragraf 1ar ve özel bölümler biçimini almıştır. Kanuni Sultan Süleyman Ka- nunnâmesi’nde de bir çok sorun Sultan Selim Kanunnamesi’ne göre daha eksiksiz ve daha detaylı olarak ele alınmış ve Osmanlı toprak hukukunda takip edilecek uygulamaları daha boyutlu yansıtmaktadır.
Bütün bu yasalarda aynı biçim ve yapı korunmuş, tanımlar, hükümler, kurallar, yükümlülükler ise gelenekler ve görenekler halinde anlatılmış bulunmaktadır. Yine bu kanunnâmelerin ceza hükümlerinde Şer’î hukukta yer alan suç unsurları (öğeleri ) aynen korunmuş olmakla beraber hükümdara tanınan bazı yetkilere dayanarak had cezalarında farklı bazı değerlendirmeler yapılmıştır.
Devlet-i Aliyye-i Osmâniye’nin temel kanunnâmeleri olan “Fatih ve Sultan Süleyman kanunnâmeleri”nin tensih edilmiş birçok nüshaları bulunmakla beraber onaylı nüshaları ortada yoktur. Bununla beraber H. 1005 tarihli bir adaletnamede açıkça “Ecdâd-i ‘izam’ımdan Sultan Süleyman Han… zaman-i iktidarlarında kanunname yazılub beher şehirde olan kadılar mahkemesinde kanunname-i hümayun vaz’ olunmağla..” hususunun belirtilmiş olması tasdikli kanunnâmenin hem varlığını ve hem de yaygınlaştırılmış olduğunu kanıtlıyor.
1- Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmeleri “Saray ve yönetimin protokol kuralları, devlet görevlilerinin padişahla olan ilişkileri, rütbe almalan, ödenekleri, tekaüdiyeleri, cezalandırılmaları gibi konular, köylü kesimi’nden vergi ve harçların toplanış biçimi, miktarları, mirî toprak statüsü ve reaya’nın mirî topraklar üzerindeki tasarruf hukuku, timarlı sipahîTer gibi askerî ve İdarî zorunluluklarla yükümlü değişik tabakaların durumu, serbest tımarları ilgilendiren kurallar, şehirlerde zanaatkar ve ticarî faaliyetin uygulanışı” ile ilgili kurallar, yükümlülükler, hükümler ve cezaları belirtmektedir. Bu özellikleri daha sonra yapılan yasalann da çekirdeğini oluşturmuştur.
2- Sultan II. Bayezid döneminde yapılan düzenlemeler “Kitab-ı Kavânîn-i Urfiyye-i Osmaniye” ismiyle yazıya geçirilmiştir. Bu kanunnâmenin ilk bölümünde Fatih Kanunnâmele- n’ndeki ceza kanunu genişletilmiştir, ikinci bölümde sipahilerin reâyâ’dan alacakları vergiler; has ve tımar arazilerinden alman harçlar, yayalarla müsellemlere dair kanunlar; üçüncü bölümünde de reâyânm hakları, topraklann kullanımına dair yeni hükümler getirilmiş bulunmaktadır.
3. Sultan Selim Kanunnamesi, Fatih Sultan Mehmed ile Kanuni Sultan Süleyman’ın kanunnameleri arasında bir bağlantı ve geçiş sayılabilir. Yavuz Sultan Selim’in hükümdarlık dönemi Anadolu vilayetlerinde hukukî düzenin sağlanması, birçok vilâyet kanunnâme-lerinin çıkarılması açısından çok yoğun bir faaliyete sahne olmuştu.
Aslında bu tür özel kanunnâmelerin her biri daha sonra yapılacak geniş bir hukuksal düzenlemenin ilkeleri olarak mevcut gelenek hukuku ile ekonomik, sosyal ve politik değişimler içeren yeni kuralların hukukî düzen içinde bağdaştırılmaları demektir.
Kanunname başlıca dört kısımdır. Birinci kısımda ceza hukukuna ait “zarar-ziyan, kusur, kabahat ve suçlar için ceza ve yükümlülükler”i düzenleyen hükümler; ikinci kısımda “köylü kesimin ödeyeceği vergi, narh ve harçların miktar ve ödemeleri” hakkında kurallar; üçüncü olarak narh ve pazardaki alışveriş üzerine harçların toplanmasını ayarlayan kurallar; dördüncü olarak da “şehirlerde zanaat ve ticarî faaliyeti düzenleyen kurallar ve bunların ihlâli halinde ödenmesi gereken cezalar” anlatılmaktadır.
4. Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, kendisinden öncekilerin, özellikle Fatih Kanunnâmeleri ve Selimname’48nin genişletilip sistemleştirilmiş, “tımarların sahip oluş biçimleri, sahib-i arz tımarlı sipahilerin askerî mecburiyetleri, hak ve hukukları, badihava vergileri, azab ve valak’ların durumları” gibi köylü reayanın sosyal ve askerî örgütlenmesi üzerine birçok yeni kısımlar eklenmiş şeklidir.
Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, Sultan Selim Kanunnamesi’nin bazı bölümlerini aynen almakta, bazen de biçim ve yapısını korumakla beraber daha da geliştirip açıklamaktadır. Bununla beraber reaya kesiminin tarım üretiminden alınan şer’î vergiler ve “rüsûm-i raiyyet” denilen örfî vergilerin, koyun vergisi (âdet-i ağnam), kışlık otlakların (resm- i kışlak), otlakların (resm-i otlak), kovanların (resrn-i kovan),
Anadolu Eyâleti’nde değirmenlerden alman vergilerin, konar-göçer, yörük, yaya ve müsellemlerin statüleri, ceza hukukunda suçlar ve müeyyidelerini ilgilendiren bölümlerin içerikleri ve yasanın bütününü oluşturan hukuksal yapı korunmuş bulunmaktadır.
0 notes
Text
Osmanlıda Kanunnameler
https://bilmisler.com/osmanlida-kanunnameler/
Osmanlıda Kanunnameler
Temel kanunnâmeler
Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmelerinden başlayarak Sultan Bayezid, Sultan Selim e Sultan Süleyman Kanunnâmelerinin birbirlerini tamamlayıcı biçimde gelişerek devam etmeleri Osmanlı Devletinin örgütlenmesi ve sosyo-ekonomik düzenin başlıca hukukî temellerinin daha başlangıçta atıldığını ve hukuksal yapının bu temeller üzerine geliştiğini göstermektedir.
Fatih Mehmed’in Kanunnamesinde kısaca ve parça parça işlenmiş konular Sultan Selim Kanunnamesi paragraf 1ar ve özel bölümler biçimini almıştır. Kanuni Sultan Süleyman Ka- nunnâmesi’nde de bir çok sorun Sultan Selim Kanunnamesi’ne göre daha eksiksiz ve daha detaylı olarak ele alınmış ve Osmanlı toprak hukukunda takip edilecek uygulamaları daha boyutlu yansıtmaktadır.
Bütün bu yasalarda aynı biçim ve yapı korunmuş, tanımlar, hükümler, kurallar, yükümlülükler ise gelenekler ve görenekler halinde anlatılmış bulunmaktadır. Yine bu kanunnâmelerin ceza hükümlerinde Şer’î hukukta yer alan suç unsurları (öğeleri ) aynen korunmuş olmakla beraber hükümdara tanınan bazı yetkilere dayanarak had cezalarında farklı bazı değerlendirmeler yapılmıştır.
Devlet-i Aliyye-i Osmâniye’nin temel kanunnâmeleri olan “Fatih ve Sultan Süleyman kanunnâmeleri”nin tensih edilmiş birçok nüshaları bulunmakla beraber onaylı nüshaları ortada yoktur. Bununla beraber H. 1005 tarihli bir adaletnamede açıkça “Ecdâd-i ‘izam’ımdan Sultan Süleyman Han… zaman-i iktidarlarında kanunname yazılub beher şehirde olan kadılar mahkemesinde kanunname-i hümayun vaz’ olunmağla..” hususunun belirtilmiş olması tasdikli kanunnâmenin hem varlığını ve hem de yaygınlaştırılmış olduğunu kanıtlıyor.
1- Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmeleri “Saray ve yönetimin protokol kuralları, devlet görevlilerinin padişahla olan ilişkileri, rütbe almalan, ödenekleri, tekaüdiyeleri, cezalandırılmaları gibi konular, köylü kesimi’nden vergi ve harçların toplanış biçimi, miktarları, mirî toprak statüsü ve reaya’nın mirî topraklar üzerindeki tasarruf hukuku, timarlı sipahîTer gibi askerî ve İdarî zorunluluklarla yükümlü değişik tabakaların durumu, serbest tımarları ilgilendiren kurallar, şehirlerde zanaatkar ve ticarî faaliyetin uygulanışı” ile ilgili kurallar, yükümlülükler, hükümler ve cezaları belirtmektedir. Bu özellikleri daha sonra yapılan yasalann da çekirdeğini oluşturmuştur.
2- Sultan II. Bayezid döneminde yapılan düzenlemeler “Kitab-ı Kavânîn-i Urfiyye-i Osmaniye” ismiyle yazıya geçirilmiştir. Bu kanunnâmenin ilk bölümünde Fatih Kanunnâmele- n’ndeki ceza kanunu genişletilmiştir, ikinci bölümde sipahilerin reâyâ’dan alacakları vergiler; has ve tımar arazilerinden alman harçlar, yayalarla müsellemlere dair kanunlar; üçüncü bölümünde de reâyânm hakları, topraklann kullanımına dair yeni hükümler getirilmiş bulunmaktadır.
3. Sultan Selim Kanunnamesi, Fatih Sultan Mehmed ile Kanuni Sultan Süleyman’ın kanunnameleri arasında bir bağlantı ve geçiş sayılabilir. Yavuz Sultan Selim’in hükümdarlık dönemi Anadolu vilayetlerinde hukukî düzenin sağlanması, birçok vilâyet kanunnâme-lerinin çıkarılması açısından çok yoğun bir faaliyete sahne olmuştu.
Aslında bu tür özel kanunnâmelerin her biri daha sonra yapılacak geniş bir hukuksal düzenlemenin ilkeleri olarak mevcut gelenek hukuku ile ekonomik, sosyal ve politik değişimler içeren yeni kuralların hukukî düzen içinde bağdaştırılmaları demektir.
Kanunname başlıca dört kısımdır. Birinci kısımda ceza hukukuna ait “zarar-ziyan, kusur, kabahat ve suçlar için ceza ve yükümlülükler”i düzenleyen hükümler; ikinci kısımda “köylü kesimin ödeyeceği vergi, narh ve harçların miktar ve ödemeleri” hakkında kurallar; üçüncü olarak narh ve pazardaki alışveriş üzerine harçların toplanmasını ayarlayan kurallar; dördüncü olarak da “şehirlerde zanaat ve ticarî faaliyeti düzenleyen kurallar ve bunların ihlâli halinde ödenmesi gereken cezalar” anlatılmaktadır.
4. Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, kendisinden öncekilerin, özellikle Fatih Kanunnâmeleri ve Selimname’48nin genişletilip sistemleştirilmiş, “tımarların sahip oluş biçimleri, sahib-i arz tımarlı sipahilerin askerî mecburiyetleri, hak ve hukukları, badihava vergileri, azab ve valak’ların durumları” gibi köylü reayanın sosyal ve askerî örgütlenmesi üzerine birçok yeni kısımlar eklenmiş şeklidir.
Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, Sultan Selim Kanunnamesi’nin bazı bölümlerini aynen almakta, bazen de biçim ve yapısını korumakla beraber daha da geliştirip açıklamaktadır. Bununla beraber reaya kesiminin tarım üretiminden alınan şer’î vergiler ve “rüsûm-i raiyyet” denilen örfî vergilerin, koyun vergisi (âdet-i ağnam), kışlık otlakların (resm- i kışlak), otlakların (resm-i otlak), kovanların (resrn-i kovan),
Anadolu Eyâleti’nde değirmenlerden alman vergilerin, konar-göçer, yörük, yaya ve müsellemlerin statüleri, ceza hukukunda suçlar ve müeyyidelerini ilgilendiren bölümlerin içerikleri ve yasanın bütününü oluşturan hukuksal yapı korunmuş bulunmaktadır.
0 notes
Text
Osmanlıda Kanunnameler
https://bilmisler.com/osmanlida-kanunnameler/
Osmanlıda Kanunnameler
Temel kanunnâmeler
Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmelerinden başlayarak Sultan Bayezid, Sultan Selim e Sultan Süleyman Kanunnâmelerinin birbirlerini tamamlayıcı biçimde gelişerek devam etmeleri Osmanlı Devletinin örgütlenmesi ve sosyo-ekonomik düzenin başlıca hukukî temellerinin daha başlangıçta atıldığını ve hukuksal yapının bu temeller üzerine geliştiğini göstermektedir.
Fatih Mehmed'in Kanunnamesinde kısaca ve parça parça işlenmiş konular Sultan Selim Kanunnamesi paragraf 1ar ve özel bölümler biçimini almıştır. Kanuni Sultan Süleyman Ka- nunnâmesi'nde de bir çok sorun Sultan Selim Kanunnamesi'ne göre daha eksiksiz ve daha detaylı olarak ele alınmış ve Osmanlı toprak hukukunda takip edilecek uygulamaları daha boyutlu yansıtmaktadır.
Bütün bu yasalarda aynı biçim ve yapı korunmuş, tanımlar, hükümler, kurallar, yükümlülükler ise gelenekler ve görenekler halinde anlatılmış bulunmaktadır. Yine bu kanunnâmelerin ceza hükümlerinde Şer'î hukukta yer alan suç unsurları (öğeleri ) aynen korunmuş olmakla beraber hükümdara tanınan bazı yetkilere dayanarak had cezalarında farklı bazı değerlendirmeler yapılmıştır.
Devlet-i Aliyye-i Osmâniye'nin temel kanunnâmeleri olan "Fatih ve Sultan Süleyman kanunnâmeleri"nin tensih edilmiş birçok nüshaları bulunmakla beraber onaylı nüshaları ortada yoktur. Bununla beraber H. 1005 tarihli bir adaletnamede açıkça "Ecdâd-i 'izam’ımdan Sultan Süleyman Han… zaman-i iktidarlarında kanunname yazılub beher şehirde olan kadılar mahkemesinde kanunname-i hümayun vaz' olunmağla.." hususunun belirtilmiş olması tasdikli kanunnâmenin hem varlığını ve hem de yaygınlaştırılmış olduğunu kanıtlıyor.
1- Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmeleri "Saray ve yönetimin protokol kuralları, devlet görevlilerinin padişahla olan ilişkileri, rütbe almalan, ödenekleri, tekaüdiyeleri, cezalandırılmaları gibi konular, köylü kesimi'nden vergi ve harçların toplanış biçimi, miktarları, mirî toprak statüsü ve reaya'nın mirî topraklar üzerindeki tasarruf hukuku, timarlı sipahîTer gibi askerî ve İdarî zorunluluklarla yükümlü değişik tabakaların durumu, serbest tımarları ilgilendiren kurallar, şehirlerde zanaatkar ve ticarî faaliyetin uygulanışı" ile ilgili kurallar, yükümlülükler, hükümler ve cezaları belirtmektedir. Bu özellikleri daha sonra yapılan yasalann da çekirdeğini oluşturmuştur.
2- Sultan II. Bayezid döneminde yapılan düzenlemeler "Kitab-ı Kavânîn-i Urfiyye-i Osmaniye" ismiyle yazıya geçirilmiştir. Bu kanunnâmenin ilk bölümünde Fatih Kanunnâmele- n'ndeki ceza kanunu genişletilmiştir, ikinci bölümde sipahilerin reâyâ'dan alacakları vergiler; has ve tımar arazilerinden alman harçlar, yayalarla müsellemlere dair kanunlar; üçüncü bölümünde de reâyânm hakları, topraklann kullanımına dair yeni hükümler getirilmiş bulunmaktadır.
3. Sultan Selim Kanunnamesi, Fatih Sultan Mehmed ile Kanuni Sultan Süleyman'ın kanunnameleri arasında bir bağlantı ve geçiş sayılabilir. Yavuz Sultan Selim'in hükümdarlık dönemi Anadolu vilayetlerinde hukukî düzenin sağlanması, birçok vilâyet kanunnâme-lerinin çıkarılması açısından çok yoğun bir faaliyete sahne olmuştu.
Aslında bu tür özel kanunnâmelerin her biri daha sonra yapılacak geniş bir hukuksal düzenlemenin ilkeleri olarak mevcut gelenek hukuku ile ekonomik, sosyal ve politik değişimler içeren yeni kuralların hukukî düzen içinde bağdaştırılmaları demektir.
Kanunname başlıca dört kısımdır. Birinci kısımda ceza hukukuna ait "zarar-ziyan, kusur, kabahat ve suçlar için ceza ve yükümlülükler"i düzenleyen hükümler; ikinci kısımda "köylü kesimin ödeyeceği vergi, narh ve harçların miktar ve ödemeleri" hakkında kurallar; üçüncü olarak narh ve pazardaki alışveriş üzerine harçların toplanmasını ayarlayan kurallar; dördüncü olarak da "şehirlerde zanaat ve ticarî faaliyeti düzenleyen kurallar ve bunların ihlâli halinde ödenmesi gereken cezalar" anlatılmaktadır.
4. Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, kendisinden öncekilerin, özellikle Fatih Kanunnâmeleri ve Selimname'48nin genişletilip sistemleştirilmiş, "tımarların sahip oluş biçimleri, sahib-i arz tımarlı sipahilerin askerî mecburiyetleri, hak ve hukukları, badihava vergileri, azab ve valak'ların durumları" gibi köylü reayanın sosyal ve askerî örgütlenmesi üzerine birçok yeni kısımlar eklenmiş şeklidir.
Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, Sultan Selim Kanunnamesi'nin bazı bölümlerini aynen almakta, bazen de biçim ve yapısını korumakla beraber daha da geliştirip açıklamaktadır. Bununla beraber reaya kesiminin tarım üretiminden alınan şer'î vergiler ve "rüsûm-i raiyyet" denilen örfî vergilerin, koyun vergisi (âdet-i ağnam), kışlık otlakların (resm- i kışlak), otlakların (resm-i otlak), kovanların (resrn-i kovan),
Anadolu Eyâleti'nde değirmenlerden alman vergilerin, konar-göçer, yörük, yaya ve müsellemlerin statüleri, ceza hukukunda suçlar ve müeyyidelerini ilgilendiren bölümlerin içerikleri ve yasanın bütününü oluşturan hukuksal yapı korunmuş bulunmaktadır.
0 notes
Text
Osmanlıda Kanunnameler
https://bilmisler.com/osmanlida-kanunnameler/
Osmanlıda Kanunnameler
Temel kanunnâmeler
Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmelerinden başlayarak Sultan Bayezid, Sultan Selim e Sultan Süleyman Kanunnâmelerinin birbirlerini tamamlayıcı biçimde gelişerek devam etmeleri Osmanlı Devletinin örgütlenmesi ve sosyo-ekonomik düzenin başlıca hukukî temellerinin daha başlangıçta atıldığını ve hukuksal yapının bu temeller üzerine geliştiğini göstermektedir.
Fatih Mehmed’in Kanunnamesinde kısaca ve parça parça işlenmiş konular Sultan Selim Kanunnamesi paragraf 1ar ve özel bölümler biçimini almıştır. Kanuni Sultan Süleyman Ka- nunnâmesi’nde de bir çok sorun Sultan Selim Kanunnamesi’ne göre daha eksiksiz ve daha detaylı olarak ele alınmış ve Osmanlı toprak hukukunda takip edilecek uygulamaları daha boyutlu yansıtmaktadır.
Bütün bu yasalarda aynı biçim ve yapı korunmuş, tanımlar, hükümler, kurallar, yükümlülükler ise gelenekler ve görenekler halinde anlatılmış bulunmaktadır. Yine bu kanunnâmelerin ceza hükümlerinde Şer’î hukukta yer alan suç unsurları (öğeleri ) aynen korunmuş olmakla beraber hükümdara tanınan bazı yetkilere dayanarak had cezalarında farklı bazı değerlendirmeler yapılmıştır.
Devlet-i Aliyye-i Osmâniye’nin temel kanunnâmeleri olan “Fatih ve Sultan Süleyman kanunnâmeleri”nin tensih edilmiş birçok nüshaları bulunmakla beraber onaylı nüshaları ortada yoktur. Bununla beraber H. 1005 tarihli bir adaletnamede açıkça “Ecdâd-i ‘izam’ımdan Sultan Süleyman Han… zaman-i iktidarlarında kanunname yazılub beher şehirde olan kadılar mahkemesinde kanunname-i hümayun vaz’ olunmağla..” hususunun belirtilmiş olması tasdikli kanunnâmenin hem varlığını ve hem de yaygınlaştırılmış olduğunu kanıtlıyor.
1- Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmeleri “Saray ve yönetimin protokol kuralları, devlet görevlilerinin padişahla olan ilişkileri, rütbe almalan, ödenekleri, tekaüdiyeleri, cezalandırılmaları gibi konular, köylü kesimi’nden vergi ve harçların toplanış biçimi, miktarları, mirî toprak statüsü ve reaya’nın mirî topraklar üzerindeki tasarruf hukuku, timarlı sipahîTer gibi askerî ve İdarî zorunluluklarla yükümlü değişik tabakaların durumu, serbest tımarları ilgilendiren kurallar, şehirlerde zanaatkar ve ticarî faaliyetin uygulanışı” ile ilgili kurallar, yükümlülükler, hükümler ve cezaları belirtmektedir. Bu özellikleri daha sonra yapılan yasalann da çekirdeğini oluşturmuştur.
2- Sultan II. Bayezid döneminde yapılan düzenlemeler “Kitab-ı Kavânîn-i Urfiyye-i Osmaniye” ismiyle yazıya geçirilmiştir. Bu kanunnâmenin ilk bölümünde Fatih Kanunnâmele- n’ndeki ceza kanunu genişletilmiştir, ikinci bölümde sipahilerin reâyâ’dan alacakları vergiler; has ve tımar arazilerinden alman harçlar, yayalarla müsellemlere dair kanunlar; üçüncü bölümünde de reâyânm hakları, topraklann kullanımına dair yeni hükümler getirilmiş bulunmaktadır.
3. Sultan Selim Kanunnamesi, Fatih Sultan Mehmed ile Kanuni Sultan Süleyman’ın kanunnameleri arasında bir bağlantı ve geçiş sayılabilir. Yavuz Sultan Selim’in hükümdarlık dönemi Anadolu vilayetlerinde hukukî düzenin sağlanması, birçok vilâyet kanunnâme-lerinin çıkarılması açısından çok yoğun bir faaliyete sahne olmuştu.
Aslında bu tür özel kanunnâmelerin her biri daha sonra yapılacak geniş bir hukuksal düzenlemenin ilkeleri olarak mevcut gelenek hukuku ile ekonomik, sosyal ve politik değişimler içeren yeni kuralların hukukî düzen içinde bağdaştırılmaları demektir.
Kanunname başlıca dört kısımdır. Birinci kısımda ceza hukukuna ait “zarar-ziyan, kusur, kabahat ve suçlar için ceza ve yükümlülükler”i düzenleyen hükümler; ikinci kısımda “köylü kesimin ödeyeceği vergi, narh ve harçların miktar ve ödemeleri” hakkında kurallar; üçüncü olarak narh ve pazardaki alışveriş üzerine harçların toplanmasını ayarlayan kurallar; dördüncü olarak da “şehirlerde zanaat ve ticarî faaliyeti düzenleyen kurallar ve bunların ihlâli halinde ödenmesi gereken cezalar” anlatılmaktadır.
4. Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, kendisinden öncekilerin, özellikle Fatih Kanunnâmeleri ve Selimname’48nin genişletilip sistemleştirilmiş, “tımarların sahip oluş biçimleri, sahib-i arz tımarlı sipahilerin askerî mecburiyetleri, hak ve hukukları, badihava vergileri, azab ve valak’ların durumları” gibi köylü reayanın sosyal ve askerî örgütlenmesi üzerine birçok yeni kısımlar eklenmiş şeklidir.
Kanunî Sultan Süleyman Kanunnâmesi, Sultan Selim Kanunnamesi’nin bazı bölümlerini aynen almakta, bazen de biçim ve yapısını korumakla beraber daha da geliştirip açıklamaktadır. Bununla beraber reaya kesiminin tarım üretiminden alınan şer’î vergiler ve “rüsûm-i raiyyet” denilen örfî vergilerin, koyun vergisi (âdet-i ağnam), kışlık otlakların (resm- i kışlak), otlakların (resm-i otlak), kovanların (resrn-i kovan),
Anadolu Eyâleti’nde değirmenlerden alman vergilerin, konar-göçer, yörük, yaya ve müsellemlerin statüleri, ceza hukukunda suçlar ve müeyyidelerini ilgilendiren bölümlerin içerikleri ve yasanın bütününü oluşturan hukuksal yapı korunmuş bulunmaktadır.
0 notes